Yeni oluşumlar seslerini nasıl duyuracak? Medya düzeni şimdilerde farklı çalışıyor çünkü…

18
Reklam

Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran medya olayı, hiç kuşkusuz, Rusya’nın öndegelen medya kuruluşlarından Sputnik haber grubunun Türkçe yayın yapan radyosu RS‘in en çok izlenen yayınlarına evsahipliği yapan Yavuz Oğhan ile onun bir programına sürekli katkıda bulunan İsmail Saymaz ve Akif Beki‘nin görevlerine son verilmesiydi.

Ahmet Davutoğlu‘nu konuk etmek istemişler, radyo yönetimi izin vermeyince, aynı üçlü onunla mülakatlarını YouTube üzerinden görüntülü yayınlamış.

Radyo yine de üç gazeteciyi kovdu.

Medya canibinden gelen tepkiler üzerine, grubun yayın yönetmeni, “Biz Ahmet Davutoğlu’nu önemli görmüyoruz” açıklamasında bulundu.

Türkiye ile Rusya liderler düzeyinde de ilişkileri iyi olan iki ülke; Rusya adına ülkemizde yayın yapan radyonun bu tavrını herhalde şaşırtıcı bulamayız. Sonuçta Ahmet Davutoğlu da hem başbakanlığı döneminde hem de şu yakınlarda yaptığı açıklamalarla Moskova’nın sevdiği isimler arasına giremeyecek biri…

“Davutoğlu önemli değil” denmesi yine de akıl durduracak bir gerekçe.

Ahmet Davutoğlu halen AK Parti içerisinde, fakat partinin yönetilme tarzına ve uygulanan bazı politikalarına itirazları var. İtirazlarını bir ay önce 15 sayfalık bir manifesto ile duyurdu. Beklediği anlayışı parti yönetiminden görmezse yeni bir parti arayışına girebileceği de söyleniyor.

Hiç kuşkusuz, böyle biri medya için ‘önemsiz’ değildir.

Reklam

Yeni oluşumların işi zor

Olayın bize dönük yüzü daha da hazin.

Başbakanlık yapmış, partileşme ihtimali sebebiyle kamuoyunun ne yapacağını merak ettiği birinin ‘dünyanın en fazla haber kanalına sahip ülkesi’ unvanı olan Türkiye’de, kendisini anlatabileceği bir televizyon kanalı bulamaması hazin gerçekten.

Ali Babacan ve onun kuracağı partinin medya sansürü açısından durumunun da farklı olmayacağı şimdiden belli.

“Neden?” sorusuna medyada söz sahibi birileri onun için de “Önemli biri değil” gerekçesini kullanabilir.

Kişilerin ‘önemli’ olup olmadığını kamuoyu değil, medyaya hakim bir veya iki kişi belirliyor ülkemizde.

Yalnızca televizyon kanallarına ve gazetelere tahakküm etmiyor o bir-iki kişi, çok sayıda gölge internet sitesi ile sayılarının binleri bulduğu söylenen sosyal medya hesabını (bunlara o dilde ‘bot’ deniliyor) da görevlendirdikleri paralı adamları vasıtasıyla yine aynı kişiler yönlendiriyor.

Konunun ciddiyetinden haberdardım ancak doğrusunu söylemem gerekirse, durumun ne denli vahim olduğunu ‘Al Jazeera’ sitesinde yer alan dört bölümlük bir yazı dizisini okuduğumda anladım.

Reklam

Türkiye’nin de içinde yer aldığı bir grup ülke ile Türkiye karşıtı bilinen bir çok ülke birbirleriyle de sosyal medya üzerinden savaş yürütüyorlar Al Jazeera‘ya göre. Site, konunun uzmanlarını konuşturarak, etrafımızda meydana gelen sıcak gelişmelerden hareketle iki gün önce burada soruya dönüştürdüğüm ‘savaş’ ihtimalinin, medya ve sosyal medya üzerinden çoktan başladığı iddiasında.

Cemal Kaşıkçı‘nın İstanbul’da Suudlu ajanlarca öldürülmesi sonrasında sosyal medya hesaplarından karşılıklı atışmalar başlamış. Sitenin gazetecileri bunlardan tam 1 milyon 800 bin Twiti tek tek incelemiş, bunların büyük bölümünün değişik ülkelerin görevlendirdiği kişiler tarafından açılmış gölge hesaplardan yapıldığını tespit etmişler. [Bağımsız bir kuruluş da ayrıca 2 milyon 400 bin Twit mesajını incelemiş. Haberlerde o kuruluşun tespitleri de yer alıyor.]

Al Jazeera incelemeleri değerlendirdiğinde “Böyle bin kadar gölge hesap (bot) var” sonucuna varmış. Bilinen birinin attığı bir Twiti bu bin kadar gölge hesap derhal kendi takipçilerine yeniden iletiyormuş. Bizim bölgemizde etkileyici konumda 281 isim varmış ve bunlar Twit trafiğinin yüzde 80’ini oluşturuyorlarmış.

Dünyada en bilinen ‘etkileyici siyasi isim’ Donald Trump. Twitter sayesinde aracısız politika uygulaması yürütüyor Trump; bakanlarına mesajlarıyla hiza verdiği gibi başka devletlere de yine oradan meydan okuyor. Al Jazeera her iki kamptan ‘etkileyici’ saydığı isimleri de veriyor yazı dizisinde.

Tabii, yakın zamanda bizim sitelere yönelik yapıldığı türden, gerçekleri duyurma açısından tehdit olarak değerlendirilen sitelere dönük siber saldırıları da bu tabloya eklemek gerekiyor.

CHP İstanbul’u kazandı, ama…

Dışarıdaki savaş böyle de, her ülkede görevlendirilmiş kullanıcılar (bunlara da ‘trol’ deniyor) içeride de kesinlikle hakimiyet savaşı yürütüyorlar. Birileri aslı astarı olmayan bir konuyu hakimiyet alanı içerisindeki bir sitede yayınlatıyor, o yalan haberi yüzlerce-binlerce trol Twitter üzerinden yaymaya başlıyor.

Habere konu olan kişi/ler ne olduğunu anlayana kadar uyduruk haber zihinlerde gerçekmiş gibi yer alıyor.

Son zamanlarda öyle birkaç haber içerisinde benim de adım geçtiği için biliyorum.

Durum buysa 31 Mart İstanbul seçimini CHP nasıl oldu da açık ara farkla kazandı?

Galiba aynı yoldan giderek. CHP de kendi sosyal medya ordusunu kurdu ve asılsız haberleri anında yalanladığı gibi, duyurmak istediklerini de yine aynı yöntemle yaygınlaştırmayı başardı.

Konuya ilişkin değerlendirmeleri okudukça yeni dünyanın medya düzeninin ne kadar insafsız olduğu kanaati bende pekişiyor.

RS radyo çok izlenen üç programcısına yol verdi; ardından pek çok başka medya organının, televizyonlar ve radyoların, onlara “Gelin, programınızı bizde yapın” daveti çıkaracağını sandım.

Böyle bir gelişme şu ana kadar yaşanmadı.

ΩΩΩΩ

Reklam

18 YORUMLAR

  1. Hamza akyol”u tebrik ederim. İşte böyle gündem değişir ve cevaplayanlara dakendini zeka küpü hissettirirsiniz. Olayı net formüle etmenizden dolayı tebrik ederim.

  2. Medya toplumun aynası olmalı, Medya halkın yazılı müvekkili olmalı, medya para peşinde koşmamalı, medya tarafsız olmalı. Türkiye’de medya yok gibi; olanlar da ya tam iktidarcı ya da tam sol olarak yaşamlarını sürdürüyor. Eskiden taraf gazetesi vardı. Her kesimi ilgilendiren köşe yazarları vardı. En önemlisi de Ahmet Altan ve Rasim ozan Kütahyalı vardı. Şimdi ise A haber ve halk tv var. Al birini vur ötekine…..
    Selam ve dua ile

  3. Dahi olmadığım gerçeği ile birkez daha yüzleştim bugün.
    İnternette dolaşan test ile ilgili yardım talep ediyorum.
    Muhtemelen bu sitedeki herkes de haberi okumuştur. Birisi bu konuda yardımcı olabilirse çok sevinirim.
    3 sorunun ikisini çözdüm ama birinci soruyu hala çözebilmiş değilim. haberin altında cevapların yazıldığını belirtmek için zahmet etmeyin. onu bilerek 1. sorunun cevabını anlamadığımı yazıyorum.
    Önce testi buraya aktarıyorum:
    “1. Bir tenis raketi ile bir topun toplam fiyatı 1.10 dolar. Raket toptan 1 dolar daha pahalı. Topun fiyatı ne?
    2. 5 adet makine 5 dakikada 5 adet alet üretiyor. 100 adet makine 100 adet aleti kaç dakikada üretir?
    3. Bir gölün yüzeyinde zambak yaprağı var ve her gün bu yaprak, bir gün önceki haline göre iki kat daha fazla alan kaplayacak şekilde büyüyor. Yaprağın gölün bütün yüzeyini kaplaması 48 gün sürüyorsa gölün yarısını kaç günde kaplar?”
    – 2 ve 3 çok zor değildi ama 1. soru ise çok zor. cevabın yazılmış olmasına rağmen çözümünü bulamadım.
    1 dolar + 5 cent = 1.05 dolar etmesi lazım. Oysa toplam fiyat 1.10 dolar olarak veriliyor. Nasıl oluyor? birisi yardımcı olursa çok sevinirim.

    • Raket 1.05 dolar top 0.05 sent
      Soruda bir dolar daha pahalı diyor
      Maalesef medyamız toplumun aynası gibi

    • Raket fiyatına ‘r’ , top fiyatına ‘t’ diyelim. Verilenler r + t = 1,1 (1) ve r = t + 1 (2). İkinci eşitliği birincide yerine koyalım. (t + 1) + t = 1,1 –> 2t + 1 = 1,1 –> t = 0,05 ($) yani topun fiyatı 5 sent. Bu durumda raketin fiyatı da r = 1 + 0,05 = 1,05 ($) olur.

  4. 2000’li yıllarda pek çok insan gözleri akıllı telefonlarında yaşıyor. Bunun yarattığı ruhsal ve fiziksel sorunlar bir yana, hükmetmek isteyenler insanları etkilemek için sosyal medya ağlarını elverişli bir araç görüyorlar. Meselenin ahlaki boyutunu ayrı tutarsak bu doğru bir seçim olarak gözüküyor.

    CHP de bu konuda çağa ayak uydurdu. Kendisini destekleyen bir-iki gazete ve tv kanalı ile sosyal medya trollerine sahip. Yeni partinin de bu asgari şartı sağlayacak şekilde hareket edeceğini sanıyorum.

    Sosyal medyada daha akılcı, tutarlı ve ahlaklı hareket eden tarafların diğerlerine göre avantajlı olacağını düşünüyorum. Bu tespit gazete ve TV kanalları için de geçerlidir. Az ama öz yeterlidir.

    [ Diğer yandan yaptıklarınız veya ileriye yönelik düşünceleriniz yetersiz ise medya ve sosyal medya sizi kurtarmaz, ancak çöküşü geciktirir. Yani kullandığınız formüller yanlışsa onlar üzerinde doğru işlemler yapsanız bile sonuç yanlış çıkar. Zayıf teori ile basit ve küçük işler başarılabilir. Büyük ve karmaşık işlerde mükemmel bir pratik sahibi olsanız da yetmez, teoriye de derinlemesine vakıf olmak gerekir. CHP’nin teorik gücünü vasat görüyorum, yeni kurulacak partiyi ise bu konuda test etme imkanına henüz sahip değiliz.
    Not : AKP=Erdoğan ve MHP’nin kullandığı formüller yanlış zaten, baştan kaybediyorlar.]

  5. Chpnin İstanbul BŞBB.seçimlerinde iktidarın sosyal medya propaganda etkisini ,sadece bu propaganda mesajlarına cevaplarını zamanında vermek suretiyle ,kırdığını söyleyemeyiz.

    Ekonomi olumsuzluklarının halka çok dokunmadığı,sosyal eşitsizliklerin, çarpıklıkların,problemlerin ayyuka henüz çıkmadığı zamanlarda,toplumun bir ölçüde bir hedefe kanalize edilebildiği ( kanalize edilemeyenlerin de en azından pasif pozisyonda kalmanın makuliyetine ikna edilebildiği) ,yani işlerin nispeten idare edilebildiği dönemlerde medya veya sosyal medyaki hakimiyetten kaynaklı “propaganda ” kendisinden beklenen etkisini sürdürebilmektedir.

    Ancak ekonominin olumsuz etkilerinin çoğunluğa dokunmaya başlaması,15 Temmuz darbesi gerekçesiyle genelleştirilen toplu uygulamalar ve bunlardan kaynaklı yargı uygulamalarının haksız boyutlarının (iktidar destekçisi olan fakat dini hassasiyetlerini harekete geçirecek mahiyette dinin “adalet ,haksızlığa karşı durma”emrine muhalif aykırılıkların zorladığı vicdan baskısını susturamayan dindarlar dahil) artık hemen herkes tarafından kabullenilip sosyal rahatsızlık uyandırması,diğer sosyal adaletsizliklerden kaynaklı rahatsızlıklar,31 mart seçimlerinde hırsızlık yapıldığı şeklindeki söylem,yine toplumu geren yüksek perdeden beka söylemi ,trol söylemleri gibi ilk başta akla gelen bir takım olgular BİZATİHİ HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE VUKUBULAN KENDİ GERÇEKLİKLERİYLE İktidarın propaganda etkisini kıran faktörler oldular.

    Buradan hareketle işlerin iyi gittiği kısa vadede propaganda,kendisinden beklenen etkiyi gösterebilirken,sosyal dengesizliklerin kendini iyice hissettirdiği uzun dönemde ise üstü örtülemeyen görünür gerçekler “propaganda etkisinden kaynaklı oluşan ” algıları değiştiriyor diyebiliriz.

    Yeni parti girişimlerinin sebepleri de esas itibariyle propaganda etkisini kıran sebeplerle uyuştuğuna göre ve halihazırda bu durumun devam edip değişmesinin de mümkün görünmüyor olmasına göre,yeni parti girişimlerine karşı geliştirilen medya/ sosyal medya manipülasyonlarının çok etkili olmayacağı,hatta 23 Haziran seçimlerinde olduğu gibi tersine istenmeyen sonuçlar doğuracağı kanaatindeyim.

    Propaganda araçlarına yönelmekten ziyade sosyal rahatsızlık konularının giderilmesi ancak iktidarın arzu ettiği sonuca ulaşmasını sağlayabilir.Fakat bu aşamadan sonra oluşan “inanılabilirlik ” problemi aşılabilir mi ?derseniz ;Bu ihtimali sağılan sütün memeye girmesi ölçüsünde muhal görüyorum.

  6. İnsanları yönetmenin en kolay yolu korkutmaktadır. İktidar bu konuda çok başarılı. Merak ediyorum; sayın Fehmi Koru bir süredir okuyucularını eksen kayması ile muhtemel bir savaşın içinde olabileceğimiz ile mi? korkutuyor.

  7. Yutup ta poragram yapmaniz isabetli olur sizi destekliyoruz siz yeterki sessizlerin sesi olmaya devam edin

  8. Tarih 13 Ocak 2016.

    Gönderen: Habib Olgun,

    Alan: Mehmet Fidan.

    Bugün geldiler, “Cuma görüşelim” dediler. Geçen “Millet Partisi olur mu?” dediler. “Siz bilirsiniz” dedim. Bugün “HDP dediler” “Siz bilirsiniz” dedim. Ama cuma CHP diyeceğim, “Olur” derler, daha iyi olur gibi. Ya HDP’ye gider gelirim ama resmi boyutuyla zor olabilir. Ama CHP olsa, HDP’de zaten tanıdık çok. Bir dile getirin CHP’yi olursa güzel olur. CHP’yi söyledim ben arkadaşa. O da oraya bildirecekti. Hocam iyi akşamlar.Yarın için siz de bir şey söyleyin inşallah.” Bir zamanlar, AKP ile çok yakın işbirliği yapan FETÖ’cüler, 2014 yılından sonra tam bir savaş açmıştı.

    Yalnız AKP karşısındaki tüm siyasi partilere değil, dernek, vakıf, tarikat ve cemaatler gibi resmi, gayri resmi tüm örgütlenmelere sızarak topyekün bir mücadele başlattılar. Yalnız burada adı yazılan partiler değil, milletvekili listelerine de nasıl sızmaya çalıştıklarına dair örnekleri bir sonraki yazımda anlatacağım.

    FETÖ sonunda işi, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimiyle, hükümeti yıkıp, Anayasa’yı askıya almak ve TBMM’yi kapatmaya kadar vardırdı. O tarihten sonra da amacından vazgeçmeyen FETÖ’cüler, “Renklendirme” stratejiyle tüm toplumsal örgütlere girmeyi hedeflediler.

    Örgüt belgelerine göre “Renklendirme” adını verdiği bir yöntem ile FETÖ’cüler, İlim Yayma Cemiyeti, Milli Görüş, MHP, BBP, CHP, AKP ve SP yanında Nakşi, Kadiri, Halveti, Menzil, Nur cemaatleri; Erenköy, Çarşamba, İslamoğlu gibi gruplara sızma kararı aldı. Başta yazdığımı tekrar edeyim, amacım partiler dahil tüm örgütlenmelerin dikkatini konuya çekmek, çünkü hep söylüyorum; dikkat FETÖ çıkabilir.

  9. Fehmi Bey, sizler her ne kadar ciddi saldırılara muhatap olsanız da bu sitenizi daha da geliştirerek aktif bir şekilde kamuoyu oluşturabilirsiniz..
    Örneğin bir Youtube kanalı açın.. Başta sizler her gün 15 – 20 dk. canlı yayın yapın..
    Görevlendireceğiniz bir iki kişi her gün bir konuk ağırlasın..
    Böylece kısa zamanda bu siteniz gibi bu yeni format da alan bulur ve daha etkili hem de daha güçlü olur..
    Selamlar..

  10. Dünyanın Sorunları
    Dünyanın dört büyük sorunu vardır; dış borçlar, enflasyon, yıllar süren yargı ve basın. Bunların en tehlikelisi ve acil çözüm bekleyeni basındır, yayındır.
    Davudoğlu önce bunu çözmelidir. Yalnız kendi partisine değil bütün partilere ve görüşlere açık, bağımsız bir medya organını oluşturmalıyız. 1960’larda Kooperatifimizi kurarken başaramayacağımızı iddia etmişlerdi. Parti kurarken de başaramayacağımızı iddia ediyorlardı. Üç sene sonra iktidara ortak olduk.
    Parti kurmadan önce bir yayın organımız olmalıdır. Ondan sonra da semt kooperatifleri açmalıyız. Her semtte bakkalımız olmalı. Bunlar, partimizin değil bütün partilerin kurumları olmalıdır. Katılan parti yaşar katılmayan silinip gider yahut etkisiz olur. Bugün Doğru Yol var mı, ANAP var mı? AK Parti hangi partiyi temsil ediyor?

    • Türkiye’nin sorunları ,
      Yazınızda bahsi geçen teoriler günümüz ekonomisinde ve yapılanmasında mümkünü olmayacak angajmanlar gibi gözüküyor .
      Tarihçesi çok eskilere dayanan kooperatifleşme , bankacılık ve faizcilik sisteminin sermaye sahiplerinin olur vermemesi üzerine çok geride kalmış hatta yok olmaya yüz tutmuştur .
      Bazı ülkelerde ve ülkemizde bankacılık sisteminin içine adapte edilerek devam ettirilmeye çalışılsada topal ördek misali yarım yamalaktır.Ve hiçbir zamanda hayata geçirilemeyecektir.

      Bunun nedenlerinden biri Dünya’da ki % 1’lik kesimin küresel servetin % 82’sine sahip olmasıdır .Ve bu sermaye sahipleri hiçbir zaman kooperatifleşmeye , ucuz paraya izin vermeyeceklerdir.

      Bahsini geçirdiğiniz teorileriniz bir anlamda köy , kent uygulamasında başarılı olabilir,dar bölge sisteminde uygulanabilir.Ama global Dünya ticaretinde yer bulamaz. Hele ki bazı uluslararası ticari anlaşmalara imza atan ülkemiz tarım’da da ,sanayii’de de bağımlıdır.Üstelik bizim gibi teknolojiyi dışardan ithal eden ülkelerde hayata geçebileceğini sanmıyorum.

      Bizim için en iyi proje KDV ‘si yüksek sanayii ürünleri üretmek , ihraç etmek ,dengeli ithalat , cari açığın dengelenmesi , olmazsa olmaz iyi bir eğitim sistemidir.

      Mutlaka eğitim sistemi ele alınmalıdır . Bütün üniversiteler,partiler,bakanlığımız sivil toplum kuruluşları,barolar,odalar bir konsensus oluşturarak temel bir eğitim politikası oluşturmalıdır.
      Bütün bunlar yakın zamanda gerçekleşmez gibi görünsede , bir müddet sonra meyvelerini verecektir.
      Zaten ondan sonra işler kendiliğinden yoluna girecektir.Yaşadığımız dünya’da da işler böyle yürümektedir.Ülkelerin Eğitim ve Arge’ye ayırdığı paylar artmakta kendilerine bundan kazanımlar çıkarmaktadır.Bunun da altyapısı eğitimlerden geçmektedir.

      Yazınızdan sanki Davutoğlu iktidar olmuş yada olacakmış gibi bir izlenime kapıldım!(Tabi belli olmaz ama)
      Davutoğlu’nun basın ile ilgili problemleri çözmesini dilemişsiniz ! Aynı Davutoğlu bu basın’a hiçbir uyarı yapmadan yıllarca bu basın ile çalıştı! .Zannedersem Davutoğlu tarafından bu konuda bir gelişme yaşanmaz . (Tabi bu da benim fikrim)

      Burada yazdıklarımdan sizin fikirlerinizin yada uzun seneler emek verdiğinizi söylediğiniz , savunduğunuz sisteminizin bir iş görmezliği değildir ifadesini algılamamanızı , bunuda yorum yapanın kendi düşüncesi olarak algılamanızı önemle rica ederim .

      Saygı ve sağlıcakla kalınız ,

      • Sizin gibi düşünüyordum. Bir çok küresel markanın arkasında kooperatif mantısı var. Örnek: Groupama (Groupama Şirketi 19. yüzyılın başlarında Fransa’da yaşayan çiftçilerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuştur. Karşılıklı yarar esasını benimseyen şirket bireysel ve kurumsal tüm sınıfları içinde barındırıyordu. 11 ülkede faaliyet göstermektedir). Bize kooperatif kavramı olumsuz anlaşılmaktadır. Sadece Tarım Kredi kooperatifleri ve sahibi olduğu fabrikalar düzgün işletilerek büyütülse, Türk tarımına çekidüzen verebilir. Tariş, Tarım kredi Koop vs kooperatifler bir araya gelerek zincir mağaza tekniği ile üreticiden tüketiciye zincirler oluşturabilir. Torku da benzer . Sorun liyakat, ehliyet ve dürüst insanlar tarafından yönetilmesidir ve devlet işlerine denetleme haricinde karışmamalıdır. Kooperatif konusunu yabana atmayınız.

  11. Yeni medya duzeni.
    Bilgi kirliliginden basetmenin yollarindan geciyor.
    Analitik dusunmek zorundayiz.
    Tarih bir matematik gibi nasil dusunulmesi gerekiyorsa oyle yorumlanmali.
    Herkesin oyu esit sayildigi yerde kandirmaca sanati zirve yapar.
    Buyuk oy kitleleri uzerinden prepogonda savaslari olur.
    Herkesin oyu hicbirzaman esit degil aslinda.
    Bir medya patronu ve is insani halki yonlendirecek muthis esrtrumanlara sahiptirler.
    Bence paran kadar oy un var dersek tamamen yanlis olmaz.
    Gunumuzde medya parayla donuyor.
    Her sey parayla donuyor.
    Paranin sahipleri ne isterse cogumuz onlarin istedigi gibi dusunmeye baslatiliyoruz.
    Sonucta iktidar guc demek ,guc para demek ve bunu daha cok elde etmek icin bu yolda daha cok hàcamak demek.

  12. Aslında CHP İBB seçimini farkla kazanmasınin en önemli nedenlerinden birisi AKP’nin İBB deki 24 /7 aralıksiz çalişan 600 kişilik trol ekibinin dağilmasından dolayı.

    AKP ye seçim kazandiran medyaya musallat ettiği trollerden başkası değildı.
    31 Martan sonra trol kadrolari yari yarya azaldı.

    İki gün önce linklerini verdiğim haber sitelerinde şöy bir dedikudu haberi yayinlandı”Erdoğan Kalp kirizi geçirp ölmuş.”
    O sitelerin birinde güya Tevrata bir ayetde 7. Ayda Sultanın öleceği yaziyormuş…. demeki o sultan erdoğanmiş diye twit atanlar da vardı.
    Çok yönlü bir kaç’ı hariç kaliteli yazişiyordular. Eğer o haber bundan 4 ay önce olsidi, o sitelere yağmur gibi trol yağardı, ya şimi? 4 ay öncesi trollerinden eser kalmamış, sadece bir kac tane normal yazan türk vardı o kadar.

    Eskiden her hangi bir twitter hesabinda Erdoğan ismi geçseidi aninda trol yağiyordu ve iyi de kötude yazılsaidi İngilizce yazan sitelere hepsi birde Türkçe küfürler ve resimler eşliğinde adate cahaletlerini sergiliyordular.

    Cahalet her zaman kayıp etmeğe mahkumdur ve bireylerin sonuda faleketle noktalanır.

    https://lauraloomer.us/2019/07/22/rumors-of-turkish-president-erdogans-death-are-not-confirmed-or-denied-by-turkish-officials-as-speculation-spreads-worldwide/#.XTfMIkRlA0M

    https://www.breakingisraelnews.com/133857/turkish-president-erdogan-suffers-heart-attack-rumors-of-turkey-covering-up-his-death/

Yoruma kapalı.