Yazımı bilgisayar programı yazsaydı mahçup olmam kaçınılmazdı.. Konu: Irak’a savaşın 20. yıldönümü…

26
Reklam

Teknolojik gelişmeleri yakından izleyebilen bir yakınım “Yazılarına fazlaca zaman ayırdığını biliyorum; vakitçe sıkıştığında bırak yazını ChatGPT yazsın” aklını verdi.

Bu sabah mesaiye geç başladım. Aklımda yakınımın o sözleri, yazıya oturduğumda tavsiyesini denemek istedim.

ChatGPT’nin daha da gelişmiş versiyonu olan GPT-4 ile işe başladım.

Gelişkin sistem Türkçe sorduğum soruma cevap veremedi.

Aynı soruyu bu defa ChatGPT’ye yönettim.

Sorum şuydu: “Irak savaşı 2003 konusunda Fehmi Koru üslubunda bir makale yazar mısın?”

Utanmaz program, hiç zorlanmadan, bana hemen “Elbette, Irak savaşı 2003 hakkında bir makale yazabilirim” mukabelesinde bulundu; ardından da şu cümleyi ekleyerek: “İşte Fehmi Koru üslubunda yazdığım bir örnek makale:”

Şaka yaptığımı sanıyorsanız aldanıyorsunuz. ChatGPT gerçekten de bana benim üslubumda olduğunu ileri sürerek bir makale yazıverdi. Soruma gelen cevap bir-iki saniye ya sürdü, ya sürmedi.

Reklam

Makalenin başlığı şu: “Irak Savaşı 2003: Bir Hata mı, Yoksa Felaket mi?”

Giriş paragrafını da aktarayım bari:

“2003 yılında ABD önderliğinde başlatılan Irak savaşı, bugün hala tartışmaların odağında yer almaktadır. Savaşın gerekçesi olan Irak’ın kitle imha silahları bulundurduğu iddiası sonradan doğru çıkmayınca, savaşın meşruiyeti sorgulanmıştır. Peki, Irak savaşı bir hata mıydı, yoksa felaket mi?”

Ne dersiniz, benim üslubumu andırıyor mu?

Tam anlamıyla tatmin edici bulsaydım, bana hayli vakit kazandıracak bu yardımı elimle itmez, bilgisayarın hediyesi olan birkaç paragrafı daha aktarıp bu yazıyı bağlayabilirdim.

Sıkışınca muhtemelen öyle yapan meslektaşlar -bugün yoksa bile- bir süre sonra çıkacaktır.

Bazılarının yazıları bugün dahi -muhtemelen ChatGPT adını işitmemiş oldukları halde- bana makine tarafından otomatik yazılmış gibi geliyor.

Herhangi bir konuyu kendimi onların yerine koyup zihnimde tasarlıyorum, ardından yazılarına göz attığımda, büyük çapta tasarladığım gibi çıktıklarını görebiliyorum.

Reklam

Muhalif-muvafık fark etmiyor; pek çok yazar konulara kendilerinden beklendiği gibi yaklaşıyor. Bugünkü yazısı ile kısa süre önce aynı konudaki bir başka yazısı arasında çelişki bile olabiliyor.

Tıpkı, 2003 Irak savaşını benmiş gibi yazan ChatGBT programı gibi.

Örnek olarak, ChatGBT’nin hediyesi şu ilk paragrafı ben de yazmış olabilirdim:  

“Birçok uzman, Irak savaşının bir hata olduğunu düşünmektedir. Öncelikle, Irak’ın kitle imha silahları bulundurduğu iddiası sonradan doğru çıkmamıştır. Bu nedenle, savaşın gerekçesi hatalıydı. Ayrıca, savaşın sonucunda Irak’ta büyük bir kaos ve istikrarsızlık ortaya çıkmıştır. Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra ülkede güç boşluğu oluşmuş ve mezhep çatışmaları artmıştır. Bunun sonucunda, Irak’ta on binlerce insan hayatını kaybetmiştir.”

Doğru. Dahası da var ama: Savaş yalnızca Irak’ta yıkımlara sebep olmakla kalmamış, bütün bölgedeki dengeleri bir daha düzeltilemeyecek biçimde bozmuştur. 2023 yılında Ortadoğu manzarası 2000 yılının Ortadoğu manzarasıyla mukayese edilemeyecek kadar olumsuz ise, bunun en büyük sebebi, Batı’nın bölgeye ordularıyla müdahale etmesidir.

Yalana dolana saparak hem de…

ABD başkanı George W. Bush işgal harekatı başlatabilmek için Irak’ta kitle imha silahları bulunduğu ve ülkesini hedef alan 11 Eylül (2001) saldırılarının talimatını da Saddam Hüseyin’in verdiği iddialarını ortaya atmış, arkasına taktığı İngiltere başbakanı Tony Blair ile bütün dünyaya bunları gerçek olarak kabul ettirmeye çalışmıştı.

Sonradan yalan olduğu ortaya çıktı her iki iddianın.

George W. Bush – Tony Blair ikilisi yanlarına Türkiye’yi de çekmek için her türlü şaklabanlığı yapmaktan geri durmadı. Washington’dan Türkiye’ye savaşa karşı çıkıldığı takdirde tehditler ve Amerikan askerlerinin topraklarında konuşlanması ve işgalin birlikte gerçekleştirilmesi konusunda uyumlu davranılması durumunda da mükafatlar telaffuz edilerek yoğun baskı uygulandı.

Çok şükür, TBMM’nin o zamanki üyeleri, Amerika’nın Türkiye topraklarını atlama tahtası olarak kullanmasına da, işgale fiilen katılmaya da geçit vermedi.

Deniz Baykal liderliğindeki CHP girişime karşı çıktı. Yeni iktidar olmuş AK Parti’nin ilk başbakanı Abdullah Gül’dü ve o milletvekilleri üzerinde baskı uygulamadı. TBMM başkanı Bülent Arınç da oylama sonucunu kurala uygun yorumlayarak tezkereyi çöpe attı.

Medyanın savaştan yana tutumuna rağmen, ABD ve İngiltere’ye savaşında müzahir olma amaçlı tezkere, 1 Mart 2003 tarihindeki tarihi oturumda milletvekilleri tarafından reddedildi.

ABD ile İngiltere’nin kendi halklarını yalanlarla aldatarak bağımsız bir ülkeye gerçekleştirdikleri işgal sonrasında gerçekler ortaya çıkınca kendilerini unutturmaya çalışan liderleri konumuna düşmekten kurtuldu AK Parti yönetim kadrosu.

Sonradan başbakan ve cumhurbaşkanı da olan Tayyip Erdoğan uzun süre 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin yanlış olduğunu savundu.

Tezkere geçseydi siyasi hayatımızda bugün AK Parti olmayabilirdi. AK Parti iktidarı 20 yılı aşkın sürebilmişse, Irak savaşından uzak durulmasının bunda büyük payı vardır.

ChatGPT bu gerçeklerden habersiz görünüyor.

Habersizliği, yazıya başlık olarak seçtiği ‘Hata mı, yoksa felaket mi?’ sorusuna verdiği cevaptan anlaşılıyor. ChatGPT’ye göre, Irak savaşı bir felaket -hatta hata bile- sayılmazmış. Bir diktatör –Saddam– devrilmiş ya, ondan dolayı. Ayrıca, Irak halkı savaş sayesinde özgürlüğüne kavuşmuş.

Bu yavelere hala inanan oluyor mu, bilemem.

“Yazılarını artık ChatGPT’ye yazdırabilirsin” aklını veren yakınımın tavsiyesine gözü kapalı uysaydım, bu yazım, 20 yıl önce bu günlerde Türk medyasında çıkan, ne şiş yansın ne kebap türü yazılara benzer bir şey olacaktı.

Irak savaşının 20. yıldönümüydü önceki gün. Batı medyasında çıkan değerlendirmeler bile, işgal girişimini ve onu sağlamak için gerçekleri yamultan ABD ve İngiltere yönetim kadrolarını, ChatGPT’nin bana yakıştırdığından çok daha sert ifadelerle kınıyor.

Ben de kınıyorum.  

George W. Bush ve Tony Blair’i kınamakla kalmıyor, onların savaş maceralarını gerçekleştirmelerine zemin hazırlayan medyayı da kınıyorum.

O günlerde bütün gücümle savaşa karşı çıktığım için kimlerin saldırılarına maruz kaldığımı, elin bilgisayar programı nereden bilecek?

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. Demek ki demokrasilerde böyle oluyor. Başkanlar da, eski başkanlar da yargılanabiliyorlar, hatta hapse bile girebiliyorlar. Yok bu demokrasi bize göre bir sistem değil. Bizim liderler kusursuz ve hatasız, ilelebet partilerinin başında ve milletin tepesinde oturmalılar.

    • Yeni Seçim Kanununa göre Koalisyon (İttifak) partileri hem kendi logosuyla seçime girip hem de koalisyon (İttifak) ortağının listesinden seçime giremeyecek. Bu kapsamda yeterli oy almayan Parti ve Koalisyon (ittifak) Milletvekili çıkartamayacak. O nedenle 6’lı Koalisyondaki karmaşa bu şekilde seçime kadar giderse oyları da çöpe gidecek. Milletvekili çıkarmak için yeterli oyu alamayan partinin oyu kimseye yaramayacak. Logosuyla seçime giren partiye kimse listesinde yer vermemiş olacak. 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine sayılı günler kala, Koalisyon çalışmalarına ağırlık veren kimi partiler seçimlerde istediklerini alamayacak. Yeni seçim kanunu ile koalisyonlar kendi amblemleri ile seçime girdiği takdirde milletvekili için gerekli oyu almadıkları takdirde o sandıkta aldıkları tüm oylar çöpe gidecek. Koalisyon ortaklarının fazladan vekil çıkarması söz konusu olmayacak. Örneğin: «Eskisi gibi Saadet Partisi ‹hem CHP listesine isim vereyim hem de kendi logom orada dursun’ deme şansına sahip olamayacak. Partisinin logosu oy pusulasında yer alıyorsa diğer ittifak partisinin listesinde yer alamıyor. Bu kanun ile kendi logosu ile seçime girerlerse Deva, Gelecek, Saadet partileri sadece barajı aşma kazanımını görecekler. Bunun dışında partilerin bir kazanımı olmayacak. İki partinin toplam artık oyu ittifaka yaramayacak. Örneğin Sakarya›da bir partinin milletvekili çıkartması için minimum 60 bin oy alması gerekiyor. Saadet Partisi Sakarya’da 20 bin oy alır, İyi Parti 40 bin oy alırsa bu iki ittifak ortağının da aldığı oylar vekil çıkarmaya yeterli olmadığı için verilen oylar çöpe gidecek.
      Karamollaoğlu’nun Koalisyon içinde koalisyon kurma hayalleri, Mansur Yavaş’ın seçimlerden çekilme tehdidinin (diğer Genel Başkanlar varsa ben yokum) CHP içindeki rahatsızlık yaşayan kesim üzerinde domino etkisi yaratma ihtimali, en önemlisi de Kılıçdaroğlu’nun ‘’ Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat Partililere 54 milletvekili sözünün yerine getirememesi durumunda Kılıçdaroğlu’nun adaylığının netleşmeme ihtimali, Meral Akşener’in Muharrem İnceye verdiği destek üstelik Yeni Seçim yasasında ‘’Liste ve logo’’ şartları 6’lı Koalisyon başta olmak üzere tüm koalisyonları aşırı derece üzecek ve etkisiz kılacak. Milli İradeden alamadıkları oyları, siyasi rüşvet oylarıyla millet vekili bakanlık hesabı yapan küçük partilere şimdiden geçmiş olsun. Hak ve Adalet yerini buldu sanırım. 2023 çifte seçimlerinde şimdiden 1’inci turda kazanmış algısı yapan 6’lı koalisyon partilerini büyük hayal kırıklığı bekliyor. Zira 6’lı Koalisyonu destekleyen demokrasi dışı bazı güçler Millet Koalisyonu’nun kazanamaması durumunda ülkemizde KAOS yaşanacağı ABD ve NATO’nun müdahale edeceğine yönelik Asparagas haber ve algı yöntemleriyle seçmeni etkilemeye çalışıyorlar. Başkan Erdoğan’ın 1’inci turda seçileceği yapılan anketlerden anlaşılıyor. Çifte seçimlerde Cumhur İttifakı ipi ilk sırada göğüsleyecek. İnşallah

  2. ChatGPT yeni bir şey ortaya koymuyor. İyi bir taklitçi o. Aslında çok öykünülen “ortak akıl”ı temsil ediyor. Orta yol yani. Çünkü internet üzerinde gezinen bütün fikirleri toplamış, harmanlamış ve istatiksel olarak en olası yorumu size üretiyor. Çok basit de bir mantığı var. Tek farkı büyük veriye ve onu işleme kapasitesine sahip olması. Bizim bilgisayarlarımızda yapma imkanımız yok. Dev internet firmalarının (Microsoft) binlerce, belki onbinlerce bilgisayarını kullanarak elindeki milyarlarca dokümanı işleyerek bir dil modeli üretiyor. Bu model verilen giriş parametrelerine göre (sorulan soru) her seferinde olasılıksak olarak en olabilecek cevabı üretiyor. Kelime kelime. Cümle cümle. O bakımdan Fehmi Koru üslubunu rahatlıkla üretebilir. Öyle görünüyor. Verdiği Irak işgali yorumu da internette gezinen tüm fikirlerin en olası (en çok) bahsedilen yorumları. Fehmi Koru’nun fikirleri olmayabilir elbette. Diğerlerinin en çok bahsedilen fikirleri yine kelime kelime, cümle cümle üretiliyor. Oldukça da başarılı.

    Bundan sonra neler olacak göreceğiz. Bizim böyle şeyler üretme şansımız yok. Çünkü biz bize ezberletilenlerle yetinmeyi öğrenmişiz. Doğmacıyız. Yeni şeyler düşünme ve yapma kabiliyetimiz de sıfır elbette. Öğretim sistemimizin sonucu bu. Eğitim sistemimiz zaten hiç olmadı. Uzaktan öğretimle idare ediyoruz durumu. Aslında ChatGPT tam bize göre üretilmiş bir şey. Yeni bir fikir üretme şansı yok. Papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor bizim gibi. Haçlıların bize bir oyunu galiba yine bu!

  3. Neyse burada bir zamanlar Bernar üfürükçüsü vardı.
    Bu bahar seçin o bahar seçim .
    Her bahar gelirdiama seçim olmazdı.
    Üfürükçü şimdi başka nicklerle üfürüyordur.
    Tipik atletçi taktiği.
    Reis bugün resmen adaylık başvurusu yapıldı.
    Buradan yine üfürenler dolu idi.
    Reis aday olmayacak.
    Millet itfağının adayını ne yapacaksın.Önce Cumhur ittifağının adayını belirle….

    Fetöcülüğün bir numaralı kuralı utanmaz olacaksın.yalan söyleceksin .algı yapacaksın.
    Gerçeğe takla atıracaksın.

    ama Allah ın da tabi ki bir planı var.

    Şimdi Sabihcikler bir müddetde aday olamaz şarkısını söylecek.

    sonra oylar çalınacak şarkısı.

    sonra kaosa oynayacaklar.Muharrem 20 puan farkla kaybedince bile niye itiraz edip çamura yatmadın diye adamı hain ilan ettiler.

    Bakın kfasını kuma gömmüş hayatı sosyal medya zannednnden algı operatörleri.

    Sizin namusunuza haçlılar dokunmaz biliyoruz.

    ama bizim vatanımızda geleceğimizde burasısdır.

    Sizin kirli algılarınız var ,bizim Allahımız ve bu vatan ve din için umutlarımız.

    Allah Reis in yardımcııs olsun.

    Nede olsa ABD,AB,PKK,Fetö,dinsizler,imansızlar ,Domuz yiyiciler hepsinin hedefinde,Onlar bir Reis tek

  4. Erdoğan, Mehmet Şimşek’le görüşmüş ve Şimşek işlerim yoğun siyaset düşünmüyorum diye açıklama yapmış sonrasında. Buradan anlıyoruz ki Erdoğan, Şimşek’in siyasete (göreve) dönme şartlarını kabul etmemiş. Erdoğan şartlı olarak kabul etseydi Şimşek’i ekonomiden anlamadığını da kabul etmiş olacaktı. Bağımsız bir ekonomi ve para yönetimi de iktidarı kurtarmaya yetmeyecekti kısa vadede. Ama yine de uzun vadede işleri tekrar düzene koyma şansı vardı. Erdoğan için yolun sonu burası. Yanlış yapmama şansı yok, dönüş de yok buradan. Tramvaydan inme vakti geldi yine.

  5. Mahfi Eğilmez dün adına açılan sahte hesaplara dair takipçilerini uyaran bir tivit attı. Tivitin altına yorum yapanlardan adına ilk defa rastladığım gazeteci ünvanı kullanan kullanıcılar da kendi adlarına açılan sahte hesaplardan şikayet ediyorlardı. Taklit hesaplar eskiden beri vardı ama bu kadar yaygın değildi.

    Big Brother herkesin bir kopyasını yapıp piyasaya sürmüş sanki! Celal Şengör de bir videoda “ben var mıyım, ben gerçek miyim, bunu nasıl anlarım” sorularını soruyordu kendine.

  6. 1 MART TEZKERESİ YALANI
    1 Mart 2003 tarihli ABD askerlerinin Türkiye üzerinden Irak topraklarına geçişin oylandığı tezkere
    TBMM’de “yanlışlıkla” reddedildi.
    Oylamada kabul oyu red oyundan ” fazla ” idi.
    Kabul oyu verenler AKP’li milletvekilleri idi.
    Red oyu verenlerin içinde özellikle Güneydoğu’lu AKP milletvekilleri de vardı.
    Tezkerenin oylamasında kabul oyu fazla olduğu için önce “kabul edildiği” açıklandı.
    Dönemin Adalet bakanı Cemil Çiçek de bu yönde açıklama dahi yapmıştı.
    Daha sonra CHP’li bir milletvekili TBMM İçtüzüğüne göre kabul için nitelikli çoğunluk derekiğini yani meclisin üye tam sayısının salt çoğunluğunun kabul oyuna ulaşılamadığı için tezkerenin reddedildiğini ileri sürünce ve bu yönde inceleme yapılıp, iddianın doğru olduğu anlaşılınca, tezkere bu şekilde “yanlışlıkla” reddedildi.
    AKP yönetimi tezkerenin kabulünden yana idi.
    Muhalifler vardı.
    O zaman görüştüğüm Buhan Kuzu da “kafalarının oldukça karışık olduğunu ” söylemişti.
    Tezkereye red oyu veren AKP milletvekillerinin büyük çoğunluğu, 2007 seçimlerinde bu oylamanın “faturasını” listelerden elenerek ödediler.
    Tezkereyi AKPnin redettiği tam bir yalandır ve manipülasyondur.

  7. Sayın yazar “Irak savaşının 20. yıldönümüydü önceki gün. Batı medyasında çıkan değerlendirmeler bile,” derken;
    keşke aynı konuda ırak ya da arap medyasında çıkan değerlendirmelere de bir göz atsaymışsınız, tabii çıktıysa?

  8. Dünden kalma:
    “Kılıçdaroğlu “Değiştim” diyor, değiştiği de fark ediliyor;”

  9. Geçmiş geleceğin aynasıdır. Irak’ı işgal eden, Suriye’de iç savaş çıkartan amerika 6+1 li masa ile ülkemizi de benzer bir duruma getirip bir terör devleti oluşturmak için sınırları yeniden çizmek amacında olamaz mı? Ortadoğuda istediği gibi davranabilmesine engel olanlar kimler; Rusya, Türkiye, İran. Artık milletçe bazı şeylerin farkında olmalı ve ona göre hareket etmeliyiz yoksa bir suriye veya ukrayna olmamız işten bile değil.

    • Geçmiş çoktan geçmiş gelecek çoktan inşa edilmiş, yerleşen yerleşmiş ey vatandaş.
      Tanrı istemezse insan ölmezmiş, emperyalist ler istemezse devletler işgal edilmezmiş.
      Fakat, kesin olan birşey daha var,
      o’da çocuğunda rızası olması:(
      Bu coğrafyada kafa yapısı bu galiba.
      Dahası da var, evin bir odasını vermeye çoktaan razı evin sözde sahibi!
      “kendi toprağını koruyamayan adamın gözü” birde senin toprağında yaa ula deli olacam saçımı başımı yolacam da, saç kalmadı kafamda iyimi😡
      Türkiye ne ulrayna ne suriye olur bundan sonra da;
      budini kovsan putin geliyor, hepsini kovsan iranı nasıl kovacan???
      En iyisi ne bak:
      Budin putin iran istail türkiye yaşarız kardeş kardeş hep birlikte!
      Neden mi?
      Yıkılmadık ev kalmadı herkes 18-20 kişi yaşıyoruz çadırda hepbirlikte kardeşçe..
      Not: gelirken coniteineer inizi de getirin yanınızda! çadır yok bizde!!!

      • Hay canına gurban, ağzın bal yiye. Hemincek gördümdü bir tivitte deyir ki; “alim musibet gelmeden önce konuşur, cahil giderken..!” Tam menlik sözdü.

        Ne musibetin geldiğini anladık ne de gittiğini, musibetin ortasında kalakaldık.

      • 100 sene önce de emperyalistler öyle istemişti ama Atatürk gibi bir yiğit sayesinde ülkemizi kurtardık. 100 yıl önceki hatalardan ders almadık ama ikinci bir Atatürk bu topraklara bir daha gelir mi? Ülkemiz insanları şu halde zaten kardeş kardeş yaşıyor, ikili uygulamalar getirilirse ülkede düzen müzen kalmaz. Ülkemizi teröre mahkum eden siyaset anlayışını bırakıp milli bir ittifak kurmak lazım ama koltuk davasına bunu anlayan yok maalesef.

  10. Bir gün evinden barkından toprağından olmak istemiyorsan hatta vatanını terkedip denizde boğulmayı hiç istemiyorsan!
    Tuzun kuru iken alacaksın tedbirini, uyanık olacaksın!
    -seni toprağından kovma aşamasına gelmeden üçmaymınu oynama numarasını bırakacaksın ilk önce😡
    -gelecek nesiller ne öğreniyor? ne öğretiliyor? diploma alabilen ne iş yapıyor?
    -birileri siyasette, öteki cematte, beriki medyada, birdiğeri kurumlrda fink atıyor ise!.. sen çoktan teslim olmuş donunla kalmışsın zaten ortalıkta😖
    -yine kaseti sar başa (yatak odasındakini demiyom bak ondan haberin yok daha).
    -senin inine kurdurduğu çetelerle girmeyi başarabilirse bir kere!…
    heleki onunla masaya oturtabilirse birde!..
    sen kılıbık olmuşsun haberin yok😡
    😂süngere deterjanı az koy çok bulaşık yıka hemde çabuk!
    sebzeyi hıyarı taneyle al bundan sonra, ikiden fazla hıyarın durması tehlikeli olabilir yanyana🤔🤔🤔.
    Haa bu arada, çocuğun adını coni koymayı unutma😂😂😂.

    • Güzel yurdumun güzel insanları gelemiyor bir türlü kendine. Çinliler japon lar gibi mi yapsam da küllerimden yeniden doğsam! yoksam.. iklemine düşürmüşler bir kere.
      Kanunun sakıncalı tehlikeli hatta suçlu ilan ettiği herşeyi koyup önüne;
      “yala bunu diyorlar sana ha bire”
      Öbür yandan, ipin ucuna bağlamışlar mangırları bir iple sallandırıyorlar göklerde.
      *ya oturup kanka olacaksın bu suçlu ile,
      yada ipin ucundaki paraya zıplayacaksın fino köpeğimle birlikte!..
      Yokmudur 3. bir şık, bir ihtimal daha???
      söyle bana söyle söyle söyle…

  11. “Sonradan başbakan ve cumhurbaşkanı da olan Tayyip Erdoğan uzun süre 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin yanlış olduğunu savundu.”

    sayın erdoğan, harvard üniversitesinde yaptığı bir konuşmada, türkiye, abd’nin ırakta başarılı olmasını samimiyetle arzu etmektedir, çok yönlü destek te olmaktadır ve israil devletinin yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine razı olmayacaktır, demiş,
    aynı konuşmada kıbrıs için de enteresan sözler sarf etmiş, u-tube da duruyor.
    şimdi yandaş medyanın dış güç masalları kurguladığı abd ile her türlü maceraya son derece hevesli olan sayın erdoğanın, ırak savaşına mudahil olma istekleri muhalefet nedeniyle hayata geçemedi ama
    muhalefetin bütün engelleme çalışmalarına rağmen suriye de bu denli şanslı olamadık maalesef. aklı başında herkes abd nin niyetinin ıraktan sonra suriyeyi bölmek olduğunu biliyordu, yıllar önce abd dış işleri bakanı c. rice “transforming the middle east” makalesiyle ortadoğuda 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini planladıklarını açıklamıştı, bu defa esedi devirme planları kurgulayan abd nin yanında türkiye yer aldı, muhalifleri destekledi, muhalifleri eğit-donat programı abd ile birlikte yapıldı sonuçta milyonlarca insan suriyeyi terk etti, milyonlar öldü, insanlar tecavüze ve işkenceye maruz kaldılar, sayısız çocuk kayboldu.
    biz ise, onlarca şehit verdik, milyonlarca göçmen aldık, milyarlarca dolar paramız heba oldu.
    bugün suriyede pkk kendine alan açmış durumda.
    beşar esadla bir araya gelmek istediğimiz konuşuluyor ama esedin kabul etmediği söyleniyor, muhalefet yıllarca bir araya gelinmesi ve göçmen sorunu başta oturup anlaşılması gerektiğini tıpkı abd ile bu maceralara girilmemesi gerektiğini söyleyip, iktidarı uyardığı gibi defalarca önermişti ama o zaman yine muhalefet dinlenmemişti.
    mısırla, bae ile, suudilerle neredeyse tüm ortadoğuyla ilişkimiz,
    şahsım bu toprakları dizayn edecek hevesi nedeniyle bozulmuştu.
    yine muhalefet başta mısırla olmak üzere sorun yaşadığımız bütün ülkelerle aramızı düzeltmemiz gerektiğini defalarca söylemişti,
    şimdi ilişkileri düzeltmeye çalışıyoruz,
    ne kadar toparlanabilir durumda,
    artık mevcut iktidarın bir şey toparlamasını beklemek çok akılcı değil, belki daha çok soruna neden olabileceğini görmemiz gerekir.
    acil durumda olan ekonomi, cidden çok sıkıntılı rakamlar var ortada.

    • dün, sayın erdoğan ve mehmet şimşekle bir görüşme yaptılar.
      bir süredir ekonominin başına geçeceği konuşuluyordu, ikna edilmeye çalışılıyordu hatta CB yardımcılığı görevine getirileceği kulis bilgileri arasında vardı, sayın şimşek piyasalarda tıpkı sayın ağbal gibi önemli ve kredisi olan bir isim.
      ikisi de ekarte olmuş isimler, işlerini yapmalarına izin verilmedi.
      şimdiiii
      sayın şimşeğin çağrılması ne anlama geliyor?
      ekonomiyi gel kurtar, fena batırdık anlamına geliyor.
      mümkün mü?
      değil.
      itibar, itibar, itibar.
      ekonomi güvendir, itibardır, dengedir.
      çok yazık ki, iktidar günü birlik kararlarla, yaptım oldularla, kurumları yıpratarak bu güvenirlik ve dengeyi bozmuş ve büyük bir itibar kaybına uğramıştır. bunun telafisi artık mümkün değildir, yatırımcı gelmemektedir, olan da gitmektedir.
      bu aşamada mehmet şimşek gelmez,
      zaten, mehmet şimşek gelse ne olur,
      naci ağbal dönse ne olur?
      onların işlerini yapmasına izin vermeyen bir irade var değil mi?
      gecenin bir yarısı, sorgusuz, sebepsiz piyasaların güven duyduğu, kuru düşürmek üzere olan isimleri bir kararla görevlerinden alan bir irade var, yüksek kur talep eden, türk lirasını değersizleştirmeyi isteyen, dolayısıyla enflasyonu tetikleyen bir irade var,
      cds değerlerimizin sıkıntılı olmasına neden olan,
      sefalet birinciliğini ülkeye reva gören bir irade var.
      insanların artık temel gıda maddelerini bile alamadığı bir ülke var.
      kim, nasıl ekonomiyi kurtaracak?
      bu iktidar olduğu sürece ekonomi düzelmez, düzelemez.

      • Haklısın, kast ettiğin senin ekonominin ise değil bu iktidar hiç bir iktidar da düzelmez düzelemez. Milyon dolarlık işi 500 kişi ile değil 10 kişi ile yapan insanlar tanıyorum.
        Ey Türk titre ve kendine dön !

        • bunu iflas etmiş biri mi söylüyor?
          kimseye iş öğretecek durumda değilsiniz.
          ne kadar anladığınız ortada…

        • Allah Allah, yahu ben bu cevaptan bir şey anlamadım ki nasıl tireyip kendime döneyim , bilemedim vallahi !

          • Tercüme:

            Sen niyedeceğn ekonomiyi mekonomiyi, ekonomiden sana ne, kalk şöyle bir silkelen, bir kendine gel,ekmağına bak, bak elin oğlu 5-10 kişiyle milyar milyar dolarlar kazanıyor, konuşacağına sen de çalış, sen de kazan diyor:😀

            Bence Türkiye’den dememediği kesin! Türkiye’de böyle konuşan kimse yok çünkü:)

      • Çinde kazma kürekleri bile eritip silah yapmışlar bir ara.
        Tarımı ihmal etmişler bu arada!
        onbinlerce insan telef olmuş açlıktan.
        Yani demem o ki, bir şeyi yaparken, öbür tarafı ihmal etmemeli insan🤔
        Birçok eksikliği giderdimi giderdi Erdoğan, birçok şeyi yaptımı yaptı.
        Ekonomiye bile el attı👋
        Doğru yada yanlıştı. Binlerce insan öldümü? vadesi geldi çldü. Sebebi şekli zamanı farklımıydı farklıydı.
        Ekonomik kararları kendi başına aldımı aldı. Zengin kazandımı mı mı mı !!!,???
        Kötü mü yaptı????
        Onun mukayesesini seçmen yapacak artık, 14 mayısta.

      • AK Parti’nin en güçlü yanlarından biri baştan beri kamuoyu araştırmalarına baştan bir sonuç yüklemeden yapma konusundaki performansı olmuştur. Parti yönetimi, bilhassa Erdoğan hem politikalarının yankıları hususunda her zaman birbirini test eden çapraz anketler yaparak, kendini test etmeyi önemsemiştir. Son zamanlarda sosyolojik araştırmalara eskisi kadar önem verilmediğine dair genel bir izlenim var gerçi, ama bu konudaki ilgisi hiçbir zaman eksik olmadı ve bu rakipleriyle ciddi bir fark oluşturmuştur.
        O kadar ki, daha önce de değinmiştim, yıllar önce Kılıçdaroğlu’na “AK Parti sürekli anketler yapıyor, siz hiç yapıyor musunuz?” diye soranlara “Bizim anketlere harcayacak paramız yok, biz bütçemizi daha ziyade reklama ayırıyoruz” diye cevap vermişti. Böylece aslında siyasi diyaloga, yani halkın nabzını alma, halkla bir diyalog içinde olmaya ne kadar uzak olduğunu göstermişti. Siyasi reklam halkı dinlemeden, halka tek taraflı olarak, seçkinci bir kibirle kendinizi anlatarak, algı operasyonları yaparak yönlendirme işidir. Oysa anket, siyasetini yaptığınız halkı dinlemenizi gerektirir. Halkın sesine kulağınızın açık olmasını, halkın derdini sürekli dinlemenizi ve yapacağınız siyaseti, uygulayacağınız programları halka sürekli onaylatmayı gözetmenizi getirir.
        Şimdi ise CHP’nin çok anket yayınladığını görüyoruz, kendine yakın şirketlere yaptırıyor ve çoğu bir CHP duası gibi anketler. Yani bundan CHP’nin reklam yerine anket yapmanın önemini keşfettiği izlenimi edinmek isterdik ama sanki durum yine aynı minvalde devam ediyor gibi, ama bir farkla:
        CHP anketleri halkın nabzını almak, siyasetlerini veya söylemlerini test etmek için değil, temenni ederek temin ettiği veya uydurduğu anketleri de reklam ve propaganda malzemesine dönüştürerek yapıyor.

    • yanılıyorsunuz Didem hn .Suriye iç savaşının başlangıcında Türkiye müdahale etmeyince IŞİD ile ittifak ediyor diye bizim muhalifet ve batı veryansın edip algı operasyonu yapıyordu.
      Türkiye bu sebep le Suriye iç savaşına müdahil oldu .Savaşın ilk yıllarındaki gazeteleri ve TV leri takip ettiyseniz durumu görebilirsiniz.Sonucta ABD müdahalesi başarısız olunca kabak Türkiye’nin başına patladi .

      • “Savaşın ilk yıllarındaki gazeteleri ve TV leri takip ettiyseniz …”

        savaşın ilk yıllarında takip etmeye gerek yok,
        her şey arşivlerde duruyor, şimdi kronolojik takip edebiliriz,
        haberler, konuşmalar, resimler, filmler, belgeseller, üzerine yazılmış kitaplar…
        iç savaş 2011 baharında başladı,
        türkiye-suriye arasında 2011 yazında tüm ticari ilişki ve anlaşmalar askıya alınmıştı,
        abd ile türkiye, suriye odaklı konuları heyetler bazında 2012 yazında görüşüyorlardı, muhaliflere yardım edildiği iddia ediliyordu. bu dönemlerde suriye devletinin bize yönelik suçlamaları vardı,
        emevi camiinde namaz kılacağız sözü bu döneme ait. eylül 2012
        sözünü ettiğiniz işid ile mücadele ise 2014 yazında başladı.
        2015 te 60 kadar devlet trump ın obamaya sen kurdun dediği işid ile savaşıyordu.
        sayın erdoğan “obama bizi aldattı” demişti bu dönemler için,
        bir yanılan var ama o ben değilim.

Yoruma kapalı.