Yaşananlar 2000-2003 arasını hatırlatıyor.. Fox Haber’i izlerken o dönemin Kanal-7’si aklıma geliyor…

58
Reklam

İftar öncesine denk düştüğü için son zamanlarda TV’de haberleri izliyorum. TRT-1’in her yıl alıştığımız türden Ramazan programından vazgeçmesi de tavır değişikliğine yönelmemde yardımcı oldu. 

Kanal tercihinde ise… 

Birkaç farklı kanalda biraz vakit geçirdikten sonra en çok izlenen ana haber programına demir attım.

Fox-TV’nin haberlerine…

Programda her gün benzer bir format uygulanıyor. Önce o güne özel bir gelişme olmuşsa ona yer veriliyor, ardından devam edegelen konu başlıkları bazı eklemeler ve yeni açıklamalarla yine ele alınıyor. Aşı eksikliği konusu… Esnafların, haller ve pazarcıların durumu… İstifa ettiğinden beri kendisinden haber alınamayan Ruhsar Pekcan’ın bakanlığında yaşananlar… En önemlisi de “128 milyar nerede?” sorusunun açılımı; bu konu da Berat Albayrak’ı hatırlatarak işleniyor…    

Hep aynı konuların işlendiği bir haber programı her gün izlenir mi?

İzleniyor ve galiba her gün yeni izleyiciler eskilerine ekleniyor…

“Ruhsar Pekcan neden açıklama yapmıyor?” ve “Berat Albayrak neden kendini savunmuyor?” sorularını işittiğimde dudaklarıma belli belirsiz bir gülücük yerleştiğini kendim bile hissediyorum.

Reklam

Belli ki, ayrılmaları sırasında sessiz kalmaları kendilerine telkin edilmiş, ondan konuşmuyorlar…

Konuşurlarsa ne olurdu bilmem mümkün değil, ancak suskun kalışlarının hem kendilerine hem de iktidar cephesine zarar verdiğine eminim…

Fox Haber bana AK Parti’nin kuruluşu ve iktidara gelişi öncesinde Kanal-7’nin Haber Saati’ni fena halde hatırlatıyor.

Bugünün şartlarının giderek 2000’li yılların ilk birkaç yılına benzediğini düşünmeden edemiyorum.

Ne olmuştu, şimdilerde ne olabilir?

O zaman da iktidar birçok yönden zordaydı. 

Ekonomi: Paramız pula dönmüştü. Enflasyon tepelere tırmanmıştı. Gecelik faizler Londra finans çevrelerince yüzde binler üzerinde muamele görüyordu. Çareyi Kemal Derviş’i ABD’den ithal etmekte bulmuştu iktidar.   

Dış politika: Ülkenin dış itibarında ciddi sıkıntılı bir dönemden geçiliyordu. En önemlisi, Avrupa Birliği ile ilişkiler bütünüyle kopmaya yüz tutmuştu.

Reklam

İç politika: DSP, Anavatan ve MHP’den oluşan üç partili koalisyon hükümeti iyi işlemiyordu. 1999’da Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye teslim edilmesinin yararını oy olarak görmüş DSP’nin çatısından kiremitler dökülmekteydi. ANAP lideri ağırlığını taşıyamadığı MHP yerine hükümete DYP’yi almanın ön çalışmalarını sürdürüyordu. 

Her iki gelişmenin arkasında ülkenin en büyük medya grubu bulunuyordu.

[Medya grubu en çok satan gazetesi için Almanya’da tesis ettiği yeni matbaanın açılışına iktidara muhalif isimleri de davet etmiş, yeni hükümetin ilk yapı taşları Frankfurt’ta atılmıştı. Davet edilenler arasında Tayyip Erdoğan da vardı.

Bir akşam dostlarla gittiğimiz Ankara’nın ünlü balık restoranında, oturduğumuz zaviyeden ANAP’lı ve DYP’li siyasilerin işgal ettiği iki masanın birleştiğine, onların sohbetine bir süre sonra üniformasız ama subay oldukları anlaşılan kişilerin de katıldığına tanıklık etmiştim. Yeni hükümetin çatısı orada atılmaktaydı. Yazdım, ertesi gün yazım gazetelerde manşet oldu. Bu iki olay, MHP liderinin erken seçim talep etmesine yol açtı. Sonrası herkesin malumu. 3 Kasım 2002 seçiminde koalisyonu oluşturan partilerin üçü de baraja takıldı. (DSP yüzde 1.22, ANAP 5.13 ve MHP yüzde 8.36 oy alabilmişti). Yüzde 34.28 oyla AK Parti tek başına iktidar oldu.]   

Ne günlerdi o günler…

Kanal-7’nin Haber Saati o sırada en fazla izlenen haber programı olma yoluna girmişti.

[Daha sonrasına dair bir hatıram var: Yıl 2005 olmalı. En fazla izlenen haber programını Kanal-D’de Mehmet Ali Birand sunuyordu. Bir ara onun da önüne geçmişti Haber Saati. Rahmetli Birand, dayanamamış olacak ki, bir gün beni arayıp bu işin sırrını sorma ihtiyacı duymuştu. İşin sırrı halkın oluşmakta olan siyasi kanaatine yakın durmasıydı programın. Kanal-7’nin genel eğilimini benimsemeyenler bile Haber Saati’ni izliyor, görüş açıklaması için davet edilen aykırı isimler tereddütsüz programa katılıyordu.]

Fox TV’nin haberlerinin sürekli sayılabilecek katılımcıları var. Diğer kanalların -ve gazetelerin de- görüşlerini duyurmadığı muhalif cephenin lider ve sözcüleri genellikle her akşam programa konuk alınıyor. İşçi haklarını ilgilendiren konularda DİSK başkanına mikrofon uzatılıyor. Bir saati bulmayan yayını sıkı AK Partililerin bile izlediklerini sanıyorum.

En çok izlenen haber programı olması için izleyicileri arasında AK Partililerin de bulunması gerekir.

İktidar cephesinde yer alan birileri de Fox’un haber programına malzeme sağlamakta. 

[‘Pelikancılar’ diye de anılan ‘Boğaziçi Küresel İlişkiler’ grubunun AK Parti’ye malzeme sağladığı biliniyor. Acaba onların arasına sızmalar mı söz konusu?

İstanbul’un CHP’li belediye başkanının Fatih türbesini ziyaretinde ellerini arkasında buluşturarak dolaşmasının soruşturma konusu olması mesela…

Ya da, toplumsal gösterilere orantısız kuvvet kullanarak müdahale edilmesini o sırada orada bulunanların telefonlarını kullanarak videoya kaydetmesine yasak getirilmesi gibi…

[Aslında, demokratik ülkelerde o tür olaylara mahal vermemek için tedbirler alınıyor; telefonla çekime yasak getirmek oralarda kimsenin aklına gelmiyor. Alınan en önemli tedbir, görevdeki güvenlik mensuplarına göğüs kamerası zorunluluğu getirilmesi. Müdahaleler dava konusu olduğunda görevlilerin zorunlu taşıdıkları göğüs kamerası kayıtları delil olarak kullanılıyor.]    

İki dönem arasında benzerlikler çok fazla. Şimdi yaşananlar, 2000’li yıllarda yaşananların siyasette meydana getirdiği türden esaslı bir sarsıntıya yol açar mı? Kimlerin küme düşeceğini, kimlerin beklenmedik bir zafere kavuşacağını görebilir miyiz?

Kahin olmadığım için bu soruya cevap veremem.

En iyisi 2000-2003 arasını siyasetin içinde yaşamış birilerine bu soruyu yöneltmek…

Sorunun yöneltileceği en anlamlı kişi, şimdi de o dönemdeki gibi iktidarla ortaklık ilişkisi bulunan MHP’nin lideri Devlet Bahçeli olabilir.

ΩΩΩΩ 

Reklam

58 YORUMLAR

  1. İsrailoğullarının bugünkü Mescidi Aksa baskını ve dünyadaki müslümanların değişik coğrafyadaki bütün zulümlere sessiz kalmasını peygamberimiz önceden haber vermiş. Hepimizin bu durumlardan payı yok mu?

    Hz. Sevban (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki:

    “Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler.” Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar: “Ya Rasûlullah, o gün sayımız çok mu az olacak?” Efendimiz (s.a.v): “Hayır” der. “Bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz bir akıntıyla sürüklenen çer-çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.”Bunun üzerine sahabilerden biri sorar: “Vehn nedir ya Rasûlullah?..”O da buyurdu ki: “Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.” (Ebû Davud)

    • Hani camileri basip çoluk çocuk demeden Furkan Vakfı gönülüleri alip nezaret’te istifliyanlardami bahs ediyorsunuz?

      • Furkan vakfı elemanları biraz esrarengiz.
        Operasyonel bi ekip gibi.
        Yakında kokuları çıkar.

        • Bu konuda buralarda kendinizi boşuna harcamayın, çünkü o işin kolayını sizinkiler herkesten iyi biliyorlar.
          Önce Allahın lütfü olabilmesi için, Burda değil sarayda yuğrulur, havuzda pışirilir, boğaz köprusunde erlerin kafaları kesilir,
          Alparslan Terörö ōrgütü ATOCULAR ilan edilir ve inlerine girilir. Bu seferde! Belki bir 3000 lira daha bulabilirsiniz.

  2. Bana da bugünlerde herkes aynı şeyleri yazıyormuş gibi geliyor:
    Ahmed: “Yaşananlardan ne siyasiler ne de halk ders çıkarıyor. Aynı filmi defalarca izliyoruz maalesef”
    Ender: “Evet bu filmi görmüştük ve tekrar tekrar göreceğiz. Türkiye’nin makus talihi diyoruz buna kısaca.”
    İşiniz gücünüz filim seyretmek zaten, hayat demişsin zaten “tiyatro”, öyle değil mi?
    Bunlar da eleştirmen taslağı!

  3. Basın ve medya içler acısı . İsrail soytarıları kutsalımız Mescidi aksaya saldırıyor batı basınından bir tane ses yok . İstenilen özlenilen basın ve medya bu herhalde.
    Ülkemizi yerden yere vuran batı ve içimizdeki batının uşakları acaba neden tepki vermiyor.

    • Ahmet bey yine de haksızlık olmasın, geçen gün baran şöyle bir tepki vermişti bana:
      “Avrupa ve Amerika ne istiyor; onlar uluslar arası anlaşmalara karşı sorumlu olduğumuzu hatırlatıp insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olmamızı istiyorlar galiba.”
      Şimdi bu arkadaşın “bi dakka! ” diye tepki göstermesini bekleyemeyiz ama rahatlıkla “otoriteye saygılı olunsun!” diyebiliyor yani…
      Halbuki nurdan ablanın kopilerini anlayabilecek kadar çingilizcesi de var gibi:)

    • Vay edepsz’İsrail soytarılar vay!
      Siz kim oliyorsunuz’da bizi taklit ediyorsunuz.
      Kutsallara dokunmak bizim gururumuz ve vazifemiz! Sizin değil.
      Bakı daha 2 gün õnce gece saat ikide bir değil 10 larca Cami basıp 400
      Kişiyi nazeret hanede istifledik.
      Furkan Vakvi itkafçılari gibi kendini bilmezlere biz günlerini gösteririz siz değıl..!!!
      Nasıl Ağızlarının payını iyi verdim değilmi?

  4. MEDYA PATRONU (FOX TV sahibi)) YAHUDİ MURDOCH (86) ÖYLE DEMİŞ..

    “Türkiye’de Başkanlık sistemi gerçekleşirse yeni dünya düzeni sekteye uğrayacaktır.Mutlaka engellenmesi gerekir!”
    Rupert Murdoch

    “Başkanlık durursa kan da durur,saldırılar artacak!”
    Kemal Kılıçdaroğlu

    “Gerekirse sokak sokak,hendek hendek direniriz,Devlet ayağını denk alsın!”

    Aykut Erdoğdu, CHP Milletvekili

    Anlaşılmayan!?

  5. Murdoch’un News of the World gazetesinin öldürülen bir genç kızın telefon mesajlarını sildiğinin ortaya çıkmasıyla patlak veren skandalda, asker ailelerinin ve birçok ünlünün de dinlediği anlaşıldı ve gazetenin kapanmasına karar verildi. Konuyla ilgili olarak olayın yaşandığı dönem gazetenin genel yayın yönetmeni olan Rebekah Brooks istifa etti ve sonradan kefaretle serbest bırakılsa da gözaltına alındı. Londra Emniyet Müdürü istifa etti ve olayı ortaya çıkaran eski muhabiri Sean Hoare evinde ölü bulundu.

  6. İsrail’in bir terör devletine dönüşüp, siyonist emelleri için dünya barışını tehdit etmesinin finansörlerinden Yahudi işadamı FOX TV’nin sahibi Murdoch, attığı skandal bir tweet ile dünyayı ayağa kaldırmıştı. Fransa “Birlik ve Beraberlik Yürüyüşünün” hazırlıklarını tamamladığı sıralarda Avusturalyalı medya patronu Rupert Murdoch’ın attığı, “Müslümanların çoğunluğu barışsever olabilir ama içlerinde büyüyen Cihatçı kanserin farkına varıp ortadan kaldırılana dek onlar da sorumlu sayılmalıdır” şeklindeki tweeti, İslam’a yönelik siyonist düşmanlığının en açık göstergesi oldu.

  7. ABD’nin her saldırısında Türkiye karşıtı pozisyon alan İslâm düşmanı Murdoch’ın kanalı FOX TV, evanjelist çetenin temsilcisi bir Amerikan kanalı olarak bir yandan ekonomiye saldırırken diğer yandan hükümeti içerden zayıflatmak için uğraşıyor. Bu anlamda, İsrail’in bir terör devletine dönüşüp, siyonist emelleri için dünya barışını tehdit etmesinin finansörlerinden Murdoch’ın dosyası bir hayli kabarık.

  8. Vaktiyle;” mücahid, fakir ama onurlu, evrim değil sessizce devrim geçiren o genç” dediğiniz sonradan görme bir yandaş patron lüks bir araba almış.Yanında çaılaşan gariban işçileri partonlarını tebrik etmişler.Sessiz devrim geçiren o onurlu patronları:”Eğer siz de sıkı çalışır,çalışma saatlerinizi 12 den 16 saate çıkarır,prim istmez,öğle yemeklerinden vaz geçer,işe servis arabaları ile değil dolmuşlarla gelir giderseniz;inşaallah seneye 4×4 jeep alırım.” demiş.Bilmem anlatabildim mi sayın H.Gayret?

    • Ertav arkadaş onları bizim yorumcu hüseyin kayahan beye anlatın siz; bugün kendisi iş piyasasının gerçekleri ve islami ekonomi anlayışıyla ilgili bazı bilgiler de paylaştı ama bitek mucib beyden ses çıktı; o da hem herkesten şişman, hem de mevzudan hiçbişey anlamamış gibiydi:(

  9. Tarih bilinciniz yeterli değilse bugünü yanlış değerlendirmekten kurtulamıyorsunuz; halbuki bizim yorumculardan uğurun dediği gibi “hayal dünyanız birazcık çalıştırsanız” günümüz türkiyesini bugün yazdıklarınızdan çok daha iyi kavrayabilirdiniz.
    Şöyle ki:
    “İki dönem arasında benzerlikler çok fazla. Şimdi yaşananlar, 2000’li yıllarda yaşananların siyasette meydana getirdiği türden esaslı bir sarsıntıya yol açar mı?” buyurmuşsunuz ve üstüne de bir tüy dikmişsiniz:
    “Sorunun yöneltileceği en anlamlı kişi, şimdi de o dönemdeki gibi iktidarla ortaklık ilişkisi bulunan MHP’nin lideri Devlet Bahçeli olabilir.”
    Hayır öyle değil!!!
    İki dönem arasında bırakın benzerliği en büyük fark da burası işte:
    Devlet bey başkanlık sistemine geçerken o eski imtiyazları cumhurittifakına devretmiş oldu, meclis çoğunluğu da aynı şekilde…
    Yani bahçeliye sorsanız bile, size verebileceği kesin bir cevap yok artık!
    Yeni türkiyeyi veya başkanlık sistemini anlamakta ya da anlamamakta hala direniyor muyuz?

    • Devlet Bahçeli’nin bu soruya net cevap veremeyeceği herkesin bildiği bir şey zaten. Burada dikkat edilmesi gereken husus sorunun cevabının Devlet Bahçeli’nin bizatihi kendisinin olması.

      Buna istinaden gidip Devlet Bahçeliyi illa bir cevap diye tutturup sıkıştırsan, ondan alacağın cevap en iyimser ihtimalle şu olacaktır;

      “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.””

      Bu durumda da kendisine “biz farkındayız” diyememen işin en tuhafı olacaktır. en iyisi sen sebep müsebbip üzerinden ‘Devlet’ çekimi yap daha iyi;

      sebebi mucibi…
      sebebi müsebbibi…
      sebebi devlet….
      devletimin sebebi Devlet.

  10. Temel bir gün , bahçesindeki incir ağacının dallarının hafifçe sallandığını ve aynı zamanda da bir takım seslerin geldiğini fark edince hem ağaca yanaşır ve hem de daha dikkatlice bakar ki ne görsün !
    Mahallenin bir veledi ağacın alt dallarının arasına kurulmuş keyifle incirlerini yemiyor mu !
    Aslında komşusunun çocuğu olan bu haylazın , öyle de olsa kendisinden habersiz bir şekilde bahçesine girmesine ve incirlerini yemesine sinirlenen Temel başlar aşağıdan bağırmaya ,
    – Ula piç kurisi ! Çimden izun aldun da ha oraya çiktun daa.. ,in aşaği ! Akşama da bunlari bubana
    suylemezsem gör ! diyerek eline uzunca bir dal parçası alıp ağacın altına doğru yanaşır.O esnada ağaçtaki çocuk da başını üst dallara doğru çevirerek yüksek sesle seslenir ,
    – Bubaaa.. ! Bak Temel emica saa bişey diyeceğimiş , tuydun mi !
    Selamlar ,iyi günler

    • Haram para helâl yere harcanmaz.
      Haram paranın boyutu devasa ve astronomik boyutlarda.
      Asıl şamata, daha doğrusu şenlik, haram paraların harcandığı yerler ortaya çıktığında başlayacak.

  11. Akp tarih sahnesinden silinmeyecek hicbir zaman. Her zaman ülkeye verdiği zarar ve yaptığımı yıkım ile hatirlanacak. Burada canhıraş onu savunan ve yalamaktan dilleri kösele tutmuş gelişmemiş beyin sahipleri de hiç utanmayacak.

    Kendi halimde Allah’a ve peygambere inanan sade bir vatandaşım.. Bir vatandaş olarak Akp ve onun karunlastiran bbütünbireylerde az da olsa bir hakkim olduğu kanaatindeyim. O hakkım haram olsun, Allah onları bildiği gibi yapsın. Amin

    • Bence en büyük hakkın uzaklarda , okyanus ötesinde . herhalde senin bu mağduriyetine sebep olanlara bela oku ki dönüp dolaşıp sana gelmesin o bedduan

    • Kendi halinde,Ali Veli vatandaş,senin gibi düşünmeyenlere beyinsiz yalaka filan demeye getirmiş ve efendiniz gibi beddua yapmışsın aklınca., .ettiginiz bütün beddualar başınıza geldi, fazlasıyla ama akilllanmadiniz.beter olun ne diyeyim..

  12. Ak milletvekili olan Tolga ağar”ın bir kadına tecavüz etmesi, kokain partileri düzenlemesi, ardından o kadının öldürülmesi hakkındaki iddialar,

    mafya düzenin akp döneminde sahlanmasi,

    Kolambiya, brezilya vs. Ülkelerden Türkiye’ye gelmek üzere yakalanan uyuşturucular,

    Fauli mechul cinayetler ve Mehmet ağar ilişkisi,

    Eskiden vatansever olarak her yerde fink atan son dönemde yhain ilan edilen Sedat Peker’in açıklamaları

    Hakkında görüş ve yorumlarınızı da bekliyoruz.

    • Ali veli arkadaş “Kendi halimde Allah’a ve peygambere inanan sade bir vatandaşım..” buyurmuşsunuz da; elhak öyledir! Yalnız bu paylaşımlarınız; insanı pek öyle kendi halinde, sade bir vatandaş olarak tanımlamaya yetmez gibi geldi bana ana neyse…
      En azından inanınıza inanmak zorundayız; çünkü ramazan günü zaten aksini savlayacak halimiz de yok, öyle değil mi yahya bey?

  13. Türkiye genelindeki “ulusal” ve “bölgesel” organize suç örgütlerinin toplam sayısının 881 olduğu ve bunların elaman sayılarının 13 bin 691 olduğu öne sürüldü.En kalabalık organize suç örgütü, 428 adama sahip olduğu iddia edilen Alaattin Çakıcı grubu.

    Bu sayı içerisinde irtibat halinde olan işadamları, örgüt elemanları, avukatlar hatta sosyal medya elemanları da var. 
    Çakıcı grubunu sayısal açıdan Sedat Şahin, Sedat Peker, Burhanettin Saral, Ahmet Turgut, Galip Öztürk, Ahmet Tekin Baykal, Fırat Delibaş, Ümit Saral’ın liderliğini yaptığı iddia edilen gruplar takip etti.
    Türkiye’de mafya, ne kadarlık bir maddi gücü kontrol ediyor olabilir?
    İstanbul için 25 milyar dolar gibi bir paradan bahsedebilirsiniz. Ama yolsuzluk ve uyuşturucu çeteleri yok sadece mafyayı ele alırsak 5-6 milyar dolarlık bir döngüdür. Kaynak:Independent/Ali Kemal Erdem. 
    Soru:1-Türkiye de mafya verdiğer suç örgütleri kollanıyor mu?Soru.2-Türkiye suç örgütleri üretim çiftliği mi?

  14. Mesala bu haberi Fox da bulamazsınız

    CHP’de taciz-tecavüz skandallarının ardı arkası kesilmiyor…
    İğrenç bir vaka daha bugün SHOW TV’de yayınlanan Didem Arslan Yılmaz’la Vazgeçme programında gündeme geldi.
    Bu kişinin Süleyman Karabulut isimli, Malatya’nın Kale ilçesi CHP ilçe başkanı olduğu ve bu olayın kapatılması için genç kızın ailesine para verdiği ortaya çıktı.

    • Tolga ağar”ın bir kadına tecavüz edip öldürmesi, pudra sekeri kullanmasını abhaber de izleyip geldim hdhdhdb

  15. Sayın yazarın “İki dönem arasında benzerlikler çok fazla.” dediği dönemde “yeni hükümetlerin çatısı balıkçı lokantalarında, otel lobilerinde veya medya patronlarının evinde atılıyordu.”
    (not: çatısı çatılır/temeli atılır; ama inşaat kaçaksa tabii önce “çatısı atılır” 🙂
    Yine o dönemlerde bırakın “…toplumsal gösterilere orantısız kuvvet kullanarak müdahale edilmesini, o sırada orada bulunanların telefonlarını kullanarak videoya kaydetmesini” ya da “görevdeki güvenlik mensuplarına göğüs kamerası zorunluluğu getirilmesini”
    Polis kamerası önce göstericileri kaydeder, sonra eşkalini tespit edip tutabildiklerini gözaltına alırdı; eylemciler en son da sansaryan hanındaki polis karakolunun 9.kat balkonundan “atlayarak” intihar ederlerdi…
    Haa “güvenlik mensuplarına göğüs kamerası veya ikizlere takke” takılması gibi taleplere o zamanki devletin güvenlik kurumları(DGM?) genellikle “vatandaşlarına insan dışkısı yedirerek” cevap verirdi; kürtler iyi bilir…

    “İstanbul’un CHP’li belediye başkanının Fatih türbesini ziyaretinde ellerini arkasında buluşturarak dolaşmasının soruşturma konusu olması”na gelecek olursak;
    Eski türkiyede aynı hareketi anıtkabirde(belki bugün de…) yapmaya kalksanız veya 10 kasımlardan birinde felçli olduğunuz için ayağa kalkmakta bir an gecikseniz ya da okul önlerinde her gün “andımız” okuyan öğrencilerden birisi başörtüsü açmak istemezse işte o zaman sürüklenerek dgm lerin yolunu tutardınız; bunları herkes bilir, kürtler de türkler de…
    Ama en ilginci anap döneminde; meclisin baskıcı kılık kıyafet yönetmeliğini delmiş olmak için genel kuruldaki oturumlara, kravatını pantolununun kemer köprülerinden birine bağlayarak ve yere kadar sarkıtmış olduğu halde katılan anap milletvekili “engin cansızoğlu”nun başına gelenlerdir; meraklısı bulur…
    Yorumcu matrakçıya acıyorum bazen;
    yahu rakı masasında bile “noolacak bu memleketin hali?” diye dertlenen, kafa yoran vatandaşın haline gülmeyi bize dayatacağına yazsana bunları da?
    Efendim?
    Tısss!!!

  16. Sayın Koru,
    Ben 2002 seçimleri gibi bir gelişme beklemiyorum. O zaman şimdikine göre çok daha demokratik bir ortam vardı. Asgari seçim güvenliği, nisbeten özgür basın ve asgari hukuk güvenliği vardı. Şu andaki gibi yargı, emniyet, ordu, bütün bürokrasi, kahir ekseriyetle medya tek elde toplanmamıştı. Şimdi “özgür bir seçim yapılabilecek mi” sorusu en önemli sorudur. Şu an iktidarda olanlar normal bir seçimle gidemezler, bunu göze alamazlar. Bunun bir örneğini Haziran 2015 sonrasında gördük. Şu anda ülkede bütün kurumlar ciddi oranda erozyona uğradı. İktidarı kaybetmeme adına yapılacak iç yada dış hamleler ülkeyi daha büyük badirelere yuvarlayabilir.
    Erdoğan gözü kara bir yönetici ama aynı zamanda çok temkinlidir, iktidarı kaybetmeyi göze almayacaktır. Bu düzeni sürdürebildiği kadarıyla sürdürecek, ara formüller üretecektir. Bu atraksiyonlar ülkeyi daha fakir, baskıcı, içe kapanık (Mısır gibi), sosyal sınıflar arasında farkın büyüdüğü bir hale evirecektir. Bu durumun ülkede söz sahibi olmuş ve son 60 yılımıza damga vurmuş malum odaklar (birileri onlara Ergenekon demişti) için matlub olduğu malumdur. Demem o ki bundan sonra az yada hiç demokrasi, çok fakirlik, çok baskı, bol hamaset ile yola devam edeceğiz gibi görünüyor.
    Önce “ülkeyi kim ve niçin, 2003-2013 arasında dünyada örnek ülke gösterilen bir durumdan, bu karanlık duruma ittirdi” sorusuna cevap aramazsak daha çok dağ-bayır gezeriz. Unutmayın devletimizin (siz onu biraz derin anlayın) bütün muhalif parti ve gruplarda da nice elleri ve erleri vardır.

    • İbrahim Karagül:

      “Türkiye’nin;

      Mısır ve S. Arabistan’la yakınlaşması,
      Akdeniz, Ege’deki kuşatmayı kırması,
      Türkiye Ekseni’ne karşı “içeride”
      kurulan cepheyi de dağıtacak.

      İstiklal Savaşı’nı yok olmamak için verdik.
      Yeni İstiklal Savaşı’nı yükseliş için veriyoruz.

      Tarih döndü.
      Biz döndük.”

      İbrahim Karagöl’ün son tivitlerinden biri; son cümleye dikkat ” Tarih döndü. Biz döndük”

      Erke Dönergeci en hızlı döndüğü anda kırılır:))))

      • Hacıyatmaz bunlar baran, karagül mü rüzgar gülü mü her neyse artık; buralara taşıma istersen…

  17. memleket kaç gündür imamoğlunun elleri arkasında türbe ziyaretini tartışıyor. türbe de değil, yolda elleri arkada yürüdüğü için soruşturma başlatılmış. kılınçdaroğlunun akp ye çalıştığını söylerim her zaman, şimdi de akp nin imamoğluna çalıştığını söylemek yanlış olmaz herhalde. kendisini parlatmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. havuz medyası ise tamamen ona çalışıyor, geleceğe yatırım olabilir. göreve geldiğinin 3. günü “ne yaptın” diye sormaya başladılar, fetöcü olduğunu söylüyorlar, tatillerini parmaklarına doladılar akla ne gelirse üstüne yapıştırıyorlar. anketlerde suçlamaların onun popüleritesini arttırdığını gördükçe de bu defa bunu kullanmakla adamı yine suçluyorlar, çık işinden çıkabilirsen. sayın CB bile biz daha çok tablet dağıttık diyerek kendini onunla eşitliyor. iktidarın ve ülkenin gücüyle bir şehir başkanını eşitlemek belediye başkanına itibarı altın tabakta sunmaktır.
    havuz medya aklı sıra fatih sultan mehmete hakaret etti, değerlere saygısı yok diyor. türbe ziyareti yapmış biri olduğunun altını çizmektir bu. üstelik yurt dışından pahalı bir resmini alıp istanbula kazandırmış birinin fatih sevgisini sorgulamak abesle iştigal olur. fatihin resmini istanbula kazandıran, türbe ziyaretleri yapan, dua eden, mutlu bir ailesi olan biri imamoğlu. havuz medya soruşturmanın anlamsızlığı üzerinde durmak yerine bundan faydalandığı suçlamasını getiriyorlar, öyle ya en küçük bir olayı iktidara puan kazandırmak için var gücüyle çalışanlar süper bir pası neden gole çeviriyor diye yakınıyorlar.
    hdp yi ziyaretleri sorun oluyor. hdp hepimizin vicdanlarında yeri olmayan bir parti ama siyasette yeri olmadığı anlamına gelmiyor. siyasi bir realite olmasının yanısıra herkesin pay almak zorunda olduğu 6 milyon oyu var. bu oy için öcalangiller ekranlara çıkmamış mıydı? mektuplar okunmamış mıydı? iktidara oy vermesini istemediler mi bu kitleden. üstüne onların dönüş yapmış, hidayet bulmuş olduklarına inanmamızı istemediler mi? bir siyasi figürün 6 milyon oya sempatik görünmesi eleştirilebilir ama bunu benim gibi kürtleri seven sayan birlikte yaşamaktan mutlu olan ama hdp ye ve temsil ettiklerine karşı duran biri yapabilir, halk yapabilir. ben oy istersem iyi, sen istersen değil olmaz, olmuyor…
    imamoğlu hakkında bir diğer suçlama da, büyük bir hizmeti yokmuş.
    büyük hizmetten kasıt, havaalanı, köprü, cami olabilir, hizmetten kasıt genelde parayı betona gömmek oluyor onlara göre. izmirde yaşamakla beraber bir istanbul sakiniyim de. istanbulun artık betona değil, birikmiş pek çok sorununun çözüme ihtiyacı var. metro yapımına ağırlık veriyor ki bana kalırsa çok çok akıllıca.
    kendisine en büyük desteği kanal istanbul projesine karşı olmakla alıyor bence.
    malum istanbul da büyük bir deprem bekleniyor. özellikle son yirmi yıldır olan çarpık kentleşme ve yüksek binalar şehre çok zarar verdi. bizzat sayın erdoğanın kendisi bu şehre çok ihanet ettiklerini söyledi. Allah korusun büyük bir depremde neler olabileceğini düşünmek bile istemeyiz, finansmanının hazır olduğu söylenilen kanal projesi yerine bu finansmanın -ki büyük ihtimalle torunlarımız geçmeyen gemilerin parasını ödeyecekler- istanbul depremi için kentsel dönüşüme harcanması yerinde olmaz mı? bu koca şehir nasıl dönüşecek? bunca yanlış yapılaşmanın bedelini kim ödeyecek? milyonların hayatını kaybetmesinden bahsediyoruz değil mi?
    kendisi göreve geldiğinden bu yana bin bir güçlüğün çıkarılmış olmasını kınıyorum, bu her şey den önce istanbul halkına yapılmış bir eziyettir. 1 liradan ekmek satışını önlemek için yapılanları ibretle izliyoruz. halkın 1 liradan ekmek almasını engellemek değil midir bu? halka eziyet değil midir bu? halkın tepkilerinin sonucunda satış noktalarının nasıl birer birer açıldığını da ibretle izliyoruz. bırakın çalışsın, bırakın hizmet etsin. bunu gören halk onu değil, sizi takdir ederdi, onu değil, sizi cezalandıracak şimdi.

    evet, bence de, yaşananlar 2000-2003 arasını hatırlatıyor, yeni bir iktidarın gelmekte olduğunun ayak seslerini duyduğumuz için.

    • Didem hanım üretim fazlası patates soğanı devletin halkımıza bedavadan dağıtmış olması sizi bu ibb imamının 1tl lik? somun ekmeği kadar heyecanladırmamıştı yanlış hatırlamıyorsam?
      Üstelik biraz da hükümete verip veriştirmiş de olabilirsiniz; vatandaşa kuru soğan patates, kendileri teke sütü içiyorlar falan filan gibisinden şeyler…

  18. Eski geçmişte kaldı cancazım, artık yeni şeyler söylemek lazım 🙂
    Meshutt ile Tancuu nun birleşmesi, ateş ile barutun yan yana gelmesi gibi olurdu herhalde ki,
    Rechatt a dağları deldirip tunnell ler, uzay 1999 araçları yapması için fırsat doğdu belkide.
    Allah’ın işine ne akıl ne sır erer.
    Bu coğrafyanın partileri herşeyi kısa vadeli yapar. yaptırırlar! ileride tek başına istikrarlı ve kararlı bir şekilde yürüdüğü yola,
    bir merdiven koyup üst kata çıkarırlar! (geneldede yönetenler katına!).
    ve malesef bunu seçmen baskısıyla yaparlar, Bahçe de oturan adamı zorla evin içine sokmaları gibi..
    Halbu ki bahçede temiz hava girse beynine, yarın çıkacak tek başına! asansörle.
    Bir de yurdum insanının saf temiz duygularını sömüren sabote edenler var.
    (Hakk’a hizmet ettiğini sanırken, terrorcüler sırasına adını yazdıran mı dersin,
    halkı, bolluk bereket içinde yaşarken çocuk katilleriyle birlikte anılır hale getiren mi dersin)
    Eskiden olsaydı tarih tekkerrür eder, birisi çıkar hadi gari der ve.. derdim.
    ama fakat, tramp eline kitap almak yerine, din değiştirse,
    papa merkezini kuduse taşısa bile,
    salgın çok şeyi değiştirecek bence.

  19. Türk Siyasi Tarihi değişime uğradı sayın yazar Fehmi Koru.AKP öncesi küçük yanlışlar veya ferdi yolsuzluklar ,ferdi hırıszlıklar ;iktidarların düşmasine,erken seçimlere,yüce divana konu olurdu.Zira halk buna tahammül edemezdi.AKP ve sonrası küçük yanlışların yerine sistemli ve yaygın cürümler aldı.Ferdi yolsuzluklar ve ferdi hırsızlıkların yerine partizan , sistemli ,arsız yolsuzluk ve hırsızlıklar aldı.Yolsuzluk,hırsızlık,dayatma,baskı,şiddet,tehtit hakaret,darp,soygun,taciz ve tecavüzler sanki sıradan ve önemsizmiş gibi davranılıyor AKP/MHP iktidarı tarfından.Halka bakın muhalifler haricinde kimseden tık yok.AKP öncesi bunların binde biri yapılsaydı memlekette yer yerinden oynardı.Birkaç muhalif basın ve tv ler haricinde diğerleri sessiz.Siyasi islamcı iktidarın bütün foyalarını örtmekle,hedef saptırmakla,iktidarı bulunmaz hint kumaşı olarak göstermekle; muhalif kanada ”Ala sana bomba düşman!”,iktidara da ”A benim ballı lokmam,canım ciğerim!”muamelesi yapmakla meşguller.AKP öncesi dürüst seçmen nereye gitti?O halk şimdi nerelerde?AKP sorası bu yalaka ve çıkarcı kesim nereden geldi?Burası neresi?Şaşılası bir durumdayız.Yoksa o eski dürüst halk evrim geçirip çıkarcı yalakaya mı dönüştü?İnsanın evrimi yok yartılışı var.Ama,insan karakterinin evrimi var galiba.Türk toplumunun bir kısmı karakter bakımdan ters evrim geçirmiş,zombiye dönüşmüş.Benden söylemesi.Saygılar.

    • Sayın ertav “Yoksa o eski dürüst halk evrim geçirip çıkarcı yalakaya mı dönüştü?” diye sormuş; hayır “o fakir ama onurlu genç” evrim değilse bile bazılarına sessizce “devrim geçirdi!”
      Hayır, arabası olanı değil, o da gelecek seneye; hem de 4×4.

  20. Evet bu filmi görmüştük ve tekrar tekrar göreceğiz. Türkiye’nin makus talihi diyoruz buna kısaca.

    Senaryo şöyle gerçekleşecek muhtemelen. Bahçeli fırsatı bulduğunda tek adamın ipini çekecek. Şimdiden başladı mesaj vermeye zaten. Çünkü kaybeden ata oynamaz o. Bu Bahçeli sahneden çekiliyor anlamına gelmiyor tabii. Sonuçta Bahçeli derin devleti temsil ediyor. Yani bürokrasideki yerleşikleri, mafyayı, istihbaratı. Onlar hep kalıcı elemanlar. İktidarlar değişir. Bunlara bir şey olmaz. Yine yamanırlar, sömürü düzenlerini devam ettirirler. Son mafya savaşında ortaya çıkan ihbarlara göre devlet içinde çok ciddi bir yapılanmaları var, hukuk emniyet güvenlik hep bunlarda. Büyük paralarla oynuyorlar. Her türlü uyuşturucu, kara para aklama, insan kaçakçılığı, haraç işleri bunlardan soruluyor.

    Bir sonraki iktidarın işi çok zor gerçekten. Çünkü yapılan hukuk, güvenlik, askeriye yeniden yapılanmaları ile bütün ipleri ellerine geçirdiler. Eskiden bazı dengeler vardı. Şimdi tam bir mafya düzenine geçildi. Kurtlar düzeni. Kesinlikle kanun hukuk vs tanımıyorlar.

    Erdoğan hep birilerine yaslanarak bugünlere kadar uzattı ömrünü. Ancak artık heryerden patlak vermiş bir barajı andırıyor durum. Kapakları tutması zor. Her gün bir skandal patlıyor. Damat bile kaçtı gitti. En güvendiği adamı. Ortada yok aylardır. Muhtemelen yurt dışına kaçtı deniyor. Yani artık kurtarılacak bir durum kalmadı. Ekonomi, siyasi iç ve dış gelişmeler kusursuz fırtına geliyor sinyalleri veriyor zaten. Bundan sonrası Bahçeli’nin işaret fişeğine kaldı. Eli kuşağındadır.

  21. Fehmi bey bu yaşta sizin böyle fanatik yazılar yazamayacağınızı tahmin etmemiz gerekirdi özür dilerim.

    • Sebahattin bey şimdi sayın yazar; böyle fanatik bir yazı mı yazmış, yoksa yazamamış mı? Bu yaşta bunlardan hangisini yaptığı ya da yapamadığı için özür dilediğiniz tam anlaşılmıyor, biraz açar mısınız?
      Yani ne biliim, oksimoron mu desem, külliyen idiotizm mi desem; ne desem boş? Vallahi dumur oldum:(

  22. Selam, sevgi ve dua ile…
    Bazı klişe sözler var medyada sürekli dönüp duran;
    “paramız pula döndü”,
    “fakirleştik”,
    “dünyanın en pahalı benzini kullanıyoruz”,
    “işsizlik %25 (1/4???), vb…
    Hazine bakanı değişti ve kabaca USD/TL paratesi 6 dan 8 oldu. Matematiğe vurursanız, ülkedeki herkesin %33 fakirleşmesi lazım öyleyse…
    O gün baktım; buz dolabımdaki yiyecekler, gardırobumdaki giyecekler, evdeki mobilyalar, apartmanın önündeki arabalar, yaşayan nüfus (öyle ya ülkenin en büyük zenginliği yaşayan insan sayısıdır) 1/3 oranında azalmış ı diye;azalmamış, hepsi aynı yerli yerinde duruyordu.
    Sonra merkez başkanı değişmiş, faiz 17-19 bansına çıkmış ve parite 6 ya düşmüş. Birden hepimiz %25 zengin olmuşuz.. Ama yine aynı yerlere baktım, artan bir şey olmamış…
    Peki olan neydi? Zenginliği reel hiç bir değeri olmayan, tamamen sanal bir birim olan Dolarla ölçüyorduk da onun için böyle yansıyordu durum. Zenginliği ve fakirliği banknotlar ile ölçerseniz bu hep böyle görünür. Zenginliği veya fakirliği kişi başına düşen reel eşya ile ölçmek gerek. Türkiye bir gecede ne zengin olur, ne fakir. Bu bir illüzyondur. Sadece e dış ticaret ve dış borçlarınız daha zor olur veya kolaylaşır.
    Bu kardeşinizin 5 kişi çalışan bir üretim yeri vardır. Dolar 8 olunca ihracat patlaması yaşadık. Bazı girdilerimiz kurdan dolayı pahalansa da, işçilik, elektrik, kira vb girdiler değişmediği için diğer Türk malları gibi izim malımız da dış pazarlar için ucuzlayıverdi ve çok güzel ihracat yapmıştık. Şimdi neredeyse oturuyoruz, stoğa çalışıyoruz. Değerli bir para çok iyi değildir. Am ika bile mal satabilmek için dolarda enflasyon yapacağını söyledi. Yani parasının değerini düşürecek. Zaten Euro/Dolar paritesi 1,08 den 1,22 leri gördü bir aralar. %15 değer kaybetti Dolar. Yani yukarıdaki kabullerle Amerika %15 fakirleşti… Sizce Amerika %15 fakirleşmiş midir?
    Bu arada olan TC devletine olmaktadır. Faizin %8 den %19 çıkmasıyla devletin bankerlere fazladan ne kadar para ödeyeceğini kimse sormuyor. Biz sürekli tahvil, bono vb satarak ekonomimizi çeviren bir ülkeyiz. (gerçi her ülke öyledir, sistemi böyle kurmuşlar. Paralar bankerlerindir ve onlardan borç alarak yaşıyoruz tüm insanlar). Lütfen merkez bankasının yıllık faiz ödemelerine bakınız. Göreceğiniz rakama inanamazsınız.
    Dolar 8,5 TL olunca benzin 75 cent, mazot 65 cent cıvarında oldu. Gerçekten bu rakamlar dünyanın en pahalı petrol ürünlerini mi gösteriyor? Avrupadabunlar 1 euro cıvarında değil mi? Yani 120 cent gibi bir şey. (sıkı bir takipi olmadığım için gerçek rakamlar farklı olabilir, hatam varsa bağışlayınız.)
    Geçen sene pandemiden önce haftalarca kapımıza işçi aranıyor diye yazdık, sağa sola söyledik ama bulamadık. Çareyi Suriyeli aramakta bulduk. Komşularda çalışan Suriyelilere söyledik ve bir tane temin ettik. İşçi acığımızı öyle giderdik.
    İşsizlik rakamlarının yüksek görünmesinin bir sebebi şudur. Çalışanlar gelirlerinden daha fazla harcama yapıyorlar. Benim çalışanlarımdan borcu olmayan hatta haciz dosyası olmayan yoktur. Haciz aşamasına gelen bir borç en az ikiye katlanmış bir borçtur. Avukat, mahkeme, banka masrafları ve temerrrüt faizleri eklenince böyle oluyor. Her yıl her işçinin bir ya da iki dosyası tafsiye edilir küçük sanayilerde, ama nasıl?
    Çalışanlar şöyle pratik bir yol bulmuşlar. Patronlarına giderler; “abi beni çıkış göster, işkurdan 10 ay süreyle işsizlik maaşı alayım. O parayla borcu kapatayım. Çalışmaya da devam edeyim.” çözüm pratik değil mi? Ama sonuç Türkiyenin işsizlik oranı %25…. Breh, Breh Breh. Yorum yazan arkadaşlar siz hiç kobilerde hayat nasıl dönüyor gidip baktınız mı?
    (Hastane odasında olmama rağmen bu kadar uzun yazabildim. Sürçü lisan ettimse affola)
    Saygılarımla.
    H. Kayahan

    • acil şifalar diliyorum öncelikle hüseyin bey,
      cevap vereyim müsade ederseniz,

      öncelikli yanlışınız doları sanal zannetmektir.
      oysa değil.
      satın aldığınız her ürün dolara endekslidir. dolar yükselir ,enflasyon yükselir ki bu da sanal değildir. dolar 6 tl iken duran arabanız ve eşyanız dolar 8 tl olduğunda hala aynı yerde duruyorsa sorun yok tabii, bir şeylerin değiştiğini farketmeyebilirsiniz, ama mesela arabanızı dolar 6 tl iken satarsanız 8 tl olduğunda çok şeyin değiştiğini görmek mümkün, aynı arabayı sattığınız paraya alamayacaksınız mesela…dolaptaki peyniri yediyseniz bu bile bir farkındalığa neden olabilir, yemediyseniz başka tabii…yine de hiç bir şeyi aynı şekilde yerine koyamayacağınız gerçeğini değiştirmez… geliriniz aynı oranda artmadıysa fakirleştiniz demektir. dolar yükselince fakirleşmemek te mümkün, kişilerin ve hane halklarının gelirleri aynı düzeyde dolar bazında artarsa mümkün, o zaman doların yükselmesi fakirleşmeye neden olmaz. on yıl önce kişi başı 12,000 dolar civarı olan milli gelir 8,000 doların altına indi, daha da inecek görünüyor. bu gelir kaybı türkiyede yoksul ve işsiz sayısını arttırıyor, bu tuik verileridir aynı zamanda. bu fakirliği hisseden büyük bir kesim var değil mi?
      Türkiye bir gecede ne zengin olur, ne fakir. diyorsunuz oysa bir gecede zenginliğin ve fakirliğin ölçüsü dolara bağlı değişir, tl para birimimiz olduğu için dolar yükselir, dış borç yükselir, her bir şeyin fiyatı yükselir, dışa bağımlı bir ülke olduğumuz gerçeği ile…tarayıcınıza sorarsanız nerden nereye gerilediğimizi görmek kolaylaşır…

      Zenginliği veya fakirliği kişi başına düşen reel eşya ile ölçmek gerek litaratüre girecek yeni bir parametre olsa gerek. eşyayla ölçüm diye bir gerçeklik yok, şimdilik diyelim.

      Sizce Amerika %15 fakirleşmiş midir?
      ekonomisi sıkıntılı olan abd burada doğru bir örnek olamaz, çünkü para birimi zaten dolar.

      benzini pahalı kullanmak benzin fiyatına göre değil, alım gücüne orana göredir. bir iki sene önce avrupada benzini en pahalı kullanan ülkeler bulgaristan, romanya ve türkiye idi mesela…son rakamlara bakmadım ama dolarla aldığımıza göre bir mucize beklemiyorum.

      dünde yazdığım gibi tuik in atıl iş gücü oranı dediği rakam aslında gerçek işsizlik rakamıdır ve bu rakam da % 29. işsizliğin işsizlerin suçu olması meselesini ise şimdilik bırakalım dağınık kalsın.
      siz hızlıca iyileşin, bu konuyu tartışalım.

      • Didem Hanım ilginize teşekkür ederim.
        Ekonomiden biraz anlarım. Bu hastalık olmasaydı İslam ekonomisi üzerine doktora yapmaya hazırlanıyordum. Yüksek lisansım var.
        Halkın anlayacağı bir uslupla ve birazda espri ve ironi karışımı olarak yazmak istedim.
        Dolar reel bir şey değildir, karşılıksız basılan bir paradır. Değeri tamamen itibari bir değerdir. An itibari ile 1 dolar mesela 1kg domatestir ama 1 yıl sonra, 0,75kg domates alabilir. Burada domatesin yıllık ve anlık arzının değişkenliğini düşünmeyin. Bu yılın ve diğer yılın aynı anında mal miktarının aynı (arz) ve alım talebinin aynı olduğu (talep) durumu düşünerek değerlendirin lütfen.
        Selamlar.
        H. Kayahan

      • Didem hanım tüik kişi başına milli gelir yılda 12bin dolar oldu dediğinde güvenilir buluyorsunuz da 8bin dolara düştü dediğinde mi inanamıyorsunuz? Güvenilir mi güvenilmez mi bu kurum bi karar verin artık? 12bine çıkaran 8bine düşürmüş diye başarısız mı oluyor; akparti iktidarından bir(1)gün önce kaç paraydı bu kişi başına gelir, ona bakalım???

    • Efendim, öncelikle çok çok geçmiş olsun ; bildiğim kadarıyla siz bir süreden beri hastahanede yatıyorsunuz .Allahtan acil şifalar dilerim .
      Sizin oldukça teknik açıklamalarınıza Didem Hanım cevap vermeye çalışıyor . Benim bu ayrıntılara girmeye hiç niyetim yok .Ancak sizin bir sözünüze cevap vermek istiyorum:
      T.Çillerin ve B.Ecevitin döneminde ,Türkiyede bir gecede , bir kısım insanlar adeta Hint fakiri gibi olurken bir kısım insanlar da multi milyarder olmadı mı ! Siz işletmecisiniz , bunları çok iyi bilmeniz gerekir .
      Tekrar sağlıklı günler ve afiyetler dilerim

    • Adam tezgahı kurmuş. Oturmuş bir de uzun uzadıya anlatmış kendini ele veriyor.
      Şöyle:
      İşçisini boğaz tokluğuna çalıştırıyor hakkını vermiyor. Dolayısıyla işçisi geçinebilmek için borç alıyor.
      Sonra borcunu ödeyebilmek için benim çıkışımı ver abi diyor. Ama gizliden çalışmaya devam ediyor.
      Yani danışıklı dövüş.
      Bir yandan patronundan öte yandan devletten işsizlik maaşı alıyor.
      İşçi patron bir olup devleti soyuyor yani.
      Sonra da gelip burada ahkam kesiyor.
      İşe bakar mısınız?

    • Ben mühendisim işsizim, Şimdi ne olacak gelip senin asgari ücretli işin’demi çalışacağım.
      Çoğu işsizler nitelikli eleman.

      • Hasan bey mühendisseniz sorun yok; yan gelip yatın, mühendis adam her işte çalışmaz bence, yat yuvarlan sen…

  23. KENDİNE YAPILMASINI İSTEDİĞİNİ BAŞKAŞLARINA YAP
    Bilinen bir atasözünün yeni versiyonu
    Tersinden söylenmiş bir söz Ve bu kısır döngü devam edip gidiyor.
    Gün gelir iktidar muhalefet, muhalefet iktidar olur
    Her kesim söylediğinin tersine yapmaya devam eder
    Peki bu durum değişir mi asla

    Bu haber kanalını bende istemeyerek de olsa ara ara izliyorum. Daha önceleri izlemek zorunda kaldığımda çok saçma haberler vardı, ya da bana öyle geliyordu(Yeni yapılan hastanelerin çok büyük olması ve vatandaşların bölümlere gitmekte zorlanması; ne kadar saçma bir haber) ama şimdi kendi isteğimle izliyorum, istemeyerek de olsa. Karşılaştırma yapabilmek için iki tarafı da dinlemek icap ediyor.
    Görüldüğü gibi halkın bazı kesimleri sadece tepki amaçlı muhalif olabiliyor yani o görüşte o düşüncede olmasa bazen tepki amaçlı destek verebiliyor. Aynı durum tersi de olabilir.

    Yaşananlardan ne siyasiler ne de halk ders çıkarıyor. Aynı filmi defalarca izliyoruz maalesef

    Zaten öyle değimlidir? yaşadıklarımız bir öncekinin aynısı ve ya benzeridir.
    Biz yeniliğe değişikliğe ilk önce karşı çıkarız daha sonra herkesten önce sahipleniriz.

  24. Sedat Peker’in birkaç gündür deşelediği kanalizasyon çukurunu buraya yazayım dedim sonra mübarek gün üstüne sıçratma deyip, kenevirciliği ile maruf dilipak yazmış aldım kopyaladım. Daha böyle çok pislik açığa çıkmak için sırasını bekler, kendilerini güvensiz hissettikleri, günü geldiğinde pelikancılar bile nedamet edip bir çuval evrak ile sökün edecek, başlarında meşum troliçe ve meymenetsiz sakallı rüfekası ile birlikte, demedi demeyin.
    “Ey iman edenler! İçtenlikle ve kararlılık içinde Allah’a tövbe edin. Umulur ki rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlerine koyar. O gün Allah, peygamberi ve onunla aynı imanı paylaşanları utandırmaz. Onların nuru önlerinde ve sağ yanlarında ilerleyerek yollarını aydınlatırken şöyle derler: Rabbimiz! Nurumuzu arttır eksiltme ve bizi bağışla. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter.” Tahrim-8
    https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/simdi-tevbe-zamanidir-35721.html

  25. Dün CHP’den istifa eden Kılıçdaroğlu’nun avukatı Mustafa Kemal Çiçek. Fox bunu haber yapmışmı. Hayır. Fehmi bey de yalana sarmış, haberi izlerken hoşunada gitmeye başlamış. Herkesin yandaşı kendine demekki.
    Foks da olmayan habere göre
    Mustafa Kemal Çiçek;
    İstifa mektubunda CHP’ye zehir zemberek ifadelerle eleştirilerde bulundu. Çiçek “Son 3 yılda sorumsuzca harcanan 650 milyonun önemli bir kısmının kimlere, hangi yayın organlarına, anket-araştırma şirketlerine verildiğini soramamak siyasi ahlaksızlığın ve vicdansızlığın tam da kendisidir” 
    Bunların yalan kaynağı foxmuş mebğersem.

    • Fehmikoru.com yazıları altına da mı girdi bu Ak Troller? Bir rahat bırakın Fatih kardeşim, başka yerlerde sürdürün mesainizi.

      • Mehmetcan siz de hoşgeldiniz! Bizim fatihin kusuruna bakmayın, gündelik bişeyler yazıp çiziyor işte buralarda, oturmaz mısınız? Çay çeeek! Sizi tam da çıkartamadım ama eskilerdensiniz zahir, eh, artık biz de yoruluyoruz tabii; fatih bikaç yıldır yanımızda, yetişiyor ufaktan…
        En son ne zaman kapıştık ya da yazıştık ki sizinle, bi türlü çıkaramadım?
        Yok, bitek burda yazıyoruz biz, ilk görev yerim; antipersonelim, ezber bozarım, elim biraz ağırcadır…
        Çoğu tanır yani…
        Fatih mi?
        Yav onu boşverin de; şimdi anladım, daha farklı bir nickle yıllardır burada yazıyorsunuz öyle değil mi?
        Bugün başladınız demek!

      • Trollerin günlüğü (yevmiyesi) 70 TL imiş.
        Hiç yazmasalar da bu parayı alıyorlar mı?
        Yazı başına(parça başı) teşvik primleri var mı?
        Muhaliflere saldırı içeriğine göre ayrı hakedişleri var mı ?
        Kaç yılda emekli oluyorlar?
        Onlarda da EYT var mı?
        Bilmiyorum.
        Tek bildiğim sadece bir flaş bellekle fâş edilecekleri.

        • Güney tirolün elmaları meşhurdur ender bey, elma bahçelerin yevmiye şimdi ne kadardır bilemiyorum ama 70tl den çok fazladır ve yuro cinsinden hem de! Kuzey italya taraflarında kaçak göçmen işçi filan varsa onlar tabii daha ucuza elma toplar…
          Yalnız bilirsiniz, yolunu bulan almanyaya fransaya geçiyor zaten, artık serbest piyasadır yani yevmiye işleri…
          Flaşbellek demişken, yine hangi bahara inşallah, polis okulu sınav soruları falan mı, ne iş???

        • İbrahim Karagül yeni bir trol ekibi kurmak için tivitıra ilan vermiş;

          “Yeni nesil dijital
          medya havzası için;

          Türkiye’nin büyük mücadelesi
          yolunda birlikte yürüyeceğimiz,

          Türkiye Ekseni’ne inanan,

          Kalemi, emeği, direnci, coşkusu olan arkadaşları aramıza çağırıyoruz.

          Haberci editörler ve sosyal
          medya habercileri arıyoruz.

          Bize ulaşın.

          https://twitter.com/ibrahimkaragul/status/1390720714500677632?s=09

          tivitin altına bırakılan yorumlar çok güzel;

          – İrbaam trol mü arıyon? mayış gaç para? ben hazırım sen mayışdan haber ver.

          – ben varım ama şartlarım var; kokain çekmem, yalan söylemem, harama bulaşmam.

          -maaşları türk parasıyla ödüyor musunuz?

          -anaaa! ak partide trol kıtlığı yaşanıyo demekki, ilana çıkmışlar.

          • Herkül.comda şöyle bir ilan varmış, yeni kıtmirler aranıyormuş.Tvitleri ikiye katlayacak, üstten gelen emirleri ikiye katlayacak, hizmet namına her türlü kılığa girecek, özellikle saç sakal uzatıp, badem bıyıklardan vazgeçecek.Yeri geldiğinde göz iması ile güya namaz kılacak, yeni ülke yapılanmalarında hizmet namına sınav soruları nı çalacak, arasıra onlardan görünüp Türk rakısı yuvarlayacak, tedbir olsun deyü eşinin başını açacak, üstten gelen emiri abilerden geliyor diye sorgulamayacak.Yeri geldiğinde darbe yapacak, yakalanınca darbeye tiyotra diyecek.mahkemelerde her şeyi inkar edecek yol arkadaşları arıyoruz!
            Aaa hizmet hareketinde trol kıtlığı yaşanıyor demekki ilana çıkmışlar. İlanın altında yorumlar da çok güzelmiş;
            – Az kaldı bahar gelecek
            – kirazlar çiçek açacak
            -korkma titre
            -heybedeki turplar
            -fuat avni bildiriyor
            -yurtda sulh cihanda sulh
            -okcular tepesi
            -terk etme uhud savaşındayız
            -faizle para çek bank asyaya yatır
            -Burs ve kurban paralarının yüzde 15 i pensilvanyaya
            -yeri geldiğinde Hdp ye de oy ver

        • Sayın YK varsa böyle birşey gidip alalim aylık 2100 tl eder. Valla iyi para.
          Eğer öyle bir şey yoksa senden hesabını ancak ahirette alırım, bilesin.
          Varmısın mülaaneye kaçmak yok ama. Hesabimiz ahirete kalsın.

          • Fatih bey, iş mülaaneye kalırsa kesin kaybedersin bence, kendini ateşe at daha iyi yani…

    • 128 milyar doların yanında 650 milyon TL nin lafı mı olur.
      Çerez parası bile değil.

Yoruma kapalı.