Yarın yalnız cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz, vereceğimiz oyla gelecek on yılları da belirleyeceğiz

43
Reklam

Yarın sandık başına gidecek ve iki hafta önce yarım bıraktığımız seçimin ikinci turunda ülkemizi beş yıl yönetecek cumhurbaşkanını seçeceğiz.

Beş uzun yıl için…

Seçimi AK Parti, MHP, Yeniden Refah, HÜDA-PAR, DSP ve Sinan Oğan’dan oluşan Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan kazanırsa, Erdoğan’ın 2014’te devraldığı ve dokuz yıldır sürdürdüğü görevine bir beş yıl daha eklenecek. (2014-2028=14 yıl).

İlk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 15 yıl (1923-1938), ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü 12 yıl (1938-1950) aynı görevde bulunmuşlardı.

Rekor sayılmaz, ama en uzun süreli cumhurbaşkanlığında ikinci sırada yer alacak Tayyip Erdoğan

Öncesinde üstlendiği başbakanlığı (2003-2014=11 yıl) da hesaba katarsak, Tayyip Erdoğan, sadece ülkemizi değil dünyayı da en uzun süreyle etkilemiş bir figür olarak tarihe geçecek.

Rakibi Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa, yaşı sebebiyle onun önceki rekorlara erişmesi mümkün değil. Bir dönem -beş yıl- çok başarılı bir görev süresi geçirir ve anayasanın öngördüğü sınır olan ikinci dönem de seçilirse 10 yılı ancak tamamlayabilecek.

Pek çok siyasi gözlemci, seçim vaatlerine ve ülke şartlarına bakarak daha şimdiden bir erken seçim beklentisi içerisinde. Son zamanlarda daha az gündeme getiriliyor olsa da, seçimi Kılıçdaroğlu kazanır ve toplumla birlikte milletvekillerini de güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi için ikna edebilirse, iki yıl sonra yeniden sandığa gidilebilir görüşü var.

Reklam

Hangi aday kazanacak?

Biliyorum, hepiniz bu sorunun cevabını merak ediyorsunuz.

Merak etmekte yalnız değilsiniz. Başta adaylar ve yakın çevreleri olmak üzere herkes aynı merakta.

Yalnız bizler değil, ülkemizi önemseyen yabancılar da yarın oylarımızla iki adaydan hangisini cumhurbaşkanı seçeceğimizi merak ediyor.

Anketler ne diyor?

Seçmenlerin son yıllarda anketçileri ve dolayısıyla bu alanda çalışan kamuoyu araştırma şirketlerini yanılttıkları bir gerçek.

En son Yunanistan’da geçen hafta yapılan seçimlerde bir kez daha aynı rutin tekrarlandı. Seçimde Yeni Demokrasi Partisi önde çıktı, onu Syriza izledi ama anketler ilkinde beş, ikincide de 10 puan yanıldı.

Bizde de iki hafta önceki seçimde aynı olay yaşanmadı mı? 

Reklam

Yine de araştırmadan geri durmuyor çalışma alanı anket olan şirketler. 

Cesaretlerine hayranlık duymamak elde değil.

Verdikleri sonuçlar önceki seçimde olduğu gibi çelişkili.

Aslında bu kez işleri kolay. Sonuçta seçim sadece iki aday arasında geçecek. Görüşülen kişilere “Oyunuzu Erdoğan’a mı, Kılıçdaroğlu’na mı vereceksiniz?” sorusu yöneltilecek, onlar da iki isimden birini telaffuz edecekler.

Kafa karışıklığı söz konusu değil yani.

Öyle ama yine de anketler çelişkili. Bazısında -çoğunda- Tayyip Erdoğan önde ve ipi göğüsleyecek görünse de, Kılıçdaroğlu’nu şanslı gösteren araştırmalar da var.

Her gün yeni bir şeyler oluyor ve özellikle “Sonunda ölsem de ona oy vermem” türü cümleler kuracak kadar kesin kararlılar dışındaki seçmenler, gelişmelere bakıp tercihlerini sorgulayabiliyor.

Sanıyorum bu durum sandık başına gidene kadar da sürecek.

Kim ilk turda oylarını aldığı seçmen kitlesini yanında tutmaya devam eder, onların ikinci turda da kendisine oy vermesini sağlayabilir ve sandığa gitmemişler ile diğer adayları veya rakibini tercih etmişleri yanına çekebilirse, sandıktan o önde çıkacaktır.

Oy vermişleri yanında tutmak…

İlk turda kendisine oy vermemişleri ve sandığa gitmemiş olanları yanına çekmek…

Seçilmek için sadece bu iki şart var.

Hiç kolay değil iki şartı birden yerine getirebilmek, bunu bilin.

Negatif kampanya ne kadar etkili olacak?

Bu turu -hatta ilkini de- zorlaştıran, rakiplerin izledikleri kampanyaların özellikleri…

Cumhur İttifakı ‘negatif’ bir kampanya yürütüyor. Rakibi ve onu aday gösteren ittifakı suçlayıcı bir kampanya bu. Rakibin terör örgütleriyle içli dışlı olduğu iddiası ilk turun sonucunu etkiledi. O turdan birinci ve üçüncü çıkan adayların –Tayyip Erdoğan ile Sinan Oğan’ın- aldıkları oylarda ‘beka’ kavramının kampanyaların gündeminde ilk sırayı işgal etmesinin yeri büyük.

Erdoğan’ın rakibine karşı bir avantajı da, rahatlıkla vaatte bulunabilecek konumda olması ve devlet kaynaklarını kullanabilmesi…

Muhalefet ‘beka’ kavramının aleyhinde kullanılmasını önleyecek yeni bir söylemi benimsedi ikinci tur öncesinde ve daha etkili olabilmek için, iddiaları geçersiz kılabilmesi umuduyla, tartışmalı bir ismi yanına çekti.

‘Beka’ konusu sağlama alınmasına alındı ama ya o tartışmalı isimden ürkebilecek seçmen kitlesinde çözülme yaşanırsa ne olacak?

İktidar cephesinin de kendi eliyle yarattığı sorunlar var. En önemlisi, ‘negatif propaganda’da aşırıya kaçılması. ‘Montaj video’ ve gerçekleri yansıtmayan posterlerin kendi seçmeni üzerinde olumsuz etkisi hiç olmayacak mı?

Bilmiyoruz.

Soruların cevaplarını sandıklar açıldığında öğreneceğiz.

Fazla beklememiz de sanırım gerekmeyecek. Sonucu öğrenmek için sabahlara kadar televizyon karşısında çile çekilmeyecek.

Her seçim öncesinde hep söylenegelmiştir ama bu seçim için kesinlikle geçerli bir durum söz konusu: Ülkemiz için gerçekten hayati bir seçim bu. 

Bir oy bile önemli.

Kullanacağımız oyla cumhurbaşkanı seçeceğiz ama ülkemizin gelecek on yıllarını da bu seçim belirleyecek.

Belki de Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını…

ΩΩΩΩ

Reklam

43 YORUMLAR

  1. Fehmi bey işin tarihine girmişi Cumhur Başkanlarını mukayese etmiş. En fazla kim hüküm sürmüşmüş… İyi güzel de: Ülke kalkınmasına engaje edebilecek ellerinde ne fırsatlar varmış, ülkenin potansiyel iç enerjisini açığa çıkarıp geleceğe ne kadar katkıda bulunabilmiş bu konulara gir(e)memiş. Hep şikayet hep şikayet! çözüm için varsa yoksa hep siyaset! Takoz ve molozun eksik olmadığı bir gürezgahta potansiyeli olup ta 100 yılldır gelişmesini düşe kalka düze çıkabilecek şekilde bir türlü tamamlayamamış. Hatta bunu neden başaramadığını temelde kavrayamamış, adeta düşe kalka, karınca kararınca “dön-dolaş-yine-bana-gel fasit dairesindeki kısır döngüye mahkum olacak şekilde kutuplaştırılmış bir ülkede “başka çare yok! fabrika ayarlarına dönelim” diyenlerin siyaset ve siyasetin ötesinde yapabildikleri yetmemiş. Bizi bugünlere getirmiş. Şikayet edilen şartların baskılar oluşturduğu karamsarlıkta şeçim sonuçlarına umut bağladık yine bekliyoruz. Kim seçilirse seçilsin, sonuçta ne farkedecek durum şüpheli. Gelecek nesilleri düşünmek son derece önemli….

    *******

    “Acaba” deniyor “seçilebilecek mi?”
    Seçilse de doğruları görebilecek mi?
    Bu bir fırsattır, hatta son fırsattır Allah’tan,
    Acaba layıkıyla kullanabilecek mi?….
    ……

    • Ekonomi o biçim, zorlanırken geçimler
      Milletin iradesi! geldi çattı seçimler…
      Partizana rant, kul hakkıyla dolu hazine,
      Halkın kesesinden kazanacak olan kimler?
      …..

  2. Kim kazanırsa kazansın hiç kimse eşini dostunu arkadaşını akrabasını meslektaşlarını iş arkadaşlarını verdikleri oydan dolayı eleştirmesin tartışmasın. Yarın bir gün zor gününüzde uğrunda kavga edilen siyasetçiler yanımızda olmayacak çevremizdeki insanlar yanımızda olacaktır. Kim kime oy veriyorsa versin kendince bir sebebi vardır o nedenle kalp kırmaya değmez boş verin ve kendi hayat mücadelemizde çalışmaya devam edelim. Doğusundan batısına güneyinden kuzeyine Hakkari’den Edirne’ye Artvin’den Hatay’a Çanakkale’de Kurtuluş savaşında bu vatan için şehit olmuş vatanseverlerin torunları olarak hepimiz kardeşiz ve bu güzel ülke hepimizin. Sonuç ne olursa olsun her daim vatan kazansın.

  3. !!!Almanya’da Pink Floyd’un solisti Roger Waters hakkında sahne kostümü nedeniyle inceleme başlatıldı. 79 yaşındaki Waters’a “halkı tahrik etme” şüphesiyle inceleme başlattığı bildirildi. Sahnedeki kıyafetlerinin nazi dönemini hatırlattığı vurgusu yapıldı.!!
    Bİze demokrasi dersi verirler .Canım memleketim.

    • ahmet bey gözlüğü ters takmışsın galiba, demokrasiyi de tersinden yorumluyorsun, ancak demokratik ülkelerde böyle soruşturmalar açılabilir. Asil anti demokratik ülkeye bak sen; ilk turda Erdoğan %49,50 değil de 50+1 alarak seçilseydi Sinan oğan Erdoğan’la Ümit Özdağ da Kılıçdaroğlu’yla anlaşabilirler miydi?

      Bir kere de demokrasiye düz bak:))

  4. sosyal adalet icin bi cagrim olacak yeni meclise kendi maaslari dahil bu ulkedeki tum maaslar asgari ucretin katlari seklinde belirlensin…. bu ulkedeki sendikacilar bu teklifi neden getirmezler. cevap vereyim cunku artik kendilerine gerek kalmaz korkusu… merak etmeyin daha coook is var bu ulkede…
    😅 bu fikrimi calanlara telif davasi acmayacagim…😂😂

  5. feodal sistem tarih boyunca şekil degiştirip devam ediyor. avrupa ulkeleri feodaliten kurtulmak icin sosyal adalet ve demokrasiyi temel alacak sistemi gelistirdiler. biz maalesef hala bayat cagdisi şeylerle ugrasip duruyoruz. adalet ve demokrasi olmadan bu zamanda hic bir ulke duzelemez. ALLAH ne kadar omur vermişse herkes o kadar yaşayacak ama tarih bu yaşananlari NASIL yazacak gorecegiz. demokrasi ve hukuk olmadan ulkeyi ileri goturebilecegini zannedenler mutlaka yanilacak ama olan guzel ulkemizin gelecegine olacak.

    Feodal agalara bir uyarim olacak demokrasi ve hukuk icinde daha coook para kazanabilirsiniz. para kazanmak istiyorsaniz pek isinize gelmesede bi deneyim derim.

  6. Bu gün 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin tam 63.ncü seneyi devriyesidir ; hiç bir köşe yazarının bu konuya değindiğini görmedim, muhtemelen seçim heyecanından olmuştur.
    Ben o zamanlar ortaokul öğrencisiydim , iyi kötü olan bitenleri hatırlayabiliyorum .
    Demokrasilerde hiç bir darbenin yeri yoktur , olamaz, olmamamlıdır ; ancak sivil yönetimlerin de demokrasinin gereklerini tam olarak yerine getirmesi, darbe türü müdahalelere çanak tutmaması lazımdır , nitekim bütün darbeler demokrasinin gelişmediği ülkelerde meydana geldiği bir gerçektir .
    Bu tür olayların , tarihin gerçekleri açısından çok iyi değerlendirilmesi ve gelecek nesillerin de buna göre doğru yönlendirmesi gerekir .

    • 27 mayisi onlemek isteyenler maalesef, menderes in en yakinlari tarafindan engellenmistir. Rustu erdelhun un mektubunu menderes e ulastirmayanin vefasizligi ve gunahi hep es geciliyor… umarim birileri bu detayi etraflica yazar bizde gercegi daha net ogreniriz.

  7. Ak Parti 2002 yılında iktidara geldiğinde “3 Y”yi önleme sloganı ile başa geçti. Yani “yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar” önlenecekti.

    Türkiye Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders) kuruluşunun oluşturduğu basın özgürlüğü endeksine göre 2002 yılında 139 ülke arasında 100 üncü sırada idi.

    Akparti’nin iktidara ilk geldiği yıllarda yani 2005 yılında 167 ülke arasında 98 inci sıraya kadar yükseldi. Ancak bu yıldan sonra sırasını koruyamayıp geriledi ve 2018 yılında tam puanın 100 olduğu sıralamada 46.50 puanla 157 inci sıraya kadar indi. 2022 yılında ise 41.25 puan ile 149 uncu sırada. 2022 yılında endekste doğu komşularımız Gürcistan 89 uncu sırada yer alırken; Ermenistan 51 inci sırada. İran ise 23.22 puanla 178 inci sırada.

    Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye 2013 yılında 175 ülke arasında 53. Sırada bulunurken bu tarihten sonra istikrarlı bir şekilde kötüye gitti. 2014 yılında 64.; 2015 yılında 66.; 2016 yılında 75.; 2017 yılında 81.; 2018 yılında 78.; 2019 yılında 91.; 2020 yılında 86.; 2021 yılında 96 ncı ve 2022 yılında da 101 inci sıraya geriledi. Yani 2013 yılından beri durumu kötüleşiyor.

    Kişi başına düşen Milli Gelir’de IMF verilerine göre Türkiye’nin emsal ülkeleri Kolombiya, Brezilya, Rusya, Malezya, Güney Afrika, Şili, Meksika, Endonezya, Tayland, Romanya, Filipinler, Polonya ve Hindistan ile 1980 yılı 100 olarak alındığında eşit durumda iken, bu ülkelerin ortalaması ile 2013 yılına kadar aynı gidip ondan sonra onlardan farklılaştık. 2013 yılında onlarla birlikte 1980 yılından beri 6 kat büyümüşken bu tarihten sonra 2022 yılı itibariyle pandeminin de yavaşlatması ile onlar 6.5 kata çıkarken bizim durumuz 3.7 kat büyümeye kadar düştü.

    Birleşmiş Milletlerin Desteğinde Yapılan Dünya Mutluluk Endeksinde Türkiye 2012 yılında 156 ülke arasında 78. sırada iken 2023 yılında 137 ülke arasında 106. Sıraya gerilemiş durumda.

    “Freedom House”un (Hürriyet Evi) çeşitli ülke ve toprakların özgürlük açısından durumunu içeren 2023 yılı raporuna göre Türkiye endekste son 10 yılda 29 sıra gerileyerek “Özgür Olmayan Ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye bu kategoriye 2017 yılında düştü ve bir daha durumunu iyileştiremedi. 2023 yılı itibariyle Dünya’da 84 Ülke “Özgür”; 54 Ülke “Yarı Özgür”; Ülkemizin de içinde olduğu 57 Ülke ise “Özgür Olmayan” ülkeler kategorisinde.

    Tüm bu göstergelerin hepsi nesnel yani objektif göstergeler. Ziya Paşa’nın deyimi ile “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz; kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde”.

    Aradan geçen 21 yılda önce gelişme kaydedildi ama son ana geldiğimizde artık 2002’den de geri gittik. Hal böyle iken yine de bu işlere sebep olana kanuna aykırı olarak bir dönem daha görev vermemiz isteniyor.

    Eser de ortada.

    Karar sizin.

  8. Bu asil millet ihtiyarı ile chp yi iktidar yapmayacak….Bediüzzaman Said Nursi…
    İhtiyar yani seçim mühür millette halkta olduğuna göre bay bay kemal’e bay bay……

  9. “49,50 GİBİ BİTER” DİYENE SORUN.
    Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turu için
    “%49,50 gibi biter” diye biri vardı.
    Ve sonuç aynen öyle oldu.Küsuratına kadar.
    Tıpkı teröristlerin ayakkabı numarasını bildikleri gibi biliyorlar.
    “Gibi” tabirini niye kullanmış anlamadım.
    Bir de “biter” yerine ” bitecek” neden demedi?
    “Bitirdik” de diyebilirdi.
    Hukuku ve müteakiben herşeyi bitirdikleri gibi.
    Boş yere kamuoyu araştırması yaptırmayın.
    Tecrübeye saygı gösterin!
    Tam isabet bilene! sorun.

  10. “Seçimi AK Parti, MHP, Yeniden Refah, HÜDA-PAR, DSP ve Sinan Oğan’dan oluşan Cumhur İttifakı”
    Birde Vatan Partisi var.
    Desene Benzemez Yedili.
    Erdoğan Sözde Kualisyonu Bitirecekti. Kualisyonlara Kurban oluruz. Bu sistem Daha beter olmuş. Araya Terör partiside almış. Erdoğan Milleti Bir noktada yanıltıyor haberleri yok, Meclis yemini halkın uyanmasını sağlayacağı için geçiktiriyor. Meclis yemini Gerekecek Hüdapar Anayasanın 4 Maddesini kabul etmiyor. Meclis yemininde MHP Napacak Merak ediyorum.
    TAM BİR CÜMBÜŞ İTTİFAKI OLMUŞ.
    Bunlar Bir arada olamazlar.

  11. vereceğimiz oyun gelecek on yılları belirleyeceğini pek sanmıyorum,
    mevcut durumun on yıllar sürebileceğini de sanmıyorum.
    sadece paranın değil, MB rezervlerinin değil, sözün de ahlakın da etiğin de bittiği bir yerdeyiz. değişeceğiz. bu kadar kutuplaşarak bu kadar yozlaşarak skandallar, rezaletler, iftiralar, kavgalarla daha nereye kadar gidebiliriz ki?
    kim kazanırsa kazansın bir kazananın olmadığı noktaya geldik ne yazık ki.
    kemal bey kazanırsa istanbul seçimlerinde olduğu gibi aylarca mazbatasını alamayabilir, alınca sistem değişikliğine gidecek, recep bey kazansa ekonomi ve piyasalar tepki verecek, gelen neden gittiyse aynı nedenden başkaları da gelmeyecek. sürdürülebilir değil, değişeceğiz.
    lakin onların değişmesi sorunlarımıza devede kulak faydası var, toplum değişmek zorunda. anlayışımızın, temyiz yeteneğimizin değişmesi gerekiyor, doğruyu yanlıştan ayırt edebilmemiz ve sessiz kalmamamız gerekiyor.
    ihale kanunu yaklaşık 200 kere değişti.
    başta kendi seçmeninin buna tamamen anayasal hakları çerçevesinde N’oluyor diye sorması gerekmez miydi? şeffaflık talebi olmalı değil miydi?
    rüşvet alan milletvekilinin hala korunuyor olmasının toplumu rahatsız etmesi gerekmez miydi,
    kendi bakanlığına fahiş fiyatla mal satan bakanın?
    kamuda işe alımlara mülakat gelmesinin?
    adaletsiz vergi anlayışının?
    dün bir arkadaşımız dünyanın kişi başına en çok yardım yapan halkı olmaktan memnun olduğunu söylüyordu;
    Türkiye’nin 2017’de yaptığı uluslararası insani yardım miktarı ise 8 milyar ABD Dolarına ulaştı. 2018’deki raporda, Türkiye ilk kez ‘Dünyanın En Fazla Yardım Yapan 1. Ülkesi’ ilan edildi. 2019 raporu ile 2. kez aynı unvanı elde etti ve ayrıca 5. Kez ‘Dünyanın En Cömert Ülkesi’ oldu.

    ve dünyanın en cömert ülkesi sefalet endekslerinde birinci oldu.

    halk soğan bile almakta sıkıntı yaşıyor.
    hazinesi eksi bakiyelerde olduğu için kapı kapı borç arıyor, ciddi bir itibar sorunu olduğu için de dünyanın en yüksek faizleriyle para bulabilen ülkelerden biri. ekonomisi büyük bir çöküş yaşıyor, yakın gelecekte karşı karşıya olduğu riskleri yazmak istemiyorum. geldiğimiz noktada onlardan çok bizim memnuniyet algımızı sorgulamamız gerekmiyor mu sonuçta yöneticilerin giderek zenginleştiği, halkın giderek fakirleştiği bir yerde etiğin, ahlakın yozlaştığı bir zamanda birey/toplum durumu kabul ediyorsa hatta memnunsa değişmesi gereken bir şeyler yok mudur burada?
    biz her şey mübah bir anlayışla, montajlarla, iftira ve karalamalarla, kutuplaşmayla, ekonomik krizlerle, yolsuzluk iddialarıyla, yasaklarla, israflarla on yıllar daha
    devam edebilir miyiz?

    2023 yıllarında seçim gecesi saatlerce yayın akışı kesiliyor,
    muhalefetin sandıklara sahip çıkması gerekiyor,
    sandıklara sahip çıkmak muhalefetin işi mi?
    uzun süren iktidarların sonrası öyle oluyor.

  12. Yarınki seçimin kazananı Erdoğan ve Kılıçdaroğlu olacak; ikisi de oy oranını artıracak ama ipi sadece birisi göğüsleyecektir. Erdoğan’ın oy artış oranı nispi olarak Kılıçdaroğlu’ na göre biraz daha yüksek çıkacaktır. Adayların oy oranları iyi ihtimalle 48’e 52, kötü ihtimalle 46’ya 54 olma ihtimalidir. Yüzde 46 Kılıçdaroğlu için kötü ihtimal, yüzde 48 ise iyi olanıdır; aynı orantı Erdoğan için iki iyi ihtimal olarak 52’ye 54 dür…

    Seçimden sonra yapılacak ilk kamuoyu araştırma sonuçlarına göre liderlerin toplumsal karşılığı ilk başlangıç noktasına gerileyecek, ittifakların dağılması sonrası lider ve partilerinin oy oranı tabandaki seviyesine inecektir, yani seçimden 3-5 ay önceki durumuna.

    Ama Pazartesi gününden itibaren tartışmalar başlayacak, siyasetin gündemi ilk olarak başarısız parti liderlerinin liderliğinin sorgulanması olacacaktır…

    İlk Kılıçdaroğlu, ikinci sırada ise Akşener’in partisinde kazan kaldırılacak ve parti içi hizipler sahne alacak, kopmalar yaşanacaktır. CHP’de ise Muharrem İnce rüzgarı sert bir şekilde esecektir.

    HDP kendini sorgulamaya başlayacak mıdır bilmem ama, prangalarından kurtulup bir azınlık siyaseti yapmaktan sıyrılıp, Türkiye’yi yönetmeye talip olması onu değerli kılacaktır. Bu tarz-ı siyaset, yerleşik coğrafya için de yeni bakış açıları yeni fırsatlar sunabilir. Artık ilkel Kandil/İmralı versiyonu tarihin tozlu raflarında yerini almalıdır.

    Babacan TBMM’de kendi grubunu kurmanın düşünsel arka planı içerisine şimdiden girmiştir sanırım.. Davutoğlu ile Karamollaoğlu’nun alanı ona yumuşak geçiş sağlayabilecek durumda ve Babacan kuracağı parti grubu ile iyi bir muhalefet sergileyebilirse geleceğin merkez partisi olma hüviyetini kazanabilir. Davutoğlu akademik alanına, Karamollaoğlu da köşesine çekilebilir.

    Akşener, Bahçeli ve nispeten Erdoğan yaşlı politikacılar sınıfına girmiştir artık. Yeni dönem Erdoğan ile Bahçeli’yi fazlasıyla yoracak, kim bilir belki olası bir erken seçim ihtimali üçünü de birden köşelerine çekilmelirine zorlayacaktır.

    Bu seçimde gösterdi ki CHP yüzde 25 bandını aşamıyor; Kılıçdaroğlu’nun bütün yeni çıkışlarına, reformlarına rağmen; artık CHP marjinal bir siyasi parti olarak ve hem de küçülerek siyasi hayatına devam edebilir ancak. Asıl sorun muhafazakar-sağ cephede yaşanıyor…

    Muhafazakarlık tanımı değişiyor, muhafazakâr değerlerin içi boşalıyor ve bu cephe zayıflayarak çözülüyor. Muhafazakar-sağ cephenin sağ cenahıda -milliyetçi partiler- heybesini muhafazakar-dindar kesimden gelen oylarla doldurdu şimdilik. Yakın gelecekte bu alanda oluşacak boşluk siaysetin dengesini, beraberinde sistemin dengesini sarsacak düzeyde olabilir…

    Sistemin ana omurgası muhafazakar-sağ (Sünni ağırlık) bloktan olusmakla beraber onu dengeleyen karşı blok ise CHP dir. İki blokta da gerçekleşen erime/zayıflama sistemi düşündürüyor olsa gerek.

    Yeni dönem biraz da yeni siyasi tanımlamalar ile yeni siyasi aktörlerin seyr-ü sefer edeceği dönem olacak galiba.

    • uzun yorumunuzda katılmadığım bölümler var ama en çok da chp de muharrem ince rüzgarı esecek fikrinizin kadük olduğunu düşüyorum.
      tarafsız olan bertaraf olur sözü tam buna uygun.
      ince artık siyasi bir fosil olmuş durumda.
      erdoğan kazanırsa ince aday olduğu ilk seçimde adam kazandı adaylıktan çekildiği ikinci seçimde ise adama kazandırdı sloganları ile hatırlanacak nokta.

    • Senin Mesajını okurken Neden Gizli AKP’li Hissi uyanıyor.
      AKP’lilerde %52 Dillendiriyorlar.
      Erdoğan %52 oyu nasıl alır açıklamamışsın.

      Bazı sorularım olacak?
      Erdoğana bütün kanallar çalışıyor 5 sıfır Başlamak sence etik mi?
      Güreştiğin kişi ile kaçak güreşmek Etik mi?
      Rakibin konuşmasına izin vermemek etik mi?
      Terörist olmadığı halde Tererörist demek etik mi?

      Bunun gibi AKPyi Eleştiren bu gün bir yazı bekliyorum.
      Misal Adelet düzeyi, Adam Kayırmaca, hesap verebilirlik,vefgide kara para,israf, uzun konvoylar gibi başlıkları bir kısmını Ben vereyim.

  13. Bu kadar oynak, bu kadar değişken, bu kadar kaypak, bu kadar tehlike içeren olguları kullanan bir adayın seçim kazanması demek, milletin kendi kafasına sıkması demektir. O aday kim mi? Siz biliyorsunuz.

    • Bay Kemal’in bir gecede değişmesi onun kaypaklığını, tutarsızlığı ile samimiyetsizliğini gösterir.
      Yıllarca 15 Temmuz FETÖ ihanetinin “kontrollü darbe” olduğunu iddia eden, “PKK’ya terör örgütü dersem propagandasını yapmış olurum”, “YPG bir terör örgütü değil, halkının özgürlüğü için savaşan bir örgüt” şeklindeki ifadelerini unutan Bay Kemal’in şimdi Fetullahçısıyla, PKK’sıyla mücadele etmiş bir siyasetçi görüntüsü vermeye çalışmasına bu saatten sonra ona kimse inanmaz ve ona kimse güven duymaz.
      Bay Kemal’in seçim stratejisi değişmiş olsa da tarafı asla değişmedi. Onun FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi terör örgütlerine yakınlığı ile küresel çetelerle ilişkisi “Kırk yıllık kani olur mu yani” atasözü misali bitmedi, bitmez.
      Saf yerine koyduğu bu millet, 28 Mayıs akşamı saf olmadığını gösterecek ve Bay Kemal’e “BAY BAY KEMAL” diyecek.

  14. Cumhur itifakının birleşenlerini tek tek yazmışsın.Ama millet itifakı bileşenlerini yazamamışsın.Chp,teneke partiler,ip,HDP,Ümit Özdağ nasıl yanyana geliyorlar.

    • Chp,teneke partiler,ip,HDP,Ümit Özdağ, milleti korkutup milletin kendi kafasına sıkmasını sağlamaya çalışıyorlar. Ters anlamayalım.

  15. Ben bu seçimden şunu bekliyorum:
    -Halk, siyaset dünyası ve siyasetin çirkin kirli yüzünü bir daha unutmamak üzere kayda geçirdi; hem yazıya hem belleklere.
    -Bir ülkenin nassı tarumar edilebileceğini de gördü, nassı bölünüp parçalanıp yokedile bileceğini de.. (insanının nassı denizde boğulabileceği dahil!).
    -Annadığı tek gerçek, ülkesinin ne kadar değerli olduğu ve ne kadar kırılgan, ince yapıda olduğu.
    -Aylarca hatta yıllarca keferenin maşasını şaklatan kirli ellerin, bir ülkedeki gençleri nassı anında politize edip tuzağa düşürebileceği, eline isterse silah isterse kırmızı boya ve bir fırça tutuşturup😡..
    -Üzüntüm, bizleri böylesi afetlerden müsibetlerden (sığınmacılar depremler seller) koruması gereken “DEVLET” kelimesinin nassı bu kadar ucuza bozuk para gibi harcanabileceğinin!!
    Ne kadar kırılgan hale getirilmiş olduğumuzun!!
    Annana mamış olmasıdır😡😡😡
    Tez zamanda TERÖR ETNİSİTE İNANÇ simsarlığı ADALET UMURSAMAZLIĞI LİYAKATSİZLİK KAVGA HIRGÜR HESAP VERMEME KENDİ DEDİĞİM DEDİKÇİLİK gibi olumsuz kelimeleri bu halkın seçmenin;
    SANDIĞA GÖMMESİDİR
    tek dileğim🤲.

  16. Her 2 yılda bir seçim. Görünen ufukta
    Son seçimi (şahsen),kim CB olursa olsun.
    Sol!’un cenaze merasimi yarın. Belkide
    Cumhuriyet demokrasi adalet laiklik hatta liyakat gibi kavramların.
    Milliyetçilik ülkede pik yaptı dedikleri dönemde, meclise giriyor bilimum “aslında terörist değil onlar!” denilenler her ne hikmetse😯🤔.
    Allah sonumuzu hayreyleye.
    Yarın önümüzdeki 5 yıl ülkeyi yönetecek en adaletli en mükemmel yöneticiyi seçmekti dileğim sadece 🤗.
    Ama fakat lakin…
    Parlamenter sistem mi tek adam rejimi mi
    Ben dedim oldu yu mu BİZ! i mi?
    Eşdost akraba mı liyakatli kadrolarmı?
    Komşunun külü ile mi, kendi yanık ta olsa yanmış yağımızla mı kavrulacağız?
    Terör ile iltisaklı olanları delikten çıkaracaklar yaygarası yaparken bir yandan, bizzat meclise mi sokacacağız eşkiyayı birazdaannn!!!..
    Bu gibi acaip absürt saçma bir seçim ne gördüm ne yaşadım bunca zamandır.
    Ölmeden bunuda görmek varmış☹️.

  17. Hiç panik yapmayın pazar akşamı sat 19 dedimi kim kazanacak belli hala daha hayal peşinde gidiyorsun koru bu beş yıla razı olun sayın erdoganın ömrü yeterse inanın bir beş yıla daha hazırlansın muhalefet

  18. Kılıçdaroğlu’nun bırakın güven vermeyi, milli güvenliğimiz için bir tehdit oluşturduğunu görmek istemeyen, insafsızdır.
    ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Kılıçdaroğlu’nu isterken Erdoğan’a karşı açıktan tavır koyuyorlar.
    Bu da mı gözleri açmayacak?
    Erdoğan millete yaslanıyor. Kılıçdaroğlu küresel güçlere dayanıyor.
    Hangisine güveneceğiz? Elbette Erdoğan’a.
    Sultanahmet de müze olsun diyenler değil, Ayasofya’nın zincirlerini kıran Erdoğan kazanmalı.
    28 Mayıs’ta Büyük Türkiye için oyumuz elbet Erdoğan’a…

    • Putin, Rusya, İran, Çin de Erdoğan’ı destekliyor. Hepsi diktatör hepsi antidemokrat. Bu size bir şey söylemiyor mu? Diktatörlerden yana mısınız yoksa? Açık söyleyin. Söylemeseniz de biliyoruz zaten. Demokrasiyi yeniden kuracağız. Diktatör namzetlerini de siyasi parti çöplüğüne yollayacağız.

  19. Türkiye bunu konuşuyor… Abdullatif Şener’e sorduk: Doğru, abartılacak bir durum yok

    Eski CHP Milletvekili Abdüllatif Şener’in oğlu Bedirhan Şener’in 14 Mayıs seçimlerinden dört gün önce TBMM Başkanı Mustafa Şentop tarafından Meclis Özel Kalem Müdür Yardımcılığı görevine getirildiği iddia edilmişti:

    “OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEY DEĞİL”
    Açtık sorduk. Şener, iddiaları yalanlamadı. Olağan üstü bir şey olmadığını söyleyen Şener, şöyle konuştu:

    “Zaten CHP grubunda çalışıyordu. Dolayısıyla meclis içinde bir takım yer ve makam değişiklikleri olağanüstü bir şey değil. Zaman zaman CHP cenahından da yapılan işlerden. Dolayısıyla bunu abartmanın bir şeyi yok bence. Niye üzerine gidiyorlar anlamak mümkün değil. Sinekten yağ çıkarmak gibi bir şey. 30 senedir siyasetteyim, 4 buçuk yıl Başbakan yardımcılığı yaptım, bir yıl Maliye Bakanlığı yaptım, çoklarımın holdingleri, gemicikleri falan yok. Herkes kıt kanaat yaşıyor, yaşarken de hayat mücadelesi yaparken de normal gelişen olaylar bunlar” diye konuştu.

    Abdullatif Şener, bir televizyon kanalında kendisine sorulan soru üzerine, Cumhurbaşkanı’nın yeni rejimde TBMM’yi işlevsizleştiren yetkilere sahip olmasına karşın Meclis’te çoğunluğa sahip olmayan partiden seçilmesinin sakıncalarına ilişkin sözlerine CHP içinden gelen tepkileri de anlattı.

    “SÖYLEDİĞİNİZ BİR ŞEYİN HEMEN LİNÇ HALİNE GETİRİLMESİNİ YADIRGIYORUM”
    Şener, tepkiler hakkında şunları söyledi:

    “Bir kere 16 yıldır muhalefeti destekleyen bir siyasi çizgim var. 16 yıl boyunca sürekli konuşmuşum, iktidar eleştirileri yapmışım; bunların bir anlamı yok gibi söylediğiniz bir şeyin hemen linç haline getirilmesini ben yadırgıyorum doğrusu. 3-4 ay önce bir kitabım çıkmıştı, 5 yıl boyunca başbakan yardımcısıyken hükümete yönelttiğim onlarca eleştiri var. Bunları yaparken ben ne başbakandan ne de parti tabanından bir tepki almamıştım. Şimdi karşılaştığım tavrı gerçekten çok yadırgıyorum, yanlış buluyorum. Söylediklerim bir durum değerlendirmesi anlamındadır. Durumu anlatıyorum değerlendirme bile değil. Söylediklerim açık ve net. En çok şey sorun oldu orada. Yani meclis bir taraftaysa, cumhurbaşkanı da bir taraftaysa farklı partideyse meclisin cumhurbaşkanını çalıştırmayacağını söylüyorum. Mevcut rejim öyle zaten. Orada söylediklerimin hepsi doğrudur. Anayasa’ya uygundur. Sanki yanlık bir şey söylemişim gibi o konuda da eleştiri oldu. Ne demişim; Kanunları meclis yapacağı için, meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı’nda olduğu için bir kere Cumhurbaşkanlığı elinde olan Millet İttifakı kanun çıkaramayacak. Bütçe çıkaramaz.”

    “BİR DURUM TESPİTİDİR”
    14 Mayıs seçimlerinde, CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Doğu ve Güneydoğu’dan aldığı oyların, HDP ve Kandil tarafında yapılan destek açıklamalarının etkisiyle geldiğini söylemesi üzerine CHP tabanından gelen tepkileri ve neden böyle bir değerlendirme yaptığını şu sözlerle anlattı:

    “Kandil meselesine gelecek olursam tam olarak o şekilde söylemedim. Sorulan soru üzerine seçim kampanyası boyunca hem Kandil’den hem de HDP’den Kemal beyi destekleyen açıklamalar yapıldı. Sonunda da bu HDP ve Kandil’in yönlendirmesinden etkilenen seçmen kitleleri Kemal beye oy verdi. Nitekim HDP’nin güçlü olduğu yerde, CHP’nin hiç oyu olmadığı halde Kemal beyin oyları Erdoğan’ın oylarını geçti. Bu da bir durum tespitidir. Ama bu memlekette sen durum tespiti yapmayacaksın, konuşmayacaksın, devamlı susacaksın diye bir mantık olabilir mi? HDP seçmenine yönelik olarak söylediğim bir şey. Sadece Kandil diye de söylemedim. Hem HDP hem Kandil’den yapılan açıklamalar diye kullandım. Şöyle bir yönlendirici şeyim oldu. Eksiler önemlidir dedim. Birinde milliyetçi oylar kaçarken bir yerde de HDP oyları etkilenebir, onun için bunun dengeli bir biçimde yapılması gerekir diye”

    ŞENER’E TEPKİLER
    Şener’in Cumhurbaşkanı’nın yeni rejimde TBMM’yi işlevsizleştiren yetkilere sahip olmasına karşın Meclis’te çoğunluğa sahip olmayan partiden seçilmesinin sakıncalarına ilişkin sözlerine CHP içinden tepkiler geldi. Geçmişte Fazilet Partisi içinde birlikte görev yaptığı CHP’li Mehmet Bekaroğlu bu sözlere, “Yapma Abdüllatif Bey. Bir süre sonra seçim kararı alıp parlamentoyu da yenileyemez mi? Yakışmadı size, bu açıklama hiç olmadı hiç” karşılığı verdi.

    Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise “Nereden buluyoruz bu tipleri. Adamın açıklamalarına bir bakın! Neredeyse ‘Kılıçdaroğlu’na oy vermeyin’ diyor. Demek ki adam görevli olarak bize transfer olmuş, görevini de son konuşmasıyla başarıyla tamamlamış oldu. Bir de bu adam 2018 seçimlerinde benim yerime Bolu’dan aday gösterilecekti neredeyse. Sevgili parti yöneticilerim, mecbur muyuz bu ithal akla? Dönüp partinin içine baksanız, bu tür adamlardan daha vasıflı binlerce CHP’li göreceksiniz” şeklinde konuştu.

  20. Seçimlerin en vazgeçilmez En Büyük Sloganı “Bu seçim Çok Önemli” 1983 seçimlerinden bu yana duyduğum bir slogan.
    Evet bu seçimde önemli, hiç kimse ekonominin geleceği pek aydınlık görmüyor, kimi seçerse seçsin acı reçete uygulayacaktır, tek fark bir normal ağrı kesiciler uygularken diğeri en ağır ilaçları verecektir.
    Bu seçimin en büyük kaybedeni ne halk ne de siyasiler, bu seçimin kaybedeni siyasetin güvenirliği ve seviyesi olmuştur. Bir seçim kazanma uğruna siyaset kurumunu ayaklar altına almak halkın siyasete olan güven duygusunu zedeler.

  21. Ülkenin bu kadar şovenist milliyetçi, gösterişçi dindarlık havasına bürünmesi hiç hayra alamet değil.
    Nişanyan dünyada da işlerin hiç hayra alamet olmadığını söylüyor.
    Ittihat ve terakki vakasında oldugu gibi Akp nin kurulus yillarindaki cizdigi tablodan ulkenin savruldugu noktalara bak. Insallah aynı akıbetleri yasamayiz.
    Acaba halkın kollektif aklı ve duygu dünyası farkına varamadığımız bir seyler mi seziyor gibi naif dusuncelere kapiliyorum ama sadece bir iki saniye suruyor.
    Bu yol cikmaz sokak.
    Saygıdeğer yazarımızın tebrik ettiği zihniyetin bu kadar etkili olması, daha dün Mansur Yavaş dürüstlüğüne herkesin kefil olmasina rağmen (kişisel olara ben de milliyetci gecmisi olmasindan dolayi cb adayligina karsiydim) bugun umit ozdag KK ile masaya oturması… Tam bir felaket tablosu.
    Nasil her sey boyle bir anda ters yuz oldu.
    Umarım uzun sure yasamayiz.

    • Bu millet kimin nerede durduğunu gayet iyi biliyor. Neyi seçeceğini de biliyor.
      “Cumhurbaşkanı mı, müstemleke valisi mi?!”
      Sakın rehavete kapılma,
      Tek bir oyun bile ne kadar kıymetli olduğunu unutma!..

  22. Her şeyden önce ; hakaret , küfür , iftira , yalan dolan ve havada uçuşan rüşvetler gibi seçim rezilliklerinden kurtulacağız , ben buna seviniyorum!
    KK. kazanırsa RTE. boyunun ölçüsünü alacağı
    için tersi olursa RTE. kendi enkazının altında kalacağı için de sevineceğim !
    Ve sonunda ülke batacağı , hepimiz de bu enkazın altında inim inim inleyecegimizden korkuyorum !

    • haklısın büyük hesap uzmanına teslim edelim%0.01 oya 40 millet vekili veren kemal acaba kime ne verir koltuk sevdası na

  23. Cumhuriyetin son çeyrek yüzyılı boşa geçti bu iktidar yüzünden. Geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol gitmedik. Ne eğitimde, ne teknolojide, ne ülkenin sosyal kültürel seviyesinde hiç bir ilerleme olmadı. AB vizyonu ile yapılan bir kaç iyileştirme de yolsuz iktidar tarafından ilk fırsatta çöpe atıldı. İstanbul sözleşmesini bile bir gece kafasına esip yırttı attı. Yani boşa geçti yıllar. Yine.

    • Cumhuriyetin son çeyrek yüzyılı boşa geçti bu iktidar yüzünden. Geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol gitmedik. Ne eğitimde, ne teknolojide, ne ülkenin sosyal kültürel seviyesinde hiç bir ilerleme olmadı.
      Ve ender uyanır.sayıkladığını farkeder..kendi kendine ben sayıklıyormuşmuyum der.bir an sanki herkes kendi gibiymiş zanneder.ama hayal oldugunu anlayinca derin bir sessizliğe bürünür..acaba seçimler ne oldu der birden …hemen kumandayı alır ve Ahaberi açar..bakari erdogan yine balkonda..ama bu gerçektir…bir kez daha yıkılır.keşke uyanmasaydım der..hayal aleminde yaşamak ne güzeldi..diye mırıldanır.sonra içinden millete eğitimsiz cahil diye hakaret etmek geçer..kızar…canı sıkılır…..muhalif medyaya bakmak ister…bir türlü kabullenmek istemez..hani kendi yankı odasında %60 la bay kemal alıyordu diye düşünür.Hile var oylar çalındı diye haykırmak adaletsizliğe (😂) karşı çıkmak ister……uzaaar gider.
      Endercigin sayende komedi yazarlıgına başladım…..

      • Ortada adil bir seçim yok. Kılıçdaroğlu defalarca söyledi Erdoğan’a. Prompterin arkasından düş karşıma çık TV’de diye. Çıkamıyor. Kendi ayarlanmış medya elemanlarının karşısında ezbere okuyor. Sonra da ayılıp bayılıyor.

    • Bak buna bir başarı diyebiliriz! Aynı anda hem ülkücü taklidi yapıp, hem de kayyumları iptal edeceğini, yerel yönetim özerklik şartını getireceğini söyleyebilmek ve bu tutarsızlığı taşıyabilmek…
      Sonuca az kaldı. Çalışıp çalışmadığını göreceğiz. Ama Ümit Özdağ gibi Türk siyasetindeki en ırkçı, en dışlayıcı ve hatta faşist temsili olarak niteleyebileceğiniz aktör ile ayrılıkçı terör örgütü PKK’nın sevk ve idaresinde olan bir partinin aynı anda kendisini desteklemesini sağlamak bir başarıdır. Ne pahasına sorusunun cevabını bilmiyoruz; biz milletimizin vereceği cevabı bekliyoruz.
      Son anda Ümit Özdağ’ın masaya çağırılması, Kılıçdaroğlu’nun herkese makam mevki dağıtma taktiğinin iyice suyu çıktı, algısı oluşturduğundan ve siyasetin en kıymetli sermayesi olan sahicilik ve tutarlılık ilkelerini yerle yeksan ettiğinden, kanımca Kılıçdaroğlu’nun lehine değil tam tersine aleyhine olmuştur.
      Diyeceklerim budur.
      Seçim sonucunun milletimize hayırlar getirmesini temenni ederim.

  24. Lütfen bu yorumu en üste koyunuz halkımızın bilinçlenmesi icin:

    Herkese selamlar; seçimlerdeki ilk tur oncesinde Venezuelladaki hükümetin nasıl seçimi kazandığıni yazacak ve iki olayında buradaki hükümet tarafından kullanılacağını söylemistim seçimin ikinci tura kalacağını anlayınca vazgeçtim. Birde o hataların birinin hükümeti destekleyen gazeteciler tarafından açık olarak kullanılmasını bekledim ki yorumum boşa dusmesin. Son kisimdada halkımızın bilmesi gereken en önemli kısmı açıklayacağım inanın hükümeti desteklediğini söyleyen bazı gurup veya kişilerin neden desteklediğini anlayacaksınız.

    Ben Venezuellayi yakın takip.ettigim için orayla alakalı örnek.veriyorum.ve aslında bizimle halk olarak hiç alakası olmadığı halde Karakas’a( Venezüella’nin başkenti) rüya şehir denilirken ülkenin askerleri arkasına alarak 10 yüksek rütbeli askere valilik vererek seçilmesi kesin yerlerde. (oralarda eyalet sistemi vardır ve valiler seçimle gelir) Chávez sonrasinñ dönem nasıl ülke ele geçirildi anlamanızı sağlamaya çalışacağım sizler buna İran derseniz benzer örnekler vardır çünkü Chávez Küba İran, Çin, Suriye aşkıyla doludur buna Aslında bizim ülkemizde dahildir (bunun baslo sebebide eski öğretmeninin ülkemizde elçilik yapmasindandir birde eski bir generalin Osmanlı ordusunda askerlik yapmasi ve hayran olduğu düşüncesi anticapitalist olan Francisco Mirandanin Osmanlıyi ovmesidir.

    Herneyse sadede gelirsek, Bugünkü özel gazetelerden basyazarinin birisi Halkı vefaya çağırarak Erdoğan’ın bunun son seçimi olacağı ve halkın vefa gereği ona oy atması gerektiğini (son seçimi derken yaşını aldığını ve artık vefat etme ihtimali olduğunu ima ettiği bellidir) söylüyor daha önce muhalefet Sayın Cumhur başkanının hasta olduğunu söyleyerek ve üstüne giderek(televizyondaki yorumcular başında Merdan yanardağ gelir9 bu halktaki Vefa duygusunun ön plana ciktiginin farkına varamamistir.

    Ikinci olarak Chávez vefat edince Maduro ve taraftarları seçim.gunu halkın seçime gitmediğini görünce devletin faizsiz krediyle verdiği evlere parti üyelerimi otobüslerle yollayarak( ki o zaman kriz yoktu ve Venezüella hükümeti dünyada petrol üretiminde 3. Sıradaydı yani hükümet isterse bir gün içinde 500.000 insan tutacak paraya sahipti sadece miamideki paraları.onu tutmaya yeter) halkı megafonlarla seslenerek korkutup eğer muhalefet gelirse size evlerin tapusunu vermeyip kendi taraftarlarina verecek diye korkutarak, gecekondulara sizin evlerinizi yıkacak diyerek insanları sandığa götürüp seçimi (bence yine kazanamadı fakat oy topladığı kesindir zaten amaç kazanabileceği hissi uyandirmakti ) öğlen 1-2 gibi gözleri ağlamaklı TV’ye çıktığı ve halka lutfen size yalvarıyorum sandığa gidin diye seslenmisken akşam coktiginda gözleri gülüyordu. Ve seçimler.geceye kadar açıklaynmayip.gece 1 de açıklanmıştı takı millet.protesto edemesin.

    Değerli vatandaşlar ben hepinizin tercihine saygılıyım fakat lütfen tehlikeyi görünüz Erdoğan zaten hasta ve eğer vefat ederse Venezuellada Chávez öldüğünde öldüğünü 3 ay saklayıp medyaya eski fotoğraflarimi derviş edip.kendileri.her.turlu tezgahı hazırlayan maduro ve arkadaşları sonrasında baskın seçime gidip tehditle şantajla askerlere valilik vererek Chávez ölmeden önce kanserdi öleceği belliydi ordaki halkik ezilmesine sebep olan 7 milyon insanı yurt.disina kaçan, halen kaçmakta devam ediyorlar (bizde bu sayı 15-20 yo bulabilir çünkü nüfusumuz 4 kat daha fazla) ve kendileri Arap ülkelerindeki petrol kralları gibi yaşan Madurodan farkı olmayan bu hükümet taraftarlarının biz halka acimayip kendi borularını otturmek için kendilerinin yargılanmamalari için Erdogan vefat edince herşeyi yapabileceklerini görünüz anlayiniz kendinizle beraber bizlerin ailelerinde yakmayiniz. Erdoğan vefat ederse bu güruh bize acımaz, çünkü seçimle gelmeyenler var aralarında, İranin vefat eden lideri Hamanet İran’ı böyle birakmadi öldüğünde sonrasında herşey değişti, Chávez Maduro gibi halkına restoranda yedigi yemeği servis etmezdi, halktan kacmazdi halkın olduğu yere sokağa masayı kurdururdu, suç çeteleri den gecilmeyan Karakaş şehrinde, bunlar halkdanda uzak, Sayın Erdoğan’ı seversiniz sevmezsiniz birşey diyemem ama oy atana saygı duyarım fakat kendisi hasta ve vefat etme ihtimali var (hayırlı ömürleri olsun) fakat Ben Venezuellada Chávez ölünce halimiz harap diyen Venezüella hakkında bana inanmadı maudro ve taraftarları sizin hakkinizdan gelecek.dedigim.zaman inanmayan chavezciler 5 ay sonra turko yardım et bilet al beni burdan kurtar.doye yalvardilar. Türkiye’de şu 10 yiildir olmaz denilen herşey oldu. Lütfen gözlerinizi açınız.

  25. 28 haziran akşamı çok kalemşör utanacak yazdıklarından.Gerçi utanmak içinde utanacak yüz gerek.

  26. 2018 seçiminde Erdoğan yüzde 51’in altına düşmez, yüzde 52’yi geçemez diye tahminde bulunmuştum, bu seçim arefesinde de yorumuma bir tahminle başlayayım dedim: Bu seçimde Erdoğan yüzde 52’nin altına düşmez, yüzde 54’ün üzerine çıkamaz…

    Önceki seçim tahminimde puan aralığı 1 iken bu seçimde 2’e dayandı. Belirsizlik oranı önceki seçime göre iki kat arttı da ondan, ama belli olan bir şey var ki, o da iktidarın bütün başarısızlıklarına rağmen muhalefetin siyaset geliştirememesi oldu.

    Daha önce buradan yazmıştım; Kılıçdaroğlu HDP’ye ilk ziyaretinde “terör örgütü PKK ile olan organik-inorganik bağınızı koparın birlikte siyaset yapalım” deseydi, -ki bunu HDP kesinlikle reddedecekti- Kılıçdaroğlu tavan yapardı diye. Düğme ilk burada yanlış iliklendi ve öylece devam etti. 1. tur sonrası, ilkine göre taban tabana zıt yeni bir söylem geliştirildi ve bu yanlış iliklenen ilk gömleğin üzerine ikinci bir gömlek giymek kadar abes bir durum ortaya koydu. Yanlış üzerine yanlış.

    İlk yanlış da “seçilebilecek aday” noktasındaki gerçekliğin üzerinin örtülmesi oldu ve bu, millet ittifakının işini başta zora sokan saik oldu. “Nefis tezkiyesi” söylemi akim kaldı.

    Dile pelesenk olmuş ilkeler isimler üzerinden yürütülen siyasetin önüne geçemedi ve biz sadece Kılıçdaroğlu-Erdoğan isimlerini konuştuk ya da duyduk. İkinci tura kaldıktan sonra da daha marjinal isimler seçimin ana konusu oldu.. Pazarlıklar ve bol keseden vaatler.

    Sonuç ne olsa da 29 Mayıs gününden itibaren mevcut durum pek olumlu gelişmeyecek, kronik meselelerin çözümü ancak siyasette yeni oluşumların -ben özellikle muhafazakar-sağ cenahtan yenilenme, yeni siyasi aktörler bekliyor ve bunun ülkenin ihtiyacı olduğunu düşünüyorum- ortaya çıkmasıyla yeni yüzyılın rayına gireceği umudunu besliyorum.

    Yeni yüzyıla yeni yüzler, yeni siyaset anlayışı gereklidir, eski yüzler ve eski siayasi anlayışlar yerini yenilere bırakacak, bırakmalıdır.

    Evet; ülkemizde her alanda bir tıkanmışlık söz konusudur, bu seçim bu tıkanmışlığı aşmaya vesile olsun/olur inşallah.

    Yarınki seçim ülkemize milletimize hayırlı olsun, hayırlı sonuçlar doğursun, kazasız belasız bir seçim olsun inşaallah.

  27. Bir dönem seçim kampanyalarında sık kullanılan bir klişe vardı; “sağduyu kazanacak”.
    Bu seçimlerde iş şirazesinden o kadar çıktı ki, ilkeler, prensipler, kabuller, reddedişlerden saat farkıyla çark edilir oldu, karakter ve sadakat zaafları o denli ayyuka çıktı ki şirinlikleri arar olduk…
    Fakat “sağduyu”nun hakkını teslim etmemiz gerekiyor…
    Bilhassa yarın…
    Sağduyu, “doğru yargılama, yanlışları bir kalemde eleme ve doğruyu seçme gücüdür”…
    Başta liderin sahip olması gereken bu meziyete-ki seçim kampanyası süresince tüm taraflardan vaadedilenlerin toplamından kıymetlidir-nasıl sahip olabilirsiniz?
    Olamazsınız.
    Daha doğrusu bedava olamazsınız.
    Sağduyu’nun tek kaynağı “tecrübedir”!..
    Bedelini, zamanınızı, yani hayatınızı vererek ödersiniz.
    Yüksek tecrübenin beslediği sağduyu güven(lik) getirir. Güven de istikrar…
    Formül bu kadardır.

Yoruma kapalı.