Yanlışlar olağanüstü el yakıyor.. Bir an önce olağan hale geçmemiz lazım…

35
Reklam

Elektrik faturaları hanelere ve iş yerlerine ateş gibi düştü; bunda şaşılacak bir yön yok. 

Yeni yıla girdiğimiz gece ilan edilen zamlar arasında elektrik ücretleri de bulunuyordu. Dağıtım şirketleri ilk faturaların şok etkisini azaltmak için bir çok yerde zamlı ücretlemeyi erken başlattı. Şimdilerde gerçek zamlı faturalar geliyor ve alanlar üzerinde şaşkınlığa yol açıyor.

Mağaza ve dükkan sahipleri yüklü faturaları vitrinlerine asmaya, dar gelirliler sokaklara taşarak rahatsızlıklarını duyurmaya başladı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün akşam yayınladığı videoyla kendisine gelen faturaları ödemeyeceğini açıkladı.

Tepkiler ciddi.

Doğalgazın zamlı faturaları da evlere ve işyerlerine gelmeye başlayınca tepkiler daha da büyüyecektir.

Tepkileri azaltmak için, kullanılan elektriğin düşük tarifeye tabi kısmının 150 Kw’tan 210 Kw’a çıkartılması da işe yaramadı; hemen her cihaz elektrikle çalışıyor ve en mütevazı evlerde bile ayda 210 kw’tan fazla elektrik tüketiliyor.

Zam kararını yeni yıla girerken açıklayanlar tepkileri önce anlamakta zorlandı, sonra da ne yapacağını bilmez bir görüntü verdi. İşin şaşılacak yönü bu.

Reklam

Siyaset halkla iç içe olmayı gerektirir. Zamlar sonrası sergiledikleri şaşkınlık iktidar cephesinin halkın hassasiyetleri konusundaki zaafını ortaya koydu. Zammın tepkilere yol açacağını öngörememiş olmaları bunu gösteriyor.

Çare?

İktidar cephesinden yapılan ve AK Parti’nin itibar ettiği medyaya da yansıyan açıklamalara göre, çare olarak birkaç değişik senaryo üzerinde çalışılıyor. Asgari tüketim oranını biraz daha yükseltmek bu senaryolardan biri. Bir diğeri de, ‘vergilendirme’ konusunda yeni bir düzenleme yapmak. 

Zammın geri alınması ya da makul bir orana indirilmesi?

Galiba bu düşünülmüyor.

Oysa, iktidar cephesi yılın son ayında yapılan kamuoyu araştırmalarına da yansıyan üç puanlık bir destek artışını, doların değerinin önce 18 TL’ye çıkması ve aynı gece 10 TL’ye inmesi işlemi ile sağlamıştı.

Dolar şimdi 13.5 ile 14.0 TL arasında gidip geliyor ve son üç ayda gerçekleşen yarıya yakın değer kaybı o bir gecede yaşanan çıkış-iniş sayesinde pek akla gelmiyor. Gelse de sorgulanmıyor.

Benzer bir işlem elektrik ve doğalgaz zammı ile de yapılabilirdi.

Reklam

Hâlâ yapılabilir.

Yüzde 127’yi bulan, ortalama yüzde 50 civarında gerçekleşen zam oranı yarıya düşürülse, iktidar bunu da başarı olarak sunabilir.

Nedense dağıtım şirketlerinin kârlarını törpülemek yerine Hazine’ye yeni yük getirecek formüller üzerinde çalışılıyor.     

Hazine’nin yeni bir yükü daha kaldıracak takati kaldı mı ki?

Şalter atabilir.

…..

Olağanüstü hal mi, bu da nereden çıktı?

1980 sonrasında Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde doktora kurlarına devam ederken aldığım öğrencisi en kalabalık derslerden biri Prof. Bülent Daver’in verdiği ‘olağanüstü hal rejimleri’ dersiydi.

Prof. Daver yayımlanmış bu konudaki doktora tezinin kitabını almayı tavsiye ettiği için 1961 tarihli yayını eski kitapçılarda bulup almıştım.

Kitabın adı, yazıldığı dönemin dilini de yansıtmaktaydı: ‘Fevkalade Hal Rejimleri’ – Türkiye’de ve Yabancı Memleketlerde’

Yeterlilik sınavı jürimde de yer alan Prof. Daver sınavda bana olağanüstü hal kararının hangi durumlarda alınabileceği sorusunu yöneltmişti.

Oradan bilirim: Demokratik ülkelerde olağanüstü hal, ismi üstünde, ancak çok nadir durumlarda başvurulabilecek ve en kısa sürede olağan döneme geçilmeyle sona erdirilmesi gereken geçici bir tedbirdir. Anayasal bir tedbirdir, ancak hem ilan edilmesini mümkün kılacak şartların çok sınırlı tutulması, hem de uygulamada kalıcılık kazanmaması beklenir.

Tedbir halen yürürlükte olan Anayasa’nın 119. maddesinde yer alıyor.

Maddenin ilk bölümünü okuyalım:

“Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.” 

Görüldüğü gibi ‘ağır ekonomik bunalım’ da olağanüstü hal ilan sebepleri arasında yer alıyor.

Türkiye bugün savaşa girmiş veya girmek üzere, ayaklanmaya maruz kalmış, kalkışmaya uğramış, şiddet hareketleri yaygınlaşmış, anayasal düzeni, temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmayı amaçlayan şiddet eylemleri başgöstermiş bir ülke değil. 

[Samsun’da heykele saldırı gibi, Alevileri rahatsız eden açıklamalar gibi, dini hassasiyetleri kaşıma gibi denemeler yapılıyor, eyvallah; ancak provokasyonlar konusunda deneyimli bir ülkeyiz.]

Peki yukarıda sayılan gerekçeler ayarında ‘ağır bir ekonomik bunalım’ mı var ülkemizde?

Kısa süre önce, ülkede ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal bulunduğunu ileri süren bir ceza hukuku profesörü, dün de, yeniden aynı görüşünü tekrarladı ve TBMM’nin konuyu görüşmek üzere özel gündemle toplanması çağrısında bulundu.   

Ne demek oluyor bu?

Ceza hukuku hocası talebinin gerekçesini şöyle açıklıyor: 

“Olağan hukuk rejiminde alınması gereken tedbirlerin ihmalinin ve hatta hukuk dışı uygulamalardaki ısrarın sebebiyet verebileceği tehlikelere işaret edilmesi…”

Neymiş?

Alınması gereken tedbirlerin ihmali…

Hukuk dışı uygulamalarda ısrar…

Okuyunca, İzzet Ergenç hoca aslında farklı bir mesaj vermeye çalışıyor gibime geldi.

Çünkü saydıkları, bana göre, olağanüstü hale gidilmesi için değil mevcut halden kurtulmak için birer gerekçe olabilir.

Sağ olsaydı, Bülent Daver hocaya kanaatini sormak isterdim; ne yazık ki, kendisini 2014 yılında kaybettik.

ΩΩΩΩ

Reklam

35 YORUMLAR

  1. MAAZALLAH BİR OHAL İLANI GEREKSEYDİ HERALDE İLK SEBEP KORONA SALGINI OLURDU:
    “tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.”
    PANDEMİ NEDENİYLE EKONOMİK ŞARTLAR DA ZORLAŞIYORDUR MUTLAKA!
    AMA ÇOK DAHA ÖNEMLİSİ, EĞER İSTANBUL VE ANKARAYA HEMEN BİRER KAYYUM ATANMAZSA EKONOMİK YA DA SOSYAL BUNALIM, TABİİ VEYA SİYASİ AFET NASIL OLUYORMUŞ HERKES GÖRECEK GİBİ:))))

  2. Bilinen bir fıkra olduğu için çok özet olarak geçeceğim.
    Padişahın birisi;boşalan hazineye gelir sağlamak için vergilerde zam üstüne zam yapmaya , her zamdan sonra da halkın gizlice nabzını tutmaya başlar.
    Padişah ; başlangıçta bağırıp çağıran , türlü hakaret ve küfürler savuran, kıyametleri koparan halka hiç aldırmadan zamlarına devam ederken en son zamdan sonra durumun tam tersine döndüğünü, halkın artık sokaklarda , meydanlarda türküler , şarkılar söylediğini, gece gündüz dans ettiğini , gülüp oynadığını görünce büyük bir telaşa kapılır ve
    – Eyvah, eyvah ! Bu iş artık burada biter ! Demek ki insanlar tam patlama noktasına geldiler , başımız derde girebilir !
    Tez elden zamları durdurun , der .

  3. Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) bir kamu kuruluşu (Devlet kurumu). Özel şirketlere elektrik sağlıyor. Konut elektriğine en az yüzde 50 zam yapılırken, EÜAŞ şirketlere verdiği elektriğe yüzde 34 zam yaptı. Şu an sattığı elektriğin fiyatı kilovat-saat başına 31,86 kuruş.

    (Bu fiyatlandırma bölgelere göre değişiklik gösterebilir ancak, rakamlar birbirine çok uzak değil. https://www.krttv.com.tr/5li-cete-elektrigi-de-parselledi-makale,157.html)

    Yani devlet ürettiği elektriği Özel Dağıtım Şirketlerine şu an itibariyle 31,86 kuruşa satıyor. Aşağıdaki tabloyu incelediğimizde Dağıtım şirketlerinin karı bayağı astronomik duruyor. Elektrik Dağıtım Şirketleri bu fahiş fiyatlamayı açıklamalılar.

    Yada yetkililer bu fiyatlandırmayı gözden geçirmeliler. Geçirmeliler ki, devletin üretip sattığı elektrik fiyatı ile dağıtım şirketlerinin vatandaşa faturalandırdığı fiyat arasındaki bu astronomik fark onlara -hükümet yetkililerine-, büyük bir fırsat sunuyor: Elektrik tüketim fiyatlarını aşağı çekmeleri fırsatını…
    20 Aralık 2021’de zirve yapan (ABD Doları 18 TL) döviz kurunu bir gecede nasıl ki 11 TL’ye indirip halktan destek alan hükümet, bugünde aynı işlemi, elektrik fiyatı üzerinden yapıp bu fırsatı tepmemelidir. Hem vatandaş rahatlamış olur, hem de hükümet. Benden söylemesi. Hem bu verdiğim fikir için de bir ücret istemiyorum.

    İyi mi?

  4. Ezanlarımızı susturamayacaklar Bayrağımızı indiremeyecekler bu millete diz çöktüremeyecekler. Başaramayacaklar

    • Kim? Yeldeğirmenlerine doğru üfürmeyi bırakın. Savunma sistemini satın aldığınız (üstelik kullanamayıp depoladığınız) Rusya yarın Ukrayna’yı işgal edecek, dün Kırım’ı işgal ettiği gibi. Acaba Rusya’yı mı kasdediyorsunuz?

  5. Bütün mesele haketmediğimiz bir zenginliği aşırı borçlanarak yaşamak.
    Aşırı borçlananlar,pramitin tepesinden aşaği zenginliği paylaştılar.
    Pramitin tabanındaki geniş halk kitleleri, bu aşırı borçlanmaninin nimetlerinden enaz faydalandı.
    En az faydalananlar bile eskiye oranla daha çok zenginleştiler.
    Büyük plan; mümkün olduğunca,maliyetine bakmadan borç alabilmekti.
    En büyük plan,yatırım yapmak karli mi,karsiz mi önemli değildi.
    Maksat ,harcama yapmak,desteklçileri konumuna uygun nemalandırmaktir.
    Her harcamadan,işveren ve iş alanlar aslan payını alması.
    Sonuçta yapılmış,yapılmıştır denecektir.
    Hiçbir basiretli tacirin,süresiz işletme garantisi verilse bile yapmayacaği yatırımlar övüle övüle bitirilemiyor.
    Yarın öbür gün van gölü üzerinde geçiş garantili dünyanin en büyük asma köprüsü ihalesi devlet garantisi ile yapılsa alkışlayanlar olacaktir.
    Bunun için fahiş faiz oranıyla borç bulsunlar,hemen ihaleye çıkmakta tereddüt edilmez.
    Günün sonunda,bu büyük borçlar ve bu borçlarla geri dönüşü çok uzun yıllar alan acıl olmayan yatırımların zararını kim ödeyecek dersiniz.
    İşveren ve işi alan memnun.
    Bu önem sırası bakımından çok daha sonraya ertelenmesi gereken,şuan karadelik olacak mantıksız yatırımlar neden yapılır sanıyorsunuz.
    Büyük işlerden,büyük paylar alınması daha kolaydır.
    Bazı işlerde,gerçek değerleri hesaplamak imkansıza yakın zordur.
    Avantalar ,varmı yok mu,ne kadar işin içinden kimsenin kolay çıkamayacağı türde ki işler genelde tercih edilir.
    Günün sonun da borç kimin sırtında kalır bilirsiniz.
    Özellikle,iyi eğitim alamayan gençlerin geleceği ipotek edilir.
    Bir nesil heba edilir.
    Bu borçlar ödenecek.
    Vatandaşa ödetilecek.
    Kendisi,ailesinin ekonomik geleceğini garantiye alanlar daha da keyif sürecek.
    Gelir adaletsizliği artacak.
    En alt sefiller ve en üstte oligarklar olacak.
    Orta direk yok olacak.
    Devletle geçinen en alt tabaka ile devletten zengin olan en üst tabaka göbekten devlete bağlanmış olacak.
    Bu yüksek faturalar daha başlangiç,esnaf havlu attırılacak.
    Yeni vergiler küçük esnaf,tacir ve küçük sanayiciyi vuracaktır.
    Her yerde kamulaştırma lar devam edecek korkarım.
    Kira ile geçinen vatandaşin kira artışına sınır koyarken.büyük müteahhitlerin sattıkları fiyatlar serbest.
    Büyük sanayicinin otomobil fiyatları serbest.
    Evet serbest se heryerde serbestlik olmalı.
    Yakın zaman da kimse gayrimenkül yatırımı yapıp bu şartlarda kira ya vermez.
    Orta ve uzun vadede kimse kiralik yeni yer bulamaz veeeya çok pahalı bulabilecek.
    Tarim ürünlerinede aynı şey yapıldı.ilaç ,gübre fiyatlari serbest.
    Soğan biraz pahalanınca ithal serbestisi getir.
    Yanlış yönetimin faturasını vatandaşa ödettirirler.
    Kötü işler çok,iyi işler az yapılınca heryeri kötülükler kaplar.
    Hayat pahalılığının sebebi,aşırı borçlanma ve karsiz gösteriş yatırımlarıdır.
    Bu yatırımlar birer kara delik olunca,bunların finansini bu işleri verenler yapmayacak.
    Eğer bu yanlış yatırımların zararı bu işleri yaptıranların servetinden enazından birkısmı tahsil edilseydi,asla bu gösteriş yatırımlarını yapmayı düşünmezlerdi.
    Karar vericiler verdiği kararın riskini üstlenmiyorsa,o karardan hayırlı bir sonuç çıkmaz.
    Ne yapalım ,kötü dönem başladi,
    Alacaklıların tahsilat zamanı geldi.
    Bu kışı sağ,salim atlatabilirsek ,öldürmeyen yara güçlü kılar, diyeceğiz.

    • Avam arkadaş “Hiçbir basiretli tacirin,süresiz işletme garantisi verilse bile yapmayacaği yatırımları yapan milli ve yerli işadamlarımıza sövüle sövüle bitirilemiyor.” bakıyorum…

  6. Tayip Erdoğan olağanüstünü çok sevdi 15 Temmuz ile olağan üstü durum ilan etti onca masum insanı hapishanelere gönderdi. Bu sırada bir sürü açığıda halı altına süpürdü kurtulduğunu zannetti.

    “Beşer zulmeder, kader adalet eder” Bediüzzaman

    • Bir ABD darbesi yaşanmadı hepsi hayaldi.
      Hala o darbeciler mahkemede bile herkesi tehdit etmiyor.
      Gereken ceza verilseydi bu şekilde cesaret bulamalardı.
      ABD den bir papaz “Haçlılar namusunza dokunmaz ” diye konuşmazdı.

      • Darbeyi neredeyse 12 saat önce öğrenen, fakat ne CB’ye ne de bağlı olduğu başbakana haber vermeyen MİT başkanı ve Genel Kurmay Başkanı hala görevdeler. CB darbeyi gece yarısı eniştesinden öğrendiğini Al Jazeera’ya söyledi. Başbakan, MİT başkanına ulaşmadığını, tünelde saklandığını ve Hakan’a kızdığını, bu projeyi de sevmediğini söyledi. Şimdi burada bir güvenlik zaafı ve bilinmeyen bazı işler olduğu açık değil mi?

        • Bak yine güzel FETÖ taktikleri.
          Hepsinin cevabı zaten var zaten defalarca tekrarlandı ama siz Yakalan hırsızdan önce onu zamanında yaklayamayan bekçiye saldırarak hırsıza tek laf edemeyerek hırsızın suçunu örtme çabasındasınız.
          Haçlılar nasumuzunua dokunmaz diyecek kadar sapıtmış bir papazın ve tayfasının bitmek tükenmez bilmeyen algı çalışmalarını bıraksanızda bir din adamı 30 yıldır neden ABD emrinde ona cevap verseniz

    • Gerçekçi arkadaş bediüzzaman hazretlerini diline dolamadan cevap ver:
      güneydoğudaki olağanüstü hal bölgesi uygulamasını kim kaldırdı?
      Efendim?
      Uzatmadan, iki kelimeyle yaz lütfen, ok?

  7. Enerjiyi Türkiye gibi Almanya’da büyük ölҫüde ithal ediyor.

    Almanya’da % 5,3 enflasyonu tetikleyen enerji tüketim fiyatlarındaki % 18,3 artıṣ oldu.

    Aylık ödediğim elektrik ücreti 7 € yükseldi.

    Türkiye’de enerji fiyatlarının % 125’e kadar artmasının nedeni büyük ölҫüde Türk Lirasının değer kaybının sonucu.

    Nass kuralları, faiz sebep enflasyon netice diye diye TL’yi bugünkü duruma getiren ekonomisti hepimiz biliyoruz…

    • Almanya gibi bir da %5.3 enflasyon Türkiye de %50 enflasyonun
      %18 lik enerji artışı Türkiye deki %126 in kat kat fazlasıdır.
      Çok şükür ki artık Almanya le kıyaslanıyoruz başarı ve başarısızlık kıstası için

  8. Pandemi dünyayı altüst etti.bütün dünyada enerji fiyataları uçmuş enflasyon uçmuş,savaş kapıda.Emperyaller sözü dinlemiyor diye RTE nin peşinde.Darbeler ve çeşirtli entriklar
    ecevit veya başka biri olsa çoktan bitmişti
    Buradan da RTE ye vuracak birşey çıkarın çıkarın durun

    • Söz dinlemeyerek Türkiye’yi uçurumdan uçurdu. Ekonomi iflas, ülkenin kaynaklarını tüketti, borçlandırdı, üstelik geleceğe hiç bir yatırım yapmadı. İnsanların eğitimi yok. Üretim için doğru dürüst yatırım yok. Heryeri betona boğdu. Hala da kazacağım, yıkacağım, beton üstüne beton yığacağım diye faiz indiriyor vs. Şimdi bunların emparyellerle ne alakası var. Kendi etti kendi buldu. Millet bunları yutacak mı? Artık değil. Elektrik gaz benzin faturaları hesabı ortaya koymaya başladı.

      • Bütün dünya krizde canımcım.
        Bak 30 yılda alınmayan karabağ alındı.
        Silah üreten ve dünyaya kafa tutan bir hal aldın. %15 lerde %70 lere vardı silah üretimi .
        Suriye de ABD ve Rusya ya kafa tutan bir türkiye var.
        Libya da bütün dünyaya ya kafa atıp en byük kurucu oldu.
        Mavi Vatan la ABD ,Fransa ya bile geri adım attırdı.

        ..
        kriz geçici ama bunlar kalıcı galiba ABD den bakınca sizin zorunuza gitti .Namusunumuza dokunmayan haçlılar olarak

  9. HUKUK SEBEP EKONOMİ SONUÇ
    Temel olağanüstü olursa, üstü olağan mı olur?
    Yani binanın–devletin temeli adalet, olağanüstü olacak, binanın üstü olağan olacak.
    Böyle bir Dünya yok.
    Hukuka dönmeleri demek beyinlerine sıkmaları demek.
    Hukuka döndükleri an, sistemi ayakta tutan “korku kolonu-direği ” yerle-bir, tuz-buz olur.
    Durmadan neden “ayaklarına sıktıklarını” konuşuyoruz.
    Beyinlerine sıkamadıkları için ayaklarına sıkıyorlar.
    Hukuka dönemedigimiz için hukuksuzluğun bedelini ödemek zorundayız.
    Hukuka döndüklerinde “bir gün bile” ayakta kalamazlar.
    Hukuksuzluk yaptıkça da, batacaklar.
    Battıkça da, hukuksuzluk yapacaklar.
    Daha çok.
    Daha çok.

  10. GUNES ENERJISI ile calisan sistemler yayginlastirilip dogalgaza gidecek dolar cepte birakilabilirdi. boylece cari acik ++ olurdu. ayrica elektrik ihraci yapilarak. kasaya doviz girdirilebilrdi. AMA NEDEN YAPILMIYOR SORUSUNUN CEVABI ILGINC OLMALI. HERKES BU CEVABI DUSUNMELI bu cevap, koca ulkenin yonetim ve burkrasi ve bazi ozel kartellerin anlayisinin ne oldugunu ortaya cikaracak bir cevap olacaktir…
    herkesi iki dakika dusunmeye davet ediyorum…

  11. Bak beş tane başlık açtım sana (yine 5 çıktı karşına)
    Sevmesede muhalefet beş rakamını yine çıkaramadı beştane çözüm maddesi karşına?
    Ama bulundu maden, göründü ışık?
    Faturayı ödememek?
    Peki çözüm ne gerçekte?
    Özelleştirilme!?
    Zamlar!?
    Artışlar!?
    Vergiler!?
    Hesaplamalar!?
    *Tasarıftur belkide???
    Kilo ile değil iki tane
    26 değil 18 derecede
    Paltoyla otur nolcek evin içnde
    Et mi dedin, o da ne?

  12. Türkiye’nin pislikleri denizleri köpürtmekte kalmıyor, güneydeki bir adacığı da, yavru vatan diyorlar, aynı pisliklere boğuyor. Faralyalı isimli bir iş adamı suikaste kurban gidiyor. Hakkında 100 milyar liralık yasadışı bahis, uyuşturucu ve kumar suçlamaları bulunuyormuş. Ufacık adadaki pisliğin boyutuna bakın. Neden yavru vatanı AB’ye teslim etmediklerini de anlıyorsunuz böylece. Türkiye’nin bütün pisliklerinin bir ucu oraya çıkıyor illa. Peker hepsini, uyuşturucu ticaretinden, marinaların ne amaçla kullanıldığına, gazeteci cinayetlerine kadar tek tek anlattı. Ama bunları takip edecek ne hukuk düzeni ne de namuslu bir savcı bırakmadı bu mafya düzeninin hamisi yolsuz iktidar. Yavru vatan Cumhurbaşkanı da çok üzülmüş, çok değerli biriydi demiş. Öyledir mutlaka. Size ne gibi bir değer katıyordu öğrenmek isteriz.

    • Katiller İstanbul’dan yollanmış, her zaman olduğu gibi Türkiye’den. Hesaplaşmalar yavru vatanda yapılıyor. Başbakan, Falyalı’nın cenazesine katılmış. Bir önceki Başbakan da ölenin hışmına uğrayıp istifa etmişti. Ne yavruymuş, ne vatanmış. Pislikleriniz denizleri aştı eyyyyy. Bu kadar pisliğe ses çıkarmayan bir yargı, iç ve dış bakanlar, eyyyy! Ne kadar eyyy çeksek boşuna. Kaşarlanmış bunlar. Mafya düzeninde kime ne anlatacaksınız.

  13. Batılı nükleer enerji az atık çok verim, en önemlisi: harcama değil üretim!!! Üzerinde çalışıyor ?
    Bizde ise, geç bilgisayarın başına evladım metavörs öğretem sana, hayal al hayal satan size
    Sen topraklarını bana virmedin amma,
    Ben satışa çıkardım çoktan senin evinide arsanıda tarlanıda?
    Haa bu arada, sen ıssıcacık odanda meta oyunu oynarken, ben satıverdim senin boş tarlaları da?
    Seneye patatiz ekersin senin tarlanı icara veririm sana soğan cücüğü yersin
    Çalışacak adammı dedin?
    Valla bende bir zamanlar köle möle ticareti vardı, dönsekte silbaştan geriye..
    Azçok bilirler son nesil tarlayıda ahırıda toplamayı da..
    Sen nedersin? Nasıl yaparsın?
    Tarlaya ektim soğan diyebilecek misin?
    Ektim ekmesine elantrik gitmeden önce de,
    Toplamasını bilecekmisin elantriksiz bunu düşün önce ?

  14. İktidar cenahı o kadar dezoryante ve çaresiz görünüyor sanki kış günü, kapı önünde kalmış, üşümüş ve titreyen kedi gibi bakanlarda teessür oluşturuyor. Halbuki esip gürledikleri kara panter gibi verdiysek biz, yaptıysak şahsım tarzında yaz bahar sırasında tarda bekleyen güvercinlere, culuklara taarruz gösterdikleri o cevval günleri ancak tahassür ile yad etmek kaldı onlara. Geldiler ve gidiyorlar ancak ucuz olsun diye koyun kesip yiyen, nostalji olsun diye idare lambası özleyen, üç aylar gelince yarım simit ile iftar kalanı ile sahur ile asrı saadeti özendiren gibi türlü hokkabaz türeyecektir. Lakin “It’s the economy, stupid” yanlış hesap TÜİK’ten değilse bile Bağdat çarşısından döner demiş atalarımız yani kervan Bağdat’a varınca

  15. ÇARE: ELEKTRİKTEN TASARRUF TEDBİRLERİ.

    Elektrik faturaları cep mi yakıyor, can mı?… Hangisini söylesem, bilmiyorum. Bu süreçte vatandaşın derdine derman olacak ne bir kamu kurumu, ne STK’lar, ne meslek odaları ve ne de bütün siyasi partiler sonuç alıcı bir çaba içerisindeler. Bakalım Kim’den ne çare olacak?

    Ama ben, bir çare bulununcaya kadar çok hızlı sonuç alıcı, hiç kimsenin ama hiç kimsenin aklına, hayaline gelemeyecek(!!!) tasarruf tüyoları vereceğim sizlere.

    Elektrik Tasarruf Tedbirleri: Bu tedbirleri uyguladığınızda diğer harcama kalemlerinizde de bir tasarruf yapmış olacaksınız. Bir de bakmışsınız ki, a a, bu da ne; aylık bütçeniz fazla vermiş! Bu iyiliğimi sakın ha sakın unutmayınız.

    Dolaplar boşaldı. Buzdolabı: Hepimizin de evinde var. Ne var ki artık rafları boşalmaya başladı; bilinen nedenlerden dolayı dolabı dolduramıyoruz. Dolap boş, kiler boş. Hem, mevsim de kış. Bu durumda ne yapılır; boş dolabın fişi çekilir. Değil mi? Siz de böyle yapınız.

    Dolaplar boş olunca doğal olarak ocak/fırın da çalışmayacaktır; hadi fırının da fişini çekiniz.

    Şimdi sıra bulaşık makinesinde…Ocak/fırın çalışamaz durumda olduğunda bulaşıkta çıkmayacaktır, o halde onunda fişini çekiniz. Bu oldu mu üç. Elektrik sarfiyatı en yüksek olan 3 cihazın fişini çekmiş olduuk.

    Şimdi etrafınıza iyice göz gezdiriniz, ne kadar gereksiz(!!!) elektrikli cihazınız varsa hepsinin de fişini çekiniz. Ütü, süpürge, termosifon. Sadece keteel -su ısıtıcınız- ile şarj aletleriniz kalabilir. Sizi, telefon/tablet ile çaydan da mahrum bırakacak kadar vicdansız değilim ya!

    – Televizyon?
    – O da keyfinize kalmış.

    Bugünler elektrik sayaçlarını okuma dönemi. Sayacınız okunduğu andan itibaren bir sonraki okuma dönemine kadar bu önerilerimi uygulayınız.

    – Göreceksiniz…Faturanız çok düşük gelecek.

    – Görebilecek miyiz?

    – Göreceksiniz, göreceksiniz… (Çıkmamış candan umut kesilmez.)

    – Durun, durun! Fişleri çekmeyiniz. (Vazgeçtim.)

    – Fişler takılı kalsın…

    – Mevsim kış. Soba/Kalorifer/Kombiler çalışır vaziyette…

    – Hep beraber “Bitkisel hayata” girelim.

    – Ilık ve az şekerli sudan başka bir şey tüketmeyelim.

    – Göreceksiniz…

    Bir ay sonraki elektrik sayaç okuma döneminde, aile bütçenizin fazla vermiş olduğunu göreceksiniz.

    Tabi bu ara da bizlerden ne/ler eksilecek, varın onu da siz düşünün.

    Bu da bir olağanüstü hal durumudur. Daha ne olsun?

    Ülkemizde “Ağır ekonomik bunalım” hali yaşanıyor!

    Olağan hukuk rejiminde alınması gereken tedbirleri artık hükümet alsın/alabilir!

    “Olağanüstü hal” yaşamadığımız zamanlar hayatın tadı tuzu olmuyor!

    Son yaşadıklarımızı akıl alır gibi değil. Tuhaf şeyler. Olağanüstü sebepler oluşturularak yeni “post modern” bir “olağanüstü hal”in hazırlığı mı yapılıyor ne?

      • elektrik, su ve ısınmadan tasarruf olmaz, yapmaya kalkışmak da budalalıktır, hatta ekonomiyi çökertir, bu kaynakları mümkün olduğunca verimli ve bol tüketmek daha faydalıdır, öyle ki bunlardan kıstığınız harcamayı götürüp doktorlara ödersiniz benden söylemesi!!!!

    • OHAL’i çok sevdiklerini, mevcut durumda seçim kazanma şansları olmadığını bildiklerini, millet ayaklansın da onları kovalayalım peşimde olduklarını, hem kendi güvenlik güçlerini hem de sivil milis kuvvetlerini silahlandırdıklarını biliyoruz. Bu durumda, iki kere dört, yani milleti kışkırttıklarını anlıyoruz.

  16. “H. Gayret
    10 Şubat 2022 At 09:09

    “ahmed
    9 Şubat 2022 At 21:11
    Cumhur ittifakın Cumhurbaşkanı adayı mevcut Cumhurbaşkanı olarak gösteriliyor fakat ben şimdiye kadar kendisinden hiç duymadım, bir duyan varsa bana linkini atabilir mi?”

    Ahmet bey doğal adayın linki mi olur, onursal başkan gibi, her zaman aday hep şampiyon, sen de gelmişsin “ben kendisinden hiç duymadım” filan diyorsun?
    Yav 20yıldır ayda mı yaşıyordun sen bilader?
    Liderin yerine iki kere vekaleten aday çıkarıldı, ikisi de elde kaldı, parti lideri cb adayı olamayacak kadar pısırıksa(chp yi alalım) başka kimi desteklerse desteklesin, daha baştan kaybetmiştir kanımca…”

  17. Ciddi sıkıntılar var bu toplumun çok büyük kesimini zorluyor.İnsanlar belki bazı şeyleri sineye çekebilir ama küçük bir kesim ve bizleri yönetenler fütursuzca hicbirsey yokmuş gibi davranınca sıkıntı ve acı 2 ye katlanıyor.Hangi yönetici tasarrufa gidiyor mesela bakanlar şehirler arası seyahatlerde özel uçak yerine neden tarifeli uçak kullanmaz veya neden yeni lüks araçlar satın alınır veya mevcutlar neden satılmaz!!!
    Tüm yük halka Yüklenirse o yükun altında kimin kalacağı belli olmaz.
    Gerçek kaptan dalgalı denizde belli olur çarşaf gibi denizde herkes kaptanlık yapar.

    • Ahmet bey bu hükümet milletvekili lojmanlarını satıp bütçeye milyarlarca lira tasarruf sağlamıştı daha iktidara gelir gelmez, o zamanlar ne güzel icraat deyip madalya mı takmıştınız akpartiye?
      Efendim?
      Eee?
      Şimdi de kalkmış aynı hükümete tasarrufçuluk mu öğretiyorsun?
      Estek köstek…
      Tarifeli uçakla devlet yönetmek daha pahalıya geliyor, ondan haberin var mı senin?

      • Gayret bey bu yorumunuzdan öyle anlaşılıyor ki Turgut Özal’ın kullandığı ATA makam uçağını Brezilya polisine ekonomik tasarruf kapsamında hediye ettiniz herhalde:))

      • Madalya takmadım ama oyumu verdim hiç de pişman olmadım ama şu son 7 .8 yılda aslını inkar etti oy aldığı kişileri mahcup etti 367 diye bir garabet vardı şimdi aynısını kendi tekrar ediyor.
        Komşusu açken kendi tok yatıyor .Tarifeli uçakla bal gibi ülke yönetilir ama yok onlar ASİl halkın içine çıkamazlar dersen bir gün gerçekten çıkacak yüzleri kalmaz.

      • Biraz da sana ekonomi dersi vermek lazım.
        Özel ile toplu taşımanın farkını ayiramayacak kadar hesap bilmiyorsun.

Yoruma kapalı.