TV izlemede hangi kanal tercih ediliyor, daha doğrusu neden TRT ilk tercih olmuyor?

28
Reklam

Tek kanallı ve siyah-beyaz bir televizyon kanalımız vardı vaktiyle; akşamları birkaç saat yayın yapardı, adı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’ydu (TRT). Sonraları renklendi TRT, bütün gün yayına başladı ve ilk fırsatta kanal sayısını artırdı. 

Günün haberlerini ondan alır, akşamları onun bize sunduğu eğlence programlarını, yerli-yabancı dizileri izlerdik.

Sonra özel yayıncılığa izin çıkınca TV kanallarında patlama yaşandı ülkemizde.

Dün günümün büyük bölümünü uydudan alınabilen yayınları izleme tercihlerime göre sıralamaya ayırmak zorunda kaldım. Ekranlarında habere ve tartışma programlarına yer veren onlarca kanalımız var. Özel şahıslara ve şirketlere ait genel kanalların sayısı birkaç yüzü buluyor.

Yayınları izleyip ‘sakıncalı’ bulduğu programları cezalandıran bir devlet kurumumuz da var: Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)…

[RTÜK’ün ilk yıllarında elde ettiği saygınlığın son zamanlarda verdiği tartışmalı kararlar yüzünden zedelenmeye yüz tuttuğunu belirtmek isterim.]  

İlk göz ağrımız TRT artık çok sayıda kanalıyla hizmet vermeye devam ediyor.

Hemen her ülkede kar amacı gütmediği için koruma altında tutulan televizyonlar var.

Reklam

Yaptıklarına ‘kamu yayıncılığı’ deniliyor.

En bilinenlerinden biri İngiliz yayın kuruluşu BBC.

BBC’nin biri günün belli saatlerinde yayın yapan dört genel ve bir de bütün dünyada ilgiyle izlenen haber kanalı bulunuyor.

Özel kanallar da bulunmasına rağmen, İngilizler haberleri BBC’den izlemeye devam ediyor.

Dizi ve filmde de BBC özel rakiplerinden geride değil, ileride.

Reklam almadığı için masraflarını izleyicilerden karşılıyor BBC; İngiltere’de yaşayan ve evinde TV cihazı bulunan her aile BBC’ye bir ücret ödüyor. Belli yaş üzerindekiler bandrol ücretinden muaf; gelirleri yetersiz kalmaya başladığı için, BBC yönetimi, yaşlılardan da ücret alma yoluna gitti. Buna bayağı bir itiraz var.

Konuyu ele alışımın sebebi, bizde her kanalına reklam alan, bununla da yetinmeyip dolaylı yollardan vatandaştan para da toplatan TRT’nin dolaylı gelirlerinin artırılması yoluna gidilmesi. 

TRT’nin dolaylı gelir kaynakları, elektrik faturalarından alınan pay ile televizyon, radyo, kamera, DVD-çalar, ev sinema sistemleri gibi cihazlara ek olarak cep telefonları ve akıllı saatlerden alınan bandrol ücretleri… 

Reklam

Hükümet geçen hafta cep telefonları ve akıllı saatlerden alınan bandrol ücretlerini artırıverdi.

Oysa TRT özel kanalları kıskandıracak bir reklam gelirine sahip. 

Geçen yıl bir önceki yıldan %129 artışla 649 milyon TL’ye çıkan reklam geliri, bu yılın ilk beş ayında 717 milyon TL’ye ulaşmış bulunuyor.

Normal zamanda fazla önemsenmeden ödenen bandrol ücretlerine yeni getirilen zam, hayat pahalılığının zirve yaptığı günümüzde tepkilere yol açmakta.

Üzerinde durulması gereken tek konu bu değil. Önemli konuların başında TRT’nin günümüzde sergilediği ‘kamu yayıncılığı’ anlayışı geliyor.   

Genel müdürü ve yayın politikasını belirleyen yönetim kurulu, doğrudan ve dolaylı olarak, iktidar tarafından atansa bile, TRT’nin güncel olayların yansıtılmasında partiler-üstü bir yol izlemesi yasasının gereği.

Çok sayıdaki özel kanallarla elbette rekabet edecek, ancak bunu yaparken TRT’den belli bir düzeyin altına düşmemesi bekleniyor.

BBC’nin kendi ülkesinde ve dünyaya dönük yayınlarında her eğilimden insan tarafından ilgiyle izlenmesi tarafsız haberciliğinin bir sonucu. Eleştirilmesine BBC de eleştiriliyor, ancak ona yönelik eleştiriler daha çok iktidardaki partilerin taraftarlarından geliyor.

İşçi Partisi hükümetteyse İşçi Partililer tarafından yeterince ‘solcu’ olmamakla eleştirilirdi BBC, şimdilerde de fazla ‘solcu’ bulunuyor.

Dizi ve film yayınlarında da özel rakiplerinden çok daha kaliteli ürünlerle izleyici karşısına çıkıyor BBC…

O da, bandrolle yayıncılığını sürdürdüğü ve masraflar ile gelirleri arasında farklılaşma yaşandığında bandrol ücretini artırma talebiyle hükümetin ve vatandaşın karşısına çıktığında, bu isteğine pek cevap alamıyor.

‘Kamu yayıncılığı’ söz konusu edildiğinde BBC ile TRT arasındaki farklılık özellikle bu noktada kendini belli ediyor. Orada gelir artırmak için vatandaşın sırtına ek fatura yüklenmesi kolay kabul edilmediği halde, bizde -üstelik reklam da aldığı halde- TRT’nin ek gelir talebi hükümet tarafından derhal vatandaşa bandrol zammı olarak yansıtılıyor.

TRT’nin ‘kamu yayıncılığı’ anlayışı önceleri devlet politikalarının yanında yer almak olarak bilinir ve bu bile tartışılırdı. Tartışma konularından biri de, her hükümetin kurumun başına kendi çizgisinde yayını sağlayacak birini getirme çabası olurdu. 

Askeri darbelerde ilk hedef TRT olur, darbeciler kurumun başına asker kökenli birini getirmeyi yeğlerdi.

İktidarların borazanı bir kamu yayıncılığı olmaz, olursa o yayınlar izlenmez.

‘Kamu yayıncılığı’ programlarda belli bir düzeyin korunmasını da zorunlu kılar.

Ülkemizde haber almak için olduğu gibi vakit geçirmede de TRT tercih edilmeliydi; ancak reyting raporlarına da yansıdığı üzere Türkiye’nin gerçeği pek öyle değil.

[Zaman zaman izlediğim, çevreden de sürekli övgü işittiğim TRT-2’nin yayınları bir standart olmalı; diğer kanallarıyla da o standardı yakalamalı TRT. TRT-Müzik kanalında yakın zamanlara kadar Türk musikisi kayırılırdı ve bu doğru bir yaklaşımdı; yenilerde bu anlayıştan vazgeçilmesi dikkat çekiyor.]    

Her satın aldığımız teknolojik cihaz için TRT’ye bedel ödüyoruz; bunun karşılığında da TRT her eğilimden insanın maddi desteğini aldığının bilincinde olarak yayıncılık yapmak zorunda.

İktidarlar ve yöneticiler değişse de değişmeyen gerçek anlamda bir ‘kamu yayıncılığı’ anlayışıyla…

ΩΩΩΩ

Reklam

28 YORUMLAR

  1. İktidar artık son demlerini yaşıyor. Bunu görmek için kahin olmaya gerek yok. Normal bir demokraside böyle uzun bir iktidar dönemi zaten olmazdı. Araya bir sürü anormallikler girdiği için (santrale giren kediler gibi) bu iktidar da ömrünü uzattıkça uzattı. Elbette daha otokratlaştı, artık sonu nasıl olur görmek de zorlaştı buna bağlı olarak.

    Halbuki normal demokratik bir yönetim, bu tür otoriter ve istibdat eğilimli iktidarları engellemek ve barışçıl bir şekilde iktidarın el değiştirmesi için var. Çünkü her iktidar eskimeye, yozlaşmaya ve dahi kirlenmeye müsait. Bunun istisnası da yok dünya tarihinde. O yüzden modern toplumlar bunu güzel bir şekilde çözüme bağlamışlar. Ama bizim orta doğu ve orta asya ülkeleri bir türlü bu eşiğe gelemiyorlar ve bu sefilliklerini de batıya ve sömürüye bağlayarak günü kurtarıyorlar. Ama hepimiz bu sefilliği gün be gün yaşıyoruz, bu cendereden çıkamıyoruz ve aynı ah vahlarla ömrümüzü tüketiyoruz.

    Eskiyen iktidarların durumu da yaşlanan aslan kral (Lion King) gibi. Etrafındaki çakallar yürü ya kral senden büyük kim var diye sürekli gaz veriyorlar. Ama kralın ahı gitmiş vahı kalmış. Bu krallığı yönetme gücü ve yetisi kalmamış. Ama hala eski günlerinde zannediyor kendisini. Üstelik etrafında bir tane güvenilir adam da bırakmamış. Bu durumda olanı yine hepimiz biliyoruz. Çakallar punduna getirip aslanı sırtından vuruyorlar. Ortada ne krallık ne de sürü kalıyor.

    Bu filmi defalarca izleyip öğrenmeyen toplumlar elbette geri toplumlar. Modern bir toplum olmayı becerip demokrasiye geçene kadar da sürünmeye devam edecekler. Başka bir çözüm yok.

    • Endercim “Normal bir demokraside böyle uzun bir iktidar dönemi zaten olmazdı.” demişsin de, japonyada 2.savaştan beri aynı parti iktidarda, almanyada ise merkel 17yılı aşkın aynı koltukta oturdu.

  2. İktidar ülkemizde her şeye tam sahip olduğu için hiç bir kurum onun tahakkümünden kurtulamıyor. Bu elbette yeni bir durum. Ancak çok daha önce de yaşadık ve darbe ile sonuçlandı. Menderes döneminde.

    Demokratik ülkelerde kurumların bağımsızlığı söz konusu. Örneğin merkez bankaları bağımsız yönetiliyor ve karar alıyorlar. Dünyada bir tek bizde merkez bankası iktidara tam bağımlıymış. Hatta Putin bile merkez bankasına emir verirsem Türkiye gibi oluruz diye açıkça TV’de tüm dünyaya ilan etmişti geçenlerde. Ekonominin ve paramızın pul oluşunun halini görüyoruz. Bu ülke yakın zamanda ABD’den ekonomi bakanı getirip merkez bankasını bağımsızlaştırdı durumunu düzletmek için. Ama hala akıllanmadı. Bu zihniyetle sittin sene de düzelmez.

    Kurumların bağımsız olmasının tam zıttı, kurumların, örneğin ordunun, bir tahakküm aracı haline gelmesidir. Buna da siyasi vesayet dedik. Uzun yıllar bunu da yaşadık. Bu da demokrasilerde kabul edilemez bir durum. Ama ülkemizde bunu da hala hayal eden ham zihniyetler var diye düşünüyorum (Mustafa Kemal’in askerleriyiz söylemi).

    Yani bir ekstremden diğer ekstreme gidip geliyoruz. Demokrasi konusunda bu kadar tecrübeye sahip olmamıza rağmen azıcık öğrenme ve bunu yapısallaştırma, kurumsallaştırma yok maalesef. Neden bu kadar geriyiz, cahiliz, tembeliz gerçekten araştırma konusu. Ülke olarak, toplum olarak çağın çok gerisindeyiz. Bu hepimiz adına, ülke adına üzüntü verici. Övünecek hiç bir halimiz yok.

    Yine de gelecek seçimler bir umut diyoruz. Tekrar deneyeceğiz. Bu yolsuz ve antidemokratik iktidarı ve sistemi değiştirmeyi deneyeceğiz. Siyasi ve demokratik olgunluk hala yok ama. Çok sığ bir siyaset anlayışı hakim. Sebebi de halkın genel olarak sığ bir demokratik anlayışa sahip olması. Bunu hakaret olarak değil ama bir gerçeklik olarak kabul etmek zorundayız. Bu ölçülebilir bir şey. Demokratik ülkeler sıralaması ölçülerek yapılıyor (Freedom House vb) ve durumunuz ortada. Bunu görerek durumumuzu iyileştirme gayreti içinde olmamız gerekirken, tam tersine bir de bu ölçümleri beğenmeyip kendimizi demokrasi şampiyonu ilan ediyoruz. Reisi yedirmeyiz falan gibi saçma söylemlerle. Dün Binali yine ne yaparsanız yapın reisi indiremeyeceksiniz demiş. Çünkü burası demokratik bir ülke değil, bir dikta rejimi. İktidarın değişebileceğini ve değişmesi gerektiğini dahi kabul etmek istemiyor birileri.

    Demokrasi bu değil dedik, dürüst olun, adam olun dedik eyyyy … ama heyhat dinleyen kim.

    • Endercim sadece menderes döneminde değil her dönemde, en son 15temmuzda da darbe yaşandı, ama artık milletimize kaba kuvvet sökmüyor.

  3. Vakit geçirme konusunda haksızsınız.eskiden TRT hiç rafting alamazdı.Oysa şimdi nerdeyse her gece dizi sıralamasında ilk üçe giriyor.bence ATV den sonra en çok seyredilen kanal.starın foxun ve showun kesinlikle önünde.kanal d ile olan durumuna detaylı bakmak lazım.Alpaslan, gönül dağı ve teşkilat yayın günlerinde birinci oluyor.masumlar A, Barbaros,kasaba doktoru ve kara tahta iyi oranlara sahip

    • Ben hiç televizyon izlemiyorum ama benden de TRT payı alıyor devlet, bu haksızlık değil mi? Almadığım hizmetin parasını ödüyorum. Yemeyip içmeyip vergimi ödüyorum zaten. Ödediğim vergi yetmiyorsa paralı yapsınlar kanalı, izleyen parasını versin izlesin.

      • Barancım izlemediğin belli oluyor, trt nin kimseden pay aldığı filan yok artık, o işler eski türkiyede kaldı…

  4. İSTİBDATIN, ANASI MI? BABASI MI?
    Yeni, yani yerli ve millî sosyal medya yasa tasarısı hazırlanmış.
    Düşünmekte sınır yok, ifadeye gelince, derhal ifadeye gidersin.
    Tıpkı Twitter gibi.
    Twitten değil, yazdıklarından dolayı gibi.

  5. VİCDANSIZ BİR HALK YARATMAK İÇİN
    “–Emrime( her türlü yalanı ve iftirayı fütursuzca yazacak/yayacak) bir basın(medya)verin, size vicdansız bir halk yaratayım.” J.Goebbels

  6. Sayın NR’in yorumundaki ṣu cümlesi ülkenin iҫine düṣtüğü durumu özetliyor…
    „…haftanın 7 gün 24 sattí bir aileyi öven ve hizmet veren bir úlke olmuşuz.“

    TRT buz dağının zirvesi olsa gerek.
    -Tüik.
    -Merkez Bankası.
    Aslında tüm devlet mekanizması. Veya devlet mekanizmasının ҫok önemli bölümü bir kiṣinin koltuğunun korunması ҫabasında.

    Erdoğan dün faiz politikasında ısrarını tekrarladı.
    “Gösterge faiz-enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze getirenlerin bir kısmı zır cahil bir kısmı ise alenen haindir.“

    Kendi ekonomi politikasının, otobanda ters yönde giden bir sürücü fıkrasına benzediğinin hala farkında değil galiba.

  7. Geçen ilkbaharda seçim var dediler, olmadı… Sohbaharda dediler, yine olmadı…

    İçinde bulunduğumuz mayısı kastederek baskın seçim dediler, yine olmadı olmadı… Şimdi çıkıp tam 1 yıl sonra seçim var deseler de hayatlarında bir kerecik doğru tahminde bulunmuş olsalar bâri.

    • Havuzdan beslenmeyi bırak eğer gene onlardan derlediği. Haçlılar namusunuza dokunmaz. Sümúklú. ve ter kokulu yandan başka yazacak kelime bilmiyorsun bari kopilediğini yaz.
      Sahi sizde zerre kadar utanma yokmu.24 saat durmadan Erdoğan için bütün cahaletinizi burada sergiliyorsunuz.
      Bundan sonrası kopi
      ********
      “Mayıs 28, 2022 06:29
      1dk okuma
      Bunlar çok bilmiş siyasetçiler.
      Haberin Devamı
      son dakika haberler
      Hürriyet

      HABERLER YAZARLAR RAUF TAMER
      Rauf Tamer
      Rauf Tamer
      Rauf Tamer
      Yazarın Tüm Yazıları
      Kırık dökük
      Mayıs 28, 2022 06:29
      1dk okuma
      Bunlar çok bilmiş siyasetçiler.
      Haberin Devamı

      Geçen ilkbaharda seçim var dediler, olmadı… Sohbaharda dediler, yine olmadı…

      İçinde bulunduğumuz mayısı kastederek baskın seçim dediler, yine olmadı olmadı… Şimdi çıkıp tam 1 yıl sonra seçim var deseler de hayatlarında bir kerecik doğru tahminde bulunmuş

      https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/rauf-tamer/kirik-dokuk-42071765

      • Aslan havuzdan besleniyorum.Reis sevdalısıyım bunu açıkca da söylüyorum.
        Burası niye zoruna gidiyor.
        Sizler gibi şelilden şekile ,kılıktan kılığa girmiyorum.
        ABD de tarafından beslenen ajanların kulağına üflenenlerle beslenmiyorum.
        Anlayana “Haçlılar namusunuza dokunmaz” dan daha anlamlı bir laf yok.

  8. Kılıçdaroğlu NATO’dan çıkma teklifini Meclise getirsin ve NATO’nun patronunun neden binlerce TIR silah yardımı yaptığını sorsun? Bu formülü uygulasın, seçilir. CHP’ye kıyağım olsun.

  9. KILIÇDAROĞLU’NUN KAYNAĞI PRINTER!..

    Yine çıktı belge salladı…

    Türkiye’yi sarsacak belgelermiş. Yurtdışına milyonlarca dolar para aktarılıyormuş…

    Belgeleri göremedik, okuyamadık. (Sallıyor ya ondandır!..)

    TÜRKEN Vakfı’na ait belgelermiş…

    Sorduk biz de öğrendik. Türgev ve Ensar Vakfı’nın ABD’de ve İngiltere’de birlikte kurmuşlar TÜRKEN Vakfı’nı.

    Türk öğrencilere başta konaklama ve burs olmak üzere imkanlar sağlayan, destek olan, aynı zamanda kendi kültür ve değerlerini korumalarını hedefleyen bir vakıf.

    Her yönüyle tamamen nizami, legal, şeffaf bir vakıf.

    Kılıçdaroğlu’nun salladığı belgeler ne peki?..

    TÜRKEN’in kendi resmi sitesinde yayınladığı bağışların dökümü.

    Belgeleri vakfın internet sitesinden almış ve basmış.

    Yani belgelerin kaynağı printer!..

    Bir de Erdoğan’ın kaçış planından söz etmiş Kılıçdaroğlu. Ama detay vermemiş.

    Aslında o da açık kaynaklardan öğrenilebilir.

    “Tankların arasından sıyrılıp nasıl kaçılır”ın uygulamalı anlatımı var.

    “15 Temmuz-kaçış-Kılıçdaroğlu” yazın, bulursunuz…

    Bir kaçışın anatomisi… Alın size görsel belge…

  10. Finlandiya ve İsveç’in terör örgütüne desteği kabul edilemez. NATO’ya kabul edilebilmeleri için önce Türkiye’ye güvence vermeleri gerekir. Aksi takdirde veto etmeliyiz” mi diyecekti CHP?..

    “Bu bir milli güvenlik meselesidir. İktidarın duruşunu destekliyoruz” mu diyecekti Kılıçdaroğlu?… (Biz de öylesine söylüyoruz yahu!.. ‘İktidar dünyanın en doğru işini bile yapsa desteklemeyiz’ diyorlar zaten.)

    Tabii ki hayır…

    CHP’li Çeviköz; “Finlandiya’nın güvenlik kaygıları haklı. Finlandiya’nın Türkiye’nin güvenlik kaygılarına yeterince duyarlı olmaması ise NATO üyeliğine engel olmamalı” diyor.

    Aynı duruşu terör örgütü PKK’nın siyasi aparatı HDP’de de gördük.

    HDP’li vekil Hişyar Özsoy; “Finlandiya, Türkiye’ye taviz vermemeli. Finlandiya ve İsveç hükümetlerinin bu aşırı taleplere boyun eğmesi bizim için büyük bir hayal kırıklığı olur” dedi…

    Neticede CHP ve HDP Finlandiya-İsveç saflarında yer aldılar.

    ‘Tezkere’ kardeşliğinde olduğu gibi ‘terör örgütü zarar görmesin’ deyu Meclis’te de tezkereye beraber ‘hayır’ demişlerdi…

    Demek ki neymiş?..

    CHP’nin en has müttefiki HDP’ymiş…

    Her iki parti için “ABD ve AB ne diyorsa odur”.

    Dış politikada çıkarlarımızın çatıştığı, uluslararası arenada mücadele ettiğimiz hangi ülke varsa, onun yanında yer alır CHP ve HDP…

    Bunu açıkça yapmaktan çekinmiyorlar da…

  11. Ankara da 12’de TV kapandığında inanmazdım yayının bittiğine, tiii sesini duymak isterdim illaki
    Mintaxla canım mintaksla mırıldanması hala kafamda. Suriye tvsinde de bir Fransız peynir inekli reklamı çıkardı. Acaba bu nedir derken ellli yıl sonra öğrenebildim krem peynir nedir? Esad niçin Fransa’dan peynir yer de biz niye…??
    Derken yıllar sonra anladım ki,
    Köy peyniri keçi peyniri yersen, bahçedeki fasulye yi pişirirsen, bulgur ile beslenir ata tohumunu unutmazsan..
    Fransız peyniri yerine kendi yaptığın ineğinin keçinin ürününü tercih edersen,
    *Ülkenden kimse kovamaz, vatanını bölemez, malına mülküne el koyamaz kimse!
    Buğday bulamama, ekmek yapamama maydanozu 9 liraya yiememe acaiplikliklerini de yaşamaz mışsın!!!

    • Geçenlerde İstanbul’un batısında sebze üretimi yapılabilen bir yerde çiftçi şöyle demiş: 1 liralık maydanozu şehre getirmek için 4 lira mazot yakıyom😯
      Onünçin maydanoz 9 lira😠😠😠
      Ertesi hafta sayın bir çok kudretli yönetenimiz onun yaşadığı tarım yaptığı yere gitti.
      Çifçiye dileğini sormuş, Talep; yol isterüz.
      No comment 🤗

  12. Sokakta ki vatandaşın olaya bakışı nasıl bilemem ancak tarafsız olması gereken TRT ve Diyanet gibi kurumlar on yıllarca tekrar kazanmak mümkün olmayan itibar ve güvenilirlik kaybına uğradılar. Bu aslında tuzun kokmasıdır. TRT seyredilmeyen, Diyanet tarafgir hutbeleri ve her fırsatta siyasi propaganda yapan çalışanları nedeni ile nasihatı tesir etmeyen polit büro uzantılarına dönüşmüştür. Tarih Rıfat Börekçi gibi bu dönemin banilerini de ayrı bir yere koyacaktır. Teemmel

  13. İmla düşüklüğünden zevk alıyorum. İfade düşüklüklerini bile bile olduğu gibi bıraktığım da oluyor. Nasıl olsa mükemmel değiller. Olmaları da gerekmiyor. Yazdıklarımızın parlaklığından söz edemeyecek kadar aşağılardayız. Ne var ki, gurur, yekpare mermer bir sütun olan bu gerçek üzerinde, cılız ve çirkin bacaklarıyla inatla yükselmek ister. (CAHİT ZARİFOĞLU / Yaşamak)

  14. https://m.star.com.tr/yazar/yurtdisindan-para-almaya-alisanlar-saskin-yazi-1713922/

    37 YORUMLAR
    Serdar Turhan
    28 Mayıs 2022 At 00:05
    Alışmışlar yurtdışından para ve emir almaya.

    Yeni Türkiye idaresinin yurtdışındaki faaliyetler için para göndermesini haliyle garipsiyorlar.

    “Nasıl olur ya, para bize gönderilir biz yurtdışına para göndermeyiz.” diyorlar.

    “Türkiye’de demokrasiyi desteklemek” veya “Türkiye’de gazeteciliği desteklemek” adı altında ABD ve Avrupa’dan fonlananlar ABD’de kurulan bir Türk vakfına para gönderilmesini dillerine doladılar.

    Müstehcen kasetten CHP’nin başına atanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği Batıcı güruh, Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda devletin yurtdışında gerçekleştirdiği tüm hamlelerin önünü kesme vazifesini yerine getirmek için canla başla çalışıyor!

  15. Bir süre önce , devamlı olarak eleştirilen elektrik faturalarindaki payı iptal edildi ; şimdi de milletle dalga geçer gibi başka payları arttırıldı!
    Buna da devlet yönetimi deniyor, siyaset deniyor!
    Her ikisine de Allah rahmet eylesin !
    TRT de dahil bence bunların bahsini yapmaya bile degmez!

  16. İhtidar milleti soymak için her yola baş vuruyor.
    Hizmete gelince sadece kandisine kul köle olanlara hızmet veriyor.
    Aynı şekilde TRT ye atadığı görevlilerde basın ve yayıncılardan oluşmuyor.Eş dost ahbap lara peşkeş çekiliyor ehliyetsız ve beceriksizlerin köşeleri tuttuğu aynı zamandada sadece haftanın 7 gün 24 sattí bir aileyi öven ve hizmet veren bir úlke olmuşuz.

    Onun için Millet izlemiyor, çünkú TRT de diğer devlet kuruluşlari gibi AKP nın ve yandaşlarının arka bahçesi olmuş.
    TRT de çalışırken KHK ile işinden uzaklaştırılmış Sırrı Er hocayı Twitter de tanıdım.
    Sırrı bey sadece havadan sudan konuşsa dahi ses tonu kibarlığı ve bilgileri ile insanlara huzur veriyor. İnsan onu 24 saat göz kırpmadan izler ve dinler.

    Ben şahsen pek TV izlemem hatta radiyoda dinlemem fakat mesleği’nın hakkını verenleri 24 saat göz kırpmadan izler ve dinlerım.

    Ne diyelim korkma Allah’tan korkmaz dan.
    Hızır AleyhiSelam bu devirde olsaydı Türkiye’deki siyasetçileri toptan bir gemiye doldurur okyanusun ortasında köpek balıklarına parçalatırırdı.

    Hapishaneleri çocuk yaşlı ve hastalar ile dolmüş A Tipi B tipi derken Y tipine kadar gelmışler.
    O değilde Z den sonra harf da kalmıyor peki yeni yapacakları hapishanelere hangi tip ceza evi ismi verecekler?

    • Çok kolay NR kardeş. Plaka örneğindeki gibi AB,AC,AD… Çift sıra bittiğin de 3(üç) harf sıralamasına geçilir!

    • Z kuşağı deniyordu. Demekki doğruymuş. Nurdan hn. Son şanstan da ümit kesildi (bir Allah’tan ümit kesilmez) desenize. Z kuşağı ilk fırsatta alıyor soluğu batıda😠.
      F kuşağı da T kuşağıda 2023 Haziran da gidecekler tarihin çöplüğüne gibi geliyor banada,
      Yerine ne geleceğini maalesef bilmiyor kimse!

      • Yerine soyguncular ve hırsızlar gelır diye cavap vermeyi çok isterdim! Fakat, şu an bunların danıskası
        son 20 senedır Türkiye’de zaten aktif. Hemde Her zaman kendilerini MAĞDUR olarak kabul ettiriyorlar.15 temmuz ve
        17/25 Aralık’ta yaptıkları gibi.

Yoruma kapalı.