Türkiye’nin gelini Beyaz Saray’ı terk etti.. Biden Cemal Kaşıkçı’yı satışa getirdi… 

36
Biden-MbS yumruk tokuşturuyor.. (ARab News’tan..)
Reklam

Beyaz Saray’da Türkiye’nin bir gelini vardı, artık yok.

Rohini Kösoğlu Türkiye’nin ABD başkanı Joe Biden’e mesafe olarak en yakın kişisiydi. Başkan yardımcısı Kamala Harris’in akıl hocası olarak biliniyor ve danışmanı olarak Beyaz Saray’da görev yapıyordu. Biden-Harris ikilisi seçimi kazanınca Rohini hanım da Harris ile birlikte Beyaz Saray’a taşınmıştı. Harris senatör iken onun özel kalemiydi Kösoğlu; başkan yardımcısı olduğunda Harris onu en önemli konularda danıştığı kişilerden biri yapmıştı.

Rohini Kösoğlu..

‘Ülkeyle ilgili konularda danışman’ olarak atadığında, ‘‘Rohini Kösoğlu yalnızca Amerikan halkını ilgilendiren pek çok önemli konuda uzman olması yanında, Senato ve başkan adaylığı günlerimden beri yanımda olan en yakın ve en güvenilir yardımcım’’ diye kendisini övmüştü Kamala Harris.

Vize/Kırklareli’den ABD’ye taşınmış yazılım mühendisi Özkan Sedat Kösoğlu ile evli Rohini hanım. Kendisi Sri Lanka kökenli.

Dili geçmiş zaman kipi kullandığımın farkında olmalısınız. Doğrudur, Rohini Kösoğlu önceki gün ailesine vakit ayırma gerekçesiyle görevinden istifa etti çünkü.

Öğrendiğime göre, Özkan-Rohini çifti 2011 yılından beri evli. Çiftin 9, 6 ve 2 yaşlarında üç oğlu var.

Harris için önemli bir kayıp.

Olayın önemi, Washington Post (WP) gazetesinin istifaya geniş yer ayırmasından da belli. [WP haberinde nedense Türk eşten hiç söz etmiyor.]

Reklam

WP’ye biraz da Suud basınının ‘tarihi ziyaret’ ve ‘tarihi buluşma’ olarak yansıttığı Joe Biden ile Muhammed bin Salman (MbS) karşılaşmasında neler konuşulduğunu bizim medyaya yansıdığından daha ayrıntılı öğrenmek amacıyla bakmıştım. Gazetenin daha ikinci sayfasında Rohini Köseoğlu’nun istifa haberiyle karşılaştım.

Geziyi neden başka gazetelerden değil de WP’den izlemeyi yeğledim?

Suudlular ABD başkanının ziyaretiyle ilgili basını bilgilendirme toplantısına orada bulunan WP’nin iki muhabirini almadılar. Hem de herhangi bir gerekçe bildirmeden…

Adetimdir; istenmeyen muhabirlerin yazdıklarına yüzünde öpücük olanlardan fazla değer verirrim. 

Biden Cidde’ye İsrail’den gitti. İsrail’de sanki oranın başkanıymış gibi karşılandı; o da verdiği demeçlerle sanki İsrail vatandaşıymış gibi davrandı. ‘‘Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor’’ bile dedi Biden. Hala ‘iki devletli çözüm’ yanlısı olduğunu belirtirken, o çözümden çok uzak olunduğunu söyleme ihtiyacı da duydu.

İsrail televizyonları Biden’in Tel Aviv havalimanında bayağı uzun süren karşılanmasını canlı yayımladılar.

Suudi Arabistan’da ise, uçağının kapılarının açılmasıyla Biden’in aracına binmesinin yalnızca bir dakika sürdüğünü yazıyor WP.

Zaten havalimanında sıradan bir karşılama yaşanmış. Kral da veliaht prens de karşılayıcılar arasında yokmuş.

Reklam

İlk karşılaşmalarında, ikili –Biden ile MbS– el sıkışma yerine yumruk tokuşturmuşlar.

Biden bir ay önce bile Suudi Arabistan’a gittiğinde MbS ile bir araya gelmeyeceğini söylemekteydi; WP’de yazan Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da vahşice katledilmesine tepki olarak… Geziye çıkarken bile ‘‘Suudi Arabistan’a değil Orta Doğu’ya gidiyorum’’ demekteydi. Zaten kısa süre önce de Kaşıkçı cinayeti yüzünden Suudi Arabistan’ı ‘parya’ haline getirmekten söz etmekteydi Biden

Biraz da WP’nin vereceği tepkiden çekindiği için…

WP’nin yayın yönetmeni Fred Ryan, Biden’in geziye çıktığı gün, gazetesinde ‘‘Biden MbS ile buluşmakla Amerikan değerlerini oy karşılığı satıyor’’ başlıklı bir yazı yayımlamıştı.

Gazete ister istemez Biden’den birkaç hafta önce Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan gezisine de temas etme ihtiyacı duymuş. Veliaht prensin Ankara’da onur konuğu olarak karşılandığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Külliye’de, bir zamanlar ‘düşman’ olarak gördüğü MbS’yi iki yanağından öptüğünü de belirtiyor WP…   

MbS ile karşılaştığında Biden ne yapmış?

Suudi Arabistan’ın Washington büyükelçisi daha önce aynı görevi yürütmüş olan kraliyet ailesinden Bender bin Sultan’ın kızı Reema bint Bander bin Sultan. Reema hanım, ikilinin karşılaşmasının ‘samimi, dürüst ve açık’ ifadelerle geçtiğini duyurmuş. Biden ‘‘Seninle açık ve doğrudan konuşacağım’’ demiş, MbS de, ‘‘Ben de benimle açık, samimi ve doğrudan konuşmanızı isterim, çünkü ancak böyle ileriye bakabiliriz’’ cevabını vermiş…

Biden bunun üzerine ne dediğini sonradan WP’ye şöyle aktarmakta:

‘‘Cinayetin kabul edilemez olduğuna o zaman ne kadar inanıyor idiysem halen aynı görüşteyim. MbS o cinayette şahsen hiçbir sorumluluğu bulunmadığını söyledi, fakat ben sorumlu olduğu düşüncemi belirttim.’’  

Karşılıklı bu ‘açık, samimi ve doğrudan’ ifadelerden sonra, ikili, gündemdeki diğer konulara geçmiş…

Zavallı meslekdaşımız –Cemal Kaşıkçı– öldüğüyle kaldı.

Beyaz Saray’da başkana en yakın konumda olan gelin hanım istifa etti, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetini unutmaya hazır liderler kervanına ABD başkanı da katıldı.

İyi de gelin hanım sahi neden istifa etmiş olabilir?

Bu yazıya ek:

Biraz önce Iran Daily gazetesinde okudum. Biden’in Kaşıkçı cinayetini gündeme getirmesi üzerine, MbS de karşı hücuma geçmiş ve ABD’nin Irak işgali sırasında Ebu Gureyb hapishanesinde işlenen işkenceler ile İsrail polisinin Filistinli El-Cezire televizyonu muhabiri Ebu Akle’yi infaz etmesini hatırlatmış. İran gazetesi bu ayrıntıyı Suudi Arabistan devlet bakanı Adil el-Cubeyr’in CNN’de anlattığını bildiriyor

ΩΩΩΩ

Reklam

36 YORUMLAR

  1. Biz Türkiyliler kendimizi çok bimiş zannediyoruz.
    Çokta yalan söylüyor uz.
    Hadi diyelim’ki içerdekileri bu yalanlara inaniyor! AMAAA dışardakiler zavallığımıza gülümseyip geçiyor.

    Şahsen ben Erdoğanin bir dönem daha Karadeniz Eyaleti Tayyip Cumhuriyeti C Başkani seçilmesinden yanayım ve istiyorum.
    En azindan ülke tamamen batarda dünyaya rezilliğimizi sergililemekten kurtarmış oluruz.
    Dün gene 15 Temmuzdan sonra yargiç, avukat ve adalete yaplan darbeyi Dünyaca ünlü barola birliği Kinadılar ve Türkiyeye yargıçlari ve avukatlari serbest birkma ve yargiy mudahale etmeme , çağrisi yaparak kınadılar.

  2. Benim bildiğim Biden, durup dururken Katil okduğunu bile bile Prens ile görüşmeye gitmeeezzz.
    ABD gizli servisleri kimin ne yaptiğını çok iyi araştırdıklari için. Biden birinci ağızdan dinlemek için gitti ve pransın yüzüne madem sen yapmadın o zaman isbat et, demiş olamazmı?
    Kaşıjçı cinayeti ve 15 Temmuzu ayni seneristler tarafından yazılıp sahnelendi.
    MbS anasının gözü dünya görmüş tahsilli kültürlü Özeliklede ABD yi iyi taniyan birisi kalkip bu cinayeti bu şekilde yaptırmaz.
    Hemde ayni gün ekip gönderip ve geri döndürmez.
    Hatırlamakta yarar var! Cinayet anında konuşulanları MİT kayıt etmişti Zamanın ismini unuttum Trumpin kabinesinden bir baya İstanbula gittiğinde ona o ses kayidini dinletirmiştiler.
    ABD lileri bizimkile aptalmi zannediyor.

    • Biden beyaz efendimiz katili bilerek ziyaret etmezmiş
      Bu beya efendiler çok dürüst
      Fıkra bu kadar
      Bir atlet bu kadar mı sarhoş eder

    • Tüm ortadoğunun katili bir kişinin katili ile görüşmezmiş.
      ABD sadece bu cinayeti ve 11 eylül saldırılarını şantaj olarak kullanır para ister ;para içinde tıpış tıpış gider.
      “Haçlılar namusunuza dokunmaz ” diyebilecek kadar kıblesini şaşırnlardan ne beklersin.
      evet türkiye yansın bitsin batsın siz haçlılar çok bekleyeceksiniz

  3. Siyasi kültüre ait ne varsa yaşayarak öğreniyoruz:

    Söz konusu mal ise; “itibardan tasarruf olmaz”mış.

    Söz konusu insan hayatı ise; itibar da neymiş, ayaklar altına alınabilirmiş.

  4. Bazı şeyleri uzun uzun yazmak zor, o nedenle yazanlardan iktibas edelim yada referans gösterelim. Malum basın ve sözde muhalif basının kahir ekseriyeti aynı hikayeyi her fırsatta sulandırıp sulandırıp bize sunuyor. Ama gerçek sorulara cevap yok?
    15 Temmuz için şu iki yazı bile çok şeyi açıklıyor:
    1.: Serbestiyetten Alper Görmüş’ün yazısı-
    https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/hala-cevaplanmamis-olusuna-hala-sasirmadigimiz-15-temmuz-sorulari-97572/
    2-Noktahaberyorum.com’dan Rabia Mine’nin yazısı-
    https://noktahaberyorum.com/serife-bacinin-ikbal-kamyonu-ve-mavi-otobus-rabia-mine.html

  5. Sayın Koru ,
    Üç boyutlu ile tek boyutlu arasında iki boyut farkı var ya , hah işte o 360 derece enlemesine, 360 derece de boylamasına bir farkı ifade ediyor. Bir ile üç arasında fark olan İki rakamı bizleri aldatmamalı.
    Dün akşam Oliver Stone un 2019 yapımı Ukraine on fire belgeselinden sonra yapılan Revealing Ukraine belgeselini izledim.
    Tavsiye ederim . Hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığına dair güzel bir çalışma. Kavala meselesine de farklı bir göz ile bakmanızı sağlayacak .

  6. Biden iktidarı ile beraber ABD nin Arabistan politikasının nasıl değiştiğini (parya yapmak gibi çok aşağılık bir kelime ) Fehmi bey eski yazılarını çürütme pahasına istemeden anlatmış (çünkü başka komplo senaryoları yazacak )

    Biden iktidarı Suud ve Bea ya direk cephe alınca bizim desteklediğimiz ve yemelerie izin vermediğimiz minnacık Katar a kuyruklarını kısıp gittiler sonra da Türkiye ile aralarını düzeltmek için sıraya girdiler.ziyaret öncesi diplomatik nezaket icabı bu şekilde anlatılmamalı gereken cümlelerle olayı anlattığı İçin AKP sözcüsü de görevden alınmıştı.ama aslında hakikatin tam ortasından konuşmuştu

    Kısaca Arabistan Trump gidince yalnız kalıp kuyruğu kısarak Katar ve Türkiye kapısına gitmişti
    Buradan birçok algı operatörü ise tam tersini yazıp durdu

    Teşekkürler Fehmi bey istemeden de olsa gerçeklerin altyapısını anlatmış oldunuz

  7. Otopazarında röpartaj yapan muhabir araba alıp-satan amcaya soruyor

    İyi günler efendim?
    -iyi günler.

    Otopazarında bir artış varmı geçen haftaya oranla?
    -Artis mi,ne artisi, artis ne gezer la pazarda, ben öyle birşey görmedim.Ben 55 yaşındayım.Biz araba alır satarız burda artis olarak gelmez bize o işler.

    Efendim artış artış. Artış varmı arabalarda?
    -Ha artış diyorsun.Yok şu durumda para olmayınca artış olur mu ya.Ne tıkırtı var ne sıkırtı var.

    Kılıçdaroğlu bu sefer Erdoğan’ın başörtülü çevirmen kızımıza takmış.
    Daha 9 gün önce 28 Şubat mağduru Sultan Kara’ya ‘helalleşme’ ziyaretinde bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü alerjisi nüksetti.

    Röpartaj yapan muhabir. Kılıçtaroğluna soruyor.

    Helalleşme işi nasıl gidiyor efendim?
    -Ne helası
    He-lal-leş- me efendim
    -Ha helalleşme. bizde ne gezer.

    CHP’li Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşmesinde mütercim tercüman olarak görev yapan Fatma Gülhan’a “vampir” diyerek hakaret etmişti geçen yıl. Kılıçdaroğlu Özel e özenmiş.

    • “Karanlığa bir mum da sen yak!

      Ama mum yakacam diye de Güneşin doğmasına mani olma!”

  8. Ek yazıda “Yani olur böyle şeyler. Siz ve sizin orta doğu temsilciniz insan kesecek…. ee bizim ellerimiz armut mu toplayacak, hem de kendi insanımızı bile keseriz”. İnsanın insana ettiğini, insan insana etmezmiş!

    Gelin Rohini Köseoğlu (Kosoglu)! Zavallı Kaşıkçı’nın da bir Türk nişanlısı vardı, gelin olamadı, zavallı!

      • Peki H. Gayret yine mi? Sen MERAKlı bir çocuksun! Aferim, işin bu yönüyle diğer arkadaşlarına örnek oluyorsun. Büyük puntalarla/bağırmadan-çığırmadan konuştuğun için de teşekkür ederim.

        Soruna cevap olarak `insan`ın temellerine inen bir giriş yapalım. Allah, insanı meraklı bir yaratık olarak yaratmıştır. Sistemindeki devasa ayrıntılar ve seçenekler arasında, başıboş bir şekilde yalnız hissetmesinler, sınırlı/sorumlu dünya hayatlarında yanlış yönlerde vakit öldürmesinler diye faydalı tenbihlerde bulunmuştur (bunlara “emir” deyip gereğini yapmayıp diğerlerine mahalle baskısı yapan sözde “alim marka”/ezberine müslümanlar ardır). Allah, bunları insanlara ulaştırdığı kutsal kitaplardaki kritik bilgiler kapsamında rehber olarak özetlemiştir. Peygamberler gelip geçicidir bu bilgiler kalıcıdır. Bizim kitabımız Kuran bu temel bilgilerin son güncellenmiş halidir. Kutsal diğer kitaplarda paralellikler olmasına rağmen içerik olarak orjinalliğini kaybetmişlerdir. Bizdeki hadislerin önemli bir kısmında da bu özellik göze çarpar. Diğer bir deyişle, belki iyi niyetli de olunsa insan eliyle sokuşturmalarla kirletilmişlik vardır. Bizler Allah’a hamdolsun ki işin orijinaline sahip olmakla çok şanslıyız. İyi bir seçim yaparak buna vesile oldukları için atalarımıza sonsuz şükranlarımızı sunmalıyız. Bu şükür Allah’ı anmak kadar önemli bir özelliktir. Kuran’a odaklanmalıyız.

      • Kuran’da çeşitli ayetler vardır ki insanın ilgisizliğini dikkatlere sunar, adeta “ilgisiz kalmayın, sizlere bahşettiğimiz “MERAK” kapasitesini faydalı işler için kullanın” der gibi. Özellikle, eşya ve tabiatına işaret eder faydaları itibariyle meraklı olmaya, öğrenmeğe davet eder. “OKU” insana hitabındaki ilk davetidir zaten. Ezberine “oku” dan ziyade, işin mahiyetini/ruhunu oku anlamında ele almalı akıl sahipleri. Aklı reddeden sözde alimler ise bunu “ezberine oku, sevap kazan” şeklinde yorumlamayla yetinirler. Buna da “Nefs tatmini” kategorisine almak gerekir. Oysaki DiN, nefsi/bencil duyguların ötesinde toplum sağlığına önem verir. Bunun da en başarılı yolu BiLiMi engaje etmekle olur. Bilim’i doğuran en önemli özelliklerden biri “MERAK”tır. “Merak” öğrenmenin anahtarıdır. Öğrenmek insanı bilgiye götürür. Kuran, bilginin ve aynı zamanda bilgi hazinesi BiLiM’in önemini “Bilen ile bilmeyen, hiç bir olur mu?” sorgusallığı ile net ve öz olarak ortaya koyar. Bilginin beyinde işlemlenmesi “aklı” geliştirir. Yukarda değindiğim “OKU” davetine uyumlu olarak, “gözlerinin ötesinde aklınla oku, eşyanın ruhunu, mekanizmaların sistematiğini OKU. Faydalı işler yapmakla, üretkenlikle yükümlüsün” anlamında anlaşılmalı ve anlatılmalıdır.

        Tabi bu “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyledir. Bu sentez gerçek anlamda “ALiM” üretir. Gerisi sözde alimdir, ezberine müslüman yetiştirir! Maalesef, Osmanlı döneminde ve T.C. döneminde ezberine müslüman yetiştirildi. İkincisinde en büyük sorumluluk bu işlerden ya anlamayan, ya da önyargılarından ötürü anlamak istemeyen, anlayabildiği kadarıyla DiNi bir kenara atan M. Kemal Atatürk Paşamızındır. Çünkü ortaya atılıp sorumluluğu alan ve alternatifler konusunda kimseyi dinlemeyen tek lider kendisidir. En tabi takipçisi İnönü, bu konuda ondan daha da beterdir.

        Sadede gelmek gerekirse, H.Gayret, yukarda değindiğim ek yazıda senin anladığın anlamda “t.c.” geçmiyor. İyi OKU, şaşı bir şekilde ezberine değil! IKRa bakiim!

  9. ALKIŞLAR MbS’A
    KAŞIKÇI cinayeti ile ilgili Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin SELMAN’a demediğini bırakmayanları “tıpış-tıpış” ayağına getiriyor.
    Dünyanın bir numarası ABD başkanını havaalanına karşılamaya bile gitmiyor.
    Ağızlarını karizma ile açıp, itibar ile kapatanlara ağızlarının payını bir güzel veriyor.
    Kapak gibi cevap veriyor.
    Liderlik öyle yapılmaz böyle yapılır diyor.
    Kasımpaşa jargonuyla ifade edersek,
    kodummu oturtuyor.
    KAŞIKÇI olayına gelirsek;
    Cinayet mi?
    Şüphesiz diyorum.
    Benim bir tezim var:
    Şu an ülkemizi yönetenlerin bir konuda resmi bir tezleri var ise, “gerçek”, mütemadiyen ve bilâ istisna
    “bu tezlerinin tam tersidir”
    “Diyorum” tabirini ve çekincesini bunun için kullandım.
    Cinayet olmasından bile şüphelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
    Şahsen cinayet olduğuna inanıyorum.
    Ancak failine gelince, her konuda gerçeği şeytan çarpar gibi çarpıtanlar “fail MbS” diyorlarsa, öncelikle faili başka yerde aramak gerektiğini düşünüyorum.
    Suudilerin içişlerine daha doğrusu “taht kavgalarına” Bizansvari müdahil olmak isteyenler olabilir.
    Suriye, Mısır,Libya…. bir şeyler hatırlatıyor mu?
    Osmanlı malühülyaları üzerinde siyasi sörf yapmak isteyenlerden şüphelenmek gerektiğini düşünüyorum.
    Daha önce bu konuda dile getirdiğim tez şu idi:
    “Başka her yerde gerçekleştirebileceği infazı, ihale kesin olarak kendi üzerinde kalacak şekilde, kendi evi sayılan konsoloslukta neden gerçekleştirsin? Muhaliflerine infazı başka yerde yaptırarak da mesajını verebilirdi”
    Zikrettiğim “resmi söylem” zaviyesinden bakarsak, merhum KAŞIKÇI cinayetinde “makul masum” MbS’dir.

    • Sayın yk diyor ki:
      “Daha önce bu konuda dile getirdiğim tez şu idi:
      “Başka bir yerde gerçekleştiremeyebileceği infazı, ihale kesin olarak kendi üzerinde kalacak şekilde, kendi evi sayılan konsoloslukta neden gerçekleştirmesin? Muhaliflerine infazı başka yerde yaptırarak da mesajını verebilirdi”
      Zikrettiğim “resmi söylem” zaviyesinden bakarsak, merhum KAŞIKÇI cinayetinde “makul masum” KAŞIKÇI’DIR.”

      • Sayın h gayret!
        Temel tezim olan “çarpıtma” tezimi belgeli şekilde doğruladığınız için teşekkürler:
        Benim yazımda ki;
        1–”gerçekleştirebileceği” kelimesini
        “gerçekleştiremiyebileceği”
        2–”gerçekleştirsin” kelimesini
        “gerçekleştirmesin” olarak çarpıttığınız için.
        Ne de olsa iktidarın şakşakçısısınız.
        Evet neydi?
        –Ne diyorlarsa, tam tersi her zaman en doğrusudur. Hiç şaşmaz.

    • Sh, Y. K size katıliyorum. Kaşıkçı cinayeti senaristi çocuk oyunçağı gibi bir seneryo yazmiş.
      Kaşıkçı ABD vatandaşi değildi fakat yeşil kartı vardı. Boşanma kağıdının tercümesi ile ABD de rahatkıkla nişanlisi ile nikah yapardı ve Türkiyede onu kabul ederdi. Benim oğlum ABD de evlendi ABD bekarlik kağıdı gibi saçma sapan bir şey istemedi. Öğrenci olarak gelmişti eşi ile tanışınca ben evlenmeden birlikte olmalarını istemedim önce dini nikah yaptılar 1 ay sonrada resmi nikah yaptılar.
      Resmi nikahda bizdeki gibi değil istediğin an bir gün içinde yaparsın.
      Türkiye de Birileri….
      Neyise yazmayayim yazarsam dünkü yorumum gibi yayınlanmaz.
      Aslında o cinayetle ilgili cevapsiz kalan çok sorular var.
      Kaşıkçinin öz geçmişi tamamen ortada fakat nişanlısının öz geçmişi tamamen sır.
      Ne hikmetse havuz bunlari bile bile saotırıyor.

      • Nurdan abla merhaba! Dün beni davet edene yazdığım sizin yazınızın altına uygun görülmüş editöryal düzenlemede. Zaten anlamışsınızdır.

        Suudi yönetiminin Rusya ve Çin ile bazı konularda özellikle teknoloji alanında iş birlikleri var. Suudi yönetiminin Amerika’nın değişken politikalarına ayak uydurmada yaşadığı bir takım sıkıntılar da olması muhtemel.

        Kaşıkçı cinayeti hem Suudi’lerin Rusya ve Çin ile ilişkilerinde ileri gitmelerini önleme hem de Amerika’nın Ortadoğu’daki konjektürel olarak değişken politikalarında yaşanan muhtemel sıkıntıları bertaraf etmek için İsrail ve Amerikan istihbaratlarının ortak organizasyonu olduğu olasılığı var. Bir de Türk istihbaratının tatbiki. Türk istihbaratında kullanılan kişilerin 15 temmuzda kullanılan istihbaratçılar olması bana da olası görünüyor, 15 temmızda kullandıkları tepe yöneticileri aynı koltuklarında oturuyor çünkü.

        • Baran bak buraya yazıyorum;
          Türkiyede rus büyükelçiyi bir polise öldürten güç, kaşıkçıyı da suudi özel kuvvetlerine öldürttü, japonyanın eski başbakanını da aynı güç bir denizci japon askerine öldürttü!
          Listede başka kimler vardır sence?

          • Yaldıray oğurun yazısını okuyunca aklıma gelmedi değil, bunlar bir şeyin daha alt yapısını oluşturmaya çalışıyor olmasınlar dedim. Sen de mi aynı şeyi düşünüyorsun. Vay be! aklın yolu bir tabiki.

            Meydanda çarpışan iki kutup var; Amerika Avrupa – Rusya Çin; iki kutbun ortasında kalan ülke Türkiye.

          • Gayret bey ne zamandır aklımda ama sormaya bir türlü cesaret edemedim. Rusya Çin’in desteğiyle bazı NATO karargahlarına sızıp adam devşirmiş olamaz mı? Biliyorsun Rusya’nın 1000 civarında ajanını Amerikalılar kripto şifrelerini çözüp tek seferde yakalamışlardı. Bunun acısı hala Ruslarda vardır herhalde. Amerikan seçimlerini etkileyip Trump’ın seçilmesini sağladıklarına göre NATO’ya da pekala sızmış olabilirler.

      • Yani demek istediğim, bir takım politik çıkarları kabul ettirmek için planlanmış bir cinayet olması durumu cinayetin failleri olan Suudi istihbaratçıların emir almadan uluslararası bir krize neden olabilecek bir cinayeti kendi başlarına işleme riskini göze alamayacaklarını hesaba katarsak MbS’nin suçu ortaya çıkar ve Biden’ın bunları düşenemeyecek bilemeyecek biri olduğunu iddia etmek saflık olmaz mı? Yılların siyasetçisi adam. Biden’ın Erdoğan’a sen kaşıkçı dosyasını gönder benim MbS ile işim var demediğini nereden bileceğiz?

        • Gaşık procesinin ne bir planlayıcısı ne bir planı ne bir amacı ne bir faili ne de bir tek! amacı vardır.
          Tek plan, birilerinin hıyyeeeeyyytttt çekeceği varsayımı üzerine kurgulanmış bir oyun dur!
          Sonuç: hüsran.
          Heyyytt çekilse idi,
          TR ve Suud düşman olacaktı.
          Mangır istenemeyekti bir daha
          Petrol alınıyorsa sıkıntı
          ABD bunu fırsata çevirecekti
          İsrail iki kere bin vin

          TR için iyi bir müsibet/ nasihat oldu!

  10. Şu kaşık davası bitti bitecek gibi. Amerikanlar kullandıkları piyonlarını kuklalarını işi bitince deliğe süpürür.
    Cezayı avantajı kazananacakları her neyse kazandıktan sonra!..
    (Bazan maney bazan Ortadoğu’da istekleri!..)
    Bir siyasetçi dün şöyle demiş, Amerika piyonlarını geri ülkesine göndermez!
    Gönderirse!…
    (Tam cümleyi hatırlayamadım)
    Ama Gülenin gül 🌹 mevsiminde gül hatrına bir laf etmemişlerdir herhalde!!!
    Yoksa!! (Bende yazar gibi sorayım heyecan katsın)
    Düğün değil bayram değil bidan gülmü göndereceğim size dedi acaba?
    Bunlara hiç güven olmaz birşey koparmak için…

    • Gülen bir projedir.

      1950’lerden sonra CIA’nin geliştirdiği, Türk devletini ele geçirmek için palazlandırdığı bir projedir.

      Gülen diye bir kişi yoktur; CIA’nin kontrolünde ahtapot gibi Türkiye’yi dışarıdan içeriden saran bir istihbarat projesi vardır.

      Ve o da 15 Temmuz akşamı Türk milletinin ayaklanmasıyla etkisiz kılınmış, yarım asırlık bir ABD projesi çöpe atılmış, Gülen adlı kuklanın da ortada devam eden bir hayatı kalmamıştır.

      FETÖ ve PKK adlı örgütler, ABD destekli iki büyük terör projesidir ve Türk milleti bu iki proje örgütü tarihin çöplüğüne göndermeyi başarmıştır.

      Küresel ve ulusal çapta Tayyip Erdoğan düşmanlığının kaynağı, Türk devletini bu iki proje örgüte teslim etmemesinden ileri gelmektedir.

      15 Temmuz, Türk devleti için gerçek kurtuluş mücadelesinin yaşandığı bir gecedir. Gülen’in kalbi o akşam durmuştur. Yarım asırlık Gülen projesi 15 Temmuz akşamı patlamıştır. Gülen’in kalbinin durduğu, yok yeniden çalıştığı ve hayatta olduğu vs. türünden haberler ahtapota yeni beyin arama çalışmasından başka bir şey değildir. Ahtapotun kollarından yeni beyin yaratmaya çalışıyorlar. Hepsi bu!

  11. Ahlaklı olmak sadece insanlar için değil devletler için de geçerlidir.
    Maalesef tarih boyunca ; hemen hemen bütün ülkeler , birbirine karşı genellikle ahlaksızca davranmıştır, dostane davranış örnekleri pek azdır.
    Insanoğlu tarihten ders almadığı için de ülkelerin o tutum ve davranışları halen devam etmektedir.
    Böyle olunca da bütün dünyada topyekun bir barış ve huzur sağlamak mümkün olmamaktadır.

  12. Kemal Kılıçdaroğlu “Kontrollü Darbe” den, “Tiyatro” dan sonra torniston yaparak 15 Temmuz mesajı atmış twiter da.
    “2016 da demokrasiye ve millete kasteden hain terör örgütünü lanetliyorum” demiş. Aboow “Tiyatro” diyememiş la.
    Önümüzdeki ilk basın toplantısında gazetecinin biri “Sayın Kılıçtaroğlu, bahsettiğiniz hain terör örgütü kim?” diye sorarsa acaba ne cevap verecek.
    Yakında Fetö de dermi? der. Müsait.

    Geçen hafta bir tv proğramında Cihat Yaycı, kanlı darbe girişiminin ardından helikopterle Yunanistan’a kaçan askerleri hatırlatarak, 15 Temmuz’a tiyatro diyenlerin Fetö ile bağlantılı olduğunu belirtmişti.
    Kılıçdaroğlu bu twitten mi etkilendi yoksa.

      • Nergis hanım fatih burda yıllardır yazıyor, galiba siz ortamı karıştırdınız, arada sırada bir uğruyorsunuz, onda da her gün yazan yorumcuya burada ne yapıyorsun diyorsunuz:)

    • Fatih önceki İBB başganları balkon yapmayı unutmuşlar binaya. Balkon olsaydı çıkardı ordan el sallardı muhakkak kalabalığa👋
      Böylece 15 temmuz anma programı tüm siyasi partileride kapsardı belkide!
      Ama tren kaçtı işte🤗.

    • İki gün önce 15 Temmuz hain darbe girişiminin sene-i devriyesiydi.

      O gece Bayrak inmez, Ezan dinmez, Vatan bölünmez diyerek zulme rıza göstermeyen, bedenleriyle işgal girişimini püskürten aziz şehitlerimizi rahmet, kahraman gazilerimizi de minnet ve şükranla anıyorum.

      Şehitlerimiz ve gazilerimiz asla ve asla bu millet tarafından unutulmayacak, unutturulmayacaktır.

      Çok iyi bilinmelidir ki, 15 Temmuz tıpkı öncekiler gibi sadece içimizdeki hainlerin tek başlarına niyetlenebilecekleri veya yapabilecekleri bir hadise değildir.

      FETÖ bu vahim olayda gönüllü taşeronluk yapmıştır, maşa olmuştur.

      Asıl işverenin maşayı kullananın başta ABD ve AB olmak üzere “Dost ve Müttefik Postu Giyenler” olduğunu asla ve asla unutmayalım, unutturmayalım.

    • 15 Temmuz’un ruhuna 6’lı masadakiler neden sahip çıkamıyorlar?

      Çünkü onlar, Türkiye’ye hizmet eden herkese sahip çıkmıyorlar.

      Menderes’e de sahip çıkmadılar. Özal’a da sahip çıkmadılar…

      Erdoğan’a da sahip çıkmıyorlar.

      Asıl rahatsızlıkları, Erdoğan’ın şahsı değil ama… Erdoğan’ın temsil ettiği, liderlik ettiği, giderek güçlenen Türkiye’dir. Kendisini bulan, kendisine güvenen, uydu olmayı reddedip dik duran Türkiye’dir.

      Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan aynen şunu söyledi:

      “Tahammül edilemeyen Cumhur İttifakı değil, Türk milletinin kendi iradesine sahip çıkmasıdır.”

      İnşallah milletimiz, Haziran 2023’teki seçimlerde de iradesine sahip çıkacaktır.

      • Adam balkon vardıda balkona mı çıkmadı?
        Sandalye verdilerde ayağı kırık mı çıktı?
        Sandviç büfesi bile gönderdi mitinge.
        Camdaki kız😊 pardon adam,
        Gel gel mi çekecekti;
        “Bu miting Cumhur mitingi” denince ne anladın sen?

Yoruma kapalı.