Türkiye’de muhalefet bundan böyle seçim kazanamazmış.. Her şeyi dizayn eden ‘üst akıl’ imiş…

24
Reklam

İnsana en zor gelen yenildiğini kabul etmektir.

Özellikle bizim ülkemizde.

Yenilen bunu kendi aczine, hatalarına bağlamaz, yenende bir katakullilik arar.

Fenerbahçe bu sezon da şampiyon olamadı.

Beşiktaş dünkü maçı galibiyetle bitirseydi ikinciliği kapacaktı; Konya maçı beraberlikle bitti ve üçüncülükle yetinmek zorunda kaldı.

Eminim, her iki takım yönetimleri, hakemleri veya işin içine başka ellerin girmesini suçluyorlardır.

Hakemleri açıkça, diğerini kendilerini dinleyecek birilerini bulduklarında…

Siyaset de futbol gibidir bizde; orada da yenilen kendisinin hatalarını sorgulamak yerine, işin içinde bir hinlik bulunduğunu aramakla meşgul olur. Genellikle bulur da…

Reklam

Nitekim, geride bıraktığımız seçimden yenik çıkanlar, özeleştiri yapmak yerine, suçlayıcı parmaklarını başka hedeflere yöneltiyorlar.

Onlara bu konuda etraftan yardımcı çıkanlar da az değil.

Dün, YouTube üzerinden yapılan siyasi videoları izlerken, muhalefetin itibar ettiği birkaç yorumcunun ilginç değerlendirmeleriyle karşılaştım.

Türkiye’de ‘seçimli otokratik’ bir rejim varmış ve başka ülkelerdeki benzer rejimlerde de yaşandığı üzere, muhalefetin başarılı olma şansı bulunmuyormuş…

Bu tür yorumları yapanlar, seçim gününe kadar, tuttukları adayın sandıktan başarıyla çıkacağı konusunda en ufak bir kuşku bile duymuyorlardı. Tuttukları taraf beklenen başarıyı göstermeyince, neden böyle bir sonuçla karşılaşıldığını irdeleyip hiç değilse bundan sonraki seçimlerde aynı hataların yapılmaması için tedbirler alınmasını sağlamak yerine, umutsuzluğu yaygınlaştırmayı yeğlemekteler…

Oysa, dört yıl önce yapılan yerel seçimde, tuttukları taraf beklenmeyeni gerçekleştirmiş, iktidarın asla kaybetmeyeceği zannedilen İstanbul ve Ankara dahil bir çok büyükşehirdeki hakimiyetine son verebilmişti.

Rejim otokratik ise, o zaman da otokratikti. 

Demek ki, kaybedildiği gibi kazanılıyor da seçimler ülkemizde…

Reklam

Son seçim, hem milletvekili sayısı olarak hem de cumhurbaşkanı adayı başarısı olarak, muhalefetin beklediği biçimde sonuçlanmamışsa, bunda en baştan itibaren yapılan bir dizi hatanın rolü var.

En başta çıkarılan aday hataydı.

Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklendiği için sonuç böyle oldu.

Seçim sonrası ile ilgili değerlendirmelerde de aynı hatalı çizgi sürdürülüyor.

Muhalifler ‘üst akıl’ diye bir kavram icat ettiler ve iktidarın attığı her adımda onun etkisini buluyorlar.

Kabinede eskinin sertlik taraftarlarını andıran yüzler yok ya, bunu sağlayan ‘üst akıl’ oluyor…

Hazine ve maliye bakanlığının başına Mehmet Şimşek getirildi, eh o nereden geldi, Londra’dan; demek ki, onu da ‘üst akıl’ görevli olarak ülkemize gönderdi…

‘Üst akıl’ hemen her yerde karşılarına çıkıyor.

Daha önce de yazdım: Evet bir ‘üst akıl’ var, ama o dışarıda değil, görünmezliği de yok; atılan bütün adımlar, en baştan bugüne, hep aynı kişinin eseri. ‘Üst akıl’ da o kişi işte…  

Tayyip Erdoğan

Seçimi kazanabilmesi için karşısına seçilmesi zor bir rakip çıkması gerekiyordu; en baştan itibaren onu istedi ve sonunda istediğini elde etti de…

Rakibi, istediği gibi, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Kampanyada ekonomik sıkıntıları, deprem tedbirleri konusundaki iktidarın beceriksizliğini unutturacak bir konuya ihtiyacı vardı; onu da muhalefet ‘beka’ konusu olarak ona kendisi sundu. HDP’nin aday çıkartmamasını, seçimde Kılıçdaroğlu’nu destekleme niyetini çok iyi kullandı Erdoğan ve taraftar kitlesini arkasında öyle tutabildi. 

İlk turda ‘%50+1’ şartını yerine getirebilmede eksik kalan yarım puanı artırma fırsatını da, yine muhalefet, kampanya stratejisini değiştirerek kendisine hediye ediverdi.

Yeni dönemin kabinesini karşı tarafı ters düşürecek biçimde kurmak da yine ‘üst akıl’ın işi; yani Tayyip Erdoğan’ın…

Bu adımı, ortağı MHP’nin ve lideri Devlet Bahçeli’nin karşı çıkmasına rağmen attığı anlaşılıyor. 

Galiba bakan olarak atananlar bile yeni dönemde kendilerinden ne beklendiğini tam anlayamadılar; yeni atanan adalet bakanının Anayasa Mahkemesi kararlarına ve geçmiş uygulamalara rağmen hapiste tutulan TİP’ten seçilmiş milletvekiliyle ilgili tuhaf açıklaması bana bunu düşündürüyor.

‘Üst akıl’ onu da hizaya sokacaktır.

Çünkü kendisinin kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri var ve son seçim öncesini andıracak her şey ‘üst akıl’ın kısa vadeli hedeflerine ters düşüyor.

Muhalifler bu arada ne ile meşguller?

Galiba onlar hala ‘üst akıl’ın kendilerinden beklediği gibi davranmayı sürdürüyorlar.  

‘Üst akıl’ onları da kendi istediği hizada tutuyor.

Türkiye’de son seçimde muhalefetin arzuladığı sonuç alınamadıysa kabahati muhalifler kendilerinde aramalılar.

Böyle diyorum ama futbolda kaybedenler kendilerini hesaba çekiyorlar mı da siyasiler bunu yapsın?

Burası Türkiye.

ΩΩΩΩ

Reklam

24 YORUMLAR

  1. otokrasi var mı yok mu? seçimle değiştirmek mümkün mü? kendimizi kandırmaya devam. ırak, Libya, Suriye, Macaristan, Rusya degistirebildi mi? dini siyasete alet edildi mi? belediye seçimleri istisna ve genel seçimlerle aynı değil. doğu ülkesiyiz bu en realist yaklaşım. muhalet sadece seçime girmek için var, kazanmak için değil. karamsarlık için yazmadım bunları. klasik solculuk olsun diye de yazmadım.

  2. ARKA KAPI RASYONELLİĞİ !
    İddia o ki, dün MB doları baskılamak için 2,5 milyar dolar satmış.
    Yani bir günde 2,5 milyar dolar.
    Yani bir günde Atatürk Barajı parası.
    İddia.
    Ancak yalanlamadı.
    Rasyonellik bu mu?
    Rasyonellik aynı zamanda “şeffaflık”değil mi?
    Arka kapı demek aynı zamanda keyfilik değil mi?
    Bir günde 2,5 milyar dolar harcıyorsun.
    Yine de rekor artışla karşılaşıyorsun.
    Bu ne demek?
    “Ne balata kalmış, ne de kampana” demek değil mi?

  3. Sayın yazar
    Sizde o saydığınız yazar çizer gurubunun içindeydiniz, sanki yeni gelmiş gibi konuşuyorsunuz. Üst akıl diyorsunuzya topunuzu bir kazığa bağlamış. Düğümler karışık ipler karışık velhasıl durum karışık. Mecburen çekeceksiniz.
    Geçmiş olsun.

  4. Damadın, Nabatinin, Ekonomiyi öve öve bitiremiyorlardı şimdide o uygulamalar yanlış olduğunu söylüyorlar. Hangisine inanalım.
    En iyisi Ahmet gibi yapalım Reisin bi bildiği vardır Diyelim kendimizi uyutalım. 🙂

  5. ŞİMŞEK Mİ ? KILIÇDAROĞLU MU?
    Sizce;
    –Mehmet Şimşek’in bu koşullarda başarılı olma ihtimali mi?
    –Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kazanma ihtimali mi daha yüksek?
    Bana göre her iki ihtimal de sıfır(0).
    Ancak illâ ki, birini tercih et derseniz Şimşek’i tercih ederim.
    Seçim şoku mudur bilmiyorum.
    Görüştüğüm birçok CHP’li, Kılıçdaroğlu’nun iktidar ile işbirliği yaptığını ya açıkça söylüyor yada ima ediyor.
    Yeni Ekonomi Modeli(YEM) belli oldu.
    Önce YEMleme. Sonra aklına ne geldiyse.
    Apple Türkiyede ürünlerine son bir(1) ayda 3. zammını yapmış.
    Çaya bugün %43 zam gelmiş.
    Yıllık enflasyon %39 imiş!!!

    • Uzun zamandır dünya devletleri yeri dünya düzeni öncesi hareketliliğe odaklandığı ve hareketlilik için de konumlandıklarını düşünüyorlarsa eğer (ki bana göre böyle düşünmeleri normaldir’) o zaman niye iktidarı destekliyorsunuz diye eleştiremeyiz.

      Fatımi Halife’si iç çatışmalarla sarsılan devleti kurtarabilmek için ordu komutanını vezirul cuyuş yanı tüm sivil ve askeri idari yettilerle yetkilendirip kendisi sadece sembolik dini lider kaldı. Devletin hükümdarı iken fili hükümdarlık vezirul cuyuş olarak atanan ordu komutana geçti. Erdoğan’ın sözcüsü ve baş danışmanı İbrahim kalın Fatımi devleti çalışmaları ile bu fikri ileri sürerek tüm yetkileri Erdoğan’a ve devlet çatısı altındaki herkesin de Erdoğan’a biat etmelerini sağlamaya çalışma politikaları yeteri kadar açık değil mi. Abdullah Gül “herkes Erdoğan’a yardımcı olsun” derken bu politika gereği söylemiş olmalı.

      • Siyasal islamcılarda muaviye’den bu güne kesintisiz aktarılan bir siyasi akıl olarak siyasal bir miras var. Muhalefette ne var? “CHP’nin tarihi mirası Atatürk’ten geriye gitmez” Atatürkçülük de devletçiliktir ve devletin başı da Erdoğan’dır. Normal karşılamam bundan dolayı. Atatürk öncesi up uzun bir boşluktan sonra yani abbasi ve Fatımi tebası Türklerden öncesi var ama türkün islam dönemi yok. Tarihi birikimden kopuk CHP’nin siyasal islamın mirası karşısında üstelik islam coğrafyasında hiç bir şansı yok. Atatürk dönemi aynıyla Türkiye’de bir daha yaşanması mümkün değil. Bunu kabullenip İslama asırlarca bayraktarlık yapan Türklere odaklanmaları şart.

  6. “onu da muhalefet ‘beka’ konusu olarak ona kendisi sundu”
    hdp/kandil ortakligini kastediyor yazar

    gulmemek elde degil..

    bu akli matematik hesabiyla muhaliflere tavsiye edenlerden biri de yazarin kendisi idi.

    hesap ortada idi yazara gore de fondas medyanin amigolarina gore de

    ama tutmadi. tutmucak duaya amin dediler koro halinde..

    aday da yanlis imis peki de niye ciki cikmadi hemen hicbirinin taki husrana ugrayana kadar ?

    kk nin hunerlerini okuduk secim gunune kadar ..

    ha birde karpuz gibi ortada olan kandil ile ortakliklarini kamufle etmek icin son reddede “montaj” diye zirvalamalarini..istisnasiz muhalefetin medya amigolari ile tamaminin ortak rezilligi oldu

    sanki kk degil de baska bir sarlatan oglu ile ciksalar kazanacaklardi..

    turkiye yuzyilin depremi gecirdi bu secimler ise yuzyilin siyasi depremi oldu chpkk icin

    uzulmeyin sunun surasinda 2028’e ne varki alti ustu koca bir 5 yil
    goz acip kapayincaya kadar gelir gecer 🙂

  7. 1970’lerden beri bu ülke ve bölge üzerine birçok plan oyun kurguladılar. İhtilal yaptılar tarikat cemat peydahladılar terör hortlattılar..
    Hepsinde de ne oldu:
    -kardeş kardeşe düşman oldu
    -komşu komşuyu kırdı (inanmayan baksın Bosna’ya. İran Irak savaşına. Irakta birini ajan yapıp aynı kişinin tüm sülalesini katlettirenlerin şimdi senin yurdunda ne yaptıklarına. Suriye’lileri niye kendi yurdundan kovup petrole kimin çöktüğüne)
    -40 yıldır başımıza bela edilen terör müsibetinin kaç can aldığına kimse bakıyormu acaba????
    -Bütün bunların ekonomik olarak kaç paraya mal olduğunu hesaplarızda. insan hayatı olarak saymaya kalkan olursa da şaşırmayın derim çünkü halkımız bir acaipleştirilmiş!!!
    Son tahlilde:
    Siyaset tepesini ele geçirdiğini DÜŞÜNEN BİR TAKIM SİYASETÇİ GÖRÜNÜMLÜLER;
    “Vekil seçerken!
    Aday seçerken!
    Pm myk ya adam seçerken!
    Danışman atarken!”
    Seçmeninize (en azından üyelerinize)
    Sordunuzmu????🤔☹️
    NE HALİNİZ VARSA GÖRÜN ŞİMDİ DE😡

  8. Mansur yavaş aday konsaydı onların c planıda vardı bu sefer kürtlerin oy vermemesi için söylemi olacaktı.

    Ekrem İmamoğlu fark atardı onuda, Bir şekilde diskalifiye yolunu seçerlerdi. Kılıçdaroğlunu istiyordu o zemini oluşturdu oda oldu.
    Kılıçdaroğlunu tanımayan veya yanlış tanıyan çoktu Şimdi halkın çoğunluğu dürüst olduğunu tanıdı. Kılıçdaroğlu %1-2 öndeydi Siyaset Mühendislikle o farkı kapattı. Kılıçdaroğlu daha çok halkın içine girmeli. Komplo Teorisi aramayın. Yurt dışı oy kullananlarda arttı, Neden Erdoğan zor durumda diye Sandığa giden çok oldu. sandığa gitmeyenlerde %5 oy Kılıçdaroğlunun oyları.(1.tur %89—-2.Tur %84 sandığa katılım.)

    FIRSATLARI KAÇIRIYORUZ

    Doların Yükselişi ile İhracatcı mal satabilir Düzeye geldi, Turizm zamanı geldi Döviz yüksekliği ile Ülke tatil yapılabilir Düzeye geldi.
    Yaz mevsimindeyiz Tarla ürünleri ile ucuzluk olacak.

    Hükümet Benzine Zam yaparsa Herşey benzinle taşınıyor Ürünlere büyük zamlar gelir yine fırsatı kaçırırız. Hükümet Benzine İyi zam yapmaya başladı. Yukarıda ki saydıklarımla Merkez bankası Döviz toplayacaktı fırsatı kaçırıyor.

    • Mevcut sistemin böyle sürmesini isteyen üst akıl Erdoğanın çevresi. Bunlarda çok para var. bu şatavatı bırakmak istemiyorlar.

      Seçimden evvel su isteme olayı var orda bakarsanız Erdoğan çökmüş doping iğne yapıyorlar her halde o zaman 1-2 saat kendine geliyor.
      Hakan bayraktar ve özel şirketlere parayı bastırıyorlar Danışmanlık alıyorlar. seçime 1 sene kala youtube video reklamları verdiler.
      klasik videoyla herkese ulaşaman youtube algoritmayla 20 yaşına 30 yaşına ,emekliye gibi herkese nabza göre şerbet verdiler.

      Ekrem imamoğluna şu an dokunmazlar psikolojiyi iyi biliyorlar hapse atarsalar kahraman olur yerel seçimden sonra bir şeyler yapabilir.

      Şimdiden hazırlanıyorlar, Anayasayı Değiştirmek istiyorlar %50+1 istemiyorlar Erdoğan seçimde yok
      Yeni gelen kuvvet komutanı Hulusi Akarın uygulamalarını Beğenmiyor. Kara, hava ve deniz komutanlarıda anlaşamıyor Hulusi Akarla.

      BUNLAR Çok Para bile olur Muhalefette yok.

  9. CHP değişti mi?
    Halk bu soruya “Hayır” cevabını verdi.
    CHP değişmedi.
    “Değişmeyen tek şey değişimdir” diyen Herakleitos’u haksız çıkarırcasına “Her şeyin aynı kalması için her şeyi değiştirdiler.”
    Bilhassa seçimden sonra gördük ki “CHP zihniyeti” yine bildiğimiz gibi.
    Tek adam, parti içi oligarşi, kurultaylar, ayak oyunları, halka rağmen halkçılık vs.
    Bugün yeniden “değişim” konuşuluyor.
    Sonunu bildiğimiz hikayenin tekrarına şahitlik etmek üzereyiz muhtemelen.
    Karl Marks’ın “Tarihte her şey iki defa yaşanır. İlkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak” şeklindeki meşhur tespitini tam burada hatırlamamak ne mümkün…
    Olması gereken bu değişim anlayışının değişmesidir.
    Ya da belki Herakleitos yanılmıştır.
    Aslında hiçbir şey değişmiyordur.

  10. Aman aman iyi saatte olunlar !
    Ben en iyisi bir fıkra anlatayım.
    Zamanın meşhur gazetecisi Ahmet Emin Yalman , komünizm suçlamasıyla mahkum edilir ve Elazığ hapishanesine konur.
    Bir süre sonra yanına bir köylü vatandaş verilir .A.E.Yalman ,bu kişinin istihbarat görevlisi bir ajan olmasından şüphelenir , onu izlemeye başlar .
    Ancak durumun düşündüğü gibi olmadığına emin olduktan sonra adamla konuşmaya çalışır ,
    –Hemşerim , geçmiş olsun ! Hayırdır, senin suçun neydi ki ceza aldın !
    Zavallı adam , boynunu büker , kısa ve kestirmeden cevap verir,
    –Vallah begim ,ben bilmirem, anayasoyu tangır tungur etmişem ! (Tağyir ve tebdil suçu )
    Bizim anayasoyu da tangır tungur edirler, eme heç kimse bakmir !

  11. Hiçişleri Bakanları… 40 milletvekili kaptırıp da kendileri milletvekili bile olamadılar. Siyaset tarihi böylesine yanılan bir “hesap adamı” görmedi. 28 Mayıs’ta Allah ülkemizi hesap-kitap bilmeyenlerden korudu.

  12. Türk siyasetinde devlete eklemli partiler ancak hayat bulur iktidara ulaşma fırsatı elde eder. Diğer partilerin böyle bir şansı olmaz. Şans eseri olmuşsa da sonunda devlet o partiyi öyle yada böyle ele geçirir. Şimdi bakmayın Akp’nin devleti ele geçirdim zannetmesine. Devlet onu ele geçirdi. Yarın devlet terkedince de hepsi çil yavrusu gibi dağılacaklar. Bunu defalarca gördük. Ama nedense hala anlamamazlıktan geliyoruz. Bir parti Türkiye’de ancak devlet imkanları ile hayat bulur. Bugün bu kadar çok Akp’liyim diye ortada dolaşan varsa sebebi devletten nemalanmaları. Kimse cebinden çıkarıp bu partilere, eğer karşılığını misliyle almayacaksa, zırnık vermiyor. Parti var çünkü devlet kaynaklarına bağlanmış hortumlar var. Hortumlar kesilince ortada parti falan da kalmayacak. Bu kısır döngüyü ortadan kaldıracak akılcı demokratik bir yöntem uygulamaya karar vermedikçe de bu köhne düzen değişmeyecek elbette.

    • Seçim sonrası ana muhalefet partisinde çok gaflar, absürt olaylar yaşanıyor.
      Aslında kabahat Kılıçdaroğlu’nda. İstifa etmemesi utanç verici.
      Genel başkanlarının hâlâ koltuğunda oturması CHP’lilerin ayarını bozdu. Bu durumla ilgili gelen eleştirilere doğru dürüst bir savunma geliştiremedikleri için absürt açıklamalar ve kararlar almak zorunda kalıyorlar.
      Biri kaybederse istifa edeceğine şerefi üstüne yemin edip partide önemli bir konuma geliyor…
      Biri Türkiye’yi sadece İzmir’den ibaret sanıp hayaller kuruyor…
      Diğeri de 13 yılda 12 seçim kaybeden Kılıçdaroğlu’nun artık bırakmasını isteyen CHP’lileri resmen AK Partili ve Cumhur İttifakı trolü ilan ediyor!
      Ben böyle koltuk sevdası görmedim!

  13. Muhalefet elbette çok hata yaptı. Ancak ortada anti demokratik bir seçim süreci olduğunu da lütfen görelim. Dün 16 yaşında bir çocuk tutuklandı. Suçu seçim sırasında bir Erdoğan resmine Hitler bıyığı yapmasıydı. Hafiye polisimiz durmamış bütün kameraları inceleyip sonunda çocuğa ulaşmış. Her nedense aylar geçti Sinan Ateş’in ve daha bir çok siyasi cinayetin suçlularına ulaşamadılar. Yani istenince her “suçlu”ya ulaşabiliyorlar. İstediklerini de suçlu ilan edebiliyorlar. Ülkenin anti demokratik, yasakçı, tekelci, tek partici ortamında seçimlerinde ne kadar sağlıklı olduğu çok ama çok tartışılır. Bir yere de varamayız.

    • Hatırlayalım; bir yıl kadar önce “Kılıçdaroğlu aday olmasın” dediğinizi duyduk. Sonra aday olunca “Çok iyi aday” dediğinizi de duyduk. Hatta aranızda kendini tutamayanlar “mücahit, dede, piro” gibi ifadelerle elinden geldiğince yüceltme denemeleri de yaptı. “Bu stratejiyi ancak o kurabildi. Büyük başarı” diyenleri de hatırlıyorum.
      Ama aynı isimler bugün Kılıçdaroğlu’na veryansın ediyor. Koca koca adamlar bir tek küfretmedikleri kaldı. Troller zaten küfür eşiğini de aştı. Neymiş? İstifa etmeliymiş. Bunu dün de söylemiş olsaydınız bir anlamı olurdu.
      Bugün de aynı çizgide olsaydınız ciddiye alınırdı. Bu Kılıçdaroğlu ilk kez seçim kaybetmiyor. Yeni mi aklınıza geldi? Hayır. O nedenle aslında ortada bir hata ya da kusur varsa, ki ben yıllardır tutarlı biçimde var olduğunu anlatmaya çalışıyorum, hepiniz birden sorumlusunuz. Yok öyle şimdi tüm suçu Kılıçdaroğlu’na atıp kendinizi temize çıkarma uyanıklığı. Kimse yemez.
      Kılıçdaroğlu gitse ne olacak? Daha iyisi mi gelecek? Baykal gitti, Gandi geldi de başınız göğe mi erdi? Neler gördü bu gözler? Neler duydu bu kulaklar? Fizikçi Muharrem’den ekmekçi Ekmeleddin’e kadar hepsini denediniz. Yetmedi. Voltran’ı da kurdunuz. 7 tane başkan yardımcısı aday gösterdiniz. Şimdi de “Kılıçdaroğlu gitsin de İmamoğlu gelsin” diyenlere ancak gülerim. Topunuz birden girdiniz. Alayınız aday oldunuz. Zaten denediniz. Yavaş da vardı. İmamoğlu da vardı. Adını saymaya gerek duymadığım diğer genel başkanlar da vardı. Yetmedi, Amerika’sı, PKK’sı, FETÖ’sü hepsi vardı. N’oldu? Kaybettiniz.
      Tespiti doğru yapalım. Sadece siz kaybetmediniz. Adam kazandı. Ve siz bunu anlamamakta ısrar ediyorsunuz. Erdoğan varken ve CHP zihniyeti ortada böylece dururken ister Ali, ister Veli bir farkı yok. Erdoğan kazanır. Siz de sebep-sonuç ilişkisi kurmaya çalışırsınız. Benden söylemesi. Önümüzdeki seçimlere de aynı kafayla gidin. Hep beraber eğlenelim.

  14. Reisi bidaha takdir ediyorum.Aklını , gücünü sanada kabul ettirmiş.Bükemediğin bileği öpeceksin.o kadar.

  15. Üst akılla ilgili bir başka veri de Akşener’in bir gece yarısı aniden kendi başına masadan çekilme kararıdır. Karanlıkta alınmış bir karardır. Parti yetkililerinin haberi yoktur. Üst akıl bu olayın da tam göbeğindedir. Yine o Erdoğan değildir. Türk siyasetinde buna benzer tüm katakullilerin ve alt üst oluşların hepsinde üst akıl (derin devlet) vardır. Derin devleti icat etmiş bir ülke olarak (Wikipedi öyle diyor) bari ona sahip çıkalım. Erdoğan kim oluyor ki üst akıl olsun.

    • Başkan Erdoğan, 21 yılda 17 kere seçime girmiş, hepsini kazanmış.
      Başka ülkelerde örneği var mı?
      Galibiyeti vakur bir şekilde karşılayıp gayet tevazu içerisinde ve barışçı bir dil’le kucaklamak da ayrı bir güzellik oldu.
      Anlatılmaz. Yaşatır!
      Halbuki öbür taraf kazansaydı, neleri yakıp yıkacakları, kimleri asıp kesecekleri listeler halinde hazırlanmıştı.
      Linç özlemlerini 5 yıl ertelediler.
      Eh, 5 yıl sonra Allah kerim.
      73 yıldır seçim kazanamıyorlarsa, elbet bir sebebi var.
      Bir değil, çok sebebi var.
      Ama bilmiyorlar.
      Ve öğrenemeyecekler.

    • Ender bey, beyaz toroslu madamın masayı niye ve nasıl terkettiğini günlerce çarşaf çarşaf yayınladılar, okumadınız heralde?
      Yalnız, masaya nasıl geri döndürüldü onu bilemiyoruz ve hiçbir zaman da öğrenemezsiniz!
      Ama y.okuyanın koltuk altından salladığı dosya da boş değilmiş galiba:)

Yoruma kapalı.