Terörist karanlık bir alanda çalışır.. Uyanık olmakta, tuzağına düşmemekte yarar var..

14
Reklam

İstanbul’da Vodafon Arena’da 39 insanımızı yitirdik…

Ana-babasının çocuğu, ailenin diğer çocuklarının kardeşi, mahallenin delikanlısı-bacısı, birilerinin babası-annesi olan veya olabilecek 39 kişi…

Bütün ülke kayıplarına yanıyor…

İçimiz kan ağlıyor… Kimimiz bu hislerimizi en şiddetli biçimde dışarıya da vuruyoruz…

Ağlamayı bilen bir toplumuz ve ağlıyoruz…

Bazılarımız, gözyaşları çanakları doldursa bile, sadece ağlamakla yetinemez; özellikle de görevi içerisine vatandaşlarını korumak da giren devlet yetkilileri, güvenlik ve istihbarat bürokrasisi…

Tabii bir de bizler…

Olana doğru teşhis konulması için bilgisini ve birikimini toplumla paylaşanlar…

Reklam
Serinkanlı değerlendirmeler

Her kanlı olaydan sonra, eldeki verilere dayanarak, eylemi kim/ler yapmış olabilir.. hangi amaçla yapmış olabilir.. buna karşı ne yapılması doğru olur.. sorularına cevap teşkil edecek yazılarla okur karşısına çıktım…

Sadece ben değil, yazar-okur ilişkisinde sorumluluğu bulunan herkes…

Terör olayları kendine özgü özellikle taşır: Terörist karanlık bir alanda çalışır. Özel hayatında karıncayı bile incitemeyecek bir insandan tanımadığı yüzlerce kişinin kanını dökebilecek bir canavar yaratılan bir alandır bu. Dışarıdan bakıldığında anlamsız gelebilecek bir eylem için kendi canının feda edilebildiği bir alan.

O sebeple, dünyanın en gelişkin teknolojik cihazlarına sahip olan, en titiz eğitim uygulayan, en gözü açık istihbarat örgütleri bile, kurdukları muhbirler ağına rağmen, kanlı eylemleri engellemede ciddi sorunlar yaşarlar…

Kimsenin alnında “Ben teröristim” yazmadığı için…

Onun için, dünyadaki bütün istihbarat ve güvenlik birimleri, çok zor olmasına ve çoğu kez başarısız kalınmasına rağmen, önleyici tedbirleri önemserler…

Bizde de başka ülkelerde de, her gerçekleşmiş terör eylemine karşı, çoğunu bizlerin duymadığı birkaç boşa çıkarılmış eylem vardır.

Eylem olur, ardından bu defa başka zorluklar başlar…

Reklam

Terörün ‘karanlık alanda faaliyet’ özelliği yüzünden…

İlk sorulan soru cevaplaması hiç de kolay olmayan sorudur: “Kim/ler yaptı?”

ABD ve pek çok Avrupa ülkesi açısından, 11 Eylül (2001) saldırılarından sonra, bu sorunun cevabı nispeten kolaylaştı. Önceleri ‘el-Kaide’ idi o sorunun cevabı; daha yakınlarda ‘IŞİD’ (DEAŞ da deniyor) oldu.

Özellikle de, fâil/ler, Müslüman veya Ortadoğu kökenli ise…

‘Yanlış kartvizit’ nedir, bilir misiniz?

Türkiye’deki eylemler için öyle bir kolaylığa sahip değiliz; hiç değilse son yıllarda…

Etrafta Irak, Suriye gibi rejimleriyle ters düştüğümüz, İran gibi nüfuz yarışında rakibimiz olan, Batı ülkeleri gibi bizimle hesabı bulunan devletler ve karşılarında ölümüne bir mücadele verdiğimiz PKK gibi, el-Kaide ve IŞİD gibi örgütler var…

Herhangi bir örgüt ölmeye hazır bulabileceği bir veya birkaç militanını çok ses getirecek ölümcül bir eylem için devreye sokabilir, etrafımızdaki devletlerden biri veya birkaçı eylemin rahatça gerçekleşebilmesi için rayları yağlayabilir…

Başka ülkelerde meydana gelen terör eylemlerine teşhis ânında konulabilirken.. Türkiye’de ince eleyip sık dokumak ve ‘false flag’ diye anılan ‘yanlış kartvizit’ tuzağına düşmemek gerekir…

Cinayet romanları ve gerilim filmlerinde olur: Katil, sadece kendisini kurtaracak tedbir almakla yetinmez, yanlış birinin suçlanmasını getirecek sahte kanıtlar da serpiştirir cinayet mahalline…

“Yanlış kartvizit bırakır” diye anlatırım ben bu yöntemi…

İstihbarat dilinde buna ‘false flag’ (sahte bayrak) operasyonu deniliyor.

Özellikle devletlerin istihbarat birimleri ve terör mesleğinde kaşarlanmış örgütler bu alanda uzmanlaşmışlardır…

Gerçek hayatta, uzak ve yakın tarih itibariyle, bu yöntemin pek çok örneği bulunur.

Bir yabancı kaynak, bir kısmı Türkiye’den olmak üzere, fazla uzak olmayan bir geçmişte yaşanmış tam 42 ‘yanlış kartvizit operasyonu’ sayıyor… Hepsi de yetkililer tarafından kabul edilmiş…

Yöntem şudur: Sağ-sol kavgasının yaşandığı bir ortamı düşünün.. Kavgayı daha da ateşlemek isteyenin yapacağı şey, sağda bulunana soldakinin soldakine de sağda bulunanın yaptığını düşündürecek eylemler planlamaktır. Daha önce bir sağcının infazında kullanılmış bir silâhı yine bir sağcıyı öldürmek üzere bir kışkırtıcı ajanın eline verdiğinizde, öldürülen kişinin yakınları ve cephesi, hiç düşünmeden o eylemden solcuları suçlayacaktır…

Kavga da şiddetlenecektir böylece…

Devletler veya devletler namına birileri de bu tür operasyonlar yapar.

Org. Sabri Yirmibeşoğlu; Özel Harp Dairesi başkanıydı..

Org. Sabri Yirmibeşoğlu, Habertürk’e, “Halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Mesela bir cami yakılır. Kıbrıs’ta biz bunu yaptık. Bir cami yaktık” dememiş miydi?

En yaygını ise, bir terör örgütünün bir başka terör örgütünün sırtına kabahati yükleyebileceği türden eylemlerdir.

PKK yapar, ama sizin “IŞİD yaptı” diye düşünmenizi ve ona göre davranmanızı bekleyerek yapar…

Bazen terör örgütleri iz şaşırtmak için birbirlerinden tetikçi/militan da ödünç alabilirler…

[Vatikan Papa’ya suikastı araştırmış, sonunda bu kanaate varmıştı.]

O durumda siz ne yaparsınız?

İnce eleyip sık dokuyacak ve bütün ihtimalleri değerlendireceksiniz.

Akıllı devlet yöneticisi, deneyimli güvenlik ve istihbarat bürokratı öyle yapar zaten…

İstanbul kimin işi?

Bu arka-plana bakıp İstanbul’da 10 Aralık günü, kalabalık bir ortamda kendilerini patlatmak üzere iki militanı göndermiş olan hangi terör örgütüdür, söyleyebilir misiniz?

Yıllardır bu konular üzerinde okuyan, kafa yoran, görüşlerini başkalarıyla paylaşıp onlardan aldıklarını da özümseyen biri olarak, ilk tespitim “Bunu IŞİD yapmıştır” oldu…

‘İkiz saldırı’ IŞİD türü örgütlerin işidir…

Daha birkaç gün önce, IŞİD sözcüsü, Türkiye’yi içeride ve dışarıda kanlı eylemlerine hedef yaptıklarını açıklamıştı…

Vodafon-Arena’da eylemin olduğu günü eksen aldığımızda, onun 24 saat öncesi ve 24 saat sonrasında, Yemen’de, Nijerya’da, Mısır’da yine can alan eylemler sergilendi ve o eylemlerin hepsinin fâili olarak IŞİD ilân edildi.

Endonezya’da ise, bir kadın, kendisini patlatmak üzere hazırlandığı evde kıskıvrak yakalandı.

O da IŞİD namına eyleme hazırlanıyordu.

Hepsi 48 saat içerisinde oldu bunların…

Gerçek farklıymış…

İstanbul’daki eylemi PKK ile irtibatı bilinen TAK örgütü üstlendi.

Devlet de daha ilk andan “Bunu PKK yaptı” kanaatindeydi.

Durum budur.

ΩΩΩΩ

Reklam

14 YORUMLAR

  1. „Terörist karanlık bir alanda çalışır..
    Uyanık olmakta, tuzağına
    düşmemekte yarar var..“

    Bu başlık ve dünkü sağduyu çağrısının ne kadar yerinde olduğunu İçişleri Bakanının „… intikam alınacak“ sözlerini duyunca daha iyi anladım.

    Devlet intikam almaya kalkarsa teröristlerin tuzağına düştük demektir.

  2. En önemlisi beyin zincire vurulmuşsa yapacak birşey yok. Ama ben yine de bazı şeyleri yazayım. Onay için sırada beklesin. Burdaki ve başka yerdeki yorumcuların söylediğini 1980 yılından beridir ziyadesiyle yapıyoruz. Yapılanları şöyle bir gözönüne getiriyorum.
    1.- her saldırıdan sonra, terörü lanetliyoruz ve sabrımızın zorlandığını açıklıyoruz, teröristlerin yaptıklarının hesabını vereceğini söylüyoruz.
    2.- Ölen insanların acılarını yüreklerimizde hissettiğimizi açıklıyoruz, ancak ölen insanların yakınları geçim derdinde iken, ölen insanlar üzerinden politika yürütenlerin nedense onların okuyacak çocukları bile akıllarına gelmiyor. gelse bile, “devlet bunlara yardım etsin” diyorlar. Yani işin türkçesi, gerçek acıyı yaralılar ve ölenlerin yakınları yaşıyor, gerisi laf.
    3.- Her saldırı sonrasında, saldırıyı önlemekle görevli ve görevini yapamayanların hiçbir sorumluluğu olmuyor. İsrail bile bizden daha güvenli bir ülke olabildi.
    4.- Saldırılarda ölen insanların isimleri çeşitli yerlere verilerek bunların isimlerinin yaşatılması ile vicdanımızı rahatlatıyoruz.
    5.- Saldırıdan kısa bir süre sonra olayı unutuyoruz, günlük yaşantımıza devam ediyoruz. Zaten ülke gündemi daha önceki saldırı üzerine yapılması gerekenleri tartışmaya fırsat bile bırakmıyor, sürekli değişiyor, böyle bir fırsat olsa bile, bizim zihniyetimiz buna müsait değil. teröre karşı yapılması gerekenleri 5 gün içinde unutuyoruz.

    Ayrıca, PKK’nın güçlendiği zaman 1984 yılıdır. yaşı ileri olanlar hatırlarlar. yaşı genç olanlara ben hatırlatayım. 1984 insanlara pislik yedirildiği yıllardı. Yani kayyımdan daha fazla baskı vardı. Eğer baskı ile bu sorunu çözmeyi düşünüyorsanız, hem kendi ülkemizin deneyimlerine, hem de diğer ülkelerin deneyimlerine analitik olarak bir bakın. Hangi ülkelerde şiddet ve terör daha fazla.

    Yine ayrıca, sonuç odaklı düşününce, yani sorunların nedenleri üzerine kafa yormazsanız, sorunları çözmek için daha fazla emek, para, zaman harcarsınız. Bu sorun terör ise buna, daha fazla da can verirsiniz.

    Bir zamanlar Tınaz Titizin (kendisi eski bakanlarımızdandır) bir konferansını izlemiştim. Sayın titiz, ülkenin düşünce sistematiğini değiştirmek için “beyaz nokta” isimli bir vakıf kurduklarından bahsetmişti eğer yanlış hatırlamıyorsam. Konferansta, “hızlı nüfus artışı bir sorun mu?” diye sormuştu. Katılımcılar bunun bir sorun olduğunda mutabık olmuşlardı. Sonra sayın titiz, “hızlı nüfus artışını nasıl önleriz?” diye sorduğunda, katılımcılardan birkaç tane cevap geldi. Bunun üzerine Titiz, “bak bu deneysel düşünce. biz böyle düşünürüz.” dedikten sonra, soruyu değiştirerek, “hızlı nüfus artışının nedenleri nelerdir?” diye sordu. bunun üzerine verilen cevap sayısı epey arttı. Titiz bunun üzerine, “bakın, avrupalılar da böyle düşünür. Buna nedensel düşünce denir. Tabii ki deneysel düşüncenin gerekli olduğu yerler de var. mesela merdivenden düşerken ‘neden düşüyorum” diye düşünülmez. Ancak pekçok sorunumuzun çözümü için nedensel düşünme gerekir” diye açıklamıştı. Aklınızın bir köşesinde bulunsun. Belki terör gibi, ekonomi gibi, demokrasi gibi sorunlarımızın çözümü için bu meseleyi kullanmayabilirsiniz ama eviniz su bastığında bile olsa kullanırsanız faydasını görürsünüz.

  3. Cecenistanda saf musluman lari kandiran ve rusyaya kan kusrturan graham fuller (gunu m uzun s a lawrence) nasilki uzaklastirildi rusya etrafindan (feto okullarinin rusya ve turki cunhuriyetlerinde kapatilmasi).
    Demokrasi adina baskalarinin kandirilmasina ve ulkelerin kanabulanmasina izinmi verilsin istiyor demokrasi cigirtkanlari.
    Cecenistan da halk su an 10 yil once sine göre daha huzurlu.
    Demokrasi adina casuslarin insanlari istedikleri gibi kullanip yillarca kaos kan ve korku yaymalarina izinmi vermeli rusya gibi yapip barismi getirmeli
    Demokrasi derken ulkeni degisik guclerin silahli oyun alanina cevirmekmi gerekir.
    Fark ne daesh pkk?
    Aynidegilmi beslendikleri yer
    Lutfen daeshin kim oldugunu nasil dondugunu yazarmisiniz aydinlanalim
    Saygilar

  4. Kur’an faiz, Allah’a ve resulüne savaş açmaktadır. Allah ve resulü deyimi Kur’an’da yargı için kullanılır. Bugünkü fesadın yani terör olaylarının kaynağı faizli düzendir karşılıksız paradır. Faiz sebebiyle bir taraftan çalışmayan insanlar paralarını nerede harcayacaklarını bilemiyorlar diğer taraftan çalışacak insanlar iş bulamıyorlar bulsalar bile aldıkları ücretlere karınlarını doyuracak durumda değildir.
    Çözüm ülkeye faizsiz düzeni getirmektir. Cumhurbaşkanımız bu hususta kararlı görünüyor. Onu orada tutan da budur. Kendisini sarmış olan çevresini aşabilirse, bunu başaracaktır. Terör olayların polisiye tedbirler önlenemediği dünya görülmüştür. İkiz Kuleleri yıkmış ama iki sakallı Müslümana fatura etmiştir. Sermayeyi ekonomik olarak yıkmadıkça terör olayları bitmez. Başını doların esaretinden kurtarmadıkça her konuda fatura başkasına çıkar.
    İlk yapılacak iş Cumhurbaşkanımızın gösterdiği “Altına” dayalı para ve ulusal paralarla ihraç sistemi üzerinde durulacak. İkinci yapılacak Semt kooperatifleri kurarak, yüz lojmanlı apartmanları yapmaktır. Sorunlar ilimle çözülür. Ortaklık düzeni araştırma üniversitesi kurulmalıdır. Burada Batı düzeni ile Kuran düzeni birlikte ele alınıp incelenmeli sorunlara ilmi çözümler bulunmalıdır.

  5. Atılması gereken adımlar üç aşağı beş yukarı belli: Batı’nın terörle mücadele eleştirileri kulak ardı edilecek; PKK, FETÖ, DEAŞ’ın ülke içindeki siyasi ve silahlı tüm yapılanmalarının üstüne kara bulut gibi çökülecek; vatandaş ve yabancı tüm destekçileri adalete teslim edilecek; üç terör örgütünün yurtdışındaki yapılanmalarına yönelik gayrinizami ve nizami mücadele yürütülecek; El-Bab kadar Afrin, Tel Ebyad ve Haseke de terörden temizlenecek; teröre arka çıkan ve silah yardımı yapan Batı ülkelerine karşı yasal süreçler başlatılacak. Halk tüm bu adımlara sonuna kadar destek çıkacaktır.

  6. ABD_AB ülkeleri bize karşı yapılan terör eylemlerine maruz kalsalardı hangi tedbirleri alırlardı?

    Mücadelemizin anahtarı bu soruda gizlidir. Örneğin ABD idamı kaldırırmı?
    AB yabancılara uyguladığı çifte sıtandardı kaldırırmı. JON dündar hainine kucak acarmı.
    Darbeci katil sisiyi kucaklarmı? vb Soruları çoğaltmak mümkün
    Suriyedeki mezalimi alkışlayan batı gerçekten demokratmı? Tek dişi kalmış canavar Iraka, libyaya, suriyeye, Afganistana saldırarak 10 milyon sivili katletti. Şimdiki hedefi TÜRKİYE, Terörle mücadelede son 30 yılın en başarılı bir dönemindeyken geri adım atıp teslimiyetci söylemler düşmanın ekmeğine yağ çalmakdır.

    Bu ülke bize haçlılar tarafından altın tepsi ile sunulmadı

  7. PKK-FETÖ-DEAŞ-DHKPC TERÖR ÖRGÜTLERİNİN YULARI ABD VE AB TARAFINDAN ÇEKİLİYOR.
    Son birkaç yıldır nöbetleşe eylemler yapıyorlar.Toplum olarak birlik ve beraberlik mesajı vererek
    terörün vermek istediği korku ortamını yok etmeliyiz.

    Güvenlik ve istihbarata önem vererek mücadele yoğunlaşmalı, Terör batının ülkemizdeki 100
    yıllık terbiye aracıdır.Anadoluda ki bin yıllık varlığımızı kabullenemiyorlar maalesef bu coğrafya mücadele ile elde tutulan bir coğrafyadır. Yeter ki içimizdeki işbirlikçi beyaz Türkler zaafiyet içinde olup mücadeleyi sulandırmasın.

  8. Fehmi abi, Nedense yazılarından pkk ile masaya oturmamız gerektiğini anlatmaya çalıştığını çıkarıyorum. Hatta bir miktar pkk konusunda ver kurtul görüşün olduğunu seziyorum. Çünkü pkk ile masaya oturmak demek bu mücadelenin bitmesi için bütün isteklerini yerine getirmek gerektiği demektir, bunu yaşayarak gördük. Demokrasi, ohal diyorsunuz , eğer ohal olmasaydı hdp li belediyelere kayyum atanamazdı , güneydoğu bu gün daha kötü bir durumda olurdu. Çünkü kısa zamanda örgütlenip hayatı felç edeceklerdi. İşte sizin insan hakları demokratik haklar dediğiniz şeyleri nasıl suistimal edeceklerini hep beraber görecektik. Batı neden ohal istemiyor neden demokratik haklar konusunda Türkiye ye baskı uyguluyor ? Bence en önemli sebebi içimizdeki maşalarını Gönüllerince kullanamamalarından ötürü. Bence siz kayyuma da karşısınız,anlaşalım oturalım konuşalım diyenlerdenseniz , fakat şunu bilinki pkk bir maşadır ve bu maşa Ne versenizde tatmin olmayacak, maşayı bizim kullanmamız ise artık çok geç ,atı alan Üsküdar’ı geçmiş. Yapılacak şey hep yapıldığı gibi etkili mücadele top yekün mücadele ,psikolojik mücadele , sosyal mücadele ile sindirmek bitirmek ve hiç bir söz hakkı vermemektir. Aynı zamanda Kürt kökenli vatandaşlara haklarını, itibarlarını vermek, onları değilse bile çocuklarını kazanmak için çalışmak olmalıdır.

  9. DURUM NEDİR?
    Makarnalık buğdaya durum denirmiş? Yani pişirmesi kolay, servisi kolay, seveni de çok 15 dakikada hazırla; yiyene afiyet olsun. Yemeyene? Biraz sayın yazar gibi hinterlandınız geniş, kaleminiz kıvraksa olayı istihbarat-komplo teorisi sosuyla bulayıp kıvırırsınız. Biz niçin yememeliyiz? İkisi de terör örgütü, ikisi de cani, ikisi de Türkiyeyi hedef alıyor.
    Öncelikle iki örgütün aynı olduğunu kabul etmiyoruz. Terörizm yönünden değil, amaçları, geleceği, alınacak önlemler açısından. DAİŞ denen (lŞİD de deniliyor) bir saman alemi yakıcılığı büyük olmasa er geç sönecek. Türkiye’deki tabanı kısıtlı ve bölgesel değil. PKK ise 40 yıldır mücadele verdiğimiz bir örgüt.Bir bölgeye hitap ediyor. Ülkemizi bölmek hedefinde.
    Yazar olayı PKK üzerinden alıp DAİŞ üzerine yıkmaya çalışarak nicedir hükumetin olağanüstü hal ilanı ile terörle mücadelesinden vazgeçerek batı direktifleri doğrultusunda adımlar atması yönünde kamuoyu çalışması yapıyor.
    Demokratikleşme yönünde adım atılacaksa bunu muhatabı, karşı yönü HDP ve PKK. PKK nın bu eyleminden sonra güvenlik politikalarında gevşeme beklenebilirmi? Yandı gülüm keten helva.

  10. MEMLEKET İSTERİM
    Memleket isterim
    Gök mavi,dal sarı,tarla sarı olsun
    Kuşların,çocukların diyarı olsun.

    Memleket isterim
    Ne başta dert,ne de gönülde hasret olsun
    Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

    Memleket isterim
    Ne zengin fakir,ne de sen ben farkı olsun
    Kış günü herkesin evi barkı olsun.

    Memleket isterim
    Yaşamak,sevmek gibi gönülden olsun
    Olursa bir şikayet ölümden olsun.
    CAHİT SITKI TARANCI
    ***
    Tarancı şimdi yaşasaydı,Daha neler neler istemezdiki
    Hepimizin,istediği,özlediği,can attığı güzellikleri
    Ve dizeler,uzar giderdi.

      • Problem yok bu sıkıntılı günlerde bu şiiri hatırlatmanız bile iç ferahlatıcı oldu , sağolun , varolun

  11. Ha PKK ha TAK ha ABD, birsey farkedermi?

    Ölen 38 can. Evet devlet aceleci davranmamali. Evet devlet intikam hirsi ile olaya yaklasmamali… Ama Fehmi bey düsman cok ve farkli farkli yönlerden geliyorlar. Dincisinden tutun, dinsizine kadar farkli maskeler takarak can aliyorlar. Yani bu isi PKK yapmadi diye sevinelimmi?

    … Yok yok ne desem gereksiz ve bosuna konusmalar. Amerikasi, Avrupasi hatta Rusyasi ölkemize yön vermek istedigi icin tüm bu terör olaylari oluyor. Yoksa ne Türkiyemiz özgürlüklerinden vazgeciyor, ne de illah OHAL uzansin istiyor. Cennet vatan Türkiyemizde Amerikanin veya Avrupanin dedigi istikamette gitmedigi icin, bombalar patliyor.

    … Rabbim yar ve yardimcimiz olsun. Allah büyük terör olaylarindan ülkemizi korusun.

Yoruma kapalı.