Tarih sona ermiş, ilkel uygarlıklar göze ve dize gelmiş değil miydi? Yeni bir dönem başlıyor…

33
Fukuyama ve Huntington..
Reklam

Avrupa’da son 20 yıl içerisinde yaşananlardan hareketle oluşmuş en keskin kabul, bir Avrupalı liderin bir başka Avrupalı ülkeye askerlerini işgalci güç olarak gönderme kararıyla birlikte yıkılmış bulunuyor.

Terörün Avrupa dışı bir yöntem ve en önemli hedefinin de Avrupa -hatta bütün Batı- olduğu kabulü yıkılmakta…

Bu kabul için filozoflar, siyaset bilimciler, sosyologlar uzun makaleler ve kitaplar kaleme aldılar; politikacılar onu ülkelerinin stratejik doktrini haline getirdiler, kamuoyları o kabulü gözü kapalı benimsedi.

Uygarlık hedefti ve onu hedef alan Avrupa-dışı bir düşünce modeliydi.

‘Medeniyetler çatışması’ kaçınılmazdı ve kendisini 70 yıl boyunca Avrupa’dan uzakta tutmuş bir ideolojiyi sahiplenmiş Avrupalı bir ülkenin ondan kurtulmasıyla ‘tarihin sonuna’ ulaşılmıştı.

Hakim değerleri temsil eden Batı bundan böyle yeni bir tarih yazacaktı.

Soğuk Savaş bir ara dönemdi, şimdilerde Batı’nın ve Batılı değerlerin hakim hale geldiği bir yeni döneme girilmekteydi.

Francis Fukuyama’nın ‘National Interest’ dergisinde (1989) çıktığında çok ses getirmiş ve ardından bir kitaba da dönüştürülmüş ‘Tarihin Sonu’ (The End of History) makalesi yolu açtı; onu Bernard Lewis’in Atlantic dergisinin 1990 Eylül sayısında yayımlanan ‘İslam öfkesinin kökenleri’ (The Roots of Muslim Rage) başlıklı makalesi izledi. Sonrasında, Harvard profesörü Samuel Huntington, Foreign Affairs dergisinde çıkan ‘Uygarlıklar çatışması’ (The Clash of Civilizations?) makalesi ile (1993) konuyu zihinlere iyice yerleştirdi.

Reklam

Adlarını andığım bu makaleler üzerine yapılmış binlerce yayın bulunuyor.

Türkçe de dahil her dilde.

O sayede dünya kamuoyları bir süre sonra başgösteren ve hemen ‘İslam terörü’ adı konulan gelişmeye hazır hale gelmiş oldu.

El-Kaideler, 11 Eylül’ler, IŞİD’ler Batı’nın keskin zaferini kabullenmek istemeyen rakip ilkel bir uygarlığın öfkeli tepkisini temsil eder oldular…

“Terör” varsa Batılı olmayan toplumlar yüzünden vardı.

NATO da 1991 yılında İskoçya’nın Turnberry kasabasında yapılan zirvesiyle birlikte kendini ‘yabancı’ yeni düşmana göre yapılandırdı. Tarihin sonunun geldiğinin ilanına yol açan süreçte ideolojik iflastan kurtulmuş pek çok ülkeyi içine alarak genişledi NATO. Avrupa Birliği, yine aynı değerlendirme ile bir biçimde irtibatlı olarak genişlemesinin sınırlarını belirledi.

Türkiye o sınırın dışında bırakıldı.

[Fukuyama kitabında Suudi Arabistan ve İran gibi ülkeleri ‘istikrarsızlığa mahkum’ görürken, Türkiye’yi farklı değerlendiriyordu. Huntington’a göre, uygarlıklar çatışırken Türkiye ayakta kalanlar arasında yer alacaktı; yaşlı profesör, bu müjdesini duyurmak için ülkemize kadar gelip birkaç konferans bile verdi. Prof. Huntington’u İstanbul’a davet eden bir bankanın düzenlediği konferansı izlemiş, Prof. Lewis’in onur konuğu olduğu bir-iki davette hazır bulunmuştum. Üçlünün içerisinde ülkemizi en yakından tanıyan Prof. Lewis Türkiye’yi diğer ikisi gibi özel bir durum olarak görmüyordu.]

Reklam

Şimdi ne oldu da, itibarlı düşünürlerin bazen birbiriyle çelişkili bulunsa bile sonuçta tamamlayıcılık özelliğine sahip tezlerinin temelinde yer alan “Biz ve onlar” ayrışmasında Batı’ya en olumlu özellikleri, Batı-dışı uygarlık diye tanımladıkları bir başka dünyanın temsilcilerine ise ‘terör’ başta olmak üzere en olumsuz özellikleri uygun görmelerinin artık yerle bir olduğunu iddia ediyorum.

Bu yoldaki düşüncem ilk, Donald Trump’ın tetiklediği sarsıntıyla gözlerimi açmama sebep olmuş ABD’deki ‘evanjelik’ gruplarla belirmişti.

Lewis, Huntington ve Fukuyama’nın üstün değerlere sahip olduğunu belirttikleri Batı’nın en göz alıcı parçası olan ABD’de neşvü nema bulmuş bir ideolojik eğilim, onların başkalarından beklediği türden tepkiler vermekteydi.

ABD’de demokratik sistemin kalbi olan Capitol binasını basmaya ve bu yolla bir siyasi darbe gerçekleştirme arayışına kadar işi vardırdılar. 

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale kalkışması ise kanaatimi iyice pekiştirdi.

Özellikle de, saldırılar sırasında tahrip edilen kentler ve savaşın acımasızlığı karşısında ne yapacağını bilemez hale düşmüş insanlar, bir milyonluk yeni bir göçmen dalgası görüntüleri…

“Suriye gibi” benzetmesinde bulunurken ‘tarihin sonu’ ve ‘uygarlıklar çatışması’, ‘Müslümanların öfkesi’ ile on yıllar boyu gündemi belirlemiş bir kabulün suya düştüğünü fark ediverdim.

Rusya ile Ukrayna aynı uygarlık çevresinden iki ülke. 

Çok uzak olmayan bir zaman diliminde, Almanya’nın, Avrupa’yı askerlerinin çizmeleri altında ezmeye çalıştığı gerçeğini ve o dönemde milyonlarca insanın canına mal olan gelişmeleri unutmuş gibiydik.

Vladimir Putin o dönemi yeniden hatırlattı.

Kabil, Bağdat, Şam ve Trablus gibi kentlerden edindiğimiz tahribat manzaralarının yerini Kiev’e doğru yürüyen 64 km’lik tank konvoyunun yol boyu yarattığı benzer manzaralar aldı.

Hani tarih sona ermişti, hani farklı uygarlıklar vardı ve bunlardan ilkel olanlar ileri düzeydeki Batı’ya karşı savaşmaktaydı? Hani öfkeli olanlar DNA’larına kadar düşmanlığın sindiği bir dinin mensuplarıydı?

İşte Avrupa’nın yamacında, aynı uygarlık çevresinden, üstelik pek çok yönden birbirine benzeyen iki ülke çatışıyor.

[Birkaç yıl önce, herhalde ‘tarihin sonu’nun gerçekten geldiğine inancın yol açtığı düşünce ikliminde, Avrupalı politikacılar Rusya’ya “Sen de bizdensin” mesajını Dostoyevski üzerinden göndermeye başlamışlardı. 2018 yazında, Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yanında Putin, Saint Petersburg’da basın önünde poz verirken, Dostoyevski’nin Puşkin’e ilişkin değerlendirmesi üzerinden Rusya’nın Avrupalılığı iddiasını dile getirmiş; ardından İtalya’nın o dönem başbakanı Giuseppe Conte de aynı alıntıyı İtalyan Senatosu’nda tekrarlamıştı.]

Avrupa uygarlık çevresinden bir ülke -Rusya- aynı çevrenin bir başka ülkesini -Ukrayna’yı- en vahşi yöntemle saldırıya uğratıyor, Batı’nın öndegelen ülkeleri -ABD dahil- bu gelişmeyi fırsat bilip Rusya’yı Putin’den kurtarmak için Rus halkını dize getirmeye yarayacağını düşündükleri sert yaptırımları birbiri ardına devreye sokuyor…

Galiba tarih yeni başlıyor ve uygarlık-içi çatışmalar Batı’yı sarsacağa benziyor.

ΩΩΩΩ   

Reklam

33 YORUMLAR

  1. Son dakika… ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Rusya’dan petrol ithalatını yasaklamak için Avrupa’da ortaklarımızla konuşuyoruz” dedi.

    ABD den önce Rusya ile savaşa girelim diyen ABD boys larına duyurulur

  2. RUSYA BATI MI?
    Fukuyama’nın tezi Sovyetlerin çöküşü üzerine yani tek kutuplu Dünya düzeni nedeniyle oluştu.
    Bu düzenin felsefi temelini atmaya çalıştı.
    Marksist jargon ile burjuva, sosyolojik-siyasi jargon ile özellikle Çarlık dönemindeki etkin aristokrat sınıfa bakarsak Rusya’yı pekâlâ batı görebiliriz.
    Ancak komünizmin kalesi olan Rusya’yı bu yönüyle batı kabul etmemiz mümkün değil.
    Fukuyama da bu şekilde kabul ediyor. Yani Batı’nın rakibinin yenilmesi olarak kabul ediyor..
    Yani Rusya’yı batı kabul edersek temel tez ciddi yara almış olur.
    Şimdiye kadar okuduğum Fukuyama eleştirilerilerinden en doyurucu olanı, Ali BULAÇ’a ait idi.
    Sayın KORU’nun yazısındaki Türkiye ile ilgili tespitler tarihsel olarak doğrulandı.
    Siyasal İslamcıların hakkını yemiyelim. Bu işi bîhakkın yaptılar.
    Yeniden Rusya konusuna gelirsek.
    Dünya hızla Çin ve Batı ayrışmasına gidiyor.
    Bu ayrışmada Rusya ve Hindistan’ın Çin’ yanında yer alması Batı’nın herşeyiyle mağlubiyeti demektir.
    Batı’nın bu iki ülkeden en az birini yanına mutlaka alması gerekir.
    Şu anda Rusya’yı yanına alabilmenin tek yolu
    “en kısa zamanda” Putin’in (Rusya’nın değil) mağlubiyeti.
    Kısa zamanda dememin nedeni, iş uzar, Rus halkı da çok ciddi zarar görürse, kazanılacak zafer Pirus zaferi olur.

    • Özellikle emekli amiral generallerden duyuyorum tek kutuplu çift kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçiliyor türü yorumları, bunlara göre dünya tersine dönüyor herhalde. Zaten çok kutuplu dünyadan iki kutuplu dünya düzenine geçildi 2. dünya savaşımda. SSCB nin dağılmasıyla fiilen tek kutuplu dünya düzeni işlese de hukuken böyle bir şey söz konusu değil. Bu gün ise iki kutuplu hukuki füzen yerini çok kutuplu fiili düzeni zorluyor, kriz de bundan çıkıyor. Şimdi yeni bir hukuki düzen kurulacak ama bu tek kutuplu bir düzen olacak. Yeni düzenin lideri ya Çin ya da batı merkezli olacak. Bu yeni düzenin olmazsa olmazı Rusya değil, kritik önemde olan müslüman dünyası. Batının farketmesi gereken gerçek bu. Çin bunun tam olarak farkında olmasa da müslüman ülkelerdeki nüfuzunu gittikçe artırıyor.

      • MÜSLÜMAN DÜNYASI MI, HAYAL DÜNYASI MI?
        İster topla, ister çarp.
        Şeytan çarpmış haliyle, metaverse dünyası bile daha gerçekçi.

  3. “Ender
    5 Mart 2022 At 20:13
    Bir AB yetkilisi şu anlamda şeyler söylemiş. Biz bir barış oluşumuyuz. Rusya’ya karşı savaşçı bir tutum almamızı beklemeyin. İster istemez hak veriyorsunuz. Çünkü AB’nin bir ordusu yok. Savunma sistemi yok. Nasıl Rusya’ya savaş açsın.”

    “Yahya Özal
    4 Mart 2022 At 22:04
    Virgülüne dokunmadan kopyala yapıştır olarak “Bir AB yetkilisi şu anlamda şeyler söylemiş. Biz bir barış oluşumuyuz. Rusya’ya karşı savaşçı bir tutum almamızı beklemeyin. İster istemez hak veriyorsunuz. Çünkü AB’nin bir ordusu yok. Savunma sistemi yok. Nasıl Rusya’ya savaş açsın.” diye yazabilen birine Allah selamet versin.”

  4. Bu gune kadar Ukrayna savaşı konusunda Rus halkının ne düşündüğü hakkında hic bir yerde bir açıklama görmedim.
    Bir karara varabilmek için
    bence bu konunun açıklığa
    kavuşması gerekir ; tabii ki bu nasıl olacak , o da ayrı bir konu

    • Anlatılanlara ve haberlere göre Putin savaş sözcüğünün kullanımını yasakladı ve savaş görüntüleri sansürlenerek veriliyor. Kayıplar da Rus halkından saklanıyor. halka Ukrayna’da 2-3 hafta sürecek bir barış kalkanı operasyonu gerçekleştirdiklerini ve hali hazırda Ukrayna askeri alt yapısının tamamına yakınını imha ettikleri ve kritik aşamayı geçtikleri açıklamasını yapmışlar. Ukrayna taraflarında bir kaç bölgede yaşanan protesto gösterilerinin dışında halk putini destekliyor, Rusya sınırları dışında da toplu destek gösterileri var. Balkanlar’da bazı bölgeler Putin’e destek gösterileri düzenledi.

      Moskova ve batı şehirlerinde yaptırımların etkisiyle halk yoğun olarak alış verişe yöneldiği söyleniyor.

      • Baran bey, eğer şerefsiz/satılmış değillerse her rus zaten putini destekliyor, yalnız ukrayna taraflarında bir allahın kulu putini ve rusyasını desteklemez, ha slav ülkeciklerindeki ırkçı gruplardan sempatizanları mutlaka vardır!
        Her gün gözümün önünden geçen kucağında çocukları, yaşlısı genci bütün ukraynalıların yüzlerinden iman ve vatan sevgisi okunuyor, slava ukrajna!!!

        • Putin’e büyük şehirlerde tepki,kırsalda ise destek olduğunu Rusya’dan değerlendiren uzmanlar söylüyor. Almaatı protesto ediyor.

  5. Sayın Koru ,
    Her üç yazarında fikirlerini hiç bir zaman kabul etmedim. Teknolojik gelişme insanın çalışma hayatını kolaylaştırmıştır ve refahını arttırmıştır , ancak insan ilk yaratıldığı gündeki gibi duygulara sahiptir. İnsan yeryüzünde rahatının peşindedir. Ancak , Birinin rahatı bir diğerinin rahatsızlığı üzerine kuruludur. Eşiniz hanımefendi saatlerce yemek yapar vaktini mutfakta geçirir , on beş dakikada afiyet ile yer çoğu zaman eline sağlık bile demeyi ihmal edersiniz sonra bulaşıkta O nun görevidir. Tanıdığım nisai taife arasında en iyi anamı , sonra bacımı , sonra eşimi bilirim. Hiç biri yeryüzünde Allah ın hakimiyeti erkeğe vermesine razı değillerdir. Resulu Kibriya dan başka ev işlerinde eşine yardım eden erkek bilmedim ahir ömrümde. Azgın nefsler tatmin olmamakta hep daha daha demekteler. Kıt kaynakları sonu gelmez ihtiyaçlara ne kadar optimum paylaştırılırsa paylaştırılsın her zaman bir gayri memnun kitle olacaktır. Bu da çatışmaların temel sebebidir. Allah ın düzeninde bu böyledir. İnsanlık evrim geçirmiş falan değildir. Sadece Allah indindeki bilginin bir kısmını lütfedip vermiştir.
    Fınlandiya da yaşayan dünyanın en mutlu insanları , AB nin en pahalı alkölünü almamak için Helsinki den Tallin e giden feribotlara akın etmekte, sahilden 20 km açılınca açılan free shop lardan aldıkları alkol ile demlenmeye başlamakta , feribot Tallin e yanaştığında bir tek yolcu gemiyi terketmemektedir. Dün, Ukraynalıların yanında savaşmaya giden bir Finlandiya askeri haber olmuştu. Acaba bu kişinin hangi duyguların tesiri altında bu eyleme kalkıştığını biliyormuyuz?
    Moslow yan ihtiyaç hiyerarşisinin ikinci sırasında güvenlik ihtiyacı yer alır. Bu fiziki güvenlik , sosyal güvenlik ve uzun dönemli güvenlik olarak değişik kategorilerde yer alır. Sizin ne yaptığınız değil , karşının bunu nasıl algıladığı önemlidir. Varlığına bir tehdit algılarsa tabi ki gereğini yapacaktır. Ya saldıracak , tehdidi bertaraf edecek ya da savunma şartlarını arttıracaktır. Ama her durum da bir eylemi olacaktır. Dinamik bir dünya da yaşıyoruz. Dönmeye devam ediyor.

    • Melik bey “Dün, Ukraynalıların yanında savaşmaya giden bir Finlandiya askeri haber olmuştu. Acaba bu kişinin hangi duyguların tesiri altında bu eyleme kalkıştığını biliyormuyuz?” diye sormuş;
      Ukrayna da alkollü içkiler daha ucuz olduğu için değildir elbette:)

  6. Ender Beyin , dünkü yorumumla ilgili açıklamasına, vakit geç olduğu için cevap veremedim , bu güne kaldı .
    Evet, sizin de belirttiğiniz gibi AB aslında bir iktisadi ve siyasi bir güçtür ,doğrudan kendisine ait bir askeri gücü yoktur , bu bakımdan bir barış topluluğu olarak görülebilir.
    Dolayısıyla Ukrayna savaşında biraz da bu nedenle elikolu bağlı kaldı diye düşünülebilir .
    Ancak burada gözden kaçan bir nokta var ; hemen hemen bütün AB ülkeleri NATO üyesidir ve NATO bünyesinde hepsinin de kendine göre silahlı kuvvetleri mevcuttur , bu durumda zaten ayrıca bir askeri kuvvet bulundurmasına da gerek yoktur.
    Üye ülkeler NATO emrine tahsis edilmiş bu kuvvetlerini , durum ve şartlar gerektirdiği taktirde tek başına ve müstakilen de kullanabilir ; nitekim Falkland savaşında İngiltere öyle yaptı .
    Dolayısıyla Ukrayna savaşında , baştan itibaren ,AB nin dik durmayışı , elini taşın altına sokmayışı, pasif kalması, başta askeri konular olmak üzere hiç bir konuda etkili ve ciddi bir
    gayret göstermemesinin mazereti olamaz , olması da düşünülemez !
    Bunlar ayrıca gafil de avlandıkları için maalesef bu konuda çok yetersiz ve pasif kaldılar , ancak Put’in işgale başlayınca akılları başlarına geldi ve ondan sonra başta tanksavar ve uçaksavar roket/füzeleri olmak üzere yardım ve destek vermeye başladılar ama çok geç kaldılar .
    Sonuç olarak Ukrayna ; AB nin bir üyesi olsaydı , AB de daha etkin ve aktif olabilseydi muhtemelen bu duruma düşmeyebilirdi , Rusya da bu kadar pervasız bir şekilde hareket
    edemezdi .
    Şu bir gerçek ki Put’in Batı dünyasının zaaflarını, korkularını , düşüncelerini baştan itibaren yani yıllardan beri çok iyi değerlendirdi ve maalesef yerinde ve zamanında da kullandı !
    Selamlar, saygılar efendim

    • Ben de yazarımız gibi düşünüyorum. Bu Putin’e kurulmuş bir tuzak. Maalesef Ukrayna arada zarar görüyor. Putin ve benzeri diktatörler dünyanın başına bela ve mutlaka temizlenmeleri gerekiyor. Rusya gibi nükleer güçlerle doğrudan savaş yapamazsınız. Diktatörleri içerden bitirmek zorundasınız. Deliler ve ne yapacakları belli olmaz. O yüzden muhalifleri destekleyeceksiniz. Doğrusu da o.

  7. Tanrılar kendi mızraklarını çıkarmış yoksa kendileri mi savaşacaklar aralarında? Maşa kullanma devri bittimi acaba?
    İnşallah!…
    Dinler bitti mezhepler savaşı mı başlıyor da biz mi bilmiyoruz acaba sorusunu soramıyorum cevabını verecek kimse yok!
    Petrol! D.gaz! Emtea!..
    Başka ne ola?
    Ha birde filler tepişirken!..??
    ?? Keşke fareler çekse sadece!
    Çocuklar!.. yeni nesiller!…
    (Ne dinleri, ne mezhepleri, ne renkleri.. 10 çocuğu bir odaya koy, bilemezler ayrıyı gayrıyı oynarlar birlikte oyunlarını…
    Taa ki ebeveynleri kapıdan girinceye kadar!???).

    • “Dinler bitti mezhepler savaşı mı başlıyor da biz mi bilmiyoruz acaba sorusunu soramıyorum cevabını verecek kimse yok!”

      Nasıl yok, 40 senelik ilkokulluyum, bende bile var bu sorunun cevabı. Siz ehlinden arayıp bulun, bulamazsanız ben yazarım:)

      • Mezhepler değil de kiliselerin savaşı belki;
        çünkü ukrayna ortodoks kilisesi moskowa kilisesinden ayrıldı ve türkiyenin de izniyle fener patrikhanesine bağlanabildi, bu da ipleri koparmaya yetti tabii…

  8. Etme bulma dünyası.eli kanlı batı bir bedel odemeyecegini zannediyordu.Yillarca müslüman kanı akitanlar yakıp yikanlarin hesap odeme vakti geldi.Artik batı toplumu evinde rahat uyuyamiyacak.Sirada diğerleri var pandoranin kutusu açıldı artık

  9. Batı uygarlığı bir özgüven patlaması ile tarihin sonunu yazdığını düşündü bir süre. En tepedeyken. Ama bu ne ilk ne son uygarlık bu hissi yaşayan. Osmanlı da Avrupa’yı silkelerken aynı duyguları yaşıyordu. Her uygarlık zamanına göre kendi mensuplarını ileri götürmüş. Batı uygarlığı da insanlığı pek çok alanda ileri götürdü. Demokrasi, eşitlik, insan hakları, hukukun üstünlüğü alanlarında ciddi mesafeler elde edildi. Yeterli olunmayan yerler hala var. Hala dünyanın önemli bir kesimine ulaşılamadı. Ancak sonuçta batı hala insani anlamda Çin’den Rusya’dan ve diğer diktatörlük ve otokrasilerden çok daha ileride. Bugün insanlar batıdan doğunun diktatörlüklerine koşmuyorlar. Tersi oluyor. Çin hala Türkleri esir kamplarında çalıştırıyor bu zamanda. Böyle bir durum batıda yok. İnsanlar bu gerçekleri göz önünde tutarak durumlarını ve taraflarını belirlemeli. Körü körüne batıya küfretmenin ve insanları bu hislerle yönetmenin bir faydası yok. Sadece başımızdaki otokratların güç tahkimine faydası var. İnsan olarak buna değil, daha huzurlu, daha refah, daha özgür bir ülkeye ve dünyaya ihtiyacımız var. Bunun için batı ile ilişkilerimizi güçlendirmeli, ortak paydada birbirimize yardımcı olmalıyız. Dünyanin gerisini kazanmalıyız. Bazıları için, özelikle kendi uygarlığını diğerlerine üstünlük için kullanan faşist ruhlular için, hep bir düşman yaratma ihtiyacı vardır. Otokrat ve faşist ruhlu insanlar her yerde ve batıda da var. Fakat batının önemli bir çoğunluğu böyle düşünmüyor. İnsanlık için yürekler çarpıyor. Bu insanlarla ortak çalışmak ve karanlık tipleri beraber yok etmek zorundayız. Düşmanlıkların son tahlilde kimseye faydası yok. Düşmanlıklardan sadece içimizdeki soyguncular kazanıyor. Bizden çalarak.

    • ” Osmanlı da Avrupa yı silkelerken aynı duyguları yaşıyordu ”
      72 yaşında at üstünde Viyana önlerine giden birinden bahsediyor gibi değil bu ifade. imparatorluğun zirvesinde iken , hergün Allah a 5 vakit secde edenler de o bahsettiğin kibir olmaz.
      illa bir şey yazmak zorunda değilsin !

      • Kibir olmaz ne demek. İstanbul’daki saraylara şatafatlı camilere baksan yeter kibir var mı yok anlaşılır. Kanuni’nin kendi iktidarı için öldürttüğü kendi çocukları torunlarını liste olarak şuraya yazsan da anlaşılır.

    • Batı uygarlığı da insanlığı pek çok alanda ileri götürdü. Demokrasi, eşitlik, insan hakları, hukukun üstünlüğü alanlarında ciddi mesafeler elde edildi.
      EVET yalnızca kendi insanları için.Digerlerini sömürerek talan ederek öldürerek yalan beyanlarda iftiralarla yaptı bunları .
      Bugün bedel ödeme vakti geldi.ve ödeyecekler.

      • Sadece kendimize baksak yeter. Bugün içinde olduğumuz ekonomik sefaletin, eğitimde, demokraside, adalette, insan haklarında ve her alanda geriliğimizin sebebi batı değil. Tam tersine batıya rağmen. Kendimiz ettik kendimiz bulduk. Batıyı suçlayarak kendimizi temize çıkaramayız. Üstelik biz yüzyıllarca dünyayı sömüren bir ülkenin kalıntısıyız. Dün sömürdüklerimiz de bize aynı şeyi söylüyorlar.

        • Öncelikle bugünkü ekonomik sıkıntıların batı ile hiçbir ilgisi yok onunla ilgili tek kelime etmedim. Yıllarca batı islam alemini ve onlardan olmayanları hor görerek sömürdü.Biz ise gittiğimiz her ülkeye medeniyet götürduk.düne kadar ALLAH rızası için seferlere çıkıldı yoksa bugunkü batının yaptığı gibi
          ganimet için değil.
          En azından ABD nin neden ırak a girdiğini düşün hangi yalanlarla girdi sonra petrol gelirleri ne oldu ? ve halk ne durum da ?????

          • Gittiğimiz yerlerde medeniyet yok maalesef. O yüzden götürmediğimiz de çok açık. Batı sömürgeciliğe sapmak zorunda kaldı, çünkü Osmanlı dünyayı Avrupa’ya kapatmıştı. Yolları tutmuştu, haraca bağlamıştı. O yüzden arkadan dolaşarak dünyaya ulaşmak zorunda kaldılar. Sömürgeciliği temize çıkarmak için söylemiyorum. Elbette kabul edilemez. Ancak bilimde ve teknolojide ilerleyen, bilgiye aç Avrupa yeni yollar bulmak zorunda kaldı. Sömürgecilik bir arıza bu yolda. Kendileri de bunu kabul ediyorlar ve hiç bir şekilde oralara medeniyet götürdük diye bir söylemleri yok.

          • Ahmet bey “Öncelikle bugünkü ekonomik sıkıntıların batı ile hiçbir ilgisi yok…” buyurmuşsunuz da nasıl yok?
            Dünyadaki her türlü servetin, enerji kaynaklarının %80ini abd ve tüm batı ülkeleri birlikte yerken tüketirken, nasıl oluyor da “bugünkü ekonomik sıkıntıların batı ile hiçbir ilgisi yok” diyebiliyorsunuz, biraz açar mısınız?

  10. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bunlar değil miydi müslümanlar arasına fitne fesad tohumları eken, Asya ve Afrikayı maddi manevi sömüren, kendileri de de sefasını çeken… Şimdi çeksinler bakalım cefasını. O kadar ah aldılar. Rabbim yedirir mi? Yesinler şimdi birbirlerini… Umarım müslüman ülkeler bir ders çıkarır da birlik ve beraberlik içinde hareket ederler. Artık anlayana…

    • Okur bey “Bunlar” derken kastınız tam olarak kimlerdir, biraz açar mısınız, şu sıralar kelle koltukta vatanını savunan gariban ukrayna halkı değildir heralde?

  11. Sayın yazarı bunca şaşırtan, uygarlık uygarlık deyip durduğu batı adamının yakın ve uzak tarihinden hiç de haberdar olmadığı anlaşılıyor:)
    Yahu avrupa tarihi tüm zamanlarda kan çanağı gibidir, hiç okumadınız mı?
    Bugün yaşanan vahşette şaşılacak ne var ki!?
    Hatta bu en delikanlıca, mertçe yapılan hafif bir katliamdan ibarettir sadece:)
    Tabii ellerini ovuşturup rus gazıyla ısıtan uyanık ab ülkelerinin üçmaymunu oynama iğrençliğini saymazsak…

Yoruma kapalı.