Sorgulama en tepeden başladı: AK Parti ne idi, maalesef ne oldu?

17
Reklam

AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün partisinin İstanbul il kongresinde konuşurken ilginç bir cümle sarf etti.

O cümle şu: “Yola çıkarken yanımızda kimler vardı; bir de şimdi bakın maalesef kimler var.”

Erdoğan bu sözleri her zamanki gibi önceden yazılmış bir metinden mi okudu acaba?

Bu merakla araştırırken daha ilginç bir durumla karşılaştım: Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanının bu sözü, takip eden gün ve sonrasında, AK Parti’nin muteber saydığı gazetelerde haber yapılmadığı gibi aynı gazetelerin itibarlı yazarlarının köşelerinde yoruma değer de bulunmamış…

AK Parti genel başkanının sözü muhalif sayılabilecek basın tarafından değerlendirildi.

Cumhuriyet gazetesi “Erdoğan’dan MHP’yi kızdıracak sözler” diye verdi cümleyi, T24 sitesi de “Erdoğan’ın dili sürçtü” başlığıyla

Dili neden sürçsün; belli ki, zihni o cümlede ifadesini bulan düşünceyle meşgul.

[Tayyip Erdoğan’ı iyi tanıyanlardan Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak son günlerde köşesinde ‘eski-yeni’ karşılaştırması yapıyor. 28 Şubat günlerinde baskılara karşı birlikte mücadele verdikleri kişileri hatırlatıp bugünün kadrolarında onları ve benzerlerini arıyor ve bulamıyor. Eskiden yaşadıkları ile bugün kendisine yaşatılanlar arasında benzerlikler görüyor.]

Reklam

En tepeler hayıflanma yeridir de

Siyasetin bir özelliği de savrulma alanı olmasıdır. Sabit kademliğe pek rastlanmaz siyasette. Öyle olması için yola çıkılır bazen, yol boyunca trene inen-binenler de itilip atılanlar da olur.

En tepelerde bu gerçek daha fazla hissedilir.

Örnek Turgut Özal.

Turgut Özal da, cumhurbaşkanı olduktan bir süre sonra, bulunduğu yerde uzun süreli kalma hesabının sonucu olarak, geride bıraktığı partisini Mesut Yılmaz’a emanet etmişti. Partisini yeniden dizayn ederken yola birlikte çıktığı en yakın arkadaşlarını gözden çıkarmıştı Özal.

Milli savunma bakanlığı koltuğunda oturan halasının oğlu Hüsnü Doğan’ı azil yoluyla görevden almaya kadar vardırmıştı işi…

Vefatından kısa süre önce ise, artık kendi çizgisiyle hiçbir ortak özelliği kalmamış Mesut Yılmaz’ın başında olduğu ANAP’ın karşısına çıkacak yeni bir parti kurma hazırlığına girdiği biliniyor.

Eski kadroyu yeniden etrafına toplayarak bunu yapmak niyetindeydi Özal

Reklam

O da, herhalde, Çankaya Köşkü’nde bulduğu her boş anda, zihninden “Yola çıkarken yanımızda kimler vardı. Bir de şimdi bakın maalesef kimler var” düşüncesini geçirmiştir.

“Herhalde” diyorum ama aslında öyle düşündüğünü hem o günlerdeki sohbetlerimizden, hem de yeni partiyi kurmak için görüştüğü kişilerin anlattıklarından biliyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan o cümleyi önlerinde ifade ettiği İstanbul ilinin partili delegelerine 1994’ten esintiler de sundu. Yalnız sunmakla kalmadı, onlara bir de sürpriz yaptı: İl başkanlığına 1994 özelliğine sahip, yakın zamanlara kadar Saadet Partisi’nde bulunmuş bir ismi aday gösterip seçilmesini sağladı.

Erdoğan’ın bu tercihi, muteber gazeteler ve itibarlı yazarlar-yorumcular tarafından kendi varlıklarına yönelik bir tehdit olarak algılanmış olabilir. 

“Nereden çıkardın?” diye soracaklara, bugünden başlayarak köşelerinde yazdıklarına göz atın derim.

Tehdit algılaması yapmışlarsa kendilerine hak veririm.

Acaba MHP ve Vatan Partisi yönetimlerinde yer alanlar da içinde ‘maalesef’ geçen o cümleden alınmışlar mıdır?

Ya da, AK Parti’nin il başkanlığına 1994 milli görüşçüsü, uzun yılların Saadet Partilisi birinin getirilmesinden?

Milli Görüş çizgisinin banisi Prof. Necmettin Erbakan’ı anmak için düzenlenen toplantıya katılmasa bile, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzunca bir mesaj göndermesi de onları rahatsız etmiş olabilir mi?

O toplantıya iştirak eden siyasi simaların çokluğu ve orada ifade edilen görüşler ilk yapılacak seçim için tehlikeli bir sinyal olarak görülmüş müdür? 

Erbakan’ın vefatından sonra bile toplayıcı bir muhalif saygın figür olması bütün bu soruları akla getiriyor.

Siyasetin AK Parti odasındaki aynalar

Daha öncesi de var, ama AK Parti’yi bir milat sayarsak onun kuruluş günlerinde ve sonrasındaki içte ve dışta başarılı sayılan icraatların yapıldığı dönemlerinde ön saflarda yer alanlardan bugün pek az kişi kaldı.

Bazıları küstü, bir kenarda gelişmeleri izlemeyi yeğliyor; bir bölümü yeni kurulan partilere lider ve yönetici oldu, geçmişle bugün arasında mukayeselerde ayna işlevi görüyorlar.

Öyle bir ayna var artık kamuoyunun önünde; hatta AK Parti’de varlıklarını azalarak sürdüren eski kadro mensuplarının da o aynaya bakarak hayıflandıklarını görür gibi oluyorum.

“Ne idik ne olduk?” sorusu İstanbul il kongresi sonrasında daha fazla soruluyor olmalı.

Cumhurbaşkanı, AK Parti lideri, onu iyi tanıyanlardan Dilipak soruyor, köklü AK Partililer sormaz mı?

Soruyorlardır.

ΩΩΩΩ

Okuma parçası

Bugün bir okuma parçamız olacak. 

“CHP’nin reklamcısı” diye de anılan Ateş İlyas Başsoy, AK Parti’nin İstanbul il başkanlığına getirilen eski Saadet Partili Osman Nuri Kabaktepe’yi yakından tanıyormuş. “AKP Neden Kazanır, CHP Neden Kaybeder?” adını taşıyan bir kitabı da bulunan Başsoy T24 sitesinde yeni AK Partili Kabaktepe’yle ilgili bir değerlendirme yayımladı.

Okumaya değer. Size nümune kabilinden bir bölümünü şimdi sunacağım, ama siz bir zahmet yazının bütününü okuyun:

“AKP’nin neden kaybettiğini anlattığım sayfalara İbn-i Rüşd’ün altın değerinde bir sözünü eklemiştim: ‘Yumurta içten kırılırsa hayat başlar, dıştan kırılırsa hayat biter’

(Osman Nuri) Kabaktepe, AKP yumurtasını içten kıracak civciv olabilir. 2013’ten beri hiç görüşmediğim için ‘olabilir’ diyorum, 2013 öncesi halini koruduysa kesin olarak ‘olur’ derim.

“Eğer değişmediyse AKP’nin en önemli görevlerinden birine, olabilecek en doğru kişi geldi. ONK AKP yumurtasını içten kırıp, yeni bir hayat başlatabilir; Erdoğan ve Gül’ün yirmi yıl önce yaptığı gibi…”

ΩΩΩΩΩ

Reklam

17 YORUMLAR

  1. Fehmi bey in koyduğu fotoğrafla ilgili yazarın biri şöyle
    demiş.cuk oturmuş
    “””Bu fotoğraf Erbakan’ın zaferidir diyeceğim ama.”””
    Erbakan Hoca, 28 Şubat sürecinde…
    Yapayalnız bırakılmıştı… Hiçbir parti yanına bile yaklaşmamıştı… Alnından terler damlamıştı… Tek başına savunma yapmıştı… Hiçbir odaktan tek bir destek bile görmemişti.
    28 Şubat’ın yıldönümünde Erbakan anmasında…Sekiz ayrı parti bir araya gelmiş… CHP koşmuş, HDP koşmuş… Hiçbiri Erbakan’ı yalnız bırakmamış… Hepsi Erbakan’ın ne yüce bir şahsiyet olduğunu haykırmış… Hepsi Erbakan’a tam destek olmuş…
    İşin içinde “Saadet Partisi’nin oylarını kim kapacak” meselesi olmasa… “Yıllar geçince yaptıkları haksızlıkları fark ettiler, ne güzel” diyeceğim. Ama maalesef o mesele var ve diyemiyorum.

  2. DEMOKRAT VE İLKELİ BATININ GERÇEK YUZU
    BİZDEKİ YALAKA VE İFTİRACILARINA İTHAF OLUNUR .
    ”’Beyaz Saray, Kaşıkçı cinayeti raporunun Kongre’ye sunulmasının ardından bazı Suudi yetkililere yaptırım uygulanırken Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın muaf tutulması hakkında, Washginton’un gerektiğinde Veliaht Prens’e yaptırım uygulama hakkını saklı tuttuğu yorumunda bulundu.””

    • Siz onu Erdoğana söyleyin! Sapık prens Kaşıkcıyi ABD’de değil Erdoğan Turkiyesinde öldürdü! Hemde o işi Erdoğanın polislerine dinleterek güle oynaya yaptı.

      • sizde hiç vicdan ve ahlak kalmamış galiba.
        Çektiğiniz haşhaşinin etkisi ile her türlü şeyi serbestçe yazabiliyorsunuz
        Türkiye dışında hiç kimse işin üzerine gitmedi.
        Türkiye büyük istihbarati sayesinde bütün dellileri 24 saatte ortay koydu ve kararlılkla üzerine gitti.senin anavatanının emperyalleri ise hala olayı örtbas edip veya şantajla Arabistan dan birşeyler koparabilme derdinde.

  3. Guguk kuşları yumurtasını saz kamışçılların yuvasına yumurtluyor ve bu kuşlara büyüttürüyor.
    Saz kamışçılı üç adet yumurta yapıyor. Guguk kuşu yuvanın karşısında sabırla bekliyor. Erkek ve dişi saz kamışçılı yuvayı terkeder terketmez, guguk kuşu derhal yuvaya gelip yumurtalardan birini yere atıp 10 saniye içinde bir miktar büyük yumurtasını yumurtlayıp gidiyor. Saz kamışçılı guguk kuşunun yumurtasını hem çıkartıp hem de büyütüyor.
    Kimisi ulusalcı, kimisi kızılelmacı, kimisi gömleği çıkarmamış milli görüşçü.
    Yumurtlayan gidiyor.
    Bakalım ortaya hangi ucube çıkacak.

  4. Varna Meydan Muharebesinden sonra , savaş alanını dolaşan padişah II . Murat , ölülerin hepsinin çok genç olduklarını fark ederek ,
    – Allah Allah ! Bütün ölüler gencecik insanlar , aralarında hiç yaşlı veya sakallı birisini göremedik ! diyerek hayretini dile getirmiş .
    Bunun üzerine yanında bulunan komutanlardan birisi şöyle cevap vermiş,
    – Hünkarım , aralarında hiç ak sakallı birisi olsaydı bu hale düşerler miydi !
    Herkese selamlar saygılar

  5. Siyaset alanı son derece sıkışmış durumda.
    Daha doğrusu her alanda sıkışmışlık sözkonusu.
    Bunun nedeni ise temel hak ve özgürlüklerin asgari seviyeye indirilmesi. Yani özgürlüklerin de sıkıştırılması.
    Siyasi partiler arasındaki tek fark sadece vatan, millet, Sakarya edebiyatının “dozajı”.
    Yapabilecekleri tek şey hamaset.
    Bu haliyle bu ülke, olumlu hiçbir şey üretemez.

  6. Artık kimi transfer ederlerse etsinler başarılı olmaları çok zor. Çünkü çok ah aldılar. Örnek mi Sayın E. Bayrak’ın bugünkü yazısına bakınız. Gazi bildiğimiz gazi, ülke için uzuvlarını, canını vermiş ama terörist damgası yemiş.
    Bu çatıya giren mücahitler oluyor müteahhit demişti kendileri. Bakalım ONK ne yapacak, ne olacak. Bence sisteme uyacak, aksine barınamaz…

  7. Ak Akçe Geçer Akçe

    Daha önce de yazmıştım. Cumhuriyet tarihinin beşte biri ak parti iktidarında geçmiş, 20 yıl sonra hala ak parti oy kaybetti, kaybediyor tarzı yazıların yazılması bile komik. Siyaset tarihini biraz bilenler gelenlerin gidenlerin normal olduğunu bilir. Tek fark sosyal medyada yüzbin fetöcü trolün algı çalışması. Hesapların yurt içinden mi yurt dışından mı olduğunu gösteren bir işaretin ana sayfaya konulması bu hususu çözecektir.
    Asıl gidenlerin nasıl bir erozyona, fikri dönüşeme uğradıklarına bakmak ibret vesilesi. Dün Davutoğlu ben Atatürkün işaret ettiğim kişiyim mealinde konuşması ne çabuk unutuldu.

  8. Siyasi olarak bir yerlerde hata yapıldığının farkına varılmış mı acaba?
    Yoksa kaybetme korkusu mu başladı? Belli ki durum gerçek ciddi ve hızla irtifa kaybediyor.
    Bunu farkına varılmış ama hatanın nerede olduğunu bulamıyorlar. Her şeyi bir kişi bilirse yapılan hatada o kişi dışında herkes olabilir ama her şeyi bilen kişi asla ve asla hatalı değildir birisi çıkıp da sen hatalısın dediği anada o kişiye sen ne yapıyorsun derler çünkü her şeyi bilen birisine saygısızlık olur…
    Ekonomide, Tarımda, Hukukta, S 400 ve dış politikada yani her alanda yapılan hataları hiçbir kimse söyleyemiyor veya dinlemiyorlar bunun sonucunu da maalesef halk çekiyor.
    Bir çok değerlere o kadar çok zarar verildi ki bu değerlere güven kaybı oldu hep

    Cumhurbaşkanlığı sistemi günü şartlarına uyarlanarak gerçek anlamda uygulansaydı beklide ülkemiz için iyi bir yönetim sistemi olabilirdi ama olmadı uçuracak dediler uçurdu ama uçuruma uçurdu?

    En son örneklerinden biri meb bakanı bir plan yapıyor birisi o planı alt üst ediyor, mecliste bir oylama olacak birisi diyor eller kalkar iner. Ondan sonra nerede hata yaptık diyor kime diyor kocaman bir hiç.
    Asla bir kişi her şeyi en iyi bilen değildir.

  9. Bir gece kaymakamlık ve valilikleri kaldırsanız sabahleyin kimsenin haberi olmaz diye bir görüş vardı. Doğrudur yada yanlıştır mesele bu değil.
    Geçenl hafta Perinçek MHP’ye genel başkan olmaktan şeref duyarım dedi.
    Bir gece, partilerin genel başkanlarını diğer partilerin genel başkanlarıyla değiştirsek bu değişikliği sabahleyin kaç kişi farkeder?
    Yada hangi partide hangi genel başkan farkedilir?
    Yada hangi partide hangıi genel başkan sırıtır yada iğreti durur?

  10. Önce Fehmi Koru’nun bugünkü yazısını okudum…
    Sonra yine Fehmi’nin tavsiyesine uyarak Ateş İlyas Başsoy’un yazısının bütününü bulup okudum…

    ONK yani Osman Nuri Kabaktepe ile
    Prof. Dr. Arif Ersoy’un vefat sonrasında
    Bir TV anma programına beraber katılmıştık
    Kendisiyle ilgili yazılanlar konusunda faydalı olabilir…
    https://www.tvnet.com.tr/ilim-irfan-saati/ilim-irfan-saati-2166421
    İlim İrfan Saati
    TVNET PROGRAMLARI 19 EYLÜL 2020 CUMARTESİ

    • Osman Nuri Kabaktepe hiç tanımadığım biri, Erdoğan’ın “Yola çıkarken yanımızda kimler vardı; bir de şimdi bakın maalesef kimler var.” cümlesini sarfettiği kongrede 9 dakikalık konuşmasını, bir de linkini verdiğiniz konuşmasını dinledim. hakkında bütün bildiklerim dinlediğim bu iki konuşmasından ibaret.

      kongrede konuşan ONK linkini verdiğiniz program da konuşan ONK’nın tıpkı aynısı, hiç bir değişiklik yok yani.

      bir de prof.dr.Arif Ersoy hakkında söylediği şu ifade dikkat çekici; “….cevap arayan değil, çözüm arayan biriydi”. bundan ve devamındaki ifadelerinden benim anladığım; bütün cevapları bulduktan sonra çözüm aramaya koyulan birini anlatıyor galiba.

      kongredeki konuşmasını da aynı anladım ben. yani, bütün cevaplar bulunduğu gibi çözüm yolu da bulunmuş bir tek işi bitirmek kalmış.

      e hadi hayırlısı diyeyim bari!

  11. Yola çıkarken yanlarında olanların hepsımı? Eğer hepsi ise.

    O zaman! İnlerine girdikleri, mallarına
    çöreklendikleri,
    Terörist ilan ettiklerinden bahs ediyor.iyi de bunlar hakkında arşivdeki ağzından dökülen incilerine nasıl bir kulp takacak.
    ×××××
    “Yola çıkarken yanımızda kimler vardı; bir de şimdi bakın maalesef kimler var.”
    ×××××
    Bu konuşması!
    1981 doğumlu olan kızının 1979 da babası için yazdığı not’a benzer bir konuşma, olmuş..
    Aklınca önceden olduğu gibi duygu sömürüsü yaparak milleti kullanacağını zannediyor.

    Erdoğan,koltuğunun sallandığını fark eder etmez
    .eski kurnazlığını hayata geçirmek için ilk adımı gene duygu sömürüsü atarak başlamış.
    Türkiyeyi içerde ve dışarda sıfırladı,şimdi kenarda gezip ortada bulunduğu günlere geri dönmenin ilk sinyal’ini vererek tekrara kullanacağı yetişmış elamanlar ariyor.

Yoruma kapalı.