Son zamanlarda anlamakta zorlandığım konular var [Belki sizler anlarsınız diye yazıyorum]

31
Fotoğraf Wall Street Journal'den..
Reklam

Açık kanalda yayınlandığı için geçen akşam oynanan Türkiye-Hollanda milli maçını çoğunuzun keyifle izlediğini varsayıyorum. Sonuç pekala 4-0 da olabilirdi; iki dakika süren bir gaflet anında rakipten iki gol geldi ve maç ‘Türkiye 4 – Hollanda 2’ sonucuyla bitti.

Dört golden üçünü kaydeden Burak Yılmaz’ın fileleri havalandırdıktan sonraki tavırları benim kadar sizin de dikkatinizi çekmiştir. Gollerine sevinen takım arkadaşları kendisine sarılmak için koştuklarında onu yakalayamadılar; garip el-kol işaretleriyle bir yerlere karşı mesaj vermeyi yeğliyordu çünkü…

Oysa onun yüksek perdeden seslendiği tribünler Korona yüzünden boştu.

Takım arkadaşlarıyla golün sevincini paylaşmak varken boş tribünlere kafa tutmanın gerekçesini anlayamadım.

Bir derdi olmalı golleriyle konuşmasına alıştığımız mahir oyuncunun, ama ne?

Anlamadığım işler son zamanlarda giderek artmaya başladı.

AK Parti kongrelerinin tıklım tıklım ve lebalep olmasını anlamadım 

Maçtan bir önceki anlamadığım konu AK Parti’nin büyük kongresiyle taçlanan kongre gösterileri…

Reklam

Lebalep ve tıklım tıklım sözcükleri kullanılarak övünülen kongreler iktidarın Korona ile mücadele üslubuyla taban tabana zıttı. Hepimizden maskeli ve mesafeli davranış bekleniyor tam bir yıldır; oysa tıklım tıklım kongrelerde insanlar lebalep (bu sözcük ‘dudak dudağa’ anlamına geliyor) oturuyorlar.

Kongre yapılan illerden birinde yaşayan bir tanıdığım o ilin AK Parti kongresine gitmiş, ardından yalnız kendisi değil çevresindeki bütün insanlar ve komşuları yataklara düştüler. Bazısı bayağı ağır da geçiriyor hastalığı…

İl kongrelerini tıklım tıklım yaparak, sonra büyük kongrede sadece salonu lebalep doldurmakla yetinmeyip dışında da binlerce insanı toplayarak kime ne mesajı verdi AK Parti?

Evet, anlamadığım konu bu işte.

AK Parti tabanı, hiç değilse çekirdek taban, hastalanmayı bile göze alacak kadar lidere bağlı; mesaj onlara olamaz. AK Parti muhalifleri, kongrelerdeki kalabalığı görünce, AK Partili olacak değil. AK Parti’ye oy verdiği halde sonradan savrulmuşlar kalabalığa bakıp yanlış yerde durduklarını anlamış olmadılar; bunu da öyleleriyle görüştüğüm için biliyorum.

O halde kimeydi mesaj?

Görüştüğüm bir dost, “Mesaj filan yok” dedi ve ekledi: “Liderler kalabalıkları seviyor ve coşkuyu sürdürmek için kendilerine kalabalıkların vereceği doping gerekiyor…”

Herhalde öyledir; Korona günlerinde olduğumuz için tam anlamakta zorlansam da görüşüne itibar ediyorum.

Reklam

Ekonomik tavsiyeyi de anlamadım

Kongre konuşmasında AK Parti liderinin vatandaşlardan yeni bir beklentisi oldu. Vatandaşların yastık altında muhafaza ettikleri altınları ve yabancı paraları bulundukları yerden çıkarıp bankalar yoluyla ticari hayatın içerisine sokmalarını istedi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

Herhalde “Hastalık var, sağlık var” düşüncesiyle elde ihtiyaten tutulan ufak paralar vardır, ama ticari hayatı canlandıracak büyüklükte bir meblağın söz konusu olacağını sanmam. Nitekim bazı araştırmalar da ‘yastık altı’ tabirine uygun bir alışkanlığın ortadan kalkmakta olduğunu göstermekte. 

Ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için daha keskin çözümler gerektiğini düşündüğüm içim bu tavsiyeyi de anlamadım.

Wall Street Journal haberinde borç ödemeyle ilgili kutu..

[Dünyanın her tarafındaki yatırımcıların okuduğu ve bu özelliğiyle ABD’nin en yüksek satış rakamına sahip yayını olarak bilinen Wall Street Journal gazetesi, dün, “Türk ekonomisi yeniden zorda” başlıklı bir habere geniş yer verdi. Haber içine yerleştirilmiş bir kutuda yazılanları okurken ben irkildim. Gazete Türkiye’nin ödemeler dengesinin olumsuz etkilendiğini, ithalatın karşılanmasında ve yabancı bankalara olan borçların ödenmesinde güçlük yaşanabileceğini yazıyor. Türk bankalarının yabancı bankalara borcu 88.7 milyar dolarmış, bu da ülkenin GDP’sinin yüzde 12’sini teşkil ediyormuş. Gazete, “Daha önce bankalar borçlarını ertelemek istediğinde alacaklılar talebi uygun görmekteydi, ancak şimdi güven sarsıldı, kurumlar vadesinde ödeme isteyeceklerdir” de diyor.]

Zihnimde bu anlamadığım üç konuyu taşırken dün akşam dördüncü bir muamma ile karşılaştım.

Hani Çin aşısı iyiydi, alternatifin ithalini anlayamadım

Sağlık bakanı “En iyisi bu olduğu için biz Çin aşısını tercih ettik, zaten önceden bildiğimiz yöntemle üretilmiş tek aşı bu, yapay yöntemlerle üretildikleri için diğerlerinin yan etkileri olma ihtimali var” anlamına gelen gerekçelerle tavsiye ettiği için “Gelin, aşınızı yapalım” dendiğinde hiç düşünmeden gidip iki aşımızı da olduk. 

Etrafımızdaki mütereddit tanıdıklara da “Zamanı geldiğinde gidin olun, yararı da herhalde vardır ama zararı olmadığı muhakkak” diye propagandasını bile yaptık Çin aşısının…

Dün akşam, sağlık bakanı, “1,5 milyon doz Biontech aşısı geldi, sırası gelene onları kullanacağız” açıklamasını yapmasın mı?

Çin aşısına atfedilen üstün değer uçtu gitti, “Acaba biraz daha beklese miydik?” diye düşünür olduk.  

Bizi bu duruma düşüreceğine bedava bile teklif edilmiş olsa başka bir aşıyı devreye sokmamalıydılar.

Anlayamadıklarım, işte görüyorsunuz, her geçen gün biraz daha artıyor.

Burak Yılmaz’ın attığı her golden sonra sevinmesi gerekirken boş tribünlere dönüp bağırarak vermeye çalıştığı mesajı anlamadım. 

AK Parti’nin uyarılmasına ve Korona günlerinde olmamıza rağmen kongrelerini büyük kalabalıklarla yapmak istemesini, salonlara topladığı kitlelerle kimlere mesaj verdiğini de anlamadım. 

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük kongrede vatandaşlara seslenirken ‘yastık altı’ deyimi eşliğinde küçük tasarrufları harekete geçirme tavsiyesinde bulunmasını, bunun ülke ekonomisinin sorunlarını sona erdirmeye yarayacak bir çözüm olacağını kuşkulu buldum ve anlamadım. 

İki kez olduğum Çin aşısının alternatiflerinden üstünlüğü ileri sürülmüşken, BionTech aşısı ithaline başlanmasını da anlayamadım.

Anlamakta zorlandığım bu konular yanında, benim çok önceden fark ettiğim, ancak anlatmakta zorlandığım bir konunun AK Parti büyük kongresinde en yetkili ağızdan teyit edildiğini gördüm.

O konu şu: Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Erdoğan partisinin son sekiz yılının icraatlarını sahipleniyor, önceki on yılı görmezden geliyor ve herkesin de o döneme aynı muameleyi yapmasını bekliyor…

İşte bunu anladım ve anladığım için de sevindim.

ΩΩΩΩ

Reklam

31 YORUMLAR

  1. aşıların söz verilen, anlaşmayla belirlenen terminlerde verilmesi ile ilgili çok büyük sorunlar var. Sadece biz değil, hemen hiç kimse aşıyı söz verilen zamanda alamıyor. Bakın değil milyon, değil yüz bin birkaç bin aşıda kalan ülkeler var. Emin olun biz şanslı ülkelerden biriyiz. Çok açık söyleyeyim biz Sinovac’ın 3. Faz çalışmalarına katılmasaydık bugün bu aşıları da bulamazdık. Hem Sinovac’ın hem Biontech’in 3. Faz çalışmalarında yer almamız bize bu aşıları sağladı. Daha da sağlayacak. Sorun şu ki, üretim çok kısıtlı. Üretim artarsa Biontech’ten oradaki iki bilim insanı vatandaşımızın da sayesinde daha da aşı alacağız. Konuşuyoruz ve mutabıkız. Çin hükümeti tüm aşı üreticilerine sınırlama koydu. Önce ‘Çin’e vereceksiniz’ dedi. Bu yüzden çok aksama var. Buna rağmen alabiliyoruz. Son gelişmeler ışığında Haziran’a kadar 40 yaş üstü 32 milyon yurttaşımızın ve risk gruplarındakilerin iki doz aşısını Haziran’a kadar tamamlayacağımızı görmeye başladık.”

    Bahan koca nın Fatih Altaylı cevapları

    Aşı tedariği dünyada ortada ilken bile öküz altında. Aslan arayın durum
    Bu soruya bile cevap bulamayın belki darbeyi kim yaptığını bulursunuz

  2. Yatırım tavsiyesi değildir.
    Şimdiden söyliyeyim.
    Dolar önümüzdeki Perşembe 4,05 lira.
    Tabii ki yarım dolar.

  3. AK Parti’nin 13.5 milyon üyesi var. Bu, ülke seçmeninin neredeyse üçte biri AK Parti üyesi demektir. Gençlik teşkilatı 1 milyonu aşmış. Sadece delege sayısı 1.500. Her başlıkta Türkiye’nin en kalabalık örgütlülüğüne sahip bir partinin büyük kongresinde sosyal mesafeye ne kadar uyulabilirse, o kadar uyuldu. Kongre salonuna PCR testi negatif çıkmayan kimse alınmadı. Maskeler hep yüzlerdeydi.
    Siz İstanbul Sözleşmesi’ni savunacağım diye binlerce kişi iç içe protesto yaptığınızda, rektöre karşı durmak için dipdibe yürüdüğünüzde, Nevruz kutlayacağım diye el ele halay çektiğinizde, CHP örgütleri olarak kapalı restoranları keyfi biçimde açtırıp yemekler verdiğinizde sıkıntı yok ama ülkenin en geniş kesimli partisi kongresini yapınca mı sıkıntı oluyor?

    Şark kurnazları acep İstanbul sözleşmesini protesto eden kalabalığa da laf ettiler mi

    • bize ne akp’nin 13.5 milyon üyesinden. mhp’liler düşünsün. mhp kurultayında salon bomboştu.

    • Bay Serdar Turhan , burda zaten başımıza bela olan bir sözcü BİLADER vardı , şimdi bir de sen çıktın ! Soralım bakalım, başkasının yaptığı kötülükler , ! sizinkiler yapınca nasıl doğru oluyor acaba ! Emniyet de demek ki bu mantıkla ötekilerin canına okurken sizinkileri alkışlıyor !

      • Başkalarının kötülüklerine bakacaksanız ABD ile bir olmuş Türkiye yintehdit eden emperyal ve uşakları ilke uğraşın bırakın şu suyu bulandırma işlerini
        Haçlılar ve onların ulakkarı ile uğraşın

  4. “Amerika Birleşik Devletleri Ocak ayında Çin’in Uygurlara karşı “soykırım ve insanlığa karşı suçlar” işlediğini söyledi. Bu konuda Kanada ve Hollanda gibi başka ülkeler de yaşananları soykırım olarak tanıyor.”

    peki türkiye ne yapıyor???
    susuyor.

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Çinli mevkidaşı Wang Yi ile Ankara’daki buluşması öncesi Türkiye’de yaşayan Uygur Türkleri protesto gösterisi düzenledi.

    Protestoya Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman katılırken, protesto çağrısı yapan Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk protestoya katılamadı.
    neden?

    Tümtürk Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Kovid-19 olan biriyle temaslı olmamasına rağmen Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasında riskli olarak belirtildiğini söyledi.
    Tümtürk’ün paylaşımı şöyle: “Hiçbir temaslı kişi ile irtibatım olmamasına rağmen. Çin dışişleri bakanını Ankara’da protesto davetim sonrası dün akşam itibariyle Hes kodum riskli olarak belirtildi. Şuan gayet sağlıklıyım. Fakat evde gözetim altındayım. Acaba Çin D.işl. bakanı Wang Yi giderse kodum düzelir mi?”
    bence düzelir. hemde hemen.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Çin Halk cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin kabul edilmesi üzerine Tümtürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şu soruyu yöneltti: “35 milyonluk Doğu Türkistan’daki Çin soykırımını kamp ve cezaevindeki sistematik toplu tecavüzleri sorabildiniz mi sayın cumhurbaşkanım?”
    ben sormuştur diye düşünüyorum.

    şimdi öldürücü bir pandemide tıklım tıklım kongreler yapılırken,
    dinen,
    insan kendi hayatını hiçe sayıyorsa intihar,
    başkasının hayatını hiçe sayıyor ise cinayet hükmü var mıdır diye
    bilgi vermesi gereken ama vermeyen ama her konuya maydanoz imamlarımız
    bari,
    çin, hazır burada iken uygur türklerine yapılan zulümler hakkında
    bir tweet (cıvıldama)buyursalar …
    yani siyaset yapmak yerine mazlumlara destek olsalar daha iyi değil mi???
    dinimiz böyle emretmiyor mu?
    ben öyle biliyorum…

  5. Akıl hastahanesinin müdürü , pencereden dışarıya bakınca birkaç delinin ,dış bahçe duvarının bir deliğinden sırayla dışarıya bakıp durduklarını görür, merak edip yanlarına iner ,
    – Burda ne yapıyorsunuz siz, o delikten nereye bakıyorsunuz ?
    Delilerden hiç kimse sesini çıkarmamış , sadece müdürün yüzüne boş boş bakmışlar .Bunun üzerine müdür ,
    – Çekilin bakayım bir de ben göreyim !
    Müdür delileri kenara iterek duvara yanaşmış ve deliğe alnını dayamış .Ancak ortada ne delik ve ne de görünen bir şey bulamamış ; dönüp delilere sormuş,
    – Yahu , burda ne delik var ne de bir şey görünüyor, siz neden bakıyorsunuz böyle !
    Deliler cevap vermişler,
    – Biz yıllardan beri bakıyoruz bir şey bulamıyoruz da sen bir bakmayla ne bulacaktın ki ! Herkese selamlar , iyi günler

  6. “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bankalardaki yabancı para mevduat değişimini günlük olarak açıklıyor. Buna göre, gerçek kişilerin bankalardaki yabancı para mevduatı, 18-19 Mart dönemini kapsayan iki günde toplamda 842 milyon dolar arttı. Artış, 18 Mart Perşembe günü 505 milyon dolar, 19 Mart Cuma günü 337 milyon dolar oldu. Söz konusu iki günde bankalardaki toplam yabancı para mevduat ise 1 milyar 103 milyon dolar arttı.”…

    insanın içi acıyor.

  7. 1-Kongreler, kongre olsa gam yemeyecegim.
    İl başkanları, ilçe başkanları ve yönetimleri önceden belli.
    2-Pandemin başında İstanbul’da CHP kadın kollarının daha önceden planlanmış bir kongre yada benzer bir etkinliği olmuştu. Biz de eleştirmiştik. Ancak yandaş medya yerden yere vurmuştu.

    • Sayın yk, oy vermediğin partinin yönetiminden, ilçe başkanından sana ne? Çok biliyorsanız parti kurun da görelim:))))

      • Sayın h. gayret, kongrelere katılan, virüs bulaşmasını göze almış rızası ile gitmiş (daha doğrusu öyle kabul edelim) yani kongrelere katılarak virüs kapmış kişiler hariç, kongreler nedeniyle ve bu yolla kongrelere katılanlardan bulaşması suretiyle, kongrelere katılmamış bir kişiye bile virüs bulaşmamıştır diyebilyormusunuz?

  8. Sayın koru, anladım dediğiniz konuyu da sanki biraz yanlış anlamışsınız;
    Ustalık dönemindeki birçok sanatçı, yazar veya siyasetçi de çıraklık kalfalık dönemi eserlerini bazen reddetmiştir bile; o yüzden mükemmele giden yolda devre devre yeni ürün ve tarzlarla gelişen bir siyasi kariyer görüyoruz, ortada şaşılacak bişey yok yani…

    • Akp genel başkan yardımcısı Hamza Dağ’ın danışmanı özel kalemi 2013’e kadar belki içemiyordu ama şimdi kokaini çekerken vidyoya çekip sosyal medyada paylaşabiliyor. tivitır hesabında bio’suna da “çekiyorum gülamseyin” yazabiliyor. eskiden böylemiy di. son 8 senedir artık alenen uyuşturucu alemleri yapabiliyorlar. Kürşat Ayvatoğlu pipetle çekiyor ama 100 dolar bulamamış mı, hani filimlerde kokaini 100 dolar rulosuyla çekerler de..

  9. lebaleb dudak dudağa anlamına gelmiyor, tıklım tıklım demek, lebaleb ve tıklım tıklım demiyoruz, ya lebaleb ya tıklım tıklım diyoruz. ağzına kadar dolu demek. salon bir kişi daha alamaz, ya da bardağa bir damla daha konamaz ise lebaleb kullanmak için uygun bir sıfattır.

    bazı yapılanları üst üste koyunca ortada olanları “yanlış” ya da beceriksizlik” olarak sıfatlamak mümkün değil.
    naci ağbalı görevden aldın piyasaları sarstın, eline ne geçti?
    yükselen döviz. alak bullak edilen piyasalar.
    içeride ve dışarıda yerle bir edilen güven.
    yerine ne kondu?
    hiç…

    istanbul sözleşmesinden çıktınız.
    önderlik ettiğimiz, kendi yazdığımız, ilk imzalayan olduğumuz, kameraların karşısına geçip amma da önemli sözleşmelere liderlik ediyoruz dediğimiz sözleşmeden yok yerim dar, yok yenim dar diyerek çıktınız, yerine ne koydunuz?
    kadın ve aile önemli demekten başka,
    sözü kadın çalışmasın, evinde oturup çocuk baksına getirmekten başka.
    askeri ücret açlık sınırında hatta altında değil mi?
    öyleyse evde oturup çocuk baksın dediğiniz kadına ne teklif ediyorsun?
    hiç…

    bazı esnaf aylarca kapalı tutuldu ama toplu taşım araçları lebaleb idi, halen öyle. insanlar işlerinden oldular ama akp kongreleri gurur duyacak bir şeymiş gibi lebaleb idi. bir tanıdığımın cep telefonuna mesaj gelmiş, ankaraya kongreye ücretsiz götürelim sizi diye. türkiyenin her yerinden vagon vagon insan taşındı. tabii ücretsiz. pek çok çıkarı olan insanlar. iş bekleyen, aş bekleyenler. partili olursam iş bulurum işi varsa mevki kaparım diyenler. aksi halde neyi alkışlayacaksın.
    dolar 8 tl ye dayanıyor diye mi alkış tutuyorsun,
    işsizlik rakamlarını mı,
    yolsuzluk endekslerini mi,
    tarımdaki gerilemeyi mi,
    ekonomideki çöküntüyü mü,
    yargıdaki adaletsizliği mi,
    gelir eşitsizliğini mi
    vergi yükünü mü
    neyi alkışlıyorsun???
    hiç…

    bir manifesto olacaktı. olmadı. insanlar üzgün, bunalmış, hiç olmazsa tutmayacak olsa da iyi şeyler duymak istedi. karşılığında yastık altı paralarınızı çıkın gerçeğiyle yüzleştiler. durumun ciddiyetini bu da anlatmıyorsa artık ne anlatacak?
    bir ülke sıkıntıda iken herkese ülkesi için yapacak bir görev düşer. ama herkese. muhalefet defalardır beşi bir yerde müteahhitlere verilen akıl almaz ballı ihaleleri olağanüstü koşullar nedeniyle tl ye çevir teklifi yapıyor, akp başkanı oralı değil, %600 olduğu söylenen kârlarına dokunmak istemiyor, üstelik onların vergilerini de siliyor. üstelik yol üstünde para basan benzin istasyonu ve yiyecek noktaları için kirada almıyor. ağır vergi koyduğu halkın yastık altı paralarını istiyor.
    her fedakarlığı halk yapsın istiyor,
    kendileri ve çıkar gruplarına dokunulsun istemiyor.

    kongrede israfla mücadele sözü var mıydı?
    yolsuzlukla ilgili bir çözüm?
    adalet adına bir iyileşme?
    hiç…
    hiç bir şey yoktu.
    malumun ifşası dışında.
    çıkar gruplarının coşkusu dışında kimsede çoşku kalmadı.

    • Didem hanım “bazı esnaf aylarca kapalı tutuldu ama toplu taşım araçları lebaleb idi, halen öyle.” buyurmuş; elhak öyledir!
      Buna rağmen ibb, toplu taşım araçları ve sefer sayılarını azaltarak salgına körükle gidiyor, kimse de çıkıp başkan hani herşey güzel olacaktı, ne iş? demiyor.
      Varsa yoksa ayasofya imamına laf yetiştirin, peki ibb imamına kim dur diyecek?

  10. akp nin kögresi bana eski sscb nin komünist parti kongrelerini hatırlattı.
    başkan belli yönetim belli.delegelerin tümü olumlu oy kullanmış.
    stalin döneminde temel ürünler kıt olduğundan ürünlerin verildiği dükkanların önünde sıra olurmuş.
    sırada öfkelenip stalin aleyhine atıp tutanları kgb alıp götürürmüş bir daha haber alınamazmış.
    yine böyle bir durumda staline küfreden bir adamı kgb ajanları iyice dövüp gitmişler.
    bunu gören sıradaki adam eve gittiğinde karısına durum vahim demiş.
    karısı nedenini sorduğunda devletin kurşunu bitmiş demiş.

    Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
    Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
    “Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;
    Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

  11. “O gün öyle diyen Erdoğan’ı bugün bu noktaya getirip Osman Can’larla ve daha niceleriyle yolunu ayırarak Bahçeli-Perinçek ittifakıyla devamını netice veren sürecin, 2013’ten hemen sonraki yıl başlamış olması da ilginç.
    Perinçek’in “2014’ten beri ülkeyi, Erdoğan’ı ele geçiren vatansever güçler yönetiyor” dediği yıl.”

    https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/19-yilda-gelinen-yer_539492

    Alıntıladığım yazı linkte de görüleceği üzere Sayın Güleçyüz’ün bugünkü yazısının son kısmı. İktidarlarının ilk 10 yılı değil de son 8 yılına sahip çıkmalarının sebebi daha iyi anlaşılıyor. Artık çoğunluk ta bunu anladı ve bu yüzden söyledikleri hiç mi hiç heyecan uyandırmıyor, hatta ne dediğini merak etmeyenler o kadar çoğaldı ki, bu bile güzel gelişme. Zaten ne derse tersini yapıyor, ne oldu adalet ve insan hakları reformları? Hani hızlı kararlar alınacaktı? Esnafın da kafasına dank etti, özellikle kongreler gözünü açtı. Kabine değişimi bile heyecan uyandırmıyor çünkü ne farkedecek diye soruluyor. Kimse kendi iradesi ve bilgisi ile icraat yapabilecek mi? Sosyal medyada güzel bir paylaşım gördüm. Birisi diyor ki; bir süre sonra bu dönemden bahsederken şöyle denilecek; bürakratlar sevinerek şevkle göreve geliyordu, görevinde hiçbirşeyi kendi iradesi ile yapamıyordu, hatta kafasına ters icraatlara bile karşı çıkamıyordu, görevden el çektirilince de şükranlarını arz ediyorlardı. Böyle değil mi?
    Artık ne yapsalar olumlu etkisi yok. Ya bu çıkmaz yoldan dönecekler ya da aşağı doğru giden grafik böyle devam edecek…

  12. ”Kadın sandığa el koymuş” 🙂
    bir sonraki:
    ”Ve sandığa kadın eli değdi”
    olur herhalde 🙂

  13. Pandemi doneminde neredeyse, küçük bir il kadar vatandaşimizi kaybettik.insanlar yakınlarını 10-15 kişi ile defnetti.
    Acik alanlarda ,mezarlıklara bile ,izin verilmedi.Ama AKP kongersi ve toplantılarına bu yasak geçersiz.

    Kongre demisken ,aday yok,rekabet yok,sürekli agizlardan düşmeyen demokrasi yok.ayni siyesetclier bir o göreve ,bir bu göreve.
    Bir zamanlar bu partiye destek veren sonradan muhalif olan gazeteciler bir kısmı karar gazetesinde yazıyor, açıkça sorunun kaynağını hala yazamıyor.lafi egeleyip geveliyorlar.Akp genel başkanı bu ülkeyi yönetemiyor ve siyaseten cekilmeden,Türkiye ileriye gidemez.ulkede üc yıldır ekonok kiriz var, ekonomi malesef daha da berbat olacaktır.

  14. Galiba, Erdoğani en iyi taniyan ve anlayan benim!
    Ūmmet ve Dünya liderini ne yaptığını ve neden yaptığını ne zaman yazsam; yazımın o kısmı makaslaniyor ve o güzelim sincabin kuyruğu kesilip tavşana ‘çeviriliyor. O zaman okuyanlarda birşey anlamıyor.

    Millet Erdoğanın yalnış yaptığını zannediyor. Ben Reisın herşeyi dūşúnerek ve pilanli’lı yaptığına inaniyorum o kesinlikle yalnış yapmaz, ve herşeyi tartarak ve bilerek yapiyor.
    Reis çok iyi bir Aile babası bu özelliğının yanı sırada eş dost ve hemşeri canlısı.

    Bu konuda örnek vermeme gerek yok fakat, genede bir örnek vereyim.
    Hemşerisi milli güreşçíyi 3 göreve birden ataması..
    2002 yılında gece kondusu dahi yoktu! Ya şımdı? Ekonomiden anlamayan ve hata yapan bir insan en başta kendisi ve çevresini fakırleştırır.
    bunda Iki veya üç yıl öncede bir devlet bankasını wep sitesinde dolar kurunu (sözde yalnışlık olmuştu) gece geç saatlerde normal fiyatının yarısına satılmıştı.

    Bu gibi yalnışlardan kimlerin haberi olur?
    Reisin haberi olmadan bir sinek dahi uçuramazlar.
    Bizde, her zaman en karlı iş dolar kuru ile oynamak ve o yolla kolayca para kazanmak.
    Mansur Yavaş bütün maka arabalarını satmış münübüs ile işe gidip geliyormuş milletin yastık altindakine göz dikmek yerine uçak filolarıni, maka arabalarını, satsı ve yardımcılarına kırkar tane danışman yerine birer tane danışman ile yetinmeleri için emir versin.

    Belliki Wall Street Journal gazetesi, Türkiyeyi ve halkını pek taniyamamış.

    Onlarda 17 tane güvenlik kurumu var bizde bir tane emireri kurumu var.

  15. Türkiye Hollanda Maçı başlayınca Burak Yılmazın ismini duyunca Milli takım hala bu oyuncuya mı kaldı diye sitem ettim. Evet beni utandırdı ama benim fikrim yine değişmedi Milli takım bu oyuncuya mı kaldı. Alanında ne kadar başarılı olursa olsun bir sporcunun kişiliği ile ön plana çıkmalı. Evet kişiliği ile ön planı çıkıyor bazı sporcular ama hangi kişiliği ile…..
    Anlayacağınız siyaset futboldan da hiçbir zaman elini çekmedi her alanda olduğu gibi. Bizi Ülkemizde bağımsız özerk kurumlar vardır ama sözde bütün kurumlar bağımsız sözde güya halk bunu anlamadığını sanıyorlar.

    Salgın dönemine gelince maalesef bir yıllık alınan yol bazılarının keyfi işleri yüzünden heba oldu tekrar başa döndük onca çekilen çile emekler zararlar kimin umrunda iki partinin kongre keyfine heba edildi.

    Maalesef salgın gerçeğini halkın ciddiye alamsını isteyenler kendileri hiçbir zaman ciddiye almadıkları ortaya çıkmış oldu

    Neden mi?

    Günlük yayınlanan vaka sayıları verileri ile oynandığı ortaya çıkmış oldu.

    Bilmiyorum ilgililer halkı ne zannediyor……

    Ekonomik olarak sıkışan iktidarların başvurduğu yöntem gözünü diktiği yastık altı diye tabir edilen birimlere gözünü dikiyor. Bilmiyor ki kendini ele veriyor ekonomik sıkıntının olduğunu anlatan başka bir yol olsa gerek

    Ama halkın yastık altı değil yastığı dahi kalmadı

    Kimlerin yastık altında birikimi olduğunu da çok iyi biliyor aslında yetkililer

    İki elin parmaklarını geçmeyen sayılı kişiler kimler olduğunu bilmeyen kalmamıştır sanırım

    Çin aşısına değil hiçbir şeyine güvenilmeyeceğini bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

    Şahsen en başından Çin aşısına güvenmediğimi, Çin deği Cin Aşısı olduğunu belirttim
    Hatta İnsana merhemeti olmayanın nasıl olurda aşısına güvenilir diye belirttim buradaki yorumlarımda.

    Her şeyin bir ömrü bir vakti vardır

    Son kullanma tarihi vardır

    Bizde bir laf var

    Eceli gelenin …….. eceli gelirmiş anlayan anladı

    Saygılar….

  16. Resimdeki oy verme sahnesi komik tabii. Neyi oyluyorlar? Sonucu belli seçimi oluyorlar elbette. Başkan belli 18 yıldır. Onun hazırladığı liste de belli. Aday tek, liste tek. Seçim ne için? İşte kongre yaptık, seçtik ettik. Yarın Türkiye seçimlerini de böyle yapacaklar. İşaretlerini kaç seçimdir veriyorlar zaten. Seçim kurallarını seçim sırasında değiştiriyorlar (mühürsüz pusulalar), olmadı seçim iptal ettiriyorlar (illa bir şey olmuştur diyerek), vs. Demokrasinin yüz karası.

    • Ender bey demokrasi demek seçim sonuçlarının öngörülemezliği demek değildir; sonucunu göremediğin bir seçimde aday olmanın ne anlamı var ki?
      Dersimli kemal gibi, kendisini aday gösteren delegelerinden bile oy alamıyorsan bırak o koltuğu daha iyi; gidip kendi kendisine bile oy veremedi ya:))))

      • Seçim sonucu önceden kesin öngörülüyor zaten, tek aday tek liste var, seçim yapmanın da, kongre yapmanın da anlamı yok. Dudak dudağa ne gerek var! Ayıp değil mi.

  17. 1-Kongre işini sadece siz değil hiç kimse anlamadı.çok yanlış bir karardı.4 masası olan dönerciye ceza keserken yüzbin kişilik kongre ve çok kalabalık il kongreleri her açıdan çok antipatikti.
    2-Naci beyin görevden alınması çok yanlıştı.Hadi alındı piyasaya aynı politikalar devam edecek mesajı verilmeliydi.Tam tersi yapıldı.Canikli Naci beyi itham etti.yiğit bulut faiz i suçladı.ülkemiz kaybetti.
    2-Bionteck aşısının siparişi toplam 4.5 milyon doz olarak aralıkta verildi.daha sonra 15 milyon doza kadar çıkacağı açıklandı.siparişin verilmesinin bir nedeni geliştirenlerin Türk olmasıydı.ayrıca tüm büyük ülkeler çok aşıyla hareket ediyor.Rusya dışında tek aşı politikası yok.keşke daha fazla alabilseydik.Çin alışı ise çok başarılı.sorun siparişleri zamanında verememeleri.bu tüm üreticilerin sorunu şuan.
    4-Bir konuyu anlamışsınız ama onuda yanlış anlamışsınız.Tayyip bey 2002 den beri yapılan tüm icraatın sahibi ve sorumlusudur.Aksini gösteren bir ifadesini sözünü paylaşın,örneklendirin lütfen.

    • Fatih Kurnaz, sizin de şu anlama kabiliyetinize doğrusu hayran oldum ; ee .. soyisminiz boşuna
      kurnaz değil yani !
      Tayip Erdoğanın , daha önce yapılanların şimdi tam tersini yapması sizce ne anlama geliyor kurnaz kardeşim !

  18. Siz yapmayın bari Fehmi Bey, Lebaleb ağzına kadar dolu demek, leb 1-dudak, 2-kenar, uç manalarına gelir, eskiler zarif, kibar insanlardı, ve lebaleb kelimesini çok kullanırlardı leb beleb dudak dudağa demek,

    • abdullah erkan , bir zahmet yazarın yazdığına tekrar dönüp bakar mısın , farklı bir şey mi yazmış ! Ama ne yalan söyleyeyim ben yine de bilginize hayran kaldım !

  19. Son söylediğinizden de ben bir şey anlamadım, hani şu ” Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Erdoğan partisinin son sekiz yılının icraatlarını sahipleniyor, önceki on yılı görmezden geliyor ve herkesin de o döneme aynı muameleyi yapmasını bekliyor…” olanı.

    İlk söylediklerinizden, futbol ile kongre olanından da bir şey anlamadım, lakin aşı ile yastık altı döviz ve altınların istemesinden tek bir şey anladım, o da : Paranın olmadığı, yok, kalmadı…

    “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bankalardaki yabancı para mevduat değişimini günlük olarak açıklıyor. Buna göre, gerçek kişilerin bankalardaki yabancı para mevduatı, 18-19 Mart dönemini kapsayan iki günde toplamda 842 milyon dolar arttı. Artış, 18 Mart Perşembe günü 505 milyon dolar, 19 Mart Cuma günü 337 milyon dolar oldu. Söz konusu iki günde bankalardaki toplam yabancı para mevduat ise 1 milyar 103 milyon dolar arttı.”…

    Alıntıladığım yukarıdaki bu gazete haberine göre hafta sonu öncesi alınan İstanbul Sözleşmesi ile TCMB başkanının görevden alınması kararı, karar duyurulmadan önce belliki birilerine uçurulmuş; haberi alan kişiler hem şanslı hem de haber kaynağına yakın kişilermiş demek..lHafta başı iyi kar elde etmişler aldıkları dövizi satarak… Böyle böyle TCMB’nin 128 milyar dolar döviz rezervi eritilmiş oldu. Demek umut halktaki küçük tasarruflara kaldı. Yani devlette para kalmadı. Yazık!

    Hem ekonomiye katılımı sağlansın diye halkın dar gün tasarrufu -ki, bunun da çok kimsede olamadığı belli- piyasaya (bankalara, finans kurumlarina) girse bile bunun reel ekonomiye kazandırılacağı söylenemez herhalde. Ne olur; faiz ve kur işlemlerinden dolayı kazanç getirisi gerçekleşir belki, bu da enflasyonun artmasına sebep olacaktır. Üretici, kredi ile işini döndüreceğinden artan faiz ile kur beraberinde fiyat artışını getirecek, yani enflasyon yükselecektir.

    Yabancı sermaye de yüksek faiz (yüzde 17 civarinda) olmasına rağmen ülkeye giriş yap(a)mıyor, ekonomiye güven duyamadığı için… E, ne olacak şimdi? Vatandaş da, tasarrufunu , alınan ani ya da yanlış kararlar yüzünden piyasa krizlerine sebep olduğu ve kimilerine kur değişikliğinden dolayı kazanç sağlanacağı için piyasya sokmaya güvenmiyor…

    Ne olacak ekonominin hali? Bu gidişle önumuzdeki seçim de tehlikeye girer.
    Bütün bunlara sebep Sn. Erdoğan CHS’ yi görür de yeni arayışlara girer mi ki?

    Sanki…

Yoruma kapalı.