Siyasette zemin kayması yaşanıyor.. İktidar eli kolu bağlı görüntüsü veriyor.. İşleri zor…

30
Yeniçağ gazetesinden..
Reklam

Aslında bir ilin belediye başkanlığı için yapılan bir seçim, tekrarlanmasına karar verildiği için ikinci kez yapılıp sonuçta iktidar adına ciddi bir yenilgi getirince, sanki bir genel seçimde benzer bir sonuç alınmışcasına, var olan dengeleri bir çırpıda değiştiriverdi.

Bunu hemen her alanda görmek mümkün.

En çarpıcı denge kayması galiba medyada görülüyor.

Daha önce kalemlerinden en ufak bir eleştiri kırıntısı çıktığı görülmemiş olanlar, eleştirilere göğüslerini siper edenler, bunun için muhalefeti ve kendilerine uzak olmayan ama eleştirel yaklaşan yazarları kınamakta yarışanlar, Pazar günkü seçim sonrasında, vaktiyle kınadıkları türden eleştirilerle okur karşısına çıkmaktalar.

Neler yazıyor, kimleri hedefe koyuyorlar, hayret…

Zeminleri kaymış görünüyor…

Yalnız onların değil, AK Parti penceresinden bakarak yanlışlıklara işaret eden, eleştirirken nezaketi elden bırakmayan ve son tahlilde başkaca bir tercihleri bulunmadığını belli eden kalemlerin de başka bir zemine kaydığı fark ediliyor.

Sanki farklı tercihlere kendilerini açıyor gibiler…

Reklam

Eleştiriler daha sert. İçeriden konuşmuyor, dışarılıklı birileri gibi yazıyorlar…

Sıkı taraftar olanlar muhalifler safına, içeriden eleştiri yapanlar da dışarıya kaymış durumda.

Medyaya bu gözle, benim bu tespitim aklınızda olarak bakın bakalım ne göreceksiniz…

[Türkiye’ye dışarıdan bakıp gelişmeleri değerlendirenler, yabancı basın, Türkiye uzmanları ve araştırmacıların -hani hepsi önyargılı, hatta ‘üst aklın ajanları’ ya- seçim sonuçlarına bakıp iktidar için ölüm çığlıkları atmalarını beklersiniz değil mi? Hayır, hiç de öyle yapmıyorlar. Onlarda olaya bakışta farklı bir yaklaşım seziliyor: “Bir çiçekle bahar gelmez” anlayışıyla Türkiye kolay değişmez görüşü hepsine hakim.]

Mazeret başarısızlığı örtemez

Benzer bir durum siyaset alanında da kendini belli ediyor.

İktidar partisi içerisindekilerin kendilerini dışa kapatmış görüntüleri siliniyor ve dışarıda kalmışlara, muhalif bilinenlere, farklı yaklaşımlara da ilgi göstermeye başladıkları hissediliyor.

Siyasi hayatın içinde yer alanlar yenilgiden ve yenilen tarafta bulunmaktan hoşlanmazlar, akıllarına nihai yenilgi ve onun getireceği sıkıntılar erkenden üşüşür. Bu ruh halini yansıtır bir durum var bugün.

Reklam

Vaktiyle ‘ittifak’ ilişkilerini, birbirlerine doğuştan bağımlı, aynı bedende iki ayrı insan olarak hayatlarını sürdürmeleri gereken, ayrılmaları için yapılan ameliyat genellikle başarısızlıkla sonuçlanan yapışık ikizlere (Siyam ikizleri) benzettiğim AK Parti ile MHP’nin birbirlerine karşı tavırlarında bile eski samimiyet yok gibi…

CHP’yi İstanbul’da 13 bin farktan 813 bin farka ulaştıran seçimde oyların kimden kaydığını somut biçimde ayrıştıran bilimsel bir çalışma yok henüz, bunun için zamana ihtiyaç var; ancak yine de zihinlerde bu hesabın yapıldığı ve sorumluluğun fazla uzaklarda olmayanlara kesildiği anlaşılıyor.

AK Parti 31 Mart’taki seçimde bazı belediyeleri ittifak ortağına kaybetmişti, 23 Haziran’da da MHP’den oy alamadığının düşünüldüğünü dışa vurmadan edemiyor AK Partililer; Devlet Bahçeli‘nin ‘ittifak anlaşmasına kesinlikle uydukları’ güvencesine rağmen hem de…

İttifak bozulur mu? Hayır, bozulmaz. Oyu yüzde 40’ın altına düşmüş AK Parti, bundan sonraki cumhurbaşkanlığı seçimine yalnız başına girdiği takdirde İstanbul’dan çok daha önemli bir mevzii kaybedeceğini bildiği için bunu yapamaz.

MHP de ittifaktan hep kârlı çıkan taraf olduğu için birlikteliğin bozulmasını istemeyecektir.

Farkında olsalar bile…

Bu tahlil sonunda geriye tek bir soru kalıyor: AK Parti yönetimi, bu durumun, medyasının muhalif bölümünü kaybettiğinin ve her yaptığını onaylamayı görev bilen bölümünün ise muhalif dile sahip olmaya başladığının, partinin seçimle gelinen yerlerinde bulunanların ilgilerini dışa yönelttiklerinin, yani zeminin altlarından kaydığının farkında mı?

Ne dersiniz, farkında mı?

Farkında olduğunu düşünmem için birden fazla sebep var.

Rakibiyle münazara için AK Parti İstanbul adayının ortaya attığı iki gazeteci ismi de kendi medyası dışındandı… Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Japonya gezisine sevmediği bilinen bir yazarı davet etti.

Medyadaki tabloyu bildiklerini düşünebiliriz.

Parti içindekilerde başlayan dışarıya ilgiyi de en iyi partiyi yönetenler görüyordur.

Farkında olsalar da yapabilecekleri fazla bir şey yok ama.

Bir şeyler yapmaya kalktıklarında, yaptıklarının ters tepme ihtimali çok fazla.

Siyasetin keyfe göre değişmeyen kuralları günümüzde de bir kez daha işliyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

30 YORUMLAR

  1. Fehmi Koru’nun bugünkü yazısı üzerine çoktandır yapmadığım bir şeyi yaptım. Havuz medyası içinde yer alan haber kanallarından birisindeki bir siyasi açık oturumu uzun süre izledim. Ağırlıklı olarak yerel seçimler sürecindeki AKP ve Erdoğan’ın hataları temkinli bir şekilde konuşuluyordu. Fakat bu arada AKP içinde sayısız grubun aralarında toplantılar yaptığı ve bunun kurulacağı söylenen A.Gül/A.Babacan partisi ile de bağlantısı olabileceği üstü kapalı ima edildi.

    Vurgulamak istediğim, yeni partinin kamuoyunda bu şekilde anılmasının, yani AKP’den kopanlar ile kurulacağı gibi yanlış bir algının oluşmaması gerektiğidir. Zira benim anladığım yeni parti kurucuları arasında AKP’nin ilk kuruluşunda yer alan ve daha sonra Erdoğan ile yolları ayrılan kimseler olduğu gibi tamamen yeni siyasetçiler de olacaktır. Yoksa AKP=Erdoğan gemisi batıyor, biz de yeni gemiye kapağı atalım diyenlere yer olmayacaktır.

    Şüphesiz ki A.Gül/A.Babacan ve arkadaşları bunun bilincindedirler, fakat bir de benim ikaz etmemde mahsur olmasa gerek.

    • Ama herşeye rağmen AK P’nin son dönemindeki gidişatından kesinken memnun olmayan ancak yine de doğrultuyu düzeltmek için yeterince etkin olamayan zamanın ve şartların oluşmasını bekleyenler de var olabilir. Tabi bir ikinci grup olarak böyle gözükerek aslında oppotunist olarak pusuda beklemekte olan bukelemun tipler de vardır. Beceri isteyen asıl sorun sağlam bir kitle partisi kurabilmek için yeterince kaliteli aday yokluğunda adaya ihtiyaç duyanların ayıredici seçici olabilmekte hassasiyeti ve yeteneği.

      İkinci önemli bir husus: üst üste yanılgı ve hatalarıyla kendi kendini yakan AK P’nin küllerinden yeni bir partinin oluşmasında bir takoz olmak yerine kendilerini feda edercesine pozitif bir katkıda bulunabilmeleri, CHP gibi geçmişi bozuk bir partiye milleti mahkum edip etmemelerindeki şuur ve hassasiyet. Acele oldu biraz ama umarım meramımı anlatabildim.

  2. Of ne kadar laga luga var kardesim. Ben mûhendislik okudum bir sûrede mesleği icra etmekle beraber şu toplum mühendisleri kadar biliyorum havasina giremedim. Biraz basit yazın be kardeşim. Ben bir tane yazayimda rahatlayayım azıcık. Rüzgar tersten esiyorsa hangi güç(ünüz) sizi yerinizde tutabilir … 🙂

  3. Bahçeli yıllarca millete bu güruhun vatan millet için ne kadar zararlı olduğunu anlattı ama bir türlü dinletemedi sözünü. Baktı ki olmuyor iş başa düştü dedi ve ittifak yaptı. Bahçeli tek başına bitirecek akpyi. Akp önümüzdeki yazı belki görür ama ondan sonra ki yaz artık sahnede olamayacaklar. Olay budur Fehmi bey. İstersen bir yerlere not al bu iddiamı.

  4. 2011 yılında dünyaca ünlü Türk sosyolog Şerif Mardin ile yapılan röportajdan bir kısım ;

    Soru : Siz, Türkiye’de, “İslami dirilişin sürekliliğinden ve İslam’ın artan enerjisinden” söz ediyorsunuz. İslami diriliş derken tam olarak nasıl bir gelişmeyi tanımlıyorsunuz?

    “ Anadolu’da İslami bir bekleyiş var. Bu İslami bekleyiş biraz karışık, biraz parçalı bir şey. Bir, Kuran’ı bilenlerin bekleyişi var. İki, bütün o ikincil, üçüncül kaynaklardan kitapları okumuş olan ve dünyayı o sakat kitaplardan gören insanların bekleyişi var. Son zamanlarda bu ikincil ve İslam’la pek alakası olmayan kitaplar var. Bu insanlar beklerken, o kitapları okumuş insanlar olarak bekliyorlar. Saf bir İslam’ın beklemesi olmuyor bu! ”

    AKP=Erdoğan’ın katı destekçilerinin anlayamadığı işte bu. Kendilerinin beklediği saf bir İslam değildi, yozlaşmış olanıydı. Nitekim beklenen şeyin yolsuzluklar, kibir, adam kayırma, liyakate aldırmama ve israf düzeni olduğu ortaya çıktı. Halbuki ideal olmasalar da ne Refah Partisi ne kuruluşundaki AKP ne de CHP böylesi rezil suçlamalara muhatap olacak partiler değildir.

    Böyle bir konunun halka teorik olarak açıklanması mümkün değildi. Ancak yaşayarak görülebilirdi ve öyle de oldu. Muhafazakar seçmen şimdi dini siyasete alet etmeyen muhafazakar bir partiyi bekliyor. İçlerinden az bir kısmı da CHP doğru yolda ilerlemeye devam ederse oraya yönelecektir, (aslında bunların çoğu eski CHP seçmenleridir).

  5. Yazının baş tarafına konulan karikatürdeki yazıda bir terslik var bence.Doğrusu şöyle olmalı:Cilalı Taş Devri Giriş.Bomboş bir adamı allayıp pullayıp,cilalayıp,parlatıp
    İstanbul’a başkan yaptılar.

    Cilaya zerre kadar ihtiyacı olmayan biri varsa o da Binali Yıldırım’dır.Bunun böyle olduğunu sevenleri değil sevmeyenleri bile bilir.

    Fehmi Bey,6 Haziran 2015 seçimlerinde
    Ak Parti %40’a düştüğünde de benzer yorumları yapmıştı.Arkasından 1 Kasım’da
    tekrar %49,50’a çıktığını da görmüştü.

    Şimdi sevinçten uçanların bu sevinçlerinin
    fazla uzun sürmeyeceği kanaatindeyim.

    Ak Parti’nin aldığı %45’i küçümsememesini tavsiye ederim ben herkese.

    • 23 Haziran’daki AKP oyları %39, MHP oyları %5, Öcalan’a uyanlar %1.
      AKP’nin açılımı ise şöyle : AKP=Erdoğan oyları %15, CHP gelmesin oyları %24.
      İlk erken genel seçimde AKP=Erdoğan partisi %10 barajına takılır. Cumhur İttifakı devam ederse belki Bahçeli ile birlikte barajı geçerler. Siyaset böyle bir şeydir, haddi aşan gider.

  6. 90 larda solcu bi akrabamın şöyle bir tesbiti vardı..Erbakanın gelmesini istiyoruz bizim aradığımız zemin onlar gelirse oluşacak….. şaşımıştım o zaman bu sözüne….Sonrası malum…. 2005 lerde aynı akrabam şöyle demişti…. Bir şey yapmamıza gerek yok… Bunlar zaten yerler birbirini….

    Bbc Türkiye… Euronews Türkiye…Reuters Türkiye…Fox Türkiye…. hepsi maşallah Türkiye de demokrasi için uğraşan mümtaz haber siteleri…Yabancı haber siteleri gaza gelmiş gözüküyor…Hepsi Türkiye yi sizden bizden çok düşünüyor…. Çırpınıyorlar maşallah…
    Hepsinde hemen hemen şu haber var….”
    Edinilen bilgilere göre, Ak Parti’de yönetiminin ve politikaların belirlenmesinin tek kişinin iradesinde olmasına eleştirel yaklaşan yeni parti 5’li komisyon aracılığı ile yönetilecek. 5’li Komisyon Abdullah Gül, Beşir Atalay, Fehmi Koru, Sadullah Ergin ve Haşim Kılıç’tan oluşacak. Ali Babacan’ın 5’li Komisyonun sözcülüğünü üstlendiği öğrenildi.
    23 Haziran’da oy kullanmadan önce “Umarım her şey ülkemiz için güzel olur” diyerek dikkatleri üzerine çeken Abdullah Gül’ün desteğini arkasına alan Babacan’ın ekibinde eski Bakanlardan Hüseyin Çelik ve Nihat Ergün’ün de kurucu olarak yer alacağı öğrenildi…” onlar öyle yazıyor…

    Ayrıca anladığım kadarıyla Demokrasiyi şiar edinmiş bu haber siteleri agız birliği etmişcesine…. “Davutoğlu ekibinden rahatsızlık duyuyorlar”…..Davutoğlu onlara göre yeniliği temsil etmiyor… Yeni biziz kozunu paylaşmak istemiyor…

    Yeni ekibin ikinci aşaması olarak Chp yi destekleyerek Akpartide çatırdama havasını estirdiler….Şimdi fırsat ayaklarında….2-3 ay fırsatı değerlendirme yoluna gidip zemini sağlamlaştırma yoluna gidiyorlar… Kurabilirlerse Eylül Ekimi bekliyorlarmış….
    .
    Fehmi beyin Yeniçağ gazetesinden aldığı karikatüre bakılırsa Fehmi bey önümüzdeki günlerde dozu artıracak…..Fehmi bey level atlamış…Taş devrini temsil ettiği düşündüğü kişilerin yaşına ve siyasetine vurgu yapıyor…. Kuracakları yeni partide… kendi yaşına, Gül ün yaşına Beşir bey in yaşına baksa iyi olur… sadece babacan var o da kukla olacak zaten….Taş devri polemiği kendikerini vurur gibime geliyor…..

    Yabancı haber siteleri, Cumhuriyet…. Sözcü…. Yeniçağ…. o kadar çok düşünüyorlar ki o kadar kafa yoruyorlar ki…Ak parti nasıl kurtarırız… Chp izmir millwtvekili bile muhafazakarların düşmüş olduğu bu durumu… kazandıkları belediyeleri bile nasıl kazandıklarını biliyor ve itiraf ediyor…… SAYELERİNDE KAZANDIK…. Adam işin farkında….Daha burdan çok ekmek çıkar diyor……CHP yıllardır niye kurumsal. Sol eksendekiler kendi partilerine kızsalarda,sövselerde terketmiyorlar… Savaşlarını kendi içinde veriyorlar……
    Görülüyorki çoğunluğu oluşturan sağ taraf, orta taraftaki herkes iktidar da dahil birleşmemek için elinden gelen yapacak…..

    Becerirlerse Chp bu işte baya pasta yicek…Demek ki herşeyi batı yapmıyormuş…O nu bir kere daha anlamış olduk…Kızsamda akrabam yine haklı çıkacak…

    • sag sol mu kaldi bu devirde. ne namaz kiliyor diye sagci olunur ne de kilmiyor diye solcu olunur bunlar seksenlerin argumanlari. laikligi anlamayip din siyaseti yapanlar zaten abd icadidirlar ve onlar tarafindan tum dunyada tasfiye ediliyorlar, olay budur.

      • Peki sağ sol kalmadı da…. Chp li bir kişi….Chp ye kızdı diye, Ak parti ye Mhp ye saadete veya iyi parti ye verirmi…Allah aşkına verirmi…. ben söylimmm vermez…. gider dsp ye verir. Hdp ye verir…elini kırsan vermez…. Ama bizim uşaklar verir….. olay bu kadar basit…

        • Sağda ve solda kemik tabir edilen seçmenler vardır ve bunlar karşı tarafa asla oy vermez. Fakat bazı seçmenler takım tutar gibi davranmaz ve duruma göre oy tercihinde bulunur. Eskiden CHP’ye oy veren kimi seçmen ilk yıllarında AKP’ye oy vermişti.

  7. Medya sahipleri büyük patronlar. Bu kadar para kazandıklarına göre ‘işlerini biliyorlar’ besbelli. Siyasette esen rüzgarlara göre tavır alacaklarına şüphe yok. Bu nedenle erken seçim tarihi belli oluncaya kadar mevcut iktidarla iyi geçinmeye devam edecekler bu arada yeni iktidar adaylarını da yavaş yavaş dikkate almaya başlayacaklardır.

    Fakat erken seçim tarihi belli olunca bir karar vermeleri gerekecektir. Muhtemelen önce tarafsız medya olacaklardır, daha sonra da kazanacaklarını düşündükleri tarafa geçeceklerdir. Ancak bu denli 180 derece dönüşüm seçmen/okur tarafından tepki görecektir.

    CHP seçmeni dönüşseler bile bu medyaya itibar etmeyecektir. A.Gül/A.Babacan partisi için de böyle dönek bir medyadan destek almak fayda sağlamayacaktır. Sonuç olarak AKP=Erdoğan tek adam rejimine sınırsız destek veren bu medya kuruluşları işe yaramayan bir meta halinde sahiplerinin ellerinde patlayacaktır. Havuz medyası dışında az sayıdaki TV ve gazete muhalefet için yeterli olacaktır.

    Haddini aşan her şey sonunda silinip gider. Haddini bilenler ise sallanır ama yıkılmaz. Az kaldı …

  8. ”Bir çiçekle bahar gelmez, Türkiye kolay değişmez…” Evet; Türkiye kolay değişmez.

    Devlet ”muktedir olmayı” kendinden başkasına bırakmaz, bırakmıyor…
    Hiç bir siyasiye nasip olmamış uzun süre devleti yöneten(!) Erdoğan’a bile…

    Şimdi; vaktiyle Gül, Arınç ve Erdoğan ‘üçlü çiçeğiyle’ bir bahar mevsimini yaz’a dönüştürme beklentimizi boşa çıkaran; onların önüne ”Gülen cemaati ve Ak Partiyi bitirme planını” koyarak ve buna, o üçlüden imzalarıyla kefalet alan devlet, bugün, planını gerçekleştirmiş olmanın gururuyla ancak ‘bir tek çiçek İmamoğlu” ile kayan siyasi zemini inşa etmeye çalışıyor. Siyasi zeminin kaymasıyla (erozyona uğramasıyla) beraber çiçek bitesi uygun bir zeminimiz de yok, kalmadı zahir.

    Baksanıza; uzun süredir doğum sancısı çeken yeni parti/ler bir türlü gün yüzüne çıkamıyor.

    Kılıçtaroğlu’nu İmamoğlu’nun arkasına iten ve İmamoğlu’nun merkez siyasete müteveccih yüzünü Türkiye siyasetinin ana omurgası muhafazakar-sağ seçmene çevirtip onun (İmamoğlu’nun) arkasına salma ameliyesini işleyen siyaset mühendisliği, taşlarını sabırla döşüyor. Henüz çözülmeye başlayan muhafazakar-sağ zemini kaybetmek istemiyorsa yeni parti kurucuları, ellerini çabuk tutmalılar çünkü; asıl zemin kayması bu kitlede oluşturulmaya çalışılıyor.

    2000’ler de ”yükseliş trendinde olan Siyasal İslam’ı” iktidara taşımaya çalışan güçler, asıl Siyasal İslam’ı; onun temsilcilerine iktidar vererek (muktedir etmeden) yine onların eliyle gözden düşürmeyi başardı; şimdiyse onu ya da merkez siyaseti besleyen muhafazakar-sağ zemini dönüştürmenin peşindeler. Değerlerin nasıl yozlaştığını/yozlaştırıldığını hep beraber müşahede ediyoruz ya da muhafazakar-sağ cenahtaki zemin kaymasını…

    Bu yaşıma kadar, Özal’dan başlayarak 2005’lere kadar kendi çizgisi üzerinde ivmesi yükselen muhafazakar-sağ kitlenin, hiç olmadığı kadar bir düşüşe geçmesini, duyarsızlaşmasını hiç bu şekilde görmemiştim. Ortaya çıkan boşluğu ne dolduruyor sorusu ise bir meçhul!

    Ülkemizde siyaset ve mekanizmaları ve işlerlik kazandığı kurumlar, son kertede devletin muktedir gücüne hizmet edecek kadar tasarlanmış/işletiliyor.

    Devletimiz de, milletiyle beraber çağdaş medeniyetler seviyesine yükselmeyi murat etse bari…

    • Hasan bey, bir takım gruplar ideal birliği yaparak ana meselelerde ‘devlet aklı’ diye bir takım aslı astarı olmayan söylemleri millete inandırmaya çalışıyorlar. Bunda da rüzgarı arkalarına alarak başarılı oldular. Tamam ama rüzgar artık eskisi kadar hızlı esmiyor. “Devlet ”muktedir olmayı” kendinden başkasına bırakmaz, bırakmıyor…” diyerek ümitsizlik aşılamaya gerek yok. Devlet dediğimiz mefhum insanlardan oluşuyorsa insanlar değişince devlet aklı da değişip makul olana gelir.
      Devletin içindeki gücü kendinden menkul bürokrasi 82 milyonu ilelebet esir alacak hali yok ya.

      • Sayin Baran bey, sayısal çoğunluk değil nitelik önemlidir.

        82 milyon nitelikli çoğunluğa evrildiğinde belki ihdas edilen rejimler kuruluş felsefelerine yönelik ya yeniden dizayn edilir ya da çağın gereklerine uygun insanı önceleyen hale bürünür.

        Aslında “ümitsizlik aşılamak” gibi bir derdimin olmadığını ve fakat mevcut durumun, halkın demokratik kurumlar eliyle muktedir ol(a)madığını ama devletin, olmadığını söylediğiniz “devlet aklı” ile bu gücü elinde tuttuğunu; değilse, devlet, her 4-5 yılda bir devleti yönetmeye talip çok köklü olmayan siyasi partilere kendini teslim eder, onun kollarına kendini salar mı kritiğiyle ortaya sererim.

        Devlet aklını yerleşik bürokratik kurumları eliyle kullanır.
        TSK, Dış işleri, MİT bunların en başlıcalarıdır. Sanırım bunları da perde gerisinden organize eden komiteler de mevcuttur.

        Şekil itibariyle değişiklik gösterse de devlet denen mekanizma da bunlar olmazsa olmazıdır.

        Sıkıntı, milli iradeye nazaran kraldan çok kralcı davranan bürokratik elitin işgüzarlığıdır.

        Ülkemizde siyaset kurumu ile bürokratik elitin ve gerisindeki komite/lerin, uzun iktidara süreci içerisinde Ak Partiyi ve güçlü kadrosunu bile kendi çizgisine çekerek Milli menfaatler üzerinde uzlaşamamasından anlıyoruz…

        Ve ülkemizde siyasetin devlet eliyle yeniden projelendirildiği süreci yaşıyoruz..kanımca.

        • Koru’nun bugünkü yazısından şunu da ilave edeyim Sn. Baran; ”Yalnızca bireyler için önemli değildir akıl; örgütlerin, kurumların, şirketlerin, milletlerin, ülkelerin, devletlerin de ‘aklı’ vardır; daha doğrusu akılları olduğu varsayılır. O akıl sayesinde onlar da yanlışlardan uzak durur, doğru kararlar alarak varlıklarını sürdürmeye çalışırlar.

          Kurumsal akıl devrede değilse şirketler iflas edebilir, örgütlerin, devletlerin, milletlerin başı dertten kurtulamaz.”

  9. DEĞERLERİMİZE BAKIŞIMIZ,TEPKİMİZ DEĞİŞTİ.AMA YİNEDE TEPKİ VEREBİLİYORUZ.BİR DÜŞÜNÜN ÇÖZÜM SÜRECİ ZAMANI ASKERİYENİN İÇİNDEN KIŞLADAN ‘ŞANLI BAYRAĞIMIZI’YERE ATMA CÜRETİNİ GÖSTERDİLER.B.ARINÇ ÇIKTI BİZİM EMRİMİZ OLMASA ASKERDE POLİSTE YAPACAĞINI BİLİYOR AMA HÜKÜMETİN EMRİ VAR DEDİ BAŞBAKAN YARDIMCISI SIFATIYLA;İKİ SAAT SONRA R.T.ERDOĞAN ÇIKTI CANLI YAYINA’İNDİRSELERDİ BEN Mİ İNDİRECEKTİM’DEDİ!NİYE MİLLETİN GAZINI ALMAK TEPKİLERİ YUMUŞATMAK İÇİN..DAHA ÖNCEKİ TÜRKİYE OLSA YERYERİNDEN OYNAR HÜKÜMETİ İSTİFAYAA BİLE ÇAĞIRIRLARDI;HİÇ BİR ŞEY OLMASA İÇİŞLERİ BAKANIN KOLTUĞU GİDERDİ.DAHA ÖNCESİN DE GENELKURMAYBAŞKANI DAHİL 4 KUVVET KOMUTANI BİRDEN İSTİFA ETTİ BU ÜLKE İLERİ GELENLERİ,MİLLET TEPKİ VERDİMİ YETERİNCE!VERMEDİ BUDA ÜLKEDE SİYASETİN ZEMİNİNİN KAYDIĞINI,DEĞERLERİN ANLAM VE ÖNEMİNİN DEĞİŞTİĞİNİ,DEĞİŞTİRİLDİĞİNİ GÖSTERİYORDU.BUNA DA İKTİDAR ÇANAK TUTUYORDU.GELELİM BU GÜNLERE DOĞRU 7 HAZİRAN SEÇİMİNE KADAR ÇÖZÜM SÜRECİ İÇİN DE HDP İLE HERTÜRLÜ ORTAKLIĞA GİREN İKTİDAR SEÇİMİ KAYBEDİNCE PKK NIN ÜZERİNE ASKERİ,POLİSİ GÖNDERDİ.TIPKI fetö DE OLDUĞU GİBİ!NE İSTEDİLERDE VERMEDİK DEDİLER A,GİNE DE ANLAŞAMAYINCA ÜZERLERİNE GİTTİLER.GİTTİLER AMA CEZAYI ÇEKEN ALT KADEME MEMUR SIFATIN DA KİLER VE AİLELERİ OLDU.ÜST KADEME ASIL SUÇLULAR BİR ŞEKİLDE ÜLKE DIŞINA ÇIKTI(ÇIKARILDI!) YADA HALA ÜLKE İÇİN DE KAYMAKLI İŞLERDE,GÖREVLERDE..GARİBANIN ÇOCUĞU DA 100 SENE GEÇSE SÜPER ZEKADA OLSA DEVLET KADEMESİNE GELEMEZ…NİYE BU İNSANLAR YILLARDAN BERİ fetöye YOL VEREN ONUNLA HER İLİŞKİYE GİREN,YARDIM EDEN,SİYASİ DESTEK VERENLERDEN DAHA MI SUÇLULAR!
    DOĞMAMIŞ ÇOCUKLARIN ANA-BABASININ GEÇMİŞİNDE fetöden İHRAÇ İBARESİ YÜZÜNDEN DEVLET KADEMESİNDE GÖREV ALAMAMASI ONLARIN BU SİYASİLERDEN DAHAMI SUÇLU OLDUĞUNU GÖSTERİR.BU İNSANLARI TERÖRİST YAPAR MI?DEVLETTE GÖREV ALAMAYACAK ÇOCUKLAR YURT DIŞINA GİTMEZ Mİ ?SİYASETİN EKSEN KAYMASI ASLIN DA AKP NİN SEÇİM,YADA GÜÇ KAYBETMESİYLE OLUYOR.BİZİM MÜSLÜMAN DEDİĞİMİZ CENAH SİYASİ GÜCÜ VE PARAYI BİR ARADA ELDE EDİNCE BİR TARAFA KAYDI!TABİKİ SİZİN DE BİLDİĞİNİZ GİBİ PARA TARAFINA!DİNİ DEĞERLER EN BAŞTA,MİLLİ DEĞERLER İNSANİ DEĞERLER ESNEDİKÇE ESNEDİ!EKSEN KAYDIKÇA KAYDI.ZATEN İLK BAŞTAKİ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER PARTİDEN TASFİYE EDİLİNCE MİLLETTEN UZAK MİLLETİ ANLAMAYAN DAMAT FERİTLER,B.ERDOĞANLAR,SOYLULAR,KURTULMUŞLAR,B.TURANLAR VS.İŞ BAŞINA GELİNCE OLANLAR OLDU. TAKİ M.GÜLERLER DEN,Z.ÇAĞLAYANLAR DAN BERİ BOZULMUŞTU YETERİNCE.ŞİMDİ MESELA KURTULMUŞ NE DEMİŞTİ 23 HAZİRANDAN SONRA TÖVBE EDERİZ OLUR.23 HAZİRANA KADAR HER ŞEYİ YAPABİLİRİZ!SAYIN KURTULMUŞ GÜNAH ÇIKARTTIMI Kİ?

  10. YENİ İKBAL ARAYIŞLARI BAŞLAMIŞTIR.
    Her gün bal yense bıkılır.
    Takim iyi oynamıyor ama her maçı alıyor.
    Rakipler kendi kalesine bile gol atarak yardımda bulunuyor.
    Her başarı kendinden,her başarısızlık başkalarından sebep oluyormuş.
    Daha dün bile bu hastalıklı tevilin devam ettiğini duyduk.
    Halkımızın çektiği ekonomik sıkıntılar diş güçlerin kuşatmasından mış.
    Demek bol borç vermezlerse sığınılacak bahane devam ediyor.
    Rakip takım forveti çok acımasız ,sürekli bize gol atıyorlar.
    Bizim takım vakarlı,topun ayağa gelmesini bekler,rakipler onursuz topa doğru koşuyorlar.
    Bu mantık nedir?
    Halk gerçekten bu kadar aklıyla alay edilmesinden memnun mu?
    Bir kırılma noktası olmayacak mı?
    Nihayet halk kral çıplak deme basiretini gösterdi.
    Şimdi ikbal arayışında olanların kafası acayip karıştı.
    Yoksa bu bir rüya mi?
    Geçici bir yenilgi mi?
    Devamı var mı bunun?
    Aslan ot yemek ister mi?
    Her devrin adamı olmayı başaranlar yeniden yol ayrımında mı?
    Sağlam ata oynamak için daha ne kadar beklemek lazım?
    Denizler durulmaz dalgalanmadan misali.
    Bekle gör pususuna yatıp bekliyorlar.
    Tam emin olmadan harekete geçmezler.
    Karizma darmadağın olana kadar sabredecekler.
    Dün onun adamı olanlar,bu gün bunun adamı oldular,yarın başka birinin adamı olmak, üstlendikleri konumu değiştirmedi ,yarın da DEĞİŞTİRMEYECEKTİR.
    Daima birilerinin(sultanların)adamı olmak için yaratıldığına inananların rolü değişmez sadece sultanları değişir.
    İşlerini çok iyi bilirler.
    Zamanlamaları mükemmeldir.
    Muktedirlerinin işinin bittiğini çok iyi sezerler.
    Trenden inme zamanının geldiğini genetiklerin deki şifrelerden kusursuz hissederler.
    BU yeni kapı bulmanın zamanının geldiğinin emarelerinin görüldüğü an dır.
    Görev Yaptırılmıştır.
    Üst aklın veya derin aklin her konuda önünü açtığı ve başı sıkıştığında kurtardığı karizmatik kişilik yönetmen tarafından halka kabul ettirilmiş vasat figürden başka bir şey olmadığı yakın zamanda anlaşılacaktır.
    Derin akıl her şeyi bilir ama göz yumar,ilerde uygun zamanda bildiklerini kullanma zamanı geldiğinde kullanır.
    Belge ,diploma şartını es geçer,mühürsüz oyların kabul une göz yumar,Seçim iptaline ses çıkarmaz,
    bütün hukuksuzlukların yapılmasında engel çıkarmaz.
    Bütün günahlar işletilir, pis işler onu eliyle gayrı hukuki metotlar la acımasızca hal ettirilir.
    Her temizlik kestirmeden bitirildikten sonra senin diploman var mi idi diye sormaya başlar.
    YENİ GEMİ UFUKTA BELİRİNCE ,ESKİ GEMİNİN TAYFALARI KAPAĞI YENİ GEMİYE ATMAK İÇİN HEYECANLA BEKLİYORLAR.

  11. Eskiden Suriye de halkın rejimden korktuğunu ve komşunun komşuyu rejime şikayey ettiğini duyardık. Ve Suriye deki rejimin adının BAAS rejimi olduğunu biliyorduk ve sonunda Suriye de olan oldu ve ülke bölünme aşamasına geldı .Rabbin bizi Suriye gibi olmaktan korusun.

  12. Başarı
    Türk halkı her zaman siyasete hakimdir. Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca sermaye kendisine göre
    Mustafa Kemal’in komutasında İstiklal Savaşı’nı yaptırdı. Başaran Türkiye Mustafa Kemal’in inkılaplarını uyguladı. Halk sabırla 27 sene bekledi. Sonra Sermaye yeni oyuna girdi. Türkiye’yi borçlandırarak işgal etmek istedi. Demokrat Türk halkı yine sabretti. Ordu yönetime el koydu ama ulusu ile bir oldu.
    Başkanlık sistemi ile Türk demokrasisine son verecekti. Türkiye başkanlık sistemine geçti. Seçim hilesi yapıldı deyip halkın demokrasideki ümidine son verecekti. Seçim yapıldı. Türkiye neler kazandı?
    1) Öncelikle AK Parti’ye dersini verdi. “Böyle devam edersen indiririm paçanı, ha! Ama düzelirsen sen iktidardasın. Sana bunun için oy verdim.” dedi. Bunu teyit etti.
    2) CHP’ye de ders verdi. “Bak eğer düzelirsen, AK Parti’den daha iyi işler yaparsan, sana oy veririm. İşte sana üç büyük kentin belediye başkanlıkları. Haydi, göster kendini.” dedi. MSP-CHP koalisyonunu unutma. Orasını iyi incele. Adil Düzen’i öğren, Akevler ile irtibat kur.
    3)Dünyaya mesaj verdi. Türkiye; ordusuyla, yargısıyla, halkıyla, siyasileriyle demokrasiye inanmıştır. Onu hiçbir oyun bundan vaz geçiremez. Türkiye Tanzimat’tan beri hep demokrasiye daha çok yaklaşmıştır. Yaklaşmaya devam edecektir.
    4)En önemli dersi Milli Görüşçülere, Adil Düzencilere vermiştir. Milli Görüş ve Adil Düzen’in başlangıcı Akevler’dir. Bunu bilmeyenler Hayrettin Karaman’ın hayatını anlattığı kitabını okusunlar. Temel Karamollaoğlu, Fatih Erbakan, Gül, Davudoğlu, Arınç, Atalay, Çiçek, Gönül, Şahin, Aksu, Yazıcı ve Kurtulmuş gerçekleri görmeliler ve Akevler’e dönmeliler.
    Artık yeni parti zamanı değildir. Artık Adil Düzen üzerinde, ortaklık düzeni üzerinde, hak düzen üzerinde, Kur’an düzeni üzerinde Ar-Ge çalışmaları yapılmalı ve semt kooperatifleri kurmada hizmet verilmeli. İlk baharda tarla sürülür, sonbaharda hasat yapılır. Siyasetle yapılacaklar yapılmıştır. Şimdi ilim ve halkın örgütlenmesi ile yapılacaktır. Yalnız Türkiye değil dünya bizi bekliyor.

    • Yeni parti kurucu üyesi Fehmi Koru’nun heyecanını anlıyoruz Yeni parti kurma heyecanı… Şu an da üçüncü aşamaya geçtiler…Benzin dökmeye devam ediyor….. Muharrem ince bile yaşadığı onca şeye rağmen, eski solcular da yaşadığı onca şeye rağmen birlikleri dağıtmadılar…… Öyle görülüyorki Chp- hdp burdan çok ekmek yiyecek.Beni tv lere çıkarmıyorlar laflarını hatırlıyorum Fehmi korunun….
      Bir de burada bulunan üç beş kişi….havaya girmiş.. . Beraber olmuşlar farklı düşüncelere saldırıya başlamış gözüküyorlar….. Vay be…..
      Aç tavuklar kendilerini darı ambarınada sanırmış…

  13. Kırmızı bültenle aranan, ellerinde şehitlerimizin kanı olan adamı milletin vergileriyle ayakta duran TRT ye çıkardılar ya artık diyecek bir şey bulamıyorum.
    Oy uğruna, koltuk uğruna, kendi bekalarının yoluna, satmayacakları değer yokmuş.
    Ne bekaymış, ne koltukmuş ama…!

  14. Hic okumadigim icin tahminim su sekilde. Secim kaybedildi ya, guya bakin bizden olmayanlari da artik dinliyoruz demek icin yine kendi iclerinde yukaridan aldiklari emir icabidir.
    Ben gider haber okurum, kendi yorumumu yapamaz miyim ki baskasinin yorumunu okuyayim, hele ki emirle yorum yazanlarinin yazisini okumak en degerli seyim olan, zamani oldurmekten baska bir ise yaramaz. Burayi da okumazdim ama yeni partiyle ilgili haber olabilir diye okuyorum. Bir de yazar aslinda objektif ama biraz genel akim kurmaca medyaya takintili gorunuyor, fazlaca onemsiyor.
    Dunyadaki global trendlere bakin ne olacagini gorursunuz, bir sene olur bes sene olur ama ulkemize de bir sekilde yansir. Bu parti bu dunyanin cagdasi degil, ozellikle son yillarda net, bu yuzden cokusu kacinilmaz.

  15. bir partinin seçimi kaybetmesini bir milletin çok önemli bir şey kaybetmesi gibi göstermek ne kadar doğru?Madem millet yetkili, verilen vazifede suistimal olunca görevliyi değiştirme kadar haklı bir şey ne olabilir.Asıl sorun dürüstlüğün kaybolması, israfın yaygınlaşması gelir dağılımının dengesizleşmesi ahlakın yerlerde sürünmesi…..

  16. Gönüller’ Kaydı, artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Daha dün Yapılan her yanlışı alkışlayanlar bu gün yüzsüzce hiç bir şey olmamış gibi hemen eleştiri akıl verme makamına geçmişler.Bunlardan C. Küçük’ü okudunuzmu adam sütten çıkmış ak kaşık hemen mevzi değiştirmiş atışa devam tabii bu sadece medyada değil her alanda görülüyor atalar boşuna dememiş Düşenin dostu olmaz diye. Belki bu günlerde H.Gayret beyde , Bernar beyle , Nurdan hanımla bir çok konuda ortak düşündüklerinden bahseder. Olmaz olmaz dememek lazım, olmaz olmaz

    • Sayın h.a, hadi bernar bey neyse de sonuçta ş.mardin filan okumuş hatta yalamış yutmuş, aydınlıktan kaçan bi arkadaşımız; ama nurdan hanımın düşündüğünü nerden çıkardınız ki bi de ortaklaşalım onu hiç anlayamadım yani..?

  17. Eh işte, her şey aslına rücu eder. Evrensel değerler diye yola çıkıp, ülkede güzel gidiyor diyebilinecek bir tek şey bırakmazsan gemiyi herkes terkeder,senin de buna söyleyecek bir şeyin olmaz. Tabiatın, fıtratın yasası bu..

  18. Seçimden önce: İstanbul’u kaybedersek tokezleriz dediler. İstanbul seçimi kaybedilince: Türkiye İstanbul’dan büyüktür dediler. Seçimden önce beka beka dediler: Seçim arefesinde Öcalan devreye sokuldu. Osman Öcalan devletin kanalında açıklama yaptı. İşte siyasette zemin bu yüzden kaydı…
    Selam ve dua ile…

Yoruma kapalı.