Siyasette ‘bahar havası’ soluyorum.. Umarım, uzun ömürlü olur

23
Reklam

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eşinin de Covid-19 virüsüne yakalanmaları siyasete değişik bir hava getirdi.

Hemen herkes bu yeni havanın farkında.

Bir gün öncesine kadar bulundukları köşeden kendisine en ağır eleştirileri gönderen muhalefet partisi liderleri ile sözcüleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşine en nazik ifadelerle acil şifa dileklerini ilettiler. Eleştirilere ara verdiklerini de hissettirdiler.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu daha da ileriye gitti ve çıktığı bir televizyon kanalında, bir kişinin yalnızca iki dönem cumhurbaşkanlığı yapabileceği ile ilgili Anayasa’nın 101. maddesini, kendisi bir kez daha aday olmak istediği takdirde Tayyip Erdoğan için sorun haline getirmeyeceklerini duyurdu.

Partisinin ileri gelenlerinin şaşkın bakışları altında yaptı bu açıklamayı.

Yeni havanın AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da etkilediği fark ediliyor; o da kendisine acil şifa dileklerinde bulunan muhalefetin önde gelenlerine, isimlerini de anarak, teşekkür etti.

Siyasette buna ‘bahar havası’ adı verilir. Geçmişte de en şiddetli siyasi kavgalar yaşanırken ara ara böyle ‘bahar havaları’ estiği olurdu.

En bilineni, DP iktidarının sonlarına doğru, Kıbrıs’a iki ortaklı devlet statüsü kazandıracak antlaşmayı imzalamak üzere Londra’ya gitmekte olan Başbakan Adnan Menderes’in de içinde bulunduğu uçağın Gatwick Havalimanı yakınlarında ormana çakılması sonrasında yaşanan ‘bahar havası’dır..

Reklam

Korkunç bir kazaydı (17 Şubat 1959). 21 yolcusu bulunan THY uçağından sadece 7 yolcu sağ kurtulabildi.

Adnan Menderes de sağ kurtulanlar arasındaydı.

Menderes, Londra Antlaşması’nı, kazadan sadece iki gün sonra, Londra’da hastane yatağında yatarken imzalamıştı.

Bir ay sonra ülkeye döndüğünde İstanbul’da yüzbinler Menderes’i karşıladı. Yol boyunca kurbanlar kesildi. Konvoyu Yeşilköy’den Taksim’e dört saatte gelebildi. Ankara’ya vardığında, istasyonda kendisini karşılayanlar arasında CHP lideri İsmet İnönü de bulunuyordu. DP ile CHP arasında ‘bahar havası’  işte İnönü’nün bu davranışı ile başlamıştı.

Umarım, hastalık gibi bir ‘şer’den sonra siyasette bir kez daha varlığını hissettirmeye başlayan bu yeni ‘bahar havası’ kalıcılık kazanır.

Şu günlerde karşı taraftan tebrik almayı hak edecek bir üslupla konuya yaklaşıp bende öyle bir umut uyandıranlar siyasi şahsiyetler değil yalnızca; bu arada muhalif kalemler ile yorumcuların da daha dikkatli bir dil kullanmaya başladıklarını fark ediyorum.

Acaba bunda her günkü yoğun mesaisi arasında yazılanları okumak ve yapılan yorumları dinlemek fırsatı bulamamasını normal karşılamamız gereken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, karantina sırasında, daha önce kaçırdığı o fırsatı değerlendirebileceği düşüncesinin de payı var mıdır?

“Cumhurbaşkanı okursa” dikkati…

Reklam

Bana sanki görüş sahiplerinin hassasiyetlerinde öyle bir düşüncenin payı varmış gibi geliyor.

Umarım yanılmıyorumdur.

AK Parti için en akıllıca ve yararlanmak istendiğinde işe yarayabilecek görüşlerle son zamanlarda yalnızca muhalif medyada karşılaşılıyor. Nelerin neden yanlış gittiğini öğrenmek isteyenler için muhalif kalemlerde bolca malzeme var.

Kendisine ve partisine hep övme fırsatı arayan gözlerle bakanların yazıp söylediklerinden hoşlanıyor olsa bile, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘bahar havası’ eserken sözcüklerini dikkatlice seçen kalemlerin yazdıklarına da keşke göz atsa.

İzlenen ekonomi politikalarına getirilen eleştirilere kulak verilse ve muhalif literatürden dersler çıkarılsa, bundan en fazla AK Parti ve lideri Tayyip Erdoğan yararlanacaktır.

Misal mi?

Ekonomide herkesin gözü kulağı kurda. “Dolar bugün ne oldu, yarın ne olabilir?” merakında olanlar için okunacak çok değerli makaleler ve YouTube’da videolar var. Muhaliflere ait çoğu.

2021 Eylül ayında 1 dolar 8.30 TL ediyordu. Bugün 1 dolar 13.60 TL.

Eylül ayında “Aman ha, sakın” diyenler dinlenseydi ekonomimiz bugün farklı bir noktada olurdu.

İnatlaşmanın başlangıcını biraz daha geriye, mesela 1 Eylül 2019’a götürürsek, o gün 1 doların  5.80 TL olduğunu görürüz.

1 Eylül 2019’da 5.80 TL olan 1 dolar, 8 Şubat 2022 gününe -bugüne- 13.60 TL değeriyle başlayacak.

Aradaki kayıp hepimize hayat pahalılığı olarak yansıyor, ama en çok AK Parti’yi olumsuz etkiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan her şeyi toz pembe gören ve gösteren yazıları itibar ettiği medyada nasıl olsa okur. 

[Bugünkü o tür bir yazıdan: “Türkiye krize girdi, batıyoruz diye inleyenler var. Bre utanmazlar! Batan ülkede 1 yılda 111 bin şirket kurulur 275 milyar lira tutarında 12 bin 740’la bugüne kadarki en yüksek yatırım teşvik belgesi verilir mi? Bankalarının kârı 1 yılda 92 milyar lirayla rekor düzeye ulaşır mı? Finans dışı şirketlerin kazançları üçe dörde katlanır mı? Yıllık büyüme hızımız %11 ile tarih yazar mı? Ha, söyleyin!.. / Şu anda bir enflasyon canavarı kaldı ayakta. O da son demlerini yaşıyor. Cumhurbaşkanımız söz verdi, bu problem çözülecek dedi. Merak etmeyin kısa süre sonra o da toprağa gömülecek…” Yazının başlığı da şu: ‘Çok talihliyiz’.]

Okusun böyle yazıları da.

Ancak biraz da üniversitelerin bulundukları konumlara gelene kadar çok toz yutmuş ekonomi hocalarının yazıp söylediklerini okumayı da ihmal etmese ne kadar iyi olur.

Menderes’in yaşadığı uçak kazası sonrasında başlayan siyasetteki ‘bahar havası’ fazla uzun ömürlü olmamış, birkaç ay sonra karşılıklı atışmalar yeniden başlamıştı ve iş İsmet İnönü’nün “Bu yolda devam ederseniz sizi ben bile kurtaramam” demesiyle (18 Nisan 1960) çok farklı bir zemine oturmuştu.

Ülkemiz siyasetinde ‘bahar havaları’ fazla uzun ömürlü olmuyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Biden Türkiye de muhalefeti destekleyeceğim darbeyle değil ama bu yolla yönetim değişikliği yapacağım demişti.
    Sahi kimi destekliyor acaba şimdi ?
    Hangi araçlarla destekliyor ?
    Kimi fonluyor ?

    Burada sabah akşam dürüstlük kasan, demolrasi,adalet diye yeri göğü inletenler buna en ufak edecek lafları var mı ?
    Yok onlar çokdan ABD boys olmuşlar ama bu durumlarına ama RTE de böyle yaptı diye bahane arıyorlar.

    Haçlılar namusunuza dokunmaz değil mi?.Haçlı sevdalıları .
    ABD demokrasi beşiği o yüzden sizi destekliyor değil mi?
    ABD fonlarını size demokrat olduğunuz için veriyor değil mi?

    Bak sen! ABD boys.

  2. Üstadım bugünkü yazınızdan birazcık da ben umutlandım. İnşallah sayın cumhurbaşkanımız hastalıktan daha sağlıklı çıkar. Bazı şerlerden bazen de hayır çıkar. Bu covid-19 da bir şer olduğuna göre bundan da bir hayır çıkar. Cumhurbaşkanımızın kenarındaki çakma AKP liler koronadan korkup belki reisin kenarından uzaklaşmıştır. Bizim reis de o 2002 de kurulan AKP liler ve arkadaşlarıyla belki telefonda da olsa görüşmüştür. İnşallah o günkü fikirleri de kendi aklına geri gelmiştir. Öyle bir şey olursa önce cumhurbaşkanmız ve bu millet kazanacak. Umarım öyle de olur. Koronanın hayrını da öyle görmüş oluruz.

  3. Aba altında Menderes in sonunu ima etmeler çok hoş değil.Bence zamanı da geçti.
    Bu işe bir şekilde kalışacakların başına ne geleceğini de RTE dünya aleme gösterdi.
    Ağa babaları ABD bile oğlanlanlarını hapisten kurtaramıyor.
    Kaçacak diyenler,Kaçacak delik arıyor.
    Asacağız diyenler canını zor kurtardı.
    Yargılanacak diyenler,Silivri nin soğuk duvarlarına hesap veriyor.
    Sen islamcısının hiçbir hakkın yok diyenleri imana getirdi hepsi dinci oldu.
    O yüzden bu tür imalara ben islamcıların sabihleşmesi diyoyorum.
    Hiçbir karşılığı yok.Deneyecekler için ise 15 Temmuz da halk öprendi ne yapacağını eksik yaptıklarını da öğrendi bu sefer eksik bırakmayacaktır.

  4. Dış güçlerin IMF sini kovup çıkaranlar, bir de iç güçlerin IMF sini kovup çıkarsalar, taşı gediğine koymuş olmazlar mı?

  5. Nedense dün internete giremedim bir anormallik vardı, sonrada işime gücüme daldım. Ali Namlı beyağbimizin yorumu altında ismim anıldığı için dahil olayım. Kambersiz düğün olmaz! Bahar havası ya herkes haklı! Amerikalı Albay haklı: Amerikalı olsun veya olmasın Türkiye’ye her ileri geleni tutup anıtkabire götürüyorlar. Sanki internasyonal yüksek makam sahipleri için bir türbeye döndürdüler. Adamlar belki içlerinden gitmek istemiyor. Ama karşılaştıkları resmi mahalle baskısıyla istemeye istemeye gidiyorlar. Ne malum, içlerinden “Ya bıktık Türklerin, şu huyundan..” deyip kızıyor bile olabilirler ve şöyle demiş olabilirler mi acaba, halk arasındaki tabirle, “Görmemişin oğlu olmuş, tutmuş p…ni koparmış”. Görünüşte, o kadar açız ve kurtarıcı bekliyoruz ki gelmeyince olanı göklere çıkarıyoruz.. ve Ali Namlı beyağbimiz de haklı. Konformist kemalist idealog büyüklerimiz de fırsatı ganimet bilip onun hiç değilse yarı tanrı haline getirilmesinden yanaydılar (acaba kendisi bunu ne kadar onaylıyor, ayrı mesele). Ordu onun ordusu, TR onun TRsi idi. Gayretleriyle kutuplaştırılmış olan Türk milleti bütünüyle hiçbir zaman sahiplenilmedi. Arkasından gelenler de dindarları anlamak yerine hep kuşkulu gözlerle bakmağa devam etti. Yaşar Nuri hocaya dahi tahammülleri olamadı. Durum resmi kültür ve ulusal baskı haline geldi ve siyaseten tepe tepe kullanıldı. İşte buna milletin önemli bir kısmını hizaya getirmek için kullanılan “ulusal sopa” da denebilir. Darbeler ve darbe teşebbüslerinin adeta “besmele”si haline getirildi. O kadar göklere çıkardılar ki o potansiyelde Mustafa ve Kemaller her zaman aramızdaydı ama tanrılaştırma atmosferinin baskısıyla muhtemelen ezik hissettiler. Başkalarının ortaya çıkmasına sıcak bakamazlardı. Ne de olsa “tek ve gök tengrili” bir inanç kültürüne aidiyet vardı.

    • 38-20 = 18 yıla sığdırılanları, bu dünyada kim hepsini yapabilir konusu bariz bir abartı. Kurtuluş savaşına girilmeden ekonomi, tarım, hayvancılık hiç yokmuş gibi bir varsayım pek geçerli değil. Kurtuluş savaşından başarıyla çıkılan ruh ve moral ile mevcut olan tabanın üzerine tabi ki hızla ilaveler olacaktı. Dünyanın neresinde olursanız olun bu gayet doğal (kimbilir belki de daha hızlı ve kapsamlı bir şeyler de yapılabilirdi). Peki ya ülke geleceğini düşünmeden lüzumsuz yere yaptıklarına ve ilaveten yapamadıklarına ve yaptığı yanlışlıklara ne diyeceğiz?

      18 yıl kısacık hayat! Ondan başlanabilir mesela. Onun çağdaşı İngiliz Çörçil 90 kusur yaşına kadar yaşadı. Ya bizimki? günde 1-2 paket cigara, içki desen ha keza! Bu yönde zamanındaki eleştirilerin o da farkında. “Bana içkici/sarhoş diyorlar” şeklinde durumu kabullenerek içtiğini ama işini ihmal etmediğini ifade ediyor (internette rastladım). İnsan bazında üzerinden alaladelik akarken böyle birinin tanrılaştırılarak yeni yetişen nesle model olarak empoze edilmesi pek tutmadı (tuttu diyenlerin büyük çoğunluğu yurt dışına çıkınca kendini unuttu ve kaybolmağa yüz tutuu). İçerde de kurtuluş savaşını birlikte kazandığı millette tabandan geri tepme yaptı. Bu da bir gerçek değil mi?

      Bizim kültürümüzde içki-sigara sembolik değere sahip önemli bir ölçüdür: nefsine yenik, iradesine hakim değil derler. Kendine bakmayan tiplere kız bile vermezler. Bu durum az da olsa kişide akıl kıtlığını da yansıtır. Ancak, askeri aklı onun profesyonel aklı ve aklı başındayken ülkesini düşünmesi tabiki takdir edilecek yönleri. Bunlara kimse bir şey diyemez. Saygısızlık ve haksızlık olur; doğru değil. Ama, bu “Akıl*İman Sentezi” kapsamında düşünürsen böyle ki buna göre düşünmeliyiz. Gelecek bundan ibaret.

      Elbet güzel günler gelecek… T.C. de Sn C.B. başta olmak üzere herkese omicron belasına karşı acil tedbirler ve şifalar dilerim (ancak pek dikkat etmemiş olduğu da bir gerçek).

      • Sayın HB
        “Kurtuluş savaşından başarıyla çıkılan ruh ve moral ile mevcut olan tabanın üzerine tabi ki hızla ilaveler olacaktı. Dünyanın neresinde olursanız olun bu gayet doğal (kimbilir belki de daha hızlı ve kapsamlı bir şeyler de yapılabilirdi).”
        diyorsunuz ama kaç ay geçti, afganistanda taliban iktidara geldiğinden beri henüz hiçbir ülke yeni yönetimi tanımamış, ya buna ne buyrulur?
        Savlaması kolay ama örneklemeye gelince fossss…

  6. Sayın YK burada günlerdir “yancı muhalefet/yancı partiler” diye bir kavramsallaştırma çabası içersindeydi ama
    daha ziyade bir yandaşlık eleştirisine benziyordu sanki(yandan tabii:)
    Şimdi bu erkenci bahar havasına kendisi de kapılırsa hiç şaşırmam.
    Bana kalırsa ne yandaşı ne yancısı, bunların alayı YARDAKÇI MUHALEFET!
    İLK FIRSATTA SARAYIN ARKA KAPISINDA İÇERİ DALIVERİRLER…
    İTİRAZI OLAN?

  7. Geçenlerde , Kuzey Marmara Otoyolunu işleten şirkete , kar yağışından kaynaklanan aksaklıklardan dolayı 6,8 milyon lira ceza veren devleti ali acaba koskoca Isparta şehrini 4 gündür elektriksiz bırakan firmaya ve BB na bir ceza vermeyi düşünüyor mu !

  8. Fazla iyimser bir beklenti.. Ama bu beklentisini, yazısının sonunda, İsmet İnönü’nün “Bu yolda devam ederseniz sizi ben bile kurtaramam” dediğiyle de boşa çıkarıyor Sn. Yazarımız…

    Haklı; Türk siyasetinde böyle karşılıklı iyimser havaların uzun sürmeyeceğini herkes kadar o da biliyordur .. Kılıçtaroğlu’nun, ‘kendisi bir kez daha aday olmak istediği takdirde Tayyip Erdoğan için sorun haline getirmeyeceklerini’ duyurmuş olması bile…

    İyi de, Anayasanın 101. maddesinin gerekleri üzerinde herkes mutabık/hemfikir değilken partisine rağmen Sn. Kılıçtaroğlu bunu neden söyledi. Sırf siyasette iyi hava oluşsun diye mi?..

    2002’de Deniz Baykal’ın Erdoğan’ın başbakanlığı için yol açmasına benzer bir şekilde, Sn. Erdoğan’ın 3. kez cumhurbaşkanlığına aday olabilmesinin yolunu açmaya çalışıyor olmasından CHP’nin “sütten ağzı yanmamış” hükmünü mü çıkarmalıyız…

    Ya da, bir yerlerden talimat almışçasına “CHP ile liderliği bunu hep yapıyor” hükmünü mü?..

    Ülkemizdeki siyasi oluşumlar için hep siyaset mühendisliğinden bahsedilir ya; ülkemiz siyasetinin 50 artı 1’e kilitlen(diril)diği bu siyasi atmosferde, her şeye rağmen Türkiye’nin siyasi yelpazesinin ağırlıklı kesimini oluşturan sağ-muhafazakar blokunun karşısına, 20 yıldır ülkeyi yöneten ve şimdilerde ondan kopuşların yaşandığı AK Partiye alternatif/rakip sağ-muhafazakar bir siyasi liderlik/oluşum çıkmasın diye, muhalefet blokunun -Millet İttifakının- liderliğine sağ-muhafazakar kesimin -çoğunlukla- zinhar oy vermeyeceği CHP’nin oturtulması, bu siyaset mühendisliğinin bir işlevi midir diye düşünesi geliyor insanın.

    AK Partinin kuruluş ilkelerinin ve kurucu kadrosunun esamesinin okunmadığı, Bahçeli, Perinçek gibi doku uyuşmazlığı bulunan siyasi kadroların AK Parti liderliğini kuşattığı, ilkelerinden vazgeçtiği gibi icraatlarıyla da müesses düşüncenin emellerine rahmet okuturcasına bir idare sergileyen AK Parti liderliği, yenilenecek olan dönemde de yönetime devam etsin gibi bir siyaset mühendisliği çalışması var sanki karşımızda.

    Kılıçtaroğlu’nun tavrı bana bunları düşündürttü işte.

    Siyasetteki iyimser hava insani olma gerekleri açısından böyle. Yoksa siyasi bir iyimserliğin yeşerdiğini söyleyemem.

  9. Bizde , siyaset hayatının başladığı İttihak ve Terakki’den bu yana ; siyasi partiler arasında özellikle iktidar ile muhalefet arasında hiç bir zaman ve hiç bir nedenle , birlik beraberlik ,dayanışma , yardımlaşma vs. olmamıştır .
    İktidarla muhalefet arasında sürekli olarak ak/kara mücadelesi yaşanmış, hiç bir zaman ülke ve milletin gerçekleri üzerinde bir uzlaşma olmamış ve böylece siyaset sürekli olarak bu gerilimden adeta beslenmiştir.
    Bu nedenle ben şahsen bu ‘Bahar havasının ‘ karantinanın sona ermesiyle birlikte son bulacağına inanıyorum ; devam etmesi eşyanın tabiatına aykırıdır !
    Ve daha önce de bir vesileyle belirttiğim gibi bizdeki bu ‘siyaset meydan savaşları ‘ hiç farkında olmadan bütün toplumu , insanları germekte , bir çok cinayet ve benzer çatışmaların , kötülüklerin fitilini ateşlemektedir .
    Selamlar , saygılar

    • Sayın namlu “Bizde , siyaset hayatının başladığı İttihak ve Terakki’den bu yana” buyurmuşsunuz da;
      Bence bu tarih bilinciyle fazlaca yazıp çizmek de pek doğru değil;
      Önce gidip göktürk anıtlarını bi okuyun da bizde siyasi hayat ne zaman başlamış onu öğrenin;
      Sonrada ordaki işlenen/tartışılan konuların bugünkülerden zerrece bir farkı var mı onu konuşalım!

  10. Heykel, çoğu yerde değerli olmuştur hep. Hamuru heykel yapıp sonra onu pişirip yiyenmi dersin, tapacak kadar seviyom diyen yada başka binbir olay hal.
    Biri gelip putları yıktı diye onlardan daha büyük olay? hal.
    Şu bir gerçek, Atatürk her bir övüncü hak edecek liderdi. Onun rakı içmesi benim gözümde eksi bir şey asla olamaz. Hatta kötü işler yaptı deseler bile. O benim gözümde kahramandır.?️
    Sayın RTE’de belki öyle anılacak☺️ nasıl neden?
    Birilerine kafa tuttu, rest çekti, girdi, çıktı, ezdi geçti, düzeltti…
    Bunun yanında borçlandırdı pahalılandırdı kayırdı ötekileştirdi gereksiz harcama yaptı… Neler diyecekler.
    Ben bunlara bakmam?
    Faiz! Konusunda cesaretle belkide bir dönüm noktası oluşturdu!?
    İlk kurşun! İlk adım! İlk karar!..
    Bakın önemsiz sanılan belkide hepsinden önemli olan?
    Kimisi 24 Ocak kararları ile, kimisi faizi bir gecede 1500 lere çıkarttı diye kimisi barajlar kralı diye hep anılacaktır!
    Ama, “makus talihini..” diye başlayan cümle kurdurtanlar!!!!
    İşte sihirli cümle.

  11. Bahar havası olacak bir durum maalesef yok. Demokrasi böyle bir şey değil zaten. İktidar istediği gibi denetimsiz, kontrolsüz, yolsuz bir şekilde yol alacak, biz de aman efendim geçmiş böyle devam edin, duacıyız diyeceğiz. Yok öyle bir şey. Demokrasi herşeyden önce denge ve denetleme demek. Fakat bu iktidar körü körüne aynı yoldan gitmeye devam ediyor. İstanbula hala ihanet ediyor. Kendisi söyledi bizzat. Daha dün yine mantar gibi Süleymaniye Cami dibine inşaat dikmişler. Nereden izin aldınız, nasıl bir vatan haini İstanbul düşmanısınız bilemedik. Gün geçmiyor ki bir ihanet daha yapmayasınız. Her gün her yerde her zaman. Pisliğinizden denizler kustu. Hala olur paşam devam mı diyeceğiz. Olmaz elbette.

    • Endercim “…Daha dün yine mantar gibi Süleymaniye Cami dibine inşaat dikmişler. Nereden izin aldınız?” diye sormuşsun;
      İbb ve encümeninden olabilir mi?

      BU İZİNLERİN NEREDEN ALINDIĞINI BİLMİYORSAN BÜTÜN ŞİŞLİ, BEŞİKTAŞ, KADIKÖY, MALTEPE VE KARTAL SAHİLLERİNDEKİ GÖKDELENLERE BAK!?

      SONRA DA OTUR DÜŞÜN, ÜSKÜDAR VE PENDİK SAHİLLERİNDE NİYE BİR TEK GÖKDELEN YOK ACABA?
      EFENDİM?
      ONLAR HANGİ PARTİDEN Mİ?
      BİLMEM, Bİ BAK İŞTE…

      • Süleymaniye dibine dikilen binayı İlim Yayma Cemiyeti, 2019 Nisan’ında o zamanın İBB meclisinden onaylatmış. Şaşırdık mı? İstanbul’un silüetini bu ihanet tayfası bozdu. Bunu herkes biliyor. Denizler kustu denizler …

  12. Çok garip şeyler oluyor…
    Bizim de temennimiz bu bahar havası, yalancı bahar havasına, fırtına öncesi sessizliğe dönmesin diyelim ve sayın Cumhurbaşkanımıza ve muhterem eşine geçmiş olsun dileklerimizi iletelim.
    Bir başka temenni ise altı muhalefet partisi arsında esen bahar havasının devam etmesi.
    Ülkemizi toz pembe gösterilmiyor gerçekler öyle, ama sadece ülkenin yüzde onu için.
    Anketlerde son aylarda iktidar oyları arttığı görülüyor. Yani enflasyonla paralel oylarda artıyor. Bu da demek oluyor ki %48 olan şu anki enflasyon %85 çıktığı zaman iktidar oyları da %60 bandında gelmemesi için hiçbir neden yok…
    Bu işler bana garip geliyor nedense!

    • Bu tür ilginç! Sonuçlar gündem değiştirmek isteyenlerin bir yem atıp karşıdakinin de yemi yutması ile,
      Uyanık olması gereken muhalefetin saçma! Yada çözüm üretme noktasında becereksizliği neticesinde konuları yanlış zaman ve yerde gündem yapması nedeniyle,
      Çıkabiliyor.
      Bu gün dahi bir çok önemli konu dururken heykelle elantrik faturası ile sempatizan seçmen yandaş (ne ise ismi) kazanma/ kenetleme derdinde siyaset!
      Bir parti diğer parti’nin siyasi çizgisinden ötürü suçlanıyor! Sanki o suça ortak mış gibi.
      Yem’in içindeki tahılı alıp eline çıkıyor meydane.
      Ekonomi desen…
      Oysa ki,
      İnsanlar ölüyor denizde!
      Ekonomi desen yok denge denetleme!
      Kural düzen hak getire.
      Gıda mı desem akaryakıt mı, giyim mi dediniz?
      O da ne?
      Köşe yazıcısı sanki daha iyi biliyor yazıyor,
      Yorumcular hepsinden iyi okuyup anlıyor yeminle?

  13. Bu da uzun ömürlü olmayacak gibi. Birileri hep kutuplaştırmadan besleniyor. Nitekim küçük ortağı bahsettiğiniz havaya hiç girmedi, girmez de. 3 vakte kadar maalesef hava eskisini aratmayacak. Keşke yanılsam…

  14. Sayın yazar:
    “Ancak biraz da üniversitelerin bulundukları konumlara gelene kadar çok toz yutmuş ekonomi hocalarının yazıp söylediklerini okumayı da ihmal etmese ne kadar iyi olur.” diyor, elhak öyledir!
    Yalnız bu çok toz yutmuş ekonomi hocaları bugüne kadar kaç ülkeden IMFyi kovup çıkarmışlardır hiçbir yerde bilgisi yok:))))
    İtirazı olan?

    • O zaman maliye bakanın İngiltere’de ne işi var ? Tatile mi gitti? Siz hala orda mısınız ? Dıj güçler……

      • Dıj güçlerden borç alma ile dıj güçlerle iş yapma arasındaki farkı öğrendiğin gün IMF kavranını anlarsın HaGayret

    • Dış güçlerin IMF sini kovup çıkaranlar, bir de iç güçlerin IMF sini kovup çıkarsalar, taşı gediğine koymuş olmazlar mı?

Yoruma kapalı.