Siyasete bir günlük ara: Ömürler uzadı, yaşta tehlike sınırı 90’ın üzerine kaydı.. Örneklerle…

23
Reklam

Bir süre sonra en son ne zaman otomobil kullandığımı unutabilirim. Uzunca bir seyahate çıkmamız gerektiğinde, bizim çocuklar mutlaka bir bahane bulup şoförlüğümüzü üstleniyorlar çünkü.

Bu fedakarlıklarını sevgi ve nezaketlerine veriyordum, son birkaç gündür bir başka motifin daha onları böyle davranmaya ittiği kuşkusu zihnime yerleşmeye başladı.

Galiba yaşımın 70’i aşmasının bunda rolü var.

Medya baronu ve evlilikleri

Rupert Murdoch ABD’de Wall Street Journal ile İngiltere’de Sun gazetelerinin sahibi. Bunlar ülkelerinin en çok satan gazeteleri. ABD’de Fox-TV ile İngiltere’de Sky TV de onun. Avustralya kökenli olduğu için orada da gazeteleri ve TV kanalları var.

Patronluğunun kıtalar aşan özelliğine dikkat çekmek için şu kadarını söyleyeyim: Türkiye’deki Fox-TV de Murdoch’un… Pek çok başka ülkede de ona ait gazeteler ve TV kanalları yayında.

Murdoch 92 yaşında. Oğulları ve kızları var; ancak işlerinin başında kalmayı sürdürüyor. Çocukları arasına ihtilaflar sokup aralarından birinin öne çıkmasını engelleyecek entrikaların da içinde.

93 yaşındaki medya baronu Murdoch ve nişanlısı..

Geçen hafta kendisinden 30 yaş kadar küçük bir kadınla evleneceğini açıkladı Murdoch.  “Bu benim beşinci evliliğim, herhalde sonuncusu olur diye düşünüyorum” diyerek…

Reklam

İşe bakın siz: Dünyanın dört bir tarafında gazeteleri ve televizyon kanalları bulunan, işlerini elinde tutmayı seven 92 yaşındaki patron, üstelik dört kez evlenip boşanmış ve beşinci evliliğini yapmaya hazırlanıyor…

[Dünya televizyonlarıyla birlikte bizde de Digitürk’te dördüncü sezonu yayımlanacak ‘Succession’ dizisinin senaryosunun, Murdoch ailesinin gerçek hikayesinden ilham alınarak yazıldığına inanılır. O dizide başrolü üstlenmiş olan oyuncu Murdoch’tan biraz daha genç ve daha yakışıklı.]

Yaşını başını almış kişilerle ilgili haberler benim özellikle ilgimi çekiyor son zamanlarda. Bu yüzden Amerikalı sinema oyuncusu Dick Van Dyke’ın kahramanı olduğu olayın yankılarını da meydana geldiği ilk günden beri yakından izliyorum.

Ülkemizde de abonelerine eski-yeni sinema ve televizyon ürünlerini sunmaya başlayan Disney+ platformunda izleyebileceğiniz filmleri bulunan biri Dick Van Dyke. ‘Mary Poppins’ filminin ilk (1964) ve son (2018) versiyonlarında rol almıştı. Oynadıkları arasında en bilineni, benim de hafızamda yeri hala canlı duran ‘Chitty Chitty Bang Bang’ (1968) filmidir.

[Bu yazının tepesinde afişine yer verdiğim Chitty Chitty filminin James Bond yazarı Ian Fleming’in bir romanından senaryolaştırıldığını da bu arada öğrendim. James Bond’ları yazan bir çocuk romanı da yazmış. İlginç.]

Dick Van Dyke 97 yaşında, sağ ve akli melekelerine hakim. 

İlgi odağı olduğu olay, yaşadığı Malibu’da bizzat kullandığı aracıyla kaza yapması.  Bir evin kapısına çarpmış.

Dick Van Dyke, 97 yaşında ve aracını kendi kullanıyor..

97 yaşındaki biri araç kullanmalı mı?

Reklam

Çok tanınmış biri olduğu için artistin yaptığı kaza yaşlı insanların araç kullanmasına sınır getirilmesi konusunun tartışılmasına yol açtı.

Amerika’da bu alanda herhangi bir sınır yok. Sadece 70 yaş üstü şahısların her üç yılda bir ehliyetlerini yenilemeleri şartı var. Sağlık raporu almaları istenmiyor; yalnızca akli melekelerinin yerinde olduğuna dair yazılı bir testten geçmeleri gerekiyor.

Konunun ileri yaşlarda hayatlarını sürdüren insan sayısının son on yıllarda artmasıyla bir ilgisi var. Pek az kişi o yıllara kadar 90’lı yaşlarını görebiliyordu. Oysa şimdilerde her ülkede ömürler uzamış, 65 yaş üzeri insan sayısı milyonlara ulaşmış bulunuyor. 

ABD ulaştırma bakanlığı, nüfusu 300 milyon civarında olan ülkede, 75 yaş üzeri ehliyet sahipleri sayısının 17 milyondan fazla olduğunu açıklamıştı 2020 yılında. Bizde de herhalde aynı yaş grubunda olup trafikte kendi işini gören şoförlerin sayısı bayağı yüksek olmalı.

Konuya benim gibi ilgi duyan bir İngiliz yazar kendi ülkelerinden de bir örnek veriyor.

Yakında taç giyecek Kral 3. Charles’in babası Prens Philip de, kraliyet ailesinin malikanelerinden Sandringham’ın yakınlarında bir yerde, karşıdan gelen bir Ford marka araca, kendi kullandığı Land Rover ciple çarpmış. Kraliçe’nin eşinin kaza sırasında emniyet kemeri de bağlı değilmiş. Kazanın ardından orada –Dick Van Dyke’ın sebep olduğu kaza sonrasında ABD’de başladığı gibi- basında kopan gürültü üzerine, Prens Philip, üç hafta sonra ehliyetini  kendiliğinden götürüp yetkililere teslim etmiş…

Sebep olduğu kaza sırasında Kraliçe 2. Elizabeth’in eşi de 97 yaşındaymış…

Murdoch henüz 93 yaşında olduğuna göre, ünlü insanların kaza yaptığı 97 yaşına varması için önünde hala dört yıl var demektir.

Kim bilir bankada kaç milyar doları bulunan birinin, başından geçen dört evlilikten sonra, hele 92 yaşındayken, kendisinden yaşça bayağı küçük -evleneceği Ann Lesley Smith adlı kadın 66 yaşında- biriyle evlenmeye kalkmasına erken bir kaza olarak da bakılabilir gibime geliyor. [Dick Van Dyke da, ikinci evliliğini on yıl önce yapmış, yani 87 yaşındayken..]

Şu ayrıntıyı da kaydedeyim: Amerika’da 97 yaşındaki sinema sanatçısının, İngiltere’de de yine 97 yaşındaki prensin sebep olduğu kazalarda kimsenin canı yanmamış. Kendilerine de bir şey olmamış.

Bizde durum ne?

Yaşı ileri olanların araç kullanırken başlarına gelenler ilgimi çekince, bizde hukuki açıdan durumun ne olduğunu da araştırdım.  

Öğrendiğim şu: ABD ve İngiltere gibi bizde de trafiğe çıkmada herhangi bir yaş sınırı bulunmuyor. 

Kendi deneyimimden biliyorum: Birkaç yıl önce ehliyetimi yenilemem gerektiğinde bir hastaneden rapor almam gerekmişti. Hastanede tansiyonum ölçüldü, gözlerimin keskinliği için test uygulandı. O kadar. 10 yıl sonra yeniden doktora görünmem gerekeceğine dair bir not da çipli ehliyetime yerleştirildi. 

Uzunca bir süre, 65 yaş üzeri olduğunu gördükleri başvuru sahiplerinden, noterler, işlerini görebilmek için, hastane raporu getirmelerini istiyorlardı. Bu uygulamadan geçen yıl vazgeçildi. Ancak akıl sağlığından kuşku duyulması veya şikayet halinde, başvuru sahiplerinden sağlık raporu istenebiliyor.

Araç kullanımı?

Onda zaten sınır bulunmuyordu, hala yok.

Cebimde, yaşadığım kentin 65 yaş üzerindeki yurttaşlara toplu taşım araçlarından yararlanabilmeleri için verdiği bir kart taşıyorum. Şehirler arası seyahatlarda ise, bizim çocuklardan biri, o görevi üstlenmeye hazır bekliyor.

Yaşım da zaten 93 veya 97 tehlike sınırından hayli uzak.

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Üstad korkutma bizi mevcut siyasetçilerden kurtulma ümidimizi yok etme(maalesef koltuklarini yapışip kaldılar).

  2. Allah sağlıklı uzun ömürler versin. İnşallah sizleri televizyonlarda ve gazete köşenizde göreceğimiz günler yakındır. Özellikle Taha Kıvanç adıyla yazdığınız türden yazıları özledik. Sağlıkla…

  3. Meclis başkanı şentop yine bir makale yayınlamış, bu sefer 40 değil 60 sayfalık, mevcut cb neden yeniden aday olabiliri izah ediyormuş…
    “Hatta Şentop’un yazısında, hukukçu olmayanların da anlamasını kolaylaştırmak amacıyla konuyla ilgili çeşitli tablolara yer verildi.”
    böyle diyordu haber metninde:)
    Ama benim anladığım:
    Makalesinde ısrarla mevcut devlet başkanımızın neden yeniden aday olamayacağını üstüne basa basa vurguluyordu!
    Bunları kim hukukçu yapıyor ki?

  4. ABDde ehliyet 5 yıllik. resminizi ve ücretini posta ile veya internet üzerinden gönderiyorsunuz, onlar yeni ehliyeti gönderiyor, gitmenize gerek kalmiyor.
    Bu konuda her eyaletin kanunlari değişik.
    Benim yaşadığım eyalette, 70 yaş üzeri olanlar ehliyet verilen ofise gidip yenisini aliyorlar.
    Ben her zaman ofise gidip yeniliyorum 70 yaşında 2021 gönderdikleri yazıda İnternet veya posta üzerinden istiersen göz muyanesi olduğuna dair rapor ve 2 resim göndermemi istemiştiler. Bizim eyalette
    70 yaş üzeri değişmiyor her 5 yilda 15 yaşındada olsanız 80 yaşındada olsanız yenilemek zorundasınız.
    Kanada ve ABD de ehliyet ofisi göz muayenesi yapiyor ve fotoğrafide çekiyor.
    15 yaşında ehliyet alanlar 16 yaşına kadar yanlarında ehliyeti olan birisi olmasi şarti var. 16 yaşına geldiğinde kendi kullaniyor.

    Ben Araba kullanmasını oldu bitti sevmem.Fakat kullanmak zorundaydım. Şu an bazen kullaniyorum.
    Neden sevmediğimi kendi kendime sorardım, ve nedeninide biri 13 ikinci 17 yaşlarımda ilki Zıgana dağında diğeri Ankaranın bir tepesinde 2 kez şarampola kayip kara ve çamura saplanan arabaları suçluyordum.
    Taaki 2022 Ağustos’una kadar.
    83 yaşında Komşum Evlerinin birinin bahcesinde incir ağaci oladuğunu ve incirlerin bahçeyi pislettiğini şikayet edinceye kadar.
    ABD nin yerlileri incir yemezler.
    Bu komşum Boink ten emekli olduktan sonra 17 senedır Okul servis otobüsü kullaniyor. Yani çalışiyor.
    Ben inciri duyunca hemen beni götürmesini istedim. Adam öğrenci servisi kullanmanın rahatlığına alışmış hiç kimseyi düşünmiyor. Buralarda öğle korna çalmak bağırmak yok. Zavalli sürücüler bunua ses çıkarmiyor.
    Tam o zaman neden araba kullanmayi sevmediğimi anladım.
    Bende bencilliğin B si yok hep diğer sürücüleri’n haklarına saygıli olduğum içinmiş.
    Geç oldu ama güç olmadı.
    Aman ha hız sınırın altında gitmeyim diğer sürücüleri rahatsız etmeyeyim diye kendimi sıktığım içinmiş.
    Ayni komşumu bir sefer telefon şirketine benim araba ile götürmüştüm. 68 senedır araba kullaniyorum senin gibi sorumlu ve güzel araba kullanan görmedım demişti.
    Demekki kendisine verilen hakları tepe tepe kullandığı içinmiş.

  5. Andolsun, onları (Yahudileri ve Yahudileşmiş kimseleri) hayata (dünya rahatına ve çıkarına) karşı (diğer) insanlardan ve (hatta) şirk koşanlardan (bile) daha ihtiraslı bulacaksın. (Onlardan) Her biri, bin yıl yaşatılsın arzusundadır; oysa bunca yaşaması (bile) onu azaptan kurtarmayacaktır. Allah, onların yapmakta olduklarını Görendir (ve kayıt altına almaktadır). Bakara 96

  6. Geçen bir sahafın önünde 5 liraya sattığı kitap tezgahından “NATO’nun gizli orduları” adında bir kitap aldım. Murdok deyince aklıma geldi hemen kitaptaki yerine bakayım.

  7. VUCUDUMUZUN ASİT YÜKÜ, PSİKOLOJİ
    Sağlık sorunlarımızın arka planında “asit” çok önemli bir yer tutuyor.
    Vücudumuza asit almasak dahi, vucudumuz kendiliğinden asit üretiyor.
    Vücudumuz asidi tek başına dışarıya atamıyor.
    Asidi mutlaka bazik-alkali maddelerlerle birleştirip-bağlayıp atabiliyor.
    Sudan hafif bir maddeye taş bağlayıp suyun altına atmak gibi.
    Yediğimiz içtiğimiz her şeyin 1’den 14’e kadar bir değeri var.
    1’den 7’ye kadar asit.
    7’den 14 kadar olan değer bazik yani alkali.
    Sularda çok karşılaştığımız ph geğeri de bu.
    Vücudumuzdaki kanın değeri 7,35-45 aralığında.
    Vücudumuz kanı mutlaka bu aralıkta tutmak zorunda.
    Şayet biz bazik-alkali madde takviyesi yapmaz isek, vucudumuz başka yerlerde tahribat bile yaparak alkali-bazik madde bularak bu seviyeyi koruyor.
    Anlatmaya çalıştığım nedenlerle vücudumuza asidik madde “almamak”ve özellikle bazik-alkali madde “almak” çok çok önemli.
    En önemli bazik madde kaynağımız su olabilir.
    Bu nedenle içtiğimiz suyun ph değeri 7 ve ne kadar üzeri olursa o kadar iyi.
    Normalde limon asidik. Ancak suya sıktığımızda, suyu bazik hale getiriyor yada ph değerini arttırıyor.
    Suyun ph değerini arttıran diğer çok önemli bir madde de karbonat. Eczanelerde İngiliz karbonatı diye satılan daha steril. 30-40 TL lik bir karbonat en az bir ay gider.
    Kesinlikle sularımızı limon sıkarak yada bir çimdik karbonat kullanarak içmeliyiz. Özellikle belirli yaşın üzerindekiler.
    En önemli alkali-baz kaynaklarımızdan biri de yeşillikler.
    Yaşam demişken patenti bana ait spritüel anlayışın varabileceği son nokta olduğunu iddia ettiğim
    ölüm-yaşam döngüsü daha doğrusu tanımım var:
    “–Aslında biz anlık olarak ölüp diriliyoruz.
    Ölüm sadece yeniden dirilişin gerçekleşmemesi.
    Yeniden dirilişin inkıtaa, yani kesintiye uğraması.”
    Geçen yıl bu düşüncemi beyan ettiğim kardiyoloji profesörü bana şunu dedi:
    “–Hiç böyle düşünmemiştim. Ancak görüşünüzün doğru olma ihtimali oldukça yüksek.Zira vucudumuzda saniyede( milyonlarca sayı vererek) çok sayıda hücre yenileniyor” demişti.
    Gelelim psikoljiye;
    En büyük sorunumuz düşünce sistemimiz, yani zihnimiz.
    Zihnimiz biz istesek de, istemesek de, dakikada 700 kelimelik işlem yapar.
    Zihnimiz elimiz, ayağımız gibi hatta en önemli aracımızdır.
    Zihnimizin araç olduğunu unutur, kendimizi zihnimizle özdeşleştirirsek daha doğrusu ” zihnimizin peşine bir takılırsak”, amiyane tabirle hapı yuttuğumuzun resmidir.
    Benim geliştirdiğim bir örnek var:
    –Diyelim ki 3-5 yaşlarında gücü birçok şeye yeten, ancak aklı ermeyen, afacan bir çocuğumuz var.
    Önümüzde de iki seçenek olsun:
    1–Başlarında bir öğretmen yada gözetmenin ve arkadaşlarının da olduğu kreş türü bir oyun salonu.
    2–Sokağa salıp peşinden gitmek.
    1. seçenekte çok daha rahat olacağımız kesin.
    2. seçenekte bir günde haşatımız çıkar değil mi?
    2. seçeneğe kaç gün dayanabiliriz?
    Zihnimizle özdeşleşip peşine takılmak 2. seçenektir.
    Düşündüğünü, akıl yürüttüğünü sanan zavallılar zihinlerinin kölesidirler. Hiç bir zaman da zihinlerini yetişemiyecekler.
    Disiplinler akıl yürütmek ayrı.
    Bahsettiğim tahakkümden, maalesef çok azımız çok az bir zaman diliminde kurtulabilir.
    Zihnimizin bize kurduğu en büyük tuzak “an”ı yaşatmamamaktır.
    Biz an’da yaşıyoruz.An’a odaklanmalıyız.
    İnsana zevk veren ne varsa, geçmiş ve geleceği unuttuğu, an’a odaklanmayı sağlayan şeylerdir.
    Zihnimiz bize devamlı “geçmişin acı ve pişmanlıkları” ile “geleceğin endişe ve kaygılarını” yaşatır.
    Sabır gücümüzü ve yaşam enerjimizi boşa tüketmemize neden olur.
    (İnsanlığı felâkete sürükleyenler ve peşlerinden gidenlerin ruh haletleri budur.Devamlı geçmiş ve gelecekten bahsederler.Asla günümüzden bahsetmezler)
    An’a odaklanmanız saglayacak “gözetleyen ben” kavramı var.
    Bunun pratik uygulaması ise;
    “Kendimizi kamera moduna almak. Özellikle kendimizi devamlı gözetlemek”
    Echart Tolle sorunu çok iyi ortaya koymuş.
    Bazen teşhis en az tedavi kadar önemli.
    Echart Tolle’ün meditasyon çözümüne katılmak mümkün değil.
    Mustafa Merter “900 Katlı İnsan” kitabında meditasyonun bir illüzyon olduğunu ortaya koyuyor.
    Echart Tolle “Lem’alar”ı ve Mustafa Merter’in kitabını okusa mutlaka başka bir çözüm önerirdi diye düşünüyorum.
    Sürahinizin yanında limon ve kartbonatı eksik etmemeniz temennisiyle iyi hafta sonları diliyorum.

    • Pek bilmediğimiz, oldukça değişik ve faydalı bilgiler için teşekkür ederiz.
      Maalesef ben de özellikle geceleyin zihnimi yönetmekte zorlanıyor ve rahat uyku uyuyamıyorum ; pek bir çaresi olduğunu da sanmıyorum.
      Selamlar , saygılar efendim .

      • Güneş battıktan sonra medya araçlarını kapatmak ve dünya meselelerini düşündürecek şeylerden uzak durup erkenden yatmak faydalı olabilir.

    • AKIL TUTULMASI nı herkes dymuştur, biliyordur çoğu insan hocam,
      “BEYİN İSHALİ’ne tutulmak” diye şeyin açıklaması olmasa da;
      örneklemesi yaşanmışı varmıdır? Pis koloklar bunları inceliyorlarmı? ihtisas yapan varmıdır? yoksa ezberci, otur koltuğa, ötsün keklik sen al kayda!! mıdır?

      • Var hocam o da var! Tarhan namlı “ben adamı kadın, kadını da adam yaparım” dediği iddia edilen subaylıktan istihbari faaliyetler amacıyla psikiyatrik ilaçlara hakimiyet ve bu tür ilaçları geliştirmek amacıyla psikiyatri profesörlüğüne terfi eden biri var, epey bir süredir kurucusu olduğu üniversitede kurduğu ekiple “beyne nasıl hükmedilebilir” adlı proje üzerinde çalıştığını ve nörotik araştırmalar yaptığını söylüyor kendisi.

  8. dünyada her yıl trafik kazalarında yaklaşık 1,5 milyon insan ölüyor, bu rakam her gün binlerce yaşamı kaybettiğimiz anlamına geliyor. ve milyonlarca insan ciddi sağlık sorunları yaşayıp, sakat kalıyor.
    kasım ayının 3. pazarı trafik kazası kurbanlarını anma günü.
    kazaların pek çok nedeni var, % 66 oranında insan faktörü başta geliyor, araç faktörü %5, yol faktörü %1. insan faktörüne bağlı kazaların başında acemilik, dikkatsizlik, hatalı sollama, uykusuzluk, hız yapmak, alkol ya da ilaç kullanmak geliyor.
    yaşlılık için, dikkatsizlik ya da ilaç kullanmak gibi bir kategoriye mi dahil olur yoksa yeni bir başlık mı açılır ama bir belge istenmesi yerinde olur.
    trafik büyük şehirlerde özellikle istanbulda büyük bir stres cidden. her ne kadar araç kullanırken sesli kitap dinlemeyi tercih edip, stresi bir miktar azaltıyorsam da tecrübesiz, dikkatsiz, akılsız (genel başlıklarda yok ama ben açılmasının uygun olduğunu düşünüyorum) aşırı hız yapan, hatalı sollayan, sağlayan, maganda sürücüler sayesinde maalesef stres yönetmek çok kolay değil.
    bir toplumun zeka seviyesini anlamak için o toplumda trafikte bir 45 dakika geçirmek ise yeterli olur sanırım. ülkede zaman geçirirken nelerle karşılaşabileceğiniz hakkında size doğru bir ön bilgi sunar.
    dünya genelinde ölümlü trafik kazaları en fazla orta ve düşük gelirli ülkelerde oluyormuş, ilginç bir sonuç değil tabii.
    eğitim şart.

    • Şaşkın 24 Mart 2023 At 21:32

      biraz sabır gösterirseniz, hem taraflı olduğunu düşündükleriniz yorumunuzu yayınlar hem de parti bağnazı olduğunu iddia ettikleriniz cevap verirler.
      mesela ben neyin kafasında olduğumu yazayım;
      sayın şaşkın, “İktidar yada muhalefet teröristlerle kim masaya oturuyorsa yanlış yapıyor.” diyor.
      böyle bir mantık yok.
      böyle bir çözüm de yok.
      terörün ve terör gruplarının bir tarihi var, başında böyle büyük dert olan tek ülke biz değiliz, elbette işid gibi kurgulanmış mevsimlik amaçları olan örgütlerden bahsetmiyorum, arkasında bir sosyolojisi olan IRA gibi, ETA gibi örgütlerden bahsediyorum. devletler bu örgütlerle pekala masaya oturarak sorunları çözmüşler. sadece bunu doğru yoldan yapmışlar.
      pkk kanlı, zalim, hain bir terör örgütüdür ama arka planında bir sosyolojisi olduğunu inkar edemeyiz, hdp ise elbette pkk ile organik bağı olan, türkiyeleşememiş, şiddetle arasına mesafe koyamamış bir parti. ama şunu anlamak zorundayız bu ülkede yapılagelen yanlışlardan dolayı bunların bir karşılığı var, bu partinin %10 dan fazla oyu var, 6.5 milyon insan bu partiye oy veriyor. biz bu seçmenin şiddetten uzak durduğunu geçmişteki çözüm süreci sonuçlarında gördük, bu seçmen bu ülkenin birlik içinde olmasını istiyor ve bu birlikte hdp yi de görmek istiyor.
      terör örgütü ve onunla silahlı mücadele devletin, ordunun meselesi. ama bu kanlı örgütler başka devletlerin ve istihbarat örgütlerinin beslediği ölçüde hayatta kalacaklar ve bütün enerjimizi soğuracaklar. şimdi, gelecekte. çocuklarımız ölmeye devam edecekler.
      masaya öturmak yanlış değil, yeterki niyet yanlış olmasın. geçmişte sayın erdoğanda masaya oturmayı denedi ama süreç şeffaf değildi. yer meclis değildi.
      biz, kimin ne konuştuğunu bilmiyoruz.
      dolayısıyla çok ağır sonuçları oldu.
      şimdi muhalefetin CB adayı hdp ile görüştü, nerede?
      parti binasında değil, mecliste. herkesin gözü önünde. çözümün tek adresinin olduğu yerde. bu konular halkın önünde, şeffaf biçimde, mecliste görüşülürse, bir çözüm şansımız olabilir. silahlı mücadele bırakılmadan her türlü görüşme bu ülke adına bir kazanımdır. biz sayın erdoğana da bu şansı verdi, başarılı olamadı şimdi benzer şansı muhalefete de vereceğiz.
      “bölünmez bütünlüğü üzerine pazarlık” demek, durumu terörize etmek dışında hiç bir karşılığı olmayan bir yaklaşım. bir zan, bir bühtan.
      sayın şaşkın “Teröristle vatanın bölünmez bütünlüğü üzerine pazarlık yapacaksın ondan sonra e bunu onlar da yaptı diyeceksin.” diyor.
      bu pazarlık nedir?
      kim ne almıştır?
      bu ifadenizin delili nedir?
      ortada ne vardır?
      bizim bilmediğimiz neyi biliyorsunuz?
      bilgi paylaşın bu durumda, zanlarla yetinmeyin.
      buyrun, paylaştığınız bilgi üzerine tartışalım.

      suriye, halkın çoğunluğu istemediği halde kalmak için direnen despot bir lider nedeniyle suriye oldu değil mi?
      ukrayna ise işler bu duruma gelmeden önceki süreci çok daha akıllıca yönetebilirdi değil mi?
      parti bağnazlığına gelirsek,
      siz, yandaş medya ve pek çok yorumlarda rastladığımız bazı kodlarla yorum yazmışsınız ki, bunu zaten yorumumda ortak tema diyerek altını çizdim dolayısıyla bir parti refleksi gösteren yorumların benzer refleks alması doğaldır,
      sığ bir yaklaşım yerine geniş bir perspektifle yazmış olsaydınız,
      farklı bir tartışma açabilirdiniz.
      zan yerine bilgi paylaşırsanız, hala açabilirsiniz.

      • Şehir trafik sorunu insanları suçlayarak, terör ise gelin ülkeyi ne kadar bölmek istiyorsunuz yerine mercimek versek o da et yerine geçer teklif ederek,
        trafik kazaları ay’a duble yol yaparak!.. çözülmez didem hanım.
        boşanmaları senede birgün şarkısı ile, 14 şubatı sevgililer günü olarak kutlayarak azaltamayız,
        Kadınları kurtarmak için cep tlf avatar kurtarıcı hafiye dikmeye kalksak!.. (yazar bulmuş bir akıllı robot sorsak belki o çözüm bulur, bir robot diker her kadının yanına bir tane-üctersiz parası KK’dan-)
        Peki çözüm söyle demeden:
        şehirde metro,
        okullarda gerçek ve gereken öncelikli eğitim öğretim,
        terörr! (denilen) aslında bir maşa! karşınızdaki, yani tutan eli arayıp bulsa meclis mesela???
        Ama, önce sizi yönetecek, sizi anlayan dinleyen, SİZİN GİBİ DÜŞÜNEN bir meclis oluşturmak!….

        • “Şehir trafik sorunu insanları suçlayarak, terör ise gelin ülkeyi ne kadar bölmek istiyorsunuz yerine mercimek versek o da et yerine geçer teklif ederek,
          trafik kazaları ay’a duble yol yaparak!.. çözülmez didem hanım.”
          bir etobur olarak et yerine geçer bir teklif olamaz doğrusu, trafik sorunu için, uçan arabaları bekleyebiliriz belki, trafik kazaları yolsuz da çözülür önce hepsi.

          “boşanmaları senede birgün şarkısı ile, 14 şubatı sevgililer günü olarak kutlayarak azaltamayız,”
          şarkıyı değiştirmek lazım önce
          yok sensiz olmaz şarkısı ile.

          “Kadınları kurtarmak için cep tlf avatar kurtarıcı hafiye dikmeye kalksak!.. (yazar bulmuş bir akıllı robot sorsak belki o çözüm bulur, bir robot diker her kadının yanına bir tane-üctersiz parası KK’dan-)”
          farklı fikirlere mesafeli olmamak.

          “Peki çözüm söyle demeden:
          şehirde metro,
          okullarda gerçek ve gereken öncelikli eğitim öğretim,
          terörr! (denilen) aslında bir maşa! karşınızdaki, yani tutan eli arayıp bulsa meclis mesela???
          Ama, önce sizi yönetecek, sizi anlayan dinleyen, SİZİN GİBİ DÜŞÜNEN bir meclis oluşturmak!….”
          tutan el bir olsa,
          birini bulsa, diğeri alsa.
          akılcı, rasyonel meclis oluşturmak!
          mesele burda.

  9. Bu yazıyı okuyunca bay bay kemalin yaşı aklıma geldi😁sayin yazarda umudunu kesmiş..ama şunuda deyim.şuanki muhalif yazarlarin çoguda 65 üstü…%150enflasyonun oldugu ekonomik krizle ve depremle sarsılan ülkede niye 7 parti birlesip hala kazanamayacak adayda anlaşıyolar …….bence bu yazıda gizli….

    • Yaşlı demek olgunluk demek olmalıyken, bazılarında başka çağrışımlar yapıyor bazı coğrafyalarda.
      Türk adetlerinde en yaşlı kişi (ve hatta karısı) sözü dinlenen önem verilen idi.
      Şimdi ise tecrübelenmiş, işi hertürlü açıklarıyla öğrenmiş ve kimseyi gıpreştirtmiyor bile kıvamında! işi (ni) götürüyor! insanlar türedi.
      Şu da ürettiği bahane:BEN BU KOLTUKTAN KALKARSAM SİZ DE BURASIDA BATAR!!..
      Bende şunu ürettim:
      -50bin (söylenen) cenazenin kefensiz! gömüldüğü yerde kim ne gibi iyi şeyler yapmış? (betona yatırım yapanlardan Allah razı olsun diyeceğim lakin, beton tabut olmuş😡😡😡).
      Teknoloji devrini yakaladık sanıyoruz!
      -yaptığımız iha siha tog. internet fiber, okullar tatil internet ten ders yapılacak sözde cız!..
      afet zamanı internet yok! internet olsa öğrencinin bilgisayarı yok! bilgisayar bulsan aylık tarifeye aylık yetermi araştıran umursayan yok!!!😡
      yaşlıya otobüs bedava da, otobüste yer veren ahlaklı görgülü genç yok!😡
      (internette ceptlf da gereksiz herşey var! bunlar yok! öğretilmiyor😡).
      Tvde, çöpçatanlık var et yerine hamur işleri yeşillik yemekleri, heleki o zehir hafiye proğramları yokmu!.. millet bayılıyo😡
      (kadının haklarını sözleşmeyle korumaya çalışan stk lar yırtınırken, kadın adam 4 çocuğu bırakıp başkasına kaçıyor!☹️😵‍💫🤮)
      Yaşlılar bıraksın gençler gelsin desek bu gençlik ne hale getirir ülkeyi sizce?
      Çare:topyekun birlikte çalışmalı kafa yormalıyız bu işe milletçe🤗.
      yaşı 60’ı geçenin sayısına sınır koymakla başlanabilir siyasette mesela!🤔

  10. Ben de arkadaş sohbetlerinde bu konuya sık sık temas eder , bir yaş sınırlamasının daha doğrusu bir sağlık kontrolünün olmamasını hep eleştiririm.
    Ben 1978 de ehliyeti aldım , eski ehliyetimi değiştirirken aile sağlığı merkezindeki doktorumun verdigi çok basit bir ” ehliyet almasında sakınca yok ” raporu dışında benden kimse bir gün rapor istemedi , sormadı!
    Bana göre bu durum doğru değildir, tam aksine son derece yanlıştır.
    Insan zamanla bazı melekelerini kaybedebilir , hatta sakat bile kalabilir , yani araç kullanmasına engel bir sorunla karşılaşmış olabilir.
    Bu konuda mutlaka makul ve mantıklı bir düzenleme yapılması şarttır , örneğin 5 senede bir aile sağlığı merkezinden alınacak çok basit bir rapor düşünülebilir .
    Devlet , aracımızdan iki senede bir fenni muayene raporu isterken sürücüsünden niye bir sağlık raporu istemiyor , çünkü birinden para kazanıyor diğeri ise kendisine külfet oluyor !
    Ayrıca evlerimizde kullandığımız doğalgazlı kombilerimiz, fırınlarımız var , onların da saatli bombadan bir
    farkı yok , peki neden periyodik bakım ve kontrol mecburiyeti
    yok !
    Ilgili firmalar , gerekirse ücreti mukabilinde pek ala bu kontrolü yapabilirler !
    Bizim anlı şanlı devletimiz bizleri düşünüyor da işine nasıl geliyorsa öyle düşünüyor !

  11. 5. kadınla evlenen insana özenilen ülkede 5’li çeteler, 5+1’li masalarla uğraşmak zorunda kalan bir insan topluluğu😊..
    —65 yaş artık 70 e çıkmalı her ne işlem bu rakama yaşa göre yapılıyorsa!!!
    —ömürboyu nafaka hakime mahkemeye bırakılmalı!!!
    —kadına yaşlıya eziyet eden vb durumda ağır cezalar getirilip, çocuklar ellerinden alınmalı!!!
    —sosyal devlet ilkesine göre yaşa göre değil, muhtaçlığa göre barınma gıda beslenme bakım tedavi aylık bağlama dönemine geçilmeli derhal!(bu iş KKILIÇTAROĞLU ‘na kaldı yine🤗).
    —yaşlı ve kadınlar hatta özürlüler için saatli ve belli güzergahlarda özel otobüsler konulmalı (buda erbakanın oğluna kaldı🤗).
    —70 yaş üzeri araç kullanımı özel kontrol (test dr kontrolü vb) şartı gelebilir ancak alternatif kolaylıklar sağlandıktan sonra!!!!
    SON SÖZ:Belediye cilik siyasetçi hegemonya sından kurtarılıp,
    hizmet makamına dönüştürülebilirse!!!
    Particilik üljeyi bölmekten insanları ayrıştırmaktan cebini doldurmaktan hatta hırsızlık yuvası olmaktan kurtarılır çıkarılabilirse;
    “bizlerinde çalışıp emeğimizin karşılığını yiyebiliriz ancak afiyetle🤗”
    Yoksa bizim sırtımızdan …..😡😡😡🤔🤔🤔

  12. Youtube videoları daha hızlı çabuk izlemesi için önerim.

    Youtube videoların sağ alt köşede dişli simgesi var ayarlar burdan yapılır.
    Dişli simgesine tıklayın çalma hızı-> normal Diyecek Çalma hızına tıklayın.
    Çalma hızını->1.25 veya Çalma hızını->1.5 ayarına getirin videoyu daha hızlı seyredeceksiniz. zamandan tasarruf etmiş olacaksınız.

  13. Direksiyon derken sadece araba akla gelmemeli. Yönetme duygusunu da düşünmek gerekiyor.

    Sayın yazar siyasete girmek istememiş ama bugünlerde içimiz dışımız siyasetken ondan kaçmak mümkün değil.

    Süleyman Demirel “İnsanda her duygu zamanla ölür, yönetme duygusu hariç” dermiş. Onu ülkemizde haklı çıkarmak için yarışıyor bizim siyasetçiler. Hem Kemal Kılıçdaroğlu hem de Devlet Bahçeli 75 yaşındalar. Zaten aynı üniversiteden sınıf arkadaşları. Recep Tayyip Erdoğan 69 yaşında. Meral Akşener de 67 yaşına yaklaşmış durumda. Yani hepsi de emeklilik yaşını geçmiş durumdalar.

    Yıllar önce Prof. Dr. Mehmet Aydın koltuğumda ölmek istemiyorum diyerek siyaseti bırakmıştı. Ondan sonra ise ona özenen çok az kişi çıktı ülkemizde.

    Angela Merkel ile Erdoğan aynı yıl (1954) doğmuşlar. Dr. Merkel aktif siyaseti bıraktı. Ancak üçüncü döneme Anayasa müsaade etmese de Erdoğan -YSK üyelerinin geleceğini yakma pahasına- şansını zorluyor.

    Demek ki Demirel boş konuşmamış. Her duygu ölüyor yönetme isteği hariç.

Yoruma kapalı.