‘Siyaset 101’ denemesi: Türkiye’de eski ve yeni partiler ilk kez siyaset zeminini genişletme çabasındalar…

35
Reklam

Bazen böyle oluyor; gündemin bence daha önemli görünen bir-iki maddesi üzerinde kafa patlatırken, en az onlar kadar -hatta bazen onlardan daha fazla- önemli bir konu dikkatimden kaçmış olabiliyor.

HDP’nin Pazar günü yapılan 4. Olağan kongresinde verilen mesajlar, Prof. Mithat Sancar’ın eş-genel başkan seçilmesi ve bir önceki dönemden devam eden eş-genel başkan Pervin Buldan’ın partinin ‘Türkiyelileşmesi’ için çaba gösterileceğine dair açıklamalarının önemini tam algılayamamışım.

[OcakMedya sitemiz yazarı Veysi Dündar’ın gelişmeyi en canlı yönüyle ele alan dünkü yazısına rağmen…]

Uyandım. Uyanmama da, görev alanlarını “Her gelişmeyi AK Parti’nin yararına olacak şekilde değerlendirmek” olarak belirlemiş olan yazarlar vesile oldu. Neredeyse hepsi, koro halinde, DHP’de meydana gelen bu yönelişi ‘büyük tehlike’ olarak değerlendirmiş bulunuyor.

[‘Koro halinde’ değerlendirme yapmak medya için yeni bir olgu. Pek çok kalem aynı gün aynı konuyu ele almakla kalmıyor, konuya yaklaşımları da birbirinden kopya çekmiş gibi aynı oluyor. Çevremde çok şaşıranlar olsa da, bunun sebebini bildiğim için şahsen hiç şaşırmıyorum.]

Denilen özetle şu: HDP’de meydana gelen vitrin yenilenmesi ile paradigmada farklılaşma muhalefetin iktidarı değiştirme stratejisiyle yakından irtibatlı. AK Parti’nin MHP ile gerçekleştirdiği ve bu sayede ömrünü uzatmayı başardığı iktidarını sandıkta başarısızlığa uğratmak ve cumhurbaşkanlığına da kendileri tarafından belirlenecek birini seçtirmek için bu gelişme yaşandı.

‘Tehlike’, onlara göre, bu.   

İçinizden gülenler, hatta benim bu özetimi kendi icadım sananlar çıkabilir. Böyle düşünenlere iktidarın itibar ettiği herhangi bir gazetenin köşe yazılarına göz atmalarını tavsiye ederim.

Reklam

Siyaset 101

Siyasi partiler, adı üstünde, siyaset yapmak için kurulur, siyaset yaptıkları müddetçe kendilerine taban kazanır ve onlardan aldıkları oy miktarınca siyaset yapacak güce sahip hale gelirler.

AK Parti için de gerçek bir hedeftir bu, HDP için de…

HDP’nin diğer partilerden farkı -ve en önemli handikapı- kendisine hazır bir taban bulabilmesiydi. Bunun siyaset yapabilmek için yeterli olmadığını, siyaset yapmanın yolunun daha geniş kitlelere ulaşıp her kesimden oy alabilme imkanına kavuşmaktan geçtiğini, öncüsü olan partiler kapatılma akıbetine uğradıktan ve parti kapatma kolaylığının sona ermesinin aleyhlerine çalıştığını fark etmelerinden nice sonra anlayabildi HDP.

Partilerin nihai hedeflerini hatırlatmama herhalde gerek yoktur: Bütün partiler iktidara gelmek ve programlarını hayata geçirmek isterler.

Bazen tek başına iktidar olur partiler ve bütünüyle kendi politikalarını uygularlar; bazen de geçmişte açık koalisyonlar zamanında olduğu gibi ve şimdilerde de ittifak oluşturup zımni ortaklarıyla birlikte, birbirlerinin görüşlerine saygı göstererek, ülkeyi yönetirler.

HDP de kendisini toplumun sadece bir kesimiyle irtibatlı olmaktan çıkarıp iktidara talip olanlar arasına yazılmaya karar verdiyse, bundan kimsenin -hatta iktidar partisi ve destekçilerinin de- rahatsız olmaması gerekir.

Türkiye’nin bütününe hitap eder hale gelmiş –‘Türkiyelileşmiş’– bir parti olarak HDP’nin ülke için yapabileceği şimdiye kadar yapamadıklarıyla mukayese edilemeyecek kadar çoktur.

Reklam

İktidarı değiştirmeye çalışmak neden gayrımeşru olsun ki?

İktidar partisi ve destekçilerinin henüz kavrayamadığı bir başka gerçek de şu: Her siyasi parti -buna yeni kurulan ve kurulması beklenenler de dahildir- arkasına rüzgar alabildiği oranda iktidar olma veya iktidarı değiştirme gücüne sahip olur. Hiçbir iktidar ilanihaye ülkeyi yönetmez; bir şeyler yaşanır, onu destekleyenler ile arasına mesafe girer, yaptıkları oy verenler tarafından artık beğenilmemeye veya ülkeye zarar vermeye başlar, bir bakmışsınız, halk başka bir veya birden fazla partiye ülkeyi yönetme iznini verivermiş…

AK Parti de öyle bir siyasi ortamın sonucu olarak iktidara gelmedi mi?

Bir partinin halkın oyuyla iktidara gelmesi ne kadar meşru ise, bir veya birden fazla partinin de iktidar partisi veya partilerini iktidardan uzaklaştırıp onların yerine gelebilmek için halka kendilerini beğendirmeye çalışmaları da o kadar meşrudur.

HDP’nin şimdilerde yapmaya çalıştığı gibi…

O sebeple, birilerinin kalkıp da “Bunların niyeti iktidarın sonunu getirmek; kendileri iktidar olmak istiyor, bu çok büyük tehlike” siyasi yorumuyla ortaya atılmaları elbette gülünç oluyor.

Zaten insanlar da artık böyle yorumlara gülüyorlar.

Gafletim yüzünden farkına varamadığım HDP’deki bu kendini yenileme çabasını olumlu buluyorum. Bu yolda devam ederler ve kendilerini biraz daha ‘siyasi yol arkadaşı‘ olacak hale dönüştürürler ise bundan kendileri kadar ülke de yararlanacaktır. 

ΩΩΩΩ

Reklam

35 YORUMLAR

  1. PKK’dan medet uman Recep Tayyip Erdoğan’dı, (çözüm süreci, Öcalan’ın demecini TRT’de okutmak v.b.) . Halbuki doğru olan Kürt tabanı temsil eden HDP ile görüşmek ve onları sistem içine çekmeye çalışmaktır. Millet İttifakı partileri bunu yapmaya çalışıyor ve doğru da yapıyorlar. HDP buna ne kadar olumlu cevap verir kendi bilecekleri iş. Fakat makul bir şekilde cevap vermezler ise tabanlarının önemli bir kısmını kaybedeceklerdir.

    Erdoğan ve Bahçeli CHPKK demekle, diğer muhalefet partilerini hainlikle suçlamakla büyük bir hata yapıyorlar. Hatta daha fazlasını da yapıyorlar da onu söylemeyeyim.

    Bu arada PKK ile mücadele kim iktidar olursa olsun amansız bir şekilde devam etmelidir.

    • Yurtta sulh konseyinin darbe bildirisi de trt de okutuldu ama bu kadar dert edilmedi sanki sayın fkt..?

        • Onu yunanistana askeri helikopterle firar eden 8 opera sanatçımız turneden döndüğünde izleticeez sizlere işallah…

          • İstanbulda 15 Temmuz konserine katılan sonra da Yunanistana turneye çıkanların maaşları işliyorsa birikmiş epey paraları var demektir. Dönüp alsınlar o zaman!

  2. Hepimiz kardeşiz. Birbirimizi kırmayalım. Sabırlı olalım. Farklı görüşlere tahammül edelim. İnsanlar bizimle aynı düşünmeyebilir. Hayat geçicidir. Kalp kırmak doğru değildir. Siyaset ve dünya işleri insanları birbirine düşürüyor. Bizler empati yapalım. Sempati gösterilim. Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.

    • Ali bey merhabalar, hoşgeldiniz; evet biz yunustan böyle öğrendik, çok da haklısınız..! Yalnız şu alttaki eleman pek sizin gibi düşünmüyor sanki..? Ayrıca büyüklerimizin siyasi anlaşmazlıklarını 12eylül öncesindeki gibi sokaklarda birbirlerini tarayarak çözmeye çalıştıklarını da düşünecek olursak galiba buralarda tartışanlarımızı balkaymakla beslesek yeridir yani..:)

  3. Akp nin yandaş ve yalakaları,tek partiye dönme konusundaki görüşümü beyenmemiş anlaşılan.Tiye alıyor ve soy ismime p ünsüzü gererek hakaret ve kafa bulma içeren hale getirmiş.AKP zihniyeti yandaşlığından olsa gerek.Bir de dindar geçiniyorlar.Bunların dindarları böyleyse,dinsizleri nasıl olur acaba?Sadece Cuhur ittifakı dedikleri sarayın ittifakı tek parti olacaksa olur diyorlar.Şimdiye kadarki muhalefete yönelik alicengiz dalevereleri ve baskıcı eylemlerinin nedeni herhalde iyice anlaşılmıştır.Muhalefetin kökünü kazıyıp sarayın toteliter rejimini ,tam egemen etmek arzularını dışa vurmuş oldular.İçlerinde gizlediklerini açığa çıkarmış oldular.Benim tek partili döneme dönme konusundaki fikrim, bu bakımdan gayet faydalı oldu.Şimdi diyeceksiniz ki demokrasi rejiminde tek parti olmaz.Tamam olmaz.O halde, iki parti olsun.Biri sağdan biri soldan iki parti.O da mı olmaz?Bir yığın tabela partisi olacağına iki parti niçin olmasın?Bakın ABD ye.Biri demokrat diğeri cumhuriyetçi iki parti var.Sıra ile iktidar oluyorlar.Bir cumhuriyetçiler,bir demokratlar ikişer dönem iktidardalar yıllardır.O da demokrasi.Yıllardır tıkır tıkır işliyor.Aynısı Türkiye de niçin olmaz?Akp nin tahtı gider diye mi?

    • Mesle parti meselesi değilki değerli hocam.

      Mesele ilkesizlik.
      Mesele bütün değerlerin yok olması, yerini çirkinliğin çukurluğun alması.

      Mesele insanlıktan çıkma meselesi.

      Mesele kendinden olmayanı insan görmeme meselesi.

      Mesele ben yoksam memleket yansın yıkılsın meselesi, hatta benim varlığım memleketin yanmasıyla olacaksa varsın yansın meselesi.

      Geçen gün Devlet Bahçeli devlet yıkılır diyenlere yıkılırsa yıkılsın ne olmuş yeniden kurarız demiyormuydu.

      • Baran bey, sen ve senin gibiler benim düşünceme uysun, aynı anda ben de tam aksi istikamette bir düşünceye yönelmezsem nooliim:)
        anladığım kadarıyla sizin derdiniz hep aynı: uzun adam gitsin!
        Selocan “seni başkan yaptırtmacaaaz!”diye böğürmemiş olsaydı belki de şimdiye kadar istediğiniz çoktan gerçekleşirdi ama artık çok geç:
        dünya bir yana devlet başkanımız bir yana..!

  4. “Eski ve yeni partiler siyaset zeminini genişletme çabasındalar” da; siyaset zeminini daraltan veya daraltılmasına sebep olan/lar kim/ler/dir?

    Bu soruya cevap vermeden önce; görünüşe bakılırsa HDP yeniden “Türkiyelileşme” siyasetine dönmüş bulunuyor!.. Bu yeni bir “Çözüm Süreci”nin emaresi midir, ya da, içeride bitmeye yüz tutmuş(!) PKK’nın veya bütün gücünü yurt dışı eylemlere teksif etmiş Kandil’in; biraz daha ötesi, Suriye de varoluş mücadelesi veren PYD’nin HDP üzerindeki vesayetinin zayıflamasından mıdır?

    Devlet, AK Partiyi de çizgiye getirdikten sonra HDP’ye başka bir seçenek mi kalmadı?

    HDP, Selahattin Demirtaş’ın başına gelenden sonra yeniden “Türkiyelileşme” siyasetine dönmekte samimi midir, bu mecrada aynı şeyleri yaşamayacağına emindir de bu yüzden mi yeniden bu yola girdi veya ‘yeni Türkiyelileşme’ siyasetini hangi dozda uygulayacak?

    Gördüğünüz gibi başlarken sorulan soruya cevap bulabilmek başka soruların sorulmasını ve objektif cevaplar alınmasını gerektiriyor.

    Bir soru daha: Eski ve yeni siyasi partilerin demokratiksel kıvamda HDP ile konjonktürel ilişki kurmaya kalkışmaları salt ülke çıkarlarından kaynaklanmakta; gidişatın iyi olmadığı, içeride ve dışarıda ülke açısından hiç te iyi şeylerin yaşanmadığı bağlamında -farklı ellerde yeniden- bir “BEKA” sorununa karşılık bir “birliktelik oluşturmaktan” mı kaynaklıdır? Süreç içerisinde HDP’ye ne kadar güvenebilir bu partiler veya hangi pazarlık içerisinde olacaklardır?

    “Siyaset zeminini genişletme çabasında/yargısında” olanlar öncelikle “siyaset zeminini kim daralmaktadır?” sorusuna cevap teşkil edecek cümleler kurmalıdır.

    Bana göre, evet; ‘siyaset zeminini devlet daraltmaktadır; özelde, Kandil HDP üzerinde ne kadar vasi ise Devlette Kandil üzerinde o kadar vasidir; genelde ise devlet bütün kurumlar üzerinde vasidir.

    Peki devletin hem cumhuriyet hem de demokratik yapısı itibariyle yönetim, siyaset ve kurumlar üzerinde bu derecede yoğun vesayet kesbetmesinde, siyasi partilerin kuruluş, tüzük, uygulama, parti içi demokrasi, siyasi etik, vaat ve verilen sözlerin yerine getirilmesi v.b. konularda bu “devlet vesayeti”ne katkıları! nedir?

    Siyaset zeminini genişletmenin yolu, siyasi partilerin, kendi içinde bu zemini genişletmesi ve parti içi demokrasiyi gerçekleştirmesinden geçiyor. Bu kıvamdaki siyasi partiler, hem halktan güç alacak ve hem de devlet adına hakaret ettiğini ve bunu kendine hak gören vesayet odaklarını elinin tersiyle itmiş olacaktır. Bu kadar basit!

    Bu kolaylığı elde etmek ise dürüstlük, metanet, cesaret ve sabırla çalışmayı gerektiriyor.
    Bunları kendinde görenler ve buna inanalar yola çıksın artık.

      • Hasan bey bu bir düzeltme mi yoksa yorum mu? Eğer düzeltmeyse lütfen hangi cümle olduğunu da belirtin! Genel olarak zaten yazdıklarınız pek anlaşılmadığı için bu ilavenizi önce yorum metninizin en başına sonra da en sonuna ekledim ama gene de değişen bişey olmadı, bilginize…

  5. Muhalefetin 2023 seçimi Aday adayı Mansur yavaş olacak. 2023te Ak parti oldukça oy kaybına uğrayacaktır. Şimdi de gözlerini emeklilerin maaşına çevirmişler. Maaşlarına %5 kesinti olacakmış. 2023’te HDP, Gelecek partisi ve Ali Babacanın kuracağı Anadolu partisi (parti ismi benim görüşüm) belirleyici rol oynayacaktır.

  6. NURDAN : DP ihtidara gelirse Rahmetli ADALET ve kalkinma partisini 2011 de mezara gömüp yerine Aldatan ve Kandiranlar Partisini hortlatanların sonunun gelecek olmasi gerçektende onlar için tehlikeden daha beter FELAKETTIR.

    DEMİŞ. AKP’li değilim ÇOK ŞÜKÜR. Hatalarının Türkiyeyi ne hale düşürdüğü malum. AMA NURDAN’ın çözüm önerisi HDP. Hanfendii, hanfendii, Sizin uslubunuzla: HÜRRİYET DÜŞMANI PARTİ ya da neyse yazmayayım onu, PKK ve ülkeyi bölmek isteyen eli kanlı çocuk kat,illerine TEK KELİME etmemiş bir parti mi, kendi özgür ifadeleri olmadan PKKlı ağüababalarının ded,klerinden çıkmauanların toplandığı parti mi çözüm. Türkiyeye hitap edeceklermiş.. ÖNCE BİR ÖZELEŞTİRİ yapsınlar, kend,lerine aptalca, safça sunalan fırsatları çukurlara nasıl gömdüklerini bir anlatsınlar hele.. Yoksa KESŞKA, hani KESKE, onlar da TÜRKİYE deseler, Onun bunun Kötü kadını olan PKK’nın yancısı gibi harteket etmeseler..

  7. EŞ BAŞKANA BAK YA ABDULLAH ÖCALAN DİYO BAŞKA BİŞE DEMİYO, BUNLAR ADIN DEĞİŞTİRİP KANDİL PARTİSİ ADINI ALSINLAR DAHA GERÇEKÇİ OLUR

  8. “Partilerin nihai hedeflerini hatırlatmama herhalde gerek yoktur: Bütün partiler iktidara gelmek ve programlarını hayata geçirmek isterler.”diyor yazarımız.
    Teorik olarak evet..! Ama bunca tabela partisinin yalnızca iktidar olmak amacıyla kurulduğunu düşünmek bana yine de biraz abes geliyor..? Eski türkiyenin yüzlerce çeşit gazetesi de bu tabela partileri gibiydi; hepsinde aynı yavanlık, aynı kalitesizlik..! Hiçbi halta yaramaz uyduruk particiklerin yöneticileri “yeşil pasaport” alabiliyormuş diye aklımda kalmış nedense. Kimsenin yüzüne bile tükürmediği 50binlik gazetelerin kamunun ilanlarından nemalanabilmek için çıkarıldığını zaten biliyoruz. Devlet niye hala ilan vererek bu parazitleri besler ki? Canı sıkılanın tabela partisi kurmaya girişemediği ve belediye ihalelerine çökebilmek için gazete çıkaramadığı bir vasatı sağlamadan bu pisliklerden kurtuluş yok galiba?

    • YANİ? NE DEDİNİZ ŞİMDİ? DEDİKLERİNİZ NE ANLAMA GELİYOR? Eski Türkiye’de çok parti varmış. Siz hangi ülkede yaşıyorsunuz beyfendi. Şu an Türkiye’de , SİZİN YENİ TÜRKİYENİZDE, kaç parti var biliyor musunuz. HÜKÜMET ( Devlet değil ) Malum gazetelere ilan vermekle kalmıyor, kredi çektirip kendi adamlarına MEDYA SATIN ALDIRIP AMİGOLUK YAPTIRIYOR, ne ilanı: Her Yeni olan İYİ OLMUYOR. SİZİN YENİNİZ BAYAT DOĞDU. Çıkatrın gözlüklerinizi artık, bakın gerçrek hayat ne diyor. Haksız olduğunuz bir konuda Pisliklerden kurtuluş olmadığı. YOK, öyle değil. Etraf çok güzel temizlenecek inşallah. Hain fetöcüleri dedem musallat etmedi Türkiyeye. PKK’ya ülkeyi ben peşkeş çekmedim çukur olaylarında. Dış politikanın içine yeğenim etmedi, hangi birini sayayım. Tabi ki partiler olacak. TEK PARTİ İSTİYORSUNUZ DEĞİL Mİ. Olmayacak. Size göre vasatı aşan gazeteler hangi,leri. yok söylemeyin, ne diyeceginiz malum..

      • Hasan tahsin bey, adınıza hürmetsizlik olmasın ama burda beni tanıyanlar bilirler ki; gasteler ve gasteciler konusunda en küçük bi ayrım gözetmeksizin alayına karşıyımdır. Tek parti istediğimi nerden çıkarmışsınız bilmiyorum ama çoğunun lüzumsuz olduğu da bir gerçek. Bence siz yanlış rumuz almışsınız; c.dündar ya da u.mumcu daha çok yakışırmış…

  9. “Bunların niyeti iktidarın sonunu getirmek; kendileri iktidar olmak istiyor, bu çok büyük tehlike”
    Fehmi bey! AKP ve kalem şörleri bunu doğru söyliyorlar.
    Evet HDP ihtidara gelirse Rahmetli ADALET ve kalkinma partisini 2011 de mezara gömüp yerine Aldatan ve Kandiranlar Partisini hortlatanların sonunun gelecek olmasi gerçektende onlar için tehlikeden daha beter FELAKETTIR.
    Korkunun Acele faydası yok.
    Son İstanbul seçimleri de bunun örneğidir.

  10. Türkiye ye demokrasi gelsin diye, çok partili döneme geçildi.Geçildi de ne oldu?Devleti ele geçirme savaşı başlatıldı.Menderes ile başlayan devleti ele geçirme savaşı ,yıllarca sürdü.AKP hükümeti ile arzularına kavuştular.Çok partili dönem,siyasi islamcılara yaradı.CHP nin tek partili döneminde, halk daha huzurlu idi okuduklarım ve dinlediklerime göre.Acaba diyorum,hâlâ tek partili dönem sürse miydi?Memleket iyi idare ediliyorsa, ne gerek var çok partilere diyorum.Yanlız bunun için, AKP ve AKP zihniyetsizliğinin son buldurulması ve bütün muhaliflerin görüş birlğine varması gerekiyor.Galiba çok parti ,bu memlekete yaramıyor.Kalkıyor birileri ,devleti ele geçirme savaşı veriyor.Olan ,halka oluyor.

    • Tek partili düzenin partisi cumhurittifakı olacaksa ben kabul ederim pertav arkadaşın önerisini:)))

  11. Bazı yandaş medya,CHP korono virüüsü bile getirir diye, kara propaganda yapıyor.Herhalde yandaşı oldukalrı AKP hükümeti gerekli tetbirleri almadı.Herhalde gizledikeleri birşeyler var.Olası bir salgın çıkaersa diye şimdiden CHP yi hedef tahtasına koydular.Olası korono salgını olursa sorumsuzluklarının bedelini CHPlilere yükleyip sıyrılacaklar.Bu AKPliler, şeytanı bile taş çıkartıyor doğrusu.bu AKP liler oldukça şeytana iş düşmez şirretlik için.

  12. Türkiye ye demokrasi gelsin diye, çok partili döneme geçildi.Geçildi de ne oldu?Devleti ele geçirme savaşı başlatıldı.Menderes ile başlayan devleti ele geçirme savaşı ,yıllarca sürdü.AKP hükümeti ile arzularına kavuştular.Çok partili dönem,siyasi islamcılara yaradı.CHP nin tek partili döneminde, halk daha huzurlu idi okudukalarım ve dinlediklerime göre.Acaba diyorum,hâlâ tek partili dönem sürse miydi?Memleket iyi idare ediliyorsa, ne gerek var çok partilere diyorum.Yanlız bunun için, AKP ve AKP zihniyetsizliğinin son buldurulması ve bütün muhaliflerin görüş birlğine varması gerekiyor.Galiba çok parti ,bu memlekete yaramıyor.aklkıyor birileri ,devleti ele geçirme savaşı veriyor.Olan ,halka oluyor.

  13. Türkiye’nin siyasi hayatını yaşayarak bilmesem bir an size inanacak gibi oluyorum.
    Neden bu kadar iyimsersiniz?
    Absürt bir soru olduğunun farkındayım ama ne olur siz de bu partinin ve kitlesinin üzerinde ebediyen devam edecek olan bir Kandil Vesayeti’nin bulunduğunu fark ediniz. Yani “Türkiyelileşmek” politikaları söylemi yeni bir slogan değil.

  14. Eğer Erdoğan ve destekçileri “biz çözüm sürecinde samimi idik” diyorlarsa şimdi HDP’de olumlu sayılacak gelişmelerden de memnun olmaları gerekir.

    Eğer AKP’liler şimdi HDP’de olumlu sayılacak gelişmelerden rahatsız oluyorlarsa, bu onların geçmişteki çözüm sürecinde samimi olmadıkları anlamına gelir. AKP halen iktidar partisi olduğu için bu tutumları, PKK’ya belli ölçüde meşruiyet kazandıracak bir potansiyel taşımaktadır. Zaten İstanbul belediye seçimleri öncesinde Öcalan’ın mesajından medet umup kardeşi Osman Öcalan’a TRT’de okutmuşlardı.

    Görünen o ki Erdoğan laikler hariç herkesle görüşebiliyor ve ittifaklar kurabiliyor. Kürtlerin de ya ırkçı/teröristlerini veya koyu dincilerini muhatap alıyor. Zaten dış politikadaki tercihleri de bu yönde.

  15. “‘Tehlike’, onlara göre, bu. ”
    ilginc bir gercek var ortada halk bugun kusumseyip alay ettiginiz ‘onlari’ destekledi ve egrileriyle dogrulariyla herseye ragmen hala da karsilik goruyorlar.. peki ya sizler ? herbiriniz oyle ya da boyle chp ve pkk dan medet umar hale geldiniz, acinacak bi durum.

    • Söz konusu insanlık olunca Kara’lara bağlamamak lazım, burada ayrı gayrı yok hepimiz insanlık diyoruz Atıf bey.

    • Pkk dan medet ummak mı?
      Osman öcalan mıydı neydi onu trt ye çıkartıp konuşturan kimdi? Ya da apo nun mektubu okundu falan. Hatta milliyetçi olduğunu iddia eden parti de bu duruma destek çıkmıştı. Sana zahmet bunlara da bir açıklık getirir misin?

  16. Bu topraklarda iç-içe varoluş serüveni yaşayan, imparatorluğun 20-30 farklı etnisitesinden kaynaklanan yapı taşları müslüman din-kardeşi olarak Türkiyelileşmekte bir mahzur görmeyip ülke bütünlüğünde karar kılarken farklı bir grubun ısrarla ayrılık peşinde koşması hiçbir zaman hayra alamet değildi ve neticede ülkeye pahalıya mal oldu. Sarıldıkları sebepler ne olursa olsun, Allah indinde Müslüman olmanın sorumluluğu herşeyi aşan bir konudur. Hatta denebilir ki Allah’tan gerçek anlamda haberi olanlar açısından bu sorumluluğun dışında, siyasi nitelikli olsun veya olmasın herhangi bir konu, nihai analizde solda sıfır kalır. Şahsen buna benzer düşünen saygıdeğer kürtler ve türkler tanıdım. Sabırla doğruları aramak konusunda birliktelik, isyankar bir fraksiyon olarak aramaktan çok daha hayırlıdır (Müslümanlık 101). Hattı zatında düşünülecek olursa, gerisi önemli ölçüde ucundan kıyısından “şirk”e giren, “şirk”e indirgenebilen konulardandır.

Yoruma kapalı.