Seçime gidilirken: Bürokrasi, anketler, Mehmet Şimşek’e yeni görev, adaylar, YSK…

36
Reklam

Dün milletvekili olmak isteyen kamu görevlileri için istifanın son günüydü. Konu seçimden hangi tarafın önde çıkacağının ipuçlarını vermesi bakımından da önemliydi. “Benim memurum işini bilir” denmişti ya, bu bir yönüyle, kazanamayacağı bir yarışa -üstelik para ödeyerek- bürokratların katılmak istemeyeceği anlamına da geliyor.

Son 20 yıl içerisinde yapılan seçimlerde aday olabilmek için başvurmuş, ancak açıklanan listelerde adı bulunmayan memurlar, eski görevlerine döndüklerinde, kısa süre içerisinde terfi alacakları hesabını da yaparlardı.

Çoğu aday adayı memurun aday olamamışsa bile bürokraside önü açılmıştır.

Bu sabah ilk işim “Üst düzey memurlardan kimler adaylık için başvurmuş?” sorusuna haber mecralarında cevap aramak oldu.

Gazeteler ve internet sitelerinde konuya ilişkin tek bir haber bulamadım.

Ya adaylığı düşünenler başvuruda bulunmuş ama bunun bilinmesini istememiş ya da haberciler bu konuyu benim kadar önemsememiş olmalı…

Hangisiyse… 

Merakımı gidermek için, milletvekili olmaya niyetlilerle ilgili bilgisini almak amacıyla bürokrasiyi yakından tanıyan bir dostuma dün ulaştım. Verebildiği tek isim, yerel düzeyde politika yapan bir tanıdığına aitti. 

Reklam

“Bürokraside ilerlemek için değil ama dokunulmazlık kazanmak için istifa edenler ile muhalefet partilerine başvurmak üzere görevini bırakanlar olmuştur” diyen de o dostum oldu.

İsimler paylaşılınca ona da bakarız.

Son zamanlarda, geçmişte başarılı bulunan bir eski bakanın, yurtdışındaki yüksek maaşlı görevini bırakarak, Cumhur İttifakı’nın göstereceği adayın yardımcısı olarak ilan edileceği yaygın biçimde konuşuluyor.

Mehmet Şimşek’in…

En son dün Reuters haber ajansı da yaygın söylentiyi yerli-yabancı abonelerine güçlü bir ihtimal olarak duyurdu.

AK Parti’de aynı hükümetlerde birlikte bakan veya Meclis’te aynı sıralarda milletvekili olarak görev yaptığı arkadaşlarının çekirdek kadrosunu teşkil ettiği iki partiden kuruculuk teklifi geldiğinde, çalıştığı yabancı firmaya iki yıllık bağlantısı bulunduğu gerekçesiyle, Mehmet Şimşek’in olumlu cevap vermediğini biliyordum.

Acaba o süre bitmiş ve teklif cumhurbaşkanlığı yardımcılığı gibi cazip bir makam için olunca kabul etmiş midir?

Öyle birini o konumda iş dünyası görmek istiyormuş.

Reklam

Şimşek’e cumhurbaşkanı yardımcılığı teklifi konusunda gerçek ne olabilir?

Öğrendiğim şu: Soranlara, “Bana öyle bir teklif ileten olmadı” cevabını veriyormuş Mehmet Şimşek

“Teklif gelirse olumlu cevap verir mi?” sorumun cevabını ise alamadım.

Yurtdışında –Mehmet Şimşek gibi- Türkiye ekonomisini de yakından izleyip gözleyen firmalarda çalışanlar, Türkiye’de yerleşik ve isimleri bilinen araştırma kurumlarının anketleriyle beslenmezler yalnızca; ülkemize yatırım yapmış veya yapmayı düşünenlerin elleri altında yabancı kurumlar için araştırılmış soruların cevaplarını içeren raporlar da bulunur.

Birkaç ay önce öyle bir anket elime geçmişti.

Milli Gazete dün EuroPoll’ün yaptırdığı bir anketi haberleştirdi. Aynı anketin bulguları bugün Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinde de yer alıyor.

Anketin önemi, şimdiye kadar yayımlanmış benzer araştırmaların bulgularından çok farklı sonuçlara varması.

EuroPoll anketine göre, bu pazar seçim olsa, Millet İttifakı Meclis’te beklenenin üstünde sayıda milletvekili ile temsil hakkı kazanacak, Kemal Kılıçdaroğlu karşı ittifakın adayı Tayyip Erdoğan’ı açık farkla -10 puandan fazla- geride bırakarak cumhurbaşkanı olacak.

Hangi bulgulara güveneceğiz?

Dün yazdım: Sandığın belli edeceği sonuca kadar, zihnimizi karma karışık hale getirecek bu tür haberlere kendimizi hazırlamamız gerekiyor. 

Eskiler “Fala inanma, falsız da kalma” derlerdi; benim falla hiç ilişkim olmadı ama aynı deyişi kamuoyu araştırmaları için, “Anketlere inanma ama anketsiz de kalma” biçimine sokarak pekala kullanabilirim. 

Araştırmalarda benim anlamakta zorlandığım nokta, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu seçimde de aday gösterilmesine mutlak gözüyle bakılması oluyor. Hepsi de istisnasız, iki defa cumhurbaşkanı seçilmiş Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabileceğinden emin görünerek sorularını hazırlamış ve o sorulara cevap aramış durumdalar.

Oysa, anayasa (m. 101), iki defa seçilmiş bir kişinin üçüncü defa cumhurbaşkanlığına aday olamayacağını açık-seçik ve başka bir anlama izin vermeyecek şekilde belirtiyor.

Nasıl olacak da Cumhurbaşkanı Erdoğan bir defa daha cumhurbaşkanlığına aday olabilecek?

Sürpriz gelmesin diye, bugün gazetelerde karşınıza çıkacak “Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan oldu” haberine hazırlıklı olmanızı isterim. 

AK Parti TBMM grubunun başkanı İsmet Yılmaz, cumhurbaşkanı adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunun Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) bildirildiğini açıkladı dün.

Oy birliğiyle karar vermiş AK Parti TBMM grubu.

AK Parti’nin bu kararı aldığı dün, iktidarın diğer ortağı MHP’nin Meclis grubu da benzer bir karar almış.

MHP grup başkanvekili Erkan Akçay da “Cumhurbaşkanı adayımız belli, kararımız net; cumhurbaşkanı adayı olarak Sayın Erdoğan’ı gösterdik” açıklamasını yapmış…

Peki de anayasa ne olacak?

Bu soruyu MHP lideri Devlet Bahçeli için soranlar var da ben de ondan buraya aldım.

Anayasanın ilk dört maddesini değiştirirlerken, belki 101. maddeyi de, bir defa cumhurbaşkanı olana sınırsız seçilme hakkı sağlayacak şekilde yeniden kaleme alırlar.

Seçimden yeniden iktidar olarak çıkabilirlerse…

Yeni ortak HÜDA-PAR ile birlikte…

O zamana kadar bu konuyu YSK’nın herbiri mesleklerinde zirveye ulaşmış kıdemli hukukçu üyeleri karara bağlayacaklar.

Nisan ayının ilk haftasında.

YSK üyeleri kararlarını verirken herhalde anketlere veya gazete haberlerine değil, anayasaya bakacaklardır.

Anketlere baksalar da olur.

ΩΩΩΩ

Reklam

36 YORUMLAR

  1. O beyanat hakkında ben de bir arkadaşımla uzun uzun konuştum ancak hiç bir sonuca varamadık!
    Uzman arkadaş tarafından yapılan bu gerçekçi açıklamaya göre demek ki biz kafasız değilmişiz, çok şükür içim rahatladı !

  2. YSK üyeleri kararlarını verirken herhalde anketlere veya gazete haberlerine değil, anayasaya bakacaklardır.
    Anketlere baksalar da olur.
    sayın yazar biraz sizde biraz kızgınlık hissetim.erdoğanın aday olmasına karşı biraz kırılmışşınız gibi hissetim.Ayasofyayı açan insanı Allah bu hizmetine karşılık yalnız bırakmaz inş..
    kaderin üstünde de bir kader vardır..

    • Haccaci zalimde kuran harflerine hareke koydurarak bir çok farklı milletten yeni müslümanın kuran ogrenmesinde önemli bir iş yapmış ama elinde kaç sahabe kanı var bilinmiyor.

  3. “Benim memurum işini bilir” denmişti ya , diyerek Özal devrindeyken yere göre sığdıramadığınız merhumun kemikleri sızlıyor mudur ? Sayın yazar ?

  4. „Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor“

    Bu sözleri söyleyen yargıcın ailesinden birisi olmasını kim ister?

    Artık Google çağında yaṣıyoruz…

    Elinde internet bağlantısı olan herkes bir kaç dakikada yargıcın ismini öğrenebilir.

    Durum dünyanın sonuna kadar böyle kalacak…

    YSK’nın verdiği kararlar kesin, değiṣtirilemez olabilir ama adil olması da gerekir.

    Mühürsüz zarflar ile Istanbul seçimlerinin tekrarı kararlarını verenler internetin hafızasında hiç unutulmayacaklar.

  5. İlahi f koru bu anayasayı sizden başka hiç ne bilen ne okuyan ne yazan siz kadar ne bilgi sahibi ne de tecrübe sahibi VAR nasıl düşünürsen düşün yine reis aday hiç boşuna kürek çekme.

  6. Sayın yazar sen bunu yazdıkça ben de yazacağım, yine yazacağım, siz CHP den daha fazla Erdoğan düşmanlığı yapıyorsunuz, Anayasa’nın 101 nci ve 102nci maddesi iptal edilmiş, yerine 101ncimadde olarak eski 101 ve 102 nci maddeler ile bu maddelerin ilk seçimden itibaren uygulanacağı yazılmıştır.Bu maddeler meclisteki kurullarca görüşülmüş, (değişmeyen madde görüşülür mü?) aybı zamanda mecliste değişen maddeler görüşülerek kabul edilmiş, sonra bu değişen maddeler halk oyuna sunularak kabul edilmiştir. Halk oyuna sunulan bu maddeler ilk seçimden itibaren uygulanır hükmü yer aldığı halde israrla eski kanunun maddesi uygulanır ısrarınız artık bütün muhalefet partilerinin bile artık vazgeçmek zorunda kaldığı görüldüğü halde nefretinizin ölçüsü akıl alır gibi değil, bu size itibar kaybettirir yoksa size bakıp kimse bu oyuna gelmez boşuna uğraşmayın.

  7. RTE. nin adaylığının , babayasaya – pardon anayasa demek istedim yani – aykırı olmadığını bu köşenin müdavim trolleri bir türlü Fehmi Beye anlatamadı ! Onlar henüz harekete geçmemişler hayret , epey geç kalmışlar , herhalde uyanamadılar !
    Hoş aykırı olsa ne olur ; bizim YSK. muz – buradaki Y yüksek demektir , lütfen başka anlamlara çekilmesin – maymuncuk gibi hemencecik kilidi açıverir , hiç sıkıntı değil !
    Nasıl olsa hesap kitap soran yok , bildikleri gibi yaparlar !

  8. ALLAHIM SEN BİZİ KORU

    Dün sayın yazar akpartiye katılımlar nedeniyle artık çok ortaklı hale geldiğini, bundan böyle de millet ittifakına çok parçalı diye suçlama yapılamayacağı görüşünü işlemiş. Oysa kılışdaroğlunun her ortağa + olarak ta iki şahsa, masa altından da 1 şahsa cumhurbaşkanı yardımcılığı verdiğini bununla yetinmeyerek aralarındaki protokole göre ortak yönetim ve karar almadan bahsedildiğini, kakafoninin buradan neşet ettiğini ama Sayın Erdoğanın şöför mahalline devlet bahçeliyi bile almadığını söylemiştim. Tabi bu yazım sansüre takıldı gene.

    Neyse; yazar nedeni bilinmez bir şekilde ıslak terliğin bile kazanabileceği seçimler için derin bir umutsuzluğa kapılmış gibi. Acaba bizim sahip olmadığımız bilgilere mi sahip. Eğer öyleyse okur olarak bunları bizimle paylaşması gerekmez mi?

    Yoksa nedir bu ikide bir Erdoğan aday olamaz feveranı. “Oysa, anayasa (m. 101), iki defa seçilmiş bir kişinin üçüncü defa cumhurbaşkanlığına aday olamayacağını açık-seçik ve başka bir anlama izin vermeyecek şekilde belirtiyor” diyor yazar. Oysa hukuk profesörü Şentop olur diyor. Sizce kim haklı gazeteci mi hukuk profesörü mü?
    “467 el kaosa kalktı” hala aramızda dolaşıyor. Akparti sonrası hukuka güvenemeyeceğimizin ayak sesleri bunlar.

    • Aşağıda bir arkadaş örnekle açıklamış meseleyi. Faydası olmaz ama şöyle bir örnekte ben vereyim. Diyelim ki Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik. Eski sembolik cumhurbaşkanlığını 2 defa yapmış birisi anayasa değişikliğinden sonra aday olabilir miydi. Yani açık açık bir kişinin aday olması bu yolla engellenebilir mi?

  9. parti genel başkanlığı iki dönem ile sınırlı olmalı babam,ben ve çocuklarım aynı genel başkanları gördük yeter artık sistem değişikliği şart.

      • bolluk, bereket, iyilik, güzellik, dirlik, düzen, sağlık, barış, kardeşlik,
        birleştire, birleştire ilerlesinler inşeAllah.

    • Menzil cemati şeyhinin Erdoğan’a desteklediklerini acıkladığı haberi vardı bir sitede dün. Doğruysa menzil cemati liderine Allah akıl fıkır versin, Erdoğan’ın onları “cemaatler kapatılsın” tarikatından koruyabileceğini sanmıyordur umarım.

  10. Seçmen nasıl bir aday yada vekil istiyor?
    Bunu soran, merak eden isteyen yok!
    Ben en azından seçmenin
    NEYİ İSTEMEDİĞİNİ SÖYLE YEYİM:
    -Ünlü bir artist istemiyor!
    -Çok tanınan bir sima istemiyor!
    -Hergün ekranda zırvalayan bir robot
    -Birilerinin borazanlığını yapan bir trol
    -Bir tarikat cemaat birlik yada holdinhin temsilcisini istemiyor!
    -Hastaneler pastaneler fabrika sahiplerini istemiyor!
    Ben şahsen şunu isterim:
    ~Bir stk’ya başgan yada üye seçilmiş, bilgisiyle ve tecrübesiyle pik yapmış kimselerin ülkesine mecliste hizmet etmesi (stk siyasetin staj yeri olmalıdır)
    ~Her partinin kendi içinde:
    %10’ar kişi, HUKUKÇU EĞİTİMCİ sağlıkçı MÜHENDİS MÜŞAVİR EKONOMİST İNANÇ ULUSLARARASI İLİŞKİLER TARIM VE BESİCİ dalları öncel olmak üzere ayrım yapıp bu insanların en hevesli ve isteklisini bulup partide mutlaka bulundurması (koruması!) gerektiği düşüncesindeyim🤔.
    NOT:%30 kadın kotası!!!!
    %x etnik kadro!!!!
    %y tarikat cemaat kotası!!!
    bununla BURAYA KADAR!!!!!!!!!
    😡😡😡😡😡😡
    Bunları yapamazsan, senin şu diş güçler siyasetçi de gönderir ithalat kotasından, kanunda!😂😂😂
    (pardon lgbt kotası ne zaman gelecek diye merak edenlere acele etmeyin bu gidişle!.. cevabı yeter sanırım🤗 sonuçta onlarda birilerinin evladı ve tc kimliği taşıyan seçmen!).

  11. istanbulluları ikinci kez sandığa gönderenler kariyerlerinin başındaki yargıçlar mıydı?

  12. Sayın Koru, “Nasıl olacak da Cumhurbaşkanı Erdoğan bir defa daha cumhurbaşkanlığına aday olabilecek?” demişsiniz. Bence haklısınız. Tayyip Erdoğan bir defa daha adayımız “Kardeşim Abdullah Gül” demeli. Millet ittifakının adayı da belli olduğuna göre Gül için tek seçenek kaldı.

    • Kardeşim Abdullah Gül demesi için yanında olması lazım, karşısında değil! Muhalefet onu yanında olduğu halde göstermedi. Muhalefet bu seçimde de KAZANAMAYACAK!
      Az sabır…

  13. ÖNEMLİ BİR ZATTAN DUYDUM ERDOĞAN HİÇBİR ZAMAN SEÇİMLE İŞ BAŞINA GELMEDİ
    ERDOĞAN SEÇİLMİŞ DEĞİL ATANMIŞ BİR LİDERDİ DEMİŞTİ KAZANDIĞI İLK 2002 SEÇİMLERİNDEN BU YANA GİRDİĞİ BÜTÜN SEÇİMLERİ ÇOK AZ BİR BÖLÜMÜ İSTİSNA HEP ATANARAK KAZANMIŞTIR DEDİ
    ERDOĞAN HALKIN DEĞİL ONU 2002 DE SEÇİP ATAYANLARIN BAŞBAKANI VE CUMHURBAŞKANI TEMSİLCİSİ OLMUŞTUR HEP DEMEYİ DE İHMAL ETMEDİ
    UZUN SÖZÜN KISASI BU SEÇİMDE DE EĞER BU ATANMIŞLIK SENDROMU AŞILAMAZSA KAZANAN YİNE ERDOĞAN OLACAK VE HİÇBİR ANKETİN ÖNEMİ VE GÜVENİLİRLİĞİ KALMAYACAK
    VE BİZİM GÖRDÜĞÜMÜZ OLAYLAR ASLINDA TAM DA BİZİM ÖYLE GÖRMEMİZ İÇİN TASARLANMIŞ BİRER KURGUDAN İBARET KALACAK…

    • bu yorum hakarettir ne demek atanmış kimin atadığını da yaz yada iş olsun diye yazmayın lütfen.

    • Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olma cesaretini bulması ve seçilemeyecek olması teorini destekler nitelikte.

  14. bu dönem bürokrasiden siyasete geçmekte yoğun ilgi yaşanmıyorsa,
    geçtiğimiz son bir kaç yılda işini bilen memur kadar, işini bilen memurların olduğu bir dönem yaşanmamıştır öyleyse bir bildikleri mi var sorusu kaçınılmaz bir soru olur doğal olarak. dokunulmazlık kazanmak amacıyla aday olmak ne anlama geliyor? yanlış bir şey yapmayan biri neden dokunulmazlık istesin ki? üstelik meclis dokunulmazlığı kaldırabiliyor ali mahir başarırın dokunulmazlığı süleyman soyluya yönelik bazı beyanları nedeniyle kalktı mesela.
    ekonomi itibardır. isimlerin kredibilitesi vardır. ülkemizin ekonomik bir enkaz yaşıyor olmasının elbette teknik pek çok sebebi var,
    temel sebep ise kötü yönetim.
    hollandadan 250 kat fazla tarım geliri elde edebilecekken, onda biri kadar elde ediyoruz, bu nasıl açıklanabilir?
    çiftçiye adaletli destek verilmemesi, tarımı güçlendirici politikalar/teşvikler geliştirilmemesi, bilimsel/bilinçli ve eğitimli bir tarım politikasının olmaması, tarım girdi fiyatlarının gübre, mazot gibi mesela yüksekliği ve dışa bağımlı olması, üretim maliyetleri bu kadar yükseldiği için en temel tarım ve hayvancılık ürünlerini bile ülkemizde bir zamanlar rahatlıkla karşılayabiliyor iken artık ithal ediyor olmamız.
    bilim adamları doğal afetlerin geldiği konusunda uyardığı gibi kıtlık konusunda da ciddi uyarılar yapıyorlar değil mi?
    verimli toprakları olan, iş gücü sorunu olmayan ülkede tarımın geldiği yere bak.
    ekonomik enkazın bir diğer sebebi,
    yap-işlet-devret modeli, müşteri garantili otoyol/köprü/hava alanı, hasta garantili şehir hastaneleri, yüksek vergi/ek vergi, yüksek gelirli şirket, firma, holding vb. gibi kişi ve tüzel kişilere vergi affı, sürekli olarak inşaat temelli bir ekonomi politikası ve sonuç olarak depremlerde, sellerde bunların da hiç doğru yapılmadığını gördük, kamu ihale yasası neredeyse 200 kez değiştirilmişti rüşvet ve yolsuzluk ağının sonuçları çok ağır oldu, onbinlerce insanımızı kaybettik.
    stratejik önemdeki kamu kurum ve kuruluşlarımızı sattık.
    teknolojik alt yapı kuramadık.
    dışarıdan yatırım alamıyoruz, olan da gidiyor.
    hepsinin altındaki temel neden; kötü yönetim.
    şimdi mehmet şimşek gelse ne olacak?
    naci ağbal dönse ne olacak?
    işlerini yapmalarına izin vermeyen bir zihniyetle kim ne yapabilir?
    bunun halk tarafından da görüldüğü artık çok açık. halkta bir değişim kararı ve iradesi gelişti, yerli yabancı anketlerde bunu ölçmeye başladı zaten.
    umalım herkes halkın iradesine saygı göstersin, sayın kılınçdaroğlu ve chp lilere cirkin provakasyonlar oluyor, geçenlerde urfada izlediğim konuşmasında bazı kimseler yuhalamaya çalıştı, akp gençlik kollarından kimseler olduğu iddia edildi – kim oldukları önemli değil, her kim olursa, pekala dış güçlerde olabilir-
    lakin oradaki halk buna izin vermedi ve hükümet istifa sesleriyle susturdular.
    aş evlerinin kapatıldığı, yok sonra yerinin değiştirildiği, muhalefetin yardımlarının gitmesine izin verilmediği, muhalefetin hazırladığı oyun alanlarının kaldırılmaya çalışıldığı, yardım paketlerinin logolarının değiştirildiği hep iddialar arasında. bu kadar acımız varken nelerle uğraşılıyor, orada yaşayanlar her şeyi görüyor, anlıyorlar zaten.
    iktidarın bu dönem öncelikli sorumluluğu, herkesin yardımlarının yerine ulaşmasını ve halkın huzur içinde seçime gitmesini sağlamaktır. bunu titizlikle yerine getirmesi ve her türlü provakasyona karşı tedbir alması gerekir,
    bari asayiş konusunda sorun yaşanmasın bu ülkede,
    bunun ihmalkar sonuçları sandıkta büyük bir karşılık bulabilir.

    • Meral Akşener demiş ki son grup toplantısında: “Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu destekleyenler ortak noktada buluştular. Bu yol kazanmanın yoludur. Cumhurbaşkanı yardımcıları İmamoğlu ve Yavaş ile birlikte 13. Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu olacaktır.”

      Malum trajik dönüşten sonra Akşener’in neyi, nasıl, niçin söylediğinin hiçbir önemi yok. Mazur sayılır.

      Alıntıyla beraber bizim dikkat çekmek istediğimiz;

      Bir; siyasal analistlerin çoklukla ihlal ettiği bir husus var;

      Farklı unsurların bir araya gelmesi söz konusu olduğunda olumlu yanların matematik bir soğukluk ve katılıkla topluyor olmasının yanında; eksikli, negatif yerlerin görülmezden gelinmesi…

      İki; gerçekleşmesi muhal ya; Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına iki belediye başkanının iliştirilmesi;

      Akşener’in öteden beri, aklı başındayken Kılıçdaroğlu’na ‘kazanamayacak aday’ nitelemesi başta Kılıçdaroğlu, malum masanın diğer müdavimleri, CHP’li medya mensupları tarafından da kabullenildiği, tescillendiği anlamındadır.

      Yapılan, olmayan kazanma ihtimalini, ucube bir şekilde, iki belediye başkanıyla takviye edebilir miyiz çaresizliğidir.

      Varın gidin yolunuza, gölge etmeyin yeter…

      • trajik dönüş derken
        https://www.youtube.com/watch?v=IUnJy7jcfOw
        ben mümkün olan en edeplilerinden bir tane seçtim, şimdi bu trajik dönüşlere göre zemzemle yıkanmış millet ittifakını mı mazur görüyorsunuz? görseniz ne olur, görmeseniz ne olur?
        kimin umurunda?
        kılınçdaroğlunun başarı grafiğini bizden değil, kendi medyanızdan takip edin, asla kazanamaz sözleri simdi ya kazanırsa diye geçiyor, kazanırsa ne olacak ihtimalleri tartışılıyor, yarın bu ihtimaller daha güçlenecek, hanımefendinin halkta çok büyük karşılığı olan başkanlarımızı tercih etmesi, daha kolay kazanmak istemesi normaldir lakin ısrarı ve tepkisindeki yanlış tavrı elbette eleştirilebilir, ben de eleştirdim ama hayırlara vesile olduğunu da söylemek lazım, masa eskisinden çok daha sağlam bir şekilde bir araya geldi, başkanlarımızın kendilerine duyulan sevgi ve saygıdan dolayı adayımızın onlarla takviye edilmesi son derce yerindedir,
        hepimiz onları miting alanlarında görmek istiyoruz.

        ucubelik nedir ben size açıklayayım;
        eleştirdiğin millet ittifakının çoklu yapısını taklit etmektir.
        sana şart koşanların kapısına ittifak için gitmektir.
        her seçim öncesi zaten destek mesajı veren partiyi ittifaka dahil etmektir.
        kim gölge ediyor ve artık kimin gitmesi gerekiyor acaba?
        https://www.youtube.com/watch?v=1mBvIC6iP7g
        https://www.youtube.com/watch?v=v9pqOnj5ukY

        kimlerle anlaşmaya çalışıyorsunuz?
        bir de çaresizlikten bahsediyorsunuz.

    • akp, seçim anketlerinde gördükleri sonuçlar nedeniyle millet ittifakını eleştirirken, taklit etmeye başladı ve hüdapar ile yeniden rafah başta olmak üzere dsp gibi, anavatan gibi partilere giderek çağrı yapıyor.
      her seçim öncesi zaten destek mesajı veren hüdapar, bu kez ittifakta olmakla faydadan çok zarar getirecek gibi görünüyor, en azından mhp ye oy verecek seçmeni millet ittifakına ya da ata ittifakına yönlendirir.
      yeniden refahta durum daha karışık, hem kendilerinde hem akp de istemeyen, karşı çıkan bir kesim var. bir kere 30 maddelik şart siyaseten nazik bir cevap değil, kabul edelim.
      zaten akp ye çok ciddi yolsuzluk, israf, adaletsiz paylaşım vb ağır eleştirileri var.
      https://www.youtube.com/watch?v=cIyAAvUpbbo
      dikkatle dinleyelim, üzerine düşünelim.
      şimdi bunlar benziyorlar mı yoksa benzemezler mi?
      benziyorlarsa bu konuşmaya bakıp iyi düşünelim derim,
      benzemiyorsa nasıl ittifak kuracaklar, nasıl anlaşacaklar?
      bu durumda 30 değil, 300 maddelik şart koşmaları beklenir.
      bence cumhur ittifakının genişleme hamleleri başarı getirmeyeceği gibi, son derece sıkıntılı bir hal almaya başladı, belli ki kötü bir taklitten öteye geçemeyecek.
      bir diğer taklitte çoklu başkan yardımcıları olacağı yönünde, hakan fidanın, mehmet şimşeğin, devlet bahçelinin hatta damat selçuk bayraktarın adı geçiyor,
      bakalım kimler olacak?

  15. ABD Genelkurmay Başkanı ile CENTCOM Komutanı, Suriye’de PYD/PKK kamplarını ziyaret etti. Ardından da komutanlıktan teröristler için övgü dolu bir açıklama geldi.
    Eskiler böyleleri için “biti kanlandı” derler. Türkiye düşmanları, seçim ve felaket atmosferi nedeniyle içe döndüğümüz bu günleri belli ki fırsat bellemişler. ABD güdümlüler de büyük bir algı operasyonuna girişerek sanki seçimi altılı koalisyon kazanmış gibi yapay bir hava yaratıyorlar.
    Bu rezaleti, “Altılı koalisyonun yol haritası” olarak yorumlamak pekala mümkün.
    Belli ki kazara iktidara gelirlerse askerlerimizi Irak ve Suriye’den çekip, Kürt koridorunun yeniden açılmasını sağlayacaklar. Böylece kendilerine sürekli destek sağlayan ABD’ye de diyetlerini ödeyecekler. Hatta belki Kıbrıs’tan bile vazgeçecekler. Binlerce askerimizin ve masum sivillerin kanıyla kazanılmış her karış toprağı bir an bile düşünmeden yabancı destekçilerine peşkeş çekecekler. Emin olun ki, eğer başımıza bu büyük felaket gelmeseydi, şimdilerde Mehmetçik, Suriye’de ABD’nin o çok korktuğu harekatı gerçekleştirip destan üstüne destan yazıyor olacaktı.
    Şimdi anladınız mı, HDP’lilerin neden “Bize İçişleri ve Savunma Bakanlıklarını verseler bile almayız” deyip, kahkaha attıklarını? Çünkü ellerinde “Cumhurbaşkanlığını” bulunduracaklarına inanıyorlar…

    • Yahu arkadaş sizin, daha doğrusu asrın liderinin veya süper güç Türkiye’nin elini tutan kim? Bu kadar övünülen kuruluşunun 2. yy.lını kutlayan süper ülkemizin itibarını iki paralık edenlere orada burada itip kakanlara neden ses çıkarılmıyor? Destan yazmalarına engel olan kim? Beceriksiz dediğiniz KK mı? Kim engelliyor? Suriye’ye burnunu sokan kim? Süleyman Şah Türbesini bile koruyamayan (ki Türk Toprağıdır) kim? Nerdeyse 10 yıldır Suriye bataklığında iki adım atamayan kim? Sınırları elek olmuş kontrolsüz giriş çıkılan ülkeyi kim yönetiyor? O beğenmediğiniz İsrail koç gibi gidip İran’ı, Irak’ı, Suriye’yi kendisini rahatsız eden her konuda vururken biz ne yapıyoruz? Meclis siz, yargı siz, ordu siz…

    • suriye iç savaşı 2011 de başladı. türkiye ve abd arasında suriyeli muhaliflere yönelik eğit-donat programı mutabakatı imzalandı ama programın başarılı olmadığı söylendi ardında abd ypg programını çalıştırdı, sayın erdoğan obama döneminde hep aldatıldık dedi. iş, aldanmamakta değil mi?
      abd suriye savaşının ilk yıllarından beridir suriyede. komutanların binlerce ziyareti oldu, biti kanlandı demek şimdi mi akla geliyor? günaydın. abd ordusu komutanları markete gider gibi suriyeye gelip gidiyorlar. suriye de abd ye destek vermeseydik şimdi “bit” sorunumuz olmayacaktı, gitmek istemeyen, koltuğuna yapışan lider çoktur bu topraklarda. esedi indirmek bize mi kalmıştı?
      altılı masa kürt koridorunu açacaklarmış,
      kıbrıstan vaz geçeceklermiş,
      böyle bir beyanları mı var?
      öyleyse bu bir niyet okumadır, doğru değilse iftiradır, buhtandır.
      milyonlarca muhalif seçmenin böyle bir niyet okuması yok,
      neden iktidar seçmeninin var acaba?
      “Binlerce askerimizin ve masum sivillerin kanıyla kazanılmış her karış toprağı” kıymetli diye, şah ismail türbesinden çekilmeye karşı çıkan muhalefet idi, değil mi? bence muhalefet bir karış toprağın kıymetini çok daha iyi biliyor diye düşünüyorum.

      üstelik abd dış güçtür de rusya dış güç değil mi?
      suriye de onlarca askerimizi katletmedi mi? bize karşı savaşmadı mı?
      pkk yı desteklemedi mi?
      rusya, çin, hindistan, isviçre, mısır, israil, tunus, suudi arabistan, ukrayna, birleşik arap emirlikleri pkk’yı terör örgütü olarak kabul etmeyen ülkelerden bazıları.
      oysa pkk abd nin 1997 yılından beri “Yabancı Terörist Organizasyonlar” listesinde.
      abd seçimlerini karıştırdığı iddia edilen rusya ve putin, seçimde erdoğana destek mesajı verdikleri gibi borçlarımızı da erteliyorlar. suriyede libyada savaştığımız suudi arabistan ve bae dış güç değil mi? onlar da para gönderiyorlar.
      peki ne karşılığında?
      şimdi biz de biraz niyet okuyalım mı?

  16. İttifakların rekabetinde anket şirketlerinin Millet İttifakı tarafından propaganda amaçlı olarak abartılı şekilde kullanılmasının seçmende ciddi bir sorun üretme ihtimali var. Sesleri çok çıkan Kılıçdaroğlu taraftarları seçimi aldıkları yönünde bir algıya güçlü şekilde savrulursa 14 Mayıs gecesi bir travmaya uğrayabilirler.
    AK Parti ve Erdoğan’a destek veren seçmenin sessiz hali Kılıçdaroğlu destekçilerini aldatmasın. Kararsız diye nitelenen ve anketlere cevap vermeyen seçmenin sandık başında ağırlıklı Erdoğan’a oy verdiğini daha önceki seçimlerde gördük.
    2018 seçimlerine aylar kala CHP’yi ve adayını yüksek gösteren anket şirketleri şimdi de aynı şeyi yapıyorlar.
    Bu halleri AK Parti’nin değil, CHP seçmeninin psikolojisini zorluyor.
    Tekrar edeyim, bu seçimler iki ittifak için de zorlu bir rekabet demek.
    Yaklaşık iki ay var, seçmeni seferber edebilen kazanır.

  17. Ysk kararları yanlışta olsa öyle de görünse ben o karara uyarım arkadaş. Adam ol kanunun neresinde bir eksik varsa düzelt. “bir kişi enfazla 2 defa aday olabilir” yazman yeterli kanuna!
    Ya memedev gibi bir yıl ara tekrar devam putin gibi, yada “kanunda ne yazıyosa o”
    Gerçek olan şu:
    Bir kişi defalarca ve herdefasındada daha fazla kişi/hatta parti tarafından firesiz aday gösteriliyorsa KKILIÇTAROĞLU nun bir suçu yok🤗.
    O istemiyor ki! beni seçin illede beni seçin diye. (bak çok önemli bu son cümle!).

  18. Sn Erdoğan kazanırsa yaşanacak en büyük sorun anayasa ihlali var mı yok mu olacaktır.
    Düşünelim anayasada cumhurbaşkanlığı süresi 7 yıl yazsa ve yeni bir madde değişimi ile bu süre 3 yıla inse ve eskiden seçilen baskan da 1. yılını doldurmuş olsa 2 yıl sonra tekrar seçim olur mu?Bu sorunun doğru cevabı yasaňacak sorunu ortadan kaldırır.Ama doğru cevap vermek lazım.

    • Ahmet bey filozof olmaya gerek yok;
      eskiden cumhurbaşkanlığı süresi 7 yıldı ve kimsenin bu süreyi öne çekmek ya da kısaltmak gibi bir düşüncesi olmazdı, olamazdı, düşünmesi bile mümkün değildi!
      Halkımız aynı süreyi başkanlık sistemine geçerek 5yıla indirdi, bazıları da şimdi çıkmış 3 yıl olsun, 2 yıl olsun, birer yıl olsun deyip duruyorlar işte:)
      Asıl özlenen süre ise 7yıl tabii.

  19. Verdiğiniz linkteki haberin altında şöyle bir okuyucu yorumu var:

    ikaz – Allah’ın Erdoğan’a yaptığımız desteklerde dolayı bizlere gönderdiği bu kadar müsibet ve uyarıdan ders almayıp, Erdoğan denilen adama halen oy verebilecek müslümanlara Allah akıl versin

    Acaba o da İsra 18. Ayetin Diyanet meal ve tefsirini okuduktan sonra mı böyle bir kanaate vardı? İşte Diyanet meal ve tefsiri:

    Diyanet Meali.

    Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.
    İsrâ : 16

    Diyanet Tefsiri

    “Şımarık yöneticiler”e emredilenin ne olduğu hususunda müfessirler farklı açıklamalar yapmışlardır. Zemahşerî’nin açıklaması sosyolojik bir yasaya işaret eder. Buradaki “emir”den maksat, Allah’ın söz konusu insanlara her türlü imkânları bol bol vermesidir; bu da onları şımarıklığa ve azgınlığa sevkeder (II, 354-355). Böylece o ülke yoldan çıkmış olur. Bununla birlikte müfessirlerin çoğu emredilenin iyilik ve itaat cinsinden davranışlar olduğu kanaatindedirler. Râzî şöyle der: Günah, emredilenin zıddını yapmaktır; bir hareketin günah olması, emredilmiş olmasıyla çatışır. Şu halde burada günah olmayan bir şey emredilmiş olmaktadır. Sonuç olarak Allah şımarık yöneticilere iyi işleri, yani iman ve itaati emreder; fakat onlar ısrarla emre aykırı hareket edip günah işlerler (XX, 174-175). Âyetin bu bölümüne şöyle bir mâna da verilmiştir: Halkının günahlara boğulması yüzünden bir toplumu helâk etmek istediğimizde, günahlar ortaya çıkınca hemen alelacele cezalandırmayız, bilâkis şımarık yöneticilerine bu günahlardan vazgeçmelerini emrederiz… (Râzî, XX, 176). “Emirler veririz” diye tercüme edilen emernâ kelimesini “emmernâ” şeklinde okuyanlara göre (bk. Şevkânî, III, 242) âyetin mânası şöyle olmaktadır: “Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde oranın şımarıklarını ve azgınlarını iş başına getiririz; onlar ise orada günah işlerler, sonuçta o ülke helâke müstahak olur, biz de oranın altını üstüne getiririz.” Bu meâle göre Allah’ın şımarıkları iş başına getirmesi, ilgili toplumun serbest iradesiyle kötülüğe sapmış olmasının tabii ve kaçınılmaz bir sonucunu ifade etmektedir.

    • Bu ayetin tefsirinde bir toplumun helâki için sadece önde gelenlerin yoldan çıkmasının yeterli olmadığı, ayrıca önde gelenlerin bu davranışlarının halkta da karşılık bulması gerektiğine dair makul görüşler var.
      Halkta karşılık bulup-bulmadığını ise
      önde gelen- yöneticilerin alenen günah işlemesine rağmen, onları seçmemeleri yada tekrar seçmeleri ile anlayabiliriz.
      Kur’an-ı Kerim’de bir helâk kriteri ve uyarısı daha var:
      Zuhruf sûresi 54 ve 55 ayetlerde.
      Aşağılanmaya rağmen, aşağılayan kişilere itaat.
      54. ayette Firavunun kavmini aşağılamasına rağmen Firavuna itaat ettikleri açıklanıyor
      55. ayette bu şekilde ilahi gazabı üzerlerine çektikleri açıklanıyor.

Yoruma kapalı.