Seçime doğru: Mehmet Şimşek geldi, Nureddin Nebati gider mi? Anketlere göre Erdoğan değil Kılıçdaroğlu önde…

41
Reklam

AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her akşam bir etkinliğe katılıp görüş açıkladığı gibi, birkaç TV kanalının ortak yayınına da çıkıyor. Ramazan boyunca kampanyasını bu çalışmalarla yürüteceği anlaşılıyor.

Dün akşam da birkaç kanalın konuğuydu Erdoğan.

İlk dikkatimi çeken “Ekonomi politikalarımızı daha da güçlendirmek için ciddi hazırlıklar yürütüyoruz. Mehmet Şimşek’in koordinasyonundaki ekip bu doğrultuda hazırlıklar yapıyor” açıklaması oldu.

Sistem değişikliğine kadar bir müddet ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı ve ardından maliye bakanlığı görevlerinde bulunan Mehmet Şimşek, sistem değişikliği sonrası koltuğunu kaybedince siyaset öncesi çalıştığı yabancı finans kurumuna dönmüştü. Şu yakınlarda da, Erdoğan’ın kendisine yeniden birlikte çalışma teklifi yaptığı ve fakat Şimşek’in mazeret bildirdiği duyulmuştu.

Demek sonunda kabul etmiş…

Şaşırdım mı?

Teklifi kabul etmesine şaşırdım elbette, ancak haber beni hiç şaşırtmadı.

Onun eski görevini şimdilerde sürdüren hazine ve maliye bakanı Nureddin Nebati’nin hâlâ her şeye hakimmiş gibi konuşmasına rağmen, bir başka elin sisteme müdahale etmeye başladığının işaretleri bir süredir alınmaktaydı çünkü.

Reklam

En son işaret, Nebati’nin icadı olan kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarından faiz ve vade sınırlarının kaldırılması.

Seçime günler kala, hükümet, ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ denklemi inadından vazgeçiverdi. Faizi ve vadeyi sınırsız hale getirmenin sebebi, rekorlar kıran enflasyon canavarını dizginlemek. 

Nebati’nin ‘heterodoks veya bize özgü ekonomi modeli’ iddiası böylece ortadan kalkmış oldu.

“Oldu da nasıl oldu?” sorusu üzerinde düşündüğümde, aklıma ilk gelen Erdoğan’la görüşmesinde Şimşek’in ‘yapılması gerekenleri samimiyetle açıkladığı’ bilgisi olmuştu. 

Bilgi sunmakla yetinmemiş, hizmet için soruna el de atmış demek ki Mehmet Şimşek

Hiçbir siyasinin düşmek istemeyeceği bir durumda şimdi hazine ve maliye bakanı…

Peki sebep ne?

Bu sorunun bir özet, bir de biraz uzun bir cevabı var.

Reklam

Özet cevap tek sözcük: Seçim

Seçime gidilirken başka alanlardaki görüntüyü bozan yanlışlıklar yanında, maaşlara ek zamlarla, ileriye dönük vaatlerle bile söndürülemeyen hayat pahalılığı ateşinin etkisinin azaltılmaya ihtiyacı var.

Hiç değilse görüntü olarak…

Güvenilir kamuoyu yoklamaları cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın dün akşam çıktığı programda özellikle vurguladığı, kendisi ve partisinin rakip partiler ve adaylardan anketlerde ‘açık ara ileride olduğu’ iddiasını desteklemiyor. 

Eminim, AK Parti’ye anket çalışması desteğinde bulunan firmaların bulguları da benim gördüğüm anketlerden fazla farklı değildir.

Kolay yenebilecekleri düşüncesiyle AK Parti’nin kendi adayları karşısında rakip olarak görmek istediği Kemal Kılıçdaroğlu yeni anket çalışmalarında Erdoğan’ı geride bırakmaya başlamış durumda.

MetroPoll başkanı Özer Sencar’ın ayrıntısını vermek yerine kısaca sonucunu “Kılıçdaroğlu Erdoğan’dan 2,5 puan önde” diye açıkladığı mart ayı çalışmasını, Reuters ajansı tablo halinde sundu. Buna göre, bu yılın ilk ayında -üç ay önce- rakibinden yaklaşık 3 puan önde görünen Erdoğan, mart ayında Kılıçdaroğlu’nun 2.6 puan gerisine düşmüş görünüyor.

“Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’ndan hangisine oy verirsiniz?” sorusuna üç ay üst üste verilen cevaplar..

Anketlerde, AK Parti’den umudunu kaybetmiş olanlar bir yana, seçimde oyunu yine Tayyip Erdoğan’a vereceğini söyleyenlerin de önemli bir bölümü, ülkenin en ciddi sorunu olarak hayat pahalılığı ile işsizliği öne çıkarıyor.

İktidar beş yılda çözmek yerine daha da büyüttüğü ekonomik sıkıntıları 40 günde çözebilecek değil herhalde; ancak sıkıntıları daha az hissettireceği düşüncesiyle maaşlara ve bayram ikramiyelerine zam yapma ve umut tazelemeye yarayacak adımlar atma yoluna gidiyor.

Şimdiye kadar yapılanların ve vaatlerin gidişi geriye döndürmeye yetmediği görülürse, Nebati’nin koltuğu Şimşek’e de sunulabilir.

İşin şakası yok çünkü.

Daha önce de örneklediğim üzere, içeride ve dışarıda fark etmez, seçimlerde insanların büyük bölümü, anlık ekonomik durumdan etkilenerek oy kullanıyor.

Ülkesini 2. Dünya Savaşı’ndan büyük bir zaferle çıkarmış Winston Churchill, İngiltere’de savaş sonrası girdiği ilk seçimden yenilerek çıkmıştı. 

ABD’de başkanlıktaki ilk dönemi sırasında Irak’a sefere çıkan ve Saddam’ı devirerek göz doldurduğunu düşünen George W. H. Bush, ikinci dönemi de başkan olarak sürdüreceği hayalini kurarken, karşısına rakip çıkan küçük bir eyaletin valisine –Bill Clinton’a- seçimde yenilmişti.  

Bizde de her iktidar değişikliği ekonomik sıkıntıların krizle zirveye tırmandığı dönemlerde gerçekleşmiştir.

AK Parti’nin 2002’de iktidara gelişinde de olduğu gibi…

“Ne oldu da siz kazandınız?” sorusunu yöneltenlere, Clinton’un strateji danışmanının verdiği, “Ne kadar aptalca bir soru, sebep ekonomi elbette” anlamına gelen “It’s the economy, stupid” cevabı siyasetin unutulmazları arasındadır.

Churchill’e ve Baba Bush’a ülkelerine kazandırdıkları savaşlar seçimi kaybettirmişti; her savaşın bir maliyeti vardır çünkü…

AK Parti kurmayları, bir önlerine gelen anketlere bakıyor, bir de öndegelenlerinin daha önce büyük kalabalıklar toplanan kampanya etkinliklerinin bugünlerdeki tenha manzarasına göz atıyor, ardından da -eskilerin deyimiyle- zevahiri kurtarmaya yarayacağını sandıkları yollara başvuruyorlar.

Ürün hattından ilk çıkan iki TOGG aracını Cumhurbaşkanı eşiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı’na vermek de bu anlamı taşıyor.

Seccade konusu üzerinde ısrar edilmesi de öyle…  

Kemal Kılıçdaroğlu şu anda diğer adayların -bu arada Tayyip Erdoğan’ın da- önünde görünüyor anketlerde, ama bu pazar sandığa gidilecek olsa seçim ikinci tura kalabilecek. 

Son zamanlarda iktidar cephesinden gelen şaşırtıcı haberlerin sebebini irdelerken sorduğum “Neden?” sorusunun uzun cevabı da bu.

ΩΩΩΩ

Reklam

41 YORUMLAR

  1. Yalan Dünya yıkar. Bizim ülke onun için hep geri gidiyor.
    Mehmet Şimşek olayıda bal gibi yalan.
    Şimşek baştan rest çekti.
    2. Sefer onun ismini kullanabilmek için çağırdılar. Gene ayni cevabı aldılar.
    Ben siyasete girmem. Demedimi? Dedi. Emir vaki yapmak istiyor. Şimşek ben böyle bir söz vermedım diyecek kadar dünyadan bey haber birisi olmadığına göre?
    Erdoğan 1973 ten hatta eveliyatide var. İnsanları daha doğrusu Türkiye vatandaşlarını uyutmasını çok iyi beceriyor.
    Hemde Dini kullanarak. Çünkü bizde kendini dindar diye sergiliyenler dinin D sini dahi uygulamiyorlar.
    13 Uçak 2 kargo uçağı bir yüzükle gelip eş, dost, akraba ve sülalece dünyanın en zenginleriden olanlara halen daha dindar diye oy veriliyorsa”. O ülke batmiş demektir. “KUL HAKKI” Son açıklamada Şimşek’e emir vaki kurulmuş bir tuzak.
    Şimşek ın Türkiyenın imajını sarmamak için yalanlamiyacağını iyi biliyorlar. Yurt dışından Türkiyeye bakıldığında son 16 senede cahilleşme olayı 100 de 100 artmış.
    En sonunda Şimşek gibi birinide egolarına alet etti.

  2. Sayın KORU
    Yazılarınızı dikkatlice okuyorum okudukça üzülüyorum. Tayyip ERDOĞAN’ın seçim kaybetmesine kimler ne adına sevinir, kimler ne adına üzülür. Neden yıldızınızın barışmadığına dair bir ipucu verirseniz memnun oluruz.Kılıçdaroğlu mu ERDOĞAN mı sizin ruh dünyanıza yakın merek ediyorum. Birazcık bilgi verir misiniz.

    • Dün burada bir arkadaş itikattan bahsedilordu. itikadi mezheplere diyanetin İslam Ansiklopedisinden baktım, itikadi mezheplerin olmazsa olmaz en önemli özelliği bir siyasi düşünce sistematiğine sahip olmaları. Tutarlı siyasi düşünce sistemine sahip olmayan fikri akımlar mezhep olamıyorlar.

      İtikadi mezhepler Ehli sünmet mezhepleri ve batıni mezhepler olarak iki gruba ayrılıyor. Batıni mezheplerin sayısı daha çok ama tutarlı olmadıkları için itibar edilmiyor onlara ehli sünnet olan itikadi mezhepler ise eşareyye Selefiyye ve matürudiyle olarak üç mezhepten bahşediyor islam ansiklopedisi. İmam Eşari de Hanefilerin mezhebi olan Matüridiyye mezhebine tabi olduğunu beyan ettiği bilgisi var.

      İlahiyat profesörü Aynan Tekineş bir videosunda ehli sünnet olan bu üç mezhebin de ortak görüşünü şöyle ifade ediyor; “hukuksuzluk yaptığı sabit olan bir iktidara destek vermek katiyen caiz değildir, destek verenler iktidarın bütün hukuksuzluklarına ortak olduklarından ayni derecede zalimdirler. Bu görüş üç mezhebin de imamlarının ortak görüşüdür” diyor.” Profesör bu ifadelerini bu konuda yazılmış ilmi makalelere de atıf yaparak açıklıyor.

      Benim dikkatimi en çok çeken şeylerden biri de Türkiye’deki müslümanların itikat mezheplerinden hiç birini tanımıyor haklarında hiç bir şey bilmiyor oluşu. Halbuki itikat mezhepleri imani meseleleri konu alır, fıkhi mezhepler ise ameli meseleleri konu edinir. İman olmadan haram helal konuşmanın bir anlamı olmaz herhalde. O yüzden itikadi mezhepleri öğrenip düşünce sistemlerine vakıf olmamız lazım. Aksi halde islamdan bahsetmek zor!

    • Deprem anında, depremzedeye çadır satmayı ve vinç kiralamayı Dünyada yapabilecek var mı ?

  3. Sayın yazar senin söylediğin kamuoyu araştırma şirketi daha önce CHP milletvekilliği yapmış kişiye ait. Bu şirket daha önceleride CHP önde gösteren sonuçlar yayınlardı. Seçim yaklaştıkça rüzgar Tayyip Erdoğanın yelkenlerini şişirmekte. Son iki yılda hemen hemen her hafta gündeme getirdiğin Tayyip Erdoğan aday olamaz gibi bu görüşünde boş çıkacak ve Tayyip Erdoğan 1. turda en kolay seçimini alacak. Çünkü ne kadar zorlanırsa zorlansın seçmenin eli CHP ve liderine oy vermeye gitmez.

    • metropoll, iktidar-muhalefet hepsinin dikkate aldığı bir araştırma şirketidir.
      sahibi prof. dr. özer sancarın chp milletvekilliği bilgisini ben bulamadım, rektör ve dekanlık görevlerinde bulunduğunu biliyorum.
      bilgiyi aldığınız kaynağın linkini paylaşır mısınız?

  4. Değişik anket sonuçları çıkıyor ama en doğru anketin sonucu 14 mayısta belli olacak. Anket sonuçları bir yana her kim kazanırsa % 50+1 sistemi ni değiştirmeli. Bunun bize uyan bir sistem olmadığı aşikar. İlkturda çoğunluğu alan ittifak kazanmalı. Milleti tekrar bir daha sandık başına yormanın gereği yok.

  5. reiz mehmet şimşek ısrarını anlayamıyoruz ben ekonomistim diye gür sesle kaç kere kükrediniz .mehmet şimşeği çağırıyorsunuz sınırsız sorumlu olarak
    sizin ekonomik bilginiz gerekki yeterli olaydı.
    mehmet şimşek gerçek ekonomi uzmanı diye mi düşünmeliyiz.
    demekki öyle o zaman niye bu kadar inat edip ülkeyi bu hale getirdiniz diye sorarlar.

  6. bu günleri böyle yaşamamıza sebep oluyor olabilir mi?
    2002 lerde %’de bin küsür gecelik faizler travmasından, kayıkçı kavgasındaki siyaset bozmalarından, gencecik öğrencilerin okuluna alınmamasından hatta sokaklarda cübbesiyle yürüyüp!.. (bu kısmın detayını bilmiyorum).
    Ve bir robin hopd gelirmi gelir🤗
    bir köprü yapıp geçenden de geçmeyendende ücret alan deli dumrul;
    3. 5. yetmez ama evet 7. karıyı pardon köprüyüde yapar, dağlarıda deler!😂😂😂
    Gel dedinmi bir kere? DEDİN!!!
    Ceremesine katlanacaksın🤗.
    -önce zam piyasaya, sonra aylıklılar kalkar ayağa!!! bu düzeni tersine çevirmek için tersine mi yatmalı yatağa???
    -deposu mal dolu, faprikayı satmış Anadolu çocuğu pardon Aslanı, yatırmış gaymeleri borsaya?!? Neyi bekliyor.
    Kriz çıkmasını tabiki😡
    -Seçim mi olmasını dediniz? o mahalle kasaba politası yapan simsarların dileği.
    sen daha kalemi oynatmadan oldumu princin bulgırun kilosu üç katı? oldu. kim kazandı kim kaybetti?
    14 mayısta ekstresi🤗.

    • Neresinden tutarsan anlamsız, neresinden tutarsan bozuk cümleler. Kendisi de ya ne güzel yazdım be!.. diyordur 🙂

      • Birşeyi iki satır beş kelimeye sığdıramamanın,
        hatta hem yazıp hem haykırarak içini boşaltamamanın
        kabızlığını yaşıyordur😡.
        kim bilebilirki?

  7. MEDET YA SECCADE
    Şu hale bakarmısınız!
    Çeyrek asır ülkeyi yönet.
    Milletin karşısına plan-proje ile değil, sadece seccade ile çık.
    Yazık, hem de çok yazık.
    Her çocuğa bir bilgisayar olan “Fatih projesine” ne oldu? Bilen gören var mı?
    Çocuklarımıza getirilen ÖTV nedeniyle parayla bile bilgisayar alamaz olduk.
    Geldiklerinde elimizde her şeyimiz vardı, seccademiz yoktu.
    Giderlerken her şeyimizi aldılar, kala-kala elimizde sadece seccade kaldı.

  8. OYSA BİR KİŞİ DEĞİŞMELİYDİ
    Bildik bir ülkenin felâketini konu alan bir belgesel izlemiştim.
    Ülkenin “tek adamı” işler kötüye gittikçe, kendine göre sorumluluk atfettiklerini değiştiriyordu.
    Adam değiştirmek dahil her hamlesi, işleri daha da içinden çıkılmaz hale getiriyordu.
    Belgeselin sonunda şu değerlendirme vardı:
    “–Sorunların çözümü ve felâketin önüne geçilebilmesi için binlerce kişinin değil, sorunların kaynağındaki bir kişinin değişmesi gerekiyordu.”
    Ancak mevcut sistem gereği o bir kişi değişemezdi.
    Hatta değiştirilmesi düşünülemez, teklif bile edilemezdi.
    Zira sistem bu tek kişi üzerine inşa edilmişti.

  9. Bay Kemal neden dindarları ikna etmek zorunda? Ya demokrat dindarlar ve hakperest müslümanlar gidişattan memnun olmayarak, recul facir eli ile bile Allah’ın dinine hizmet imkanı var iken dini müesseseleri ümeyyeden bu yana en derin siyasi istismara tabi tutan RTE gibi birine ısrarla oy vererek dini İslam’ı Mübin izzetini daha fazla ayaklar altına aldırmama kararı almış olamaz mı? Açıkcası safdil bazı dindar kesimler ile laz diyasporasının iktidardan beslenen kısmı gibi iflah olmaz siyasi tarafgirler dışında, çantada keklik sanılan vicdanı hüşyar dindarlar açısından kayıtsız şartsız akape desteği artık mümkün değildir. Kanayan vicdanlar artık pansuman ile tedavi edilemez. Teemmel!

    • Bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyen iktidara getirmeyecek.
      Çünkü Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır.TEEMMEL!!!!!

      • “Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhit idi. O hâkimin müftüsü de, onun gibi münferit bir şahıs olabilirdi,
        onun fikrini tashih ve tâdil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-u cemaatten çıkmış, az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı mânevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder.

        Bu zaman, cemaat zamanıdır. Ferdî şahısların dehası, ne kadar harika da olsalar, cemaatın şahs-ı mânevîsinden gelen dehaya karşı mağlûp düşerler.” bizim kalbimize gelen sünuhat ile birlikte tek adamlık bitmiştir Resulullah’da (ASM) görmedik, üstad Bediüzzaman’da görmedik sizin siyasi reyizlerinizin tek adamlığını merdut kabul ediyoruz.
        “Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi, o şûrâ-yı hakikiyeyi yapmamasıdır
        Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûrâdır.
        Yani, nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üç yüz, belki dört yüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile şehamet ve şefkat-i imaniyeden tevellüd eden hürriyet-i şer’iyedir ki, o hürriyet-i şer’iye, âdâb-ı şer’iye ile süslenip garp medeniyet-i sefihanesindeki seyyiatı atmaktır.” Teemmel

  10. ne muharrem, ne simsek sonucu tencere belirleyecek. bos tencere nin sesi sonucu soyluyor.

  11. Ben gel diyeceğim de😂..
    Şimşeğin çakmaması diye birşey olamaz. Ama fakat, niye çakmadı nın arkasından gelecek acaba!???…. sorusu zannedilen dende daha önemlidir. (kayıp edeceğini mi..)
    Gelsede bizim cebimizde bişey fazlalaşmaz.
    Alınanlara DUR denir belki🤔.
    Sen bir politika belirlemişsin;
    daha sen uygulamaya bile koyamadan MALUM kesim zammı yerleştirmiş deposundaki mala, borsadaki hissesine mangırlarına!😡
    Emekli, çalışan, emekçi (hoş kimse görmüyor artık kendini EMEKÇİ!), esnaf zanaatkar çifçi besici..
    (sonunu fare kemirdi yazı yok oldu🤗).
    SON SÖZ:
    Geçmişte olan yaşanan yapılanların hesabını soran! değil,
    GELECEKTE NE YAPACAĞI?
    NE YAPABİLECEĞİ?
    NE VAAD EDİP GERÇEKLEŞTİREBİLECEĞİNE İNANILAN!!!!! inandıran!!!!
    kazanacaktır! biline🤗.

  12. Sayın Fehmi bey, konu iktidarın hataları olduğunda devenin kulağının içindeki tüyü görüyorsun da millet ittifakı olduğunda devenin boynunun eğriliğini göremiyorsun. Bu nasıl bir gazetecilik anlayışı. İngiltere de ki ve abd deki seçimleri örnek veriyorsun ama dikkatinden kaçan bir şey var. Orada seçimi kazananlar siyasete taze kan olarak girmiş kişilerdi. Oysaki Muharrem incenin dediği gibi yenilmiş de yenilmiş dediği kişi seçimi kazanabilir mi sence. Bunu objektif olarak bir düşünün. Millet ittifakının ekonomik yakınmalarından başka bir icraatlarını gördün mü? Var mı söylediği, ekonomiyi nasıl düzelteceğine dair tek kelime. Şuna dikkatini çekmek isterim. Konu vatan ise gerisi teferruattır. 7 li masanın iktidara gelmesini isteyen ülkelere bir bakın. Sizce Erdoğan bunlara ne yaptıda bu kadar Erdoğanı indirmeye çalışıyorlar. Yoksa sizde mi bu dış güçlerdensiniz.

    • 2002 yılında dış güçlerden oluşan bir hükümet gelseydi akapenin yaptıklarından daha fazla ne yapardı
      hatta daha azını yaparlardı bu kerizler uyanır falan derlerdi
      bu malı götürme için dediklerim
      birde orduya kumpas kurmak kozmik odaya girmek bilgilerin herkesin eline geçmesine sebep olmak
      tüm kurum ve kuruluşları ya bitirmek ya itibarsızlaştırmak
      siz söyleyin dış güçler ne yapardı ne?
      buradan dış güç istiyor gibi bir sonuç çıkarmayın ben iç hiçlerin drumunu göstermek için dedim.

  13. TÜRKİYENİN SONU

    Efsaneye göre ismet inönü lozandan sonra “Bir yüzyıl daha kazandık” demiş. Bunu ismet özel den ve en son hdp li sırrı süreyyadan duyduk. Ve yüzyıl doldu. Türkiye ya yeni bir atılımla-hiç şüphesiz bu ekonomik olmaktan ziyade sosyolojik ve psikolojik bir atılım- yeni bir süre kazanacak ya da tarihin çöplüğünde yerini alacak. Yazarın da bütün mesaisini maaile harcadığı erdoğan gitsin de ne olursa olsun mantığının kararttığı şey PKK dır. Türkiyede erdoğan nefreti üzerinden perdelenen abd nin bölgedeki müttefiki pkk iranda ise dini otoriteye baş kaldırma, başörtüsü eylemleri arkasından yükseliyor. Hiç şüphesiz pkk nın günümüzde bu 3 devlette başat aktör konumuna yükselmesinin sebebi yıllardır inatla sürdürülen silahlı mücadele değildir. Hatta sayın bakanın sıklıkla açıkladığı gibi yurtiçinde pkk nın silahlı unsurları bitmek üzeredir. Asıl neden nüfus dur. Kürt kökenlilerdeki hızlı nüfus artışı artık yeknasak olmayan türk nüfusu üzerinde baskın hale gelmiştir. HDP bu seçimde ne iktidara, ne bakanlığa ne başkan yardımcılığına, ne de türk siyasetinde bir yere talipdir. Tek ve son amacı kürt seçmen gözünde ne kadar güçlü ve büyük olduğunu göstermek ve halkına “artık sırası geldi” mesajı vermektir. Hendek olaylarında aylarca bir mahalleye giremeyen devlet bu özgüvenle bütün halkın destek verdiği bir ayaklanma ile bu şehirlere nasıl girecek. Muhalefetin sevgi pıtırcığı demirtaş “hendeklerin önünde diz çökeceksiniz” demişti. Genç seçmen nezdinde %33 oyu kamuoyu yoklamalarında çıkan hdp nin artık farklı bir aşamaya geçtiği aşikardır.

    Erdoğan gitsin de güneydoğu olmadan da yolumuza devam ederiz diyebilirsiniz. Elinizde batı illerinizin kalacağını mı sanıyorsunuz. İstanbulda diyarbakırdan daha fazla kürt var. Onlar ne olacak. Camilerde aynı safta durduğumuz müslüman kürtlerle bir arada tutamadığımız vatanı Tip li LBgt li islam düşmanı topluluklarla mı tutacağız.

    Not: Sayın yazarın çabaları sonuç verdi. Demek ki bu yazıları sanıldığından daha etkin. Duran kalkan sosyal medyada seçime birleşerek girerseniz daha çok milletvekili çıkarırsınız şeklinde talimat verdi. Naci koru nun günlerini vererek ince ince hesapladığı olasılıkları dağda tek başına hesaplamış olabilr mi?

    • “hdp nin bu seçimde ne kadar güçlü ve büyük olduğunu göstermek istemesini” kotarılmamış başkanlık sisteminin onları kilit bir noktaya taşımış olmasına borçluyuz.
      erdoğanın gitsin mantığının altında yatan saik te bu ekonomiden yargıya yönetim sisteminden yolsuzluk ve yoksulluğa her türlü yanlışlığın bir an önce sonlanması ve ülkenin normale dönme talebidir.
      birileri hendekler kazılırken “görmezden geleceksiniz” derken diğeri de “önünde diz çökeceksiniz” demiştir. birileri pas atmış, birileri de karşılamıştır.
      erdoğan gelmeden önce güneydoğu vardı, gidince de olacak.
      “Erdoğan gitsin de güneydoğu olmadan da yolumuza devam ederiz diyebilirsiniz. Elinizde batı illerinizin kalacağını mı sanıyorsunuz”
      hastalıklı düşüncelerin hezeyanları bunlar.
      geçiniz…

  14. anketlere inanmayın gazete başlıklarına aldırmayın Tayyip Erdoğan istanbul’a Belediye başkanı seçildiği ilk seçimde, Hürriyet gazetesi başlık atmıştı manşet şuydu istanbul’da Zülfü rüzgarı Zülfü Livaneli kazanacaktı ertesi gün seçim oldu Tayyip Erdoğan büyük bir farkla belediye başkanı oldu. bunları yazdığını görünce AK partili olduğumu düşünebilirsiniz hayır 62 84 ü kaldırmadığı sürece oy yok.

  15. Yazarın bilgi kaynağı Reuters…POSSİBLE PRESIDENTIAL ELECTRON SCENARIOS…😊 Şasırdım mı? Hayır..çunki bütün muhalefetin bilgi kaynakları gözleri kulakları ingiliz ..almanca yazılı anket sonucunu bekliyoruz..Birde 15 mayıstada Türkçe seçim sonuçlarıni yayınlarsaniz…ordada biz şaşırmayacağız inşallah..

  16. Mehmet Şimşek’in sonunun Lütfi Elvan’dan veya Naci Ağbal’dan farklı olmayacağının bir garantisi var mı? Onlar da büyük ümitlerle gelmişlerdi. Hatta başlarda göstergelerde düzelmeler de yaşandı. Sonra yönetimin genel işleyişine ayak uyduramayınca önce dışlandılar, sonra koltuklarını kaybettiler. Bugün ortalarda gözükmüyorlar.

    Mehmet Şimşek’in sonunun onlardan farklı olması için bir sebep var mı?

    Ayrıca; Adayların dindarlığı mı önemli yoksa yaşanmışlıklar mı önemli? Türkiye 2017’den bu yana “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düşmüş durumda. Bizi bu noktaya dindar olmayan bir aday mı getirdi?

    Moğol hükümdarının Bağdatlı alimlere sorduğu soru hala geçerli.

    “Dindar ama zalim bir yönetici mi yoksa dindar olmayan ama adil olan bir yönetici mi tercih edilir?” sorusuna Bağdat’ta bulunan bir İslam alimi “dindar bir yöneticinin dindarlığı kendine zulmü ise halkınadır, aynı şekilde dinsiz ama adil bir yöneticinin dinsizliği kendine adaleti ise halkınadır. Dolayısı ile dinsiz ama adaletli bir yönetici tercih edilir” diyor.

    Bizim için özgürlükleri ve hukuk devletini geri getirecek, şeffaf hesap verebilen, kendi çıkarlarını öne çıkarmayacak bir idare oluşturacak bir yönetici lazım. Onun kimliğinin hiçbir önemi yok.

    Maalesef 21 yıllık tecrübe bizi bu noktaya getirdi.

  17. RTE. gibi kurt ve bunca deneyimli bir siyasetçinin ; ülkenin içinde bulunduğu durumu , olan bitenleri , her şeyin tepetaklak oluşunu görüp de kör kör parmağım gözüne politikasına devam etmesini akılla , mantıkla açıklamak mümkün değil, bana göre siyasi hırsı çılgına çevirmiş !
    Demek ki son anda ayakları yere basmaya başladı , başladı ama onun kendi ifadesiyle de atı alan Üsküdar’ı geçti !
    Bade harab-ul Basra !
    Fakat ben en çok Nebati’nin gözlerindeki ışıltının ve yüzündeki tebessümünün yok olmasına üzülüyorum !

  18. mehmet şimşek meselesi de masallardaki devekuşu değil de anka kuşuna döndü,
    adı var, kendi yok.
    yapıştılar adama,
    gel bizi kurtar. fena batırdık ta.
    her şey gibi.
    “ekonomi politikalarımızı güçlendirmek için”… ne anlama geliyor acaba? şu an yaşadığımız ekonomik çöküş zaten bu politikaların eseri, mevcut politikaları mı güçlendirecekler-Allah muhafaza- yoksa gerileyecek bir nokta kalmadığından mıdır nedir yeni politikalara mı geçecekler? şimşeğin hali gibi, hayli muğlak. sayın şimşek resmen bir ekibin başına mı geçiyor ki tanıtılmasını beklerdik yoksa her türlü yardıma hazırım tadında danışmanlık mı veriyor? gelse N’olur, danışmanlık verse N’olur?
    şahsım bilir anlayışından kurtulmadıktan sonra, görünür itibarımız değişmeyeceği için ekonomik bir düzelme beklemek mümkün değil. seçime kadar üç-beş kişi ikna etmeye çalışmak dışında bir amacı olduğunu sanmıyorum. dövizi bile tutamıyorlar artık, seçim sonrası olacakları siz düşünün. doları kaça alacağınızı bilemem ama patates soğanı 100 tl den alırsınız artık.
    ekonomi kadar büyük sorunlar tarım ve hayvancılıkta var. deprem konusunda ısrarla yetkilileri uyarmaya çalışan bilim insanları gibi yakın gelecekte iklim koşullarına bağlı olarak ciddi gıda krizleri konusunda da ciddi uyarılar var. sefil tarım politikalarıyla her geçen gün geriye gidiyoruz, bu uyarılar karşısında acilen bir seferberlik başlatılması lazım oysa. yoksa patates soğanı 100 liraya da alamayacağız. ülkenin en ciddi sorunu hayat pahallılığı gibi görünse de asıl tarım ve hayvancılık hayati sorunumuz diye düşünüyorum, oysa bir zihniyet seccade derdinde. ülkenin bu kadar büyük sorunları varken utanıp sıkılmadan yanlışlıkla basılmış seccade üzerinde dincilik polemiği açıyorlar. bunca yoksulluk, yolsuzluk dururken seccade derdine düşüyorlar.
    şekilde kalmış bir din anlayışıyla geldiğimiz yer ortada zaten.
    togg ile ilgili daha önce yazmıştım.
    proje olarak ne kadar takdir etsek te asıl mesele ülkeye katkı sağlamasıdır. yoksa mühendislere yap dersiniz, bir servet harcarsınız, yaparlar. iş, karlı olmasıdır. otomobil sektörü çok yakından tanımasam da devlerin bile zarar açıkladıkları, rekabeti zor, tanınmış markaları bile birleşmeye zorlayan bir sektör dolayısıyla çok iyi yönetilmesi ve devlet teşekküllerinde alıştığımız üzere olduğu gibi arpalık hale getirilmemesi çok önemli. seka satıldı ve bugün kağıdı ithal alıyoruz, 100 sayfalık bir kitabın fiyatı 100 tl nin üzerine çıktı. rezalet bitmiyor bu ülkede.
    kemal beyin bu kadar destek göreceğini kim derdi değil mi?
    hayırlara vesile…

    • Bu ülke Amerika değil, insanı da maddeye tapanlar değil. Son zamanlarda patates soğan fiyatları yüzünden biraz oy kayması var doğru ama ülkenin kahir ekseriyeti yine Reis’e oy verecek. Bu milleti hiç anlamadınız, anlamaya niyetiniz yok, anlayamayacaksınız; çünkü artık bu millete yabancısınız.

      • iktidar deviren tencere klişesi sanki amerikan malı klişe.
        maddeye tapanlar değiller-miş
        dünya sefalet birinciliğimizde patates-soğan yüzünden herhalde.
        biraz oy kayması var-mış.
        ne tarihten, ne dünyadan haberiniz var.
        millete biz yabancıymışız, bıkmadınız göz yaşartan arabesklerden.
        ölürsem kabrime gelme istememmmmm.
        bu arada,
        ülkenin kahir ekseni reise oy vermeyecek,
        üzgünüm leyla.

  19. Seçimi kim kazanacak bilmiyorum ama bildiğim tek şey ÜLKE KAYBEDİYOR.
    Düşünün iktidar ve muhalefet ekonomi bilimine aykırı inanılmaz vaatler veriyorlar,
    belediye başkanları şehirlerini unutmuşlar memleket memleket gezip miting düzenliyorlar.
    İmam efendi millet sana miting yapasın diye mi oy verdi.aldığın maaşı miting yapasın diyemi ödüyor devlet:bak istanbul çöküyor.
    Bir inat uğruna 2 küsür milyon emeklimiz oldu, adam bayramda 15 bin lira verecekmiş emekliye, bedava traktör verecek bir haftada tüm faizleri silecek , 300-500 bin depremzedeye bedava ev verecek 400 milyar doları devlet hazinesine koyacakmış.
    Mümkün mü bunlar, mantıklı mı bu vaatler :bunlar halkı aptal zannediyorlar herhalde.

    • kim halkı ne zannediyor bilemem, ülkenin geldiği rakamları dikkate alıp,
      kime oy verdiklerine bakmak lazım.
      “bayramda 15 bin lira verecekmiş emekliye, bedava traktör verecek bir haftada tüm faizleri silecek , 300-500 bin depremzedeye bedava ev verecek 400 milyar doları devlet hazinesine koyacakmış.
      Mümkün mü bunlar,”
      diye soruyorsanız;
      mümkün.
      ülke kaynakları 3-5 müteahhite nitelikli, adrese teslim ihalelerle verilmek yerine kaynaklar halka dönerse,
      zengini zengin eden, bankalara kar rekorları kırdıran ekonomi politikaları terk edilip, halka dönük politikalar tercih edilirse,
      yurt dışına kaçırılan milyar dolarlar ülkeye getirilirse,
      görülmemiş çılgın israflar terk edilirse,
      mümkün.
      az bile vaat ediyor. temkinli biri.
      enflasyon hesabını % 20 lere göre yapmak mümkün değil ama.
      sayın ekrem imamoğluna gösterilen yoğun sevgi ve ilginin bazılarını rahatsız etmesini doğal karşılıyorum, mitinglere çok yakıştığını gördükleri için olsa gerek.
      seçim zamanı şehirlerini unutmuş değiller ama daha büyük hayırlar için çalışıyorlar.
      destekliyoruz.

      • Didem hanım “görülmemiş çılgın israflar terk edilirse” filan diyorsunuz da;
        akparti öncesi 35 bakanlık vardı, şimdi 17 adet bakan var, siz hangi israftan bahsediyorsunuz?
        Zillet ittifakı şimdiden 9 başkan yardımcılığı belirledi, inceyi de kafalarlarsa on eder, bakan sayısı kaç olur allah bilir?
        Şimdi kim tasarruf etmiş kim müsrif, yazarsanız biz de müstefid oluruz!
        Efendim?

        • siz ve herkes “müstefid” olsun,
          iş bölümü yapalım diyorum,
          sen, akp öncesi 35 bakanlık ve şimdiki 17 bakan harcamasını mecburen dolar üzerinden kıyaslayıp, hepimizin şaşıracağını tahmin ettiğim verileri paylaş,
          ben de 9 başkan yardımcısı, inceyi de kafalama durumunda 10 bakan yardımcısı hatta benden de bonus yeni başkan dahil 11 kişinin toplam harcaması ile mevcut başkanımızın harcamalarını 1 yıllık ölçekte mecburen dolar üzerinden kıyas yapıp hepimizin şaşıracağını tahmin ettiğim verileri paylaşayım,
          ne dersin?
          şimdi kim tasarruf etmiş, kim müsrif rakam eşliğinde hangi israftan bahsediyoruz bakalım!
          efendim?

          • Buna göre sayılarda indirim değil bindirim olmuş ddm hn😊.
            Ülke kaynaklarını halka dağıtma! kararı veen bir siyasetçi de büyük ihtimalle tek ve son defa! diye girmiş işe😂
            başka türlü kimse böyle halka vermez bakla.😂😂😂

  20. Neden Mehmet Şimşek?

    Seçime yaklaşık kırk gün kala iktidarın ekonomi politikalarına danışman, gerekirse seçimden önce ilgili bakanlık koltuğuna oturtulabilecek olan Şimşek, seçmen nezdinde etkili olup seçim sonucunu iktidar lehine dönüştürebilec eketkiyi mi sağlayacak?
    Daha açık ifadeyle, Şimşek’in ekonominin başına oturtulması önümüzdeki 40 gün veya sonrası kısa zamanda ekonomiyi düzeltecek garantisi seçmende iktidar lehine karar değişikliği mi ortaya çıkaracak?

    Yok böyle birşey.. olsa olsa bu, dış finans çevrelerine içeriden, dış finans çevrelerinin ülkemizdeki ekonomik politikalarını uygulama garantisini sunacak ve dış sermaye akışını sağlayacak bir kişiyi, Şimşek’i, ekonomi bakanlığı koltuğuna oturtarak dış çevrelerin seçime, iktidar aleyhine olan etkisini kırmak “kazan kazan” modeliyle ön almak; bir nevi anlaşma gibi bir şey. Yoksa bu dar vakitte ekonimiyi ne Şimşek ne de onun gibilerin şahı düze çıkaramaz.
    Yani Mehmet Şimşek kararı düpedüz bir dış finansal çevrelerine garanti sunmak gibi durum içeriyor, içeriye olumlu etkisi düşünülerek…

    Bir nevi IMF benzeri masa kurulmuş vakıası.

    • 8 bin 500’er lira. Bayram ikramiyeleri.
      Ramazan ve kurban. Etti 17 bin.
      Madem geriye dönüş de yapıyor, Kemal Bey’e rica etsek, geçen yılın ramazan ve kurban ikramiyelerini de ödese bari…
      Öder mi öder. Zarif adamdır.
      Kemal Bey şimdi çıkıp dese ki:
      – 15 Mayıs sabahı her evin kapısını çalıp, her aileye 100’er bin TL dağıtacağım. Teşekkür parası.
      Biraz zahmetli iş ama yapar mı yapar… Kemal Bey’in sözü sözdür.
      Milletvekilliği hibe ediliyor ya…
      Ama kaç milletvekili? Kaçar milletvekili? Sayısı da mühimdir.
      Masadakiler feryadı basmışlar:
      – Adam bizi sattı diye. Yo, satmaz. Satmadı.
      Sadece köprüyü geçene kadar (çatı aday olana kadar) size dayı dedi… Dayı. Dayı kötü bir şey mi yahu?
      Bu hibe milletvekilliği milli iradenin en zayıf halkası olsa gerek.. Halkla âlâkası olmayan bir kurum bu.. Tanımadığın adamlara rütbe veriyorsun.
      Bunu vermeye hakkın olmadığı gibi, onun da almaya hakkı yok… Oturduğu yerde. Bir de pazarlık ediyorlar.
      – 5 milletvekili az, 3 daha ver.
      – Veremem, 2 vereyim.
      – Öyleyse 1 de cumhurbaşkanı yardımcılığı ver…
      Ne sistem ama? Nasıl ittifak ama?

  21. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye’deki dindarları ikna etmek için halden hale girmesini de; yaşantısından, değerlerinden, kendi manevi dünyasından verilmiş tavizler olarak görüyorum. Danışmanların yazıp verdiği metinler de zaten sırıtıyor veya doğru telaffuz edilemiyor. “Cennet kadınların ayaklarının altındadır” demesi bir gaf değil. Bilmiyor. Zaten söylemiyor da. Aktarıyor. İnsan içinden geleni söyler.
    Türkiye’nin en kritik yılı olan 2007’de dindar halkın iradesiyle dindar bir cumhurbaşkanı seçilmesin diye makul aday arayışına girenler, aradan geçen 16 yılda dindarları ikna edemeden ve oylarını alamadan bu ülkede bir adayın cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini gördü. Bakalım dindarlar ikna olacak mı?

    • asla asla asla, huylu huyundan vazgeçmez Bu zihniyet asla vazgeçmez ellerine fırsat geçsin yapacaklarını hayal edebiliyorum Allah’ım sen koru

Yoruma kapalı.