Seçime doğru: İstanbul’daki saldırı siyasi maksatlı mı bilemem, ancak devamı gelirse kimin kaybedeceğini biliyorum

20
Reklam

Demek, inşaatlara hırsızlar dadanınca silah bulundurma ruhsatı bulunan bekçiler aranıyormuş…

Silahlı bekçi inşaatı soymaya gelen kişi veya kişileri görünce etrafa kurşun yağdırıyormuş demek ki… [Öyle birine silah ruhsatı nasıl verilmiş, hayret.]

İnanmamız istenen bu bilgiler, önceki akşam İYİ Parti binasına saldırı sonrasında ülkemizin en büyük ilinin güvenlik yetkilileri tarafından açıklandı. Aynı yetkililere göre, olayın siyasi bir yönü bulunmamaktaymış…

Doğrusu bu açıklamaya inanmayı benden daha fazla isteyecek birini bulamayabilirsiniz.

Ülkemiz her bakımdan olağanüstü önemde bir seçime doğru hızla yol alıyor ve seçim gününe kadar -hatta ondan sonraki dönemde de- herhangi bir olağanüstülük yaşanmaması bütün dileğimdir.

Ancak resmi ağızların açıklamalarına ben inansam bile inanmayacak kitleler olduğunu o açıklamayı yapan yetkililerin de bilmesinde yarar var. 

Sebebi çok basit: Sözlü ve fiili olarak siyasete müdahale alışkanlığı bulunan bir ülke burası.

Yeni bir durum da değil bu, çok partili hayata geçildikten hemen sonra başlayan ve günümüze kadar varlığını sürdüren bir alışkanlık…

Reklam

Eskilere gitmeye, İnönü’ye, Demirel’e, Özal’a saldırıları hatırlatmaya gerek yok; şu yakınlarda yaşananlar bile siyasi ortamın ne kadar muhataralı olduğunu anlamak için yeterli.

CHP lideri -şimdilerde Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı- Kemal Kılıçdaroğlu başkentin Çubuk ilçesinde az kalsın linç edilmiyor muydu?

Kılıçdaroğlu’na yönelik ilk ve son saldırı da değildi o olay; öncesi ve sonrasında başka saldırılara da muhatap oldu CHP lideri.

İYİ Parti’nin İstanbul il başkanı ile Gelecek Partisi’nin genel başkan yardımcısına da saldırıldı. DEVA ve Saadet Partisi de saldırılara muhatap oldu.

Belli bir siyasi görüşe eleştirel yaklaşan yazar ve yorumculara yönelik saldırıları da herhalde unutmuş olamayız. Liste hayli kalabalık.

Onlara dönük saldırıların ölümle sonuçlanmaması biraz da saldırıya uğrayanların böyle eylemlere hazırlıklı olmaları sayesinde oldu. Her eylemde saldırılanlar saldırganlara mukavemet edebildi.

Sinan Ateş onlar kadar şanslı olamadı ama. Güpegündüz, cuma namazı sonrası, kentin ortasında saldırıya uğradı Ülkü Ocakları’nın eski başkanı ve hayatını oracıkta kaybetti.

Muhalif bilinenlerin kafalarını kesmekten söz eden biri bazılarının cüretlerinin nereye kadar vardığının bir göstergesi.

Reklam

Cüret biraz da bazı siyasilerin söylemlerine yansıyan tehditlerden kaynaklanıyor.

En ufak bir eleştiriye en galiz ifadelerle mukabele edebiliyor bazı siyasiler. ‘Tehdit’ olarak yorumlanmaya müsait sözler rahatlıkla ağızlardan dökülüveriyor. Onların söylemlerini emir telakki edecek kitleler bulunduğu da malum. Durumdan vazife çıkartmaya hazır birileri alesta bekliyor.

Bütün bu tablo, belleğimde tutamadıklarım başka söylem ve eylemlerle birlikte, ülkemiz siyasi zemininin ne kadar korunmasız olduğunu gözlere sokuyor.

Zaten bu yüzden de, inşaatta beli silahlı koruma bulundurma, bekçinin hırsızlara ateş açması sırasında kurşunların komşu parti binasına değdiği türünden açıklamalar, açıklamaya inanmaya hazır olanları bile kuşkuculuğa sevk ediyor.

Seçime kadar önümüzde 40 gün var. Partiler ve cumhurbaşkanlığı yarışına katılanlar bu 40 gün boyunca kampanyalarını yürütecekler. Siyasiler halkın arasına karışacak, bu da onları tehlikelere açık hale getirecek.

Güvenlikleri sağlanacak mı?

Eskiden seçimler öncesinde bu tür kaygı sorularını iktidarlara karşı sormak gerekmiyordu. Gerekmiyordu, çünkü seçimlere az kala, üç önemli koltukta oturan partili bakanlar yerlerini bağımsız kişilere bırakıyorlardı.

İçişleri bakanı seçimler öncesinde bağımsız biri oluyordu.

Yeni sistemle birlikte bu zorunluluğa son verildi. Şimdi içişleri bakanı iktidar partisinden. Bu sebeple de, seçimlere kadar geçecek sürede siyasilerin güvenlikleri partili içişleri bakanına emanet. Meydana gelebilecek her eylem, saldırı, ölüm olayı, ister istemez iktidarla irtibatlı görülecektir.

Önceki akşam İstanbul’daki il başkanlığı binası kurşunlara hedef olmuş İYİ Parti’nin lideri Meral Akşener ve partisi sözcüleri, bu yüzden, saldırıyı kendilerine karşı girişilmiş bir eylem olarak değerlendirdi. 

Birkaç gün öncesinde, Cumhur İttifakı’nın YSK tarafından onanmış adayı Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Tayyip Erdoğan’ın bir televizyon programında sarf etmiş olduğu bazı cümleler de, saldırıyla irtibatlandırılıverdi.

İstanbul’da İYİ Parti binasına saldırının siyasi maksatlı olmadığına dair açıklama makul gelmese de, iktidarın konuya böyle yaklaşması ve kendisinden uzak tutmaya çalışması, bu tür eylemlerden hoşlanılmadığını göstermesi bakımından önemli.

Seçim öncesi siyasi havanın zehirlenmesine yol açacak eylemler, saldırılan partiyi ve ona veya birlikte olduğu ittifaka oy vermeyi düşünen seçmenleri, başka bir zaman ve zeminde yaşandığında yıldırabilse bile, bu seçimin özelliği, zehirlenen havanın iktidara yaramayacağını düşündürmeli.

Alakası olmasa da her olağandışılık iktidara mal edilebilecek, bu da seçimde iktidar cephesinin aleyhine sonuç verebilecektir.

İktidar blokunun müttefik kabul ettiği yeni unsurların varlığı da bu irtibatlandırmayı kolaylaştırıyor.

Yeni iki müttefik -Yeniden Refah ve HÜDA PAR- kadınların kendilerini daha güvenli hissetmelerini sağlayan yasalara karşı çıktıkları için, lideri bir kadın olan İYİ Parti’nin hedefinde yer aldığı eylemlerin farklı yorumlanmasına kolayca yol açabiliyor.

Hedefinde İYİ Parti’nin bulunduğu her sözlü saldırı, yine aynı sebeple, kadınları iktidardan soğutacak bir hava oluşmasını sağlıyor.

Kadınlar ülke seçmenlerinin yarısı demek; daha da önemlisi, AK Parti seçmenleri içerisinde kadınlar yarıdan çok fazla bir ağırlık taşıyor.

Birkaç on bin oy fazla getirsin diye kurulan ittifaklar yüz binlerce oyu iktidara kaybettirebilir.

Özellikle de yanlış görüntü ve söylem bazıları eliyle eyleme de dönüşürse…

Kaybetmeyi bilmeyen, kazanmayı da hak etmez.

ΩΩΩΩ  

Reklam

20 YORUMLAR

  1. “Yahya Özal
    31 Mart 2023 At 10:27
    Yorum editörümüz yine yayınlamayacak biliyorum; inançlara saygılı olmalı mıyız?”
    ESTAĞFİRULLAH YAHYA EFENDİ, NE MÜNASEBET, RAHAT OLUN…

  2. 😂😂sayın yazar haklıydın….seninki yine seccadeye ayakkabı ile basmış bide fotograf çekinmiş😂😂

  3. Yapılan açıklamaya bir an için inanmayalım.Bu saldırı kimin işine yarar?Bu saldırı Millet İttifakı’nı mağdur duruma düşürür ve bu ittifaka yarar.Durum böyle olunca saldırının,Millet İttifakı’na destek veren bir takım karanlık odaklar tarafından yapıldığı akla gelir.

    Dolayısı ile bu saldırıyı Cumhur İttifakı’yla ilişkilendirmekten kimseye bir siyasi ekmek çıkmaz.Olaya hiç de akıllıca bir yaklaşım olmaz.

    Sadece bu olay da değil,seçim sürecinde meydana gelenilecek bu tür olayların hepsi İktidara zarar verir.Bu sebeple olayı kimin tertiplediği sorusunun cevabı bizi ister istemez muhalif kesimin karanlık destekçilerine götürür.

    Dolayısı ile Fehmi beyin şu yazısındaki yaklaşımı hiç mi hiç isabetli bulmuyorum.

  4. DÜNDEN KALMA BİR KAPAKÇIK:
    “Hayaller ve gerçekler
    31 Mart 2023 At 14:01
    Çillerin üç anahtarı hayal oldu…”
    “H. Gayret
    31 Mart 2023 At 22:32
    Çillerin 3 değil 2 anahtar vaadi vardı, babası demirel de her seçimde ankara istanbul arasına hızlı tren yapacağız derdi, hepsi yalandı, ama bugün akpartinin hızlıtren hatları gerçek oldu, tüm ülkeyi onlarla dolaşabiliyorsunuz!

    Yorumu Cevapla”

  5. kurşun bir bekçi tarafından atılmış olabilir ancak karşı tarafın bu konuda sicili temiz değil. bunları gördük
    asarız keseriz öldürürüz dediklerinin bir kısmını yaptılar astılar kestiler öldürdüler
    sinan ateş bir örnek
    rize de meral hanıma yapılanlar organize bir şeydi ve üstüne daha başına neler gelecek dehditli açıklamalar
    ancak unuttukları bir şey var bu milleti öldürmekle bitiremezsiniz.

  6. kimin işine yaramış acaba genel kuraldır nedense yılların kurt gazetecisi bu kuralı atlamış dediği gibi yaşlanıyor artık

    • Sahi kimin işine yaradı?
      İçişleri Bakanı Soylu, olayın İyi Parti’ye yönelik olmadığını, bir hırsızlıkla ilişkili olduğunu açıkladı. Bunu söylerken de “mahcup” olursunuz diye bir not düştü.
      Peki, mahcup olan çıkar mı dersiniz?
      Hiç sanmıyorum, Akşener nasıl masaya “tıpış tıpış” döndüğünü açıklamadıysa buna da bir kılıf bulur, hatta Fehmi Abi gibi “İnanmamız istenen bu bilgiler” diyerek şüpheyi daha da derinleştirir ama sandıktaki çöküşü engelleyemez.

  7. İttifak içinde ittifak.
    Altı oldu yedi belki olacak sekiz derken..
    İki mermi çekirdeği!.. sinek küçüktür ama mide bulandırır. seçimde de gündemi, partilinin seçmenin kafasını dolandırmış görülüyor.
    Saadet deva gelecek hatta memleket partileri yapabiliyorlarsa ayrı bir ittifak niye kurmazlar?
    Bakiye alacak varsa da Chp ve iyi p lerden katılırlar ismen🤗.
    Cumhurda MHP tek başına, vardır birbildiği de mutlaka. Bakiye Akp ye.
    Yok ben boş işlerle uğraşmayı severim, hem madur hem de esmerim!..
    Seçmen sizden kavga gürültü istemiyor.
    Memleketin yarısı çadırda yaşamaya barınmaya hayatını sürdürmeye çalışıyor!
    Okul yok iş tatil aş veren olursa…☹️
    Evler 2 seneden önce bitmez.
    Bitse bile sorun tükenmez.
    Yarısı içerde yarısı kalır dışarda.
    Çadırları çevirin derhal KONTEYNERE
    Tez Zamanda!.

  8. Orada gerçekten yakınlarda bir inşaat var mı , onun bekçisi silahlı mı , gerçekten hırsızlara mı ateş etmiş, bütün bunlar tam anlamıyla şaibeli!
    Hırsızların kaçış yönü o binaya doğruymuş, bunların ne kadar doğru olduğu bilinmiyor !
    Diyelim ki doğru, o zaman ortada çok basit bir durum var demektir , peki bu vaveyla neden !
    YSK. nun itirazları reddeden açıklaması ise ; öyle buyurgan , kestirip atma , öylesine kısa
    ve kamuoyuna karşı saygıdan yoksun ki bir gerçeğin kamufle edildiği , saklanmaya çalışıldığı kendiliğinden ortaya çıkıyor !
    Rezalet artık her yerde ve her konuda paçaĺardan akıyor , orası tamam da benim en çok ağırıma giden , bu insanların bizi aptal yerine koymasıdır !

    • Masadan kaldırılan sonra ne olduysa tıpış tıpış masaya dönen Akşener’in düştüğü zelil durum, İYİ Parti’yi öylesine perişan etti ki…

      Bir şey olsa da mağdur duruma düşseler, üzerlerindeki kara bulutları dağıtıverseler…

      Dün İYİ Parti’nin İstanbul İl Başkanlığı binasına isabet eden iki kurşun tam da aradıkları fırsatı verdi.

      İki kurşun, ona da heyecan verdi.

      Akşener, Kılıçdaroğlu ve 6’lı masanın öteki hınk deyicileri hemen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedefe koydular.

      Seçim kaybetme korkusu muhalefeti öylesine panikletmiş ki, zerre kadar sorumluluk duymadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı saldırdılar.

      Akşener, “Meral Akşener’i korkutacak adam anasından doğmadı, korkmuyorum Recep Bey!” diye gürledi.

      Kılıçdaroğlu, “Meral Hanım güçlü bir liderdir, Asena’dır, böyle korkutamazsınız” diye ses verdi…

      Hâlbuki Akşener’i korkutanlar analarından çoktan doğmuştu.

      28 Şubat cuntacıları, dönemin İçişleri Bakanı Akşener’i öylesine korkutmuşlardı ki, Mehmet Ali Birand’ın programında “üniversitelerde başörtü yasağını uygulayacağını” kasıla kasıla söyleyen ekran gülü oydu.

      6’lı masadan kalktıktan sonra süklüm püklüm büklüm o masaya döndürülen de oydu. Kim korkutmuştu, nasıl korkutmuştu elbet bilenler vardır…

      Asena falan hikâye…

      Ha, Kılaçdaroğlu Asena der tabii.

      Muharrem İnce’den sonra bir de Akşener kopsa, Kılıçdaroğlu adaylıktan bile çekilir.

      Asena’dır, korkusuzdur Akşener, var mı itiraz eden?

      Akşener, “Biliyorum ki, polisler failleri yakalayamayacaklar” dedikten saatler sonra fail yakalandı.

      Hem de inşaat bekçisi. Hırsızları kaçırtırken rastgele ateş açtığı açıklandı.

  9. Kaybetmeyi bilmeyen, Kazanmayı da haketmemeli (mi). bunun için başına ne gelmeli?
    “Kendi ettiğini bulmak”?
    “Kendi ektiğini biçmek”?
    Valla benim için bir mahsuru yok. Birinin ailesine saldırı olmuş, çoluk çocuğuna bir halel gelmiş veee…!!..
    birileri “o’da yalanmasaymış it dolanmazmış, yada bir defadan bişey olurmu canııımmm”!
    veya “o bizden değil! zaten” diyebilmişse eğer!!!…
    Allah ‘ından bulsun bana yeter😡.

  10. Kabadayı siyasetle gelinen yer şiddet olacak elbette. Bunu önleyecek bir adalet sistemi de bırakmadıkları için şiddete yönelmek kolaylarına gidecek. O yüzden bir gün önce açıkça “adımıza dikkat et, bizi kendinle uğraştırma” diye açıkça tehdit de edebiliyorlar en tepeden. Çünkü bu kabadayıları durduracak hiç bir güç yok bu ülkede. Hiç bir hukuki güvencemiz de yok. Sinan Ateş’in de olmadı ve unutulmaya terkedildi, her zaman olduğu gibi. Gerçekten böyle vahşi bir ortamda yaşamak ve çocuklarımıza miras bırak istiyor musunuz? Karar milletin. Bu soysuzluğa dur diyebiliriz. Her beraber.

  11. Bence iç işleri bakanı Soylunun “hırsız kovalamacası” açıklamasında tuhaf bir şey yok. Doğruya doğru, bence de yaşanan tamamen bir hırsız kovalamacası:😂😂😂

  12. Akşener ve Kılıçdaroğlu tam bir provokasyona imza attı.

    Daha olay aydınlatılmadan Cumhurbaşkanını suçladılar.

    Seçime doğru gözlerinin karardığı, akla zarar bir haleti ruhiye içine girdikleri nasıl da sırıttı…

    Akşener, yapılacak en bayağı istismarı da yaptı: “Kadınlar size sesleniyorum; bir erkek siyasetçiye yapılamayan her türlü hakaret, pislik, iğrençlik bana yapıldı, kadın olduğum için. 14 Mayıs’ta oylarınızı Millet İttifakı’nda yana kullanacaksınız. Bu kadına, İyi Parti’ye, Sayın Kılıçdaroğlu’na oy vereceksiniz… ”

    • Bu kadının neler yapabileceğini!
      gözlerini neyin nassı karartıldığını!
      akla zarar haleti ruh içine girmiş bulunduğunu!..
      Hele ki kadınları bir arkasına alırsa varya!…
      sonrasını bende hayal edemiyom sayın sever.

      • 14 Mayıs seçimlerinde iktidar değişirse Türkiye’yi önce siyasi istikrarsızlığa sonra da bölgesel bir savaşın içine sürükleyecekler.
        Benim anladığım budur.
        Seç, beğen…
        Ukrayna mı olmak istersin, Suriye mi?
        Seçenekler bu kadar!
        İşte bu yüzden Türkiye’de çok parçalı, en ufak sarsıntıda dağılmaya müsait, tehdit, şantaj, medya baskısı ile kontrol altında tutulabilecek, iç çekişmelerinden dışarıyla mücadeleye fırsat bulamayacak, zayıf bir iktidar istiyorlar.
        Çok değil 6 ay, en fazla 1 yılbaşımızı bin belaya sokmaları için yeterli.
        Allah fırsat vermesin!

    • Karşısındaki muhalifleri açıkça tehdit eden bir cumhurbaşkanı var. Hukuk ve anayasayı da tanımıyor. Nasıl bir değerlendirme yapılmasını bekliyorsunuz bu durumda?

Yoruma kapalı.