Seçime doğru: İstanbul mitingleri bir ölçüyse.. Dünkü miting bana değişimi getiren 2002’yi hatırlattı…

48
Reklam

Millet İttifakı’nın İstanbul/Maltepe’de yapılan ve altı partinin genel başkanının eşleriyle birlikte platformda yer aldıkları dünkü mitingi beklenenin üzerinde ilgi çekti.

Hiç değilse benim beklediğimin üzerinde.

Kitle kesinlikle daha önce CHP’nin düzenlediği mitinglerden alıştığımız türden yasak savmacı bir kalabalık değildi. Millet İttifakı’nı oluşturan bütün partilerin tabanını teşkil eden geniş kalabalığın mitinge koştuğu, uzaktan -benim durumumda televizyon ekranından- bile fark ediliyordu.

Dikkatimi en çok, mitingi düzenleyenlerin taraftarlarının ellerine tutuşturduklar bayraklar ve flamalar yanında, zeka ürünü sloganları yansıtan bireysel katılımcıların kendi yapımı pankartlar çekti.

Bir de ekranı aşarak evlere kadar ulaşan heyecan…

İttifak’ın tuttuğunu herkese ilan eden, birlikte olmanın değişim heyecanını sonunda ateşleyebildiği bir görüntüydü izlediğim…

Uyarılarınızı yorum olarak kaleme almadan önce ben sizleri uyarırım: Mitinglerin çoğu kez yanıltıcı mesajlar verebildiğini, yılların deneyimiyle ve siyasi tarih okumalarım sayesinde biliyorum elbette. 

İsmet İnönü’nün CHP genel başkanı ve cumhurbaşkanı sıfatıyla katıldığı son miting, yine bir 14 Mayıs seçiminden -bu defa 1950 14 Mayıs’ıydı- kısa süre önce İstanbul’da yapılmıştı. Beklenenin üzerinde bir kalabalık orada da vardı. İstanbul valisi unvanı yanında CHP il başkanı da olan Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Saraçhane Meydanı’nda toplanan maşeri kalabalığı görünce, yanındaki ‘Milli Şef’ İnönü’ye dönüp, biraz da böbürlenerek “İşte Paşam İstanbul” demişti.

Reklam

O mitingden bir kaç gün sonra -14 Mayıs 1950 tarihinde- yapılan seçimde, İnönü’nün partisi, İstanbul dahil pek çok ilde, rakibi DP’nin gerisinde kalmış ve iktidarı kaybetmişti.

Tek başına bir partiye bedel politikacı Osman Bölükbaşı, gittiği her ilde, partisinin mitinglerinde, sırf kendisini dinlemek için gelmiş büyük kalabalıklara hitap ederken, “Çoğunuzun oyunuzu bana vermeyeceğinizi biliyorum” diyerek söze başlardı.

Çocuktum ve hiçbir seçimde partisine oy vermemiş ve asla vermeyecek babamla birlikte bazısını anlamakta zorlandığım espirilerle süslü konuşmasını dinlemek üzere, kim bilir kaç kez, Bölükbaşı’nın mitinglerinde ben de bulunmuştum.

Dünkü miting yine de bana farklı göründü.

Eminim, yaptıkları yoklamalarda, seçimin iki ittifak ile adayları arasında birbirine yakın geçeceği sonucu çıktığı bilinen araştırmacılar da, gördükleri dünkü manzaradan şaşırmışlardır.

İktidar cephesi de seçimi kaybedebileceğini ilk kez dün fark etmiş olabilir.

İktidar partilerinin seçim kampanyaları her zaman muhalefeti bastırır.

Bunun şaşılacak bir tarafı yok. İktidar imkan demektir. Fırsat demektir. Kitlesi için umut demektir. İmkanları bütünüyle kullanır iktidarlar, her fırsatı iyi değerlendirir ve kitlesine yerinde kalmaya devam edeceği umudunu rakiplerinden daha kolay verebilir.

Reklam

Muhalefetin ise kampanyalar sırasında işi zordur. Yalnızca imkanları ve yararlanabileceği fırsatlar daha az, iktidar olabileceği umudunu aktarabilmesi kolay olmadığı için değildir karşı karşıya kaldığı zorluğun sebebi; iktidarın elindeki imkanları kullanmasıyla idari açıdan da sıkıştırılır muhalefet.

Kitlelerini toplayabileceği miting alanı bile bulamadığı olur. Bayrak ve flamalarını astırmaz, asılmışları indirir, kitlelerin alana ulaşmalarını zora sokar iktidarın gücü. Bazen korku iklimi etrafı sarar ve mitinge gitmek cesaret ister.

Hepsi yaşanarak öğrenilmiş çaresizliklerdir bunların…

Seçim ile darbe sözcüklerinin eş-anlamlı olarak kullanıma sokulduğu günlerden geçiyoruz. Her seçimden çok sayıda adayını milletvekili olarak TBMM’ye göndermeyi başararak çıkmış bir partinin yasallığı sorgulanıyor ve onun üzerinden Millet İttifakı yaralanmak isteniyor. Bu da yetmezmiş gibi, iktidarın küçük ortağının lideri, kendi mitinglerinde, “Kılıçdaroğlu’nun ittifak ortakları” ifadesini kullandığı kişiler ve kitlelere ‘hain’ sıfatını yapıştırıp, “Bu hainler alsalar alsalar ya ağırlaştırılmış müebbet cezası alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar” diyebiliyor.

Korku dağları bekliyor.

Beklemesine bekliyor ama, korku iklimine rağmen, kitleler ‘değişim’ arzularını meydanlara taşıyabiliyorlar.

İstanbul/Maltepe’de muhalefetin birlikte düzenlediği miting, öyle sanıyorum ki, sandık başına gidilecek güne kadar geçecek önümüzdeki haftayla ilgili herkesin hesaplarını yeniden gözden geçirmesini zorunlu hale getirecek.

Hatta seçim sonrasıyla ilgili hesaplarını da.

Yerli-milli olma iddialı TOGG, savaş uçağı, uçak gemisi, mutfaklara bir ay bedava doğalgaz, petrol bulundu müjdesi, yakında zam görmüş ücret ve maaşlara seçimden hemen sonra yeniden zam vaatleri mi?

Hak-hukuk-adalet vaatleri mi?

Evet, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu da, rakibi karşısında geride kalmamak için, ekonomik sıkıntılarla baş etmekte zorlanan kitlelere, yüksek maaşlar, ödeme kolaylıkları türünden vaatlerde bulunuyor ama kalabalıkları esas heyecanlandıranın ‘hak-hukuk-adalet’ yolunda atılacak adımlar olduğu dün bir kez daha belli oldu.

Tabii bir de şu var: AK Parti’yi 2002 seçiminde iktidara taşıyan yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar ile mücadeleyi kısaca ifade eden ‘3Y’ mesajı şimdilerde muhalefetin malzemesi.

Yoksulluk, izlenen ekonomi politikasının ülkeyi getirdiği nokta: 2002’deki şartların gerisinde bugün ülke.

Her gün bir yerlerden evlere taşınan görüntülü itiraflar ‘yolsuzluk’ konusunu da gündeme taşıdı günümüzde.

‘Hak-hukuk-adalet’ nidaları ise günümüzde eksikliği en fazla hissedilen konunun hala ‘yasaklar’ olduğunu hatırlatıyor.    

Uzaktan Maltepe mitingini izlerken 2002 ile 2023 arasındaki benzerlik bana çok çarpıcı geldi.

AK Parti’nin 3 Kasım 2002 öncesi İstanbul mitingi de muhalefetin dünkü mitingi kadar canlıydı. O miting, izleyenleri, “Değişim geliyor galiba” düşüncesine sevk etmişti.

Ve değişim gelmişti.

Bakalım, bu kez sandıkta nasıl bir sonuçla karşılaşılacak?

ΩΩΩΩ

Reklam

48 YORUMLAR

  1. Keşke iktidarın mitingini de izleyip öyle yorum yapsaydınız Koru bey! Kimde daha çok imkanın olduğunu anlardınız. Muhalefet hiç olmadığı kadar rahat ve imkanlar doğrultusunda miting yaptı. Hatta korsan mitingle provakatif eylemlere bile imza attılar. Gelelim iktidarın miting imkanlarına. İstanbul’u enkaza çeviren i oğlu Yer konusunda hiç de adaletli değildi. Mitinge gelen insanları zor durumda bırakmak için metro seferlerini kısıtladılar. Hatta metronun elektriğini bile kestiler. Siz neyin imkanlarından bahsediyorsunuz! Muhalefetin adaletinden bahsederken sizde biraz adaletli yorum yapın olmaz mı? Bir daha ki miting’lerde tek taraflı yorum yapmayın. Her iki mitingi izleyin ondan sonra yorum yapın.

  2. Sayın Koru mitingler belirleyiciyse 1milyo 700 bin lik mitingide değerlendirmenizi bekliyorz.

  3. (5)
    …..
    Kutuplaştıysa millet!
    Bu “Paşa”dan emanet,
    Devamlı kan kaybetmek,
    Kaçınılmaz akibet!

    Bir uçtaki “er işi”,
    Diğerine “şer işi”,
    Çarşambadan belliydi,
    Perşembenin gelişi!

    “Akıl-iman sentezi”!
    Buydu “Fatih”in tezi
    Duyamadı “rahmetli”!
    Buydu “Yunus”un sözü!

  4. (4)
    ….
    “Benim diktatörüm”se
    Sahiplenir o kimse,
    İşte buyrun! “diktatör”
    Sahiplenin mümkünse!

    Sakat yoldu, zahmetli!
    Göremedi “rahmetli”!
    Gücü paylaşmak vardı,
    Lakin “nefs”e külfetli!

    “Nefs”ine uyan paşa!
    Sanki, tanrıydı! haşa!
    O ne biçim akılsa,
    “Hay aklınla bin yaşa”

  5. REKLAMA “MONTAJ”
    İktidarın bugün İstanbul mitinginde, Kılıçdaroğlu’nun kullandığı “Haydi” diye başlayan propaganda slaytına orijinalinde olmayan “montaj” yaparak bir teröristi gösterdiği ayan-beyan görüldü.
    Yazık, hemde çok yazık.

  6. Fehmi bey, Taha Kıvanç dahil 30 yıldır sizin yazılarınızı okurum. Artık sizin de algılarınızın bozulmaya başladığını muhakeme yeteneğinizin ciddi manada bozulduğunu üzülerek izliyorum. 15 Mayıs’ta yanıldığınızı ve bu tesbitimin doğru olduğunu göreceksiniz. Lütfen eski formatınıza geri dönün. Saygılar.

  7. Mitinglerdeki kalabalık bence de ölçü değil.Örneğin İstanbul’da en azından 10 milyon seçmen var. Mitinge gelse ne kadarı gelebilir?Bunu iktidarın ya da muhalefetin mitinglerinden bağımsız olarak söylüyorum.Yani İktidarınki daha kalabalık olsa da,muhalefetinki kalabalık olsa da bu yargım değişmez.Fehmi beyin bahsettiği “İşte Paşam İstanbul” sözü de bu durumu izah ediyor.

    İktidar 1 yıl süreyle mutfak ve banyo doğalgazını bedava yaptığı halde Fehmi bey bu bilgiyi “mutfaklara bir ay bedava doğalgaz…” diyerek yanlış aktarmaya devam ediyor.Sanırım en azından kendi okuyucularının gözünden iktidarın bir jestini kaçırmak istiyor.

    Bazı aklıevvel yorumcular dışardan gelecek parayla deprem evlerinin bedava verilebileceğini yazmış.Yahu dışarıda 300 milyar dolar parayı bize bağış şeklinde mi verecekler?Dışarıdan gelen para gene dışarının olur.Yabancı,getirdiği parayı istediği zaman alır gider.

    • aklı- evvel yani aklı-ula tasavvufi bir kavramdır.
      “Akıl, şayet varlığa dönük, hakim, tümel bir yapıdaysa aklı kül,
      ilminde seyirde ise, aklı evvel adını alır.”
      hz Muhammedin aklı için kullanılır, hakikatini sembolize eder.
      halk bazı güzel/önemli kavramları bilir bilmez/yalan yanlış kullanır işte,
      değerini bilmez, bilmediğini de bilmez.

      neysem yerinizde olsam o zatın yorumuna gider, itirazımı ortaya değil kendisine yapardım, böylece neyi ne kadar yanlış anladığınızı uygun bir dilde anlayabileceğiniz şekilde açıklardı diye tahmin ediyorum.
      yatırım için gelen para, dış borç olarak alınan para, sıcak para olarak gelen paralar arasındaki farkları, hangi paranın nereye, nasıl harcanabileceğini basit bir dille anlatırdı mesela,
      bilmeyenler karıştırabiliyorlar da.

  8. bir gün belki seçimden sonra “adayımız kardeşim Abdullah Gül” şehir efsanesini de sizlere anlatırım, belki biraz şahsi tanıklıklar ile kim vecdi gönül, cemil çiçek alternatiflerine özgül ağırlık koyup önüne geçmiş bunlardan da bahsedebilirim. Ashab-ı kiram efendilerimizin Kuranı Kerimde övülen isar hasiyetlerine sanki tefevvuk etmiş emsal gibi herdem bahis ediyorsunuz.

  9. Sayın yazar “iktidarın elindeki imkanları kullanmasıyla idari açıdan da sıkıştırılır muhalefet.

    Kitlelerini toplayabileceği miting alanı bile bulamadığı olur.” neyim diyor ama bakıyorum muhalefet akpartili ibb zamanında yapılmış(denizi doldurarak) maltepe parkında miting yapıyor:)))))))))
    İktidar da, yenikapı meydanına ibb imamı izin vermediği için mitingini gitmiş eski havaalanının hangarında yapıyor:))))))))))))
    Keşke 20 yıllık akp iktidarı da “İstanbul valisi unvanı yanında CHP il başkanı da olan Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay” gibi helal süt emmiş bir kayyum bulsaymış ve özyurdunda ordan oraya bindirilmiş kıtalar taşımak zorunda kalmasaymış:))))))))))
    Ondan sonra da “akparti iktidarı sanki muhalefetmiş gibi konuşuyor” diyen andavallılara gel de şaşırma:)))))))))
    Ama neyse, aslında sayın koru haklı:
    “Hepsi yaşanarak öğrenilmiş çaresizliklerdir bunların…”
    İsmet paşanın da dediği:
    “Siyasette, namuslu insanlar da namussuzlar kadar cesur olana dek” böyle köşe bucak kaçmaya, sinip saklanmaya, velhasılı özyurdunda ordan oraya atılmaya, satılmaya, sürünmeye devam!!!!!!!!!
    Kaç kere yazdık burda, istanbul ve ankara belediyeleri ulusal güvenliğimiz için tehdittir, acilen kayyum atanmalıdır diye…

    • Sayın Koru;
      Sizin, son 2-3 aylık yazılarınız arasında ilk defa bu kadar açıktan muhalefeti destekleyen ve iktidara karşı çıkan mantıkla bir yazı yazdığınızı görüyorum.
      Yazınıza da mitingi esas aldığınız anlaşılıyor.
      Bugünkü mitingi de izleyip mukayeseli bir yazı yazmanız daha anlaşılır olurdu. Onu da yapacaksınız belki ama bugünkü yazınızla birçok hususta kendinizi kayıtlamışsınız.
      Saygılar..

  10. İstanbul mitingleri bir ölçüyse.. Dünkü miting bana değişimi getiren 2002’yi hatırlattı…
    Bu muhalif kafalar hiç geçmiştende ibret almiyolar…geçmişte cumhuriyet mitingleri vardı.istanbulda mitinge 5milyon insan katılmıştı.izmirde ankarda yer yerinden oynamıştı…kilometrelerce uzanan bayraklar vardı…chp kesin kazanıyordu…tabi yazar yaşlı…unutuyor bunları..ama biz unutmuyoruz…ama muhalefeti de anlıyorum.umut dağıtmak gerekli..tutunabilmek …ayakta durabilmek …hayata devam edebilmek için…ama kendinizi fazla kaptırmayın.sonra kabullenmesi zor oluyor..cunki her seçim sonrasi chp lileri ekranda seyrediyoruz..sayın yazar sende …yaş ilerledi.😊

  11. MİLLETİN CEBİNDEN ÇIKAN NE KADAR?
    Rüşvet ve yolsuzluk olaylarında, haliyle önce rüşvet ve yolsuzluk rakamına odaklanıyoruz.
    Ancak bunun millete maliyetini es geçiyoruz.
    Örneğin 1000 liralık cezadan kurtulmak için 1000 lira rüşvet verilir mi?
    Bu kadar rüşvet vermektense ceza ödenir geçilir.
    Rüşvet, her halükarda ödenecek cezadan düşüktür.
    Yani her halükarda milletin cebinden çıkan, yani milletin zararı, rüşvet ve yolsuzluğun kat-be katıdır.
    Bazı yolsuzluk iddia ve yayınları gündeme geliyor ve gelecek.
    Örneğin birileri 1(bir) milyar dolar yada TL rüşvet alıyorsa, milletin cebinden en az 2-3 katı çıkıyordur.
    Millete maliyeti sadece bu mu?
    Uluslararası arenada, ülke hakkında rüşvet ve yolsuzluğun yaygın olduğu “kanaati”nin maliyeti sizce ne kadardır.

  12. İstanbul mitingleri bir ölçüyse.. Dünkü miting bana değişimi getiren 2002’yi hatırlattı…😂😂yaşlılık..ümit..hayal..birde fehmi koru 6 parti değil 7 parti…seni seni..hdp yi unuttun.😂😂

    • Millet ittifakı 7 Değil 6. Demogoji ve yalan ile balon sisiriyorsunuz Bagriniza aldiginiz Hüdayi ve apdullah kardaslari, envai tarikat ve cemaatlsri, mafyalari, vs, vs, 5 li çete, ve şapkadan çıkardığımız 2 tavşan CB adayı sizde. Hepside şahısın mutluluk ve refahi için.

      • Millet ittifakı 7 Değil 6. Demogoji ve yalan ile balon sisiriyorsunuz.
        Tıpki chp zihniyeti..YALAN İNKAR RED ve milleti aptal yerine koyma ALDATMA… hdp cumhurbaşkanligi seçiminde millet ittifaki ile deģilmiş😂zilletciler beni hep güldürüyor.inş 15 mayısta daha keyfle😂😂😂

  13. mitingler iktidarlari yaniltir. muahleti degil. muhalif secmen huzursuzluktan kaynaklanan bir kararli duruş vardir.

  14. Siyasetçilerin hemen hepsi kimin kazanıp ülkenin başına kimlerin geleceği ve neleri yapıp neleri yapamayacağını seçmenden iyi biliyorlar!
    Çünkü hangi kesimin ne eksiği var/vardı, kimler zengin kimler yoksul idi/oldu canlı olarak izlediler; kendileri yarattılar bazılarını bilerek! isteyerek🙃.
    Piramit örneği ve Özal’ın göbeği çok iyi tarif eder/etti tüm kesimleri😊.
    Şimdi ne oldu dersen, 500 dünya gezgini ve 5milyon evkuşu.
    Ortada nassı birleştiler dersen; o korku var ya o korku!
    Biri sorma birader halim derbeder..
    Öbürü ya giderse elimdekiler iaşeler..
    Telaşına düşüverdiler.
    Anşe teyzem zar zor yürürken mitinge, aclık evladım aclık diyor ama, susamış aslında;
    alamadığı hakkına!
    2 sene evden çıkamayıp oyun delisi olan genç nesil var ya, ondan haber var:
    Gidiyom ben alamanyaya🤗.
    Kaldıkmı yine hanım senle ben,
    Yine bir başımıza.

  15. SAATLİ PARÇALAR
    Hayatî araçlarda örneğin uçaklarda, arıza vermese bile belirli bir uçuş saatini dolduran bazı parçalar mutlaka değiştirilir.
    Bu hayatî parça misali, akıl ve tecrübe ile oluşturulmuş kamu yönetimlerinde, en kritik yerlerde görev yapanlar için süreler koymuşlar.
    Bunların başında devlet başkanlar geliyor.
    Örneğin ABD’ 4’er yıllık 2 dönem toplam 8 yıl.
    Bizde 5’er yıllık 2 dönem toplam 10 yıl.Bizde parlamento erken seçim kararı alırsa bir miktar 3. dönem uzayabiliyor.
    Bu hayatî araçlardaki parçalarda olduğu gibi, bu yetkililer süreleri dolduğu halde değiştirilmez ise ne olur?
    Bu hayatî araçlarda ne oluyorsa o olur.
    Başka bir şey olur diyebilen var mı?

    • Eskiden “devlet başkanları Bizde 7’er yıllık 2 dönem toplam 14 yıl.” görev yapıyordu.
      “… akıl ve tecrübe ile oluşturulmuş kamu yönetimlerinde, en kritik yerlerde görev yapanlar için konulmuş süreleri…” çarpıtmayalım!

    • ….
      Başka bir şey olmaz mı?
      Yoksa gözün görmez mi
      Yedek parçaya bir bak!
      Yaşı ne, daha az mı?

      İzafi geçer zaman,
      Bedene işler her an…
      “Ruhu gençmiş!” boşver sen!
      Öyle avunur insan!

      Bereket ki gençler var,
      Fırsat veren işgüzar!
      Koalisyon bir fırsat,
      Bu defa işe yarar!
      …..

  16. ben de uzun zamandır bu mitinglere dikkat çekmeye çalışıyorum, izmir, istanbul, ankara mitinglerinden ziyade bence anadolu mitingleri, doğu anadolu mitingleri çok daha önemliydi ve bu mitinglerde muhalefete gösterilen ilgi, alaka, coşku cidden daha önce gördüğümüz gibi değildi.
    bunun mimarı sayın kılınçdaroğludur.
    hem kindar değil de dindar seçmende ciddi bir değişim olmasını sağladı hem de muhalefeti bir araya getirerek dağ gibi bir blok oluşturdu. kendi partisinde de marjinal grubu elinden geldiğince eledi, partiyi daha kitleselleştirdi.
    yerel seçimlerden bu yana ektiklerini biçiyor.
    herkes ektiğini biçer.
    iktidar da ektiklerini biçiyor değil mi?
    kutuplaştırıcı dil, yerel seçimlerde pek işe yaramamıştı, bu defa da anketler ve mitingler bu dilin artık işe yaramadığını hem de hiç bir karşılığının olmadığını göstermiyor mu? anadolu mitinglerindeki coşku ülkeyi atacak-satacak olanlara mı yani? sayın erdoğan onlar emirleri kandilden alıyor biz Allahtan alıyoruz diyor da 20 yıldır yönettiği ülke emirlerin Allahtan alındığı gibi mi görünüyor? her gün bir skandalın, bir rezaletin yaşandığı, yolsuzluğun ülke gündeminin başına oturduğu, ülkenin gri listelerde boy gösterdiği, adaletsiz paylaşımın arttığı, insanların uçurumdan düşen bir taş gibi yoksullaştığı ama bir kesimin göğe fırlayan roket gibi zenginleştiği, aklın mantığın kabul edemeyeceği kadar israfın yapıldığı, yöneticilerin ülkenin en güzel koylarını kapatıp kendilerine bir de yazlık saraylar yaptırdığı yetmedi milletin parasının yapay plajlarına harcandığı bir ülke Allahtan emir alanlar tarafından mı yönetiliyor yani? efendim, başörtüsü serbest kalmış yok ayasofya açılmış. bunlar bir kesime hizmettir elbette, siyasiler hizmeti oy için yaparlar, koltukta kalmak için. balık avlamak için oltaya yem takılır, yoksa balık ta olsa yani balık bile gelmez sonuçta. çıkar varsa sevap yoktur. burada bir Allah hesabı yoktur. olsaydı paylaşımda eşitlik olurdu, yargıda adalet olurdu, yoksulluk ve yolsuzluk gündem olmazdı. müslümanlar Allahtan emir aldıkları zamanda adaletleriyle tanınmışlar değil mi?
    sayın bahçelinin millet ittifakı ortakları için “Bu hainler alsalar alsalar ya ağırlaştırılmış müebbet cezası alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar” benzeri aşırı ifadeleri muhalif kitleleri konsolide ediyor daha çok, anketlerde, mitinglerde coşuyor. müebbet alsalar ya da öldürülseler ne olur? biri gider bini gelir değil mi?
    bunlar çaresizlik ifadeleridir sadece.
    muhalefetin yükselişi önlenemez olduğu gibi, iktidarın gidişi de önlenemez
    çünkü devirler vardır. yerel seçimlerde inkar, itiraz, seçimi yenileme nasıl işe yaramadı hatta çok daha kötü sonuç almakla sonuçlandıysa bu değişime direnmek te aynı şekilde direnenler için daha kötü sonuç almak dışında bir getirisi olmaz.
    halk istediğini getirir, istediğini götürür.
    hepimiz saygı duymak zorundayız.

  17. (2)
    …..
    Keder üstüne keder…
    On gün sonra seçimler!
    Milletin boynu bükük,
    Belli olacak kader..

    “Hayırlı olsun” denir,
    Seçmen oyunu verir,
    Partizan, “nefs”e yontar,
    Siyaset bunu bilir!

    Siyasilere “geçim”…
    Her dört yılda bir seçim!
    Zincirleme olursa,
    Ballı börek! o biçim!

  18. …..
    (1)
    Siyaset tohum saçmış,
    Sanki laleler açmış!
    Dalga dalga bayraklar
    Masraf israfa kaçmış!

    Çift kutuplu terkibi,
    Kılıç-kalkan ekibi!
    Kan içinde yiğitler,
    Acep ne ki sebebi?

    Sendelerken “geçim”ler,
    Geldi çattı seçimler!
    Kazanacak belli mi,
    Ümitsiz olan kimler?
    ….

    • ne tohum zamanı nede lale
      lale yenirmi ne yapsın laleyi amele

      masrafsız düğün mü olur
      dost dostu düğünde bulur

      kutup kutup bölünen ülkem
      ağızlar sunak dem üstüne dem

      kim yaptı bize bu ihaneti
      yılanın çıkarmı kehaneti

      baş büyücü yeri belli tepede ölüsü
      ölünün neyine dünyanın süsü püsü

      Allah fırsat vermesin batının yedi başlı cahili’ne
      başınıza iş gelmeden işi ehline verin ehline…

  19. dalgacı muzaffer sever bizim gibi mazlumdan olanı tasvip etmediği için Almanya’dan saatini kurup buraya ilk sevimsiz copy paste olmayan, fikri mahsulü müzehrefatı fışkırtıp gidiyor. halbuki yandaş köşe başlarında yazı yazıyormuş gibi yapan iktidar tarafgir yazarlara baksa hepsi bir ağızdan kaset kaset diye tempo tutuyorken, geliyor gelmekte olanın kaygısı hepsini sarmış gibi davranıyorlar. garip bir şekilde mafyalardan ifşalar ardı ardına üşüşüyor ortalığa bu nedir? diye düşünüyorum. su alıp batan gemiyi ilk ambar sıçanları terk eder diye aklıma geliyor.daha kahve koyacaktık gitmeden Sayıştay raporları var size göstereceğimiz. müslüman ferasetli olur ve dini mübini İslama zarar verenin gözünün yaşına bakmaz.Teemmel

    • 15 Mayıs’ta İzmir’de kahveleri içmeye geleceğim. Vakti olanlar da gelebilir.

  20. Bu seçimin en belirleyici kitlelerinden birisi de KHKlı diye adlandırılan kitledir. 150 bin civarında eğitimli insan kamudan bir o kadarı da özel sektörden dışlanmış, işinden ekmeğinden edilmiş, son yedi yılda yaklaşık 1.5 milyona yakın insan hakkında soruşturma açılmış, kimisi cezalandırılmış. 1.5 milyon çarpı 3 derseniz, etkileyebildikleri akrabalarını saymazsak en az 4.5-5 milyon oy demektir. Bu kadar insanı iktidar bilerek isteyerek kendinden zorla uzaklaştırdı. İktidarın hukuk sisteminden berat etmiş, takipsizlik almış ama hala görevine dönememiş, dönse de kayıpları giderilmemiş on binler-yüz binler. Bu insanlar, hain-terörist diyenleri değil, hak-hukuk-adalet diyenleri destekleyecektir. Yani 1 hafta sonraki seçimin ne olacağını bu mağdurlar belirleyecektir.
    ilave olarak son haftalarda ortaya dökülen, dün iktidar ile olan bugün video yayınlayan kişiler nelerin döndüğünü belgeler ile açıklamaya başlayınca gidiyor gidici olan demek doğru olur. E yeter artık, çok sıkıldık, yeni bir şey yok, eskileri tekrar edip duruyor, yıllardır iktidar değilmiş gibi konuşup muhalefeti suçluyor, ilk defa başa gelmeye heveslenmiş havasındalar. Ama biz biliyoruz ki o koltuğun altında biriktirilenler yüzünden koltuk bırakılmak istenmiyor…

  21. Yazarımız muhalefete moral vermek için bu yazıyı yazmış .YÜRÜÜÜÜÜÜ kim tutar seni der gibi.Seçimi kimin kazanacağı önemli değil önemli olan seçim sonrası kimin ne yapacağı.Vaatlerde atan atana sonrasını düşünmeden salladılar.Örneğin kurban bayramında tüm emeklilere 15 er bin tl yatacak yani devletin kasasından 11 milyar dolar karşılığı 225 milyar çıkacak .rakama bakın .İlave deprem bölgesinde yıkılan konutları ( yaklaşık 600.000 konut ) bedelsiz sahiplerine verecek yaklaşık 45 milyar dolar .Hiç unutmuyorum iktidara geldikten sonra tüm faizleeri sıleceklerdi ( kusura bakmayın hesaplayamadım ) Ayrıca 300 milyar doları getirdim diyor onuda göreceğiz.İlave çalındığını iddia ettiği 418 milyar dolar da onuda takip edeceğiz herhalde butun belgeler hazırdır kısa zamanda onuda ülkeye getirir.
    Evet bunların takipçisi olacağız umarım KIVIRMA OLMAZ.

    • saydığınız vaatlerde sorun yaşanacağını ben hiç zannetmiyorum ahmet bey,
      sayın kılınçdaroğlu astronomik rakamlara ulaşan saray masraflarından biraz fedakarlık ederse bayramda ödenecek 15.000 tl hiç sorun olmaz.
      akp iktidara geldiğinde de hak ve özgürlükler üzerinde yaptığı düzenlemelerle milyarlarca dolar ülkeye akmıştı, iktidar değiştiğinde de yapılacak bazı düzenlemelerle yine dünyada kendisine kalacak yer arayan milyar dolarlara ev sahipliği yapabilir, böylece deprem konutlarını bedava verebilecek kaynağa sahip olabilir, yeter ki devlet istesin, 300 milyar dolar getirebilir, ne kadar sağlam yapılanmaya gittiğine bağlı olarak fazlası da olabilir. kemal bey 5 yılda getireceğim dedi bu arada.
      418 milyar dolar marsa gitse bile, bir devlet bunun peşine düşerse, yeter ki devlet istesin gayrı meşru olan her paranın izini sürebilir, bulabilir ve geri alabilir, uluslararası hukuk bunun için var.
      ama muhalefet her vaadini yerine getirir mi?
      hayalci olmayalım değil mi?

      hepimiz her şeyin takipçisi olacağız elbette,
      kıvırma olmaz tabi ki ama bazı bahaneler olabilir belki.
      yerine gelmeyen bazı vaatler için
      mesela dış güçleri sorumlu tutabilirler,
      mesela ah ahh kader işte diyebilirler,
      mesela muhalefeti kendilerine engel olmakla suçlayabilirler…
      KIVIRMA OLMAZ diye düşünüyorum,
      ama bahaneler için ne diyeceğiz?
      ne diyebiliriz?
      bugün itiraz etmediklerimize yarın nasıl itiraz edebiliriz?
      hangi yüzle?

  22. Erdoğan bunu 4 yıl önce söyledi açıkça. İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder dedi. Dediği doğru çıkıyor olabilir. O yüzden kesin emin olsa gerek ki, bu sefer de, milletim seçilseler bile bunlara ülkeyi teslim etmez dedi. Oha demişim bunu duyunca. Nasıl yani. Darbe mi yaptıracak yine acaba diye de söylendim.

    • Sabah Muzaffer severe tatılırken haberlere bakmamıştım, sonra Said Sefa vidyo yayınlamış mı diye baktım akşam yeni videosunu yayınlamış, çok sağlam kaynaklardan bizzat konuşarak edindiği bilgileri taze taze paylaşmış. Bu darbe söylemine de en sağlam kaynaklardan edindiği bilgilerle cevap veriyor; özet olarak “Erdoğan seçimi kaybettiği ilk andan itibaren darbe için emir vereceği güçlerin silahları hepsi birden Erdoğan’a doğrultulur diyor” darbe söylemiyle seçmenin korkutularak istikrar kaygısıyla akpartiye oy vermelerinin amaçlandığını söylüyor. Artık Türkiye’de Erdoğan için darbe yapacak bir Allah’ın kulu bile yok diye de ilave ediyor.

      • En son yok artık bu ülkede darbe olmaz dediğimde darbe oldu. Aklı evvel bir cemaat, ne istedilerse veren bir iktidar himayesinde darbeye kalkıştı. Sonrasını biliyoruz. O yüzden hiç bir zaman darbe olmaz demem, her şey olabilir diyorum. Dengesiz bir coğrafyadayız.

  23. Önümüzdeki bir ay boyunca evlerin doğalgaz masrafını ve yine önümüzdeki bir yıl boyunca evlerin mutak ve sıcak su için harcanan doğalgaz parasını devlet ödeyecekmiş!
    İyi de doğalgazda alınan %18 oranındaki KDV . yi neden bir Allahın kulu bahis konusu etmiyor acaba !
    Yahu arkadaş bu doğalgaz lüks tüketim maddesi mi , başka alternatif mi var , yani biz tezek mi yakalım , hoş istesek onu da bulamayız , memlekette hayvan mı kaldı !
    Allah akıl fikir versin !

  24. “…herkesin hesaplarını yeniden gözden geçirmesini zorunlu hale getirecek.

    Hatta seçim sonrasıyla ilgili hesaplarını da.”..
    Bu , Sn. Yazarımızın siyasiler için seçime kadar ve sonrası için de olan bir uyarısı, peki ya seçmen/ler, halk…

    Halk da seçim sonrası için hesabını gözden geçiriyor mu, ya da seçim ve sonrası sadece bir hesap işi mi?

    Varsın öyle sayalım, liderlerin, ittifakların çoklu liderlerinin peşi sıra büyük şehirlerin büyük, yerine göre daraltılmış meydanlarını labeleb dolduran kalabalıklar, gerçekten binbir umutla değişim olacak diye, seçim sonrası her iki durumda -birine göre cumhur ittifakı, diğerine göre millet ittifakının kazanması durumunda- yaşamlarında büyük bir değişiklik olacak diye mi bunu yapıyorlar, yoksa bir bölümü hariç, aslında ideolojik bölünmesi daha kalıcı hale gelen kutuplaşmış iki kutbun, iktidarın kalıcı olması ya da değişeceği hırsıyla toplanan kalabalıkları mı?

    İktidar, faturası seçim sonrasında önüne konulmak üzere devletin olan ya da olamayan bütün imkanlarını kullanarak seçmene “seçim rüşveti” olarak bir çok imkanlar veriyor ve bunun somut belirtisi halk üzerinde kendini hissettiriyor; muhalefetin ise soyut vaatleri (“seçim rüşveti” -rüşvet diyorum; çünkü bu somut/soyut vaatler, tamemen seçmenin elindkini, “oy’unu” kapmak, çalmakla ilgili-) seçim sonrasında gerçekleşmesi ve uygulanabilirliği malesef pek inandırıcı gözükmüyor. Üstüne, tamamen bir” size söz”, “ben yaparım” egosu, evveliyatında örnekleri olmadığından arkası doldulamayacak bir (kuru) iddia. Bütün bunlara rağmen meydanlar hınca hınç dolu! Buna rağmen, yazarımız bile kendi tercihini cümle aralarında açık ederken, kitlerlerin nihai tercihi hakkında bir tahminde bulunamıyor, bulunmakta çok zorlanıyor. Ancak biri diğerine yakın, her iki ittifakında kazanmaya yakın olduğu tahmini var…

    Böyleyse bilinmeyen bir durum var ortada:
    – Ya seçmen tam kararlı durumda değil, seçimin sonucunu belirleyecek kararsız kitle son vuruşunu!şendik başında gerçekleştirecek,

    -Ya da meydana toplanan kalabalıklar politikacılara “politika yapıyor”, “göründüğü gibi olmuyor, olduğu gibi görünmüyor.”

    Ama çok net bilinen bir durum var, -seçim değerlendirmeleri sadece isimler üzerinden yapılıyor, seçim sonrası oluşacak ve seçilen adayın “anasını ağlatacak” TBMM tablosuna ve oluşacak tablonun etkilerine hemen hemen kimse değinmiyor malesef- seçim sonrası tabloda bilinen sıkıntılar katmerleşerek devam edecektir. Veya bu tablo, siyasi yenilenmeler/yenileşmeler, kutuplaşmanın en aza indiği düzlem eşliğinde uzun zaman sonra iyileşmeye yüz tutabilir. Şimdiki kalabalıklar, bilerek ya da bilmeyerek olsun böyle bir değişimin değirmenine su taşıyor olabilirler belki, çünkü mevcut durum böyle gitmez.

    Benim tahminlerim, öngörülerim de seçim sonrasıyla ilgili, şimdiye ilgili değil. Bakalım seçmen kim/ler/i aldatıyor “politika yapıyor!”, kim/ler/in “anasının gözünün yaşını” akıtacak!

  25. Anketler ne derse desin aslında en son gerçek anket olan yerel seçimlere bakmak da gelmekte olanı anlamak açısında önemli.

    Bu durum aslında daha önce de gerçekleşti. 2002 merkezi iktidarı öncesinde de İstanbul’da ve Ankara’da önce yerel seçimler kazanıldı. Yerelde gözü alışan halk daha sonra da merkezi iktidarı teslim etti.

    İstanbul’da 23 Haziran 2019 tarihinde yapılan yerel seçim sonuçlarına göre Millet İttifakı 4.742.082 oyla yani oyların yüzde 54.22 ile seçimi birinci bitirmişti. Cumhur İttifakı da 3.936.068 oyla yani yüzde 45 ile seçimi kaybetmişti.

    Yine aynı şekilde 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Ankara, Adana, Mersin, Antalya illeri de Cumhur İttifakı tarafından kaybedilmişti.

    31 Mart 2019 tarihinden beri Türkiye’nin ekonomisi daha da kötüye gitti. Yönetim daha da özgürlükleri kısıtladı. Geçim şartları daha da ağırlaştı. Üstüne üstlük depreme gösterilen yetersiz müdahalede on binlerce vatandaşımız gereksiz yere kaybedildi.

    Bir şey daha oldu. Muhafazakar seçmenin bir kısmı, içinde Ali Babacan’ın, Ahmet Davutoğlu’nun, Temel Karamollaoğlu’nun bulunduğu CHP’ye oy verme konusunda eskisi kadar önyargılı değil. Özellikle çocukları haksız yere iktidarın hışmına uğramış kesim için artık bu konu hiç de zor değil.

    Ayrıca Cumhur ittifakı Anayasaya aykırı olarak aday olamayacak bir kimseyi aday gösterdi. Bu durumun bu aşamada engellenmesi mümkün olmazsa ülkede hemen hemen hukukun esamesinin kalmayacağı artık gözüküyor. Kim ne derse desin olanlar Muaviye’nin Şam halkına erkek deveyi dişi deve diye söyletmesinden farksız.

    Sonuç olarak; tabii olan aynen 2002 öncesinde olduğu gibi yerel seçimlerde başlayan sürecin merkezi idarede tamamlanması. Çok olağanüstü durumlar olmadığı müddetçe bu süreç tamamlanacak.

  26. Kılıçdaroğlu kurbanda hesaplarımıza 15’er bin lira yatıracak ya…
    Ona mahsuben şimdi biraz avans rica edebilir miyiz?

    • çok güzel bir espriydi. Sayın Fehmi beyden bu gün bir fotoğraf çektirmesini, seçimden sonra da bir fotoğraf çektirmesini rica ediyorum.

    • Dün bir akrabam beni aradı, kimse sandık görevlisi olmak istemiyor sen sandık görevlisi ol dedi. Ben de ona akparti Türkiye’de en fazla üyesi olan parti. 20 milyon civarında üyesi olduğunu söylüyorlar, milyonlarca üyeden bir kaç yüz bin sandık görevlisi bulamıyorlar mı dedim. Bu seçimde sandık görevlisi bulmakta sıkıntı var, İnsanlar korkuyor olay çıkacak, silahlar patlayacak beklentisi insanları korkutuyor sandıkta görev almak istemiyor dedi.

      Gene sordum; sen parti üyesi bile değilsin koskoca akpartinin sandık görevlisi bulma işi sana mı kaldı? O da şöyle cevapladı, bizim çocukları sandık görevlisi yazmışlar onlar da gitmek istemiyorlar dedi. Kardeşim araya girdi beni de vatan partisinden sandık görevlisi yazmışlar, ben vatan partisi diye bir partinin olduğunu bile bilmiyorum dedi. YSK’dan mesaj gelmiş asil üye olarak 6,5-17 saatleri arasında sandık görevlisi diye. Kardeşim de yazmışlar madem gideyim diyordu sonra haberlerde devlet bahçelinin tehditlerini duyunca korktu vaz geçti:😅😂

      Gerçekten de sandık görevlisi bulmakta sorun mu yaşıyorlar yoksa alakalı alakasız insanları sandık başında toplayarak kalabalık olmaya mı çalışıyorlar anlamadım ama galiba iktidar partisi seçimleri darbe olarak nitelemekte haksız olmayabilir.

      Baksanıza darbeciler kurşun yerler müebbet hapis alırlar diyerek sandık gözlemcilerini bile korkutup sandıklardan uzaklaştırıyorlar.😂😂

      Erdoğan soylunun darbe söylemini ne kadar ciddiye alsa o kadar iyi olabilir onun için😅

    • Sayın Koru,

      bugünkü istanbul Atatürk hava limanındaki Cumhur ittifakının mitingini de izleyin bakalım bu neyi hatırlatacak.
      Chp nin dünkü mitingi bqba 2007 deki Ankara, İstanbul,İzmir de yapılan Cumhuriyet mitinglerini hatırlatıtı. 416 el kaosa kalktı, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmamalı diyenler de çok coşkulu miting yapmıştı da.

      • Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmamalı diyenler kimler; Abdullah Gül’ün damına helikopterle inip CB adayı olma diyenler değilmi? Benim yaşım müsait değil başkaları da mı Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmasın demiş bilmiyorum ben.

        • Baykal demişti: “Aday olma! Olma aday! Aday olma!” diye ünlediği videoları yutubda vardır baran bey, izleyin, siz seversiniz…

Yoruma kapalı.