Seçime doğru: İktidarın yürüttüğü seçim kampanyası iktidardan oy götürürse şaşırmayacağım

38
Reklam

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu seçimde üçüncü kez yeniden cumhurbaşkanlığına aday gösterilmeyi başardı ve her gün bir yerlerde kalabalıklara hitap ediyor.

Cumhur İttifakı’nın seçim kampanyasında en merkezi rol ona düşmüş görünüyor.

En son Tekirdağ’da kendisini dinlemek üzere meydanı doldurmuş kalabalıklara 15 Temmuz gecesi konusunu açtığını Mehmet Yılmaz’ın yazısından öğrendim.

T24 yazarı, bu konunun açılmasının, açan aday ve partisi lehine olmadığını örneklerle anlatıyor.

Ben de aynı görüşteyim.

O sebeple de, kitleleri kendisine ve partisine oy vermeye ikna etmek üzere kullanabileceği onca konu varken, her söyleneni kabule hazır olanlarımızın bile zihninde bol miktarda soru işareti doğurmuş bir konuyu ele almasını anlamak zor.

Ancak 15 Temmuz darbe girişimi muhalefete ve özellikle rakip aday Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı kullanılmış işte. Oysa o gece darbecilere karşı gövde gösterisi için Meclis’e koşan milletvekilleri arasında CHP’lilerin sayısının hiç de az olmadığı biliniyor.

Kemal Kılıçdaroğlu da darbeye ilk karşı çıkışları yapan siyasilerdendi.

Reklam

Neden konu seçim tarihi bu kadar yaklaşmışken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zihnini işgal edip diline düşüyor olabilir?

Bu soru üzerinde düşünürken aklıma ilk gelen, AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın seçim kampanyasının daha önceki seçimler öncesindeki kampanyalar kadar başarılı gözükmemesi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, benim gibi, kampanyayı önceki seçimler öncesindekilerden başarısız buluyorsa, bunun sebeplerini zihninde tartarken, 15 Temmuz gecesi hain darbeye karşı direnenler arasında yetişkin oğluyla birlikte yer alan Erol Olçok’u düşünmüş olabilir.

Erol Olçok 15 Temmuz gecesi oğluyla birlikte üzerlerine açılan ateşle öldürüldü. O gece öldürülen 252 kişi arasında baba-oğul Olçok’lar da var.

Kendisini tanıyanlar ve sevenler tarafından başka özellikleri bilinse de, Erol Olçok’un en önemli özelliği, kurulduğu ilk günden başlayarak AK Parti’nin seçim kampanyalarının emanet edildiği kişi olmasıydı.

AK Parti’nin kazandığı her seçimde en büyük paylardan biri ona aitti.

Kaybı sonrasında yapılan seçimlerde AK Parti doğru dürüst kampanya yürütemiyor ve bu da sandıkta alınan sonuçlara yansıyor.

Rakiplerini zor duruma düşürmek için iktidar tarafından atılmış her adım iktidarın aleyhine çalıştı, çalışıyor.

Bir önceki seçimde (2018) muhalefetin lehine sonuç verdiği görülmüş ittifak uygulamasını işlevsiz kılmak için seçim yasasında köklü değişiklikler yaptı iktidar cephesi; en önemli değişiklik de, seçime ayrı listelerle girdiklerinde ittifak partilerinin alacağı artı oyların işe yaramaması konusuydu.

Reklam

Muhalefet o engeli büyük çapta tek listeyle seçime katılarak aşmayı bildi.

Daha da önemlisi, iktidarın her seçimde büyük rakibi aleyhine tepe tepe kullandığı, seçmenlere ters gelebilecek CHP’nin tarihine dair olumsuzlukları, muhafazakar kimlikli üç partinin adaylarıyla birlikte CHP listesinde yer almaları sebebiyle, bu seçimde kullanamaz hale gelmesidir AK Parti’nin.

Erol Olçok böyle bir girişimin doğuracağı sonuçlarla ilgili uyarılarda bulunurdu gibime geliyor.

AK Parti seçim kampanyasını ‘doğru’ sıfatını önde tutan görsel çalışmalarla yürütüyor bu seçimde.

Önce ‘Doğru zaman, doğru adam’ sloganı icat edildi, sonrasında da yine aynı sıfatla kitleler iktidara oy vermeye çağrılıyor.

Pankartlar, afişler, gazete ve televizyon reklamları hep aynı sloganı taşıyor.

Bir tek bana mı öyle geliyor, bilmiyorum, ‘doğru’ sıfatı 22 yıla yaklaşan iktidar için pek cazip bir sıfat değil. Günlük hayatlarında ekonomik sıkıntılarla boğuşan kitlelere karşı kendini cazip göstermek isteyen iktidarın ‘doğru’ sözcüğünü öne çıkartan tanıtımlardan kaçınması gerekirdi diye düşünmeden edemiyorum.

Üstüne üstlük, iktidarın geçmiş icraatlarını iyi bilen bazı itirafçıların sosyal medya üzerinden aleyhte zehir zemberek açıklamalar yapıp durdukları bir sırada, o sıfat epey sırıtıyor.

Hadi, kampanya hazırlanırken itirafçılar çıkacağı öngörülememiş, Sedat Peker’in susması sağlanınca etrafın süt limana döndüğü sanılmış olabilir; peki de yeni tipler ortaya çıktığı ve izlenmeleri milyonlarla ifade edildiği halde, hala aynı sıfatın sesli-görüntülü tanıtımlarda kullanılmasına ne diyeceğiz?

Sanırım Erol Olçok ve ekibi o sıfatın kullanılmasına en başta ses çıkarmamış olsalar bile aynı sözcükte ısrara itiraz ederlerdi.

Durduk yerde, rakipleri zor duruma düşüreceği düşüncesiyle 15 Temmuz hain darbe girişimi konusunun miting meydanlarına sürülmesinin de zihinleri bulandıracağı aşikar. Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan o konuya girmekle hata ediyor.

Bu hata bence kampanyanın başarısızlığıyla doğrudan ilgili. Başarısızlık kendini iyice belli edince sebebini aramaya başlıyor Erdoğan’ın zihni, Erol Olçok’tan mahrumiyet o zaman aklına geliyor ve dili de ister istemez onun kaybına yol açan 15 Temmuz olayına kayıyor.

AK Parti’nin kampanyasında konuşmacı olarak rol alanlar arasında da dil farklılığı fazlasıyla kendini belli ediyor.

Rakiplerin mitingleri sırasında taşkınlığa sapan iktidar yanlılarının taşlı müdahalelerine verilen ilk tepkiler kitlelerde ters algılara yol açtı. Taşlayanlar neredeyse ‘kahraman’ ilan edilecekti. 

Sonra ne oldu?

O yolda yapılan açıklamaların taraftar kitlelerde bile olumsuz karşılandığı görüldü.

Görüldü ve bu defa “O taşlar CHP’ye olduğu kadar bize de atılmış sayılır” tarzı benimsendi.

İlk tepkiler hataydı, onu etkisizleştirmek için sarılınan yeni söylem de doğuracağı etki açısından hatalı.

“Kılıçdaroğlu’nun uyarısı iktidarın işine yaradı, hiç değilse ‘derin sahtekarlık’ (deep fake) olarak bilinen yanlış yöntemden uzak kalındı” demeye hazırlanıyordum ki, CHP tarafından çoğaltıldığı sanılsın diye hazırlanmış o tür pankartların piyasaya sürüldüğü haberiyle karşılaştım.

“Erol Olçok bunu engellerdi” demek zorundayım.

Bu yazının özeti şu: Oy getirsin diye yürüttüğü seçim kampanyası iktidarın aleyhine çalışıyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

38 YORUMLAR

  1. Kemal Kılıçdaroğlu da darbeye ilk karşı çıkışları yapan siyasilerdendi.
    bu cümleyi yazarken utanır bir insan. darbe gecesi kahve yudumlayan sahte demokrat için bu cümleyi nasıl kurabilirsiniz. kalbin hakikate kapalı olması böyle bir şey işte. siyaha beyaz dedirtiyor

  2. Sayın yazar “Bu yazının özeti şu: Oy getirsin diye yürüttüğü seçim kampanyası iktidarın aleyhine çalışıyor.” demişsiniz ama
    buna rağmen halkımız başkomutanına sahip çıkıyor değil mi?
    Türk seçmeni iktidarı kendi peşinden sürüklüyor, uyanın artık!
    Tüm gerici unsurları ve eski türkiye artıklarını deliğe süpürüyoruz!
    Toplum siyasetin ve siyasetçilerin çok çok ilerisinde, uyanın artık!

  3. Eğer Erdoğan kazanırsa mademki son kez yetki istedi kendi verdiği sözü tutarak her şeye tek adamın karar verdiği bu sistemde gereken değişiklikleri yaparak meclisi daha aktif hale getirmeli, yargının bağımsızlığını artırmalı ve vatandaşın taleplerini yerine getirmeyen kibirli bürokratları değiştirerek liyakate önem vermeli. Kamuda kariyer için engel teşkil eden kariyer sınavlarındaki 35 yaş şartını kaldırmalı. Hiç olmazsa bıraktığında düzgün bir sistem bıraksın.

    • Syt arkadaş “meclisi daha aktif hale getirmeli,” derken biraz açar mısınız? Milletvekili maaşları mı düşüktür, özlük hakları mı kısıtlanmıştır, nedir yani? Dokunulmazlık zırhı mı yetmiyor, teröristine kadar besliyoruz, daha neyini aktif hale getirsinler?

      • Neyi anlamıyorsun gayret abi. Meclis daha aktif olsun derken Cumhurbaşkanı Meclisin üstüne çıkmasın eskisi gibi Cumhurbaşkanlığına Meclis başkanı vekalet etsin, bakanlar milletvekilleri içinden seçilsin. Bu da çok saçma değil mi milletvekilleri bakanlık yapamaması ne kadar saçma.

        • Dünyada seçmeni … (açıklamasını bulamadım) (kuzu kuzu olabilir😂) kaale almayıp sen oyu ver bana ama, seni yöneteni seçme😡😡😡
          Ben seni yöneteceği de seçerim senin yerine😯
          Olmuşuşuz haberimiz yok!

    • Kötü not almayan, sınıfta kalmayan hiç bir öğrenci çalışmaz. 20 yıldır bunu öğrenmiş olmamız lazımdı. Ne istediyse verilen öğrenci sadece tembel ve asalak bir kişilik olur.

  4. Peki Erdoğan neden bu kadar rahatsız ediyor?
    IMF’nin ülkeden kovulması, Karadeniz’deki yüzyılın enerji hamlesi, Doğu Akdeniz’de ülke çıkarlarından taviz verilmemesi, Mavi Vatan teorisi, Suriye politikası, Batı’nın maşa olarak kullandığı PKK-PYD-FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadele, Rusya- Ukrayna savaşındaki denge politikası, faiz bağımlılarına karşı duruş, savunma sanayisinde dev atılımlar nedeniyle olabilir mi?

    • Faiz kur çetesine karşı dik duruş diyeceğim ama, Cumhuriyet tarihinin ennn .. kısmısı bu dönemde akıtılıyor onlara hemde gavur parasıyla😡
      Kaldı geriye iki şey:
      Birisi ekmek yiyemiyorlar eskisi gibi,
      2- ekmeklerine taş koydu/koyuyor O Birisi😊. (İnsan öldüremiyorlar eskisi gibi yani silah sanayii desem anlaşılır).

    • Peki Erdoğan neden bu kadar rahatsız ediyor?
      erdoğan rahatsız mı ediyor?
      soru varsa cevap ta illa ki olmalı.

      … nedeniyle olabilir mi?
      şu nedenlere bi bakalım…

      IMF’nin ülkeden kovulması,
      imf ülkelere düşük faizle borç verir bir stand-by anlaşması yapar ve bir program ortaya koyar. doğru ve yerinde harcanmadığı durumda verdiği paranın hesabını sorar. türkiye imf den borç almıyor ama her zamandan daha çok borç arıyor…kapı kapı gezip, cds katsayısı nedeniyle yani ciddi itibar sorunu olduğu için ancak fahiş faizlerle borç bulabiliyor. peki neden daha düşük faizlerle imf ye borçlanmıyor? çünkü aldığı paranın hesabını vermek istemiyor,
      o nedenle imf yi kovdular. bu bir rahatsızlık nedeni mi?
      borca ihtiyacınız olduğu sürece, A kapısından almayıp B kapısından aldınız diye rahatsız mı olacaklar? kimse rahatsız olmaz, üretim yaparsanız rahatsız olurlar, kalkınırsanız, refahınız yükselirse, gönenirseniz, milli geliriniz artarsa, paylaşımınız da adalet olursa rahatsız olurlar,
      tarım ve hayvancılığınız gelişirse,
      eğitim seviyeniz yükselirse rahatsız olurlar,
      şu anda ülkemizin içinde bulunduğu durumdan olsa olsa memnun olurlar.

      Karadeniz’deki yüzyılın enerji hamlesi,
      Doğu Akdeniz’de ülke çıkarlarından taviz verilmemesi,
      Mavi Vatan teorisi…
      her ülke enerji arıyor, kendi egemenliğinde olan karada ve suda enerji aramasından kimse rahatsız olmaz, ortak alanlarda sorun çıkıyor genellikle.
      akdenizde “ortak alanda” arama yapan sondaj gemimiz şimdi nerede?
      yunanistan “ortak adaları” silahlandırdı mı?
      süleyman şah türbesi neden taşındı?

      suriye politikası,
      suriye politikamız bize onlarca şehide, milyonlarca göçmene ve milyarlarca dolar zarara neden oldu, göndermeye çalıştığımız esed başta kaldı, desteklediğimiz muhalifler de başarısız oldu. batı ile göçmenlerin bizde kalması üzerine anlaştık. bu tablodan sadece memnunlar. hatta çok mutlular.
      ancak göçmenleri göndereceğini söyleyen muhalefetten rahatsız oluyorlardır.

      Batı’nın maşa olarak kullandığı PKK-PYD-FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadele,
      bu ülke terör örgütleriyle 50 yıldır mücadele ediyor, bu coğrafyada olduğumuz sürece de mücadele edecek diyeyim burada.
      televizyonlara çıkan öcalanlar rahatsız değil,
      meydanlara çakarlı arabalarla gelen mafyalar rahatsız değil,
      her istedikleri verilen tarikat ve cemaatler rahatsız değil,
      herkes memnun görünüyor.

      Rusya- Ukrayna savaşındaki denge politikası,
      burada asgari müşterekte denge korunuyor,
      başka bir seçeneğimiz de yok zaten değil mi?

      faiz bağımlılarına karşı duruş,
      gerçekte bankalarda faiz, 30-35.
      merkez bankasındaki düşüş, göstermelik bir duruş. ekonomiye bir faydası olmadığı gibi, devlet durmadan açık veriyor, bedelini halk ödüyor.

      savunma sanayisinde dev atılımlar,
      zor bir coğrafyada yaşıyoruz.
      aselsan, rokatsan, kırıkkale silah fabrikası, tusaş, tank-palet fabrikası hep vardı,
      bu coğrafyada kim gelse silah üretecek, bu sanayi gelişecek. teknolojinin gelişmesiyle beraber adımlarımızda arttı, bu coğrafyanın kendi dinamiği vardır.

      20 yıldır rahatsız olmuyorlar da şimdi mi oluyorlar?
      20 yıldır göndermeye çalışmıyorlar da şimdi mi niyetleniyorlar?
      imf son taksit ödemesi 2013 te yapıldı, neden beklemişler?
      sizin de illa ki cevaplarınız vardır…

      • Didem hanım “imf ülkelere düşük faizle borç verir bir stand-by anlaşması yapar ve bir program ortaya koyar. doğru ve yerinde harcanmadığı durumda verdiği paranın hesabını sorar.” diye bahsettiğiniz bu hayır kurumu verdiği paranın hesabını ne şekilde ve hangi yöntemlerle sorar, ipotek haciz falan gibi mi yoksa nedir, biraz daha açar mısınız?

        • son 5-6 yıldır en çok hangi konu üzerinde tartıştığımız hakkında bir tahminin var mı?

    • Sayın fondaş, hala bu masallara inanan var mı sahi? Dünyanın en yüksek faizini hem içerde hem dışarda ödüyoruz. Sermayenin tatlı kur korumalı faizini bu millet hazineden ödüyor (KKM icadı). Böyle rezalet hangi aklı başında ülkede var. Milleti toptan faizci yaptı bu iktidar.

      • sürekli iktidarı elestiriyorsunuz.ozet şu ne olursa olsun tüm yazılarımda iktidarı eleştirim gibi.muhalefete hiç dokunmuyorsunuz.cok belli.anladik 7 li taraftasiniz.tarafsiz değilsiniz asla.onun için her okuduğumda bunu görüyorum.ve siz de elestirdiklariniz gibi dön dolaş aynı fikir ve yol.yazilariniz tatsız tuzsuz hasta çorbası gibi.

  5. her söyleneni kabule hazır olanlarımızın bile zihninde bol miktarda soru işareti doğurmuş bir konuyu ele almasını anlamak zor.
    Ancak 15 Temmuz darbe girişimi muhalefete ve özellikle rakip aday Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı kullanılmış işte. Oysa o gece darbecilere karşı gövde gösterisi için Meclis’e koşan milletvekilleri arasında CHP’lilerin sayısının hiç de az olmadığı biliniyor.
    Kemal Kılıçdaroğlu da darbeye ilk karşı çıkışları yapan siyasilerdendi.
    Ninnide yavrum niinniiiii………..

  6. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar?

    Yalan, farklı düṣünenlere cami avlusunda hakaret, tehditlerle yürütülen seçim kampanyasının ahlaki yönü Türkiye’de nedense geri planda kalıyor.

    Ilk tartıṣılan böyle bir kampanya oy kazandırır mı konusu…

    Ahlaki kurallara uyulmadan yapılan bir seçim kampanyası seçim kazandırsa buna baṣarı mı diyeceğiz?

    Seçmen olarak önce neyin önemli olduğuna karar vermemiz lazım.

    Yalancıya oy verenler, yalancının mumunun daha yıllarca yanmasını sağlıyorlar.

    • Kötülerin düşmanı olmayandan gerçek kahraman olmaz.
      Dramada da bu böyledir gerçek hayatta da.
      Hem bu vatanın / bu milletin düşmanları seni sevecek hem de bu milletin kahramanı olacaksın, mümkün mü?
      Olsan olsan, en fazla sahte kahraman olursun.
      Herkes kendine şu soruyu sorsun: Türkiye’nin kadim düşmanları, bilumum müstevliler kime düşman?
      Bir başka ifadeyle, küresel emperyalistler ve PKK’dan FETÖ’ye kadar taşeron terör örgütleri kime karşı birleşti?
      Aynı soruyu tersinden soralım: Kandil ve Pensilvanya’nın cumhurbaşkanı adayı kim?
      Bu aziz millet, gerçek kahramanına sahip çıkacaktır.

  7. Erdoğan promtersiz konuşmaz. promter yoksa Erdoğan yoktur.
    AKP onca yalan söylediki kendileride, promter yazarlarında kafa karışıyor.

    deep fake konusuna gelince İstanbul Mitinginde Erdoğan Kılıçdaroğlu Kampanya filmini Gösterdi sonunda ise ekleme dağ töreristleri haydi yapıyordu.

  8. ” İktidarın, oy getirmesi için yürüttüğü seçim kampanyası , kendi aleyhine çalışıyorsa ” varsın çalışsın Fehmi Bey , fena mı oluyor, yani siz de kimden yanasınız , doğrusu bizi şaşırtıyorsunuz !
    ” Doğru zaman , doğru adam ” sloganına gelince ; valla doğru olmasına zaman doğru da maalesef adam doğru değil , hem de çok çok eğri !
    Bence slogan şöyle olmalı : Doğru zaman eğri adam !

  9. Mehmet Yılmaz yine dört dörtlük özetlemiş 15 Temmuz’un garipliklerini. Bunları savcılar henüz sorgulama iznini alamadılar. Ama eminim yeni dönemde dosyalar tekrar inecek raflardan ve açılıp bakılacak hepsine tek tek.

  10. İktidara “doğru” gibi sıfatlar artık yakışmıyor elbette. Demokratlık da, dürüstlük de, adalet de, hukuka saygılılık da, liyakat de, şeffaflık da. Hiç bir olumlu sıfat üzerine yapışmıyor, hepsinden fersah fersah uzaklar. Bunu kendileri de biliyorlar ve artık çoğunu kullanmıyorlar, mümkünse kötülüyorlar. Mesela demokrasi artık bir batı icadı onlara göre. Yine mesela kendilerine yolsuz diyorsunuz, yolsuzlukla savaşacağız falan demiyorlar. Aynen yola devam diyorlar. Gayet iyi kanıksamışlar bütün olumsuz sıfatları. Geçen seçimde hırslı bir adayları hızını alamayıp, hırsızsa da bizim hırsız diye ağzından kaçırmıştı. Bu kadar göz göre tüm olumsuzlukları üstlenen bir iktidar daha olmadı Türkiye tarihinde. Bunlar artık arsızlığın zirvesindeler. Bunu da taraftarlarının gözü kapalı kendilerine oy verdiği ve vereceği hesabı ile yapıyorlar. Damat bir level daha atlatıp, bizim seçmene aya dört şerit yol yapıyoruz desek inanır diye özetlemişti. Bakalım seçmenleri öyle mi böyle mi iki güne öğreneceğiz. Bu kadar hakareti hiç bir partili de kendi partisinden yememişti bugüne kadar.

    • Fehmi abi Yazılarını okuyorum,ama ben yüksek ilkokul mezunu olarak Erdoğanın her seçimde yüzde 30 kemikleşmiş,yüzde 21 de değişken oyla seçimleri göğüsledini görüyorum da sen yılların yazarı göremiyorsun.Doğrusu bende size şaşırıyorum.

  11. DOĞRU PROJE Mİ ?
    Binali Yıldırımın itiraf ettiği proje hangisiydi?
    Canını sıkan?
    Girmeseydik bu işe dediği?
    Erol Olçok’un da 10 Temmuz 2016 tarihli 13 adet twitt ile resmettiği proje?
    AKP’nin elinde bulunan fişleme listelerindeki
    “ad-soyad’dan tut yazım ve kısaltma hatalarına varıncaya kadar tüm yanlışların” bire-bir, moto-mot aynısı olan 15 Temmuz atama listeleri mi?
    Fişleme listeleri kimin elinde ise, sıkı yönetim atama listelerini onun hazırladığını gösteren yanlışlar mı?
    Sahi Binali Yıldırımın canını neden sıkıyor?
    Erzurum Projesi gibi ellerinde patlaması mı?

  12. Chp nin temelini oluşturan Atatürk ilkeleri Cumhuriyetçilik Halkçılık Milliyetçilik Devletçilik Inkilapçılık. Peki kılıçdaroğlu bu ilkelerin neresinde? Terörle işbirliği yaparak Misak-ı Milli yi ortadan kaldırmayı planlayanlara mı oy vereceğiz? Gerçek Atatürk’çülerin bu rezil durumu görmesi gerekir. Atatürk’ün bu ülke için yaptıklarını bir kalemde silmeyi vaat edenlere mi oy vereceksiniz? Çanakkale’de Kurtuluş Savaşı’nda bu vatan için kendini feda eden yüzbinlerce şehidin vebalini mi alacaksınız?

    • ah ahh, neyse ki sizin gibi alim-selim, aklı başında, doğruyu-yanlıştan, iyiyi-kötüden ayırt edebilen vatan-millet için pervane olanlar var da insanımıza ışık oluyorsunuz, güneşler gibi doğuyorsunuz. hazır bu kadar irşat ederken malumunuz üzere bu iflah olmaz muhalif seçmen montajlı videolara, fake/uydurulmuş pankartlara kanmam deyip inat ediyor, meydan meydan dolduruyor, güldür güldür geliyor, diyorum ki onları kandırmak için pardon inandırmak için bu misakı milliyi nasıl kaldıracaklarmış, onlar misakı milliyi kaldırırken ülkenin geri kalanı o sırada napacakmış bilgili, belgeli, izahlı, linkli bir açıklama yapsan sevabına diyorum,
      şimdi bunları doğru anlatmazsak vebali ne olur, nasıl olur, kime olur alimAllah,
      değil mi ama???

    • Arkadaşım, en önemli ilkeyi bilerek mi yazmadınız acaba? Laiklik !!! Kılıçdaroğlu’nun Misaki milli yi ortadan kaldıracağını nereden çıkardınız, var mı kanıtınız?. Misaki milliyi ortadan kaldırmak isteyenlerle ilgili kanıt istiyorsan size söyleyeyim: Öcalan mektubu, O.Öcalan TV konuşması, OSLO görüşmeleri, pkk ya ayıp olmasın diye Türk bayrağını kaldıranlara bak önce..Çanakkale ve Kurtuluş savaşı şehitleri Vatan ve Din ,için öldüler, siz ne hakla onların adına konuşabiliyorsunuz. Dini ve vatan sevgimiz kullanıp 5 li çeteye peşkeş çekenlere, ülkeyi kurusoğana muhtac edenlere ne diyeceksiniz?
      Saygılarımla

      • Kardeşim gerçekten unutmuşum en önemli ilke tabi Laiklik. Yorum yazısı olduğu insan spontane yazdığı için unutabiliyor. Özür dilerim kusura bakmayın.
        Diğer yazdıklarınıza cevaben diyorum ki terörle ve teroristle her kim temas kuruyorsa yanlış yoldadır. İktidarı muhalefeti fark etmez aklı başında vatanını gerçekten seven hiç kimse bunu kabul etmez. Ayrıca sen de şehitlerin avukatımısın da ne hakla hem onlar hakkında konuşup hem de özerklik vereceğini söyleyenleri savunuyorsun? Sen de bunları bir düşün. Ben yanlış yapan hiç kimseyi savunmuyorum. Suçlular cezasını çeksin.

  13. İster sağcı olsun,ister solcu,ister mütedeyyin,ister muhafazakar… halkımızın 15 Temmuz’u fetönün yaptığı konusunda zerre miktarı tereddütü,şüphesi yok.Tabii dışardan destek alması da mevzubahis.15 Temmuz hakkında kafasında soru işareti olanlar,fetöcülerin kendileri,bir de fetöye toz kondurmak istemeyenler.Fetöden hapis yatan Zaman gazetesi yazarları
    M.Türköne,A.T.Alkan,A.Bulaç bile özür dilediler,pişmanlıklarını dile getirdiler fetönün gazetesinde bulundukları için,bu sinsi örgütün emellerine vakıf olamadıkları için.

    15 Temmuz’da meclise CHP’li vekillerin gitmesi normaldir.Olanı biteni,kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeleri vekiller bilemez.Ama CHP Genel Başkanı da olan cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, kalkışmanın başarısız olacağı anlaşıldıktan sonra tepki gösterdi.Ayrıca fetö ile aynı ağzı kullandı tiyatro bu diyerek.Uçakların
    polis merkezine bomba atarak 50 polisi şehit ettiği,tankların insanları ezdiği tiyatro nerede görülmüş?Böyle tiyatro mu olur? İnsanların aklıyla bu kadar mı dalga geçilir?

    Fetöcülerin bazı ileri gelenlerinin Erdoğan’ın sağ kalmasına nasıl şaşırdıklarını,ağızlarının açık kaldığınını televizyonda bütün bir millet gözleriyle gördü.Yani adamlar Erdoğan’ın ortadan kaldırılacağına kesin inanmışlar.Şaşkınlıkları Erdoğan’ın sağ kalmayı başarmasından kaynaklanıyor.

    Geçmişte Fehmi Bey’in F.Uğur’un yazılarından yaptığı alıntılar falan kafalarda soru işareti doğuramaz.
    Ortada binlerce itirafçı var yahu!Bir değil,iki değil,elli değil,yüz değil.

    Demem o ki Erdoğan 15 Temmuz’u mitinglerde az dile getiriyor,her konuşmasında hatırlatmalı aslında.
    15 Temmuz kalkışmasından 10-15 gün önce “Yurtta sulh,cihanda sulh” diyenler de unutulmamalı.Zira fetönün darbecilerinin konseyinin adı
    “Yurtta sulh konseyi” idi.

    • İnternetde Muhammet Yakut Diye Birisi Çıktı.

      Bu kişiye bakıyorsun Tarzı,Konuşması,yapısı Aynen Sedat pekere benziyor. zatende arkadaşlarmış.

      15 Temmuzun sahte Darbe olduğunu söylüyor Elindede belgeleri varmış. Tabiki seçimde bunlar düşünce her şey ortaya çıkacak.

  14. Sun-Tzu (Sunzu diye okunuyor) ünlü Çinli stratejist. 2500 yıl önce yaşadığı sanılıyor. Sayın Yazar da sık sık kendisine atıfta bulunur.

    Sun-Tzu’nun öğretisinin temel politikası “Savaşmadan kazanma” felsefesine dayanır. En ideal savaş savaşa girmeye gerek kalmadan sonuç alma diye de açıklanıyor. Bunun bir versiyonu da düşmanı kendi içinde bölmeyi gerektiriyor. Yani düşmanı kendi içinde çatıştırarak onların birini diğerine bertaraf ettirmek sonra da zayıflamış diğer kalanını ortadan kaldırmak bu politikanın hayata geçirilmiş uygulamasıdır. Atalarımız buna “iti ite kırdırmak” diyorlar.

    Bugün eğer Ak Parti seçimi kazanmakta tereddüt yaşıyorsa bunun temelinde 15 Temmuz’un öncesinde ve sonrasında benimsediği ve hiçbir dini ve seküler hukuk öğretileri ile uyuşmayan uygulamaları sayesindendir.

    Seçmen ilk başlarda yapılan propagandanın etkisi ile kendi çocuklarından yana pek tavır alamadı. Ama yapılanların çok acımasız ve hukuk dışı olması zamanla Ak Parti aleyhine sonuçlandı.

    Hukukun bazı temel kuralları vardır. Öncelikle onlara uyulur. Mesela, kanunlar geriye yürütülmez. Aynı fiili işleyen kişiler arasında ayrım yapılmaz. Ceza sorumluluğu şahsidir. Yani suçlu sayılan kişilerin akrabaları, dostları “irtibat ve iltisak” denilerek cezalandırılamaz. Hele hele bu irtibat ve iltisak herkese eşit oranda uygulanmadığı durumlarda olay daha da ağırlaşır.

    Bir örnek verilmesi gerekirse normal hukukta önce suçlama yapılır. İspat yükümlülüğü suçlamayı yapan taraftadır. Sonra bu suçlamaya karşı, karşı tarafın savunması alınır. Savunmanın niteliğine göre de ceza verilip verilmeyeceğine karar verilir.

    Dünyanın hiçbir hukuk sisteminde yargılama yapmaksızın doğrudan cezalandırma yapılamaz. Hiçbir hukuk sistemine bunu kabul ettiremezsiniz.

    İslam dinine göre de Allah her şeyi bilen olduğu halde O bile Cennet veya Cehenneme insanları göndermeden önce mahşerde bir mahkeme kuruyor. Suçlamalara karşı insanlar Allah karşısında bile savunma yapıyorlar. Şahitler çağrılıyor. Deliller toplanıyor gerekirse eller ve ayakların bu savunmaya karşı şahitliğine başvuruluyor. (Yasin:65)

    Ak Parti 250 binden fazla kamu görevlisine savunma hakkı tanımadan doğrudan ceza verdi. 1 ayda atılan insanların itirazları 6 senede değerlendirilmedi. İnsanların kendileri hakkındaki suçlamaları öğrenmeden OHAL Komisyonu önünde doğrudan savunma yapmaları istendi.

    İşin daha da ilginci bu duruma düşürülen kişilerin yüzde 85’ten fazlasının kendisi ve ailesi eski Ak Parti seçmeni idi. Bu durumu Ak Parti hiç değerlendirmek istemedi. Yaptıklarının karşılıksız kalacağını düşündü. İçeriden durumu görenler de (Bülent Arınç gibi) çabucak susturuldu.

    Araştırma sonucu ortaya çıkıyor ki aslında Ak Parti’ye yaptırılanlar daha önce 28 Şubat döneminde belirlenmiş ama uygulanamamış politikalar. Ahmet Necdet Sezer kabul etmediği için akim kalmış bir proje.

    http://arsiv.ntv.com.tr/news/22660.asp

    Suçluların ve darbecilerin cezalandırılmasına kimse bir şey diyemezdi. Ama onların yanına kendi seçmeni milyonları katarak Ak Parti kendi ayağına sıktı.

    Ak Parti bugün kaybediyorsa temel nedeni budur. Uyguladığı politikayı kim kendisine salık verdi ise onlar Sun-Tzu’yu okumuş kimseler.

    En kolay yoldan savaşı kazandılar.

    Geçmiş olsun.

  15. !!!!Kemal Kılıçdaroğlu da darbeye ilk karşı çıkışları yapan siyasilerdendi.!!!
    Hadi canım sizde korkak tavuk gibi saklandı belediye de darbe bertaraf edildikten sonra
    utanmadan kontrollu darbe dedi.
    Hatırlarsınız YELTSİN diye bir lider vardı rusya da darbe yapılırken TANKLARIN ÜZERİNE ÇIKIP KARŞI GELEN LİDERDİ. Onu hatırlatırım size LİDER öyle olur.
    Yalan dolan atmasyon işte KILIÇBEY

  16. Halkın büyük çoğunluğu herşeyi biliyor ve görüyor 🤔. Üzerinde durup düşünen o kadar çok olmalı ki, seçime katılım oranı rekor kıracak.
    Yüzleri geçtim binlerce gencin işsizin dr undan başka mesleklerdeki çalışanlara kadar yıllardır rahatsız olduğu, çaresizlik içinde öylece beklediği günü (seçim günü) bende bekliyorum sabırsızlıkla.
    Sadece onlar sanılmasın. Keferenin inanç ve etnisite üzerine oynadığı oyunlarıda artık biliyor ve görüyor tüm halk!
    Bir kısım evine tuz buz koli yardım götürenler ile hile hurda ihalelerden katalullilerden (açığa çıkıpta) zarar görmemek için hergün kabızlık çekenler de kurtuluş günü olarak o günü (seçim günü) bekliyor uykusuzca sabırsızlanarak!
    Yazar tasa ediyor yalnızca; kampanya lardan darbelerden incikten boncuktan,
    İnan bana☹️.

  17. Göklerden gelen bir karar varsa onu kimse engelleyemez,
    milyonlarca bozkurt, başkomutanımızın önünde zafere yürüyoruz!

  18. her gün bir skandalın, bir rezaletin yaşandığı her gün bir itirafçının çıktığı ülkemizde bir de şimdi montajlı videolar, sahtekar afişler mi gündem oluyor?
    sayın kılınçdaroğlunun videosunun arkasına sevinen pkk montajı kimin fikriyse tebrik etmek gerekir, müthiş bir buluş olduğunu düşünüyorum. yakın gelecekte sadece ülkemizde değil, dünyada da ders olarak falan okutulmalı, hak ettiği ilgi gösterilmeli.
    şimdi, bir muhalif seçmen olarak şunu düşünüyorum, gerçeği olmadıktan sonra ne yapılabilir?
    sahtesi.
    devletin tüm gücünü kullanma imkanı olan iktidarın elinde onca istihbarata, bilgiye, paraya, teknolojiye rağmen itham dışında hiç bir şey yok. montajlanmış video var, uydurulmuş sahte pankartlar var.
    başka bir şey yok. yok ki sahtesi yapılıyor. bir seçmen olarak gönül rahatlığıyla muhalefete oy vereceğim. sahteye itibar etmeyeceğim.
    benzer pek çok boş ithamı biz İBB den biliyoruz, binlerce terörist işe alınmıştı, hiç kimse çıkmadı. büyük yolsuzluklar vardı, durmadan müfettişler gitti, yine bir şey çıkmadı. sıfırdan dan bir şey çıkmaz. sıfırdan sıfır çıkar. yoktan ne üretebilirsiniz?
    ne kadar acıdır ki, bu montajlı videolar, uydurulmuş sahte afişler büyük ve derin bir çaresizliği gösteriyor. muhalefeti terörize etmeye inat meydanlar hiç olmadığı kadar kalabalık, hiç görülmediği kadar coşkulu değil mi? muhalefetin oyu her geçen gün artmıyor mu? kemal bey% 20 lerle başlamıştı şimdi 1. turda alacağını konuşuyoruz.
    erzurumda olanlar, bir kez daha türk halkının büyük çoğunluğunun sağduyuyla hareket ettiğini gösterdi.
    ekrem beyin sağduyulu, devlet adamı refleksi, konuyu toparlayış şekli, kalabalığı koruması ve yönlendirmesi olayların büyümesini engelledi. halkta gerçekten ciddi bir farkındalığa sebep oldu erzurum provakasyonları. tepki çekti. iktidar bu tepkiyi anladıktan sonra dolayısıyla makas değiştirdi. ehh geçmiş olsun, muhalefet buradan siyasal rant devşirdi bile. muhalif oyları sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla konsolide etti, ekrem bey yine günün yıldızı oldu, ama en önemlisi iktidar bir karışıklık durumunda halkın arkasında olmayacağını gördü.
    halkın büyük çoğunluğu sağduyulu ama
    ya bu montajlı videoların, sahte pankartların sadece bir siyasal malzeme olduğunu idrak etmekten uzak, cahil, bağnaz, eli palalı insanlar, din elden gidiyor, vatan elden gidiyor diye bağıran işgüzar dış güçlerin kışkırtmasına gelirse…
    erzurumda olduğu gibi…taş atanlardan biri uzman çavuş olduğu iddiaları var. bunların silahları da var değil mi? pek çok kişinin silahları var,
    bu siyasal malzemelerin bizim gibi toplumlarda daha akıllıca kullanılması gerekmez mi? insanlar zarar görürse vebali olmaz mı? karışıklık meşruluk sağlar mı? öyleyse daha dikkatli olmak daha sorumlu davranmak gerekmez miydi?

    doğru olmak için yanlışla mücadele etmek gerekir.
    sayın erdoğan rüşvet alan milletvekillerini, kendi bakanlığına fahiş fiyatla mal satan bakanları, her gün çıkan skandal ve rezaletleri, yolsuzluk iddialarını, mahkemeye intikal eden sayısız ihaleleri mesele edinmeli ve devlete şeffaflık getirmeli değil miydi?
    aylar önce yolsuzluğun bir sorun olduğunu kabul edip, yolsuzlukla mücadele sözü vermemiş miydi?
    ama hiç bir adım atılmadı, hiç bir reçete hazırlanmadı.
    montajlı videolarla, fake/uydurulmuş sahtekar pankartlarla seçim kazanılmaz.
    erol olçok olsaydı, uyarırdı.
    Allah 15 temmuz şehitlerimiz başta ve tüm şehitlerimize rahmet eylesin.

    • Memleketin askeri, polisi, memuru, öğretmeni teröristler tarafından katledilirken sesi soluğu çıkmayan şarkıcılar, Ekrem İmamoğlu’nun otobüsüne taş atılınca yeri göğü inletiyor, birbiri ardına geçmiş olsun mesajı yayınlıyorlar. Neymiş efendim? Demokrasiye kastedilmiş…
      Peki ya içinizden biri de şehit ailelerinden birinin kapısını çalıp, “Başınız sağ olsun” dedi mi? Şehit Aybüke Öğretmen’in ardından iki satır yazanınız oldu mu? Hepsini geçtim, aranızdan biri bile herhangi bir şehidin cenaze törenine katılıp al bayraklı tabuta omuz verdi mi? İmamoğlu’nun 10 metre ötesinden geçen taşın hesabını sorana kadar, vatan evlatlarının ciğerine saplanan kurşunların hesabını o çok kıymet verdiğiniz ittifakın ortağına sordunuz mu?
      Yemişim sizin sahte demokratlığınızı…

Yoruma kapalı.