Seçime 100 gün var ama ortalıkta senaryodan geçilmiyor.. Bugün ben de kendi senaryomu yazdım…

49
Reklam

Millet İttifakı’nın, liderlerin onay verdikleri bir mutabakat metni ile kazanmaları halinde seçim sonrası kuracakları ortak hükümetin programı artık elimizde var. Şimdi sıra Millet İttifakı’nı cumhurbaşkanlığı yarışında temsil edecek adayın belirlenmesinde. Onu da altı partinin liderlerinin iki hafta sonra Saadet Partisi evsahipliğinde yapacakları toplantıda belirlemeleri bekleniyor.

Herkeste bir merak…

Sürecin başlarında CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çerçevesini çizdiği bir aday profili vardı, ben de beğenmiştim. Ancak o profili zaman içerisinde yine bizzat Kılıçdaroğlu değişikliğe uğrattı. Önce partisinden seçilmiş iki büyükşehirin belediye başkanlarına set çekti Kılıçdaroğlu, ardından da çizdiği ilk aday profili kendisine pek benzemezken, partisine ait platformlarla meydanlarda aday olacakmış gibi mesajlar verdi.

Tam 11 kez masada buluşanlardan İYİ Parti’nin genel başkanı Meral Akşener de, sürecin bir yerinde, profile ‘seçilebilirlik’ şartını ekledi. Onun bu şartıyla Kılıçdaroğlu’nu kast ettiği yaygın bir kanı. Bu arada, Akşener, adaylıkta gözü olmadığını, kendisine başbakanlık rolü biçtiğini de daha ilk günden açıklamıştı.

‘Cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ anayasa değişikliğiyle yerini ‘parlamenter sisteme’ bırakana kadar bir başbakanımız olmayacağına göre, masada buluşan liderlere biçilen ‘başkan yardımcılığı’ konumunda diğerlerinin yanında yer almayacak mı İYİ Parti lideri?

Yoksa?

Bir ihtimal, yeni sistem eskisiyle yer değiştirene kadar başkanın şimdiki gibi tek bir yardımcısı olması, o görevin de kendisine verilmesi olabilir mi Akşener’in tercihi?

Öyleye benziyor.

Reklam

Peki de o durumda diğer liderler ne olacak?

Burada, muhtemelen liderler dışında kimsenin fazla dikkatini çekmeyen, ancak geniş deneyime sahip siyasilerin zihnini işgal ettiğini sandığım bir ince nokta var: Yeni sistemde başkan yardımcısı veya bakan olanların milletvekiliyse istifa etmeleri gerekiyor. İçlerinden birinin cumhurbaşkanı olduğu, geri kalanların cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanması durumunda, milletvekili olmamış liderlerin partilerindeki genel başkanlıklarını sürdürmeleri hayli zor.

Milletvekilliği ve genel başkanlık mı, cumhurbaşkanı yardımcılığı mı önemli?

Genel başkanların zihinlerinde bu soru vardır herhalde.

Acaba şu sıralarda bu konunun da içinde yer bulduğu gizli-açık bir pazarlık sürdürülüyor olabilir mi?

Cumhurbaşkanı adayı ilan edilecek liderin aslında ona ait olan yetkilerin önemlilerini devredeceği tek yardımcısı olması, diğer liderlerin cumhurbaşkanı yardımcılığı yerine milletvekili olarak Cumhurbaşkanı ile yardımcısının sık aralıklarla istişare edecekleri bir danışma kurulunda üyelikle yetinmeleri formülü üzerinde bir pazarlık?

İki hafta sonraya aday açıklama günü verilmesine rağmen, bazı liderlerin ağzında hala “O tarihten ileriye de sarkabilir” türü beklentilerin dile getirilmesini ben böyle bir pazarlığın varlığına yoruyorum.

Peki aday kim olacak?

Reklam

Sürpriz bekleyenler var, ben de onlardanım; ancak görüntüye bakılırsa ve özellikle pazarlık senaryosu doğruysa, seçilebilirliğinden kuşku duyulduğu için ittifak içerisinde de itirazla karşılaştığı halde, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu olursa pek şaşırmayacağım.

Pazarlık varsa, diğer liderlerin, kendileri için daha doğru olanın partilerinde de güçlerini sürdürmelerine yarayacağı için milletvekili sıfatı taşımaları olduğuna ikna edilmeleri gerçekleşirse, tek başkan yardımcılı formülle Kılıçdaroğlu ismi aday olarak açıklanabilir.

“Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı, Meral Akşener tek cumhurbaşkanı yardımcısı” olarak seçime gidebilir Millet İttifakı.

CHP’nin, cumhurbaşkanlığının Kılıçdaroğlu’nun hakkı olduğu iddiasından bu aşamada vazgeçmesi zor görünüyor.

Dikkat edilirse, Kılıçdaroğlu da, epeydir, dilini ve üslubunu karşısında yarışacağı Cumhur İttifakı’nın muhtemel adayına uygun bir hale getirdi. 

Tayyip Erdoğan gibi konuşuyor, onun gibi davranıyor. Tayyip Erdoğan olmayan ancak seçimi kazanırsa onun yerini doldurabilecek biri gibi…

Kendisinin davetiyle bulunduğum bir-iki ortamda ve ilki TRT’de Derya Sazak, Prof. Fuat Keyman ve Prof. Mustafa Erdoğan ile birlikte yaptığımız televizyon programı ile sonradan Habertürk ekranlarında yayınlanan iki programda tanıma fırsatı bulduğum siyasetçiden çok farklı bir profil çiziyor müstakbel cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu.

Özgüveni zaten vardı ama ekstra güçlü hale gelmiş durumda. Nezaketin yerini saldırganlığa varan bir ataklık almış görünüyor. Müthiş iddialı. Hesap sormaktan söz ederken acımasız davranacağı izlenimi vermekten de çekinmiyor.

AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçimde karşısında görmek istediği rakip oydu; ancak o bile kendini adaylığa hazırlamış Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yeni versiyonuna şaşırmış bir görüntü veriyor.

Sürpriz yaşanmaz ve Kemal Kılıçdaroğlu Millet İttifakı adına cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilirse, önünde anayasal engel bulunmasına rağmen Tayyip Erdoğan da üçüncü kez aday olarak seçime katılırsa, ilginç bir üç ay geçireceğiz demektir.

Bu yazımda doğru mu yanlış mı olduğu önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak bir senaryo okudunuz. 

Duyurduğum senaryoya göre, Millet İttifakı, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı ilan ediyor. Millet İttifakı Cumhurbaşkanının tek yardımcısı olacağını da açıklanıyor. İttifakın diğer liderlerinin de istişare ve uzlaşma amaçlı bir üst kurulun milletvekili sıfatı da bulunan üyeleri olmaları öngörülüyor.

Tabii bu arada yeni seçim yasasının sınırlarını gözeten bir başka formüle daha ihtiyaç olacak: Millet İttifakı içerisinde yer alan partiler seçime kendi listeleriyle mi katılacaklar? Kendilerini güçlü gördükleri illerde kendi listelerinden, diğerlerinde daha güçlü partilerin listelerinden mi katılmayı düşünecekler? Birinin güçlü olduğu yerde diğer partiler aday göstermeyecek, adayları ilin güçlü partisinin listesinde mi yer alacak?  

Çok bilinmeyenli bir denklem.

Denklemi karşı ittifakın ve MHP’nin tavrı daha da bilinmez kılıyor. 

Seçim tarihi ilan edildi, ancak cumhurbaşkanı adayı olarak düşündükleri kişinin seçilmeyeceği gözle görülür bir hal alırsa ne yaşanabilir? Oyları yeni seçim sisteminin öngördüğü baraj oranı altında kalacak görüntüsü verirse, MHP, kendi listeleriyle mi seçime girer yoksa adaylarını AK Parti kendi listesinde mi değerlendirir? Öyle bir durumda her şeye rağmen MHP’de kalan seçmen oyunu AK Parti’ye verir mi? Bu tür düşünceler, 14 Mayıs olarak ilan edilmiş seçim tarihinin değişmesini getirir mi?

Neyse, daha fazla zihinleri bulandırmadan, bu yazıyı burada keseyim.

ΩΩΩΩ

Reklam

49 YORUMLAR

  1. Ziyaretler sıklaştı. Erdoğan Devlet’i evinde ziyaret etmiş yine. Bir kere de Devlet saraya gelsin. Ne biçim bir vesayet bu anlamadık. Açıklama da yok. Görüşüyorlar hep ama hiç bir basın açıklaması yok. Devletin başı gizli gizli ne görüşüyor. Devlet bu görüşmeleri kayıt altına alıyor mu (asıl devlet)? Son derece sakat ve karanlık bir koalisyon bu. MHP’nin koalisyonda görevi nedir, devletin hangi birimlerinde görev alıyor. Kim verdi bu yetkiyi. Hepsi seçimden sonra …

  2. Sayın yazar, millet ittifakı mutabakat metninde İstanbul Sözleşmesine geri dönüleceği taahhüt edilmektedir. Bu konudaki görüşünüzü merak ediyorum.

    • Elbette. İlk gün. Kadınların sokak ortasında her gün öldürülmesine göz yuman bu iktidara cevap öyle verilecek.

  3. Eski günlerin hatırına, belki ülke hayrına yazı yazmaya geri döner diye bazen okuyorum ama heyhat!
    Kızamıyorum, sadece acıyorum.

    • Biz de size acıyoruz. Hala bu yolsuz iktidarın peşinde körü körüne yürüdüğünüz için. Yazar ise yolundan dönenlerden olmadı hiç bir zaman. Aynı ilkeli tutumuyla her zaman haklıdan ve haktan yana. Dönenler utansın.

  4. sahneye konulmalıdır mutlaka!
    “önce şunu bir halledelim hele! sırayla..”
    demeden!!! hepsi birden, aynı anda.
    Demem o ki,
    -şu kısmısı aslında!!!!….
    -bunu da ha sonra!!!!….
    -haa o muuu!!!!!..
    -onlar istemeden yapmışlar inanmışlar caanııımmm!…
    -bunlar mı, önceden az kullanışlıymışlar miiriimmm!…
    şimdi bize çalışıyorlar!!!☹️
    Bir bu ayak başlarsa var ya!…
    Başlamadan bir vallaaaa…

    • 2400 değil 2500 cilt te yazsanız, inandırıcı olmak için sahneye koymak zorundasınız!
      yani,
      dereyi geçmeden, akrep sırta binmeden!
      mecliste komisyon kurmayı beklemeden!
      kandile cobanıye gitmeden,
      mensilyanyadan mesıç beklemeden,
      (şimdi darağıcını giyotini sereceksin sultanahmet meydanına diyeceğimde… tabiatıma karakterime ters!).

  5. Batı ülkeleri İstanbul konsolosluklarını kapatıyorlar terör istihbaratı sebebiyle. İçişleri bakanı nereye kayboldu yine. Neden bir açıklama yapmıyor. Bizim vatandaşlarımız tehlikede değil mi? Bu içişleri bakanının acil görevden alınması lazım. TV’de polemik yapmaktan başka işi yok.

    • Terörü planlayan ve uygulayanlar bizzat batılı ülkeler olduğu için onların istihbaratı ne olacağını bilir. Bizim istihbaratımız ise önlemek için çaba sarfeder. Eğer bir terör olayı olmazsa bilinki bizim istihbaratımız görevini yapmıştır.

      • Böyle büyük laflara gerek yok. Son Taksim bombacısı aylar önce ülkeye gelmiş, İstanbul’un göbeğinde izinsiz çalışıyor aylarca. Diğer ülkeler ne planlaması yaptılar burada. Nerede soruşturma sonucu. Aylar geçti. Hani sonuç. Boş boş onu bunu suçlamak ve kendi beceriksizliğini kapatmak kolay. Ülkeyi teröristlerle dolduran, teröristlerle yıllarca iş tutan, besleyen ve ne istedilerse veren bu iktidarın kendisi. Başka yere bakmaya gerek yok.

  6. AVRUPA NIN BEĞENMESİ ÖCALAN IN SAVUNMA BAKANLIĞINA ,DEMİRTAŞ IN DA İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA GETİRİLMESİYLE OLUR … DIŞİŞLERİNE CHP Lİ VAR ZATEN ÜNAL ÇEVİK … ALKIŞLARLAR VALLA … DİMİ AMA

  7. Şimdi, yeni bir seçim zamanı; bütün siyasi partiler (vesayetçiler dahil) milletin huzuruna çıkıyor ve oy istiyor. Millet artık, oyunun nereye gideceğini bilerek sandığa gidiyor. Millet, kimin vesayetçi olduğunu; yani oyunu verdiğinde boşa gidecek partileri çok iyi biliyor. Kimlerin de milletin hak ve hukukunu koruduğunu ve bunların mücadelesini vermekte olduğunu da çok iyi biliyor. Seçimden seçime da olsa; bu kez millet onları hatırlayacak ve asla affetmeyecektir!..

  8. İktidar koalisyonu millet ittifakının bir çok partiden oluştuğunu görüp seçim kanununu değiştirdi ve ittifakın barajı geçmesi kuralını kaldırıp her bir partinin barajı geçmesine bağladı milletvekili seçim şartını. Partilerin ülke barajını da yüzde 7”ye düşürdü. Ancak bu bile iktidar ortağı MHP’yi kurtarmayabilir. Diğer ufakların zaten hiç şansı yok. Yani Cumhur koalisyonu Akp listesi ile seçime katılacak. Karşıda ise en az CHP ve İYİ parti var. Diğerleri bu iki parti listesinden seçime giriyorlar. Bir de HDP. 4 parti görebiliriz sonunda oy pusulasında. Bu durumda Akp’nin karşısında 3 tane güçlü alternatif var. Meclis dağılımı da CB seçimi de gayet güzel olacak.

  9. Biz tarafta bildiğimiz Cumhur koalisyonu. Aday belli. Ama ortada program yok. Enflasyon nasıl düşecek. Bütçe açığı nasıl kapanacak belli değil. Üstelik yeni geçirdiği bütçe üzerine bol keseden para dağıtmış. EYT’ye 100 milyar, emekliye memura milyarlar saçmış savurmuşlar. Ortada hesap kitap yok. Olmayan paraları hesapsız dağıtan iflas etmiş bir beceriksiz tayfa grubu.

    Burada ise güçlü ve geniş katılımlı bir Millet koalisyonu var. Uzun süre çalışılmış üzerinde mutabakata varılmış, ülkenin önünü açacak politikalar oluşturmuşlar. Bunları uygulamaya sokacak bir aday belirleme işi kalmış. Herşey kurala bağlanmış. Bir adamın keyfi kararına değil. Uzlaşma var, mutabakat var, ortak akıl var, öngörü var, güçlü bir hedef birliği var. Herşeyden öte kucaklayıcılık ve demokrasi var.

    Millet görüyor, ve şu kararı verecek. Hesapsızlık ve hayal mi, öngörülebilir bir gelecek mi. Otokrasi mi demokrasi mi. Karanlık mafyatik bir koalisyon mu, güler yüzlü bir yönetim mi. Karar, yeter artık milletin elbette.

  10. Hayretler içindeyim, insan acaba benim hakkımda ne yazıyorlar diye merak eder, “anayasal engel bulunmasına rağmen” Erdoğan’ın adaylığını şüpheli gören iddiasına her defasında anayasa değişikliğinin 18 nci maddesi a, b, c maddelerini yazmama rağmen israrla iddiasına devam etmesi eleştirileri okumayıp vatandaşların kendileri yazsınlar kendileri okusunlar saygısızlığını göstermesi ayıptır. Size maddelerle yanıt vermeme rağmen sizin de maddeler halinde cevap vermeniz gerekirdi. Ne yazık ki iddialarınıza kendiniz bile inanmıyorsunuz, ancak Erdoğan düşmanlığı size bu yazıları yazdırıyor. Ancak hiç araştırma yapmadan veya bilerek yalancı CHP sempatizanı PROF, DOC ve bir sürü okumuşun (bu kişilerin öğrencilere neler anlattığını düşündükçe nasıl bir nesil yetişiyor diye korkuyorum.) yalanları ile zehirlenen zihinlere bir defa daha anlatıyorum. Anayasayı değiştiren 18 maddelik değişiklik metinlerinde Anayasa’nın 101 ve 102 nci maddeleri iptal edilmiş, yerine 101 nci madde tekrar yazılmıştır. 102 nci madde iptal edilerek bırakılmıştır. Bu anayasa değişikliğinin 18 nci maddede Cumhurbaşkanının iki defa seçilebileceği ve yürürlük tarihinin Millet vekili seçimi ile beraber yapılacak ilk seçimden itibaren geçerli olduğu belirtilmiştir. Bu değişiklik komisyonlarda konuşulmuş, tartışmalar yapılmış, mecliste görüşülüp kabul edilmiş ve halk oyuna sunularak kabul edilmiş ve Erdoğan yeni anayasa değişikliği ile yeni hükümet sisteminin ilk Cumhurbaşkanı olmuş ve şimdi ikinci defa aday olarak seçime girecektir. Okuyuculardan rica ediyorum kendinizi aptal yerine koymamak için internetten anayasa değişiklikleri maddesine girip 18 nci maddeyi okursanız aynı cümle geçse dahi bu cümlenin yeni kanunda yer aldığı ve oylandığını görerek ikna olacağınıza eminim, biraz kafası çalışan bunu anlar bunu anlamak için ne anayasa PROF u olmaya ne de hukuk okumaya ihtiyaç var. Tekrar yazıyorum bir kanun maddeleri ne zaman oylandı ise o tarihten itibaren geçerlidir. NOKTA………

    • Anayasa maddelerinin özü, bir kişi iki defa yönetime gelebilir diyor. Elinizdeki, bir daha verin yetkiyi diyen aday 20 yıldır yönetimde. Y kuşağı Z kuşağı başka kişi görmemiş başta. Diktatörlük mü burası. Demokratik Türkiye Cumhuriyeti diyoruz. Padişahlık değil. Anlaması zor olmaması lazım.

    • Anayasal engel yok. Asıl engel hukuku işlerine geldiği gibi yorumlayan zihniyetlerinde. O yüzden boş yere kendinizi yormayın.

  11. Niye nefes tüketiyorsun ki… Terliği koysak ”dıb’bış dıb’bış” vereceeeniz demiyollaa mı..
    Diyolla…. Eeeee… diyolla ise, bu kadar gürültüye ne gerek vaaa..
    Ge’din, dıb’bış dıb’bış oyunuzu vi’rin.. :))

  12. Teröristleri salma ve ilerde kendilerine darbe yapacak pozisyonlara yerleştirmede mutabakata varmışlar. Yine de bunu anlayamanlar var yahu. Biraz akilbiraz feraset biraz basiret. Bu serbest bırakacağınız kişiler orduda yönetime gelirse ne olur? Bunu anlayamıyorlar mı?

    • Darbeciler iktidarda oturuyorlar ve seçim için neler yapabileceklerini bilen Hollanda Almanya İngiltere ve Kanada gibi ülkeler Türkiye’deki büyükelçiliklerini kapattılar darbecilerden korktukları için, sen darbecilerden korkmuyor musun?

      • Darbecilere darbe yaptıkları için mi darbeci diyorsunuz? Sen bu altılıdan korkmuyor musun? Allah muhafaza onlar başa gelirse asıl darbeyi sen o zaman gör.

      • Doğru PKK ve Atletçilere fena darbe vurdular.
        O yüzden Darbeci sayılırlar.Hemde Matkapçısından

  13. Seçime 100 gün var ama ortalıkta senaryodan geçilmiyor..:))))
    ya fehmi koru ne senaryoları….
    14 mayısta seçim olacak.seçime Erdoğan ile birlikte ya imamoğlu yada bay bay kemal girecek.
    başka senaryo varmı?
    artık temenni ve hayallerinizi gerçek ve vaki olan olaylar mış gibi algılmaya başlamışsınız.bu bence iyi değil.

  14. Seçim kampanyalarında hep aynı durum…

    Yurt dıṣından bakınca seçim kampanyası mı topluca ağız kavgası mı ayırdetmek zor.

    Zillet iltifakı, ahlaksız, cibilliyetsiz gibi küfürler gırla gidiyor.

    Muhalefetin, millet önünde karṣılıklı oturup tartıṣalım teklifine de yanaṣmıyorlar.

    Bir hakim çıkıp, „Hakaret eden ve edilenler kendileri mahkemeye gelecekler“ dese, ağızlarından çıkanlardan hakim önünde yüzleri kızarır mı, ne dersiniz?

    • Seçim tarihi ilan edildiğinde Cumhur İttifakı aşkla, şevkle, gümbür gümbür meydanlara inecek.
      6’lı masadakiler ise göreceksiniz birlerini yiyecekler.
      Birbirlerini suçlayacaklar.
      Duyacaksınız bunları, “yüzde 1’in kadar konuş…” diyenler bile çıkacak.

      • Erdoğan bugün Isveç’e hitaben, “İsveç boşuna uğraşma. Senin NATO’ya girmene izin vermeyeceğiz” dedi.

        Türkiye’yi Suudi Arabistan ve Mısır‘la getirdiği duruma ṣimdi Isveç’le getirecek.

        Konuyu televizyon kameraları önünde seçim malzemesi yaparak, sadece iktidarlar arasındaki değil, milletler arasındaki iliṣkileri de bozuyor.

        Sonuçta bu Türkiye’ye milyarlarca dolar kayıplara sebep oluyor.

    • Çok sesleri çıktığına bakmayın. Bunu sadece bir taraf yapıyor. Yönetmeyi beceremeyen, “yürütmeye” odaklı, kavga gürültü arasında malı götüren bir koalisyon ortalığı bulandırarak iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Korku siyaseti ile taraftarlarını tutmaya çalışıyor. Millet ittifakı gayet serinkanlı, kendinden emin, güçlü adımlarla pozitif bir kampanya sürdürüyor. Kutuplaştırmaya prim vermiyor. Herkese kapı açık. Sonuçta millet de bıktı bu sefil ve yolsuz iktidarın beceriksiz, kavgacı, mafyatik yönetiminden. Az kaldı yeter artık söz milletin demeye.

      • Sizinle aynı fikirdeyim
        Altılı ittifak mutabık kaldıklarını seçmene açıklıyorlar.
        Erdoğan’la Bahçeli gibi konuṣtuklarını kendilerine saklamıyorlar.

    • Almancı arkadaş, çıkıp ben cb adayıyım diyemeyen bir genelbaşkanla oturup neyi tartışacakmışız.

      • O demeyecek. Koalisyon ortakları onu aday gösterecek. Yakışık olan bu. Ortaya çıkıp bana bi daha bi daha diye adaylık yalvaranlardan değil o.

  15. Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete’de yayımlandı. Seçimlerde yüzde 10 olarak uygulanan ülke seçim barajı yüzde 7’ye indirildi.
    Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a göre, seçimlerde yüzde 10 olarak uygulanan ülke seçim barajı yüzde 7’ye indirildi.
    İttifak olarak yüzde 7 barajını geçen partiler, seçim bölgesinde gerekli oy oranına ulaşmadan, milletvekili çıkaramayacak. Bu TRTnin baraj değişikliğiyle ilgili haberi.onlarca benzeri var.İTTİFAK barajı geçince ittifaka dahil olan partiler barajı geçmiş sayılıyor.MHP nin Akparti listesinden seçime girmesi anlamlı değil.çünkü oyları ülke sathında dengeli dağılmıyor. Bazı şehirlerde çok oy alıyor. Bu şehirlerde oyları düşse dahi vekil çıkarabiliyor.

    • Ülke barajıı %7’yi alamayan parti hiç bir yerde milletvekili çıkaramıyor. Mersin’de yüzde elli alsa da boşa gidiyor. Milletvekillikleri barajı aşan partiler arasında paylaştırıyor. MHP ülkede yüzde 7 altında kalacağını hesaplıyorsa kendi listeleri ile çıkamaz. AKP’ye yazılacak.

  16. -Ben sizin vekil listenizi .. ama, sizde beni…
    – Sen CB bende Yrd(aslında BBakan!) ..
    (neden? çünkü bizim listemizden!..)
    Bunun sonu:
    RTERDOĞAN ‘ı CB yapar yeniden, Akp yi 400 e yaklaştırır mecliste!
    (benim yada birçok seçmenin umrundamı? valla muhalefet öğrenememişse muhalef etliği daha, bırak kendi haline..
    mevcutlar etsin devam!).
    Millet memnunsa halinden ben neyleyem
    Son söz:
    Bu bir koalisyon-tek yönetim çatışması!
    Seçmen neyi tercih edecek?
    bunu bilmiyorsan, bilmiyorum diyeceksin!
    – 250 maddede okeye dönüyormusun evet!
    – seçimden sonra koalisyon yapsaydın, 10 vekil = 300 vekil miydi?? evet!
    – Annamadıysan,
    “seçimden öncede 1=2=3=4=5=6”
    (bu arada, +dan sonra bişey yok!!!!)

  17. M.Aksener , daha önce
    bakanlık yapamadı , Kılıçdaroğlu ise 11.nci denemede herhalde şansını arayacak !
    Aman aman iyi saatte olsunlar !

  18. GÜLÜ YORUM

    kIlıçdaroğlu farklı bir adaymış, Keşke gördüğünüzde bir röportajında söylediği gibi “çok belge birikti, dersim katliamını yazacağım” demişti, o yazacağı kitap ne oldu diye sorsaydınız. Ukraynada olaylar sarayda altın tuvalet kullanıldığı iddiası ile başladı hatırlarsanız. Türkiye de de hayatı israf olanlar, şarap mantarı açmak için bile binlerce lira verenler sanki israfa karşı imiş gibi Türkiye yi israf edecekler. Benden duymuş olmayın. Siz sanıyor musunuz ki avrupa ukrayna gibi bize de destek çıkar. Zaten felaket günlerinin yaklaştığını herkes anladı borsa çöküyor millet altın gümüşe hucum ediyor. Yabancı ülkelerde elimizde geçerli maden olsun diye. Benim merak ettiğim sayın yazar gibiler ülke harap olduktan sonra bunda bizim payımız ne kadardır diye düşünecekler mi? Yoksa bana yar olmayanı toprak oldu iyi oldu mu diyecekler.

    • Türkiye Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olmasıyla yarı bağımlı bir ülke olmaktan kurtuldu. Yani yarı bağımlı bir ülke nedir? İşte çevresi kötüdür, arkadaş çevresi kötüdür yani. İşte onlardan uzaklaşsa bağımlılıktan kurtulabilecektir. Öyle bir tedaviye ihtiyacı olmayan bir şeydir. Yani çevrsinden dolayı o haldedir diyebileceğiniz bir şeydir. Yani yarı bağımlı bir ülke olmaktan kurtuldu Turgut Özal’la. Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla ise tam bağımlı bir ülke olmaktan kurtuldu Türkiye. Şu anda komada yani tam bağımlı bir insan, uyuşturucu müptelası, ne yapar eder, kırar döver, anasının babasının boğazına çöker, o müptela olduğu maddeyi bulur bir şekilde. Hatta hayret edersin yani. Bu insanlar nasıl yaşıyorlar? Nasıl temin ediyorlar? Maddi olarak bunu nasıl karşılıyorlar diye hayret edersin. Yani tam bağımlı budur. Ama komaya girdiyse bir ülke onu ancak onun ayakta kalmasından istifade edecek birisi gelip damardan enjeksiyon yaparsa o ayapa kalkabilir. Şu anda biz evet tam bağımlı bir ülke olmaktan kurtulduk artık.

  19. – A. Gül gibi birini CB adayı gösterip karşı bloku tarumar ederek..
    – K.kılıçtaroğlu nu aday gösterip seçmenin sağduyusuna güvenmek..
    – İmamoğlu nu aday gösterip..
    – Babacan ı aday gösterip..
    – Büyük bir anketle halkın istediği!!!…
    başkan adayını belirlemek🤗
    Ne kadar basitmiş meğer.
    Karar verirken;
    ~Mevcut CB’ nı devirecek/devirebilecek!.
    ~Meclise birilerinin vekil sayısını seçtirip sokabilmek!..
    ~Seçim sonrası üzerine plan yapmak!..
    ~İkiyüzküsür maddeli protokolü uygulamak, ülkenin esenliğini düşünmek, restorasyon, kendini vitrine çıkarıp beklemek!
    Basit görünen zor işler.

  20. BEN EN ÇOK BUNA GÜLDÜM:
    “Tayyip Erdoğan gibi konuşuyor, onun gibi davranıyor. Tayyip Erdoğan olmayan ancak seçimi kazanırsa onun yerini doldurabilecek biri gibi…”
    BİR DE ŞUNA:
    “Neyse, daha fazla zihinleri bulandırmadan, bu yazıyı burada keseyim.”
    EN İYİSİ YORUMLARA BAKALIM…

  21. kemal beyin adaylığı muhalefet cephesinde satın alınmış bir gerçeklik değildi,
    ona rağmen anketlerde sürekli yükseliş gösterdi, halkın çok sevdiği sayın imamoğlu ve sayın yavaş gibi isimlerle denkliği olmasa da istikrarlı yükseldi. sayın korunun da altını çizdiği gibi kendisi de ciddi bir değişim geçiriyor dilini, tarzını biraz daha muhatabının seviyesine göre ayarlıyor. adaylığını onaylayanlar ve karşı çıkanlar var ama hepsi bugünün hikayesi.
    peki yarın?
    aday olur-sa?
    bütün tartışmalar bitecek.
    tüm muhalefet saf tutacağız.
    hepimiz onu destekleyeceğiz.
    durum son derce basit.
    ortak hükümetin mutabakat metni genel tutuma bakarsak karşılık buldu, dağ fare doğurmadı. sıra adayda. ülkenin artık tek adam ya da lider kafasından çıkması gerekiyor. lider dedik, ülkenin geldiği yeri gördük. her alanda geriledik, sefalet derekesine kadar düştük. temel gıda maddelerini bile alamayacak hale getiren tek akıl bu kadar işte. bizi buradan ortak akıl, çoğulcu anlayış çıkarabilir.
    metinden sonra aday da belirlenince durum tam olarak netleşecek ama bu noktadan sonra kim aday olursa olsun büyük oranda durum zaten net. tek yardımcı olan seçenek ve bu kişinin akşener olması yüksek bir ihtimal, dediğim gibi muhalefet kim aday olursa böyle blok bir duruş sergilediğinde zaten ciddi bir sıçrama yapacaktır. yemeğin hazırlanma aşamasında mutfak dağınık olur muhalefet bu her şeyin hazırlanma aşamasında bile iktidarla bütün gücüne rağmen eşit bir seviyede değil miydi?
    eh bir de yemek hazır olduğunda,
    ve mutfak derlenip toparlandığında durumu bir görelim değil mi?
    seçmeninin karşısına tek blok çıktığında, halkın sevdiği isimler adayın arkasında durduğunda, metni açıkladığında, projelerini anlattığında muhalefeti bir görelim bakalım…
    o zaman oy durumu nasıl olacak bir bakalım…
    bunlar bir araya gelemezler dediler, yanıldılar.
    bir arada kalamazlar dediler, yanıldılar.
    anlaşamazlar dediler, yanıldılar.
    dağılırlar dediler, yanıldılar.
    şimdi kazanamazlar diyorlar…

    sayın koru çok bilinmeyenli denklem var diyor,
    akp ve mhp nin tavrı daha bilinmez kılıyor diyor.
    sayın erdoğanın tartışmalı adaylığı mesela. bu sadece şimdi değil, gelecekte de sıkı bir sıkıntı olacak kendisine. muhalefet bu konuda şerhini koydu, bu şerh bugün için değil, değil mi? çünkü bir şekilde aday olacağını biliyoruz ama yarın bu büyük bir sıkıntı olacak görünüyor. üstelik yarın kendisine destek olacak mhp de ortada olmayabilir, ya da kalmayabilir diyelim ki, sinan ateş suikastinden sonra mhp de olanlar cidden ibretlik, istifalar (suikastten sonra 17.000 kişinin istifa ettiği konuşuluyor) karışıklıklar, güç dengelerinin değişmesi ve bunun doğal olarak halktaki karşılığının oy olarak yansıması. halkta da bu siyasi cinayet büyük bir infiale neden oldu. mhp %5 bile alamayabilir, zaten sayın koru da ” Oyları yeni seçim sisteminin öngördüğü baraj oranı altında kalacak görüntüsü verirse” diye boşuna söylemiyor.
    kaçan seçmen oyunu akp ye verir mi?
    14 mayıs seçim tarihi telaffuz ediliyor lakin kesinleşti mi?
    önce bari bir tarih kesinleştirsinler de,
    nasıl olsa sayılarla aramız iyi, matematiğimiz iyi,
    aritmetiğimiz süper iyi, geometrimiz mükemmel.
    gelsin denklemler, çözelim.

    • 6’lı masadaki 4 genel başkan Kılıçdaroğlu’na itiraz etmezken, Akşener niye diretiyor?

      Çünkü o dört genel başkan CHP’nin himmetine muhtaç. Milletvekilliği için CHP sıralarından adaylık kapacaklar.

      Akşener’in böyle bir derdi yok.

      Hüsn-ü zanla bakacak olursak, Akşener, haklı olarak büyük bir vebalin altına girmekten çekiniyor.

      O vebal; milletin iktidar vermediği CHP’yi iktidara taşımaktır.

      O vebal, Kılıçdaroğlu’na koltuk değneği olmaktır…

      Davutoğlu, Karamollaoğlu, Babacan ve Uysal, milletvekilliği pazarlığı için bugün bu vebali önemsemiyorlar. Zaten millet, yüzdelik oylarından dolayı bu vebalin hesabını onlara değil, Akşener’e sorar.

      Zira Akşener destek vermediği sürece Kılıçdaroğlu 6’lı masanın adayı olamaz.

      Vebal büyük dedim. Anlamayan, ya da kabul etmeyenler varsa, Kılıçdaroğlu aday olduğunda gündemin nasıl bu vebal üzerine şekilleneceğini görürler.

      Üstelik de 14 Mayıs’a doğru, CHP iktidarını bitiren “Artık Yeter” sesi yükseldiğinde, Kılıçdaroğlu’na koltuk değnekliği olmanın nasıl da gafletin ötesine geçtiği kafalarına dank eder.

  22. Millet ittifakında Gültekin Uysal diye biri var, adam her türlü operasyona uygun eleman gibi davranıyor, kalıbı kadar aklı yok. Diğerlerine danışmadan konuşturmasınlar bu adamı. Bilerek yapıyor da olabilir.

    Durup durup şom ağzını bir açıyor bütün troller bayram ediyor. Dünden beri herkes Ümit Özdağ savunuculuğu yapıyor.

  23. Kemal Kılıçdaroğlu Halk TV’de katıldığı programda cumhurbaşkanı adayı ile olarak

    “13 Şubat’ta adayımızı açıklayacağız inşallah”

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu:

    ” Bizde adaylık açıklamasına yönelik bir bilgi mevcut değil” 

    • o proğramda 13 şubatta Açıklayacağız demedi Adayı belirleriz açıklama tarihini 6’lı masa belirler dedi.

  24. Milletvekili olan bakan olamayacak.
    Seçim 2. tura kalırsa CHP ve İyi Parti, kimleri bakan düşünüyorsa o isimler milletvekili listelerinde yer almayacak.
    Zurnanın zırt dediği yer burası.
    Kim bu riski göze alıp milletvekiliğinden vaz geçer?…

  25. 6 lı masa bir metin hazırladı. Ortak metin. 2400 sayfa.

    Ne beklersiniz normalde. Bu kadar çok sayfalı metni halka gümbür gümbür anlatması lazım.

    Bütün 6lı masa parti liderleri ve partilerin yetkilileri hemen tvlere gazetelere, televziyonlara yerel basına, internet sosyal medyasına, derneklere, kuruluşlara koşması gerekir dimi.
    Ama bunlarda tık yok kardeşim. Kimse sahiplenmiyor. Halk niye sahiplensin.

    Bir tek Ali Babacan HalkTv ye çıktı. Yine rezil etti kendini. Ne dedi ortak metin için;
    “Avrupa bakacak,Türkiye’ye ‘aferin’ diyecek.” ifadelerini kullandı
    Nokta.

Yoruma kapalı.