Savaşlar çılgınlıktır, inanmayanlar için güncel bir örnek fazla uzağımızda değil…

26
Reklam

İlk Rus askerinin işgal amacıyla Ukrayna toprağına girmesinden bugüne kaç gün geçtiğini merak ettim. Kısa bir araştırma ile sonuca ulaştım: Savaş tam 263 gündür devam ediyor…

Acaba kaç kişi savaşta can verdi, kaç kişi hayati fonksiyonlarını yerine getiremeyecek kadar ağır yaralandı biliyor muyuz?

ABD askeri kaynaklarına göre, savaş sırasında Rusya’nın 100 bin kadar askeri ölmüş veya ağır yaralanmış…

100 bin insan…

Ukrayna’nın kayıplarına dair bir bilgiye rastlayamadım.

Gökten yağdırılan bombalar ve karadan yürütülen tanklarla tarihi eserler de dahil kentlerin uğradığı tahribatı da düşünün…

En son haberler Ukrayna’nın güneyindeki Herson (Kherson) kentinden geliyor. Rus ordusunun oradan çekilirken kente su sağlayan bir barajla ulaşım için gerekli köprüleri tahrip ettikleri bildiriliyor.   

Her işgalci ordu gibi, Rus ordusu da, savaştığı ülkenin insanına en ağır kaybı verdirmeyi, üzerinden silindir gibi gelip geçtiği coğrafyaya en ağır tahribatı yapmayı görev biliyor.

Reklam

Devlet olarak Rusya, ordusu galip gelsin diye vatandaşlarına refah ve mutluluk getirebilecek bütün imkanlarını silahlanmaya ve savaşa yönlendiriyor; Rusya savaşta başarılı olamasın diye, Batılı ülkeler, çok daha hayırlı işlerde kullanılabilecek maddi güçlerini Ukrayna’nın savaştan galip çıkması için seferber ediyor.

Trilyonlarca dolar, insan kıyımı ve uygarlık tahribatı için harcanıyor…

Peki de neden oluyor bunlar?

Rusya neden bir başka ülkenin toprağında?

Neden öldürüyor, neden tahribat yapıyor?

Savaşın ilk gününden başlayarak zihnimi meşgul eden bu sorulara aklı başında bir cevap bulamadım.

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in ülkesinin gücünü dosta-düşmana gösterme ve kendi ülkesinde iktidarını sağlamlaştırma niyeti dışında…

İstediği gerçekleşti mi?

Reklam

Sanmıyorum.

Tam tersine, Rus ordusunun savaş başlamadan önce var olan güç görüntüsünün iyice flulaştığı ortaya çıktı. 

Askere alınmamak için insanların ülkelerini terk ettiği görüldü.

Güç gösterisiyle sindirmek, korkutmak ve bu yolla hizada tutmak istenilen yakın çevre ülkelerinin Moskova’ya karşı tutumlarında Putin’in öngöremediği farklılaşmalar belirmeye başladı.

Rusya’nın en yakın iki müttefiki, Çin ile Hindistan, Putin’in savaş yoluyla sonuç alma yöntemine karşı açıkça tavır alabildiler.

Sovyetler Birliği’nin iflas bayrağını çekmesinin hemen öncesinde yaşananlara benzer bir durum bugün Putin Rusyası’nda var. 

Yıkılana kadar ABD’ye eş-değerde bir rakip -bir ‘süpergüç’– olarak görülen Sovyetler Birliği, Afganistan’ı işgale kalkıştığında, Afgan halkının direnişiyle karşılaşmış ve aslında kağıttan bir kaplan olduğu o ilk denemesinde anlaşılmıştı.

Avrupa’nın yarısı ile Orta Asya’yı güdümünde, Orta Doğu’daki bazı ülkeleri hizasında tutan Sovyetler Birliği, Afganistan macerası sonrasında tarih sahnesinden çekilmek zorunda kaldı.

Şimdi de Rusya o durumun eşiğinde.

Ukrayna gibi kendisiyle mukayese edilemeyecek küçük çapta bir ülkenin ordusu karşısında bütün zaafları ortaya çıkan bir orduya sahip Rusya.

Savaş elbette bir gün bir biçimde sona erecek ve bu denli bir insan kaybına, uygarlık eserleriyle birlikte devasa bir tahribata yol açanlar yaptıklarının hesabını verecekler.

Evet, mutlaka bir hesap verilecek…

‘Savaş suçu’ diye bir kavram ve o tür suçları işleyenleri yargılamak için de Uluslararası Ceza Mahkemesi (International Criminal Court, ICC) başta olmak üzere hazır bekleyen mahkemeler var.

Bir yandan savaş devam ederken bir yandan da sonradan hesabı görülmek üzere savaşın insani ve medeni tahribatları mutlaka kayıt ediliyordur.

Çatışmalar sona erdiğinde o kayıtlarla hesaplar bir bir görülecektir.

Emir ve talimatlarıyla insanları cepheye gönderen veya elinde bulundurduğu gücü kötüye kullanmaktan çekinmeyen iktidar sahipleri, bunları yaparken bir gün hesaba çekileceklerini akıllarından geçirmiyor olabilirler. Nitekim öyle olduğu da görülüyor.

Bir yerde okudum, geçmişte yaşanmış benzer olayların takibinde görev almış biri, “Suç teşkil eden bir eylem için emir vermiş, suç olan bir eylemi gerçekleştirmiş kişiler, ömürlerinin sonuna kadar bir gün yakalarına yapışılacağı korkusuyla yaşamak zorunda kalacaklar” demiş…

Eminim öyle de olacaktır.

Ukrayna işgaliyle başlayan bu anlamsız savaş, muhtemelen hiç değilse bir süre, başka anlamsız savaşların çıkmasını önlemeye yarayacaktır.

Öyle olmasını umarım.

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. …..
    Savaş kötüdür, tamam! O’ndan mı bu kötülük?
    Ezbere imandır bu, sarhoş gibi körkütük!
    O’ndan olan “kapasite”, savaş gibi barış ta,
    Allah katındaki DiN “Barış”, savaştan büyük!

    Masmavi ne güzel! Ege denizi, Akdeniz…
    Barış isterseniz komşular biz de sizdeniz!
    Savaş isterseniz, dönemeyiz arkamıza,
    İzzet-i nefis hassas konu, bunu bilseniz!
    …..
    Barış önemli hedef! bunu konuşacağız!
    Tabi kaynakları hakkıyla paylaşacağız!
    Barış haktır bizlere, Hak yolunda savaş ta,
    Savaş isterseniz komşular, savaşacağız!
    ….
    Nefs-i savaş ve barış! birbirinin ikizi,
    Kainatı var eden, böyle donatmış bizi!
    Ruhundan bir nebzeyle aklı rehber eylemiş,
    O’nla varlığın sırrı “Akıl*İman Sentezi”!
    …..

  2. İnsan Hakları Ceza Mahkemesi nedense bugüne kadar sadece Sırp katilleri için çalıştı. Mesela Oğul ve Baba Bush tarihin kaydettiği en büyük iki katildi. Obama Turamp da onlardan geri kalır yanı yok. Hamaney Testere M Selman Netanyahu Sisi ve daha niceleri Allah aşkına bu ceza mahkemesi bu insanlık katilleri için neden işlemiyor? Bizi güldürmeyin yazar bey

  3. BİRİLERİNE LÜTUF OLUYORSA
    Millet için felâket olan olaylar birileri için lütuf oluyorsa !!!!!!????
    Sahi Mahir KAYNAK ne diyordu?

  4. Türk milleti savaşlardan kaçmamış, savaşmayı yaşam biçimi olarak benimsemiş, yerleşik yurdunu seçtikten sonra ise savunmayı tercih etmiş bir millettir.
    “yurduma alçakları uğratma sakın…”
    bu cümle bile bazı şeyleri anlatmaya yetiyor 🇹🇷
    Balkanlardan, güneyden tıpış tıpış (oy vermek değil) çekilmişiz!
    Çanakkale’de ölümüne direnmişiz!
    2. dünya savaşına girmemek için…
    amma velakin!… yinede,
    Menderes’ten beri…
    kaç darbe yemiş bu bağırlar, kaç evladını yemiş bu topraklar!…
    kaç 15 temmuz geldi kaç 30 Ağustos geçti,
    yine de doymadı bu zalimlerin zulüm sevdaları!
    “ne zaman bitecek Tanrım bu azap?”..
    yinede demiyom ki,
    bizde emperyal olalım, bizde zalimlerin arasına katılalım!…
    önce kendi sınırlarımızın içini temizleyelim,
    sonra etki alanımızı genişletelim!..
    liberalin neo’ sunu da benimseyelim,
    laikliğin en kralını da yerleştirelim.
    herşeyi muhafazakâr gözle irdeleyip inceleyelim,
    geleceği buna göre inşa edelim.🤗🇹🇷

  5. İçimizdeki Putin sevdalılarını anlamak kolay elbette. Çünkü onlar tek adam sevdalılar. Birileri batıya meydan okuyorum kisvesine bürünsün istiyorlar. O yüzden Çin’e ve Rusya’ya hayranlar. Batıya meydan okuyor bu ülkeler diye düşünüyorlar. Evet öyle ama bir de bu ülkelerin halklarını düşünün. Demokrasi yok, insan hakları yok, bağımsız kurumlar yok, özgürlük yok, sefalet var, yokluk var, yolsuzluk ve yoksulluk var hep. Çin milyonun üzerinde Uygur Türkünü esir kamplarında tutuyor, asimile etmek için yapmadığı işkence yok. Buna içimizdeki ulusalcı faşistler ses çıkarmayı bırakın aferin diyorlar. İktidar güya Türk dünyasının hamisi. Ses dahi çıkarmıyor yüzünü öbür tarafa çeviriyor hep. İsrail’e one minute diyenler Çin’e one second dahi diyemiyorlar. Bu gerçekleri ve iki yüzlülüğü göre göre sizin batı ve demokrasi karşıtlığınızın sebebini anlamak da çok kolay oluyor. Siz insanlık için bunu istemiyorsunuz.

    • İnsanlık için isteyenleri gördük Nagazaki de Hiroşima da , Auschwitz-Birkenau, Belzec, Chelmno, Majdanek, Treblinka ve Sobibor da görduk milyonlarca Yahudi katledilirken.
      sevdamız sadece VATANADIR. Asla uşak olmadık yardakçı olmadık ona buna Tapmadık.
      Futbol takımı tutar gibi ne parti nede adam tuttuk hep doğruların yanında olduk .bazıları gibi ruhumuzu satmadık kimseden korkmadık el etek öpmedik ,sadece Yüce yaradandan medet umduk gerisi fasa fiso .
      Demokrasiyi gördük sadece kendileri için istediklerini anladık . Evet yoksulluk var sefalet var
      ama satın alınmış liderler sayesinde batının sömürü düzeni ile.
      kabahat tabiki bu ülke insanında onları bertaraf etmediği için .Ama birgün bu düzende değişecek ayak sesleri duyulmaya başlandı.Pek yakındır her gecenin bir sabahı vardır.

      • Demokrasiyi onlar sizin için istemeyecekler elbette. Siz istiyor musunuz ona karar verin. Vermiş de görünüyorsunuz. Ama bizim adımıza konuşmayın. Bizim için tek yol demokrasi. İsteyen Şanghay’a yollanabilir, aya da.

  6. Rusya önce Kırım’ı işgal etti. Batı yeterince tavır koyamadı buna. Arkasından Putin, Ukrayna’nın bazı bölgelerini referandum ile böldü ve birkaç ay önce de kendine bağladı savaş sürerken. Bunlar olurken Ukrayna için tek seçenek kalmıştı, NATO’ya sığınmak. Çünkü Putin adım adım tüm Ukrayna’yı almak istiyordu. Buradan batı Ukrayna’yı kandırdı kışkırttı gibi sonuçlar çıkarmak aşırı Putin sevdalısı olmayı gerektiriyor. Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş. Ayrıca Ukrayna demokratik bir ülke olarak NATO’da yer almalıdır. İşgalcilere karşı tek savunma hattı burası. Bağımsız kalma şansınız yok. Aynı sebeple Finlandiya ve İsveç de NATO’ya girecek. Buna kimin karşı çıktığını unuttunuz galiba.

  7. Putin kameralar karşısında bir çocuğa sorar; “Rusya’nın sınırı nerede bitiyor ? “. Çocuk “Bering boğazından ABD ye kadar uzanır” der. Putin cevap verir ; “Rusya’nın sınırı yoktur”. Yani Putin ve onun gibi Rus milliyetçileri için Rusya’nın sınırları çizilmemiştir. Bunu bizim bir zamanlar söylenen vatan tarifine benzetebiliriz. ” Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan. Vatan müebbet bir ülkedir Turan”. Nizamı Alem ülküsünün bir benzeri gibi. Çarlık kurumu da öyledir. Ekim devrimi ile yıkılan Çarlık düzeni Stalin ile yeniden vücut bulmuştu. Sovyetlerin dağılmasından sonra da Putin ile Çarlık yeniden kuruldu.

  8. savaşlardan kaçınmanın bir yolu yok.
    dini disiplinde anlaşıldığına göre adem yaratıldığı zaman bir de işin içine halifelik girince melekler durumdan çok da memnun olmuyorlar ve ademi “dünyada kan dökecek olanlar” diye tanımlıyorlar.
    savaşlar çılgınlıktır ama beşerin yapısı budur; aceleci, hırslı, açgözlü ve kandökücüdür. daha kısa bir süre önce çok kanlı çok insan kaybı yaşanan dünya savaşları yaşandı, atom bombası kullanıldı, şehirler insanlarıyla beraber saniyeler içinde yok oldu,
    bir kazanım getirdi mi?
    rusya tehdit ediyor dünyayı. nükleer kullanırım bak diyor.
    benzer hikaye never ending story tadında devam ediyor işte beşeroğlu bir savaştan diğerine bir felaketten diğerine sürüklenip duruyor yazık ki.
    dünya devletleri coğrafyayı daralttı sadece, suriye gibi, ukrayna gibi küçük ülkeler üzerinde tepiniyorlar, terör örgütleri üzerinden savaşıyorlar akıllı olanları, aksi halde 100.000 asker harcanıverir kimin umurunda gencecik hayatlar. en son rusya çekilmeye başladı ama burası daha çok su pardon kan kaldırır, belki de işin daha çok başıdır belki yüzbinlerden değil, milyonlardan bahsedeceğizdir.
    ölecek insan/asker bulmak, yoksa ithal etmek zor değil zaten.
    fakir ülkelerde bir kaç yüz dolara istemediğin kadar var, müsülman coğrafyası, afrika, güney amerika ürettiği malı değil, insan gücünü ithal ediyor. cahillik,eğitimsizlik, adaletsiz paylaşım,yoksulluk, yolsuzluk terörist/paralı asker/adam ithal eden devletlerin ortak başlıkları değil mi?
    hz Muhammed sav, ümmetine iki emanet bıraktı; hz Kur’an ve Ehli Beyti.
    lakin hemen ardından 4 halife dönemi karmaşalarla geçti neredeyse hepsi öldürüldü ve ardından kerbela yaşandı ehli beyti katledildi.
    kim katletti? dış güçler mi?
    müslümanların en büyük düşmanı müslüman kılıklılardır, cehalet, yolsuzluk ve yoksulluğa mahkum eden, müslümanın emanet ettiği parasına, malına, mülküne ihanet edenlerdir.
    rus tarihini çok sevdiğim rus klasikleri nedeniyle biraz bilirim, çok çekmiş bir halkta ruslardır, savaşta ölmek dert değil, uğrunda ölmek için vatan değer bir amaçtır ama
    acı olan yöneticilerin hırslarının sonucu olan değmeyecek savaşlardır. haklı olmayan savaş cinayettir,
    tam da burada vatanını, milletini hayatları pahasına korumak için savaşan, haklı bir savaşın
    kurtuluş savaşının kahramanı mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere gelmiş geçmiş tüm şehitlerimize Yüce Allahtan rahmet dilerim.

  9. Bu savaşın tabii ki konuşulacak, tartışılacak başka başka yönleri de var ; her şeyden önce bu savaşın gerekçelerine Putin’den başka inanan yoktur !
    Bu adam sırf büyüklük kompleksiyle ve eski imparatorluk hayalleriyle bu savaşı başlatmıştır , ileri sürdüğü gerekçelerin gerçeklerle , akılla , mantıkla hiç bir ilgisi yoktur !
    Rusya ; 17 milyon km.karelik uçsuz bucaksız topraklara sahiptir , Doğu Avrupa’nın bir kısmı ve Asya’nın yarıdan çoğu yani dünyanın sekizde biri bunlara aittir .
    Silahlarda ne kadar büyük gelişmeler olursa olsun nihayet onu kullanan insandır , askerdir ; savaşın gerçekten gerekli olduğuna inanmayan askerin ise o silahı etkili kullanması pek düşünülemez ve tabii ki o da nihayet can taşıyor , niye ölsün , niye sakat kalsın !
    Öte yanda Putin’in artık yavaş yavaş ayaklarının yere basmaya başladığı anlaşılıyor , bu güne kadar üç bölgeyi terketmek zorunda kaldı , durum iyi değil .
    Avrupa bu savaşta , başlangıç aşamasında Putin’le temas kurarak yapıcı davranmaya çalıştı, savaşı önlemek için bence üzerine düşeni yaptı ama ABD domuzu için aynı şeyi söylemek mümkün değildir , onlar adeta yangına körükle gittiler , ölecek insanlar, yıkılacak şehirler pek umurunda olmadı !
    Netice olarak Putin artık gerçeği gördü ,şimdi daha rahat bir şekilde bu savaştan vazgeçmesi mümkün olabilir ; bana göre bu zırdeliye onurlu bir çıkış sağlanması gerekiyor , bunu yapacak olan da bence ABD başkanıdır , daha önce de dile getirdiğim gibi Biden ,Putin’i insanlık adına ziyaret etse , biraz gönlünü okşasa ne kaybeder , bu hala mümkündür !

    • Bu savaşın sorumlusu tek başına Rusya ve Putin değil. Her ülke kendini güvende tutmak ister. ABD nin ne işi vardı Irakta Suriye de bunun cevabını verebiliyormuyuz. Hayır
      Sovyetler birliği dağılırken BATI ile anlaşma yapıldı : Eski varşova paktı üyelerinin Natoya alınmaması ve Rusyaya Sınır olunmaması için oysa Batı ne yaptı ? Hemen hemen hepsini Natoya aldı.Dolayısıyla Rusya ya sınır oldular Enson Ukrayna için bu şart hatırlatıldı .Batı ise Ukraynaya hem Nato hem de AB üyeliği sözünü verdi. Rusya doğal olarak içgüdüsel kendini koruma moduna aldı. Rusyanın çözümünün doğru olduğunu asla kabul etmiyorum. Aynı şey Yunanistan ve bizim içinde uygulanmıyor mu . Sorarım yunanistan Batıyı arkasına alarak Girit te karasularını 12 mile çıkarsa biz ne yapacağız. Batının azgın vahşi, ihtirasları uğruna ülkeler birbirleriyle kapışıp can ve mal kaybediyorlar. Rusyayı yerden yere vuracağımıza başta ABD olmak üzere Batıya yaptığının yanlış olduğunu anlatmalıyız ama öyle ama böyle.
      Rusya ukraynayı tarumar etti peki ABD Irakta ne yaptı , Suriyede ne işi var Afganistanda ne işi vardı .Bunları neden sorgulamıyoruz. Onlar demokrasi , insan hakları kisvesi altında dünyayı yaşanmaz hale getirdiler . Asıl bizim bu haksızlığa karşı çıkmamız gerekmez mi .

  10. DUGİN DE SATTI
    Putin’in Herson bozgunundan sonra akıl hocası Dugin çılgına dönerek “Putin’in kendisine güvenen milliyetçilerin güvenlerini baltaladığı”nı açıklamış.
    Dugin aracına yerleştirilip patlatılan ve bu araçta bulunan kızının hayatını kaybettiği bombalı saldırı sonucu “hedefin kendisi olmadığı” nı açıklamıştı.
    Herkes hedefin kendisi olduğunu düşünürken.
    Kendisine ait araca o gün tesadüfen kızının bindiği düşünülürken.
    Bu durumda makul şüpheli kendisi olamaz mı?
    Kendisinin “ne kadar önemli biri” olduğu mesajı vermek için böyle bir “projeye” imza atmış olamaz mı?
    Bu tür kişiler kendileri için, değil en yakınlarını tüm Dünyayı yok etmekte zerre tereddüt etmezler.
    Dugin Putin’i davetiye usulü ihale ile satmış.
    Bakalım başka kimleri satacak?
    Ülkemizde de bir projenin mimarı olarak anılıyordu.

  11. üçlü sacayağı gibi. birbirinin payandası.
    “Rusya neden bir başka ülkenin toprağında?” şeklinde sorarsan soruyu,
    “batılı binlerce km uzaktalar, ne işleri var ortadoğuda, Mezopotamya da, basrada… ” diye sormaya başladığın güne kadar!!!
    -insanlar ölmeye devam edecek!
    -yerinaltındakide üstündekide bunlar tarafından hüpletilmeye devam edecek!!!
    -sana bir yandan silah satarken, seni üç öldürdüm beş yokettim ile oyalamaya devam edecek!
    -öbür yandan boruları döşeyecek, sen havaya bakarken bütün benliğini işgal edexekler!!!
    -bu arada sıkıldın mı!, bir lgbt bombası sallayacaklar arada sırada!..
    -hoşuna gitmedimi!, benim yeşilleri kullanmanın bedeli al sana Enflasyon al sana kur al sana faiz evir çevir oyalan!!!…..
    BİR uyarı:
    yüzlerce yıldır savaş tecrübe eden batı,
    haçlı savaşları adıyla doğuyu talan eden,
    dünya svaşları yaşayan binlerce insanın ölmesini seyreden batı,
    japonlarla atom bombalarıyla savaş oyunları deneyen, rusyayla soğuk savaş yapıp oyalayan batı, kudüsü aldım diye bin yıldır hayal kuran doğu karşısında kaç sıfır önde acaba?

    • Avrupa’ya giden borular nerden geçiyor? Ukrayna dan. Kırım Karadeniz’de bir kale burcu.
      bunları sağ cebimize koyalım.🤔
      Georgia Ermenistan kırım derken, birde canal İstanbul çıkmadımı ortaya?
      arkasından montrö boğazlar… derken biz aslında..!… ile başladı cümleler vee…
      potinin gemileri geçerken boğazdan,
      başladı çalmaya savaş tamtamları.!.
      birisi gemini kontrol ederim dedi,
      öbürü geminin üstünde füzeli poz verdi!
      unuttuk mu hemen😯!!!
      bunu da sol cebimize koyalım🤔.
      önümüzde akdenizin doğusu, batımızda yunanın oyunu!😯😟😲.,
      =eşittir iki piskevit arası bidonin lokumuu….!
      afiyet olsun yiyenlere.🤗
      biz yemedik!🇹🇷

  12. Sayın Koru ,
    Yapılan Bia araştırmaya göre gündelik hayatta insan davranışlarının % 90 ı irrasyonel temellere dayanıyormuş. Bu durum zirvelerde ki insanlar için de geçerli . Bundan dolayı Adolf Hitler in, Rusya ya neden sefer açtığı konusu gündeme gelince hırs gözü bürüyünce akıl bir tarafa kayar gider dediği rivayet edilir.
    Diğer taraftan her liderlik yapanın etrafında yer alanların fikirleri de o liderleri etkiler. Siz aile ortamında aile üyelerinin fikirlerine kapılarak bir şeyler yapmış ve pişman olmuşsanız bunu daha iyi anlarsınız. İş hayatında çalışanların fikirlerine uyarak aldığım bazı kararlar sebebiyle bunu bizzat yaşadım.
    Allah ın düzeni böyle ! Belki de bu durum bizim icimizden de bazılarının Suriye meselesinde karşımıza duran Rusya yı gözardı ederek Esed i ekarte etmemiz gerektiğini söyleyecek bazılarının ortaya çıkmasına vesile olacak.

    • insanlar başarılı olunca fikirleri kendilerine malederler,
      başarısız olunca da başkalarına. Bu Allahın düzeninden çok kişinin kıvırmasıdır.
      lider karardan sorumludur, sonuçtan mesuldür.
      soracak doğru kişiyi bulsun, uyulacak doğru kararı seçsin.
      aile reisi, şirket sahibi, ülke lideri farketmez.
      maddi ve manevi düzlemde hesap verecek odur.
      harcı değilse baştan topa girmesin, sorumluluk almasın.

      • Kendileri, bir oy CHP’ye, bir oy HDP’ye diye kampanya yapar. HDP’nin desteğiyle İstanbul ve Ankara seçimlerini kazanır. Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa HDP destekleyecek diye haberler yaparlar. Kılıçdaroğlu, HDP heyetini CHP Genel Merkezi’nde kabul eder. Gürsel Tekin, “HDP’ye bakanlık verilebilir” der, sorun yok. Ama anayasa değişikliği için HDP’yi ziyareti siyasi polemik konusu yapmaya çalışırlar.

        • çok ta haklılar,
          sonuçta farklı konuşup farklı davrananları siyasi polemik konusu yapmakta ben bir sakınca görmüyorum.
          efendim chp kampanya yapmış, destek haber etmişte akp boş mu durmuş?
          öcalangiller televizyona çıkarılıp oy istenmemiş miydi?
          seçim meydanlarında mektupları okunmuştu kimse sesini çıkarmamıştı,
          Şirvan efendiyle İmamoğlu mu düet yaptı?
          balık hafızanız mı var?
          yoksa net görme sorunu mu yaşıyorsunuz?
          geçiniz muzaffer bey,
          bu yorumlar çoktan eskidi, anlamını çoktan yitirdi. uyanında balığa gidelim.

    • Ahmet bey, çalışanlarınızın aklıyla yanlış sonuç elde etmeniz sizde nasıl bir tecrübeye dönüştü. Bir daha çalışanların tavsiyelerine kulak vermeme gibi mi yoksa başka bir ders mi çıkardınız. Herkes buna benzer deneyim yaşamıştır. Yeni iş kuran gençlere ne tavsiye edersiniz?

  13. “Gökten yağdırılan bombalar ve karadan yürütülen tanklarla tarihi eserler de dahil kentlerin uğradığı tahribatı da düşünün…”
    O KADAR DA DEĞİL, ORTODOKS KİLİSESİNE VE KÜLTÜRÜNE AİT TARİHİ ESERLER İÇİN EVET AMA KATOLİK KİLİSESİNİN EMLAKINA, TARİHİ ESERLERİNE BİR ZARAR GELMESİN DİYE DAHA SAVAŞIN İLK GÜNLERİNDE LVİV’TEKİ KATEDRALLER/KİLİSELER KORUMAYA ALINDI, AVLULARINDAKİ AZİZ HEYKELLERİ DAHİ TEK TEK ELYAFLA BATTANİYELERLE ÖZENE BEZENE SARIP SARMALANDI, ZATEN RUSLAR DA BURADA ÖYLE YOĞUN BİR BOMBARDIMAN DA YAPMADI, DAHA ZİYADE MOSKOWA KİLİSESİNDEN AYRILIP BAĞIMSIZLIK İLAN EDEN UKRAYNA KİLİSESİNİN İBADETHANELERİNİ VURDULAR, EH O KADAR KUSUR KARDİNAL KIZINDA DA OLUR…

  14. Modern savaş hukuku terimi için kaynaklar 1864 yılını gösterirken, İslam toplumu Kuran’ın irşadı ile savaşa ait hukuk, kaide ve kuralları 1400 yıl önce derk etmiş ve uygulamıştır. İlgili konu İslam Ansiklopedisinde “İslam’a göre savaş, yayılmacılık güdüsüyle çıkar sağlama ve sömürme amacına değil dine ve inananlara yönelik düşmanca girişimleri bertaraf etme, barış için gerekli ortamın oluşmasını sağlama, bu ortamı bozanlara engel olma, gerekirse cezalandırma ve sonuçta temel hak ve özgürlükleri güvence altına alma amacına yöneliktir (Enfal/39, 47, 56-57, 61; Kasas/77, 83).” Ve Resul-ü Ekrem (ASM), ganimet elde etme veya kahramanlık duygularını tatmin etme ya da şöhrete ulaşma kaygısıyla yapılan savaşları yererken (Müsned, IV, 402; Buhari, “Cihad”, 15; Müslim, “İmare”, 149) aynı zamanda savaş fikrinin hangi zemine oturması gerektiğine işaret etmiştir. Hal böyle olunca dünyada savaşa ait her teşebbüs bizim açımızdan meşruiyet ve İslami savaş kaidelerine göre insaf ve merhamet ile değerlendirilir. Müslüman, mazlumların zalimlere karşı sebat etmelerine ve savaşa hep hakkaniyet zaviyesinden bakar. Çıkmış veya çıkacak savaşlara menfaat penceresinden asla bakamaz, tarafgir olamaz, zalimin tahribatını alkışlamak ile zalimin zulmüne şerik olamaz ancak bir meselede ilahi kader çizgisinin verdiği mühim bir ölçü ile savaşların sonuçlarına bakar ve bakmalıdır. Yani “Eğer Allah bazı insanları diğerleriyle savmasaydı manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın ismi çokça anılan mescidler yıkılır giderdi” Hac/40. Modern dünyanın savaş ve barış, mağlubiyet ve galibiyet, zalimlik ve mazlumluk deneyimi ve siyasi dirayeti ile görüp görebileceği asrın lideri, tarihe yalancı pehlivan tefrikaları değil gerçek bir insani doktrin bırakan, Bosnanın göz aydınlığı, İslami ve insani modern zamanlar manifestosunun sahibi, ümmetin berzahtaki süruru ve gururu olan merhum Aliya İzzetbegoviç’in söylediği gibi “Savaş, ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir!” Teemmel

  15. Sn Koru savaşın baş suçlusu olarak Rusya dir dogru ancak bu savaşın çıkması için Rusya’yı tahrik eden ve halen barışı engelleyen BATİ dan hiç bahsetmedıniz.Ukrayna ya NATO ya girmeme anlaşmasını ihlal ederek öňa söz veren ancak bunu gerceklestirmeyen bati bu tahrikleri yapmasaydi belki bu savaş olmayacaktı.Ayni tahrikleri bugün yunanistan da uygulayan belki ileride bizi de bir savaşın içine çekecek BÂTİ tüm bu vahsetlerin sorumlusudur.
    Bunu unutmayalim

  16. Savaşlar çılgınlık değil en vahşi , en kanlı bir cinayettir ; bunu , ömrünün 10 yılı cephelerde geçen Atatürk de
    bizzat yaşamış ve görmüş olarak ifade ermiştir.
    Insanlık tarihi boyunca yapılan savaşlarda bu güne kadar 7 milyar insan hayatını kaybetmiştir .
    Eskiden sadece cephelerde ve askerler arasında yapılan savaş, gelişen silahlar nedeniyle artık bütün ülkeyi sarmaktadır ve haliyle askerden çok siviller hayatını kaybetmektedir.
    Bunun en tipik ve aynı zamanda dünyanın en kanlı savaşı olan son iki dünya savaşıdır.
    Bu iki dünya savaşını bizzat içinde yaşayan Avrupa bundan ders çıkarmış ve elele vererek barış içinde yaşama yolunu seçmiştir.
    Ama yine bu iki dünya savaşını bizzat yaşayan ve en ağır kayıplar veren Rusya ise hala aklını başına toplayamamistir !
    Allah tez elden aklını başına getirsin , başka ne diyelim !

    • Güç zehirlenmesine uğrayan ‘zorba’ devletler, 1919’un ve onu takip eden 1945’in zaman tünellerinde kalmışlar ki, bugün yine aynı teraneleri çalıyorlar.
      Birinci ve İkinci Büyük Savaşların sonlarındaki kurt taksiminden doymayan açgözlüler, bir Üçüncü Büyük Savaş’ın fitili ateşlemek için adeta yarışıyorlar.
      Orta-Doğu’nun yeniden parçalanıp ufalanması için, Türkiye’yi saf dışı etmek gerekiyordu. Bunun için de, Türkiye’yi; üst üste darbelerle içeriden, o olmadığı takdirde, güney sınırından kuşatılarak dışarıdan gelecek darbelerle parçalayıp bertaraf etmek istiyorlar.
      Yeni Türkiye, savunmasını taarruzla yapınca ve bundan böyle de yapmaya devam edeceğini açıklayınca, kurt oyunu bozuldu.
      ABD, terör örgütlerine yığdığı silah ve mühimmatla; Fırat’ın doğusunda ayak sürüyor ama nereye kadar?
      Türkiye, kararlı tutumuyla Fırat’ın batısında yaptığını, doğusunda da yapacağını ısrarla dillendiriyor: ‘Bir gece ansızın gelebiliriz!’

      • Türkiye ABD ile kağıt üzerinde müttefik. Ama anlaşılıyor ki aslında düşmanlar sizin söylediğinize göre. Bu anlamlı taraflaşma mı tartışılır. İktidar bu ikiyüzlü tutumu uzun süre sürdüremez elbette. Çoğu batı ve demokratik kurumlardan da dışlanıyor bu sebeple. Taarruz politikalarının başarılı olması da ekonomisi ve kaynakları zayıf bir ülke için imkansız elbette. Bu macera önümüzdeki seçimde bitirilecek zannederim, çünkü sürdürülebilir değil. Bunu görmek de çok zor değil. Halk yaşayarak görüyor nasıl fakirleştiğini ve boş laflarla karın doymadığını.

Yoruma kapalı.