Sakince düşünürsek: İktidarın önünde zorlu bir dönemeç var…

22
Reklam

İktidar cephesinin geleceğe dönük siyasi hesaplarının iki nirengi noktası var: Biri HDP’nin seçime tek başına ve yüzde 10 barajına takılmasını getirecek ağır yaralarla girmesini veya kapatılmasını sağlamak… Diğeri de, ittifakı mümkünse İYİ Parti ve Saadet Partisi ile -veya hiç değilse biriyle- zenginleştirmek…

Takdir etmek gerekiyor; hiç kuşkusuz sağlam bir akıl yürütmeye dayanıyor bu hesap…

Baraja takılması veya kapatılması son seçimlerde çıkarmakta olduğu 60 ila 80 kadar milletvekilinden HDP’yi mahrum edecek, o milletvekillerinden önemli bir miktarını AK Parti’nin kazanmasını getirecek…

İYİ Parti ile Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılması ise, ‘yüzde 50+1’ şartının yerine getirilerek sandıktan yeniden iktidar olarak çıkılmasını garantiye alabilecek… 

Olaylar bu hesaba uygun geliştiği takdirde, AK Parti iktidarda Tayyip Erdoğan da cumhurbaşkanlığında bir dönem daha kalabilecek demektir…

Korona aşısı ve siyasette yan etkiler

Politikada bu tür hesaplar yapılması doğaldır.

Doğaldır, ancak bu tür ince hesapları hayata geçirmek için gösterilen çabaların yan etkilerinin olması da kaçınılmaz.

Reklam

Korona günlerini sona erdirmesi umulan aşı konusu gündemin bir başka acil konusu. Salgından kurtulmak için üretilen aşılar birkaç aşamalı denetime tabi tutulduktan sonra ilgili kurumlardan onay alınarak kişilere uygulanıyor. Denetimde, aşının koronadan korunsun diye aşılanan insanlar üzerinde farklı yan etkilerinin bulunmamasına önem veriliyor. Koronadan kurtulurken o yan etki sonucu ölümle karşılaşılmaması hedefleniyor.

Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de alınan kararların yan etkileri olabiliyor. Bunun en çarpıcı örneği, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla benimsenen parlamenter sistemin Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamaya hazırlanılan günümüzde ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ ile değiştirilmesi sonrasında yaşananlardır.

Yeni sistemle yetkilerin merkezileşmesi sağlandı, daha kolay ve çabuk kararlar alınabiliyor. Cumhurbaşkanı seçilmeyi başaran kişi, anayasa değişikliğiyle kendisine sağlanan yetkileri kullanarak istediği kişiyi bakan yapabiliyor, üniversitelere, Yargıtay’a, Anayasa Mahkemesi’ne istediği kişilerin üye olabilmesini doğrudan sağlayabiliyor. Merkez Bankası’nın başkanını istediğinde değiştirebiliyor.

Aynı zamanda içinden seçildiği partinin genel başkanlığını da üstlenebildiği için, cumhurbaşkanı konumunu kullanarak rakipleriyle dişe diş mücadelede ön safta yer alabiliyor. Cumhurbaşkanı sıfatı bulunduğundan, parti genel başkanı olarak kendisine yönelebilecek aşırı tepkiler ağır mahkumiyet getirebilecek hakaret davalarına sebep olabiliyor.

Yukarıdaki özette yer alan her cümle günümüzde iktidar ile muhalefet arasında çatışmaların ana konusunu teşkil ediyor. Ayrıca, ülkenin içinde yer aldığı uluslararası ittifakların öteki üyelerinden tepkiler gelmesine de yol açabiliyor. Vatandaşları en yakından ilgilendiren ekonomiye dönük uygulamalarda sıkıntılar doğmasını getirebiliyor.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kabulünden sonraki Türkiye ile önceki Türkiye arasında her konuda yapılacak mukayeseler yeni sistemin sakıncalı sonuçlar doğurduğunu sergileyecektir.

Ekonomide yaşanan sıkıntıların bile kaynağı yeni sistemdir.

Bir çok ülkeyle aranın bozulmasının altında da yeni sistemin yan etkilerini görmek mümkün.

Reklam

ABD ile mukayese ne gösteriyor

Türkiye’ye yeni sistemi ithal ederken başkanlık sistemini benimsemiş bazı ülkelerin reklam unsuru olarak kullanıldığını herhalde hatırlarız. Ancak ne zaman bir başka başkanlık sistemi ülkesi olan ABD ile mukayeseye kalkışılsa, laf bunu yapanın ağzına tıkılıyor.

En taze örneğe bakalım.

Donald Trump’ın dört yıl süren başkanlığı döneminde çok ağır saldırılara muhatap olduğunu ABD’yi uzaktan da olsa izleyen herkes biliyor. Basında, ekranlarda, sosyal medyada ağza alındığında yüz kızartan her türlü sıfat Trump hakkında kullanıldı. 100’ün üzerinde psikiyatristin imzasıyla akıl sağlığı bile sorgulandı.

Peki bu yüzden kaç kişi hakkında dava açıldı, kaç kişi bu yüzden mahkum oldu? 

Hiç kimse. [Bizde son hesapla son dört yılda 63 binden fazla cumhurbaşkanına hakaret davası açıldı.]   

Amerikan siyasi tarihinin en talihsiz günlerine tanık olunan 6 Ocak darbe girişimi sonrasında da yargı günlük siyasi kaygılardan kendisini mesafeli tutmayı başardı.

Yeni başkan anayasal yetkilerini kullanıp seçimde kaybeden başkan döneminde alınmış kararları iptal edebiliyor, ancak bunu yaparken bir gözünü Kongre’den diğerini de yargıdan ayıramıyor. Bakanlarını, yüksek bürokratları Senato’nun onaylaması gerekiyor çünkü; aldığı her karar yargının denetim alanına giriyor.

Medya da, ‘dördüncü kuvvet’ olarak, Trump üzerinde kullandığı eleştiri hakkını, cicim haftaları geçtiğinde Biden’i eleştirmek üzere kullanmaya hazır bekliyor.

Sözün kısası şu: Türkiye sistem değişikliğine gitmekle iktidarı destek aramaya zorladı; ‘yüzde 50+1’ şartı yüzünden iktidar ince hesaplarla hareket etmek zorunda. Bu da cepheleşmeyi keskinleştiriyor ve toplumu gerginleştiriyor. İktidarın aklı hep bir dahaki seçimde; sandıktan yeniden başarıyla çıkmak derdi yanlışlara sürüklüyor.

Oysa, eski sistemde iktidar olabilmek için -2002 seçiminde AK Parti’nin yararlandığı gibi- yüzde 36 oy yetebiliyordu; şimdi ise, ‘yüzde 50+1’ şartı yüzünden MHP’ye, Saadet Partisi ile İYİ Parti’ye muhtaç, köklü bir sorunun çözümünde yanına alabileceği HDP’yi sistem dışına itmesi gerekiyor.

Zor dönemeç

İYİ Parti ile Saadet Partisi, içinde yer aldıkları Millet İttifakı’nı terk eder, Cumhur İttifakı saflarına katılırlar mı?

Her iki partinin genel başkanları bu soruya olumlu cevap vermek için tek bir şart ileri sürüyor: Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden vazgeçilip yeniden parlamenter sisteme geçilmesi…

AK Parti, kolay karar alma uğruna, kendi eliyle kendisini zora düşürüp yan etkilere açık hale getirerek öngörülemeyen sorunlara düçar etmiş yeni sistemden vazgeçer mi?  

Vazgeçebilirse pek çok sorun kendiliğinden çözülebilir.

Tabii öyle bir geri dönüş AK Parti dışında yeni bir iktidara kapı da aralayabilir.

Yeni sistemle ve yanına çekmeyi beklediği partiler karşı ittifakta kalır, HDP de aynı ittifakta veya ayrı olarak girdiği seçimde yüzde 10 barajını aşarsa, gidilecek ilk seçimde kaybedebilir AK Parti. 

Eski sisteme dönmeyi kabul eder ve seçime öyle gidildiği takdirde yeterli oyu alamazsa AK Parti iktidarı yine kaybedebilir.

Hep ‘kazan-kazan’a alıştığı için ilk kez önüne çıkan ‘kaybet-kaybet’ ihtimalleri yüzünden zor bir dönemeçte AK Parti.

ΩΩΩΩ

Reklam

22 YORUMLAR

  1. ”imamoğlu seçimde mühürsüz oyları saydırmıştır, seçimi çalmıştır. zaten imam yoktur ailesinde, soyadı şüphelidir. barajlardaki suları içmiş koca şehri susuz bırakmıştır. bu covid 19’u dünyaya o yaymış olabilir, ben şüpheleniyorum. geceleri halk ekmek araçlarının lastiklerini kesmiş, böylece halkımıza ekmek gitmemiştir. pazar günü kapalı dükkanların resmini çekip ‘esnaf zorda’ diye yalan haber yaptıran hep o’dur. zaten CeHaPE zihniyeti artık başımızdan gitmeli, iktidarı ehil ellere bırakmalıdır” karar gazetesinde bir okuyucu yorumu

  2. Bizim halkımız balık hafızalı değildir.
    Bütün siyasi partilerin yöneticilerin her yaptığını söylediğini asla unutmaz.
    Örneğin ben 1983 seçilerinde söylelenler hala hafızamda.
    Özellikle son beş on yıl öncesi söylemler daha net bir şekilde hatırlayabiliyorum.
    Ama bizim siyasilerimiz bir olayı başka bir olayla örttüğünü zannediyor ama yanılıyorlar. Söylenen her söz suratlarına sandık da öyle bir çarpılıyorlar ki…
    Bu suratına sandıksa çarpma işi önümüzdeki ilk seçimde öyle bir çarpılacak ki bazı siyasi partiler siyaset çöplüğünde yerini alacak bazıları da koltuğunu terk etmek zorunda kalacak.
    Bu nasıl olacak dün başka bugün başka konuşanlar. var olan bir şeye yok diyenler siyasi açıdan sonu hüsran olacaklar.

    • Dediğinin tam tersini söyleme süresi yakında saniye mertebesine inecek olanları deli gibi alkışlayanları, Allah’ın Yunus aleyhisselamı kurtarmaya vesile kıldığı canlı tarifesine benzetmek, bu canlıları tahkirdir.

  3. Koalisyonlardan kurtaracaklardı güya, artık koalisyonların esiri oldular. Perinçek gibi 1000 de bir bile olmayan bir parti hükmediyor idareye. Bu rezaleti de sattılar millete, uçuyoruz kaçıyoruz yalanlarıyla.

    Koalisyon hesapları bir yana ülkeyi getirdikleri hale bakın. Yüksek enflasyon ve kur, bozuk ekonomi, iç dış borç sarmalı, tam takır borçlu hazine, vatandaştan IBAN ile yardım isteme, işsizlik, kadın cinayetleri, ülkenin yerlerde sürünen itibarı, iş dış düşmanlar, hukukun ve adaletin tamamen ortadan kaldırılması, medyaya baskı, durmadan inşa edilen hapishaneler ve saraylar, israf ve saltanat sürmeler, millete sürekli yalan söylemeler, huzursuzluk ve mutsuzluk kısaca. Bu kadar rezalete rağmen hala orada oturmaları ve istifa etmemeleri.

    Demokrasiler idarenin değişmesini gerektiriyor. AKP-MHP artık milletin sırtından inmeli ve başka bir yönetim denenmelidir. Bu da milletin iradesiyle olmalıdır. Gelsin sandık artık. Daha fazla zarara milletin tahammülü kalmadı. İktidar zaten kaybetti yerel seçimlerde. O zamandan bu zamana herşey daha kötüye gitti. Tekrar tekrar denemenin anlamı yok. Yolun sonu geldi. Pili bitti bu koalisyonun. AKP-MHP artık çekilmesini bilmeli. Muhalefet de bunlara yüz vermeyi bırakmalı. Görüşmeleri bile abes. Bu kadar koltuk sevdalı görünmek kimseye prestij kazandırmaz. Herkes görüyor oynanan oyunları. Kapalı kapı arkasında oy ve koltuk hesaplarını. Biraz da milleti düşünün. Hiç bir vaat edeceği bir şey kalmadı bu yolsuzların, huzursuzluktan, fakirlikten ve borçtan başka. Onlara payanda olmaya hazırsanız vay halinize. Ne asilliğiniz kalır ne Türklüğünüz.

  4. Dört kafadar ve bir o kadar haylaz öğrenci, o günkü matematik yazılısından kaçmaya karar verirler . Yazılı bittikten sonra okula varırlar ve doğruca öğretmenin karşısına çıkarak yana yakıla ve gayet üzgün ! bir şekilde mazeretlerini anlatırlar ,
    – Hocam çok çok özür dileriz , imtihana maalesef yetişemedik ! Biliyorsunuz bizim mahallemiz oldukça sapa ve uzak bir yerdedir, belediye otobüsünden başka araç çalışmıyor ; bu gün de onun lastiğinin patlayacağı tuttu ! O yüzden geç kaldık !
    Öğretmen gayet sakin bir şekilde ,
    – Geçmiş olsun , yapacak bir şey yok ! Haftaya aynı gün aynı saatte telafi ederiz , tamam mı!
    Öğrenciler oynadıkları oyunun tutmasından memnun bir şekilde teşekkür ederek ayrılırlar.
    Haftaya aynı gün aynı saatte imtihan için hazır bulunan öğrencileri ; öğretmen , sınıfa almış ve her birini sınıfın bir köşesine oturtmuş . Öğretmen beş soru sorar ; ilk dört soru oldukça kolaydır ve 10 ar puanlıktır , sonuncu soru ise 60 puanlıktır ve şöyledir,
    – Geçen hafta otobüsün hangi lastiği patlamıştı !
    ”Etme bulma dünyası ” diye boşuna dememişler !
    Herkese selamlar iyi günler

  5. Iyi partiyle anlasmis olsa bile iyo parti seçmeninin hepsi hemen o ittifaka mi donucek.Yoneticileri de bunlari dusunuyo olsa gerek

  6. HDP kapatılacak. AYM af kanununun kapsamını genişletecek. Demirtaş ve Kavala serbest bıraktırılacak. HDP nin Tüm oyları blok halinde CHP ye geçecek. Parlamenter sisteme AYM darbesiyle dönülecek. Erdoğan AKP genel başkanlığını bırakacak. Saadet ve İP son ana kadar Erdoğan ile hareket ediyor izlenimi verecek. Ama İP, AKP nin ipini çekecek. Bu yıl siyaset çok hareketli olacak

  7. Türkiye başkanlık sistemini gözden geçirmelidir. Aksayan yanları onarılmalıdır.Parlamenter Sistemi en kötü örnekleriyle Türkiye’de yaşandı..Her on yılda darbeler eski sistemde yaşandı.Eski sistemde başbakan partili ama tüm Türkiye’nin başbakanı oldu.Yeni sistemin Cumhurbaşkanı eski sistemin başbakanı ile karşılaştırılmalıdır.Yeni sistemin başkanı eski sistemin cumhurbaşkanı ile karşılaştırılması doğru değil.Eski sistemin Cumhurbaşkanı seçimi Mecliste seçilemediği için darbe oldu,sonra yeni sisteme giden yolu açan 367 dayatması sonucu cumhurbaşkanı seçimi referandumla milletin seçmesi kararlaştırıldı.Nihayet 15 temmuz darbe girişimi sonucu yeni sisteme geçildi.

  8. saadet partisi chp nin kuyruğu, hdp nin vagonuydu hani.
    iyi parti de proje değil miydi?
    dış güçlerin projesiydi hani…
    hdp nin vagonuyla, dış güçlerin projesiyle ittifak peşindeler bu durumda öyleyse.
    ittifaka katılırlarsa pek rahatsız olmayacaklar onların vagonluğundan, projeliğinden anladığım kadarıyla…

    akp tek başına bir daha iktidar olamaz öngörüm devam ediyor.
    erdoğanın tekrar seçilmesinin de zor olduğunu düşünüyorum, ancak geniş bir ittifak kurarsa ağır bir yenilgi almayabilir ama her durumda gidecektir.
    halkta ciddi bir muhalefet var. çarşıda pazarda hiç karşılaşmadığım sertlikte tavırlar görüyorum. ben aslında akp den kurtulmanın bir yolu olarak yumuşak bir geçiş için ittifaklara karşı değilim ancak partiler anlaşsa bile tabanlarını taşıyacaklarını sanmıyorum. o nedenle saadet için çok emin olamasam da seçmeni ikna edilebilir belki ama iyi parti için olumlu düşünmek zor. seçmeni iyi okumuş, milliyetçi, aydın bir kitle. seçime kadar büyük bir hata yapmazlarsa ciddi bir sıçrama da yapabilir.
    hdp ye gelince,
    kapatılmasını doğru bulmadığını çok açık bir şekilde ifade etmesine rağmen kapatılmaya çalışılırsa akp nin ciddi bir prestij kaybı yaşayacağı kesin. devleti küçük ortak yönetiyor iddiaları hayli güç kazanmış olacak. kapatmasa belki içten içe mhp ile ciddi sorun yaşayabilir. bu zamanda parti kapatmanın sonuçları çok parlak olmaz diye düşünüyorum, ciddi bir oy chp ye hatta gelecek ve devaya gidebilir.
    öte yandan bakarsınız akp oy için hdp ile de anlaşır.
    pkk öcalangiller demektir, onları devlet televizyonlarına davet edenler onlar üzerinden oy isteyenler hdp yi de pekala ittifaka davet edebilirler hdp yi yanlarında görmek isteyebilirler.
    kendi seçmeninin büyük kısmı öcalangillerin tvlere çıkmasını yutkunarak da olsa sindirmişti bunu da sindirir mi?
    bence sindirirler.
    anlaşırlarsa siz şaşırır mısınız bu duruma?
    ben şaşırmam…

  9. Ben Kanada’ya ilk geldiğimde, Kanada Hükúmeti Dini guruplar ve değişik irklara dernek veya camaatlar kurmaları için para yardím ederek teşvik ediyordu! Halendahada devam ediyor.

    O zamanlar neden teşvik ettiklerine şaşıriyordum. Bu şaşkínlíğím 2011’e kadar devam ettimişti.

    2011’de Türkiyede seçim döneminde 3 ay kalínca anladım!
    Anlamamın nedeni! Türkiyede 2004 – 2011 arası mantar gibi Tarikatlar, ve cemaatler töremiş olmaları’idi.
    .
    Hemen hemen hepsi Televiziyonlarda, mahalelerde kapı kapı dolaşıp Erdoğan’ın reklamını yapiyordular.
    O zaman Bende AKP yi destekliyordum.
    (Allaha şükrler olsun! O zaman, Türkiyeye 1 gün geç gitmem nedeni ile oy kullanama’mıştım.)
    Yalnız tarıkatlara kızmama ve karşı olmama rağmen onların Erdoğan içın canla başla çalışmaları hoşuma gidiyordu.

    O seçimlerden Erdoğan’ın zaferle çıktığına şahit olunca, o zaman Kanada’nın Guruplar ve derneklere
    maddi destek veremesi, ABD’de değişık yöntem uyguliyarak maddi destek yerine bazı vergi veya indirim gibi imkanlar sağliyarak Teşvik etmelerinın nedrnlerini daha iyi anlamış oldum!
    Öyle yaptıkları için 72 buçuk milleti bir arada kontrol altında tutmayı başara’biliyorlar.
    Başkanlar, Hocalar Tarikat şehleri cemaat liderleri Rahipler Hahamlar vb vb bu gibi liderlerden bazılarının Yalancı, ve sahtekar olmaları’de siyasetciler ın işine geliyor, çünkü onları baskı altında tutarak istediklerini yaptırabiliyorlar.
    Sürüyü en iyi idare eden çoban misali

    Trump gibi birisinin ABD de Başkan seçilmesi bu guruplar sayesinde oldu. 74 miliyon oy almasıde gene bunlar sayesinde gerçekleşti.

    Sözün kisası bizde Erdoğan ve Bahçeli gibileri kolay kola gitmezler.
    Gitmezler çünkü bizde Abdulatif Şener gibi doğru söyleyenleri halk sevmez, o zamanlar Tarıkat Şehleri onun “hanımının başi açık ona inanmayın” diyiyorlardı ve herkeside inandırdılar.
    Bizimkiler her telde oynar, çünkü onların Allahın bir Lütfu gibi başarılardan yedeklerınde mevcut.

    Eyy ABD,AB, bundan böle! Para nasıl kazanıldığını bizden öğrenın.

    Zalimler için yaşasın dünya cehennemi…

  10. Muhalefin işi çok kolay
    %50 ye ulaşmak için bir yanda Kürt milliyetçisi HDP yi yanında tutmak için bin takla atacak.Artık gizli olmaz şantajlarına bıyun eğecek.Diğer tarafta kendini Türk milliyetçisi dediği partiyi çaktırmadan HDP ortaklıpını devam ettittirecek.
    Lal,sağırı oynarak aslında müttefik değilizi oynarken bir taraftan anayasa çalışması,ortak aday belirleme,dahaa sonra ortak yönetimi yapabilecek.
    Ha birde %50+1 in 1 i benim diyen deva sı,Gelecek partisi ,Şeriatçı dedesi vs varki ortada pasta görünsün her birinin resti rest olacak.
    Hadi seçim kazandılar bunları bir arada tutup birde Türkiye yi uçucaracaklar.
    Gelde gülme.
    Buna ikna etmeye çalışanlar varki .
    Ah be kardeşlik ne gerek var ahir zamanda bu kadar şark kırnazlığına .
    Kafayı yastığa koyduğunda buna inanıyormusun
    ama Allah nefret ile doldurmasın sonu bu oluyor işte .
    Gerçek tepe takla olmasa da avuda kalkıp bakarak yemin billah gerçeğin ters olduğunu iddia edilebiliniyor.
    Ne diyelim yaw he he

  11. Şu gerçeği anlamamız gerekiyor yeryüzündeki en iyi sistemi getirin uygulayan adam gibi uygulamaz ise hiç bir işe yaramaz . en kotü sistemi getirin adam gibi uygulayın hiçbir sorun kalmaz. Bunun örneklerini çok kez yaşadık. En iyi örnek 367 şartı ile cumhurbaşkanlığı seçimi ne oldu delinin biri çıktı yıllarca uygulanan sistemi uygulayamazsınız dedi.
    Sonuç herşey insan faktöründe bitiyor.Bunu anladığımız gün sorunları yarısı çözülmüş olacak zaten .Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az.
    Daha çok o sistem bu sistem diye debeleniriz.

  12. İktidarın verdiği görüntü kazan-kazan değil. Ben kazanayım da gerisi ne olursa olsun görüntüsüdür.

    İnsan ilişkileri tanımlanırken kazan/kazan; kazan/kaybet; kaybet/kazan; kaybet/kaybet ve kazan/kazan ya da anlaşma yok formülasyonları olduğu söylenir. Bunlardan en üstünün kazan/kazan değil, “kazan/kazan ya da anlaşma yok” olduğu öne sürülür.

    AK Parti’nin geçmiş ilişkilerine bakınca ben kazanayım diğerlerine ne olursa olsun hatta sonunda kaybetsinler anlayışının hâkim olduğu görülecektir. O yüzden şimdiki ortaklarının da yürekleri pırpır atmaktadır. Kendilerinin de eski ortakların düştüğü hale düşmelerinden çekinmektedirler.

  13. SP de belirleyici isim milli görüş lideri Asıltürktür.Erbakandan sonra ona biat ettiler.Tayyip bey onunla anlaştı.SP li isimlerin atama ve terfileri yapılmaya başlandı.Tayyip bey medyaya yansıyanlar dışında daha önce Ak partiye destek veren yada muhalif olan bir çok grup mensubuyla görüşüyor.Süleyman efendi grubu ve Fatih beye özel önem veriliyor.Kimse boş yere umutlanmasın.Etkin demokrasiden kırılgan demokrasiye geçiş olmayacak.

  14. İktidar kendisinin sorunları çözme yeteneğini de sıfırladığı için, şeklen % 0 yada %100 oy alması arasında hiçbir fark yok.
    Seçimleri kazanması halinde, ülkemize ve kendisine verebileceği zarar ve hasar katlanır. Daha doğrusu her geçen gün zaten katlanıyor.

  15. AK Parti seçimi kaybetmeyi göze alabilir mi? Buna en yakıcı örnek olarak 7 Haziran 2015 seçimini ele alabiliriz.. o seçimde henüz eski sistem geçerli idi; ittifaklar resmen gerçekleşmiş değildi ve AK Parti bugüne göre, yeni sisteme göre, devlet ile bütünleşmiş, devletin tüm enstrümanlarını kullanabilir durumda değildi ve buna rağmen 1 Kasım 2015 seçimini kendi lehine çevirmeyi başarabilmisti. Peki ya şimdi..yeni sistemde temerküz ettiği devlet gücünü göz önünde bulundurularak, AK Parti yeni bir seçimi kaybetmeyi göze alabilir mi?

    AK Parti’nin en son (yüksek) yargı üzerindeki tasarruflarını da göz önünde bulundurarak soruyu tekrar sorabiliriz. Bunun için olsa gerek seçimi kazanabilmenin ilk yolu olarak HDP’nin kapatılması akla geliyor. Olur ki, İYİ Parti ile Saadet Partileri de sert ve katı bir tutum gösterirse “yargı kılıcı” da onların başında ıslık çalabilir. Karamollaoğlu’ nun ittifakla ilgili ağız yumuşaklığını buna yormak gerekir. Hem, Erdoğan Asiltürk’ü ziyaretinde üstü örtülü olarak “terörle mücadelemizde kendimizi yanlız hissetmeniz gerekir” demekle aba altından sopayı gösterdi ya.. İYİ Parti öncülüğünde CHP ve HDP dışı üçüncü bir ittifak arayışını da bu minvalde ve okumak gerekir diye düşünüyorum.

    Millet ittifakı -HDP dahil- ülke çıkarlarını düşünüyor, demokrasiyi gerçekten önemsiyor iseler ve bütün seçmen davranışları bir arayışa yönelmiş durumda olduğu halde ittifakı güçlendirmeli, yeni bir dil geliştirmeler. Değilse yükümüz artarak devam edeceğe benziyor

  16. Geçenlerde bir anket sonuçlarını okudum. Oylarını artıran tek parti, İyi parti. İyi parti anket sonuçlarına göre %6 oranda oy artırmış. Önümüzdeki seçim sonucunu hiç şüphesiz İyi parti tavrı belirleyecektir. Seçimde strateji çok önemlidir. Seçime yakın bir zamanda; Ak parti, MHPyi bırakıp iyi parti ile ittifak kurarsa bir dönem daha iktidar ömrü uzayacaktır. MHP Cumhur ittifakından ayrılırsa millet ittifakı da dağılır. İyi parti, Ak partiyi destekler. CHP, MHP, Hdp, saadet partisi ve yeni kurulan partiler itifaksız seçime girerler. Benim düşüncem bu.
    Saygılarımla

Yoruma kapalı.