Putin nerede hata yaptı? Bunu önceki örneklere bakarak anlamaya ve anlatmaya çalıştım

34
Reklam

Adam ülkesinin ismi bile yüreklere korku salmaya yeten üst düzey görevlisini karşısına almış, tahtaya kaldırdığı ortaokul öğrencisini dersini yapmayınca öğretmeni nasıl azarlarsa öyle azarlıyor…

Korkulan adam onun karşısında besbelli korkuyor; bunu amirinden en temel konuda farklı düşündüğü halde korkusu sebebiyle ona ters cevap vermekte isteksiz davranmasından anlıyoruz…

Koltuğuna kurulmuş, karşısındakine küçümser bakışlar atan amir ise, “Söyle, söyle Sergel, evet mi hayır mı?” diye adamı sıkıştırıyor…

O da kendisinden beklendiği üzere “Evet” demiyor, demiş gibi yapıyor…

Hepsi birkaç dakika süren bu trajikomik görüşme, Rusya’nın Ukrayna’ya askerlerini gönderdiğinin hemen ertesi günü, Kremlin’de düzenlenen güvenlik toplantısında geçiyor…

Kremlin’deki güvenlik toplantısından bir görüntü.. (RT kanalından.)

Amir durumundaki adam Rusya devlet başkanı Vladimir Putin… Bir düzineden fazla kadınlı-erkekli devlet görevlisini karşısına oturtmuş, içlerinden birini soğuk soğuk terleten o…

Terleyen devlet görevlisi, Rusya’da sokaktaki vatandaşın ismini ağzına almaktan bile çekindiği bir kişi… İstihbarat örgütünün başındaki Sergei Naryshkin

Hepi topu bir dakika süren sorgulamanın videosu İngiliz Guardian gazetesi tarafından Rusça görüşme İngilizce altyazıyla internet sitesine konulunca dünyanın her tarafında izlenebilir hale gelmiş durumda.

Reklam

İlk izlediğimde gözlerime inanamadım.

Videoyu Youtube’dan indirip bana gösteren dostum, “O toplantıya katılanlardan biri sızdırmış olmalı” tahmininde bulundu.

Makul bir izah; ancak tatmin olmadım.

Sonradan araştırdığımda, videonun gizlice çekilmiş bir kaçak yayın olmadığını, tersine 1,5 saat sürmüş görüşmenin bütününün Kremlin tarafından Putin televizyonu Russia Today‘de (RT) canlı yayınlandığını tespit ettim.

Bir dakikalık görüntü, demokrasi hassasiyeti olan veya devlette ciddiyete önem verenler açısından dehşet verici…

“Neden kendisini de küçülten böyle bir görüntünün yayınına izin vermiş olabilir ki?” diye sorunca dostum, ona, “O ve onun gibiler yaptıklarının çirkinliğini hiçbir zaman fark etmezler; fark edebilecek yakınları da onlara bunu söylemeye çekinir” cevabını verdim.

Türkçemizde var olan güzel ve anlamlı söz kalıplarından biri “Teşbihte hata olmaz” cümlesidir.

“Şimdi birini veya bir olayı bir başkasına veya bir başka olaya benzeteceğim ama siz alınmayın, ya da benzetmem hoşunuza gitmezse rahatsızlık duymayın” demektir o cümle.

Reklam

Hitler de böyleydi.

Kitaplığımda Hitler ve yakınları hakkında kaleme alınmış bir düzineden fazla eser bulunuyor. Bu yönüyle bir ‘Hitler uzmanı’ bile sayılabilirim.

Almanya’yı yönetirken aldığı kararları benimsemediğini hissettiği devlet görevlilerini, makamlarına ve rütbelerine aldırmadan, eski deyimle ‘alameliinnas’ -yani başkalarının yanında- rezil edene kadar köşeye sıkıştırmaktan haz duyardı.

Saddam’da da benzer özellikler bulunduğu dönemle ilgili tanıklıkları yansıtan yayınlarda var.

Bu tür insanların bir diğer ortak özelliği de sınırlarını bilmemeleri…

Ukrayna’ya saldırı olayına bu gözle bakalım.

Putin Kırım’ı ilhak ettikten sonra Ukrayna’nın iki bölgesinde ayrılıkçı güçleri destekliyordu. Desteklediği bölgeler onun teşvikiyle bağımsızlık ilan ettiler ve Rusya da hemen onların bağımsızlığını tanıdı.

O iki bölge halkının önemli bir bölümü Rusça konuşan, Rusya ile irtibatlı bilinen bir halka sahip. Ukrayna ve Rusya dışındaki insanlar o noktaya kadar olanı hazmedemeseler bile kabule hazır görünüyorlardı. 

Fakat Putin orada durmadı, bir gece ansızın Ukrayna’ya havadan ve karadan askeri operasyon başlattı. Bütün ülkeyi istediğini hem sözlü hem de fiili olarak ilan etmiş oldu.

İpin ucu orada koptu.

Saddam da uzun yıllar kendi halkı üzerinde baskı uyguladı, Irak’ı bir korku devleti haline dönüştürdü. Durduk yere İran’a savaş açtı. Batı ülkeleri, İran’daki yeni Humeyni yönetiminden Saddam’dan daha fazla hoşlanmadıkları için saldırıya ses çıkarmadılar.

Sekiz yıl süren (1980-1988) savaşta milyonlarca Iraklı ve İranlı hayatlarını kaybetti. 

Kuveyt’e saldırmasaydı bugün belki hala Irak’ın başında Saddam olacaktı.

Durmadı, duramadı, Kuveyt’i işgale kalktı (Ağustos 1990) ve sonuna yaklaştı.

Hitler de zamanında benzer bir aşırılık sergilemiş, Avrupa’nın neredeyse yarısını Alman çizmeleriyle çiğnetmeyi becermişti. Fransızı, İngilizi ondan korkuyordu. Fiziki sınırlarını Türkiye’ye kadar uzatmıştı.

O da durmadı, duramadı ve kışın en soğuk günlerinde ordusunu Rusya’yı fethe yolladı.

Stalingrad Alman askerlerine mezar oldu.

Hitler’in 60 milyon insanın hayatına mal olan macerası Stalingrad’ta sona erdi. Onun yapamadığını, yıllar sonra başbakanlığa gelen Angela Merkel, tek bir kişinin hayatına mal olmayan bir yöntemle, ülkesini ‘yumuşak güç’ haline dönüştürüp, ekonomik gücüyle Avrupa’nın en dinlenen ülkesi yaparak gerçekleştirdi.

Putin de emrindeki 600 milyar dolarlık rezervi, Türkiye dahil bütün Avrupa’yı doğalgazıyla ısıtması sayesinde kendisini sözü dinlenir bir lider olarak konuşlayabilmiş, hatta kurduğu siber ordusuyla ABD, Almanya, Hollanda gibi ülkelerin iç siyasetine bile ağırlık koyabilmişti.

Kızılsa bile tahammül edilebilir biriydi Putin…

Ukrayna onun Stalingrad’ı, Saddam’ın Kuveyt’i gibi olacağa benziyor…

Yazının bir yerinde “Teşbihte hata olmaz” demiştim; bu benzetmelerimi de o fasileden sayınız.

Dünyanın her köşesinde insanların bir haftadır Putin ismini duyunca mideleri ağızlarına geliyor.

Kendisinin bunu idrak edebildiğini, hatta edebileceğini sanmıyorum.

Onun gibilerin doğasına aykırıdır bu.

ΩΩΩΩ 

Reklam

34 YORUMLAR

  1. “ahmet
    1 Mart 2022 At 23:35
    Bizim orda ayranı yok içmeye tahteravanla gider ……maya derler.
    Biraz hesap bilnse 10 tane feribat alınır 30 milyon dolar harcanır yazın çanakkalede kışın istanbulda çalıştırırsın . Bütçeni denkleştirdiğin zamanda 1 değil istersen 10 köprü yaparsın.
    maalesef hesap ve fizibilite yapmak gerekir. Oda bizim devlet erkanında yok.”
    AHMETCİM SİZİN ORALARDA KÖPRÜDEN AŞAĞI MI YAPARLAR?
    FİZİBİLİTE DEMİŞKEN İSTERSEN, HER ARAÇ GEÇECEĞİNDE TEK KULLANIMLIK KÖPRÜLER KURALIM, KIŞIN DA KAĞIT HELVA NİYETİNE YERİZ, YA DA TABLİYELERİNE TÜTÜN SARIP İÇERİZ NE DERSİN?
    “feribat” ADI ÜSTÜNDE, BATARSA NOOLACAK?
    PARA BOL TABİİ, YENİSİNİ ALIRIZ DEĞİL Mİ?
    AMA KÖPRÜ DEDİĞİNE KULLANSIN DİYE BİR KAPTAN ALINIR OLUR BİTER:)

  2. Burada ki rusyancı troller korosuna, bir bakmışsınız uçağa binmem diye kasem edip, amiral gemisinin kaptan köşküne oturunca fırfırik gibi nereye döneceğini şaşıran başmuharrir de katılıp; Ah be Putin, bu ne biçim potin ayağa sığmıyor, kubura nasıl sığar Ah bu Putin, şeklinde soneler yazacak şekilde ilhama mazhar olup bizleri de rahmetli Mazhar Osman Hocaya muhtaç hale getirdi. Teemmel

  3. -Bir ülkede vatanını canını korumak için gerekirse savaşan,
    -Kendi ülkesinde kendisi daha iyi yaşayabilmek! için başkalarının hak ve rızıklarını gaspeden,
    -Gücüne güvenip yarın kendi ülkesine sorun olacağını düşündüğü -bildiği (etrafının kuşatıldığını görüp yarma harekatı desek olur sanırım) engelleri bu günden bertaraf etmek isteyen,
    -Birde garanticiler vardır, şu petrol kuyularının borusunu hele bir döşeyeyim de..
    Borunun geçeceği tarlaları bir ele geçireyimde..
    *Zaten var olan ise, bu topraklar bize taaaaaaa…
    kafasıdır ki, toprağı zehirlemek onun hiç umrunda olmamış ki..
    Üstünde yaşayan umrunda olsun.
    #Bird eee yirmibirinci yy modası var, atadan dededen beri yaşadığın toprakları birileri gelip işgal ediyor?, sonra sen onun ülkesine gitmeye kalkarsan seni almıyor?!!!
    Son söz: ukrynler bizim dronlar sizin oralara gitmiş almış para ödemişsiniz, siz bizim ülkemizde gelip istediğiniz kadar yaşayabilirsiniz???
    Suriyeliler den tecrübeliyiz rahaat eee dersiniz.
    Geeliinn geliinn..

  4. NE DEDİN SEN ŞİMDİ ?
    Bizden bir anekdot
    – Ne dedin sen şimdi ?
    – Bir şey demedim.
    Çevredeki gazetecilere dönerek bu kez,
    – Ne dedi ne dedi hekimlerle ilgili?
    – Yok efendim sizden izinsiz ben birşey mi derim.
    Putin’in istihbarat şefini basın toplantısında rencide edişini sayın KORU aktardı?
    Ben de herkesin gözü önünde cereyan eden bizden bir tabloyu aktardım.
    Fazlası var eksiği yok.
    Bu davranışlar bizim tabirimizle ilkokul çocuğuna yapılmaz.
    (Sanki ilkokul çocuğuna herşey yapılabilirmiş gibi çok sakat bir deyim.Belki de herşeyi bu deyim izah ediyor. Her neyse)
    Sorularım şunlar:

    1– Bu hareketler birer davranış bozukluğu değil mi?

    2– Bozukluk ise psikolojide karşılıkları ne?

    3 –Herkesin gözü önünde astlarına bu şekilde davrananlar, bire birde, kapıların ardında nasıl davranıyordur?

  5. Genç kız, el aynasında makyajını kontrol etti; “-Gayet iyi.” dedi. Güzelliğinden emindi.Çevresindeki erkeklerin pervane olmasından zaten biliyordu güzel olduğunu. Hayatın tadını çıkaran, rahat yaşayan biriydi.
    Cep telefonu çaldığında, akşam arkadaşlarıyla hangi eğlence yerine gideceğine karar vermeye çalışıyordu. Telefondaki numaraya baktı, arayan annesiydi.
    – Alo.kızım, nasılsın?
    – İyiyim anne. Ne oldu ?
    – Sana bir surprizim var.
    – Surpriz mi?
    – Evet.Çok eski bir arkadaşım, dostum şehrimize gelmiş..
    – Eee kimmiş.
    – Kim olduğu surpriz. Fakat, onu senin almanı istiyorum.
    – Ben mi?
    – Evet, senin iş yerine yakın olan parkı biliyormuş. Parka gitmesini ve seninle buluşmasını söyledim. Senin de parka gidip onu almanı istiyorum.
    – Anne, ben böyle şeyleri sevmem, kendin halletsen?
    – Kızım benim biraz işim var , sonra ben de oraya geleceğim. Bu , seni bebekliğinden tanıyan çok değerli bir arkadaşım. Kendisi zaten seni görünce mutlaka çok sevinecektir.
    – Amaaan. Peki peki. Nasıl tanıyacağım?
    -Evden çıkarken üzerine giydiklerini tarif ettim.O parkta bazı oturaklar, piknik masası şeklindedir. Parkın sinema tarafı girişindeki ilk piknik masasına otur. O gelince seni bulacak.
    -Tamam anne..tamam.
    – Kızım senden her gün mü bir şey istiyorum ? Üniversiteyi bitireli, hele de işe gireli bir fatura yatırmaya bile göndermedim.
    – Hemen darılma, tamam dedim ya!
    O nasıl tamam demekse, neyse, hadi o zaman, izin al da çık, bekletme. Ben de işlerimi bitirip hemen geleceğim.
    Genç kız, izin alıp çıktı.Kısa bir yürüyüşten sonra parka vardı. Bu parkta daha önce hiç oturmadığını farketti. Arkadaşlarıyla hep paralı,lüks eğlence yerlerine giderlerdi.
    Annesinin tarif ettiği, girişteki ilk masayı buldu, boş olan kısmına oturdu. Masanın diğer tarafında bir köylü kadınla, küçük kız oturuyordu. Onlarla aynı yerde bulunmaktan utandığını hissetti. “Annemin arkadaşı çabucak gelse de, şunlardan bir an önce kurtulsam” diye düşündü.
    Bu arada köylü kadın çekinerek seslendi;
    – Afedersin kızım, bir şey sorabilir miyim?
    “Kızım” diye seslenmesi iyice sinirlerini bozdu.
    – Ne var, adres mi soracan! ..
    Sert çıkış karşısında şaşıran ve ürken kadın sesini iyice alçalttı ,
    – Hayır kızım, başka bir şey soracaktım.
    – Sizin gibi cahiller ya adres sorar, ya para ister!
    Köylü kadının kızaran yüzüne aldırmadı bile. O sırada şık ve lüks giyimli, orta yaşlı bir kadının uzaktan yaklaştığını gördü.
    “-Nihayet.” diye düşündü; ayağa kalkıp kadını karşılamaya çalışırken, kadın hiç bakmadan yanlarından geçip gitti. Genç kız sinirlendi, somurtarak geri oturdu.
    Bu arada yanındaki küçük kıza daha sıkı sarılmış köylü kadının gözünden bir damla yaşın süzüldüğünü gördü.Kadın gözyaşını saklamak için diğer tarafa dönünce de diğer yüzündeki büyük yanık izini farketti . Genç kız haince ve manalı manalı güldü,
    – Bak kolayca gözyaşı dökebiliyorsun, yüzünde de kötü bir yanık izi var. Burda ne bekliyorsun , geç bir köşeye , aç mendilini ,orda ağla ! Fakat ağlamayla benden bir şey koparacağını sanma, tamam mı!
    Kadıncağız nihayet dayanamadı ,
    – Cahil deyip duruyorsun. Ne cahilliğimi gördün ki ! Tanımadığım bir kadına, torununun yanında hakaret mi ettim! .
    – Oooo… laf yapmayı iyi da biliyormuş !
    -Anlaşıldı kızım, sen üniversite bitirmiş, çok şey öğrenmiş olabilirsin ama insanlıktan sınıfta kalmışsın. Torunumu okutmak için uğraşacaktım. Fakat seni görünce vazgeçtim!
    Yaşlı kadın, küçük kızı alıp masadan kalkarken, boşalan yere doğru şık giyimli başka bir kadın yaklaştı. Cevap vermek için hazırlanan genç kız zengin giyimli, şık kadını görünce uzaklaşan yaşlı kadına cevap vermekten vazgeçti. Yaşlı kadın geriye bakmaya çalışan küçük kızın da başını eliyle engelleyip oradan uzaklaştı.
    Bir süre sonra, genç kızın annesi parkta yanına geldi.
    – Merhaba kızım, Zeynep teyzen nerde?
    – Kimse gelmedi anne, en son bir bayan geldi, yanıma oturdu. O da sadece dinlenmek için gelen biriymiş, gitti !
    – Allah Allah! … giyindiklerini çok iyi tarif etmiştim, seni nasıl bulamadı ,anlamadım; yanında küçük bir kız olacaktı?
    Genç kız bir an şaşırıp kaldı, kafası sanki allak bullak oldu,
    -Küçük bir kız mı?
    – Evet
    – Anne! . biz zengin, kültürlü insanlarız. Herhalde arkadaşın da zengin, kültürlü biri olmalı, değil mi?
    – Kültürsüz değil ama zengin de değil!
    – Sakın bana köylü bir kadın olduğunu söyleme !
    – Köyden gelen kadına ne denir ki!
    – Oh. iyi iyi, köylü kadınları karşılamaya beni gönderiyorsun yani !
    – Kızım, o kadına bir borcumuz vardı. O zamanlarda borcumuzun karşılığı bir şey veremedik. ‘ Gün gelir, bir ihtiyacım olduğunda, ben kapınızı çalarım’ dedi ve işte bu gün kapımızı çaldı!
    -Ne istiyormuş?
    – Torununu okutmamızı istiyor. Baban şimdi arabayla gelip hepimizi alacak, kayıt için okula götürecek!
    – Anne, o köylü kadına ne borcun olabilir ki, anlayamadım?
    Annesi, kızının öfkeli ses tonuna dayanamadı,
    – Kızım, sen bebekken biz köydeydik.
    – Eee ?
    – Sana yıllar önce bahsetmiştim, köydeyken evimiz yandı, biz de inekleri,atları,tarlaları neyimiz varsa hepsini satıp köyden göçtük, demiştim.
    -Evet, hatırladım!
    – O yangınla ilgili bir ayrıntıyı, seni üzebilir veya seni evde yalnız bıraktığımız için bize darılabilirsin korkusuyla anlatmamıştık.
    – Herhalde şimdi anlatacaksın!
    – Baban evde yoktu, ben de su doldurmaya köy pınarına gitmiştim. Lodos mu ne diyorsunuz, işte o rüzgar bazen ters esiyormuş, yukardan aşağı filan.. Sen beşikte uyuyorken rüzgar bacadan içeri esince közler ocaktan tahtalara sıçramış, yangın başlamış . Pınardan dumanları görüp koştuğumda alevler her yeri sarmıştı. Birazdan yıkılacak gibi görünen eve yine de girmek için atıldığım anda Zeynep teyzen kucağına seni almış olduğu halde dışarı fırladı. O sahneyi hiç unutamam; onun kucağından seni aldığımda kadıncağız acı acı çığlıklar
    atıyordu.
    – Niçin?
    – Seni kurtarırken, sağ tarafı yanmıştı. Gelince görürsün sağ yanağında ağır bir yanık izi var! Kadıncağız çok acı çekti çook ! Dur ağlama kızım, seni bu kadar üzeceğini bilmiyordum. Tamam kızım, bak makyajın akıyor, ağlama! Hah! ..İşte baban da geldi. Fakat Zeynep teyzen hala bizi bulamadı,ne oldu acaba , neden gecikti ki !
    Eveeet , fıkra biraz uzun ve ayrıntılı oldu ; ama sıkılmadan rahatlıkla okunabilen ve ibret dolu bir fıkra olduğunu zannediyorum .
    Selamlar ,iyi günler

  6. Sayın yazar dün de “Güç kendisini güçlü zannedenin gözünü köreltir.” demiş ama saddamın öyle kendisini kör edecek kadar bir gücü olmadığını iranla yıllarca yaptıkları savaştan kendisi de anlamıştır zannımca, neyse…

  7. “Kızılsa bile tahammül edilebilir biriydi Putin…” diyor sayın yazarımız ama zaten kendisine gösterilen o hoşgörü, tahammül, tazim ve hürmetten cesaret alarak ukraynayı ateşe verdi öyle değil mi?
    Rusyada her yıl düzinelerce muhalif lider yol ortasında öldürülürken veya mapus damlarında çürütülürken gıkını çıkarmayan uyanıklar, kavalalı osman ve pkknın siyasi koluna mensup selocanların avukatlığıyla meşgüldüler!
    Kurucu üyesi olduğumuz avrupa konseyinden armudun sapı üzümün çöpü diyerek bizi dışlamaya çalışan demokrasi ve insan hakları melekleri bugüne kadar rus çarına tek laf etmişlerdi…
    Yeminle söylüyorum, rusyanın avrupa konseyine üye olduğunu bu savaşta duydum!!!!!!!!!!!!???????
    Rusyanın natoya üyel olduğunu biliyordum, bm güvenlik konseyinin üyesi olduğunu biliyordum ama avrupa konseyinde nasıl bulunduğunu hala anlamış değilim?
    Türkiye göbekten avrupalıdır, hala yuronun üstündeki ab haritasında türkiyeyi göstermeden güney kıbrısı nasıl eğip büküp haritaya kıyısından köşesinden sokmaya çalıştıklarını gördükçe bende de bir kusma isteği uyamıyor?

  8. Ülkelerin yönetimi tek adama bırakılırsa sonunda hem tek adam hem o devlet kaybeder. Hemen yanda Milli Savunma Bakanı’nın (Kendi askerine esir düşmüş eski Gn.Kurmay Başkanı) Montrö ile ilgili sözleri haberleştirilmiş. Aynı şeyleri söyleyen silah arkadaşları (bazısı komutanı bile olabilir) yargılanırken sesini çıkarmaması Sergei Naryshkin’in Türkiye’deki karşılığı olmasından olabilir mi acaba? Lozan için Montrö için geçmişte atıp tutanların utanmadan hala ahkam kesiyor olmaları hazin.

    • Yahya efendi “Ülkelerin yönetimi tek adama bırakılırsa sonunda hem tek adam hem o devlet kaybeder.” demiş, elhak öyledir!
      Lakin lider dediğin bizde öyle düzinelerce yetişmiyor maalesef, o yüzden mevcut türkiye liderliği ve kurmay heyetinin kıymetini bilelim, ok?

  9. KIŞKIRTMIŞLAR BESBELLİ

    Abd nin kışkırtması, oyunu falan derken putin in psikolojik vaka olduğu sonucuna varmak, çevresinin uyarmaktan korktuğu kişi falan tabirleri ile iç politikaya mesaj sallamak. Oysa güçlendirilmiş parlementer sistem geliyor. Mutabakat tamam. 28 şubat 1000 yıl devam edecek diyorlardı doğruymuş. Bu mutabakatta 28 şubatın bir devamı aslında. Bazıları başörtüsü yasağından bahsedenlerin kemikleri kalmadı diyor. Oysa geçen yıl trt de uzaktan eğitime başörtülü bir kadın çıkınca kıyamet kopmuştu, hatırlayın. Başörtülü hakime güvenemem diyen chp yöneticisi de bu sözü 6 ay önce söyledi. Türkiyenin dinine, örfüne adetine, insanına karşı olan chp zihniyeti dipdiri devam ediyor. Biraz sosyal medyaya, biraz halk tv ye sözcü gazetesine bakın. Oradaki gerici, koyun, akmal, arap sevici, dedikleri hep sizsiniz. Üzerinize alınmamanız sizi bu yaftalardan kurtarmayacak. Bosna da katliamdan önce 200 bin karışık evlilik vardı. YAni sırplarla evlenen boşnaklar vardı. İki halk barda içerken biri yüce isa derdi biri ya Allah, yoksa yaşayış olarak bir farkları yoktu ama kıyımdan hiçbiri kurtulamadı. Kime güveniyorsunuz; babacana mı, Davutoğlu’na mı , temele mi. Onları sıfır beş- bir arası oyları ile esameleri bile okunmayacak 2023 ten sonra. Allah sonumuzu hayreylesin.

    • Akmal diye bir hesap var ama o Kazan’lı bir ailanin türkiye doğumlu bir ferdi. annesi ekmel diyemediği için Akmal olarak nüfusa kaydedilmiş. adamın gerçek kimliğinde ismi Akmal olarak yazılı. her şeyden bir siyasi anlam çıkarıp da alınganlık göstermeyin be abiciğim.

      şahıs ısimlerini de hakaret gibi anlıyorsanız işimiz var demektir. üstelik akmal hesabi etkileşimi olan bir hesap değil.

      • BARAN BEY, O BEĞENEMEDİĞİN “EKMEL” AMCA CB SEÇİMLERİNDE CHP TARİHİNİN EN YÜKSEK OYUNU ALMIŞTI HATIRLARSAN:)

  10. Maalesef güç insanı bozuyor kör ediyor.Yazarimiz :kızım sana söylüyorum gelinim sen anla edasında.
    Evet bizimki de çok güçlü çoğu zaman kendini kontrol edemiyor ve çevresindekiler ona hata yaptırıyor.Bir musibet bin nasihattan iyidir.Ya gerçek kahraman olursun kurtulus yilarindaki lider gibi yada yaptığın her iyi şey unutulur ve hüsran olursun.
    Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az.

    • Çanakkale köprüsünü yaptıran adamı nasıl unutacaksın ahmet? Yarın üstünden yine utanmadan gelip geçeceksin değil mi?
      Ama eminin köprü kulesinin tepesinde duran seyit onbaşı için bir fatiha okursun oralarda…

      • Önce biraz haddini bilmen lazım utanmak filan nedir ?Sokak ağzıyla yazma
        İkincisi hesap bilmeden proje yapmak çok kolay .
        Herkes yapar onu ama günde Max 5_10 bin aracın geçeceği boğaz için 45 bin garanti verirsen ben feribotta çayımı yudumlarken kulaklarını cinlatirim.
        Enayiler bu kadar para ödüyor diye.

        • 45 bin garanti vermesen bedava mı yapacak.
          Kaç garanti verse okey olacaksın.
          Maliyetin bir kısmını geçenden ,bir kısmı şlkk yıllarda hazine den çıkar.
          devlet yaptırsa o maliyet çıkmayacak sanki.
          O ferobata binmek için dahi 10 saat sırada beklediği hatırlar ,Bende Buna türlü iftiralarla engel olmak isteyenlerin kullaklarını çınlatırım

          • Bizim orda ayranı yok içmeye tahteravanla gider ……maya derler.
            Biraz hesap bilnse 10 tane feribat alınır 30 milyon dolar harcanır yazın çanakkalede kışın istanbulda çalıştırırsın . Bütçeni denkleştirdiğin zamanda 1 değil istersen 10 köprü yaparsın.
            maalesef hesap ve fizibilite yapmak gerekir. Oda bizim devlet erkanında yok.

          • Şu hesabu yapta birden biz görelim.
            Çanakkale den istanbul a 15 saate geldiğimi bilirim.
            Sein kafa 1. köprü yaopılırkende de aynıyıd.
            2. köprüde de 3. köprüdede.maraya da da .
            Şimdi bunların 1 tanesi olmasın istanbuldan çıkmazsın bile kuyruk edirneyi bulur.
            Yıllar geçse de aynı argumanı her tarafın algısıcı aynı zevkle kullanıyor

    • Evet güç mutlak bozuyor, böyle zor zamanlarda güçsüz lider olması, çok başlı koalisyonlar olması çok daha iyidir. Özellikle kriz zamanları zayıf iktidarın çok faydası olur. Gücün bozduğu kişiler mesela, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman vs. Kurtuluş zamanlarındaki lider de çok güçsüzdü, iktidarı paylaşmayı severdi. İzmirli ittihatçılarla, Ali şükrü beylerle güç bozar diye iktidarı paylaşmıştı. Bi de Sabahattin Ali vardı, kendini geliştirsin, güzel şarkı sözleri yazsın diye sinop a göndermişti. Sonra tamamen özgür oldu.

      • Sayın hd, ben bu mutemetlerin ne istediğini anlayamadım gitti;
        didem hanım ve ender bey başta olmak üzere genç yakışıklı, vücut geliştirme şampiyonu, mümkünse artist bir devletbaşkanı isteyenler bazen de tek adam olmasın, işleri encümene havale etsin, hatta mümkünse ecevit gibi elden ayaktan düşmüş bir piri fani olsaydı tadından yenmez gibisinden laflar ediyorlar…
        Yav bi dedikleri de öbürünü tutmuyor arkadaş!?

  11. Psikiyatri için grandiyöz sanrı olarak bilinen büyüklük hezeyanı, narsist kişilik bozukluğu ile birlikte olursa tadından yenmez. EKT yapsanız gene fayda görmez tam manyaktırlar. Bunlara normal yaşamda rastladığınızzaman hemen tefrik edip hasta diyemezsiniz zaman içinde aldıkları sorumluluk ve yetkiler ile ayarları bozulur. Hele bir şeyin kaderini ellerinde tutacak nüfuza sahipseler önlerini almak mümkün olmaz. Narsist, süregiden hatalarını görmez ve haliyle düzeltme yönünde bir eyleme girişmez. Büyüklük ve kendini gayrdan üstün görme davranışları mevcut ise çevresinden gelen her türlü eleştirilere kapalıdır ve sürekli övülmek, hoyratça ve bazen mübalağa ile yüceltilmek isterler. Aklı başında insanlar tarafından bu sahnelerin seyredildiği ortamlar bir çeşit orta oyunu şeklinde “one man show” bezirganbaşı tuluatıdır. Bir ülkeyi, bir şirketi, bir kurumu inatları uğruna yıkıma götüren çoğu tarihe mal olmuş ve olacak sabık etkili, yetkili şahsiyetin ismine saymak için bu sayfanın münderecatı kifayet etmez.

    “Akil olana bir işaret yeter” Mevlana Celaleddin Rumi

    “Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.” Ali-imran/159

  12. Yazıyı okumaya başladığımda; oh dedim. İlk defa RTE yi hedef almayan bir yazı yazdı. Sonra bir dostum uyardı;). O ve onun gibiler sen sonrasını bi daha oku dedi. Hakikaten yazı Putinle ilgili değilmiş. Taha Kıvanç sinsiliğiyle analoji yapılmış. Helal olsun. Ne diyim.

    • İbrahim bey bakıyorum siz de yoruma “oh dedim” diye başlamışsınız ama oh olsun, helal olsun diye bitirmişsiniz:)
      Ha gayret!

  13. Faşist ırkçı mafya lideri işgalci Putin hakkında kapsamlı bir okuma aşağıda, belediye başkanlığından diktatörlüğe giden ve kendi faşist ruhunu tatmin için dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyecek tehlikeli bir türün en önde giden örneği.

    https://serbestiyet.com/yazarlar/putin-neyi-temsil-ediyor-85557/

    Belarus’taki faşist de Putin’e yardım için asker gönderiyormuş. Bunlar türlerinin en tehlikeli örnekleri.

    • Endercim, putin bey belediye reisliği yapmış mı?
      Medvedewle karıştırıyorsunuz galiba?

      • St. Petersburg belediyesinde Başkan danışmanlığı ve bir sürü görev yapmış 90’larda. Epey bir yolsuzluğa rağmen atamamışlar mafyacı olduğu için.

  14. Putin de diğer benzerleri gibi insanların kendisinden korkmasını istiyor, sevmesini ya da beğenmesini değil. Dolayısıyla da idrak etmesi gereken bir durum yok bence.

  15. Diktatör ve otokrat liderlerin hepsi sonunda çukuru boyluyor. Fakat nedense hepsi aynı yollardan geçmekten vazgeçmiyorlar. Göre göre. Bu da herhalde çıkılmaz yola bir kere girmeleri ile başlıyor. Hatalar birbirini izliyor ve geri adım atamıyorlar. Gerçekten kötü ve acı bir son. Halbuki demokrat liderler ne kadar rahat, neşeli, sırtlarında hiç bir küfe yok. İngiltere başbakanı Cameron’un ıslık çalarak 10 numaradan ayrılışını hatırlıyorum. Hatta evden çıkan kutuları kendi taşıyordu ve ailesiyle çok mutluydu. Ne mutlu o demokrat liderlere. Ne mutlu o demokrat ülkelere. Ve ne yazık bizim gibi akılsız ülkelere ve liderlerine.

    • Endercim “Diktatör ve otokrat liderlerin hepsi sonunda çukuru boyluyor.” demişsin de;
      ben de “İngiltere başbakanı Cameron’un ıslık çalarak 10 numaradan ayrılışını hatırlıyorum.”

      • O dedi bu dedi yerine bir gün de kendi fikrini yazsan diyorum. Mesela otokratları ve diktatörleri neden tutuyorsun. Gerçekten anlamak istiyorum. Nasıl bir ruh halidir bu. Bana mantıksız geliyor. Ama milyonlarca taraftarı var bu kötü adamların. Nasıl bir öfke hali bu, ve hangi nedenler onları bu canileri savunmaya itiyor. Türklerin çocuklarına Cengiz ismini koymalarını da anlayamıyorum. Nasıl bir ruh hali bu.

  16. sırada ne var acaba? Putin askeri gücünün 1/3’ünü Ukrayna’ya gönderdiği 2/3’ünü de Çin sınırında tuttuğu söyleniyor. Bu durumda Putin askerlerini Suriye ve Libya’dan çıkarma işi gündeme gelmiş olabilir mi, böyle bir şey varsa ihale kime kalmış olabilir?

Yoruma kapalı.