Önümüzdeki dönemde her şey Bahçeli’nin dediği gibi değişecekse, değişime nereden başlamalı? Önerilerim…

32
Reklam

Dün yeni oluşan bakanlar kurulu -kabine- ilk toplantısını yaptı. Sonuçta bakanların hepsi AK Parti içinde veya çevresinde bulunan insanlar olduklarına göre birbirlerini zaten tanıyorlar.

Büyük çoğunluğu bakan unvanını ilk kez taşımaya başladı.

Toplantıyla ilgili haberlerde gözlerim hükümet üyelerinin isimleri açıklandığı ilk andan itibaren  gündemi işgal etmeye başlayan ‘üst aklı’ aradı.

O da oradaydı. Daha doğrusu, toplantıya o başkanlık ediyordu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

Herkesi şaşırtan bir bakanlar kurulu ile ülkeyi yönetmeye karar vermiş, görüşünü ‘hükümetin küçük ortağı’ diye bilinen MHP’nin lideri Devlet Bahçeli ile de paylaşmış olmalıydı.

Nereden mi biliyorum? Kulis bilgisi mi bu?

Hayır değil.

Reklam

Devlet Bahçeli’nin cumhurbaşkanlığı seçiminin kesinleşmesinin hemen ardından yaptığı açıklamadaki şu sözler bana bunu düşündürüyor:

“Önümüzdeki dönemde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez.”

Türkiye Bahçeli’nin haberini verdiği gibi değişmeye başladı. 

Süleyman Soylu artık içişleri bakanı değil…

Nureddin Nebati de hazine ve maliye bakanlığını terk etmek zorunda kaldı.

Bekir Bozdağ bile fazla uzun olmayan bir süre önce üstlendiği adalet bakanlığında bundan böyle olmayacak.

Sadece bu isimlerin sahneden ayrılması dahi toplum tarafından ‘değişim’ işareti olarak görüldü.

Yerlerine gelen isimlerin herhangi bir icraat yapmaları gerekmeden yeni bakanlar kurulu tablosu ortama rahatlık getirdi.

Reklam

Devlet Bahçeli “Her şey değişecektir” dediğine göre, değişimin yalnızca bakanlardan ibaret kalmayacağı da anlaşılıyor.

Herkes, ilk günkü değişimi önemseyen ne kadar insan varsa, dikkatlerini ekonomik alanda atılacak adımlara dikmiş görünüyor. Mehmet Şimşek ne yapacağının işaretlerini verdi, herhalde sözünde duracak ve ekonomiye olan güveni tazeleyecektir. 

Ben ise, ekonomi için de ‘olmazsa olmaz’ olduğu bilenlerce tekrarlanmış başka bir alanda meydana gelmesi gerekecek adımların beklentisindeyim.

Hak ve özgürlükler konusunda…

İnsan hakları konusunda…

Adil yargılanma konusunda…

Kanun hükmünde kararnamelerin açtığı yaraların kapatılması konusunda…

Darbecileri cezalandırma amacıyla başlatılan ve bundan böyle benzer maceralara atılabilecekleri caydırması hedeflenen yargı sürecinin, hayatları demokrasi mücadelesi içerisinde geçmiş insanları bile kodese tıkmayla sonuçlanacak kadar geniş tutulmasından vazgeçilmesi konusunda…

İçte dışta adaletin yanlışa hizmet ettiğine dair simgeler yerine geçen bazı isimlerin tutukluluk hallerinin sona erdirilmesi, hüküm giymişlerse yeniden yargılanma yollarının açılması konusunda… 

Halkın oyuyla seçilmiş milletvekilinin cezaevinden çıkarılıp Meclis çalışmasına katılmasının sağlanması konusunda…

Hakim ve savcıların eksikliği hissedilen teminatlarının iadesi konusunda… 

Ez cümle, görevi devralan içişleri bakanı Ali Yerlikaya’nın, devir teslim töreninde, selefi Soylu’ya bakarak sarf ettiği, “Görev ve sorumluluklarımızın bilincindeyiz, temel referansımız hukuk ve insan haklarıdır, bundan asla taviz verilmeyecektir” sözünün yerine gelmesini bekliyorum.

Mehmet Şimşek’in vaatlerini yerine getirebilmesinin önünde ciddi engeller var; üretimi artıracak, israfın önüne geçecek, yabancıları ülkeye yatırıma teşvik edecek, bütçeyi denkleştirecek ve bunları yaparken yeni kaynaklar bulacak…

Onunki zor bir görev… Eminim, üstesinden gelmenin yollarını bulacaktır.

Adalet ve içişleri bakanlarının kendilerinden beklenen değişiklikleri hemen, hiç vakit kaybetmeden yapabilmelerinin önünde ise herhangi bir engel yok.

Her iki bakan da, ülkemiz insanını rahatlatacak, gözü yurtdışında olan gençleri yerlerinde kalmaya ikna ederken ekmeklerini uzak diyarlarda aramaya başlamış gençleri yeniden yurtlarına dönmeye teşvik edecek icraatları daha ilk hafta başlatabilirler.

Dünkü fotoğraflara bu gözle baktım: ‘Üst akıl’ da bunu onlardan bekler gibiydi.

ΩΩΩΩ

Reklam

32 YORUMLAR

  1. 50 MİLYON TL’YE HANGİ PARTİ KAPATILMIŞTI?
    “Harun-Karun” sözü sıradan bir betimleme.
    Ancak kişilerin açıklarını kullanmada usta olanlar için “parasal zaafiyet” ifadesi.
    Derhal zihinlerde şimşekler çakıyor.
    50 milyon TL’yi o anki dolar kuru olan 1,7 TL den karşılığı yaklaşık 30 milyon doları bastırıp partisine kilidi vurdurtuyor.
    Nasıl olsa tamamını geri alacağı için miktarın zerre kadar önemi yok.
    Partisine kilidi vuran artistimiz bir günlük zenginlik yaşıyor.
    Birgün önce genel başkan iken ertesi gün “kapı kulu” olduğunu 50 milyon TL aynen geri istenince fark ediyor.
    Bir günlük faiz(BCH) istenmemiş. Bu da bir teselli sanırım
    Yeni soygunlardan payına düşeni alabileceği müjdesi gerçek teselli.
    Bugünlerde de bir teselli ikramiyesi var.

  2. KUR(AL)LARA DAYALI POLİTİKA
    Mehmet Şimşek bugün “kurallara dayalı politika sözümüzü teyit ediyoruz” demiş
    Yani kurlara dayalı, yani serbest piyasanın belirlediği kurlar.
    Yani “dibin- dibi görüldü” demiş.
    Yani “deniz bitti, hazıra okyanus bile olsa dayanmazdı” demiş.
    Daha ne desin?

  3. Düşe kalka yoruldu vatandaş. Bıktı usandı deney tahtası gibi bir ileri iki geri mehter takımına üyelik yapmaktan.
    Cehape bile kurtaramayacaksa bu ülkeyi, ithal etmek mi gerek ekonomiyi ekonomisti?
    Bırakalım Kılıçtaroğlu kurtarır belki en azından ana muhalefet partisini.
    Birde o denesin, kandile çadır kursun mesela? Olurmu acaba? Konteyner isterlerse ya!!
    Çadır kurdular beğendiremediler. Nerde bir etnik siyaset boncuğu var boyunlarına taktılar. Yine memnun edemediler hiçkimseyi hemde☹️.
    Enson bedava ev verelim sizede teklifine derlermi ki acaba: var bizde sizin çürük mütahitlerin yaptığından daha sağlam mağara😂😂😂
    Yüzde seksenlere varan oranda milliyetçi seçmenin bulunduğu bir ülkede, etnik bir parti yada terör örgütü terörist bunlar çığrışlarının yankılandığı medyada ve siyaset dünyasında,
    Pkk ypg vs örgütlerin nerdeyse ülkenin siyasetini işgal- gasp ettiğini düşünmek te;
    MANİDAR hatta duble fiyasko nun DANİSKASI değilde ne olabilir acaba?

  4. İcra Mercisini eleştiririz. Bu olumluda olur olumsuzda olur. Yani iyi şeyler yaptıysa Taktir ederiz. yanlış şeyler yaptıysa yereriz. Kılıçdaroğlu İcra merci olmadığı için eleştirmeyiz Hükümetin başına gelirse önce biz eleştiririz.

    Misal çamlıcaya devasa cami yapılmaz israftır. Cemaati yoktur. Ama istanbulun bazı semtlerinde cami yoktur ordaki sorunu gider.

    İBB, KAĞITHANE SULTAN MELİK CAMİİ’Nİ YENİDEN YAPIYOR
    https://www.youtube.com/watch?v=2FbilQVD1BM

    İBB Bahçelievler’deki Cami İnşaatını Tamamlıyor
    https://www.youtube.com/watch?v=2DiXyERco-k

    İBB’nin Kartal Soğanlık’ta yaptığı cami inşaatı hızla ilerliyor
    https://www.youtube.com/watch?v=fBonR7Lgh24

    TARİHİ SİVASİ TEKKESİ CAMİ YENİDEN İNŞA EDİLİYOR
    https://www.youtube.com/watch?v=SzLX2HJDFcM

  5. Hükümetten “bir tek dileğim var: Adaleti, gerçek adalet olsun yeter”.

    Şarkıda da denildiği gibi,

    “Sen yoksan her şey eksik,
    Sen varsan her şey tamam”.

    Burada bahsedilen bence, adalet. Hakim bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağla(ya)mazsanız, ekonomi de dahil her şey çığırından çıkıyor.

    Hükümet en başta buna kafa yormalı ve buradan başlamalı.

    • Genelkurmay Başkanını değiştirdi, İstanbul Valisini değiştirdi, Merkez Bankası Başkanını değiştirdi, Savunma Sanayi Başkanını değiştirdi, Muhalefet Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile değiştiremedi…

  6. DOLARDA 1 LİRALIK ARTIŞIN BEDELİ : 487 MİLYAR TL
    2022 yılının son rakamları
    Dış borç, 459 milyar dolar.
    Dövize endeksli iç borç, 28 milyar dolar.
    Toplamı 487 milyar dolar.
    Dolardaki 1 kuruşluk artışın ekonomimize maliyeti
    4 milyar 870 milyon TL.
    1 liralık artışın maliyeti 487 milyar TL.
    Dolar kuru geçen hafta yani 1 Haziran’da 20, 76 TL
    Bugün an itibariyle 23,13 TL
    Bir haftalık fark:23,13-20,76=2,37 TL.
    Toplam dolar borcu ile bu kur farkının çarpışmasının sonucu, yani 487 milyar ile 2 lira 37 kuruşun çarpım sonucu : 1 trilyon 154 milyar TL
    Şeytan çarpsa daha iyi.
    Yani sadece bir haftalık ilave yep-yeni borcumuz.
    Tanesi 1(bir) milyon TL den tam 1 milyon 154 bin ev demek.

    • İhracatçılar asgari ücretin 300 doları geçmemesi gerektiğini söylüyorlar. Bunun en kolay yolu dolar kurunu artırarak ücretleri 300 dolar seviyesine düşürmek.

      Asgari ücret 300 dolara sabitlenirse ne olur?

      İhracatçı daha fazla işçi ile Avrupa’ya daha fazla ucuz mal satar. Dolar girişi artar, hükümet de yeni reel ekonomi politikası gereği ihracatçının dolarını alır diş borcun faizlerini öder, sıkıntıları öteleyerek zamana yayar. İşsizlik azalır herkesin bir işi olur çoluk çocuk ihracatçı olur. Yetmezse Afrika Afgan suri ve ırak ve İran’dan ucuz işçi getirilir.

      Mehmet şimşeğin bu politikası yetmezse yerine maliye bakanlığına beni düşünebilirler. Bir ekonomi dehası olan erdoğan benim gibi bir cin Ali’yi bile ekonomist yapabilir nitekim😅

  7. söz konusu “değişim” ile “küresel sermaye – ulus devlet” çatışması arasında bir ilişki var mı?

    konu açılmışken, Mahir Kaynak ile Süleyman Karagülle’yi rahmetle analım.

  8. ÜST AKIL TANIMININ TÜRK MİLLETİNİN LÜGATINA NEREDEN GİRDİĞİNİ VE ÜST AKLIN NEREDE ARANACIĞINI TÜRK MİLLETİ ÇOK İYİ BİLİYOR! AYRICA % 60-65’LERDE KAZANILACIĞI SÖYLENEN SEÇİMDEN YENİLGİ İLE ÇIKILMASININ SONUCUNU İKİ BAKAN ARASINDA Kİ DİYALOGLARDA ARAMAMAK GEREKİR HERHALDE! ÇÜNKÜ MAKAMLAR GELİP GEÇİDİR VE BİR NÖBETTİR, ÖNCEKİ BAKANLAR BU GÖREVİ İYİ KÖTÜ YAPTILAR VE MİLLETİN % 52 İLE YETKİ VERDİĞİ İRADE NÖBET DEĞİŞİMİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ! KHK’LAR İÇİNDE 15 TEMMUZ FAİLLERİ ADALET YERİNİ BULDUĞU SÜRECE CEZALARINI ÇEKECEKLER BUNUN YERİ DE YARGIDIR!

  9. Dünkü yazısına binaen biz/ben Sn. Yazarımızın “üst akıl” tanımlamasına kafa yormaya meşgul iken -ki, üst akıl, bazılarına göre derin devlet tanımına denk gelen dünkü yorumum yayınlanmadı- bugünkü yazısında Sn. Koru, “üst akıl” olarak Sn. Erdoğan’ı gösterdi. Oysa biz/ler daha gizemli bir akıl/oluşum/grup üzerine kafa patlatırken -sanırım yazarımızın eşit gördüğü üst akıl ile derin devlet- tanımlaması tamamen Erdoğan özelinde “üst akıl” olarak yerini buldu. Şaşırdım doğrusu…

    Hem, yazarımızın “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan…

    Herkesi şaşırtan bir bakanlar kurulu ile ülkeyi yönetmeye karar vermiş, görüşünü ‘hükümetin küçük ortağı’ diye bilinen MHP’nin lideri Devlet Bahçeli ile de paylaşmış olmalıydı.” tümcesi Sn. Bahçeli’yi üst aklın bir parçası ya da “onay makamı” gibi değerlendiriyor gibi geldi bana.

    Doğru; yazılanlara göre Sn. Bahçeli’ye cumhurbaşkanı yardımcılığı teklifini de sunmuş Erdoğan ama, Bahçeli nezaketle geri çevirmiş.. Ana/Sol/MHP hükümetinde de Bahçeli başbakan yardımcılığını geri çevirmiş, 2015. 7. Haziran seçimi sonrası Kılıçtaroğlu’nun hükümeti kurması teklifini de geri çevirmişti Sn. Bahçeli. Bütün bunlara rağmen Sn. Bahçeli fikirleriyle iktidarda ama üst akıl Erdoğan. Anlaşılır gibi değil.

    Neyse ne.

    Ben bu yeni dönemde içişleri ile adalet/hukuk alanında bir takım ekonomik konjonktürel dayatmadan kaynaklı iyileşmelerin gerçekleşeceği beklentisi noktasında yazarımızın görüşlerine katılıyorum. Mesela, aktif siyaseti bıraktığını ama mücadeleye devam edeceğini açıklayan Demirtaş -ki, bir günah çıkarma ve zahir, sermaye çevrelerinin telkiniyle daha ılımlı bir siyasi dil/tavır ortaya koyması mukabilinde- ile Figen Yüksekdağ ve Kavala’nın ilk elden tahliyesi noktasında gelişme bekliyorum.

    Ekonomiye gelince, Şimşek’in -Barış Doster: (Bugünkü yazısı) Mehmet Şimşek’ten kimler, ne bekliyor? değerlendirmelerinden mülhem- sermaye çevreleriyle olan bağı gereği, ekonomiye can suyu teşkil edecek, kısa mı olur uzun vadeli mi, bilmem, kredi musluklarının açılacağı beklentim yeni dönemden bir başka ilk gelişme niteliğinde olacaktır.

    Sn. Bahçeli’nin “..inşallah Türkiye değişmez” dediği yer ise, 2015’ten beri politikalarına ortak olduğu ve Soylu eliyle yürütülen “terörle mücadele” yöntemlerinin değişeceği, Batı’nın ekonomik nedenlerle dayatmasıyla Kürt siyasetinde onun -Bahçeli’nin- istemediği gelişmelerin gerçekleşeceği endişesi olsa gerek. Değilse, “..inşallah Türkiye değişmez” den ne kastedilmiş olabilir ki?

    Bahçeli’nin endişesinin bir diğer nedeni de şu olabilir mi: 2000’lerden beri tartışılan “Türkiye’nin eksen kayması”nı tamamladığı, tekrar yönünü Batı’ya çevireceği kaygısı?

    Doğrusu Erdoğan’ın Beştepe’deki görkemli, ihtişamlı, şaşaalı törenini yadırgamıştım.. Katılımcıların ekserisinin Afrika kıtası ile Türki cumhuriyetlerden en üst düzeyde olması ile Batı başkentlerinden katılımın olmadığı, buna bedel NATO Genel Sekreterinin katılımı yeni dönem politikalarında ip uçları veriyor.

    AB, -üyelik konusunu kenarda tutarak- BATI ile ilişkileri savunma yönlü -NATO- kadar olsun istiyor galiba ve fazlasına AB isteksiz duruyor -Erdoğan’ın yeniden kazanmış olmasından bu yönlü olarak rahat davranıyor-; ekonomik olarakta Afrika sahasına yönelmesi salık veriliyor gibi.

    Yapısal ekonomik reformlar gerçekleştirilmedikçe Şimşek’in daha önce de tecrübe ettiği ekonomik politikalar aynı sonuçları verecek, dönemsel olarak bir rahatlama sağlanacak belki ama, Türkiye’nin ileriye yönelik devam edecek sorunlarına köklü bir çözüm üretilmiş olmayacak…

    Belki bir dejavu ya da faiz saralından hiç kurtulmayacak ülkemiz!

    • Yapay zeka dünyanın en ücra kölelerinde bile bir-iki sene yazılım dili öğrenmiş sıradan insanların bile rahatça geliştirebileceği bir teknoloji ve günümüz yapay zeka çağı ise halka açık bilgikerin tamamı yapay zeka tarafından işlenir ve operatörüne kullanması için sunar.

      Bahçeli namı diğeri ile “siyasetin zavallısı” kendini istediği kadar devletin sigortası görebilir, Erdoğan için bu sadece Bahçeli’den nasıl daha iyi yararlanabilirim sorusuna cevap olmaktan öteye geçemez.

      Hem Erdoğan gibi bir üst! akıldan başka hangi akıllı Sezgin Baran Korkmaz gibi bir şapşalı Amerika’yı devirmeye gönderir:))))

  10. En son varacak noktayı baştan söyliyeyim: Türk insanı seçmeni bürokrasisi güvenlikçisi siyasetçisi hatta zorunlu hizmet-görevleri yerine getirenler dahi,
    Böyle yönetilmeyi istiyor! çünkü daha iyisini hayal dahi edemiyor.☹️
    Ama fakat…
    Kıyas konusunda açık ediyor açık veriyor;
    -Avrupa ülkelerinin bisikletle işe giden bakanına özeniyor, lakin xxx sayıdaki makam aracını uçakları görmezden gelebiliyor😯
    -Belediye binasını baltayla basıyor, ama başgan kendi sülalesindense hırsızlığı yolsuzluğu adam kayırmacılığı görmeyebiliyor (çalışan kadına tacizi bile😡)
    -Fay hattının üstüne 1-2 katlı bina bile yaparken kılı kırk yaran denetim mekanizması, 8-10 katlı bina yapımı talebine (şartlar değişiyor!😡) “banane o yapmak istiyor, bende izin veriyom! Parasını da yatıtıyor!!!” diyebiliyor 😡.
    Yazarın yerinde olsam ben hiç ümitlenmezdim.
    Ne CeHaPe zihniyeti değişir bu ülkede, nede iktidara gelenin bilinçaltındaki sönümlenir😡
    KKILIÇTAROĞLU bir yıl değil 5 yıl daha direnir. Beşyıl sonunda gelinecek nokta aynı yerdir! ( diyeceğim ama keşke öyle olsa).
    Sol kendini yenileyemedi bu güne kadar. yenileyebilirmi? Belki bundan sonra🤗.
    İktidar kendi söküğünü dikebilirmi bu son dönemde? Yaparmı? Allah bilir.☹️
    DEMEM O Kİ:
    KKılıçtaroğlu nun (muhalefetin) kazanabilmesi için bir ihtimal Hükümetin “herşeyi eşit şartlarda yapması” gerekirdi! Yaptımı? Yaparmıydı? Cehape olsa yaparmıydı?????….
    İktidarın para getirip güven vermesi!…
    (Bu kısmı beni aşar😂), girmeyeyim.
    Vur CeHaPe ye:
    Kılıçtaroğlu istifa edip partiyi serbest bırakabilirmi? Bırakamaz!🤔
    Niye? Cehape olur 5 parça (malum beş tılsımlı). Peki ülke batarmı o muktedirler o koltuklardan kalkarlarsa?
    VALLAA BATAR😂😂😂😂😂😂😂😂🤔.

  11. hak ve ozgurlukler ?
    35 yil hapis cezasi alan mahkumu chp denen orgut uzerinden milletvekilligine aday yazdirilip hapisten cikarilmisti ustune bir de dogal olarak milletvekilligi hediye edilmisti..simdi 18 yil hapis cezasi almis baska bir teroriste milletvekilligi hediye edilicek..
    herhalde yazarin ve icinde bulundugu muhalif amigolarin bekledigi bu ozgurlugu niye diger mahkumlara vermiyolar
    kesinlikle katiliyorum milletvekilligi her mahkumun hak ve ozgurlugune acilmali
    ben de muz cumhuriyetinden turkiye cumhuriyetine iltica ederim oyle olursa 🙂

  12. Yüz yıllık bir cumhuriyet olan ülkemizin ne yazık ki bu gün hiç bir sahada ve hiç bir alanda çağdaç bir seviyede olduğunu asla söyleyemeyiz , Fehmi Beyin dile getirdikleri adeta devede kulak kalır !
    Ben bu işin uzmanı değilim ama benim bildiğim kadarıyla bunları burada dile getirmeye kalksam bir kaç gün bu köşeyi işgal etmem gerekir .
    Benim bu görüşüme karşı çıkanlar , savunma sanayindeki başarıları, ulaştırma alt yapısındaki gelişmeleri vs. örnek olarak verebilirler , ancak bütün bunlar ülkede her şeyin yolunda gittiği anlamına gelmez , kaldı ki bu başarıların veya gelişmelerin de eleştirilecek tarafları yok değildir .
    Tam 35 sene Almanya’da öğretmenlik yapan, çifte vatandaşlık hakkına ve hem orda hem burda maaşı olan bir arkadaşım ( şimdi rahmetli olmuştur ) bana bir gün şunu söyledi ,
    — Orada evden çıkan çöpler kesinlikle beş gruba ayrılır , o şekilde teslim edilir , asla her şey birbirine karıştırılmaz , aksi takdirde adamın canına okurlar !
    Yani aklınıza ne gelirse gelsin , o konuda ülkemizde mutlaka bir çok sorun vardır !

  13. DEMOKRASİ

    Kılıçtaroğlunun en çok oy aldığı iller tunceli hakkari, diyarbakır, samandağı defne gibi iller. Akparti iki seçim arasında mükemmel bir hastaneyi yapıp hizmete açtığı Defne de oyları iki seçim arası milim oynamadı.

    Kılıçtaroğlunun seçmeninin ırkçı-mezhepçi arkaik kesimlerden oluştuğu görünüyor. Hiç bir hizmetten etkilenmiyor. Klan dürtüsü ile hareket ediyor. Akparti gibi bir fikre oy vermiyor.

    Söyleyeceklerim bu kadar.

  14. Üst akıl tanımını ortaya atan Erdoğan’ın kendisi. “Üst akıldan talimat alıyorlar” diyerek itham ediyordu vatandaşları, tıpkı muhalefeti “onlar kandilden talimat alıyorlar, biz ise Allahtan talimat alıyoruz” diyerek coşturuyordu miting alanını dolduran vatandaşları. Zaten bu yüzden Akpartililerin kahvehanesinde bile imparator birinci deli Recep diyerek gülüşüyorlar pişpirik oynayan amcalar:))

    Erdoğan talimat aldığını söylediği Allah’ı tanıyor biliyor mu acaba. Benim bildiğim Allah talimatlarını gizli saklı vermez herkese açıktır ve herkesi muhatap alır Allah’ın talimatları. Allahın en başta gelen talimatlarından biri adalettir, ve diğer bütün talimatlarının özünde de hak ve adalet vardır. Erdoğan Allah’ı tanısaydı haksız yere insanları hapislerde tutmazdı. Bu açıdan üst akıl şöyle dursun akıl ile Erdoğan asla yan yana gelemiyecek iki kelime.

  15. Dolar: 23 Tl oldu 30 bulacak diyorlar.
    Mehmet Şimşeki çağırıp Erdoğan 3 kere Şimşeki dinlemiş Aile Bireyide kabul edince uygulamaları kararı almış.

    Dolar 30Tl olması İğneden Benzine %50 zam gelecek demek. Zaten ihracatcılar Dayanamıyor Malları pahalı olduğundan satılmıyor mecburen Döviz artışı yapmak gerekir.

    Millete Şu teselliyi veriyim Sevdiğiniz Bir kişi Bu uygulamaları yaptığı için Acı hissetmezsiniz. Çabuk sindirirsiniz.
    Erdoğanın itibarı Çok önemli 50-100 Motorsiklet konvoyu gördünüzmü Ne batıda Ne ABD’de bunu göremezsiniz Heyt Dünya Bizi Kimse Yıkamaz.

    Aman ses çıkarmayın Kuru Ekmek yiyin Dünyaya, ne itibar yapıyoz. Dünya Vurdumu deviririz Biz.
    varmı yan Bakan Heyt!

    • İronik bir durumla karşı karşıyayız aslında…
      Kılıçdaroğlu, yıllardır bir “diktatör” algısı oluşturmaya çalışıyor. Belki yüzlerce defa Erdoğan’a karşı bu ifadeyi kullandı. Ama ne oldu, bu algı tutmadı ve “diktatör” dediği isim, halkın desteği ile yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.
      Peki, kendisi ne yaptı? CHP’yi yeniden dizayn edip, örgütleri direkt olarak kendine bağladı. Aynı sözleri defalarca söyleyen Meral Akşener de daha önce bunu yapmıştı. Hemen “tek adam” rolüne bürünmüştü. Koltuğu sağlama almak için gereken adımı atmıştı.
      Ne demişti Erzurum Mitinginde Kemal Kılıçdaroğlu? Erdoğan’ı kastederek, aynen şu ifadeyi kullanmıştı:
      “Uzun süre koltuğunda oturup, koltuğundan kalkmayan insanın yaptığı bir pislik vardır. Oradan kalkamıyor çünkü. Yani altına etmiş demektir.”
      “Kurban olayım tipiye, eski getirdi kapıya” dedikleri bu olsa gerek! Bugün kendisinin yaptığı nedir?

      • Millet bulmuş gariban Kemal’i yokatlayıp duruyor. Kimse Mehmet Bekaroğlu’na Abdüllatif Şener’e ve diğer milli görüş kökenli CHP vekillerine siz ne iş yaparsınız orada ne ayaksınız siz niye yeni bir hizmet anlayışı ortaya koyup da farklı bir hizmet başlatamıyorsunuz diye sormuyor. Kemal ne yapsın, boşuna mu orada tutuyor onları?

  16. Çok iyimsersiniz, çok güzel beklentileriniz var, dilerim beklentilerinizin üstünde güzel icraatlar yaparlar da ben de yanılır, utanır özür dilerim. Lakin piyasalar öyle demiyor, döviz, altın ve gıda fiyatları aldı başını gidiyor. Son 10 yıldır ne dedilerse tersini yaptılar, bu yüzden bunlar hak hukuk dedikçe ben eyvah yine masumların canı yanacak diye endişeleniyorum ve maalesef yanıltmadılar…
    yalan söylediklerini biliyoruz.
    yalan söylediklerini kendileri de biliyorlar.
    yalan söylediklerini bildiğimizi de biliyorlar.
    yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini de biliyoruz.
    ama hâlâ yalan söylüyorlar. Aleksandr Soljenitsin

    • Demek ki neymiş?
      – Yerine getiremeyeceğin sözü vermeyeceksin…
      Diyelim ki verdin.
      – Ey seçmen!… Kanmayacaksın.
      Bunu yaşadık.
      Depremzedelere bedava ev vaat edildi… Yerine getirilmeyecek bir sözdü bu.
      Ama işte seçmen kanmadı.
      Bundan daha canlı, daha taze bir örnek olabilir mi?
      İyi bir ders.
      Siyasetçiler, seçmeni kandırmaktan artık vazgeçecekler…
      Vazgeçmeseler de, seçmenler asla kanmayacaklar.
      Son seçimden bize kalan en büyük kazanç bu.
      – Güzel bir provaydı.
      Hayatımız kandırılmakla geçti… Özellikle belediye seçimlerinde, seçmenin zekasıyla ve hafızasıyla adeta alay ettiler. Söz verip oylarını aldılar ama sözlerini tutmadılar.
      Ne var ki, artık seçmen yutmuyor.
      Yutmadığı gibi, hesap da soruyor ve cezalandırıyor.
      Nitekim göreceksiniz. Mart ayında yapılacak belediye seçimlerinde birçok Büyükşehir’de büyük hesaplaşmalar olacak.
      Bir şey söyleyeyim mi?
      Anlatılmaz. Yaşatır!
      Yaşadığı beldeye, bölgeye, ilçeye, mahalleye hizmetten zevk duymayacak olanlar, lütfen boş yere belediyeciliğe özenmesinler.
      – Belediyecilik aşk işidir.
      Angarya değil.
      Bazılarını anlamıyorum. Dünyanın en zevkli işini boş verip başka diyarlarda gezen, başka mutluluklar arayan Belediye Başkanları niye Belediyeciliğe kalkıştılar acaba? Başka merdiven mi yok?

  17. “Halkın oyuyla seçilmiş milletvekilinin cezaevinden çıkarılıp Meclis çalışmasına katılmasının sağlanması konusunda…”
    Sayın Koru, suçu sabit olarak hüküm giymiş herkes cezasını çekmelidir. Peygamberimiz (S.A.V.) adalet konusunda nasıl ki kendi kızına bile ayrıcalık tanımadıysa biz de bunun dışına çıkmamalıyız.
    Normal bir vatandaş nasıl suç işleyince cezalandırılıyorsa vekillerde işledikleri suçlardan dolayı cezalandırılmalıdır. Dokunulmazlık ayrıcalığı suçlular için koruyucu kalkan olmamalı, suçların örtülmesi için vekil olunmamalıdır. Dokunulmazlık, suç işle ondan sonra rahatça gez şeklinde kullanılırsa bu kamusal vicdana uygun düşmez.

    • CHP’li başkanlar, belediyenin parasını şahsi reklamına harcıyor.
      Ekrem İmamoğlu, İstanbul depremi için 63.5 milyon lira, şahsi reklamı içinse 908 milyon lira harcadı. Tespit edilen bu, ya tespit edilemeyen…
      Tarkan’a şuna buna verilen paralar ile fondaş medyaya akıtılan milyonların da hesabı sorulmalı.

  18. Sayın Yazar, siz de kendi çapınızda değişmeye ne dersiniz, seçim öncesi yaptığınız hiç bir öngörü-tahmin tutmadı, siz sanki eski Türkiye de çakılıp kalmışsınız. Biraz değişim ve saha okuma ile birlikte, derin yazılar yazabilmek için muhalefetten biraz uzaklaşmalı mısınız acaba,

    • Sn koru nün soylediginin hep tersi çıktığı için aslında muhalefetteki dagilmayi goruyor ve ona göre yazılarını yazıyor.
      kuralı bozmak istemiyor.

    • Yerli arabamız olur, yerli uçağımız ve yerli silahlarımız da…
      Ama bu gidişle yerli insanımız kalmayacak gibi!
      Dünyadan aya otoban yapsanız bu tipleri memnun edemezsiniz!
      Çünkü lanetli bir kitle var karşımızda…
      Yerel seçime 10 ay kaldı, millet bunları da sandığa gömecek!
      Attila İlhan, “Türkiye’nin hain kontenjanı nüfusun yüzde 10’udur” demişti.
      Çok haklıydı. Kimi aydınlarımız Batı’nın manevi ajanıdır; haysiyetten önce banka hesabına bakıyor maalesef!
      Geldiğimiz nokta bu işte!

  19. Sayin Erdogana artik bir genc olacak guvenmiyorum orada bakanliktaki degerli insanlardan 4 unden birisi Baska liga adam olursa anca geri gelirim. Secimden once Ku aciklamaliryla artik Selcuk ve Haluk Bayraktarda tarafsizliklarini yitirmislerdir. Davutoglunu sevmesemde Orta vi oldugu bir hukumette Aksenerle beréber savunma sanayisine zarar verildigi zamaninda ortaligi ay haga kaldiracaklarindan eminim. Belki akadamisyenliklerinden dolayi siyasette basarilari az fakat bu iyi birseydir aslinda demekki bacilar kadar firildak olmayi basaramiyorlar.

    Aslina bakarsak Ulkemizin gizli kahramani -saglik bakanimizdir. Kovid sirasinda ani bastiran bir tehlikeyi yapabildigi en iyi sekilde atlatilmasini saglamistir. Saglik bakanlik indalo burokratlarda onun. Kadar caliskan olsaydi dahada iyi atlatabilirdik. Muhalefete tavsiyem Fahrettin Kocayi adam yapmalaridir kendiside hakkiyla bakanligini yaptigi icin kim sete ver borcuda yoktur Eger bu yaziyi okursani sayin bakanim bilinizki siz ve degerli saglik calisanlarimiza minnettarligimi ömür boyu sürdürecegim.

    Not: Ülkedeki ilk kovid vakasini gündem degistirmek icin Deva partisinin kurulmasina denk getirttirildigi (kendinizi bunda suclu hissetmeyiniz size dayatildigina kimsenin süphesi yok) ve kovid vakasinin aciklanmasinda gec kalindiginin herimos farkindayiz eldeki bütceyle ancak bu olurdu. Dogru Olán o dönem icin kalmanizdi bundan sonrada dogru olan kalmaniz meydani bos birakmayiniz ve artik dayatma kabuki etmeyiniz zira bu dönem kovid olmayacak gibi biz onurlu insanlar tarafindan idearé edilmek istiyoruz bu kösenin yazarinin se digo bir yazar assagilandigi icin 3 Kurusa mustacos oldugu halde isyerinden ceketini alip ciktigini okumussunuzdur, birseyler Ögrenmeyecekseniz bence bu köseyi okumayiniz.

    • HDP’nin eş başkanları başarılı olamadıkları gerekçesiyle istifa edeceklermiş.
      Sakın ha…
      Şu ara kötü örnek olup birilerini rezil etmesinler.
      Ayrıca da başarısız değiller…
      Masaya bir baksalar ya…

    • Meseleyi terör örgütü PKK ve HDP’nin seçim yenilgisi olarak görmek çok eksik olur. Kaybedenler, CHP ve HDP’yi de yöneten üst akıl ve güçler.
      Şimdi terör örgütü adına da yeni bir oyun kuruluyor. CHP’ye paralel, onunla uyum içinde bir hazırlık bu. Ellerini o kadar çabuk tutmuşlar ki, şimdiden siyaseti yakın geleceğe göre tasarlamaya çalışıyorlar.
      HDP’nin yapacağı kongrede mevcut eş başkanlar aday olmayacak. Belirleyecekleri yeni eş başkanlardan biri daha önce Öcalan’ın avukatlığını yapmış bir isim. Bu ismin özelliği ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine geçmeye çalışan Ekrem İmamoğlu ile çok yakın olması. Diğer eş başkan adayı ise Yeşil Sol listelerinden seçilen kadın bir milletvekili.
      HDP ve CHP’nin genel başkan ve yeni yönetimlerini üst bir merkezin tek elden oluşturmaya çalıştığı anlaşılıyor. Ve zaman geçirmeden devreye girdikleri görülüyor. Hiç boşluk bırakmıyorlar!

Yoruma kapalı.