Muhalefetin vaatlerini erken hesaba çeken iktidar yeni vaatlerde bulunuyor.. Erken seçim olmayacaksa ne olacak?

30
Reklam

Seçim öncesinde partiler vaatlerde bulunur, seçim sonrasında bunların bir bölümü unutulur. Vaatlerin hepsi yerine getiriliyor olsaydı, bunca seçimden sonra her bakımdan mükemmel bir ülkede yaşayan bizlere vaat edilecek yeni ‘müjdeler’ bulmakta partiler zorlanırdı.

Vaatler eksikleri hatırlatmak içindir; bir tür envanter gibidir vaatler… 

Konu üzerinde düşünmemi sağlayan, şu sıralarda gündeme taşınan vaatlerle ilgili hatırlatmalar. İstanbul ve Ankara’nın son seçimde yenilenmiş olan başkanlarının bizzat kendileri veya partilerinin yetkilileri tarafından seçim kampanyası sırasında dile getirilmiş vaatler hatırlatılıp onlar hakkında neden bugüne kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmediği sorgulanıyor.

Gazetelerde hesaba çeken köşe yazılarından geçilmiyor.

Doğrusunu söylemem gerekirse bu tartışma hoşuma gidiyor.

Bundan böyle seçim meydanlarına çıkacak olan siyasiler için, bu tartışmalarla, geçmişte yaptıkları vaatler hatırlatılıp yerine getirilmeyenlerden hesaba çekilme çığırı açılıyor.

Yeni ve hayırlı bir çığır bu.

Sorularım var

Reklam

İyi de bunun için en uygun zaman bir sonraki seçim değil mi?

Öyle ya, seçim öncesinde verilen vaatler yeni seçilen başkanların koltuklarını henüz ısıtmadıkları erken dönemlerde hemen yerine getirilebilecek hafiflikte işler olmayabilir. Aciller için bile onları yerine getirecek kadroları oluşturma veya mevcut kadrolardan yararlanma biraz zaman alabilecektir. Dışarıdan konulan teşhislerle yönetime gelince çekilen gerçeğin fotoğrafı arasında belirebilecek olumsuz farklar termin planlarını yeniden gözden geçirmeyi gerektirebilir.

Kimsenin bu kadar sıkboğaz davranacağını ve bu kadar erken “Aldatıldık” diye bağıracağını sanmıyorum.

Yeni seçilmiş bazı belediye başkanlarına herhangi bir icraat yapabilecekleri kadar zaman da tanınmadı zaten; görevlerinden alındılar, yerlerine devletin valileri getirildi.

O iller ve ilçelerde vaatler daha ilk aydan havada kaldı. Oralarda kimlere vaat hesabı sorulabilecek?

İktidarın ve itibar ettiği köşelerin muhalefet partilerinden seçilmiş başkanları vaatleri yönünden hesaba çekmesi yeni bir çığır ve bu çığırı destekliyorum. Bugüne kadar gelmiş geçmiş yerel ve genel iktidarların aynı sıkılıkta eleklere muhatap edilmeleri, seçim meydanlarında işittiğimiz ve daha ilk andan betimize giden saçma sapan vaatlere bir son verilmeyi getirirse bu bile bayağı bir kârdır.

Türk siyasi tarihi saçma sapan vaatlerin kürsülere taşındığı seçimlerin de tarihidir.

Vaatler konusunda hesaba çekme işlemi neden bu kadar erken başlatılmış olabilir? 

Reklam

Yerel seçim 31 Mart tarihinde yapıldı; tekrarlanan İstanbul seçimi için de yeniden sandık başına 23 Haziran’da gittik. Bugün Eylül ayının 2’si. Yeni başkanlar henüz birkaç aydır o koltukta oturuyorlar. “Tatil başkanın neyine?” anlayışı garip kaçsa da, başkanın tatil yapmadığı yerlerde belediye çalışanlarının büyük bölümü yıllık tatilleri için yaz aylarını tercih etmiyorlar mı? 

Faaliyet bizde yaz sonrası, Eylül ayıyla birlikte başlar.

İşte bu yüzden bugün Ankara’da ‘yeni yargı yılı’nın açılışı yapılıyor; yargı yaz aylarında nöbetçiler bırakıp bütün halinde tatile girer bizde…

Neyse. Bu erken hesaba çekme girişiminin bir amacı olmalı…

Ve yeni vaatler zinciri

Hesaba çekme tek başına gelse belki o kadar üzerinde durma gereği duymazdım; ancak bir yandan hesap çekme çığırının kurdelesi kesilirken bir yandan da yeni vaatler gündeme taşınıyor.

AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün Konya’daydı ve orada yaptığı konuşmada, bir gazeteye göre, ‘müjde üstüne müjde’ verdi.

Okuyalım:

“İlk müjdemi veriyorum: İnşallah Konya metrosunun yapımına başlıyoruz. Geliyorum bir başka müjdeye; bu müjde de çiftçilere: Bu yılın sonunda nişasta bazlı şeker oranını yüzde 2,5’a kadar indiriyoruz. Bu yıl pancar alımında ton başına 235 liradan 300 liraya yükseltiyoruz.”

Ayrıca 2021’de yapılacak uluslararası bir spor karşılaşması için de yer olarak Konya seçilmiş.

Bayağı ileri siyasi vaatler bunlar.

Erkenden eski vaatleri hatırlatıp yerine getirilmeyenler sebebiyle yeni başkanları hesaba çekme çığırı ile illere ileri yeni vaatlerde bulunma; ve bu iki süreç eş-zamanlı olarak yapılıyor.

Herhalde bunların bir anlamı olmalı, ama ne?

Dün, burada, bir süredir ‘erken seçim’ konusunun köşe bucakta konuşulmaya başlandığını, ancak şahsen seçim tarihinin erkene alınmasını beklemediğimi yazdım.

Tahlilime yeniden göz atın isterseniz.

Bazen -hatta çoğu kez- tahliller ile gelişmeler birbirini desteklemeyebilir. O ihtimal de yazımda var.

İyi de, iktidarın ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli erken seçimi asla düşünmediklerini birkaç kez tekrarlamadı mı?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da parti olarak seçim tarihinin erkene alınmasını istemeyeceklerini şu yakınlarda açıkladı.

Ortada bir tuhaflık var, ama ne?

Ne oluyor ya da ne olacak dersiniz?

ΩΩΩΩ

Reklam

30 YORUMLAR

  1. Yapılan açıklamaları vaad gibi algılamak bence yanlış, pancar fiyatları her yıl güncellenir, metro olayına gelince rutin bir siyasi propaganda aracı, bence sayın Fehmi Koru erken seçim fikrini çarpıştırıp nabız saymaya çalışıyor. Seçimden bıktık tabiri caizse, şu anda alternatif de yok, ekonomimizin toparlanması lazım, o nedenle erken seçimin ismini dahi telaffuzdan uzak durmalı.Antiparanyez; İmamoğlundan medet umanlar hüsrana uğrayacaklar, zira onun CHP nin adını yüceltip, AKP nin namını lekelemekten başka bir amacı yok, kendini olduğundan zeki sanan, beceriksiz bir tiyatrocu. Bakalım 14 milyonu mutlu etmek için neler yapıcak….

  2. Erken seçim için henüz erken.

    Önce zamlar yapılacak, dolar 7 TL’yi geçecek, millet şikayet etmeye başlayacak fakat bu zamlarla ve halkın fakirleşmesi ile ekonomi biraz olsun düzene girecek!

    Bu arada HDP ve PKK üzerinden muhalefet bölünecek, yeni kurulacak partiye FETÖ’cü, CHP’ye HDP’ci suçlaması yapılacak.

    Daha sonra Suriye’de YPG/PKK sorunu deşilerek bir çeşit savaş çıkartılmaya çalışılacak.

    Tam savaş öncesinde de mehter marşları eşliğinde erken seçime gidilecek. (2021 ilkbaharı)

    Sanki böyle bir planları var gibi …

    Ama bu plan tutmayacak gibi, ne gibisi, tutmaz.

    Türk milleti saf gibi gözükür ama değildir.

    Olmayacak duaya amin demez, dese de inanmaz.

    Çöküş önce yavaş başlar, sonra çığ gibi olur.

    Mühendislikte buna kırılma noktası denir.

  3. CHP’nin HDP ile bir çeşit yakınlaşması ilk bakışta milliyetçi, muhafazakar hatta ulusalcı laik kesimlerde hoş karşılanmıyor. Samimi olmayan ve günlük ucuz siyaset ile alakalı CHPKK benzetmesini kastetmiyorum, bunlar çok basit ve yakışıksız benzetmeler. Samimi olarak tepki gösterenleri dikkate alarak bir şeyler söylemek istiyorum.

    Geçmişte laik Kürt seçmen ile muhafazakar Kürt seçmenin bir kısmı CHP’ye oy verirdi. (12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra kapatılıncaya kadar). Daha sonra Kürt milliyetçisi partiler kuruldu ve bu seçmenlerin büyük bir kısmı oraya gitti.

    HDP ve benzeri partilerin gelecekte bir şansı yok. Bu şekilde hiçbirşey elde edemediler ve PKK da baskı altında tuttuğu için siyasi manevra alanları çok dar. Bu nedenle Kürt kökenli seçmenlerin önemli bir kısmı eskiden olduğu gibi tekrar CHP’ye yönelebilir. Merhum Evren siyasi yasaklar ile yetinmek varken AP ve CHP’yi kapatmakla büyük bir hata yapmıştı. Oluşan siyasi boşluk ülkede istikrarsızlığa yol açmıştı.

    Kısacası CHP, HDP’ye dostane yaklaşarak onların seçmenlerine de eski partilerini hatırlatabilir ve bu ülkemizde birlik beraberlik için faydalı bir adım olur. CHP’nin bu yaklaşımı HDP’yi güçlendirmez aksine zayıflatır ve bu herkes için daha iyi olur. HDP ne kadar geriletilirse MHP de o kadar geriler ve gerçek oylarına döner (%5 civarı).

    Erdoğan ve Bahçeli Beka sorununu artık dillerine almıyor. Şimdi şunu diyorlar : “HDP=PKK’dır, CHP ise HDP ile yakınlaşıyor. O halde bunlar CHPKK’dır.” Bu pis oyunu bozmak için CHP şunu demelidir. “Silah bırakıncaya kadar PKK ile amansız mücadeleye devam edilmelidir. Fakat HDP=PKK demek bölücülüktür, Türkiye’de 5 milyon PKK’lı yoktur.”

    Umarım CHP bu politikayı akılcı ve gerçekçi bir şekilde yönetir.

  4. Normal şartlarda, erken seçim olacağını sanmam. (Fakat, karar verici gene Devlet’tir, muhtemelen). Bir erken seçim olursa Ak Partinin irtifa kaybedeceği söylenebilir. Zira, Haksız, HARAMHORLARA PRİM VEREN gayrıadil İCRAATİ VE DİNE YAKLAŞIMI İTİBARIYLA – 28 ŞUBATCILAR GİBİ –
    GAYRETULLAH’a dokunuşu ve mazbut HAKİKİ MUHAFAZAKAR ve MÜSLİM seçmenler ile hep dürüstlükten
    yana olan standard, tarafsız ve bağımsız, vicdan sahibi vatandaşlar nezdinde büyük İTİBAR kaybettiği ; çiçeği burnunda, seçen ve seçilen yaptığı GENÇLERDEN ise, hiç itibar görmediği ortada.
    Dış Politikada ise, bilhassa İran, Suriye ve Mısır ve bilhassa SUUDİ’ler konusunda
    “REEL POLİTİKİ” görmediği, kavrıyamadığı, ERBAKAN HOCA’sını hiç dinlemediği, kulak asmadiği
    su yüzüne çıkmıştır. Bu noktadan da çok puan kaybetmiştir ve etmektedir. ülke de çok zarara uğramıştır.
    Faizci bir sistemle çalışmasına rağmen, o sistemin gereklerini zamanında yerine getirmediğinden dolayı da sadece devalüasyon ve enflasyonu azdırmamış, en büyük avantajı olan
    ucuz HAYATI PAHALI hale getirmiştir. İbn-i HALDUN’un bile bu konuda, yani, iktidarı sarsan olaylar
    hakkında ciddi değerlendirmeleri bulunmaktadır.
    Ak Parti iktidarı Müslümanlığı sadece, baş örtüsü mesabesinde görmüştür ki, bu ise,
    bir parça bez mesabesine düşürmüştür. Çünkü, onun, altında muhafaza ettiği, Haya, edep, iffet, tevazu,
    dürüstlük, şımarık olmama …. gibi değerleri muhafaza etttiğini kavrıyamamıştır, çünkü islam
    kültürünü içselleştirememiştir. İslamın bir selamet (ülfet eden ve edilen ınsanlar) dini olduğunu
    da kavrıyamamiştır.
    T.C. yurttaşı olmakla beraber AZINLIKLAR (Lozan’da da böyle) ve Ecnebi ve haramhor
    sermaye imtiyaz ve varlıklarını daha da ileriye götürmüş, çöğu zaman geçmişte de olduğu gibi,
    Anadolu (gerçekten bilhassa Geniş İç Anadolu) insanı Ülkenin yokluk ve kaharını (askerlik, vergi, Devlet
    nimetlerinden mahrum kalma ..gibi) çekmekte berdevam kılınmıştır.
    LOZAN’da ÇOĞUNLUK safında yer alan – çünkü onlar da Müslümandır – Kürtlerin derdini,
    Misak-ı Milliye sahip çıkmıya çalişan İLK DÖNEM M.MECLİSİ M.Vekilleri ve SÜKUNET döneminin Başbakanı N. ERBAKAN gibi anlamıya çalışmalı ve gençlerini bilhassa kazanmanın ve yaşatmanın yolları aranmalıdır O kadar müşavir, anketçi, iletişimci ne güne duruyor, Ak Partide, anlamak mümkün değil.

    Ak Parti, ya Halkını tanıyan, gerçekleri görebilen ve doğru – reel politik değerlemeler yapan, Halkını, Ruhunu tanıyan kişileri göreve getirir ve kendi islahını temin eder, yahut da tarihin sahifelerinde kalmıya kendini mahkum eder. STK’lar, kanaat önderleri ile hal edilecek bir iş değil bu, içi yanık
    Postallılarla, Halkın, dinin, siyasetin içinde olan HAKİKİ temsilcilerle mümkün olur. Yalakalar, yağmacılar, talancılarla KUZGUN uzaklaştırılamaz. Ak Parti, nasıl geldiğini hatırlamalıdır
    Kendi düşen ağlamaz. Suçu başka yerlerde, haksız zanlarda aramamak gerek

  5. Konya ya metro vaat edilmiş…miş.
    Bence tam 28 senelik gecikmiş bir vaat bu.
    Konya metro yapmanın en kolay olduğu yeryüzü şekline sahip bir şehri.
    Ankara ya İstanbul a İzmir e yapılan metrodan çok çok ucuza malolacak bir şey ama bu kadar gecikilmesi anlaşılır şey değil.
    91 yılında tramvay yolu yapılmaya başlandığında metroya başlansa trafik şimdi ne kadar rahat olurdu.

  6. Sayın M.AKÜZÜM !
    Pi saysının esasının bahsettiğiniz orantı olduğunu bazı matematik öğretmenlerinin dahi bilmediğini, sadece ezberlediklerini gördüm.
    Rektörlerim, dekanların, ana bilim dalı başkanlarının, profesörlerin, büyükelçilerin, “Türkiye’nin başkenti Ankara’dır”, “en büyük şehri İstanbul’ dur”,” aile kadın ve erkekten oluşmaktadır ” ifadelerini ayakta deli gibi alkışladıkları bir ülkedeyiz.
    Bu gün yüksek yargı mensupları benzer ifadeleri alkışlayacak
    Hangi gerçekten, hangi fikirden bahsediyorsunuz?

  7. Vaatler arttığında değil, şehit cenazeleri arttığında ve kayyımları protesto eden hdpliler, polisle çatışmaya girip, dükkanı yağmaladığında erken seçim olacak diye düşünülmelidir.

    • Hamza bey! Zemin hazirlığına her zaman olduğu gibi vaatler ile başliyor ve ortalığı lafla güllük gülistanlik yaptiktan sonra,HDPli göstericilerin arasina İ.B.B.den atilip işsız kalan trolleri sokup dükkanlari yağmalattirip, birkaç kişiyide öbür tarafa postaltip şehit cenazeleri içi zemini sağlalayıp, düğmeye basacak.
      Son 18 yildaki seçim icraatlari tek bir değişiklik hariç (önceleri CHP idi şimdi HDP Kıliçtaroğluna ne yaptı ise amellerine alet edemedı) hep böyle olduğu için, bu tahmınde yanılgı payı “0”
      Dünyaya meydan okuyan liderın elinden ancak Ekonomiyi çökertmek, palavra atmak, beceriksizlığıni örtmek için durmadan erken seçimle milletı aldatip Bir taraftan ABD ye emlak yatirimi yaparak sülalesınin geleceğini garantiya almak, ve şehitler sayesinde durmadan seçım yapip kazanmak.
      Ne kadar hela iş yapiyor değilmi?
      Zaten saray fetvacılarının cennet aanahtari dağitmalarınin sebebide “HELAL” oluşu….
      Demirel de zamaninda seçim kazanmak ıçin, 2 anahtar dağıtmişti yaaaa.

      • nurdan hanım merhabalar! aslında uzun bir yorum yazmıştım bununla işgili. fakat çok uzun olduğu için göndermedim.
        – bir ülke 2 şekilde yönetilebilinir:
        – birinci şekil: normal bir yöntemle, ülke için iyi olduğu düşünülen kararlar alınır. bu yöntemde de yöneticiler çok hata yapabilir. çok kötü kararlar verebilirler tabi ki, fakat genellikle ülke normalinde seyreder durum.
        – ikinci yöntemde ise; düşmanlık, kavga, şiddet, hamaset ile ülke yönetilir.
        bu yöntemde iyi, doğru hiç bir karar alınamaz, ülke normalinin çok altında yaşar fakat halkı yönetmenin en kolay olduğu yöntemdir.
        – venezuellada maduro, rusyada putin, iranda mollalar bu nedenle iktidarlarını sürdürebiliyorlar. eğer düşmanlık olmasa, büyük doğalgaz ve petrol kaynaklarına rağmen, yoksulluk içinde yaşamayı, iran halkına kimse kabul ettiremezdi.
        – düşmanlık, halkın en lezzetli yemeğidir.

  8. Ortada bir seçim havası yok. İhtilaller de seçim de kıyamet de vaktinde olur. Vakit gelmeden insan yemek bile yiyemez… Ancak, Suriye’nin durumu, ekonominin seyri ve muhtemel yeni kayyumlar, ani bir rüzgâr estirebilir. Kime yarar, bilinmez. Şimdiye kadar şartlardan dolayı Erdoğan kazandı. Aslında, hangi muhafazakar olsaydı, durum değişmezdi. Zira. bugüne kadar zinde ve laik güçler öyle hatalar yaptı ki, Erdoğan’ın seçime girmesi bile yeterdi. hükümet, bu fırsatı sonuna kadar iyi kullandı. Yalnız, eğer Erdoğan da tam tersi hatalar yaparsa, bu defa bumerang başlar. Kısır döngü devam eder.

  9. Fehmi Bey, acaba Erdoğan bir erken seçimle muhalefeti hazırlıksız yakalayarak onları Cumhurbaşkanı adaylığına dair bir karmaşaya ve aculluğa sevk etmek istiyor olabilir mi?

    Bugün için çekindiği muhalefet adayı İmamoğlu. Ama daha yeni seçilen bir belediye başkanının yeni koltuğunda bir dönemi bile doldurmadan Cumhurbaşkanlığına –hele de 1. ya da 2. yılında– aday olması siyaseten sıkıntılı bir durum yaratabilir.

    Bir diğer güçlü potansiyel aday Gül. Babacan liderliğinde kurulacak olan parti daha tam serpilmeden, diğer muhalif parti tabanları Gül’ün adaylığını yeterince hazmedemeden bir seçim istiyor da olabilir.

    Bu nedenlerle Erdoğan, eğer karşısında İmamoğlu ve Gül dışında bir adayı görmek istiyorsa, çok uzun olmayan bir zamanda seçim istiyor olabilir. Örneğin Akşener’i zorluyor olabilir mi adaylığa?

  10. Eceviti mezara memleketi yetmiş sente muhtaç eden şimdi reisi Allah korusun mezara göndermedi ama memleketi yetmiş sente muhtaç etti . Devletin sökülen bir parke taşını yerine koyacak gücü yok. İpte oynayan canbaz gibiyiz bir dengemizi kaybedersek düşeceğimiz yükseklik çok fazla. Hiç bir iyimserlik alemeti görünmüyor. Tek tesellimiz” yeis mani her kemaldir” sözü

  11. Sayın Koru; erken seçim olabilir mi? Bana göre olmaz. Fakat diyelim ki oldu. Halk sandığa gider ve tercihini yapar.
    Ancak, konunun ana fikri olan “erken seçim ve vaatler” olunca, yazmayı gerekli gördüm.
    Erdoğan’ın Konya’da söyledikleri (vaatleri) ile erken seçim ilişkisi kurmak, yılların gazetecisine ve köşe yazarına yakışan bir yorum olmamış…
    Önceden planlanan ve uygulama tarihi de önceden belirlenmiş olan ki bu şekilde olması üretim planlaması bakımından gereklidir, bir politikanın erken seçimle ilişkilendirilmesi epey zorlama bir yorum olmuş.

  12. Ne yani bol keseden atan chp lilerin vaatlerini yerine getirememesini normal mi karşılayalım efendi.

    • Erdoğan vaatlerinin ne kadarını yapabildi. 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat ve 20.000 dolar kişi başı gelir diyordu. CHP’li belediyeler için 3-5 ay sonra konuşulmaz, biraz sabret.

  13. Dar bölge sistemi adı altında sahil şeritlerinin milletvekili sayısının azaltılması, yine bu sistemle büyükşehirlerin milletvekili sayısı düşürülmesi, 50+1 yerine en çok oy alanın CB seçilmesi veya eskiden olduğu gibi yine meclisin seçmesi gündeme gelirse o zaman ben seçime gidiyoruz derim.

  14. Erken seçim olmayacak.Akparti hizmet siyasetini esas alacak.konya bu hizmetlere layık ama bu vaatler doğal olarak Davutoğlunun hizmet alanını daraltacak.Kayseridede benzer gelişmeler bekleyin.

  15. Yani istanbul belediye başkanı görevden alınacak, yerine belediye meclisinden bir AK partili başkan olarak seçilecek. Topbaşın başına gelen gibi.

  16. Yerim Dar
    Oynamayı beceremeyen “Yerim dar” dermiş. İşçilik döneminde devletler merkezden yönetiliyordu. Ortaklık döneminde topluluklar yerinden yönetilir. Eskiden partiler iktidar olmak için kurulurdu. Bundan sonra partiler halkı organize etmek için kurulacaktır.
    Ortaklık düzeninde partinin bir iş yapması için iktidar olması gerekmez. Halkı organize edecektir. İktidar değil halk yapacak. Semt kooperatifleri bunun için kurulmalıdır.
    Akevler bu savı 50 sene evvel yaptı. Halen varlığını güçlü bir şekilde sürdürmektedir.
    O halde seçilmiş olmanın ne yararı vardır?
    Seçilmiş olma halkın seçilen kimseye güvendiğini ifade eder. Bir şey yaparsa o kadar ortak bulacağını gösterir.
    Seçilen başkanlarda bu tarakta bezi olan birini bulamıyoruz. Bünyamin Demir bile hala merkezden Dolar bekliyor. Bunun anlamı nedir? Bu, ben Güngören’i satacağım ama Güngörenlileri rahat yaşatacağım demektir. Oysa başkan Sermaye’ye avuç açmayacak, halkını, Güngörenlileri organize edecek.
    Başkanlar, Sermaye’nin baskısı ile görevden uzaklaştırılabilirler ama halktan uzaklaştırılamazlar. Halkı semt kooperatifleri kurmaya davet edecek ve insanlığın ortaklık dönemine geçmesi için yardımcı olacaktır.
    Görevden alınan belediye başkanları hapiste değiller, dışardalar. Halka semt kooperatiflerini kurduracaklardır. Halk örgütlenecek. Devlete karşı değil, devletin yanında. Valilerin güvencesinde. Halkın organize olmasına engel olmaya kalkışırlarsa o zaman o iktidarın ömrü biter.
    Halk tek kooperatif kurmayacak, 100 hanelik kooperatifler kuracak. İktidara karşı olmayacak. İktidarın yanında olacaktır. Halk kimi iktidar ederse onunla beraber çalışacak kooperatifler kurulacak.
    “İktidar olayım, bunu yaparım” demeyecek parti. İktidar olunca Sermaye sana onu yaptırmaz. Gelin şunu yapalım diyecek, yola koyulacak. Arkasından gelen olursa onu destekleyen var demektir. Gelen yoksa demek ki aldığı oy onun değilmiş demektir. Kendisine güvenen bir başkan, görevden alınmış olsa da var mı? Akevler’den isteyenler onunla iş birliği yapmaya hazırdır.

  17. Belediyelerin önemli vaadlerini yerine getirip getirmediklerinin hesabını sormak için daha erken olduğu doğrudur.

    Pekiyi,işçi kıyımı için niye bu kadar acele ediyor CHP’li belediyeler?Üstelik bir de namus sözü vermişlerdi kimseyi çıkarmayacağız diye. İstanbul belediyesinde binleri buldu işten çıkarılanlar

    İmamoğlu,seçim kurulu seçim sürecini tamamlamadan “Mazbatamı isterim de mazbatamı isterim” diye tutturmuş, mazbatasını almadan Anıtkabir
    defterini İBB Başkanı sıfatı ile imzalamış,
    kaybedecek 1 saniyemiz yok demişti.
    Kaybedecek 1 saniyemiz yok diyen adam
    seçilir seçilmez tatil üstüne tatil yaparsa
    eleştiriyi hak eder.

    İstanbul’da geçmiş yıllarda çok daha şiddetli yağışlar meydana geldiği halde son sel felaketinde görülen hasar olmamıştı.Bu hasarın sebebi alt yapı eksikliği de değildi.Lögarların temizlenmemesi bu zarara yol açmıştı.

    İstanbul’da CHP’li belediyeyi ilk defa görüyor değiliz.Önceki dönemlerdeki CHP’li belediyelerin hizmeti olarak
    kokan bir Haliç,akmayan sular,çöp
    dağları ve İski skandalını hatırlıyoruz.
    CHP’nin İstanbul’a yaptığı bir hizmeti hatırlayan varsa bize de hatırlatsın.

    Yazarımız,”Ak Parti İktidarlarının Yerine
    Getiremediği Vaatler”başlıklı bir yazı kaleme alsa yazacak fazla bir şey bulamaz.Hiç bulamaz demeyeyim,belki tek tük vardır.

    1980’li yıllarda başlayan Konut Edindirme Yardımı ve Tassrrufu Teşvik Fonu kesintileri bile Ak Parti iktidarları tarafından ödendi.1990’lı yıllarda uygulama durdurulmuş ve unutulmaya terkedilmişti.Hiç bir iktidarın aklına gelmemişti hak sahiplerine ödeme yapmak.

    Erdoğan seçim dönemlerinde bile kendisinden bir talepte bulunan vatandaşa,hayır diyebilmiştir yapamayacağı bir şeyse istenen.Halbuki
    klasik politikacı asla hayır demez,yapmayacağı şeyleri de yapacakmış gibi görünür,yuvarlak
    laflarla savuşturur vatandaşı.

    Erdoğan’ı özellikle vaatler açısından klasik
    politikacılarla kıyaslamak yanlış olur.

    • İstanbul atılan işçiler genelde troller.

      Diğerleride Ekrem imamoğlu 15000 farkla belediyeye başına oturtuğunda işçi sayısı 82000’di

      800000 farkla kaaınıp belediyeye başına oturduğunda işçi sayısı 84500 olmuş.

      3ayda akparti 2500 adam yerleştirmiş bunlardan liyakat olmayanlarda eleniyor. yinede hakları korunuyor.
      iş başvuru dilekceleri geçerli.

    • “İşten çıkarılan işçiler arasında yer alan Metin Karadeniz’in geçen yıl İstiklal Caddesi’nde temizlik yaparken içinde bin 700 dolar bulunan cüzdanı teslim ettiği için Beyoğlu Belediyesi’nden İSPARK’a ataması yapılarak ödüllendirildiği ortaya çıktı.”

    • E.İmamoğlu tatil üstüne tatil yapmadı, sadece yorgunluk atan bir tatil yaptı.
      Erdoğan’ın İ.B.B. Başkanı iken kaç gün tatil yaptığını bir araştırın lütfen, ben söylersem inanmazsınız.
      Mesele rögarların temizlenmemesi ise (öyle midir bilmiyorum), belki de AKP’li militan kadroların marifetidir.
      İstanbul Belediyesinde daha çok kişi işten çıkartılacaktır. Zira bunların içinde İ.B.B. Başkanından değil AKP İl Başkanından talimat alanlar var.
      İstanbul Belediyesi birileri için altın yumurtlayan tavuktu. Şimdi o altın tavuk elden gitti.
      Malı götürmek veya götürememek işte bütün mesele bu. (Şekispir)

  18. POPİLİST POLİTİKALAR UYGULANDIĞINI GÖRMEK DEĞİL, HİSSETTİĞİNİZ AN SEÇİM YAKINDIR DEMEKTİR.
    İktidardakiler çok acil ekonomik tedbirler alması beklenirken(acı ilaç )bol vaatlerde bulunuluyorsa ekonomi el fatiha demektir.
    Ülke perişandır çok daha perişan olacaktır.
    Neden bu kadar zaman kaybediliyor,derhal halkın canını sıkmak olsa da gerçeklerle yüzleşmeliyiz.
    Uzun süre daha da fakirleşmek,işsizlik devam etmesi gerekir ki daha iyi günlere ulaşalım ve istikrara kavuşalım.
    Neden herkes yapılması gerekenin ne olduğunu bildiği halde yapmıyor veya yapamıyor.
    Halk zorluklara katlanmaya hazır değil.
    Halk zorluk çekmeden sırt üstü yatarak zengin olmak istiyor.
    Başkaları çalışarak onlardan borç alarak harcamak istiyor.
    Sonra borç un üstüne yatmak ister.
    Az çalışıp çok kazanmak isteriz.
    Bunun sürekli devam etmesini isteriz.
    Yöneticilerimiz bunu bilmez mi?
    Çok iyi bilir.
    Halkın en yoğun şeklinin ete kemiğe bürünmüş şaheseridir, onun kadim yöneticileri.
    Kurnaz ları ancak çok kurnazlar idare edebilir.
    Durum koalisyon durumunun tabii sonucudur.
    Acı reçeteler uygulandığı an tepkiler yükselecek bunu fırsat gören dostlar hemen düşman olur.
    Her an destek çekilir.
    Hükumet bunalımı başlar.
    Seçim kaçınılmaz olur.
    Bu sebeple her şey her an olabilir.
    Bazıları özellikle seçimsiz yaşayamaz.
    Halkımız geçimsiz yaşar seçimsiz yapamaz.
    Seçim demek bolluk demektir.(arkası tufan olsa da)
    Doğru ,uzun vadeli,kalıcı,sürdürülebilir iyi işler yapmak cesaret ister.
    Halkın zorlukları kabul etmesi,yöneticilerinde bu uğurda seçim kaybetmeyi onur sayması gerekir.
    Bunları hiçbiri henüz teşekkül etmedi.
    Erken seçim tehdidi,muhalefeti veya iç muhalefet için kötü anda yakalanmak demektir.
    Yeni ciddi bir oluşum çıkma ihtimali varsa teşkilatlanmasını tamamlanmadan fenersiz yakalanma demektir.
    Erkem seçim tehdit i iktidar için giyotin gibi kullanılabilir.
    İktidar erken seçim silahını kullanması çaresizliğin ve mecburiyetlerin sonucudur.
    İktidar bu durumda erken seçime gitmek zorunda hissederse kendini ,ülke çok gerilmek istenecektir.
    Aşırı milliyetçi,olmak olmamak,beka meselesi,dış düşman ,iç düşman her yanımız öcüler le kuşatılmış gösterilecek ve buna uygun ortam hazırlanmak istenecektir.
    Ekonominin batması önemli değil birinci öncelik GÜVENLİK ENDİŞELERİ olacaktır.
    Gidişat erken seçim kokusu yayıyor.
    Birçok acil iş beklerken yaprak kımıldamıyorsa vardır bir sebebi.
    İktidar seçim gezilerine çıkıp zaman kaybetmek ne demek oluyor.
    koalisyonlardan kurtulacağız diye başkanlık sistemine geçildi ama koalisyonların şahı oluştu.
    Koalisyon varsa her an erken seçim var demektir.
    Not:Halkımızın kötü yönetimden şikayet etme hakkı yoktur,kendisi iyi olmadığı sürece.
    Yazarlıktan geçinenler okuyucusu olan halkı ın yanlışlarını değil seçtikleri idarecilerinin yanlışlıklarını öne sürerler çoğu zaman.
    Çünkü yazarlar müşterilerini kaybetmek istemezler.

  19. Bakın yaklaşıyor,yaklaşmakta olan..( İsmet Özel)
    Bence yaklaşmakta olan farkedildi. Herşey açık oynanacak. Meral hanımın son zamanlardaki suskunluğunu ve” yanaşık düzen” vaziyeti almasını ne ile açıklayabiliriz? Yeni stepne bulundu. Bahçeli’nin çağrısı yakında ciddi sonuçlar verecektir ve bu gemi karaya oturana kadar hepimiz , çaresiz yolcular olarak seyirciyiz vesselam..
    Keşke Süleyman karagülle bey gibi umutlu ve teoriler üretecek enerjimiz olabilse.

  20. Sorunlar sistemden kaynaklanıyor…
    Sistem değişip düzelmedikçe sorunlar devam eder…
    *
    Seçim sistemi de sorunlu…
    Seçim sistemi de mutlaka değişmeli…
    *
    ‘Faizli İşçilik Sistemi’ ömrünü tamamladı…
    ‘Faizsiz Ortaklık Sistemi’ geliyor, ilgilenilip değerlendirilmeli…
    *
    Akevler yarım yüzyıldır sistem çalışmaları yapıyor:
    Adil Düzen…
    Adil Ekonomik Düzen…
    Adil Düzen İnsanlık Anayasası…
    Ve…
    FAİZSİZ ORTAKLIK SİSTEMİ…
    *
    Ve’s-SELAM/BARIŞ…

  21. “Ne oluyor ya da ne olacak dersiniz?” Nemi derız?
    Erdoğanin, en çok hoşuna giden (ALLAH KORUSUN, ALLAH KÖTÜ NIYETLILERIN NIYETLERINI KENDI BAŞLARINA VERSI) savaş naralari atarak şehit sayilarini artirip, MHP yi günah keçisi olarak ortaya sürup etkısiz hale getirdikten sonra baskin seçime gitmek. Derız. Bunu anne karnindaki bebekler konuşabilseler onlarda söyler.

    Fehmi bey! Size zahmet bir araştırırmısınız! “CUMHUR BAŞKANININ.” Yeni anayasaya göre görevlrinin başında, muhalefet partileri ve kendisine oy vermeyenleri terörist ve vatan haini ilan ederek, meydanlarda onlarla kavga etmek olduğuna dair her hangi bir madde eklenmışmi?
    Sankı Turkiye Cumuhur Başkani Ekrem İmamoğlu erdoğanda onun gözlemcisi. Efendım Istanbulu sel basmiş imamoğlu tatildeimiş.
    Insan önce bir aynaya bakar! Kendisi akp Genel başkanliğindan başka bir iş yapiyormu? Hayir. Oeki sarayinda birgün oturup çalişiyormu? Oda hayir.

    Yaho uçan sarayini ve 1100 odali beşteme sarayıni bizim paramizla yaptirmadımiki oturup kalkıp bizimle kavga ediyor, mubarek sanki topla tüfekle ona saldiran bizanslılarla kavga ediyor.
    Ben merak ediyorum, acaba erdoğan bu kadar pervasizca saçip savuriyor ya bunu yaparkende bizim hakkimizin ona helal olacağınami inaniyor?
    Hiç kusura bakmasin hakkimiz hem bu dünyada hemde ahirette Cennet anahtarlari dağittiklari ile birlikte burunlarindan fitil fitil gelecektir.

    • Nurdan abla siz kaç yıldır ABD desiniz ? Sizin paranızla Türkiyede ne yapılabilir ? Yurt dışında değil misin be mübarek ?

  22. Pi sayısı:Bir dairenin çapı neyse ,dairenin etrafının uzunluğu çapının 3,14 katı olduğu hepimizin malumudur. Yani ülkemizin geleceği şuan ki yöneticilerimizin çapıyla alakalı olduğunu anlamışsınızdır. Bizdeki siyaset halen 1950 yıllarına ait siyaset havasını vermekte,siyasilerimiz ,yöneticilerimiz günü kurtaracak politik söylemler gütmektedirler. Tabiki toplumu kandırmada en etkili aldatma kıssa vadeli, zevahiri kurtarma babında söylemler olduğu hepimizin malümüdür.Korkarim 1900 yılların başındaki fikir adamlarından merhum M.Akif, E.Hamdi Yazır, Bediüzzaman gibi dünce adamlarının fikirlerinin bile fersah fersah gerisinde olduğumuzu üzülerek görmekteyiz.Sizce bu üçlünün bir ortak noktası var mı.Evet var ben söyleyeyim;Dindar ama taklitçi olmamaları,Avrupa medeniyetinin bilim ve irfanını benimsemeleri gibi bir çok ortak nokta sayabilirsiniz ama bunların hiç biri değil en büyük ortak özellikleri SARAYA (İstibdata) KARŞI olmalarıdır. Çünkü şunu çok iyi biliyorlardı “Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar.”İnşallah Ali Babacan etrafında kurulacak Parti’nin gelecegin inşasında bol laf, vaad değil sanayide ilerliyen, tarım ve hayvancılık ta modern yöntemleri kullanan ,eğitimde bilimsel verileri kullanan ,demokrasi ve özgürlüklere saygılı icraacı bir yöntem ile geleceğin Türkiyesini inşaa ederler. Artık insanlar o klasik cümleyi uzun bir süredir kullanmaya başladılar.NE OLACAK BU DEVLETİN HALİ

  23. Yine bezm-i çemene lâle fürûzan geldi
    Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi
    Bülbül âşüftelenip bezme gazel-hân geldi
    Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

    Çıkıp ikbâl ile gülzâra şehenşâh-ı cihan
    İltıfâtıyle eder gülleri şad u handân
    Lâlezâra gelir elbet yine sultân-ı zaman
    Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

    Seyr olup raksı yine dilber-i mümtâzların
    Yine eflâke çıkar nâleleri sâzların
    Câna ateş bırakır şûlesi âvâzların
    Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

    Ney ü santûr u rubâb ü def ü tanbur ile çeng
    Nağme-i bülbül ü kumrîye olup hem-âheng
    Pür eder âlemi şevk u tarab u rengâ-reng
    Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

    Can fezâ turre-i hûban gibi zülf-i sümbül
    Dil-güşâ nazm-ı Nedîmâ gibi ruhsâre- i gül
    Dün gülistanda işittim ki der idi bülbül
    Müjdeler gülşene kim vakt-i çirâğan geldi

Yoruma kapalı.