Mitinglerde kaç bin kişi vardı? Partilerin derdi bu. Oysa siyaseti de etkileyen bir devrim yaşanıyor… 

21
Reklam

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Mersin’de, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Siirt’te düzenledikleri mitingler gündeme damga vurdu.

Hangi miting daha çok ilgi gördü, hangisinin kalabalığı daha fazlaydı, merak konusu.

Rakip saydığı partinin mitingine katılan kalabalığın kendi mitingine ilgi gösterenlerden daha az olduğunu özellikle AK Parti bilmek ister gibi.

Mersin valiliği CHP mitingine katılanların 21 bin kişi olduğunu açıkladı.

Siirt valiliğinden herhangi bir açıklama gelmedi. 

Kulağım bu ağız dalaşında, gözüm ise belleğimden eski görüntüleri çıkartmakla meşgul.

En kalabalık mitingleri hep iktidar partileri yapar.

Devletin memurları, iktidarla yakın durmak gibi bir dertleri bulunan patronların fabrikalarının işçileri muhalefet partilerinin mitinglerine gidemez de ondan…

Reklam

Cumhuriyet’i kuran parti olmakla iftihar eden CHP’nin, kaybettiği ilk seçimin (1950) öncesinde İstanbul’da düzenlediği miting kalabalığının muhteşem olduğunu siyasetle ilgili kitaplardan biliyoruz.

O yıllarda İstanbul valisi olan Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, aynı zamanda belediye başkanı ve CHP il başkanıydı. Sempatikti, boyu kısa olduğu için kendisi hakkında “Mini mini valimiz, ne olacak halimiz?” türü tekerlemeler icat edilmişti. 

Psikiyatri hocası olan Gökay, Saraçhane’de düzenlenen mitingin kalabalığını, CHP genel başkanlığı sıfatına da sahip Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye, kürsüden mitinge katılanları eliyle göstererek, “İşte Paşam İstanbul” sözleriyle hatırlatmıştı.

Seçimde İstanbul halkı CHP’ye değil rakip Demokrat Parti’ye oy verdi.

Demem o ki, miting kalabalıkları fazla önemli değildir.

İlk kez mitinglere 1957 seçimi öncesinde götürüldüğümü hatırlıyorum. 1960’da, ihtilalden az önce, İzmir’de, iktidardaki DP’nin düzenlediği mitingin kalabalığını, babamın omuzu üzerinden hayretten açılmış gözlerle izlediğimi bugün gibi hatırlıyorum.

Partiler arası rekabet zirvedeydi ve İzmir halkı Başbakan Adnan Menderes’e olan hayranlığını mitinge koşarak göstermişti.

Sonraları Adalet Partisi’nden yerel siyasete katılmış, 10 yılı aşkın il genel meclisi üyeliği yapmış olan babam, kendi partisi yanında bir başka partinin mitingine daha ilgi gösterirdi. 

Reklam

Osman Bölükbaşı’nın genel başkanı olduğu partinin…

Bölükbaşı’nın yaşım küçük olduğu için bazısını anlamakta zorlandığım fıkralarla bezediği konuşmasını dinlemek için mitingin düzenlendiği meydana koşmuş olanlar, sandık başına gittiklerinde, oylarını yine kendi partilerine verirlerdi. Bu yüzden olacak, Bölükbaşı, konuşmasının bir yerine “Biliyorum, beni dinlemeye geldiniz ama yine bildiğinizi okuyacaksınız” eleştirisini sıkıştırmaktan kendisini alamazdı.

Vefatından hemen önce, Ankara’daki Bayındır Hastanesi’nde yatarken ziyaret ettiğimde, ilk kez bitkin halini müşahede edeceğim Osman Bölükbaşı, mitinglerinde hep bir siyaset aslanı gibi görünmüştür gözüme.

Her seçimde tek başına oradan oraya mitingler düzenleyip partisine grup kuracak kadar milletvekili çıkartmayı başaran Bölükbaşı’nın, her adayından “Partimden ayrılırsam” diye başlayan bir yazılı yemin aldığı bilinirdi.

O yemin bile partili milletvekillerinin iktidar partisine kaçmalarını engellemeye yetmezdi.

Bu sebeple, “Benim sinem Karacaahmet mezarlığı gibidir” diye yakındığı bilinir rahmetlinin…

Çok gerilere gitmeye gerek yok; AK Parti’nin kurulması üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişken gidilen 2002 seçimi öncesini hatırlayalım. Seçimde herbiri yüzde 10 barajına takıldığı için Meclis’e tek bir milletvekili bile sokamayan partilerin mitinglerini göz önüne getirelim.

En kalabalık mitingleri Cem Uzan’ın katılanlara döner-ekmek ısmarladığı Genç Parti düzenlemiştir.

İzlediğim birkaç mitingindeki kalabalıklar beni ürkütecek boyutlardaydı.

Nitekim, arkasında doğru dürüst bir parti teşkilatı bulunmadığı halde, Cem Uzan, tek başına, yüzde 7’inin üzerinde oy alabilmişti.

Mitinglerin günümüzde devam etmesine şaşırıyorum.

Köylerden kasabalardan meydanlara taşınan insanların, kentlerdeki işi gücü olmayanların da katılımıyla bir araya toplandığı bir etkinliktir miting; kısacası katılanlar açısından da zahmetli bir iştir. 

Her gün gazeteler ve TV kanallarında görüşlerini açıkladıkları, üstelik taraftarları olan yorumcuların da propagandaya katılmalarıyla bir ses kirliliğine de sebep oldukları için, partilerin günümüzde mitinglere ihtiyaç duymalarını anlayamıyorum.

İllaki kalabalık bir taraftar kitleleri olduğunu gösterecekler.

Oysa pekala her eve girmelerini sağlayacak, herkesin kolaylıkla izleyebileceği teknolojik imkanlar var bugün.

Videoları milyonun üzerinde kişi tarafından izlenen sosyal medya kullanıcıları etki yönünden mitingleri aratmazlar.

Üşenmedim, biraz önce Youtube’da yeniden baktım, ‘140 Journo’ tarafından hazırlanmış DEVA Partisi lideri Ali Babacan‘la ilgili bir video tam 4 milyon 200 bin kişi tarafından izlenmiş. 

Hangi parti o kalabalığı meydanlara toplayabilir?

İktidar partisi ile de bir videosu var ‘140 Journo’nun; onu izleyenlerin sayısı da 4 milyon 300 bin…

Herhalde ilk seçimde meydanlar yerine Youtube popüler olacak.

Millet siyasi kanaat belirlemek için meydanlara değil internete koşacak.

Neyse.

Mersin ve Siirt’teki mitinglerine kaç kişinin katıldığını mesele eden partiler de, seçim yaklaşınca, iletişimde ‘devrim’ yaşandığını fark edeceklerdir.

ΩΩΩΩ 

Reklam

21 YORUMLAR

  1. Vahap bey “Güney Tirol de yaşayanlar almanca konuşuyorlar hepsi italyan vatandaşı ama tekrar Avusturyaya bağlanmak için hiç bir eylemde bulunmuyorlar.” çünkü hepsinin cebinde birer avusturya pasaportu da bulunuyordur, öyle değil mi?
    Benim anlamadığım arkadaşınızın “Partiler seçim kampanyaları için önce kredi çekiyorlarmış sonra da devletten aldıkları yardımla borçlarını kapatıyorlarmış” dediği kısım;
    ya seçimleri kaybeden bir parti olursa, çekilen krediyi neyle ödüyorlar ki?
    Rus rublesiyle mi?

  2. devrim deyince aklıma geldi, az önce abonesi olduğum bir You Tube hesabından yüklediği son videosunu izlerken uzun zaman sonra ilk defa dün baktığım Sahibinden com sitesinin reklamını gördüm.

    Korsan haydutlar yakaladıkları beyaz elbiseli esiri öldürmek için timsahlarla dolu nehire atmak üzereyken esir, “bi dakka! son arzumu sormadınız” demesi üzerine korsanlardan biri yanında duran başlarına “adam doğru söylüyor patron, biz haydut muyuz” uyarısıyla korsanların başı “pekala, söyle bakalım son arzun neymiş” diyor.

    Esir korsan haydutların bulamayacağını düşündüğü son arzusunu tarif ediyor: “bir araba istiyorum, ama önden cip gibi arkadan da kamyon gibi görünsün, yarısı metal yarısı ahşap olsun, 4 çeker olsun ama 5 tekeri olsun…gibi özellikler sıraladıktan sonra son arzum bu, arzumu yerine getirin, adettendir” derken korsanlardan biri cep telefonunu çıkarıp gösteriyor, “bulundu” derken hemen aranan özelliklerdeki araba geliyor ve korsanlar esirin iki kolundan tutup timsahlara atmak için hazırlanırken ” Sahibinden com aradığınızı bulur” sloganıyla film bitiyor.

    bu reklamı hazırlayan zihniyet devrimini yaptı çoktan. ya da teknoloji bu devrimcilerin elindeydi zaten.

    teknoloji ile ilgilenenlere kulak verince en insaflılarında bile uçuk kaçık komplo teorilerinden geçilmiyor. her komplonun hayata bakan bir yönü vardır düşüncesiyle izleseniz bu teknolojinin insanlığa faydası olup olmadığından kesinlikle emin olamazsınız. kıyamet senaryoları, büyük sıfırlama, tek merkezli küresel yönetim modeli ile modern köleleşme, vadeli işlem piyasalarının çökmesiyle tüm dünyada yaşanacak ekonomik buhran, buna karşı kendilerini korumaya almaya çalışan küreselci sermayenin hiç bir kurala uymayan uygulamaları, ve kıyamet kopmadan önce küresel sermaye grupları arasında yer almak isteyen yerli teknoloji şirketleri….ve Sahibinden com.

  3. Bana göre konuyla ilgili olarak aslında Fehmi Bey gerekenleri yeteri kadar söylemiş, bu nedenle benim şahsen ilave etmek istediğim farklı bir görüşüm yok.
    Ancak ben konu bağlamında başka bir konuya , Angela Merkel’in veda törenine değinmek istiyorum.
    Bu veda töreni her nedense bizim basın yayın organlarında ve köşe yazılarında pek itibar görmedi .
    Ben bütün samimiyetimle söylemek isterim ki bu son derece güzel, nezaket dolu, asalet ve şükran dolu , insanlık dolu törene tek kelimeyle hayran kaldım, o insanlar adına gurur duydum ve ne yalan söyleyeyim imrendim , gıpta ettim !
    Tam 16 seneden beri alnının akıyla, namusuyla, şerefiyle milletine ve devletine hizmet eden ve gerçekten de başarılı olan başbakan ; vakti saati gelince de aynı asaletle , aynı yücelikte kenara çekilmesini de biliyor !
    Ve milleti de devleti de onu bu derece güzellikte minnetle , şükranla bağrına basıyor , onu
    bundan sonraki yaşantısına uğurluyor !
    Biz göremeyiz ama inşallah bizden sonra da olsa bir gün bizde de böyle bir manzarayı görmek nasip olur !
    Selamlar, saygılar

    • Ali bey almanyadaki bilmem kaç yüz bin us army personelinin durumu ne olacak, bi açıklama yapan filan oldu mu acaba tören sırasında?
      Efendim?
      Diyorum ki 2.savaştan sonra almanyada konuşlanan işgal birlikleri, abd ordusu almanyadan ne zaman çıkacakmış bi haber filan var mıymış diyorum?!

    • Maalesef bizde yöneticiler koltuklarına süper yapıştırıcı ile yapısirlar ve asla terketmezler. Yapistiriciyi ya ölüm ayırır ya da bir darbe vb ile kalkarlar.Etik degermis , yerine adam yetiştirmek mis bunlar hak getire.İktidari da muhalefeti de aynı.Mesela 15 kez sırtı yere gelen pehlivan nasıl güreşi bırakmıyor ise Sn başkan da yerine birini yetiştirip emekliye ayrılmıyor.
      Bu coğrafyanın kaderi maalesef.

      • Ahmet bey, ne bu aceleniz, sayın merkel de henüz koltuğunu terketmiş değil, 20yıldır olduğu gibi hala yerinde oturuyor, bi yere gittiği yok yani… Bi 20yıl daha da almanyayı yönetebilir, iktidar yahut muhalif kimsenin itirazı da olmaz, size ne oluyor ki???

  4. Halk mitingde havayı koklar. Liderin konuşmasını tartar. Konuşanların eylemine bakar:
    -Kudret kısmındaysa yaptığına,
    -Zillet kısmındaysa daha ne kadar ileri gidip ne kadar zarar verebileceğine?. (Zillet diğerleri! Değil!, Kendine göre “tu kaka ve görmek bile istemediği”).
    Hala bir sonuca varamadı, çözemedi ise işi,
    İzlemeye koyulur, devam eden TİYATROYU?
    Not: muhalefetten bir ışık bir çığırtı geliyorsa bile, Onun kudretine bakmaz yine!
    Kudretlinin bakar önce netcene, sonra döner yine bakar muhalif,
    Ne YAPABİLİR! diye?.

    • Bilader bu “tiyatro” muappetine hiç girmeyelim isterseniz, belki haberiniz yoktur;
      son yıllarda herkes başımıza tiyatro eleştirmeni, senaryo yazarı filan kesildi, elhak çoğunun rol kabiliyeti kostüm seçimi filan da gayet iyi…
      Ama ömründe bir sahne görmemiş, dekor nedir perde nedir desen;
      yakınlardaki taç marka bir çeyiz mağazasından filan sözettiğimizi zannedecek bu gizli yetenekler ne ara böylesi performans sanatçısı oluvermiş akıl alır gibi değil yani…
      Tevekkeli boşuna dememişler;
      hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde!

  5. Dogru fikirler, yorumla kafa sisirmeyecegim.

    Sadece, çalakalem yazmak zorunda oldugunuz ve gazete düzeltmeninden de yoksun oldugunuz için arasira görünen hatalara dikkatiniz çekecegim :

    örn. “CHP genel başkan(lığ)ı sıfatına da sahip”

    • Sayın yk “CHP genel başkanlığı sıfatına da sahip Cumhurbaşkanı İsmet İnönü…” ifadesinden rahatsız olmanızın sebebi usta yazarın belagat eksikliği mi yoksa tek parti dönemindeki idarenin tekelci yapısını çekingen bir dille de olsa hatırlatmış olması mı?
      Sayın yazarın tek kusuru kimi yazım hataları olsa kendisini balkaymakla besleyelim derim…
      Parti liderlerinin aynı anda cb adayı olmasına karşıyım diyen chp başkanı niye aday olurken genelbaşkanlıktan istifa edip hem de herkese örnek olmuyor?

  6. “Almanyalı
    5 Aralık 2021 At 00:22
    H. Gayret arkadaṣ,
    „seçimlerinde merkelin partisi çok ağır bir yenilgi aldı ve hükümetten düştüler, ha buna rağmen kendisi utanmadan koltuğunda oturmaya devam ediyor“ diyorsunuz!

    Belki hatırlarsınız, Melkel seҫimi kazanan ve yerine geçecek olan yeni Baṣbakan adayını G20 toplantısına beraberinde götürdü ve onu dünya liderleriyle geleceğin Almanya baṣbakanı olarak tanıṣtırdı.”

    “…geleceğin Almanya baṣbakanı…” derken,
    bu tam olarak ne kadarlık bir gelecekten sonrası oluyor acaba?
    Hadi yeşillerin üyeleri yarın koalisyon sözleşmesini reddetti, erken seçim kararı alındı, bi dahaki seçim ve sonucunda bilmem ne koalisyonu ve hükümeti kurulana kadar, bizim yorumculardan sayın yk nın “merkel ablam”ı o koltukta oturmaya devam mı edecek yani?
    Seçimler niye yapılır ki?
    Eski başbakanlar koltuklarında oturmaya devam etsinler diye:)

    • H.Gayret arkadaṣ,

      „Hadi yeşillerin üyeleri yarın koalisyon sözleşmesini reddetti, erken seçim kararı alındı, bi dahaki seçim ve sonucunda bilmem ne koalisyonu ve hükümeti kurulana kadar, bizim yorumculardan sayın yk nın “merkel ablam”ı o koltukta oturmaya devam mı edecek yani?“ diyorsun!

      Burada önemli olan Yeṣillerin oyun bozanlık yapıp yapmayacakaları değil, kendisine hic oy vermediğim ama saygı duyduğum Merkel’in insan ve politikacı olarak kalitesini göstermesi. Kendisine karṣı seҫimi kaybettiği ve yerine geҫecek insanı dünya liderleriyle tanıṣtırmasının ülke iҫin kıymetini siz anlamamıṣa benziyorsunuz, veya iṣinize gelmiyor.

      Yeṣillere gelince önce ṣunu söyleyeyim. Yeṣiller gibi bir partiye Türkiye’nin acilen ihtiyacı var.

      Yeṣiller konuyu iyice tartıṣmadan karar vermezler. Bakanlık koltukları dağıtılırken kendi istedikleri ṣahsın değil, Cem Özdemir‘ in bakanlığa uygun görülmesi, partinin sol kanadının ҫok hoṣuna gitmedi. Ṣimdi parti yönetiminde kendilerine biraz daha ağırlık kazanarak koalisyon anlaṣmasını kabul edecekler.

      Politikada hep bir risk vardır ama, ṣimdi Yeṣiller kendi katkılarıyla da hazırlanan koalisyon sözleṣmesini red ederlerse seҫmenleri bunu affetmez.

  7. Vahap Bey, 26 Eyülde Almanya seҫimlerinde de durum aynı Avusturya’daki gibiydi. Yollarda görülen afiṣlerde partilerin ne yapmak istedikleri yazılı ve hoparlör gürültüsü yok. Sadece bazı marketlerin önünde kurulan masalarda gelip geҫen seҫmenlerle konuṣan partililer.

    Son günlerde Avusturya’da demokrasinin nasıl iṣlediğini görüyoruz. Bildiğiniz gibi, baṣbakan Sebastian Kurz ve maliye bakanı istifa etti. Baṣbakanlıkta, ÖTV parti merkezinde ve maliye bakanlığında arama yaptıran Avusturya savcılığının arama gerkeҫesinde, “Sebastian Kurz ve en yakın ҫevresindekilerin, vergi mükelleflerinin parasıyla ÖTV partisi iҫin olumlu haberler yazılmasını sağladıklarından ve partiyi iyi gösteren anketler satın aldıklarından şüpheleniliyor„ yazıyor. Parayı da maliye bakanlığı ödüyor.

    Olumlu haberler yazması iҫin gazeteye ve ҫakma anket yapanlara verilen para 300 bin € civarında.

    Türkiye’de Demirören Holding Hürriyet ve diğer gazeteleri satın alırken, Kamuya ait Ziraat Bankasından kaҫ yüz milyon kredi allmıṣtı…

    • Sebastian Kurz geçtiğimiz günlerde baba oldu. Siyasi rakipleri bile onu baba olmasından dolayı tebrik ettiler. Halk onun siyasi hatası ile şahsiyetini ayrı tutuyor. Sebastian Kurz sokağa çıktığı zaman serbestçe dolaşabiliyor, insanlar “suçu varsa yargı gereğini yapar” diye düşünüyor ve yargıya güveniyor.

  8. Fehmi bey,İbrahim Uslu beyin Halk Tv deydi sanırım,CHP Mersin mitingini değerlendirdiği bir konuşması var.Bunu dinleyin.Özetle diyor ki ‘uzun yıllardır seçimlerden sonra oyunuzu neye göre belirlediniz sorusunu yönlendirdiğimiz anketlerde Mitingte parti liderinin yaptığı konuşma’ciddi bir oran tutuyor.Oda dışardan bakınca sizin gibi düşündüğünü ama anket sonuçlarının farklı olduğunu söylüyor.Ali bey ilk çıktığında popülerdi şimdi hiç değil.Son yaptığı programlara bakın 10 bin le 20 bin arasında geziyor.

  9. Rahmetli Osman Bölükbaşı aslında sorunları tespit ve önerdiği pragmatik çözüm yolları ile millet tarafından iktidara layık görülmese dahi sürekli meclise girme başarısı göstermiş nev-i şahsına münhasır bir siyasetçiydi. Aslında bir başka ”halk bizi seviyor ancak oy vermiyor” diyen rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu dahi benzer bir akıbet ile siyasi ömrünü mazlum şehit olarak iftihar ile tamamlayana kadar hep kritik dönemeçlerde önemli vazifeler deruhte etmiş ancak siyaseten sandığa yansıyan bir başarı gösterememiştir. Ancak kalplerde hep isimleri anıldığında ihtizaz uyandıran, güzel atlara binip gitmişler silsilesindedirler. Mitinglerde kelle saymak olsa olsa cahiliye döneminden kalma ve Kuranı Azimüşşanın sarihen Tekasür suresinde dalga geçtiği cahiliyye kafirlerinden kalma bir alışkanlıktır ki ”Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.” Tekasür-2

  10. Sosyal medyayı sınırlamaya kalkmak, hatta
    Kontrol altına almaya çalışmak, (denetlemek diye bir kelimede var).
    Ama, mitinglerde kaç kişi izledi kaçkişi geldi diye merak etmek!
    Peh peh Kih Kih??☺️

  11. Merhaba, 38 yıldan beri Avusturyada yaşıyorum. Burada seçimler çok sessiz yapılıyor, öyle ki bazen seçim gününü unutup oy vermeye gitmediğimiz günler bile oluyor. Türkiyede seçim meydanlarındaki söylemlerde seviye iyice düşürülüyor, insanlara geri zekalı muamelesi yapılıyor. Coşkulu kalabalıklar oluşturularak insanların düşünmesi, gördüklerini akıl süzgecinden geçirmesi engellenmeye çalışılıyor. Halk aklından ziyade duygularından yakalanmaya çalışılıyor, tipik bir Orta Doğu zihniyeti! Eğer bir erken seçim olursa piyasadaki 5 parti hazineden 1,9 milyar Türk Lirası yardım alacakmış, bu da fırsat eşitliğini ve adaleti ortadan kaldırıyor. Seçim kampanyaları için devlet desteği dışında iş adamlarından da milyarlarca lira destek geliyor. Devasa mitingler için su gibi para harcanıyor, bana göre tam bir israf! Türkiye gibi sosyo- ekonomisi belli olan bir ülkede istihdam sağlamak ve parayı daha verimli alanlarda kullanmak yerine seçim için israf edilmesi benim vicdanımı kanatıyor. Avrupada sadece afişler asılıyor, çevre kirliliği yok, oldukça mütevazi organizelerle seçim kampanyası yürütülüyor. Bence halk kendi gücünün farkında değil, sadece oyunu vermesi gerekir iken ruhunu , kalbini, aklını da tercih ettiği bir partiye teslim etmeye çalışıyor. Avrupada insanlar aşırı bireysel, sürü psikolojisi ile hareket etmiyor, partilere karşı mesafeliler. Kimse bir başkasının manyetik alanına girmiyor ve herkes kendi değerinin farkında. Bana göre tüm bu yanlışlara dur demek için mitinglere katılmamalı!

    • Vahap bey avusturyada partilere devlet yardımı var mı? Bir de terör örgütleri ve onların siyasi uzantılarına seçim yardımı adı altında milletin parası pompalanıyor mu? Teşekürler

      • Google’a “Avusturya’da terör” yazınca anadolu haber ajansının haberlerinden başka bir şey çıkmıyor. neden?

      • Avusturyada partilere yüklü bir miktar seçim yardımı yapılıyormuş ancak bu yardım seçimden önce değil sonra oluyormuş.Partiler seçim kampanyaları için önce kredi çekiyorlarmış sonra da devletten aldıkları yardımla borçlarını kapatıyorlarmış (Bu soruya doğru cevap vermek için konunun uzmanı Avusturyalı arkadaşımı aradım) Avusturyada terör yok çok emniyetli bir ülke, 8 milyon nüfusu var, eyalet sistemi ile yönetiliyor, ülkede 9 eyalet var. Eyalet başkanları direk halk tarafından seçiliyor. Diğer A takımı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Avusturyada da kişilere değil sisteme bağlılık var. Ben Avusturyanın Tirol eyaletinde yaşıyorum, İtalya bize yakın.Daha önce Avusturya ya ait iken şu anda İtalya devleti sınırları içinde olan bir “güney Tirol” (Südtirol) var, birinci dünya savaşından sonra İtalya ya geçmiş. Tirol eyaletinin her köyünde mutlaka bir “güney Tirol” sokağı, caddesi vardır. Güney Tirol de yaşayanlar almanca konuşuyorlar hepsi italyan vatandaşı ama tekrar Avusturyaya bağlanmak için hiç bir eylemde bulunmuyorlar. Köylerindeki okullarda italyanca ve almanca eğitim veriliyor. İsteyen İnnssbruck a gelip üniversite okuyabiliyor, isteyen istediği ülkeden sağlık hizmeti alabiliyor. Bataklıkları kuruttukları için sinek üremiyor.

Yoruma kapalı.