Milletvekili olmak istiyor ve memursanız yarın son gün, hatırlatırım…

16
Reklam

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) iki ay sonra -14 Mayıs günü- yapılacak seçimle ilgili takvimi Resmi Gazete’de yayımlandı ve süreç başladı. Buna göre milletvekili olmak isteyen kamu görevlisi konumundaki kişilerin yarın mesai bitimine kadar istifa etmeleri gerekiyor.

Yarın perşembe. Buna göre, cuma günü devlette görevli olup milletvekili adaylığı düşünenlerin isimlerini öğrenmiş olacağız.

Acaba istifa edecekler arasında muhalefet partilerinin aday listelerinde yer alacaklar da bulunacak mı?

Bu soruyu eski dönemlerde yaşananları aklımda tutarak soruyorum.

Her seçim öncesinde, yine YSK’nın belirlediği takvim gereği, milletvekili seçilebilmek niyetiyle seçime az kala istifa eden devlet memurları olurdu. Kimi iktidar partisine -koalisyon dönemlerinde de koalisyon partilerine- başvurur, kimi de aynı amaçla muhalefet partilerinin kapısını çalardı.

İktidarı tercih edenlerin sayısı diğerlerinden çok olsa bile, muhalefet partilerine teveccüh edenler de bayağı yekün tutardı.

Nedense bu defa iktidar partisini seçen bürokratların sayıca diğerlerinden hayli fazla olacağını düşünüyorum.

Kazanma şansı orada daha yüksek olduğu için değil, bürokraside ağırlıklar değiştiği için…

Reklam

AK Parti 20 yılı aşkın süredir iktidarda ve bu uzun yıllar içerisinde bürokraside kadrolar bayağı yenilendi. Emekli olan, çeşitli sebeplerle devlet memuriyetini terk edenlerin yerine gelenler, eskiden hiç değilse kısmen var olan dengeleri değiştirdi.

Meclis’te her dönem bürokrasiden siyasete geçenlerin ağırlığı hissedilmiştir. Acaba bu defa da benzer bir yoğun ilgi yaşanacak mı?

Sorumdan bir kuşku sezdinizse haklısınız.

Devlette çok uzun yıllar görev yapmış, bürokrasiyi her düzeyde tanıma imkanı bulmuş Turgut Özal’ın, başka sebeplerle söylemiş olsa bile, “Benim memurum işini bilir” cümlesi beni bu konuda kuşkucu yapıyor.

Seçimlerin nasıl sonuç vereceğini en hassas biçimde devletin içinde yer alanlar bilir ve ona göre tavrını belirler.

Hatta anketler yanılır, bu konuda bürokrat pek yanılmaz.

Kazanamayacağını bile bile başvuru için para da ödeyerek aday olmakta tereddüt eder devlet memuru.

Muhalefetin iktidara geleceğini görürse kendisini deşifre etmek de istemez.

Reklam

Yarın başvuruda son gün olduğundan, siyasete meraklı ve milletvekili olmak isteyen kamu görevlileri, kendi hislerini test etmek için, harıl harıl araştırma kurumlarının anketlerinin de peşine düşmüşlerdir.

Eskiden -1990’lara kadar- siyasi konuları araştıran ve bu arada seçimlere giderken anket yaptığı da bilinen araştırma şirketi sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Yöneticisi sonradan CHP’den milletvekili olmuş PİAR daha önceleri bu alanda tekti. 1990’lara doğru ona bu alanda ABD’de eğitim almış birkaç ismin kurduğu, bugün varlıkları artık sürmeyen bir-iki ismin öne çıktığı şirketler katıldı.

PEW (Amerikan) gibi, İPSOS (Fransız) gibi bazı yabancı firmalar da Türkiye’de nabız tutma amaçlı araştırmalar yaptılar, halen de yapıyorlar.

Şimdi ise maşallah çok sayıda araştırma şirketi değişik aralıklarla anket düzenliyor ve bazı bulgularını kamuoyuyla da paylaşıyorlar.

Ortamın özelliği sebebiyle bazen yanıldıkları görülse bile, manipülasyona izin vermeyen araştırma şirketlerinin çalışmaları, günün eğilimlerini çoğunlukla hassas yansıtır.

Manipülasyona kendilerini alet edenler yok mudur?

Herhalde vardır; ancak onları da siyaset camiası bilir ve bulgularına değer vermez.

Bir dönem siyaset üzerinde etkili olmuş, gazetelere haber, ekranlara yorum sağlamakta ön almış, ismi iyi bilinir hale gelmiş bir araştırmacının, bir siyasi parti için yaptığı sözde araştırmayı, sekreterinin yanlış anlaması yüzünden, yine kendisinden benzer bir araştırma yapmasını istemiş askeri kuruma gönderdiği ortaya çıkmıştı.

Seçimlere az kala yapılmış iki araştırmada yer alan aynı konulardaki bulgular birbirinden çok farklıydı.

Doğru-dürüst çalışan, manipülasyona yüz vermeyen araştırmacıların, bitmek tükenmek bilmeyen, siyasilerden gelen kendilerini baştan çıkarma amaçlı girişim hikayeleri vardır.

Yanlışa sapanlar bilinir ve bulgularına güvenilmez.

Arada bütün dengeleri değiştirebilecek güçte olağanüstü bir felaket, ardından da iktidar ve muhalefet cephelerinden depremzedelerin ihtiyaçlarına cevap verme, mağduriyet yaşayan insanların dertlerini giderme çabaları yaşandı.

Felaket sırası ve sonrasında gerçekleştirilmiş siyasi araştırmalar şimdilerde birbiri ardına medyada kendisine yer buluyor.

Onlara bakarak 60 gün sonra ortaya konulacak sandığa yansıması muhtemel sonuç hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapılabilir mi?

Kuşkuluyum.

O araştırmaların yansıttıklarına bakılırsa, iki ana ittifakın oyları birbirine yakın durumda. Hatta birinde iktidar cephesi öndeyse bir diğerinde muhalefet ipi göğüsleyecek görünüyor.

Hangisi doğru? Birisi mutlaka doğrudur da, acaba hangisi?

Muhalefeti çok başlı olarak suçlayan ve bu suçlamayı kampanyasının en önemli unsuru haline getireceği sanılan iktidar cephesi, iki -BBP’yi de katarsak üç- partiden oluşan Cumhur İttifakı’nı başka partilere açmak gayretinde.

Kadınlara şiddeti cezalandırma amacıyla yıllar önce kendisinin çıkardığı bir yasayı iptali pazarlık unsuru haline getiren bir partiyi de yanına çekmek istediği gibi, bir yasaya desteğini alabilmek için heyet gönderdiği HDP’yle görüşmek istedi diye rakip cumhurbaşkanı adayını şiddetle eleştirirken muhalif çevrelerin benzer eleştirilerine muhatap HÜDA-PAR partisini ittifakına katabiliyor iktidar cephesi.  

Belli ki, herhalde artık gün be gün yaptırdığı anketler seçimin dıştan göründüğü kadar garanti kazanılamayacağına işaret ediyor.

Anketlerin yansıttığı tablo kadar -hatta belki onlardan daha fazla- önem verilmesi gereken tablo, yarın akşam kaç memurun milletvekili olmak için istifa edeceğidir.

Liste de bir tür anket yerine geçebilir.

ΩΩΩΩ

Reklam

16 YORUMLAR

  1. Bütün bunlar niye başımıza geliyor böyle?
    İyi mi oluyor ne?
    Milliyetçi partiler birbirini besliyor derken, biri yükseliyor füze gibi, karşısındaki dibe çöküyor aniden.
    İnanç yanlış yaşanıyor! diyenler haklı çıkarken, inancı tam yaşamak isteyen partiler görünüyor yeniden.
    Korkma! sönmez bu… gibi geldi aklıma,
    teker teker belleri kırılıyor kefereyle aynı kefede dans edenler.
    Demem o ki;
    Ülke topyekun bir araya geliyor millet!!!
    uyanın gün doğmadan erkenden😊.
    (sabah güneşi kime vururmuş?😂😂😂)

  2. ÇOKLU MAAŞ-ÇOKLU HIRSIZLAR
    Bir yerde çalışıp, birden fazla yerde “yönetim kurulu üyeliği ve huzur hakkı” adı altında “yetim hakkı ueme” diye nitelendirdiğimiz yagın bir uygulamayı hamdolsun! getirdiler.
    Olayın hırsızlık boyutunu gizlemek için de bir tabir uydurdular:
    “Çoklu maaş”
    Algı ve illüzyon konusunda üzerlerine yok.
    Size bir soru:
    –Çoklu maaş adı altında elde ettikleri hasılatın tamamının bunu alanlara kaldığını mı düşünüyorsunuz?
    Yani bu maaşı verenlerin, komisyon almadığını mı düşünüyorsunuz?
    Sayın KORU’nun yazısında bahsettiği milletvekili seçimlerinde bazı bürokratların dokunulmazlık zırhı elde etme niyeti yok mu?
    Bu bürokratların muhalefetten aday olma ihtimali var mı?
    Bence sıfır.
    Çoklu maaş adı altında soyguna imza atan biri muhalefetten aday olabilir mi?
    Bir de şu var.
    Milletvekilliği düşünen bir kamu görevlileri genellikle üst düzey bürokrat oluyor.
    Bu dönemde muhalif düşüncede bir üst düzey yönetici olabilir mi?
    Muhalifleri öncelikle irtibat-iltisak gerekçesi ile cezaevine tıktılar.
    Muhalif olma “ihtimali” olanları da KHK ile ihraç ettiler.
    Açıkladığım nedenlerle seçim için istifa edip de muhalafetten aday olacak kamu görevlisi olamaz.
    Bu nedenle sayın KORU’nun bahsettiği gösterge işe yaramaz.
    Her şey gibi, göstergeleri de bozdular.

  3. Bürokratların aday olmak istemelerinin en büyük nedeni dokunulmazlık zırhına sahip olmak isteğidir. Allah bilir siyasilerin ne kadar çok yasadışı isteğini yerine getirdiler.
    Ha bu arada 6lı masa altında HDP arayanların yatak odasından Hizbullah çıktı iyi mi?

    • Tarafsız abi bürokratların zaten bir dokunulmazlık zırhı var, bunun için mebus olmaya gerek yok!
      Siz hiç yaptığı işlerden dolayı yargılanmış ve ceza almış bşr bürokrat duydunuz mu? Ama ceza evleri mütekait siyasetçi ve mebuslarla dolu, farkında mısınız?
      Bilip bilmeden atıp tutmayalım, memur seviciliği bırak siyasetçiye sahip çık, ok?

  4. kadınlara yapılan şiddeti cezalandırma yasası 6284 nolu yasa neden bir pazarlık maddesi olur?
    amaç nedir?
    kadınlara yapılan şiddet cezasız mı kalsın isteniyor?
    süresiz nafaka yeniden mi düzenlensin?
    özlem zengin kırmızı çizgimiz derken, binali yıldırım olumlu bulmuş.
    “Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Aydal katıldığı bir televizyon programında ittifak şartı olarak AK Parti’ye 6284 sayılı kanunun kaldırılması taleplerini ilettiklerini ve olumlu yanıt aldıklarını iddia etti, AK Parti kanadı ise görüşmelerde böyle bir konunun konuşulmadığını açıkladı.”
    şimdi bunlar mı ülkeyi yönetmeye devam etsin?
    yeterince gerilemedik mi?
    bir sonraki pazarlık konusu ne olur bu durumda?
    kadınların okuma hakkı falan mı?

      • coğrafyanın hali ortada.
        afganistan oldu talibanistan,
        yönetimi ele geçirdikten sonra zaten kadınlar için sıkıntılı olan süreç, kabusa döndü. okuma hakları ellerinden alındı, yardım kuruluşlarında bile çalışmaları yasaklandı, kadınların diğer halka açık alanların yanı sıra parklara ve spor salonlarına girmeleri de yasaklandı. siyasi, sosyal ve ekonomik bütün alanlardan silindiler.

        geçenlerde yeniden refahın basına açıklamalarını okumuştum, bu ortaçağ zihniyetinin kadını koruyan yasalarla ilgili boşanmaları arttırıyormuş benzeri zırva dolu çıkarımları var. kadının ekonomik özgürlüğü de boşanmalarda etkili oluyormuş. benzer bir paydaya geliyoruz anlayacağın,
        okumasınlar,
        çalışmasınlar
        dolayısıyla boşanamasınlar.
        aile birliği zarar görmeyecek o zaman.
        oysa aile birliği sevgiye, saygıya, bağlılığa dayanır. seven, sayan, bağlı olan ne kadın ne erkek bir yere gitmez, eşini inciltmez. ekonomik özgürlüğü olmadığı, gidecek yeri bulunmadığı için kalan kadın ya da adamdan kime ne fayda gelir?
        böyle birini kim ister?
        yüzüne nasıl bakar?
        bu nasıl bir zihniyet böyle?

  5. Aslında ben de CB. adayı olmak istiyordum ama 556.000 TL lik ücretini duyunca nutkum tutuldu , mecburen vazgeçtim !Bizde o kadar para ne gezer !
    Bizim seviyesiz , ahlaktan yoksun siyasette ise üstüne 556.000 TL verseler bile aday olmam!
    Öte yanda , ittifaklar , diğer partileri ayartmak için her şeylerini satışa çıkarmışlar , doğrusu hayretler içindeyim !
    İşte bu anlayış yüzünden bizim ,bir türlü iki yakamız bir araya gelmiyor !

  6. çare değildir, herzamanda çözüme götürmez. Bitiş çizgisine yaklaşmış bir partiyide kurtarmaya yetmez, dağılmaya meyilli, misyonunu bitirmiş durumada ilaç olmaz.
    Birisi değil hepisi BAŞGAN OLSUN, gılıçdaroğlu tek başına yardımcı🤗. yada bir partiye 5 yardımcı 5’te yardımcıya yardımcı 😂😂😂😂😂.
    en iyi si:1 başgan, 5 yrd, 5 yrd nın yard., 11 şöför, 12 güvenlikçi, 4 bekçi, 2 il sorumlusu, 3 ilçeler sorumlusu, 1 parti geçici yedek lastik pardon baş..
    bunlar için devlet maaş bağlasın hepsine.
    Kentsel dönüşüme müracat edene :
    seçime kadar anahtar teslim beleş ev vaadi
    seçim sonrası 1000 ev en iyi faizden!
    85 milyona 1000 ev!!!
    Verilsin bol keseden,
    isteyene ev istemeyene tok araba.
    Tansu çilleri getirsinler mesela:3 anahtar sözünü yerine getirir hiçolmazsa.
    Saadete gelirsek, saadet gelecek inşallah.
    Hatçeyi bırakıp netceye gelirsek,
    “bol koku çıkaran kümelenmeler yok bundan sonraki dönemde”
    Ya düzene girecek yada düzene girecek bu üllkede HERŞEY HERBİŞEY bundan sonra.
    ya dağdaki ovadakini esir alacak,
    yada ovadaki hepsini kör kuyulara atacak!
    Bahane mi?
    eeellliiibin cenaze😡.

  7. Kamuda yıllardan beri çözülmeyen en büyük sorunlardan biri Memurların tayin problemi. Her kurumda gelmek ve gitmek isteyen memurlar var yani bir değişim ihtiyacı var. Üniversiteler kitler belediyeler özel idareler tayin problemleri olan kurumlar. Tüm bu kurumlarda gelmek gitmek isteyen memurlar var. Önceden tayin işleri biraz daha kolaydı şimdi bakan onayı vb. çıkardılar. Onbinlerce insan tayin olamadığı için tekrar kpssye giriyor. Kpssye ye girip kazanınca da aday memur olarak başlayabilirsin diyorlar. Saatlerce toplantılar yapıp havadan sudan gereksiz konuşmalar yapanlar tayin problemlerine bireysel sorun gözüyle bakıyor ve çözüm üretilmiyor. Akparti bunun gibi sosyal sorunları tek parti olarak rahat bir şekilde çözebilecek durumda olduğu halde çözmüyor. İnsanların maaşlarını % 100 de %200 de artırsanız tayin istekleri yerine gelmedikçe oy vermeyeceklerdir. Bunlar daha az maliyetle çözülebilecek sorunlar ama fay hatları ve madenlerdeki metan gazı gibi görmezden geliniyor. 1-2 yılın değil yılların birikimi bu sorunlar. İnşallah Cumhurbaşkanımıza bu sorunlar iletilir ve çözülür.

    • Tayinci arkadaş, çalışmak istemeyen personeli nereye tayin edersen et sonuç değişmez, alır maaşını yine yan gelir yatar:)

      • Herkesi aynı kefeye koymayın. çalışan adamın bile tayinini yapmıyorlar. O kadar bezdirdiler insanları. İnsanlar yeni bir yerde daha iyi bir motivasyonla çalışacak ama insanları körelten bir sistem var

Yoruma kapalı.