MHP kuruluş yıldönümünde AK Parti’ye 2023+21 çiçekli çelenk göndermiş.. Jesti yerinde…

35
Reklam

AK Parti’nin kuruluşu üzerinden tam 21 yıl geçmiş… 

Bu 21 yılın 20 yılında iktidardaydı AK Parti ve iktidarı sürüyor. Demokrasilerde bu denli uzun süreyle tek başına iktidar olan parti bulmak zor. 20 yıl iktidarda kalmak ülkemiz siyaseti için de bir rekor. Kırdığı rekor açısından Ak Parti takdir ve tebriki hak ediyor…

MHP genel başkanı Devlet Bahçeli de ‘iktidar ortağı’ olarak anlamlı bir çelenk göndermiş AK Parti’ye. 

Yıldönümü törenlerine gönderdiği ve benim bu yazının girişine yerleştirdiğim görkemli çelenk için, MHP, “21 adet turuncu gül ile kırmızı zemin üstüne beyaz çiçeklerden oluşan işlemelerle tanzimleri yapılarak, sepetin üzerine arkalı önlü 2023 adet çiçek işlemesi yerleştirildiği” bilgisini veriyor.

Ne kadar büyük incelik…

Şahsen öyle bir inceliği aşacak bir hediye gönderemeyeceğime göre takdirlerimi ifadeyle yetinmek zorundayım.

Uzaktan bakanlar MHP’nin AK Parti’ye jest/ler/ini anlamakta zorlanıyor. Zorlanmalarının sebebi, iktidarın son yıllarına damga vuran ortaklığın MHP oylarına olumsuz etkisi yüzünden… Girdiği son genel seçimde (2018) MHP %11.10 oranında oy alabilmişti; kamuoyu yoklamalarında bugün seçim olsa MHP’nin o oranın yarısına -hatta yarısının da biraz daha altına- düşebileceği görülüyor. AK Parti herhalde MHP’nin oylarındaki düşüşü göz önünde tutarak, ittifakın küçük ortaklara yararına son veren yeni seçim kanununda barajı %7’ye düşürdü; MHP, anketlere bakılırsa, düşürülen baraja da takılabilir.

Zaten bu yüzden MHP ve lideri Bahçeli’nin AK Parti’ye gösterdiği ilgi ve takdir ilk bakışta anlaşılamıyor.

Reklam

Oysa biraz yakından bakıldığında, ilginin sebebini ve takdirin altında yatan anlamı fark etmek mümkün olabiliyor.

Her şeyden önce MHP’nin bildik partilerden olmadığını hatırlamak gerekiyor. Bir ‘dava partisi’ MHP. Her ‘dava partisi’ gibi onun da iktidar olmak veya iktidara yakın bulunmak gibi bir arzusu var. AK Parti de bir ‘dava partisi’ ve ortaklık kurulduğu andan başlayarak iki parti iktidar zemininde uyumlu bir birliktelik sergileyebiliyorlar.

AK Parti’de de her halükarda iktidarda kalma içgüdüsü güçlü. Birliktelik AK Parti’ye bu anlamda yaradı.

Peki MHP’ye yaramadı mı?

Metropoll araştırma şirketinin her ay düzenli bir biçimde yürüttüğü ‘Türkiye’nin Nabzı’ çalışmasının son (Temmuz 2022) tarihlisinde, “Bu pazar seçim olsa?” sorusuna verilen cevaplara bu gözle bakalım.

“Kararsızım” veya “Protesto oy kullanacağım” cevaplarını veren %16.7’lik oran hesap dışı tutulduğunda, bölünmüş oy tablosu ortaya çıkıyor. Yüzde olarak, AK Parti 28.2, CHP 20.7, İYİ Parti 12.1, HDP 9.5, MHP 5.0, DEVA 2.4, Zafer 1.6, Saadet 1.3, Yeniden Refah 1.0 ve diğerleri 1.6 oy alabiliyor.

Oransal olarak dağıtılan ‘kararsız’ ve ‘protesto’ oyları ile tablo şu hali alıyor: AK Parti 33.8, CHP 24.9, İYİ Parti 14.5, HDP 11.4, MHP 6.0, DEVA 2.8, Zafer 1.9, Saadet 1.6, Yeniden Refah 1.2, diğerleri 1.9…  

MHP her iki halde de baraj altı kalıyor.

Reklam

‘Dava partisi’ özelliği unutulduğunda MHP’nin böyle bir tablodan dolayı ortağıyla yolunu çoktan ayırması beklenebilir.

Ancak Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP bir ‘dava partisi’ ve MHP kendi oyu tehlikeli bölgeye düştüğü halde iktidar içerisinde yer almayı önemsiyor.

İktidar MHP’ye Meclis’te temsil edilmenin ötesinde bir güç sağlıyor.

O kadar da değil, aynı tablolara bakıldığında MHP’nin oyları düşse de aynı ‘dava’ ile bir biçimde ilinti kurulabilen başka partilerle birlikte ‘dava’nın toplam oy oranının tarihi bir zirveye ulaştığı görülüyor.

İYİ Parti’yi kuran çekirdek kadro, Meral Akşener ve arkadaşları, uzun yıllar MHP içerisinde siyaset yapmış insanlardı.

Bugün İYİ Parti %15 civarında bir oy alabilecek durumda.

Zafer Partisi’ni kuran ve onu kısa sürede %2 gibi hiç de küçümsenmeyecek bir oy oranına kavuşturan Ümit Özdağ daha önce hangi parti saflarındaydı, hangi partinin milletvekiliydi?

MHP’nin değil mi?

‘Dava’ oylarını toplayalım: MHP’nin %5, İYİ Parti’nin %15, Zafer Partisi’nin %2… Toplam %22 ediyor…

Efsane lideri merhum Alparslan Türkeş’in lider olarak katıldığı son genel seçimde (1995) MHP’nin oyu soruma cevap teşkil ediyor: %8.18…   

Türkeş’in hayat boyu verdiği mücadelede partisine kazandırabildiği oy, onunla aynı davaya gönül vermiş, kurduğu partide siyaset yapmış insanların lider ve çekirdek kadroyu teşkil ettiği günümüz partilerinde neredeyse üç misline çıkmış durumda.

Devlet Bahçeli’nin MHP’nin oyu düşse de ‘dava’ adına bu durumu sineye çekmesi ve bir anlamda bunu sağlamada katkısı bulunan AK Parti’ye 2023+21 çiçekli bir çelenkle minnettarlığını ifade etmesi anlaşılabilir bir şey. [Ortaklık AK Parti’yi MHP’ye yaklaştırdı; bu da Bahçeli’nin başarı hanesine yazılabilir.]

Şimdi AK Parti ile iktidar ortağı MHP; bir sonraki seçimde AK Parti iktidarda kalmayı, Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığını yeniden kazanmayı başarırsa, oyu düşse de MHP ile ortaklık yine devam edecektir. [Daha henüz AK Parti ve kendisi adaylığını açıklamamışken, Devlet Bahçeli’nin “Bizim cumhurbaşkanı adayımız Tayyip Erdoğan’dır” diye ortaya atıldığını unutmayalım.]

AK Parti iktidarı kaybetse, cumhurbaşkanlığına Millet İttifakı tarafından aday gösterilen kişi seçilse ne olacak?

İYİ Parti yeni iktidarın ortağı haline gelmeyecek mi?

Zafer Partisi ilk günden itibaren Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını dışarıdan belirleme çabası gösteriyor; bir bakmışsınız onun aday olması için çaba gösterdiği kişi cumhurbaşkanı oluvermiş…

Hadi o istediği kişiyi aday yapmada başarılı olamadı diyelim, aday belirleyici olduğu ilan edilmiş ‘6’lı masa’da İYİ Parti lideriyle temsil ediliyor zaten…

Gelecek seçim sonrasında ortaya çıkacak iktidar tablosu da ‘dava’ açısından MHP’yi ve lideri Devlet Bahçeli’yi fazla üzmeyecektir.

Bana sorarsanız, çelenkteki çiçek sayısı az bile… 

ΩΩΩΩ

Reklam

35 YORUMLAR

  1. Altta muhalif yorumculardan, kötümserlikte ve umutsuzlukta ender biri demiş ki “… Şimdi geldiğimiz yer en başta başladığımız yer. Tek parti zihniyeti…, Bu cemaatçi davacı zihniyeti aşmadıkça düze çıkamayacağız”

    Kaçak güreşiyor. Yahu, koy adını soyadını şu cemaatçi davacı zihniyetin. Ben de aynı şeyi anlatmağa çalışıyorum. “Kutuplaşma” ve sonuçları diyorum, “Bütün”ün çarpanlarına ayrılması diyorum. Evet, “Şimdi geldiğimiz yer en başta başladığımız yer”. En başındaki kutup başı M. Kemal Atatürk Paşamız’ın kurduğu cemaat. Diğerlerine nefes aldırılmadı ki yeraltına/merdiven altlarına çekildiler. Zamanla yok olup, bitmeleri olmayacak duaya “ulusal amin”di. Halbuki bu toplumsal meyil pekala pozitif ve ülke-yararlı bir enerjiye evrilebilirdi. Anlamadıkları fenomenleri tokatlamak kolaylarına geldi, tabi aynı zamanda bir güç istismarı idi. Başlattığı dalganın kendisine bir hayrı yok bugün. Geriye bıraktığı “Batı” cephesinden şahin muhalafetin de ne kendisine, ne de ona bir hayrı var. Çünkü birçok örnekleriyle ‘DiN’lerine yeterince aidiyetleri yok, işin özünde. DiN, mevcudiyetin ölümle bitmeyeceğini beşikten mezara kadar dikkatlere sunan bir gerçek. Mesaj; “dünyadaki kanlı-canlı, etli-butlu nefs düşkünü mevcudiyet tüm mevcudiyetin yanında ne ki!” Bu izafi kıyaslamayla “Hayrı yok” yani. Bugünkü tecelli de, gelmesinden endişe duyulan ve iktidara gelmemesi için herşey denenen, algı bu ya geldiği günden beri uğraşılan bugünkü AKP gibi bir parti ve kutupbaşı Sn Erdoğan. Bu iki kutup arasında fasit dairede gidip geliyoruz toplum olarak.

    • Ben de diyorum ki “Akıl*İman Sentezi” ile iç enerjimizi toplayıp teğet çıkarak fırlayalım ve kurtulalım bu fasit daireden. Tabi bu paradigma kayması gerektiriyor. Statükonun rahatını bozacak olan, karşılıklı kutup takkelerini çıkarıp öne alarak paradigma kayması moduna girmeyi gerektiriyor.

      Fasit daire modeli “hadi ya, sende” denilecek bir şey değil. Zaman zaman klasik anlamda “Hak ve Batıl” şeklinde karşımızda. Kurban gitmiş yararlı potansiyeli olabilecek çok şahsiyet var. Örneğin, gücü elinde bulunduran diğer kutbun egemenliği zamanında, N.Fazıl Kısakürek bunlardan biri olarak baskı altında tutulduğu/hatta hapse atıldığı yıllarda kendini bu fasit daire içersinde görenlerden biri herhalde. Kendine “çağdışı, pis yobaz, gerici” diyen ama aynı fasit daire içinde turlayan karşı kutuplu tayfanın önünde görüyor kendini… Birgün bu tür bir ifadesine rastladım tam olarak nasıldı hatırlamıyorum ama ilginç bulmuştum. Bu izafi hareket halinde kimin önde, kimin geride olduğunu mutlak olarak en iyi bilen Allah’tır, şüphesiz. Bir ayet inkar edenlerin/DiN’i hafife alıp fesat çıkaranların durumunu, inananların durumuyla mukayese ederken konuya şöyle değiniyor:

      “İnkar edenler, asla öne geçtiklerini sanmasınlar, çünkü onlar sizi aciz bırakamayacaklardır” (8-59) – Kur’an, Diyanet Tercümesi

      “Bir gün bütün insanları önderleriyle beraber çağırırız…” (17-71) – Kur’an, Diyanet Tercümesi.

  2. Peki MHP kökenli partilerin oylarıyla beraber yüzde 22 oy oranına kavuşan MHP kitlesi nasıl CHP ile iktidar paylaşımı yapacak?

    • Seçimden sonra kartlar yeniden dağılırsa ne olacaksa
      Bu durumda da uzlaşılır.
      Hiç birşey eskisi gibi olmaz! (Kesin)

  3. Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusunun son iki anketi Areda-Survey ve Metropoll yapmış. Biri Cumhura yakın diğeri Millet ittifakına yakın anket şirketleri olarak görülüyor.

    Kıyaslama yapalım.

    Areda-survey Metropol
    Ak parti 36,6 33,8
    Chp 24,3 24,9
    İyi parti 13,5 14,5
    Hdp 10,6 11,4
    Mhp 10,3 6
    Diğerleri 4,7 9,6

    Fehmi Bey geçen senelerdeki yazılarında Mhp nin Ak partiye oy kaybettirdiğini söylüyordu.
    Şimdiki yazısında Akpartinin Mhp ye oy kaybettirdiğini ima etmeye çalışıyor.
    Abdullah Gül olmadı, Erken Seçim olmadı. Fehmi beyin son öngörüsünün cevabını seçimde alacak.

  4. 6’lı masanın adayının açıklanması önemli bir konu ki son dakikaya kadar bekleyeceklerdir. Çünkü aday olacak kişi hepsinin içine sinecek ve kazanabilecek bir kişi olması gerekir. Ayrıca muhalefet istisna olarak iyi yönetim gösteren belediyeleri varsa da genel itibariyle belediyecilikte gösterdikleri anlayışı ülke yönetiminde de göstereceklerse iş çok daha kötü olur. Belediye yönetimi, devlet adamının rüştünü ispat ettiği yerlerden biridir. Ekrem İmamoğlu çok aceleci davrandığından hatalar yaptı. Daha yaşı genç, İBB gibi muazzam bir kurumun başkanı olarak öncelikle İstanbul’a odaklansa belki bir sonraki Başkanlık seçiminde daha bir özgüvenle aday olabilirdi.

  5. doğru tespit akp mhp ortaklığı akp yi aşağı çekiyor milliyetçileri yukarı.tabanda bu ortaklık yok zaten mhp seçmeni iyi parti ve diğerlerine kaçıyor.yerel seçimlerde de bu böyle oldu mhp seçmeni yerine göre iyi parti ve chp adaylarını desteklemiş oldu yoksa millet ittifakı yerel seçimlerde o kadar büyük şehir belediye başkanlıklarını kazanamazdı. akp mhp ortaklığı akp ye zarar bu kadar net.

  6. AKP+diğerleri=21
    MHP=HDP mi acaba diye düşündüm yıllarca!
    HDP>MHP çıkmasınmı sonunda (80>55)
    İşte beni kızdıranda bu oldu, kızdım sonunda!..
    Neden mi?
    Görünen köy kılavuz istemez de ondan.
    Yazarın anket tablosu sinirlerimi tavan yaptırdı iyimi!.. kapat! kapat!

    • HDP’nin oyu MHP’nin iki katı olması Türkiye’nin lehine değil mi niye kızdınız? Türkiye için HDP MHP’den daha zararsız bir parti. Buna sevinmeniz gerekmez mi?

  7. Akp diye bir parti yok aslında. Baştaki partiyle şimdi parti arasında bir ilgi de kalmadı. Bir kişi hariç. Hani Arınç geçenlerde demişti ya, Erdoğan yasaklandığında say dediklerinde partinin başına geçecek on kişi saymıştım, şimdi ikinci kişi sayamıyorum demiş ve eklemişti, “kıral çıplak”. Ortada bir kişi partisi var artık. O kişi gittiğinde de parti falan kalmadığını yine ve yeniden göreceğiz. Yakında. Türk siyasetinde aslında bir tane parti var. CHP. Hep varolan ve hiç gitmeyecek olan o. Diğer partiler nasıl başlarlarsa başlasın sonunda ona dönüşüyor ve yok oluyorlar. Aslı varken çakmalarına ne ihtiyaç var değil mi.

  8. Doğrusu çok merak ediyorum ; dünyada acaba bu parti gibi bir siyaset izleyen başka bir parti var mı !
    Allah akıl fikir versin diyeceğim ama bu saatten sonra bir işe yarayacağını da sanmıyorum!

  9. Devlet beyi hiç tanımamışsınız.Devlet bey dediğiniz gibi düşünseydi 2021-2022 döneminde Ak Parti ile ittifakı bitirir, Kemal bey, Meral Hanım ve Temel beyle ittifak kurardı. Türkiye seçime gider ve iktidar değişirdi. Daha çok ülkücü göreve gelirdi. Devlet bey, sizin tüm beklentilerinizin aksine bunu yapmadı yapmıyor ve yapmayacak. Çünkü Şuan Ak Parti islamcı değil milliyetçi politikalar takip ediyor. Terörle büyük mücadele ediyor.Bu devam ettiği sürece MHP politikası değişmez. Devlet bey oy kaybına, iktidarı yitireceğine takılmaz.Ayrıca geçen seçim öncesin de yapılan anketlerde de % 5 gözüküyordu ama İyi Partiden yüksek oy aldı. Seçime yakın MHP ( terör örgütü yöneticiliği, kadın cinayeti ve tecavüz dışında) genel af önerecek ve HDP’den dahi oy alacak.İktidar değiştiğinde yeni iktidarda ülkücüleri içereceğinden, Şuan kadar olmasada terörle mücadele edilecektir.Dün millet ittifakı HDP’ye daha çok muhtaçtı. Yani yedekleme yapılmış durumda. Ayrıca konuya sadece terör açısından bakmayın. Ak Parti, D-8’in mi peşinden koşuyor Türk Devletler Teşkilatının mı ? Karabağ, Libya, Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Irak politikalarını kim belirliyor ? İttifak öncesine bakın farkı görün. Devlet bey gelmiş 80 yaşına. 10 vekillik fazla almak umrunda mı sizce? Seçimden sonra MHP liderlik mücadelesi yaşayacak. Şuan herkes buna hazırlık yapıyor. Devlet bey oy kaybedebilir ama hizmetleriyle tarihe geçiyor. ( Af konusunu hafife almayın.Konu sadece cezaevlerindeki 300 bin kişi değil.110 bin kişi covit nedeniyle izinli. 700 bin kişi tutuksuz yargılanıyor. Yani hükme göre tutuklanmaları mümkün ve olası. 1 milyonun üstünde kaçak var.Kimisi ciddi suçtan kimisi ifade vermemek için. Mahkemelerde 10 milyon dava var. Af çıktığında tüm bu insanlar bundan etkilenecek.)

  10. ÜLKEMİZİN,
    “EN BÜYÜK MİLLİYETÇİŞİ,
    EN BÜYÜK MUHAFAZAKARI” KİM ?
    Sedat PEKER Deli Çavuş isimli Twitter hesabından
    “En büyük milliyetçi, en büyük muhafazakar” hakkında ifşaatlarda bulunacağı bilgisini verdi.
    Haliyle ilk akla gelen bu şahsın kim olduğu sorusu.
    Ben ilk aklıma geleni yazamıyorum
    Yazabilecek olan var mı?

  11. sayın bahçeli kusura bakmasın ama,
    şimdiye kadar gördüğüm en zevksiz çelenk diyebilirim,
    bir kutlama çelenginden çok, bir cenaze çelengine benziyor.

    anketlere gelirsek,
    mhp baraj altı kalabilir, zaten şu anda partiyi tutan sadece bahçeli, onun ardından mhpnin dağılacağını kesinkes öngörebiliriz. büyük çoğunlukla iyi partiye ve bir kısımda diğer partilere geçiş olacak. kadrolardaki iyi, parlak, eğitimli ve başarılı isimlerin neredeyse tamamı zaten iyi parti kadrolarında. şu anda partide öne çıkan şahin bir isim var mı? yaşı hayli ilerlemiş, sağlık sorunları yaşayan sayın bahçeli söylüyor her şeyi, ondan başkası yok ıssızlığında koca parti maalesef.
    oysa bugün % 22 hatta belki fazlası oyuyla bambaşka bir yerde olabilirdi değil mi?
    tıpkı ülkemizinde bambaşka bir yerde olabileceği gibi…

    kararsızlar ve protesto oyu kullanacak olanlar kim?
    çoğunluğu gençler ve “dava” işi yatmış seçmenler.
    bir zamanlar muhafazakar seçmenin de bir dava-sı vardı, şimdilerde kimseden çıt çıkmıyor, sınırlarımızı aşacaktık, islam bayrağını her yere dikecektik, ortadoğuda sözümüz geçecekti, yükselecektik, uçacaktık, kaçacaktık, tık tık…
    kararsız oylar teknik olarak dağıtınca her yere gider ama durumu anlayan seçmenin oylarının geri dönmeyeceğini,
    gençlerin oylarının da mevcut iktidara gitmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
    o nedenle ben bu seçimde akp nin %30 ları bulacağını zannetmiyorum, ideolojik olarak destekleyen az sayıda bir seçmen dışında,
    akp nin kemikleşmiş seçmeninin partisiyle duygusaldan çok ekonomik ve çıkar ilişkisini sürdüren kesimin kalacağını öngörüyorum, sadece yardım alan kesim milyonlara tekabül ediyor, bir aileye yardım veriyorsunuz ama o ailenin kaç oyu var yani biz gidersek yardımlar kesilir mesajı alan milyonlar var. partisi sayesinde işe giren, partisi sayesinde iş ilişkileri olan milyonlarda var.
    dolayısıyla bu seçimde akp nin herşeye rağmen %25-26 gibi bir yüzde de kalabileceğini düşünüyorum. 20 yıllık bir iktidarın bu oyun altında kalması zaten olası değil, doğal olarak simbiyotik ilişki ağının geniş olması kaçınılamaz.
    sayın erdoğandan sonra mhp gibi dağılacağını da ön görebiliriz sanırım.
    lider partilerini bir arada tutan liderdir, lider gidince herkes gider,
    iş biter, yapı paydos.
    tarihin tozlu raflarında yerlerini alırlar,
    ya rahmetle ya da lanetle anılırlar.
    bu çektirdikleri resimlere bakarak değil, bıraktıkları mirasa bakarak olur değil mi?

    • gelecekle ilgili çeşitli senaryoları kurgulayanlar,
      geleceği geçmişin inşa ettiğinin farkındalar mı acaba?
      bugün bir yakınının kartvizitiyle kadrolara yerleşmiş birinin, yarın başka birinin yakınına kadrosunu bırakması itiraz etmemizi gerektirecek bir şey mi mesela?
      bugün yargının adil ve özgür olmasıyla ilgili hiç bir derdi olmayan birinin yarına yönelik kaygısı anlaşılır bir şey mi mesela?
      20 yıldır neden kimsenin kimseyi istediği gibi yargılayamayacağı bir sistemi getirmediniz madem?
      herkesin adil bir şekilde kadrolara yerleştiği, kimsenin kimsenin yerine, yurduna itiraz edemediği ve edemeyeceği bir sistemi inşa etmediniz madem?
      asarlar keserler diyerek, kararsız seçmeni konsolide etmeye çalışıyorlar,
      zulüm sopası gösteriyorlar, yine türban, yine sakal muhabbeti,
      muhtaç seçmene yardımlar kesilir sopası gösterdikleri gibi.
      yanlış iş yapmamış, doğrudan ayrılmamış olanın kimseden korkusu olmaz.
      iyilik eken, kötülük biçmez.
      herkes sadece ektiğini biçer.

  12. ddm 15 Ağustos 2022 At 19:08 yoruma cevap:Kadınlar imam olamadığı için Meral Hanım cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayacakmış.

    Kendi ağzından duyduk. Hem de kendi kulaklarımızla, başkasının kulağıyla değil.

    E daha önce oldu.

    Dört sene önceki seçimde adaydı ve partisinden daha az oy aldı.

    Ardından istifa mı etmişti ne…

    Sonra etme eyleme diye kapısına gittiler, ikna edip aslanlar gibi geri döndürdüler.

    Demek o zaman bu bilgiye sahip değildi, imamlık konusunu bilmiyordu.

    Olsun. Öğrenmenin yaşı yok. Beşikten mezara kadar öğrenme süreci devam eder.

    Hepimiz her gün bir şeyler öğreniyoruz.

    Mesela Cahit Sıtkı… 35 yaşında öğrenmiş taşın sert olduğunu, suyun boğduğunu, ateşin yaktığını.

    • Muzaffer Sever 16 Ağustos 2022 At 10:01 yorumun,
      ddm 15 Ağustos 2022 At 19:08 yoruma cevap olması mümkün mü, ne alaka diyemeyeceğimiz bir yorum yazın bari,
      bu yorumu müstakil kabul ediyorum, yoksa yaz günü kış çorbası tadında olur birlikte cevap versem.

      hanımefendi, nazik ve bir o kadar derin bir ironiyle
      ülkenin traji-komik gerçeklerinin altını zarifçe çizdi, sonra üstünü de çizecek. kulaklarla duymak mesele değil, anlamak mesele zaten.
      dört yıl önceki seçimde adaydı,
      iktidarın ve medyasının tüm gücüyle engellemeye çalışmasına rağmen yıldız kadronun neredeyse tamamını partisine dahil ederek partiyi kurmuş, başına geçmiş, girdiği ilk seçimde büyük bir başarı yakalamış, halen yükselişi ve oy artışı hızla devam eden, bu seçimde ise bir öncekinden çok daha büyük bir başarı yakalaması beklenen hanımefendi, partisinin altında oy aldığı için pek çok bahane üretebilecekken görevini bırakmayı tercih etmiştir, keşke her başarısızlığın ardında böyle onurlu bir davranış olsa değil mi?
      bugün ülke bırakalım uçmayı, kaçmayı, burun üstü çakılmış durumda, görüyor muyuz böylesi onurlu davranış?
      partisinin ısrarı üzerine görevine geri dönmüştür, iyi parti kadroları mhp nin en başarılı isimlerinden oluşuyor, onlar geri gelmesini istedikten sonra, başarısını takdir ettikten sonra neden hayır demeli?
      imamlık konusunu bilmediğini sanan akla şaşılır,
      her şeyin bir zamanı olduğu gibi,
      ironinin de bir zamanı vardır.

      şiir gençlik iktidarından düşüp, gerileme döneminin başladığına dikkat çekilmesiyle başlar,
      şair değişimin farkındadır ve kaçınılmaz son karşısında çaresizdir,
      güçlü ve şaşalı olduğu günler bitmiş,
      hüzünlü ve sıkıntılı günler başlamıştır,
      kaygılıdır,
      yanlızlaşmıştır.
      dengenin esas olduğunu anlamıştır,
      suyun fazlası boğar, ateşin fazlası yakar
      insan iktidardan düşünce
      hayatın gerçeklerini daha iyi anlar.
      kabulleniş son bentte geliyor, neylersin diyor.

      her şeyin bir zamanı var demiştik zaten….

  13. BAŞÖRTÜSÜ ZULMÜ YENİDEN!!!

    Burada defalarca yazdım, sansüre takılmadıysa siz de okumuşsunuzdur. CHP payandaları ile iktidara gelirse müslümanlara eşsiz zulümler işlenecek diye. Bunun emareleri açık açık görülmeye başlandı bile. Ünlü bir piskolog “başörtülü psikolog olmaz” diye açıklama yapmış. Daha önce de “başörtülü hakimin adaletine güvenmiyorum” demişti çok üst düzey bir chp li.
    İktidara geldiklerinde büyük bir temizlik yapacaklar. Bırakın müslümanları, lehe yorum yapmış, yazı yazmış görüş bildirmiş kim varsa onlara bile saldıracaklar. Medya cevizoğlu, şener, eski barolar birliği başkanına bile yargılanacaksınız diye mesajlar atıyorlar, size neler yapmazlar.
    Siz bakmayın şimdi helalleşme falan laflarına, liyakat bilim falan diyorlar ya alın işte ellerinde başörtülülerin mesleklerini yapmalarını engellemek için kapı gibi uzman doktor görüşü var. Ortakları yapmayın etmeyin dese bile “bilim böyle diyor, liyakatli uzmanlar böyle diyor” diyecekler.
    Zaten onların sık sık “yargılanacaksınız” dedikleri de adil yassıada yargılamaları. Bu işler ortaklar arasına fitne sokma çabalarına benzemez. Bosna da soykırımdan önce 200 bin karışık evlilikten sözedilir. Görünüş olarak, anlayış olarak çok ta iki toplum arasında fark yoktu ama bu onları soykırımdan kurtarmadı. İki aleyhe yazı yazdım RTE ye karşı tivit attım diye kurtulacağınızı mı zannediyorsunuz.
    Yaklaşmakta olan bu dur!

    • Müslüman dediğiniz bir kesim eğer adi suçlara bulaşmışsa suçlarının cezasını çekmiş olurlar. Zulüm tamamen kötü değildir, zulümden korkma, temizlik imandandır. Temizlenip cennet ehli olmak istemiyormusun yoksa.

      Hz peygamber zamanında günah işleyenler koşarak Hz. Peygambere gidip Ya RasulAllah bizi temizle diyerek yalvarıyorlardı. Sizde hiç mi temizlenme arzusu yok?

      Yanlış anlaşılmasın zulüm savunucusu değilim benim zulmetme gücüm de yok, talibi de değilim.

    • AKP başörtülülerden ne zaman helâllik isteyecek?
      Az kaldı.
      Biraz daha oy kaybetsin.
      Foyaları ortaya çıkacak.
      Sadece bir soru:
      “–Başörtüsü hijyen kurallarına uygun mu?”
      Sizin tapındıklarınız sizi öyle bir ters köşe yaptılar ki.
      Hangi birini sayayım.
      Bana göre başörtüsü hiç şüphesiz hijyen kurallarına da, başta evrensel olmak üzere tüm hukuk kurallarına da uygun.
      Zaten kimsenin tek kalem oynatamıyacağı şekilde tescilini yaptım:
      –Yargıtay’ına da,
      – Danıştay’ına da,
      –Anayasa Mahkemesi’ne de
      –Anayasa Hukuku profesörlerine de
      başka hiçbir yerde öğrenemeyecekleri şekilde derslerini verdim.

  14. ….
    Çelenk mi şu, görseldeki!
    Andırdğı acep ne ki?
    Bana sanki şöyle gelir,
    Arka plan yeşil kirpi!

    Birkaç tonda renk cümbüşü,
    Seyre dalan duyar huşu!
    Arka taraf bir kirpiyse,
    Önden baksan tavuşkuşu!

    Endişe ederse kişi,
    Küs seçmenler sıksın dişi…
    Birleşince oylar kayıp!
    Bu cazibe füzyon işi!
    ….

    • ….
      Kayıp oylar enerjidir,
      Her oy kaybı allerjidir!
      Koalisyon nükleer güç
      Füzyon işi sinerjidir!

      Beraberler hemen hergün,
      Karşılıklı ikram, düğün!
      Renk körlüğü bir çökerse,
      Tavuşkuşu solar o gün!

      Beraberler hemen hergün,
      Karşılıklı ikram, düğün!
      Kirpilere, aman dikkat!
      Oklarıyla batar bir gün!
      ….

  15. Metropolll ha haha ha .
    Şu tarafsız anketçi.
    Hasbelkader beni de dahil etmişler ankete.
    Soruların arasında “Erdoğan dan daha berbet bir adam yok” tek seçenekli sorusunuda koysaymış tam olacakmış.
    Bu anket üzerinden birde siyasi mütaalalla çıkardıkça çıkarmışsınız.

    Kaç seferdir erken seçim geldi bahara ,kasıma …d eyip durdunuz (hakkını yemeyelim üfürkçü bernar daha çok erken seçim sayıklamıştı ) bakın erken seçim de yok.
    Şimdi gülü aday yapmak için çok uğraşacaksınız ama gül aday olamayacak.Bahsine girebilirim.Gül aday olursa söz güle oy vereceğim.Çünkü çok deşifre oldu.

    Bence çıkmaz bir sokaktasınız rahat olun Reis bu seçimi de alacak.

  16. Fehmi bey mhp uykunuzu fena kaçırmış sizin desteklediğiniz partinin esamesi bile okunmuyor onu niye yazmıyorsunuz.

    • MHP iktidar koalisyonunun Truva atı. Yakında bu iktidarı da içerden patlatmasını bekliyorum ben. Yakındır. Önceki iktidarın ipini de yine Bahçeli çekmişti hatırlarsanız. DYP, ANAP, DSP yine partiler vardı. Hepsi toz olup uçmuştu.

  17. Sayın Koru ,
    Ümit Özdağ ın partisine % 2 yazdınız ya pes diyorum , daha bir şey söylemek istemiyorum..
    Sahi , Partisinin adı neydi ?

  18. Dava dava dedikleri maalesef kapsayıcı bir dava değil hiç bir zaman. Belli bir zümrenin, kliğin, cemaatin davası. O yüzden açık açık söylemiyorlar. Söyleyenler kıvırtıyorlar. Özellikle günümüzde, artık göğüslerini gere gere tanımlayamıyorlar bile. Hep kaçak güreşiyorlar. Davayı da hep bize söylüyorlar. Dışarı çıktılar mı dava falan kalmıyor. Davacı partilere ve gruplara bakın hep belli kısıtlı bir zümrenin davası bu. En geniş olanları milliyetçi olanlar. İçinde ya Türk var, ya Kürt var. Bir arada yoklar elbette. Diğerleri dışlanıyor. Siyasi islamcılar ise onların içinde de azınlık gayrimüslimler, Aleviler, laikler yok. Laikçi, ulusalcı ise içinde diğer muhafazakar zümre yok. Her birisinin davası kendi kısıtlı zümrelerine diğerleri üzerinde dayılık yapma imkanı verme davası. Türkiye’nin büyük davacı partilerinin şekillenmesi de bu cemaatçi zihniyetlerle şekillenmiş. Her birisi dışlayıcı. Kapsayıcı değil. Modern değil. Arkaik, gerici ve çağ dışı. Bunun sebebi de toplumun genel olarak çağın dışında kalması, eğitim ve her anlamda geri bırakılması, cemaatçi olarak yapılanması. Böyle bir toplumdan ekonomik, teknolojik, sosyal açıdan bir zıplama ve kalıbının dışına taşma beklemek de zor. Ülke olarak geriye gidiyoruz her açıdan. Diğer ülkeler de ileri gittiği için iyice geride kalıyoruz. Bunu da mevcut gerici iktidarın öngörüsüz plansız programsız vizyonsuz ve aynı zamanda kendine çıkarcı 20 yıllık kısır politikalarına borçluyuz. Bu vesileyle Turgut Özal’ı rahmetle anmak gerekiyor. O zamanına göre oldukça modern bir parti kurmuş ve darbe sonrası şartlarının da verdiği şansla Türkiye’ye önemli bir hamle yapma imkanı vermişti. Dar cemaatçi kalıpları aşma fırsatı bulmuştuk. Özal kendi şahsında ülkenin tümünü temsil ediyordu. Partisi de öyleydi. Ama kısa sürdü maalesef. Cemaatçi yobazlar tekrar siyaseti de ülkeyi de eski bildikleri cendereye soktular ve ülkeyi de geri götürdüler. Şimdi geldiğimiz yer en başta başladığımız yer. Tek parti zihniyeti, tek dava, tek adam. Gerisi ne olacak umurlarında değil. Herşey ve herkes kendi çıkarları için harcanabilir. Bu cemaatçi davacı zihniyeti aşmadıkça düze çıkamayacağız. Barış, hukuk, adalet ve kalkınma da gelmeyecek.

    • Tek adam parti zihniyeti ülkenin geleceğini şu yönde belirlemiş olamaz mı sayın Ender.
      40 yıllık cemaat bitince olurmu cümbürcemaat?
      Tarikatlar bakanlıklarda cirit atıyor derken!…
      Birde bakmışsın k.çlarına batmış 6’lı dirgen!..
      Meslek lisesinden mezun çocuk iş bulamazken!…
      Falan filan!….

    • Takıyye yaptıklarını İstanbul seçimlerinden sonra kendileri ispat ettiler. Bizzat Kılıçdaroğlu namus sözü vererek tek bir kişinin işten çıkarılmayacağını vadetmesine rağmen seçilen şahıs işbaşı yapar yapmaz yüzlercesini bilahare binlercesini işten çıkararak takıyye yaptığını göstermiştir.

      En son tutum ise altılı masada yer alan bir siyasi partinin genel başkan yardımcısının gazeteci Latif Şimşek Bey’i darp etmesinde ortaya çıktı.

      Darp görüntüleri medyada yayınlandı ama altılı masadan genel başkanlık düzeyince kurumsal olarak tek bir kınama açıklaması gelmedi!

      Terör gerekçesiyle tutuklananları basın mensubu diye savunan CHP, darp edilen gazeteci kendisini destekleyen kesimden olmadığı için kör ve sağır kesildi.

      Bu CHP mi, bu altılı masa mı sosyal barışı temin edip adalet dağıtacak?

  19. DAVACI: BAHÇELİ
    DAHİLİ DAVACI:PEKER
    DAVALI: ERDOĞAN
    DAVA: SİYASAL İSLAMI ANADOLU
    TOPRAKLARINDA EBEDİYEN
    BİTİRMEK

  20. 2023’e giderken Kemal Bey’in kesin bir dille adaylığını açıklayamaması, 6’lı masanın bir adayla sahne alamaması kafaların karışık olduğunu gösterdiği gibi özellikle AVRUPA kaynaklı güçlerin burada bir isim üzerinde anlaşamadıklarını ortaya koymaktadır…

Yoruma kapalı.