Merakım partilerin de merakı olmalı: Acaba seçimi dışarıdan etkilemeye çalışanlar var mıdır?

33
Reklam

Aylardır seçim konuşuyoruz, ama işte gördünüz, bir kararla palas pandıras sandık başına gidiyoruz. ‘Asrın felaketi’ etiketi yapıştırılmış 11 ili ve milyonlarca insanı etkileyen bir büyük deprem sonrasında hem de… 

Demek ki olabiliyormuş.

Umarım, siyasi tarihimizin demokratik örnek olaylara dair bölümünde, bu seçim de, yeni bir parlak sayfa halinde yerini alır.

Kararın ilan edilmesinden itibaren gözüm dünya basınında ve başka ülkelerdeki benzer ortamları etkilemekte kullanılan yüksek teknoloji ürünü mekanizmalarda.

Geçenlerde, burada, İsrailli bir yüksek teknoloji firmasının, çoğu Afrika’da bulunan ülkelerdeki seçimleri etkilemek üzere devreye girdiğine dair bilgiler aktarmıştım.

Türkiye, o firmanın gerektiğinde seçimleri erteletebildiği, zamanında yapılan seçimlerin sonucunu kendilerini para mukabili görevlendiren parti lehine çevirmeyi başardığı, Nijerya, Kenya, Mozambik, Tanzanya, Çad gibi bir ülke değil.

O sebeple gönlümüzü rahat mı tutmalıyız?

Bu soruyu her ağızlarını açtıklarında seçimi kazanacaklarını söyleyen iktidar ve muhalefet partilerinin yöneticilerine soruyorum.

Reklam

Geçen gün, Amerika’nın en yüksek tirajlı gazetesi Wall Street Journal’e (WSJ) göz atarken, daha önce adını hiç duymadığım bir teknoloji firması olan Palantir’in önemli bir direktörünün Ukrayna’dan yazdığı bir makalesiyle karşılaştım.

Yazarı Shyam Sankar, makalesinde, Rusya’ya karşı yürütülen savaşta verimliliği artırmak üzere devreye giren, orduya hedefleri daha etkin yok ettirecek bilgisayar programlarıyla savaşın kazanılmasını sağlamaya çalışan yazılımcıların varlığından söz ediyor.

Ukrayna 300 bin bilgisayar mühendisini bu amaçla kullanıyormuş.

Şöyle: Küçük bir teknoloji firmasının bir çalışanı ön saflarda savaşmak üzere cepheye gönderiliyormuş. Yazılım mühendisi asker, savaş sırasında varlığını hissettiren ilgi alanındaki ihtiyaçların giderilmesi ile ilgili bilgi ve görüşlerini firmasındaki arkadaşlarına rapor ediyormuş. Firma da derhal o ihtiyacı karşılayacak bir prototip üretip savunma bakanlığına sunuyormuş. Bakanlık, daha önce devlet olarak farkında olmadıkları bir konuda başarısını ispat eden firmadan başka prototipler bekliyormuş.

Palantir firması yetkilisi bu yolla kaydedilen başarıların Ukrayna’nın savaşı kazanma şansını yükselttiğini öve öve bitiremiyor.

Ukrayna savaşıyla ilgili bir yazının bizdeki seçimle hiçbir ilgisi bulunmuyor doğal olarak. Ancak, konu başka yönlere de çekilebileceği için, yazarın yöneticilerinden olduğu Palantir firmasının ne işlerle meşgul olduğu merakına kapılmadan edemedim.

Firma 2004 yılında kurulmuş. Kurucusu PayPal adlı yaygın kullanılan bir hizmetin de kurucusuymuş. Bünyesinde oluşmuş küçüklü-büyüklü yan kuruluşlarda 4 bine yakın -çoğu mühendis- kişi çalışıyormuş. 

Dikkatimi Palantir’in müşteri listesi çekti. 

Reklam

CIA, NSA, FBI, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri firmanın en önemli müşterileri arasında.

Bunların her biri Palantir’in kendileri için özel ürettiği programları kullanıyorlar.

2014 yılında ürettikleri yazılım programlarından 1 milyar dolara yakın bir ciro elde etmiş Palantir.

Geçen yılın (2022) cirosu 3 milyar doların üzerinde. Aynı yılın net karı 374 milyon dolar. Güncel piyasa değerini 40 milyar dolara kadar çıkaranlar var.

Anladığım kadarıyla, ABD’nin ve Palantir’in hizmet verdiği başka ülkelerin istihbarat servisleri, ‘düşman kuvvetler’ diye bildikleri karşıtların kendilerine yönelik siber faaliyetlerini öğrenmek ve onları geçersiz kılmak amacıyla bu paralı ilişkiyi sürdürmekteler. 

Bu arada, Çin’in 103 ülkenin hayati önem taşıyan 1300’e yakın bilgisayarına karşı siber casusluk faaliyeti yürüttüğünü, Dalai Lama’nın makamındaki, NATO’nun ve değişik ülkelerin büyükelçiliklerinin bilgisayarlarını hedef aldığını da öğrenmiş oldum.

Çin’in siber atak güçleri, Hindistan’ın güvenlik ve istihbarat altyapısına siber saldırı düzenlemiş.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı imzaladığı nükleer anlaşmaya İran’ın uyup uymadığını Palantir’e yazdırdığı bilgisayar programıyla takip etmiş.

Tabii firma yalnızca güvenlik ve istihbarat alanlarında hizmet sunmuyor devletlere, dolandırıcılık ve yolsuzluk konularıyla da ilgileniyor.

Norveç devleti sınırlarını kontrol ve gümrük işlemleri için Palantir’in yazılımlarını kullanmakta.

Bir özel firmadan söz ediyoruz; firma özel ama devletlerin pekala kendi elemanlarına yaptırabileceği programları onlar için üretiyor ve kullanımlarında da yardımcı oluyor.

WSJ’daki yazıyı kaleme alan firma yetkilisi, eminim, Ukrayna’ya turistik amaçla gitmemiştir. Muhtemelen, barış zamanları için yürüttükleri iyi para getiren faaliyetlerine ek olarak, Ukrayna’da gözleyecekleri deneyimlerle savaş halinde neler yapabileceklerini test etmek istemişlerdir.

Savaş veya barış fark etmiyor, her şey özel firmalar eliyle yürütülen faaliyetlere konu oluyor.

Palantir seçimlerle de ilgileniyor mudur acaba?

Bu soruyu boşuna sormuyorum: Donald Trump’ın kazandığı 2016 başkanlık seçimi başta olmak üzere birçok Batı ülkesindeki seçimleri etkilemek amacıyla devreye girdiği için yargı takibine uğrayan ve başına daha büyük dertler açılabilecekken kendini feshetmiş Cambridge Analytica adlı özel kuruluşla, bir dönem, dirsek teması halindeymiş Palantir

Ya da şu soruyu: Palantir’in güvenlik, istihbarat, sınır koruma, gümrük kontrolü alanlarında verdiği hizmetler gibi konular yanında, vaktiyle Cambridge Analytica’nın değişik ülkelerin seçimlerini etkileme konusunda yaptığını günümüzde üstlenmiş başkaları, dünyanın bir yerlerinde faaliyet göstermekte midir acaba?

Seçime gidilen ülkemizde, sandığa düşecek milli iradeyi dışarıdan etkilemeye çalışacakların muhtemel faaliyetlerini, ülkemizin bilgisayar mühendislerini devreye alarak boşa çıkartma amaçlı bir dikkat partilerimizde sürüyor mudur?  

Esas merakım bu sorunun cevabında.

Ben de nelere kafa yoruyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

33 YORUMLAR

  1. Seçim sonunda eğer muhalefet zafer kazanırsa, muzaffer sever bütün yorumcular seçimin muzafferini büyük bir gayret ile sevecek benden söylemesi. Teemmel

  2. Türkiye’nin şu anda beka sorunu hangisi ?Deprem konusunda hem fikiriz herhalde.Bakin Rusya Ukrayna’ya saldırdı 20-30 bin insan öldü ve şehirler yıkıldı.Bizde deprem neticesi en az 100 milyar dolar maddi kayıp min. 50 bin ölüm .Savaştan daha beter değil mi?
    ozaman herkes görev başına.
    Sn imam efendi ve yavaş efendi birinci vazifeniz deprem .4 yılda ne yaptınız deprem için (iktidar yapmadı kabul )
    ya siz ne işiniz var Meral hn ile kılıç beyin yanında .
    Dönün sehrinize ve aldıginız para ve oyların hakkını verin.
    Depremde en büyük sıkıntı alt yapının çökmesi
    Hangi deprem toplanma alanına elektrik su vs goturdunuz ?Yarın görev başina toplanma alanlarını netlestirin sinirlari belirleyin ve derhal alt yapısını hazırlayın.Reklama vereceğiniz paralar ile taşınabilir tuvalet su, vs hizmeti yapın.
    Yarın İstanbul’da deprem olsa millet nerede toplanacak hangi alt yapıyı kullanacak.
    Haydin marş marş görev başına.

  3. ” Tüfek icat olunca mertliğin bozulması ” gibi bilişim teknolojisinin de insanoğluna sunduğu bir çok imkanlar, yerine göre lehte yerine göre aleyhte kullanılabiliyor .
    Ben şahsen bu seçimde , özellikle iktidarın , seçimi alabilmek için gözünü tam anlamıyla kararttığını
    ve her türlü imkanı acımasızca sonuna kadar kullanabileceğinden endişe ediyorum !
    Muhalefetin gözünü dört açması ve mutlaka karşılıklı önlemleri alması gerekiyor !
    Ve en son da şunu belirtmek istiyorum , deprem bölgesinde nasıl sağlıklı bir seçim yapılacak, dogrusu aklım almıyor !

  4. Daha oy çuvallarını koruyamayan,
    ıslak imzalı tutanakları topplayamayan,
    sandık görevlilerini organize edemeyen,
    il başganlarını dahi kendi görüşüne kendi amaç ve hedefleri doğrultusunda yetiştirip seçemeyen!!!
    partiler neyi hesaplayacaklarda seçimi kazanacaklar sayın yazar?
    Adamlar il ilçe başganını bile …

  5. Siyaseten neyi kimi seçeceğimizi bilerek, fikirlerimizi korkmadan ifade etmeliyiz. Kollayıcı bir eleştiri ülkemizi rektifiye edecek. Hiçbir mevzuyu ertelemenin âlemi yok. Ben başkanlık sistemine oy vermiş biriyim. Bu yeni sistemin ortaya çıkan ve ıslah edilmesi gereken yönleri varsa bunları da duymak isterim. Onun dışında, gidip Türkiye Yüzyılına mührümü basar geçerim…

    • ülkenin halini görmüyorsunuz ama duymak istiyorsunuz demek,
      sefalet endeksinde dünya birincisiyiz,
      işte mührünüzü basıp geçeceğiniz
      Türkiye Yüzyılı…

      • Didem hn biz bu sistem gelmeden önce de sefaletleri gördük krizleri darbeleri iflaslari gördük.
        Sorun insan sorunu sorun biziz.
        Ev alırken neden sağlamlığına bakmıyoruz da manzarasına bakıyoruz.Neden hukuk yok diyenler hakimlerin savcıların verdiği kararlarda yönetimi sucluyoruz da asıl fiili işleyip korkakca karar verenleri suclamiyoruz.
        Biz suçu hala sistemde gördükçe asla duzelmeyiz.

        • biz bu sistemden önce böyle derin böyle ağır sefaletleri görmedik, rakamları pek çok yorumumda verdim, biliyorsunuz ama kabullenemiyorsunuz, dünyada 17. sırada idi ekonomimiz değil mi? şimdi nerdesin? anlamak bu kadar zor olmamalı,
          üstelik daha önce başarısızlık ta başarı olarak halka satılmıyordu, bir ahlak vardı.
          belki dünya tarihi, medeniyet tarihi okuması yapmalısınız o zaman sistemin kıymetini anlarsınız. gelişen toplumlar bireysel aydınlanmayla değil, doğru kurgulanmış sistemlerle ilerlemişler. gelişim sağlanmasıyla toplumlarda bireysel aydınlanmayı sorgulayabilirsiniz insanların daha doğru tercihler yapmasını bekleyebilirsiniz itiraz etmiyorum ama içinde yaşadığınız toplum böyle bir toplum değil, henüz gelişmiş değil,
          sistem ihtiyacında olan bir toplum,
          iyi yönetilmeye ihtiyaç duyan bir toplum,
          o nedenle yönetimi suçluyoruz,
          anlamak neden zor?

          bir şirket düşünelim,
          çalışanlar çoğunlukla tembelliğe yatkın olsun ve bu şirkete yeni bir yönetici gelmiş olsun. bu yöneticinin tutumu ne kadar önemli olur sizce?
          çok çalışkan bir yönetici ne yapar?
          yada tembelliğe yatkın bir yönetici?
          biraz üzerinde tartışalım mı?
          nasıl bir fark yaratırlar buyrun bekliyorum.
          diyelim bu

  6. Bu sitede yorum yazan sevgili arkadaşlara soruyorum: Terör örgütüne silah veren müstevlilerin patronu ve taşeronları olan Pensilvanya ve Kandil neden muhalefeti destekliyor?

    • iktidarı desteklemiyorsan, başka alternatifin yok ta ondan,
      iki seçenek var şimdilik,
      uzaylılar gelince fikir değiştirebilirler.
      şimdi ben de bütün zamanların en başarısız iktidarını desteklemiyorum, muhalefet dışında bir tercihim var mı? 3. bir seçenek var mı?

    • Bize niye soruyon muzaffer beğ.
      sağına soluna bak kim sana paralelinde duruyorsa kim etnik hekayeler annatıp duruyosa direkten kendilerine sor:).

    • Yıllarca ne istedilerse veren, sonra Allah affetsin diye kaytaran, açılım saçılım yapıp dağdan gelenleri bağrına basan patronuna soracaksın onu.

  7. veriler tek kanaldan veya tek bir ajans veya sistem tarafindan islendiginde risk cok yulselir. bu nedenle verileron coklu kamal ve sistemlerele girilmesi ve islenmesi gerekir. cunku bir cok yazilim fimasa cift tarafli calisiyor. virusu yazanda viruse karsi koruma destegi verende ayni kafa olabiliyor. bu duzenek kabaca kabadayi duzenegine benziyor. olay cikartanla olayi cozen ayni duzenek.
    bu alanda yetkin ve sistemli calismadigi surece Turkiye ne kadar uretim yaparsa yapsin teknoloji ve yazilim uretmedigi surece istedigi duzeye gelemiyecektir.

  8. İKİ(2) MİLYON OLMAYAN OY
    Mevcut iktidar, iktidara derincilerin yani askeri vesayetin desteği ile yani iki(2) milyon olmayan oy ile geldi.
    Hatırlayabildiğim kadarıyla seçmen kütüklerinin bilgisayar ortamına aktarılması 2004 yılında gerçekleşti.
    O yıllarda Ülkemizdeki nüfus artışı yıllık bir(1) milyon idi.
    Verilerin bilgisayar ortamına aktarıldığı o yıl, seçmen sayısı bir önceki yıla göre normal olarak bir(1) milyon artması gerekir iken, seçmen sayısı bir(1) milyon düşmüştü.
    O yıl bu sayıyı ve farkı gündeme takip edebildiğim kadarıyla sadece Vatan gazetesi, o da iki satırla gündeme getirmişti.
    Yani 2004 yılına olmayan iki(2) milyon seçmen ile gelinmiş idi.
    Bu dönem askeri vesayetten habersiz bunun yapılması mümkün değildi.
    Daha önceden seçmene tepki oluşturacak laikçi uygulamalar da işin cabası.
    Şiir okumadan danışıklı-dövüş senaryo bir mahkûmiyet ve evlere şenlik bir infaz ile mağduriyet üzerinden parlatma algısını batan geminin malları dışında bilmeyen yok.
    Her neyse.
    Sayın KORU’nun yazısında bahsettiği Cambridge Analytica şirketi ilk icraatı Trump’ın seçimi değil.
    Trump’ın seçimi 2016 yılında Kasım ayında oldu.
    İngiltere’nin AB üyeliğinden çıkışı olan Brexit oylaması 2016 yılı Haziran ayında oldu.
    Birexit oylamasında “çıkış” taraftarlarının da propaganda çalışmasını Cambridge Analytica (CA)şirketi yürütmüştü.
    Sayın KORU’nun yazısının başlarındaki Palantir şirketinin icraatlarını okur iken aklıma öncelikle CA gelmişti.
    Trump’ın seçimilerine Rusya’nın müdahalesini bilmeyen yok.
    Ukrayna-Rusya sürtüşmesinin temelinde rövanşist bir hamleden söz ediliyor.
    Yani ABD’ nin de seçimlerine müdahale karşısında, Ukrayna’yı NATO’ya almaya çalışma hamlesinden.
    Bir de dış müdahale ile seçim kazanmaya alışmış Trump’ın 2020 seçimlerini de Çin’in desteği ile almayı planladığı, ancak b daha sonra görevden ayrılan başdanışmanı Bolton’ın(posbıyık) ifşası ile bunu yapamadığı da önemli ve temelli bir iddia.
    Zaten Trump’ın Çin’e karşı tarifeler yoluyla ekonomik savaş tavrının, gizli bağlantılarını perdeleme ve ileride başkalarının daha net tavırlar almasını engelleme amaçlı olduğunu düşünenlerdenim.
    Asıl konumuza gelir isek bizim YSK da Rusya yetkilileri ile teknik işbirliği amacıyla görüştü.
    Bildiğim bazı anlaşmalar da yapıldı.
    Ben bu görüşmelerin sadece”teknik” değil aynı zaman da siyasi amaçlı da olduğunu düşünüyorum.
    Bir de Rusya’nın bu yılın doğalgaz borçlarının tahsilatını 2024 yılına ötelemesinin iktidara seçim desteği olduğunu bilmeyen yok.
    Küresel Kapitalistlerin küresel boyuttaki Brexit, Trump’ın seçimi ve başarılı 15 Temmuz olayını ve yönetime verdikleri finansal desteği dikkate alırsak, ülkemizdeki çok kritik 2023 seçimlerine müdahale etmemeleri ihtimali sıfır(0).
    Her neyse bekleyip göreceğiz.

    • Sayın yk, 15 Temmuz Trump’ın değil obamanın döneminde yapıldı ve başarısız oldular, mevzuları çarpıtmayalım…

      • Yazıyı iyi okursan ne dediğimi anlarsın.
        15 Temmuz da Küresel Kapitalistlerin bir “projesi”
        Bu proje tabiri biliyorsun benim değil, ulu önderlerininizden Binali Yıldırımın bir ifadesi.
        Daha doğrusu itirafı. Yandaş gazeteci durumu kurtarmak için neredeyse canını feda ediyordu, ama kâfi gelmedi.
        Bir önceki başbakan da, etik kuralları getirmek istediği için değil, bu projede yer almak istemediği için görevden alınmıştı.
        Allah’ın lütfu projeniz başarısızlık üzerine projelendirildi ve neredeyse
        tam bir başarı ile uygulandı.

  9. geçtiğimiz 20 yıl belki içinden geçerken fazla farketmiyoruz ama dünya tarihinin en önemli yılları sayılabilir, internet sonrası yıllar olması nedeniyle. sanayi devrimini kaçırmış türkiye, büyük bir atılım yapabilirdi. akp nin iktidara geldiği yıllar sıcak paranın dolaşıma girdiği, gidecek yer aradığı harca harca yılları idi. biz ne ettik? israf ettik. hem parayı hem yılları. betona gömdük, lükse debdebeye harcadık.
    oysa bu para katma değeri yüksek yatırıma ve gelecek yılların geçer tek akçesi olacak teknolojiye harcanmalı, her yere silikon vadileri kurulmalıydı. elimizde işlemeye hazır, büyük potansiyel genç nüfusla neler yapılabilirdi? bu fırsata eğitimde her yıl gerileme göstererek karşılık verdik. her mahalleye bir üniversite zihniyeti ile eğitim kalitesi düşürüldü. ara eleman yetiştirilmedi, herkesin mühendis ama işsiz olduğu bir ülke haline geldik. verilen zararın boyutlarını yakın gelecekte daha iyi anlayacağız.
    bugün teknoloji ile olan ilişkimiz çok kısa bir sürede bambaşka bir hale gelecek, değişmek yıllarımızı değil aylarımızı alacak. 2030 da başka bir kafada yaşıyor olacağız. Time dergisine girerseniz, 2030dan geri sayım yapan bir kronometre olduğunu görürsünüz, 2030dan sonrası ise ayrı bir yorum konusu.
    seçimlere müdahale elbette mümkün, abd seçimleri bile ne kadar çalkantılı geçti ve rusyanın bu seçimleri etkileyip etkilemediğini hep konuştuk, tartıştık. rusyanın mevcut iktidara desteğini biliyoruz, batının da muhalefete yardım ettiği iddiası var.
    medyanın % 90 kadarını iktidar kontrol ediyor. ciddi bir algı mühendisliği zaten uzun yıllardır maruz kaldığımız bir gerçeklik, uçuyoruz kaçıyoruz rüyası gören milyonlar var. dolayısıyla hayli zorlu, sıkıntılı bir sürecin bizi beklediğini öngörmek için fazla zeki olmaya gerek yok. bu aşamada ne konuşsak bizler için spekülasyon olmaktan da öteye gidemeyecek yazık ki.
    bize düşen sandıklara sahip çıkmaktır. mümkün mertebe. 😣

    • Türkiye 20 yılını bu iktidarla kaybetti. 20 yıl öncesinden daha ileride değiliz. Tüm uluslararası sıralamalarda geri gittik. Bu seçim ile bu kötüye gidişe dur diyebilirsek tekrar yönü yukarı çevirebiliriz. Yoksa kayıp yıllar, kayıp nesiller, kötüye gidiş. Başka yeni bir hikaye yok bu tarafta. Yirmi yıl öncesindeki depremde 20 bin kişi ölmüştü. Bu depremde 50 bine çıktı. Beklenen İstanbul depremi sayıyı 100 bine çıkaracak. Bunu herkes ve iktidarın kendisi de biliyor. Ama bir şey yapmamayı tercih ediyor. O zaman git demek için daha neyi bekliyoruz. İnsinler milletin tepesinden artık.

      • teknolojinin gelişmesiyle yakalanan ivmeyi düşünürsek artık her yılı 10 yıl gibi düşünmek lazım, akp ile 5 yıl daha, her alanda kayıp olacak 50 yıl demek. bugünleri bile arayacağımız zamanlar demek. telafi edemeyeceğimiz kayıplar demek.

      • İktidar kaybederse, bütün FETÖ canavarları serbest kalacaklar.
        Çok gürültü kopacak ama sonuç değişmeyecek.
        Bütün Kürt bağımsızlık adamları da serbest kalacaklar.
        Ve itip kakmaya, kaldıkları yerden devam etmeye koyulacaklar.
        O iktidarı destekleyenlerin hallerine hem ağlarız hem güleriz.
        Hele hele arkadan bir İslam Cumhuriyeti gelirse, onları desteklemiş “beyaz Türk” kitleye ağzımızla bile gülmeyiz.

        • siyasal islam bir daha gelmemek üzere gidecek, siz de başka bir hezeyan bulursunuz artık, size hezayan mı yok?

    • Hayatında iki koyun gütmemiş birinden bu beklenir. Avrupa Birliginin temeli 1957 Roma Çelik birligi andlaşmasıdır. Çimento olmadan medeniyet olmaz. 78 olan OSB sayısı 450 ye çıktı, burada insanlar çalışıyor . Deprem bölgesinde 140 adet irili ufaklı baraj var bunların 100 ü son yirmi yilda yapildi. ülkede kuraklık var haberin var mı? Bölge hastahanelerine ihtiyaç oldu. Bunlara da itiraz ediyordun. Deprem bölgesinde 2200 okul dan 48 inde hasar oldu. Çocuklar okulda iken de bu Deprem olabilirdi. Yüksek teknoloji yatırımlarına da girişildi bu dönemde. ASELSAN. Roketsan. TEI bunlar ne yapıyor kaç mühendis çalıştırıyor biliyormusun.
      Görmek istemeyenden daha kör kimse olamaz.

      • 500 den fazla personel ve milyon dolarlık departman yöneten biri için iki koyun gütmemiş pek denemez, beni tanısanız hayli şaşırabilirsiniz. burada siyasi fikirlerimizi yazıyoruz özgeçmiş vermiyoruz, üstelik oldukça neşeli ve esprili bir biriyimdir buradan anlayabilir misiniz?
        çimento olmadan medeniyet olmazmış, adrese teslim, dolara endeksli ihalelerle hiç olmaz ama. uçulmayan havaalanları, geçilmeyen köprülerle hiç olmaz.
        olmadı sonuçta.
        ülkeyi 1 cent e muhtaç ettiniz.
        hastanelere kimse itiraz etmedi bunların her zaman rant yönünü eleştiriyoruz üç liralık işin 5 liralık maliyetine itiraz ediyoruz. bunları açık açık yazıyoruz, rakamları veriyoruz, cidden görmek istemeyenden daha kör olamaz.
        depremin bilançosu hakkında henüz fikrimiz yok onu yakında daha iyi anlayacağız rakamlara gelince tuik rakamları da var elimizde, ne kadar gerçek siz karar verin, örtülü, gizli, makyajlı rakamlarla bu kadar düşünebilirsiniz zaten, daha fazla değil.
        milli savunma konusuna hem özel hem partiler üstü bir mesele olduğu icin yorum yapmıyor fazla eleştiri getirmiyorum, bunlar bizim cumhuriyetimizin değerli birikimleri, akp den önce vardılar sonra da olacaklar. apple telefon yapmazken aselsan 90 lı yıllarda cep telefonu yapıyordu. söyleyecek çok sey var ama şimdi doğru zaman değil, az sabır…

    • Didem hanım!
      Devrimlerden birini kaçırıp diğerini yakalamak nasıl oluyor?
      Bun pek aklım ermiyor.
      Temeli ve zemin katı yapmadan doğrudan birinci yada ikinci katı yapmak gibi değil mi?
      AKP iktidarının Anadolu için beki de tarihin gördüğü en büyük felâket olduğu yakında anlaşılacağını düşünüyorum.
      Bu kadar imkan ve fırsat, ancak bu kadar kötüye kullanılabilir.

  10. Saflar yavaş yavaş şekillenmeye başladığına göre 14 Mayıs seçimlerinin “milli bir ittifak” ile küresel efendilerinin dediğini kayıtsız şartsız yerine getiren “küreselci ittifak” arasında geçeceğini söyleyebiliriz.
    Küreselci ittifak, Türkiye’nin güçsüz olması, dış politikada diz çökmesi, Rusya’ya karşı olması, NATO’nun isteklerinin dışına çıkılmaması için elinden geleni yapacak.
    Milli ittifak ise önümüzdeki Türkiye Yüzyılı’nda, ülkemizin dünyada söz sahibi olması, vatandaşlarının küresel silindirin altında ezilmemesi için büyük çaba sarf edecek. Türkiye’de, seçimlerde yüksek katılım gösteren, bilinçli bir seçmen kitlesi var. Sokaktaki vatandaş, Türkiye’de ve dünyada neler olduğunu yakından izliyor ve ülke menfaatleri doğrultusunda yorumlayabiliyor. Her seçimde olduğu gibi 14 Mayıs’ta da en doğru kararı verecektir.

    • küresel efendilere en büyük hizmet, ekonomisi zayıflamış ve kutuplaştırılmış bir ülke haline gelmek değil midir sayın sever? millet bu gerçeği görmüyor mudur?

      • IMF, kaşıkla verip, kepçeyle alıp gittiği ülkelerde, perde arkasında soygun yaparak ülkeleri fakirleştirmiş ve kendine bağımlı hale getirerek memurlarla yönetilmiştir.
        Unutmayın… IMF’in en büyük amacı YETKİSİZ Cumhurbaşkanlarıdır. İsterse bırakın 7’yi 700 tane yardımcısı olsun önemli değildir. Onlara göre tek yetkili vardır o da Amerika’dan gönderecekleri memurdur.

  11. Merakiniz bu degil sandiklarin emniyetle acilmasi olmali öncelikle!!! Sanki bizimkiler korkusunu yebebildilerde (Muharrem ince en son secimlerde nasil tek birakildigini anlatti sizde demokrat geciniyor fakat olaya deginmiyorsunuz sahsen 15 yildan beri hepsizi takip ediyorum beni hayal kirikligina ugrattiniz) disarida dusman ariyorsunuz. Zekaniz ve bilginiz inkar edilemez fakat Demokrat olma konusunda beni sasirttiniz acaba ince hakkinda milletin bilmeyip sizin bildiginiz birseyler mi var ??! Eger öyleyse söyleyiniz ki bu halk yanlis kisiye oy vermesin(yinede yalniz birakilmasini hakli göstermes ysk anayasayu ihlal etmistir.)

    • ey vatandaş her partiyi ayrı kategoriye, her bir siyasiyi ayrı sepete koyup inceleyip eleyeceksin bu ülkede.
      Mitinge gelen (yada gönderilen) kişiker hep aynı kişler mi?
      sahneye çıkan bağırıp çığıran kim?
      kime bağırıyor kime küfür ediyor kime gözdağı veriyor?
      Hele ki bir oy isteyen asmaya kesmeye daha sahnedeyken başlamışse eğer…
      (not defterinde yer kalmışmı ? orduya polise memurlara çatmsya başlamışsa.. hesap soracağım diye yola çıkmışsa eğer.. )
      bunlara bakacaksın, yetmeeezzz!!!
      C ile başlayan bir parti ise arkasındaki:
      “şimdi bu adamı partiden sepetleyip kurtulmak için miiiii!!????…
      yoksam, en tepeye çıksında bir hele!🤔..”
      kendi kendine soracaksın önce!
      bize soracaksın sonra.😊

  12. Teknoloji istihbaratı çok kolaylaştırdı. Herşey büyük veride bitiyor. Veriye sahip olan her türlü bilgiye sahip olabiliyor artık. Veri güvenliği ve mahremiyeti bu sebeple çok önemli. Avrupa’da bu konuda pekçok girişim var ama ülkemiz bu konunun çok uzağında. Burada korkulması gereken elbette firmalar değil devlet. Devlet her türlü veriye sahip. Bunu bilgiye dönüştürmek ise çoluk çocuk işi artık. Bu işi yapacak firmalar da pekçok, içerde ve dışarda. Devletin çoğu zaman bu vergiyi toplama yetkisi yok. Ancak yolsuz iktidarları durdurmuyor kanunlar ve anayasa. İllegal olarak her türlü veriyi topluyorlar. Bir ara içişleri bakanı itiraf etti her türlü veriyi topladıklarını. Ama ona hesap soracak ne bir meclis var ne de muhalefet. Güvenlikçi politikalar ve propaganda ile de milleti susturmuşlar. Kimsenin hesap soracak hali de yok. Bu faşist politikalarla gidilecek yer de otokrasi ve dikta oluyor zaten.

    Muhalefet iktidarı aldığı zaman önünde her türlü verinin aktığını görüyor olacak. Burada durup bunu ifşa mı edecek, yoksa susup bu veriyi kullanmaya devam mı edecek. Soru budur. Demokrasi verinin sahipliğinin bireylerde olması gerektiğini, onların izni olmadan kullanılmaması gerektiğini söylüyor. Buna karar verme şansımız olacak mı bilmiyoruz. Şu anda her türlü veriye sahip yolsuz iktidar da belki bu verinin verdiği güçle iktidarı hiç bırakmayacak. O yüzden bir bilinmeze gidiyoruz şimdilik. Faşizmin sona ermesi tek dileğimiz.

    • Veri toplamanın en kolay yolu cep telefonları elbette. Ülkemizde üç büyük cep telefonu firması acaba kanunlara ve anayasaya uyuyorlar mı? Yoksa her türlü veriyi iktidarın hizmetine sorgusuz sualsiz veriyorlar mı? Bunların hepsi seçimden sonra ortaya gelmeli. Soruşturmalar ve davalar açılmalı. Firmalar en ağır şekilde cezalandırmalı ve gerekli yasal düzenlemeler AB ile uyumlu bir şekilde yapılmalı. Muhalefet bu konuda şimden söz vermeli ve bunu seçim sözü yapmalı. Değil mi?

Yoruma kapalı.