Medyada yabancılara öfke duyanlar var; yabancılar bizleri, bizler de onları anlamakta zorlanıyoruz…

58
Reklam

Biri şunu yazmış:

“Mümkün olsa da geçmiş olsun mesajı gönderen bazı sahtekar devletlere desek ki, sizin mesajınızı kabul etmiyoruz, alın başınıza çalın.”

Bir başkası da ona hak vererek tepkiyi biraz daha ileriye taşımış:

“Devletler düzeyinde kıytırık yakınlık gösterilerine artık karnımız tok. / Diplomatik hoşluklardan bıktık.”

AK Parti’nin itibar ettiği gazetelerde yazan bazılarının tepkileri bunlar.

İyi de, yabancı ülkeler sadece “Geçmiş olsun” demekle yetinmediler ki, arama-kurtarma ekiplerini gönderdikleri gibi devletleri adına taahhüt ettikleri maddi yardımlara ek olarak, ülkelerinin vatandaşlarını yardım kampanyaları açmaya teşvik de ettiler.

Şu anda deprem bölgesinde 70 kadar ülkeden gelmiş çok sayıda yabancı personel değişik illerde deprem arama-kurtarma çalışmalarına bilfiil katkıda bulunuyor. [Düne kadar bu rakam, Anadolu Ajansı’nın yayımladığı tabloya göre, 6.636 idi; şimdi o sayı 7 bini geçmiş olabilir.]

Tabloya bakın ve muteber yazarların bu ülkelerden hangilerine tepki verdiğini çıkarın bakalım.

Reklam

Depremzedeler, yakınlarını kurtaran ekibin hangi ülkeden geldiğine, hangi ırktan olduğuna bakmadan hepsini kucaklıyor, kurtulanlar ekip üyelerinin ellerine sarılarak -bazen de o eli öperek- minnettarlıklarını gösteriyorlar.

Pek çok canın enkazdan çıkarılmasında görev aldı yabancı ekipler; en son görüntülerde bizim ekipler ön planda görünseler de başarılı da oldular.   

AK Parti’nin muteber kalemlerinin o insanların ülkeleri hakkında böylesine öfke kusmalarını anlamakta zorlanıyorum.

Partinin lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yabancı ekiplerin varlığına onlar kadar karşı görünmüyor; tam tersine konuşmalarında çabalarını övdü de.

Hükümetin depreme ilk baştaki müdahalesinin yetersiz kaldığını da itiraf etti AK Parti’nin genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan

Depremin tahribatına uğramış bir çok ilde, enkazların başında ilk beliren ve sonuç alıcı çalışmalarıyla göz dolduranlar yabancı ülkelerin ekipleriydi.

Kanalların birinde, yakınları enkaz altında bulunan bir kadının, ailesi fertlerini kurtarmaları için, bir İspanyol ekibine, bir İsrail ekibine gidip geldiğini, onlardan yalvar yakar yardım talep ettiğini söylediğini işittim.

AFAD’a değil, yabancı ekiplere…

Reklam

Ekipler başka enkazlardan ayrılamadığı için yardımına gelememiş kadının…

“Neden yabancılara bu zamanda duyulan bu öfke?” sorusuna cevap ararken aklıma şu düşünce geldi: Ülkelere laf ediliyor, bir tür ırkçı yaklaşım sergileniyor; hem de öyle bir tavrın kendilerine hiç de yakışmadığı kalemler yapıyor bunu. Acaba öfkelerini ülkelere yöneltseler bile, onları bu duruma getiren, yabancı medyanın depremle ilgili yayınları olmasın?

Ülkemize yardım ekibi gönderen hemen her ülkenin gazetecileri de deprem bölgesinde; yerinden canlı yayın yapıyorlar ülkelerinin televizyonlarında. Depremin devasa oluşu, hayatını kaybedenlerin sayıca yüksekliği, yerle bir olmuş binalar görüntüsü, kentlerin, kasabaların önemli bölümlerinin yeryüzünden silindiği gerçeği, dünyanın ilgisini ayakta tutuyor.

Her gün depreme ilişkin haberler ve yorumlar yabancı gazetelerde yer alıyor.

Ülkemize ve insanımıza depremde ve sonrasında sergilenen dayanışma sebebiyle hayranlık duyuyor konuya ilişkin yazılarıyla yabancı yorumcular.

Televizyon muhabirlerinin neredeyse hepsi, yerinden aktardıkları görüntüleri anlatırken, gözyaşlarını tutamıyor.

Fakat pek çoğu, deprem sonrası yaşananları yeterince başarılı bulamadıklarını da belli ediyorlar.

Üzerinde durmadan edemedikleri, seçime az bir süre kaldığını da bildikleri için, deprem sonrasında yaşananların iktidarın aleyhine sonuç verebileceği konusu.

Yabancı medyada, depremin hemen arkasından gidilecek bir seçimde, iktidarın işinin zor olacağına dair değerlendirmeler çok fazla.

Tayyip Erdoğan’ın aday olabilirse yeniden seçilemeyeceği yaygın bir yorum yabancı basında.

ABD ve İngiltere basınında özellikle…

Bizim medyadaki öfkenin altında bu tür yorumlar yatıyor olabilir.

Daha önce ailece tatillerini ülkemizde geçirdiğini yazdığını hatırladığım Daily Telegraph yazarı Judith Woods’un, okurlarını daha başlığından ülkemize yardıma çağıran dünkü yazısını yakınlarıma ilettim. Duygusal bir yazı. Keşke bir yerlerde çevirisi yayımlansa diye içimden geçirmedim de değil.

Judith Woods yine insaflı, olayın siyasi boyutuna sadece kısa bir paragrafta değinmiş.

Liz Truss’ın, partisi tarafından uygun görülmesi sonrasında üstlendiği başbakanlıktan, görevinin üzerinden henüz 40 gün geçmişken istifa etmek zorunda kaldığı bir ülke, Woods’un yaşadığı İngiltere. 

Truss’ın sonunu, beceriksizliğini görünce, onun tarafından atanmış bazı bakanların hiç vakit kaybetmeden istifaları getirmişti.

ABD’de de, Donald Trump’ın başkanlığı sırasında, kendisinin bakan olarak veya başka önemli görevlere atadığı sayıları bayağı fazla kişilerin istifalarına tanık olunmuştu. Hem dört yıllık başkanlığı süresince, hem de “Seçime hile karıştırıldı” diye bağırıp çağırarak Kongre’nin vandallar tarafından işgal edilmesine yol açınca, Trump’ı terk edenlerin listesi bir hayli kalabalık.

Uzun bir liste.

Yabancı meslektaşlar, kendilerinde yaşanan, tavırları hoş görülmeyen veya beceriksiz davranışlar sergileyen politikacılara karşı siyaset içerisinden verilen tepkilere benzer bir davranışı bizdeki politikacılardan da beklemekteler galiba.

Yaşanan deprem felaketinin arama-kurtarma çalışmalarının gecikmeli başlaması yüzünden bu denli çok sayıda can alması ve eski-yeni binaların kartondan oyuncak evler gibi yıkılıvermeleri türü siyasi sorumlulukla ilgili hatalarda payı bulunanların görevlerinden istifalarını bekledikleri yabancı medyadan alınan bir izlenim…

Ne zaman böyle bir izlenimle karşılaşsam, içimden, “Burasını kendi ülkeleri gibi sanıyorlar” düşüncesi geçiyor.

Hataların doğrudan sorumlusu insanlar kamuoyu karşısına çıkıp açıklamalar bile yapabiliyorlar bizde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç değilse hükümetin hata yapmış olabileceğini kabul etti deprem bölgesindeki konuşmalarında, ancak hükümetinde sorumluluk taşıyanlar hataları üzerlerine alınmadılar.

AK Parti içerisinden bazılarının kardeşleri ve çok yakın akrabaları depremde hayatlarını kaybetti, enkazdan daha ilk gün cansız cesedi çıkarılanlardan biri AK Parti milletvekiliydi; bırakın istifa etmeyi, parti içerisinden tek kişi bile, “Ben bu duruma tahammül edemiyorum artık” demedi.

Muteber yazarların öfkelendiği ülkelerde ise…

İtibar görebilmek için yabancılara öfkelenmek gerekiyor olabilir.

ΩΩΩΩ

Reklam

58 YORUMLAR

  1. Depremin olduğu illerde enkazların başında ilk beliren yabancı ülke ekipleri miydi Sayın Koru? Yabancı hayranlığının bu kadarı, bu kadar mı değiştiniz yoksa biz sizi çok mu yanlış tanıdık?
    Bir kere yabancı kurtarma ekipleri ülkemize depremin 2. hatta 3.gününde ancak ulaşabildiler. Biz Afad, İHH, JAK, çeşitli illerimizin itfaiye ekipleri ve Madenci ekiplerinin her enkazında başında kısa sürede canla başla çalıştığını gördük. Artık siz nereden takip ediyorsanız olanları. Bir de Hükümet organize olamadı, Afad yetersiz kaldı vs. diyorsunuz ya hani böyle diyenlere 1999 Kocaeli depremini hatırlatırım, Z kuşağı bilmez ama biz unutmadık o günlerin halkının sahipsiz kalışını ve çaresizliğini.

  2. …..
    Hiç ümit vadetmiyor,
    Sabırlar sabretmiyor!
    Ülkede en kronik hal
    Kavga! kavga! bitmiyor!
    ….

    • …..
      Rezil olmayın beyler!
      Dünya bizi seyreyler,
      Bu bir balans ayarı,
      Allah, şerri hayr eyler!
      …..

  3. Hatay’ın Erçil ilçesinde bir tane bina yıkılmamış. Çünkü CHP’li Belediye kaçak yapılaşmaya izin vermemiş. Bu kadar basit.

    Yolsuz hükümet ise 8 milyon kişi ile “imar barışı” yapmış ve ölüm fermanlarını paralarını da alarak ellerine vermiş.

    Fark burada. Bunu hala görmek istemeyenler devam etsinler savunmaya ve saldırganlığa. Bunlara 7.8 de yetmez. Gözleri dönmüş çünkü. İnsanlıktan uzaklar.

    • Pes yani Ender efendi! bıraksalar sinekten yağ çıkarıp! zeytin yağı gibi üste çıkaracaksın!

      Nice try, but no cigar! (Nays tray, bat no sigar!) Çeviri gerekirse; “Denedin! bırakmayı çok denedin, ama elindeki cigarayı defedemedin!” Veya “Baştan sağma partizan bir deneme, seçmen aldanacak diye bekleme”, Veya da “Denesen de hatice, hani nerde netice!”…..

      Demek, gelen 7.8 şiddetindeki depremler onlara geldi, bölgeye ve ülkeye değil! Ayıp oluyor ama bu kadar da olmaz!

    • Gözleri dönmüş insanlıktan uzak olanlar nereden bilsin 3,5 yılda chp li başkanın 90 yıllık ilçeyi yıkıp yeniden kurduğunu. Ya da bütün binaların son üç yılda yapıldığını. Önceki dönemlerde görev yapan akpartili başkanlar bile şoktadır şimdi.

  4. Ben 2 gün araka arkaya. Sosyal medya üzerinden nasıl organize olduğumuzu ve neler yaptığımızın yani sıra İstanbulda yapılan bir binayi örnek vererek yorum yazdım, birinci yorum yayınlandı fakat ikincisi sansure takıldı yayınlanmadı.
    Oysaki İstanbulda Deprem olacağı bilim adamları tarafından açıklaniyor.
    O tip binalarda oturanlar tedbir almaları için basın yayın ve sıradan halkın yazdıklarını bir tek kişi dahi okursa kendi tedbirini alabılme ihtimali olabilir. Olacağını düşünerek yazdım.

    Sosyal medyanın etkilerini ve nası benzemezlerin bir anda birlik olduklarını anlatmak dahi yayınlanmiyorsa.
    bizdeki otorite bu tip yazılar yazanların hayatlarını karartığı için olabilir.
    Buranın mudayım trolleride dahıl top yekün iyce dağıttılar.
    Son depremi ABD yapmış. Depremden bir kaç saat sonra bir yetkili F….yaptı diyecek kadar cahil olanlara inanan halktan ne beklenırkı.
    O değilde bütün dünya yardım için seferber oldu, halen daha Dış güçler. ABD go back diyecek cahil ve ahlaktan noksanların sayılaride azınsanmiyacak kadar var.

  5. Ülke Halkı Devletine degıl AKP, MHP, ve VP. Partilerden oluşmuş hükümete güvenmiyor.
    Umarım dişardan gelen para yardımlarını kendi propagandaları için kullanmazlar.
    Eğer kullanacak olursalar onlarla biz değil yardımı toplayan Dış Basin ve yayıncılar uğraşır. Türkiyenin havuzuna benzemezler.
    Ben para yardımımı, Natalie Avazyanin ve Haluk Leventın organizasyon’larına bağışliyacam.
    Çünkü onlardan başkasına güvenmiyorum.

  6. Kim bu canların hesabını verecek diye siyaset yaparken iktidar kadar chpli belediyeleri de elestirmedikce bu ülkede hiçbirsey değişmez.siz ne yaparsa yapsin chp dersiniz.bizde ne yaparsa yapsin erdogan deriz.
    Bu ülkede birşeylerin değişmesi icin muhalefetin değişmesi lazım…muhalefetin kafasi siyaset yapma tarzini değistirecek..altermatif olmasi gereken muhalefeti muhalifler yanlis yaptikca elestirmedikce tuvalet terligi de olsa oy verecez deyip yanlislarini sümen alti yaptikca hiçbir sey değismez.bunu göreceksiniz

    • Bu iktidar varken muhalefet değişemez, çünkü muhalefeti şekillendiren hatta CB adayını belirleyen bile muhalefetin kendisi değil iktidar. Dolayısıyla muhalefeti değiştirmek isteyen önce iktidarı değiştirsin! Ne dediğimi anlayabildiniz mi? Sen kendini değiştirmediğin sürece Allah hiç bir şeyi değiştirmez, Ayet ile sabit.

      Allah depremi niye verdi? Kusurlarımızı düşünüp değişelim diye. Ama sen kendini değil de başkalarını değiştirmeye kalkarsan Allah’ın murad ettiği değişim olur mu?

  7. Dün gece yaşanan olay ile Hatay’daki çalışmaları baltaladı.
    Sosyal medyada örgütlenen binlerce kullanıcı enkaz altından canlı ihbarları ve ihtiyaç maddelerinin ulaşımı için büyük çaba harcarken, kimi insanlıktan nasibini almamış provokatörler de süreci baltalamaya çalışıyor.
    Depremin en çok etkilediği şehirlerin başında gelen Hatay’da kurtarma çalışmaları sürerken provokatörlerin ‘baraj patladı’ yalanı nedeniyle çalışmalar durdu. Şehri terk etmeye başlayan ekipler trafiği kilitledi.
    Yalanlarınız batsın

    • Baraj patladı meselesi dün çıkmadı, salı gününden beri konuşulan bir mesele. Bölgede ara ara silahlı çatışmaların da olduğunu yazıyor karar gazetesi, yol kesenler, yardım tırlarını gaspedenler, evinin önünden geçen yardım tırlarını kendi evine boşaltan ‘ağa’lar, yardım tırlarının tek bir semte boşaltıldığı şikayetleri. Kurtulan yaşlı hasta yakınlarının göçük altında kalan ilaçlarını uzak bölgelerden getirirken yağmacı muamelesi görüp işkence edildikten sonra ölüme terkedilenler, enkazdaki evlerin, zincir marketlerin yağmalanmasını gösteren Videolar, arabasını elektronik ürünlerle dolduran yağmacıları gösteren Videolar, enkaz altında ailesiyle beraber mal ve paraları yağmalanmış insanların şikayetleri.

      Bütün bunlara sebep olan polis ve askeri doğal afetlerde görevlerini düzenleyen EMASYA protokolünün iptal ederek polisi ve askeri afet bölgesinden uzak tutan iktidar.

      Bunlar gerçek!

  8. olağanüstü bir dönemden geçiyoruz bununla birlikte yaşanan felaketin boyutları feci şekilde her gün artıyor ve sorumlular şimdiden yurtdışına kaçmaya başladı müteahhit seviyesinde
    peki bu zincirleme olarak devam edecek mi meçhul yaşanan bunca felakete rağmen sorumlular yine hesap vermeyecek ve üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra her şey normale dönecek

    • Hocam siz de o kadar iyi niyetlisiniz ki, aklınıza hiç kötü bir şey gelmiyor. Dün gere değerli bir okur “iyiyi anlat kötüyü göster, budur doğru yol” demişti.

      İyi olanı siz benden daha iyi bilirsiniz, kötü olan ise;

      Cumhur İttifakı seçim stratejisini yapancı düşmanlığı üzerine kurmuştu. Asrın felaketi bile bu kötü stratejiden caz geçiremedi, bütün dünyanın yardım seferberliğine, Türkiye’ye malıyla canıyla yardıma koşmalarına rağmen vazgeçmediler. Tam gaz yabancı düşmanlığını körüklüyorlar. Bu provokatörler deprem bölgesinde yabancı kurtarma timlerini hedef alır da ölümlü bir provakasyona girişirse neler olur?

      Normalleşmek hayal!

  9. İki büyük enkaz var biri evleri başlarına yıkılmış milletin enkazı diğeri de çöken devlet enkazı. Enkazlarda kalan herkes canının derdinde.

    Milletin altında kaldığı enkaza koşsanız devletin altında kaldığı enkaza yetişemiyor, devletin altında kaldığı enkaza koşsanız milletin bulunduğu enkaza yatişemiyorsunuz, tam bir çıkmazın içindeyiz.

  10. SALDIRGANLIKLARI DAHA DA ARTIYOR
    Bu nasıl bir ruh hali anlamak mümkün değil.
    İktidarın her yanlışında, yandaşlar kendilerini ve iktidarı sorgulamak yerine, muhalif gördüklerine daha fazla saldırıyorlar ve iktidara daha fazla sahip çıkıyorlar.
    En çok susmaları gereken anda, en çok saldırıyorlar.
    Sürecin başında süreci özetlemiştim:
    “–Haksızlık yaptıkça daha da batacaklar, batıkça daha çok haksızlık yapacaklar. ”
    Yani haksızlıkları da, batış seviyeleri de artarak devam edecek.
    Açıkça ifade edeyim ki, bu kadar batacaklarını ve buna rağmen bu batışı göremiyerek tamamen haklı eleştirenlere, bu derece haksız saldırıda bulunabileceklerini ben de öngöremedim.
    Bu dönemi filme almak isteyenlere film adı önermiştim:
    –Kuduruş
    –Deliriş
    Resmen delirmişler ve kudurmuşlar.
    “…onlar( münafıklar) her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar…” Münafikun-4

  11. Utanmıyorlar. Hiçbir zaman da utanmayacaklar.
    Cesetlerin parmaklarından alyansları çekip çıkaranlar mı üzüleceklerdi bu depreme?
    Ülkemiz bir yanıyla müthiş bir dayanışma örneği sergiliyor, öbür yanıyla çok rezil bir vahşi hayvan sergisine dönüştü…
    Politikacılar pıstılar. Fazla konuşamıyorlar.
    Genelgeçer birkaç laf edip susuyorlar.
    “Milletin sesi duyulmalı” falan filan.
    Gazeteciler bin beter…
    “Siber puştlara” gün doğdu…
    Her türlü hakareti ediyorlar, her türlü yalanı sıkıyorlar.
    Bunlar iktidarın politik düşmanları. Bir de düz dolandırıcılar var.
    Kızılay, AFAD gibi sitelerin “taklitlerini” yapmışlar! Pes.
    Bağış yapıyorsun, gitti paran dolandırıcının cebine.
    Bunlar önlendi, ama Facebook’ta sayfa açan var.
    Fotoğraf ve video da yayınlıyorlar. *** Bir de “klasik kazıkçılar” var tabii.
    59 liralık kalem pil çıkmış 283 liraya…
    89 liralık battaniye çıkmış 182 liraya.
    Bebek sütü 259 liraydı, şimdi 276 lira.
    Eline yüreğine sağlık Engin Ardıç.

  12. Daha depremin büyüklüğünü kavrayamayan densizler var. İlk günden beri işi siyasete dökenler var. İnşallah başlarına böyle bir şey gelmez.
    Acil ihtiyaçlar var oradaki yaşayan insanlar için, herkes dışarıda…, çadır, konteyner, tuvalet, mama, tuvalet kağıdı, çocuk bezi, ihtiyaç çok. 10-15 milyon insandan bahsediyoruz.
    Madem çok siyasisiniz, sevdiğiniz siyasi partilerle bir olun onlarla yardım kampanyaları düzenleyin. Hadi kardeşim hadi. Durmayın. Boş yapmayın.

    Barcelona (Geo3Bcn) Enstitüsünde görevli sismolog Jordi Diaz, “asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerin 9 saat arayla iki büyük deprem olduğunu ve bunun çok az görülen bir durum olduğunu belirterek “İstatistiklere göre Türkiye’deki, yüzyılın en büyük depremi”

    ABD’de yaşayan deprem uzmanları, merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerin bu kadar kısa sürede bu şiddette meydana gelmesini “şaşırtıcı” ve “nadir rastlanan” bir durum olarak nitelendirdi.

    AFAD Deprem Müdürü Orhan Tatar depremin enerjisini açıkladı. Tatar, depremin 500 atom bombası eşdeğerinde olduğunu söyledi.
    Profesör Shinji Toda, 7,7’lik sarsıntının Japonya Hükûmetinin 2 gün sonra yardım ulaştırabildiği 7,2’lik Büyük Hanşin Depremi ile kıyas bile kabul etmeyeceğini vurguladı. Japon uzman “Maraş’taki en az 10 kat daha güçlü. Hatta dünyanın en büyük kara depremi” dedi.

  13. 294 bin 166
    Depremin vurduğu 10 ilimizde Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde 2018 yılında çıkartılan imar affından “güya yararlanan” vatandaş ve bina sayısı 294.166.
    Evet yanlış okumadınız sadece son aftan sadece 10 ilimizde 294 bin 166 bina aftan yararlanmış.
    Yani bu binalar kaçak yapılmış.
    Yani bu binaları yapanlar için:
    1–TCK 184. maddesine göre 1-5 yıl hapis cezası verilmesi;
    2–3194 sayılı İmar kanunun 42. vd. maddelerine göre:
    – İdari para cezası;
    – Kaçak binanın yıkılması;
    – Kaçak binanın yıkım bedelinin sahibinden tahsil edilmesi
    Gerekir iken, bu kamu görevleri yapılmadığı gibi bir de harç adı altında 5’li çetelerin finansmanı için yasal rüşvet alınıyor.
    İmar affı/barışı çıktığında bir şey söylemiştim:
    “–17 Ağustos deprem felâketini yaşamış ülkemizde, imar affı affı çıkarmak ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bunu yapanlar başka her türlü kötülüğü de yapabilir. Kim olursa olsun imar affı çıkartan partiler derhal kapatılmalıdır.”
    Sonuç ortada.
    Taktirlerinize arzolunur.
    Gerekirse siyaset !, gerekirse şov ! yapalım .
    Gerçekleri dile getirmekten kaçınmayalım.

  14. yaşadığımız her olayda olduğu gibi,
    bu deprem felaketinde de karşımıza geçip, çok acı çekiyormuş havasında olaydan
    “siyasi rant çıkarmayalım” diyenler kimler?
    medyada, sahada hatta burada bile “yandaş” yorumlarıyla, tutumlarıyla bilinenler,
    ne enteresan değil mi?
    bu çürümüş sistemin tartışılmasını istemiyorlar ama siyaset olmasın derken burada bile yorum üzerine yorum şu kadar ekiple, şöyle güzel böyle iyi çalışılıyor demekten geri durmuyorlar, efendim felaket şöyle büyük, kim olsa böyle güç yetiremez diyerek bahane üstüne bahane getirmekten de. utanmaları yok ki.
    yürekleri çok acılı ama her yoruma gidip laf yetiştirmelerine engel olacak kadar değil,
    çok üzgünler ama muhalefeti eleştiremeyecek kadar değil.
    başkalarına siyaset zamanı değil derken,
    kendileri yüzsüzce ve arsızca siyaset yapıyorlar.
    biz, tam sırası olduğunu savunup yorum yazıyoruz madem sırası olmadığını düşünenler var neden yorum yazarak bize benziyorlar, hem bizim gibi davranacaksın hem yanlış diyeceksin. hem iktidar güzellemesi yapacaksın hem siyasi ranta karşı olacaksın bildiğin takiye yapıyorlar bir münafık gibi davranıyorlar.
    memleketi bu hale zaten bu zihniyet getirdi.
    peygamber gibi konuşanlar ama firavun gibi yaşayanlar.

  15. 10 Aralık 2018
    BAKAN KURUM: “İMAR BARIŞI’NDAN 8 MİLYON 900 BİN KİŞİ YARARLANDI”

    Alman medyasındaki yayınlar, okuyucu yorumları dahil, Türk medyasındaki objektif yayınlardan pek farklı değil.

    Farklı olan nokta ṣu: Deprem Almanya’da olmuṣ olsaydı, Bakan Kurum’un 10 Aralık 2018’de söylediği yukardaki sözleri devlet kanallarında, canlı yayında kendisine hatırlatılırdı.

    https://csb.gov.tr/bakan-kurum-imar-barisi-ndan-8-milyon-900-bin-kisi-yararlandi-bakanlik-faaliyetleri-25379

  16. Kimsenin yabancı düşmanlığı yok. Ama Kuran yakılırken, deprem zamanı Fransız dergisinin aşağılık krakatürüne yapulan tepkiyi de normal karşılamak gerekir.

    Yabancı düşmanlığı mı arıyorsunuz. Korana zamanında Türkiye 140 ülkeye yardım gönderdiğinde burdaki muhalif zevatların gösterdiği tepkiye bakın. Suriyeli mültecilere gösterilen tepkilere bakın.

    Dünyada eşi benzeri az rastlanır depremle karşıyayız, yıkım ekibi daha ilk günden moralleri yıkmaya başladı. Bunları millet görmüyormu?

    Yabancı kurtarma ekipleri hoş gelmiş, Allah razı olsun onlardan 6 bin kişi gelmiş. ekipleri binalara dağıtsan 100 ,200 bina yapar. Geri kalan binlerce bina da çalışmaları kim yapıyor afedersiniz. Resmi 120 bin kişi çalışıyor yüzlerce iş makinasıyla, yüzbinler orada gönüllü çalışması yapıyor.

    Yabancı düşmanlığı yok da sanki Kendi milletinin devletinin düşmanlığı çok değilmi?

  17. “geçmiş olsun mesajına.. alın başınıza..”
    kafasındakiler hiç duygulsala yatmadılar ki sayın yazar!
    Bir kesim hayal gördü, hayal dünyasında yaşadı o kadar!
    Ha babam de babam la..
    Derviş şöyle demedi aslında ile..
    Hoca göle bir kaşık daldır ki!..
    derken!!!…
    Gerçek dünyayı bilemedik, göremedik;
    Taaa.. çocukluktan!
    Roman Rapor tez tarih yerine masal okuduk dinledik yıllarca.
    Kefere önce atom yaptı! sonra bombasını!!!
    Tepende gezen teyyare önce hırsızı kovaladı, sonra bomba götürdü sivillere!
    Şunları sorgulamıyoruz:
    -Suriyede durum ne? (gelenleri de anlamamıştık! Onları ordan kim! niye? kovmuştu ki????)
    Şimdi gidiverecekler; sessizce!…
    -Yabancı gelmişmiş niye? Niye olacak? bizde gidiyoruz onlara!!!
    SON SÖZ!!!!!:
    Seçimde kazanıpta istifa edecek iseniz 6 ayda! (altı masa değil!)
    Hiç girmeyin derim bu seçime!
    Bırakın laikler değil, Liyakatli,
    Hemşehri eş dost ahbap çavuşlar değil, gerçek işin uzmanı insanlar,
    Kardeş enişte damat karısı yeğeni değil,
    kpssden puanla veya okulundan mezun diplomalı insanlar gelip otursun o koltuklara!
    Allah rızası için!🤲 🤲🤲

  18. Hükümete “devlet” diyen cahillerin, buradan günlerdir siyasi parti görünümlü bir hırsız çetesinin beceriksizliğini, başarı diye satma çabalarına şahit oluyoruz. Bunları gidin depremzedelere söyleyin, bakalım neyle karşılaşacaksınız? Zek’a fakiri ırkçıların oyunu alabilmek için; sabah akşam yabancı düşmanlığı yaparak menfi milliyetçiliği körükleyen Erdoğan’ın, bu gün Uluslararası yardım elini istemeyeerek de olsa tuttuğu bir zamanda, kraldan çok kralcı medya leşkerlerinin aynı kıvraklığı gösterememiş olmalarına hayret etmiyorum. İtibarını yerle bir ettikleri, sürekli yolsuzluk, hırsızlıklarla gündeme gelen Kızılay’a değilde halk niçin Ahbap isimli STK’na yardım ediyor diye karnı ağrıyanlara, halkın Ahbap’a olan ilgi ve desteğini kıskanmak yerine, Kızılay’ı niçin bu duruma düşürdüklerini düşünmelerini tavsiye ediyorum. Bizler, normal vatandaşlar bir türlü akıllanmıyoruz. Ülkemizde afet yönetimi konusunda onlarca uzman ehil kişi var iken; AFAD’ın başına ilahiyat mezunu bir kifayetsizi getirenlerden neler bekliyoruz. Bence, fazla iyimseriz ves’selam!

    • Sn. Koru’nun sağduyulu ve nazikâne tesbitleri dahi, bir kısım trolü çıldırtmaya yetmiş gözüküyor.
      Allah’tan sizlere sabır, inanmayı düşünmeye tercih edenlere de şifa diliyorum.

  19. İHA’lar sadece savaşta kullanılmaz.

    İHA’larda Termal Sensörlerr var Mağarada veya binada insanların sıcaklığı ile bulunduğu yeri tespit ediyor.

    Depremde enkaz altında kalan vatandaşlarımızı tespit edip Afada bildirilseydi.

    İHA’larda Aselsanın yaptığı Yüksek çözünürlüklü kameralar var. Deprem bölgesinde yağmacılarda var bunlar enkaz altında kalan yastık altı paraları bulmaya gelenler var bunları İHA’lar tespit edip Askere veya polise bildirebilirlerdi.

    Bu Zaman İHA’ları kullanmayacaksan ne zaman kullanacaksın.

    Kuş uçuşu havadan elde edilen görüntüler kıymetlidir.

    İHA’ların motoru var 27 saat havada kalabiliyor.

    • Hükümet devlet ve milletin önünde en büyük engel durumunda. Bu engeli kaldırmadan hiç bir ilerleme olmaz. Deprem bölgelerinde güvenlik endişesi baş göstermiş, kurtarma timleri güvenlik endişesiyle geri çekiliyorlar. Kurtarma timlerinin bile güvenliğini sağlayamayan devlet devlet değildir. Olmayan devletten medet umulmaz. Önce devlet enkazını kaldırarak işe başlanmalı.

  20. erdogan “itiraf etmis” mis

    neyi itiraf etmis ?

    yazarin tanimina gore “beceriksizliklerini” itiraf etmis oluyor herhalde..

    Allahtan turkce biliyoruz 😉
    ve erdoganin ne soyledigini ve neyi kastettigini kendi agzindan dinleme sansimiz da var ..

    yoksa sapla samani biz de karistirirdik onlar gibi :))

  21. Deprem ve afetlerde Devletin eksiği, yetersizliği olabilir. Dünyadaki en gelişmiş devlette de bu yetersizlikler eksikler olabilir. Bu durumlarda devlete yardım etmek yerine afeti depremi fırsat bilerek devlete saldırmak siyasi prim yapmaya çalışmak vatan düşmanlığıdır, insanlık dışı bir şeydir. Yönetimde hangi parti olursa olsun depremler afetler yaşanmadı mı? Yaşanıyor e o zaman depremde afette siyaset olmaz. Ekranlara çıkıp oturduğu yerden işkembeden sallamakla olmaz. Millet olarak zor zamanlarda devlete destek olmalıyız. Yanlışlık ve hatalar varsa belgeleriyle bunun konuşulacağı yer meclistir.

    • hangi meclis?

      CHP’nin, İstanbul İstiklal Caddesi’nde düzenlenen terör saldırısının araştırılması için verdiği önerge TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP milletvekillerin oylarıyla reddedildi.
      terör saldırısı önergesi neden ret edilir?

      Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye’de sentetik uyuşturucu kullanım yaşı 11’e düştü. Meclis’e verilen ‘sentetik uyuşturucular araştırılsın’ önergesi de ret edildi.
      sentetik uyuşturucular araştırılsın diye verilen bir önerge neden ret edilir?

      Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği facidan hemen önce verilen ‘maden kazaları araştırılsın’ önergesi ret edildi.
      maden kazaları araştırılsın diye verilen bir önergesi neden ret edilir?

      15 Temmuz darbesinin ‘siyasi ayağının’ ortaya çıkarılması için verilen önerge ret edildi.
      siyasi ayağın ortaya çıkarılması için verilen bir önerge neden ret edilir?

      Binlerce kişinin parasını tokatlayan Çiftlik Bank’ın araştırılması için verilen önerge ret edildi.
      neden?

      2022 yılında ret edilen önergelerden bazıları;

      • Vatandaşı yoksulluğa sürükleyen sebepler
      • Ekonomideki olumsuz tablonun nedenleri
      • Dar ve sabit gelirli vatandaşların zamlardan ne kadar etkilendiği, ekonomik kayıpları ve yaşanacak mağduriyetler
      • Döviz kurunda yaşanan artışlar
      • Kur garantili mevduat sisteminin getireceği borç yükü
      • Türkiye-Katar ilişkilerinin maliyetleri
      • Sözlü sınavlar, şaibeler, yanlış uygulamalar
      • İlaç ve tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerin sorunları
      • Sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlar
      • Bandrol basım ihalesinde Hazine’nin uğradığı zarar
      • Fırıncıların sorunlarını araştırılması
      • Tarikat ve cemaat yurtlarında yaşanan sorunlar
      • Taşımalı eğitimde servis işletmelerinin sorunları
      • Limon üreticilerinin sorunları
      • Elektriğe yapılan zamlar
      • İş cinayetlerinde yaşanan artışlar
      • Türk Telekom özelleştirmesinde devletin uğradığı zarar
      • Temel mal ve hizmetlere yapılan zamların geri alınması
      • Motorkuryelerin sorunları
      • Tütün üreticilerinin sorunları
      • Hekimlerin istifası ve yurtdışında çalışmayı tercih etmesi

      yanlış ve hataları şimdi konuşmayacağız çünkü bildiğin arabesk vatan düşmanlığı oluyor yanlış ve hataların “o da varsa” konuşma yeri ise meclis.
      verilen önergelere baktınız mı siz?
      ben sadece binde birini alıntıladım.
      man adası belgelerini araştırma önergesini anlarım da Osmangazi Üniversitesi’nde yaşanan saldırının araştırılması için verilen önergenin, Ege’deki 16 adanın ‘Yunanistan tarafından işgal edildiği’ iddialarının araştırılması için verdiği önergenin, IŞİD’in Türkiye’deki faaliyetlerinin araştırılması önergesinin neden ret edildiğini anlamam,
      şimdi depremler için önerge verilecek ve yanlışlar, hatalar araştırılacak öyle mi?
      nerede yaşıyorsunuz?
      patagonya da falan mı?

    • Arkadaş empati kur o zaman nasıl hesap sorardın.

      Deprem bölgesindesin Kızın ve oğlun Enkazdan ölü çıkarıyorlar.
      Samimi ol Hesapmı sorardın yoksa bunun yeri meclismi derdin. Neden senin oğlun askerde ölüyorda o Miletvekillerin oğlu askere bile gitmiyor.

      • Ahan lafı nasıl da siyasete çeviriyorsunuz. Ben depremi siyasi malzeme olarak kullananlardan bahsediyorum sen depremde ailesini kaybetmiş insanların acısı üzerine siyaset yapıyorsun. Allah kimsenin başına evlat aile acısı vermesin. Senin karın kızın ailen ölse bunun siyasetini mi yaparsın? İşiniz gücünüz insanların acısı üzerine siyasi hesap yapmak

    • İnsanlık naraları atıp karşındakileri işkembeli yerine koyma bence!
      Devlette hiçbirşey yetersiz değil! fazlasıyla var! marifet onu zamanında ve yerinde kullanabilmekte!!!
      Beceremeyenler gider!
      Lamı cimi yok bunun!

      • Yahu bıkmadınız bi şu kuru muhalefet yapmaktan devleti bi siz en doğru biliyorsunuz değil mi? Bırakın şu yalandan siyasetinizi. Sizin dönemleri de bu millet gördü. İşiniz yalandan kuru muhalefet.

  22. RTE. ın bizzat kendisi ve partisi kabul etmek gerekir ki zamanında bir çok mağduriyetler yaşadılar .
    Bundan dolayı aslında çok daha anlayışlı, hoşgörülü , kucaklayıcı olmaları gerekirken ne yazık ki tam tersi bir tavır içine girerek kindar , husumet dolu , ayırımcı bir tutum takındılar.
    Bana göre sağduyu ve mantıkla degil duygusal hareket ediyorlar !

    • Bu depremin sorumluları arasında , gayet tabii ki 20 seneden beri ülkeyi yöneten AKP. iktidarı ister istemez birinci derecede yer almaktadır , ancak şu bir gerçek ki başka bir çok sorumlunun daha bu konuda günahı, suçu vardır.
      Bu bölgede tarih boyunca
      M.Ö. den beri kayıtlı 50 ye yakın deprem meydana gelmiştir, dolayısıyla gelmiş geçmis bütün itidarlar sorumludur.
      Bütün valiler , kaymakamlar , belediyeler , MMO. ‘ları başta olmak üzere STK. ve nihayet vatandaş olarak hepimiz sorumluyuz !
      Bunların hesabını kim ve nasıl, ne zaman , nerede soracak ?
      Herhalde ancak huzuru mahserde mümkün olacaktır !!!

  23. Sayın yazar ülkede utanmak, mahçup olmak, arlanmak gibi insanı insan yapan hisler erezyona uğramış oldugu için ve bunun yanında sağlıksız ve yeterince beslenemeyen toplum donuk zekaya gerilediği için bu hayasızca tavırlar yaşanıyor. O hayatını kaybeden insanların sorumluları bu kadar rahat olabiliyor.

  24. Felaket anını siyasi ranta dönüştürme çabası; asla saygın, samimi ve derde derman çabası olamaz. Türkiye düşmanı küresel çevrelerin deprem felaketinden sonuç elde etme şer hevesi de dışa vuruyor.
    Örneğin Fransız dergisi Charlie Hebdo; “Türkiye’de deprem. Tank yollamaya bile gerek yok” çirkin sözlerini sarf ederek, insanlık dışılığını kusmuş oldu. Bu denli mi medeniyetten yoksunsunuz? Bu denli mi nefret yüklüsünüz? Yazıklar olsun insanlığınıza.
    Öte yandan ABD’nin USS George H.W. Bush uçak gemisi yardım için gelecekmiş. Bu da bir başka sahtelik, pişkinlik, pervasızlık örneği. Bırakınız deprem için yardım gemisi yollamayı, siz Türkiye’ye saldıran terör örgütlerine akıl, strateji verip, para, silah yollamaktan vazgeçin.
    Açıkça görülüyor ki; deprem felaketini fırsat bilip, acıları istismar ederek, maskelenen iç ve dış unsurlar, el birliğiyle enkaz siyasetiyle sonuç alabilmenin hevesine kapıldılar…
    Çok yazık…

  25. Evet yabancı basını ve batıyı anlayamıyorum.
    CHARLİE HEBDO tankları göndermeye gerek kalmadı
    diye karikatür yayınladı .Hehalde mizah dersiniz, fikir özgürlüğü dersiniz,
    Biri size küfür etse bela okusa herhalde aynı anlayış ile karşılarsınız.
    İşte bu nedenle onları anlayamıyoruz.

    • yabancı basın charli hebdo dan ibaret değil. onların basını bizim basınımıza göre çok daha onurlu namuslu şerefli.

    • her gün batıya küfür edilen, hakaret edilen, ötekileştirilen, düşmanlaştırılan, onlara karşı nefret dili kullanan bir ülkede yaşayıp sonra orada olan küfür ve hakareti anlamamakta bir yetenek olsa gerek.

    • Adamlar Egeye tank ta yetmedi füze sur’u döşedi! ahmet.
      İlkaki surun tepesine “şu tarihte..!” diye pankart mı asmalılardı?
      Söylemişler işte, niyeti neyse..

  26. herşeyin hakkını vermenin gerektiği bir zaman vardır ama karanlık bir zihniyete neyi, nasıl anlatacaksın? dün, BAE ile suriyede, libyada hasım idik, ülkemizde tanınmış bir gazeteciyi katlettiler, dosyası iade edilmeyecekti, bugün seçim öncesi bunca sorun yaşadığımız ülke bize para gönderiyor. biz de dosyayı iade ettik zaten.
    şimdi soruyorum BAE dost mu yoksa düşman mı?
    ülkeler dost ya da düşman diye tanımlanamazlar, bir zaman dost bir zaman düşman olabilirler ama bu kalıcı olmaz, düşmanlıklar kalıcı olmaz, dostluklar bile kalıcı değildir.
    yazanlar bunu bilmiyor mu?
    ama öyle karanlık bir cehaletin içindeyiz ki,
    öyle büyük bir maddi ve manevi enkazın altındayız ki,
    düşüncelere, sözlere sadece çıkarlar yansıyor,
    şehirlere yansıyan rant gibi.
    ekrandan yıkılan evleri izliyorum, un ufak olmuş, büyük bir parça bulmak bile zor, kerpiçten evler gibi. residance dediğimiz yeni, lüks ve pahalı binalar dahil.
    belli ki malzemeden çalınmış, ucuza mal edilmiş, yüksek karlarla satılmış. alanlar belli ki yeni bina, deprem yönetmeliği var, yoksa ruhsat alamazdı demiş ve almış.
    oysa rüşvet yolsuzluk bütün sisteme sindiğinden binanın ruhsat alması için yönetmeliğe uygun yapılması gerekmemiş.
    her yerde tıkır tıkır işleyen sistem burada da tıkır tıkır işlemiş.

    Akademisyen 10 Şubat 2023 At 21:22
    https://www.youtube.com/watch?v=Cde1McAQMWg
    YOLSUZLUK RAPORUNDA LATİN AMERİKA DÜZEYİNDE ÇIKAN TÜRKİYE’DE DEPREME DAYANIKLI KENT KURMA ZORDUR diyen
    ardan zentürkün bu paylaşımı önemli,
    gözden kaçmasın diye ben de bir kez daha
    Akademisyen rumuzlu yorumcunun linkini paylaşmak istedim.

    istesen bile bir ülkede her şey yanlış yapılamaz ama akp iktidarı her şeyi yanlış yapmayı bir şekilde başardı. bunca felaket yaşamış, çok insan kaybetmiş, çok ağır bilanço ödemiş bir toplum olarak yine karşımızda rant kafasının yol açtığı daha büyük bir acı daha büyük bir yıkım var işte.
    2001 ekonomik krizinde 99 depremi ne kadar etkili olmuştu acaba?
    ve şimdi hiç yaşamadığımız kadar büyük bir ekonomik felaket yaşadığımız bugün bu korkunç enkazın ekonomik sonuçları da ödeyeceğimiz yeni bir ağır bilanço olarak önümüze geliyor. birileri kazanıyor ama faturayı ödemek hep halka düşüyor.

    • ahmet bey bana yazdığı yorumda,
      “Bir densizin yaptığı bır hatayı bukadar irdelemenin ne yeri ne de zamanı” diyor.
      eleştirecek bir şey bulamamış olacaksınız ki bu kadar büyük bir felaket karşısında ilk iş ekrem beyi eleştirmeye çalışmıştınız, ellere ver salkımı kendin yut talkımı.
      bana kalırsa, yer ve zaman dersi verecek durumda değilsiniz.
      üstelik ben, tam yeri ve tam zamanı olduğunu düşünüyorum,
      biz bir densizden bahsetmiyoruz ahmet bey,
      bu ülkede mecliste görev yapmış bir milletvekilinden söz ediyoruz,
      biz, herkesi hain, ajan, uşak etiketleyen yaygın bir zihniyetten söz ediyoruz
      bu zihniyetin ülkeyi ne hale getirdiklerini resmediyoruz.
      göçük altında kalmış insanlara bile numara yapmayın diye bağıran bu zihniyete sayın imamoğlunun verdiği refleks,
      durum çok mu farklı olurdu sorusuna da bir cevaptır.
      sakin, iyi niyetli, bir devlet adamına yakışır tepkisi hazımsızlar için değil belki ama anlamak isteyenler için çok şey anlatıyor.
      yorumlarımda sıklıkla geçmişle kıyas yapıyorum,
      rakamlar, olaylar, belgelerle kıyaslıyorum
      evet, bizim beyefendiler çok daha iyiydiler
      ve evet, yönetimde olsalardı durum çok daha farklı olurdu.
      biraz rakam okursanız, biraz kurumların dününü ve bugünü kıyaslarsanız sizde bazı gerçekleri daha net görebilirsiniz.
      geçmiş yanlış ve hatalarla dolu
      ama bugün çok daha büyük yanlışlarla
      ve maddi manevi çok daha pahalıya mal olan hatalarla dolu.
      açık ara cumhuriyet tarihinin en başarısız ve sıkıntılı dönemini yaşıyoruz.
      açın başlık tartışalım.

      bugün siyasi rant günü değil-miş,
      öyleyse,
      herkesin fesini önüne koyup enkazdaki payını düşünme günü mü peki?
      enkaza dönen ekonomideki, enkaza dönen kurumlardaki, enkaza dönen şehirlerdeki, enkaza dönen ahlak anlayışındaki enkaz haline gelen ülkedeki kendi payını düşünme zamanı mı geldi yani? siz bu muhasebeyi kendi hesabınıza yapmıyorsanız, kimseye siyasi rant günü dersi verecek durumda da değilsiniz demektir.

  27. Depremle geldiler, depremle gidecekler. 20 yıldır bütün felaketlerde çuvalladılar. İş bilmez beceriksiz olduklarını da herkes biliyor. İstifa etmiyorlar, çünkü yüzsüzler. Sokağa çıkacak yüzleri de yok. Ancak etraflarında kalabalık bir ordu ile dolaşabiliyorlar.

    İsrail’den 400 küsür kişilik ekipler gelmiş. En fazla ekip gönderen ülkelerden. Yabancı ekiplerde köpekler var. Bizim ekiplerde ise köpek yok ortada. Zaten sadece bağıranların olduğu binalara yetişiyorlar. Diğerlerine bakmıyorlar bile. Yüz karası bir durum elbette. Bu ölçüde bir yıkıma göz yummak göz göre yapılan bir kıyım. Deprem öldürmüyor, yolsuzların yaptığı tabutluk binalar öldürüyor. Hukuk bunun hesabını soracak. Mutlaka sormalı.

    • iki gündür, depremle geldiler diyorsunda herhalde hafıza kaybı var. deprem 99 da oldu. 28 şubatın etkileri devam ediyordu ve Koalisyon vardı 2002 de. Yok kitapçık fırlatmalar yok hergün koalisyon üyelerinin birbirlerine sataşmaları Kemal Dervişler, ülkeyi Abdye emanet etmeler durumu vardı. Halk koalisyon istemedi bu kadar basit.
      Koçum herkes sahada merak etme. En güzel cevabı depremzedeler verir. Haklıyı haksızı ayırır. Kötü durumu yaşayan onlar sonuçta.
      Şu anda oralarda en büyük ihtiyaç soba ve tuvalet. Hadi organize olun bir kampanya da siz yapın.

  28. Katarak insanda üçüncü körlük sebebi imiş. Diğer körlük sebepleri siyaset (ideoloji) ve din imiş. Böyle bir söz var. Bu söz doğruluğunu maalesef çoğu olayda kanıtlıyor. Olaya ideolojik ve şahsi menfaatleri açısından yaklaşanlar olmadık yakıştırmalar yapabiliyorlar.

    Ayrıca, insanları değişik kategorilere ayıranlar var. Mesela Einstein “İnsanlar insanları ırklarına, renklerine, cinsiyetlerine, zenginliklerine ve diğer özelliklerine göre farklı farklı kategorilere ayırırlar ama insanlar esasta ikiye ayrılırlar; İyi insanlar ve kötü insanlar” der. Cemil Meriç de insanları “namuslular ve namussuzlar” diye ikiye ayırırlar.

    Başkalarının kötü durumlara düşmesine sevinme “sadizm” olarak açıklanıyor. Sadist insanlar her ırk içinde bulunuyor. Ancak insanların çoğu bence sadist değiller.

    Hem kendi konforlu sıcak odalarını terk etmiyorlar hem de yardıma koşan insanlara çamur atıyorlar. Bunu ancak Einstein’in kötü insan kategorisi ile açıklayabiliriz.

    Bari ses çıkarmayın da sizin ne kadar kötü olduğunuzun farkına varmayalım.

    • “Katarakt insanda üçüncü körlük sebebi imiş. Diğer körlük sebepleri siyaset (ideoloji) ve din imiş.” aynen. hayatını kaybedenler solcu sağcı islamcı türk kürt arap ermeni alevi sunni hristiyan müslüman ateist deist vb fark etmeden canlarından oldular. birarada yaşama kültürü ile düzgün işleyen şefaf liyakatli bir devlet ve demokrasi organizasyonuyla bu acı olayları minimize edebiliriz ancak.

      • Yabancılar da insan tabi de siz yazdıklarınızla çelişkili insanlarsınız. DİN değil dinsizlik körlüktür. Anlaşıldı mı?

    • bu altı çizilen kötülük kavramı üzerinde durulmaya değer cidden,
      bu enkaza dönen binaları yapanlar kötü oldukları için mi yapıyorlar?
      bu binalara ruhsat verenler?
      bir de sistem var.
      bir rant, rüşvet, yolsuzluk üzerinden yürüyen bir sistem var, bu da kötülükle mi alakalı acaba? doğuştan getirdiğimiz bir kötülük mü yoksa sonradan mı kazanıyoruz yani domino taşı gibi, binlerce hatta milyonlarca taşı bir tek dokunuş deviriyor.
      ilk sebebe gitmek gerekiyor belki de.
      bir şeyi değiştirmek herşeyi değiştirmek anlamına geliyor.
      bence ses çıksın hatta çok güçlü çıksın da
      kimin ne kadar kötü olduğunun farkına varalım derim.

  29. Sn yazar felaketin büyüklüğünün farkında değilsiniz. Böyle bir felakette gecikmeler kusurlar, hatalar tabiki olabilecek, kasıt var mı yokmu bunu irdelemek gerekir. Hiç kimsenin kasti bir ihmal yaptığını düşünmüyorum. Felaket türkiyenin % 15 ini etkilemiş durumda .Sürekli olumsuz yayın yapmak sçz söylemek ne kazandıracak. Bu saatten sonra
    Yıkılan binaların analizi yapılır hata malzemede mi , projede mi tespit edilip ,önce muteahhıt , sonra kontrol teşkilatı , hesaba çekilip yargılanmalı.Dün kaçan muteahhıt ekranlarda linç ediliyordu peki binanın Yapı denetimi, belediye fen işleri müdürü onlara tek laf eden yok HIRSIZ MUTEAHHIT kolaycılığına kaçılıyor hemen.

    • en basitinden, imar affı, kasti değil mi demek istiyorsunuz ? cidd i misiniz ? onbinlerce belki yüzbinlerce insan öldü ( resmi rakamlar bazen yanıltıcı! olabi,liyor biliyorsunuz ) , milyonlarca insan sevdikleirnden sağlığından malından oldu. yönetenler yeterli olmak zorundalar, kasti veya kasti olmamak bu kadar zarar verme hakkı yaratamaz. çoluk çocuk hayatını kaybetti. ney isavunmaya çalışıyorsunuz. kabul edin çaldılar ama çalışmadılar bile.

    • Depremin birinci gününde deprem olan illerin valileri neden değiştirildi? Bu kasıtlı işlem sebebiyle ilk günler herşey kaostu. Bunun hesabını vermeli hükümet. Daha kasıtlı onlarca sebep sayılabilir bu yıkıma ve felakete sebep olan. Bu felaketin sebepleri içinde deprem yok. Varsa da en sonda o. Deprem öldürmez. Kader de öldürmez. Yolsuzlar öldürür.

  30. Bu sınav ağır bir sınavdır!
    Eksikliklerin olduğu, ama buna rağmen eksiklikleri dolduracak bir ses, bir nefes için sonuna kadar mücadele eden devletin olması umudu, bizi ayakta tutan en büyük nişanedir.
    Çeşitli seslerin ve eleştirilerin de elbette yeri vardır. Ülkesi için akan gözyaşları, belki biraz sert sözleri; yakınını kaybeden kişilerden duymak normaldir.
    Öyle bir felaket yaşandık ki, çok büyük kayıplara sebep oldu, şehirlerimiz yıkıldı…
    Bu ortamda dimdik ayakta duran devletin, hükümetin, sivil toplum kurumlarının ve yardım kuruluşlarının kenetlenebilmesi, bizim aynaya baktığımızda “Bu defa da güç birliği yapabildik!” diyebilmemize kapı açacağını da yalın gözle görebiliyoruz .
    Bu kadar ağır çöküş olmayabilir miydi?
    Ön almamız, mümkün olabilir miydi?
    Hepsini tek tek tartışacağız!
    Ama şimdi bu felaketin altından alnımızın akıyla, güç birliği ve tüm yardıma koşan tüm kurumlarımıza ve fedakar insanımıza değer vererek çıkmaya odaklanıyoruz.
    Allah ülkemize, milletimize ve her zaman vatandaşına bir baba şefkatiyle yaklaşan devletimize; zeval vermesin!

Yoruma kapalı.