Maratonda son 195 metre, futbolda uzatmalar ve seçimler için yerinde müdahaleler…

45
Reklam

Futbol bu haftadan itibaren bir süreliğine tatilde; dünyanın hemen her ülkesinde liglerde bu sezonun son maçları dün yapıldı ve ipi kim/ler/in göğüslediği belli oldu.

Bizde şampiyon çoktan belliydi. Trabzonspor dün sezona yenilgiyle veda etti ama kendisinden sonra gelen takımlarla arası bayağı açılmış ve kupayı almaya çok önceden hak kazanmıştı. Buna karşılık pek çok ülkenin liginde ipi göğüsleme işi son maça kalmıştı. Çok çekişmeli maçlar izledik o sayede.

Meraklısı İngiliz liginde şampiyonluğun Manchester City’e nasip olduğunu öğrenmiştir. City rakibi 2-0 önde giderken müthiş bir geri dönüş sahneleyerek maçı 3-2 kazandı. Kaybetseydi, kendisini 1 puan geriden izleyen dünün galip takımlarından Liverpool’a gün doğacaktı. Geriye düşen City’nin teknik direktörü Pep Guardiola, yıl boyu izlediği son dakikaya kadar ilk 11’le direnme huyunu terk etti, üç değişiklik hakkını iyi kullandı ve böylece muzaffer oldu.

Maçı izlememiş meraklılar bizim gazetelerin attığı “İlkay 5 dakikada ligin kaderini değiştirdi” başlığını görünce şaşırabilirler.

Takımın kaptanlarından İlkay Gündoğan’ı dün ilk 11’de değerlendirmeyen teknik direktör, maçın bitmesine 20 dakika kala onu sahaya aldı, o da önce 2-1’i getiren takımının ilk golünü attı. 

Galibiyeti getiren üçüncü gol de onun eseriydi.   

Yine sonradan oyuna dahil ettiği Ukraynalı bek Oleksandr Zinchenko da skora olmasa da mükemmel oyunuyla maça ağırlığını koydu.

Uzaktaydık, saha ile aramızda TV ekranı vardı, buna rağmen tribünlerin heyecanı evlerde de izlenebilmekteydi. İlk bir saatte yüzleri düşen, sesleri kısılan taraftar kitlesi, maça denge gelebileceğini anladıkları İlkay’ın ilk golünden sonra hareketlendi; maç şampiyonluğu getiren skorla bittiğinde sahanın içine doluştu o kitle…

Reklam

İlkay’ı omuzlara alma çabası fark ediliyordu.

Pep Guardiola son düdükle birlikte gözyaşlarına hakim olamadı.

“Bize ne be Adam futboldan, hem de İngiliz liginden” diyebileceklerin bu yazıyı buraya kadar bile okumadığına eminim. Ancak futbolun yalnızca futbol olmadığını, benim de futbol izlerken bile zihnimde onunla siyaset arasında ilişkiler kurduğumu bilenler ise, yazının burasında lafı nereye getireceğimi merak etmişlerdir.

İşte ilk tespitim: En deneyimli siyaset adamlarımızdan defalarca iktidardan ayrılmak zorunda bırakılmış, iki kez (1971 ve 1980’de) ‘siyasi yasaklı’ hale getirildiği halde cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselebilmiş Süleyman Demirel, vaktiyle, “Futbol 90 dakikadan ibaret değildir, uzatmaları da var” demişti.

Öyledir.

[Rahmetli, aynı anlamı “Maraton 42 km sanmayın, koşanlar 42 km sonrasında maratonu tamamlamak için 195 metre daha koşmak zorundalar; maraton 42 km 195 metredir çünkü” cümlesiyle de ifade etmişti.]

Deneyimli siyasetçiler bu ifadelerle neyin kast edildiğini bilir ve ona göre davranırlar.

Uzatma dakikaları ve son metreler bazen hayati önemdedir.

Reklam

Futbolda pek çok maç uzatmalarda kazanılır.

Maraton koşanlar kimi zaman son birkaç metrede rakiplerinin önüne geçer, bazen kimin kazandığı fotofinişle belli olur.

Ayrıca doğru zamanda doğru yerde bulunmak futbol kadar siyasette de önemlidir.

İlkay şampiyonluğu getiren iki golü dün öyle attı. Doğru yerdeydi, ayağına gelen topu kaleye göndermeyi bildi.

Siyasette de başarıyı yakalayanlar önlerine gelen fırsatları iyi değerlendirmeyi bilenlerdir. Demokrat Parti’den (1950) başlayarak AK Parti’ye kadar (2002) tek başına iktidara gelen partiler yanında, koalisyonlarla hükümetlerde yer almayı becerenleri de bu kategoride görebiliriz.

Yarının iktidarları da yine fırsatları iyi değerlendirebilenlerin olacak.

Parti liderlerini takımların teknik direktörlerine benzetirsem fazla ileriye mi gitmiş olurum?

Sanmıyorum. 

Liderler de, tıpkı takımları 2 golle geriye düştüğünde aleyhteki dengeyi değiştirmek için o zamana kadar ısrarla uyguladığı kuralı umursamayarak yapması gerekeni derhal yapan teknik direktörler gibi davranmak zorundalar.

Gerektiğinde kendilerinden beklenmeyen davranışlar sergilemeyi göze alarak…

Maçın sonunda, takımı şampiyonluk ipini göğüslediğinde sevinç gözyaşlarına boğulan teknik direktör Guardiola, yanlışında ısrarcı olsa ve bildiğinden şaşmasaydı, dün yalnız kendisini değil taraftar kitlesini de hayal kırıklığıyla ağlatacaktı.

Bizde kim bilir kaç parti liderinin güçlü girdiklerini sandığı nice seçimde kendisine ve kitlesine yaşattıkları bozgunlarda olduğu gibi.

AK Parti’yi iktidara taşıyan 2002 seçiminde, hükümet ortağı olarak seçime erkenden gitme kararı almış olan üç parti -DSP, ANAP ve MHP- yüzde 10 barajının altında kaldılar. DSP ve ANAP bir daha TBMM’de temsil edilme şansı bulamadı ama MHP son birkaç yıldır iktidarın küçük ortağı…

Hatta iktidardaki partiyi -AK Parti’yi- sistem değişikliğine zorlayarak sonrasında izlenen politikaları belirleyen parti olma fırsatını da yakaladı MHP.

Süper ligde bu yıl uzunca bir süre kendisine hiç yakışmayan sıralarda dolaşan Fenerbahçe dün kendisine şampiyonlar liginde yarışma fırsatı sağlayacak ikincilikle sezonu tamamladı.

Doğru zamanda doğru kararlar verebildi Ali Koç başkanlığındaki Fenerbahçe yönetimi.       

Bu da beni muhalefet cephesi üzerinde düşünmeye sevk ediyor.

Hızla seçime doğru yol alınan bir ortamdayız ve topluma hakim olan düşünce 20 yıl sürmüş iktidarın artık değişeceği yönünde.

Değişir mi?

Elbette değişebilir, fakat bunu sağlamanın şartları var.

Trabzonspor’un bu yıl olduğu gibi açık ara önde görünen bir muhalefet partisi yok ortada. İktidar seçim yasasında değişiklik yaparak oyunun bazı kurallarını rakipleri aleyhine değiştirdi de. Muhalefete düşen, hemen her alanda -ekonomide, dış politikada, toplumsal barışta, medya hakimiyetinde- sorunlar yaşayan ve sorunlar yaşatan iktidarın sağladığı fırsatları değerlendirmekten ibaret.

Dün City’de teknik direktörün son yarım saatte yaptığı değişiklikle oyuna İlkay Gündoğan’ı alması türden sürpriz taktikler, seçime gidilen ülkemizde siyaset yapan iktidar ve muhalefet partilerinden de bekleniyor.

Uzun lafın kısası şu: Hangi taraf şaşırtmayı ve seçmene kendisini beğendirebilmeyi başarırsa, iktidar ipini de işte o taraf göğüsleyebilecek.

ΩΩΩΩ   

Reklam

45 YORUMLAR

  1. son dakikada şapkadan tavşan çıkaran kazanacak diye okudum yazıyı.
    Gül olsa tadından yenmez.
    ama son dakikada, hangi masada ,kimler tarafından belirlendiği ,kim olduğu, milletin doğru dürüst bilmediği sözde bir demokrat,sahte bir özgürlükçü hokus pokus yapılırsa oda olur.Ne bileyim bir Ahmet nejdet sezer veya bir Ekmeleddin fena mı olur ?
    Şimdiden eli belli etmeyelim ,ne olduğu araştırılır pardon yıpranır diyelim.
    Asıl olan Biden ne der?O tamam derse okeydir.
    Bütün gerçeklere özenle takla attırılır.

  2. (9)

    BATI aşkı kardeşim!
    Bunlar okumuş kesim,..
    “Paşa”mızın rolü bu,
    Pek hoş değil bu resim!…

    İstisna mı? -binde bir!…
    İşte bunun içindir,
    “Akıl*İman Sentezi”!
    En uygun disiplindir!
    ….

    • (10)

      Sosyallikte geliştik,
      Hatta, BATI’yı geçtik!
      Ey “monkey see, monkey do”!
      Ektik, seninle biçtik!

      “Akıl*İman Sentezi”,
      Geleceğin tek izi,
      O’na giden bu yolda,
      Birlik eylesin bizi!
      ….

  3. Bugün, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, İyi Parti ve HDP’ye peş peşe ziyaretlerde bulundu. Herhalde ne için gitti belli “Bidenin açık açık muhalefete desteğimizi sunacağız” sözünü hatırlatmaya gitti. Veya belki son Kılıçdaroğlunu adaylığını resmileştirmeye gitti, talimatları bildirmiştw olabilir. “Siz ikiniz İmamoğlunu çok destekliyorsunuz o adam ekarte edildi adayımız Kılıçdaroğlu ona göre ha” demiştir belki. Belki Akşenere bak seni başbakan yapacağız sesini çıkarma son dakka yan çizme” de demiş olabilir kim bilir.
    İmamoğlunun yerinde olsam gurur yaparım.Boşa gitti karda balık yemeler.

  4. Yaw kardeşim bunlar gerçekten iş bilmiyor.
    ” Milletin Sesi” mitinginde ayağındaki yırtık terliğiyle çıkararak “Çöpten alıp giydim” diyen kağıt toplayıcısının sahte figür olduğu ortaya çıktı.
    Bu adamın kim olduğunu gazeticiler araştırmaz mı. Araştırır. Adamın ismi Nusret Güllü. yanında bir kadınlarla çilingir sofrasında çekilen fotoğrafı sosyal medyaya düştü. Söylediklerinin aksine giyimi kuşamı yerinde olan Güllü’nün, bir hayli keyifli olduğu fotoğraflarına yansımış.Foroğraflarında değişik değişik spor ayakkabılarını sergilemiş.
    Kimse ekonominin iyi olduğunu söylemiyorki. Çıkaracaksan gerçek mağdur vatandaşı çıkar sahneye. Gerçi magdur vatandaş size tenezzül edermi orası da meçhul.
    Adam fatura ödememe eylemi yaptı. Elektriği kesik olmayan bir eve gidip elektriği kesilmiş gibi yaptılar. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Yalan dolan olmadan bir iş beceremiyor bunlar.

  5. İktidar tarafından yapılabilecek surpriz yine büyük projeler olabilir. Zaten Cumhurbaşkanı aday ve herkes tarafından tanınıyor. Muhalefette ise olumlu yönde herhangi bir sürpriz olacağını sanmıyorum. Kılıçdaroğlu muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı. Yine yıllardır sağ ve muhazakar seçmen tarafından itibar görmüş olan Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Temel Karamollaoğlu ise seçmenlerini nasıl ikna edecekler. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu na oy vermek bu seçmenler için kolay olmayacak. Eğer bunu başarabilirlerse yani CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nu Cumhurbaşkanı seçtirebilirlerse o zaman gerçek bir devrim yapmış olacaklardır. 1950 nin rovanşı alınmış olacaktır.

  6. Er veya geç yapılacak bir seçimden olağanüstü yani mucizevi sonuçlar beklemek boş bir hayaldir !
    Yaklaşık olarak 10 yıldan beri ; başta devletin bütün kurum ve kuruluşları , iç ve dış siyaset , ekonomi , eğitim/öğretim , ziraat , adalet vs. allak bullak olmuşken , düzen , intizam , sistem tepe taklak olmuşken seçim ve seçim sonundaki iktidarın el değiştirmesinden ne çıkacak , elinde sihirli değnek olan mı var !
    Bir apartman bir yılda ancak dikilebilir ama bir saatte de çok rahat bir şekilde yerle bir edilebilir ; yapmak zor , yıkmak kolaydır !
    Bütün bunlara rağmen seçim olmasın mı , tabii ki olsun , başka çare yok ! Ama bu güne kadar yapılan seçimlerde de olduğu gibi bir mucize de beklemeyelim !
    Çünkü bizim kokuşmuş siyasette öyle bir sağduyu , öyle bir basiret ,vatan /millet sevgisi , fedakarlık , öyle bir ümit yok !
    Selamlar saygılar

    • Sayın namlu “Bütün bunlara rağmen seçim olmasın mı , tabii ki olsun , başka çare yok !” demenize de bakılırsa, demokrasi dışı arayışlardan da umudu kesmiş gibisiniz, yoksa yanılıyor muyum?

  7. Son zamanlarda Abdulhamite giydirmelerde bulunan, Meral Akşenerin sevgisine mazhar olan İttihat Terakki Cemiyeti ve Jön Türkler iktidarı ele geçirerek devleti tek başına yönetmeye başladıktan sonra daha ilk günden bu zümre, Sultan’ın sözde zorbalığına karşı mücadele ettiği ilkeleri bir tarafa bırakarak, bizzat kendisi daha da şiddetli insan haklarını ihlal eden bir dizi uygulamaları hayata geçirmeye başlamıştı.
    -Meral Akşener diyor yaİstibdatçı, tedhişçi olarak nitelendirdikleri ve Sultan Abdülhamid’e isnat ettikleri bir takım uygulamaları aratırcasına bir baskı ve sindirme politikası uygulamaya hemen başlamışlardır

    -Bu baskıdan kendi üyelerinden değişik devlet görevlilerine kadar her kesimden insan nasibini almıştı.

    -Gerçek olan İttihat Terakki Cemiyeti’nin şiddete dayanan uygulamalarının eski arkadaşlarını dahi çileden çıkardığıdır.
    -ittahatçı olan Süleyman Nazifi bile çileden çıkarmış ve şöyle demiş “Otuz üç yılda İstanbul darağacı nedir unutmuşken ittihat Terakki’nin kurduğu idam sehpasıyla şoka uğradım” diyerek şu dörtlüğü yazmıştır.
    Halt edip durduk siyaset namına
    Türkü mahvettik şecaat namına
    Mülkü yıktık aşk-ı millet namına
    Milleti soyduk hamiyet namına.

    -İttihat ve Terakkici Enver Paşa, Sultan Abdülhamid’in
    indirilmesinden sonra “biz kimi başa getirmişiz, biz Sultan Hamit’i anlamadık. Elimdir. Başımıza ne gelecekse O’na yaptıklarımızdan gelecek” şeklindeki pişmanlığı kayda değerdir.

    -Din adamları da Jön Türk iktidarının gazabından kurtulamamışlardı. Şeyhülislam Ziyauddin Efendi’nin ciddi rahatsızlığı olmasına rağmen zorla
    hal fetvasını hazırlatmak için Meclis-i Mebusan’a götürülmesi Jön Türklerin merhametsizliklerinde daha baştan sınır tanımayacaklarının ilk işareti olarak görül-
    mektedir.

    -Pişman olan Jön Türklerin ve İttihat Terakki mensuplarının listesi oldukça uzundur. Talat Paşa, Cemal Paşa, Ahmet Muhtar Paşa, Rıza Tevfik, Şair Eşref, Tevfik Fikret, Bediüzzaman, Mehmet Akif, Hüseyin Cahit Yalçın, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ahmet Rasim, Süleyman Nazif ve diğerleri. Sultan’a yaptıklarından derin üzüntü duymalarını, aslında Sultan’ın politikalarının ve birtakım uygulamalarının gerçekçi ve haklı olduğunu yansıtan ifadeler ile Jön Türklerin gafleti ortaya konulmaktadır.
    -Ancak burada Bediüzzaman Said-i Nursi ve Mehmet Akif’in durumlarının diğerlerinden farklı olduğunu belirtmek gerekir. Zira bu zatlar İttihat Terakki Fırkası’nın devleti sürükledikleri mecrayı görmüşler ve desteklerin çektikleri gibi mukaddesatçı çizgiyi savunarak İslam birliği için çalışmışlardır.

  8. Korona aşısını bulan bir çift karakafalı türk salgının önünü kesmişti, ukraynadaki savaşta rus ordusunun yolunu da yine bir başka türkün eseri bayraktar kesti, yazarın bahsettiği maçta ise yine bir türk dünyaya bedeldir gerçeğinin tekrarı yaşanmış, hepsi bu:)

    • Bu kadar basit düşünmesek diyorum. Ne bir Türk ne milyonlarca Türk dünyaya bedel değiller elbette. Böyle düşünmek hem kendimize hem insanlığa haksızlık. Her insan kendince kıymetlidir. Bunun ötesi faşizmi ayakta tutmaya çalışan çağdışı bir düşüncedir. Afrika’da veya Çin’de doğmak kimsenin elinde veya seçtiği bir şey değil. Her insan ve her canlı kıymetli ve sevilmeyi hakediyorlar.

  9. (7)
    ….
    “İlham-bazlı” eğitim!
    Hem eğitim, üretim,
    Din ve Bilim adına,
    Temel atmalı beyim!
    …..
    Bir orda, bir burdayız,
    Dımdızlak ortadayız!
    Atmazsak bu temeli,
    Savrulmak zorundayız!
    ….

    • (8)
      ….
      Bilmem ki ne demeli?
      Atmazsak bu temeli,
      Yok olmak zorundaysak,
      Paşamızın emeli!

      Nitekim öyle oldu!
      BATI Türklerle doldu,
      Dine aidiyet yok,
      Ne nesiller kayboldu!

  10. Meral Akşener son aylarda Abdulhamit i yerin dibine sokup aklınca Jön Türk olduğunu ima eden konuşmalar yapıyor. Sonunda gerçek yerini belli edip rolünü oynamayamı başladı? Yoksa yönlediriliyormu? Göreceğiz.

    Bu yetiştilmiş tipler, II. Abdülhamit Han’ın şahsında Devlete karşı bir propagandaya girişmişlerdi. Faaliyetleri ile  Osmanlı Devletin yıkılışını hızlandıran önemli sebeplerden biri olmuşlardı.
    Osmanlı topraklarındaki sulh ve sükûnu, dört bir yandan patlak veren ihtilaller, isyanlar, hükumet darbeleri ve savaşlarla yok etmişler, çıkarılan idaresizlik, kargaşa ve savaşlar ortamı içinde milletin felaketini hazırlamışlardı.
    Batı dünyası karşısındaki tavırların taklitten öteye geçememesi, devlet kademelerinde yer almak, meşhur olmak azınlıklarla, eşkıyalarla, Rum-Ermeni çeteleriyle ve Avrupa devletleriyle işbirliği yapmaktan çekinmemeleri bu faaliyetlerin en acı tarafı olmuştur.
    Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile Jön Türk faaliyetinin sonu olmuş, Jön Türkler çareyi;  daha önceden yaptıkları gibi yurt dışına kaçmakta bulmuşlardır. 
    Tarih tekerrür ediyor!  Bugün de Türkiye’ye ve siyasi iktidara düşman olan kesimler yurt dışına kaçıyor. Türkiye düşmanı hain güçler tarafından besleniyor ve ülkemize ihanet kinlerini kusmaya devam ediyorlar. 
    Her biri bir ülkede saklanırken bu ülkeler tarafından besleniyor, kollanıyor zengin ve lüks bir yaşam içinde hayat sürüyorlar. Her fırsatta da bize karşı kin kusmaya devam ediyorlar.
      Metal Akşener de bunlarda oy alacağım diye mi böyle konuşuyor yoksa şecaatini mi ortaya koyuyor?

    • yonlendirilenler ve yonlendirenler butun mesele bu mu aksener basbakan oldugunda da ayni seyleri yazacakmisiniz…

      • Ben başbakan olacağım, başbakan olacam. 15 temmuz darbesinden önce de bunu sayıklıyordu. Gerçi o zaman başkakanlık sistemi mevcuttu. Hatta yurtda sulh cihanda sulh diyordu gittiği her yerde sonra darbeciler yurtda sulh konseyininin bildirisini okumuşlardı. 28 şubatta başörtüsü zulmunde imzası olduğunu daha sonra öğrendik. Başka ne öğrendik Fetö elebaşı Gülen’e bir zamanlar en yakın isimlerden biri olan Nurettin Veren, Meral Akşener’in, örgütün isteğiyle bakan olduğunu Gülenin Çillere mektup yazarak Akşeneri tavsiye ettiğini öğrendik Veren, daha sonra Akşener’in kendisine gönderdiği teşekkür mektubunu da gösterdiğini öğrendik.
        Akşener bir türlü öğrenemedi. Başbakanlık bitti gitti addaaa oldu.

  11. sayin koru futbol siyaset benzerligi taktik disinda bir benzerlik yok. sizin de bu konuda israrci olmaniz verdiginiz ornekte oldugu gibi size prestij kaybetirebilir. futbolda.kazanmak son macta olurken. siyasette kazanmak bir baslangictir. bu nedenle secmen genelde bir gecmis sureci dikkate alarak karara verir. ayrica secimler bir demokrasi hak ve hukuk surecidir. futbol bir mucadele ve eglencedir.

  12. Meral Akşenerin salı günü grup konuşmasında.
    Diyorki hanımefendi:
    “1908’de istibdata karşı koyan ruh neyse, Gezi de odur. 31 Mart’ta, meşrutiyeti yıkmaya kalkışan darbecilerin, karşısında duran irade neyse, Gezi de odur. ‘Yaşasın Hürriyet, Kahrolsun istibdat”
    Meral Akşener sonunda şecaatini belli etti. Saklaya saklaya nereye kadar dedi herhalde.
    Sultan Abdulhamit han üzerinden aba altından sopasını görmüş olduk.
    Kutuplaştırmadan şikâyet edenler kutuplaştırmanın âlâsını yapıyorlar.  Hukuk geldiğinde göreceksiniz  diyorlar.
    Gezi üzerinden gördük ki, muhalefet helalleşme değil intikam istiyor.
    Havalimanının ağaçlandırılmasına bile karşı olan bu grup helalleşme değil intikam istiyor.
    Artık 6-7 Ekim olaylarının katili Demirtaş bile ekranlarda demokrasi savunucusu olarak ilan ediliyor. HDP sanki PKK’nın siyasi kanadı değil de normal bir partiymiş gibi davranıyorlar.

    Türkiyenin etrafı ateş çemberi; ülkemizin içeriden ve dışarıdan kuşatılması ve oyun dışına itilmesi için, dost ve müttefiklerimiz dahil bir kısım devletler ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.Aynı dost ve müttefiklerimiz 40 yıldır, bizi terörle boğuşturuyorlar. Üstelik onlara her türlü desteği verip üzerimize salıyorlar; çeşit çeşit terör örgütleri marifetiyle, ülkemize karşı vesayet savaşı yürütüyorlar.
    Mehmetçiğimizi şehit eden silahlar bu ülkeler tarafından veriliyor, bunların arasında NATO’ya girmek için başvuran İsveç ve Danimarka ülkeleri de var.

    Türkiye bu ülkelerin, özellikle İsveç’in terör yatağı olduğunu, teröristleri desteklediğini söyleyerek NATO’ya girişlerini veto edeceğini açıkladı.
    Bütün bu olaylar karşısında, muhalefetten bir şey duydunuz mu? En çok konuşulması gereken bu denli milli meselelerde muhalefet neden susuyor?

    Jön Türklerin nelere sebep olduğunu herhalde Meral Akşener bilmiyor değildir. Abdülhamit’i devirmesi için askeri darbeye zemin hazırlayanlar “Türkler de” Avrupa devletlerinin elçileriyle içli dışlıydılar. Askerin durumdan vazife çıkartmasını sağlayacak 31 Mart tezgahını devreye sokup 1908 darbesiyle istediklerini aldılar. Abdülhamit’in iyi kötü 33 yıl bir arada tuttuğu ülkeyi, üç beş yılda zemberiği boşalmış gibi dağıttılar.
    Tekerrür eden bu tarihi süreçte Akşener’e düşen rol ibretlik değil mi?

  13. Kendi planlarımızı yapıyorduk ama

    Kaderin de planları olduğunu unutmuştuk.

    Fyodor Dostoyevski

  14. belli ki son viraja girildi hem de hayli hızlı sanki,
    geçenlerde metropollün anketi açıklandı,
    bi kere sayın erdoğan her türlü CB olamıyor, seçmen muhalefetin adayının kim olacağına her ne kadar duyarlı ise de aslına bakarsak çok güçlü bir aday olmaması durumunda bile, 2. turda yine muhalefet havada karada kazanıyor.

    bir de ekonomi anketi var metropolün,
    burası tam evlere şenlik.
    halkın yüzde 63 ü mevcut ekonomik sorunlardan iktidarı sorumlu tutuyor.
    akp seçmeninin yarısı kadarı dış güçlerin sorumlu olduğunu sanıyor, ülkenin medyasının % 90 nını halkın parasıyla finanse eden iktidarın ekonomik sorunların suçunu chp ye ve dış güçlere atmasına inanan bir kitlenin olmaması gerçekçi değil zaten.

    “Son bir yıl içinde sizin veya ailenizin geçim şartları/refah düzeyi ne yönde değişti?” sorusu yöneltilmiş,
    Buna göre, son bir yıl içinde geçim şartlarının iyileştiğini söyleyenlerin oranı yüzde 6,8 iken, kötüleştiğini düşünenlerin oranı da yüzde 70,8 seviyesinde oldu. Halkın yüzde 21,9’u ise, refah düzeyinin değişmediğini söyledi.
    Sonuçlar, parti tabanlarında incelendiğinde ise, AKP seçmeninin yüzde 37,7’sinin “kötüleşti” dediği görüldü. Değişmediğini söyleyen AKP seçmeni oranı da yüzde 45,2 oldu.
    akp seçmeninin yarısının durumu değişmemiş, belki fark etmemişlerdir, fark edemeyecek bir gelir durumundan söz ediyor olabiliriz ya da durumunu gizlemeyi tercih ediyor.

    soru temel ihtiyaçlara gelince
    katılımcıların yüzde 17.2’si şu anki geliriyle tüm ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılayabildiğini, yüzde 53.6’sı sadece beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabildiğini belirtti. Temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 26.6 oldu.
    yani sadece temel ihtiyaçlarını karşılayabilen ve temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayanları topladığımız zaman ortaya korkunç bir tablo çıkıyor;
    halkın neredeyse % 80 i temel ihtiyaç düzeylerinde yaşıyor.

    20 yıllık akp iktidarının bizi getirdiği yaşam düzeyi bu.

    miting alanlarına 1000 odalı saraylarından lüks araçlarıyla konvoy konvoy gelip, halkın % 80ninin ihtiyaç düzeyinde yaşadığı bu tablonun karşısına geçip ne anlatacaklar?
    doları 20 tl yapacağız mı diyecekler mesela,
    seçmeni de yaşa diyerek alkışlayacak mı?
    tli bütün zamanların en büyük değer kaybı yaşadı
    tezahürat alkış kıyamet,
    gelir adaletsizliği rekor seviyede
    alkış, ıslık
    enflasyon hayat pahallılığı bütün zamanların rekoru
    dombra alkış kıyamet

    renkli bir seçim olacağa benziyor…
    dünyada ilgiyle ve de keyifle izleyecek,
    böyle seçmen dünyanın hiç bir yerinde bulunmaz gerçekten.

    • 3 Mayıs 2022 de Zafer partili Ümit Özdağ bir twit atmış.

      “Sencer Özer/Metropol anket değil, siyaset mühendisliği yapıyor.Sahadan gelen Zafer Partisi’nin oylarını başka partilere dağıtıyor. HDP-Millet ittifakını sağlamak için çalışıyor. İYİ Parti milletvekili iken bana “HDP ile işbirliğine karşı çıkmayın. Erdoğan başka türlü gitmez.” demişti.
      Ardından
      ” Metropoll sahibiS. Özer’in Zafer oylarını başka partilere dağıtmasının 2. nedeni 2019 yerel seçimleri öncesinde İYİ Parti Gaziantep Bld BŞK adayının yaptırdığı ve ödemediği 30 bin TL’yi benden istemesi. Bende ödeme yapmayı reddettim. Zafer Partisi kurulurken tekrar aradı ve istedi, yine reddettim.”

      Böyle ifşaatlar güzel oluyor. İyi partili iken işine gelip sesini çıkaramıyordu. Şimdi ifşaatlara başlamış.

      Muhalefetin anketçisinden verdiğiniz sonuçlardan başka bir şey beklenmez zaten. Yanılmıyorsam, Pek anketlere itibar etmezsiniz siz. Sanki geçmişte öyle bir çıkış yapıyordunuz. Bunlar iktidarın anketçisi diye başka anketleri küçümsüyordunuz. Bu anketler boş demeye getiriyordunuz. Ee şimdi bu muhalifin anketçisi de boş.

      • anketleri geçmişte olduğu gibi bugün de küçümsüyorum aslına bakarsanız,
        iktidara yakın olanlar kadar, muhalefete yakın olanları da.
        ama bu anketlere boş dediğim itibar etmediğim anlamına gelmiyor, bazılarını boş bulup, itibar etmiyorum sadece, böyle bir bilgiden yararlanmamak akılsızlık olur. metropoll sadece muhalefetin değil, iktidarında dikkate aldığı bir şirket, genel çerçevede verileri saygın kabul ediliyor dolayısıyla onu itibarsızlaştırmanın bir anlamı yok. lakin ben illa ki itibarsızlaştıracağım derseniz sizi tutmayalım paşa gönlünüz bilir.
        siyaset mühendisliği yapıyor derseniz, ona itiraz etmem. verilerin doğru olmaması bir şey, veriler üzerinden mühendislik yapmak başka bir şey.

        hdp ile işbirliğine karşı çıkmayın, erdoğan başka türlü gitmez demesi gibi…
        verilere bakarak söylenmiş ama hepimizin önünde duran bir realite değil bu?
        kimsenin görmediği sırlı bir konuda algı yapıyor olmasa gerek.
        seneca
        “ey yaşamak seni bu kadar kıymetli tutuşum ölüm sayesindedir” demiş.
        6 milyonun üstünde TC vatandaşının oyundan söz ediyoruz, bugün bırak 6 milyon oyu 6 oy kıymetli değil mi? ben de dahil istediğimiz kadar hdp yi beğenmeyelim ama öyle, ama böyle bu partiye sahip çıkan milyonlar var milliyetçiyim diyen partinin neredeyse iki katı oyu var. şimdi siz istediğiniz kadar bu gerçeği terörize edin, faydadan çok zarar getirdiği ortada değil mi? istanbul seçimlerinde ne oldu?
        hdp seçmenine iktidarın ihtiyacı da ortada değil mi?
        geçenlerde türk düşmanı yunanın konserine itiraz ediyordunuz,
        türk düşmanı şiwan perezle aynı sahneyi paylaşanları hatırlatayım öyleyse.
        hepimizin itirazları var sonuçta.
        bütün partiler bu seçmenin oyuna muhtaçlar, durum bu kadar net.
        peki, bunu söylemek siyasal mühendislik kabul edilebilir mi?
        bence edilebilir.

        zafer partisi oyları başka partilere dağıtılıyormuş, öyle mi?
        zaferi takip etmiyorum doğrusu, diğer anket sonuçlarına bakmak lazım, metropolle aralarında dikkate değer bir fark var mı diye,
        pek ihtimal vermiyorum.

        bu arada ifşaatlara benim de itirazım yok,
        yakınlarda enteresan bilgiler olabilir, bakalım,
        neler duyacağız daha???

    • 6 artı 1’li muhalefet seçimi hiç kazanamazlar. Çünkü hiç kimse CB seçme hakkını geri vermek istemez. Siz verirmisiniz? Ben şahsen vermem, milletvekilini seçen CB’yi de seçebilir. Anket yapılsın bakalım Türkiye ne diyecek? Hiçbir CHP’li seçmen buna razı gelmez.

      • 6 artı 1’li muhalefet seçimi hiç kazanamazlar.

        hayli farklı düşünüyoruz,
        ben rahat kazanacaklarını öngörüyorum, hatta 3-4yıl içinde akp, hdp gibi küçük, marjinal bir parti olacak diyorum
        dolayısıyla burada ortak bir paydamız yok.

        CB seçme hakkına gelince,
        bu şimdilik sadece bir seçenek, nasıl şekillendiğini göreceğiz. sonuçta seçim dediğin a la carte değil, tabldot menü değil mi,
        partinin seçtiği adayı seçiyor halk
        ha ali-veli, ha veli-ali.
        ben CB seçmek konusunda hassas değilim daha çok hesap verilebilirlik ve şeffaflık üzerinde duyarlıyım. chp li seçmen için de aynı şeyi söyleyebiliriz sanırım.

  15. Garip bir siyaset anlayıṣımız var…

    Söz konusu olan, bilimsel kurallardan uzak tutumuyla ülke ekonomisini alt üst eden, ülke insanlarını fakirleṣtiren bir politikacı.

    Hakaret davaları sayısıyla sadece Türkiye değil büyük ihtimalle dünya ṣampiyonu bir politikacı.

    Aynı politikacı geҫtiğimiz günlerde Isveҫ ve Finnlandiya’ya karṣı tutumuyla, Türkiye’nin ufacık da olsa Avrupa Birliğine girebilme olasılığını yok ettiği gibi, ülkenin itibarını da ҫok düṣürdü.

    Yetmez diyenlere listeyi uzatabiliriz…

    • Almancı arkadaş, bu isveç ve finlandiya bugüne kadar natoya katılmak istemişler de türkiye olmaz mı demiş?
      Zor durumda olan ukrayna, önce ukraynayı natoya almak lazım değil mi?
      Efendim?
      Geniş düşünelim…

  16. “teknik direktör Guardiola, yanlışında ısrarcı olsa ve bildiğinden şaşmasaydı” ifadesi biraz çelişkili gibi;
    önceden beri uyguladığı taktiği doğru zamanda doğru şekilde değiştirmiş olmak da planın bir parçası olamaz mı?

    • Ukrayna’nın savaş halindeyken NATO’ya girmesi NATO’nun en büyük ordularından biri olan TSK’nın Ukrayna’yı savunmak için rusyayla savaşması anlamına gelir. Hem de iki üç cephede birden. Suriye Karadeniz ve Ukrayna cephelerinde.

        • Ersan Şen’e yayın öncesi ne yedirip içiriyorlar acaba. Bir, devletlerle konuşurken paran kadar konuşursun diyor. Bir, aslında önceden biz Amerika’yla savaşmalıydık diyor. Bir Rusya’ya Suriye’den git biz oraya Suriyeli göçmenleri yerleştireceğiz diyelim diyor. Bir de Yunanistan’la savaşalım diyor:))

          https://m.youtube.com/watch?v=qk-I0mU8yjE

  17. Şaşırtma ve kendini beğendirme taktiğine boşuna girdirme derim.
    Kendini beğenmişi hiç sevmez bu millet, demedi deme. Taktik önemlidir bence.
    Ve doğru karar alma, zamanında!!!
    Babacan gibi mesela.. sahada tek başına🏃
    Ama, güvencesi var arkasında, altılımasa.
    Bir zamanlar DB’de doğru kararlar aldı, başımızdan ayrılıkçı belasını defetti.
    Eğer önceki kararlarını da doğru almış olsaydı, şimdi o CB idi belkide🤗
    Ama sayın RTE nin kimse su dökemez eline.
    Kılıçdaroğlu uzun yıllardır emek verdi ülkesine. (Ha onun ülkesi mi😊 TR, TR).
    Valla kaçacak yeri yok onun bulsun belasını saraya koyun😂😭😂😭
    Meral bacı zaten BBakanlığa dünden razı🙂
    Fazla tevazu getirir ayağına tahtıda sarayıda..
    Hadi hayırlısı.🤗

    • İmamoğlu Ademoğlu Davutoğlu hangisini söylesem bilemedim. Sonuçta ben müneccim değilim. Ama şunu söyleyebilirim,
      İstanbul ve Ankara siyam ikizleri gibi gelir bana.
      Mansur da İmamoğlu da celfin gibiler maaşallah
      İki kişi birden kral olmuşmuydu tarihte ah keşke olmuş olsa🤗.

  18. Bu konu siyasetten möhim! Dünden bugüne devam edelim….

    (5)
    …..
    Oysa ki lazım olan;
    “Akıl ver, alsın insan”
    Kuran’la motive et,
    Felçten kurtulsun iman!
    ….
    Tercüme ettirmiş ya!
    Hatta hafızmış, güya!
    Anlamak mümkün değil
    Ya doğru, ya da foya!
    ….
    ….

    • (6)
      ….
      O iman akıl ile,
      Birleşse okul ile,
      “Akıl*İman Sentezi”
      Model olmalı, ille!
      ….
      Dinime aidiyet!
      Bilime aidiyet!
      Allah’tan al ilhamı,
      Fışkırsın mevcudiyet!
      ….

  19. Bu defa muhalefet oyunu bozacak ve 20 yıllık iktidarı değiştirecek. Artık seçmen kararlı. Tayyip beyin karşısına kim çıkarılırsa o kazanacak. Ancak dediğiniz gibi, yarışı 10-15 puan önde göğüsleyecek bir aday olması durumunda seçime de daha güvenli girilmiş olur. Bence Cumhurbaşkanının şapkadan tavşan çıkarma ihtimali de yok. Demokrasi kapısının kapanması durumu ise ülke için çok üzücü olur. Umarım kimse bu tür kötülükler düşünmüyordur.

  20. SAVAŞLAR KOMUTANIN KAFASINDA KAZANILIR
    Sayın KORU’nun bahsettiği maçta, daha önceki birçok maça damga vurmuş futbolcu Kevin De Bruyne’ nin kafasında maç kaybedilmişti.
    İsabetli oyuncu değişikliği ile maç kazanıldı.
    Erken mi olur, zamanında mı olur farketmez, önümüzdeki seçim ülkemiz için hayati önemde.
    Birçok seçmen ve siyasi bu seçimi doğru yada yanlış, bir “savaş” olarak görüyor.
    Haliyle rakiplerini de “düşman”
    Rakiplerini ülkeyi ” işgal etmiş yada işgal edecek” düşman görüyor.
    Bu maalesef bir realite.
    Bu tablonun yanlış olması, gerçeği değiştirmiyor.
    Siyasi bir rekabet ve mücadele, ayrıştırma politikaları ile savaş olarak algılanır hale getirildi.
    Herşey gibi siyaset de bağlamından koparıldı.
    Daha doğrusu önce siyaset bağlamından koparıldı, diğerleri çorap söküğü gibi geldi.
    Sizlere sorum şu?
    –Şu anki siyasi mücadelede özellikle muhalif liderlerin kafasında kazanılan bir şey var mı?
    Daha özel sorayım:
    – Maltepe’deki coşkulu mitingde bile elindeki metni dosdoğru okuyamayan, daha önce metni okumadığını düşündürten, hala doğaçlama bir şey ifade edemeyen Kılıçdaroğlu nun kafası net mi?
    – Durduk yere, bir asırdan daha önce padişahlık yapmış Abdülhamid ile uğraşan Akşener mi başarıya inanmış?

  21. CHP neden susuyor ve neden 6 artı 1’in ağzını bıçak açmıyor, merak ediyorum. Kendilerini bir çıkmazda koydular ki, aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık! İşte CHP, sittin senedir bunun için seçim kazanamaz.En iyi halleriyle bile eşeğin kuyruğu gibi ne uzuyor be kısalıyor!

  22. Muhalefet içerisinde birlik olmazsa, aradan yolsuz iktidara yine bir yol açılabilir. Buna fırsat vermeyecek herşey yapılmalı. Şimdiden bir sözleşme yapılmalı. CB adayı da belirlenmeli. Zor dönemece az kaldı. Bu fırsat mutlaka iyi değerlendirmeli ve Türkiye tekrar demokrasiye dönüş yapmalı, tek adam sultasına da son verilmeli. Yetti gari, söz milletin.

  23. CHP seçimde kazanamayacak ve iktidar olamaz. 90 dakika, uzatma ve maratonu bitiremez. İçeride TÜSİAD dışarıda Almanya ve Amerika destekliyor. Buna rağmen muhalefet partilerinin seçimi kazanması çok zor.

    • C eee hape niçin kazanamasın, iktidarsız mı ki iktidar olamasın muzaffer? Açıklamamışsın!
      İhtidar olabilmelerinin mümkini Yokmu?
      Yolunu mu öğrenememişler aceba?
      İsmini saydıklarım desteklemesi aleyhe işlemez mi? Sanki saptırma yapıyon gibi.
      Not muhaliflerin topyekûn gelmesi halinde…
      Onu yazmayı biraz eksik bırakmışsın.

      • 6 +1’li muhalefet nasıl topyekün gelir? Hepsi kibir abidesi. Birbirlerine tahammülü olmayan ve daha CB adayı belli değil nasıl iktidar olsunlar? Yüzde 25 ile çok zor!

  24. CHP seçimi kazanması durumunda Türkiye geri dönmüş olur. Eskiye rağbet olsa bit pazarına Nur yağar!

    • Harama, iptilâ derecesinde(kronik uyuşturucu bağımlıları için kullanılan bir tabir, zaten pudra bağımlılığı da haram bağımlılığından aşağı değil)bağımlı bu iktidar kadar hiç kimse ülkeye zarar veremez.
      Muhalefetin kifayetsizliği ortada.
      Ancak, ülkeye zarar vermek için değil 6lı, değil 66lı, 666lı masa bile oluştursalar iktidar kadar zarar veremezler.

      • İzmir’in hali ortada. CHP belediyesi ne yaptı? Bir çivi çakmış bile değil. En iyi Burhan Özfatura dönemiydi. ( 80’li yıllar ANAP )

Yoruma kapalı.