Kılıçdaroğlu çok uğraşıyor ama CHP’nin makûs talihinin değişmesi o kadar zor ki…

54
Reklam

İnsanoğlunun garip özellikleri var, bunlardan biri bana daha da garip gelir: Belleğimiz kendimizle ilgili iyi şeyleri mümkün olduğu kadar silinmez biçimde kayda geçirirken, iyi olmayanları bir süre sonra büyük çapta unutur gider; buna karşılık, başkalarına ait olan iyilikler unutulur da iyi olmayan ne varsa hep belleğin unutulmayanları arasında kalakalır.

Kendinizi yoklayın, bu tespitimin doğru olduğunu göreceksiniz.

Vicdan dediğimiz duygu insanoğlunun bu olumsuz özelliğini biraz olsun telafi mekanizmasıdır.

Herkesin kendi ülkesinin tarihini başkalarından farklı -daha üstün- değerlendirmesinin bir sebebi de belleğimizin bize oynadığı bu oyundur. Bizler başkalarının tarihlerini, eksiklerini, batan yönlerini öne çıkartarak değerlendirirken, başkaları da bizim tarihimizi benzer eleştirel gözle değerlendirir. 

Biz sözgelimi Batı’yı beğenmeyiz, Batılı da bize bakıp yüzünü ekşitir. Ortak tarihimiz de bulunan yakın coğrafyamızın değişik ülkelere dağılmış mensupları için bizdeki toptancı önyargıların neredeyse bire bir karşılığı onlarda da bize karşı vardır.

‘Uluslararası ilişkiler’ denilen sosyal bilim dalı, biraz da yaşananlara bu özellik akılda tutularak bakabilmeyi mümkün kılmak için modern zamanlarda ortaya çıkmıştır.

Tarihi çok daha eski olan diplomasi mesleği ise, eğitim, deneyim ve tarihi birikim sahibi bir kadronun, insanoğlunun bu özelliğinin ülkeler arası ikili ve çoklu ilişkileri etkilememesini sağlamak için vardır.

Belleğin bu özelliğinin siyasete yansıdığı da görülür. Siyasi kimlik biraz da “Ama onlar şunu yaptı” suçlamalarıyla oluşur.

Reklam

“Neden birileri falanca partiyi destekliyor da ben neden filancayı destekliyorum?” sorusunu kendinize sorun, cevabı oluşturan gerekçelerin önemli bir bölümünün karşı çıkılana beslenen hislerden, onların da büyük çapta geçmişe ait yargılardan kaynaklandığını fark edeceksiniz.

AK Parti, kurucu kadrosunun bu gerçeğin farkında oluşu sayesinde, kendisine dönük önyargıları etkisiz bırakacak yollara başvurarak, geçmişin üzerine yığdığı olumsuzlukları zaman içerisinde azaltmayı başarabildi.

Kurucu kadronun merkezinde yer alanların daha önceleri içerisinde siyaset yaptıkları partiler, önyargılar yüzünden ancak belli bir kesimden oy alabiliyorlardı; ‘gömlek çıkarma’ metaforuyla ifade edilen geçmişin hatalarını kabullenmeyle oylarda sıçrama yapılabildi. 

CHP’nin de belleğin insanoğluna oyunuyla ilgili ciddi bir sorunu olduğu açık. Toplumun bir bölümü, tarih okumalarının bir sonucu olarak, başına kimler gelirse gelsin ve gelenler ne yaparlarsa yapsınlar, ‘CHP seçmeni’ olmuş durumda.

Pek çoğumuz ya aileden CHP’liyiz, ya da yine kendi tarih okumalarımız sonucu CHP karşıtıyız.

Oyunun yüzde 25’ten yukarıya çıkmaması CHP’nin, bu gerçekle ilgili.

[Çok partili siyasi hayata geçildikten sonra CHP tek başına yalnızca bir kez bu makûs talihini değiştirebildi. Bunu da Bülent Ecevit’in partisinin tarihini karşıtlarının gözüyle eleştirdiği bir dönemde ve bu değerlendirmesini sembolik ifadelerle -devrimlerin bir bölümü için ‘gardrop Atatürkçülüğü’ demişti- geniş kamuoyuyla paylaşması ile 1977 genel seçiminde başarabildi. Aynı Ecevit, 1980 darbesi sonrası siyasi hayata yeniden dönüldüğünde, istese pekala CHP zemini ve eski kadroları üzerine bir parti kurabilecekken, bunun yerine yepyeni kadrolarla farklı bir parti kurmayı yeğlemişti.]

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığı dönemi boyunca aradığı, oyların yüzde 25’e takılı kaldığı bu makûs talihi nasıl değiştirebileceği sorusunun cevabıdır. “Tipik CHP’li” özelliklere sahip biri Kılıçdaroğlu; bunu gerçekleştirebilecek bir esnekliğe de sahip olduğu, yan yana durduklarından farklı bir tarih okuması yapabildiği de anlaşılıyor.

Reklam

AK Parti’nin kendi tarihini revize ederken CHP tarihini olumsuz değerlendirme üzerinden de kendisine taraftar bir kitle edindiğini görmemek elde değil; Kılıçdaroğlu bunu gören biri.

Muhafazakar ve dindar insanlardan oluşan toplumun en geniş kesimiyle ‘helalleşme’ genel başlığı altında, Kılıçdaroğlu’nun kendi partisine kolaylıkla mal edilebilen yanlışlıkları sahiplenmeyi terk etme çabasına en sert tepkinin CHP’den gelmesi şaşırtıcı değil.

CHP’lilerin bir bölümü, -sayıca ve etkileme açısından ne kadar güçlü-güçsüz olduklarını önümüzdeki dönemde anlayacağız-, karşı siyasi kesime atfettikleri dogmatik olma özelliğini kendi üzerlerinde fazlasıyla bulunduran insanlar. Tarih onlar için düz bir çizgi, bir tür kutsallığa sahip ve bu yüzden de farklı okunamaz. 

İyi ile kötünün önceden belirlenmiş olduğu bir tarih okumasına sahip o insanlar. ‘İyi’ bildiklerinin ‘yanlış’, ‘kötü’ bellediklerinin bazı yaklaşımlarının dinlenmeye ve yeniden değerlendirmeye değer olabileceğini düşünmek bile istemiyorlar.

Günlerdir yazıp söyledikleri bu minvalde.

Başta hatırlattığım bellek oyunu, en fazla, kendilerini ‘ilerici’ sayan ve başkalarının da kendilerini öyle saymasını bekleyen insanlar üzerinde etkisini gösteriyor. Belleklerinin kendilerine oyun oynadığını asla düşünmedikleri çok belli. Kötülüklere de sebep olmuş yanlışlıklar belleklerinden tamamen silinmiş, bütün hatırladıkları hep kendilerine özel iyi taraflar. 

Davranışlarının karşı tarafın kendileriyle ilgili olumsuz kabullerini pekiştirdiğini fark etmemeleri bundan.

Ne kadar dayanabilecek CHP genel başkanı kendisine yöneltilen itirazlara, evinden hafta sonu yaptığı ‘helalleşme çağrısı’ sonrasında gerçekleştirmeyi düşündüğü helalleşilmesi gerektiğine inandığı kişiler ve kesimlerle buluşmalarını gerçekleştirebilecek mi, göreceğiz.

Zahmetli bir yola girdiği muhakkak.

[Uluslararası yayın platformu Netflix geçen hafta bir Türk dizisini global izlenmeye sundu: Kulüp. Tarihimizin her kesimin kendi bakış açısına göre değerlendirdiği bir döneminde, 1940’lı ve 1950’li yıllarda, ‘farklı’ veya ‘öteki’, hatta ‘yabancı’ gözüyle bakılan Türkiye Cumhuriyeti’nin Yahudi, Ermeni ve Rum vatandaşlarının yaşadıklarına değişik gözle bakılmasını sağlayabilecek bir dizi bu. İlgiyle izlenmeye değer bir dizi.]

Medyanın bir bölümü CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ çabasını haberleştirmeye değer görmediğinden bu çıkışı kaçırmış olanlar için hafta sonu evinden yaptığı o çağrının metnine aşağıda aynen yer veriyorum.

ΩΩΩΩ 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısı:

“Sevgili halkım, merhaba.

Güzel bir cumartesi gününde evime hoş geldiniz.

Uzun süredir düşündüğüm bir konuyu, sizlerle samimi bir şekilde konuşmak istiyorum. Hepinizin artık malumu, önemli bir değişim kapıda. İktidar değişiyor.

Ancak iktidarlar hep değişti ama bu ülkenin makus talihi hiç değişmedi. İşte bu yüzden, hayatımın bu aşamasında iktidara gelmekten çok daha önemli bir vizyonum var. Bu ülkenin, bu makus talihini değiştirmek istiyorum.

Evet, gitmekte olan bir iktidar var. Korkunç bir enkaz bırakarak gidiyorlar. Malum, demokrasiyi yok ettiler. Devletin kurumlarını yok ettiler. Halkı sefalete sürüklediler.

Peki bu olandan sonra sadece iktidarı değiştirmek yetecek mi bize? İktidarlar değiştikçe neden bu ülke gerçek bir demokrasiden ve müreffeh bir toplumdan sürekli uzaklaşır?

Bakın açık konuşacağım. Sadece AK Parti iktidarından bahsetmiyorum. Biz dahil geçmişte tüm iktidarlardan bahsediyorum. Neden bu devleti her gelen iktidar sürekli yıpratıyor?

Bunun önemli bir nedeni var. Ülkemiz yaralı insanların ülkesi. Farklı topluluklar çok farklı yaralar taşıyor. O kadar ağır yaralarımız var ki ruhlarımız acı çekiyor. O kadar incinmişiz ki hiçbirimiz geleceğe bakamıyor. Geçmişe takılı kaldık. Her iktidara gelen de bu yaraları kullandı, istismar etti, derinleştirdi. Tarihimizde de bunu en çok AK Parti hükümetleri yaptı. İnsanları birbirine düşürdü. Nefreti körükledi.

Halkımız kavga ettikçe bir grup insan zenginleştikçe zenginleşti. Bunun hesabını da verecekler tabii ki. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu olarak bana sadece iktidarı devralmak yetmiyor. Ben ülkeme bir miras bırakmak istiyorum. Ben bu ülkenin artık huzura kavuşmasını ve önüne bakabilmesini istiyorum. Ben bundan sonraki 100 iktidarın da bu ülkeye ve insanına iyi gelmesini istiyorum.

Özetle sevgili halkım, ülkemizin iktidarlardan çok şifaya ihtiyacı var. Geçmişten gelen küskünlüklere ve öfkeye bağlı kalmaya devam edersek ülkemiz bu felaketleri gelecekte de yaşamaya mahkûm olacak. Sevgili halkım düşündüğümüzden daha güçlüyüz biz, düşündüğümüzden çok daha cesuruz biz.

Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemeyeceğimizi artık biliyoruz. Onun için artık helalleşme zamanıdır. Ne pahasına olursa olsun, toplumsal ilişkilerimizi güçlendirmek ve yaralarımızı iyileştirmek için geçmişte yapılan hataların sorumluluğunu almayı ve bunlar için birbirimizden helallik istemeyi bilmeliyiz.

Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar vardır. Uzun süredir de önce bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım. Şimdi ise dışarıya dönme zamanı. Ben bu yaraların kapanması için helallik isteme, helalleşme yolculuğuna çıkıyorum.

Geçmişte kırdığımız, korkuttuğumuz topluluklarla, bireylerle, farklı hayat tarzlarının temsilcileriyle buluşmalarıma başlayacağım.

Ben ömrümde, bu ülkede nefreti ve sevgiyi bolca gördüm. Ve sevgi hep daha güçlü oldu. Artık sevgiye bu savaşı kazandırma zamanı.

Affetmeyi ve affedilmeyi kucaklayarak, helallik istemeyi ve vermeyi başarmalıyız. Hep birlikte umuda, barışa ve sevince yürümek ancak birbirimizin yaralarını sararak mümkün olacak.

Biraz uzun sürdü konuşmam, biliyorum. Kusuruma bakmayın lütfen. Mevlana’nın bir sözüyle bitireyim bari:

“Dünle birlikte gitti cancağızım ne varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”

ΩΩΩΩΩ

Reklam

54 YORUMLAR

  1. Tüm anketlerde Bay Kemal, Reis beyin 10-15 arası puan önünde. 2023 de Galiba bu lakaplar yer değiştirecek. Cumhuriyetin 100 yılına da bu devleti kuran CHP yakışır.

  2. Tüm dünyada SAĞ: Din, Irk ve Popülarite unsurlarını ön plana alır. Bu sebeple kolay ve basit ideoloji olarak halkın çoğunluğuna hitap eder. SOL ise: Eşitlik, Özgürlük ve Adalet kavramlarını savunur. Bu kavramlar ile ancak kalifiye seçmene hitap eder. Bu nedenlerle tüm dünya ülkelerinde seçmenin üçte ikisi sağ, üçte biri sol tercihlere yönelir. Yani sol fikirlerin seçmen kitlesini artırması ve iktidara gelmesi hep zordur. Halkın kültür seviyesinin yükselmesi işte bu yüzden sağ iktidarlar tarafından engellenir ve onlara bol bol dini ve ırki hamaset pompalanır.

  3. H. Gayret
    17 Kasım 2021 At 10:37

    “Eyüp
    16 Kasım 2021 At 19:53
    Af edersiniz, siz nerede yaşıyorsunuz? 2,5 milyon mühürsüz, geçersiz oyun YSK tarafından tüm yasalara ve kurallara aykırı olduğu halde geçerli olarak ilan edilip “kazanılan” seçimden haberiniz yok galiba. “Trafoya kedi girdi”, vs. türünden çalınan oyları da unutmadık. Ayrıca bu kadar pisliğe bulaşmış bir iktidarın yargılanma korkusundan centilmence iktidarı devir edeceğini iddia etmek tamamen saf dilliliktir.”

    Yorumu Cevapla

    “HAYRETİ MÛCİP
    16 Kasım 2021 At 12:08
    Yahu Eyüp !
    Allah aşkına sayın yazar kimin centilmenliğinden bahsediyor !
    O ne diyor sen ne anlıyorsun , hele bir bir daha oku bakalım !
    Hayret ki ne hayret yahu !”

    “Ahmet
    16 Kasım 2021 At 13:19
    Sn eyüp lafı neresinden anlıyorsunuz.”

    Yorumu Cevapla

    Eyüp bey “siz nerede yaşıyorsunuz?” bilmiyorum ama sayın yazar bırakın ortaya bir iddia atmayı; güneş doğudan doğar dese bile, bundan dolayı kendisini “saf dilliliktir.” diye sarakaya alacak birileri mutlaka çıkıyor işte!!!

  4. EKONOMİNİN İDAM FERMANI
    Yazılan ekonomi kitabının adı.
    Diplomasız biri kitap yazabilir.
    Ancak, kitap okumayan biri asla.
    Yazarsa da tek doğru sayfa numaraları olur.
    Hatta, sayfa numaraları bile, didaktik bir tetkikten geçirilmeli.

    • “100 SORUDA IMF / ÜLKEDEN NASIL KOVULUR?”
      Yazar:……
      Ülke:……
      Yayın yılı:….
      Yayınevi:……
      1.baskı

      • Eski maliye bakanı B.A.sondan bir önceki konuşmasında bir TV konuşmasında K.Dervişin aldığı 30 milyar İMF borcunun hala ödenmediğini, bugüne kadar sadece faizinin ödendiğini söyledi. Halbuki hep İMF ye borcumuzun olmadığı, hatta borç verebileceğimiz algısı pompalanmıştı. Akp yalana doymaz. Üstüne üstlük dışarıya (2018 itibariyle) 450 milyar daha borçlanmışız. 200 Milyar dolarda garantili yap işlet borcu. Satılan Atatürk’ün fabrikaları 80 milyar dolar. İçborça şimdi sıfırlar sığmıyor. Iyıki 6 sıfır silinmiş bu borç rakamları TL karşılığının zitrilyon veya kenrilyon diyecektik. Bitmedi 1970 de G20 de 16 sıradaydık, şimdi 22 olduk. Akp ne yaptık diyorsa hepsi ama hepsi ya borç yada propaganda. Tüm borçları 80 milyona bölersek, adam başı 100 bin liraya yakın borç bırakıyor. Aferin Akp.

  5. insanların helalleşmesi neden bazılarını rahatsız ediyor ki, sizler helal etmezsiniz olur biter açıpta kalbinemi baktınız hiç olmazsa mazisi için bu uğraş , biz ne rabbim beni affetsinler duyduk

  6. AKLI BAŞINDA TURİST
    Uluslararası yatırımın iki temel koşulu olduğu, bunların;
    1- Başta vergi olmak üzere temel kanunların stabil olması,
    2-Hukuk güvenliğinin olduğunu;
    Hukuk güvenliğinin de temel kriterinin “mahkeme kararlarının öngörülebilir olması” olduğunu,
    Dünyada hiçbir ülkede mahkeme kararlarının %100 öngörülemiyeceğini, ancak gelişmiş ülkelerde%90-80 öngörülebildiğini açıklamıştım.
    Ülkemizde ise temel kanunların günübirlik değiştiğini, mahkeme kararlarının da hiçbir şekilde öngörülemediğini, böyle bir ülkeye bırakın milyarlarca doları olan yatırımcıyı, “aklı başında bir turistin bile” gelmeyeceğini dile getirmiştim.
    Şu anda bu gerçeği Silivrinin duvarları da dile getiriyor. Çamlıca kulesi absürtlüğü de izah ediyor.
    Absürt bir senaryo yaz deseler bu kadar yazamam.
    Bir tek, milli görüş gömleğini çıkarmayanlar yazabilir.

  7. Bu helalleşme/özür dileme ülkemiz için hayra vesile olacak ümidindeyim.
    Bugünkü grup konuşması:

    Kılıçdaroğlu: 28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp, helalleşeceğiz
    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp, helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski ile helalleşeceğiz” dedi.
    Kaynak : Anadolu Ajansı
    16 Kasım 2021 16:02

    Şu videoyu izleyince ümidim daha da arttı:

    https://www.ensonhaber.com/amp/gundem/erdogan-dersim-belgelerini-acikliyor-2011-11-23

    Yani şöyle mi olacak:
    CHP ve zihniyetinin iktidarındaki olumsuz uygulamalarla ilgili belgeler arşivlerden çıkacak, devlet adına Sayın Cumhurbaşkanımız, partisi adına da Sayın Kılıçdaroğlu özür dileyip helallesecek.
    Cumhuriyetimizin 100. yılına devlet millet kucaklaşmasıyla gireceğiz inşallah.

  8. Cehape zihniyeti değişsin! de.. ne olsun?
    %60-70 lere varan sağ düşünme kefesinde eksik mi var?
    Boş koltuk mu kalmış o tarafta? Ama solda..
    İstemediğin kadar☺️. Kılıçdaroğlu tutkalı tutuyordur bu tarafı belkide.
    K.Kılıçtaroğlu bir defa yerel seçimlerde kendisi denedi, ikincide yeni zihinleri..
    Bu son şansı olamaz mı, ufukta CB makamı,
    Değmez mi sizce de☺️

  9. “CHP nin işi zor o halde.Ya Gül ü yada Babacan ı aday göstersin ki kazansın”
    demek istemiş sayın yazar.
    Madem bir chp li ile zor o vakit RTE yi aday göstersin. 🙂

    • Siyaset bu, her şey olabilir Serdar. Bir bakmışsın ak partiyle CHP ittifak yapmış günahlar da MHP’ye kalmış. Hazır Bahçeli günahları da sagillenmişken.. olma mı?

      • Kavramları karıştırarak herşeyi sulandırmak olmaz bazı kavramları hatırlatmakta fayda var
        Desteklemek ayrı şeydir ,masaya oturmak ayrı
        Koalisyon kurmak başka şeydir .İlkeleri tamamen sana uymayan partiye geçmek veya oranın adayı olmak başka şey
        Dününün şartlarının değişmesi sonucu yeni bir zemin oluşmadı farklı birşey ,ilkesizlik başka birşey

        O yüzden CHP ile koalisyon yapılabilir ama CHP adayı olunmaz

  10. ÖN YARGILAR YALANCI SARGILAR

    Sayın yazar avrupalılar ile aramızdaki tanılamaları önyargılara bağlıyor. Doğrudur. Fakat buradan chp ye bakışımızın da önyargılardan kaynaklandığını söylemeye çalışıyor ki işte bu doğru değil. Zira avrupa hakkındaki görüşümüz tarihi olaylar çerçevesinde şekillenmiştir. Chp ile ilgili görüşümüzü oluşturan olgular, işler, işlemler ise bu günde devam ettiği gibi her gün yeni yeni olaylarla unutsakta yüzümüze vurulmaktadır. Daha bir kaç gün önce geri kalmış ülkelerdeki teokratik pagan ritüellerine benzeyen; yollarda trafiğin durup arabalarından inen vatandaşın saygı duruşu, yolda yürüyene yapılan saldırılar, böle düşünmeyenlere yapılan çevresel baskı, yeterince riayet etmeyenlere karşı sosyal medyada geliştirilen tahkir edici dil bizim ne ile karşı karşıya olduğumuzu-olacağımızı göstermektedir. Daha dün bu partinin ileri gelen birisi “başörtülü hakimin adeletine güvenmiyorum” demedi mi?. Chp li belediyeler törenlerde başörtülü kadınları zincirlerden kurtarmadı mı? Yarın bu kurtarma ritüelleri iktidara geldiklerinde hakla uygulamayacaklarını nereden biliyorsunuz. Helalleşme metnini uşenmeden yayınlamışsınız, Madem kılışdaroğlu helalleşmek istiyor ibb den atılan 14 bin kişi ile helalleşsin. 14 bin fazla kadro olduğunu iddia edip Yerine aldı partili 45 bin kişi için istanbul halkından özür dilesin. İndirim yapacağım deyip ekmeğe otobüse zam yaptığı için helalleşsin.
    Evet bidenci muhalefet iktidara gelecek fakat şunu bilin ki hiçbir müslümanın lehine bir şey olmayacak aksine 28 şubattaki gibi çok zulümler göreceğiz. Bu teolojik kemalis ritüelleri yerine getirmeyenler cadı avına maruz kalacaklar.

  11. “Tahsin
    16 Kasım 2021 At 10:50
    Kılıçdaroğlu hiçbir zaman partisinde ki seçimden kaçmamıştır.”
    Elhak doğrudur, genellikle de partideki seçimlerin hepsini kazanmıştır kendisi:)
    Cb adayı olmayı bile gözü yemeyen bir genelbaşkan istediği kişiye istediği tv kanalından “meydan okusun” ne yazar ki???

  12. Helalleşme,
    Zamanlama çok kötü.
    Gerçekten kendi tabanını da bu konuda önceden ikna etmek lazım.
    Seçimlerin yaklaştığı bir zamanda değil,çok daha önce yapılmalıydı.
    Yenilmiş; her konuda biri artık, helalleşelim diyorsa inandırıcı olmaz.
    ikbal zamanı,müktedir olunan zamanda bu davranışın kiymeti harbiyesi olur.
    Sazanların oyunu da alırım belki gibi gelir insana seçim öncesi bu davranış.
    İktidarda olan söylerse ve gereğini yaparsa doğrusu budur.
    Asla kalbı kırıkların oyunu alamayacağını anlamış olmalı.
    İktidar ,ne kadar kötü işler yaparsa yapsın,kalbı kırıklar ancak iktidara değil,aynı paralelde
    daha dürüst olacağına inandığı partilere gidecektir.
    TOPLUM DEĞİŞMEDİKÇE,YENİ PARTİ,YENİ İKTİDAR ESKİ İKTİDARİN YANLIŞLARINA SAPLANACAKTIR.
    Yinede çok geç kalınmış ve zamanlaması derin şüpheler doğuran bu güzel çağrı herşeye rağmen kiymet verilmesi gereken iyi bir davranış olmuştur.
    Toplum hangi yönde değişirse,idarecileri o yönde iyi veya kötü olarak çok daha hızlı değişmek zorunda kalır.
    Sağlık ve sonsuz huzur dileklerimle.

  13. Bu günkü yazıdaki açıklamaların tamamı , bu köşenin devamlı okuyucuları ve bir bakıma toplumun da aynası olarak bizi de çok yakından hatta doğrudan ilgilendiriyor !
    Her gün bu köşede yorumlarını dile getiren arkadaşlara bakıyorum da ya ak diyor ya da kara diyorlar , gri diyene hemen hemen rastlamak mümkün değil !
    Birbirimizi dinlemiyoruz, dinlesek de denilenleri kulak arkası ediyoruz , onların doğru ve gerçek olan yanlarını görmüyoruz veya görmek istemiyoruz .
    Böyle olunca da hiç bir konuda ortak bir yol, bir payda bulmak mümkün olmuyor yani toplumsal bir diyalog kültürü , tartışma , konuşma , görüşme anlayışı yok !
    Her gün haberlerde izlediğimiz , birbirinden felaket olayların, cinayetlerin, özellikle kadın cinayetlerinin ve bunlara benzer diğer kötülüklerin temel nedeni bence bu diyalog eksikliğidir!
    Klasik bir söz vardır ; ölümden başka her şeyin bir çaresi vardır yani bu dünyada halledilmeyecek hiç bir sorun yoktur !
    Rahmetli İ.İnönü ile ilgili bir anekdot ile sözlerime son vermek istiyorum .
    Ölmeden önceki yıllarda (1971-1972 ? ) bir gün , televizyondaki bir sohbet programında, sunucu İnönü’ye şunu sorar,
    – Efendim siz Mevhibe Hanımla çok uzun yıllardan beri huzurlu ve mutlu bir hayat yaşıyorsunuz ; bunun sırrı , formülü nedir?
    İ.İnönü şöyle cevap verir,
    – Biz sorunlarımızı , hiç bir zaman bir kavga, bir tartışma konusu yapmayız.
    Ancak halının altına da süpürmeyiz ; o sorunu uygun yer ve zamanda ve sakin bir ortamda
    tekrar gündeme getirir , doğrusunu , yanlışını görüşür , konuşuruz ve bu şekilde bir sonuca bağlarız !
    Herkese selamlar, saygılar

    • Sayın namlu “Her gün bu köşede yorumlarını dile getiren arkadaşlara bakıyorum da ya ak diyor ya da kara diyorlar , gri diyene hemen hemen rastlamak mümkün değil !” demişsiniz ama teessüf ederim;
      kıdemli yorumcularımızdan hasan günay bey benim her görüşümü “gri” diyerek dudak bükmüştür, eskilerden didem hanım da buna şahittir, kendisi her ne kadar benim renkli yorumlarımı övdüyse de hasan bey hala gri görüyor yani…

  14. CHP 1977 seçimlerinde % 41 oy almıştır. CHP’nin sorunu makus talihi değil; tüm Türkiye’nin ortak derdi çapsız siyasetçilerdir. Hele KaKa adeta numunedir; açıkça “benden cacık olmaz” diyemediği için Ekmeleddin zavallısını, İnce hırslısını aday göstermiştir. O kadar çapsızdır ki seçim seçim diye bir yerlerini yırtıp “Bu işleri ben düzeltirim” diyemediği için beceremeyeceği için habire top çevirmekte, sağda solda gevezelik etmektedir. Olan Türkiye’ye olmaktadır. Her konuda (özgürlükler, hukuk, ekonomi) yerlerde sürünmektedir. Bir milletin kalkınması, refahı, mutluluğunun sağlanması için öncelik hep eğitimdir. Doğru eğitim doğru insanların sayısını dolayısı ile iyi vatandaş ve iyi yöneticilerin sayısını artırır. Hemen her şey güllük gülüstanlık olamaz elbette. Ama eğitimi Arap alfabesi, Arap gelenekleri sananların yeryüzündeki durumları insana bir çok şeyi anlatabilir. Cumhuriyetin ilan edildiği dönemde okur yazarlığın % 10 civarında olduğunu görmezden gelip harf devrimi ile geçmişimizden koparıldığımız yalanını on yıllarca sürdürmek yine bu Arap sevdalılarının ürünüdür.

  15. Şu an Mevcut hükümette, Diploma varmı yok mu diye tartışılıyor.

    Diplomayı bir gün Tv Ekranında gösterirsin tartışılması son bulur.

    Burda bazı kimseler halkı yanıltıp AKP’ye oy verilmesi için uğraşıyorlar.

    Efendim neymiş Kılıçdaroğlunun Ekonomi proğramı neymiş?

    Kılıçdaroğlu işin ehlidir. Yüksek tahsil yapmış, Hesap uzmanıdır.

    Kılıçdaroğlu açıkladı: Bu dört madde ekonomiyi şaha kaldıracak.

    https://www.youtube.com/watch?v=RmzUFeAr5Tg

  16. A.Selviden

    DİYALOG

    Şehit aileleri ile Kılıçdaroğlu arasında yaşanan diyaloğa gelince, her cümle ayrıca değerlendirilmeyi hak ediyor.

    SORU

    Tepki: Biz, gazi ve şehit aileleriyiz. Lütfü Türkkan şehit ailesine küfrederken, siz neden tepkinizi koymadınız?

    YANIT

    Kılıçdaroğlu: Tepkimizi koymadığımızı kim söyledi? Tepkimizi koyarız. Hiç kimse şehitlere, gazilere, gazi yakınlarına en ufak bir şey söyleyemez. Tepki konmuştur.

    CHP, LÜTFÜ TÜRKKAN’I DESTEKLEDİ

    CHP, şehit ailesine küfreden Lütfü Türkkan’a tepki göstermedi. Tam aksine Millet İttifakı ortağı İYİ Parti’ye ve Lütfü Türkkan’a destek verdi. Kılıçdaroğlu, Lütfü Türkkan konusunda tek bir cümle etmedi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise Türkkan’a destek verdi.

    Lütfü Türkkan’ın şehit yakınına, ”Senin bacını s…” sözlerine hiç değinmezken, olayı provokasyon olarak nitelendirdi.

    SORU

    Tepki: CHP tarafından 15 Temmuz’da meydana inenler mahkemeye verildi. CHP milletvekillerinin tamamı imza attı. Daha sonra Anayasa Mahkemesi’nden geri döndü. Yarın sizin iktidarınız olursa 15 Temmuz’da bu vatan evlatları hangi pozisyonda olacak? Bizi asacaklar herhalde…

    YANIT

    Kılıçdaroğlu: Bütün gaziler ve bütün şehit aileleri, hiç ondan endişe etmeyin. Bu tür olaylara, provokasyonlara da inanmayın. Bu kardeşiniz, kim şehitse, kim gaziyse onun yanındadır.”
    devami bugunku yazisinda ..

  17. Kılıçdaroğlu’nun her yaptığını doğru bulmasam da ( en altta çelişkilerinden bir örnek vereceğim) CHP içinde olumlu zihniyet değişimleri yaptığını düşünüyor ve kendisinin bu son çıkışını da önemli bulup destekliyorum.
    Ancak denildiği gibi “önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zor”,eski kafa CHP’lilerle yeni kafa AKP’lilerin önyargılarını değiştirmenin ise ondan da zor olduğu kanaatindeyim. Yine de hangi iyiniyet girişiminin hangi kapıları açmaya vesile olacağını da ancak Allah bilir;”tohum saç toprağa;bitmezse toprak utansın”demişler.

    Toplum huzuru helalleşmelerle sağlanacaktır. Ancak ben,gerçek helalleşmelerin ölçülerini kaybetmiş AKP’nin devrilmesiyle birlikte başlayacağı ümidindeyim. Fakat Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı da “yetmez ama evet” kapsamında takdiri hak ediyor.

    Sayın Kılıçdaroğlu’ nun helalleşmeyi gözden kaçırdığı önemli bir çelişkisini de buradan ben hatırlatmış olayım. Malum,kendisinin sonradan “20 Temmuz darbesi” dediği olayı Yenikapı’ya giderek desteklemesi,ardından partisinin Meclis’in 15 Temmuz’u araştırma komisyonu raporuna onlarca sayfa muhalefet yazıp,ülkedeki işleyen yargı sistemini eleştirmek amacıyla Adalet Yürüyüşü bile yapmaları ve sonrasında da yargı uygulamalarından sürekli şikayet etmelerine rağmen,o düzenin işletici mekanizması olan HSK’ya üye verip,aynı düzenin aynı şekliyle devamını sağlamalarındaki çelişkiyi şu anda nasıl izah ediyorlar acaba,ben merak ediyorum? Ben ilerde bu konuda da helalleşme istemek zorunda kalacağını şimdiden kendisine hatırlatmakta fayda görüyorum.

    Helalleşmek iyidir. Zira sırtında dünyanın vebalini taşıyarak Hak’kın huzuruna çıkmayı akılsızlardan başka kim göze alabilir.

  18. İktidarlar iktidarda kalabilmek için halkı düşmanlaştırırlar

    solcu sağcıdan islamcı kemalistten

    milliyetçi kürtçüden

    okumuş okumamıştan

    herkes birbirinden nefret eder hale getirilir.

    • Valla üstadım özellikle bu tiyatro ve oyunculuk hakkında fazla bir şey bilmem ama en alttaki yorumculardan sebil bey “Bu büyük uzlaşma ve helalleşme yolunda…” pek sizin gibi düşünmüyor sanki…

  19. Halkın duyguları inançları ile oynayarak yönetme biçimi orta doğu ülkelerinde pek yaygındır.
    İki askerimizin işid tarafından yakılmasını görmezden gelen
    34 askerimizi öldüren Rusyanın ayağına giden ağzını bile açmayan iktidar
    Şimdi şehit sever oldu. Şehit yakınına küfür etmişler. Dertleri bu.
    Şehit sevdiğinden değil tabi acaba buradan oy çıkarırmıyım derdindeler

  20. Siyasette özeleştiri bir erdemdir.
    Helâlleşme isteği ise, bir barış çağrısı, huzurlu bir geleceği, sahici bir demokrasiyi inşâ etme çabasıdır…
    Hem iktidarın hem de klasik partililerin en çok istediği şey, CHP’nin eski imajını devam ettirmesidir.
    Tarihi bir çıkış yaparak, değişim adına bu kadar riske giren Kılıçdaroğlu’nu tebrik ve teşvik etmek aklıselim gereğidir!

  21. Şahsen 94 belediye seçimleri dahil 25 yıldır Ak Parti zihniyetine OY vermiş bir kişi olarak samimi kanaatim : Kılıçdaroğlu’nun diğer siyasilere göre daha dürüst ve samimi olduğu yönündedir. Beni İlgilendiren insanı da İNSAN yerine koymam..
    Bu bağlamda, helalleşme adımını canı gönülden desteklediğimi de ifade etmek isterim.

    • 97 yildir chp ye oy veren biri olarak size ben de inaniyorum, inanin evdeki kedi dahil tum ev ahalisi de inaniyor onlar da chp ye araliksiz oy veriyor 99 yildir

    • Ben esnafım önceden AKP’yi tutanlar. Şimdi ise ben fox, halk tv ve tele1 izliyorum diyorlar.
      Dinimizden bazı kimselerin soğumasını sağladığı için AKP’den uzak duruyoruz. bir daha AKP’ye oy yok diyorlar.

  22. İlginçtir ki ülkemizde birileri hellaleşmeden ve barıştan çok fazla rahatsız oluyor.

    Varlık nedenimizi kavga ve ayrışmada değil,barış adalet ve huzurda aramalıyız.

  23. “Geçmişte kırdığımız, korkuttuğumuz topluluklarla, bireylerle, farklı hayat tarzlarının temsilcileriyle buluşmalarıma başlayacağım.”

    Güzel konuşma olmuş. İcraat için şu örnekten faydalanılabilir.
    https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ozur-dileyen-ilk-turk-lider-19322237
    Kasım 25, 2011 00:56
    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1936-1939 yılları arasında Dersim’de yaşananlara ilişkin özrü dünya medyasında geniş yer buldu.
    Yani CHP veya zihniyetinin iktidarında din karşıtı yapılan uygulamalar için özür dilenebilir. Haksızlığa uğrayanlar için iadei itibar teklifi verilebilir.
    Neden olmasın ki millet te meclistekiler de CHP yi alkışlar.

  24. Madem ki dersimli kemalin bir ‘helalleşme çağrısı’ varmış, buyursun ilkadımı atsın:
    Milletin özmalı işbankası hisselerini varlık fonuna devretsin, o olmaz derseniz kızılay veya mehmetçik vakfına bağışlasınlar!
    Biz de helal olsun deyip, oy verelim:)
    Efendim?

    • Ya art niyetlisiniz, ya bilinçli olarak yanıltıyorsunuz veyahut da erfrn bir kişisiniz. Çünkü aklı mantığı olan birisi bilir ki CHP’nin İş Bankası hisseleri gösgermeliktir. CHP kasasına da para girmemektedir. Velev ki girdi niye devretsin efendim. Şeker fabrikalarını sümerbankı telekomu ve dahi ddvletin bilimum malını çok güzel arpalıpa çevirdiniz buyrun İşbNkasını da yiyin sevgili AKP ve yandaşları mı desin. Mesele helaleşmeyse Erdoğanın ahiretteki sorgusu hayli çegin geçicek asıl bunu düşünün. Nice yetim hakkı 5 li müteahhitlere yedirildi. Nice gencin memur olma hakkı gençlik kollarındaki yalakalara yedirildi. Ergenokuncular var sırf para yatırdı diye işinden alından olanı var. Hepimiz görmezden geliuoruz unuttuk da BOP eşbaşkanlığında nice müslümanın hakkı var öldürülen sürülen yerinden yurdundan edilen. Bırak iş bankasını itikat iman sahibiyse önce AKP bi helalleşsin de bakalım.

      • Korkut bey, sümerbank dediğiniz arpalık hangi tarihte satılmış ya da tasfiye edilmiştir bir bilginiz var mı???
        Yani bu hükümetten önceki bir mevzuya benziyor o…

    • Varlık fonu değil Borç fonu o. Milletin varlıklarını iç edip milyarlarca dolar borçlandırdılar yolsuzlar. CHP de yolsuzların borçlarını kapatmak zorunda değil. Londra mahkemelerine kadar yolunuz var …

  25. Yıllarca yabancı dilin yurdum insanına yaklaşmaması, ona zarar vermemesi ? için! Ellerinden geleni yaptı o birieri!
    Yine güneyimizdeki bilimum devletler, insanlar aşağılanıp, hor görülmeye çalışıldı.
    Cahil cükela hatta satılık yaftası yapıştırılmaya çalışıldı.
    Hepsi sanki bir millet! miş gibi lanse edildi, belkide adam sınıfından bile değillerdi de, birilerinin yanlış politikaları sayesinde güçlü birer düşman haline bile geldiler?
    Gidip özellikle bizimle kavgalı olanlarla anlaşmak için sıraya girmişler sanki görüntü var.
    Oysaki Arap Kürt yahudi Filistin li Hristiyan ların binbir çeşidi Ermeni ve onlarca çeşit millet var orada.
    Ama bize göre, “tu kaka” idi hepsi?
    Ama binlerce km uzak devletlerin CAN DOSTLARI HATTA KANKALARI BELKİ YAKINDA ATALARI BİLE LAVRENSTAN DOLAYI İSKENDERDEN DOLAYI AYNI MİLLETTEN OLDUKLARI BİLE….
    Fakat başları ilk sıkıştıklarında girdikleri ilk yer:
    BİZ!
    Küçük bir sitede dahi yabancı komşuların hepsini Arap! zanneden bir insan topluluğu var!
    Oysaki yarısı Türki cumhuriyetlerin (yani Türkler ☺️) vatandaşı!!! 250000 cik getirmişler, hoş gelmişler?
    Lakin o birilerinden değiller?!!!
    Irak Türkmen leri İran’da Kıbrıs’ta ki Trakya da ki Asya’da kiler, hatta Ermeniler Rumlar bile..
    BİZ DAHA KENDİMİZİ TANIMIYORUZ gibi sanki!..
    Bizim sanatçılardan işadamlarından bazıları ABD’den binlerce dolara ev alırlardı bir zamanlar!
    Amerikanlarda onlar için aynı mı düşünürdü acaba?
    Hatta gayrimenkul krizi çıktı bir ara (kim bilir kaç kişi zarar etti orada).
    İnşallah bizde de öyle şeyler olmaz. Kanuni düzenlemeler düzgün yapılır da..

    • Yanlış bilinen ama..
      “Yine güneyimizdeki bilimum devletler, insanlar aşağılanıp, hor görülmeye çalışıldı.”
      Güneyimizdeki küçük ve sevimli yumurcak bizde herkes tarafından çok sevilir, öyle değil mi?
      En azından otoritesine saygı duyulur,
      gelişi güzel sallamasak iyi olur şekerim…

  26. Güzel yazmışsınız kelimeler çok güzel .Ya samimiyet ?.
    Kendi partisindeki tüm muhalifleri partiden kovan ihraç eden ,rakip olacaklara türlü celmeler takan birinin samimiyetine neden guvenelim.
    Önce partisinde demokrasiyi isletsin sonra memleketi kurtarsın.
    Ayrıca cesur olsun .Ana muhalefet liderisin ve başkan olacağım diyemiyor bu cesaret yoksa yarın sorunlarla nasıl başa çıkacak.
    İlave kaset ile gelen bir parti başkanı hiçbir zaman başarılı olamaz.

    • Ahmet bey, bugün de sayın yazarı samimiyet testine mi tutuyorsunuz?
      Kendisinin görüşlerini doğru bulmayabilirsiniz, bence de yanılgılara düşüyor;
      ama densizliğin kabalığın lüzumu yok!
      Sayın yazar, iki ucu pis değnek misali bir konuyu alıp gayet de güzel, eline yüzüne bulaştırmadan izah etmiş ve önümüze koymuş, yersen diye…
      Ama samimiyetini sorgulamaya kalkmak da ne oluyor?
      Daha önce de baranla birlikte sayın yazara karşı olur olmaz münasebetsiz ithamlarda bulunmuştunuz ve bunun ayıp olduğunu belirtmiştim, hala aynı yanlışta ısrar ediyorsunuz!
      Niyet okumak ayıptır…

      • Yahu H.Gayret !
        Allah aşkına Ahmet arkadaşımız kimin samimiyetinden bahsediyor !
        O ne diyor sen ne anlıyorsun , hele bir bir daha oku bakalım !
        Hayret ki ne hayret yahu !

      • Sn gayret lafı neresinden anlıyorsunuz.
        Kimseye hakaretim olmadı olamaz siz aynaya bı bakin

    • Kılıçdaroğlu hiçbir zaman partisinde ki seçimden kaçmamıştır.

      Bazıları gibi sahte diploması yok. Kendisi Maliye uzmanıdır işin ehlidir.

      Klıçdaroğlu Erdoğana hodri meydan diyor.

      Benim SSK batırdığımı söylüyon gel tv’de tartışalım istersen senin cevaplar promterde yazılı olsun oradan oku diyor.
      Malasef Erdoğan cesaret gösteremiyor.

      • Varlık vergisi adı altında azınlık vakıflarına çöken chp nin gasbettiği malları akparti iktidarı asıl sahiplerine iade etmişti;
        chp azınlıklarımızla da bir helalleşip özür diler mi acaba?
        Ayrıca iktidarı da bir tebrik etmek lazım.

  27. Körü körüne parti tutmamak en iyisi. Partiler de insanlar da değişiyor. Zaman değişiyor. Mevcut duruma bakıp ülkeye faydası olabilecek bir kadroyu iş başına getirmek gerekiyor.

    Ancak herşey sistemde bitiyor. Bugünkü denetimsiz, kayıtsız, hesap vermeyen, keyfi sistemin başına kimi getirseniz aynı yolsuzluğa gider. Sistemi yolsuzluğa sebep vermeyecek şekilde, iktidarı sıkı denetim altında tutacak bir hale getirmek gerekiyor.

    Malum, Davutoğlu kısa ömürlü başbakanlığında siyasi etik yasasını getirmeye kalkmıştı da, “il başkanı olacak adam bulamayız” diye itiraz etmişti partinin ileri geleni ve sonra da kellesini almıştı Davutoğlu’nun. Olmaz olsun sizin yolsuz il başkanınız bilmem neniz. Bu işi cebinizi doldurmak için yapıyorsanız (ne cep doldurması, adamlar uzak adaları hazine adasına çevirmişler), olmasınlar, yapmasınlar, defolup gitsinler memleketten.

    Bu yolsuzları ve soysuzları beslemek zorunda değiliz. Sisitemi düzgün bir hale getirip, kim gelirse gelsin tıkır tıkır işleyecek bir şekle getirmek gerekiyor. Ve bunu bir kere yaptık. Derviş’i Amerika’dan transfer ettik. Adam bağımsız merkez bankasından, bağımsız ekonomik kurullara kadar tıkır tıkır işleyen bir ekonomik sistem kurguladı ve Türkiye on yıl gayet düzgün bir şekilde istikrarlı bir şekilde büyüdü. Şimdi başta olan kişi o zaman da baştaydı ve uzun süre merkez’e müdahele edemiyorum diye hoplayıp duruyordu. Şimdi merkezi eleğe çevirdi, sonucu görüyoruz. Ne paranın kıymeti kaldı ne ülkenin.

    Gayet açık ve seçik değil mi? Ne yapılması gerekli belli değil mi? Derviş gibi pekçok bu işi bilen uzman var içerde ve dışarda. Bunlar getirilip işler bir sistem kurgulanacak ve bundan taviz verilmeyecek. Anayasaya çakılacak bu kurallar ve değiştirilmesi de çok zor olacak. Bu kadar basit.

    Biraz cesaret. Bu yolsuzları postalayalım evet, ama sistemi de baştan sona elden geçirelim. Yerli ve milli olmasın lütfen. Modern, çağdaş, denenmiş ve işler bir sistem olsun. Zor değil, dünyayı yeniden keşfetmek de gerekmiyor.

    • Ender bey “Derviş’i Amerika’dan transfer ettik. Adam bağımsız merkez bankasından, bağımsız ekonomik kurullara kadar tıkır tıkır işleyen bir ekonomik sistem kurguladı…” buyurmuşsunuz da, elhak öyledir!
      Bu bahsettiğiniz “tıkır tıkır işleyen ekonomik sistem” imf den de bağımsız mıydı yoksa tam olarak neyden bağımsızdı biraz açar mısınız???

      • iMF’den bağımsız değildi elbette. IMF Türkiye’yi monitör ediyordu. Bunda da gocunacak bir şey yok. Türkiye IMF’nin kurucu ortağı, hala da üye. Türkiye IMF’den bağımsız olmak isterse çıkar üyelikten. Zorla değil. Milleti IMF’i postaladık diye kandırabilir iktidar ama kazın ayağı öyle değil. IMF zora düşeni kurtaracak bir sigorta ortaklığı. İstemiyorsanız şimdi yaptığınız gibi tefeci faizi ile borçlanırsınız, millet de bunu cezasını çeker ve çekiyor. Ne IMF’den ne ekonomiden ne faizden anlayan geri bir iktidarın ülkeyi getirdiği hale bakın anlarsınız durumu. Anlaşıldı mı?

        • Endercim “IMF zora düşeni kurtaracak bir sigorta ortaklığı.” demişsin de, elhak öyledir!
          Bugüne kadar, zora düşmüş ve imf reçeteleriyle kurtarılmış birkaç ülke adı sayabilir misiniz?

          • Verdim ya. 2001 krizinden nasıl çıktık sanıyorsun. IMF reçetesi Derviş planı olmasaydı bu Talibancıların düze çıkarabileceklerini mi zannediyordun. Nitekim o plandan saptıkça çamura batırdılar ülkeyi. Ama onlara hava hoş. Hazine adalarına götürmüşler malı mülkü yolsuzlar. Daha ne görmek istiyorsunuz anlamadım.

  28. Ülkedeki her kesimden insanın zihniyetini revizyondan geçirmesi gerek. KK’nın bu konuşması güzel, “benim halkım” ibaresi dışında. Günümüz dünyasında bu tabirin yeri yok. Benim halkım, benim tebaam, kullarım, benim memurum. Bana göre hepsi aynı köhne ve hastalıklı zihniyetin dile yansıması. Bu konuşmayı Kemal beyin samimi olarak yaptığına da inanmıyorum bu yüzden. Sanırım anket şirketleri “CHP’ye neden oy vermiyorsunuz” diye sormuş vatandaşa, onlar da yaralardan bahsetmiş. Onun sonucunda bu konuşma dizayn edilmiş olabilir. Doğrudur farklı kesimlerin derin yaraları var. Her iktidar değişikliğinde yaralı bir kesim ortaya çıkarmada üstümüze yok doğrusu. Sorun şu ki; helalleşme ile giderilemeyecek kadar derin bu yaralar. Daha samimi ve somut adımlar gerek o yaraların kapanması için. O yara başörtüsü ise CHP bunun adımını atmalı bir daha yaşanmaması adına. Kürt sorunu ise o yara HDP’yi sofraya oturtmalı CHP. Mülteci sorunu, Suriyeli ve Arap nefreti ise o yara bütün kurumları ile samimiyetini göstermeli CHP. Bugün iktidar partisine oy vermek istemeyen imam hatipliler var, dindarlar var. Ancak biz gelince görürsünüz diye parmak sallayanları görünce oy vermeye devam ediyor bu insanlar. Bu ülkede insanlar oyu KORKU’dan veriyor. Ne özgür düşünce, ne zenginlik, ne de uygar ve müreffeh bir hayat için. Kemal beyin bu korku psikosunu yıkabilecegini şahsen düşünmüyorum. Samimi olduğuna da inanmıyorum, umarım yanılıyorumdur. Başarmasını canı gönülden isterim.

    • Horasanlı arkadaş “Bu ülkede insanlar oyu KORKU’dan veriyor. Ne özgür düşünce, ne zenginlik, ne de uygar ve müreffeh bir hayat için.” demişsiniz de; biraz açar mısınız?
      Yani benim gözlemleyebildiğim kadarıyla;
      milletimizi korkutarak istemediği bir partiye oy verdirmek pek mümkün değildir.
      Aksine, siyasi tercihlerini; tam da yukarda sıraladığınız hususları(özgür düşünce, zenginlik, uygar ve müreffeh bir hayat) gözeterek belirliyor gibi…
      Yoksa ben mi yanılıyorum?

  29. Bu büyük uzlaşma ve helalleşme yolunda Dersimli Kemal ile meşum madımak hadisesinin kara propaganda ile ilişkilendirilmeye çalışıldığı Maraşlı Temel’in birlikte hareket etmesinin, Ayasofya’nın baniliği ile Cengiz’in hamiliğini aynı anda yapabilme esnekliğine sahip bu müptezel siyasal islam istismarcılarının bitişini hızlandıracaktır kanaatindeyim.

Yoruma kapalı.