“İstifa, istifa” sesleri yükseliyor, ama o sesleri duyan da, kendiliğinden görev bırakan da yok bizde… 

31
Reklam

Deprem yeri sarsıyor, sarsıntılar direnci düşük binaları yıkıyor, yıkılan binalarda bulunan insanların bir bölümü -bazen hepsi- enkaz altında kalarak hayatlarını kaybediyor.

Bu bildik bir durum.

Üzerinde hayat sürdüğümüz coğrafyanın insanları binlerce yıldır bu rutini yaşıyor.

İnsanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği aklı; akıllı insan depreme maruz kalması kaçınılmaz olan coğrafyalarda, onun meydana gelmesini önleyemediğine göre, kendini koruma altına alacak tedbirler bulmak zorunda.

Deprem olduğu ve yer sarsıldığında içinde yaşadığı binaları yıkılmayacak özellikte yapacak, yine de yıkılırsa içerisinden sağ olarak çıkmasını sağlayacak tedbirleri alacak; aklının ona bunu söylemesi ve yaptırması gerekiyor.

Son deprem ardından ortaya çıkan, yüzbinlerce binanın yıkıldığı, onbinlerce hayatını kaybedildiği tablo, bizim bu konuda ciddi bir zaafımız olduğunu gösterdi.

Aklımızı başımıza toplamamız gerektiğini artık anlamamız şart.

Mevcut durumun sorumlusu kim veya kimler?

Reklam

TV ekranlarına yansıdığına göre, en çok cana mal olmuş siteler ve büyük binaların müteahhitleri sorumlu tutularak gözaltına alınıyor. Çoğu kaçmaya çalışırken yakalanıyor.

İlk elde böyle bir yola başvurulması normal. Depreme dayanıklı yapılması gereken binaların inşasında çeşitli sebeplerle ihmali görülen kişilere elbette hesap sorulması beklenir.

Yıkılanlar yanında sapasağlam kalmış binalar da bulunduğuna göre, üç-beş kuruş daha fazla kazanma iştahıyla malzemeden çalmaya tevessül etmiş insanlar bunlar…

Herhalde inşa ettikleri binaları yerle bir edecek çapta bir depremin kendileri henüz hayattayken meydana gelmeyeceğini düşünmüş olmalılar.

Kötü talih.

Eserleri olan binanın altında kalarak ölen, kendileri olmasa bile aile fertlerini depremde kaybeden müteahhitler de var.

 Peki de sorumlu yalnızca müteahhitler mi?

Arsaların binaya dönüşmesi süreci içerisinde yer alan, değişik düzeyde sorumlu tutulabilecek değişik görevliler de olması gerekir.

Reklam

Şimdilik onlara dokunulmuyor olsa da, inşaatın teknik sorumlularından denetiminde yer alanlara ve onları görevlendirenlere kadar pek çok yetkiliye de hesap sormada sıra gelecektir.

Gelmelidir de.

O kadar mı? 

Tablonun vahameti bu soruyu sorduruyor ve doğal olarak akla siyasi sorumlular da geliyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, depreme maruz kalmış illerden birini gezerken, bir vatandaş, isim de vererek, partisinden birinin sorumluluğunu hatırlattı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun uğradığı, belediye başkanının CHP’li olduğu bir ilde de, tablonun siyasi sorumlusu olarak görülen başkanın istifası talep edildi.

Medyada, deprem sonrasında sergilenen aksamalar ve eksiklikler yüzünden sorumlu tutulan bakanların istifasını gündeme taşıyanlar da oluyor.

Düzgün işleyen, denge ve denetleme mekanizmalarının sağlıklı çalıştığı demokratik bir toplumda, her yanlışlığın bir -hatta birden fazla- sorumlusu bulunur. 

Yetki sorumluluk da getirir çünkü.

İstifa o yolda atılması beklenen ilk adımdır.

Daha sonra sorumluya yargı da hesap sorabilir.

Bizde siyasetten kendiliğinden ayrılma örnekleri pek görülmüyor.

Hatırlayabildiğim nadir örneklerden biri 1950 öncesine ait.

Şükrü Saraçoğlu hükümetinde, 1943-1946 yılları arasında, gümrük ve tekel bakanlığı yapan Suat Hayri Ürgüplü, hakkında kahve ithalatı sırasında yolsuzluk yaptığı dedikoduları çıkınca istifa yoluna başvurmuştu.

İstifa gerekçesi dilekçesine şu şekilde yansımıştı:

“Adımın da karıştığı kahve yolsuzluğuyla ilgili, bakanlığımda bir komisyon kurulmuştur. Bu teftiş heyetinin selametle çalışabilmesi için, benim, bu bakanlık koltuğundan ayrılmam gerekir; aksi halde, komisyonu etkilerim, sağlıklı bir karar oluşmaz. O nedenle, siyasi ahlak gereği, bakanlıktan istifa ediyorum.”

Mutlaka başkaları da vardır ama kendimi ne kadar zorlasam, Osmanlı döneminde şeyhülislamlık makamında bulunmuş Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi’nin oğlu olan Suat Hayri Bey’in bu davranışına benzer başka bir örnek hatırlamıyorum.

İstifalar, görevi bırakmalar, affını istemeler oluyor da, bunlar pek kendiliğinden olmadığı gibi hesap vermelere de pek rastlanmıyor.

Yüce Divan’da yargılandı Suat Hayri Ürgüplü ve dedikoduların gerçek olmadığı anlaşılarak beraat etti.

[Ürgüplü 12 Mart (1971) askeri müdahalesi sonrası hükümeti kurmakla görevlendirildi, ancak kendisini görevlendiren dönemin cumhurbaşkanı onun seçtiği bakanların bazılarını beğenmediği için kurduğu hükümeti onaylamadı.]

Başka demokratik ülkelerde ise durum farklı.

En son örnek Yeni Zelanda’dan. Tavırları yalnız ülkesinde değil bütün dünyada hayranlık uyandırmış genç kadın başbakan Jacinda Ardern, geçtiğimiz günlerde, “Benden bu kadar” diyerek görevini bırakıverdi. 

İngiltere’de Margaret Thatcher’in, Almanya’da Angela Merkel’in en parlak dönemlerinde istifayla görevlerini bıraktıklarını biliyoruz.

Kadınlar farklı.

Hakkını yemeyeyim, Japonya’da 2020 Eylül ayında Liberal Demokrat Parti’ye lider ve başbakan olmuş Suga Yoshihide de, bir yıl sonra -Ekim 2021’de- sürpriz bir biçimde istifayla görevini bırakmıştı.

Bizdeki anlayışı, lideri önünde istifası istenen belediye başkanının “Öteki on ilin başkanı istifa etsin ben de ederim” sözü özetliyor.

Durumumuzun özeti şu: Bizde bileti ancak sandıkta millet kesebiliyor; o zamana kadar politikacılar yerlerini terk etmeye yanaşmıyorlar.

ΩΩΩΩ

Reklam

31 YORUMLAR

  1. Akparti kendi içinde eleştiri yapamıyor. Halkın sorunlarına duyarsız. Maaşlara zam yapmakla tüm sorunları çözeceklerini sanıyorlar. Halbuki vatandaşın sosyal sorunları da var. Misal bir hastaya her ilacı veriyorsunuz ama geçici bir rahatlama oluyor ama hasta yatağından rahatsız. Yatağını değiştirmek istiyor ama doktor ve hemşireler bunu görmezden geliyor. Akparti deki durum bu. Kamu çalışanlarına yüzde 100 zam yapsalarda onların sosyal sorunlarını görmezden geliyorlar. Memur tayin olmak istiyor ama yapmıyorlar. Bakın tüm bakanlıklar tek partide olduğu halde yapmıyorlar. Daha az maaş alacağı bir yere tayin olmak istiyor yapmıyorlar. Bakın işte bunlar ne kadarda masrafsız çözülecek sorunlar. Şimdiki bakanlar eskisi gibi seçilmiş de değil atanmış memur. Böyle olunca sorunlar çözülür mü?

  2. “Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. ”
    Nurettin Topçu’nun Yarinki Türkiye kitabinin kapağında yer alan bu cümleleri bugünkü iktidarın paydaşları da bir zamanlar dillerine pelesenk etmiştir.
    Siyasetin gerekleri onları “yaşatma aşkı”ndan “Viva La Muerte!” denklemine sürüklemiş görünüyor.
    İnsan yetiştirme işinin bırakmış; “Okuma oranı arttıkça kendini hafakanlar basan” nevzuhur profesörler dönemine girdik..

  3. NR 26 Şubat 2023 At 04:25 yoruma cevap:
    Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nden lisans diplomasını zamanın dekanı ve rektörü tarafından imzalı 01.11.1991 tarihinde almış. Yani henüz belediye başkanı olmadan 3 yıl önce.

    Marmara Üniversitesi her tartışmada tarih tarih açıklama yapıyor. Okul arkadaşları konuşuyor. Hatta Erdoğan’ın derslerine giren hocalarından CHP’li Aydın Ayaydın bile iddialara “safsata” diyor. Ama yok! İkna olmamaları bir yana, 20 yıldır ülkeyi yöneten, girdiği her seçimden zaferle çıkan bir lideri dönüp dolaşıp diploma yalanı üzerinden yenmeye çalışıyorlar. Seçimlere 3 ay kala “biz yine bayrağı çektik” diyemiyorlar da “diploma nerede” tezviratına sarılıyorlar.

    Bu sakızı son yıllarda da FETÖ çiğneyip duruyor. Yeniden gündeme getiriyor. Oysa TSK’yı tamamen ele geçirdikleri, kamudaki her dairede güçlü oldukları 2014 yılında da bu yalana sarılmışlardı. FETÖ’cüler o zamanlar tüm evraklara, bilgilere erişebiliyorlardı. Kozmik Oda’ya bile girdiler. Üniversite arşivine mi giremeyeceklerdi? Yalanı söylemekten, ısrarlamaktan hatta tweetleri ikiye katlamaktan daha kolaydı FETÖ’cüler için.

  4. Durumumuzun özeti şu: Bizde bileti ancak sandıkta millet kesebiliyor; o zamana kadar politikacılar yerlerini terk etmeye yanaşmıyorlar.
    Evet..mesela bizim muhalif yazarlar bile ittifak ortakları birbirlerine mesela chp li meral aksenere insan icine sokaga çıkamayacak belgelerin var diye tehdit ediyor…nasıl politikacılar yerini terk etmiyorsa …yazarlarda kulakları üstüne yatıp duymamazlıktan görmemezlikten gelebiliyolar.
    Mesela siz bu konuyu niye gündem yapmiyorsunuz..muhefete zarar verir diye demi..siyasetcide partime zarar verir diye istifa etmiyor..sizde muhalefete zarar verir diye gündem yapmiyorsunuz..
    Evet dediginiz gibi bu zihniyete millet sandıkta biletini kesecek.politikacısınada muhalifinede yazarınada..
    Çunki dürüst demediginiz iktidardan daha dürüst olmak zorundasınız ki güvenilir olasınız ve tercih edilesiniz..
    Yoksa kovitin ve ekonomik krizin vurduğu enflasyonun yüzde 200 oldugu bir ülkede ve deprem olan ülkede iktidar partisi hala 1.olur mu?
    bay bay kemalin dedigi gibi …akılla mantıkla bilimle…şu ortamda iktidar hala nasıl 1.😊

    • İddia ettiğiniz Troller ve trol basının attığı bu iftirayi. Neden belgeleri ile burada yayınlamaya gerek görmiyorsunuz. Çükü iftira ve yalan.
      Sözde inançlı kesim. 43, miliyonun katillerini korumak için her türlü ifyırayı atiyorsunuz. Siz onu bunu boş verin taptiğınızın diplomasını gösterin. 1982
      de açılan bir ünüversiteden nasıl olurda 1982 mezun oluyor?

      *******
      “Evet..mesela bizim muhalif yazarlar bile ittifak ortakları birbirlerine mesela chp li meral aksenere insan icine sokaga çıkamayacak belgelerin var diye tehdit ediyor…
      nasıl politikacılar yerini terk etmiyorsa …yazarlarda kulakları üstüne yatıp duymamazlıktan görmemezlikten gelebiliyolar.
      Mesela siz bu konuyu niye gündem yapmiyorsunuz..muhefete zarar verir diye demi..siyasetcide partime”
      *******
      Bu İFTİRANIZIN KAYNAĞINI GÖSTERIN.

      • Fatih Erbakan’ın oyunun, Altılı Masa’nın 4 elemanının oyunun toplamından daha fazla olduğu söyleniyor. Yani AK Parti’den kaçan oyları toplamakla görevlendirilen Davutoğlu, Babacan ve Karamollaoğlu, kendilerine verilen görevi yerine getirememiş durumdalar. AK Parti’den oy kaçmadığı gibi giden bir oy varsa bile bunlara gitmiyor
        Yaptıkları deprem provokasyonları hepsinin eline yüzüne bulaştı. Yani seçimin adayları da asıl konusu da şekillendi. Sizce Türkiye’yi kim yeniden inşa edecek? Birbirlerinin kuyusunu kazmaya çalışan, yapılan her kalkınma hamlesine karşı çıkan “istemezük”çü muhalefet mi yoksa “Türkiye Yüzyılı” vizyonuyla ülkemizi dünyanın en güçlü ilk 10 ülkesi arasına sokmayı hedefleyen AK Parti ve Cumhur İttifakı mı?..

      • Bak Mustafa belki sen bilmezsin, Meral Akşener hakkında çok eski bir bakan dosya hazırlayamaz şahıslar hakkında dosyalar hazırlayan kurumun adı MİT. MİT de varsa öyle bir dosya sarayın emir ve talimatı olmadan bir siyasi parti genel başkanı hakkında bir dosya hazırlayamaz. Kaldıki MİT’de bütün siyasi parti genel başkanları hakkında ve partilerin MV dahil tüm yönetim kademelerindeki kişiler hakkında dosyalar hazırladığı yıllardır bilinen konuşulan bir şey zaten.

        Meral Akşener’in dosyasında da bir suç unsuru varsa zaten mahkemeler yargılamak için varlar, mahkemenin işine alakasız insanları karıştırmaya çalışarak ne yaptığını sanıyorsun.

        Meral akşenerin dosyası senin eline kadar düştüyse durma koş mahkemeye git. Yazarları gazetecileri bilmedikleri, dosyanın içinde ne olduğu hakkında bir bilgisi olmayan insanları bilmedikleri şeyi konuşmaya yazmaya zorlama.

        Eğer Meral Akşener hakkında MİT bir dosya hazırlamış bunu da senin gibi ulakların eline tutuşturup al bunu yazarlara gazetecilere ver de yazsınlar dedilerse şayet ki demiş olmaları kuvvetle muhtemel, aklı başında hiç bir yazar bir ulağın getirdiği bir şeye alet olmaz.

    • gözünüzü seveyim buralarda böyle şeyler çıkartmayın ortaya;
      hasarlı kolonlara!!!!! bunu sıvamaya sarmaya çalışırlar sonra.
      Bu teknik zayıf! olduğunu düşündüğün kolonlara güzel olur!

  5. İstifa etmez efendim, niye etsin, hangi sebeple istifa etmeleri bekleniyor benim anlayamadığım konulardan biri de bu istifa meselesi.

    Kim olursa olsun insanlar bilmedikleri şeyi yapmazlar. istifanın ne olduğunu bilmiyorsa adam bilmediği şeyi niye yapsın, siyasetçi politikacı istifa etsin de aç mı kalsın!

    Siyaseti bıraktığında aç karnını doyurabilecek bir işi bir mesleği olmadığı için açlıktan ölecek insanlardan istifa bekliyorlar. Hayret bir şey!

  6. TAM MANASIYLA İSTATİSTİK
    Stalin’e ait olduğu söylenen bir söz var:
    “–Bir(1) kişinin ölümü trajiktir;
    –10 kişinin ölümü dramatiktir;
    – Milyonların ölümü ise istatistiktir.”
    Ülkemizi yönetenlerin de bakış açısı maalesef aynen böyle.

  7. İSTİFAYA ZORLAMAK
    Anayasasında “Hukuk Devleti” yazan hiçbir ülkede bu koşullarda seçim için bu kadar beklenemezdi.
    Bırakın iktidarı erken seçime zorlayacak hamle yapmayı, neredeyse iktidara “seçimi zamanında yaparmısın ” diye yalvaracaklar.
    Böyle muhalefetin, böyle seçmenin olduğu ülkede ben de olsam istifa etmem.
    Bir eski meclis başkanı, bir sözcü Anayasayı cebren ilgadan bahsediyor sadece cılız birer itiraz.
    Hemen Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusu niye yok?
    Cumhurbaşkanının “cezai sorumlulu” çok sınırlı ve prosedüre tabi.Bana göre cezai sorumluluk fiilen mümkün değil.Ancak hukukî sorumluğu, yani “tazminat sorumluluğu” tam.Yani herhangi bir sınır da prosedür de yok.
    Yani illet-zillet, sürtük vs. tabirleri nedeniyle bu ifadelerin muhatabı olan tüm muhalefet partilerinin üyeleri, hatta parti üyesi olmasa bile tüm vatandaşlar manevi tazminat davası açabilirdi. Bir tane avukatınız da mı yok?
    Neden bir tane dava açmadılar?
    Neden bir tane örnek dava dilekçesi yayınlamadılar.
    Örnek dava dilekçesi de bir, bilemedin iki sayfayı kesinlikle geçmez.

    • Yargının kentsel dönüşüm davalarında “kamu yararı” meselesini yanlış yorumladığını düşünüyorum. Halkı depreme dayanıksız binalarda yaşamaya mahkûm eden, onları enkaz altında kalmasına neden olan muhalifler bu felaketten ne kadar sorumluysa bu yargı kararlarına jet hızıyla imza atan mahkemeler de o kadar sorumludur. “Biz karar veririz, sonuçları bizi ilgilendirmez” diyerek sorumluluktan kurtulamazlar.

      • nda kalmış olmak istemem ama, yrgı kararını savunabilirim pekala.
        Eğer, birileri 5 katlı binayı yıkıp yerine 15 katlı bina yapacak! ve bana 5 kat üzerinden pay verip geri kalanını hüpletecekse!…
        Eğer, birileri bir binayı yıkıp, aynı örnekteki gibi payla, kendine 3-4 bina dikeceklerse!…
        ve yine söylüyorum;
        oluşacak rantı devlet değilde!
        birileri paylaşacaksa!…
        helal olsun füze hızıyla imza atabilen Tüm Türk Mahkeme lerine ve onurlu görevlilerine.

  8. Kendilerine baṣkaldırıncaya kadar Fetö‘yü devletin bütün kurumlarına soktular.

    Esas sorumlular siyasetçiler olduğu halde bir tanesi istifa etmedi ve hiç bir siyasetçiden de hesap sorulmadı…

    Siyasetçilere hesap sorulmaya baṣlansaydı, „ne istedilerde vermedik“ diyen Erdoğan’ında hesap vermesi gerekecekti.

    Deprem bölgesinde, deprem affıyla 294 bin kaçak yapıya ruhsat verildi.

    Deprem affının hesabı doğru yapılırsa hesap verme sırası en baṣtaki sorumlu Erdoğan’a da gelecek. Bu nedenle istifa sistemi aynı Fetö sonrasında olduğu gibi iṣlemiyor ve karar makamındaki siyasetçilerden hesap ta sorulamıyor.

    Böylece sorumluyu bulma iṣi seçmene kalıyor…

    Geliṣmiṣ demokrasilerde ise siyasetçiden hesap sormak için onların seçimi kaybetmesi beklenmiyor.

    • Feto konusunda herkesi suçlayan Kılıçdaroğlu’na bir soru sormak istiyorum.Fetö’nün bir numaralı adamı fetöden on yıl ceza alan, Bylockçuların lideri Fatih Gürsul’u kim size iletişimden sorumlu baş danışman yaptı. Kim 1. sıra Elazığ mv. adayı yaptı.Bunu da sayın Erdoğan’mı yaptı.

    • “Bana göre milat 17/25 Aralık’tır. Ama birileri o süreçte cemaatin masumiyetine olan inancını sürdürüyor olabilir, fakat 15 Temmuz’dan sonra hâlâ o cemaate -ki adı artık FETÖ terör örgütüdür- destek vermişse hak ettiği ceza mutlaka verilmelidir”

  9. Daha öncede yazmıştım ..türkiyede şu anki görünüme göre , deģişim olması için muhalefetin değişmesi gerekli…

  10. Depremden Dolayı bu bölgede Tekrar imar arzı doğdu.
    AKP partisi şantiye devri ile anılacak.

    Fırsat vermeyin Yeni Hükümet gelsin Bu bölgeyi doğaya uygun Restore edeceklerdir.

  11. Bunu yazdım diye istifa olayını küçümsediğimi kimse iddia etmesin, önce dürüst olup hak etmiş olanın üstüne gidip onu zorlamaktır esas olan bu yapılmadan her dedikoduda ispatlanmamış iddialarda istifa istifa diye haykırmanın inandırıcı tarafı olmaz. Örnek önce istifa edecekse Kılıçdaroğlu istifa etmeli, SSK yı idare ederken hastanelerin rezilliğini biz yaşlılar seyrettik, inanmayan gençler varsa internetten bulup seyredebilirler. Bu kişi 10 seneden fazla genel başkan olmasına, hatta 10 seçim yenilgisine, yuzlerce mi binlerce mi yalanına, “seçimden önce bizim belediyelerden 1 tek kişi bile atılmayacak ŞEREF SÖZÜ veriyorum” demesine rağmen onbinlerce kişinin işten atılmasına sebep olan kişiye istifa çağrısı yapılmıyor. Sonra genel anlamda bak ben ne kadar dürüstüm her yanlış yapan istifa etsin diyerek kendi vicdanını susturuyor. İnsanlar önce kendini bilecektir. “İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nasıl okumaktır.”

    • Utanmadan Kılıçdaroğlu ssk’yı batırdı diyebiliyorsunuz. ssk’yı seçim vaadi ve popülizme meze edip, erken emeklilik gibi rezaletleri meclis adı verilen hisseli harikalar kumpanyası marifeti ile sahneye koyan popülist siyasetçiler batırmıştır. Tıpkı kamunun Emlak Kredi bankasını siyasetçilerin batırıp şimdiki kamu bankalarının içinin de boşaltılmasına göz yuman bürokratlar kadar bile sorumluluğu olmayan sabık ssk genel müdürlerinin, ssk’nın borç batağına batırılışında doğrudan değil dolaylı sorumluluğu olabilir çünkü ssk yasamanın aldığı yanlış kararlar ile batık hale getirilmiştir. Hatta eyt ile ssk’nın üzerine yüklenmek istenen batağı fark eden bir siyasetçi zamanında “Tutturmuş bir EYT, erken emeklilik. İskandinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı. Bizim ülkenin başına da bu erken emekliliği dolayanlar bunun bedelini ödediler.” demiş ve sonrasında seçimin yaklaştıkça atı alanın, Üsküdar’a varamayacağını anlayınca “EYT düzenlemesinin müjdesiyle karşınızdayız. Kamuoyunda emeklilikte yaşa takılanlar yani EYT olarak bilinen düzenleme uzun ve kapsamlı çalışma sonrası nihai halini almıştır. Sosyal güvenlik sistemimizi yönetilebilir hale getirmek için çok çalıştık. 1999 eylülünde atılan adımları ülkemizin hakikatlerine uygun şekilde 2008’de daha ileriye taşıdık.” açıklaması ile tornistan etmiştir. “Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.” RNK

    • SSK’yı batıran hep siyaset oldu. Çünkü oy için emekli ettiler, bol keseden dağıttılar. Aynı depremde binaları yıktıkları gibi. İmar barışı dediler, af dediler, rant dediler, insanları öldürdüler göz göre göre. Hem bu suçları işlediler hem de Allah affetsin, kader ne yapalım diyerek yüzsüzce yollarına devam ettiler. Sonuçta iş millette bitiyor. Bu ranta, kolaycılığa, çalışmadan kazanmaya, hak hukuk yemeye, birbirinin ekmeğini çalmaya alışmış ve alıştırılmış bir halk var. Üç kuruş sistemden rant alacağım, haksız yiyeceğim, çalacağım diye yırtınıyor, hakkına razı olmuyor millet. Tepedekiler de hamuduyla götürüyorlar. Hepimiz de seyrediyoruz bu yolsuzlukları ve haksızlıkları. O zaman bu rezilliğe de razısınız demektir. Demokrasi istememelerinin de sebebi bu.

    • Biz ona ata mirası diyoruz. ata mirasına sahip çıkan insanları kutlamak lazım.

      Celal Şengör primatlarla maceralarını anlatıyordu, biz atalarımız olan primatların mirasına çok iyi sahip çıkan bir milletiz.

      Her şeyi basitleştirdiğimiz gibi ‘miras’ konusunu da basitleştirip bir sonraki nesle devredilen mal olarak tanımlamışız. Halbuki miras geniş anlamı olan bir kavram ve benim ümmi anam babam bu kavramı doğru anlayanlardan. Evde biri bir sakarlık ya da bir kabahat yaptığında anam bu çocuk bunu nerden öğrendi diye sorar, babam da kendi geçmiş kabahatlarını sıraladıktan sonra “bana bunlar babamdan miras kaldı benden de çocuğuma miras geçmiş işte” der, miras konusuna açıklık getirirdi.

      Aynı babamın dediği gibi mi olur bilemem ama hayatımızda iyi kötü ne varsa gelecek nesillere de aynen miras bıraktığımız bir gerçek, kültürel mirasımız hayatımızdan başka bir şey değil.

      “Cehaleti kendim seçmedim, babamdan miras kaldı bana” diye bir şiir mısrası vardı sanki, hatırlamasamda.

  12. Benim bu konuda Martin Luther King gibi istifadan da öte bir hayalim var:
    Özel ve tam yetkili bir mahkemenin kurulması !
    Böylesine devasa bir musibetin, rezilligin , kepazeligin , ahlaksızlığın (say sayabildigin kadar )başka türlü üstesinden gelmek
    mümkün değildir ! Gayet tabii ki gidenler, yıkılanlar geri gelmez ama hiç olmazsa vicdanlar biraz rahatlamış olur !
    Düşünün ki 2018 de çıkarılan imar barışı yasasında ‘binanın depreme dayanıklılığı konusu ,kat maliklerinin sorumluluğundadır ‘ diye bir maddeye oy veren milletvekilleri var ! Ne yazık ki bunların 17 si de CHP.lidir , onu da belirtelim .
    Ama dedim ya benimki bir hayal !!!

  13. almak istemiyorsak sırat köprüsü manzaralı hurilerin birinin gidip birinin geldiği,
    altından ırmaklar akan üstü açık ama yağmur girmeyen, evlerde belkide hiç uyumadan!!!….
    İsteyen yanmayan kefen alıp 5 bine terlikte alabilir özgür bir ülkedeyiz nasılolsa.
    Ama, fakat…
    38 belediye başganı istifa etsin!
    ben ondan sonra!!!!
    5-6 belediye hep beraber istifa !…
    ne kolay bi işmiş bu başkanlık koltuğuna otırmak arkadaş?
    oturdun mu bir kere kalkmak istemiyor dünya tersine dönsede hiç kimse!

    • Batman dan son haber: 5 kat 18 daireli binanın kolonlarının yerine tuğladan;
      “kolon görünümlü tuğla dizmişler”!!!
      25 yıllık bina! yani 25 yıl önce kim idiyse!
      avcılarda 3.kattan sonra kolon yerine dışardan kolon var imajı vermek için boya ile kolon çizmişlerdi 3-4-5 boyaya! (boyadan kolon!) rezaletinden sonra bu da,
      cumhuriyet tarihinine belkide dünya literatüründe bir İLK!
      (böyle binaları etrafına bina dikmryip millet bahçesi yapıp etrafını sergilemek lazım!)
      Bu durumlara göz yumanları “kanul eder mi karatoprak bağrına yoksa atarmı?)

  14. HÜRRİYET KASİDESİ
    Namık Kemal
    Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
    Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten

    Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
    Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten

    Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
    Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten

    Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
    Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten

    Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir
    Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten

    • Hocam , teşekkür ederiz , sagolun .
      Ama bunun Türkçesini de yazsaydın daha iyi olurdu , degil mi !

      • Bir kaç kez okuyun anlarsınız.
        Bizde 5 sene önce konuşulan Türkçeyi bugün anliyamzsınız.

Yoruma kapalı.