İktidarın tercihleri değişiyor, iktidar medyası henüz bunun farkında değil…

25
Reklam

Necip Fazıl’ın çıkardığı ‘Büyük Doğu’ dergilerinin hiç değişmez bazı yazarları vardı. Birinde ‘Eski Diplomat’ imzası kullanılırdı, diğerine atılan imza ‘Dedektif X Bir’di. İlkinde dış politika konuları ele alınırken, ötekinde merak uyandıracak derin konulara girilirdi.

Büyük Doğu bugünlerde çıkıyor olsaydı, ‘Eski Diplomat’ başta ABD ile ‘1915 olayları’ olmak üzere ikili ve çoklu ilişkileri işler, ‘Dedektif X Bir’ ise dijital para vurguncuları üzerine çok yönlü değerlendirmeler yapardı.

Her iki imzanın da Necip Fazıl’ın müstear isimleri olduğunu üslup belli ederdi.

Günümüzde yazarların bu iki imzanın özelliklerini şahsında birleştirmesi gerekiyor.

Nedenini açıklayayım.

Boğaziçi Küresel devrede

İktidarı zor durumda bırakacak haberler muhalif basında çıktığı, konular muhalifler tarafından sakız gibi çiğnenmeye başlandığı her zaman ve durumda, aynı konuya farklı bir yaklaşım getiren, açıklama mahiyetinde dokunuşları muteber köşelerde görüyoruz. O tür dokunuşların kaynağını ilk elde yukarılarda bir yerlerde aramıştım.

Yanıldığımı TRT 1’de karşıma çıkan beş dakikalık ‘Doğrusu Ne?’ programı yüzüme vurdu

Reklam

O programı, TRT için, birilerinin ‘Pelikancılar’ adını taktıkları, kendilerinin sıkça kullandıkları İngilizce adlarıyla ‘Bosphorus Global’ diye de anılan, ‘kamu yararına çalışan dernek’ statüsü tanınmış, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın da ziyaretiyle sevindirdiği Boğaziçi Küresel İlişkiler Derneği hazırlamakta.

Sanıyorum, bazı köşelere veri yardımı da aynı kaynaktan gidiyor.    

Kaynak şu sıralarda biraz yavaştan alıyor galiba.

İktidar cephesi Mısır’da Muhammed Mursi’yi deviren askeri darbeden bu yana yürüttüğü dış politika çizgisinden sert bir dönüşün eşiğinde. Mısır’da askeri darbeyle iş başına gelmiş Abdülfettah el-Sisi hala cumhurbaşkanı, Türkiye bu yüzden onu tanımıyor ve ‘Rabia’ işaretiyle zihinlere çakılmış karşı tavrından vazgeçmiyordu.

Ülkelerinde ve Arap coğrafyasında Mısır’daki yönetime muhalefetlerini sürdüremeyen kişilerin büyük bölümü Türkiye’yi mesken tutmuş, içlerinden gazeteci kimliği taşıyanlar İstanbul merkezli bir medya örgütlenmesine gitmişlerdi.

Mısır’ı hedef alan tam 13 Arapça TV kanalı İstanbul’dan yayın yapmaktaydı.

Bunlara “Yavaş olun bakalım” talimatı verildi. Birkaç kanal yayınını durdurdu, geri kalanların ise siyasetten uzak durmayı yeğledikleri anlaşılıyor.

Önümüzdeki ay Mısır ile karşılıklı resmi ziyaretlere tanık olunacak.

Reklam

Mısır’dan sonra Suudi Arabistan ve Libya

Yeni çizgi Mısır’a açılımla da sınırlı değil. Sırada, araya son olarak Cemal Kaşıkçı cinayeti girmiş olan Suudi Arabistan var.

İktidar ile aynı frekansta bulunduğu düşünülen medya Türkiye ile Katar’ın Mısır-Suudi Arabistan cephesine karşı yekvücut olduğunu sanıyor. Oysa önce Katar kendisine ambargo uygulayan başını Suudi Arabistan’ın çektiği diğer Körfez ülkeleriyle yakınlaşma adımları attı; daha dün Katar Şeyhi Suud dışişleri bakanını kabul etti ve onun getirdiği Riyad’ı ziyaret davetine olumlu cevap verdi.

Türkiye ile arasındaki ortak politik tavrı ilk bozan Katar oldu.

Şimdi sıra Türkiye’de.

Arab News gazetesi birinci sayfa haberinin başlığı..

Cumhurbaşkanı sözcüsü Dr. İbrahim Kalın iki gündür açıklamalarıyla Suud medyasının gündeminde. Arab News, dün, birinci sayfasından Türkiye’nin “Suudi Arabistan ile bağlarını yenileme arayışında olduğu” haberini onun ağzından duyurdu.

Başlığın hemen altındaki spot şuydu: “Erdoğan’ın danışmanı Kaşıkçı cinayetiyle ilgili mahkeme kararına Ankara’nın saygılı olduğunu söylüyor.”

Habere göre, Suudi Arabistan’ın resmen uyguladığı Türk malları boykotu yüzünden iki ülke arasındaki ticaret hacmi yüzde 98 azalmış. İbrahim Kalın, boykotun kaldırılacağı umudunu dile getirirken “Suudi Arabistan ile daha olumlu bir gündem üzerine ilişkiyi yenilemek için yollar arayışındayız” demiş. 

Kaşıkçı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan’daki yargılamayı kabul ettiğini de söylemiş Kalın

Gazete açıklamanın o bölümünü şöyle aktarıyor: “Suud yargısı konuya baktı. Duruşmalar yapıldı. Karar verildi ve biz o karara saygılıyız.”

Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün bu görüşlerini aktarırken gazete kaynak belirtmediği için beni bir merak aldı: Nerede, kime açıklamış bu görüşlerini İbrahim Kalın?

İngilizce Arab News’i yayımlayan medya grubunun Arapça gazetesi ‘Şark’ul Avsat’ta o bilgiyi buldum: İbrahim Kalın Reuters ajansına konuşmuş

Derhal Reuters’in haberlerini didikledim.

Reuters muhabiri Dr. Kalın’la 1915 olaylarıyla ilgili ABD’nin tavrı üzerine 25 Nisan Pazar günü kapsamlı bir görüşme yapmış, ajans da bunu birkaç bölüm halinde abonelerine duyurmuş. 

Mısır ve Suudi Arabistan ile yakınlaşma arayışının yer aldığı bölüme şu başlığı uygun görmüş ajans: “Türkiye’nin Kahire ile oluşturacağı daha iyi bağlar Libya’daki barış çabalarına kuvvetli bir katkı sağlayabilir.”

[Libya konusunda çoğunluğu Suriye’den derlenmiş grupların sürdürdüğü çatışmaların sonuna yaklaşılmış görünüyor. Yeni kurulan hükümet Ankara’yla da iyi geçinerek bunu sağlamanın peşinde. “Libya’dan bütün yabancı güçler çekilmeli” genel başlığıyla ifade edilen bir politika izliyor yeni Libya hükümeti. ABD’nin Libya büyükelçisi Richard B. Norland, Şark’ul Avsat’a verdiği kapsamlı mülakatta (24 Nisan), “Suriyeli milislerin Libya’dan çekilmesini görüşmeye Türkiye’nin hazır olduğunu” söylemekte.]

ABD’nin Libya büyükelçisi Norland’ın Şark’ul Avsat’ta çıkan mülakatı..

Gelişmelerden habersiz olunca

Bu yazıyı, iktidar cephesinin itibar ettiği bir gazetenin muteber yazarının bugün yazdığı şu satırları okuyunca kaleme alma ihtiyacı duydum:

“Biz Batı’nın ve ABD’nin sallabaşı değiliz. Çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yapalım. Yapıyoruz da. Silah ve diğer askerî araçlar temininde Rusya ve Çin’e yönelebiliriz. Sonra ABD istediği kadar bağırıp çağırsın. Biz en zor olanı yaptık son 10 senede. Batı’nın değil kendi çıkarlarımızı koruduk. Mısır’da Mursi’yi desteklemek, Libya’da Sarrac’dan yana olmak, Mavi Vatan’ı savunmak vb. Türkiye bugün 14-15 ülkede etkindik. Katar’ı Araplara yedirmemiştir. Askerî olarak gereken desteği vermiştir. / Zaten bunları yapınca Batı’ya gereken mesaj da verilmiş fazlasıyla oluyor.”   (İfade ve imla tamamen yazara aittir.)

Havanın değiştiği, Türkiye’nin dış politikasını yeni bir zemine oturttuğu henüz herkese söylenmemiş, Boğaziçi’nden gazetelere servis yapanlar da bu yazarı ihmal etmiş olmalı.  

‘Eski bir diplomat’ ile ‘Dedektif X Bir’ arası bir yazı oldu bu.

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Ender bey “…Dünyaya bir taraftan silah satarak, asker göndererek, saldırgan tutumlar alarak barış ortamı ve dost bulmanız imkansız.” buyurmuşsunuz da; 90ların başında ukraynanın yaptığı gibi onun bunun ağzına bakıp nükleer füzelerimizi 5 büyüklere mi teslim edeydik?
    Baksanıza tam bir barış cennetine döndü oralar?
    Bu mandacı zihniyetle ver kurtul diyorsunuz galiba ama o günler eski türkiyede kaldı!

  2. Evet, nerden nereye ender bey?
    Sizin de belirttiğiniz gibi armudun sapından üzümün çöpünden geldik bugüne:
    “…Şimdi ise savaş teknolojisi geliştirmek ve bunları dünyaya satmakla, üç cephede asker bulundurmakla övünüyoruz…”
    az şey mi?

  3. Neysem her şey de o kadar kötü değil.
    emeklilere müjde!
    bayram ikramiyeleri 1100 tl olmuş, 8,5 enflasyona!!! göre 85 tl olması gerekiyormuş, ama halkına kara sevdalı olunca tabi ki cömertlik su gibi akmış, 5 yıl sonra 100 tl artış yapmışlar,
    üstelik bayrama yetişecekmiş.
    müjde değilse nedir???
    daha iyisi şamda kayısı.
    nankör muhalefet, buna diyecek bir şey bulamaz artık.

    • Bu hiçte hayra alemet değıl! “YALNIŞ ANLAŞILMASIN” hayra alâmet olmaması erdoğan için. Türkiye için değil!
      Değişikliğe ilk olarak emir erlerinden biri olan yargı ile başladı ve onlara emri verdi… Öyle gözüki’yorki bu işe önce ünlüler’i hapisten çıkartarak başlayacak. Arkasından o meşhur(tocu) kelime’sinide yasaklayacak, ve o kelimeyı kullanlari cezalandıracak. Cezalandırmasının Sebebi’de cemaata önceden peşkeş çekip sonrada kat kat fazlası ile gerialdığı taktığı bu seferde gene devletin parası ile senelerdır kullandığı troller için uygulayacak.
      Troller benden söylemesi! Tedbirinizi alın yoksa Erdoğan sizlere verdığın’i fazlası ile geri alır.. zaten hapihaneleri boş bırakmamak için sizi hazır nazır yedekte bekletiyor.
      128 miliyar $$$ neredemi?
      Onu en iyi ABD biliyor.

      Bence Kaşkcı cinayeti konusu’da hiçte medyaya yansıdığı gibi değil.
      Ayrıcada Prens de anasının gözü parasını ne Trumpa nede başka santajcılara yedirecek kadar saf biriside değil.
      Bizim kurt kuzu olmuş ne mutlu ona inanan koyunlara.
      Zalimler için yaşasın Dünya cehennemi.

  4. Türkiye bir zamanlar medeniyetler ittifakı gibi uluslararası barış projelerine, İstanbul Sözleşmesi gibi insan hakları sözleşmelerine öncü oluyordu. Daha parlak bir geleceğe bakıyordu. Şimdi ise savaş teknolojisi geliştirmek ve bunları dünyaya satmakla, üç cephede asker bulundurmakla övünüyor. Nereden nereye?

    Halbuki kaç atımlık kurşununuz var ki? Gelişemeyen orta gelirli bir ülkesiniz. Nüfusunuz çok. Onlara yetecek iş aş bulamıyorsunuz. Dünyada saygın ve müreffeh bir yer almak için tek seçeceğiniz gençlere yatırım yapmak, barış projelerine öncü olmak. Ancak hayır. Tek adam iktidarı için elinizden gelen her türlü kötülüğü yapmaya karar vermişsiniz. Sonuç? Ortada, giderek ağırlaşan bir tablo.

    Unutmayalım dünyada barış ancak ortaklaşarak gerçekleşebilir. Dünyaya bir taraftan silah satarak, asker göndererek, saldırgan tutumlar alarak barış ortamı ve dost bulmanız imkansız. Türkiye yanlış saldırgan politikaları sebebiyle şimdi dünyada yalnız, ekonomisi son derece kırılgan ve halkı çok daha fakir.

    Buradan bir çıkış olmak zorunda. Bu sıkılmışlıktan önce tek adam rejimini bitirerek başlayacağız. Başka çaremiz yok.

      • Fazla havuz medyası izlemeyin bence, akla ziyan. Etrafımıza bir bakalım. Kuşatma falan yok. Rusya mı? Onlarla dostuz artık. İran? Suriye? Saçma düşünceler bunlar. Ayrıca batılı ülkelerle NATO ortaklığımız var, herhalde onu da unuttunuz. Amerika mı düşman? Güldürmeyin. Başkan Biden telefon etmedi diye kahroldunuz aylardır. Sonunda muradınıza erdiniz, onda da soykırımı yapıştırdılar alnınıza, ona da ses çıkaramadınız. Geçiniz.

  5. ” Havanın değiştiği, Türkiye’nin dış politikasını yeni bir zemine oturttuğu henüz herkese söylenmemiş” demişsiniz de, belki söylendi de arada kalıp,ne diyeceğini bilemez hale gelen Türkiye gazetesi yazarının ifadelerini abuk sabuk halen getiren de bu durumun bizatihi kendisi oldu. Baksanıza bu yazar yazısını,hadiselerin baş döndürücü değişim etkisinin fena halde başını döndürdüğü ve geçmiş ile gelecek arasında gidip geldiği anlarda yazmış gibi görünüyor. Alıntı paragraftaki ard arda gelen cümlelerdeki “değiliz,yapalım,yapıyoruz da,yönelebiliriz,koruduk,yedirmemiştir” gibi birbirine karışan zaman kipleri de bu durumdan kaynaklanıyor olabilir.

    Eğer “…vb.Türkiye bugün 14-15 ülkede etkindik.” cümlesindeki “etkindik” kelimesinin , Türk oğlu Türk Viking veya diğer Türk boylarının lehçelerinden birinde “rakiplerimizi parça pinçik ediyoruz,diğer ülkeleri sindirmiş durumdayız” gibi özel bir anlamı yoksa cümle “hey gidi günler…,dönülmez akşamın ufkundayız…” gibi anlamları çağrıştırıyor bence.

  6. Almanya Bizi Kısyanıy

    İşin aslı almanya bizi bu gün değil yıllar önce de kıskanmıştı. Yeni yetmeler bilmez. Yıllar önce, zannedersem rahmetli özal zamanında şimdi bazı gevşeklerin ağızlarına sakız yaptıkları hayret ve övgü cümlelerini kullanmışlardı şimdi gündemde olmayan Güneydoğu Anadolu Projesi denen GAP hakkında. Hatırladığım kadarı ile “teknolojik olarak bu kadar büyük bir projeyi gerçekleştirmekten ziyade bu enflasyonist ortamda bu projeyi finansa etmeniz ve vazgeçmemeniz takdir konusu” demişti bir yetkili. Yani proje bazlı hayretlerini celbedecek yatırımlar olması tabiidir. Dünyanın en çok noktasına uçmak, avrupanın 2 yahut 3 yoğun havayolu olmak tabiki batılıların dikkatini çeker. Birkaç yıl önce bir açıklamada dünyada en büyük 10 yatırım projesinin 5 tanesinin türkiyede olduğundan bahsetmişlerdi. Hakkatende “Dev Yapılar” isimli bir programa mübtela olmuştum bir zamanlar. Diğer ülkelerde stat çatıları, metro istasyonları gösterirken bizden Yusufeli barajı sunucunun hayreti ile yayına girmiştir. Marmaray ve avrasya tünelleri osmangazi ve yavuz selim, çanakkale köprüleri, izmir otoyolu siz ne kadar burun kıvırsanızda büyük projeler.
    Almanya veya avrupa tabiki bu projeleri yapacak maddi ve teknolojik güce sahip fakat adamlar sosyal medya ve muhalefetin sözcüsünü okuyunca “içinizde bu kadar hain varken nasıl yatırım yapıyorsunuz” diye kıskanıyorlardır.

    Sonuç olarak iktidar 30 yıldır yerel yönetimlerde, 20 yıldır hükümette yönetimde. 2023 de Biden destekli muhalefetin iktidara gelmesi olası. Bu hikayeleri geçinde Meral- Kaftancıoğlu ikilisinin projeleri, iç dış siyaset ilkeleri neler.

    • “ayağını yorganına göre uzat” sözünü duymuşsunuzdur muhtemelen.
      herkes proje insanıdır aslında.
      daha geniş bir ev,
      daha teknolojik bir araba,
      daha gelişmiş bir telefon,
      yoksa bir yazlık,
      ya da bir çiftlik evi almak,
      işini büyültmek,
      teknolojisini değiştirmek,
      makinelerini yenilemek vs…
      kim istemez???
      hepsi gelirle alakalı değil mi?
      gelir karşılamaya yetiyorsa ne güzel, ama bazen yetmiyor. yetmediği halde yapmaya kalkışanlarda oluyor tabi, borç, harç. süreç borcu borçla kapatarak sürüyor, sonrası genelde iflas, elindekilerde gidiyor, sağlığı da.
      dünyadaki 10 büyük projenin 5 tanesinin türkiye de olması övünülecek bir şey değil. bunca zengin devletler bizden çok daha iyi durumda olan ekonomilerine ve bizimle kıyaslanamayacak teknolojilerine rağmen büyük proje yapmayı mı bilmiyorlar?
      hayır, sadece hesap kitap biliyorlar.
      torunlarının torunlarını borçlandırmayı önce etik sonra rantable bulmuyorlar, en önemlisi parayı ar-ge ye üretime, teknolojiye, refaha harcıyorlar, amaç kaynakların büyük projelere harcanması değil, optimum ölçekli yatırımlara harcanmasıdır.
      öte yandan projeler doğru bile olsa ülkenin geliriyle, ekonomisiyle orantılı olmalıdır ki, ekonomiye darlık millete zorluk olmasın. kendini kısa sürede amorti eden, karlı yatırımlar olsun. 3 nesil borç ödemek zorunda kalmasın.
      öte yandan projeler şeffaf ihalelerle yapılmalıdır ki bir rant projesine dönüşmesin.
      yoksa para harcamayı herkes bilir, borcunu milletin üstüne yıkarak büyük proje yapmayı da herkes bilir.
      ekonominin bugün içinde bulunduğu acınacak durumun sebeplerinden biri de hesapsız, kitapsız ülkenin kaynaklarının büyük projeler adı altında rant projelerine harcanmış olmasıdır. millet fakirleşmiş, uzun yıllar süreli borçlandırılmış, bir grup müteahhit ve saz arkadaşları ise inanılmaz derece de zengin edilmiştir.
      şimdi bunu mu övelim?
      bugün devlet tam kapanmaya gitmiş ama vatandaşlarına yardım paketi açıklamamıştır, neden dersiniz? bu ihtiyaç gününde bir devlet vatandaşlarına neden yardım etmez? hangi esnafla konuştuysam yardım alamadığını söylüyor, neden acaba?
      istanbul halk ekmekte yaşananları ibretle izliyoruz.
      muhalefeti itibarsızlaştırmanın artık faydası yok, artık bu mekanizma çalışmıyor, ülkenin hem parasının hem itibarının hiç kalmadığı, kaynaklarının yağmalandığı bu günlerde artık bunu aklı başında hiç kimse yutmuyor. boşa çaba…

      • Didem hanım “dünyadaki 10 büyük projenin 5 tanesinin türkiye de olması övünülecek bir şey değil.” değil buyurmuşsunuz da; peki olmaması mı övünülecek bir şeydir?
        “bunca zengin devletler bizden çok daha iyi durumda olan ekonomilerine ve bizimle kıyaslanamayacak teknolojilerine rağmen büyük proje yapmayı mı bilmiyorlar?
        hayır, sadece hesap kitap biliyorlar.”
        Demişsiniz ama almanlar bizim yeni istanbul havaalanından önce inşaatına başladıkları berlin mi frankfurt mu havaalanını rüşvet yolsuzluk iddiaları, iş bilmezlik ve proje hataları yüzünden hala bitirip de hizmete açamadılar ama?
        Efendim?
        Boşuna çaba mı?
        Evet!
        45 günde 1000er yataklı, çok amaçlı 3-5 tane hastaneyi aynı anda yapıp hizmete açmak her babayiğidin harcı değildir?
        Efendim?
        Odaları betondan mı?
        Hayır, ytong gazbeton, çevreci:)

  7. Sn Koru,

    Kaşıkçı ve diğer bir çok olayda sanki birileri Türkiye’nin önüne “Bonus” mahiyetinde bir başarı koyup-bulmasının önünü açıp ondan sonra süreci yönetiyor gibime geliyor. Kaşıkçı olayında “Bonus” devletin cinayeti NET bir şekilde tespit etmesi ve bunun günlerce medyada görülmesiydi. Nihayetinde bu bir “başarıydı”, gururla paylaşıldı. Fakat süreç ilerledikçe afişe edilen bu “bilenen sır” bir takım aksiyonların alınmasını zorunlu kıldı (S.Arabistan ilişkileri, Mahkeme vb), yani elimizi kolumuzu kendimiz bağlamış olduk. Bu aksiyonlar ile birlikte de ilişkiler koptu. Mısır ve Suriye’de de aynen öyle oldu. Hatta Türkiye içinde vuku bulan olaylarda da bu yaklaşımın etkili olduğunu düşünüyorum. Maalesef, olaylar öyle gelişiyor ki kontrol dışına çıkıyor ve açıklamalar ve “başarılar” ile de artık geri dönülmez yollarda buluyoruz kendimizi. Bu zamanda kimse “bedava peyniri kapana koymuyor”.

  8. Medya on yil oncesinde dizayn edildi, sasilacak bir durum yok. F.Koru bey bu islerin icyuzunu en iyi bilenlerden biri, zira kendisi o dunyanin icinden geliyor. Fehmi bey bildiklerinin zekatini yazsa, kim bilir neler olur?

    • Mehmet bey yukarda korunun okuru baha kıvançı özledik diyor; siz de burda hala medyanın dizaynından filan bahsediyorsunuz; hadi fk “medeni ölü” diyelim, kıvanç da yazmıyor?

  9. Çok şaşırdım. Yazısını yazınıza konu edindiğiniz yazarımsıyı kim okur, kim kaale alır? Yarın o yazarımsı bugün yazdığını hiç yazmamış gibi tam tersi bir yazı yayınlarsa kim şaşırır? Kimse şaşırmaz. Bunların işi bu, bir öyle bir böyle… Allah bunun gibilerden korusun…

    • Mert bey “Yazısını yazınıza konu edindiğiniz yazarımsıyı kim okur, kim kaale alır?” demişsiniz ama sayın koru pek sizin gibi düşünmüyor anlaşılan?

  10. Baba -oğul , ünlü bir sopranonun konserine gitmişler.Bir süre seyrettikten sonra çocuk merak edip babasına sormuş ,
    – Baba , adam niye durmadan ablaya sopa sallayıp duruyor , ona kızıyor mu !
    Babası hafifçe gülmüş ve başını okşayarak ,
    – Yok oğlum , o şeftir , sopayla ablayı yönetiyor , demiş .
    Çocuk yine de kafasındaki karışıklığı çözememiş ve tekrar sormuş ,
    – E baba , abla o zaman niye öyle kızıp bağırıyor !
    Selamlar ,iyi günler

  11. Ali Veli anladilarki is høt pøtle olmuyor ve bu ekonomiyle disarda asker barindirmak hayli zor zaten ikide bir koca ordu kuzey irakta turkiyeninde turk halkininda bu masrafi karsilayacak takati kalmadi niyhayet anladilar zaten icerdeki talan almis basini gitmis gun gecmiyorki bir kastelli tipi vurgun IC politikada pek birsey degismez taki sandikta halk buyuk bir ezici cogunlukla sandidikta yenmek ama su anda ekonomide veya hukukta demokraside bir gelisme beklemek hayel olur

  12. Sayın koru, yeni dış politika değişikliğinin ic politikaya olası etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yoruma kapalı.