İktidardan ve seçmenden buraya kadar.. Bundan sonrası muhalefete kalmış durumda… 

34
Reklam

Güne kırmızı ete yüzde 10 zam geldiği haberiyle başlıyoruz.

Ete zam toplumun kaçta kaçını gerçekte ilgilendiriyor olabilir?

İnsanların 1 TL daha ucuz diye Halk Ekmek bayileri önünde kuyruğa girdiği, marketlerin daha önceleri çöpe attığı bayat ürünleri fiyat düşürerek satmaya devam ettiği bir ülke burası…

Sözün kısası, etin kiloyla değil gramla alınıp satıldığı bir ülkede, mala yüzde 10 zam yapılması fazla bir anlam taşımıyor.

Ucuz et sağlama görevinin sahibi ‘Et ve Süt Kurumu’nun önünde görmeye alışık olduğumuz kuyrukların ortadan kalkması da bu durumu göstermiyor mu? 

Kamuoyu yoklamalarına göre, toplumu oluşturan insanların yalnızca %24 kadarı elektrik faturalarını sorunsuz ödeyebiliyor; geri kalanın bir bölümü (%19) ‘‘Ödeyemiyorum’’ derken, geri kalan %57 zorlanarak ödeyebildiğini söylüyor.

İlgili kurum kuralları uygulamaya kalkarsa her beş evden birinin sakinleri elektriği kesilmiş halde karanlıkta oturuyor olacak.

Daha ötesini kurcalamaya gerek yok herhalde.

Reklam

Ekonomik sıkıntıların had safhaya vardığı bir ülkeyiz.

Bu durumun politika sahasını etkilememesi düşünülemez. 

Nitekim, ekonomik sıkıntılara toplum katmanları tarafından verilen tepkilerin yansıdığı araştırmalar, yaşananlardan sorumlu tutulan iktidar cephesinin tabanında kendini belli eden çözülmeye işaret ediyor.

AK Parti, 20 yıllık iktidarında ilk kez, başlangıç noktası olan 3 Kasım 2002 seçiminde aldığı oyun gerisine düştü; hızlı çözülme devam ediyor.

MHP ise, tek başına girmesi halinde seçimde yüzde 10 barajını aşamayacak durumda; Meclis’e sunulan yasa teklifinde sırf onun için konulmuş olduğu hissi alınan bir maddeyle baraj yüzde 7’ye düşürülüyor.

İndirilen baraj oranı bile MHP için riskli.

Bütün göstergeler ilk seçimde iktidar değişikliğinin gerçekleşeceğine işaret ediyor.

Göstergeler tamam, muhalefet partilerinin lider ve sözcüleri de ağızlarını her açtıklarında iktidarın değişeceğine dair inançlarını tekrarlıyorlar.

Reklam

Yalnız yine de anlaşılması zor bir gerçek kendini belli ediyor: İktidar cephesini oluşturan iki partinin oyları azalıyor; buna karşılık onlardan kopanların hepsi muhalefet cephesine seçmen yazılmıyor.

AK Parti’den kopmayı düşünen önemli sayıda bir seçmen kitlesi kamuoyu araştırmalarında ‘kararsız’ diye belirlenen grupta kalmayı sürdürüyor.

Yukarıda kaba hatlarıyla çizdiğim fukaralaşmaya sebep olan ekonomik sorunlar tablosuna rağmen oluyor bu. İnsanlar tablodan kimi suçlayacaklarını biliyor ve sorumlu tuttukları partilerden uzaklaşıyorlar; ancak politika sahnesinde yer alan muhalefet partilerinden birine doğru yol almakta da o kadar istekli görünmüyorlar.

Muhalefet cephesinin ana gövdesini teşkil eden CHP’nin oylarında sözü edilmeye değer bir artış henüz fark edilmiyor. İYİ Parti’nin gördüğü ilgi bir ara hızlanır gibiydi, son birkaç ay içerisinde orada da geri çekilme kendini belli etmeye başladı. İktidar cephesi kalemleri ve yorumcularının ‘‘Küçük parti’’ diye yaftaladığı Saadet, DEVA ve Gelecek partilerinden de beklenen türden büyük bir patlama sesi gelmiyor.

HDP seçmeni yerli yerinde duruyor, ama diğerleri şimdilerde kendilerini cazibe odağı haline getirebilmiş değiller.

Altı muhalefet partisinin birlikteliğinin sağlaması gereken sinerji henüz önemli bir seçmen kitlesini etkileyemedi.

Elbette seçime az kala ‘kararsız seçmen’ de ‘kararlı’ hale gelecektir. Ancak, onların şu sırada neden ‘kararsız’ kalmaya devam ettiğinin de irdelenmesi gerekir.

İlk sebep, iktidarın yanlış politikalarının ürünü sıkıntıların üstesinden muhalefetin bugünlerde verdiği tablonun gelebileceği konusunda tereddüt yaşanması olabilir mi? Denenmemişler ile AK Parti kadrosu içerisindeyken denenmişlerden oluşan ve bu halleriyle ülke yönetimine geldiklerinde üzerlerine düşecek enkaz kaldırma ve dengeleri yeniden kurma görevlerini yerine getirebilecekleri güvenini vermeyen bir durum mu söz konusu? 

Güven sorunu var. Hiç değilse bana öyle geliyor.

Yapılması gereken, o sorunu ortadan kaldırmaya yarayacak bir çıkışı gerçekleştirmek olabilir.

Muhalefet cephesini oluşturan altı partinin liderlerinin son toplantısı sonrasında, onları bir arada gösteren masada bir eksikliğin kendini belli ettiğini yazmıştım. Bununla özellikle bir ismi kast ettiğimi ileri sürenler oldu.

O tabloda eksik olan, topluma ‘‘Tamam şimdi oldu’’ hissini verecek güçte bir cumhurbaşkanı adayının varlığıydı.

‘Herhangi biri’ olmayan bir isim…

Altı liderin üzerinde uzlaşacakları ve topluma kuvvetli bir mesaj yerine geçecek biri…

Onlar ve partilerinin yönetim kadroları masadakilerden birinin pekala ‘o kişi’ olabileceğini düşünüyor olabilir. Ben o düşüncede değilim.   

Toplumun hiç değilse yarısının ‘‘İşte şimdi oldu’’ diyebileceği kişi masada yerini alana ve kararlılığıyla ülkeyi hep birlikte kısa sürede hak ettiği yere eriştirebileceklerini düşündürene kadar eksiklik hissedilmeye devam edecek ve muhtemelen her geçen gün biraz daha fakirleşen ‘kararsızlar’ da arayışlarını sürdürecek…

Konu görüşülürken bazen ‘‘Daha seçime çok var’’ itirazı geliyor. 

Gerçekten öyle mi? 

Şimdikine benzer bir ülke ortamını mevcut iktidarın 2023 Haziran ayına kadar sürdürmesi mümkün mü?

Baskın seçime hazırlıksız yakalanmak da var.

ΩΩΩΩ

Reklam

34 YORUMLAR

  1. Burada önemli olan kimin geleceği değil AKP iktidarının bir an önce ülkenin ve milletin yakasından düşüp gitmesidir ; kim gelirse gelsin , kesinlikle bundan daha kötü olamaz !
    Hem şunu da hatırlatmak isterim; Kasım 2002 seçimlerinde iktidardaki üç parti barajın altında boğulurken hiç hesapta olmayan AKP seçimi kazanmıştı .
    Ve üstelik AKP yeni kurulan, ülke çapında tam olarak teşkilatını kuramamış , kadrosunu tam oluşturamamış bir durumdaydı , hatta seçimi kazanınca oldukça da şaşırmıştı !
    Onun için kim gelirse gelsin , mutlaka gidenden iyi olacaktır !
    Hadi hayırlısı bakalım !

  2. Burada hergün F. Koru’dan daha çok ve uzun yazanlar, Bunlar burada kendi fikirlerini yazmıyorlar ki. Havuz Medyası denilen gazetelerdeki üst düzey trollerden alıntıları kendi fikirleri gibi üzerimize boca ediyorlar. Buyrun bir örnek. İsteyen daha fazlasını googlelayıp bulsun.
    26 Mart tarihli Serdar Turhan yazısı:
    “Geçen hafta eski CIA yetkilileri ve Abd medyadaki yan kuruluşları S400 konusunu gündeme taşımıştı. Türkiye’nin S-400’leri Ukrayna’ya göndermesi durumunda bizden gözleri gibi sakındıkları Patriot ve F-35’lerin verilmesi düşünülebilirmiş.

    CIA yetkilileri şimdi de Fethullah Gülen’in iadesi hakında fikir beyan edebilirler. ABD, Fetullah Gülen için bir mahkeme süreci başlatabilir mi? Sonra da hızlı duruşmalarla Fetullah Gülen hoop Türkiye’de. Ve arkası gelir, “Hadi siz de bizim istediklerimizi yapın” diyebilirler.”
    Bu yazı Türkiye Gazetesinde darbeyi önceden bilen (zaten hazırlık yapan ekiple beraber çalışınca elbette bilir, maksat kamuoyunu Cemaat darbe yapacak fikre alıştırmak olduğu için önceden ucundan yazıyor) acar gazeteci! Fuat Uğur’un aynı günkü yazısından kopyalama.
    Bazı gariban okurlar da bu kişilerin kendi fikirlerini yazdığını sanıyor. Bazı kişiler de (ddm gibi) bunlara cevap vermeye çalışıyor. Bunlar bizim paramızla (vergilerimizden çalınanlarla) beslenip hergün üzerimize fikir diye bu zırvaları kusuyorlar. Allah tez zamanda müstehaklarını versin.

    • Hocam onlar aynı gazetede çalıştıkları halde birbirlerine yabancı yazarları birbirleriyle konuşturmaya çalışıyorlar. Baksanıza aşağıda biri bir yazıdan alıntı yapıyor öteki de diğer yazardan alıntıyla cevap veriyor. Dokunmayın belki tanışırlar:))

    • Atlet sevicisi “Havuz” Medya sından taşınan fikir yazı vs beğenmiyor.Fondaş medya dan taşınan akla ziyan yazılar pek makul.”Haçlılar namusunuza dokunmaz ” diyecek kadar şuurunu kaybetmişler tabş ki trol değil çünkü onlar ajan.
      Hele ele geçirilmiş “Şeriatçı dede ” nin gaztesi tabi ki olur.,

      İstediğim ve beğendiğim fikirleri tabi burada da her yerde de yayınlarım.”Haçllıların namusnuza dokunmadğı ” trol.

      Fuat Uğur a gelince senin için değil de “Cemaat darbe yapacak fikre alıştırmak” kara propgandanın ne kadar zırva olduğuna örnek olması açısından cevap vereyim.

      O gün hangi köeşey baksan Hatta ABD nin Rand corp CIA uzantısna bakarsan ,Hatta kendini kaybetmiş şekilde ekranlardan herkesi tehdit eden zaman paçavrasının kaçak dumanlısnı izlersen açık açık akşam basarlar sabah asalr diye tehdit ediyordu.
      Bir yerde değil her yerden tehdit ediyorlardı.
      Sözde akademisyen ekrana çıkıp şimdi bir albay olmak vardı diyordu.
      Rus istihbaratı darbe geliyor diyordu.
      İran istihbaratı darbe geliyor diyordu
      Yani dört yandan darbe geliyoru herkes görüyordu .Bunu engellemek içinde Ağustos da haşhaşi ordusu ordudan temizleneceğini anlayaınca darbeyi öne çekti.,
      Maalesef onları durduracak mekanşzmaların tamamı da bu ABD uzantılı haşhaşi ordusu tarafından ele geçirilmişti.Tıpkı diğer darbeler gibi.

      Fuat Uğur darbeye alıştırmak için yazıyordu da zamanın o ajanları ne için ekranlardan asacağız diye bağıryordu.
      Peki o kamerya yakalanıp ağzı burnu kırılsa da o paytak duruşların dan haşhaşi ajanı olduğu belli o ajnaları Fuat Uğur mu koydu
      o kameradaki ben değilim
      Karım benim karım değil.
      Tatbikattaydık zannettim
      diyebilecek bu dünyada kaç tane tedbir (!) adı altında yalan dolan üç kağıdı meslek haline getirmiş örgüt var.
      Burayı okuyan sağ kesim ve herkes herkesi biliyor aslan
      sen buraya yazınca o gün etrafımızdaki haşhaşi ordusunun ne yaptığını bilmediğimizi mi zannediyorsun.
      O haşhaşi ile uyutulan uyuşturulan herkessin kardeşi,akrabası,tanıdığı var merak etme .
      O gün nasıl darbeye hazırlık yapıldığını görmek için ne Fuat Uğur okumaya .
      Ne ekran dumanlı ajanını okumaya ihityaç var
      Hepimiz gördük,yaşadık,Tanık olduk.
      Allah şahittir.Bu ajan örgüte hala sahip çıkan a,aklayan o maşher günğ “Haçlılar namusuna dokunmayan ” olarak elimiz yakalarında olacaktır.
      Gdin haçlılar sizi niye besliyor diye iyice bir vijdan muhasebesi yapın ve töveb edin.
      Belki rabbim affeder

    • Sayı: Trol avcısı! Burdaki troller’in kendileri 2 kelime yazamadıklari için bütün havuzun kokmuş sularını buraya taşiyorlar. Fakat bahsını ettiğiniz bu trol Çin hayrani Uygur gambazcısı ve düşmani
      15 Temmuz darbesinden bir kaç ay sonra İlker Başbuğ Cinde Türk iş adamlari ile toplanti yapmış onların sorunlarını dinliyor. Be Uygur gambazcısı söz aliyor “EFENDIM ÇIN HÜKÜMETI UYGURLAR KONUSUNDA ÇOK RAHATSIZ” tabii o toplantıda perinçekin ekibindende adamlar vardı
      Ayni ekipten birisi twit odalarindan birisinde “Biz AKP’ye Dini ve Cemaatları bitirtırdık. Terörist Uygurlar geri iade ettirdik” diye õyüne öyüne anlatiyordu ben mudahale ettim. Ertesi gün ayni odaya birdaha girince odayi açan onu önce bir güzel rezil etti daha sonra odadan attı.
      ALDATAN VE KANDIRANLAR PARTISI AKP ak troller ile sadece Türkiyeyi değil Dünyayi hizaya getirmeye çalışıyor.
      Bunada bazı geri kalmış ülkelerın ve bizim cahil halki kandıriyor.

  3. Aranıyor, bulunamadı, adaylar var; içlerinden biri cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’la yarışacak.

    -Büyükelçi hazretleri karar vermiş.Meral Akşener dün grup toplantısında yine “ben başbakan olacam” demeye başladı.

    -15 Temmuz öncesi MHP’yi ele geçirme operasyonlarında figüranlık yaparken de, Türkiye’yi “Ben Başbakan olacağım” diye dolaşmıştı. İlginçtir “Ben Başbakan olacağım” dediği konuşmaları da hep “Yurtta sulh, cihanda sulh” diye bitiyordu. 
    -15 Temmuz öncesi iştahlı iştahlı “Ben Başbakan olacağım” diyen Meral Akşener’in daha 2023 seçimlerini görmeden “Türkiye’nin müstakbel başbakanı olarak söz veriyorum” diyerek olmayan bir makama talip olması siyasi garabetettir.
    – Yine çok güvenmiş birilerine yine erken konuşmuş. Ağzından bakla ıslanmıyor.

  4. İstersen talimatlara uyma.

    -6+1 ittifakının derin sözleşmesi gereği olsa gerek..İyi Parti’de, üst yönetimde önemli değişiklikler yaşandı..

    -İyi Parti’ye, HDP ayarı” diyebileceğimiz dünkü gelişmeler, artık dikkatimizi çekmenin ötesinde, resmi bir kimlik de kazanmış oldu.

    -Büyükelçiye gönderilien mutakabat metninde Yavuz Ağıralioğlu ve Koray Aydın nın isimleri de varmıydı.

    -Cumhurbaşkanlığı sistemini yerden yere vuran, “Tek adam yönetimi kabul edilemez” diyen Meral Akşener, şimdi partisini “Tek kadın yönetimi”nemi çeviriyor.

    – Daha boyunduruğa gelecekleri çok talimatlar, CHP’nin de, İP’in de, SP’nin de önünde bekliyor.
    -Büyükelçi talimatları arttırmış.
    -Hdp masada yok ama etkisi büyükmüş 6lı masada. Büyükelçi hazretleri öyle istiyor demekki.

    -Önümüzdeki günler, 6+1 kirli ittifakının, Türkiye’yi nerelere taşıdığını gösterme açısından hayli ilginç olaylara gebe..

  5. Sayın yazar yine bir baskın seçimden bahsetmiş ama şunun şurasında seçim takviminin açıklanmasına bile 6 ay filan kalmış, hangi arada kim nereyi basabilir ki?
    Aksine tarihimizde hiç görülmemiş olmasına rağmen seçümlerin birkaç yıl ertelenmesi bile gündeme gelebilir:)
    Çünkü salgın/doğal afet ve seferberlik zamanlarında mecburiyetten dolayı seçimler birer yıllık dilimlerle ötelenebilir, hemen başucumuzda çıkan yeni savaş bu riski de içeriyor gibi, benden söylemesi…
    Yani baskın seçim filan diyerek şimdiden kafa kalaylamayın!

  6. Artık açık açık söylemek lazım onlar yani aktrol başları ve buradaki uzantıları istiskal etseler dahi Gül dışında bu millette itimat uyandırarak muhalefete umumi bir teveccüh sağlıyabilecek alternatif bir isim yoktur. Madem açık tebliğ zamanı gelmiştir. Bu beşareti umumiyi “word of mouth” yaymak gerekecektir. Çünkü önümüzde ki seçim pek çok prensip açısından maalesef ölüm kalım meselesidir. Ayrıca son bir not %7 seçim barajını geçebilecek gibi görünen muhafazakar tabanlı muhalefetin küçük partileri saadet, deva ve gelecek üçlü ortak bir liste ile saadet listelerinden seçime girmelidir ki bu şekilde güven bunalımı yaşayan pek çok eskş ve yeni seçmenin de ehven-i şer deyip eski akapelilere oy vermeye daha rahat elleri gidebilecektir. Teemmel

  7. Altılı masa kimi aday gösterirse göstersin CHP’nin içinde olduğu bir oluşuma kararsız seçmen oy vermeye eli varmaz. Ciddi bir alternatif ancak halkın inançlarına saygılı ve konuda kendine güvenen ve CHPYi iktidarına ortak etmeyecek bir şahsiyet ortaya çıkarsa olabilir. O masa görüntüsü bile milleti 6 koalisyonu hatırlattığı için soğutuyor.

    • 6 partinin koalisyonunu sindiremeyenler 72 milletin koalisyonu olan Erdoğan hükümetiyle devam etsinler o zaman:))

    • Ali Bayramoğlu bu günkü yazısında toplumdaki değişimi anlatıyor. CHP’deki katı inanç karşıtlığının yerini daha kabullenilir bir tutuma bıraktığından bahsediyor. Bence bu doğru bir tespit.

      Şimdi sıra katı CHP karşıtlığının yerini daha kabullenilebilir bir tutuma bırakmasında. Bu dönüşüm için sefalete daha ne kadar katlanabileceğini görmek için muhafazakar kesimin kendilerini sabır testine sokmaları kadar anlamsız bir şey olamaz.

      İlkellik ve bağnazlık sabır testine konu olmamalı.

  8. İyi partili Yavuz Ağıralioğlu; “Öcalan’ın heykelini dikeceğini söyleyen bir parti mi meşru bir parti” diyerek HDP’ye tavrını açık açık ortaya koymuş ve herkes ayakta alkışlamıştı.
    HDP milletvekili “Yavuz iti havlamış” deme cüretini bile göstermişti.
    İşte o Yavuz Ağıralioğlu, Meral Akşener tarafından kadro dışı bırakıldı.
    Yavuz Ağıralioğlu, Başkanlık Divanı’na giremezken, Teşkilat Başkanı Koray Aydın da tırpanı yedi. Teşkilattan el çektirildi. Siyasi İşler Başkanlığına alındı.

    Demekki neymiş Meral Akşener de diktatörmüş sizin mantığınıza göre.

    • Önce Balyoz mağduru paşaları aldılar.”Bunlar burdayken buraya FETÖ girebilirmi ” dediler.
      İstanbul il başkanlığına açık seçik fetöcüyü atayana kadar hepsini budadılar .Hepsi bir köşede kullanılmış olarak ağlıyor.Ben onlara “Fetö perdecileri” diyorum
      Yavuz ağırağalu,Müşeeret derviş,Koray aydın gibi piyonları alıp bunlar varken HDP burada olur mu diye poz verdiler.Şimdi HDP ile kaynaştıkça bunları ufak ufak devre dıı bırakıp,gitmeleri sağlanacak.Onlarda bir kenarda ağlaşacaklar .Onlara da “HDP perdecileri” diyorum.
      Kendi ikbali için ortada olanları görmezden geldiler.Sırada onlar var.
      Günün sonunda M,liiyetçi partiyiz diye yola çıkanlar. Bahadır Erdem ,Ahmet Kamil erozan ,Buğra kavuncu gibi şaibeli kişiler direksiyon başına geçmiş olacak.
      Tıpkı CHP dek tüm Atatürkcülerin bir şekilde parti dışına itildiği gibi.

      İşte MHP kasetleri de CHP kasetleri de bu tarlayı bu şekilde sürmek için di.

      Şimdi Biden in laflarını daha iyi anladık mı ?

  9. Nedir bu büyükelçiler olayı?

    Hatay Büyükşehir belediye başkanının söyledikleri bir bir gerçek oluyor. CHP’li Başkanı Lütfü Savaş, “Cumhurbaşkanı adayı, sadece bilgi ve başarıyla olmuyor. Uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir isim olacak.”

    -6’lı masa üç gündür çok büyük bir iddaya cevap bile veremiyor.
    -Yalan dahi diyemiyor.
    -Bakın bu iddaa öyle böyle bir iddaa değil.
    -Olayların seyrini değiştirecek bir iddaa
    -Yenilir yutulur gibi değil.
    -Muhalif taraftar seçmeni değil ama kararsızların hepsini kendine getirir.
    – Bu iddaa yalan ise Akpartiyi de çok zor duruma sokar.
    -Yalansa İçişleri bakanı Süleyman Zorlunun siyasi hayatı tamamen biter.
    – Doğruysa bu iddaa 6lı ittifak bunun altından kalkamaz.
    -Muhalifler bile bu iddanın üzerine gitmeli. Desteklediği partilerin böyle bir yola girmediğinden emin olmalılar. Başkanlarından açıklama yapmasını istemeliler.

    “İlk altılı masa toplantısından sonra, sen beraber oluşturduğunuz, o hepinizin tutanak altına almaya çalıştığı bildiriyi, hangi büyükelçiliğe düzelttirmeye gönderdin? Biraz edebin varsa bunu açıkla” diyen Soylu, altında da o gizem dolu soruyu yöneltti:
    “Sevgili Kılıçdaroğlu; Altılı Masa toplantısından sonra ‘bir büyükelçini’ bir başka büyükelçiye metni düzeltmek için gönderdin.

    Problem 1: Bu iki büyükelçiden hangisi satış yaptı?

    Problem 2: Kime sattı?

    İddaa ortada. Kılıçtaroğlundan cevap bekleniyor. Muhalifler bile cevap beklemeli

  10. Babacanın muhalif olduğunu da nerden çıkardınız, sadece ben daha iyi yaparım diyor o kadar.

  11. Elektrik doğalgaz akaryakıt vb ni devletin yönetenleri önceden hesaplatemin eder ve kullanıma sunar. Hükümet fiyatını ülke gerçekleri gelir gider dengesini gözetir kümülesine göre uygun ödeme koşullarıyla hizmete dönüştürür.
    10’a alıp 100’e de piyasaya sürer, 100’e alıp 50’sini halktan gerisini tamamlar; dağdan ve yeraltından sudan rüzgardan, gümrükten bankadan borsadan…
    Burda aranması gereken ne olmalıdır?!?!
    – 10 çuval tahıl depolayan ev sahibi 5’ini kendi ihtiyaçları (un bulgur için) ayırır! 5 fazlayı kışa doğru uygun fiyata satar🙂
    hemen hedefi genişletelim:
    – İst. Ankara’ya maydanoz pırasa lahana marul Hakkari’den K.Maraştan değil! K.Kazandan, Beypazarı dan Silivri’den Şile hatta Yalovadan getirilir!
    Antalya’dan Hatay’dan değil! (Oralardan turfanda sebze meyve getirilirki mevsim dışı pahalı! ürünlerdir ve masrafı kurtarır). Polatlı dan Hatay’dan Afyonkarahisar dan soğan patates havuç gibi meşhur sarımsak kayısı incir nerede iyi yetişmiş ise yine ihraç limiti ayrılır!!
    Halkın ihtiyacı kadar piyasaya verilmesi temin edilir🤗☺️🙂
    *İktidardakiler bunları düzgün yapabiliyor ise,
    Bu ürünlerin piyasada makul fiyatı ve halkın çoğunluğunun da yüksek alım gücü olması gerekmez mi?
    (Alım gücü mü düşük?! Yoksa malların fiyatları mı yüksek?!)
    Sonuçta, toplumun yüzde kaçı işsizlikten muzdarip?
    Kaç aile/kişi yardıma muhtaç durumda?!?!?
    Bunları kim dile getirir/getirmelidir sizce?
    Oysa biz ne konuşuyoruz
    günnlerce!!!
    Aylarcaaa!!!
    Yıllardır!!!!

  12. SANDIĞA DOKUNMA
    Öyle anlaşılıyor ki yeni seçim mevzuatı düzenlemesi ile iktidar seçim sürecinde HDPyi kapatıp, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da kendi mensupları dışında gözlemci bulunmasını engelleyerek bölücü başını da devreye sokarak Doğu ve Güneydoğu’da ful çekerek seçimi kazanma hesabı yaptığı kesin.
    Bu hesabı gören muhalefet sizce ne yapacak?
    Sadece Anayasanın Mahkemesine iptal davası açacak.
    Pekâlâ ne karar verilecek?
    (espri için sorulmuştur)
    Tabii ki red.
    Gelmiş geçmiş Anayasaya en uygun kanun olduğu gerekçesiyle.
    Muhalefetten “sandığa dokunma” eylemleri mi beklediniz?
    Suçüstü 2,5 milyon oy sahtekarlığında, seçmenlerin eylem yapmasını engelleyen muhalefet mi bunu yapacak?

  13. ” İYİ Parti’nin gördüğü ilgi bir ara hızlanır gibiydi, son birkaç ay içerisinde orada da geri çekilme kendini belli etmeye başladı. ”

    İyi parti son hamlesi ile aşırı milliyetcileri geri çekerek merkez sağ bloğuna yerleşmiştir.

    İttifak ettiği millet partisinde durumuna daha kararlı hale getirmiştir.

    Artık kararsızlardan daha çok oy alacak.

    https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/iyi-partide-baskanlik-divani-degisti-teskilatlar-aydindan-alindi-1921038

  14. Olaylar netleşiyor.

    “Gerçek gündem” sitesi.
    Sabih Can Kanadoğlu.

    Sabih Kanadoğlu. Bu ismi herkes bilir. Sabih Can Kanadoğlunu ise herkes bilmez. 367 Sabih’in torunu. Kolombiya Büyükelçiliğinde çalışıyor.

    Fondaşlar ve muhalefet Küba, Kolombiya uyuşturucu trafiğini ağızlarına sakız yapmışlardı.Bu kampanyanın başını bazı devletlerin, bizzat uyuşturucu kaçakçılığından beslenen PKK ve Fetö gibi terör örgütlerinin ve mafya babalarının çekmesi şaşırtıcı değildi. Ama devrede Kılıçdaroğlu ve Engin Özkoç gibi çok sayıda CHP’li siyasi aktör, uyuşturucu üzerinden onlarca yalanı siyaset malzemesi yapıp hükümeti suçluyordu.

    Geçen yılın son aylarında ortaya atılan bir uyuşturucu iddiası ibret vericiydi
    İlk bilgiyi de Kolombiya Ulusal Polis Teşkilatı Narkotik Birimi sorumlusu, 9 Haziran 2020 tarihinde bir tweet’le vermişti:
    “Kolombiya’nın Buenaventura Limanı’nda Türkiye’ye gönderilecek konteynerler içinde 4 ton 928 kilogram kokain ele geçirildi.”
    Bundan sonra yapılması gereken, Türk narkotik birimlerinin, Kolombiya narkotik birimleriyle ilişki kurup işin arkasını araştırmaktı. Öyle de yapılmış. Kolombiya Interpol’ü biraz gecikmeli de olsa, Türkiye’nin istediği bilgileri adli yoldan bir yazışmayla Ekim 2021 başında Kolombiya Türkiye Büyükelçiliği’ne göndermiş.

    Ancak o sırada bir el devreye giriyor ve bunu Türkiye’ye farklı yansıtıyordu. Haberi ilk kez Gerçek Gündem isimli haber sitesi, “Türkiye cevap vermedi” diye sundu ve kanıt olarak da İspanyolca bazı belgeler yayınladı. Doğal olarak ortalık karıştı.
    Haberi gerçek kabul eden CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç şöyle bir tweet atıyordu:
    “Narkotik, 10 Ekim’de Kolombiya’da yakalanan 4.9 ton kokainle ilgili Kolombiya’dan ‘adli yardımlaşma’ talep ettik, cevap alamadık dedi. Kolombiya 22 Eylül’de Türkiye’den ‘adli yardımlaşma’ talep ettik diyor. Hangisi doğru?”
    Oysa Gerçek Gündem’in haberi yalandı ve İspanyolca belgelerin de konuyla alakası yoktu. Site haberi kaldırıp özür diledi ama iş işten geçmişti.

    Ama bundan sonrası çok daha vahim. Vahim diyorum, çünkü işin bir ayağında da Kolombiya Büyükelçiliği’nde görevli bir Türk var. Büyükelçilikte çalışan torun Kanadoğlu’nun, Kolombiya makamlarının yazışmalarının Türkiye’ye ulaşmasını geciktirdiği iddia ediliyor. Hukuki bir soruşturma açıldı mı bilmiyorum, ama idari bir soruşturma açılmış.
    Gerçek Gündem kimin. Eski Chp li Barış Yardakaş. Ne hikmetse bu olaylardan sonra Gerçek Gündem satıldı. Kime satılmış, Kılıçtaroğlunun darbe gecesi tanklardan izin alıp tv den darbe olaylarını izlediği Bakırköy Belediye başkanının yeğenine. Eski ekip ekarte edilmiş. Yeni kadrosu da Gezici ekipten.

    • Allah senden razı olur mu bilmiyorum ama bilgiler ufuk açıcı. B. Yıldırım in ehli takva, ülke ülke gezip fakir insanların maske ihtiyacını karşılayan çocuklarını zan altında kalmaktan kurtardın. Sizin gibi ileri görüşlü aydın vatan ve millet sevgisi ile dolu sadece ve sadece milletin çıkarlarını düşünen, kendi nefsi için tek bir şey bile talep etmeyen fedakar kardeşler olduktan sonra ne yerli hainler ne de dış güçler ne de enflasyon canavarı bize dokunabilir.

  15. et konusu tam bir rezalet.
    oldu-bitti bu ülkede et yemek bir lükstür zaten. ama eskiden hiç olmazsa raşitik tavuk falan yiyebiliyordu arada kırmızı et alabiliyordu millet. şimdi et ulaşılamaz duruma getirildi, millet çocuğuna süt alamıyor diye defalardır yazıyorum. ülkede yeterli hayvan olduğunu ya da kaldığını mı diyeyim sanmıyorum, sanmıyorum çünkü doğru rakam yok.
    uzmanlar, odalar tarım ve hayvancılık politikalarının acilen revize edilmesi için yıllardır uyarı yapıyorlardı, işte buğday desen o bile kendimize yetmiyor, ithal ediyoruz
    işte hayvancılığın hali, uruguayda hayvan arıyoruz.
    eyyy türk halkı, et yemek senin neyine…

    toplumu oluşturan insanların yalnızca %24 kadarı elektrik faturalarını sorunsuz ödeyebiliyor; geri kalanın bir bölümü (%19) ‘‘Ödeyemiyorum’’ derken, geri kalan %57 zorlanarak ödeyebildiğini söylüyor-muş.
    İlgili kurum kuralları uygulamaya kalkarsa her beş evden birinin sakinleri elektriği kesilmiş halde karanlıkta oturuyor olacak-mış.
    eyy türk halkı…
    Daha ötesini yazmaya gerek yok herhalde.

    insanlar kimi sorumlu tutacaklarını biliyor diyor sayın koru.
    elbette, bu tablonun bir mimarı var. zaten kararsızlar kopuş konusunda bir tereddüt yaşamıyorlar ve çözümü de iktidar da aramıyorlar. bu büyük bir kesim için kesin bir kopuş. bunu iktidar da görüyor dolayısıyla seçim sistemini revize ediyor, karşı bloğu parçalamaya yönelik bir şeyler yapabilir miyiz saikiyle sistemle yine ve yeniden oynuyor.
    ben muhalefetin oylarında artış olmuyor tespitini doğru bulmuyorum, neredeyse bütün anketlerde muhalefet oylarında yükseliş var ama bu iktidar oylarındaki büyük düşüş gibi olmayabilir, yaşadığımız bu kadar ağır bir ekonomik bunalımda bence milletin ilk derdi kime oy vereyim diye düşünmek değil herşeyden önce.
    sonuçta kararsızlar kesin bir ayrılık yaşadığına göre oyunun gideceği yer almanya yeşiller partisi de olamayacağına göre kuşkusuz muhalefete bir şekilde oy verecektir. özellikle geçtiğimiz 10 yıldır herşey ama özellikle ekonomi öyle kötü yönetildi ki yakın gelecekte toparlanma imkanı yok maalesef ve dolayısıyla iktidarın bu müthiş başarısızlığı bırakalım kapatmayı maskeleme, gölgeleme, makyajlama imkanı da yok. kararsızların önemli bir kısmı ilk kez oy kullanacak gençlerden oluşuyor, kapağı yurt dışına atmak için fırsat kollayan bu kesimden iktidar ne kadar oy devşirebilir, nasss-a cevabı ne olabilir?
    bugün üniversite eğitimi alan asgari ücretli, memur ya da emekli yani ülkenin çok büyük bir kısmını oluşturan dar gelirli bir ailenin evladının nasıl şartlar altında yaşamını sürdürmeye çalıştığını, ne yediğini, içtiğini düşünün.
    ben şahsen kim gelirse gelsin ülkenin bugün olduğundan 500 defa daha iyi yönetileceğine inanan bir seçmenim. çoğulcu bir akla ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. muhalefetin çoklu yapısını ve farklı dokusunu ülke için bir zenginlik olarak görüyorum.
    buradaki en önemli, en hassas ve kararsız oyları etkileyebilecek en büyük faktör evet,
    CB aday ismidir. bütün anketlerde bu ismin öneminin altını çiziyorlar, öyleyse muhalefetten en büyük beklenti toplumun tümünü kucaklayacak, tanınıp sevilecek ortak bir aday çıkarmaktır, eninde sonunda da bu aday
    eğer bir blok halinde kalmak konusundaki irade devam edecek olursa,
    kuşkusuz bulunacaktır.
    lakin ben bunun çok erken açıklanması gerektiğini düşünmüyorum, seçim öncesi sayın yavaşın ve sayın imamoğlunun yaşadıkları göz önüne alınacak olursa ve hala bu başkanlara yapılanlar haklarındaki iddialar, adım attın, kaşını kaldırdın, elini arkana bağladın nevi suçlamalar düşünülecek olursa adayın doğru bir zamanda açıklanmasının kim olduğu kadar önemli olduğu da ortaya çıkar.
    ekonominin dinamiklerine baktığımız zaman ne yazık ki bu günler iyi günlerimiz diyebiliriz. önümüzdeki ay bu ayı arayacağınızdan emin olabilirsiniz. tıpkı bu ay geçen ayı aradığımız gibi…zamanında seçim, erken seçim, baskın seçim konularına buradan bakın.

    • 20 yıldır RTE ye denmedik kalmadı.en son bir öğün manda yoğurdu kaç TL hesabı yapıyorlardı.
      Bunu yapan 100.000 tllik odada kalan .
      İsraf israf deyip kendi ulaşımını günlük12.000 tl lik tekne ile yapanlar.

      1 yıl dayanamayacaklar galiba.

      RTE diyorki topunuz gelin.Yanınıza elçilerinizi de alarak.

      Pardon elçiler sorun değildi. Ne olacak akıl hocalığı yaparlar en çok Biden in dostları

      • 20 yıldır RTE ye demedik kalmamasından doğal ne olabilir?
        inönüye söylenmedik kaldı mı ya da ecevite, demirele ya da özala ve ya çillere. büyük ihtimalle gelecekte söylenecekler yanında bugünü de arayabilirsiniz.

        manda yoğurdu ve saz arkadaşları hurma ve bal önemli bana kalırsa.
        yandaş medya manda yoğurdu muhalefetinden çok memnun değil, tutmayacağını düşünüyor ama ben aynı fikirde değilim.
        gerçeklikten kopuşun veciz bir sembol anlatımı değilse nedir?
        bir dönem ekonomik sıkıntıyı inkar eden iktidara ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler sözünü kullanmıştı medya, şimdi de çocuğuna süt alamayan adama “”ballı hurmalı manda yoğurdu ye”” slogan yapsın.. bir öğün manda yoğurdu hesabı yapmanın şu an toplumun içinde bulunduğu çaresizliği çok iyi anlattığını düşünmeyen kim varsa yazık doğrusu. derin bir yoksulluk var oysa, temel gıda maddelerinden bile feragat ediyor millet.
        kimbilir belki de gerçekten uçuyoruz, kaçıyoruz sanılıyordur, bir süre sonra hayaller ve gerçekler birbirine karışıyordur, makam sarhoşluğu belki de böyle bir şeydir. aksi halde insan kendi sorumluluğunda olan çocukların aç yattığını düşünse, bırak et yemeği süt içemediği aklına gelse her gece afiyetle ballı kaymaklı yok ballı hurmalı manda yoğurdu yiyebilir mi?
        aralık sonunda süte % 48 zam gelmişti, 1 nisandan geçerli % 21 geldi.
        bir şişe süt 10 tl ye dayandı.
        pardon ama,
        bir öğün manda yoğurdu hesabı boşuna yapılmıyor bu ülkede…

        imamoğlu tekne ile geziyormuş, öyle mi?
        akitte mi yazıyor, vakitte mi???
        işine gelip giderken kendi arabasını kullanan imamoğlu, tekne kullanıyorsa da kendi teknesi olmasın. belediye bütçesinde harcamaları makyajlanmadığı için görürüz yakında, dişe gelir bir şey çıksa birinci ağızdan da duyarız nasıl olsa. faturalar çarşaf çarşaf çıkar ortaya. çok zengin bir aileden geliyor sayın imamoğlu, kendi cebinden harcadıktan sonra bir milyonluk odada da kalabilir değil mi? keşke herkes eşi görülmemiş harcamalarını milletin parasından değil, kendi cebinden görse. bugün ülke de bu durumda olmazdı.
        devamı gelecek…

        • istanbulu kaybetmenin acısı hiç geçmeyecek galiba.
          bırakalım hizmet için yeterli ödenek vermeyi, mevcut gelirleri Vakıflara devrediliyor, peki yeterli hizmet veremesin derdinden kim zararlı çıkıyor?
          halk mı?
          aman ne gam.
          kim karlı çıkıyor peki?
          popüleritesi her geçen gün artan sayın imamoğlu mu?
          öyle görünüyor.

          İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) açıklamasına göre, belediye mülkiyetinde yer alan tarihi Yerebatan Sarnıcı giriş yapısı ve Talat Paşa Konağı’na herhangi bir mahkeme kararı olmamasına rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ‘el konuldu.’
          İBB kararı mahkemeye taşıyacak.
          Vakıflar Genel Müdürlüğü daha önce Sultanahmet, Ayasofya, Süleymaniye, Fatih ve Teşvikiye camileri, Galata Kulesi, Akaretler, Paşakapısı Cezaevi, Sansaryan Han, Sepetçiler Kasrı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesini mazbut vakıflara devredildiğini duyurmuştu.

          bu konuyu birazdan başka bir yönüyle de ele alacağım ama burada olanları halk görüyor, yaşanan büyük kopuşun bir nedeni de gücün böylesi orantısız ve haksız kullanılması. yerel seçimler de gördük sonuçlarını değil mi?

          gelelim elçiler meselesine yine ve yeniden,
          20 yıl önce sayın erdoğanın görüştüğü elçiler yok muydu?
          aldığı destekler olmadı mı?
          o dönem abd, ingiltere, israil türkiyede siyasal islamcılarla birlikte çalışmak istiyoruz açıklamaları yapmadılar mı?
          amerikaya da gidip gidip görüşmedi mi?
          haberler, resimler, kayıtlar durmuyor mu?
          2002’de seçim öncesinde abd’de yahudi ulusal güvenlik enstitüsü JINSA’da temaslarda
          bulunmadı mı?
          resmi ismi “davut boynuzu” olan “cesaret madalyası” almadı mı?
          bir ara hatırlat israille ilişkileri yazayım.
          1998 yılında Yargıtay’ın sayın erdoğan hakkındaki hapis cezasının onamasından dört gün sonra 29 Eylül tarihinde dönemin ABD başkonsolosu Carolyn Huggins tarafından ziyaret edilmişti.
          Dönemin ABD dışişleri sözcüsü James Foley, bir soru üzerine, Huggins’in sözlerini aynen tekrarlayıp şöyle demişti: ‘‘Biz görüşümüzü net biçimde açıkladık. Bu görüşümüzü size tekrar okumak istiyorum. Bunu yaparken Başkonsolos Huggins’in dediklerini tekrarlayacağım: ‘Demokratik yöntemlerle seçilen siyasetçilere yaptıkları konuşmalar nedeniyle verilen cezalar Türk demokrasisine olan güveni azaltır.’ Söylediği budur ve yönetim olarak biz bunun tamamen arkasındayız.”
          şimdi sayın imamoğluna bu denli açıktan benzer destek verilse
          acaba nolur?
          siz geçmişte elçileri, madalyaları, ziyaretleri, destekleri sorun etmemiştiniz,
          akıl hocalarından rahatsız olmamıştınız
          şimdi n’oldu???

          biraz uzun yorum yazıyorum ama,
          ramazanda yazamayacağım diye.

        • sizin yıpratacaklar lafınız üstüne RTE herşey söylüyorlar yıpranmıyorda bunlar niye yıpranıyor diye sordum.Maşallah atlet müptalaları gibi ne kadar zırva varsa hepsini foş etmişsiniz.Hangisine cevap vereyim şaşırdım ama analdım ki sizde istanbul acısından(!) daha büyük bir acı oluşmuş.
          Sahi RTE yıpranmıyor,hatta sizin deyiminizle İnönü bile yıpranmıyor.Bu haçlı elçilerinin sevdalsısı ,tatilin en iyi yakıştığı ,yalan makinası utanmaz adam niye yıpranıyor
          elçiler tabi ki ziyaret eder de bir ülke açık açık seni indireceğim ve muhalefeti destelerim ne zaman dedi ve bu kadar abuk ziyaretler ne zaman oldu.
          açıkca ABD 7 yıl önce datbe yapmış bir ülke (sizde haşhaşiler gibi ne darbesi derseniz zaten konuşacak birşey yok ) açıkca savaş ilan etmiş ve bunları destekleyeceğim demişken elçisi kimseyle görüşmeden sabah öğlen gçrüşüyorsa ne var bunda diyorsanız sorun yok ablacığım haçlılar size de mübarek olsun

        • Milyonluk odada Kılıçdaroğlu kaldı .O odadan yayın yapıp “fakirli k vs vs konuştu” abuk olan bu .
          Gündemi bile takip etmeden yorum yapmasanız
          Gemi de IBB nın kirladağı gemi günlük 12.000 tl makam gemisi evine hızlı girtmek için .bu da çarşaf çarşaf yaynlandı.Istfa var diyen adam bunu yapan da .48.000 tl yemek parası gömüp kameralar karşında mercimek çorbası içiyorum diyen arkadaş .Biraz gündemi takip etseniz.
          Bunların hiçbiri sorun değil.
          Sadece Biden e kuyruk sallaması sabah,öğlen,akşam ABD elçisiyle RTE yi nasıl indiririz planları yapması benim için sorun yoksa diğerleri sadee kendilerinin ne kadar samimiyetsiz olduklarının örtülemez sonucu.
          Diğeri ise ABD darbelerine yataklık o beni ilgilendiri.
          Bunu da böyle ne var bunda ile örtmeye çalışanlar haydş haydi ilgilendiri.r.

  16. BİDEN ÇETELESİ İKTİDARA YÜRÜYOR

    Tamam en geç 2023 de yazarın yayınladığı masa iktidara gelecek fakat Allah rızası için söyleyin. İstanbul sözleşmesi için iktidara demediğini bırakmayan Temel, istanbul sözleşmesine geri döneceğiz diyen kılışdaroğlunu destekliyor. Dün akşam meralin grup toplantısı vardı. Özellikle kullandığı kelimelere, jest ve mimiklerine baktım hakkaten ülkemin geleceği için üzüldüm. Bu kadın normalde elişini alıp mahallede altın gününe gitse oradan kovulur, seviyeyi düşürüyor diye. davutoğlu kendisini yanına alıp elçilik veren, oradan bakanlık başbakanlık koltuğuna oturtan, benim ağzımdan akparti aleyhine bir kelime duyamayacaksınız deyip hergün ak partiye saydıran biri. oysa eskiden dürüstlük en kıymetli hazine idi. babacan zaten görevde iken ak parti aleyhine kumpasa giriştiğini kendi ifade etti. Neyse dostlar siz mutlu iseniz bizce sorun yok. ötv yi kaldıracak, benzini 2 tl ye indirecek (birim para birim para diyorlarya oradan yola çıktım, avrupa seviyeseni indireceklerini anladım) altının onsunu da 100 dolara düşürsünler elleri değmişken. Asgari ücreti yoksulluk sınırının üstüne çıkaracak (16 bin tl) köprü ve yolları kamulaştırıp bedava halkın hizmetine sunacak bir iktidar geliyor daha ne isteriz.

  17. Neden masadakilerden birisinin olmayacağını daha önce açıklamaya çalışmıştınız. Ancak ikna olmadım. Neden ikna olmadığımı da daha önce söylemiştim. Tekrarlayayım. Siyasete dışardan bir ismin getirilmesi çalışmayan bir formül. Bunu Ekmek için Ekmeleddin örneğinde gördük. Siyaset yapılacaksa bu tam zamanlı ve sürekli kamuoyu önünde ve açık yapılmalı. Paraşütle siyasete gelenler başarılı olamadılar, olamazlar da. Siyaset ve ülke yönetimi gerçekten tecrübe, liyakat, özveri ve kendini ortaya koymayı gerektiriyor. Erdoğan bunu sürekli yaptı ve kaçak güreşmedi. Bunun için tebrik edilmesi lazım ve halk da kendisini bugüne kadar takdir etti, hala onu terketmemesinin ve tereddüt etmesinin sebebi de bu. Onda hala bir umut görebiliyorlar. Bu figürü aşmanın tek formülü, onun kadar mesaisini bu işe harcamayı, gerçekten çalışmayı, halkı ikna etmeyi gerektiriyor.

    Mevcut muhalif liderler arasında bu formüle uyan sadece Babacan’ı görüyorum. Liyakat ve tecrübe çok önemli artık, risk almamız zor. Neden onun olmayacağına dair ise argümanlar zayıf bence. Diğer muhalifler de aday gösterilebilir ve seçilebilirler de. Ekonomi konusunda iyi bir performansa sahip Babacan’a ekonomi yönetimi teslim edilirse o formül de çalışabilir. Koalisyon ortak yönetimle bu işi becerebilir. Tek adam yönetiminden dönmeye karar verdiysek çözüm yolu çok bence.

  18. Sayın Koru, erken seçim yapacak iktidar neden bir yıl sonra geçerli olacak bir seçim kanunu çıkartsın? Ekonomik durumun bozukluğu yeni bir şey değil. Hazine arazilerinin satışı ile istenildiği an kaynak yaratılabiliyor. Zaten İktidarı destekleyen seçmen ne olursa olsun yerinden kıpırdamıyor. Velhasıl ben erken seçim için bir neden göremiyorum.

    • Sata sata bitirdiniz memleketi. Seçmen de sizi satacak en kısa yoldan. Vakti geldi.

  19. 6 kişi toplanmış bi adam aranıyor. Fehmi Abi bunların altısı bi adam etmez diyor. Çözüm yolları gösterip te komik olmayın. Ayrıca orijinal yazıdan fazla yorum yazıp ta bizi hasta etmeyin.

Yoruma kapalı.