Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna neredeyse saatler kalmışken benim zihnimi müthiş meşgul eden bir soruyu paylaşmak isterim.
O soru şu: Nasıl oldu da, Cumhur İttifakı’nın ‘seçim kazanma ustası’ bilinen adayı Tayyip Erdoğan ilk turda işi bitiremedi?
Umarım şaşırmamışsınızdır.
Tayyip Erdoğan’ın en iyi bildiği konu seçim kazanmaktır. İlk bir-iki denemesinde başarısız kalmıştı Erdoğan, 1994’ten sonra girdiği bütün seçimleri ise kazandı.
Başarısız olduğu ilk bir-iki denemeyi internet ansiklopedisi Vikipedi’den aynen aktarayım:
“28 Eylül 1986’daki milletvekili ara seçimlerine Refah Partisi’nin İstanbul 6. bölge adayı olarak girdi. Tek bir adayın milletvekili olacağı seçimde Refah Partisi, bölgedeki oyların %8,57’sini alarak beşinci sıra kaldı. 26 Mart 1989’daki yerel seçimlerde Beyoğlu belediye başkanı adayı olurken, 1984’teki seçimlerde partinin ilçe belediye başkanlığı için aldığı oy oranının %17,71 artmasıyla %22,83 oranında oy topladı; ancak %29,29 oranında oy alan Sosyal Demokrat Halkçı Parti adayı Hüseyin Aslan’ın ardından ikinci sırada kaldı.20 Ekim 1991’deki genel seçimlere Refah Partisi’nin İstanbul 6. bölge 1. sıra adayı olarak girdi.Seçimlere Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile ittifak yaparak giren Refah Partisi, son seçimlere göre İstanbul 6. bölgedeki oy oranını %12,69 arttırarak %20,01 oranında oy aldı.19. dönem milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giren Erdoğan’ın milletvekilliği, ilk kez uygulanan seçmenlerin parti milletvekillerini sıralamaya bakmadan tercih edebildiği tercihli oy sisteminde seçmenlerin tercihini ikinci sıradaki aday Mustafa Baş’tan yana kullanması sebebiyle sonuçların belli olmasından birkaç gün sonra Baş’a geçti.”
O son seçimde mazbatasını alıp Meclis’e kaydını bile yaptırmıştı Erdoğan ama tercihli oylar yeniden sayılınca Mustafa Baş’ın ondan daha fazla tercih oyu aldığı anlaşıldı ve bu yüzden mazbatası iptal edildi.
İlk ve son oldu o başarısızlık; kampanyaların en ufak ayrıntılarıyla bile şahsen ilgilenen Erdoğan, 1991’den sonra girdiği bütün seçimleri kazandı.
Milletvekili (2003), başbakan (2003) ve cumhurbaşkanı (2014, 2018) oldu.
Peki ya 2019 İstanbul yerel seçimleri?
AK Parti’nin kaybettiği iki kez tekrarlanan o seçimde, İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Binali Yıldırım’dı. Kazanamayan Binali Yıldırım’dı, Tayyip Erdoğan değildi.
Eminim, o kayıptan da kendisine dersler çıkarmıştır Tayyip Erdoğan…
Ancak iki hafta önce -14 Mayıs’ta- yapılan seçimde sistemin gereği olan ‘%50+1’ şartını iki aday da karşılayamadığı için iki gün sonra yeniden sandık başına gidiyoruz.
Erdoğan’ın o turdaki oyu %49.52 oranında kaldı. ‘%50+1’ şartı için gerekli olandan yalnızca binde 48 oranında oyu eksik çıktığı için ilk turda seçilemedi Erdoğan.
“Daha büyük oy farkıyla ikinci turda seçilir” diye düşündüğümü itiraf ederim.
Ancak seçime çok az kala bu düşüncem değişmeye başladı.
Zorlanıyor Erdoğan ve bu hem kendi söylemine hem de umudunu onun başarısına bağlamış partisinin ileri gelenlerinin tavırlarına yansıyor.
‘Rehavet’ uyarısı yapıyor ısrarla. “Teşkilat zafer sarhoşluğuna kapılmamalı” da demiş katıldığı son TV programında.
Parti teşkilatının çalışmasını, seçmenlerinin de pazar günü sandığa gitmesini yakın takibe aldığı belli.
Yine de bir kazaya uğrama endişesi var.
İlk turda yüzde yarım oy eksikliği olmasaydı üçüncü kez cumhurbaşkanlığını kazanabilecekti Erdoğan; 27 milyondan fazla oy alabildi çünkü. Bunu sağlayan en önemli kampanya konusu tek bir sözcükle ifade edilebilir: ‘Beka’…
Rakibi Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP’yi ve Millet İttifakı’nı teröristlerle işbirliği halinde gösteren bir kampanya yürütüldü. PKK, HDP ve Kandil kavramları eşliğinde, Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda ülkenin bölüneceği algısı üzerinde yoğunlaşıldı.
Bizim milleti en fazla telaşlandıran konudur ‘beka’.
Telaşlanmakta haklıdır da.
Koca bir imparatorluktan Anadolu’ya sığınmak zorunda kalmış bir ulusuz ve DNA’mızda eldekini kaybetme endişesi yer alır.
Fazla ustaca yürütülmeyen AK Parti kampanyasında ‘beka’ vurgusu ustaca kullanıldı.
Çok da fazla ustaca değil ama.
İstanbul mitinginde “Şuraya dikkatle bakın” vurgusuyla dev ekrana yansıtılan birkaç saniyelik görüntü, ikinci turda AK Parti ve Erdoğan’ın başını ağrıtıyor.
Montajmış o görüntünün yer aldığı video.
Bizzat kendisi de montaj olduğunu kabul etti o videonun…
AK Parti genel merkezinden duvarlara asılsın diye illere gönderilen Kılıçdaroğlu’na ait olduğu iddialı sözlerin yer aldığı posterler de mi gerçekleri yansıtmıyormuş?
Kılıçdaroğlu’na ve Millet İttifakı liderlerine göre öyle.
Her siyasinin bu alandaki sicilini tutan Ümit Özdağ yalnızca Kılıçdaroğlu’na oy verilmesi çağrısı yapmakla kalmadı, ‘beka’ konusunda Kılıçdaroğlu’na kefil de oldu.
İş orada da kalmadı, AK Parti’nin ‘beka’ konusundaki sicili anlamına gelecek malzemeler de cumhurbaşkanlığı adayının aleyhine olacak biçimde devreye sokuldu.
“Zorlanıyor Erdoğan” dememin sebebi bu.
Rakibiyle arasında tercihte bulunacak seçmenlere lehine en önemli unsur olarak kendisinin belirlediği ve ilk turda aldığı 27 milyondan fazla oyda en büyük katkının sahibi olan ‘beka’ konusu, ikinci turda baş ağrıtıyor.
Yanına destekçi olarak aldığı Sinan Oğan bu alanda hafif kaldı.
Ümit Özdağ daha ağır basıyor.
Siyaseti yakından gözleyenlerden bir yakınım, iki tur arasında dengeyi değiştirecek önemli bir unsur gündemi zorlamazsa ikinci turun boşuna çaba haline dönüşeceğini söylemekteydi.
‘Beka’ konusu galiba dengeyi sarsabilecek bir konu.
Tayyip Erdoğan’ın teşkilatta ve seçmende hissettiği ‘rehavet’ bundan kaynaklanıyor olabilir.
Seçim kazanma ustası Tayyip Erdoğan hayatının en önemli seçiminde…
ΩΩΩΩ
Ümit Özdağin farkli görüsleri vardir ama Milliyetçi gecmisinin Milletin aklinda y ona bir yer edinmesini saglamistir oda elindeki imkanlari iyi kullanmistir Özdağin anlasmasiyla mültecilerin ossiz kisninin geri gonderoleceginden eminim buda kkya severek oy atmami saglar
2023 seçim sonuçları ve ıslak imzali tutanaklar YSK nin sitesinde neden yayınlanmadı 2018 seçimin islak imzali sonuçlaride yok. Bu demek oluyorki hille yapılmış 2. Hillelerin önüne geçmek için yayınlanmiyor.
Hem elçilikte hemde gelip Hava alanlarında oy verenlerde az değil.
Biz halk (istisnalahar hariç.) olarak hırsızlık ve yalan konusunda Doktora yapmış ve başarı bir hslkız.
HER HALÜKARDA
Her halükarda kaybedecekler.
Şeklen kazanıyor görünseler de.
Az önce bir penci ile görüştüm.
Bir iş için kapora almış.
Bu para ile malzeme almak için yaklaşık 10 toptancı aramış.
Hiçbiri fiyat verip siparişini alamamış.
Seçimden sonra kallavi bir gücelleme için bekliyorlarmış.
Dün de bir galerici ile görüştüm.
Otomobil bayilerinde sıfır otomobil yokmuş.
Liste fiyatlarının üzerine açıktan ve haricen
200-300 bin TL ayrıca verir isen sıfır otomobil alabiliyormuşsun.
Liste fiyatları zaten bir çuval para.
Geçen gün de bir haber vardı:
“Asgari ücretli bir evi 180 yılda alabiliyor”diye.
Altında da mizahi bir cümle:
“Aslında ülkemizin ekonomisi çok iyi. Ancak insan ömrü çok kısa” diye.
Avrupalıbir5-10 yıl çok rahat kullabileceği aracı bir(1) aylık asgari ücretle alabilirsen bizin asgari ücretlimiz aynı aracı 500 asgari ücretle alabiliyor.
Avrupalının bir(1) aylık asgari ücretle aldığı aracıın, bizim asgari ücretlimiz bir(1) aylık asgari ücreti ile sigortasını bile yaptıramıyor.
Başka söze gerek yok.
Her halükarda kaybettiler.
Hem de alayı.
İktidarıyla ve “koltuk değneği” muhahalefetiyle.
Erdoğan, 17. defa “sandık sınavı”na çıktığı için bu da “sıradan bir seçim” gibi gelebilir ama asla öyle değildir. Çünkü bu, Erdoğan’ın “son” seçimidir.
Son defa huzura çıkan Erdoğan’a “vefa” vaktidir!
Kendini; ülkesine adayan bir liderden, bir futbolcuya yönelik “jübile” centilmenliğini bile sakınmak, sevimsiz bir vefasızlıktır!
Son seçiminde rekor oy almak, Erdoğan’ın hakkıdır!
İyilik sahibine teşekkür etmek ise, Allah’a şükretmenin ön şartıdır!
Teşekkür etmek için ülkeyi kötü yönetime teslim etmek, kuzuyu kurda teslim etmek gibi bir saçmalık olur. Artık iflas etmiş bu yönetim ülkeyi de iflas ettirmeden gönderilmelidir. Depremde nasıl beceriksiz ve iş bilmez olduğunu gördük. Yakında gelecek bir ekonomik krizi yönetme kabiliyetine sahip olamayan bu yönetim istifa etmeli ve gitmelidir.
erdoğan seçim kazanma ustası imiş.
almış devletin tüm imkanlarını arkasına.
bakanlar devlet imkanlarını kullansınlar diye önce ysk onları kamu görevlisi saymadı istifa etmelerine gerek yok dedi.
şimdide türlü atraksiyonla mazbatalarını geciktirip yine bakanlık imkanlarını kullandırıyor.
başta devlet kanalı trt olmak üzere 20 tane özel kanal iktidar propagandasını boca ediyor.
cumhur ittifakı kendine verilen hazine yardımının kat kat üstünü kullanıyor.
özel uçaklar makam arabaları belediyelerinin imkanları.
madem o kadar kendine güveniyor niye bay kemalin karşısına çıkamıyor.
soru cevapları önceden hazırlanmış tv programlarına çıkıyor.
babala tv ye çıksa görelim.
74 yaşında adam saatlerce ayakta sorulara cevap verdi.
neymiş seçim kazanma sihirbazı imiş muhalefetle başabaş imkanlarla yarışsın da görelim onun ustalığını.
ysk+bakanlar+belediyeler+devlet imkanları+uçaklar+makam arabaları+devlet medyası+özel medya=seçim kazanma ustalığı
Cumhur İttifakı taraftarları 14 mayısta Full ordaydılar daha yukarı çıkamaz. Akp %35 alarak oyları düşmüştür. İkinci Tura diğer seçmenler sandığa gitmesi önümüzde Büyük bir Muamma olarak Duruyor.
Beka konusuna nasıl gelindiği akademik olarak incelenmesi gereken bir konu. Ülkemiz bu aşamaya nasıl geldi? Bunun incelenmesi gerekir. Terör örgütlerinin kumanda ettiği partilerle yakın temas ve oy uğruna yapılan vatanın bölünmez bütünlüğünü bozacak özerklik vaatleri, terör faaliyetleri yapan belediye başkanlarının görevden alınmasını sağlayan kayyum uygulamalarının kaldırılması vaatleri, halkı terör faaliyetlerine azmettiren, yönlendiren ve lojistik destek sağlayan kişilerin serbest bırakılması vaatleri ve daha bilmediğimiz vaatler… Farkında değiliz ama ülkemiz bu tür vaatlerle Ukrayna, Suriye, Irak, Afganistan, Sudan vb. olma yoluna sokuluyor. Umarım bundan sonraki 2028 seçim sürecinde beka sorununa neden olacak durumlardan çıkar.
istanbul bb seçimlerinin pekala kaybedeni sayın erdoğan
çünkü binali bey aday olmakda gömülsüzdü
reiz bir günde sekiz miting yaptı
kaybeden sadece binali bey değil akepeydi
kaybeden reizdi
binali bey erzincanda kaybeden oldu feto ile anılan birinin ikinci kere adaylığını dayatınca Erzincan binali beye kaybettirdi.
millet ile inatlaşıyorlar ve hep kaybediyorlar
14 haziran seçiminde de kaybettiler
o kaybetmedik diye bağırmaları ile kimi kandırıyorlar
öyle bir yara aldılar ki iflah olmaları mümkün görünmüyor.
dervişin fikri ne ise zikri de odur.boşuna kürek sallıyorsunuz.takip ediyorum son yıllarda hep yanılıyorsun.Yine yanılacaksınız. Artık Taha kıvanç yok ki karşımızda.
aslına bakarsanız, istanbul seçimlerinde yenilen binali değildi, meydanlara çıkıp, oy isteyen, sisiye mi vereceksiniz, binaliye mi diyen sayın erdoğandı.
sayın erdoğanın seçim şampiyonu olmasının haksız rekabetten kaynaklanan nedenleri olsa da kendisinin her şekilde bir seçim dahisi olduğuna kimse itiraz edemez keşke bu dehası ülkeyi yönetme, ekonomi, adil paylaşım, eğitim, teknolojik yatırım gibi konularda işimize yarasaydı ve kazanmasının bedeli bu kadar ağır olmasaydı. zira bu kadar büyük bedeli kim göze alsa bir seçim dahisi olur değil mi?
“beka” konusu kolay bir yol doğal olarak. bizi hayatta tutmak için programlanmış sürüngen beyine hitap etmek her zaman işe yarar, diktatörlükle yönetilen ülkelerde iktidarların % 80 lere varan oy alması algı yönetimi denen bir çalışmanın bilimsel bir sonucudur, sürüngen beyin karmaşık mesajları anlamaz, mantıkla değil, güdüyle hareket eder, menfaat odaklıdır, görsel çalışır. iyi eğitilmiş ekipler insanların algılarını kolayca yönetirler.
montajlı videolar, uydurulmuş pankartlar, geleneksel medyanın verdiği aynı mesajlar, troller ve ebabiller hep bizim bu ilkel beynimize hitap ediyorlar. eğitimin giderek gerilediği, beslenmenin zayıfladığı, yoksulluk ve yolsuzluğun arttığı, sosyal yardımların bazı şartlara bağlı olduğu ülkelerde bulunduğumuz coğrafyada mesela görüldüğü gibi sandıktan zaferle çıkmak zor değil. bu ülkelerde insanlar iktidardan memnun değildir ama algılarla oynanarak mevcut iktidarın yine de en iyi seçenek olduğuna inandırılır. ölüm kurgulanıp sıtmaya razı olun denir.
dün bir arkadaşımız şöyle sormuş;
Ekonomi mi vatanın ve milletin bütünlük ve bağımsızlığı mı?
Ukraynalı, Suriyeli ve Afganistan örneklerini vermiş.
bir haritaya bakalım, ülkelere göz atalım…
lüksemburg mesela, kişi başı gelir 90.000 dolar. bir kaç adım bir ülke, ezip geçen var mı? isviçre ya da norveç, almanya… ekonomisi güçlü ülkelerin demokrasileri de güçlü, halkın kişisel hak ve özgürlükleri de güçlü değil mi? bu ülkeleri tehdit edebilir misiniz? bir de arkadaşımızın örnek verdiği ülkelere bakalım, ekonomilerine, paylaşımdaki adalete, demokrasilerine…
sorunlu değil mi?
şu anda bir afganistandan söz etmek bile mümkün değil artık, kadınların sokağa çıkamadığı, okuyamadığı, nefes bile alamadığı talibanistan oldu. herkesin birbirini tehdit gördüğü, suçladığı, birbirini katletmeye çalıştığı bir ülke işte. aklı başında hiç kimsenin gidip yaşamak istemeyeceği bir ülke. peki, batı ülkeleri için aynı şeyi söyleyebilir miyiz?
bizim ciddi anlamda bir seferberliğe ihtiyacımız var, tarım ve hayvancılık başta, ekonomide, yargıda, eğitimde, teknolojide.
kutuplaştıran değil, kapsayan, birleştiren bir dile ihtiyacımız var.
beka; ekonomidir, tarımdır, hayvancılıktır, bağımsız yargıdır, teknolojide atılımdır, adil paylaşımdır, artan refahtır, birliktir, beraberliktir, kardeşliktir…..
bunu akp iktidarının sağlayacağını düşünmek için fazla nedenimiz yok, bilakis.
Bu kadar zaman zarfında alt yapısı tamamlanmış duvarları örülmüş binanın çatısı kapatılamaz mı? Kapatılır istenirse.
Başkası gelip ev yapabilirmi üstüne? ?
Bunca hizmetler emekler vermiş ve bunca teveccüh kazanmış bir devlet adamını harcamaya kimin gücü yetebilir?
Kimisi der ki rehavet,
Kimisi der ki KENDİNE GÜVEN🤗.
https://www.youtube.com/watch?v=ThjtVubJeYA
Ekrem imamoğlu nereye gitse Bir sevgi seli ile karşılaşıyor.
Özellikle Başörtülüler Çevresini Sarıyor.
Canan Kaftancı, Millete Kızmayın Ne yapsınlar Bütün Kanallar onların elinde Çevrelerini Beka sorunu sarmış Onlara Tek Tek Anatıyoruz.
https://www.youtube.com/watch?v=K1__N19IYSc
Ben de sayın yazarla aynı görüşteyim tam bu iş bitti derken montaj meselesi herşeyi değiştirebilir.
İlk turdaki seçmen davranışı ben de dahil bir çok otoriteyi ters köşe yaptı. İkinci turda da yine bir bir ters köşe olursa hiç şaşırmamak gerekir. Geçimi seçimlerin seçmen davranışlarına bakıldığında bu tür sonuçlar görmek mümkün.
Bilmeyen EMEKLİLER için söyleyim.
Bayram İkramiyeler Kılıçdaroğlu Sayasinde Verildi.
Hükümet Bu SENE İki Bayram İçi 2 Bin Tl + 2 Bin Tl = 4 Bin Tl Veriyor.
Kemal Kılıçdaroğlu Asgari Ücret kadar İkramiye veriyor.
Asgari Ücret 8500 Tl
Ramazan bayramı + Kurban Bayramı = 17 Bin Tl Eder.
Bu Sene Hükümet Ramazan Bayramı 2 Bin Tl verdi.
17 Bin tl – 2Bin Tl =15 Bin Tl Eder.
KURBAN BAYRAMI İkramiyesi olarak Bu sene 15 Bin Tl yatacak.
Troller Şimdi Gelir Kaynak Nerden Bulacak Derler İNANMAYIN.
Siz Nerden 3-4 Maaşlılara kaynak Buluyorsanız , Çetelere Nerden para buluyorsanız.
Usulsüz İhalere Nerden Para Buluyorsa Bizde Bunları Millete Vereceğiz.
İsrafa, 50 Mercedesli Konvoylara nerden Para Buluyorsanız Artık Bunlara Dur Diyeceğiz.
ARTIK VATANDAŞ KAZANACAK.
EMEKLİLER BU Kurban Bayramı Torunlarınızla, Kavurmaları Ayranları Götürün.
Huzurlu Bir Bayram Geçirin.
Not:Editöre Sesleniyorum Bu mesajı Cumartesini Kadar Güncelleyeceğim. Parayı Vatandaş sever.
https://www.youtube.com/watch?v=fLA1QCh1CnU
Türkiye 2 Turlu seçimi ilk defa denemliyor Önceki Yorumları Unutun.
Millet Partisi Eksiklerini İyi analiz ettiler. Özellikle sandıkları Tam tutacaklar.
Meral Akşener, Dün fox tv’deydi Sokaktan Çok iyi Sonuçlar geliyor Kesin Kazanacağız Diyor.
Cumhur ittifakı Siyasi Mühendislikle Kılıçdaroğlunun Oyunu Az gösterek MUhalefetin Moralini Bozup Sandığa Katılmayı Azaltmak Düşünüyordu. Başaramadı.
Ata ittifakın %90 Oy Kılıçdaroğlunun oyuydu.
Şu an Siz Eşit sayın, Sandığa Katılım Çok olursa Millet Partisi Kazanır. Bakalım Cumhur İttifakın %35 AKP Diğeri Oylar, Diğer partilerin. Hadi kendi Seçmenini Götürsende Diğer partililer Sandığa Gelecekmi Göreceğiz 2 Turlu seçim ilk defa oluyor.
BİR YUSUF MASALI
Akpartinin 21 yıllık iktidarı üzerinde doktora tezleri yazılmayı hak eden ışıltılı bir başarı. Sayın yazar bunu lekeleyebilmek adına artık tarih olmuş eski başarısızlıkları yazı konusu yapmış. Galiba RTE de yenilebilir imajı çizmek istemiş.
Seçimler gelir geçer bunlar önemli değil. Benim üzüldüğüm insanların muhalefete geçince Ahmet davutoğlu gibi ilkelerinden de vazgeçmesi. 13 milyon insanın zorla kamyonlarla sınır dışına atılması yönündeki akıl ve mantığa aykırı olduğu gibi vijdana da uymayan protokol karşısında biz mazlumların üzerinde zulüm aracı olalım diye siyasete yapmıyoruz diyerek ittifaktan çekilmesini beklerdim. Ama hoca mutlu.
Ne diyim ilkokul seviyesinde cevaplar ile tik tok programına katılan kılıçtaroğlu muhalefeti memnun etmiş gözüküyor. Hakkaten Allah bir toplum kendini değiştirmedikce hidayet vermiyor.
Sayın yazarın dediği gibi RTE hayatının en önemli seçimine girmiyor, Türkiye geldiğimiz kritik eşikte 5 yıl sürecek amansız bir istikrarsızlık rejimini mi seçecek yoksa değerlerine sahip mi çıkacak onu göreceğiz.
uzun yıllar iktidarda kalan zilyon isim sayabiliriz, onlar için yazılmış tezden bol bir şey de yok zaten.
başarı uzun yıllar iktidarda kalmaktan çok yönettiğiniz ülkenin refah seviyesidir.
yöneticisi olduğunuz ülkenin parası bütün zamanların en büyük değer kaybını yaşarken, enflasyonda dünya rekorları kırarken,
sefalet endekslerinde birincilik alırken
nasıl bir ışıltıdan bahsediyoruz?
ve hangi değerlerden?
İnsanlığın son adasıyız, dünyanın kişi başına en çok yardım yapan halkıyız. Bu benim için bütün endekslerden üstündür.
Sığınmacıları kamyonla sınıra dökme planına karşı sesini çıkarmayan Davutoğlu na yazıklar olsun.
“Veren el alan elden hayırlıdır. Yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla! Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir.” (Buhârî, Zekât 18, Nefekât 2; Müslim, Zekât 94-97, 106, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 28, 39; Tirmizî, Zekât 38, Birr 77, Zühd 32; Nesâî, Zekât 53, 60.)
hd ismiyle yazarken pek bi hassas olduğunuzu iddia ettiğiniz muhafazakar etiğe göre yardıma önce sorumluluğunu üstlendiğin kişilerden başlaman gerekir, aile reisi için ailesinden, yakın çevresine, hısıma, akrabaya komşuya sonra yabancılara, yöneticiysen keza aynı şekilde. giderek artan ve bizi sefalet birincisi yapan yoksulluğa bakarsak, ülkenin parasını kişi başı en çok yardım yapan halk olacak kadar dağıtmak ne kadar caiz? kendi ülke insanını fakirleştirirken sağa sola para saçmak/dağıtmak ne kadar etik? sadakanın hayırlısı ihtiyaç fazlası maldan verilendir diyor hz nebi. ülke kapı kapı gezip borç arıyor, çok yüksek faizlerle borç bulabiliyor sayın ddn de bu saçmalığı bütün endekslerden üstün buluyor.
öte yandan sadaka hangi cinsten verilirse o cinsten beti-bereketi arttırır paraysa para, ilimse ilim mesela ama ülkenin haline bakınca artan bir bereketi bırakalım olanı bile koruyamadık gittikçe azalıyoruz ilahi yasalarda yanlışlık olmaz demek ki bu yardım işlerinde bir sıkıntı var, ya yerine ulaşmıyor ya niyet sıkıntılı bilemiyorum artık.
insanlığın son adalığı falan hikaye, uçuyoruz kaçıyoruz gibi. ama ben inanmak istiyorum derseniz, keyfiniz bilir tabi.
sığınmacıların hem bizim yasalarımıza hem uluslararası yasalara uygun olarak anlaşmalar dahilinde gönderileceği oldukça net açıklanıyor kimse kamyonla sınıra dökülmeyecek.
kim kazanırsa kazansın onların önemli bir kısmı geri dönecekler.
doğrusu da bu.
Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu’nun Suriyelileri geri göndereceğine ‘kefil’ olmuş.
Kendisinden önce HDP ile görüşen;
Onlara ‘yerel özerklik’ vaadinde bulunan;
Sınır ötesinde terörle mücadeleyi ‘cihatçılık’ gören;
HDP’nin sırtını dayadığı YPG’yi terör örgütü görmeyen;
PKK elebaşlarının ‘seçim desteği’ne tepki göstermeyen Kılıçdaroğlu’na!
Sizce;
Kılıçdaroğlu üzerinde HDP ve HDP’yi, YPG’yi destekleyen ABD, Almanya ve Fransa mı etkili olur; yoksa MHP ve İyi Parti’den kovulan Ümit Özdağ mı?
Kılıçdaroğlu, -eğer tutarsa- kime verdiği vaadi tutar?
kılınçdaroğlu üzerinde ümit özdağ etkili olur,
bir bakanlık anlaşması olduğuna göre bunu da bir protokole bağladıklarına göre özdağa verdiği vaadi tutar.
gayet açık.
sayın kılınçdaroğlunu destekliyorum.
ülkeyi mevcut iktidardan çok daha iyi yönetecektir.
Aslında ŔTE. ta başından beri yani seçim kararı alındığından beri zorlanıyor!
Işte bu nedenle o günden bu yana gözü dönmüş bir şekilde akla hayale gelen gelmeyen her türlü imkanı acımasızca kullanmaktadır !
Nitekim bunun sayesinde bu kadar oy alabildi !
Bana göre burada olayın başka bir boyutu daha var ; bütün bu olan bitenlere rağmen RTE .na hala bu kadar insan nasıl kandı , inandı, güvendi ve bu kadar oyunu verdi !
senin gibi düşünenlerde ve şakşaklamaktan utanmadığın ve çekinmediğin o ümit bağladıklarında 28 mayıs akşamı büyük hezimet yaşayacak.Herkes boyunun-kaleminin öiçüsünü alacak,görecek.29 mayıs yazını şimdiden merak ediyorum.Suçu kime atacaksınız ?
[…] *Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır. […]
Yoruma kapalı.