İki konu: İlki, Fenerbahçe taraftarı.. Diğeri, cezaevinden çıkması engellenen bir bilim insanı…

31
Reklam

Fenerbahçe futbol takımı önemli bir uluslararası karşılaşmada yenildi; hem de ülkesi savaş halinde bulunduğu için kendi sahasında antrenman yapma imkanı bile bulunmayan Dinamo Kiev takımına…

Olabilir. Top yuvarlak. Sahaya favori olarak çıkan ve yenilerek ayrılan ilk takım herhalde Fenerbahçe değil. Bu yıl yenilendi Fenerbahçe, başında kendini ispatlamış ve başarılı olmak isteyen bir teknik yönetmen de var; önümüzdeki sezonu içte ve dışta başarılarla değerlendirebilir…

Ancak sahayı dolduran taraftar kitlesi, 20 saniye süren tezahüratıyla, sahada kalelerine giren iki golden ve yenilip elenmeden daha fazla zararı takımlarının itibarına verdiler…

Rakip takımı işgalci ülkenin liderinin adını şevkle anarak sahadan uğurladıkları için…

Akıl almaz bir olay bu.

Sportmenliğin çiğnenmesi bir yana, kurtuluş savaşı vermiş bir ülke olan Türkiye’nin, işgalci güçlere karşı verilen mücadeleye bütün unsurlarıyla katılmış bir kulübünün tarihine de kara bir sayfa eklenmiş oldu o 20 saniyede…

“Taraftar bu, nasıl kontrol altına alınabilir?” tarzında bir savunma durumun vahametini azaltmıyor. Nitekim, uluslararası futbol camiası ve o camianın temsilcisi olan kurum, 20 saniyenin hesabını sorma girişiminde bulundu bile.

Savaşa karşı olmak spora yakışır, ancak yine de savaş sürerken onu sahanın içine taşımamak gerekir. Kaldı ki, bu, savaş karşıtı bir tavrın dışarıya vurması da değil, tam anlamıyla savaşı onaylamak ve işgalciden yana tavır koymak…

Reklam

Elbette, tuttuğu takımın iddialı bir karşılaşmadan yenilerek ayrılmasını içine sindiremeyen taraftar kitlesinin bir anlık tepkisini bütün takıma mal etmek doğru olmaz. Ancak takımı temsil eden yönetimin, o bir anlık tepkiyi tasvip etmediğini güçlü bir biçimde duyurması şartıyla… 

Sporun her cinsi yalnız sahada oynanmaz, taraftarlar aracılığıyla hayatın her alanında etkisini gösterir. Sporla iştigal eden kulüpler taraftarlarının sergiledikleri sportmenlik kalıbından da sorumludur.    

Fenerbahçe yönetimine düşen, hiçbir mazerete sığınmaksızın, taraftarın o 20 saniyelik anlamsız tepkisi sebebiyle özür dilemek olmalıydı.

Hala o fırsat kaçmış değil.

İlk tepki olarak açıklanan bildiriyi, konunun bilincini daha doğru yansıtan yeni bir açıklamayla devam ettirmek gerekir.

Ali Koç ve yönetim kademesindeki diğer isimler bunu göremeyecek insanlar mı?

Sanmam…

Prof. Sedat Laçiner..

Adalet bu mu?

Reklam

Hayatımda bana tevcih edilmiş ödülleri bizzat almaktan genellikle kaçındım. İki yüksek öğretim kurumunun öğrencileri tarafından verilmiş oylarla belirlenmiş ödüller hariç.

O iki yüksek öğretim kurumundan biri Çanakkale Üniversitesi’ydi.

Çanakkale’ye kadar gidip ödülü onurla kabul ettim.

‘Yılın siyaset adamı ödülü’ o yıl devlet bakanı Egemen Bağış’a verilmişti ve o da ödül törenindeydi.

Rektör Prof. Sedat Laçiner çalışma hayatına gazeteci olarak başlamış, Milliyet gazetesi muhabiri iken kendisine haklı bir isim yapmıştı. Bir ara ortadan kayboldu ve birkaç yıl aradan sonra makalelerinin üzerinde yer alan ‘Dr.’ unvanı ve bilim insanı kimliğiyle yeniden ortaya çıktı.

Doktorasını uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanında İngiltere’nin önemli bir üniversitesinde yapmıştı.

Üniversiteye ödül töreni vesilesiyle gittiğimizde, daha kapıdan girer girmez karşımıza çıkan kolileri görünce şaşırmıştık. Kuruluşu üzerinden fazla zaman geçmemiş Çanakkale Üniversitesi’ni yılların üniversiteleri seviyesine çıkartmak için lüzumlu gördüğü zengin bir kütüphaneye sahip olma açığını kapatmak üzere ülkenin her yanından -bu arada yayınevlerinden de- ilgi gören bir kitap bağış kampanyası açmıştı.

Ödül töreni için orada bulunan katılımcılar olarak etkilenmiştik.  

Prof. Laçiner, nasıl olduğunu kendisini gazetecilik günlerinden, eserleri ve çıktığı TV tartışmalarından tanıyanlar ile bilim camiasının anlamakta zorlandığı bir gelişmenin sonucu olarak hayli zamandır cezaevinde.

Kendisine hiç yakışmayan FETÖ iddiası sonucu olarak…

Yakışmaması, ‘darbecilik’ ile arasında kurulan irtibatın Prof. Laçiner’in üzerine hiç oturmaması yüzünden…

İddia yargıya gitti, yargılandı, mahkum oldu, yatması gereken süre kadar cezaevinde kaldı ve geçenlerde serbest bırakılması bekleniyordu. [Durumuyla burada daha önce de ilgilenmiştim.]

Öğrendiğime göre, tam tahliye edileceği gün, kendisinin sebep olmadığı bir gerekçe ileri sürülerek, disiplin cezasına çarptırılmış…

Dört ay daha yatacakmış…

Ülkenin karşı karşıya bulunduğu uluslararası alandaki sorunlarda görüşlerine başvurulabilecek düzeyde profesör unvanlı bir öğretim üyesinin cezaevinde bulunmasına üzülürken, özgürlüğüne yeniden kavuşacağı bir sırada dört ay daha kapalı kapılar arkasında bırakılması büsbütün anlamsız geliyor bana.

Yakınlarını, çoluk çocuğunu, ailesinin yaşlı bireylerini düşündükçe üzüntüm katlanıyor.

Disiplin cezaları nasıl verilir, nasıl kaldırılır bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu son dört aylık cezalandırmanın, hem kendisi hem de yakınlarına, şimdiye kadar yattığı yıllardan çok daha ağır gelme ihtimalidir.  

Bir yararı olacak mıdır bilmesem de, ilgili kurumdan, bu cezayı kaldırmasını beklediğimi duyurmak isterim.

ΩΩΩΩ  

Reklam

31 YORUMLAR

  1. O tezahürat genel olarak toplumun büyük kesiminin tinsel vaziyetinin tezahürü. Azıcık bir izzet belirtisi bile kendini zavallı hisseden bir ruhu (olayı daha çarpıcı izah eden bir kelime kullanmak isterim ama biliyorum o zaman bu mesaj yayınlanmaz) incitir. Kendinde bulunmayan o değeri yok edecek nefret sembolüne sığındırır. İsimlere takılmamak lazım başka olaylarda başka isimleri koysak cuk oturur. Ben şaşıranlara şaşırıyorum.
    Zaten yazının laçiner bölümü konuya zaman ve örnek olarak iyi tevafuk etmiş.

  2. Barışın simgesi olan spor musabakasında o kulübün Katill Diktatörleri, alkışlayan taraftarlarından dolayi o külübe her hangbir tepki verilmiyorsa VAY O ÜLKENIN HALINE. Miliyonlarca insan coluk çocuk telef olmuş yerlerinden yurtlarından olup sakat kalmışlar.
    Bunlar onların katilini kutsuyorlar.

    Dünyanın en iyi çoğrafiyasında insalar açlıktan ölüyorsa. DEMEKKI O ülkede, insanlık bitmiş Dünyadan bey haber KABILE ÜLKESI OLUMUŞ
    Zaten son 10 senedir Türkiyede Cana mala göz koyup onlari yok edenler rağbette.
    Öldürülen Binlerce insanın Katilini alkışlamakta zaten bizden başka hiç bir millete yakışmaz.
    Ben Fenerbahçeyi oldu bitti sevmem.
    Nsdenide Rahmetl Metin oktay efendiliği ve dürüstlüğu ile övülürken Febnerbahçe Galatasaray maçında oyundan attiran fenerbace oyuncusu Yılmaz seneler sonra TV de sahtakarlığını anlatınca Metin Oktayın güleceğini zanneti fakat M Oktay çok kırgın hıç cevap verip yüzüne dahi bakmadı.
    Metin Oktayın hayatındaki ilk ve son cezasi 12 günluk maç oynamam cezi olmuştu.
    Kendini yalandan yere atip M Oktay maçtan attırana kadar yerinden kımıldamaıştı.

  3. Kim terör örgütü üyesi kim semptomisti kim elebaşı kim onun başı buldum nasıl tespit edeceğinizi:
    – yarın bu örgüt/(diğer örgütlerde olabilir) ak’lansa😊,..
    *Bu suçlu denilen “kişi/kişiler” … (Sadece kendisi bilir! samimi olarak TV’den açıklasın görelim!!!)

    Yoksa onlar “tu kaka” diyerek!..
    Bizi herkesi inandırabilir lermi!?
    İşte insanlık sınavı!
    İşte samimiyet testi!
    (Ders’mi? Allah zaten vurmuş, birde siz!!!…)

  4. En iyisi sosyal medyanın Türkiye ile ilgili konularına yorum yazmayı Erdoğan gidinceye kadar ertelemekte fayda var.
    Çünkü Doğrulara ucundan kulağından Değil Erdoğan trollerine dahi yalanlarını isbatliyan yazılar ve en ufak bir eleştiri yayınlanmiyor.
    AMAAA.TROLLERIN İFTIRA, HAKARET, KÜFÜR ve YALANLARI olduğu gibi yayınlaniyor.
    Demekki Türkiyede Saddam rejiminden daha beter bir rejim hüküm sürüyor.
    Atalarımızın GÜLME KOMŞUNA GELIR BAŞINA sözü zamani gelince gerçekleşiyor.
    Eşim ve arkadaşları Saddam hakkında tek kelime etmeye korkardılar bende onlara ne kadar ödleksiniz der gülarxım.
    Tabii bizde Saddam rejiminnin bın katı fazla zülüm var.
    Sadamın ülkesinde Tâki Kuveyite girinceye kadar aç susuz ve işsiz insan yoktu ve hepside zengin idi.
    Tahsillerini isdedikleri üllelerde yapiyordular. Hemde İrak eyitim sistemi çok iyi olmasına rağmen.
    Hocalari genelde İngilizler ve bir kaç lisan bilen İrakli hocalardan oluşuyordu.
    Lise mezimunlari rahatlıkla İngilizce konuşuyorladı. Benim görümcelerim okuma yazma bilmezdiler fakat İngilizce Kürtce Türkçs ve Arapçayi ana dili gibi konuşurdular.
    Onların ana dili Türkmece oluyor.

  5. “O bir anlık tepki” kedinin uzanamadığı ciğere murdar/mındar tepkisi. “Nefs”ini kontrol edemeyenin en bariz belirtisi…

    Laçiner kim fazla bilgim yok. Ancak burada da insanın aynı zafiyeti göze çarpıyor. Görünüşe göre, mahkumiyet süresini tamamlamış bu insan “Nefs”ini kontrol edemeyen bir başkası tarafından intikam hissinin tatmini için bir bahane ile tekrar cezalandırılıyor. Bu bir otorite tezahürüyse içindeki insan ne kadar alakasız/yakışıksız basit bir insan! Bütün çıplaklığı ile… Böylesi bir otoriteye saygı bekleniyor! Tūrklūk adına yapılıyorsa bu onun temelini dinamitleyen provokatör işidir. Türklerin tarihte ne kadar devlet kurduklarının sırrı da burada yatıyor olsa gerek. Kurucu güç=Yıkıcı güç! (Yunus Emre ne güzel demiş; “Bir tek gönül kırdım ise, Şu kıldığın namaz değil).

    İçimizdeki yaramaz/çocuksu bir güç “Yap-Boz”u eline geçirmiş, oynayıp duruyor. Gerçek anlamda otoriter bir baba, otoriter bir anne yok! M.Kemal Atatürk Paşamızın içindeki çocuğun da pek farklı olduğu söylenemez. Çocukları iyi yetiştirmenin, geleceğe ait kayıpları en aza indirmenin en randımanlı şekli “Akıl*Iman Sentezi”yledir.

  6. Gurur duymak lazim son alti yilda dunyada en eğitimli cezaevi sakinleri herhalde bizdedir.Akademisyen,doktor,ogretmen,muhendis ogrenci , gazeteci vs vs

  7. “Kendisine hiç yakışmayan FETÖ iddiası sonucu”
    suçlar herhalde yakışmasına göre veriliyor.

    FETÖ nün bütün yapılanmalarını hatta kurşun sıkanları bile suçsuz.
    Yüzlerce şehit veren bu halk suçlu.

    Sedat Laçiner Fetö terör yapılanmasında rol alan biri idi ve 17-25 den sonra da bunu sürdürdü.
    Fetö ye hizmet etmiş bütün militanlar teker teker serbest kaldı ve algıya bir güzel devam ediyorlar.
    O öğrenci kurşun sıktı ama haberi yoktu.
    Bu çok başarılı akdemisyendi .
    O iyi bir gazeteci idi bütün algı operasyonlarında vardı ama bir so niye vardı.

    ABD aparatlarını yıkayın yağlayın

      • Bak sen yine yıkama ,suçlu suçsuzu karıştırma.
        Korkma devlet atınıda itini de bilir.
        Kimin emir komuta ile hareket ettiğini .
        Kimin islamı görüntüsüne kanarak 2014 e kadar yardım ettiğini
        Terör örgütü olduktan sonra kimin desteklediği de .

        Herhalde suçu geriye işletip suçlu suçsuz herkesi karıştırıp herkesi suçsuz ilan edeceksin.

        Kısaca ABD tarafından mama verilen bu örgüt hakkındaki düşüncen ne onu söyle.
        yoksa senin de mi haçlılar namusuna dokunmuyor.

        sahi “Haçlılar namusunuza dokunmaz ” hakkındaki fikrin ne ?

        NAMUSUNU HAÇLILARA TESLİM EDENLER avh halinize

  8. ddia yargıya gitti, yargılandı, mahkum oldu,
    yani tescilli fetöcü, başka yorum yazmıyorum.

    • Liyakatliye mi, liyakatsize mi gitti?
      Diploma kararından sonra nereye gittiğini öğrneceğiz.

  9. Sedat LAÇİNER ile ilgili bir anekdot var. İnternette dolaşıyor. Onu hatırlamakta fayda var.

    CHP’li eski milletvekili müteveffa Şahin Mengü’nün bir zamanlar Hazine’de yöneticilik yapan Tevfik Mengü adlı bir kardeşi varmış. Olay onunla orada çalışan Berber Hasan arasında geçiyor. Aktaran da orada çalışan bir kişi.

    “Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda Anlaşmalar Genel Müdürü ve daha sonra da Brüksel’de AB nezdinde daimi temsilci yardımcısı olarak çalışan Tevfik Mengü hoş sohbet bir amirdi. Resmi ortamlarda sinkaflı cümleleri kurmaktan çekinmezdi. Elinden de tespihini hiç düşünmezdi.

    Kırıkkaleli Berber Hasan ise, Hazine Dış Ticaret müsteşarlığı binasında kurum berberi olarak çalışıyordu. Bütün kurum tarafından sevilen sayılan birisiydi. En yakın arkadaşları Berber Hasan’ın hayatta en önem verdiği şeyin çocuklarını okutmak olduğunu bilirdi.

    Tevfik Bey Ankara’dayken hep Berber Hasan‘a tıraş olurdu. Berber Hasan ve Tevfik Bey‘in karşılıklı muhabbetlerinin çok iyi olduğu söylenirdi.

    Tevfik Bey uzun süren yurtdışı görevlerinden sonra Ankara’ya döndüğü bir gün yine Berber Hasan‘a tıraş olmak üzere gitmişti. Hal hatır sorup hasret giderdiler.

    Tevfik Bey sorar

    “Yahu Hasan senin oğlanlar vardı onlar ne yapıyor?”

    Berber Hasan da aslında bu soruyu bekliyordur. Heyecanla cevap verir:

    “Efendim büyük oğlun doktorasını tamamladı yardımcı doçent olarak göreve başladı. Küçük oğlum da bu yıl hukuk fakültesine girdi” der ve Tevfik Bey‘in takdir ve tebrikini beklerken, Tevfik Bey aldığı beklenmedik cevap karşısında bir anda bilinç altını hızlıca ortaya koyuverir:

    “Yapma ya Hasan, şimdi bizim çocukları kim tıraş edecek?!” Laf ağızdan bir defa çıkmıştır ve Berber Hasan aldığı cevap karşısında çok üzülmüştür.

    Hazine binasındaki berber, evrak bölümünün hemen yanındaydı, oradaki memurlarla ve arkadaşlarıyla üzüntüsünü paylaşmıştı. O gün bu olay kurumda dalga dalga yayılmıştı. Ben de o memur arkadaşlardan o gün dinlemiştim. Onlar da çok kızgındı.

    Peki Berber Hasan‘ın oğullarına ne oldu???

    Berber Hasan‘ın büyük oğlu, genç bir akademisyendi daha sonra Dünya Girişimcilik Ödülü kazandı, Türkiye’nin en genç profesörü ve rektörü oldu.

    Sedat Laçiner 5 yıldır cezaevinde.”

    • Haliçte bir hamal 10 katlı binayı almış, (çok meşhur bir banka vardı orda) fakat ondan söz edenler binayı değil 3 çocuğunu konuşurmuş daha çok!
      Çocuklar yurtdışında okumuşlar…
      Hikaye hep böyle 🤗🤗🤗.
      Ama fakat lakin.. gün geldi aynı çocukların miras için birbiriyle dargın olduğu söylentisi çıktı.
      Oysaki hiçbirinin ihtiyacı yoktu vaktiyle!
      Ne oldu bize???
      Yazdı birisi kitap, Haliçte simonlar diye..
      Öbürü yazmadı gizli gizli yaptı yine başı yandı..
      Beriki hiç konuşmadı yine …
      Şu oldu işte:
      Dini de, imanıda, ahlakıda.. kitaptan değil,
      Üfürükçü lerden öğrenmeye, diplomasız alim olmaya heveslendik hepimiz!
      Kanunları siyasetçiden meydanda mitingden,
      Nizamı askere gidince bellediğimizi sandık hepimiz!
      İnancın ekmek kapısı değil, cennetin kapılarını aralayacağını,
      Okudukça kitabı uzuun uzun yolların yakın kılınacağını,
      darlık açlık çaresizlik nedir bilinmeyeceğini…
      Öğrenemedim bir türlü 😯

      • Görenekçi dindarlara “ne istersen Allah’tan iste” demişler; o da her ihtiyacını Allah’tan istemiş: “Allah’ım beni kiradan kurtar, ev sahibi yap”, “Allah’ım şu hayalini kurduğum arabayı almama yardım et”, “Allah’ım yardım et şu işim olsun”, “Allah’ım beni fakirlikten kurtar, yardım et zengin olayım”

        Bir gencin kavga edip ayrılan sevgilisine tekrar kavuşmak için namaz kılıp yalvararak dua ettiğini duymuştum:)))

    • Maaleses FETÖ denen haçlı uşağı Anadolunun 3 kuşak müslüman neslinş işte böye telef etti.ABD emrine verdi.içeri tıktırdı.Allah 30 yıldır haçlı tasması ile ABD de tutulup beslenen bu teröriste kolay ölüm nasip etmesin

  10. Baṣbakan ve bakan seçerken bile liyakat değil sadakat tercih eden bir irade ülkeyi yönetiyor.

    Enflasyonla bilimsel mücadele kurallarını bile tersine uygulayarak ülkeyi ekonomik bir felakete sürükleyen zihniyetten, bilim insanlarına değer vermelerini beklemek biraz fazla iyimserlik olmuyor mu?

  11. Sadece şükür et ibadetini yap gerisini ..
    Değilmiş meğer!
    “Sen benim dinimden değilsen!”… Demek başka, senin dinin sana benimki bana başkaymış!
    “Ben yenildiysem!!!”..
    “Bana yar olmayan!!!…”
    tek bir parti temsilcisi, bürokrat, akademisyen, media, cemaat ve kanaat önderi, “din adamı” ilahiyatçı sesini çıkarmazsa…
    Küffar yaptığının haklı/ doğru bir şey olduğu kanaatine varabiliyor!
    “Çünkü görmüyor, duymuyor, ne olup bittiğini bilmiyorlar.
    Daha doğrusu gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar, çünkü duymak, bilmek, görmek, anlamak istemiyorlar. ”
    Bir Yazar ne güzel yazmış. Görmeyen duymayan üç maymun oyunu oynayan insanlara biz de kızmalı mıyız? Ne yapmalıyız acaba?
    Haksızlık karşısında sırıtan susan dilsiz şeytan ne demek olsa ki?
    Allah razı olsun. Yapandan düzenleyen den çabalayandan uyarandan …

  12. ‘ Cehlin ol mertebesi sehl
    olmaz,
    Kisbsiz de bu kadar cehil olmaz ‘
    Yani alcaklığın bu derecesi ancak tahsil ile mümkün olabilir !
    Diğer konuya gelince ; bu memlekette başta AKP ‘liler olmak üzere siyasetçilerin dışında herkes FETO budur!
    Itirazı olan ?!!

  13. KILIÇDAROĞLU ORHANELİ’YE
    Hem de derhal!
    Boşver hikayeden vaatleri.
    Orhaneli’ye giden kazanır.
    Hem de, açık ara.
    Zira vatandaş “icraat” istiyor.

  14. PEYGAMBERLERE NE DENDİ?
    Hiç kimse kendisini de, başkasını da peygamberlerle kıyaslayamaz.
    Çünkü peygamberlerin birçok özel vasfı yanında “İsmet” sıfatları var.
    Yani peygamberler suç işleyemezler.
    Evet peygamberler ile kimse kıyaslanamaz.
    Ne var ki, önümüzde rol model ve prototip olarak peygamberler var.
    Tarihte, daha doğrusu siyerde, yani peygamberler tarihinde de, peygamberlere,
    “sen Allah’ın peygamberisin” diyerek her türlü işkence ve zulmü yapmadılar.
    Bunun için birer “yafta” icat edip uydurdular.
    Kimine “sihirbaz” , kimine “bozguncu”,
    kimine “düzenbaz” dediler.
    Tabii ki, “sen bizim haksız-hukuksuz düzenimizi bozacaksın yada bozabilirsin” demiyecekler.
    Bahsi geçen bilim insanı ve benzerlerini de;
    “sen bizim ihale ve soygun düzenimizi engelliyorsun” demiyecekler.
    Onlara da benzer yaftaları yapıştıracaklar.
    Buradan bahsetmiştim epey önce bir gümrük müdürüne(SK) memuru ilk gün masasına bir tomar para koyuyor ve
    “müdür bey ya bu parayı alacaksın ya buradan gideceksin” diyor.
    Maalesef bu memur kadar ” dürüst” olmuyorlar ve olamıyorlar.
    Bu memur ” kartlarını açık ” oynuyor ve muhatabını mağdur etmiyor. Yada mağdur etmemeye çalışıyor.
    Günümüzdekiler ise, kalleşçe yapıyor ve masum olduğunu bildiği birçoklarına maksimum zararı veriyor.

  15. “Yakışmaması, ‘darbecilik’ ile arasında kurulan irtibatın Prof. Laçiner’in üzerine hiç oturmaması yüzünden…”
    Yakışmaması, üzerine hiç oturmaması…
    EE, HANİ OTORİTEYE SAYGI????
    GÜNEYDEKİ SEVDİĞİMİZ KÜÇÜK ÜLKENİNKİ OTORİTE DE BİZİMKİSİ BOSTAN KORKULUĞU MU????

    • 27 mayista da OTORİTE vardi ve hakimler dizi iceriye tikan irade diye bahsettiler.
      Yarin ayni ifadenin gunumuz icin kullanilmayacagindan cok emin insanlar.
      Adalet birgun gelir tecelli eder.
      Acaba Sn Laciner den daha fazla darbeciler ile gecmiste hasir nesir olmus insanlar neden disarida diye dusundunuz mu?

      • Laciner den daha fazla haşır neşir olmuşların dışarıda olması Laçineri suçsuz mu etti.
        Bütün fetö cüler “eee o niye dışarıda ” ile kendilerini akladı.
        sanki ABD darbesine bu lanet örgüt katılmamaış gibi hepsi pürüpak.
        27 mayıs da darbeciler yargıladı.
        Bugün “Haçlıların namusuna dokunmadığı ” darbecileri yargılamaya çalışıyoruz ama hepsi yalancı,algıcı hepsi zeytinyağı gibi üste çıktı

        • Baska uste cikarilanlar mesela istifa ettirilen baskanlar.Halen meclis raporunun ortaya cikmayisi.Mesela siyasi ayak nerede.Bankaya para yatiran suclu adami milletvekili yapan sucsuz oylemi???
          Bumu adalet ???

          • Sen suçlu suçsuz ayrımından önce ABD tarafından beslenen bu örgüt hakkında fikrin ne .
            anladım hepsi suçsuz .
            Siyasi ayağa bakacaksan tankların arasından rahatça geçen darbenin bitmesi ile görev bekleyen kaset ile getirdiğiniz aparatlara bakın.

            Onu darbeden önce tabi ki açıklmayacaktınız.
            Yoksa 12 eylül ün siyasi bacağı,27 mayıs ın siayasi bacağı nerede.

            kim istediklerini yapacaktıysa siyasi bacak o
            Bak kongre kararşarı ile başka bir sişyasi bacak “15 temmuz da başbakan oalcağım ” deyip geziyordu

            aman bunlarda bilgi mi?

            Tayyip kendi kendine darbe yaptı.Kendi zaten iktidarda kendini devirecekti değil mi?

  16. “Ancak sahayı dolduran taraftar kitlesi, 20 saniye süren tezahüratıyla, sahada kalelerine giren iki golden ve yenilip elenmeden daha fazla zararı takımlarının itibarına verdiler…”
    FENER ELENDİ Mİ ELENMEDİ Mİ????

    • En azından vicdanlarda elenmiştir. Sana gõre elenmemiş olsun. Muhtemelen bir avuç provokatörün başlattığı, diğerlerinin koyun sürüsü gibi peşinden gittiği bir olay olsa gerek. Durum bir yönüyle iktidar takımındaki provokatõrlerin AKP’nin gönüllerde elenmesine õnayak olmasına benziyor. Itirazı olan?

Yoruma kapalı.