Her yola çıkan her denemesinde menzile ulaşamayabilir; denemeye devam etmek gerekmez mi?

24
Reklam

Bizim milleti anlamak için yalnız sosyoloji eğitimi almak yetmiyor, psikoloji eğitimine de ihtiyaç var.

Sonuna yaklaşılan Süper Lig’de şampiyonluk kadar bir alt lige düşecek takımlar açısından da kritik maçlar vardı dün akşam. İstanbul’da rakibini yendiği halde Fenerbahçe amacına ulaşamazken, Ankara’dan galibiyetle ayrılan Galatasaray bir kez daha şampiyonluk gururunu yaşadı.

Tebrik ediyorum.

Galip çıkılan Fenerbahçe maçında tribünlerden “Yönetim istifa” sloganları atıldı.

Tersi olsaydı, Galatasaray taraftarları da aynı tepkiyi büyük ihtimalle kendi yönetimlerine gösterecekler miydi? Muhtemeldir.

Sportmenlik diye bir şey bizim kulüplere uğramamış durumda.

Futbol böyle de siyaset hayatımız farklı mı?

Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi, ondan iki hafta önceki milletvekili seçimi istikametinde bir sonuç verdi. Meclis’te en kalabalık grup Cumhur İttifakı’nda; cumhurbaşkanı da yine aynı ittifakın adayı oldu.

Reklam

Yenen de yenilen de seçimden alınan sonucu doğru değerlendirmekten uzak bir görüntü veriyor.

Millet İttifakı’nın güdücü gücü olan CHP’de kavga başladı başlayacak.

Oysa CHP bu seçimde önceki seçimlerden daha başarılı bir sonuç aldı. Genel başkanı cumhurbaşkanı seçilemedi ama %48’e yakın bir oy alabildi. 2014’te MHP ile birlikte gösterdikleri aday %38, 2018’de kendi içlerinden çıkardıkları aday ancak %30 oy alabilmişti. [Oranları ben yuvarladım. FK.]

Bir önceki seçimde -2018’de- CHP %22.65 oy oranıyla 146 milletvekili çıkarabilmişti. 14 Mayıs’ta yapılan seçimde CHP’nin oyu %25.35 oranına ulaştı, milletvekili sayısı da 169 oldu.

Evet, CHP’den seçilenlerin 35’i ittifak içerisinde yer alan dört partiden gösterilen adaylar; ancak sonuçta seçimde alınan oylar CHP’ye verildi. Bazı CHP’lilerin elleri farklı eğilimden adaylar sebebiyle partilerine oy vermeye bu kez gitmedi, bu belli; ancak hayatında CHP’ye hiç oy vermemiş insanlar, CHP’lilerin beğenmediği isimler var diye, ilk kez altı okun altına mühür bastı.

Zaten o sayede, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, nüfusun kalabalık olduğu kentlerde rakibinden fazla -seçilebilecek kadar- oy alabildi.

CHP bunun anlamının farkında değil.

İttifak partilerinin CHP’den seçilmiş milletvekilleri de muhalefet sıralarında oturacak ve herhalde onlarla birlikte hareket edecekler. 

Reklam

Bunu sağlamak CHP’lilerin elinde.

Gerçekten şimdiki ruh hallerini anlamakta zorlanıyorum CHP’lilerin…

İktidar cephesi farklı mı?

Orada da birilerinin AK Parti’lilere seçimin bittiğini ve halkın ülkeyi yönetme görevini kendilerine verdiğini hatırlatması gerekecek.

Üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan kazandığı her seçimden sonra yaptığı balkon konuşmalarında, daha önceleri, “Kampanyada söylenenler geride kaldı, şimdi işimize bakalım” anlayışını seslendirirdi.

Son seçim gecesi konuşması ise çok farklıydı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; kampanyada kullandığı argümanları -hatta biraz daha ağırını- balkon konuşmasında tekrarladı.

Dün baktım, AK Parti sözcüsü Ömer Çelik de kampanyada söylenenlerden hareketle muhalefete yükleniyor.

Hem de çok ağır ifadelerle…

İstanbul büyükşehir meclisinin üyeleri de partilerinin seçim başarısının keyfini çıkartmaları beklenirken, muhalif üyelerle kavgaya tutuşmuş, üstelik olayı izleyen bir gazeteciyi de darb etmeye kalkışmışlar.

Ne oluyor gerçekten?

Fenerbahçe taraftarları, CHP’liler, AK Parti’liler sağlıklı değerlendirmeler eşliğinde olanı kabullenip geleceği hedefleyecek yerde, anlaşılmaz tepkiler veriyorlar.   

Süper Lig’de şampiyonluk bu yıl kaçmış olabilir, gelecek yıla hazırlanılsa ya…

Seçimden amaca ulaşılarak çıkılsa iyi olurdu, ama bir yıl sonra yerel seçimler var.

AK Parti ise ittifakının Meclis’te çoğunluğu elde ettiğini, cumhurbaşkanı adayını üçüncü kez seçtirebildiğini ve bunun ülkeyi beş yıl daha yönetme görevi olduğunu anlasa ya…

Ben anlatmaya çalışayım: Arkadaşlar, seçimi siz kazandınız, yeniden beş yıllığına iktidar sizsiniz; bırakın kavgayı gürültüyü de size oy getiren vaatlerinizi -hatta daha fazlasını- yerine getirmeye başlayın.

Gerçekten anlaşılması zor insanlarız.

ΩΩΩΩ

Reklam

24 YORUMLAR

  1. Muhalefetin kendisini yenilemesi için tarihi bir fırsat çıktı. Yıkıcı değil yapıcı olmak zorundalar. Gayri milli değil milli ve yerli muhalefet olmak zorundalar. Meral Akşener için daha acıklı bir durum var. TBMM’de olmayan bir Akşener, partisine ne kadar hakim olabilecek. Aynı durum Kemal Kılıçdaroğlu için de geçerli. Kılıçdaroğlu, etrafındaki o çok bilmiş danışmanlarına uyarak, yalan vaatlerinin bedelini 13. kez seçim kaybederek ödedi. Kılıçdaroğlu bunlardan ders çıkartır mı? Zor.
    Çünkü Kılıçdaroğlu iftira siyasetiyle başarı elde edeceğine inanıyor.
    Bakmayın siz onun KALP yaptığına.
    Helalleşme taleplerine. Hiçbiri gerçek değil. Bunun gerçek olmadığı 15 Mayıs-28 Mayıs arasındaki Kılıçdaroğlu fotoğrafı kanıtladı. AZİZ MİLLET, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük yürüyüşünün Tayyip Erdoğan başkanlığında olduğunu gördü ve onayladı. Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Erdoğan’ı tebrik etmek için sıraya giren lider sayısı 100’ün üzerinde. Biden da, Macron da, Scholz da Sunak da Erdoğan’ı aradı ve çalışmak için heyecanlandıklarını söyledi. İşte BÜYÜK TÜRKİYE’nin dışa yansıması…

  2. dünden başlayalım,
    muhalefetin % 48 oyunu başarılı bulanlar var, bulmayanlar var.
    başarı 50+1 demektir. bunun üzerinde tepinmeye gerek yok.
    kalan oy ne anlama geliyor her sonucun bir sosyolojisi var, onu yakın gelecekte göreceğiz.
    suriyeden örnek verecek değiliz, makul olmak lazım mesela fransanın her ne kadar bizimle kıyaslanır gibi olmasa da kendine göre sorunları olduğu bir zamanda seçim yapıldı, halkı sokaktaydı, yine, buna rağmen macron %58.6 oy aldı.
    macron vaatleri bol keseden dağıtmadı, ülke ekonomisinin şartlarını zorlamadı,
    devletin imkanlarını, parasını, kurumlarını istediği gibi kullanmadı,
    montaj videolar, uyduruk pankartlar tabi ki yoktu ama % 58.6 aldı, le pen ise %41.4 te kaldı. her oyun toplumda bir yansıması olur. bizde daha önce benzer durum yaşanmamıştı, sayın erdoğan ilk turlarda seçilmişti ve en yakın rakibi % 30.6 almıştı. bugün farklı bir resim var önümüzde, iki aday arası yaklaşık 2 milyon oy fark var ve bu oyların büyük bir kısmı bizden olmayan oylar.
    aslına bakarsak iki kişiden biri sayın erdoğana oy verirken
    diğeri sayın kılınçdaroğluna oy vermiş.

    anlaşılmaz tepkilerin temelinde ne var?
    bugün olan sosyoloji yakın geleceğimizi şekillendirecek ama nasıl?
    yaz geçsin bakalım, eylülde tartışırız.

    • Sevgili CHP’liler, 48’iz diye çok övünmeyin. Yüzde 10’u HDPKK’nın, yüzde 10’u FETÖ’nün, yüzde 3’ü ittifaka eklemlenen koltuk avcılarının oyudur. Geriye kalan, yine yıllardır ne uzayıp ne kısalan kemikleşmiş yüzde 25’dir. 40 yıldır değişmeyen gerçek kalibreniz işte budur. Artık boş hayallere kapılmayıp, bu gerçekle yüzleşme zamanıdır.

      • bir dönem %50 yi geçen akp oyunun 20 yıl önceki oranına gerilediği düşünülürse bazı gerçeklerle yüzleşmek zorunda olan oylarını koruyanlar değil sadece. gittikçe kısalan kemikleşme asıl nerede?kalibrenin değişmemesi de bir başarı değil mi bu durumda?
        hdp mecliste %10 alan bir parti, oyunda bir sıkıntı yok, fetönün nerede olduğu çok belli değil, belli ise neden gereği yapılmıyor olabilir???
        eylül de tartışırız
        zaten sizinle aylar önce not aldığım bir aralık ayı yorumlaşma sözümüz var hatırlarsanız.

  3. CHP’ye oy verenlerin %3’ü Entekletüel kişiler. Bunlar Gündemi iyi biliyorlar.
    Daha önce %10 baraj varken Bunlar Hadepe oy veriyordu. Erdoğanın istediği 400 Milletvekilini önlüyorlardı.

    Hadep %10’u geçince Erdoğan 400 milletvekilini alamıyordu. Enson proğramında Nazlı ılıcakta hadepe vereceğim demişti. 400 milletvekilini alaydı Erdoğan Türkiyeyi dönüştürürdü.

    %10 barajı kalktı hadepin oyu düştü. Bu kesim Ülkenin battığının farkında Enkaz, cumhur ittifakına yıkılması için, istemiyerek oy verdiler.

    Sürekli benim aklımada geliyordu. Bu enkaz onlara yıkılması gerekir diye ama ben yinede Kılıçdaroğluna verdim.

    Birileri Günah keçisi aramasın Babala TV’de gördük Cevapları samimi kandırmaca değildi onun için Türkiyenin Kılıçdaroğlu Başkanlığını görmeli.

    • Erdoğan Kılıçdaroğlu’dan alıp CHP’yi ulusalcılara verip de ölene kadar kral kalabileceğinin hesabını yapıyorsa veya CHP’yi tamamen kapatmayı düşünüyorsa…

      Kılıçdaroğlu’nun bir daha seçim görmesi mümkün olmayabilir. Yandaş kanallar fezlekeleri konuşuyor Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığı yok artık!

  4. Kemal Kılıçdaroğlu “Taze” bir genel başkan olarak girdiği 2011 seçimlerinde CHP’nin oy oranı 25,98, çıkardığı milletvekili sayısı 135 idi.

    Aradan geçen 12 senede, iktidarın başına gelen onca olaya rağmen bugün oy oranı, partisi içine aldığı partiler dahil 25,35. Elinde kalacak milletvekili sayısı ise 134.

    İktidarı liyakatsiz bir yönetim anlayışı ile suçlayanların kendi partilerinde liyakate zerre değer vermemeleri tam bir komedi.
    Tek adam rejimini eleştirenlerin, kendi partilerinde üstelik de başarısız bir tek adamın rejiminin sürmesinden yana olmaları da anlaşılır gibi değil.

  5. İRTİBATLI / İLTİSAKLI MUHALEFET
    Muhalefet çeşitlerini buradan sıralamıştım.
    “Yancı” muhalefet tabirini de ilk kez kullandığımı dile getirerek.
    “İrtibatlı-iltisaklı” muhalefetin, “iktidar” ile
    irtibatlı- iltisaklı olduğu sanılmasın.
    İktidara zaten göbekten bağlılar.
    “Muhalif seçmenle ” irtibatlı-iltisaklı.
    Tamamı mı böyle?
    Taşıyıcı kolonlarda herhangi bir şüphem yok.
    Bir-iki istisna tabii ki var.
    Zaten istisnalar olmasa kaide olmazdı.

  6. SÖYLEMDE BİLE GİZLEMİYORLAR
    Daha önceki balkon konuşmalarında sayın KORU’nun önemle belirttiği gibi “Kampanyada(seçim kampanyasında) söylenenler geride kaldı..” denilerek yumuşama ve normalleşme mesajları verilir idi.
    Tabii ki hiçbir zaman söylemden öte geçmedi.
    Zaten geçemezdi de.
    Zira buna “fıtratları” en büyük engeldi.
    Eylemler her zaman her konuda olduğu gibi söylemin “tam tersi ” devam ediyordu.
    Ancak bu kez” tam da beklediğim gibi” bir tablo ortaya koydular.
    Söylem bazında ” bile” bölme-ayrıştırma politikasına dozunu da arttırarak balkon konuşmasında da devam ettiler.
    Aslında bu tavırları nedeniyle kendilerini eleştirmek yerine teşekkür bile etmeliyiz.
    (Muhalefet aslında seçimi bunun için kaybetti.
    Gerçek düşüncesini açıklayan iktidar unsurlarını ön plana çıkartmak yerine seslerin susturup bastırmaya çalıştılar)
    Küpün içinde ne varsa eninde sonunda dışarıya o sızar.
    Heybelerinde ne olduğunu cümle-aleme gösterdiler.
    Mc Carty’nin çantasında ne olduğunu da,
    eninde- sonunda gördüğümüz gibi.

  7. Kimin kazandığını, kimin kaybettiğini zaman gösterecek.
    Sürekli kaybedenlerin kaybedecek fazla bir şeyi kalmayacak.

  8. oyu en fazla dusen parti ak parti. ak parti yoneticileri neden istifa etmiyorlar. oyu yukselen tek parti chp. onlar neden istifa etsin. sosyolojik gercek ak partinin oyunun dusmeye devam edecegini gosteriyor… 2015 %49.5—- 2018 % 42.5 —— 2023 %35.5 duzenli %7 azalma var. matematik ve sosyoloji ve secmen psikolojisini bilmeyen kazanamaz demektir bu.

  9. AK Parti seçmenlerini her fırsatta aşağılayan muhaliflerin, 13 yılda 12 seçim kaybeden birinin arkasından gitmesi nasıl bir akıl tutulmasıdır? Aziz Nesin hayatta olsaydı bu duruma ne derdi? CHP’liler “Neden hep kaybediyoruz, neden AK Parti’yi en zor döneminde bile yenemedik?” diye soruyorlar. Sorunun cevabı basit. Kim olduğunu Google’a bakıp öğrendikleri Ekmeleddin İhsanoğlu için bile Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi ‘tıpış tıpış gidip’ oy kullananların, sağcı partilere 40 vekil hediye eden, ve son seçimde kazanma ihtimali en düşük kişi Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyenlerin, kendilerini çok akıllı zannedip AK Parti seçmeniyle dalga geçmeye hakları var mı?
    Aha da buraya yazıyorum, kayıtlara geçsin. 9 ay sonraki belediye seçimlerini de Akparti yeniden kazanacak.

  10. 5 senedir Fenerbahçenin başında Sıfır Kupa.
    13 senedir Chp nin başında Sıfır Seçim galibiyeti.
    Devamko.
    Sürekli yenilen adamlara oy verenlere ne denir.
    Aynı adamlarla devam edilmeli diye umut pompalayanlara yem olan topluluk denir herhalde.

  11. Öz eleştiri yapmıyoruz. Bilinç altımız Yanlış bilgilerle kodlu.

    Bizim Miliyetçi Tarihciler Bize Uçuyoruz, Kaçıyoruz, Bir Türk 10 gavura bedel Gibi saçma sapan bilgilerle beynimiz doldurulmuş.

    Halbu ki Osmanlı Padişahlarına bakın. Deli padişahımız olmuş, Çoçuk padişahlarımız olmuş Şimdi bu padişahlarla Ülke ileri gidermi HAYIR.
    Bu tür padişahlarımız olsada Ülke kadrolarında Doğru, Dürüst insanlar Devlet Kadrolarında veya işi ehil insanlar yaptığı için İleri gidiyordu.

    Tarihimiz Milli duyguları sıyırıp Tarafsız gözle inceleyip yeniden yazılmalı. Şunu söyleyim Günümüzde neler oluyorsa o zamanda oluyordu Uçup, kaçan Birileri yoktu. İyiye giden şeylerde vardı kötüye giden şeylerde vardı.

    Öncelikle Milletimize AHLAK Dersi verilmeli. Ahlak olmayınca Din olmuyor.
    Peygamber efendimiz Müslüman Yalan Söyleyemez diyor; Ama Bu Seçimde Cumhur ititifaki yalanda Çığır açtı.

    Mehmet Akif Ersoy Almanlar için Dinleri işimiz gibi(Dinleri işimiz gibi bozuk) işleri Dinimiz gibi(İşleri Dinimiz gibi Dosdoğru)demiş. Almanların iş Ahlakı çok Yüksektir.

    Nitekim Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

    “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.” buyurmuştur. (Muvatta’, Hüsnü’l-Huluk, 8)

    Güzel Ahlâkın Zirvesi

    Güzel ahlâktan maksat, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ahlâkıyla ahlâklanmaktır. O’nun ahlâkı, Rabbimiz tarafından Kur’ân-ı Kerîm’de:

    “Şüphesiz ki Sen, yüce bir ahlâk üzeresin.” (el-Kalem, 4) buyrularak te’yid ve tekrîm edilmiştir.

    Nitekim Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-, kendisine Rasûlullâh’ın ahlâkı sorulduğu zaman:

    “Onun ahlâkı Kur’ân’dı.” buyurmuştur. (Müslim, Müsâfirîn, 139)

  12. Muhalefet, seçmenin derdi de değil tasasıda. Tek düşündüğü milletin artık, yönetenlerin ekonomiyi ne’tcekleri? Aylıklarının ne kadar ARTACAĞI!😡.
    Harici herşey güllük gülistanlık (malum gülün ömrüde kısa olduğundan sevinçleride 6-8 aylık😂).
    Yılbaşında herşeye yeni ayar yeni zamlar.🤗
    Afetzedeler bile başını sokacak 2+1!!!!
    talebinde😯. (Tüm çadırların hemen konteynere, prefabrik evlere çevrilmesini önerdim herkese -kış gelmeden-)
    Not:Kılıçtaroğlu kazanamadı millet! Yani evler enazda olsa maliyetine😊. (Dua edelim koymasın toki üstüne).
    DEMEM O Kİ;
    Ne istenmesi gerektiğini de,
    Ne istemek en makulüdür üde
    Bilmiyoruz, BİLMEK İSTEMİYORUZ!😡
    (Sen nerden biliyorsun dersen, ist depremi sonrası ev verildi bazı depremzedelere, 20 yıl taksitle🤗) işleyiş böyle👍.
    Devletin siyasetin işleyişi de şöyle:
    İktidar yapar eder,
    Muhalefet hesap sorar MECLİSTE!
    Bilmeyenlere!🤔.

  13. KEFERNAHUM

    Sayın yazar sadece sosyoloji psikoloji yetmez biraz da matematik lazım.
    “Genel başkanı cumhurbaşkanı seçilemedi ama %48’e yakın bir oy alabildi. 2014’te MHP ile birlikte gösterdikleri aday %38, 2018’de kendi içlerinden çıkardıkları aday ancak %30 oy almıştı” demişsiniz ama bu oylara HDP nin oyunu katmamışsınız. Aslında bütün referandum ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidar %52 muhalefet 48 civarında oy alıyor. Rakamları bükerek gerçekleri yok edemezsiniz. Hem size ne oluyor canım chp başkanının ne olacağına chp liler karar versin. Çokça örnek verdiğiniz avrupada 13 seçim kaybedip görevde kalan kaç genel başkan var. :))

  14. Her zaman aynı seyi diyorum belki ama demeyip ne yapayım, mecbur kalıyorum!
    Bizim siyasetimiz de bize benzer , siyaset, hayatımıza girdiği günden bu güne kadar ahlaken en ufak bir gelişme göstermemiştir , böyle bir gelişme olsaydı yüz yılda biz de çağdaş demokratik bir ülke olabilirdik!
    Ancak şunu da hemen ilave etmek gerekir ki siyasetin bu durumda olması tamamen toplumun yapısından kaynaklanmaktadir , yani açıkçası toplum ne ise ordan çıkan siyaset de odur !

  15. Kemal bey Kurultayıni toplasın adaylarla yuzlessin kazansın yoluna devam etsin kimseyi tehdit etmeden makam rüşvet vermeden delegelere, sonrasında partisinde diğer adaylarda daha güçlü yanında olacaktır, öbür türlü partilileri ikiye bölerler fikir güzeldi fakat strajetide hatalar vardı Kemal beyin kurmayları Kemal bey siz aday olun ki biz pastanın çoğunluğunu alalım dediler kemal beyde zaten istekliydi ve severek kabul etti anlaşılan. Bu arada çekilmesi onun demokrat olduğunun ispatı olur herkesin gönlünü kazanır. Gerekirse sonrasında bağımsız c.b adayı olur. Bence o zaman kesin kazanır. Basiretiniz bağlanmamışsa bu yönde karar almasını destekleriniz diğer herşey milleti kandırmak için söylenmiş olur.

  16. Daha önce burada yazmıştım; akparti kendi tabanına vaadi hem örtülü hem de açıktan ifade ettiği gibi CHP’de büyük bir kavga çıkarmak ve çıkardığı kavgayı bahane ederek CHP’yi tamamen kapatmak. Bu Erdoğan’ın kendi tabanına bir vaadiydi ve o vaadini yerine getiriyor. Bunda şaşıracak bir şey yok, herkesin bildiği bir şey zaten.

  17. Neden sürekli rakamları saptırıyorsunuz? 2014 yılında ortak aday % 38 alırken Demirtaş % 10 aldı. 2018 seçimlerinde İnce, Akşener, Demirtaş ve Karamollaoğlu adaydı. Toplam % 48 oy aldılar.Başarı bunun neresinde? Ülkede ekonomik kriz var. Sığınmacılar sorunu, enflasyo,işsizlik..Pandemi ve depremin etkileri… CHP’ nın oy artışını küçük partilere bağlamışsınız.Bu nereden belli? Deliliniz nedir? CHP’ nın kendi oyu artmış olmaz mı? Konya’da, Sivas’ta Afyon’da CHP oylarında dğer bölgelerden daha yüksek artışmı var.Bu arada küçük partilere 35 değil 40 vekillik verildi.Üç partiye ilaveten 3 DP ve 2 İyipartili vekil seçildi CHP listelerinden.İyipartiye neden iki vekillik verildi, bende anlamadım. Ama Ahmet Ersagunla Berna Sukas CHP listelerinden seçildi.İkisi de ülkücü ve İyiparti genel başkan yardımcısıydılar. Dedikodular doğruysa masaya dönmenin şartlarından biri buymuş.

  18. Siyasi rant kavgası büyük bizde. Çünkü tek işleri siyaset olan, kartvizitlerinde siyasetçi yazan bir alay mesleksiz aylaklar bu işe soyunuyor. Bu yüzden 100 küsür parti var, 30’u seçime girebiliyor. Hizmet etmeye geldik yalanlarına inanmayın. Demokratik ülkelerde olduğu gibi istifa etme ve bu yoldan ayrılma şansları yok, çünkü başka işleri ve yetenekleri yok. Böyle olunca ölümüne koltuk kavgası yapmaları da normal. Demokrat ülkelerde insanlar profesyonel işlerini bir süreliğine terkedip siyasete giriyorlar, gerektiğinde kolayca bırakıp hayatlarına dönebiliyorlar. Bizde böyle bir şey yok. Siyasetten yiyen ve geçinen geniş bir güruh var. Çünkü başka meslekleri yok. Siyasetin rantı da çok yüksek, yolsuzluk her boyutta. Böyle olunca da cazibesi yüksek oluyor.

Yoruma kapalı.