Her dindarın kız çocuğunu bebekken evlendirdiğini mi sanıyor bunlar? 

41
Reklam

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kamuya açık zeminlerde yaptığı konuşmalara bakılırsa, cumhurbaşkanı adayı arayışında değil; hem kendisi hem de yakın çevresi açısından, ‘6’lı masa’yı oluşturan liderlerin sonunda üzerinde uzlaşması gereken isim o…

Adayı belirleyecek liderler arasından itiraz eden çıksa bile, masanın paylaşanlarının büyük bölümünün tercihini ondan yana kullanacağı anlaşılıyor.

İtiraz edecek olanı da iknaya hazır bir görüntü var ‘6’lı masa’da…

Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı önünde bir sorun bulunuyor; ancak o sorun, onaylarını alması şart olan farklı parti liderlerinden kaynaklanmıyor. Onun esas sorunu, yakın çevresi ile kendisini destekleyen medya…

Sonunda aday olarak ilan edilse bile, yakın çevre ve medyada kendisini desteklediğine tanık olunan yorumcular, CHP liderinin seçilmesini imkansız hale getirmek için yapılması gereken ne varsa, hepsini, daha şimdiden yapıyorlar.

Örnek çok da en sonuncu tartışma konusunun siyasiler ağzında ve CHP’li medyada ele alınış biçimi başka bir örneğe ihtiyaç bırakmıyor.

Henüz el bebek gül bebek muamelesi görmesi beklenecek bir yaşta evlilik sürecine sokulmuş, başlangıçtan itibaren istismarın başladığı yolunda şikayeti bulunan, çocuk yaşta evlendirilip kendisinden yaşça çok büyük adamın evine gönderilmiş, olgunluk çağına geldiğinde başından geçeni dava konusu yapmış bir kadın ekseninde bir tartışma yürütülüyor şu günlerde.

Olayın mazur görülebilecek hiçbir yönü yok.

Reklam

Dinli-dinsiz, inançlı-inançsız hiç kimsenin yapılana olumlu yaklaşabileceğini sanmıyorum.

Nitekim, konuya savunma amacıyla yaklaşanlar bile, söze yapılanın yanlışlığı vurgusuyla başlıyorlar.

Sivil toplum örgütleri -özellikle de kadınların hakları konusunda hassas olan örgütler- tepkilerini dışarıya vurmaktalar.

Zaten yargı da konuya el atmış durumda.

Yakın siyasi çevresinde ve itibar ettiği destekçi medyada ele alınma biçimi, ‘Cumhurbaşkanı adayı’ olması beklenen CHP lideri Kılıçdaroğlu için, konuyu ciddi bir sorun haline getiriyor.

O çevre ve destekçi medya, tartışılan konuda onlardan pek farklı düşünmeyen, kendileri de sesli-sessiz tepkilerini vermekte zorlanmayan geniş bir kitleyi, karşılarına almış dövüyorlar da dövüyorlar…

Tekil bir olay sanki o geniş kitle içerisinde yer alan herkes kendi kızlarını çocuk yaşta evlendiriyor imişçesine genelleştiriliyor.

“Kapatılsın, yok edilsin” çığlıkları arasında tartışma farklı yönlere çekiliyor.

Reklam

En fazla gürültü nereden geliyor dersiniz?

Yakın çevre ile destekçi medyadan…

Seçim stratejisini geçmişte partisine oy vermemiş kesimlerden de oy getirebilecek geniş cepheci bir anlayış üzerine kurmuş ve bu amaçla daha önce hiçbir CHP liderinden gelmemiş açılımları gerçekleştirme çabasına girişmiş olan Kılıçdaroğlu, bu yaygara arasında, altından zeminin kaydığını hissediyor olmalı.

Henüz hissetmemiş ise hissetmesinde yarar var.

Gürültü yatıştığında, şu sıralarda yakın çevresinden dışarıya vuran ve destekçi medyada daha da aşırıya kaçan üslup yüzünden, kendilerinden oy almak istediği geniş kitlenin, biraz da iktidar cephesinin propaganda yardımıyla, “Bu CHP iflah olmaz, dün ne idiyse bugün de aynı” noktasına geldiği görülecektir.

CHP lideri, aday olabilse de, CHP’li oylar dışında bir sandık desteğinden mahrum kalabilir.

Yakın çevre ve destekçi medya yüzünden…

Tartışılan çirkin olay, sağlıklı bir biçimde ele alınıp yanlış davranışta bulunmuş kişilerle sınırlı tutulan bir çerçevenin dışına taşırılmasa, konuya ilişkin kendilerinden farklı düşünmeyen geniş çevrenin her eğiliminden sempati görülebilecekken, Kılıçdaroğlu’nun her fırsatta mazide kaldığını ilan ettiği eski alışkanlıkların dışa vurmasıyla, farklı bir hale büründü.

Bunun Kılıçdaroğlu ve CHP’ye dönük bir maliyeti olması kaçınılmaz.

Şunu bile düşünme zahmetine katlanmıyorlar: Üzerlerine gidilmesini istedikleri, kapatılması için kampanya açtıkları cemaatlar ve tarikatlar, en sıkı uygulamalara maruz bırakıldıkları dönemlerde bile varlıklarını korumayı ve bugünlere ulaşmayı başardılar.

Yasallık dışına itildiklerinde, benzer bir tepkiyle, sütre gerisine çekilip ayakta kalmayı şimdi de başaracaklardır.

Bu arada, neden üzerlerine gidildiği de unutulacak ve sadece ne olduğunu hatırlamakta zorlanacakları bir olay yüzünden kendilerini görünmez hale getirmek zorunda bırakıldıkları hafızalarda yer edecektir.

Geçmişte öyle olmadı mı?

Olan da, Kılıçdaroğlu’nun partisini daha geniş kitlelerin de beğenisine açık ve kendisini de seçilebilir kılma arayışına olacak.

CHP bu yüzden ‘%20 partisi’ durumundaydı, bugünden sonra da muhtemelen ‘%20 partisi’ olarak yoluna devam etmek zorunda kalacak.

Zaman zaman buluşarak birlikteliğin keyfini çıkardıkları ‘6’lı masa’nın sakinlerini de zora sokacak bir sürece girildi.

İktidar bunu seyretmekle mi yetinir, yoksa “Baskın seçim zamanı geldi” düşüncesiyle harekete mi geçer?

Göreceğiz.

ΩΩΩΩ

Reklam

41 YORUMLAR

  1. Ender bey “CHP demokrasi adına son yıllarda çok özverili işler yaptı.” buyurmuşsunuz, elhak öyledir ama hala kendi kurultayını bile yapmaktan aciz, sürekli erteleniyor, 4 ya da 5 yıldır kurultay neyim yok?
    Bay kemal en azından dersim katliamından dolayı kendi hemşehrilerinden bir özür dileyeseydi biz de helalleşme işte böyle olur derdik ama nerdeee????

    • Dersim katliamını yapan CHP olabilir ama o zaman iktidardaydı ve bunu devlet namına yaptı. CHP iktidara gelince iktidar partisi olarak bu katliamdan dolayı özür dilerse anlamlı olur, iktidar dışından bir partinin devletin günahlarına özür dilemesinin hiç bir manası ve mantığı yok!

    • Benim adıma kimse vatanını savunmak insanını korumak için yapılan her ne idiyse!..
      olmayan birilerinden özür dilemek, af rica etmek falan filan, bu işlere tevessül dahi etmesin.
      T.C devletinin koskoca mahkemeleri var ve burası bir hukuk devleti!
      Kılıçdaroğlu için de üzülmem bir parti içinde!
      Kurultayı seçmen doğal seleksiyon ile yapacak😊
      2023 gerçekten TR için yeni bir yyıl değil yeni bir çağın başlangıcı olacak!
      (Cumhur da kazansa Millet te kazansa aynı👍)

  2. Şimdi Karar’ın sitesine bakayım dedim ard arda kan donduran türden değil beyin fışkırtan üç taciz haberini görünce devam etmeye korktum, dördüncü habere kimse dayanamaz eminim! MİT ve MEB personellerinin karıştığı bir çocuk tacizi haberi var ki okuyunca kıyamet kopsa da kurtulsak detirten cinsten ki bu haberlerin doğruluğu devlet kurumlarınca tescillenmiş.

  3. Mahkemeye intikal etmiş, zabıtlara, raporlara geçmiş, utanç verici, insanlık dışı bir olayı hala acaba doğru mu diyenler, iğrençliği hafifletme gayretinde olanlar neden acaba kendilerini dindar hissedenler? Dindar değil dinci olduklarının, dinci ile dindar arasındaki farkı bilmeyecek kadar zır cahil olduklarından olabilir mi? Destekledikleri iktidar (ki her şey, aklınıza gelen her olay bilgilerinde) sözcüleri bile olayı kınarken bu yaratıkların güzelleme yapmaları, topu taca atma çabaları olayın kahramanları kadar suçlu olmalarının delilidir. Kendine faydası olmayan KK ve altılı ganyan masası bunların yanında nur alem nurdur.

  4. Sıradan bir toplulukta insanların yaklaşık %10 kadarı eşcinsel eğilimler taşır. Hatta çok maskülen karakterli, savaşçı, sert mizaçlı askerlerde bile eşcinsellik vakidir. Yüzde veremeyeceğim ama bir kısmında pedofili, fetişizm gibi sapkın cinsel davranışlara da meyil vardır. Davranış eğitimi, mahremiyete dikkat etme ve irade kontrolü ile böyle eğilimleri olan insanların çoğu belki böyle bir eğilimi olduğunun bile farkına varmaksızın ömürlerini tamamlarlar. Bu insanlar bir çoban, tüccar, kral hatta din adamı bile olabilir. Bir adamın kadına ya da paraya zaafiyeti olabilir fakat bu onun tecavüzünü ya da çalmasını meşrulaştırmadığı gibi onu suçlu da yapmaz. O zaafiyetlerini kontrol altında tutarak yasal sınırlar içinde hayatını devam ettirebilir. Bu son olaydaki fark şudur ki dinden referans alan bir cemiyet içinde pedofili suç olarak algılanmamış, neredeyse meşru-normal görülmüş. Olayın mefulü ancak yaşı 20 yi aşınca anormalliği farketmiş, faili de karısının dürtmesiyle bu sapkınlığı farkedebilmiştir.

  5. SİYASAL İSLAMCILARIN İMTİHANLARI
    Siyasal İslamcılar büyük çoğunluğu, kendi söylemleriyle ifade edersek ekseriyetle;
    –Para,
    –Dünya malı,
    –Makam,
    –Uyuşturucu ve
    –Cinsellik
    ile olan imtihanlarını, maalesef sıfıra yakın, yada sıfır, hatta eksi not ile kaybettiler.
    Geriye sayamadığım bir konu kalmışsa, kesinlikle o konuda da net bir şekilde kaybetmişlerdir.
    Maalesef dememin nedeni şu:
    Sadece kendileri değil “manevi ve mili değerleri” suistimal edip araç olarak kullandıkları için bu değerler de, yani hepimizin değerleri de çok ciddi zarar gördü.
    Gelelim sol siyasetçi ve ideoloji mensuplarının olayı ele alış şekline:
    –Özellilkle laikçi dediğimiz peşin hükümlüler zaten bu günkü Siyasal İslamcıların iktidarında en büyük pay sahibidirler.Gerekçeye gerek yok.
    – Makul dediğimiz kişiler de, net bir duruş sergileyemiyorlar. Zira konu çok netameli ve nazik.
    Net bir tavır sergileyebilmek gerçekten çok zor.
    Çünkü:
    –Temsil ettiğin makul kitle de homojen değil.
    –İcabında haklarını savunduğun eleştirdiğin kitlede de asgari sevide höşgörü ve medeni bir seviye yok.

    • En başta saydıklarının %90 ı işin içine siyasal katarak andığın kesim, müslümanca düşünmeye yaşamağa çalışanlar için değil karşı cenah için de geçerli değil mi? Onlar imtihandan muaf mı zannediyor kendilerini? Onlara torpil mi geçilecek öbür tarafta? Başlarını kuma gömmek yeterli olsaydı keşke….

      Yanlış zanlara göre kuruluşta yapılan hataların düzeltilmesi şart. Konsensusun bizim için olan en iyisi “Akıl*İman Sentezi”dir. Mustafa Kemal Atatürk Paşamız (MKAP)’ın başaramadığını kurduğu parti mensupları laikçilikle başarabilir mi? Onları paşamıza samimi olarak dua edecek duruma getirebilsek kendilerinin kurtuluşuna da katkısı olacak nihai analizde, ama onlar Nuh der Peygamber demez. MKAP’a aşık bir ilahiyatçı Prof.u dahi aralarında barındırmadılar. Adam kanserden öldü gittti…

  6. -“..ülkede dindar insanlar çocukların küçük yaşta evlendirilmeleri konusunda çok yanlış düşüncelere sahipler…”
    Bu da eksik ve yanlış bir cümle sayın yorumcu!
    Bu işlerin dindar yada dinsizle ilişkilendirilmesi sınırlanması hata! Bu:İnsanlık ayıbı!!!
    -“.. Madem dini bir otoritesin bunu daha açık bir şekilde olmaz diye netleştir. Bu yapılmadığı..”
    Bir kurum yok ki herşeyi tanrının sopasıyla!…
    (Vatikan öyle vs diyen olabilir! Bize ne?)
    Bir parti bu işe çanak tutabilir!
    Öbürü suistimal edebilir!
    Diğeri işe benzinle üstüne gidebilir!
    DOĞRU OLAN:
    Mağdur olan kişinin başına gelenin yıllar geçsede kamuya açıklanabilmesi!
    Mecliste konu tartışılıp, önlemler alınmasının yolu açılması! (Çocuğu derhal devlet ellerinden alacak)
    Sorumlular hakkında ana baba sözde! kocanın ifadesi alınacak!
    Koca! nın psikolojik muayenesi mutlaka yapılmalı, topluma bu durum doğal! ise açıklasınlar! Bizde bakalım bu iş doğru ise kanuni düzenleme isteyelim!!! 🙁
    Hem demokrasi cumhuriyet laiklik deyip, hemde inanç yada etnisite vb yandal yerler icat edip ondan fikir istemek!!!…

  7. Bu tür işler on yıllarca önce hallolmuş olabilirdi. Hala kısır döngü içersinde peryodik olarak karşımıza çıkıyor. Çıktığı anda taraflara arasında kavgaya meydan okumaya dönüşebiliyor. CeHaPe iflah olmaz çünkü bu iflah olmayanlar Mustafa Kemal Atatürk Paşamızın zamanında yaptığı hataları ne görmek isterler, ne de ona toz kondururlar. İşin özünde bu var. Malesef CeHaPe’nin radikal yüzü değişmedi. “Kapatalım, yakalayıp cezalandıralım, asalım”la hiçbir şey hallolmadı/hallolmaz. Simetrisinde radikaller de yok değil. Sol ve sağda bunların topu %1 etmez. Toplumun %99’unu kendi saflarına çekmeye çalışa dursunlar. Bu gayretin temelinde “oy” var.

    Sorunların aşılması için orta yol “Akıl*İman Sentezi”nden geçer. Sözde laikleri, uzak durdukları Dini/Dindarı anlamanın ve ortak anlayış geliştirmenin temeli budur. Bu konuda CeHaletin yarısı CeHaPe’nin üçte ikisidir. İsterseniz ortak heceleri gözden geçirin ve saymayı da unutmayın!

    • Aslında bugün Cuma, bu olay hutbe konusu olabilir. İlgili tarikat şeyhi (tabi olay doğru ise, bilemem) şöyle düşünmüş olabilir mi?; “Peygamberlerden birisi yaşadığı çağda çocuğunu Allah’a kurban etme yoluna gittiyse, ben de çocuğumu bu çağda böylesine kurban edebilir, Allah’a yakınlığımı müritlerime bu şekilde gösterebilirim”, Acaba? Tabi bu toycasına bir zanna dayalı. Ancak, sürüklenme ve savrulmalar olabilir ve kişi bataklıkta bulabilir kendini. Bir nebze “Akıl*İman Sentezi” olabilse bu tür savrulmalar mümkün değil.

      Aynı cenahta bir başka düşünce şekli ve hüsran. Olmuş, bir olay. Bir zamanlar, bir müslüman kendini o kadar Allah’a yakın hissediyormuş ki kendine güveni tam. Zanna dayanan sözde iman “tavan” yapmış, tavan altında kalmamak için “aklı” başka yere kaçmış olmalı! Bir gün, Havyanat Bahçesinde turistler arasında dolaşıyorken ilham geliyor. Şu aslanın kafesine gir “iman”ın ne kadar muazzam bir güç olduğunu herkese göster. Allah seni korur. O aslan sana asla dokunmaz, kuzu gibi olur. Sentez indeksi çok düşük bir düşünce şekli tabi. Azizim, adam kendi kendini bu düşüncelerle ikna etmiş. Seyircilerin şaşkın bakışları arasında kafese girmiş! Giriş o giriş! tek celsede Allah’ın aslanı iki pençeyle aslanlığını yapmış, ölüsünü çıkamışlar adamın. Bu örnekteki adam bu derece bir imana ship olduğu için şehit te olmuş olabilir. Bu Allah’ın bileceği bir şey süphesiz. Hatta, aslan bazı hallerde adamın umduğu mucizevi bir şekilde de hareket edebilir. Ancak, çok çok istisnai haller dışında sen kendini peygamber mi sandın be adam ki nefsen seyirciler arasında şov peşindeyken Allah o mucizeyi sana gösterecek. Aklını kullanmıyorsan neticede kaç paralık adamsın?! Aklını kullanmaya Allah mucize değil pislik nasib ediyor. Allah’ın düzeni çetin! Akıl bu çetin düzende başarılı olmanın, başarısızlığı en aza indirmenin en önemli araçları arasında. Tek başına nihai analizde o da yetmez, tabi. Aklın en iyi yardımcısı “İman”dır. Aynen, “iman”ın en iyi yardımcısının “Akıl” olduğu gibi! İşte bu tür bir düşünce şekli “Akıl*İman Sentezi”nin otomatik bir sonucudur.

  8. “İktidar bunu seyretmekle mi yetinir, yoksa “Baskın seçim zamanı geldi” düşüncesiyle harekete mi geçer?”
    Sayın yazarın içi rahat olsun, bırakın erken seçimi, baskın seçim için bile zaman yok artık, hatta böyle giderse seçimlerin öngörülen tarihten sonraya kalması ihtimali bile var!
    Galiçya cephesinden sonra balkan cephesi de ısınıyor, bir boğaz harbinin de ucu göründü gibi ama önce suriye cephesini sağlama almak lazım…
    Yani dersimli kemalin derdi sizi germesin, memleketin gündemi dolu, adaylık meselesi de kolay;
    yine seçim otobüsünün üstüne çıkınca aşağıdakilerden gözüne kestirdiği birini “gel bakalım buraya sayın bilmem kim! diyerek yanına çağırıverir, olur biter! Adayın altına da çekerler bir bisiklet, ver elini anadolunun otobanları bölünmüş yolları, ha gayret!

    • Galiçya’yı tahmin ediyorum da Balkan cephesinin ısınma olayı da nereden çıktı? Ama n’etçen, yeni yeni hatalar yapıldıkça pek şaşırmamak lazım. Aklıma gelen bir tek Ayasofya konusu var. Bu konuyu biraz açabilir misin? (bilirsin internette pek dolaşmam, haberim yok!). Hatırlarsan, o konuda da ne güzel teklifte bulunmuştum, hem de kafiyeli olarak!! Ancak, şiir okumayı seven Bay Başkan’a okutmamışlar. Çevresindekiler o’nu sanki at gözlüğü ile Dünya’ya baktırıyorlar galiba… Ne dersin?

  9. İlahi Fehmi bey şunun şurasında 6 ay var hala baskın seçim diyorsunuz
    Baskını mı var bugün ha deseniz en erken Nisan da en geç haziran da seçim yapacaksınız.
    Algı,operasyon,kara prppaganda gırla gidince gerçeklerin önemi kalmıyor.

  10. Bu tiplerin önemli bir kısmının düzenin muhalefetin içine sinmiş ajanları olduğunu düşünmekteyim; muhalefet cephesinden görünerek muhalefeti yıpratmaktır esas görevleri bunların. Önemli bir kısmı da tüm devirlerin kalın kafalı yobazlarıdır. Eğer Türkiye’deki suç tiplerine vakıf olabilseniz,en kapsamlı suç alanlarından birinin cinsel istismar suçları olduğunu görürsünüz. Çocuk istismarı yaygın bir suç tipidir ve laik,seküler kesimlerin arasında da oldukça yaygındır; memleketin ağır ceza mahkemelerinin dosyaları da bu söylediklerimin şahididir. Fakat böylesi örnekler medyaya yansıdığında -ve ancak da düşmanı oldukları kesimlere karşı bir savaş malzemesi olma hüviyeti bulunduğunda- o vakit okumuş yazmış kılığına girmiş zır cahillerin birdenbire farkına varmalarına ve hüloğğğ diye savaş alanına koşturmalarına bir sebep olurlar sadece.. 10 ay kadar önce de memleketteki tek intihar vakası oymuş gibi Enes’in intiharını vesile edinerek aynı yaygarayı koparmıştılar…Al yandaş yazarları vur bu tiplere,hepsi de birbirinin kopyası gerçekte. Olayların ana sebeplerine inmeyi düşünmez bunlar; düşmanı olduklarına karşı yaygara kopartmalarına vesile olacak olayların çıkmasını dört gözle bekleyen kör baykuşlar gibidirler. Bu memleketin en büyük sorunu aydın sorunudur aslında. Kendi dibini aydınlatmayan pabucumun aydınlarıdır her şeyin ana sebebi yani…

  11. Tarikatlar anayasal olarak illegal durumda, zaten kapalılar. Asıl alanları olan edep ahlakla ilgileri sıfır. Bir sürü taliban kılıklı herif her tarafa kol atmış ülkeyi Afganistan’a çevirmeye uğraşıyor. Değil CHP, ortalama dindarlar bile onlardan mustarip. Siz de Akit ile aynı paralelde onların savunusunu yapıyorsunuz. Devam edin.

  12. Temel Karamollaoğlu iyi bir insan olduğundan eminim ama bana bazen çok komik geliyor. Erdoğan’a ” soyal medya hesabını kişisel ayarlardan genel ayarlara al, keşfeti aç, gündemden haberin olsun” demiş.

    Bu bana şeytana akıl veren adamı hatırlatıyor:))

  13. Amanıınnn…!
    Boynu kırılacağını anlayan enflasyon canavarı , fellik fellik köşe bucak kaçmaya başlamış, iyi mi !
    Hadi bakalım , bize yeni bir iş çıktı, hepimizin bu canavarı yakalamak için maraton koşmamız lazım !
    Koş anam babam koş !

  14. Sizin de söylediğiniz gibi zaten oy kaygısı ve taban genişletmek için bu yapılar olması gerektiği gibi denetlenmiyor, göz yumuluyor ve kayıt altına alınmıyor. Barınma, burs, eğitim, ticaret, işe yerleştirme, siyaset v.s ne varsa bu yapılarda mevcut. Bakıyorsunuz adamların sözde ileri gelenlerinin hepsinin yetkili siyasetçiler ile samimi pozları var. Bu yapıların bu şekildeki gidişatını tehlikeli görüyorum. “Bedava peynir fare kapanında olurmuş.” Diyanet ve Milli Eğitim nerede…

  15. Ben şahsen Cemaat ve Tarikatlara karşı birisiyim. Fakat bu sadece beni ilgilendırı.Başkalarının tercihlerinede saygı duyarım onların tercihi onları onlari
    İlgilendırır beni değil.

    Sanki çok mehametli ve duyarlı bir milletızde çocuğu Anne ve babasından çok seviyoruz.

    Bizim millet hakıkaten tecrübe cahili.
    Bu haberi ilk okduğum an inanmadım. Bir Anne olarak o çocuğun annesi dünyayi yıkar çocuğunu evlendırmez.
    Bunun tamamı iftira.

    Twitter deki tartışmalar.
    👇
    https://twitter.com/Webkartalcom/status/1562144780758536195?t=EyjjU3yqFVB_gTGfRoF4KQ&s=08

  16. Ben Dün haberi Twitter de okudum ve anında, aklıma 28 Şubat olaylari geldi. Oda TV ve Twitter’de görüşümü yazdım.
    Bir kerece bu bir olta ve CHP liler balık gibi atladılar. Bunlarınkı çocuğa acimak değıl. Dindarlara saldırmak.
    Hapshanede bine yakın bebek ve cocuklar var onlara terörist diyip buna acımak Öylemi?
    Bence bu olay CHP seçmenlerine kurulmuş bir tuzakti ve başarılıde oldular.
    Yarin öbür gün gerçekler ortaya çıkar. Umarım CHP lıler hatalarını anlarla

    Aşağıdaki yazı
    Twitter de birisi ile yazıştığım twitlerin kopisi

    Halk TV gökten menzille dahi inse ben onlara inanmam. Bana göre Halk TV ve Havuz ikisi kardeşler.
    Görevleri iftira atip yalan söylemek. Birde Taptıklarını övmek
    *******
    Ceza dosyası açılmış. Kanıtlar açık. Bu sizin inanıp inanmamanıza bağlı değil.
    *******
    Bu haber seçimlere malzeme olarak ihtidar tarafından yazılmiş 1 seneryo.Yargi, sağlık gibi kurumlar erdoğanin emırerleri,bu olayda onlara verilen emirleri uyguluyorlar. Bu seneryo.kaçirdığı dindar kesime CHP dindarlara iftira attımış dedimi herkesi CHP ile korkuttumu tamamdır

  17. Bu Tuzaklara gelmeyelim.

    Biz nerde kaybetik İktidar Cem Uzanın ve BMC Firmasının Malına Çöktüklerinde kaybettik. Tek merci Mahkemelerdi.

    Müşrik olmayın, islam dini ne olur diye düşünmeyin. Siz kimsiniz Tövbe haşa Allah’dan daha iyimi dini koruyacaksınız?

    “Zikri (Kur’an) biz indirdik. Onun için Zikri biz koruyacağız.” (Hicr, 15/9)

    Allah dini nasıl koruyor. Hadislerde var. (Şimdilik bu konuya deyinmeyeceğim)

    AKP döneminde Küfür arttı Ateistler, Deistler çoğaldı, Çıplaklık arttı Tv proğramlarında Kimin eli kimin cebinde belli değil, Aile dışı proğramlar Çoğaldı. RTÜK AKP denetiminde, bunlar oluyor. AKP döneminde hukusluklar arttı.

    Olayı Akışına bırakın Dinin koruyucusu Allah’dır

    Sizin hayır sandığınız şer; Şer sandığınız şeyde hayır vardır ALLAH (C.C) bilir siz bilmezsiniz.

  18. MV listesi nasıl hazırlanıyor bilemiyorum ama, tüm hesapların bu tabeladaki isimlerin yerlerine endeksli olduğunu düşünüyorum 🤔.
    Evet, Kılıçdaroğlu tek aday!
    Layık mı ? Layık❤️
    Rakibi layık mı? Layık❤️
    RTE karşısında kimi ister?😁 K.oğlunu😂
    Masadan birilerinin seçmeni, o olacağına bu olsun buna basarım oyumu der mi? Der!
    Mühim mi? Değil!😂😂😂
    Chape zebanileri cık cık tüh dermi?? Iıhhh!!!!
    Umurlarındamı sizce?
    “O zaman ben seni hiç tanımeyrum”
    Son söz:
    Çarşafa rozet mi takmıştınız?!?!?

    • Kılıçtaroğlu kimi ister karşısında? D.Bahçeli
      Bir kız çocuğuyla, bir kere cevaplarıyla..
      Bunlar mecliste tartışmayla kavgayla basında çözülmez! Kanun nizam ile çözülür! Yine çözüm yeri Meclis, çözecek Vekil!
      O çocukları anında ellerinden alacak bir devlet!
      Sonra ceza yaptırım!..
      Bu kadar!

  19. Fotoğrafı net bir şekilde çekmişsiniz. Ama halkın kurduğu cümleyi bir kez daha kuralım. bu CeHaPe iflah olmaz. Olan filizlenmekte olan demokrasi tohumlarına ve yeşermeye başlayan birleşme ruhuna olacak

    • Her şey bir günde düze çıkmıyor. CHP’nin tamamı aynı görüşe de sahip değil. Demokrasi tartışmayı ve anlaşmayı gerektiriyor. CHP demokrasi adına son yıllarda çok özverili işler yaptı. 6’lı masa onun sayesinde var. CHP olmasa ortada birlik olacak bir muhalefet yok. İYİ parti CHP sayesinde meclise girdi, grup kurdu ve önemli bir yer edindi. Diğer partiler de CHP’ye destek oldular. Bugün büyük metropoller CHP belediyelerinin. Bunlar önemli işbirlikleri, demokrasi açısından çok kıymetli. CHP muhalefeti toplamaya ve birlikte iktidara gitmeye devam edecek. Bundan vazgeçmek için bir sebep yok. Herkes itirazını görüşünü seslendirsin. Elbette tarikatlar cemaatler eleştirilecek. En ekstrem söylemler de yapılacak. Bu toplumun çok önemli bir sorunu. Daha dün darbe yaşadık bu yüzden ve ülke alt üst oldu. Yapılan yanlışlara ses çıkarılsaydı zamanında, aman hocam yaman hocam söylemlerine gidilmeseydi bugün başımızda bu yolsuz iktidar olmayacaktı. Bundan ders de çıkarılmadı. Aynı yolda devam ediliyor. O yüzden CHP’nin eleştirileri önemli dinlenmeli. Yoksa bu yanlışlar nasıl ortaya çıkacak ve düzelecek. Bakın bütün yandaş medya susuyor bu çocuk gelin olayı karşısında. Bu kadar vahim bir olayı haber dahi yapamıyorlar. Rezalet değil mi bu. CHP konuşmalı, karşılıklı orta yol bulunmalı. Demokrasiden vazgeçmek yok. Mutlaka getireceğiz. Konuşa konuşa.

  20. ellerine güzel malzeme geçti sonuç olarak şunu bekliyor ve özlüyorlar tarikatlar kapatılsın,dindarlar Arabistan a gitsin,camilerde…şimdi at yok, ahıra gerek yok, o zaman otopark olsun.

    • Bende muhafazakardım bu tür hikayelerle bende zehirlendim.

      aslı astarı olmayan bu toplumdan çıkmış Söylenti (konunun uzmanı olmadığı için) Kendi inancına ters geldiği için bu tür söylentiler yayılmış bunlara inanmayın.

      Bir AKP belediyede cami yıkımına karar veriyorlar Tık yok, CHP belediyesinde olunca Çığlığı koparıyor. Bir dur bir dinle Açıklamalar böyle değil.
      Savaş zamanlarında En iyi bina camii ve okul binalarıdır. okul o zamanlar pek yoktu. AT o zaman Bir Askeri araç kabul et. Savaş zamanı her yer değerlendirilir. Savaş hukukunda ibadethaneler dokunulamaz o zaman ihtiyaçtan Atları camide saklamışlar.

    • Öyle demiyorlar elbette. Dindarlar, iktidar yandaşları akıllarını başlarına alsın istiyorlar. Bu olaylar sürekli ortaya çıkıyor. Ortada pek çok problem var bu denetimsiz yapılarla ilgili. Yandaş medya ve iktidar susuyor kaç gündür. Artık ayyuka çıkınca Hürriyet bugün haber yaptı. Bu göz yummalar yüzünden buralara geldik. Susmanın faydası yok.

  21. Elbette olay genelleştirilmemeli. Ancak olaydaki bazı detaylar bu işin sadece iki kişi arasında olan bir olay da olmadığını gösteriyor ve yıllara yayılan bir işkence, örtbas etme, gizleme, göz yumma var. Daha önce olay şikayet konusu oluyor, polis savcı ve cemaat desteğiyle olay kapatılıyor ve işkence devam ediyor. Çocuğun yerine 21 yaşında bir kadını kemik yaşı belirleme için teste götürüyorlar vs. Yani geniş bir komplo var. Umarız yargı bu işteki tüm sorumluları bulsun geriye giderek ve bir iki sapıkla bu işi kapatmasın. Bu yapılmazsa bu yapılar ve örgütlenmeler yine bildiklerini okumaya devam ederler.

    Diyanet örgütü günler geçiyor bir açıklama yapabiliyor. Ancak yine işi bu olayı eleştirenleri eleştirmeye getiriyor. Halbuki korkunç bir olay var ortada. Ve maalesef bu ülkede dindar insanlar çocukların küçük yaşta evlendirilmeleri konusunda çok yanlış düşüncelere sahipler. Madem dini bir otoritesin bunu daha açık bir şekilde olmaz diye netleştir. Bu yapılmadığı için bu örgütler de kapalı devre bildiklerini okuyorlar.

  22. İki ekstrem var. Bir taraf cemaat tarikat gibi örgütlenmeler kapatılsın diyorlar. Bunları kendi hayat görüşlerine, ayrıca bu kadının durumunda olduğu gibi bireylerin de, özellikle çocukların hayatlarına tehlike olarak görüyorlar ve anlaşılır sebeplerle. Diğer taraf ise, özellikle katı dindar olanlar açısından bu örgütlere hiç bir kısıt getirilmesin istedikleri gibi yayılsınlar isteniyor. Her ikisi de yanlış elbette. Bir orta yol olmalı. Ben liberal demokratik görüş açısından bu yapılara yasak getirilmesini yanlış bulurum. Zaten yasaklar da çalışmıyor her zaman. Ancak şimdi iktidarın yaptığı gibi yüksek destek vermesini de yanlış bulurum. Özellikle bu örgütlenmelere kamu kaynaklarının aktarılmasını, şu anda açık gizli bu yapılıyor, tamamen yanlış bulurum. Özellikle FETÖ’ye iktidarın verdiği ne istedilerse verdim desteğinin nelere yol açtığını gördükten sonra hala aynı yolda gitmelerini çok yanlış ve kabul edilemez bulurum. İktidar bunu dindar olduğu için yapmıyor elbette, iktidarını böyle devam ettiriyor. Dindar ve bölücü bir siyaset güdüyorlar ve sadece kendi çıkarları için yapıyorlar bunu.

    Sonuçta orta yolu bulmak zorundayız. Liberal demokrat ülkeler açısından tek yol bu. Şayet bir arada yaşamak istiyorsak böyle. Burada anahtar sözcük kamu kaynakları. Üzerinde anlaşmamız gereken kamu kaynaklarını nasıl harcayacağız. Bunu netleştirirsek ve çok fazla birbirimize bulaşmazsak problem çıkmaz. Yoksa her iktidarı eline geçiren kendi yandaşlarını beslemeye çalışır ve kavga da bitmez.

    Ancak bazı prensiplerde de anlaşmamız gerekiyor. Bu tür geniş eğitim ayağı da olan ve küçükleri de ilgilendiren örgütlenmeler kendi başlarına bırakılamazlar. Dingonun ahırı değil burası. Eğitim vereceklerse çok sıkı denetim ve gözetleme altında olmalılar. Sonuçta eğitim, bu yapıların anladığı ve devletin anladığı eğitim, beyin yıkama işi. Sonuçta özgür liberal bir eğitim verilmiyor ülkemizde. Ancak yapmamız gereken de bu. Küçük çocukların eğitimini birilerinin beyin yıkama makinalarına teslim edemeyiz. Karşılıklı sınırları çizmemiz gerekiyor. Çocuklar evlendirilemez gibi. Zor konular ama bunlarla yüzleşmezsek ve baştan çizgileri çekme konusunda anlaşamazsak bir arada yaşama arzumuz da yok demektir. O zaman boşanma şart olur.

    Kadının 6 yaşından beri yaşadığı işkence taciz ve dramı haber yapan muhabir konuyu sonunda getiriyor laikliğe. Ve elbette bir yerde haklı. Çünkü laiklik devletin din konusunda taraf tutmamasını gerektiriyor. Aynen öyle olmalı. Şu anda iktidar ben çoğunluğum, o zaman taraf tutarım diyor ve Sünni islam görüşünü tüm kamuya empoze etmeye çalışıyor. Kamu okullarını imam hatipleştiriyor ve daha pek çok yanlış uygulama. Bu örgütlenmelere verilen açık gizli destekler de çok fazla. Bu yanlış elbette. Bu sonunda bizi iç çatışmaya ve anlaşmazlığa götürüyor. Laiklik bu çatışmayı önlemek için icat edilmiş en güzel yöntem. Anayasada da var. Ama iktidar bunu anlamamazlıktan geliyor ve her gün yaptığı gibi anayasayı çiğneyip tepemizde babayasa kurallarını uyguluyor. Bu olmamalı. Tekrarlıyorum, bir arada yaşamak istiyorsak olmamalı. Bu tür dramlar yaşanmasın istiyorsak da olmamalı. Halk bu denetimsizlik, sınırsız sorumsuz destekler yüzünden işkence, baskı, zulüm ve sonunda darbe de görüyor. Bunu çözmenin tek yolu da gerçek ve katılımcı demokrasiye dönmek. Sandık demokrasisini terketmek ve bu problemlerle yüzleşmek, konuşmak ve orta yolu bulmak.

    • Ender bey, ben sizin “fetö” söyleminin perde arkasını anlayamadığınızı ve buna bağlı olarak da terör faliyetleri yürüten artık hiç bir gizliliği kalmamış kimselere iktidar ve iktidar destekçisi kimselerin “ne istediniz de vermedik” itirafıyla verdikleri desteğin nelere mal olduğunu hala kavrayamadığınızı düşünüyorum.

      Böyle söylemem kendimin kavradığı anlamına gelmez!

      • Baran bey, benim anladığım şu. İktidar bugün FETÖ dediğimiz dini bir cemaate açık çek destek verdi. Tüm kamu kurumlarına yerleştirdi. Bu planlı yapılan bir işti, çünkü iktidar kamuda iktidarını sağlamlaştırmak için bu ortaklığa razı oldu. O yüzden açıkça ne istedilerse verdim diye de itiraf etti. The cemaatin amacı ise sadece kamuda ortaklık değil tüm iktidara sahip olmaktı. Bu ahlaksız ortaklığın sonucunu hepimiz biliyoruz. İktidar gördüğümüz gibi, bu işlerin yol açtığı yıkıma umarsız, aynı yolda başka cemaat tarikatlarla kol kola iktidarını sağlamlaştırma yolunda yine ne istedilerse vermeye ve yapılan her türlü yanlışa göz yummaya devam ediyor. İktidarın pasta dağıtma imkanı olmaktan kurtarılması gerekiyor. Yoksa tekrar tekrar aynı resmi göreceğiz. Anlamış mıyım sizce?

        • Turan çömez devlet çocuk esirgeme yurtlarından 30 kızı mafyatik kimselerin barları gezdirdiklerini anlatıyor.

          Gece hayatı olan biri şöyle anlatıyor: “taksimde 10’arlı 20’şerli yaşları 18-25 arası kızları konsamatris olarak çalıştıran hemen her sokakta 3-4 tane bar var ve bu barlarda çalışan kızların çoğu çocuk esirgeme yurtlarından çıkma çocuklar. Konuştuğunuzda hikayelerini anlattırabilirsiniz”

          Devlet çocuk esirgeme yurtlarındaki bu tür çocuk istismarlarını ben ilk defa Gülen cemaatine yakın gazetecilerden okudum.

          Bunlar ve benzer olaylar eskiden beri herkesin duyduğu bildiği ve görmezden geldiği olaylar. Toplum hiç bir zaman bu iddialara kulak asmadı. Ne millet ne de devlet bunlara karşı mücadele etmedi. Ne zaman milletin içinde temiz kalmış insanlar bu pisliklerle mücadele etmeye başladı, millet de o zaman pislikleri savunmayı seçip temiz insanları terörle suçlayıp devletten ayıkladılar. Geriye tamamen pislik tipler kaldı. Şimdi pisliğin içinde hep beraber boğulacağız başka yolu yok!

          • Uzun lafın kısası çürümüş kokuşmuş toplumlarda ayrışma olmaz, siyasi partileriyle beraber toplumun tamamı çürümüş kokuşmuş artık ayrışma imkansız hale gelmiş. Cemaatleri yakıp da kurtulamazsın çünkü sen de bu pisliklerin bir parçasısın ben de bir parçasıyım herkes pisliğin bir parçası cemaatlerle beraber partiler de yanacak bizler de yanacağız. Yanacak ve temizleneceğiz. İstisna olarak temiz kalmış insanlar da kurunun yanındaki yaş misali yanacak lamı cimi yok bunun!

          • Baran; Uzun lafın kısası deyip o kadar kötümser ve ümitsiz olma. Her kesimin ortaya çıkıp hatasını kabul etmesiyle “istisna” dediğin kesim bir anda çoğalır. Bunu hızlandıracak olan model “Akıl*İman Sentezi’dir. . Bir bakmışsın, tüm Anadolu’ya pırıl pırıl ufuklar açılır her şey düzelme yoluna girer. Buna “inşallah” diyebiliyor musun? Yoksa, şu dediğinin “Tanrı’yı kıyamete zorlamak”tan farkı yok!

  23. Anayasamızda “Ceza sorumluluğu şahsidir” diye yazsa; Kur’an’da “Kimse kimsenin suçunu çekmez” diye birçok ayet olsa da bizde “kabile adaleti anlayışı” hakimdir.

    Kabile adaleti anlayışında “bizden biri suç işlerse onun cezalandırılmasına müsaade etmeyiz ama karşı olduğumuz gruptan biri suç işlerse onların hepsini aynı suçu işlemiş gibi cezalandırırız” düşüncesi esastır.

    Dolayısı ile ceza sorumluluğunun şahsiliği anayasada ve Kur’anda kalır. Ondan dolayı bir kişinin işlediği suçlar ailesine, memleketine, partisine, cemaatine, etnik gurubuna şamil edilir. Hepsi aynı suçu işlemiş gibi değerlendirmeler yapılır.

    Rakip gruplara vurmak isteyenler o gurup içinde suç işlemişleri öne çıkararak hepsine birden vurmaya çalışır. Özel bir hastanede bir hasta bakıcının yapmış olduğu yanlış bir hareketten dolayı -idarenin bu olaya karşı tavrı analiz edilmeden- tüm hastane kapatılır.

    Bu sol kesimde böyle olduğu gibi sağ kesimde de yaygın anlayıştır. İktidar da bu anlayıştadır. Dini önemsediğini her fırsatta dile getirse de; Veda Hutbesinde “baba oğulun, oğul babanın suçunu çekmez” sözünü kabile adaleti anlayışlarına kurban ederler. Yoksa darbecilerle sınırlı kalabilecek bir olay neden 2 Milyon kişiye yaygınlaştırılsın?

    Bu durum sadece bize de mahsus değil. Yevgenia Ginzburg’un kendi hayat hikayesini yazdığı eserinden beyaz perdeye “Kasırganın İçinde” (Within the Whirlwind) adıyla aktarılan filmde ilginç bir replik var. Stalin döneminde Stalin taraftarı bir yazar St. Petersburg’da öldürülür. Bunun üzerine tüm muhalif görülenlere Sovyetler Birliği çapında cadı avı başlatılır. O dönemde Kazan Üniversitesinde Profesör olan Yevgenia Ginzburg da St. Petersburg’da işlenen cinayetten sorumlu tutulur ve gözaltına alınır. Daha sonra mahkemede 10 yıl cezaya mahkum edilir. Mahkeme sırasında Ginzburg durumuna itiraz ederek “Olay buradan 1000 kilometre uzakta işlenmiş benimle ne alakası olabilir?” diye sorar. Stalin’in hakimlerinin cevabı çok dramatiktir: “Ama sen de aynı zihniyettensin”.

    İşte maalesef ülkemizdeki sorun da budur. Aynı düşüncedeki herkes aynı kaba konur. Bundan azade kalabilen çok az bir kesim vardır. Okumuş yazmış görünenler bile çoğunlukla kabile adaleti anlayışına yakalanmışlardır. Çok kolay genelleme yaparlar.

    Sayın yazar çok önemli bir noktaya işaret ediyor. Maalesef CHP içindeki bazı kesimler içlerindeki beyaz Türk canavarını bir türlü engelleyemiyorlar. Kullandıkları söylemlerle, yönetimin birçok uygulamasından rahatsız olan ve kendilerine yakın olabilecek büyük bir kesimi kendilerinden kaçırıyorlar.

    • Çok isabetli bir psiko-sosyal ve dahi harika bir siyasi analiz olmuş…
      Emeğinize sağlık.

  24. Kılıçdaroğlu katranı kaynatarak şeker yapmaya çalışıyor, olmaz Fehmi Bey,

Yoruma kapalı.