Gök gürültüsüne dönüşen derin bir suskunluk var.. O gürültüyü yok etmenin yolunu açıklıyorum…

40
Reklam

Toplumun gündemini günlerdir meşgul eden 6 yaşındaki kız çocuğunun istismara uğratılması ve henüz olgunlaşmadan evlendirilmesi olayına, küçücük bir azınlık dışında hemen her kesimin tepki vermesi önemli.

Konu her iki yönüyle de önemli çünkü.

Ortaya çıkan olayı daha da önemli kılan ise, çocuk yaşında kendisine yaşattırılanlara olgun yaşında isyan eden kadın ve ailesi ile istismarcı kişinin bir dini cemaat çevresinden oluşu ve verilen tepkileri hoş karşılamayan o küçücük grubun da bu tavırlarını dini gerekçelere dayandırması… 

Halbuki, olay en çok dindar görünümlü kişilerin işin içinde bulunması yönüyle başka dindarlar tarafından tepkiyle karşılanılmayı hak ediyor.

İslam ve ilahi kaynaklı hiçbir inanç sistemi, kız çocukları, genç kızlar ve kadınların istismar edilmesine izin vermez, hiçbir dindar kişi de onlara yönelik istismar anlamına gelebilecek davranışlara girenleri hoş karşılayamaz.

Bu olayı dine dönük yönüyle savunmaya kalkışanlar olayda adı geçen kişilerden daha az olmayan bir vebalin altına giriyorlar.

Diyanet işleri başkanlığının, bizzat Diyanet işleri başkanının, ilahiyat camiasının hem olaya hem de olayı din adına savunanlara en açık ifadelerle karşı çıkmaları beklenir.

Fakat şimdiye kadar o cenahtan yüksek sesle bir çıkış gelmedi.

Reklam

Suskunluk kulakları sağır edecek bir gürültü etkisinde.

Dini hassasiyetiyle tanınan siyasi şahsiyetlerden de beklediğim kadar sert bir karşı çıkışa rastlamadım; çıkanlara da onların seslerini duyurmaları beklenebilecek medya yeterince değer vermedi.

Olayla doğrudan irtibat kurulan cemaatten şöyle-böyle tepkiler geldi, konunun vahim faturası siyasete kesilecek gibi.

Böylesine rezilce bir sapkınlığı kınamakla oy arasında bir ilişki kurduklarını ve oylarını olumsuz etkileyebileceği düşüncesiyle böyle davrandıklarını sanmıyorum. Üç-beş oy kaybına uğramama hesabı olayın her siyasi eğilimden aldığı tepkiye ters çünkü.

Konuyu belli kesimlerinin doğrudan İslam diniyle irtibatlandırarak ele almaları bunu yapanlar adına bir yanlışlık; ancak konunun hararetle tartışıldığı bir ortamda olayın bu noktaya çekilebileceğini görmemek mümkün olabilir mi?

O yanlışlığa konuyu es geçme anlamına gelebilecek bir derin suskunlukla mukabele etmek de bir başka yanlışlık.

Hem de büyük bir yanlışlık.

Suskunluk şimdi tartışılana benzer başka vahim olaylara yol açabilme ihtimalini de içinde barındırıyor.

Reklam

Çocukların, kızların, kadınların istismara maruz kalabildikleri ve bunun bazıları tarafından doğal veya olağan karşılanabildiği bir ülke görüntüsü Türkiye’ye hiç yakışmıyor.

Dinin böyle bir olaya alet edilmesi ise en çok dine ve dindarlara zarar veriyor.

Acaba konuşulur, tartışılır ve bir süre sonra unutulur diye mi düşünülüyor?

Yeni bir tartışma konusu bu konuyu gündemden düşürür beklentisi…

Olabilir; ancak zihinlerde dini ve dindarları yaralayan yönüyle yerleştikten sonra ve benzer başka bir olay yeniden gündeme gelene kadar bu olabilir…

Bugünkü tartışma, dini hassasiyeti olduğu bilinen veya hiç değilse bu izlenimi veren çevrelerin suskunluğu ve tepkisiz görüntüsü yönüyle hafızalara yerleşecek gibi.

Doğru davranış nasıl olmalıydı, nasıl olmalı:

  1. Konu yargıya intikal etti. Savcılık iddianameyi hazırladı. Duruşma için 6 ay sonraya -mayıs ayına- gün verilmesi hatalı. Hangi makam bunu sağlayabilecekse derhal devreye girmeli ve duruşma tarihi erkene çekilmeli. Mümkünse yeni yıla kalmamalı.
  2. Diyanet işleri başkanlığı çocuk yaşta evliliklerin yanlışlığını ve evliliğin ancak olgun yaşa erişmişler arasında söz konusu olabileceğini en açık ifadelerle duyurmalı. Gerekiyorsa, geçmişte bu görüşten farklı verilmiş fetvaların artık geçerli olmadığını da ilan etmeli.
  3. Gündemi meşgul eden konu, vaktiyle AK Parti çevrelerinin girişimiyle ülkemizde imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi adını taşıyan Birleşmiş Milletler destekli belgenin önemini hatırlatmış oldu. Hükümet iptal muamelesi yaptığı o belgeye yeniden sahip çıkarak tartışmanın daha da büyümesinin önünü kesebilir. 

Yapılır mı bunlar?

Umutlu değilim, ama yapılmadığı takdirde “Bu da geçer” diyenlerin haksız çıkacaklarına ve öyle düşünerek gereğini yerine getirmedikleri için pişman olacaklarına eminim.  

ΩΩΩΩ

Reklam

40 YORUMLAR

  1. Fehmi Bey keşke bu güzel yazısındaki tekliflerde “İstanbul Sözleşmesi”ne geri dönülmesi talebini yapmasaydı. İstanbul Sözleşmesi’nin kabulünden sonra kadın/kız cinayetleri sürekli artarak devam ediyor. Boşanmalar da, ailelerin dağılması/parçalanması da durmadan artıyor. Bu sözleşme aileyi yok eden bir sözleşme. Fehmi Bey’in bu sözleşmeyi sahip çıkması kendisini seven bizlerde çok derin yaralar açtı. Bu sözleşme için çıkarılan kanunlar aynen devam ediyor. Halen “kadının beyanı esastır/delildir” yürürlükte. Her hangi bir kadın bir erkek hakkında taciz iddiasında bulunursa doğrudan tutuklama yetkileri devam ediyor. Bunu vicdanı olan hiç kimse kabul etmemeli. Toplumda hastalar veya hasta ruhlu kadınlar var. Bunların iftirası sizi doğrudan hapse atar veya atabilir. Bir fiili işlemeyen birinin onu işlemediğinin delili yoktur. Allah herkesi müfterilerden korusun. Küçük yaşta evlilik konusu tabii ki çok önemli. Kişisel, bölgesel, örf ve doktorların rüşt çağında olup olmadığını belirtmeleri ile karar verilecek bir konudur. Genel kural ergen olmak yetmez, ergin (raşid) olmalıdır. Rüşd yaşla tesbit edilemez. Geçmişte 12-13 yaşlarında dünyanın değişik bölgelerinde rüşd olduğu vardır. Biz bu gün hangi bölgelerde genel rüşd yaşının ne olduğunu belirtmeliyiz. Bu yetmez, bu yaşdan önce ergin olanların evliliğine mani olunmamalı. Hiç konuşulmayan başka durum var. Bu gün kanunun belirlediği yaşta ergin olmayan evlenmemesi gereken binlerce genç var. Onların da evlenmelerine mani olunmalı. AİLEYİ KORUYACAK YENİ KANUNLAR DA ÇIKARILMALI.

  2. Bu konu aslında ilahiyatçılar arasında akademik çalışma kapsamında yayınlar yapılmış bir konu. Merak edip baktım. Çok yayın var. Özetlemek gerekirse: Bu tür erken yaşta evlendirilmeden Arap kültüründe Hz. Peygamber döneminden önce, o dönemde ve sonra da var olan adetler arasında. Hz. Peygamber’in, Hz. Ebu Bekir’in sanırım, erken yaşta kızı ile evlenmişliği var. Kültürel olarak yadırganan bir durum yok. Hatta, şöyle bir örnek veriliyor. Yahudi (Leopold Weiss) iken müslüman olan (Muhammed Esed) olarak dini konuda önemli eserler veren kişi 1926 larda Medineye gittiğinde sevenleri arasında bir süre yaşıyor. Kendisi o zaman 25-30 otuz yaşlarında. Medineliler evermek istiyorlar! Kendisi teklif edilen kız küçük yaşta olduğu için itiraz ediyor. Medineliler ısrarla üsteliyorlar. O şekilde evleniyor. O dönemde bu yaygın olan bir adet. Öyleyse öyle! bugünün kafasıyla o dönem neden öyle şeklinde yargılanamaz (o dönemde orada değildik kültürel/sosyolojik şartları bilemeyiz). Hatta bir nevi gerekçe olarak o zaman bu işi pek istemeyen Muhammed Esed’e diyorlar ki “bu iş anormal birşey değil, bizde evlenecek kız kocasının yanında büyür”. O dönem bugünün standardlarıyla bakıldığında çok farklı. Çeşitli kaynaklara göre kız çocuklarının istenmediğinden diri diri gömüldüğü bölgeler var (adına cahiliye denen bir dönem). Bu durumda erken yaşta evlendirilme yoluna gidenler için “bahtı açık” olan kesim diyebilir miyiz? belki! Ancak bu (çocuk yaşta) erken evlendirilme genel bir kural değil. Zorunluluk yok. Mahalle baskısı varsa derecesi nedir bilinmez. Rıza göstermeyen kızına talip olana “hayır olmaz” diyebiliyor. Örneğin, Hz. Ali kendi çocuğunu isteyene “Daha yaşı küçük” deyip rıza göstermiyor. Yani, o döneme bugünün gözlükleriyle bakmak yanlış bir şey!

    • Ancak, o döneme bakıp bu dönemde o tür işlere girmek de yanlış haliyle. Dünya nufusu o zamanlar 200-220 Milyon idi. Şimdilerde 8 Milyarı geçmiş durumda. Kaynaklar azaldı ve o oranda rekabet arttı, aklın ürünleri çok gelişti: teknoloji insanın en büyük yardımcısı haline geldi. insanın dünya dışına çıkma planları gündemde. Bu süreçte dünya kültürü sosyolojik olarak haliyle değişti. Yeni standardlar oluştu. Değişmeyen şey genelde insanın huyu. İnsan ilişkilerinde, ihtiyaçlarında hemen herşey o eski günlerde de bu günlerde de insanın “nefs”i merkezinde dönüyor ve belirleniyor. Bütün”izm”lerin merkezinde bu var. Biri iflas ettiğinde aynı nefs alternatifler üretiyor. Nesfin önemi “Kuran”da çok vurgulanan konulardan biri. En büyük jihad Allah rızasına göre “nefs” kontrolu için, herkesin omuzlarına yüklenmiş. Yazılabilecek çok şeyler var da uzatmayalım…

      Günümüzde bu erken evlenme olaylarına bakışta, 1) Nefs konusu var (bu konu, iman çeşidi ne olursa olsun, negatif veya pozitif) türleriyle merkezi bir etken/mutlak değer durumunda. Birinci konuyla ilişkili olarak, 2) Eski dönemlerdeki insan tecrübelerine, adetlere özlem var, 3) Bugünkü geliştirilmiş standardlarla çatışmalar/reaksiyon var. 4) Liberal ve nötral bakışın payına düşen tolerans ve sabır var… Daha başka ilaveler de yapılabilir; var oğlu var…

      Konuyu dağıtmadan sadece ilk ikisini ele alacak olursak; 1) “Nefs” bu dünyayı tadmaya, doymaya gelmiş! doyurulmasına çalışılmalı (ancak onun kaynağı/veren, Yaradanın tanımladığı şekilde doyurulması esas. Yani, O’nun rızasına uygun olarak – meşru olarak ve arsızca veya haddi aşarak değil), 2) Eski veya yeni ne varsa ona “özlem, özenme” çokçası “Monkey see, Monkey do = Maymun gördüğünü yapar” mekanizmasıyla giderilebilecek birşey. İşin içinde Din kültürü de olduğu için “sünnet” kavramı çerçevesinde böylece bir hakkaniyet oluşturulması.

      “Akıl *İman Sentezi”ne göre DiNin ruhu değinilen (1) numara. Zamanlar üstü önemde, Allah’ın “Çetin Düzeni”nde insanın en büyük sınavı halinde devam eden bir konu. İkinci konu ise birincisiyle ilşkili olarak istismara çok açık, akıl zafiyetinde “ezbere” iman kapsamında kendini gösteren bir konu. Mekanizması “Monkey see, monkey do = maymun gördüğünü yapar”. Mekana ve döneme özel bir özenti.

      Artık, vahiy yoluyla “Peygamber” gelmeyeceği gerçeği, DiN’i açıdan “akl”ın rehberliğinin yeterince olgunlaştığı anlamında alınmalıdır. İşte bu temelde “Akıl*İman Sentezi” (1) numarada değinilen “Çetin Sınav”ın kazanılmasının en emin yoludur. Çünkü, akıl öne çıktı Hz. Peygamber sonrası (2) numarayı aşalı çok olmuştur. Hz. Peygamber, o dönemde özel bir insan olarak geldi. Geldiği dönemin şekli (kültür) neyse o şekle uydu, amacı şekilcilik değildi. O dönemi mekansal veya şeklen sonraki zaman dönemlerine taşımak için gelmedi, (1) numara işle(rle) uğraştı; Vahiyle Allah’ı tanıttı, niteliklerini anlattı. Kalıcı olan, insanlığın unutmakta olduğu “Allah”tır. O’nu tanımak ki en önemli bileşeni balans ayarı niteliğinde abartılmamış ibadettir. Hz Peygamber bu dönemde gelseydi, kendi döneminde yapmadığı gibi bu döneme ters düşen bambaşka şeyleri talep etmeyecekti. Zamanın o döneme getirdikleri ne ise, zamanın bu döneme getirdikleri arasında aynı mesaj ve çağrıda bulunacaktı. Şekil önemli değildir ruhtur. Şekil Allah’ın rızasına uygun değilse, o aynı ruh şekle münasip bir şekilde ayar verir. Şekilcilik o ruha ayar verecek kapasitede değildir. Hz. Peygamber döneminden şekil adapte edeceğimize onun getirdiği, kalıcı ruhu adapte edelim. Hayatımıza katalım. O şuurda çalışalım. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. O ruh Allah’ın Hz Peygamberden önceki Hz. Adem’le başlayan tüm Peygamberlere ve o düzeyde kendisine üflenen aynı ruhtur. Asıl uyulması gereken “sünnet” budur, ruhun Eşref-i mahlukata yaraşır tüm güzel nitelikleriyle yaşatılması. Yoksa, Hz. Peygamber dönemindeki erken yaşta evliliklerin herhangi bir kredisi, Eşref-i mahlukat’a bir katkısı yoktur.

  3. Ahmet Melik 13 Aralık 2022 At 15:43

    kusura bakmayın ama okuduğunu anlamakta bihaber olan biri var ama o ben değilim.
    yazara verdiğiniz cevapla bana verdiğiniz cevap ne alaka???
    yazar, diyaneti 6 yaşında bir kız çocuğunun zorla evlendirilmesiyle ilgili

    “Diyanet işleri başkanlığının, bizzat Diyanet işleri başkanının, ilahiyat camiasının hem olaya hem de olayı din adına savunanlara en açık ifadelerle karşı çıkmaları beklenir.
    Fakat şimdiye kadar o cenahtan yüksek sesle bir çıkış gelmedi.”

    diyerek eleştirmiş,

    siz ise ona cevap olarak;

    “Diyanet işleri başkanlığı Allah ve Resulunun ergenlik sonrası müsade ettiği bir helali haram mı saysın istiyorsunuz ?”

    demişsiniz.
    yazarın eleştirisi açık,
    sizin bu eleştiriye ilişkin yorumunuz açık,
    benim yorumunuza ilişkin tepkim açık.
    tepkime verdiğiniz cevap ise alakasız.
    bu ülkede zaten 8-9 yaşındaki çocukların evlendiriliyor olduğu gerçeği var, işin sosyolojik kısmı zaten bir trajedi, bir de bunu dini bir gereklilik zeminine dayandırılmasının ne kadar yanlış olduğu yazılıp çiziliyor zaten, kalkıp bunu helal haram üzerinden tartışamazsınız, evlilik rüşt ister, yazık değil mi oynayacak yaşta, okuyacak yaşta çocuklar kendilerinden 20 yaş büyük adamlara eş olsunlar? bunu meşru bir zemine çekmeye çalışmak hele dini bir meşruiyet sağlamak bu zamanda cidden büyük bir cehalettir. işte afganistan, işta taliban, işte karanlık bir cehalet, işte bölgenin içler acısı hali. okutulmamış, meslek sahibi yapılmamış kendine bakacak durumu, dönecek ailesi, gidecek yeri olmayan çoğu kadın, eşinden gördüğü şiddete katlanmak zorunda kalıyor,
    yüzlercesi öldürülüyor,
    yazık değil mi?
    böyle bir toplumda yaşamak size acı gelmiyor mu?

    her yere laf yetiştirmeye gelince burası insanların yorum yazdığı yazdıktan sonra da yorumunu istese de istemese de tartışmalara açtığı bir platform,
    gerekli gördüğüm her yere laf yetiştirebilirim, keyfim bilir değil mi?
    üstelik siz de bu hakkınızı istediğiniz gibi kullanıyorsunuz,
    öyleyse???

  4. Yazarın yazısına 25 yorum (en son 13.16 da MUSTAFA) yapıldığını görüyorum yorumuma başlarken. Okudum ve üşenmeden saydım. Büyük çoğunluk yazarın ne dediğine bakmadan, nasıl olmalı başlığında verdiği önerilere dikkate almadan yazmışlar. (her zaman olageldiği gibi-şaşırtmadılar). Arkadaşlar, pazardan domates alırken bile seçiyoruz, hatta nereden geldiğini soruyoruz. Lütfen Kuran okuyunuz. Türkçesini tabi. İster Diyanet, ister Elmalılı, ister Süleyman Ateş, ister Yaşar Nuri… Burada yazabildiğinize göre bilgisayar kullanabiliyorsunuz demektir. https://www.kuranmeali.com/ sitesine girerseniz aklınıza takılan her soruya Kuran ne demiş kolayca bulabilirsiniz. Çok kolay. Allah yalnızca Arapların değil alemin Allah’ı. Bir kitap gönderdiyse kullarım okusunlar, öğrensinler ona göre hareket etsinler demiş olmalı. 14000 yıl önce yazı bile değil kayalara resmedilenler bile anlaşılabiliyorsa, 1400 yıl önce yazılan pekala anlaşılacaktır. Burada bir konu hakkında yazarken lütfen sure ve ayet belirterek Kuran’ın ne dediğini paylaşınız ki okuyanlar bilgilensin, aydınlansın. Ve lütfen Gayret bey bana yanıt vermeyiniz; yanıt alamayacaksınız.

  5. İyi ki Musatafa Öztürk hoca var da işin doğrusu nedir öğreniyoruz. Diyanetin olsun diğer hocaların olsun kıvırtmalarına karşılık çıktı ve dobra dobra bütün islam mezheplerinde ve sahih hadislerde bu yaştaki çocukların evlendirilmesinin caiz olduğunu söyledi . Nereden örnek alıyorlar tabi ki Kuran’dan ( yanlış tefsir ettiklerini söyledi ben bilmem) ama asıl örnek tabi ki peygamberin Ayşe ile olan evliliğinden. Bunu da Arap örfünde bu var bu yüzden o dönemlerde normaldi diye söyledi. İşte bizim sapıkların dayandıkları nokta tam da buyani peygamberin Ayşe ile 7 yaşında evlenmesi. Karşı gelseler neredeyse bütün islam külliyatını inkar etmiş olacaklar karşı gelmeseler bugünün insanları tarafından sübyancılıkla suçlanacaklar. Bugünün koşulları farklı deseler zındık diye suçladıkları Tarihselcilerle aynı noktaya gelecekler velhasıl aşağı tükürseler sakal yukarı tükürseler bıyık durumu.

    • İşin doğrusunu Mustafa Hocadan siyasetin doğrusunu da Erdoğan’dan öğrendinizmi daha da sırtınız yere gelmez!-D

      Bir de doğrulamayan Kılıç vardı onu ihraç etmişler Müslümanlığın tek doğru savunucusuymuş oysa kendileri, artık irşatlarına her zamanki gibi tivitırdan devam edecekmiş! Tivit sayılarını artıracakmış!

  6. Bu kamalistler kadar biatcı, özgür iradesiz, fikri ve vicdanı ipotekli, bir zihniyet yok. güya m.kamal “Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?” demiş……..Bunlar hem uluslararası karar vericilerin, yani “ecnebilerin” işaret edeceği bir cumhurbaşkanı adayına “tıpış tıpış” oy verecekler ve ecnebi bir danışmana ses çıkarmayacaklar hem de “Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?” diyen Atatürk üzerinden laga luga etmeye devam edecekler.

  7. Şairin “İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır” tespitinin ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha görüyoruz.
    Bir kez daha; zarfın da en az mazruf kadar önemli olduğunu anlıyoruz.
    Bir kez daha vurgulamak gerekir ki; merhametin kuşatıcılığından mahrum olan her söz ve eylem günün sonunda ruhları ve kalpleri çoraklaştırır, çöle çevirir.
    Ve dahi şunu unutmamak gerekir;
    İnsan; bir tarafıyla hayvanlığa bitişikken, öbür tarafıyla da melekut aleminin kapısına dayanmıştır/dayanmaktadır.
    Mesele, bu iki nokta arasında nerede duracağımızla ilgilidir.

  8. “Halbuki, olay en çok dindar görünümlü kişilerin işin içinde bulunması yönüyle başka dindarlar tarafından tepkiyle karşılanılmayı hak ediyor.”
    Görüntüye göre mi hareket etmeliyiz?
    Görüntüye aldanmayın!
    Şeytan görüntüye aldanmış:)

  9. İstanbul sözleşmesi eşcinselliği meşrulaştırıyor ve konuyla hiçbir ilgisi yok. Bu sözleşme imzalandıktan sonra Meclis buna uygun yasal düzenleme yaptı.Bu yasalar halen geçerli.Yani devletimizin sözleşmeden çekilmesi kadınlarımızın kazanılmış haklarında bir gerilemeye yol açmadı.Sadece eşcinsellikle ilgili dayanak noktası yok edildi.Bu konuda çok fırtına koparılıyor ama pratikte kadınlarla ilgili hiçbir değişiklik yok. Diğer önerilerinize katılıyorum.İlaveten suçluların birine 67 yıl diğerlerine 22 şer yıl ceza istenmiş.Ama serbestler. Gülşen 3 yıl ceza talebine tutuklandı.Fırıncı keza. Bunlar nasıl tutuklanmaz? Hadi tutuklanmadı ev hapsi koyulmalıydı. Mahkeme tarihini 7 ay sonraya koyup bunları serbest bırakmak kaçın demek değil mi? Ayrıca dosyayı iki yıldır hasır altı edenlerde açığa alınıp soruşturulmalı. Fehmi bey Tv 5 teki son programınızın sadece ilk 41 dakikasını YouTube a koydular.Bu programları zamanında koysalar ve duyursanız daha çok seyredilir.Kimse bilmiyor.

  10. ASIL PSİKOPATLIK
    Daha önce birçok vesile ile dile getirmeye çalıştım.
    Ülkemizde çok sayıda psikopat kendini dindar olarak lanse ediyor.
    Kendileri cehennemin tek sahibi.
    İnşallah tek mûkimi olurlar.
    Ellerinden gelse peygamberleri bile cehennemde cayır-cayır yakacak.
    Dinden anladıkları cayır-cayır yakmak.
    Din eşittir cehennem.
    Peygamberimiz cehennem yok mu demiş?
    Hayır.
    Ancak, önce cenneti anlatmış.
    Önce Allah sevgisi.
    Yakın çevreme “önümüzde en az hayat kadar duran bir ölüm realitesi var. Ölüm sonrası için makul bir izaha ihtiyaç var. Bu yüzden dinden-diyanetten ve ahiretten bahsedilmeli” diyorum.
    Yine yakın çevreme “Dinden-diyanetten bahsedenleri tartabileceğiniz bir ölçünüz de olsun. Bu da
    cennet-cehennemdir.Size doğrudan cehennemden bahsediyorsa, daha tek kelime etmelerine müsade etmeden sizi daha fazla zehirlemelerine izin vermeden, bunları doğru psikolojik tedaviye gönderin. Cennetten bahsedenleri dinleyin.” diyorum.
    Bu psikopatlar, tarihi de sadece savaş olarak anlatıyor.
    Bu ruh hastaları, ekonomiyi de talan olarak kabul ediyor.
    Bunlarda, tebliğ de profesyonel yalan demek.
    Başkası mümkün mü?
    Bunlar tabii ki “kinden” bahsedecek.
    Her konuda sapıtan cinsellik konusunda normal olacak öyle mi?
    “Kindar nesil”demek her konuda sapıtmış bir nesil demektir.
    Bu psikopatlar “sevgiden, bizi seven herşeye gücü yeten bir Allah olduğundan” bahsedecek değiller ya.
    Kafayı yemediler ya!

  11. İstanbul sözleşmesi kaldırılsa neye yarar ona dayanarak çıkarılan kanunlar hala geçerli kadının beyanı esastır diyor kadın arabasıyla ters yöne girmiş beni eziyordu kurtuldum bana bir sürü kötü laf söyledi ben de dedim ki niye böyle kötü şeyler söylüyorsun kadının beyanı esas devlet bana inanır dedi. Sen ters yöne girmişsin hatalısın polis çağıracağım çağır senin taciz ettiğini söylerim polise nasıl kurtulacaksın deyince vazgeçtim polis çağırmaktan bu insan haklarına aykırı bir uygulama kadının beyan esastır ben Allah’a havale ettim bazıları Allah’a havale etmiyor kendi orman kanunlarına uygulamaya çalışıyor sonuçları biliyorsunuz.

  12. Ooooofff … of !
    Çocuk yaşta evlilik ve çocuk yaşta doğum rezaleti , ülkemizde yıllardan beri devam edegelmektedir , yeni bir şey değil ki !
    Niye feveran edip duruyoruz ki!
    Bak kapı gibi adalet el koymuş , arkasından da ayak koyarak altı ay sonrasına duruşma günü vermiş !
    Hem bak , ortalıkta kan gövdeyi götürürken Istanbul’da , hepimizle alay edercesine yeni bir 15 lik gelinimiz olmadı mı !
    Polis baskın yaptı , mahkeme de kuzuyu kurda teslim ettiii..!
    ‘ He de geç canım ‘ !

    • Bir son dakika gelişmesi var , biz de ona göre düzeltelim bari ; 22 Mayıs olan malum duruşma tarihi umumi istek üzerine 30 Ocaka alınmış !
      Neymiş demek ki İstanbul’da da hakimler varmış !
      Yaşasın adalet !
      Oleeeeyyyy !

  13. Kuranı kerim evlilik yaşı belirtmez şartlara göre bırakmıştır.

    “Evlenmeye güç yetiremeyenler, Allah kendilerine fazlu kereminden zenginletirinceye kadar iffetlerini korusunlar.” (Nûr, 24/33)

    Ayettede görüldüğü gibi yaş yoktur ne zaman müsaitsen o zaman evlenilir.

    Hadisi bulamadım Kızını evlendiremeyen sahabe peygamberimize bildiriyor peygamberimiz kendini evlenmeye ne zaman müsait bulursa o zaman evlendir diyor.

    Küçük bir kız çoçuğu büyük erkekle evlendirilemez bu sapıklıktır.

    Osmanlı zamannın kız çoçukları 9 yaşında erkek çoçukları 12 yaşında evlendiriyordu.

    O zaman şartlar bunu zorluyordu koca imparatorlukda Ailelerin Çok büyük arazileri oluyordu şavaş zamanı olduğu için Erkekler savaşta oluyordu ırgat bulamıyorlardı onun için küçük yaşta Aileler kendi gözetiminde küçük yaşta evlendiriyorlardı ve aynı evde oturuyorlardı, şartlar bunu el veriyordu.

    örfe göre Evlik yaşı yoktur 1 yaşında çoçuklar beşik kertmesi diye evlendiriliyordu yanlış bir tutum.

    Buhari hadis kitabında geçer hz. Aişe evlilik yaşı 9 diye.

    O zaman Araplarda 9 yaşından sonra kız yaşı büyütmezlerdi Yani bu zamanda kadının yaşımı sorulur diye bir adet vardı o zamanda vardı.

    Tarihçiler o zaman yaşı belli olanlardan bakarak çıkarıyorlar Hz Aişenin yaşı 16-20 aralığındadır. peygamber efendimiz o zamanın kültürüne göre evlenmiştir. Yanlış bir tutum yapsa Ebu cehiller rezil ederdi.

    Evlilik yaşı günün şartları belirler bu zamanda küçük çoçuklar evlendirilmezler.

    9 yaşında bir kızı 12 yaşında bir erkekle evlendirseniz o yaşta nasıl iş bulsun?

    Artı osmanlı zamanında bu yaştakiler bilinçliydiler şimdiki bu yaşlarda daha bu çoçuk diyorsun 20 yaşında bir gence bakıyorun bu yaşta daha çoçuk olgunluğunda diyorsun. (Konuyu açarsak 12 yaşında olanlar zor şartlarda yatiştiği için şimdikinin 25 yaşı ile eşitdi. sıcak bölgelerde yatişenler soğuk bölgelere göre 6 yaş büyük gözükürler.)

    • Peygamber efendimiz zamanında akıl bulüğ çağına ermiş belirli olgunlukta olanları evlendirilirdi fakat büyük yaş farkı olurdu neden?

      cahiliye döneminde Kız çoçukları diri diri gömüldüğü için yaşıtını bulamazdın evlenecek kız veya dul bulursan şanslısın.

      Demek istediğim devrin şartları Din değildir.

  14. Böyle bir adli vakada dahi toplumun geniş bir kesimi ahlaksızca suçlanıyor, iktidar ise hedef gösteriliyor.
    Türkiye’de dindarları taşlamak rutin siyasal ve ideolojik bir faaliyet. Ve maalesef bu propaganda türü hâlâ etki üretebiliyor.
    “Bebek gelin” vakası üzerinden aslında ideolojik ve siyasi bir kampanya yürütülüyor. Bugün muhalefet ve medya üzerinden dindarları hedef alan kampanya 28 Şubat’ta yaşananlardan farklı değil. Yine toplumun bir kesimini baskılayarak, sindirerek, iktidarı itibarsızlaştırarak devlette etkili olmaya çalışıyorlar.
    Şunun altını özellikle çizelim; mesele dindarların taşlanması veya iktidarın yıpratılması değil, milletin öz değerlerinin, inancının, dininin, ahlakının fütursuzca suçlanması, horlanması, aşağılanması ve hedef alınmasıdır. Buna hiçbir siyasi, ideolojik grubun hakkı yoktur. Bu bir siyasi zorbalıktır. 28 Şubat zorbalığının devamıdır. Bu propaganda gürültüsünden ben başka bir anlam çıkaramıyorum.

    • 6 yaşındaki bir kız çocuğuyla…
      oyun bile oynamak için bazı bilgilerin tecrübelerin olması gerek sayın sever.
      hop hop zıp zıp çember çevirme evcilik oyunu.. (oyun yatak odasında değil tabii ki!)
      benim aptartımanımda böyle bir şey olmuş olsa ve 20 sene sonra haberim olsa,
      yirmi kez kafama tokat atarım bu göz bu kafa neye bakmış? neyi görmüş? te..
      bu tecavüzü duymamış!! diye kendi kendimi kahrederim suçlarım.
      bu olay dindarlarla yada dindarlıkla ilişkili bir olay! da değildir!
      insanlıkla ilgilidir!
      6 yaşında bir çocuğa rızanla gel ba..
      sorusu soramaz kimse!
      elindeki şekeri bile istesen vermek istemez o yaşta bir çocuk!

    • 6 yaşında evlendirilen bir çocuktan dindarlara mağduriyet çıkarmaya mı çalışıyorsunuz?
      6 yaşında evlendirilen çocuğa gosterilen tepki, milletin öz değerlerinin, inancının, dininin, ahlakının fütursuzca suçlanması, horlanması, aşağılanması ve hedef alınması mı oluyor?
      halk bu 6 yaşında çocukları evlendiren zihniyetten ibaret değil, ama bu zihniyetin öz değerleri, inancı, ahlakı fütursuzca suçlanmayı, horlanmayı, asağılanmayı, hedef alınmayı hak ediyor, yazıklar olsun böyle değerlere, inanca, ve ahlaka.

  15. marquezin bir kitabında ana karakter “ben tanrıya inanmam ama tanrıdan korkarım” diyordu. ne kadar öznel ne denli kişisel değil mi?
    gerçekte insanların çoğu tanrıya inanır ama tanrıdan korkmazlar.
    yanan sobaya aklı başında kimse elini yapıştırmayacağı gibi Allahtan korkan biri de harama helale, başkasının hak ve hukukuna dikkat eder ama bakınca nice kendilerine dindar payesi verenlerin her türlü ahlaksızlığı, yolsuzluğu, hırsızlığı işleyebildiğini görüyoruz bunların en şerlileri de yaptıkları çirkin işleri ve fuhuşatı uydurdukları dini gerekçelere dayandıranlardır.
    müslüman coğrafyasının haline bakar mısınız???
    ne ilim, ne bilim, ne düşünce, ne irfan, ne teknoloji, ne sanat, ne spor neredeyse hiç bir başarı yok. sadece birbirini boğazlamaya çalışan üstelik bunu genelde din adına mezhep adına yapmaya çalışan beşer güruhu. elli küsur ülkenin dünya ekonomisine sunduğu faydaya bakın sadece almanyanın katkısına bakın, dünyanın en fakir 50 ülkesinin 32 si müslüman ve bu ülkelerin başkanlarının tamamı dünyanın en zengin kişileri listesinde. bu kepazeliği onaylayan hatta alkışlayan bir halk da var üstelik,
    iyi mi?
    oysa din, ahlaktır.
    bu dinin peygamberi ben güzel ahlakı tamamlamaya geldim diyor ve neredeyse bütün klasik din kitapları ilim konusuyla başlıyor, bu dinin kutsal kitabı ise en çok aklı kullanmaya vurgu yapıyor.
    ne büyük tezat, böyle güzel bir dini nasıl acımadan tahrif edebiliyorlar değil mi?
    koyu cehaletin olduğu yerler her zaman dinle maskelenmiştir, dini istismar edenler herseyi istismar ederler. çünkü dini istismar edebilen, artık her şeyi istismar edebilir, biri 6 yaşında kızı gelin diye verebilir diğeri alabilir, biri küçük erkek çocukları istismar edebilir, diğeri çocuğun rızası var diyebilir, biri eşini döverek öldürebilir diğeri sudan hafifletici sebep bulabilir, biri her hırsızlığı yapar digeri buna ganimet der, her türlü yolsuzluğa, arsızlığa, ahlaksızlığa, aymazlığa, adaletsizliğe bahane ve dini gerekçe uydurabilir, kandırabilir, inandırabilir çünkü bunu kabul edecek cahillik toplumda zaten her zaman çokça bulunur. ülkemizin küçücük yaşta evlendirilen hem de 6 yaşında çocuklarla anılması ne kadar acı değil mi? eğitilmiş gençlerimizin ülkeyi terk ettiği gerçeği kadar acı?
    ne yazık ki acı olayların büyük toplumsal sonuçları olabiliyor iranda suskunluk gök gürültüsüne dönüştü mollalar yakındır gidiyor ve onlarla beraber bu köhne anlayış, karanlık cehalet, gerici zihniyette biter diye umalım,
    bizde bu son derece elim, son derece acı olayla bu din istismarcısı, din taciri, cennet emlakçısı bu karanlık holding tarikat zihniyetinden kurtulalım, içinden yunus emrelerin geldiği temiz, saf, iyi ve güzel olanlara şans tanıyalım, onlara gönlümüzde yer açalım.

    • insanlar hiç utanmadan, sıkılmadan Allah ve Resulünün sözlerini bir akıl süzgecinden bile geçirmeden kıt anlayışlarına alet edebiliyorlar, sonuç coğrafyanın hali.
      Allah veResulü ergenlik sonrasına müsaade ediyor_muş,
      bizde buradan 6 yaşından itibaren çocuklarımızı evlendirebiliriz sonucunu çıkaralım değil mi, biraz daha insaflı isek 9 hadi 10 mu diyelim o zaman. ne yani diyanet buna itiraz mı etsin diyorlar bir de, yok etmesin.
      insan çocukları kızlar 9_13,erkekler 9_14 yaşlarında ERGENLİĞE GİRERLER ama ergen olmazlar çünkü ergenlik bir süreçtir. bu süreç yaklaşık 20 _21 yaşlarında tamamlanır, yaşadığı coğrafya, içinde yetiştiği toplum, egitimi, beslenmesi, kalıtsal özellikleri her şey bireyi etkiler ve şekillendirir.
      ergenliğe giren ama ergen olmayan biri nasıl evlenebilir ve 2022 yıllarında böyle bir toplumda yaşayan birinden 1400 yıl öncesinin toplum yaşantısına uyması nasıl beklenebilir? ve onların yaşantısı bugünün dini emriymiş gibi nasıl anlaşılabilir ve böyle anlaşılması gerektiği empoze edilebilir?
      insanlar aklını kullanmakla mükelleftir. dinin emirleri bellidir, açıktır. evliliğe hazır olmayan bireylerin oluşturduğu aileden ve bu ailede yetişen çocuklardan ne hayır gelir, yazıklar olsun bu anlayışa.
      Hz. Muhammed sav yaşasa idi bugün Hz Musa deveye binerdi diye sadece deveye mi binerdi, araba, uçak kullanmaz mıydı? belki milletin parasıyla en lükslerini alma hakkını kendinde görmezdi ama kuşku yok ki zamanının getirisinden faydalanırdı,
      ne hakla onların insanlığa ışık olan yol gösteren sözlerini çocuk istismarını meşru kılmak adına, çirkin düşüncelerinize bahane ediyorsunuz?
      bu karanlık zihniyetten ne zaman kurtulacağız?
      ülkenin haline bak.
      içinde debelendiğimiz cehalete bak.

    • Hacım başarı yok dediğin spor dallarının neredeyse tümünde ya avrupa şampiyonuyuz ya da dünya!
      Merkez bankasındaki altın stoklarımızın önemli bir kısmı da olimpiyat ve şampiyonalardan türk sporcularının getirdiği madalya ve kupalardan oluşuyor haberin olsun!
      “Kaka libra” okumaktan spora vakit kalmıyor anlaşılan;
      boksta, halterde, tekvandoda, kickboksta, yüzmede, güreşte, jimnastikte, kayakla atlamada türk sporcusu uçuyor,
      siz de burda bilip bilmeden atıp tutuyorsunuz!

  16. istanbul sözleşmesi zaten siyasal islamcıların tarikatların ve sapkın emelleri olanların baskısı ile kaldırılmadı mı?
    sözleşmeyi imzalayan yine akepe değilmiydi
    imzalarken alkışlandı
    kaldırılırken alkışlandı
    bu sözleşmenin içinde çok fena şeylerin olduğu ileri sürülerek fes edildi
    iyi de işine yarayan kısımları ne olacak bre zavallı

  17. Sayın Koru,
    Diyanet işleri başkanlığı Allah ve Resulunun ergenlik sonrası müsade ettiği bir helali haram mı saysın istiyorsunuz ?

    • sayın yazar ne söylüyor siz ne söylüyorsunuz?
      6 yaş ergenlik yaşı mı!
      hiç utanmanız yok mu?
      Allah ve Resulü ergenlik sonrası müsaade etmiş_miş,
      ergenlik nedir?
      bedenin ergenliği kadar ruhun da, tabiatında, psikolojinin de ergen olması gerekmiyor mu? yaşadığın coğrafya, içinde bulunduğun toplum, toplumun dinamikleri, zamanın ruhu bireyin erginleşmesi için zemin hazırlamıyor mu?

      “Ergenlik, bireyde çocuksu tutum ve davranışlarının yerini yetişkince tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet karakterlerinin kazanıldığı, bireyin yetişkin rolüne psikolojik ve bedensel olarak hazırlandığı dönemdir.”

      Allah ve Resulü sizin ne anladığınızdan münezzehtir
      onları kendi kıt anlayışınıza alet etmeyin.

      • Didem hanım!
        Bazıları çıkıp “ben sapıkım” demiyecek.
        Şu andaki kadın olsun erkek olsun psikolojik sorunların temelinde biyolojik yaşına uygun psikolojik yaş olmaması.
        Tanıdığım bir savcı kızını 5-6 psikoloğa götürdü.
        Hepsinin de ortak kanaati psikolojik yaşının biyolojik yaşın epey gerisinde olduğu.
        Benim kişisel gözlemim de, 18 yaşını doldurmuş birçok kızımızın evliliğin sorumluluğunu kaldırabilecek psikolojik ve sosyal ergenliğe ulaşmadıkları.

        • yorumumda yazdığım gibi,
          gelişmek, ruhsal, bedensel, toplumsal bir bütün olarak ele alınmalı sonuçta
          hepimiz biriciğiz ve tamamen özeliz. hangi parmak izi diğerinin aynı?

      • Didem hnm ,
        Okuduğunu anlamaktan bihabersin. Her yere de laf yetiştirmeyi bırak kendine dön. 6 yaştan bahsettim mi ?
        Anam 14 yaşında kendinden 20 yaş büyük babam ile evlenir. İlki ölen karısından da bir çocuğu vardır. Anama sordum . Zorlayan oldu mu diye . Hayır dedi. “Kendi iradem ile tercih ettim. Başka isteyenlerim de vardı. “

        • çok ağır savaş kayıpları erken yaşta evliliğe zorluyor, etkisi uzun yıllar da sürebiliyor ama bunun geleneğe dönüşmemesi gerekir. Hele de bunu din ile ilişkilendirmek kabul edilebilecek bir şey değil.

    • Sosyal medyada biri “sizin nesliniz ne zaman tükenecek” diye sormuş:))

      Nesliniz tükenmesin artarak devam etsin ama bu anlayışınız bir an önce tükensin bu topraklarda!

      Kitabın olmadığı okuma yazmayı sadece seçkinlerin bildiği, insanların zihinlerini sürekli meşkul edecek şeylerin sınırlı olduğu ilkel zamanlarla dünyanın bütün kitaplarının bir tıkla gözünün önüne geldiği okuma yazma bilmemenin büyük ayıp olduğu zihinleri üretime ve gelişime odaklı meşgul etmenin bu kadar kolay olduğu geri kalmışlığın zillet addedildiği bilgiyi üretemediğinizde her manada işgale maruz kaldığımız bilgi çağı ayni mı?

  18. sıra sana gelecek! diye çığırır dururlar sokaklarda, meydanlarda..
    ama, lakin anlamayız, anlamak istemeyiz!!
    @dini, inancımızı Diyanet kurumuna,
    &vatan savunmasını Orduya,
    ₺ekonomiyi devlet başganına,
    ?fıkra yazmayı Nasreddin hocaya,
    eeee… haliyle tarikat mezhep detayınıda cübbeliye☺️ bırakmış yurdum insanı!
    👍Eyy güzel insanlar,
    -vatanı savunmak sadece silahlamı olur?
    -inancını savunmak demek yanlışa susmak!?!
    -karnını doyuruyor diye zalime boyun eğmek,
    -korumak demek kadın kızlarımızı çarşafla örterek saklamak mı demek? 🙉
    unutma,
    o kız yarın senin kızın,
    sokakta ölen öldürülen senin karın,
    ege denizinde, meriçte boğulan senin çoçukların
    olabilir yarın!!!
    tok iken anla halinden açın!
    (hadi bu da başka edebiyattan olsun😊)

    • “korumak demek” nedir tam anlaşılmıyor biraz daha açar mısınız, yani yol ortasında pompalıyla infaz koruma memurluğu filan mı yapalım?

  19. İstanbul sözleşmesi mi ,bir de laiklik elden gidiyoooo de tam olsun.Fehmi bey kendine gel lütfen

    • sözleşmeyle akitle falan olmaz bu işler mağdure hn. rızayla dahi olmaz!
      ötenazi de olsun bari olmuşken
      çatıya çıkana “hadi at atacaksan ..” denmeyeceği gibi!
      komşun “ben açım, iki gündür birşey yemedik! demez” senin gelip te kapına!
      ayyaş yada bağımlı bir insan istediğini alabilmek için!!! şunu yapmaz! bunu yapamaz! bu kadarını da!.. diyemezsin, bilemezsin!!!
      herhangibir tarikat yada demokratik sistem önlemez, laiklik korumaz insanı bu olaylardan
      bak bir cemaat yolunu açıklamış:
      “resmi nikah olmadan (yaşı uygun evlenme şartlarına haiz olduğunun resmi hali!) dini nikah da olmaz!”
      daha neyi açıklamak gerek ki???

    • Mağdure hanım mesele laiklik filan değil, siz hala anlamadınız mı? Çamura güreşine doymaz bunlar…

  20. Bu olayın detayları Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sevdiği gazeteciler” tarafından gündeme getirilip tartışılıyor olması Kemal Kılıçdaroğlu ve onun sevdiği çevrelere kulaklarını tıpayla tıkayanların arasında bilinmiyor değil, özellikle adı geçen cemaatin eğitiminden geçen dar bir çerçevede “beşik kertmesi” olarak biliniyormuş zaten, daha doğrusu iki sene önce “onlar beşik kertmesi” denilerek eleştirenler susturulmaya çalışılmış.

    Bu olayın detayları muhafazakar çevrelerde de irdelendiğinde ki şu an halka halka irdeleme genişliyor gibi görünüyor, vahamet iyice algılandığında meydana gelecek tsunamiyi kimse engelleyemez!

    Şimdiye kadar ortaya çıkan bilgilerden benim bütün iyi niyetimle anladığım kız çocuklarına ders veren 30 yaşlarındaki adamın ailenin çocuklarına sürekli yakın yaşam alanı bir takım şüpheleri doğurduğu için galiba ‘amaan! şüpheyle yaşamaktansa nikahlayalım içimiz rahat etsin’ dugusuzluğu sebebi olduğu ortaya çıkıyor ki bu en az istismarın kendisi kadar vahim bir tablo ortaya koyuyor!

Yoruma kapalı.