Gazetecilik bir sevda işidir. Bazen unutuluyor da, hatırlatmak istedim…

28
Reklam

Dünya ve ülke olaylarıyla ilgilenme yaşına son birkaç yıl içerisinde ulaşmış ve bu ihtiyacını var olan geleneksel bilgilenme altyapısından almaya başlamış bir gencin ‘medya’ hakkında yanlış izlenimlere sahip olabileceğini düşünüyorum.

Böyle düşündüğüm için de, hem o genç gibiler, hem de onlarca yılımı verdiğim mesleğim adına üzülüyorum.

Son yıllarda haber alma kaynakları çoğaldı, hatta sınırsız hale geldi, ancak işin rengi de değişti.

Bugün yalnız ülkemizde değil dünyanın başka köşelerinde de ağır eleştirilere muhatap edilen bir kurum ‘medya’. Halkın haber alma hakkını kullandıran bir aracı kurum olmayı bırakmış, bazı ülkelerde kendini egemen sayan, bazılarında iktidarın veya muhalefetin vurucu gücü haline dönüşen bir durumda medya.

Şu sıralarda okumaya başladığım bir kitabın verdiği umutlar olmasa meslek adına ağıtlar yakmam gerekebilecek. Kurum olarak medya, içinde yer alanların yanlışları sebebiyle, ağır yaralar alıyor çünkü. En az güvenilen kurum olma istikrarına sadece Türkiye’de sahip değil, ABD başta olmak üzere Batı’nın öndegelen ülkelerinde de aynı durumda.

Oysa medyaya itibar kazandıran en önemli özellik ‘güvenilir’ olmasıdır.

Verdiği bilgiler ‘güvenilir’ fasilesinden olmazsa dünya ve ülkesi hakkında merak ettiklerini öğrenmeye çalışan günümüzün insanı kendisini pusulasız hisseder.

Nitekim hissediyor da.

Reklam

Jill Hanım bir kitap yazdı…

Jill Abramson dünyanın ismi en iyi bilinen gazetesi New York Times’ın 160 yıllık tarihinde en tepe görev olan genel yayın yönetmenliğine ulaşmayı başarmış ilk kadın gazeteciydi. 2011 yılında getirildiği görevden 2014’te ayrılmak zorunda bırakıldı. İlk günlerin şaşkınlığıyla beklenmeyen bir iş yaptı ve evinde beslediği köpekle ilgili kitaplar yazarak kendini oyalamaya çalıştı Jill Hanım.

‘Merchants of Truth’ (Gerçek Tacirleri) Abramson‘un gazetecilik mesleğine doğrudan ilişkin yeni kitabı. Birkaç hafta önce kitapçı vitirinlerinde yerini alan kitap, tahmin edilebileceği gibi, özellikle meslek çevreleri tarafından dikkatle okundu.

Dikkatle okuyanlar, Abramson‘un kitabında hiç yapılmaması gereken iki temel yanlış konusunda iddialarla karşılaştılar: Çalıntı satırlar hatta paragraflar… ve gerçeğin yamultulması…

Özür dilemek zorunda kaldı Jill Abramson bu hiç yapmaması gereken yanlışları yüzünden…

Beni gönendiren, sevindiren, meslek camiasından gelen eleştirilerin medyada hala gerçekler konusunda titizliğin geçerliliğini koruduğunu, kendi içerisinden itibarlı sayılan kişilere karşı bile acımasız davranılabileceğini bu olayın göstermesi…

“Trump çağında yaşıyoruz, olur olmaz ortaya atılıp ‘Bunlar hep yalan yazıyor, çakma haberler yapıyorlar’ diye bağırıp çağıran adama kendi elimizle malzeme vermeyelim” demedi Amerikalı meslektaşlar, Jill Abramson‘un kitabını delik deşik etmekten geri durmadılar.

İlk sevindiğim nokta bu.

Reklam

Esas sevindiğim ise, kitaptan öğrendiklerim…

Kendisinin dünyanın adı en iyi bilinen gazetesinde en zirve göreve getirildiği dönemde, New York Times (NYT) tarihinin en ciddi kriziyle karşı karşıyaydı. Yerleşik medya düzeniyle rekabete başlamış olan dijital yayıncılık yüzünden…

NYT’nin yıllık haber bütçesi 200 milyon dolar. Gazetenin yurt içi ve uluslararası muhabirlerinin haber toplama faaliyetleri için bu kadar bir paranın harcanması gerekiyor. Basım ve işletme masraflarını da bu rakama ekleyin, karşısınıza müthiş bir tablo çıkıyor.

Satış ve reklam gelirleri tablodaki rakamı karşılamamaya başlayınca patron ne yapacağını şaşırmış. Amerikan bankaları batar diye kredi açmamış, Meksikalı bir işadamından gelen maddi destekle yola devam edebilmişler.

‘Dijital medya’ denilen internet gazeteciliği yerleşik düzeni sarsıyor.

Abramson kitabında NYT ve Washington Post ile halkın haber alma hakkını internet üzerinden karşılama girişimleri olan Huffington Post, Buzzfeed ve Vice adlı haber sitelerini ele alıyor.

Esas mutluluğum ve sevinmemin sebebi, şimdilerde günümün önemli bir bölümünü, yakınlarım ve omuz veren dostlarımızın da desteğiyle sürdürdüğüm iki internet sitesine hasretmemin boşa gitmeyeceğini Abramson‘un kitabını okurken bir kez daha doğrulatmış olmam.

Geleneksel medya düzeni internet sayesinde yara aldı, ancak o yaraları telafi etmenin aracı da hiç kuşkusuz yine İnternet…

Gazeteler olan biteni duyurmak veya yorumlamak için ertesi günü beklemek zorundayken, internetin sağladığı kolaylığı kullanan dijital alan gazetecileri, her gelişmeyi ânında okurlara iletme imkanına sahipler.

Yorum yapanlar da öyle.

İyi ki internet medyası var

ABD’de bir zamanlar gazetelerin yayın bütçelerinin en önemli kaynağı reklamlar iken -bu arada NYT’ta bir sayfalık reklamın bedelinin 100 bin dolar olduğunu da öğreniyoruz-, şimdilerde medyanın reklam gelirlerinin yüzde 70’inin internetten yayın yapanlara kaymakta olduğunu da yazıyor Abramson.

Bizde de bu alanda başarılı örnekler var.

[Okurlar bilgi sahibi olsun diye not düşüyorum: Bizim her gün sizlerle buluşmamızı sağlayan iki sitemiz -fehmikoru.com ile ocakmedya.com- yalnızca okurların tıklamasına göre para ödeyen Google reklamlarıyla sınırlı bir gelire sahip. Okurlarımız reklamlara değil içeriğe yoğunlaştıkları için olacak, şimdiye kadar bir ayda gelen en yüksek reklam gelirimiz 2 bin TL olabildi. Ortalamamız aylık 1500 TL kadar. Özel reklamlara da kendimizi açmayı planlıyoruz.]

Mesleğin eski ustaları, çalıştığı-yazdığı gazeteden memnun olmadığında veya kendilerine kapı gösterildiğinde evini satar/ipotek gösterir kendisi gazete çıkarmaya soyunurdu. Başarılı olması zor bir çabayla… Medya patronu olmak parası olanların alanıydı.

Washington Post gazetesinin zararları alıp başını gidince, dünyanın en zengin adamı, servetini internet üzerinden ticaret yaparak edinmiş Amazon‘un patronu Jeff Bezos imdatlarına yetişti. NYT’nin imdadına Carlos Slim‘in yetişmesi gibi…

İnternet üzerinden gazetecilik için büyük servetler gerekmiyor. Meslek aşkı yeterli.

O aşk ile yazılıyor bu yazılar ve haberler, her gün sabahın 04.00’ünde mesaiye kalkılarak…

ΩΩΩΩ

Reklam

28 YORUMLAR

  1. Başarının sırrı
    Ocak Medya’ya şiddetle ihtiyaç vardır. Yalan haber yayınlamayacak. Yanlış haberleri ayıklamakta titizlik gösterecek. Olanı olduğu gibi aktaracak usuller bulacak. Sonara o haberleri değerlendiren yazarlar tam bağımsız olacak. Yorumlama yalan olmaz. Yanlış olsa da yorumlamaya kısıtlama getirmeyecek. Yönetimin yorumlara asla müdahale etmeyeceği bir yayın organı olmalıdır.
    Bunu yapacak bir medya aşkı varis çıkacak. Başka her işi bırakacak. İnsanlığa böyle bir yayın organını hibe etme aşkıyla çalışacak. Yakınları ortak olacak ve onu finanse edecek. Fehmi Koru böyle bir yazardır. Akevler’de başladı yayıncılığa. Milli Gazete ona yer verdi. Oradan Zaman Gazetesi’ne geçti. Yeni Şafak’ta etkili yazıları oldu. Zaman onun üzerine kuruldu. Star’da yerini aldı.
    Benden tavsiye dinlemedi. Kendi yayın organına sahip oldu. Maddi imkanı yeterlidir. “Dergin olsun.” dedim. O maddi işlerle uğraşmadığı için bunu yapmadı. Şimdi Ocak Medya’da bunu yapıyor. Bir yakısı bunu destekliyor. Adil Düzen’e göre bir internet dergisi çıkarmalıdır. Buna bütün kovulmuş yazarlar ortak olmalı, onlara okurları oranında gelen paydan verilmelidir.
    İşçilik sistemi sona eriyor. Ortaklığı benimseyenler gelişecektir.

  2. Ahmet bey teşekkür ederim.Yorumcu arkadaşların kısır çekişmeler yerine yazarımızın yazıları üzerinden ufkunu açacak yorumlar getirerek değerlendirme yazıları yazması bence hem yazarımıza faydalı hemde bizl yorumcu arkadaşların ufkunu açacağını düşünüyorum.Ne dersiniz arkadaşlar.

  3. Her gün Ocak Medya’ya giriyorum. Önce seçilmiş yazılara sonra haberlere göz atıyorum. Sonra da yazıyı okuyorum. Geçenlerde laptopa su döktüm birkaç gün giremedim ama sonra telafi ettim. Evet, dediğiniz gibi içeriğe yoğunlaştığım için bazen reklamları görmüyorum bile. Tıklamayı ihmal ediyorum yani… Ara sıra hatırlatmakta fayda var. 1500 lira fena değil. 2,5 senede gelinen nokta bence iyi… Daha da iyi olur.

  4. Daha geçenlerde yine bi demet abd li gastecinin yediği haltları ve uydurma haberlerini burada okuyarak ne mal olduklarını bi kere daha görmüştük. Yine benzeri bir meslektaşları yazdığı kitapta olmadık hayal mahsülü şeyler çiziktiriyor; sonra bi bakıyoruz meğer hepsi palavraymış! Bu yazının üstüne de çok bilmiş muhalif okurlarımız; aah ah, şimdi bi özgür basın olsaydı bunlar başımıza gelir miydi diye dövünmeye başlıyorlar. Bağımsız ya da özgür basın denilen hayvan nasıl bişeydir ben hiç görmedim ama gasteci dediğimiz arkadaşın ne mal olduğunu daha geçen seçimde (adam kazandı:) m.ince ifade etmişti. Bütün varlık sebebi halka düşmanlık etmek olan bir sektörün devamını sağlayabilmek için gereken masrafları yine halka ödettirmeye çalışmak nasıl bir uyanıklıktır bilemiyorum. Allah affetsin suudilerin kesip biçtiği gasteciyi tenzih ederek söylüyorum (nihayet mertçe infaz edilmedi) medya ve basınyayın çalışanlarını kağıt doğrama makinasında makarna yapsalar gene acımam! Her türlü ahlaksızlığın ve halk düşmanlığının bayraktarı olan basın tümüyle ortadan kaldırılıp tamamen devlet tekelinde (pravda gibi: hakikat demektir rusçada) bir bültenle yetinilmelidir… Yoksa kimseye yaptığı yayıncılıkla bizleri zehirlesin diye bi de ödeme yapamayız:)))

  5. 20 den fazla reklamda şimdi tikladım.
    Darisi tiklamayanlarin başina.
    15+20=45 bu saybildiklerim.

    • Aynı ip üzerinden 20 değil, 2-3 peşpeşe tıklama yapsanız ‘fraud action’ olarak değerlendirilir. Doğru olan ilginizi çeken reklama merakınızdan dolayı tıklamanızdır ve daha hakkaniyetli davranış budur. Çünkü yaptığınız aşırı reklam tıklamaları reklam verenlerin cebinden çıkan para ve kul hakkı demektir. Hayatta her şey teenni ile vücuda gelirken, müsbet netice almak isteyenler acul fıtratlarını terbiye etmelidir.

      • Hepsi bu; ilk kez bi görüşünüze katılıyorum sebilürreşad:) doğrudur, bu kadar basit…

  6. Nurdan hanıma el cevap!!!(dünkü ithamlarından sonra). Nurdan sen Almanyalara kaçmayı hicret ettim zannedenlerdensin herhalde…herkesi kendiniz gibi zannediyosun. Kendinden olmayanları yaftalıyorsun..zannedersem sen buralarda cemaatin abla konumundaydın…İstişarelerinizde Allah bilir kaç kişinin kanına girdiniz…Büyük ihtimalle, yalancı dava uğruna hizmet ediyordunuz, sohbetten sohbete istişareden istişareye küheylanlar gibi koşturuyor serrehber ablalarınızdan bazen erkek bölge abilerinizden aldıklarınız bilgileri,talimatları, grubunuza ilk önce hocanızın sohbetlerini dinletip hipnoz ettikten sonra aktarıyordunuz…Milletten kurban deyip himmet deyip gazete deyip sızıntı deyip onların masumane duygularını sömürüyordunuz gerçi sen bunu imani duygu diye yapıyordun büyük ihtimalle…Hükümet sizin, asker polis hakim elemanlarını budamaya başladığında ,mahrem imamlarınız hükümetle savaş açtığında iş değişti tabi. Bütün illerdeki istihbarat şefleri sizin elinizdeydi. Kendi elemanlarını,öğretmenlerini bile dinliyorlardı hizmet uğruna. Sizin telefon görüşmeleriniz bile adamlar takip ediyordu, sizin üstlerinize raporlarınız iletiliyordu. Her şeyden haberleri oluyordu gerçi siz bilmiyordunuz…hizmet deyip koşuyordunuz…Gezi olaylarında kalabalık olsun diye dersanelerdeki öğrenciler gitsin diye müdürleriniz kapıları açmaya başladılar.sonra sizlere yani sanal alemde hiç olmayan sizlere Facebook ve Twitter hesapları açtırdılar… hemde adam başı 5 er 5 er. Bazı şakirtleriniz gaza gelip 10-20 trol hesapları bile açtılar. Her grubunuz kendi öğrencilerine ve elamanlarına hergün mesaj attırıyordunuz…. uhud diyordunuz hükemetle savaşmayı, ebu cehiller ebu süfyanlar irancılar muta nikahları kelimeleri giriyordu gündeme…az kaldı az kaldı aralık ayına az kaldı diyordu abileriniz.. bazıları gaza gelip kendini açık ederek darbe darbe kelimerini bile tellaffuz etmeye başlamışlardı…17-25 aralık olayı ters tepince birden trol hesaplarınızı kapatma yoluna gittiniz. Telefonlarınızı sim kartlarınızı kırmaya başladınız… sonra yeni telefonlarınıza bylock yüklemeye başladınız oradan devam ettiniz konuşmalarınıza… o da yetmedi cematteki memurlarınızı sendikalarınıza ve bank asyaya para yatırtmaya zorladınız bylock yüklettiniz telefonlarına….şu anda masum millet içerdeyse sizin yüzünüzdendir… hiç hükümete başka şeylere saldırmayın kendi kendinize harakiri yaptınız….millet mahkemelere düştüğünde hepsine aynı şeyleri konuşturdular. İnkar etmeleri herşeyi yalanlamarı telkin ettiler, mazlum edebiyatına yönlendirildiler..darbeyi yapan uçakları uçuran millete bomba yağdıran cemaatin mankurtları herşeyi inkar yoluna giderek darbe tiyatroydu sinemaydı diyerek herşeyi karıştırıp algı çalışması yaptılar… böylece sapla samanı karışmasına sebep olup sadece imani meseleden dolayı cemaatin yanında duranlara zarar verdiler….şu anda devlet kim kripto kim değil onun ayrışmasını yapamıyor sizlerin yüzünden… Adalet adalet diye ortalığı bulandırmaya çalışıyorsunuz…millete fitne ve fesatı soktunuz ve yurt dışına kaçtınız.. geride bıraktıklarınız mahkemelerde boğuşuyor… geçim derdine düşmüşler…. gerçi sizin işinizi yapanlara yine maaş vermeye devam ediliyor….mankurtlar buralarda cirit atıyor., merak etme onların da sırası gelecek..sabır….Bu sayfada Milliyetçilikten ülkücülükten konuşacak en son kişi sensin… sana cevap verilmez ama gündemi siz oluşturmaya çalıştığınız için size karşı cevap vermek boynumuzun borcudur…sizlere karşı durmak beka meselesi..anlamadın mı…

    • reklamları tıklamak mı seve seve… yeter ki bu yazılar bize ulaşamaya devam etsin

  7. Fehmi beyi yaklaşık 30 seneden beri takip edip gazetelerde köşe yazılarını ve röp9rtajlarını takio edip zevkle keyifle ve taktirle okuyan bir kardeşiniz olarak uzun bir zamandan beri internet dünyasından yazılarını okuduğum halde yorum yazmamıştım fakat artık düşüncelerimi fehmi beye duyurma ihtiyacı duyuyorum ve sadece fazla uzatmadan şunu söylemek istiyorum.İyiki varsın emeklerine ve yüreğine sağlık kalemine sağlık başarılar diliyorum.kardeşinizde artık bu mecradan sizlere katılmak istiyor bütün bu ortamda fikirlerini belirten her bir kardeşimi selqmlıyorum.

  8. Özgür Basın toplumun nefes alış verişidir.Kesinlikle desteklenmelidir.Eskiden Basın Emekçileri denirdi şimdi Medya Mensupları oldu .İnsanlar madenler Gibi ,medya içinde işini seven gerçek yazar ,çizer,haberci,,çalışanlar var emekleri takdire şayan,ama sahibinin sesi ,hiç bir kutsalı olmayan tiplerde var, sermayesi ;yalan ,iftira ,küfürbazlık olan.Yıllardır Basın Yayını takib etmeye çalışırım ;Bu mesleğin bu kadar sefilleştiğini ve bizzat mensuplarınca ,değersizleştirildiğini görmedim birde gerçekten doğru söyleyince ; sevmeyeni çok olan bir meslek Allah doğruların yardımcısı olsun, sayılarını artırsın

  9. Bu sitenin okurlarının en cahili olarak gazetecilik faaliyetlerinin masraflı bir iş olduğunun farkındayım. Veysi Dündar’ın çalışmaları için bile hatırı sayılır bir masraf gerektiğinin herkes farkındadır herhalde. Her gün defalarca ziyaret ettiğim bu sitenin hiç olmazsa bir gazete bedeli kadar bir ücreti ödemek vijdani bir sorumluluk benim için. Eğer yasal bir engel yoksa (ki zannetmiyorum) gönüllü bağış yapilabilmesi için hesap numarası yayinlansa benim gibi düşünenler gereğini yaparlar diye düşünüyorum.

    • Baran bey! Yalnş hatirlamiyorsam reklemlera her tıkladikça o site 1 kuruş kazaniyor.
      Sizde günlük reklamlara tiklayin o reklam açilica hemen kapatın ve tekrar tıklayın.
      Gogle her defasında değişik reklam reklam gönderiyor. Bu şekildede yardımci olabilirsiniz.
      Iletişim adreside Ocak medya sayfasinda, ben genede aşağiya kopiledim.
      Saglicakla kaın
      Ocakmedya sizlere gündem, dünya, teknoloji ve spor hakkında seçkin haberler sunar.
      (Postalarınız için: PK-17 Beykoz, İstanbul )
      Künye:
      Genel yayın yönetmeni ve yazı işleri sorumlusu: Fehmi Koru
      İletişim: iletisim@ocakmedya.com
      BIZI TAKIP EDIN
      © Ocak Medya 2016

  10. Jill hanıma, Allah hidayet versin maalesef pek çok başarılı profesyonel kadın gibi evinde köpeği ile birlikte yalnız ölecek fakat bazı hakikatlerin kendi ile birlikte mezara gitmesine gönlü razı olmamış ki bu takdire şayandır. Halbuki ülkemizde ve Ortadoğu’da her hakikat oluşturacağı kollateral zarar nedeni ile kara kutu kabilinden bazı muktedirler tarafından hep mezara kadar saklanılacağı ile övünülerek adı konmamış ‘confidentiality agreement’ ile Münker ve Nekire tevdi edilmek üzere saklanır. Fakat sıklıkla saklı kutsal hakikatler genellikle ülkelerin beka problemleri öne sürülerek yapılmış işler ile kapalı kapılar arkasında kotarılmış işlerin bir manzumesidir. Yani ulu orta söylenilse utanılacak işlerdir bunlar hatta biraz daha ileri gidersek Yılmaz Erdoğan’ın organize işler filmine kadar gider ancak sonuçlar gerçek insanların ve gerçek hakların ziyanı olduğu için hiç komik değildir. Fakat beka bahanesi ile bu işler ruzi mahşerde berat senedi olmayıp mizanda sarfı nazar da değildir. Medya ve siyaset bu tip saklı hakikatlerin çok bulunduğu bir alandır. NYT, sıklıkla Birleşik Devletler ve bazen de Ortadoğu ve Güney Amerika gibi yakın ilgi alanları için ‘deep throat’ kaynaktır. Türkiye’de Hasan Cemal gibi tek tük yayın yönetmeni vardır. Emsalleri yıllar içinde ortaya dökülse kendilerinin ve birilerinin utanacağı ne tip olaylar anlatır tahmin edebiliyoruz. Nerede ise cevap alamayacağım zehabına kapıldığım sorumun ise cevabı bugünkü yazısında sayın yazarın mevcut. Burada açıldığı ilk günden itibaren ve evvelden de düzenli yazı yazdığı matbuatı takip ettiğim yazarın nerede ise verilen emeğe ve teknolojik idame masraflarına göre devede kulak mesabesinde olan reklam gelirinin muktedirlere yakın olmanın nasıl yağlı, ballı olduğu, hakikati yazmanın ise nasıl maddi gelire dönüşmediğine sahih örnek olduğunu düşünüyorum. Her mecrada yorum yazmaya gayretli, maaşlı kavruk trollerin ve usturuplu hanım hanımcıkların haftalık cülus miktarları kadar bir reklam geliri eldesi bu site için hedeflenen şey sanırım değildir. Amatör ruhla yapılan her işin sürdürülebilir profesyonel neticesi olmalıdır ki bu işe heves edecek başka hakikatperestler tercih etsinler. Bu konuda katkı sağlayacaklar vardır en azından siteye girenlerin sitenin yaşatılması için ilgi alanlarına giren reklamlara tıklayarak katkı sağlama girişimleri olabilir. Fakat yerli ve milli ekonomimiz zorlandıkça trol besicisi inşaat firmaları reklam veremedikçe medya reklam gelirleri genel olarak dibe vurma eğiliminde şu günlerde. Hatırı sayılır yurt dışı takipçisi olan sitelerin haftada bir kaç ingilizce-almanca editoryal yazı ile yabancı ziyaretçilere cazip hale gelmesi erken bazı tedbirler olabilir.

  11. Gazetecilik Teknolojiyle beraber baskı altına alınmaya başlandı. Dünyada nadiren de olsa Objektif haber yapan gazeteciler de vardır. Bir sorun daha var gazeteciler ve yazarlar maddi sıkıntı çekmektedirler. Gazetecilikte ve yazarlarda gelir giderek azalmaktadır. Bu maddi sıkıntı yaşamak istemeyen gazeteciler de vardır. O yüzden taraflı haber yapmak zorundadırlar. Yoksa kapı dışarı ediliyor. Zaten çok çelişkili bir hayat yaşıyoruz. Youtuberler saçma sapan videolar paylaşıyorlar dünyanın parasını kazanıyorlar. Fehmi Koru gibi çok değerli insanlar da cüz’i bir miktarla halkı bilgilendirmeye çalışıyorlar. Yani Emeğinin karşılığını tam manasıyla alamıyorlar.
    SAYGILAR SEVGİLER

  12. İyi günler Fehmi Bey,
    Ocak Medyayı ve köşe yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum.
    Bazen neredeyse hiçbir haber sitesinde/gazetede (buna bazen Karar Gazetesi de dahil) görmediğim haberleri haber sitenizde görmek sevindirici.
    Medyanın işi, birilerinin işine yaracak biçimde değil halkın gerçekleri öğrenme hakkına sayı duyarak, halka olduğu gibi aktarmaktır.
    Bunu başarıyorsunuz yavaş yavaş… Tabi ki zordur.
    Ancak seçilmiş yazıları biraz daha erkenden yayınlama imkanınız yok mu? Tebrikler… Başarılar ve kolaylıklar dilerim…. Seyithan Kaya

  13. H Gayret!
    Bugün yorum yerine Reklamlara tıklarmisin?
    Veya her yorumda en az 10 kez reklamlara tiklayalim. Reklamlara tıklamadada rekoru kimselere birakma.
    Kolay gelsin.
    Ben şu an 15 kez tikladim.

    • Siz bence yorum ve teeetleri farklı isimlerle 15 e katlayın yeter
      Size Kıyak yorum başlıklarınız:
      İlkokul mezunuyum ama
      MHP liyim ama oy vermeyeceğim
      Ak partiliyim ama oy vermeyeceğim
      Adalet hak hukuk
      Aslında darbeyi kim yaptı darbe mi var
      Haçlılar birşey yapmaz Tayyip yapar
      28 Şubat da bile bu baskı yoktu


      Hadi bakalım yorumları 15 e katlarım bugün zayıfsınız

  14. Karanlık arttıkça yıldızlar daha da görünür oluyor. Yalan karanlığı tırmanırken, gerçeğin aydınlığı zayıflar. Böyle dönemlerde “yazılabildiğince” gerçeğin yazılması insanlık tarihine altın harflerle geçer. Herkes vicdanınca yaşar. İnanıyormuş gibi yapanların Cehenneme çevirdikleri dünyanın bir de öbür tarafı var. Vicdan sahibi gazetecilerin varlığı biraz da olsa ferahlık veriyor. Alllah kolaylık versin. Sabah 04.00’da kalkma meselesi de yazıp çizmek, okumak gelişmek isteyenlere örnek olmalı.
    Esen kalın.

  15. sayın fehmi koru ben devamlı gözlük kullanan biri degilim.yazıları okumak icin gözlük kullanıyorum.internet sayfasını teknik desdek alarak yazıları BÜYÜTME-küçültme opsiyonu koysanız sevinirim.

Yoruma kapalı.