Futboldan ve siyasetten hoşlanmayanlar bu yazıyı okumasa da olur

29
Reklam

Futbol ilgime şaşıranlar çok. Bunu bulunduğum ortamlarda konunun sıkça açılmasından ve ilgime akıl erdiremeyenlerin fırsat düştüğünde bana takılmalarından anlıyorum.

Bir maç en az 90 dakika sürüyor; bazı günler iki-üç maç izlediğim bile oluyor. Bunu benim için zaman kaybı olarak görenler var.

Oysa futbol izlemesi keyif veren bir seyir oyunu olduğu kadar, benim için bir başka yönden de öğretici olma vasfı var. Özellikle de çağdaş futbolun…

Nitekim, görevleri gereği uzun yıllardır bu oyunu izlediği gibi izleyicilere maç anlatarak veya yorumlayarak oyuna anlam kazandırmaya çalışan spikerler, günümüz futbolunun dünden farklı oynandığını artık biliyorlar.

Bugünün futbolu evet yine 11 kişilik iki takım tarafından sahada oynanıyor, ancak oyunda onlar kadar -hatta daha fazla- rolü olan 12. bir kişi daha var: Teknik yönetmen…

Sahadaki 11 oyuncu teknik yönetmenin kendilerine verdiği taktik talimatlar üzerine oyunu oynuyor…

Kimin ilk 11’de yer alacağına, kimin oyunun kaçıncı dakikasında yerini yedek tuttuğu başka bir oyuncuya bırakacağına o karar veriyor.

Pek çok yönden siyaseti andırıyor futbol.

Reklam

Dün akşam açık kanalda biri İngiliz –Liverpool– diğeri İspanyol –Villareal– iki takım ‘Şampiyonlar Ligi’ yarı finalinde ikinci kez karşı karşıya geldi.

Villareal Liverpool’da oynanan ilk maçta iki gol yemiş ve yarı finale atlamayı kendi sahasında oynanacak dünkü maça bırakmıştı.

Üç gol atar ve gol yemezse tur atlayan Villareal olacaktı.

Rövanş maçında dün akşam ilk yarı Villareal’in üstünlüğünde geçti. 

[İşin ilginç tarafı şu: İspanyol takımı nüfusu sadece 50 bin olan Villareal kentinin temsilcisi. Kent nüfusunun yarısını içine alacak büyüklükte bir stadı var. Liverpool gibi İngiltere’nin büyük bir kentinin Amerikalı patronları bulunan takımıyla aşık atacak çapta bir kulüp değil. Ancak cirminden defalarca büyük takımları eleyerek Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale kadar yükselmeyi başarmıştı. İlk maçta Liverpool’dan iki gol yedi, ama 90 dakika boyunca direndi de.]

Maçın ilk yarısında Villareal iki gol atmayı başardı. İkinci yarıda atacağı bir golle, yarı finale çıkana kadar elediği Bayern Münih’in yanına Liverpool’u da gönderebilecekti.

Açık ara onun üstünlüğüyle geçti ilk yarı ve stadı dolduran seyircisi kendisini zafere şartladı.

Kazın ayağının öyle olmadığı ikinci yarının hemen başında anlaşıldı.

Reklam

İkinci yarıda bambaşka bir rakip buldu Villareal karşısında. Yedikleri iki golü unutturdu o yarıda Liverpoollu oyuncular, oyuna üç golle katkıda bulundular.

Maç Liverpool lehine bitti ve yarı finale yükselen İngiliz takımı oldu.

Peki ne oldu da böyle oldu?

Her şey olup bittikten sonra şunu söyleyebilecek durumdayım: Her şey Liverpool takımının Alman teknik direktörü Jürgen Klopp’un planladığı şekilde gelişti. İlk yarıda kendi sahasını korumaya almayı uygun görmüş, goller için ikinci yarıyı uygun bulmuştu Klopp. İlk yarıda mümkünse gol yenilmeyecek, yenilse bile ikinci yarı gol ve mümkünse goller ile süslenecekti.

Unutulmaması gereken, Liverpool’un kendi sahasındaki ilk karşılaşmada rakibe gol attırmayıp o maçı iki golle önde bitirdiği gerçeğiydi.

Tek gol fark yetiyordu misafir takıma.

Öngörülen taktik fazlasıyla tuttu ve Liverpool sahadan 3-2 önde ayrıldı. İki maçın hülasası ise Liverpool 5 – Villareal 2 oldu.

Jürgen Klopp’un taktiği fazlasıyla işe yaradı.

Artık sonuna doğru işin hangi yöne doğru evrildiği belli olunca, izlediğim maç bana bir seçim öncesinde iktidar-muhalefet mücadelesini izliyormuşum gibi gelmeye başladı. 

Siyaset de aslında futbol gibi bir taktikler çatışmasıdır. Rakiplerin küçük-büyük olması, kadrolarının birbirinden daha üstün veya alt meziyetlere sahip bulunması, ikna edici ya da boş programlarla seçmen karşısına çıkması değil, bilgi ve akıl ile beslenmiş bir taktik ile kampanyayı yürütmesi sonucu belirlemede etkilidir.

Turgut Özal 1983’te askerlerin kurduğu oyun planını öyle bozarak iktidar olmuştu.

AK Parti’nin 2002 seçiminde üstün gelmesinin gerisinde de, dersine iyi çalışmış, rakiplerini doğru değerlendirmiş ve iş bitirici taktiklere sahip olmak özellikleri bulunmaktaydı.    

Ben bugün de, yani adım adım yeni bir seçime gidilirken, AK Parti’nin ekonomide, dış politikada ve içerideki devasa sorunlarla baş etmede sürekli gol yemişliğine rağmen, bütün enerjisini son dönemece sakladığı ve sandıktan yine başarıyla çıkmasını sağlayacak taktikler arayışı içerisinde bulunduğunu gözlüyorum.

İlk birkaç rauntta darbeler alan boksör illa yenilecek değildir, rakibini nakavt edeceği tek bir yumruk atabilirse yediği darbelere rağmen karşılaşmayı kazanabilir de.

Liverpool’un yediği iki golden sonra ikinci yarıda geriye dönüşü gibi.

Muhalefet de rakibinin zaaflarına bakıp erken zafer rüyaları görmek yerine, seçmenin özelliklerini göz önünde tutan başarılı bir taktik üstünlük yakalamayı amaçlamak zorunda.  

Son gülen Villareal’in teknik direktörü Unai Emery değil Liverpool’un teknik direktörü Jürgen Klopp oldu.

[Bildiğim kadarıyla Klopp da Emery de sahada terledikleri kendi futbolculuk dönemlerinde olağanüstü özellikleriyle temayüz etmiş star oyuncular değillerdi. Ancak teknik adam olarak ikisi de başarılı isimler. Liderlik özelliklerine sahipler.]

Maçları teknik direktörler kazanıp kaybediyor, siyasette de ipi göğüsleyen partilerde liderler belirleyici.

Siyaseti de futbol maçı izlercesine keyif alarak izlemek mümkün.    

ΩΩΩΩ

Reklam

29 YORUMLAR

  1. Bu Tayyip Erdoğan enteresan adam. En şiddetli Muhalifleri bile seçimler yaklaşınca ona sempati duymaya başlıyor. Nasip meselesi demek.

    • Yok ben hiç duymuyorum. Mafyayla, yolsuzlarla, hırsızlarla, diktatörlerle, otokratlarla iş tutanlarla işim olmaz hiç. Siz?

  2. Trabzon nun şampiyon olacagi ligin 2. yarsindan bu yana beklenen bi durumdu. Tabi ki siyasette de benzer bi durum var.

    • Nereden belli? Şike mi yani? Diyarbakır Valisi neden Rizeli? Yada diğer valiler ve kaymakamlar niye hep Karadenizli? Ve bütün belediye başkanları ve Akp il başkanları. Bir kayırma mı var acaba diyorum. Siyasette, idarede ve futbolda. Bir tür virüs mü bu. Bulaşıyor mu?

      • CHP’li belediye başkanı İmamoğlu bu virüsü kıracak gibi mi diyosun😂😂😭😭

  3. Maçın ilk yarısında Villareal iki gol atmayı başardı. İkinci yarıda atacağı bir golle, çeyrek finale çıkana kadar elediği Real Madrid’in yanına Liverpool’u da gönderebilecekti.
    Real Madrid değil Bayern Münih olacak

    Maç Liverpool lehine bitti ve yarı finale yükselen İngiliz takımı oldu. Maçın ilk yarısında Villareal iki gol atmayı başardı.

    Yarıfinal değil final olacak

    • Sami bey düzeltmeler için sağolun, bence de sayın yazar yakınlarının tavsiyesine uyup bu futbol muappetine bi son verse iyi olacak!
      İnşallah aklına uyup loto/toto filan oynamamışlardır:)

  4. Elon Musk twiter ı aldıktan sonra şöyle bir mesaj atmış;
     “Herkes istediğini yazabilecek. Botlar son bulacak. Herkes artık kişi olarak tanımlı olacak yani takma isimliler veya troller platformda yer almayacak.”
    Yarısından çoğu sahte hesap ve botlarla yönlenen Türkiyedeki muhalifler sonunda gerçeklerle yüzleşecekler ve dumura uğrayacaklar.
    Algılarla büyükşehir belediye seçimlerinin çoğunu almışlardı. Gerçi halkın büyük çoğunluğu uyandı. 3 senedir fos olduklarını çoktan gördüler. Gerçeklerle yüzleştiler. Sıra klavye başındakilerde.

  5. 6+1 li masada herbir lider ayrı telden konuşuyor. Kimin ne dediği belli değil. Hepsi kurt politikacı. Demokrat particiği başkanı Gültekin Uysal açıklamaları sonunda yaprak dökümü başladı. Benim merakım bu adamın böyle konuşmasını kim istedi.

    Karamollaoğlu 3.ittifak diyor. Babacan tabelasını aldı tek başına seçime gireceğini söyledi. Davutoğlu daha önce tek başımıza seçime gireceğizi ilk biz söyledik dedi. Kemal Kılıçtaroğlu ya benimle olun ya da önümden çekilin konuşması, imamoğlu Kılıçtaroğlunu dinlemeyerek Karadeniz gezisine başlaması. Yavaşın alttan alttan çalışmaları, Meral Akşenirin Abdulhamit Han açıklamalarından sonra savrulması. Arada da vazgeçilmez ortak HDP’nin çıkardığı arızalar…

    Kılıçdaroğlu, Akşener ve avaneleri diyor ki; “Cumhur İttifakı çok merak ediyor bizim adayımızı”.Efendim ‘fitne çıkarmak’ için yapılıyormuş bunlar.
    Ne fitnesi yahu, fitne fücur içinizde içinizde.

  6. Harika bir yazı olmuş gerçekten.
    Kaleminize sağlık Fehmi bey. Açık net, realiteye uygun tespitler… Her yazdığınızı merak etmemizin yanında özellikle futbol-siyaset benzerliği üzerinden yazdığınızda kendi adıma merakımız daha da artıyor.
    Hayırlı bayramlar…

  7. Siyaset ile futbolun farkları da var. Futbol seyircisine sadece eğlence vaadeder ve karşılığında bilet geliri, bağış ve ürün satışları gibi ekonomik destek bekler.

    Siyaset bu bakımdan futboldan farklıdır, beklentiler karşılıklıdır. Siyaset kendi dar sahasında çok iyi oynayabilir ama bu oyun seyirci desteğine yetmeyebilir. Çünkü seyircinin siyasetten beklediği oyun zevki değil yaşam zevkidir.

    Bu gün Türkiye’de yaşamı ızdırap haline gelmiş insan sayısı milyonları aşmıştır. Sadece KHK zulmünden etkilenen insan sayısı 2 milyonu aşkındır. İşleri ellerinden alınmış tamamen vasıfsız duruma getirilmiş, her işte çalışamazlar, çalıştıklarında da ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar kazanamazlar. Oruç tutanlar bile iki öğün yerken bu insanların çoğu tek öğünü ancak bulabilirler.

    KHK sorunu olmadığı halde tek öğün yemek bulmakta sıkıntı yaşayanların haberleri köşe yazılarına kadar yansıyor.

    Karnı aç insanlara seyir zevki vadiyle desteklerini alamazsınız. Futboldan farklı olarak burada sıkıntı yaşayan insanlara doğrudan yardım eliyle temas etmeyen siyaset o insanların desteğini nasıl alacak.

    Bir de fetö saçmalığı yüzünden mağduriyet yaşayan milyonlar var.

    KHK ve fetö saçmalıklarının mağdur ettiği toplam insan sayısı siyasetin temel belirleyicisi olmaya yeter sayıya ulaşmıştır. Bana göre siyasetin ana merkezi budur.

    İktidarın mağduriyetleri çoğaltırken seyirciyi coşturmaya dönük eylemde hafif ama etkisi yüksek girişimleri onun iktidarını devam ettirebilmesine yetmeyecektir ama seyircinin yarasına merhem olmayan muhalefeti de ihya etmeyecektir.

    • Baran bey ağaçkökü yesinler, olmaz mı?
      Devletimiz sürekli vatan haini beslemek zorunda mıdır, çok lazımsa siz de parti kurun, hdp gibi seçim yardımı olarak milyarları götürün,
      gariban türk anca vergi ödesin, ter döksün, ok?
      Bak nasıl gözün parladı değil mi?

  8. İyi olan kazansın. Fulbolda da siyasette de arzu edilen budur. Ama bizim siyaset de fulbol da maalesef hep kirli. Temiz siyaset, temiz futbol hiç bir zaman olmuyor. Çünkü kuralsız ve denetimsiz bu işler. Çünkü hep karanlık, mafyatik, yolsuz ve hırsız tiplerin elinde bu ikisi de. Hepimiz biliyor ve görüyoruz böyle olduğunu. Ama ses çıkarmıyoruz, işimize böyle geliyor küçük çıkarlardan dolayı. Ve hiç bir zaman düzelmiyor bu işler.

    Ayrıca her ikisi de erkeklerin egemenliğinde. Ve barbarların. Son Trabzon maçında olanlara bakın. Barbarlar sahayı istila ediyor, Antalyaspor oyuncularını ve ekibini esir alıyor, dövüp, söğüp, tükürüp gönderiyorlar. Canlarını zor kurtarıyorlar. Vandalların ve barbarların elinde bu işler hep. Buna ses çıkarılmıyor ve yürüyün deniyor hep. Siyaset de aynı. Mafyaya, hırsızlara, yolsuzlara, hukuksuzlara, talana ve ranta yol veren bir siyaset. İkisi de birbirinden pis ve kirli. Ülkenin görünen yüzü bu. Altı ise daha kirli.

  9. İstanbul seçimlerinden çok daha önce, muhafazakarlığıyla bilinen doğu vilayetlerimizden birinde yılların akp belediyesi sürpriz bir şekilde hdp ye geçmişti(aslında sürpriz de sayılmazdı ama neyse:)
    Ama tüm belediye meclisi de akpartide kalmıştı, tek bir hdp encümeni bile yoktu iyi mi?
    Evet, istediğiniz kadar teknik çalışın, halkımız adama külahını ters giydirmeyi çok iyi bilir, ben türk milletinden daha uyanık daha yetenekli bir halk görmedim.

    • ….
      “Haticeye değil de, neticeye bak” derler
      “Karanlığa karşı, şu çakmağı çak” derler
      “Yetenek” marka kaç tane halk gördünki sen
      “Haydi buyur, al bir de buradan yak” derler!
      ….

  10. “Futboldan ve siyasetten hoşlanmayanlar bu yazıyı okumasa da olur”
    Sayın koruya baştan uyardığı için teşekürler ama mecburiyetten okuyoruz işte,
    ama sakın lütfedip kendinizi geliştirmeye filan çalışmayın, olur da farklı bir alanda ve tarzda yazılar kaleme alırsanız belki birkaç okuyan daha çıkar, neme lazım değil mi?
    Neyse, belki tanıdıklarınızın haberleri yoktur;
    futbol ve siyaset ilişkisi almanyanın dış politikasında çok büyük yarılmalara yol açtı, açıyor!
    Şöyle ki; merkel döneminde alman liginin tüm takımları rus oligarklarına satılmıştı,
    bu kulüp sahiplerindeki para alman hükümetinin bakan ve milletvekillerine çok tatlı geliyordu, malum rus gazına bağımlılık burdan kaynaklıdır:)
    Geçtiğimiz günlerde zelenski haklı olarak alman devletinin kiewe moral ziyaretinde bulunma talebini terslemiş ve geri çevirmişti, çünkü almanya hala rusyaya silah ambargosu uyguluyor(sebep: rusyaya karşı kullanmasın diye:)
    İşte bu merkel/putin aşkının çöpçatanı olan alman ligi futbol takımlarının patronu rus oligarkları orada durdukça ukraynada ölen çocukların bir ehemmiyeti yoktur:(
    Yeter ki alman hükümetinin paydaşları, cepleri şişmanlaya devam edebilsin:)
    İtirazı olan?

  11. AYDA ŞU AN 100, ÖNÜMÜZDEKİ YIL 200 MİLYAR
    Kamu borcu şu an “ayda” 100 milyar TL artıyor.
    Bu rakam önümüzdeki yıl en 200 milyar TL olur.
    İktidar geçen yıl gitseydi yanan 25.000 futbol sahası büyüklüğündeki ormanımız elimizde kalırdı. Bu yıl da kalan ormanlar gider.
    Burada hakem alarak, şike yaparak maç kazanabilirsin. Ancak Avrupa’da ilk turda valizini eline veriverirler.
    İktidar olmanın avantajlarını kullanarak, hile ve sahtecilik yaparak seçimi kazanabilirsin.
    Ancak sorunlar çözülmek bir yana, içinden çıkılmaz devasa boyuta ulaşıverir.

  12. 6+1 li masada herbir lider ayrı telden konuşuyor. Kimin ne dediği belli değil. Hepsi kurt politikacı.
    Demokrat particiği başkanı Gültekin Uysal açıklamaları sonunda yaprak dökümü başladı. Benim merakım bu adamın böyle konuşmasını kim istedi.

    Karamollaoğlu 3.ittifak diyor. Babacan tabelasını aldı tek başına seçime gireceğini söyledi. Davutoğlu daha önce tek başımıza seçime gireceğizi ilk biz söyledik dedi. Kemal Kılıçtaroğlu ya benimle olun ya da önümden çekilin konuşması, imamoğlu Kılıçtaroğlunu dinlemeyerek Karadeniz gezisine başlaması. Yavaşın alttan alttan çalışmaları, Meral Akşenirin Abdulhamit Han açıklamalarından sonra savrulması. Arada da vazgeçilmez ortak HDP’nin çıkardığı arızalar…

    Kılıçdaroğlu, Akşener ve avaneleri diyor ki; “Cumhur İttifakı çok merak ediyor bizim adayımızı”.Efendim ‘fitne çıkarmak’ için yapılıyormuş bunlar.
    Ne fitnesi yahu, fitne fücur içinizde içinizde.

  13. Cami Cem futbol vb oyun birliktelikleri..
    Vakıf dernek STK oluşumları..
    Tarım vb Koop birlikleri ..
    Yetmedi, x y z cemaatleri ..
    En önemlisi ve önem verileni Siyaset!!!!
    Siyasetin bir araya getirdiği oluşumlar işte en ilginci! ve irdelenmesi gereken baş oluşum.
    Bunlar kimine göre tuuu kaka😯
    Kadıköy’deki boğanın üzerine çıkan, Anıtkabir deki aslanların yelesine sarılan sözde! Z kuşağı ne acaba? Onlar zaten zararlı!…😠
    Amman düzeniniz bozulmasın. Ayasofya aslında seyirlik kalsın, deniz kenarlarına tel çeksinler halk denize giremesin!
    Köpekler hayvandır, tehlikeli de olsalar sokakta başıboş dolaşsın çocukları parçalasın ama, kimse tedbir almasın! Karışmasın!😠.
    Okullarda 2 ders spor olsun! ama, mahallede spor tesisi olmasın!😠😠😠 (Ne lazım değilmi, çocuk gidecek enerjisini boşaltacak evine gidip duşunu alacak dinlenecek uyuyacak😨
    Olur mu???
    Kavede okeye dönsün, köyünde dağa çıkmayı düşünsün, zaten manita da yok!..
    Fabrika mı dedin? Kaldımı ki? Çalışsın!
    Amman..
    Ebeveynleri düşünmüyorsa politika cı seni düşünür mü?
    Hemde sen yetmiyon birde çoluk çocuğunu😯
    Şu paketi al çıkarken kapıyı kapatmayı unutma.

  14. Futbol ile siyaset arasında bazı benzerlikler bulunsa da asıl fark sahada ne sonuç alınırsa alınsın maçın sonucuna seyircilerin karar vermesinde. Dolayısı ile sahada gol atmak önemli olsa da asıl önemli olan algıları yönetmek. İyi oynayıp gol yemeniz gerçek futbolda kurtarmasa da siyasette bol gol yiyip yine de başarılı olmak mümkün.

    Keçiören’de mütevazı bir apartman dairesinde başlayan hikaye, dünyada son 50 yılda kimsenin yaptırmadığı şatafatta bir sarayda yaşayarak devam ediyor. Kullanılan özel uçak, uçağın yapımcısı ABD’de bile bu özelliklerde değil. ABD Başkanı daha eski ve daha az lüks bir uçağa biniyor. Zenginler ile fakirler arasındaki fark inanılmaz açılmış durumda. Üst düzey görevliler artık iki maaşla yetinmiyor. Kişi başına düşen milli gelir son 10 yıldır gelişmediği gibi gitgide daha da kötüye gidiyor. Yani yıllardır düzenli bir şekilde azalıyor. Enflasyon alındığı miktarı kat kat aşan bir yere geldi. Yarı özgür kategorisinde alınan ülke şimdi özgür olmayan ülke kategorisine düşmüş durumda. Başlangıçta Cumhuriyet tarihinde görülmeyen dış sermaye akımı, ülkeyi terk etmiş vaziyette. Hukuk devletinin yerinde yeller esiyor. Mahkum sayısı tüm Avrupa ülkeleri toplamını aşmış durumda. Fabrika açmak yerine cezaevi açmakla övünüyoruz. Basın özgürlüğünde berbat durumdayız.

    Yani sonuç olarak Ak Parti şu an itibari ile sahada çok fena goller yemiş durumda. Ama sonuçtan emin olunamamasının nedeni sonuca skorun değil seyircinin karar vermesi.

  15. Ben siyasetten de futboldan da zerre kadar hoşlanmam hatta nefret ettiğimi söyleyebilirim. Bunaragmen yine de yazıyı okudum!
    Siyaseti , yozlaşmış olmasından, özellikle
    ahlaksızlığa batmış olmasından dolayı sevmiyorum !
    Futbolu da çok büyük paraların döndüğü bir nevi kumar oluşundan ve futbolcuların şımarıkligindan ,yaşayış tarzlarından dolayı sevmiyorum !
    Ama ikisinin de hayatın ve dünyanın bir gercegi oldugunu da kabul ediyorum !

  16. Fehmi abi bu güzel yazınızı siyasete uyarladığım vakit CB Erdoğan’ın kazanacağın sonucunu çıkardım ve çok sevindim. Mutlu bayramlar diliyorum.

    • Birisi kazansın da varsın demokrasi, adalet, refah, huzur, barış, sevgi olmasın. Bu kadar yokluklara, kayıplara, borca, harca, yalana, talana, fakirlik, ve sefalete rağmen. Bu kafayla memleket düzelmeyecek.

    • Yahu, beyim nereden çıkardın o sonucu? futbolda sahanın CB’nı HAKEM’dir. Fehmi bey o konuyu ıska geçmiş! Taraftarca eleştirilen ve hatta arada küfür yeyen odur. Sen hiç hakemin bir maçı kazandığını gördün mü? Beşerdir! Maçı %90 ihtimalle iyi oynayan kazanır. Geri-sarmalı objektif kameralarla bu ihtimal daha da arttırıldı. Hakem bu kameraları düşünerek hareket etmeli.

      Durum siyasete uygulanırsa, ara sıra küfür yeyen bir CB de bağımsız bir hakem olmalı. Olamıyorsa, İLAHİ KAMERALARın geri sarılacağı günden korkmalı, bu hesabı düşünerek hareket etmeli. Kul-haklarıyla örülmüş/örgütlenmiş bir toplumu futboldan çok daha fazla ilgilendiren/ilgilendirmesi gereken SİYASETte her şey mübah değil!
      Tabi, görünüşe göre bu hamur daha çok su götürür. Ayrıca, bizi M. Kemal Atatürk paşamız dönemine kadar götürür….

Yoruma kapalı.