Futbol ve siyaset ilişkisi.. İyi olan değil stratejik düşünen kazanıyor.. AK Parti bundan başarılı…

20
Reklam

Siyaset de pek çok bakımdan futbola benzer. Futbolda topun en çok hangi takımın ayağında kaldığı, en çok kimin pas yaptığı, hangisinin daha güzel oynadığı değil de en çok golün hangi takım tarafından atıldığı önemlidir. Siyasette de tek ölçü sandığın kimi iktidara getirdiğidir.
Futbolda istatistiklere bakılarak sonuç ilan edilseydi, siyasette de kamuoyu yoklamaları yeterli sayılırdı.
Bereket futbolda da siyasette de kurallar farklı.
Oyun yüzde kaç olduğu bir veridir elbette, düşmesi de çıkması da partilere mesaj yerine geçer, ama işte o kadar; iktidarı sandık sonucu belirler…

Tabela ne diyorsa o

AK Parti 2002 seçiminde yüzde 35 civarında bir oy almıştı, ama MHP, DYP, ANAP ve Genç Parti gibi dönem partileri yüzde 10 barajına takıldığı için, tek başına iktidar olmasına yüzde 35 oy yetmişti. [Tayyip Erdoğan İstanbul belediye başkanlığı için yapılan 1994 yerel seçiminde oyların yaklaşık dörtte birini alabilmişti; ancak o oy oranı da başkan seçilmesine yetmişti.]
Bu girişi şu sırada yarı finale doğru evrilen Dünya Kupası’nda elenen ve kazanan takımlarla ilgili yorumlar sadedinde yazmış değilim; kupada oyununu beğenmediğim halde halen ayakta kalan, beğendiğim için finallere kalmasını arzuladığım halde elenmiş takımlar var.
Futbolun doğası böyle. Geçen kupanın şampiyonu Almanya ilk elenenlerden oldu bu yıl. Kötü oynamadı Almanya, ancak teknik yöneticinin takımını nasıl oynatacağını ezberlemiş rakipleri karşı stratejiler geliştirdiler ve başarılı olabildiler.
Henüz tartışması bitmeyen son seçimde AK Parti’nin oylarının düşmesine takılıp Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanlığa seçilmesini MHP desteğine bağlayanlar ve sonucu küçümseyenler çıkıyor ya, bunu yapanlar hem kendilerini yanlışa şartlayarak akıl sağlıklarını tehlikeye atıyorlar, hem de yazdıklarını okuyup dediklerini dinleyenlerin sinir uçlarını tahrip ediyorlar.
Bu seçimin galibi yeniden cumhurbaşkanı seçilmiş Tayyip Erdoğan ile iktidarını sürdürmeyi başarmış AK Parti’dir.
Muhalifler bu başarıları küçümsemek yerine bir dahaki seçimde nasıl bir strateji uygularsalar denklemi lehlerine değiştirebileceklerini düşünmeye başlasalar daha doğru bir iş yapmış olurlar.
CHP içerisinde patlayan liderlik kavgasının yolunu, daha seçim öncesi dönemden başlayarak bugünlere, yaptıkları teşviklerle AK Parti ve itibar ettiği gazeteciler açtı; bir dahaki seçime CHP’yi daha da güçsüz sokmanın ön adımı olarak…
AK Parti bunu her seçimde bir sonraki seçimi de düşünerek hep yapıyor zaten…
Rakipleri ise bunu fark etmekte de zorlanıyorlar.

AK Parti seçimi bir önceki seçimde kazanıyor

Önceki son iki seçim -2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri- aslında rakiplerin gözünü açmalıydı. İlkinde sandıkta yenilmişti AK Parti ve Meclis’te azınlığa düşmüştü; ancak hemen ardından birkaç stratejik hamleyle muhalefet cephesinin kilitlenmesini sağladığı gibi beş ay sonrasında zorladığı baskın seçimle tabloyu tersine çevirmeyi bilmişti.
Ardından da, bir sonraki seçimi düşünmeye başladı AK Parti kadrosu. Yeniden aynı duruma düşülmemesi için arada alınan tedbirlerle iktidarını sürdürmeyi bir kez daha becerdi.
İttifak yoluyla barajı işlevsiz bırakmak rakiplerini güçlendirecek ve bu sebeple aleyhine sonuçlanabilecek bir yanlış adım olarak görünse de, cumhurbaşkanlığı ve iktidarı MHP ile ittifakı sayesinde elinde tutabildi AK Parti. Saadet Partisi’ni yanına çekebilse, HDP’yi baraja gönderebilse çıkan tablo daha şaşaalı olabilecekti.
Muhalifler o hamleleri anlayamadıkları için kendi elleriyle oyuna geldiler.
Her karşı-hamlelerinin rakip tarafından planlandığı ispat edilebilecek kuvvette öne sürülemese de hiç değilse öngörülebildiği söylenebilir. Meral Akşener’in çıkardığı ikili engelleme -her partinin kendi adayıyla seçime girmesi ve HDP’yi ittifak dışı bırakmak- AK Parti’ye yaradı.
Akşener’in partisinin ‘‘Millet ittifakı bitti’’ açıklaması herkesi şaşırtmış olabilir, ama AK Parti açısından bunun beklenen ve hazırlanılmış bir hamle olduğuna eminim.
Şimdilerde başgösteren CHP-içi kavga da bir sonraki seçimde AK Parti’nin işine yarayacaktır.
Futbolda Dünya Kupası dört yılda bir yapılıyor, o dört yıl içerisindeki karşılaşmaların sonunda elenmeyen milli takımlar adı önceden belirlenmiş bir ülkede birbirleriyle karşılaşıyorlar.
Türkiye 2002 sonrasında, 16 yıldır, kupalara neden katılamıyor, neden gruplarından sürekli eleniyorsa, siyasette de muhalefet o yüzden başarılı olamıyor.
ΩΩΩΩ

Reklam

20 YORUMLAR

  1. Oyunu kuran kim?
    Bence burada devlet akli devreye giriyor üst akıl olarak.
    Siyasi liderler ve ekipleri ne bu güce,bilgiye ve geçmiş tecrüye sahip değiller.
    Perde önündeki aktör belki söyleneni yani üst akılın dediğini kusursuz oynayan bir yıldız.
    Bizim tarihi deneyımı en eski partilerin bile nasıl saçmaladiklarini görüyoruz uzun yıllardan beri.
    Evet artik bu en eski parti üst aklin partneri veya sevgilisi değil artik.
    Yeni zamanda yeni şeyler söylemek lazim.
    Yeni taşeron bulunmuştur her iki tarafta mutludur.
    Yeni taşeron devletin istekleri hicabinda iş yapmaya kalkarsa önce ikaz edilir;fazla israr ederse yeni taşeron bulmak için çok acele etmez;taşeronun yıldızını önce bir dizi skandalla karadelik haline getirir sonrada hak tecelli eder.
    Üst akil in tezgahindan böyle niceleri geçmiştir.
    Tecrübesi alidir .
    Nede olsa onlarca devlet kurmuştur.onlarcasınında yıkılmasına sebep olmuştur tabii.
    Bizim üç günlük partilerin esamesi okunmaz burada.
    Dünyada bir kurucu devletler vardır birde kurucuların kurduğu devletler.
    Yani bu ikinci si bana göre bayi devletler.
    Bayi devletler de geçmişi ve şimdiki büyüklüğüne göre baş bayı veya distüribitör olabilir.
    Ama bir şekilde kurulmasina yardim edilen veya kurulmasi uygun görülen devletleri üst akli kurucu devletinin üst aklına entegre şekilde işler.
    Gerisi teferruattır.
    Ben burada detaylara inip gelişen olayları anlatarak bunu ispata kavuşturmam akilli insanlara hakeret olur.
    Tarihi yorumlarken ,medyayı değerlendirirken ;belli haberlerin hep bir ağizdan sürekli işlenmesi.
    BİZİM NEYİ DÜŞÜNÜP TARTİŞMAMİZ GEREKTİĞİNEDE BUNLAR KARAR VERİYOR.
    Nasil ki bir çok ünlü sanatçininin veya sporcunun görünmeyen kahramanı sponsorlerıdır.
    Tabiiki şöhret sahibinin hiç mi fanksıyonu yok.
    Evet çok var fakat onun gibi şöhret olabilecek onlarca sı vardır.ama sponsorler alanında tektirler.
    Eğer söhret yaptıkları sorun çikarirsa önce ikaz ederler çünkü şöhretliler gibi yerlerını kolay edinmemişlerdir.
    Hemen bir iki yanlişta ürettikleri değeri feda etmezler.
    Bildiğiz gibi yanlişta israr edenler; sponsore göre tabii.
    İflah olmaz kararı verıldığınde ipi çekilir.
    Dünyada ve her yerde duyarsınız çok şöhretli insanların yıllar sonra değişik skandallarla başlarının belaya girdiğini.Şimdiye kadar saklanan belgeler bu durumlarada tedavüle sunulur.
    Bu her kademedeki şöhretler için geçerlidir.
    Şöhret derken her anlamda demek istiyorum devlet yöneticileri dahil.
    Şöhretliyi söhret yapan günün birinde başına buyruk bir hale gelmesin diye elinin altında onun maddı ve manevi yok edecek estrumanları tutması aklının gereğidir.
    Herşeyı değerlendirirken akıl,mantık ve analıtık zekamızı zorlamamız gerekir.
    Olaylara yüzeysel değil neden ve sonuçları nı araştırmak gerek.
    HERŞEY OLMASI GEREKTIĞI ZAMAN DA OLUYOR.

  2. *******
    …..
    Herkes oyuna dahil, futbol popüler oyun,
    Kurtlar oyun kurucu! senaryoda kim koyun?!
    Dosdoĝru oynayana, hiçbir kart gösterilmez,
    Acep bu haksızlık mı, niye ödül verilmez?!
    Yeşil kart futbolda yok! boşuna beklemeyin..
    Kart kırmızı değilse, siz ona şükreyleyin!…
    Otorite her yerde, pek durmaz koşar hem de,
    O yönetmen, başrolde; bütün kartlar hakemde,
    Hakem cumhurbaşkanı, itiraz edilemez,
    Yekten taraf tutarsa, maça devam edemez!
    Maça gelmiş seyirci, bu yüzden pişman olur,
    Kavga çıkar o maçta, centilmenlik bozulur!
    Nasıl ki hile batıl, hak namustur, vakardır,
    Şike yok siyasette; rüşvet olayı vardır!…
    ….
    Hak-batıl savaşında, batıl hüsran olmaktır,
    Hakkıyla iş yapmazsan, bu nasıl okumaktır!
    İlahi reçetemiz, AKIL-İMAN SENTEZİ,
    Ayar çeker herkese, bir garanti merkezi!…
    Hakem adil olmazsa, ne iş görür o kartla?
    Yolunuz açık olsun, ama yalnız şu şartla!
    “Allah rızası”, “maaş”, yeter artar her kula,
    Şirk içinde olmayın, “Hak”kıyla çıkın yola!..
    ….
    *******

  3. “CHP içerisinde patlayan liderlik kavgasının yolunu, daha seçim öncesi dönemden başlayarak bugünlere, yaptıkları teşviklerle AK Parti ve itibar ettiği gazeteciler açtı; bir dahaki seçime CHP’yi daha da güçsüz sokmanın ön adımı olarak…” bu iddianızı doğrulayabilecek nitelikte bir yandaş entellektüel ordusuna sahip olduğunu sanmıyorum iktidar partisinin. Hatta nerdeyse akpartiye ayakbağı olacak paçozlukta bir yazar/çizer takımından bile söz edebiliriz. Elbette istisna olarak birkaç yolgösterici usta yazar vardır. Ama bu konuda muhalefet cephesi çok daha geniş ve donanımlı bir yandaş kadroya/doğal müttefiklere sahip. Özellikle de chp içi çekişmelerde rahatlıkla taraf olan ve seçim yenilgilerinden hemen sonra gardını alıveren profesyonel bir gazeteci ordusundan bahsedebiliriz kanımca. Dersimli kemal baykalın koltuğuna geçerken de, 24 haziran gecesi “adam kazandı!” haberini hemen paylaşırken de hep muhalif medyaya mensup gazetecilerin aktif olduğunu görebilirsiniz. Evet, akpartide bir kurmay zekasından (üstakıl) söz edilebilir ama bu öyle sizin bahsettiğiniz gibi bir muvazzaf gazetecilik faaliyeti değildir. Ayaktakımı ancak futbolda oyun kurucu olabilir:)

  4. *******
    …..
    Yani futbol da olsa, hep hak-batıl savaşı!
    Bunu görmezse gözler, ya kördür ya da şaşı!
    Şike yaparak takım, güya maçı kazanır,
    Ancak işin aslında, mağlubiyet yaşanır!…
    Enselenen olunca, yok şöyleydi böyleydi,
    Bak gördün mü o Mevla, neyi nasıl eyledi!
    Kabullenen hiç olmaz, hep numara yaparlar,
    Vakit kazanmak için, topu taça atarlar!…
    Gözler görmek istemez, gönüller böyle rahat,
    Yani, vatan sağolsun, gerisi teferruat!
    Bu iş tiyatro gibi, senaryoyu kim yazmış,
    Önünü gören mi var, bu kuyuyu kim kazmış!?
    ……
    *******

  5. araplar 4.75 milyar dolar takıp gittiler. telekomu hiçbir kuruş para koymadan akpli dostları aracı oldular, parayı türk bankalarından aldılar, telekomu da başka taliplilerine değil, bunlara verdiler. Onlar da telekomun kazancını yediler, borçları da ödemediler. türk bankalarına da taktılar gittiler. şimdi türk bankaları biraraya gelmiş, arapların hissesini alacaklarmış. Dün bu konuda bir haber vardı.
    ülkeyi araplara peşkeş çekenler de hiç hesap vermedikleri gibi, utanmadan koltuklarında duruyorlar. burda da o ahlaksızları ve ahlaksızlığı savunacak biryığın ahlaksız da klavye başında hazır bekliyor.
    Ahlaksızlığı savunma ahlaksızlığının üzerine bu ülkeye verilen zararı savunma ahlaksızlığı ilave bir ahlaksızlık. Bu kadar ahlaksızın olduğu yerde muhalefet seçim kazansa ne olur, kazanmasa ne olur.
    Demnekki ülkenin sorunlarından bir tanesi ahlakmış.

    • bir siteden telekomun karı hakkındaki alıntı arapların türkiyeyi ne kadar soyduğunu hesaplama için bize ipucu veriyor. türk telekomun basın bülteni sayfasının linki ve linkteki bilgilerden alıntı aşağıdaki gibidir:
      “Net 350 bin yeni abone kazanımı ile birlikte toplam 39.6 milyon abone sayısına ulaşan Türk Telekom’un net kârı ise 2017’nin ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre 3.5 katına çıktı. 2016 ikinci çeyreğinde 248 milyon TL net kar kaydeden Türk Telekom, 2017’nin aynı döneminde karını 890 milyon TL’ye yükseltti.”
      2017 yılı dolar ortalama kuru ise doviz724.com sitesinde dolar satış olarak 3.6557 tl görünüyor.
      – 890 milyon tlyi 3.6557 ye böldüğümüzde ise 243 milyon dolar ediyor.
      şirketin alacakları üzerine bloke kondu mu, kondu ise ne zamandan itibaren bilmiyorum. ancak 2016’ya kadar şirketin telekomdaki karı aldığı kabul edilirse en az 10 yıl inek sağar gibi ülkeyi sağmışlar demektir.
      bu soyguna aracılık edenlerin hesap vermesi gerekiyor.

    • Habza bey onlar ceplerini dolduracak kadar bahşişlerini almışlardır.
      Abdüllatif Şener ne demişti?
      Ülke umurlarında olsa bir azcık utanirla.
      Halen daha 17/25 Aralığı savunduklari gibi hirsizliklarınıda savunurlar.
      Burada oğlumun iş arkadaşí Cezayırlı bir arap seçimlerden sonra israrla oğlumdan Ankarada tanıdığı varsa ona ev alması için yardımcı olmasını isteyince oğlum bana sordu olur dedim dünde oğlumla trlefonda görüştüm orada işyeri açacakmış ithalat ve ihracat úzerine.Oğlum ile biraz konuyu konuşunca onun úşkağatci olduğuna inandık çünkü burdaki işi çok iyi bir iş.
      Demekki oda Türkiyeyi soymak için kolları sívamış, sizin bu yazınızı okumasi için oğluma göndereceğim.
      Bugün vakitm olursa 1977 de Arap doktorları hirsi,lik olayınıda buraya yazarim.

  6. öncelikle ülkenin sorununa muhalefet partisinin iktidara gelip gelememesi noktasından bakmak yanlış. kuşkusuz siyasi partiler de önemli ancak soruna daha geniş bakılırsa daha doğru çözümler bulunur.
    – Ayrıca da ülkemizde diğer partilerin iktidara gelip gelememesini belirleyen etkenlerden birçoğu da özellikle bu sorunlardan kaynaklanıyor. Bu nedenle “chp ya da iyi parti iktidara neden gelemiyor?” diye sormak yerine ülkenin sorunlarının analizinin yapılması, bunların değişmesi için nelerin yapılması gerektiğinin ele alınması, altbaşlık halinde de genelde muhalif partilerin özelde ise x ya da y partisinin durumu ele alınabilir, alınmalıdır. doğru yaklaşım budur.
    – Sorunun analizi ve çözüm önerileri nerdeyse bir kitap oluşturacak kadar çok. Bir seferde yazılması, yazılsa bile istenilen etkiyi oluşturması zor.
    – Bu nedenle, hem fehmi beye, hem de yorum yazanlara bu durumu gözönüne alarak analiz ve önerilerde bulunmaları ve söylemek istenilenin bir seferde yazılmasından ziyade bu konunun ciddi bir şekilde tartışılmaya açılmasının gereğini vurgulamak istiyorum.

  7. Aşkolsun Fehmi Bey, futbolun dini yoktur. Ama siyaset öylemi?
    Siyasette Allah ile aldatan kazanıyor. Futbolda iyi oynayan.
    Bu önemli ayrıntıyı Taha Kıvanç atlamazdı. Ama siz onu ya öldürdünüz ya da müebbete mahkum ettiniz zaten.

    • Yönetimde dinciler olunca Taha Kıvançlara pek hayat hakkı tanımazlar.
      Sıradan vatandaşlara aç kurtlar gibi saldıran dünyanın her yerine yayılmış trollerle uğraşmak o kadar kolay değil.
      Ama merak etmiyelim Taha Kıvanç bir gelirse pir gelir.
      Benim kaanatım bu.

  8. Fehmi bey
    futbol ekip ve ekol isi. Siyasette öyle.
    Türkiyede futbola yeni nesillere yatirim altyapi yapilmadigi gibi siyasette de ayni sistem var. yani sistematik kaos.
    o gün artik kismette ne varsa onu piyasaya sürme. sonuc genelde hüsran …

  9. ABD’yi NE ayakta tutuyor ? Bir soru gibi idi bu. Şimdi, biraz anlaşıldı ; Dinlerine BİRİNCİ sırada değer vermeleri ve herşeyin üstünde tutmaları. Bu bağlılık ÇOCUK sayısını da yükseklerde tutuyor olsa gerek. Ne de olsa, kullanabilene, itici güç.
    ANAP Lider Partisi idi, Liderini kaybedince, kendisi de kaybetti. Aslında, geniş halk kitlelerinin, orta sınıfın bedduasını da almışti. Bu sınıflar eridikçe eridi. O dönemde, din hürriyet dedikçe, dinin temeli olan ahlakı ve sosyal değerler oldukça yıpratılmıştı. (İmam Bahaeddln Nakşibend HZ. ibadetin % 90’ı HELAL KAZANÇ’tır, buyuruyor). Özgürlükler adına. Ak Parti de, Lideri, Özal’a göre – biraz daha dindar olmasına rağmen – gene, AB uğruna ve özgürlükler palavrası altında, toplumun dini, ahlakı ve ananevi toplumsal değerlerini – ÖZÜ itibariyle – aşındırmıya devam etti. (İfsad edilmiş, sulandırılmış İslamı, bilhassa aydın ve partizan olmıyan yurttaşlar rahatltkla görüverdi). Bir farkla ki, Ak Parti ZENGİNİ, hem de halkın meşru sayamadığı YOLLARLA daha zengin ederken, “garip ve guraba”ya da biraz olsun, saçaladı. Hele, Hastahane ve yol devrimi, bazı sosyal yardımları, dünyalık peşinde koşan Halkı bayağı sevindirdi. Fakat, önceki seçimden bu seçimlere gelirken, ASLAN uyanmıya başladı : “beni UYUTUYORLAR. Gene, Batılıların oyununa geldik”.
    Fakat, şu Nemrut Cumhuriyet Halk Partisi korkusu ve halkın REİS tutkusu, bu defa Ak Partiyi de kurtardı. Hep kulak kabarttığı Hayrettin Karaman Hoca’nın tesbitlerine, REİS kulak verebilir mi ? O da Allah ile arasındaki iş. Allah, hepimizi, hesabını MAHKEME-i KÜBRAYA bırakanlardan eylemesin. Mes’ele, Orada seçimi kazanabilmek. Sözü ve sözümüz, elbetteki, bu Mahkeme endişesi taşıyanlara.

  10. Uzlaşma zamanıdır
    Topluluklar da birer canlıdır. Doğarlar, gelişirler, yaşlanırlar ve ölürler. AK Parti %35 ile başlayan oy oranını %50’lere kadar çıkardı. Bu oy şimdi de %40’larda. Demek ki AK Parti duraklama döneminde. Bundan sonraki seçimde oyu düşecektir. Bunu Recep Tayyip Erdoğan da önleyemeyecektir.
    Recep Tayyip Erdoğan da iktidarı paylaşarak cumhurbaşkanı oldu. Gül Cumhurbaşkanı iken bile Erdoğan Türkiye’nin tek söz sahibi iken şimdi kimlerle çalıştığı bilinmemektedir. Gerçekte kaybeden Erdoğan’dır. Bu hukuken değil oy itibariyledir.
    Yeni başkanlık teşkilatındada bürokrasiyi azaltan değil bürokrasiyi artıran, devleti çok kocalı kadın haline getiren bir şema ortaya çıkmıştır. Bu şemayı kim hazırladı? Müellifi yok. 27 Mayısçıların Sıddık Sami Onar’ı vardı. Bunların kimi var?
    AK Parti seçim kazanmıyor. Halkın ona teslim ettiği iktidarı başkaları ile paylaşıyor. Biz kendimize bakmalıyız. Ülke makroda değil mikroda muasır medeniyetin fevkine çıkacaktır. Yani semt kooperatifleri belki de gelecek seçimde AK Parti’yi iktidarda tutacaktır.
    Yeni uygarlığı din, siyaset veya ekonomi değil ilim kuracaktır. Kur’an’a dayalı müspet ilimler kuracaktır. Kur’an’ın ilimlerle tafsili yönetecektir. Erdoğan gelecek seçimde iktidar olmak istiyorsa parti başkanlığından ayrılmak ve Saadeti ve HDP ile uzlaşarak yeniden onları yanına çekmek durumundadır.
    AK Parti PKK ile uzlaşırken yazmıştım. Önce yenmeli sonra uzlaşmalıdır, demiştim. Şimdi yendi ve artık uzlaşma zamanıdır. Gülencileri de yendi şimdi uzlaşma zamanıdır. Birlikte üçüncü binyıl Kur’an uygarlığını uzlaşma içinde kurabiliriz.

  11. *******
    ….
    Top yuvarlak hemşerim, vurursan yuvarlanır,
    Hele dibine bir vur, kesinkes havalanır!..
    Ustaca falso veren, kornerlerden gol atar
    Kaleci acemiyse, hep ters-köşeye yatar!…
    “Ayıcılık” yapana, hakem çalar düdüğü,
    Cebinden çıkan kartın, sarı renktir küçüğü…
    Kale önü çok hassas, bir çelmeye penaltı,
    Hakem derhal çıkarır, kırmızı renkli kartı!
    Bütün penaltılarda, kaleciler pür dikkat,
    Gol yiyecek olanın, dizlerinde yok takat!
    Gol ihtimali yüksek, penaltılar acıdır,
    Direkten döner her şut, kalecinin şansıdır,
    Bildiğimiz futbolda, “şike olayı” vardır,
    Enselenen olmazsa, sık sık yanına kârdır!…
    ……
    *******

  12. Ülkemizde Cumhuriyet kurulalıdan beri din hürriyeti konusunda çok sıkıntılar yaşanmış, yaşandı.en son 28 şubat sürecinde zirveye cıktı diyecem de tabi ezanı muhammedinin türkçe okutulması,Kur’an öğretiminin yasaklanması, kısıtlanması o yıllar daha acılı, sıkıntılı yıllarmış . 2010,2011 yıllarından sonra din hürriyeti konusunda çook olumlu şeyler oldu şu an itibari ile Allah’ a şükürler olsun ki en geniş anlamda din hürriyeti ülkemizde mevcuttur. hem eğitimi, öğretimi hem de dini yaşama konusunda olumsuz bir şey söz konusu değil. Kimse dini inancından, yaşantısından dolayı itilmiyor, kakılmıyor, horlanmıyor, aşağılanmıyor, Arabistana git falan denmiyor. bütün dini grublar, cemaatler, gayri müslimler rahatça kendilerini ifade edebiliyorlar. Müslümanlar din hürriyetini sadece kendileri için değil herkes için olmasını isterler inançlarımız gereği. Ülkemizde hiç kimse ama hiç kimse din hürriyeti konusunda sıkıntısı yoktur. ama başka konularda olan sıkıntısını din hürriyeti konusunda imiş gibi gösterenler, algılatanlar var zaten halkımızda onlara itibar etmiyor.FETÖ dini ve eğitimi kullanarak, istismar ederek Türk milletini istisnasız(seküler, muhafazakar, libaral, dindar) herkesi kandırmıştır. Allah hepimizi af etsin, bağışlasın.

  13. Fehmi beyin dükü yorumuna yorum yapmak istemiştim fakat yapamadım, onun için bugün yapmak istiyorum.
    ABD ve Fransa başkanlık sistemi arasında ne gibi farklar olduğunu pek bilmiyorum, fakat Fransa’nın halk ihtilali hakkında biraz bilgim var o kadar.
    ABD de yaşadığım için kısa olan tarıhı hakkında epeyce bilgim sahibim.
    Vatandaşlık imtahanı için verdikleri genelde tarihleri hakkında bilgi veren kitabi epeyce ezberlemiştım, bunda tarıhi sevmemin etkiside var.
    ABD nin keşfınden sonra Avrupada İngilizlerin zulümünden dolayı dinlerini yaşayamayan ezilen fakir insanlar buralara iltica ediyorlar.
    O kaçan halkı buradada gene onların zulümüne maruz kalmişlar.İngiliz olmiyanlar vergi verirken İngilizler vergi falan vermedikleri gibi birde askerleri onların evinde kaliyirlarımış ve Avrupada gördükleri zülümü burdada yaşiyorlarmış.
    Kıral bunlarin hiçbir isteğini kabul
    etmedığı gibi birde işgenceye tabii tuturiyormuş
    İngiliz soylularından olan George Washington ayni zamandada Pirenses Diyananın dedelerinden biri oliyor.
    G W kendi milletine karşı savaşarak
    4 Temmuz 1776 da 13 Teretoriden oluşan (Eyalet) 56 kişiinin altına imza attığı bağımsizlik dekaresyonunu yayinlamışlar
    25 Mayıs 1787 de Anayasa komisiyonu toplanmiş.
    17 Eylül 1787 de 12 eyaletden
    39 delegenin imzaladıği 12 maddelik Anayasa taslağı 21 Haziran 1788 de yürürlüğe girmiş.
    Anayasa yürürlüğe giridikten sonra 4 Mart 1989 da İlk kongre toplantısı yapılmış.
    30 Nisan 1789 da ABD nin ilk başkani olan George Washingtonu başkan seçmişler.
    Devletin diğer bölümleride ( anayasa mahkemesi, meclis vb) gibilerinin tamamlanması 15 Aralık 1791 e kadar sürmüş.
    ABD de Anayasasında şu an 29 madde var.
    Anayasanin ilk maddesi ” We The People”
    9 bölümden oluşuyor.Birinci paragrafında din, hüriyeti onu konuşma ve diğerleri takip ediyor, anayasa bunların tek bir harfine dahi dokunulmasıni kesinlikle yasakliyor.
    12 maddelik bir anayasayı 11 yılda ancak tamamlamışlar ve devletin diğer birimleri de anayasanin yürürlüğe girmesinden 4 yıl sonra tamamlanabilmiş.Göçmenlerden oluşan 230 yillik bir ülke dünyayi yönetmesinin en önemli nedenlerinden biri 11 senede hazırladıkları 12 maddeden başlayarak 29 maddeye kadar yükselen o anayasa kıtabınındaki birinci maddesidir Din hüriyeti ,konuşma hüriyeti gibi insan haklarına önem veren maddelerdır.
    Din hüriyeti olan bir úlkede dini kullanarak kimse diktatörlük temellerini atamaz.
    Adamlara bakın hiç birisi koltuk derdine düşmemış sadece insanlar bir arada nasıl barış içinde yaşarlar diye düşünmüşler.
    Anayasada geçen kölelerde dahil kelimesini hiçe sayanlar iç savaşa yol açarak eyaletleri batırmak istemişler fakat ondada başarılı olamamışlar.Çünkü kölelik ortadan kalkmış ve eyaletlere yenileri eklenmiş.
    Birde bize bakalım iki lider oturuyor biz rejimi değiştireceğiz diyiyorlar, hemen bir iki ay içinde anayasa yaziyorlar hadii halk oylamasına gidelim.
    Halkda maşAllah Kenan evrenin anayasasını nerde ise tek fire vermeden kabul ettik.
    2016 nin sonunda Türk usulu başkanlık sistemi hemen 6 ay içinde tamamlaniyor ve gene halk oylamasnda onaylaniyor.
    1 yıl sonra yeni rejime geçiliyor.
    ABD nin 337 odali bir sarayı var o sarayda hem başkan ailesi ile kaliyor hemde devleti yoneten bakanlar burad sekreteri olarak geçiyor ayni yerde görev yapiyorlar.
    İngilzlerin iskoçlara yaptıklarını benim bir iskoç komşum vardı o anlatiyordu.
    1700 ve 1800 yılkarında evlene iskoçyali erkeklerin hanımlarıni “gelinleri” düğun günü komutanlar gelio götüriyorlarımşlar bir kaç gün kullanıp sonra damada veriyormuşlar. İşte o insanlar İngilizleri güneş batmayan egemenliklerine son vrrdirmişler.
    İngilizler buralardada gene boş durmamışlar ve Amerkanin yerlilerini öldürmüşler ve kalanlaride yerlerinden yurtlarından kovmuşlar.
    95 yıllık TC hükümetınde kaçtane yeni anayasa yazıldı bilen vsrmi?
    Benim bildiğim 4 tane, unutmuşta olabılırım.
    Bizim anayasa kitapları aynen ilk okul yeni başlamış çocukları defterlerine benzetiyorum.
    Yaz boz tahtası. Nasil olsa milletin parası.
    Çok ye ye bitmez.

    • Meramını iyi kötü anlatıyorsun da Türkçeyle bir sıkıntın olduğu kesin. Biraz daha dikkat edelim lütfen.

      • İkazınız için teşekkürler, Türkçe ile sıkıntım olduğuna pek ihtmal vermiyorum çünkü son iki yıldır bayağı Türkçe yazmaya odaklandım,fakat Türkçe karekterlerde ve kelimlerin ( her ne kadar bloklasamda) otomatik değişmesinde sıkıntım var hemde çok fazla.
        Birde buna değişik marka yeni tellfon eklenince daha fazla oliyor.

Yoruma kapalı.