Futbol ve siyaset bu kadar mı benzer? Para döküyoruz, ama takımlarımız dökülüyor.. Sırrı ne?

25
Dünkü zaferi perçinleyen İlkay Gündoğan ve arkadaşları..
Reklam

Pep Guardiola, elinde keçe kalem, beyaz tahta önünde, oturmalı düzende kendisini dinleyen oyuncularına, kim bilir kaçıncı kez, “Rakip sizin bir hata yapmanızı bekliyor, ona bu fırsatı asla vermeyin” dediğinde bende jeton düştü.
Futbol ile siyaset arasında benzeşen yönler benzeşmeyenlerden çok fazla.
Dün akşam futbolseverler sahada veya ekran başında takımlarının maçlarını izlediler. İki gece önce Trabzonspor da Yeni Malatya önünde ezici bir mağlubiyet tattı: 0-5… Dün gece de Beşiktaş, hem de kendi sahasında, Sivasspor karşısında yenildi: 1-2… Sezona yenilgilerle başlayan Fenerbahçe ise Alanyaspor karşısında haftanın tek galibiydi: 2-0…
Bu büyük sayılan takımların maçlarını izleyen futbolseverler arasında ben de varım.

Guardiola gelse durum farklı olur mu? Cocu geldi işte…

O sebeple, hiçbir ânını kaçırmamak için yerime mıhlanıp kaldığım bir başka maçı izlerken, aklımdan hep aynı soru geçti: Acaba bizim büyük bilinen takımların birinin başına Pep Guardiola gelse, takımın oyuncuları da tıpa tıp onun oluşturduğu Manchester City‘nin kadrosu olsa, sonuç ne olurdu?

[Benzer bir soru bizdeki siyaset ve siyasetçilerle ilgili olarak da bazen aklımdan geçer.]

Dün gece Manchester’in iki ezeli rakibi, başlarında birbirlerine İspanya’da, Almanya’da, şimdilerde de İngiltere’de hep rakiplik yapmış iki hoca, sahaya çıktılar ve City rakibi United‘ı birini İlkay Gündoğan‘ın attığı üç golle dize getirdi: 3-1…
Sonuç çok daha faklı olsaydı da gerçek değişmeyecekti: Muhteşem bir maç oldu ve müthiş keyif verdi.
Keyif veren yönü, iki takımın hocalarının verdiği taktiklerin çarpışmasıydı. Yaptığını ‘otobüsü park etmek’ olarak açıklamış olan United‘ın hocası Jose Mourinho‘nun savunmacı anlayışı, rakip ne yaparsa yapsın oyuncularını hep ileriye koşup topu filelerle buluşmaya zorlayan Guardiola‘nın saldırı taktiği karşısında işe yaramadı.
City taraftarları tribünlerden “Mourinho otobüsü park et” diye topluca dalga da geçtiler.
Savunmada kalan taraf, futbolda da siyasette de, gözünü hep ileriye -rakip sahaya- dikmiş olanlar karşısında daha başarısız kalıyor.
Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor bu hafta bunu yaşayarak gördüler.
Ama gerçeği öğrendiler mi, ondan çok kuşkuluyum.
CHP de her seçimden yenik çıkıyor, o da savunmada kalmanın işe yaramadığını her seferinde görüyor, fakat gördüğünden ders çıkarmasını bilmiyor.

Patron Mansoor, profesyonel yönetici al-Mubarak ve Pep Guardiola..

“İngilizdir, Batılıdır, yapar” diyenleri uyarırım: Mourinho Portekizli, Guardiola İspanyol… Bir şirket olan Manchester City‘nin patronu Birleşik Arap Emirlikleri kral ailesinden Şeyh Mansour bin Zayed al-Nahyan; şirketi onun adına yöneten de yine onun ülkesinden profesyonel bir idareci: Khaldoon al-Mubarak
Birleşik Arap Emirlikleri City‘nin sahibi ve idarecisi…
Ciddi başarının arkasındakiler Araplar yani.
Amazon‘un Netflix‘e rakip başlattığı ‘Prime’ adlı platformda ‘All or Nothing’ adlı bir spor serisi var. Onlardan biri de sekiz bölümlük ‘Manchester City’ dizisi. Amazon, City’e, 10 milyon Pound ödemiş ve karşılığında takımın maç öncesi-sonrası yaşadıklarını, yönetim odasında transfer hakkında yapılan konuşmaları, takıma verilen taktikleri kaydetme hakkını satın almış. ‘All or Nothing: Manchester City’ göz açıcı bir belgesel.
Belgeselden birkaçıyla birlikte top koşturduğu bazılarını başarılarını gözleyerek yanına aldığını ve ilk günden beri nereye giderse yanında götürdüğünü öğreniyoruz Guardiola‘nın.
Kadrosunun en önemli özelliğinin kendisinin gözünden kaçan bazısı kendisine ait olan hataları yüzüne karşı söylemek olduğunu da… En çok sevdiği, kendisini en sert eleştiren arkadaşı imiş…
 “Rakip sizin hata yapmanızı bekliyor” tembihini o belgeseli izlerken Pep Guardiola‘nın ağzından en az beş kez işittim.
Guardiola, belgeselde, oyuncularına, “Ben hata yapabilirim, beni burada kıyasıya eleştirin, arkamdan konuşabilirsiniz, hatta benden nefret de edebilirsiniz; ancak dediklerimi harfiyen uygulamanızı bekliyorum” uyarısında bulunuyor.
Bence bazılarının ‘Üst Akıl’ adını taktıkları güç -artık kimse o veya kimlerse- aynı şeyi bekliyor: Karşısındakinin hata yapmasını…
Hata. Bir hata daha. Bir de bakıyorsunuz, karşınızdakinin herhangi bir hamle yapması bile gerekmeden devre dışı kalıvermişsiniz.
Tabelaya bakınca durum görülüyor: City Premier Lig’te 32 puanla ve namağlup olarak ilk sırada, United ise 4 yenilgi ile 20 puanla 8. sırada.
Sir Alex Ferguson‘un takımı ligde Bournemouth ve Watford’un bile ardında.
Alex Ferguson Harvard’ta..

Alex Ferguson 2013’te kendisini emekli edene kadar M. United’ın tam 26 yıl teknik direktörlüğünü yapan isimdir.
Ferguson kimsenin yüz vermediği M. United‘ı ligin tepesine oturtmadaki başarısını Harvard öğrencilerinin karşısına geçerek anlattığında, o da şunları söylemişti: “Bağır, çağır, ne yaparsan yap, işe yaramaz. Soyunma odasında oyuncuların yaptığı hataları hemen dile getirmelisiniz, pazartesiyi beklemeden… Eleştiririm ve orada bırakırım. Gözümü bir sonraki maça dikerim.”
Onun öğrenciler önünde anlattığı başarı sırlarını fırsat bulursanız izlemenizi isterim (Siyasetçiyseniz mutlaka izleyin derim):

Keşke bulsanız da Amazon Prime‘ın Manchester City belgeselini de izleseniz:

Eminim, içinizden futbol ile siyaset arasındaki benzerlikleri benden daha kolay kuracaklar çıkacaktır.
ΩΩΩΩ
NOT: Bu yazının ilk halinde bir bilgi hatası vardı, okurların uyarısı üzerine düzeltildi.

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Ahmet bey birde bunu okusun.
    Benim yazim değil kopileme bir yazi.
    ×××××××
    ‘Bittik’ çığlıklarını duyan var mı?
    ”Ekonomik kriz daha derin ve etkileri çok daha fazla olduğu halde neden bir türlü esnafın, memurun, üreticinin sorunları gündeme getirilemiyor? İsraf harcamaları niçin eleştirilemiyor? İşin sırrı medyada…”
    Ali Emir Pakkan
    Bittik çığlıklarını duyan var mı?
    Sosyal medyada izledim. Bursalı bir tekstilci, makinaların önünde, “biz bittik, asıl gündem biziz, yolla, köprü ile, andımızla gündemi değiştirmeyin.” diye ağlıyor… Rejimin kanallarını yalan söylemekle suçluyordu.
    Trabzon’da Tomyakoop süt fabrikası iflas etmiş. Kadınlar toplanmışlar, ellerinde kalan sütü sokağa döküyorlardı.
    Bandırma’da kağıt toplayarak geçimini temin eden 17 yaşındaki genç açlıktan bayılıp yere düşmüş. Yoldan geçenlerin yiyecek ikramı ile kendine gelebilmiş.
    İşsizlikten bunalıma girenler, evine ekmek götüremediği için intihar edenler, çaresizlikten kendini ateşe verip yakanların sayısı artıyor.
    Dev fabrikalar, ünlü markalar, asırlık işletmeler peşi peşine konkordato ilan ediyor…
    Diğer yandan Okluk köyü, Saray için tamamen kapatılmış, kamulaştırma başlamış. Cumhurbaşkanlığına 44 yeni araç alınacakmış.
    Vesaire, vesaire…
    2001’de Başbakanlık önünde yazar kasayı ‘artık işime yaramıyor’ diye fırlatan esnafın bu eylemi nerede ise Bülent Ecevit hükümetini düşürecekti. Ana akım medyada günlerce bu eylem vesilesi ile ekonomik kriz gündem oldu!
    Peki şimdi ekonomik kriz daha derin ve etkileri çok daha fazla olduğu halde neden bir türlü esnafın, memurun, üreticinin sorunları gündeme getirilemiyor? İsraf harcamaları niçin eleştirilemiyor?
    İşin sırrı medyada…
    27 Mayıs sabahı darbecilerin ilk duraklarından biri Ankara Radyosuydu. Bir cemse asker gece yarısından sonra radyoyu ele geçirdi. Darbe bildirisi radyodan okunduğunda her şey bitmişti.
    Gazetecileri Çankaya’ya çağırdı ve bir mutabakata imza attırdılar. ‘Darbe ve Yassıada mahkemeleri’ konusunda cuntacıların istediği haber ve yorumlar yapılacaktı!
    12 Eylül 1980’in hedefinde önce basın vardı. Yayın yasaklarına uymayan gazeteler hemen kapatılıyor, gazeteciler hapse atılıyordu.
    28 Şubat 1996 post modern darbesinde tankların yerini bazı medya kuruluşları almıştı.
    “İrtica” ile topyekün mücadele basın kullanılarak yapıldı.
    Erdoğan rejimi de darbecilerin yolunu izledi.
    Türkiye’de bağımsız medya organı kalmadı.
    Takrir-i sükun günleri yaşandı… Yaşanıyor…
    Gazete ve televizyonlar tek tek kapatılıp, gazetecilerin ellerine kelepçe vurulurken sessiz kalan yığınlar, yanlış politikaların etkileri kendilerine ulaştıkça hareketlenecek. Ancak artık çok geç, “bittik”, “yandık” çığlıklarını duyan varmi?

  2. Ahmet bey, H Gayret benden ise size daha yakin.
    Bence H gayreti benimle değil kendinizle ansaniz dah isabetli yorum yapmiş olursunuz.
    Ben yalanci,iftiraci ve islam dinini alet edenlerin hayirli bir iş yapacağini zannetmiyorum.
    Babamda bu tip insanlar gibi olsa onuda elestiririm.
    Bebekleri zindanlarda çürutenlerein ne gibi bir hayir işi yapar + İslamiyete en büyuk darbeyi vuran ve ülke insanlarini cahillestiren birisini övebilecek kadarda cahil olmak istemem….Çünkü benim inandiğim DIN CAHALATI DEĞIL ILMI OĞRETIYOR.
    F Korunun G Sarayı yazmamis diye elestireceğinize alldaki notu okuyun.
    Duzeltiği bolumde GSarayin ismi yenilenlerin arasinda geçiyordu ve onu duzelti.
    Hayret F Korunun galip gelenlerin ismini tek tek yazmadiğina bu kadar dikkat eden bir insan kalkmiş benim erdoğanin ovmedigimden şikayet ediyor.
    F Koru Dunyaca ünlü bir yazar, ve kendi dogru bildiğini yaziyor istiyen okur isteyen okumaz!
    Kos koca bir devlet başkani öğle hatalar yapiyorki ülkenin parasi bir saate pula döniyor.
    Bunlari kabulenmek istemeyenleri H G gibi ne olduğu belli olmayanlarla ayni kategoriye koymaniz sizin kalitenizide gostermiş oluyor.
    Not: Dün Firans 24 haberlerini izliyordum kamareler Erdoğani gösterince heyecanlandım,birde ne goreyim bizim başkan uyuyor,Allahdan Emine hanimin gözleri i aciktı hic değilse onun uyanik olmasi biraz dikkatleri dağitmiştir.

  3. Bence burda konu chp görünsede vurguda eleştiriye açık olmak ve lig in kalitesi var, anlayan anlasın:)

  4. Sn koru oncelikle galatasaray da haftanin kazanani bunu dikkate almamissiniz.
    Evet siyaset de tipki futbol gibi taraftarlari
    Futursuzca koru korune partilerini destekliyorlar.
    Siz hic bir akp linin hatalari siraladigini veya bir chp linin karsi tarafi takdir ettigini gordunuz mu.
    Diger bireylerde ayni FETOCULER darbeyi tepedekilerinin yaptigini kabul edebiliyor mu .Hayir .bu sitede yorum yapanlari takip etsek
    Hic Nurdan hanimin Sn erdogan icin bir olumlu sozcuk ettigini gordunuz mu ? Veya H gayret in
    Akp yi olumsuz yazdigini gorduk mu hayir.
    Cunku herkes at gozlugu ile bakiyor.sn erdogan in
    Elestirilecek okadar cok konusu vardir ki ama ya olumlu yanlari? Ornek savunma yatirimlari vs vs.
    Tersi suan FETO diye tabir ettigimiz cemaat gecmiste ne kadar faydali isler yapti.Lakin cikarlar catisinca dusman kardes oldular.
    Onemli olan aydin olarak gecinen zevatlarin
    Tarafsiz ve dogru analiz yaparak dusuncelerini aciklamalaridir.
    Ne diyor ” bir haksizlik karsisinda susan dilsiz seytandir.”
    Ister siyasetci ister aydin ister gazeteci ister halk takimi iyiyi ovup kotuyu yermeliyiz.
    Bunu yapmiyorsak omru billah birbirimizi yer dururuz.

    • Ahmet bey, sizin hangi haksızlık karşısında suskun kalıp kalmadığınızı bilemiyorum ama yorumculardan hüseyin şahin klavyeniz ve yazım hatalarınızla ilgili bi uyarıda bulunacaktır eminim!

  5. Chp muhalefetteyken bile oturduğu yerde oy kaybedebilen bir parti:) böyle bir garabeti başarabilmek için fazla ileri zekalı olmak gerekmez heralde. En fazla emekli bi hesapuzmanı yeterli olacaktır. Hiçbir iş yapma yükümlülüğü olmaksızın sadece yapılanlara karşı çıkmak suretiyle bu kadar oy kaybedebiliyor chp. Keşke şöyle bir dersane öğretmeni emeklisi ya da mutemet bi diplomat eskisini genel başkan yapsalar da memleket adam görse:) her seçimden yenilgiyle çıkıp yine de koltuğundan kalkmayan chp liderleri artık seçmeni tatmin etmiyor. Bunca absürdlüğe rağmen chp delegesinden ve seçmenlerinden çok daha iyi bir performans beklemek hakkımızdır. Çünkü chp nin eğitimli(doktoralı) seçmen kütlesine ve onların yaratıcı zekalarına güveniyoruz biz:))) çok şey mi istiyoruz hamza bey?

    • Muhalefete eşit şartlarla yarışma ortamı tanımayanlar bir de kaybediyor diye muhalefeti eleştirince bu nasıl vicdan diye geçer içimden.
      Hemen herkese bir cevap yetiştiriyorsunuz. Bu platformda size ve bana yazma fırsatı veren sayın Koru’nun gazetelerde yazamayışı ve televizyonlara çağrılmayışı hakkında da düşüncelerinizi yazar mısınız?.

  6. Tavsiyenizde Vatandaş ki özellikle mv. diğer yetkililer. lisan durumu yok ise nasıl ders cıkaracak…sizin yazınız okuyup anladık da…

  7. İnsanlarda gruplaşma melekesi vardır. Tarafsız olamazlar. Bir gruba katılma durumundadırlar. Peygamberler, bunu iyilerle kötüler arasında oluşturdular. İyilerin önderi peygamberler, kötülerin önderi ise şeytan olur. Sonunda Peygamberler grubu kazanır. Şeytan kötüleri iyilere galip getiremeyince insanları başka bakımdan böler ve öylece dengesini kurmaya çalışır.
    Bugün insanlar, kişileri kötüleme ilkesine dayanan bir siyasetle hak-batıl savaşını kenara itmiş. Diğer taraftan oyunlarla da gruplaşmayı başlatmış, insanları bir alanda toplamıştır. Bu sonuç böyle gidecektir. İnsanlık gittikçe çıkmaza doğru yol alıyor. Oyuncuları oynuyorlar.
    Bugün Kur’an ehli olanlar sigara içmeyecekler. Kur’an ehli olanlar maçları seyretmeyecekler. Kur’an ehli olanlar Kur’an’ın çağımızın sorunlarını nasıl çözdüğü üzerinde tartışacaklar, yarışacaklar. Uygulamaya uğraşacaklar. Üçüncü bin yıl bunların olacak.

  8. Nurdan abla gene at-serçe modeliyle sayın koru’nun cümleleri arasında bizim göremediğimiz ne türlü bir arpa taneciği yakaladın bilemiyorum ama benim anladığım girdiği her seçimden galip çıkan futbol kökenli devlet başkanımızın kalibresine uygun bir muhalefetimizin bulunmadığı gerçeğidir…

    • H.gayret! yine okuduğunu anlamamışın ama bu sefer en azından anlamadığını anlamışın. epey gelişme var sende.
      – Fehmi beyin satır arasında yazdığı cümleyi buraya aktarıyorum: “Savunmada kalan taraf, futbolda da siyasette de, gözünü hep ileriye -rakip sahaya- dikmiş olanlar karşısında daha başarısız kalıyor.”

      • Merhaba Hamza bey! İnanin bu sitede son günlerde okuduğum cahalet dolu yazilari 1,500 sene öncesinin Arabistanindan daha vahim olduğunu görünce hem dünya hemde ülkem adına çok endişelendım.
        Birde bunlari merhamet ve bariş dini İslami kullanarak yapmaları, yetişdirdikleri çocuklari gelecek adina tam bir felakt habarcisidir.
        Bir ülkeyi diş duşmanlar değil cahalet yikar.
        Şu anda bu bizim ülkemizde hat safhada.
        Saglicakla ve sabirla kalın.

        • merhaba nurdan hanım!
          tespitlerinizde haklısınız. maalesef okumuş kesimde bile durum bu şekilde. Hatta belkide okumuş kesimde daha çok diyebilirim. bu da, insanların bilgi için değil, ideoloji belirlemek için ya da ideolojik tercihlerini desteklemek için okumaları kaynaklı olsa gerek.

    • yapılan hataların tespit edilip, çözümler üzerinde düşünülmesi gereği ile ilgili kurduğu benzerliği de diğer açıklamasına ekleyebilirsin. hani şu ferguson ile ilgili bölümdeki…

  9. Para ile saadet olmaz. Oğlum deli malı ne yapsın, oğlum akıllı malı ne yapsın.
    Munchester United ve Fenerbahçe bugünün örnekleri. Amatör, ihlaslı ruh her şeyin
    önünü açar. İstiklal Harbinde görüldüğü gibi. Bu DUYGU VE İNANÇ YÜKLÜ insanları
    istismar eden çıkmaz mı ? Hem de zibil kadar…
    O hanımefendiye DAVULUN SESİ üzaktan (ABD) den hoş geliyor.
    Son, DÜRÜST Ecevit Hükumeti kaç BANKAYI Yağmacılara ve SERMAYEYE
    PEŞKEŞ çekti. Etrafindaki kişilerden kaçı Hazineyi soymadı. Güneş Motel’de kurulan
    Hükumetin BAKANLARI, prens Salman gibi çok çok korunmasına rağmen,
    YOLSUZLÜKtan – istemiye istemiye – takibe uğradı ve Hükam giydi, HAPSE atıldı.
    İşkembe’den atmakla, peşin hükümlülükle, holiganlıkla peynir gemisi yürümez.
    Gerçekler ve BELGELERle konuşmamız gerekir. Demokrasi kağıt üzerinde halk rejimi,
    şeffaflık rejimi. Gerçekte ise, güçlü AZINLIKLARI hakim kılan bir REJİM. Menderes’e
    gelinciye kadar halkın yüzü bir kerecik gülmüş mü ? İsmet Paşa, BEYAZ TRENden inip,
    bir kere olsun halkın arasına girebilmiş mi ? Ben, sadece, hemşehrim olması hasebiyle
    daha Cumhuriyetin İLK Bakanlarından Ali CENANİ’yi hatırlıyorum. İsmet Paşa
    Hükumetinin TİCARET BAKANI, İTTİHAD-ı TERAKKİnin de kurucularından olup,
    yolsuzluktan Hapse MAHKUM olmuş ilk Bakan. Halkın arasına girebilmek için YÜZÜN
    olacak, yüreğin olacak, gerçekten dürüst, gerçekten Halkçı olacaksın.
    Sevsek de sevmesek de, bütün kusurlarına, bütün hatalarına, yanlışlarına
    rağmen Tayyip Erdoğan Halkın arasına rahatlıkla girebiliyor ve yarısının OYUNU alabiliyor.
    Millet o kadar da enayi değil, günübirlik menfaatini iyi kolluyor. Halk 30 çeşite yakın
    bu hükumetten para ve menfaat sağlıyor. Din, iman, vatan, millet soraki iş, onlara göre.
    Cumhuriyet tarihinin en yüksek oy alan bu liderini siz de, Koru da diğer hasetçileri de iyi
    ve derinlemesine incelemeli ki, gerçeği ve doğruyu bulalar. RTE ve Kılıçdaoğlu gibiler
    başa geliyor ve kalıyorsa, gerçeklere gözünü tıkıyanlar yüzündendir. Bilhassa, o CHP’ ye
    ve Saadet Partisine yazıklar olsun ki, bir LİDER (alternatifi) bile çıkaramıyorlar.
    Türk Milleti, İstiklal Harbi yapılırken, hele Gaziantep ve yöresi , aman yardım,
    yardım diye kıvranırken, Hindistan ve Pakistan müslümanlarının Askerimize destek için
    gönderdiği o PARALARI, YARDIMLARI M. Kemal Paşa, hangi düşünce ile kullanmayıp,
    saklıyarak, bilahare, İŞ BANKASINA kuruluş SErMAYESİ yapıyor ve bu paralarla CHP’ni
    İŞ Bankası’na hissedar (ortak) yapıyor. Maliye Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu kitap’ta
    (İstiklal Harbi’nin mali Kaynakları) bu konuda fazla bir açıklama bulunmuyor.
    Netice, Gazianteplilerin tabiri ile adamdan adama 1 deve boyu (belki de
    40 deve boyu) fark var. Mesele o adamları bulmak ve yetiştirmek, sporda da, siyasette de

  10. CHP’nin taktikleri (politika ve söylemleri) hep rakibine yarıyor..savunmada kalsa bile.
    Ama siz de (Sn. Koru) CHP’den, savunma taktiğinden vazgeçip rakibine atak yapmasını isteyemezsiniz ki! Bu onun (CHP’nin), kendisini inkara varacak kadar bir duruma yol açar, değil mi?
    Yani; ne yapacak CHP? muhafazakar ve sağ seçmene yönelik ataklar (politikalar) geliştirecek.
    Mesela;
    – Ezanın Türkçe okutulması yanlıştı,
    – Başörtüsü için verdiğimiz mücadele yanlıştı,
    – İmam Hatip okulları açılsın da açılsın,
    – Camiler ve Kur’an Kurslarının sayısı yetersizdir, iktidara geldiğimizde bir o kadar daha açacağız,
    – Kamuda istihdamı asgari ücreti yaygınlaştırarak yapacağız!
    – Mevcut dış borç miktarı makul düzeydedir; Milletin refahı için gerekirse bir o kadar daha borçlanmalı. IMF out Sermaye in.
    – Başkanlık sistemine alıştık artık, iktidara geldiğimizde devam ettireceğiz mi desin, ne desin?
    Ne de söylese bunları da söylese bile onun, CHP’nin, misyonunun bittiği anlamına gelir.
    Yani ülkemizde yek diğerini besleyen siyasi kutuplar var ve bizler Avrupalı takımların – siz siyasi partileri de içerisine katın- ortaya koyduğu kaliteli müsabakaları seyretmesek de sürekli aynı takımların derbilerini izliyoruz.
    GS-FB, FB-BJK, GS-TS, BJK-FB gibi bir de CHP-DP, CHP-AP, CHP-AK PARTİ maçlarını seyrediyoruz.
    Onca para döküyoruz, takımlarımızda dökülüyor Demokrasimiz de…

    • Dökülen chp ve diğer muhalefettir hasan bey, demokrasimiz avrupa da bir yıldız gibi parlıyor. Göremeyen gözler seçimlere katılım oranlarına ve meclisteki temsil zenginliğine baksın. Chp nin ya da diğerlerinin ülkeyi götürüp imf ye teslim etmekten başka bir reçetesi yoktur. Futboldan gelen devlet başkanımız imf yi geldikleri yere şutlamıştır:) manda ve himaye kabul edilmez, okej?

      • Seçimlere katılım oranı ve meclisteki temsil oranı Demokrasinin üç ayağından birisi H. Gayret.
        Geriye Yürütme ve Yargı kalıyor. Hadi, Mecliste milletvekilleri liderinin ağzına bakar da öyle davranır, bunu anladık. Peki Yargı nerede? Onunda bir denetleme ve dengeleme görevi var bilirsiniz. Bunu gerçekleştirebiliyor mu? Bu açıdan objektif olursanız Demokrasimizin topal olduğunu, hiçte öyle parlayan bir yıldız olmadığını; olsa olsa bir ateş böceği mesabesinde olduğunun hakkını teslim edersiniz.
        Sizinkisi de siyasette, futbol takımı tutar gibi taraf tutmak. Olsun olsun, hakkınız.

        • Hasan bey, mecliste 4te3 oyla devlet başkanı ve kabinesi yargıya sevkedilebiliyor, eskiden o da yoktu hatırlarsanız, gensoru yüce divan derken yılan hikayesine dönerdi… Muhalefetin becerip de bulamadığı 4te3 çoğunluğu gelip de danıştay mı buluverecek ya da muhalefet partilerinin yapamadığını aym mi yapıverecek eski türkiyede olduğu gibi? Herkes kendi işine baksın…

    • Yani; ne yapacak CHP? muhafazakar ve sağ seçmene yönelik ataklar (politikalar) geliştirecek.
      Hasan bey, CHP kazana bilmesi için once milleti cahilleştirecek bir kaç tane iyi din saticilari sahte islamci şeyh bulsun ve isminide Celâlu Hak Partisi olarak değiştirsin.
      Bir kaç tande fetvaci buldumu işini halleder.Ayni yöneticilerde o şehlerin muridiyiz dedilermi tamam.
      Ilk seçimlerde ihtidar olur.
      Hatta birkaç taninmiş chpliyide kürsülerde Kuran okutup laiklik kafirliktir dedirtsinler daha sonrada onu bir kac ayligina ofisli daireleri olan hapis adi altinda misafir ettilermi artik onlara karada ve havada ölün olmaz hatta denizde dahi olmaz.

  11. “Futbol ve siyaset bu kadar mı benzer? Para döküyoruz, ama takımlarımız dökülüyor.. Sırrı ne?”
    Sayin Koru, aslında siz bu sorunuzun cevabını yazinizin aralarina gizllediğiniz için siz kendiniz vermiş oluyorsunuz.
    Bence vermesenizde olurdu!
    Siz sadece okurlariniza cevap olarak 9 Kasim ve 10 Kasimdakı, AKP nin yetiştirdiği ağizlarindan yalan, hakaret, küfür, iftira ve kinleri ile gavur dedikleri insanlarin icat ettikleri tertemiz pırıl pırıl klevyelrini adate cahaletleri ile simsiyah ederek sergileyenleri okumalarini önerseidinizde olurdu, çünkü sorunuzun cevabi onlar bir iki gün önce vermişler .
    Son iki günkü yorumlarda TC nin muhdeşem vatan severleri o kadar çıldırmışlarkı ölü diri demeden geçmişdeki (yaşian) milletin oylari ile”(diriltirmış ölülerin değil)” seçilmiş devlet idarecilerine ağza alinmayacak hakaretler ederlerken kendilerinide dev aynasinda göriyörlar.
    Rahmetli Ecevite hiç oy vermedim ve siyasi görüşlerinide tasvip etmiyordum.
    Baş bakanlik bakanlik yapmiş ve ömrünü siyasetle geçirmış bir insan ömrü boyunca tek bir apartman dairesinden başka bir servetı olmayan birisine ve bunu gibilerine kalkıp devleti soymuş şerfsizler diyenler zahmet olmassa kendi partilerinde tek bir yüzük sermaye ile politikaya başlayan liderlerinin şimdiki varliklarini bizler için burada açiklasinlar.
    Okadar içllerini kin bağlamişki o kinlerini yalan ve hakaretler ile süsüliyerek sergiliyorlar.
    Sadece mağdurlara hakaret etmeklede yetinmiyorlar.
    Atatürkü nerde ise vatan haini ilan edecekler.
    Atatür kaçtane kadini döğumdan hemen sonra bebekleri ile birlikte zindanlara tikmiş?
    Yurt dişinda kaç muhalifi fişletirken fişleyen elamanlari o devletin polisleri tarafindan yakalanmiş.
    Atatürkün iyi bir komutan olduğunu hem dünya devletleri hemde son padişah söylemişler ve taktir etmişler.
    Siz kim oluyorsunuzda milletin degerlerine pervansizca saldiriyorsunuz?
    Karagülle hocayi ve Fahmi Koruyuda beyenmiyorlar?
    İnsan beyemmediklerinden neden bu kadar rahatsiz oliyorki?
    Şu an Türkiyedeki bir kisim din saticilarının Kur-ani Kerimde geçen halak olan kavimlerle bire bir örtuşuyor.

Yoruma kapalı.