Fatih Erbakan Cumhur İttifakı’na katılınca sorulan “Katılmayıp da ne yapacaktı?” sorusuna benim cevabım…

46
Reklam

Önce üç haber (önem sırasına göre):

  1. “Muhabirlik, editörlük, Ankara temsilciliği, genel yayın yönetmenliği ve yazarlık dahil olmak üzere her kademesinde emek verdiği gazeteciliğin Türkiye’deki en kıdemli ve üretken isimlerinden olan T24 yazarı Hasan Cemal, 14 Mayıs seçimlerinde milletvekili adayı olması için HDP yönetiminden gelen teklifi kabul etti.”
  2. “Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçime girmeye hak kazanan cumhurbaşkanı adaylarının dördüncü gün aldığı imza sayısını açıkladı. Memleket Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce yeterli sayıyı bulan ilk aday oldu.”
  3. “Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylık başvurusunu kabul etti.”

Haberler bunlar…

Doğrusu aday adayları listeleri açıklandığında medyadan çok sayıda isimle karşılaşmayı bekliyordum da, onlar arasında Hasan Cemal’in de bulunabileceğini hiç düşünmemiştim. Şimdi düşünüyorum ve adaylık kararının yerinde olduğu sonucuna varıyorum. Bir de bunu -siyaseti içinden gözlemlemeyi- denemeliydi Hasan Cemal.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalmayı ve o turda %60 ile seçilmeyi bekleyen Muharrem İnce’nin bağımsız aday olabilmesi için gerekli 100 bin imzaya ancak dördüncü günün sonunda ulaşması, kendisinin iddiasını bayağı zayıflattı. Kemal Kılıçdaroğlu karşısında kaybettiği CHP genel başkanlığı adaylığında da iddialıydı; 2018’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde partisi -CHP- kendisini aday gösterirse ilk turda kazanacağını da iddia etmişti. Galiba siyasi tarihimize cumhurbaşkanlığına iki kez aday olup ikisinde de yenilmiş ilk politikacı olarak yerini almayı başaracak. Tabii bu bir başarıysa…

YSK’nın iki kez -2014 ve 2018’de- halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilmiş Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasını kabulü sonrasında şaşırmadım dersem yalan söylemiş olurum. Bilgilerimin doğruluğunu sınamak için araştırdım: Erdoğan gerçekten de 2014 ve 2018 yıllarında yapılan seçimlere katılmış ve iki kez cumhurbaşkanı seçilmiş. Anayasa’da da (m. 101) “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” cümlesi hala yerinde duruyor, madde değişmemiş. Şaşkınlığım hâlâ devam ediyor.

Neyse. Bu üç haberi paylaştıktan sonra esas söyleyeceğime geçeyim.

Yeniden Refah Partisi adıyla kurduğu partiyle siyasi hayatta yerini almış olan, eski başbakanlardan Prof. Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan, sonunda partisinin Cumhur İttifakı içerisine katılmasına karar verdi.

Hayırlı olsun.

Reklam

Partisine babasının hatırına ilgi gösterdiği anlaşılan kitleden bazıları bu karara kızmış görünüyor. Kızgınlığın altında, partisinin yetkili kurullarında görüştükten sonra teklifi reddettiği halde, arada karar değiştirmeyi getirecek ne yaşandığı açıklanmadan tam bir dönüş yapılması yatıyor olabilir.

Bazıları bu gelişmeye bakıp “Ne yapmalıydı?” sorusu eşliğinde Fatih Erbakan’ın kararını anlayışla karşılıyor.

Kararı anlayışla karşılayanlar -hatta böyle bir 180 derece dönüşü ilk red kararından sonra bekleyenler- arasında ben de varım. Yalnız “Ne yapmalıydı?” sorusuna benim cevabım farklı. 

Geçmişte aldığı tavırlarına bakarak, Erbakan Hoca’nın böyle bir durumla karşılaştığında, oğlundan çok farklı davranacağını düşünüyorum.

Zihnimde canlanan örnek olay 1969 yılından…

Parlak bir akademik kariyeri bulunan Prof. Erbakan birdenbire siyasete atılmaya karar vermiş, üniversite yıllarından tanıdığı, sonrasında da görüştüğü Süleyman Demirel’in başında bulunduğu Adalet Partisi’ne milletvekili adaylığı için başvurmuştu.

Demirel yakından tanıdığı Erbakan’ın adaylığını reddettirdi.

Erbakan seçime bağımsız aday olarak katılma yolunu seçti. Tek başına da değil; çoğunu önceden tanıdığı, güvendiği ve kendisine güvenen 39 kişinin değişik illerden bağımsız aday olarak seçime katılmalarını da sağlayarak…

Reklam

’40’lar hareketi’ olarak anılan o girişim pek çok ilde mutlu sonuca ulaşacak görüntüsü veriyordu. Adayların gittikleri her yerde heyecanla karşılaştıklarının yakın tanığıyım.

Necmettin Erbakan iki milletvekili çıkarmaya yarayacak kadar oy alarak seçilmeyi başardı; aldığı oya yakın sayıda bir oyu da iptal edildiği halde…

Diğer 39 adaydan hiçbiri milletvekili seçilemedi; bazıları seçilebilecekken iptal oyların çokluğu yüzünden kaybetmişti.

İptal oyların çok olmasının belli bir sebebi vardı: 

Partilerin isimlerinin yazılı olduğu oy pusulalarına, seçmen, hangi partiyi tercih ediyorsa bunu pusuladaki o partinin ambleminin üstüne mühür basarak gösterirken, tercihi bağımsız aday olacaksa ayrı basılmış oy pusulasını zarfa koyması yeterliydi.

Mühür basmadan…

Oysa seçim günü çıkan, bağımsız adaylara oy verebileceklerin okuduğu Bugün gazetesi, manşetinden, kocaman harflerle, bağımsızlara oy vereceklerin onların pusulalarına da mühür basmaları gerektiğini duyurmuştu.

Mühür basılmış oylar iptal edildi.

Erbakan iptal edilen mühürlü oylara rağmen müthiş bir oy patlamasıyla Meclis’e milletvekili olarak tek başına girdi, orada Adalet Partisi’nden seçilmiş kendisiyle aynı hassasiyetleri paylaşan iki arkadaş –Hasan Aksay ile Hüsamettin Akmumcu– buldu ve onlarla Milli Nizam Partisi’ni kurdu. MNP ve sonrasında kurduğu/kurdurduğu partiler kapatılmış olsa bile, yolun nihayetinde başbakan olmayı da başardı.

[İzmir’de Tekyol adıyla çıkan dergi adına 1973 seçimi öncesinde kendisiyle yaptığım mülakatta sorduğum “Akademisyenlik, ilk motor fabrikası -Gümüş Motor- kurucusu, Odalar Birliği genel sekreteri ve sonra başkanı oldunuz, şimdi çok farklı bir yoldasınız. Siyasete neden girdiniz?” sorusuna cevap olarak, yurtdışında aldığı akademik eğitim sonrası geldiği ülkede eksikliğini gördüğü motor üretimini gerçekleştirmek için kollarını sıvadığını, ancak her adımda önüne engeller çıkarılınca, başkalarının benzer sorunlarının çözümüne de katkı sağlayacağını düşünerek, Odalar Birliği genel sekreterliğini üstlendiğini, memur konumunun yetersiz kaldığını görünce Anadolu’yu dolaşıp ticaret erbabının desteğini kazanarak TOBB başkanlığına geldiğini, ancak oradan da politikacılar eliyle uzaklaştırılınca çözümün devlet yönetiminden geçtiği kanaatine vardığını ve bu sebeple siyasete girdiğini anlatmıştı.]

Özetle, kolaya değil zora talip olmuştu Necmettin Erbakan.

Kendilerinden oy talep ederek devlet yönetimine gelmeyi planladığı halka destekledikleri partinin yanlışlığını göstermek için de, doğrudan parti kurmak yerine, bağımsız adaylığa giden yolun ilk adımı olarak, -reddedileceğini bile bile- AP’den adaylık başvurusunda bulunmuştu.

Zahmetli, ama sonuç getiren bir yoldu onun seçtiği…

[MSP ilk katıldığı seçimden (1973) sonra Bülent Ecevit’in başında bulunduğu CHP ile koalisyon yapmış, Erbakan Hoca başbakan yardımcısı olmuştu. ‘Kıbrıs barış harekatı’ (1974) o koalisyon hükümeti döneminde gerçekleşti.]  

Fatih Erbakan ise en kolay yolu seçmiş oldu…

İttifak içerisinde yer alacak olsa da partisi kendi amblemiyle seçmen karşısına çıkacakmış…

Umarım gösterecekleri adaylar -ve kendisi- seçilmeyi başarırlar.

ΩΩΩΩ

Reklam

46 YORUMLAR

  1. Şimdi bu kılıçtaroğlu geçti oturdu kazara o koltuğa:
    m. bankası sen bas bas paraları ley.aya..
    der ve sürerse kasa dolusu paraları piyasaya!…
    (bedava evleri nerden yapacak sanıyonuz???)
    Hazineden kendine kredi kartı çıkartıp her bi harcamayı bununla yapsa!..
    yaş yetmişi geçince banka kredi bile vermiyor vatandaşa ölür diye!!!..
    ben nasıl verem oy’u yetkiyi? enflasyonu kuru faizi fırlatmasın diye sonra durayım Allah ‘a duaya???!!!
    2 defadan fazla seçilemiyorsun ama,
    YETKİ VEREBİLİYORSUN
    ölünceye kadar imza atıp karar alabilmesine 126 siyasetçi partilisine partisine.
    Diş güçler seni seçip arkan da durup desteklemesinde na’psın seni acaba?

  2. Millet ittifakı söz konusu olunca şer ittifakı, 6 benzemez, yamalı bohça, 7 kocalı Hürmüz ama hüdapar, bibip, yrp, perinçekli vatan partisi, derin devlet ve akape olunca 3. Milli Cephe, ümmetin umudu, emperyalist güçlerin korkulu rüyası, sarıklı mücahitler armadası hatta daha hızlarını alamazlarsa meşveretten çarklı Mehdi’ nin beklenen ordusu vesaire vesaire. Rahmetli Erbakan hoca ne derdi bu durumda? Hadi oradan Sizi gidi ….. Sizler ülkeyi yönetmeye yirmi yıllık müktesabatları farklı savrulmalar içeren bir partinin etba ve efradısınız, karşınızda sizin bu heba ettiğiniz 20 seneyi geri kazanmak isteyen bir siyasi uzlaşma hareketi var ve iktidar zeminini sizin ayağınızın altında 9 şiddetinde sallıyor. Ve siz, muhalefetin olması gereken asli amacı olan reyizlerinizi siyaseten mağlup ve merdut etmek için yaptıkları meşru çabayı sebebi itham gibi tek amacınız RTE gitsin diyerek muhalefeti kadük hale getirmek istiyorsunuz. Açık ve net muhalefetin amacı iyi idare etmediğini düşündüğü iktidarı bertaraf etmek olmalı ve bunu meşru seçim zemininde her paydaşı ile sağlamaya çalışmalıdır. Eğer memleket iyi idare ediliyor diye düşünseydim, neden muhalefet edeyim ki? Teemmel

    • YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan Cumhur İttifakına dönerken yaptığı açıklama önemliydi. İki hususa değindi.

      Birincisi, YRP’nin taleplerinin kabul edilmiş olmasıydı. Ki 30 maddelik taleplerin AK Parti tarafından reddedilmesi mümkün değildi. Maddelerin çoğu zaten uygulanan ve AK Parti tabanının da talepleri sayılırdı. En fazla 6284 üzerinde tartışıldı. YRP’nin talebi de 6284 sayılı kanunun tamamen kaldırılması değildi. Talep ‘aile bütünlüğünü bozucu hükümlerinin ayıklanması’ şeklindeydi.

      İkincisi ise muhalefet bloğunun ‘ülkemize ve milletimize bir fayda getirmeyecek olması’ gerekçesiydi.

      Bence bu gerekçe fevkalade önemlidir. Bir fayda getirmeyecek olması çok nazik bir ifadedir. Karşı blok ülkemize ve milletimize zarar verecek bir bloktur.

      CHP’nin HDP ile anlaşmış olması öyle sıradan iki partinin anlaşması olarak görülemez.

      HDP emperyalist güçlerin bölgedeki silahlı maşası olan PKK’nın siyasi uzantısıdır. HDP ile anlaşmak PKK ile anlaşmak demektir. PKK ile anlaşmak ise PKK’nın iplerini elinde tutan güçlerle anlaşmak demektir.

      Ve bunu Tutum Belgesi üzerinden sinsice yapıyorlar. HDP, CHP’den tutum belgesindeki taleplerinin karşılanmasını istedi. CHP de bunu kabul etti. Bunun anlamı özerklikten tutun, teröristlerin affedilmesine kadar PKK ne istiyorsa hemen hepsinin kabulü demektir.

      Tutum Belgesindeki 11 maddenin ana başlıklarına kimse itiraz etmez ama detaylar okunduğunda PKK taleplerinin meşrulaştırma belgesi olduğu görülecektir.

      Yavuz Ağıralioğlu bu gerçeği bildiği için başından beri HDP ile bir arada bulunmaya ve hatta HDP’nin gölgesinin düştüğü yerde bulunmaya karşı çıktığını lafı eğip bükmeden söyledi.

      HDP’nin CHP ile anlaşması sonrası yaptığı sert çıkış o güne kadar söylediklerinin arkasında durduğunu göstermiştir. Bence partisindeki milliyetçi muhafazakâr kesimin duygularına tercüman olmuştur.

      O sert çıkışın ardından aslında istifa etmesi bekleniyordu, onca laftan sonra istifa etmesi yakışırdı. Ancak ihraç edilmeyi bekliyor diye yorumlar yapıldı. İstifa etmemesi belki bu gerekçeyle anlaşılabilirdi. Ancak son olarak, ‘Ben mızıkçılık yapmam, kızgın veya kırgın da olsam Kemal beye oy veririm. İstişare ile alınan karara ergen gibi karşı çıkmam.’ demesi şaşırttı.

      Yavuz bey soylu bir çıkış yaptı ama maalesef arkasında duramadı. Kendisini sevenleri mahcup etti.

      Tıpkı Meral Akşener gibi. O da altılı masayı zehir zemberek bir açıklama ile terk etmiş ama iki gün sonra hiç bir şey olmamış gibi geri dönmüştü.

      Meral hanım gibi Yavuz bey gibi yarın Muharrem İnce de Millet İttifakı’na dönerse şaşırmamak gerekir!

      Oyun büyük!

      Lakin millet daha büyük! O oyunu bozacak ferasete ve güce sahip olduğundan ben şüphe etmiyorum!

      Millet, Ayasofya’yı ibadete kapatan Sultanahmet camiini de müze yapmak isteyen zihniyetin genel başkanını, Ayasofya’yı ibadete açan zihniyetin temsilcisi ve savunucusu başkana tercih etmez!

      Ayrıca, YRP’nin Cumhur İttifakı’na katılması ve HÜDAPAR’ın AK Parti listelerinden seçime girmesi Cumhur İttifakı’nın gücüne güç katmıştır!

      YRP zaten iyice savrulan SP’nin tahribatını ülke çapında telafi edecek, HÜDAPAR da doğuda ve güneydoğuda AK Parti ile güç birliği yaparak, HDP’nin tahribatına engel olacaktır!

      Ve Türkiye, 15 Mayıs’ta kirli oyunlara bir ders daha vermiş olarak uyanacak inşallah!

  3. Yazınızda en az iki dezenfomasyon (veya ihmal, bilgi saklama) var. Birisi, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi başka bir Anayasa maddesiyle yapıldı, Anayasa sonradan değiştirildi ve fiilen Başkanlık sistemine geçildi, Bahçeli’nin isimlendirmesiyle adı yine Cumhurbaşkanı kaldı ama bu iki makam farklı makamlardır, bu değişiklik hiç olmamış gibi yazı yazıyorsunuz. Hatırlayın, Abdullah Gül önceki Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı oldu, görev süresi yeni anayasa’ya göre 5 yıl denildi ancak AYM eski kanuna göre seçildiği için o zamanki kurala göre görev süresini 7 yıl olarak onayladı.
    İkinci Konu, Fatih Erbakan’ı babasının ilk siyasete başladığı dönemle karşılaştırıyorsunuz, sanki şartlar aynıymış gibi baba Erbakan’ın bağımsız girmeyi seçtiğini yazıyorsunuz ancak bizzat kendini yazdığınız önce Demirel’in partisinden adaylık istediğini ve rededdildiğini gözardı ediyorsunuz. Baba Erbakan Reddedildiği için bağımsız girmiş, oğu özeelikle davet ediliyor, aynı durummuş gibi yazmak sizin gibi tecrübeli bir yazara yakışmıyor. Siz de okuyucularınızın kafasının çalışmadığını mı düşünmeye başladınız.

    • Hasan bey okurun kafası çalışıyor ama siyasete çalışmıyor, çünkü günümüzde siyaset bir takım ayak oyunlarını rakibe çalım atmayı iyi top saklayıp sıkıştığında da topu aşırabilmeyi mecbur ediyor. Siyasetçi olmayanlarım kafası böyle şeylere çalışmaz ama siyasetçi rüyasında bile bu numaralara çalışır. Sen de sanırsınki siyasetçi davası için yapıyor halbuki ne davası sadece kendi çıkarı için yapıyor. Bu olayda yeniden refah partisi kendi çıkarını koruyamamıştır. Tabanı iki parçaya bölünmüş tepki oylarıyla karşı karşıya kalmış, dava düşmüştür:))

  4. Sayın Fehmi Koru sizi tebrik ederim. Tüm görüşlere saygılısınız ve hakaret ve küfür olmayan yorumları yayınlıyorsunuz. İsmet Özçelik yaptığımız yorumları yayınlamıyor hem de Vatan partisine imza istiyor. Sizi örnek alması lazım 🙂

    • Bu vatandaş sizin gibi düşünmüyor ama:
      “NR
      24 Mart 2023 At 19:44
      Sayin. Yazar’ın sabrı konusunda diyecek tek kelime yok ve haddinden fazala sabırlı.

      Bu sitede her görüşten çok değerli yorumcular vardı. Sitenın mudaim trolleri yorumcular’a yazmadıkları hakaret kalmiyor, fakat ne hikmetse sayın Koru hepsını nokta ve virgülüne kadar yayınliyor.”

      • Ben görmedim kimsenin günahını almayayım. Sizin kendi düşünceniz yok galiba başkasının yazdıklarını alıntılıyorsunuz. Her şeye muhalefet olmak gibi bir tarzınız mı var?

  5. Ben kimseyi kritik edecek durumda değilim ama rahmetli Erbakan hocanın bıraktığı mirasın büyüklüğünün cazibesine kapılmayacak babayiğit çok ender bulunur. Bir de baba mirasıysa siyasi aklını ispat etmesine de gerek olmaz, zaten gerek duysa da o zeka onda olmadığını görmüş olduk.

    Akpartinin bindirilmiş kıtalarıyla gerekli imzanın 20 bin fazlasını toplayan Muharrem inceye o arabalarla imzaya götürülen bindirilmiş kıtaların kendisine oy vermeyecekleri zaten belli, bunu dün bir akparti seçmeniyle 10 dakikalık konuşmada test ettim, önce erbakana sonra akpartiye oy veren ve Erdoğan’a laf ettirmezken sürekli millet ittifakına çakan ama oyunu Muharrem inceye vereceğini söylemesinden anlaşılıyordu. Belliki muhtemelen akpartiden muhaliflerle tartışacaksanız Muharrem inceyi desteklediğinizi söyleyin talimatı almışlar. İnce 120 bin imza topladı ama 100 bin oy alabilir mi acaba.

    Hasan Cemal’in hdpden aday olması haberinin önemi ittihat ve terakkinin önemli paşalarından Cemal paşanın torunu ve 13 sene cumhuriyet gazetesinde çalışması ve kadim CHP’li olmasından mı geliyor acaba?

  6. Fatih Erbakan ise en kolay yolu seçmiş oldu…
    İttifak içerisinde yer alacak olsa da partisi kendi amblemiyle seçmen karşısına çıkacakmış…
    Umarım gösterecekleri adaylar -ve kendisi- seçilmeyi başarırlar.
    İnsanları en azından beni gıcık eden bu …aynışekil davutoğlu,babacan ve karamolla da aynı durumda olduğu halde bunu mış lı ,mişli onlar için yazmamak.hemde bu insanlar yıllar boyunca zıt siyaset yaptıkları chp ile ortaklar.erbakan zihniyet benzerligi olan erdoganla..bu gayet normal.
    İşte muhalefetin sorunu bu..kendi yandaşı olunca normal gör..iktidar yandaşı olunca küçümse…aynen chpli özelin akp nin hüdapar ile ittifakında akp ye demedigini bırakmadığı gibi..yok hüdapar özerklik istiyormuş,anadilde eğitim istiyormuş falan filan.ama kendi partisi pkk ya terör örgütü diyemeyen ve aksenerin hdp pkk uzantısıdır dedigi hdp ile ittifak yapiyor…adam tutmuş akp nin hüdaparla ittifakini eleştiriyor.ayni kafa…erbakana gelince çıkacakmış..mış.. ama chp nin koltuk deynegi olan küçük partilere gelince miş mış yok…bu yüzden 15 mayısta daha çok şaşıracaksınız…

    • Miş Mışla ne alakası var ittifaklara baraja takılmamak için katılıyor partiler. Ak parti ittifak ortaklarına vekillik için sandalye dağıtmıyor, daha MHP’ye sandalye vermedi, TBB partisine sandalye vermedi vatan partisine bir tane bile vekillik vermedi yeniden refah partisine niye versin? Yüzde bir oyu için genel başkana bir koltuk yeter. Başka da vekil çıkarabileceklerini hiç sanmıyorum. Ama TİP 4 vekil çıkarabildi. Bakın bu seçimlerde TİP grup kuracak sayıya ulaşabilir ama yeniden refah partisi Meclis grubu kuramaz. Bu mu siyaset, bunu herkes eleştirir, kusura bakmayın.

  7. Emeklilerin Maaşını Önceden yaptığı uygulamalarla ve şimdi Çıkışı ile En az maaş uygulaması ile 7500 TL yapılıyor.
    Uzmanlar 7500 TL uygulaması ile Emeklilerin %70’i bu maaşı alacak. Neden kızıyorum:
    3600 iş günü prim yatıranla 9000 İş günü prim yatıran aynı seviyeye getirilmeye çalışılıyor.

    Evet En az emekli maaşı Bu Enflasyonda 7500 TL ve üzeri bir Maaş olmalı. 9000 iş günü prim yatıranda daha Fazla maaş alınmalı.

    Bu Hükümet Dürüst vatandaşa Karşı, Dürüst olmayan Ödüllendiriliyor. Maalasef böyle devam ederse Dürüst vatandaşa Hükümet Hal dili ile Eğri ol Diyor(Yani Biz bak Mafyaylada ilişkimiz var Diyor.)

    Dürüst vatandaş Vergisini Zamanında Tam ödüyor. Dürüst olmayan ödemiyor ve devletten Af gelmesi veya 5’li çetenin Vergi borcunu affetmesi gibi.

    Düürüst vatandaşdan vergi al. Sahtekarlar, Kara Parasını Ülkeye getirmesine Vergi yok. 🙂 (Not: Kinaye yaptım Kara para Suçtur.)

    • akp nin her parti gibi ortak özellikler gösteren bir seçmen kitlesi var,
      genel olarak toplumun eğitim ve gelir seviyesi düşük olan kesimi ağırlıklı olarak akp seçmenini oluşturuyor, gelir düzeyi düşük yerlerden toplu oy alıyor, gelir düzeyi yükseldikçe aldığı oy düşüyor,
      eğitim de aynı şekilde eğitim düzeyi yükseldikçe akp nin oyu yine düşüyor.
      4.5 milyon aile yardım alıyor.
      düşük gelir grubuna yaptığı zam, bir yerde kendi seçmenine yaptığı bir seçim şekeri.
      az bir düzelme bu seçmenin konsolide olmasına yetiyor.
      diğer gelir grubuna zam yapsa da oy alamayacaklarını biliyorlar.
      dürüst olmayan davranışların ödüllendirildiği doğru bir tespit, katılıyorum.
      ekonomi bozulunca toparlanır,
      insan bozulunca toparlaması zor olur.

      • sizi protesto ediyorum Akp ye oy verenlerin büyük kısmını cahil vs konuma söylüyorsunuz.Peki diğer partilere oy verenler çok kültürlü ,yüksek seviyeli anlamına geliyor.
        insanları lütfen kudumsemeyin.O dağdaki çoban bile sizin yüksek eğitimli kültürlü dediginizden daha insancıl ve adam gibi adamdir

    • dürüst vatandaş, dürüst memur sanıyorum şener şen film repliği gibi bir şey olmuş. Sanki yolsuzluk algı sonuçlarına göre Türkiye, son 10 yıl içerisinde 48 sıra gerilememiş, halkı devleti ile helalleşmek için imar barışı adı altında 23.5 milyar TL makbuzlu rüşvet vermemiş, her seçim yılı vergi, prim affı adı altında düzenli vergisini, primini yatıranlar ile dalga geçilmiyormuş gibi “dürüst vatandaş” sıfat tamlaması, sıfatıma neden sert bir şamar etkisi yaptı?

  8. AKP hertürlü Çamura batmış bir parti Sen bu ortaklığı kabul etmekle AKP suçuna ortak oluyorsun.

    İlkeler Makam ve mevkilerden üstündür. Yani şöyle Açıklayım En basidi “Yalancı destekleyen yalancıdır”.

  9. Aday olamaz Cumhurbaşkanı olamaz deyu deyu Erdoğan ı yine mağdur yapıp kazandıracaklar. Muhalefetin kazanması için tek yol Erdoğan aday olmaması yani. Diyeceğim odur ki gelecekte bir Suriye ve bir Irak olmak istemiyor iseniz altılıya oy vermeyin. Ayan beyan ülkeyi bölmek isteyen teröristlerle pazarlık yapıyorlar. Muharrem İnce de Cumhur ittifakına katılıp Cumhurbaşkanı yardımcılığı verilmeli.

    • anlaşılan şaşkınlık devam.
      ne pazarlığı yapıyorlarmış?
      ne biliyorsunuz?
      hüdaparla olan pazarlık nedir?
      bilginiz var mı?
      türk bayrağı sözü değişecek mi?
      fedarasyona geçilecek mi?
      benzer mi düşünüyorlar, farklı mı?
      tartışalım diyorum.
      madem oy istiyorsunuz, sorulara cevap verebilmeniz lazım.

      • Bu sorulara onların cevap vermesi lazım ddm hanım. Biz kötünün iyisi diyoruz

        • Anlaşılan cevapları bilmiyorsunuz,
          peki, kötünün iyisi kriterleriniz nedir öyleyse?
          bir de bir sorum var size;
          türkiye eyalet sistemine geçmeli midir?

          • yahu cevapların muhatabı ben değilim ki ben cevap vereyim.sen teröristleri niye destekliyorsun peki. hadi cevap ver. Bana göre eyalet sistemine geçmemelidir. İl sistemi demokratik temsil açısından daha uygun. siz baya takıksınız galiba. kötünün iyisi kriterlerim iki koyunu güdemeycekleri tercih etmiyorum. sizin gibi uzun uzadıya yazıp kafa karıştırmaya gerek yok.

  10. Benim , Erbakan muhabbetine girmeye niyetim yok , ” He de geç ” !
    Burada çok önemli olan konu
    anayasa ihlalidir .
    Ancak bir zihniyete göre hiç de önemli olmadığı için onlar onu adam yerine koymaz .
    Yani bizim anayasamız bu nedenle artık bir babayasadir !
    Zavallı anayasayı AYM. dinlemez , mahkemeler dinlemez , devletin en üst yöneticileri dinlemez , baba muhalefet dinlemez (367 meselesi ) !
    Peki kardeşim YSK. nun başı kel mi , o da dinlemez !
    Bütün bunlar ; bizdeki siyaset , adalet , demokrasi , hukuk , insan hakları vs. konusundaki ilkel zihniyetimizin birer göstergesidir!
    Velhasıl biz her şeye müstehakiz.

  11. fatih erbakan kendi basina secime girip saglam ve iddali durusunu sergileseydi. ileride cok iddali olabilirdi. yanlis tercih kurbani olacak. partisini ve karizmasini bitirdi.

  12. Evet 1969 seçimlerinde Erbakan AP yi bir atlama tahtası olarak kullanıp o partinin listesini işgal etmiş olacaktı ve hemen de seçim sonrası arkadaşları ile birlikte AP yi satıp kendi MNP ni kuracaktı ki AP den seçilen Hasan Aksay,Hüsamettin Akmumcu,Süleyman Arif Emre ve Tevfik Paksuyu da kopartıp götürdü.Ancak 1971 muhtırası sonrası kaçtığı isvicreden sırf AP yi bölsün diye askerler tarafından getirtilip MSP kurduruldu ve 12 eylüle gidilirken de onlar bir bahane olarak kullandırıldı ve en son 6 Eylül 1980 deki Konya mitingi buna sebep gösterildi.Daha sonrada 1991 de yine DYP nin önünü kesmek için kutsal ittifak kuruldu Türkeş ve Edipali ile birlikte.Keza 28 Şubat 1997 sürecine gidilmesi içinde adete 1991 seçimlerinden itibaren Erbakanin yılına döşenen taşlar bir bir temizlendi ve 1995 seçimlerinde merkez sağ e merkez sol bölündüğü için de aradan sıyırarak birinci parti oldu ve mesut yılmaz ile cillerin anlasamamasi sonucu çiller ile koalisyon kurdu ve o dönem islam dinarı rektörler basortululere selam duracak tarikat liderlerini başbakanlıkta iftara davet etme tahrikleri ile adeta 28 subat durecine gitmek icin atese benzin döktü ve o süreç sonucu da onu acılan AKP ve bugün kü tek adamcilik düzeni bunlar hepsi komplo teorisi mı yoksa Türkiye gerçek bir Demokrasiye geçmesin diye yapılan planlar mı?

  13. Erbakan ın oğlu “FATİH ERBAKAN”..
    İsmini yazdırmayı hakeden biri değil midir bu ülkede? (bunca müsveddenin kağıt diye ortalıkta dolaştığını görünce diyeceğim ama, haketmiyor böyle bir tariflemeyi hiçkimse, çünkü hepsi sonuçta bizim gibi insan;)
    İNSAN İNSANIN YANİ BİZİM AYNAMIZ
    YANİ ONLAR BİZİM TAKENDİMİZ!
    Partisi muhafazakar mütedeyyin seçmenin tercih ettiği bir parti. Fatih Erbakan da hayli bilgili, dolu biliyorum tv deki konuşmala rından. Fakat, bir proje midir, kuklamıdır onu ben bilemem.
    İster hdp ister saadet ister mutlular partisi olsun, hukuk yargılayıp deliğe tıkmasa bile,
    HAKKINDA HÜKÜM VERMİŞSE!!!
    bir kişi yada partinin,
    birşey söyemeye, hakaret etmeye hakkı yoktur hiçkimsenin!
    not:isterse çıkarsın mahkeme evinde hapsini tamamlasın; verilen hükümdür aslolan🤔.
    Cumhur ittifakının bu şekilde genişlemesi gayet isabetli olmuştur. Keşke Millet ittifakı da becerebilseydi. Sistem Abd deki gibi tramplılar ile bidenliler olarak girseydik seçime🤗 (yanlış mı buldunuz? değiştirin sistemi myleyse!).

  14. CB olamayacağını aslında YSK da biliyor. Nasıl mı? Bir önceki seçimde kazandığında YSK mazbatasını gönderiyor Erdoğan’a ve 12. CB olduğunu yazı ile bildiriyor. Erdoğan’ın ekibi buna itiraz ediyorlar ve geri gönderip zorla düzelttiriyorlar. Sayıyı çıkartıyorlar. Ama Wikipedia hala 12. CB olduğunu söylüyor. 11. CB kimdi sahi? Evet bildiniz. Yani bunlar için anayasa hukuk demokrasi vız gelir tırıs gider. Umurlarında değil. Çünkü bu millet de ülke de umurlarında değil. Varsa yoksa cepleri. Onun için de yapmayacakları şey yok.

    • 11. cumhurbaşkanu Gül işte, 12. Erdoğan, bunda ne var, bunu da bilmeden ne yorumu ya.

      • Yanlış hatırlıyormuşum. YSK 13. CB diye yazmış. Onu sildirmişler. Sonuçta Wikipedia iki defa seçildiğini söylüyor, yani şimdi 3. defa aday olmaya çalışıyor. Kendisi de söyledi zaten, bir defa daha olayım ne olur diye. Ama olamaz, anayasa öyle diyor.

  15. 1975 yılı… Tam da bugünler. Milliyetçi Cephe (MC) kuruldu.
    – Demirel’in Adalet Partisi.
    – Erbakan’ın Milli Selamet Partisi.
    – Türkeş’in Milliyetçi Hareket Partisi.
    – Feyizoğlu’nun Güven Partisi.
    (Feyizoğlu daha sonra ayrıldı.)
    Bugüne gelirsek. Ne kadar benziyor…
    Cumhur İttifakı bize MC’yi hatırlatıyor.
    – Başbakan Erdoğan’ın AK Partisi.
    – Oğul Erbakan’ın Refah Partisi.
    – Bahçeli’nin Milliyetçi Hareket Partisi.
    – Mustafa Destici’nin Büyük Birlik Partisi.
    Dikkat ederseniz 4 eğilimin 3’ü yine bir arada.
    Yani, mihrap aynen yerinde.
    Dördüncü eğilim olan Sosyal Demokratlar, zaten ortada yok…. Tedavülden kalkmış gibi.
    Öyle ki, 6’lı masada bile bir tane solcu bulunmuyor.
    Yukarıda bahsettiğim 1975 oluşumu 1. MC’dir.
    2. MC de var 1977.
    Şimdiki oluşuma ise 3. MC diyorum.
    İhtiyaç duyulmasa, böyle kenetlenmeler olmaz.
    70’li yıllardan beri Türkiye nelerle boğuşuyor…
    3 MC, sadece bir seçim ittifakı değil, yerli, milli ve kutsal kavramların doğurduğu sağlam bir yapıdır.
    Orada koltuk kavgası yok… Mevki ve menfaat paylaşımı yok… Pazarlık yok.
    Onun içindir ki, yıllardır sırt verdiği hükümetten hiçbir karşılık beklemeyen, en ufak bir talepte bile bulunmayan Devlet Bahçeli, bir ahlak abidesi olarak saygı görüyor… Gençliğe örnektir.

    • Millet Partisi ise:
      Eğer İttihad-ı İslâm’daki esas olan İslâmiyet milliyeti ki, Türkçülük onun içinde mezcolmuş bir millet olsa; o Demokrat’ın manasındadır. Dindar Demokratlara iltihak etmeye mecbur olur.
      Emirdağ lahikası..

  16. HASAN CEMAL ülkemizdeki çok sayıdaki sözde aydınlardan ve döneklerden biridir.
    Türkiye’de mevcut ucube siyaset anlayışında milletvekilliğini geçtim, bakanlığın, CB yardımcılığının bile bir önemi bir ağır ağırlığı yoktur. Parti liderleri ile lider goygoycularının esiri olmayı isteyen ne çok çapsız olduğunu aday adaylığı başvurusu yapanlardan anlıyoruz. Bu adamların dolduracağı meclis TBMM adını hak ediyor mu? O artık gitsin dediğimiz, demokrasi amaç değil araç diye açık açık söyleyen demokrasi karşıtı AKP’de bile temayül yoklaması var. Altılı Ganyan Masası müdavimlerinde duydunuz mu? Ez kaza bu çapsızlar seçimi kazandılar. Niye seçim sonra çokça duyacağımız şu cümleyi şimdiden kurmuyorlar? “Enkaz devralacağımızı biliyoruz ama bu enkazı şöyle kaldıracağız” Kurmuyorlar, kuramazlar, ne ile karşılaşacaklarından bihaberler. Bu zavallılar mı ülkeyi yönetecek? Tam bir kırk katır mı kırk satır mı durumundayız. Gerisi teferruattır. Fatih Erbakan olsa ne yazar, olmasa ne yazar? M.İnce olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Siyasetçisi, yorumcusu, yazarı, seçmeni alayımız geviş getiriyoruz.

  17. 1).RTE ‘nin adaylığının kabul edilmesidir.
    2).İsmi geçen (size ve bazılarına göre makbul) isimlerin bir istenmeyen partiden! adaylığı pek isabetli olmuş.
    (şahsen bende dahil) pek çok seçmen bağzı insanları!!! ekranda dahi görmek istemiyor. Lakin, demokrasi bu. otta biter burnunda..
    Etnik siyaset yapan biri, Millet ittifakına zarar verecek konuşma ne varsa bulmuş dün konuşuyordu! kimsenin ağzını bantlayamıyorsun😡
    3).YSK hangi oy kabul, hangisi reddedilecek karar verici TEK YETKİLİ dir!!!
    4).Kimse hint kumaşı değil. ama fakat, bu sevilmeyen müsibet suratlıların da ülkeye katacakları BİRÇOK ŞEY! olamazmı?
    5).Bir sarıgül ince sevigen karayalçın vs gibi isimler siyaset sahnesinde olmasada CeHape saflarında resim verselerdi???
    KKILIÇTAROĞLU daha rahat mı? daha rahat mı olurdu? bedava ev yerine VİLLA mı vaad ederdi???
    6).zurna ve zırt kısmı ikinci bölümde🤗

  18. CHP ve terör yandaşlarına karşı olmaktan daha doğal ne olabilir. CHP ve onu destekleyenler ülkenin bölünme eşiğine geleceğini görmüyorlar mı. Kişisel menfaatler ülkeden daha mı önemli. Fatih erbakan doğru olanı yaptı.Fetö ve pkk yandaşları Kılıçdaroğlu’nu neden destekliyorlar. Abd ve Avrupa bunları neden destekliyor. Aklı başında olan herkes bunu görüyor,görmek istemeyenler hariç.

    • Sen kalmışsın zaten yaya. boşuna bekleme araba. Cehepe partisi ve ona oy verenler niye memleketi kurtarsın dururken senin gibiler?
      bu ülkenin ordusu mahkemesi hukuku kanunu yokmu?
      Herkes aptal sadece siz mi uyanıksınız?

  19. Sayın Koru, yaklaşık 40 senedir yazılarınızı takip ediyorum. Israrla 3. kez aday olamayacağını belirttiniz. Haklısınız, ama YSK onayladı. Dehşet içindeyim. Peki seçimde kaybeder ve YSK (Allah korusun) kazandığını ilan ederse ne olur?

    • YSK kazanılan seçimi de iptal etti, mühürsüz pusulaları da oy olarak kabul etti daha önce. Yani hiç bir şey olmayacak. Birileri yola devam edip gidecek.

    • 2017 de yapılan anayasa değişikliği 2018 ve sonrasındaki seçimleri kapsıyor. Anayasayı bir zahmet okuyup metnin sonundaki yürürlük maddelerini okursanız anlarsınız. Hukukta yapılan düzenlemelerin geçerlilik tarihleri geçmişe veya ileriye dönük belirlenebilir. Kaldı ki aday olup olamayacağının fiili onayını 14 mayısta milletimiz verecektir. O zaman artık kimseye bir şey demek düşmez. Aday olamaz demek milletimiz nezdinde Erdoğan ı mağdur yapar.

  20. kolay yolu tercih etmiş olsa da yrp nin ittifak kararı parti için bazı fırsatlara açık bence, kendilerini anlatacak zemin bulmaları kolaylaştı, bir şekilde meclise girebilecekler, parti yardımı belki alabilirler gibi. parti içinde ciddi tepkiler olduğu konuşuluyor, tabanda ciddi rahatsızlık olduğu ise biliniyor. şimdi, düne kadar oldukça ağır ifadelerle yolsuzlukla, yoksullukla, israflarla suçladığınız bir partiye katılabiliyorsanız tabanınıza bunu anlatmanız zor, kopuşlar olacaktır, doğaldır. partiler istedikleri gibi hareket edebilirler ama tabanını harekete geçiremezler. nitekim daha geçenlerde biz bunu iyi partide yaşadık. ama ortada taleplerini kabul ettirmiş, mv çıkarma potansiyeli olan bir parti var, bu yrp adına bir avantaja dönüşebilir.
    tabii akp için aynı şeyi söylemek zor,
    % 53 aldığı iddia edilen erdoğan, bu ittifak, çok eleştirdikleri millet ittifakının çoklu yapısını taklit ediyorlar imajıyla beraber, bir kaç bin oy alan partilerin bile taleplerini kabul edecek duruma geldi imajını da getirdi. hani 1. turda alıyorsunuz da size hayır diyen bir partiye ne diye bu kadar ısrar ediyorsunuz, her şeye evet yeter ki gel diyorsunuz? bence bu karizma açısından büyük bir kayıp oldu. kadına yönelik şiddet ve ailenin korunma kanununun tartışmaya açılması toplumu çok rahatsız etti ve akp içinde de tartışmalara neden oldu. özlem zengin kadın oylarında düşüş yaşanabileceği üzerine dikkat çekti ki bence haklı,
    nasıl bir zihniyet bu yasanın boşanma sayısındaki artışla ilişkili olduğunu düşünebilir, kadınların şiddete karşı korunmasında büyük sorunlar yaşanırken bir de yasanın içinin boşaltılması nasıl talep edilebilir? ve karşısında böyle bir zihniyet varsa kadınlar buna nasıl oy verebilir?
    öte yandan bu dönüş, necmettin erbakanın akp ile ilgili bazı görüşlerini açıkladığı çok sayıda videosunun sosyal medyada dönüp dolaşmasını sağladı. bu ise, ne yrp ne de akp için pek hayırlı olmadı gibi görünüyor.
    şimdi akp ve erdoğan, kendisine bu kadar ağır eleştirileri olan bir partiyle nasıl uzlaşacaklar? sayın erdoğanın şahsına da yapılmış çok ağır eleştirileri vardı, nasıl konuşup anlaşacaklar?
    bu durumda benzer mi oluyorlar yoksa benzemezler mi diyeceğiz?
    bir de hüdapar var. türk bayrağı sözünden rahatsız olan, tüzüklerinde federasyon talebi olan. akp kendilerini meclise taşıyor.
    sayın erdoğan yerli ve milli derken, bbp aynı görüşte değil, bahçeli suskun, yrp genel başkan yardımcısı sayın aydal hüdapar ile ilgili görüş bildirmek istemediklerini söyledi, neden acaba? cüppeli ise büyük hata, onlar milli değil diyor.
    cumhur ittifakı hayli karışık duruyor değil mi?
    nerede benzemezler var, bir araya gelmiş görünüyor.
    nasıl anlaşacaklar bunlar?

  21. Katıldığı ittifakta partisinin amblemiyle seçime girecek olan Fatih Erbakan, ülke seçim barajını aşamayacağına göre, ne kendisi ne de listesinden gösterdiği millet vekili adayları seçimi kazanabilecektir. Öyleyse Erbakan girmeyi reddettiği ittifaka neden jet hızıyla -Akşener gibi ani bir kararla- geri döndü. Katıldığı ittifaktan cumhurbaşkanı yardımcılığı sözünü almıştır da ondan mı?

    Önümüzdeki seçimin ve seçim ittifaklarının çok bilinmeyen bir denklemde olduğu gibi bir çok bilinmeyenleri var…

    Masaya dahil olmadan Kılıçdaroğlu’na destek verecek olan HDP’nin bu desteği ve bunun karşılığında neyi elde etmek istediği çok bilinmeyen bir denklemin çok bilinmeyenlerinden birinci olanı…

    Evvelinde, Akşener’in zehir zemberek açıklamalar yaptıktan sonra jet hızıyla masaya tekrar geri dönmesi ve “neden, ne için” sorularının cevapsız kaldığı denklemin bir başka bilinmeyeni.

    Anketlerin iki ittifakın oy oranlarını fifti fifti, hatta millet ittifakının oy oranını şimdiden rakip ittifakın üstünde göstermesine rağmen Erdoğan’ın çok rahat davranması ve henüz millet ittifakı için geniş ve etkili bir açıklama, bir salvoda bulunmaması çok bilinmeyeni olan bir denklemin bilinmeyenlerinden bir başkası.

    Muharrem İnce seçilemeyeceğini, en iyi ihtimalle oy oranını ilk turda yüzde beşin, 7’nin üzerine çıkaramyacağını bal gibi bildiği halde yüklü bir meblağı ödeyerek ve yüz bin imzaya ulaşabilmenin zorluklarına katlanarak (ikinci kez kazanamayacak) cumhurbaşkanı adayı olması bir başka bilinmeyen.

    Doku uyuşmazlığı bulunan bir çok siyasi partinin ittifak adı altında buluşmalarını, ülkenin ali menfaatlerini gözetmelerinden kaynaklıdır gibi lanse edilmesinin yanında,Türkiye toplumunun tam orta yerinden iki kutba, ittifaklar içerisinde de bir çok kutba ayrılması garebeti ayrı bir bilinmeyen.

    Seçim sonrasında oluşacak meclis üye dağılımı, cumhurbaşkanlığını kazanan ittifakın lehine mi aleyhime mi olacak; cumhurbaşkanlığını cumhur ittifakı, meclis çoğunluğunu karşı ittifak kazanır veya tam tersi gerçekleştiğinde siyasi istikrarı sağlanır, yönetişim gerçekleşir mi, bu da denklemin bilinmeyeni bir başka versiyonu.

    Tek bilineni, kırk/elli gün sonra seçime gideceğimiz ve sonuç ne olursa olsun öncelikli olarak karşılaşacağımız ağır, katmerli ekonomik sorunların burnumuzun dininde olacağıdır.

    Bu tek bilinen üzerinden denklemin çok bilinmeyenleri nasıl çözülecek, bilebilmemiz şimdilik mümkün gözükmüyor.

    Seçmen, bu kadar bilinmeyeni olan denklemin çözümünü nasıl becerecek ve politikacıların önüne nasıl bir çözüm şekli koyacak. Kamuoyu araştırma şirketleri yakın geçmişte yaşadıkları büyük yanılgıları yeniden yaşayacaklar mı?

    Bilmiyorum, bilmiyorum. Bilemiyorum!

    En azından büyük sürprizlere en açık seçimin önümüzdeki seçimin olduğunu bil(ebil)iyorum.

    • “..cumhurbaşkanlığını cumhur ittifakı, meclis çoğunluğunu karşı ittifak kazanır veya tam tersi gerçekleştiğinde siyasi istikrarı sağlanır, yönetişim gerçekleşir mi,..”
      İşte milletin zihnini yorması gereken sadece bu olmalı aslında!
      Rte seçilme hakkı kazsnmış
      F.Erbakan cb yrd olacakmış
      İnce aday olmuş olmamış
      Hdp ya kazananlar safında olursa!..(ülke olur paramparça 😂😂)
      Yaa… bırakın bu boş işleri.
      Kuzu kuzu gidin oyunuzu kullanın;
      NEYE KİME İNANIYORSANIZ ONA!

    • aksenerin hakli sebebleri vardi. ayrica aksener bulunmadigi yere degil bulundugu yere geri dondu. fatih erbakan ile ayni davranis degil.

    • Hasan bey sürpriz filan yok, son 20 yıldır ne olduysa yine aynısı oluyor, olacak, hepsi bu…

  22. Fehmi bey,Erbakan’ın siyasi hayatının kronolojisini verirken 1991’de Türkeş ve Aykut Edipali ile yaptığı seçim ittifakını unutmuş sanırım!

    Fatih Erbakan’ın,Cumhur İttifakına katılmasının bir benzeri değil miydi
    1991’deki üçlü ittifak?

  23. Batan ak takaya hiç dahli olmadığı hata ve günahları da sırtına yüklenerek müdahil olması aracılık eden müzevir zevatın maharetidir. Liderlik meşruiyetini kazanarak, rüştünü ak sarayda tanıtmaya bedel sathi dava jargonu ile sözde ikna edilen, doktor Erbakan rahmetli babasının hatırasına hürmeten dahi meşru parti kurullarında istişare etmeksizin bu tek adamlık örneğini göstermemeli ve 2 yıllık bir parti olarak 20 yıllık hatasını vicdanen tebrie ederek vebalini alıp ‘vae victis’ olmamalıydı. Partisinin özgün bir hareket ve temiz geçmiş iddiasından rivayet, bibipci necefli maşrapanın iknası ile çark ettiği kulislerde iddia edilmektedir. Va esefa

  24. Sayın yazar “Fatih Erbakan ise en kolay yolu seçmiş oldu…” diyor ama muhterem pederiyle kıyaslanacak olursa junior erbakan çok daha zorlu bir süreçten geçmiş olmuyor mu?
    “Özetle, kolaya değil zora talip olmuştu Necmettin Erbakan.

    bağımsız adaylığa giden yolun ilk adımı olarak, -reddedileceğini bile bile- AP’den adaylık başvurusunda bulunmuştu.”
    Yani şehzademiz kendi partisini kurmuş, babadan miras genelmerkez binasını söke söke almış, sağdan soldan memurluk ya da adaylık dilenmeksizin (100bin imzayı bulamayacağını anladığı anda:) doğrudan iktidara yanaşıverdi!

Yoruma kapalı.