Evlerimizdeki tehlikelerin farkında mıyız? CHP bazılarının farkında…

22
Facebook İmparatorluğu sınırları..
Reklam

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, her hafta sonu, bulunduğu mekanlarda çektiği bir videoyu sosyal medya hesabından paylaşmasına ve ardından da videolarda aktardığı mesajları konuşup tartışmaya alıştık. 

Sedat Peker‘in bıraktığı boşluğu o doldurmaya çalışıyor.

Kendi hesabıma ben bugün çıkması beklenen yeni videoyu merakla bekliyorum.

Geçen haftaki video kendisine ve partisine yönelik sosyal medya trollerinin sistemli saldırılarına ışık tutuyordu. Uzmanlara bunun nasıl yapıldığını anlatan bir rapor hazırlatmışlar. CHP liderinin rapordan etkilendiği konuşurken yüzüne vuruyordu. 

Saldırgan troller, malum, Kılıçdaroğlu’nun da videolarını toplumla paylaştığı sosyal medyayı kullanıyorlar.

Twitter’ı, Facebook’u…

Facebook’la ilgili son haber mutlaka gözünüze çarpmıştır. Programın sahibi olan Meta şirketinin hisse senetleri, önceki gün, Amerikan borsasında, değerinin yüzde 26’sını kaybederek yere çakıldı. Meta’nın patronu Mark Zuckerberg’in şirketinin geçen yılın son üç ayında 10 milyar dolar kaybettiğini açıklaması sonrasında yaşandı bu felaket.

Zuckerberg’in açıklamasını duyan Meta’dan kaçtı.

Reklam

Peki, Meta’yı bir çırpıda böylesine büyük bir zarara uğratan sebep ne?

İşte bu sorunun cevabı bizi de ilgilendiriyor.

Sebep, bir başka teknoloji firmasının, Apple’ın, kısa süre önce aldığı ve kullanıcılarına da duyurduğu bir karar. 

Apple kendi platformundan indirilen programların kullanıcıların tercihlerini izlemelerine rıza şartı getirdi. Bu özelliğin İngilizce karşılığı ‘App Tracking Transparency’ (ATT)… 

iPhone, iPad, AppleTV kullananlar herhalde farkına varmışlardır. Uzun zamandır kullanageldikleri programlar, Apple’ın rıza şartı (ATT) uygulaması başlatması sonrasında, ilk girişlerinde, kendilerine “İstemezseniz izlenmeyebilirsiniz, izlenmek istiyor musunuz?” sorusunu yöneltiyorlar.

Ben de Apple ürünleri kullanıcısıyım ve bu soruyla karşılaştığımda her defasında “Hayır, istemiyorum” cevabını veriyorum.

Muhtemelen kullancıların büyük çoğunluğu da benim gibi davranıyorlar.

Kullanıcılarının beğenileri hakkında bilgi sahibi olamaz hale geliyor bu yüzden programlar…

Reklam

Facebook işte bu sebeple kârdan zarar eder hale geldi.

Çünkü bizleri izledikleri için para kazanıyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı ‘trol saldırıları’ konusu kuşkusuz önemli, ancak ondan daha önemli olan, Facebook, Twitter, TikTok, İnstagram, Pinterest ve benzeri programların dev bilgisayarlarla izledikleri kullacılarının kişisel özelliklerini para mukabili sağladıkları kişi ve kuruluşların, o verileri sosyal medya üzerinden yürüttükleri propaganda kampanyaları sırasında tepe tepe kullanmaları…

Nelerden hoşlanıyor, nelerden nefret ediyorsunuz, hangi ürünleri satın alıyorsunuz, ne tür zevkleriniz var, hangi konulara ilgi duyuyorsunuz, takip ettiğiniz gazeteler, yazarlar kimler, televizyon programları hangileri, siyasi eğilimleriniz neler, hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz…

ABD’nin son iki başkanlık seçimi (2016 ve 2020) ile bazı Avrupa ülkelerindeki seçimler bu tür bilgiler sayesinde uzaktan etkilendi.  

Takip ettiğiniz sosyal medya platformları bizleri izleyerek hepimizle ilgili bir profile sahip oluyor. O profil olağanüstü değerli, kullanmasını bilene…

Pek çok tanıdığım, kullandıkları cihazların kendilerini yakından izlediklerinin farkında görünüyor. Bulunduğum ortamlarda, “Hangi konuda arama motoruna başvurmuşsam, hemen arkasından girdiğim sayfada karşıma o aramamla ilgili bir ürün reklamı çıkıyor” diyenlerle karşılaşıyorum. 

Kuşkular doğrudur.

Son zamanlarda “Konuştuklarımızı da cihazlarla dinliyorlar galiba, aramızda geçen sohbette kullandığım bir ürün ismi internet üzerinde reklam haline dönüştü” tespiti yapan da çıkıyor.

Artık insanlar biliyor; sosyal medya bu sonuçları doğurmaya elverişli bir zemin.

Bir süredir YouTube’taki videolarla yakından ilgileniyorum. YouTube’dan bir konu araması yaptığımda, bana derhal onlarca başka benzer video tavsiyesinde bulunuyor. Tavsiyelerinden farklı bir konu tercih ettiğimde bu kez hemen onun benzerlerini karşıma çıkarıyor. 

Zaten bu yüzden konunun bilincinde olanlar Facebook ve benzerlerinden ürküyor, hatta nefret ediyorlar.

ABD’de yapılan bir araştırmada, yalnızca yüzde 10’luk bir grubun Facebook’un topluma hayırlı bir hizmet sunduğu kanaatinde olduğu anlaşıldı. Yüzde 56 ‘olumsuz’, yüzde 33 de ‘ne olumlu ne de olumsuz’ etkisi olduğu kanaatinde. Facebook’u her gün kullananlar, onun hakkında onunla ilgisizlerden üç kat daha olumsuz görüşe sahipler.

Şu yakınlarda çıkan iki eserde, sosyal medya platformlarının, giderek demokratik değerleri zayıflattığı konusu işleniyor. ABD’de geçen yılın ilk günlerinde yaşanan, saldırgan tiplerin Kongre’yi basmasıyla sonuçlanan isyan hareketinin sosyal medya olmasaydı gerçekleşemeyeceğine dikkat çekiliyor.

[Kitaplardan biri Beth Simone Noveck’in eseri: ‘Solving Public Problems’ (Toplumun Sorunlarını Çözmek); üç imzalı diğerinin adı: ‘System Error_ Where Big Tech Went Wrong and How We Can Reboot’ (Sistem Hatası: Büyük Teknoloji Firmaları Nereye Savruldu, Nasıl Yeniden Yükleriz). Facebook’un anlamı için de şu makaleye bakılabilir: “The Largest Autocracy on Earth” (Yeryüzünün En Geniş Otokrasisi).

CHP’liler siyaset dünyasının karşılaştığı sorunlardan yalnızca birinin, ‘trol saldırılarının’ farkındalar; belki diğerlerini de biliyorlar da henüz onlara eğilemediler.

Eğilinmesi gereken bir başka dev sorun kaynağı da hepimizin evlerinde mevcut: Akıllı televizyonlar (Smart TV’ler)…

Geçen hafta İngiliz Observer gazetesinde çıkan bir yazının başlığı şuydu: “Evinizin oturma odası köşesindeki casus”

Modem üzerinden internetle irtibatlanan ve bilgisayar özelliği de kazanan televizyonlarda Netflix türü platformlara uzanıyor, Apple TV, Chromecast ve Amazon Fire gibi cihazlarla ufkumuzu daha da genişletiyoruz ya, işte o televizyonlar ve cihazlar bizi hem izliyor hem de birileri tarafından gözlenmemize yarıyor. 

ABD/Boston’daki Northeastern Üniversitesi ile Londra’daki Imperial College’in ortak yürüttükleri bir araştırma, akıllı televizyonların, indirilen programlara veri gönderdiğini, hatta aboneliği olmayanların bilgilerinin bile Netflix’e yol bulduğunu ortaya koydu.

Teknolojiye sırtımızı dönmek mümkün değil elbette; ancak kullandığımız cihazlar ile programların tehlikelerini de bilelim.

ΩΩΩΩ

Reklam

22 YORUMLAR

  1. Piri Reis konusu ilginç, öyleyse dünden devam… Konu harici olsa da Süveyş Kanalı çok sonradan yapıldı. Kanuni-Piri Reis dönemi çok daha eski. İnternette her türlü bilgi var, eksik ve yanlış bilgiler de yok değil. Piri Reis’le ilgili dün yazdığım bilgiler yabancı kaynaklardandı. Doğum yerinin Gelibolu olması buna dahil. İnternette ararken sadece Piri Reis ve haritası yazınca bir çok yabancı kaynak çıkıyor. Bunlarda hayatının 80 kusur olduğuna yer veriliyor, ancak ilgili tarihler 1540lı yıllara uzanmıyor. Yani besbelli ki yabancılar için Piri Reis’in sonundan çok elindeki haritalar önemli. Sonradan başına gelenler söz konusu edilmemiş.

    İnternette “Kanuni, Piri Reis” anahtar kelime olarak yazılınca mevcut bilgi kapıları kolaycana açılıyor. Türkçe kaynaklara bakılırsa Piri Reis 1540 yıllarından sonra, yani 85ine yakın yıllarda katlediliyor, Kanuni’nin fermanıyla. Bu fermanın “Akıl*İman Sentezi”ne göre desteklenecek bir tarafı yok. Herşeyden evvel o yaşlarda birinin denizcilikten emekli olmuş olması ve o işlere o dönemde yetişen başka denizcilerin geçmesi gerekir(di). Piri Reis’in katli olayında Saray’daki entrikaların rolü büyük; onu çekemeyen bazı ileri-gelenlerin Piri Reis’in çıktığı o talihsiz seferdeki başarısızlığını yabancılardan aldığı rüşvet/görevini istismara dayandırıyor. Kanuni bunların ektisinde başarısızlığı da affetmeyip fermanı imzalıyor. Öztuna isimli tarihçimizin olayı açıklaması daha makul geldi bana. Piri Reis’e Allah rahmet eylesin. 80-85 yıllık ömründe onca hizmetinden sonra bir de haksızlığa uğramış….

  2. Türkiye internet hızında dünyanın en geri ülkelerinden birisi. Sebebi devlete çöreklenen çetenin parçası olan laz müteahhitlerin teknolojiye vakıf olmamaları. Onlar inşaatçı geldiler inşaatçı gidecekler. Başka işten de anlamazlar. Devleti ele geçiren çetelerin de elbette internetle bir problemleri var. İnternet özgürlük demek çağımızda. Çin gibi orta Asya diktatörlüklerinde özgür internet toptan yasak, ancak izlenen internete izin var. Bu izleme öyle böyle değil, kişisel mesajlar vs herşey toptan izleme altında. Bizim devletin tepesine çöken çetelerin de tek derdi bu. Aynı despot yöntemleri burada hayata geçirmek istiyorlar. O yüzden özgür internet şirketlerine savaş açmış durumdalar. Bunu da vergilendirmemiz lazım, verilerimizi çalıyorlar gibi bahaneler arkasına sığınarak sahtekar bir şekilde yapıyorlar. Herkes biliyor ve bilmeli ki devlet burada iyi niyetle vatandaşı koruma peşinde değil, köle haline getirdikleri milletin internette bir şey yazma çizme hali de kalmamış zaten. Konuşanı içeri atıyorlar. O yüzden burada tek motivasyon, gestapo nasıl daha iyi veri toplar, vatandaşlar ve muhalefet nasıl daha baskı altına alınır, konuşma ve ifade özgürlüğü nasıl kısıtlanır, kısaca insan hakları nasıl yok edilir peşindeler. Şimdi vatandaşlar olarak, akpli muhalif farketmez, herkes başını iki elinin arasına alacak düşünecek. Özgürlüklerden taviz verecek miyiz, devlet veya herhangi bir çetenin bu özgürlükleri yoketmesine göz yumacak mıyız? Eğer azıcık vatandaşlık şuuru varsa, azıcık insan olarak yaşamak istiyorum diyorsanız bu despotluğa dur demek zorundasınız. Özgürlükler, ifade ve konuşma özgürlüğü hiç bir şekilde kısıtlanamaz. Bunu yapmaya kalkan devlete çöreklenmiş çeteler de mutlaka bitirilmek ve devletimiz vatandaşı koruma vazifesine geri döndürülmek zorundadır. Bunu yapmazsak vatandaşlığı da haketmiyoruz demektir, teba olarak, köle olarak sürünmeye layıksınızdır demektir.

  3. Hay Allah ? şimdi hatırladım! Hani,Bizim devlet yetkilerimiz toplanmış Suriye’den bizim tarafa bomba atma pilanı konuşmaları ifşa edilmişti ya!
    Demekki Reis Fetö kelimesini doğru söyliyormuş.
    Hemen zıplamayın O (T) harfi Teknoloji
    oluyor .Şimdi daha iyi anladım benim yorumlarım’da dahil cahaletlerini örtmek için doğurlardan korkup, kendi yalan iftiralarına inanmayip gerçekleri konuşup yazmaktan taviz vermiyenler’E musaalt oluyormuşlar.

    Size bir müjdem var! Rahip Brunson Türkiyede’ki 22 ayını yazdı.
    Hani reis Brunson’da Fetocu diyiyordu ya! Oda Teknoloji’i kullanmış ve kendi sesi ile kitabını okumuş internet üzerinden kitap ve okuduğu,nu satiyor
    Brunson da Fetullah Teknoloji Örgütü’ndenmış ya. ? Erdoğanın Onu serbest bırakmak istediği Halk bank davası gibi pazarlıkların’danda bahs etmiş.

  4. Düşmanı yine yanlış yerde, dışarda arıyorsunuz. Düşman içimizde. Zaten içerdeki düşmanı halletmeden dışarıdaki düşmanla baş edemezsiniz. Bugün devleti ele geçiren çeteler vatandaşlık haklarımızı baştan aşağı yok ettiler. Ülkemizde bugün bırakın herhangi bir gösteri yapmayı, sosyal medyada yaptığınız bir eleştiri bile hakaretten tutuklu yargılamaya götürüyor. Onbinlerce insan hakaret davalarından yargılanıyorlar. 10 bin üzerinde gazeteci siyasi baskılarla işlerinden oldular. Yazarımız dahil. Bizim vergilerimizi kullanan bu siyasi çeteler trol orduları kurmuşlar ve sosyal medyada vatandaşa karşı savaşıyorlar. İnsanların özgür ifade hürriyetlerini ve demokrasiyi yok ediyorlar. Bu yakın tehlikeyi görmeyip, gidip Google ile savaşmaya kalkmak deli saçması bir durum. Elbette onların da topladıkları verileri hukuksuz paylaşımı engellensin. Ama Google şu anda bizdeki çeteler gibi insan haklarını yoketmeye çalışmıyor. Bunu göstermediğiniz sürece de onlara karşı cephe almak kendi özgürlüklerinizi kısıtlamak için yerli çetelere destek vermek dışında bir anlam ifade etmiyor. Önce içimizdeki çeteleri bitireceğiz. Sonra dışarı bakarız. Devlet bu internet şirketlerini zorluyor. Bana kullanıcıların isimlerini yerlerini ver diye sürekli baskı kuruyor. Onlar ise bizim tarafımızda ve paylaşmıyorlar, çünkü tek gelir kaynakları biziz. Dolayısıyla şu anda çetelere karşı bizi koruyan tek güvencemiz bu internet şirketleri. Az buçuk konuşma özgürlüğümüz varsa, Peker, Kılıçdaroğlu ve diğer muhalifler bu çetelerin foyalarını ortaya çıkarabiliyorlarsa bunu Amerikan internet şirketlerine borçluyuz. Şu anda birinci önceliğimiz içimizdeki çeteleri bitirmek. Muhalefet bunu yapamazsa yarın orta Asya diktatörlüklerinden biri olacağız. Kararınızı verin. Ve hedefi doğru belirleyin. Kardeşlerim 🙂

  5. Bu yazi bana 17/25 Aralık sonrasi, Erdoğanın “Bunlar bizim yatak odamıza kadar girmişler.” Sözünü hatırlatti.
    Oysaki, şu an hapiste olan Emniyeçilere o yolsuzluk dosyalar CIA tarafından ayni yılın Mart ayında bizim MİT e verilmiş ve Mitte hem baş Bakana hemde Emniyete vermişti..

    Fehmi bey! Keşke bu yaziyi o zaman yazsaidiniz diyecektim, fakat birden! Size yapılan şu “sen yazma evde otur biz senin ücretini ödiyelim.” Teklifini hatırladım. Demeki size halkı aydınlatacak bu tip uyarıları yazdırtmadılar.
    Aslinda bu tip uyarilar en fazla saman altından su yürütenler için daha faydalı olur.
    Şimdu burdaki troller e soruyorum.Dünyaca ünlü 17/25 Aralik ve Aninda Micheal Flynn 15 Temmuz 2016 günü “Türkiyede şu an bizim arkadaşlar darbe yapiyor .” Sözü ve ABD seçimlerinden hemen sonra Güleni iade edin yazisi ve Güleni kaçirmak için $15 miliyon hediyesi ile birlikte düşünün.
    Hadı troller trolliğe devam.

    • Bu çetenin yatak odalarına kadar girdiğini biliyoruz. İktidar ne diyordu, “ne özeli genel bu genelllll” diye uzatıyordu. Ana muhalefet CHP ve MHP’yi böyle dizayn ettiler çeteyle birlikte ele ele, yatak odalarına girerek. Ve baklavacı, çaycı çetecileri yakaladılar ama yatak odası izleyicilerini bir türlü bulamadılar nedense. Bilin bakalım neden? Muhalefet de peşinde değil bunun. Halbuki tam oradan başlamak gerekiyor. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.

      Sonuçta olan bir çete gitti, beş çete geldi. Darbe ile vatandaşın tüm özgürlükleri toptan anayasa değiştirilerek ve bu da vatandaşa onaylatılarak çöpe atıldı. Şimdi kaldı gestaponun vatandaşın tüm ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmasına. Bunun için hamle üstüne hamle yapıyorlar. Sosyal medya şirketlerini yasaklıyorlar, vergi cezaları yazıyorlar, temsilcisi olsun onu içeri atalım diyorlar, verileri vermeleri için baskı kuruyorlar, olmadı trol orduları kurarak baskı ve takip yapıyorlar.

      Şimdi siz de kararınızı verin. Yerli çetelerden mi yanasınız yoksa kendi özgürlüklerinizden yana mı?

      • bacımız teşrif etmiş daha önce yazdıklarından ilk çeteden yana olduğunu bilmiyor gibi sormuşun hahaha! ya siz hangi çetedensiniz diye sorarlar adama.

    • Nurdan abla
      “Fehmi bey! Keşke bu yaziyi o zaman yazsaidiniz diyecektim, fakat birden! Size yapılan şu “sen yazma evde otur biz senin ücretini ödiyelim.” Teklifini hatırladım. Demeki size halkı aydınlatacak bu tip uyarıları yazdırtmadılar.”
      demişsiniz ama sayın yazar burda kaç kere açıklama yaptı, hiçbir yerden fonlanmadığı, hala aynı iftiralara devam mı?

  6. AB vatandaşının haklarını korumak için internet şirketlerine cezalar yazıyor, veri güvenliğini sağlamak için yasa üstüne yasa çıkarıyor. Bizim devlet ise artık AB’den tamamen koptuğu ve Avrasyacı bir ekibin elinde otokratlığa döndüğü için vatandaş da elbette umurunda değil. Tam tersine elinden gelse internet şirketleri ile ortak olup vatandaşın nesi var nesi yok izleyecek. Nitekim bunu elindeki kısıtlı imkanlarla sonuna kadar yapıyor. İçişleri bakanı diyor ya sabahlara kadar GBT yapıyorum diye. Zavallının teknolojik imkanı olmayınca oturmuş elle yapıyor herhalde. Ama yapıyorlar işte. Bizim uyduruk teknoloji şirketi diyebileceğimiz telefon şirketlerinin veri musluklarını kendi gestapolarına bağlamışlar. Kim kimi arıyor, ne konuşuyor izliyorlar. Açılan davalarda da bunlar ifşa oluyor. Hukuksuz olarak uyduruktan izleme yapıyorlar ve bu deli saçması verileri delil diye utanmadan mahkemelere sunuyor çocuk yaşta savcılar ve hakimler (“aynı baz istasyonundan sinyal verdiler” gibi). Geldiğimiz noktada vatandaş olarak devlete karşı hiçbir hukuki ve anayasal güvencemiz yok. Bana ne Google beni izliyor mu izlemiyor mu. İzlesin, verilerimi reklam için satsın, umurumda değil. Sonuçta Google bu verileri insanları suçlamak, özgürlüklerini kısıtlamak için yapmıyor. Para için yapıyor. Hayatımı da kolaylaştırıyor. Ama devlet izlemeyi kötü niyetli yapıyor. Bana hiç bir faydası yok. Hayatımı kolaylaştırmıyor, tam tersine zorlaştırıyor.

    Bakın aynı işi dünyada bir ülke daha yapıyor. Çin’de bütün Amerikan internet şirketleri (Google, FB, Wikipedia, Twitter, ve binlercesi) yasak. Çin’de bunların hiçbirisine giremiyorsunuz. Hatta VPN bile kullanamıyorsunuz. Ama hepsinin bir Çin karşılığı şirket var ve hepsi devlete veri sağlamak zorunda. Türkiye aynen Çin olmak istiyor. Vatandaşın özgürlüklerini yok etmek ve köle yapmak.

    Bu durumda ben Google’dan yanayım. Akıllıysanız siz de öyle yaparsınız.

    • Endercim, dinlemeye takılınca utanacağın ya da korkacağın muappetlere girme istersen! Ya da bırak ucunu gitsin, nasıl olsa kimse kimsenin ne söylediğini ciddiye almaz:)

    • Belki de cep telefonu, bilgisayar ve televizyon üçlüsünde mekanizmanın nasıl çalıştığını örnekleriyle anlatmak lazım. Bunu ilk defa düşünüyorum mekanizmanın nasıl çalıştığını tam olarak anlayamamış olabilirim. Bir dakka, dur! Ahanda ilham geliyor… ve geldiii.

      Haha anlatacağım ama şöyle bir düşününce yazık ama ya! Halbuki çok basit. Bu kadar basit bir şeyi anlatmak için zaman harcamaya değmez. Vazgeçtim.

  7. “H. Gayret
    5 Şubat 2022 At 17:51
    Sayım hb, piri reis ve haritasının karamanda çok güzel bir heykeli vardır, galiba oralıydı zaten?

    H. Gayret
    5 Şubat 2022 At 01:17
    Mucib bey yuvarlak harita çizdiği için idam mı etmişler piri reisi?”

  8. ADIM ADIM 1984’E
    Biri bizi önce gözetliyor, sonra canı ne isterse onu yapıyor..
    Elimize bu telefonları ve bilgisayarları almamız demek aynı zamanda bize bu cihazları “para ile satana” açık çek vermemiz demek.
    Doldur doldur harca.
    “Doldur, doldur, doldur be meyhaneci !” AŞenses deme de dur.
    Corona virüsü aşısınıda bizi çipleyecekler iddialarına
    “Çip-Cep” yazımla “Eline cep’i almışsan çipe gerek yok. Eline aldığın cep, en gelişmiş çip” tezini savunmuştum.
    Bizi gözetleyenler kim?
    Bilişim teknolojilerinin sahibi.
    Yani aynı zamanda paranın da sahibi.
    En önemli üç(3) soru:
    1–Bunların “para”ya tercih edebilecekleri değer yada değerleri var mı?
    2–Pekâlâ öncelikle bizim var mı?
    3–Varsa, tercihimizi değiştirecek parasal bir sınır var mı?
    Günümüzden kıyamete kadar sorulacak en önemli soru aynı zamanda sorun bunlardır.

  9. Sosyal medya ; adeta bir bıçak gibi , iyiniyetle kullanılırsa özellikle mutfakta ve her konuda en büyük yardımcımız olan ama artniyetle kullanılırsa da bir cinayet aracı olan bıçağa benzer .
    Benim bu konuyla pek aram olmadığı için asıl evlerdeki başka ve gerçek tehlikelere değinmek istiyorum !
    Bu gün araba olmayan ev olduğunu zannetmiyorum , hatta bazı evlerde artık birden fazla araç var .
    Araçlarımızda biraz da zorunlu olması nedeniyle mutlaka – ne kadarı doludur, onu da Allah bilir- YSC mız vardır .
    Peki, bu yazıyı okuyan arkadaşlara soruyorum, evinde YSC si olan kaç arkadaş !
    Maalesef pek olduğunu sanmıyorum !
    Evet, ömrümüzü geçirdiğimiz , yediğimiz, içtiğimiz, yatıp uyuduğumuz yani her şeyimiz olan evlerimizde akla hayale gelmeyen envai türlü tehlikeler mevcuttur !
    Her gün bir çok insan özellikle yaşlılar ve çocuklar bu tehlikelere maruz kalmakta , ya sakat olmakta veya hayatını kaybetmektedir.
    Başta doğalgaz olmak üzere elektrik , yangın ve temizlik maddeleri gibi bir çok açıdan o güzel yuvamız aynı zamanda bir saatli bomba gibidir !
    Arabamızın bakım ve kontrolünü yaptırırken fırınımız , çamaşır ve bulaşık makinemiz ,
    elektrikli süpürgemiz v s. için de ihtiyaç olacağını düşünmeyiz .
    Evet neticeten , naçizane olarak herkesi bu konuda düşünmeye davet etmek etmek istedim.
    Selamlar, saygılar

  10. Ҫokca Google kulandığım iҫin laptop ve telefonun ekranında reklamlar, okumak istediğim konulardan daha fazla yer kaplamaya baṣladı. Kendiliğinden aktif hale gelen reklam videoları daha da rahatsız edici.

    Kılıҫdaroğlu, videolardaki sakin ses tonu ve üslubuyla ҫoğunlukla pozitif etkiliyor ama, iҫeriği bazan öyle abartıyor, yaptığı etki Mehter Takımının yürüyüṣü gibi. Iki adım atıp duruyor.
    Iktidarın verdiği aҫıklar ҫok büyük, bunları sakin bir sesle ve abartmadan anlatsa bence daha baṣarılı olur.

    Banka dekontlarındaki gelen giden paraları karıṣtıran, tekrarlanan ihalelerdeki değiṣen iṣ kapsamlarının farkına varmayan insanların parti liderinin ҫevresinde olmaması lazım.

  11. Allah’ın sopası yok derler ya nasıl yakalattı. Hani Enver Altaylı’nın o yeğeni var ya o da yakalandı. Türkiye’yi bırakmışlar İngiliz elçileri geliyor, gidiyor. Ne lan bu İngiliz elçisi merakınız.
    Seçime kadar bu fotoğraf orada kalır. Bunu izah edeceksin. İngilizlerin tarihteki en büyük başarısı, Osmanlı’yı nihai olarak parçalamasıdır. Türk halkı bu İngilizleri kovmak için iki büyük savaş verdi. O İngilizler tekrar geldi, kendilerine cumhuriyetçiyim diyen, Atatürkçüyüm diyen adamların ağzına girdi. Adam sel oldu, Bodrum’a gitti çuvalladı, Malatya’da deprem oldu, Erzurum’a kayağa gitti çuvalladı, kar yağdı yine çuvalladı. Şimdi sormak lazım, bu çuvalı muhaliflerin başına kim geçirdi?

  12. Siz hangi ülkede yaşıyorsanız bilemiyorum.

    Ama benim bir arkadaşımın yaşadığı bir ülkede bir uygulama ile bir kişinin suçlanması o kişinin terör örgütü üyesi olduğuna kesin kanaat olarak kullanılıyormuş. Uygulama dünyanın en ünlü platformlarından indirilebildiği halde bu uygulamayı kullandığı iddia edilenlerin başkaca bir fiiline bakılmaksızın 6 yıl 3 ay cezadan başlayan cezalara çarptırılıyorlarmış. Şimdi binlerce kişi o ülkede bu uygulamayı kullanma suçu ile hapislerde imiş. Dahası ülkenin en üst mahkemesi kullanıcı adı, parola, mesajlaşma, sesli görüşme ve görüşülen kişi tespit edilemese bile devlet o kişi kullandı diyorsa kullandığı kabul edilir ve terörist olarak cezalandırılması gerekir bile demiş. Bunun da o ülkenin Anayasa Mahkemesi onaylamış.

    O ülke sosyal medya konusundaki bu hassasiyeti ile parmakla gösterilen bir ülke haline gelmiş. İyi mi?

  13. Azı karar çoğu zarar sözü binyıllarca gündemde kalacak. Sosyal yada fen hadi fizik olsun biraz da ekonomi katalım isteğe göre..
    50+1 girdi çıkmak bilmiyor her nedense?
    %30 sosyal medya %70 sosyalleşme olsa..
    Hayır tam tersi olacak ki, reklamdan trolcülük ten yönlendirebilmeden faydalansın?
    % 30! Oleeyy
    % 48 ! Yuuhhh
    Hani 12 olcaktı? aksine gidiyor bir alamete gidermi kıyamete?
    Oysaki ne farkı var birbirinden?
    Ya 9’dur ya 19!!!
    Değermi bunca eziyete 2 point için sizce?

  14. Geçenlerde başıma gelen olay gerçekten beni şaşırttı.
    Kanrpeye oturmuş kitap okuyordum. Telefonum yanımda ama pasifti. Tv kapalıydı. Bir anda aklıma o gün bir-ki saat önce oynanmış Liverpool manchester united maçı geldi. Özetini YouTube tan izlemek için tv yi açtım. YouTube girdiğim gibi maç özeti karşıma çuktı. Normalde arama yapmam gerekirdi. Ama sanki(!) düşüncelerim okunmış gibi direkt maç özeti başladı. George Orvell’in 1984 kitabı 1944 yılında bu konuyu işler. O tarihte bahsedilen büyük biraderin büyük ekranı bizi izliyor demek.

    • Merak etmeyin, olduğunuz aşılarla size çip yerleştirmediler. Muhtemelen YouTube’da benzer içerikleri arıyor ve izliyorsunuz. Size bir kolaylık sağlamış YouTube/Google. Bu kolaylıklar elbet güzel, ancak Google’in bizi profillemesi ve bunu reklam dışında üçüncü şahıslara satması, pazarlaması yada vermesi elbette kabul edilemez. Bizde vatandaşını düşünen bir devlet olsaydı internet şirketlerinin bu işlerine bir önlem getirirdi Avrupa’da olduğu gibi. Ama ne görüyoruz, nasıl üç kuruş vergi toplarım ve nasıl yasaklarım insanların buralara yazmasını, görüntü vermesini engellerim peşinde bizim devlet denilen kısa ve kısır görüşlü bürokrat ve siyasilerimiz. Vatandaş vatandaş değil teba burada, umurunda mı devletin. Rezalet kısaca neresinden bakarsanız.

Yoruma kapalı.