“Eskiden tutan söylemler neden günümüzde işe yaramıyor?” sorusuna cevap veriyorum…

20
Resim: Elif Hayvacı..
Reklam

Bu yazının özetini hemen girişte yazayım: Şu anda söylem düzeyinde yaşadığımız her şey iktidarın 20 yaşına yaklaşmasının sonucu. Ülke, tek parti döneminden bu yana (1923-1950), ilk kez, bir başka tek partinin uzun iktidarıyla yönetiliyor. AK Partili hükümet 2023’te bir dönem daha iktidarda kalmayı başarırsa, ilk tek parti döneminin rekorunu da kırmış olacak.

Unutmayalım, ilk tek partinin görev süresi aslında iki döneme ayrılır. Mustafa Kemal Atatürk’ün iş başında olduğu dönem 1938’de vefatıyla sona ermişti; ardından İsmet İnönü’lü dönem başladı ve o da 1950’de Demokrat Parti’nin seçimi kazanmasıyla bitti.

İlki 1923-1938 (15 yıl), ikincisi 1938-1950 (12) arasında sürdüğüne göre, AK Parti’ye “Cumhuriyet döneminde ülkeyi en uzun süreyle yöneten parti” diyebiliriz.

Partilerin iktidarda kalma süreleri uzayınca sorunlarla baş etmeleri de zorlaşıyor.

Özellikle de günümüzün çok sesli ortamında.

İktidar gerçekleri göremiyor, hatırlatayım dedim

AK Parti’nin, şimdiye kadar gidilen her seçim öncesinde karşısında yer alan partilerin geçmiş dönemlerdeki iktidar sorumluluklarını hatırlatması, seçmeni kendi yanına çekmekte önemli bir rol oynamaktaydı.

CHP, MHP, ANAP, DYP, DSP gibi partilerin her birinin iktidarları sırasında yaptıkları hatalar kendisini sıfırdan başlatan AK Parti için propaganda malzemesi teşkil ediyordu. 

Reklam

Şimdi yine aynı söylemi sürdürmeye çalışıyor AK Parti, fakat eskiden başarı getirmiş ithamlar eskisi kadar etkili olamıyor.

Sebep bir değil, sebep çok.

Türkiye nüfusunun büyük bölümü o eski dönemleri hatırlamayacak yaşta insanlardan oluşuyor. AK Parti’nin doğru politikalar uyguladığı dönemlerinde sağladığı ekonomik bolluğa ve özgür ortama alışkın genç veya gençliklerini o dönemde geçirmiş insanlar, bugün karşılaşılan sıkıntılar için 2000 yılları öncesinin suçlanmasını ikna edici bulmuyorlar.

Kamuoyu yoklamaları da bunu gösteriyor.

Daha da önemlisi, AK Parti’nin günümüzdeki rakipleri eskinin kolayca suçlanabilecek partileri değiller.

CHP, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu döneminde, sadece söylem olarak değil eylem olarak da, kendisini yeniledi. Tek parti geçmişinin hatalarından bugünkü CHP’yi suçlamak her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. MetroPoll araştırma şirketinin son açıklanan -yanda sunduğum- anketinde, başörtülü kadınların kamusal alanda görev almalarına tavırları sorulanlardan CHP’ye oy verenlerin yüzde 80’inin bunu olumlu buldukları anlaşılıyor.

AK Parti tabanında aynı soruya olumlu cevap verenlerin oranı yüzde 82, aynı ankete göre.

Şimdi kalkıp da bugünkü CHP’yi başörtüsü yasağının uygulandığı günlerden sorumlu tutunca, bunun kitleler üzerindeki etkisi iktidarın beklediği türden olmuyor.

Reklam

MHP’li ittifak ortaklığı da AK Parti’nin bu alanda işini zorlaştırıyor.

İktidar sözcüleri 2002 öncesinde çekilen ekonomik sıkıntıları ele alıyorlar; daha dün AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan o dönemde devlette önemli bir görevde bulunan CHP’nin şimdiki sözcüsünü suçladı. 

O dönemde yaşanan ekonomik krizi ona mal ederek… 

2002 öncesinde ekonomik kriz çıktığında ülkeyi yöneten üç parti arasında CHP bulunmuyordu, ama MHP o iktidarın da ortağıydı. MHP’nin lideri Devlet Bahçeli DSP, ANAP ve MHP’li üçlü koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı konumundaydı.

Devlet memurunu suçlamak garip kaçıyor, suçlamak şu andaki iktidarın ittifak ortağını akla getirmekten başka bir işe yaramıyor.

Zorluğun bir bölümü de buradan.

Daha büyük bir zorluk daha var: İktidar blokunun bugünkü rakipleri 2001’de kurulmuş AK Parti gibi kendilerini sıfırlamış partiler; başlarında da AK Parti’nin toplum tarafından ‘başarılı’ bulunduğu ve o sayede toplumun yarısından sandıkta destek alabildiği ilk döneminde sorumluluk taşımış isimler var.

Gelecek Partisi öyle, DEVA Partisi de öyle…

İYİ Parti ise, MHP içerisinde kalsalar 2002 öncesi sorumlulukları yüzünden eleştirilebilecek iken, kendilerine yeni bir yol seçmeyi tercih etmiş bir kadro tarafından kuruldu. MHP sözcüleri tarafından en ağır saldırılara maruz bırakılması, İYİ Parti’nin de sıfırdan başlamış bir parti halinde algılanmasına yol açtı.

Yeni siyasi algı 2002’yi anımsatıyor

Bu tablo ‘Millet İttifakı’ çatısı altında buluşmuş partilerin ilk yapılacak seçimde dengeleri değiştirebileceği izlenimini topluma vermeye başladı.

İktidar cephesi de kendilerine yönelik bu tehdidi algılamışa benziyor.

Tehlike algılanmış durumda, ama geçmişte işe yaramış söylemlerin artık işe yaramadığı, iktidar cephesinden muhalefete yönelen iddia ve ithamların dönüp iktidara zarar vermeye başladığı henüz tam fark edilmiyor.

Fark edilmediği için eski söylemlerle sonuç alma gayreti devam ediyor.

Muhalefetin “128 milyar dolara ne oldu?” sorusuna “Biz iktidar olmadan önce hazinede döviz rezervi sadece 27 milyar dolardı” cevabı verildiğinde MHP alınganlık gösteriyor, bunun üzerine muhalefete dönüp “Başınıza damat kadar taş düşsün” demekten başka söylenebilecek bir şey kalmıyor.

En başta ne yazdığımı hatırlatmanın zamanı geldi: 

Şu sıralarda söylem düzeyinde yaşanan ne varsa hemen hepsi -hatta doğrudan hepsi- ülkemizin son 20 yılında tek bir partinin iktidarda bulunmasının sonucu. AK Parti ülkenin son 20 yılında tek başına iktidar ve bu yüzden bugünlerin derinleşen sorunlarıyla başa çıkmaya çalışan insanları uzak geçmişi suçlayarak arkasında tutabilmesi her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.

İktidar cephesi bunu anlamalı ve kendini bu yeni gerçeğe ısındırmaya çalışmalı artık.

ΩΩΩΩ  

Reklam

20 YORUMLAR

  1. AKP suçluyu buldu!
    Çin’in Uygur Türklerine yönelik yaptığı zulmün araştırılması için verilen önerge AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedilmiş. Sebebide! “Doğu Türkistan konusu CIA’in, Fetocü tuzağı’imiş,onun için tuzağın düşmeyelim” diye meclisi uyarmışlar.

    İyi Partinin sunduğu Çin tarafından Uygur Türk Halkına yönelik insanlık ve vicdan dışı eylemlerin, araştırılması ve sonuçlarının uluslararası topluma deklare edilmesi hakkındaki önerge reddedilmiş. Önergeye CHP ve İyi Parti kabul oyu verirken, AKP ret, MHP de çekimser oy vermişler.

    Bu millet itifakı varya kalmiş tuzağı savunuyorlar.
    Oysaki! AKP’YE GÖRE ZULMÜN SESLENDİRİLMESİ “TUZAK” imişş.

    Ben AKP’li vekil Atay Uslunun şu konuşmasına inaniyorum! Türkiye’nin yurt dışındaki tüm soydaş ve akrabalarına bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü desteği vermeye devam edecekmiş ne diyiyor? “Burada bir sorun var, evet ama bazı ülkelerin, bazı mihrakların Uygur Türkleri meselesini kendi çıkarları ile Çin’in arasındaki bir mücadelenin parçası hâline getirdiğini de görüyoruz. Bu konuda CIA’in, Fetocular”ın tuzağına düşmeyelim. Bu şekilde Uygur Türklerinin araçsallaştırılmasına razı olmayalım. Ortada bir güç mücadelesi ve ekonomik savaş”varmış.
    Şimdiye kadar akp ve başkanı’nin hiç yalan söyledığıne şahıt olmamış troller sürüsünü birakipte MILLET ITIFAKINA INANMAM MÜMKÜN DEĞIL.
    akp sözcüsü TMMMde söyledikleri’ni seneler önce ümmet liderimizde dölemişti: İNSANLAR MUTLU YAŞAM SÜRÜYOR
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin ziyareti sırasında yaptığı konuşmada “Sincan’da insanlar mutlu bir yaşam sürüyor” açıklaması yaptı. Çin medyasında geniş bir şekilde yer alan bu haberde Devlet Başkanı Şi’nin Erdoğan’a iki ülkenin terörizmle mücadele konusunda pratik adımlar atmasının önemine değindiği de aktarıldı. Şi’nin Erdoğan’ın açıklamalarından memnuniyet duyduğu bildirildi.

  2. Sağlam Direklerle yapılamış iskele’nın uzerindeki tahta, keremeti kendisin’de zannederek kıskandığı direkleri iskelenin gövdesinden teker teker kopardı!
    Daha sonra keremet’in tahtada değil esas direklerde olduğunu anlayınca; kendilerinden önceki, çürümüş ve yıkılmış iskele direkleri ile yola devam etmeye karar verdi, ve iskeleyi çökerti.
    Şu an Devlet, ve Doğu Sipor kulubünde futbol topu görevi yapiyor.

    Not: Ben bir süreliğine isim yerine şu rumuzu ‘la yorum yazmaya karar verdim! $15+20=25 miliyon.

  3. 1) “AK Partili hükümet 2023’te bir dönem daha iktidarda kalmayı başarırsa…”
    Ağzınızdan yel alsın… O nasıl söz… Tüyler ürpertici bir şey bu… İnşallah böyle bir şey olmayacak. AKP iktidardan, RTE da saraydan gidecek; millet nefes alacak, ülke normalleşecek. Yeni bir sayfa açılacak.
    2) Troller engellenmediği için arasıra cevap yazmak farz oluyor. Trol diyor ki:
    “AKP taraftarlarının binlece hesabı engelleniyor, bu da göze batınca onların paylaşımları gizlice görünmez hale getiriliyor, açıkça engelleniyor.”
    AKP taraftarı diye bir şey yoktur. AK trol diye bir şey vardır. Bunlar, iktidar yalakası olmayan yazarların, ünlülerin paylaşımlarının altına üşüşür, trollük yaparlar. Bir de “utanmadan sıkılmadan” engellendiklerinden şikayet ederler.
    3) İktidar yalakası yazarların iki temel özelliği vardır:
    a) Meslek haysiyetleri yoktur.
    b) Fikir namusları yoktur.
    Hâl böyle iken muhalif partiler ve yalaka olmayan yazarlar “medya” konusunda “ortak hareket etme” kararı alamadılar.
    4) Ben şunu anlamakta zorluk çekiyorum: Abdulkadir Selvi adında bir gazeteci Kemal Kılıçdaroğlu ve Seyit Torun gibi adamlara telefon açabiliyor. Kemal Bey ve Seyit Bey bu adamın telefonuna neden çıkıyorlar? Bu adamla neden görüşüyorlar? Bu adamı neden “adam” yerine koyuyorlar? Daha önce Mehmet Akif’in bir mısrasını aktarmıştım. Tekrar edeyim: “Hiç olmazsa yanımdan kovarım!”.
    5) Sübyancıyla, tecavüzcüyle, teröristle bir zorunluluk, bir aciliyet yoksa görüşülmez. Trol veya yandaş köşe yazarı da bu kapsamdadır.
    6) Gazeteciye meydan dayağı atıyorlar, yandaş köşe yazarının gıkı çıkmıyor. 13 insanımız 5-6 sene terör örgütünün elinde kalıyor. Takas / Pazarlıkla kurtarmak mümkün iken operasyon tercih ediliyor. Rehineler kurtarılamıyor ayrıca 3 şehit daha veriliyor. Hâl böyle iken bin odalı saraylarda zevk-ü sefa içinde yaşamaya devam ediliyor. Yandaş gazetecinin bu rezalete, bu yaman çelişkiye gıkı çıkmıyor.
    7) “İktidarın oyu düşüyor, ekonomi kötüye gidiyor” gibi laflar rahatsızlık veriyor bazılarına. Rahatsız oluyorsanız bu sözlere kulak vermezsiniz. “İktidarın oyu artıyor, ekonomi şahlanıyor” diyenlere kulak verirsiniz.
    8) Eyyy troller… Biraz utanmanız biraz sıkılmanız olsun. Beğenmediğiniz yazarı okumayın. Size hitap eden yayın organlarını takip edin.
    9) Tehdit… Şantaj… Aba altından sopa gösterme… Şiddet… Yalan… İftira… Hakaret… Bunları yaptılar, yapıyorlar ve yapacaklar… Ne yaparlarsa yapsınlar… En geç 2023’te defolup gidecekler…
    10) Akşener, Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu… Hepsi dik duruyor. Hepsi AKP’ye ve AKP’nin temsil ettiği değerlere (çalmaya, çırpmaya, arsızlığa, yolsuzluğa, tehdide, hakarete) mesafeliler. Karşılığını mutlaka alacaklar.
    11) RTE Türkiye’nin başına yakışmayan biri. Türkiye’nin başında RTE (veya onun gibi biri) değil Abdullah Gül (veya onun gibi biri) olmalı.
    12) HDP’ye tavsiyemi yineliyorum: İktidar sizi kapatmadan siz kendinizi kapatın. Memleket normalleşince yeniden açılırsınız.
    13) Trol şöyle diyor: “Allah korusun şu muhaleftten her hangi birinin başa gelmesi ülkemize Ankara büyüklüğünde bir meteor düşmesinden daha çok zarar verir.”
    Erbakan’ın “Hafizanallah cehenneme gideriz” lafına benziyor bu. “Bu memleketin asıl sahibi biziz” veya “Müslüman olmayan cennete giremez” gibi hastalıklı versiyonları vardır bu kafanın…
    14) CHP ile daha çok uğraşacaklar… İçlerindeki pisliği, kazuratı her fırsatta her yere kusacaklar…
    15) Gidicisiniz… Gideceksiniz… Bin odalı saray da dönüştürülecek. Otel, üniversite veya kütüphane…

  4. KÖPRÜLERDEN SULAR HIZLA AKTI
    HER GEÇEN BİR KEZ BAKTI

    Kaç yorumdur dile getirdiğim müthiş olay nihayet yazar tarafından da dile getirilmiş, Cumhuriyetin 1/5 nin Ak parti tarafından yönetilmiş olması panellere, konferanslara, doktora tezlerine konu olması gereken bir olay. Bu nedenle iktidarın oyu düşüyor, ekonomi kötüye gidiyor gibi söylemler komik kaçıyor.
    Yazarın yazmaktan imtina ettiği bir konu; cumhuriyetin ilk 15 yılında halktan sandığın kaçırılması, sonraki 12 yılda ise yapılan hileli seçimler. Nasıl cumhuriyetse. Cumhurun söz hakkı olmadığı cumhuriyet.
    Peki gelelim 2023 seçimlerine. Yazar boşuna sosyolojik, demokrafik tahlillerle kendini yormuş, o da biliyorki bunların hiç biri doğru değil. Olan, Biden’ açıkça muhalefeti destekleyerek Erdoğanı indireceğiz sözü üzerine oluşan gelişmeler. Bu yüzden iktidar karşıtı sosyal medya paylaşımları daha sık önünüze düşüyor, akp parti taraftarlarının binlece hesabı engelleniyor, bu da göze batınca onların paylaşımları gizlice görünmez hale getiriliyor, açıkça engelleniyor.
    Hazineden bir gece 120 milyar DOLARI ın alınarak kaybedildiğine inanan müsait bir kitle var ellerinde. Halbuki devletin kör kuruşunun nerede olduğu bellidir.
    Yine de fazla güvenmesinler. 2023 te meral’in Türkiyeyi ak partiden daha iyi yöneteceğine inanan bir kitleye ihtiyaçları var ki o Türkiye şartlarında bile zor. Erdoğan düşmanlığı ile verilen üç beş oya bakmayın, iş ciddileşince onlarda döner. Yoksa Allah korusun şu muhaleftten her hangi birinin başa gelmesi ülkemize Ankara büyüklüğünde bir meteor düşmesinden daha çok zarar verir.

    • ben tam tersi düşünüyorum.
      bundan kötü yönetilemez, dolayısıyla kim gelse daha iyi yönetir.
      giden oyların geri gelmesi mümkün değil, düşüş hızla devam edecek,
      üstelik milyonlarca genç ilk defa oy kullanacak ve emin olun atv izlemeyen ve rakamları okuyabilen bu oylar akp ye gitmeyecek.
      yıl sonu , değilse en geç haziran 2022 seçim olacak ve erdoğan bir daha seçilemeyecek. bence kendisi de biliyor.

      • öte yandan milyarlarca dolar yok.
        pandemi için harcadık dendi,
        denmedi mi?
        yok bankada duruyor dendi,
        denmedi mi?
        ama rezervler ekside.
        her şey gibi.
        enflasyon % 12 mi?
        herkesin önündeki gerçeği gözünüzün içine bakarak değiştiriyorlar değil mi?
        herkesim yaşadığı bir gerçek yalansa, enflasyon verileri bile yalan olabiliyorsa ne doğru olabilir ki?
        hangi veriye güvenebilirsin ki?

        • Diyanet işleri başkanının Ankara da olmayan Amerikan Hastanesinde yattığına inanırım. :))))

          • neysem bir yerden başlamak lazım,
            burdan diyanetin devasa imkanları varken neden milletin parasıyla güneydeki beş yıldızlı otellerde seminerler düzenlendiği sorusu sorulabilir, devasa bütçesiyle millete ne fayda sağladığı merak edilebilir, diyanet işleri başkanının gerçekten milletin parasıyla devasa pahalı zırhlı bir araç kullanmasına gerek var mı tartışılabilir? ne dersin:)
            hem bakarsın bunları sormuşken sıra başka sorulara da gelir, belli mi olur:))))

  5. Yukarıda , arkadaşlar konuyla ilgili olarak söylenmesi gerekenleri zaten yazmışlar ; ben de yine fıkrayla devam edeyim
    TEMELİN SON PİŞMANLIĞI
    Temel , arazi anlaşmazlığından dolayı kavga ettiği akrabalarından bir kaçını tabancayla vurarak öldürmüş .Yakalanıp tutuklanmış ve cezaevine konmuş .Bir yandan da mahkemede yargılanması başlamış .Aylarca süren yargılama sonunda idama mahkûm edilmiş ! Nihayet infaz günü darağacına çıkartmışlar , ipini çekmeden son sözünü sormuşlar ; Temel şöyle cevap vermiş ,
    – Ne deyim uşağum, habu baa ders olsun daa ..!
    Selamlar , saygılar

  6. iktidardakilerde, muhaliflerde herşeyi herkesten iyi biliyorlarda,
    halk önünü görmekte zorlanıyor. (şimdi birsürü gereksiz
    işsizlik açlık maçlık
    yabancı mangırlardan sözleşmeler beşi biryerdeler
    deyip mide bulandırmayayım).
    Bir yüzükle gelen insanlara mı güvendi, yoksam tek parti yaparsa o yapar deyip yolları tünelleri köprüleri yaptırdıda..
    işte burada önemli olan: bunca işi yaptırdığı adamları işim bitti gari yürrüü der mi?
    (demiyor işte de diyebilirsin, yerine koyacak daha iyisini bulamıyor da..)
    ama muhalefet de gittiii gittiii deyip gittiği yeri de o bulamıyor!
    boşa koysa dolmuyor, doluya koysa almıyor, halk netsin? neylesin?
    al sana buda halkın bahanesi.

    • yeni nesil gercekten gecmis ile pek ilgilenmiyor. o yuzden 2023 secimleri bir cok sosyal ongoruyu degistirebilir. ayrica yeni nesil bilisim ve iletisim kanallarinin degismesinden dolayi sadece Turkiye deki insan ile degil yurt disindaki insan ile etkilesimde. Bu nedenle oldukca farkli dusunuyor. Bu nedenle 2023 u cantada keklik goren yorumcular cok yanilacak…. bu ulkenin 3 seye ihtiyaci var hukuk, demokrasi ve bilim. bu minvalde yeni nesli ikna edebilen 2023 alir.

  7. Eski Chp ile yeni Chp nin darbe yaklaşımında pek fark yok.
    Okyanus ötesi ve aparatı FETÖ, bu “Avrasyacı-Ulusalcı yerli darbeciler”e karşı, önce Balyoz ve Ergenekon davalarıyla bir operasyon başlattı, ardından Deniz Baykal’ı bir kaset operasyonuyla devirip yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nu getirdi.
    Kılıçdaroğlu’na verilen görev belliydi. Partideki tüm ulusalcıları teker teker tasfiye etti. Yerlerine eski sol terör örgütlerinin çizgisindeki isimleri, PKK yanlılarını ve sol 10 Aralık Hareketi mensuplarını getirdi.
    Böylece CHP yönetimi SOL TERÖR ÖRGÜTLERİNE ÖZGÜ ŞİDDET DİLİNİ kullanarak iktidarı darbeyle ve ayaklanma çıkarmakla tehdit etmeye başladı. Şiddet diliyle kutuplaşmayı artırıp CHP tabanının partinin iktidara bir hazırlığının olup olmadığını sorgulamasına fırsat vermemeyi amaçlıyorlar. Bu yüzden de “Seçimle ya da başka şekilde iktidara geleceğiz” söylemleriyle darbe imasında bulunuyorlar.
    Bilindiği üzere 17-25 Aralık FETÖ yargı darbesini alenen, 15 Temmuz darbe girişimini alttan alta destekledi CHP. 15 Temmuz başarılı olsaydı alkışlayıp “Sivil diktatörlük sona erdi” diyeceklerdi. Şöyle ilginç bir paradoks var. CHP yönetimindeki sol örgüt bağlantılı tüm isimler Amerikancı ve ismini istismar ettikleri Atatürk’ten esasında nefret ediyor.
    “Amerika’dan bağımsız darbe olamayacağını anladık” demelerinin sebebi de bu.
    İşte günümüz CHP darbecilerini geçmiştekilerden ayıran temel farklılık.

  8. 20 yılda ülke nasil yönetildi.ilk sekiz fena değil şunku bir denge mekanizması vardı.
    Sonra berbat.Her. gerçeği halktan gizle.Dis politikada gizlilik esas olabilir ,ama.İşsizlikte,enflasyonda,vergilerde,ihalelerde hep gerçek gizlendi.Sonuc vahim.Eger iktidar değişirse, o zaman gerçekler vahim ötesi.Zamaninda ortalama, 10-12 çeyrek altına çalışanlar bugün 4 çeyrek altına çalışır olmus.Egitim berbart ,sağlık dersen hala kuyruklar var,Bazı hastanelerde doktordan fazla güvenlik görevlisi var.Kültür -Sanat yok olmus. Her gun sokak ortasında gazeteci dövulüyor.Fikir hürriyeti kalmamis.Devlet daireleri akşama kadar ne yaptığını bilmeyen insanlarla dolu,devlet hantallasmis ,her karar Ankara’dan aliniyor.Camilerde siyaset almış başını gidiyor, Dindar nesil camilerden uzak ,insanlar vakit namazında yok ,akılı imamlar suskun.Herkesin evinde işsiz var,evlenemeyen insanlar,ulaşılamayan gıdalar var.Sokaktaki insanlar asık suratlı, mutsuz .Halkkin büyük çoğunluğu geçim derdini aşamamis.Daha geçen hafta tesadüfen rasladim. Kanlar içinde kalan yaşlı adam.Üsküdar meydanında yaşlı bir insan intihar ediyor.İnsanlar neden intihar eder.Bu ülke rereye kadar böyle yönetilecek..

    • tarihinde bir krallıkta, halk somurtup ağlayıp sızlandıkça kral zam yapıyormuş. sık sık ta araştırtma şirketlerine araştırttırıyormuş.
      en sonda gelmiş sonuçlar: halk gülmeye başladı, göbek atıp kahkaya boğuluyor çıkmasın mı sonuçlar.
      durun! demiş kral. zamları geri çekin, herşeyi ucuzlatın.
      (matrakçı gibi olmdı ama..)

      • Olmasına olmuş ancak çok kısa kesmişsiniz ; bir dahaki sefere daha iyi olur inşallah !
        Selamlar saygılar

  9. İktidarın artık nadas zamanı geldi. Kenara çekilmeli ve yeni bir siyasi ekiple Türkiye devam etmeli. Herkese bıkkınlık verdiler. Türkiye’ye hiç bir katkıları yok uzun zamandır. Türkiye sürekli kan kaybediyor. Fakirleşiyoruz ve her alanda zayıflıyoruz. Türkiye’nin geleceğini tüketiyorlar. Bu sürdürülebilir bir durum değil, içerde ve dışarda bu sıkışmışlıktan Türkiye çıkmak zorunda. Demokrasilerde ilk çözüm, iktidarın el değiştirmesidir. Türkiye çok geç kaldı bunu yapmakta. O yüzden problemler katlanarak ve hızlı bir şekilde arttı. Halbuki siyasi yenilenme zamanında yapılabilseydi, millet bu gereksinimi yerinde ve zamanında sık sık yapsaydı, buraya gelmezdik. Zarar çok fazla şimdi, ancak zararın neresinden dönülse kardır.

    Başkanlık sistemi kalıcı olacak kanımca. Ancak mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. Kuvvetler ayrılığı, cumhurbaşkanının parti başkanı olmaması (patili olabilir), denetleme gücünün yargıya ve Meclise güçlü bir şekilde verilmesi gibi değişiklikler acil olarak yapılmalı. Bu kadar keyfi yönetimin sonucu bataklık. Türkiye bu tek adam yönetiminden acil bir şekilde uzaklaşmalı, yeniden 1950’de olduğu gibi. Maalesef akp Türkiye’ye ikinci bir tek parti dönemi yaşattı ve yıkım çok fazla. Bu zamanlar çok kötü olarak uzun yıllar anılacak. Akp, Türkiye’nin yüz karası olarak tarihe geçecek, demokrasiyle gelip, demokrasiyi rafa kaldırdıkları için.

    CHP kadar başınıza taş düşsün demiştim. İktidar ses vermiş, “damat kadar başınıza taş düşsün” diye. Valla o damat illa bulunacak ve milletin ümüğüne çökülerek toplanan 140 milyar doları kimlere, kimin emriyle peşkeş çekti, milletin hazinesini nasıl boşalttı, bunun hesabı sorulacak. O hesap kapanmadı, kapanmaz da. Nereye kaçarsa kaçsın. Aynı şekilde o beşi bir yerde müteahhitten de tek tek yolsuzluklarının hesabının sorulacağı gibi.

  10. Ellerini oğuşturup hayal kuruyorsun ama boşuna ne deva bulursun nede geleceğin olur.

Yoruma kapalı.