Erdoğan’ın rahatsızlanması AK Parti ileri gelenlerinin vücut kimyasını bozmuş gibi…

40
Reklam

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kısa süren rahatsızlığı, onun ülke siyasi hayatında taşıdığı merkezi rolü, bir kez daha hatırlattı.

Seçim günü yaklaştıkça Türkiye’yi önemseyen ülkelerin bizdeki siyasi gelişmelere merakı da arttı. Gün geçmiyor ki, önemli bir yabancı gazetede seçimle ilgili bir haber-değerlendirme çıkmamış olsun. Televizyonları da merak giderici yayınlarını artırdı.

Nereden mi biliyorum?

Google’dan…. Her gün benim için Google’un düzenlediği yabancı medyadaki Türkiye haberleri raporunda yer alan haberler bayağı çoğaldı.

Zaten seçime yeniden aday olarak katılmayı başaran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir TV programında “Eyvah, eyvah” seslerinin yükselmesine sebep olan, kendisinin ‘mide üşütmesi’ olarak açıkladığı rahatsızlığının İngilizcesini de Google sayesinde öğrendim: ‘Serious stomach flu’ imiş…

Ne yalan söyleyeyim, böyle bir rahatsızlık olduğunu ilk kez öğrenmiş oldum.

Sağlık bakanı Fahrettin Koca Erdoğan’ın sağlık durumunun ‘iyi’ olduğunu özellikle belirttiği açıklamasında rahatsızlığın bilimsel adını da paylaştı: ‘Gastroenterit enfeksiyonu’… 

Allah şifa versin. Umarım, şunun şurasında iki hafta kadar bir süre kalmış bulunan seçimin kampanyasını aksatmasına yol açmaz bu rahatsızlık…

Reklam

İngilizcesi ‘heartburn’ olan ve belirtileri kalp ağrısı ile karıştırılabilen bir rahatsızlık durumundan ise haberdardım; ben önce ‘mide üşütmesi’ olarak yansıtılanın o olduğunu düşündüm. Göğüs bölgesinde yanma hissi için kullanılıyor ‘heartburn’ tanısı. Bazı muhalif siyasiler de hekimlere danışıp rahatsızlık hakkında benzer bir sonuca ulaşmış olabilirler.

Bakan bir-iki günde iyileşildiğini duyurduğuna göre,’gastroenferit enfeksiyonu’ daha basit bir rahatsızlık olmalı…

Rahatsızlık duyulur duyulmaz, muhalif cephede yer alan hemen bütün siyasiler, hiç gecikmeden ‘geçmiş olsun’ dileklerini paylaştılar.

Hoşuma gitti bu davranışları.

Özellikle de, aynı günün sabahı, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümü toplantısında, yan yana denilebilecek bir yakınlıkta oturduğu halde, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görmezden gelinen CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmiş olsun dileğini ilk ifade eden siyasi olması hoşuma gitti.

Türkiye galiba bu seçimle beraber siyasetin varlık-yokluk -ya da son zamanlarda sıkça kullanılan deyimiyle ‘beka’– kavgası değil de hizmet yarışı olarak değerlendirildiği bir ülke haline gelebilecek…

Siyasiler iktidar olma hakkını sandıkta elde edince fedakarlık üstlendikleri hissiyle hareket edecek, günü geldiğinde, daha doğru ifadeyle o hizmeti kendilerinden daha iyi yerine getireceğine halkın inandığı başkaları sandıkta öne çıktığında, bulundukları konumu hiç yüksünmeden -hatta sevinerek- terk edebilecekler…

Ceketlerini alıp makamlarını terk eden cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar bizde de olacak…

Reklam

Eskiden olduğu gibi…

Benim siyaseti olabildiğince yakından gözlediğim son elli yılın ilk yarısında durum öyleydi çünkü.

Süleyman Demirel altı kere gidip yedinci kez yeniden gelmekle övünürdü.

Kimler geldi siyasete çok partili dönemde, kimler o makamlardan geçti, hatırlasanıza…

Arada askerler darbelerle demokrasiye kısa devre yaptırmasa gidiş-gelişler daha da fazla olabilirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rahatsızlığı AK Parti saflarında beklenebilecekten çok daha fazla olumsuz etkilere yol açmış gibi…

Yakın mesai arkadaşları sayılabilecek bazı isimlerin son bir-iki gün içinde yaptıkları tuhaf açıklamalar bana bunu düşündürüyor.

Bir ara başbakanlık da yapmış bulunan, en son İstanbul büyükşehir belediye başkanı olarak seçmenin karşısına çıkmış birinin –Binali Yıldırım’ın- seçimle ilgili sarf ettiği şu cümle sözgelimi: “Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir.”

İşitmemiştim, bu sözlerden doğal olarak alınan İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener’in cevabına kulak verdiğimde karşıma çıkınca resmen irkildim.

Seçimin işgalle, işgalcilerle ilintilendirilecek, istiklal mücadelesi denilmeyi hak edecek nesi var? Kim nereyi işgal etmeye kalkışıyor da, bir ilin belediye başkanlığına talip olacak kadar tevazu sahibi bir politikacı, onlara karşı istiklal mücadelesi veriyor?

Allah, Allah…

Tam onun ağzından çıkan ve sebebini partisi genel başkanının rahatsızlığına bağladığım açıklamayı hazmetmeye çalışırken, bu defa Kılıçdaroğlu’nun cevap verme ihtiyacı duymasıyla birlikte, adalet bakanı Bekir Bozdağ’ın tuhaf açıklamasından haberdar oldum.

O da şu cümleyi sarf etmiş: “14 Mayıs akşamı ya şampanya patlatıp sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak.” 

Herhalde o da yeniden cumhurbaşkanı adayı olarak yarışa katılmış Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın rahatsızlığının etkisiyle bu tuhaf sözleri sarf etmiş olmalı. 

‘Şampanya’ ile ‘secde’ kavramlarının akla düşüreceği türden bir yarış mı seçim?

‘AK Parti seçmeni’ kitlesini tanımıyor olabilirler mi AK Parti denilince ilk akla gelebilecek bu iki isim?   

Partilerine oy veren seçmen kitlesi içerisinde bulunan insanlardan önemli bir bölümü bu tür benzetmelerden rahatsızlık duyabilirler çünkü.

Şimdi cami avlularında seçim nutukları çekiyorlar ama, ilk yola çıktıklarında, AK Parti’nin kurucu kadroları, meyhanelere de uğrayarak oy talebinde bulunuyorlardı ve o sayede oylarını sonraları yüzde 50’lere kadar çıkartabildiler.

Artık yalnızca ‘secde’ ile ifade edilen kitleyle yetinmek niyetindeler demek ki…

Karşılarında istiklal mücadelesi verdikleri iddiasını dillendirdikleri kitleyle ‘çözüm’ arayışı içerisinde olma cesaretini gösteren de AK Parti değil miydi?

Demek onların oylarından da vazgeçiyor AK Parti?

Vücut kimyası bozulma alametleri bunlar.

Geciktiğimin farkındayım ama ben de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim.

Partisinin ona ihtiyacı var.

ΩΩΩΩ

Reklam

40 YORUMLAR

  1. İste muhalefetin içler acısı hali…onca ekonomik kriz ,enflasyon, pahalılık ,kur falan degil de erdoganın iki öksürüğüne öhö öhösüne bel bağlamış ve bu sefer olacak diye hayal ediyor.yani bu sorunlara çare benim noktasında değilde erdogan hasta diye güya siyaset yapıyolar….😊erdoganin iki öhö öhösü onlar icin bulunmaz hazine ve kullanacakları siyasi bir argüman..😊vahki vah…

  2. Hastalığınız neyse strese girerseniz hastalık 10 katı olur.

  3. o profili düşük son başbakan binali yıldırım bir şey söylemeye çalışıyor söyleyemiyor sonrasında işin içinden çıkmaya çalışırken eyice içine edip bırakıyor ne demek istediğini ne dediğini bilmekten aciz bir görüntü üstelik işgal falan diyerek kendi ayaklarına vuruyor
    vah ülkem vah bu arkadaş reizden sonra akepenin en başarılısıymış birde
    yazık
    o sayın bekiri hiç konuşmaya gerek yok
    bu kifayetsizler yüzünden millet chp ye oy veriyor chp de umut arıyor kim bilir belkide onların hataları milletin doğru yolu bulmasına vesile olacaktır.

  4. Ceketlerini alıp makamlarını terk eden cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar bizde de olacak…
    10 yılda 10 seçim kaybetmiş biri ile (bay bay kemal) değişim olacakmış…üstelik bu değişimi yapacak aday 10 yıldır adam yendi ha yendiği halde ne ceket makam bırakıp gitmemiş adam.ve değişim yapacak…gercekten muhalefet hayal dünyasında yaşıyor.
    Ama esas konu bu değil…chp kemalizmden vazgeçti gibi….fakat kemalizmi akp ye sağ muhafazakar seçmene yamadılar.esas sorun bu…ama inş herşey mecrasına akacak..hersey yerine oturacak…

  5. ZİHİN KİMYASI DA
    Bugün medyaya yansıyan AKP’li bir bakanın seçimlerle ilgili açıklaması:
    “–14 Mayıs 2023 seçimleri Batı’nın siyasi DARBE girişimidir.”
    Erdoğan’ın rahatsızlanması iktidarın önde gelenlerinin sadece vücut değil, zihin kimyalarını da bozmuş.
    Hem de fena halde.
    Hem de tedaviye cevap vermeyecek derecede.
    Pekâlâ bu söylem bir tesadüf mü?
    15 Temmuz öncesinde de yandaş basında ciddi bir “darbe” söylemi vardı.
    Daha sonra anlaşıldı ki, bu söylem bir “projenin” parçasıymış.
    Zihinsel olarak vatandaşı hazırlamak içinmiş.
    Her neyse gelelim 14 Mayıs darbe! teşebbüsüne.
    Burada hangi zihinsel alt yapı ve blokaj hazırlığı var?
    Bana göre ve evrensel hukuka göre de, darbelere karşı çıkmak her vatandaşın en temel hakkıdır.
    Şayet seçimi “darbe” olarak vasıflandırır isen vatandaşa da sonuçlarını kabul etmeme hakkı da vermiş olursun.
    Bu açıklama aynı zamanda seçimi kaybettiklerinin de bir itirafı değil mi?
    Bu açıklama bir “projenin” parçası değil mi?
    Şayet seçim sonuçları kabul edilmeyecekse, öncesinde bu tür açıklama gerekmez mi?
    Zihin kimyaları zaten bozuktu.
    Ancak artık iyice zıvanadan çıktılar.

  6. GÖZLÜĞÜ AT

    Sayın yazar gündemi sadece muhalefet liderleri üzerinden takip ettiğinden 2 gündür vahim yanlışlar yapıyor.

    Sayın bakanın “bu seçimi şarapla kutlayanlar- şükür namazı kılanlar” cevabını bir yere bağlamak için acele etmiş ama gündemi takip etse yeni rakı reklamlarını hatırlar, o gün geldiğinde doyuncaya kadar, tıksırıncıya kadar içeceğiz diyenlere bir cevap olduğunu hatırlardı.
    ABD başkanı bıden ın muhalefeti destekleyip erdoğanı indireceğiz dediğini, daha dün yunan medyasının erdoğan bu seçim mutlaka gitmeli manşetini ne çabuk unuttunuz.
    Eskiden seçilmişlerin ceketini alıp gittiği de doğru değil. Benim ömrüm ecevit-demirel tahtarevallisi ile geçti. Kim gitmiş, ne zaman. Zaman zaman “gönderilmişler” bu doğru.
    Neyse siz seçimi kılıçdaroğlu mu kazanacak sanıyorsunuz. Ham hayal seçimi pkk ve fetö kazanacak.

  7. Erdoğan ın siyasi hırsına vücudu nasıl dayanıyor hayret ediyorum.ben 3-4 yaş küçüğüm ve şükür bir hırsım filan da yok. fakat onun hayatını benim vücut yaşasa çoktan iflas etmişti. keşke zirvedeyken bırakabilseydi. ama biz onu düşünerek 15 Mayısta meydanlarda salladığı kuranı ve seccadesiyle evine göndereceğiz. artık torunlarıyla oynasın.
    Ya ben de torunları özledim.oysa daha bayramda bizdelerdi :))

  8. HER İKİ BAKANDA DOĞRU SÖYLÜYOR, SEN YANLIŞ YORUMLUYORSUN TARAFSIZ OLDUĞUN SÖYLEYEBİLİRMİSİN.

    • Evet söyleyebilir, sen tarafgir olmadığını söyleyebilir misin?
      not: yazarın sitesinde büyük harfle, bağırarak yorum yollamış olman ayrıca bir başka adab-ı muaşerete mugayir bir durum ki cuma günü olduğu için sadece edep YaHU! deyip buraya bırakıyorum.

    • Siyasette tarafsızlık diye bir şey yok. Siyaset yazanlar da tarafsız değil elbette. Büyük harflerle yazdığınıza göre siz de tarafsız değilsiniz. Herkes tarafını iyi belirlesin. Bu seçimde otokrasi mi demokrasi mi seçimi yapacağız. Daha demokrasi yok ortada.

    • Bu tür Türkçesi bozuk, saygısız ve apaçık trol kokan saçmalıkları da yayınlamak zorunda mısınız? Okuyuculara saygınız gereği biraz seçici olmanızı bekliyoruz, bu sansür değil, lütfen bizi bu tür saçmalıklardan koruyunuz.

  9. yıllardır merak ederim devletin yıllara göre alkollü içkilere harcadığı para ne kadar içen kendi parasıyla içerse içsin benim vergilerimle içmesin.

    • Tüm dini yerlerin ve din görevlilerinin giderlerinin cemaatleri tarafından karşılanmasına ne dersiniz? Biz içiciler zaten maliyeti 10 TL olan içkileri bindirilen vergilerle 200 TL yani en az 20 katı fazla bedel ödeyerek ve kimsenin vergisine asalaklık etmeden içiyoruz. Diyanet’in israf dolu lüks harcamaları alkol tüketenlerin ödediği aşırı, korkunç yüksek ve kesinlikle adaletsiz vergilerle karşılanıyor. Ödediğiniz vergi miktarınızı benim gibi sıradan bir SSK emeklisi ile karşılaştırmaya var mısınız? Yoksa bazıları gibi sallayıp sallayıp sıvışacak mısınız?

      • eyvallah o zaman herkes hangi hizmeti istemiyorsa o hizmet devletin kesesinden karşılanmasın bu mantıkla ortada ne devlet kalır nede tek kalem kamu hizmeti

    • milletin kesesinden nasıl içiliyor
      şayet milletin kesesinden içkiye harcanan bir para varsa
      buradan doğan bir kul hakkı varsa
      şahsen ben üzülürüm hesaplayın kitaplayın gelin alacağınız varsa ödeyelim zira kul hakkı çok ciddi bir iştir
      borçlu olmak istemem
      borçlu ölmek istemem
      ama başka her hangi bir yerde benim hakkım başka alanlara veriliyorsa zehir zıkkım olsun hakkımı helal etmiyorum.

  10. Bizde siyaset , oldum olası faziletten yoksundur , maalesef ahlaki altyapısı yok kadar zayıftır.
    Ama bu seçimde doğrusu –tabirimi mazur görün adeta- foseptik çukuruna yuvarlandı !
    Başka söylenecek söz kalmadı !

  11. öncelikle geçmiş olsun,
    mide üşütmesiyse sorun, yediklerine dikkat etmeliydi diyeceğim ama aylardır ciddi sağlık sorunları olduğunu hep yazıyoruz zaten. yaşlandı, yoruldu, yıprandı, ülkenin geldiği yerde ortada zaten. belli ki torun sevip, kitap falan yazması gereken bir zamanda. yakın gelecekte kendisinin sağlık sorunlarını daha çok konuşacağa benzeriz, gelip geçici olduğumuzu hep unuturuz zaten.
    mal da yalan, mülk de yalan, güç de yalan var biraz da sen oyalan demişler işi bilenler değil mi?
    geldi, geçti işte.

    ortadoğululuk denen bir şey var,
    kutuplaştırmanın bir şekilde işe yaradığı bir coğrafyada yaşıyoruz. neredeyse bu coğrafya da her ülkede herkes diğerine göre hain, ajan, dış güç, dinsiz, köksüz, terörist, birbirinden nefret etmek için bahane arıyor, palasını alıp sokağa çıkmak için sebebe bakıyor, kumaş bu. bizde bu ortadoğululuk zihniyetinden kurtulamıyoruz bir şekilde. lakin yine biraz farklı yanlarımız bazı kesimde yoksa da çoğu kesimde var. biz bu siyasetin artık işe yaramadığını geçen yerel seçimlerde gördük. oyunuzu sisiye mi vereceksiniz, bin aliye mi diye soruyordu meydanlara bizzat kendi çıkan erdoğan. N’oldu?
    bütün büyük şehirleri kaybettiler. istanbulu iki defa kaybettiler. imamoğlu erdoğanı iki kez yendi, bugün seçim olsa yine yener.
    yanlışlardan ders alacaklarına hala dincilik, millik yavelerinden medet umuyorlar.
    bu şükür secdesini cebini dolduranlar yapardı herhalde, kime ise secdesi. ülke yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar gündemin ana konuları olmuş, adaletsiz paylaşım artmış, her gün bir skandal bir rezalet yaşanıyor, soğan desen seçimin yıldızı, hangi dinden, hangi millilikten bahsediyoruz? türk halkı mutsuz, endişeli ve yorgun, ekonomiden yorulmuş, kutuplaşmadan yorulmuş, afetlerden yorulmuş zaten, gerilime ihtiyacı yok. bu yol kaybetmeye gidiyor, kazanmaya değil.
    günler kaldı anlamak için.

    • dış güçler muhalefeti destekliyor-muş.
      bu tespit sadece cehaletle açıklanabilir.
      dış güçler yani aklı ve parası ve gücü olanlar muhalefeti desteklemezler. bir satranç maçında ya da herhangi bir müsabakada mutlaka kazananın yanında yer almak isteyen biri/birileri ne yapmalıdır? tek bir seçenekleri var sonuçta değil mi? iki tarafı da desteklemek, kim kazanırsa kazansın yanında olacaktır böylece. dış güçler muhalefeti desteklemez yani sadece muhalefeti desteklemezler. iktidarda kim olduğu önemli değildir, muhalefette de kim olduğu da önemli değildir, onlar dengeyi korurlar. insanları kışkırtır ve manipüle ederler. kutuplaştırırlar. uygun zaman gelince savaştırırlar. hepsi ülkeyi kurtardığını sanır. hepsi vatan için, millet için, kutsal değerler için savaştığını sanır. suriye savaşında, muhaliflere silah dağıtanlar, esedin gitmesi gerektiğini söylerken, kalması için ellerinden geleni yaptılar ve onunla da anlaştılar değil mi? halk kutuplaşmanın bedelini ise çok ağır ödedi çünkü aklını kullanmadı. diğerini ötekileştirmeyi tercih etti. dış güçlerin silahlarını dış güçlere değil, kendi kardeşlerine yöneltmeyi seçti. kendi insanının değil, abd nin yanında olmaya karar verdi. diğerlerine hain, ajan, terörist dedi. bizim coğrafya insanı bu desiselere kolayca aldanır. kazanan her zaman dış güçler olur çünkü işleri kolaydır. cehalet büyük ve karanlıktır. üretilen bunca silah kime satılacak? birilerinin savaşması gerekiyor maalesef. savaşması için kutuplaşması gerekiyor.
      bugün kandil için muhalefeti destekliyor diyorlar. kandil öcalangillerdir. daha dün devlet televizyonlarında iktidar için oy topluyordu öcalangiller. iktidarı destekliyorlardı. bugün kırmızı bültenlerle aranan mafya, dün meydanlara çakarlı arabalarla gelip, iktidar için oy topluyordu,
      dış güçleri, mafyası, teröristi iki tarafı da desteklerler. onların işi aldatmaktır. yeri gelince iktidarı da aldatırlar muhalefeti de, halkı da, en çok cahilleri.
      coğrafyam insanı ne zaman bu cehalet karanlığından kurtulacak?
      ne zaman bunca geriliğin kader olmadığını anlayacak acaba?

      • Didem hanım “dış güçler yani aklı ve parası ve gücü olanlar muhalefeti desteklemezler.” diyorsunuz ama bu yurtdışından fonlanan gasteci tayfası nedir peki?
        Size göre aklı ve parası olan dış güçler “kazanacak adayı” destekler, öyle mi?

        • “dış güçler yani aklı ve parası ve gücü olanlar muhalefeti desteklemezler.” diyorum,
          “yani sadece muhalefeti desteklemezler.” diye ekliyorum.
          sence de fasih değil mi?

          yurtdışından fonlar da hem iktidara hem muhalefete geliyor, üstelik sadece medyayla sınırlı değil, eğitimden stk’lara her alandalar.
          hem “kazanacak adayı” desteklerler,
          hem ekarte edilecek olanı/olanları. böyle.

      • ””’dış güçler muhalefeti destekliyor-muş.
        bu tespit sadece cehaletle açıklanabilir.””
        Çok cahil biri olarak BIDEN denen adama bir ara kulak vermiştim .
        Cahiliyetimi mazur görün adam muhalefeti destekliyoruz demiş ti .
        Genel de ülkeler böyle açıklama yapmaz ama duydum işte.
        Erdoğan ı seversiniz sevmezsiniz ancak bazı şeyleri de görün .
        Bugün savunma sanayiinde % 80 lere geldiysek onun sayesinde .
        adam bize İHA vermedi , dataları 1 gün gecikme ile verdi, adam bize
        tankımızı kullandırmadı , uçaklarımızı kaldırmadı .Sizce neden ???
        Yiğidi öldürün ama hakkını verin .
        Şu an içte ve dışta herkes Erdoğan gitsin de ne olursa olsun diyor.
        sonraki tufanı görmüyorlar.
        zannediyormusunuz 7 li benzemezler ülkeyi yönetecek size bir örnek
        ADAM 300 MİLYAR DOLARI GETİRDİM DİYOR ( TÜRKÇE KONUŞUYOR GETİRDİM NE DEMEK İSE )
        ÖBÜR KÜ ( YANİ ORTAĞI ) BU PARA 10 YILDA GELMEZ DİYOR.
        Bunasıl bir yönetime aday olma .Nasıl ülkeyi yönetecekler.
        bende istiyorum gelsinler ülkeyi yönetmeye başlasınlar .Görsünler Hanyayı konyayı .halk da böyle boş insanları tanısın .
        HATIRLARMISINIZ HERŞEY İYİ OLACAK İDİ. GÖRDÜK NE OLDUĞUNU.
        ŞİMDİ BUNLARI GÖRECEĞİZ.

        • cahiliyetinizi uzun zamandır mazur görmüyor muyum ahmet bey? beni protesto ettiğinizde bile tane tane açıklamıyor muyum? şimdi de bir araştırma yapsanız bunları bana yazmazsınız ama eskiden beri yorumlaşırız, o kadar hatırınız olsun artık.

          “genelde ülkeler böyle açıklama yapmaz” demişsiniz, oysa genelde böyle açıklama yaparlar. pek çok ülke pek çok ülkede seçimlere hem aktif hem pasif dahil olurlar. bizim de dahil olduğumuz, açıktan ve gizliden desteklediğimiz gelmesi muhtemel yönetimlerden birini desteklediğimiz seçimler yok mu? bi düşünün bakalım, yok bulamadım derseniz liste benden. “duydum işte” diyorsunuz, biraz daha çaba gösterip, dış basını da takip ederseniz daha neler duyarsınız.

          savunma sanayisinde % 80 lere geldiysek, onun sayesinde ben göreyim de, çok milliysek, paramız bütün zamanların en büyük değer kaybını yaşıyor, millilik para demek değil mi, cds desen öyle, borç bulamayıp yüksek faizlerle borç alıyoruz, erdoğanı seversiniz tamam, siz de bunu görün. çok milliysek tank-palet fabrikasında katarın ne işi var, bunu görün, çok milliysek yunan ortak adaları silahlandırırken neden sessiz kalıyoruz, bunu görün, neden fakirleşmekte rekor kırıyoruz, bunu görün. neden yolsuzluk her geçen gün artıyor, bunu görün. neden bir kesim zenginleşirken, halkın geneli yoksullaşıyor, bunu görün, neden adaletsiz paylaşım artıyor, bunu görün, tarım ve hayvancılıkta her geçen gün neden geriliyoruz, bunu görün. neden şehirlerimizde yeni binalar bile çöküyor, bu rüşvet ağı neden sonlandırılmıyor, bunu görün.
          siz görmeniz gerekenleri görüyor musunuz?
          efendim abd, uçak vermemiş, tank kullandırmamış.
          abd bir emperyalist güç, ne bekleyebiliriz ki?
          geçmişte de, kıbrısa ne şartlarla müdahale edilmiş, abd nin üsleri kapatılmış değil mi? gelecekte de benzer durumlar olmayacak mı? benzeri sorunları almanya yaşamıyor mu abd ile, güney amerika ülkeleri ya da araplar? avrupa bize karşı farklı mı ya da rusya?

          benim sayın erdoğanla bir sevgi ilişkim olmadığı gibi bir nefret ilişkim de yok. kendisi sevdiğim biri olmadığı gibi, sevmediğim biri de değil, benim için doğru bulduklarım var, yanlış bulduklarım var.
          yanlış bulduklarım, doğru bulduklarımla mukayese kabul etmez.
          bugün o var, onu eleştiriyoruz, yarın başkası olacak, onu eleştireceğiz. kişilerle bir derdim yok benim, yaptıklarıyla sorun yaşıyorum. kimse için bu yanlış o yolsuz bu hırsız demedim şimdiye kadar, bu benim değil, yargının işi. yanlışlıkla, yolsuzlukla, hırsızlıkla derdim var benim.
          erdoğan giderse tufan falan olmaz, kimse ilelebet yerinde kalmamış değil mi? sizi korkutmalarına neden izin veriyorsunuz. kendisinin zaten ciddi sağlık sorunları var, izlemiyor musunuz?

          • muhalefetin ülkeyi bugün olduğundan çok daha iyi yöneteceğini zannediyorum. o nedenle oyumu millet ittifakına vereceğim muhalefete oy verecek olan ve muhalefeti iktidara taşıyacak olan milyonlar gibi.
            adam 300 milyar doları getirdim demiyor, seçimin kazanılması durumunda 5 yıl içinde getireceğim diyor.
            ve getirecektir.
            akp iktidara geldiğinde ülkeye sıcak para ne kadar gelmişti,
            efendim?
            şimdi neden gelmesin?
            sorun nedir?
            siz inanmak istemediğiniz için mi gelmez, geçiniz.
            ortağı 10 yılda gelmez demedi, bilakis gelir dedi, nereden uyduruyorsunuz? kemal beyi yanlış anlıyorsunuz,
            https://www.youtube.com/watch?v=uNp0outa4cE
            ali beyi anlamıyorsunuz,
            https://www.youtube.com/watch?v=9kOUdJDELs8
            ortak payda da bu paranın ülkeye geleceğini söylüyorlar.
            onlar boş insanlar değil ahmet bey, belki siz anlamıyorsunuz ya da anlamak istemiyorsunuz ya da işinize geldiği gibi anlamayı tercih ediyorsunuz.
            bakınız, ben muhalefet güzellemesi yapmıyorum size,
            herşey iyi olacaktı, ama olmadı ve bunun faturasını muhalefete kesmeyeceğim, her durumda bugünden çok daha iyi olacaklarına inanıyorum, izanım bugünden hayırlı olacağını söylüyor. değişim kaçınılmaz zaten.
            göreceğiz ve yorumlayacağız değil mi?
            her şey gönlünce olsun.

  12. Aslında bu kafası karışık nutuk erbabına her hafta mutad gitme alışkanlıkları olan cuma selamlığı için Çamlıca tepesine çıkıp, biraz erken de gidip, esen mis gibi boğaz rüzgarını içlerine çekip beyin kan damarlarına bol oksijenlenmiş kan pompalamalarını salık veririm. Neden mi? bir taşla iki veya daha fazla kuş vurmaları için böyle manevralara ihtiyaçları var. Malum Temel bey dolduramazlar deyince Bursa’ dan otibis ile cemaat ithal ettikleri Çamlıca tepesindeki camiye mazallah işgalci kuvvetleri temsilen bir muhalif lider gider de müezzin mahfilinden halen cumaları lebaleb doluyor zehabına kapılınan caminin her cuma boş olduğunu gösterir de büyük hizmet, büyük devlet iddiaları yıkılıverir. Diğer faydaları zaten malum açık hava mitingi yapmaya korktukları için kapalı mekan toplantılarında beyinleri yeter miktar oksijenlenemediğinden Çamlıca’ nın bol oksijenli, temiz havası elbet onlara iyi gelecektir. Son söz: Ankara için cümertesi günü düzenleneceği anlaşılan BAM ! yani Büyük Ankara Mitingi için şimdiden çevre iller ve yerel belediyelerin personeline imzalı, yoklamalı miting katılımı zorunlu olmuş. Evvelden yaptığınız gibi mahallelerde ki Kur’an kursu yatılı hafızlık talebelerini de yollasınlar, çocuklar için değişik bir sosyal etkileşim oluyor, seviniyorlar. Teemmel

  13. Modern toplumu, laikliği, demokratik siyaseti rakıyla, balıkla, leblebi ve mezeyle anlatan CHP zihniyetine Yeni Rakı’nın reklam filmi cuk oturmuş.
    Seçmeni alıklaştırmayı, kendinden geçirmeyi, sarhoş etmeyi siyaset yöntemi olarak görenlerin 14 Mayıs’ı kutlamak için rakıdan daha iyi, daha güzel bir simge bulması düşünülemezdi.
    Hem rakı sevinçten daha çok efkarın, kederin içkisidir. Zaferden daha çok yenilginin yanına yakışır. Bırakın Batılılar şampanya patlatsın, size rakı yakışır!

  14. Fehmi bey Erdoğan’ın adını anarken “AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan” demeyi hiç ihmal etmiyor.Bu söylemini istikrarlı bir şekilde sürdürüyor.Farz-ı muhal Kılıçdaroğlu kazanacak olursa “CHP genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu” şeklinde söze başlayacaktır herhalde.

    Şu ifadesi de dikkat çekici Fehmi beyin:”…yeniden aday olarak katılmayı başaran Cumhurbaşkanı Erdoğan”.Yani aday olamazdı ama bir şekilde aday oldu anlamına geliyor bu cümle.Tabii ki bu hukuki bir tespit değil,zat-ı alilerinin şahsi görüşü.

    Gelelim Binali Yıldırım’ın şu cümlesine:”Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir.”
    Bilindiği gibi sayın Yıldırım 15 Temmuz kalkışması sırasında başbakandı.Ve 15 Temmuz bir işgal girişimiydi.15 Temmuz’u tertipleyenler bu seçimde,Millet İttifakını oluşturan partilerden daha fazla bu ittifakın kazanması için çalışıyorlar.Bu,gözümüzün önünde cereyan eden bir durum.Hatta 15 Mayıs’a “Pensilvanya-İstanbul” biletini aldık deyip,biletin fotoğrafını paylaşanlar bile var.Ayrıca Kandil de açıkça Millet İttifakını destekliyor. Dikkat buyurunuz HDP demiyorum, Kandil diyorum,Kandil. Unutulmamalıdır ki günümüzde ülkeler,yabancı bir ülkenin askerleri tarafından işgal edilmiyor.İşgalci ülkenin işbaşına getirdiği,ya da desteklediği yönetimler eliyle işgal ediliyor.Tankla tüfekle işgal zor ve pahalı bir yöntem.Nitekim Rusya Ukrayna’yı silahla işgalde zorlanıyor. Halbuki orada kukla bir yönetim kurmak isteseydi can kaybı da olmaz masrafı da daha az olurdu.

    Muhalefet partisi liderlerinin Erdoğan’a geçmiş olsun dileğinde bulunmaları güzel bir şey.Ancak muhalif kesimde Erdoğan’ın hastalanması şöyle dursun,ölmesine sevinecek bir kitle bile var.Bunu saklamıyorlar da.Sosyal medyada açıkça söylüyorlar.Günlük beddua seanslarını da hiç aksatmıyorlar.

    Sosyal medyada Erdoğan’ın gitmesini
    şampanya ile,rakı ile kutlayacağını söyleyenler de pek çok.Ateistim ama 2 rekat şükür namazı kılacağım diyenler de eksik değil tabii ki:))

    Fehmi bey yazısını “Partisinin ona ihtiyacı var” cümlesi ile bitirmiş yazısını.Ben derim ki,ona sadece partisinin ihtiyacı olsaydı o kadar önemli değildi,şu gün için ona Türkiye’nin de ihtiyacı var.Elbette Türkiye için her şeyi o yapmayacak,
    ama Türkiye’nin uluslararası arenada sözü dinlenecek,Türkiye’yi dirayetle temsil edecek bir başkana da ihtiyacı var.Bu gün için bu görevi o yürütüyor.
    Yarın bir başkası devir alacak,Allah’ın izni ile kıyamete kadar payidar olacaktır devletimiz ve milletimiz.

    • Abdullah bey Kılıçdaroğlu kazanacak olursa demişsiniz ama kazanmasına gerek yok ki:
      “CHP genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu” şeklinde de söze başlayabilir sayın yazar…

      • Yerden göğe kadar haklısınız H.Gayret bey.
        Doğrusu bunu düşünememiştim.Ben sizin kadar hazır cevap değilim.

    • Azıcık tarih okumuş olsaydınız hiç bir devletin ve milletin ölümsüz olmadığını bilir ve böyle saçma dualar yapmazdınız. Bu devlet ve millet fetişizminden de vazgeçerdiniz. Z generasyonu başta sadece Erdoğan’ı gördü bugüne kadar. Demokrasiden haberleri de yok o yüzden. Milletin sabah akşam aynı yüzü görmekten bıkması ve gidişini kutlayacak olması elbette anlaşılır bir şey. Her gün helva yeseniz bıkardınız herhalde. Değişim zamanı çoktan geçti.

  15. Sayın yazar “Arada askerler darbelerle demokrasiye kısa devre yaptırmasa gidiş-gelişler daha da fazla olabilirdi.” diyor ama
    bizim okuduğumuz siyasi tarih tam tersini söylüyor, yani darbeler olmasaydı iktidarlar daha uzun soluklu olabilirdi, yanlış mı?
    Bir de,
    “O da şu cümleyi sarf etmiş: “14 Mayıs akşamı ya şampanya patlatıp sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak.” ifadesinde şaşılacak ne var?
    İskoçya başbakanı ofisinde cümbürcemaat şükür namazını eda ederken sorun yok, ama bizimkilere gelince sadece şampalı kutlama olsun, saçmalık…
    Herkes seçim zaferini dilediği gibi ama çevreye zarar vermeden kutlayabilir, şampanya ise maazallah mideye dokunur, benden söylemesi!

    • Zaar namaz bazılarına ahir zamanda dokunuyor.
      Belki Tercihler o gün zabaha kadar içenden yana.
      ama ne yapsınlar işte direk söyleyemiyorlar kovranıyorlar
      yıllarca ayasofya diye tepinenler ona bile sevinemedi ne yapsın.
      Rakının lafımı olur
      Bir şekilde onun da ne kadar iyi birşey olduğunu
      aslında o reklam filmini çekenler değil ama sizin rakınız size bize secde yeter diyenler kutuplaştırıyorlardır.

      sahi gerçeken belki de Haçlılar namusumuza dokunmaz iyi adamlardır.

      Ahir zamanda bizleri bunları savunacak kadar rezil etme ya rabbim.

  16. Partisinin ihtiyacı çok, Erdoğan’dan sonra ikinci bir siyasetçi yok çünkü partinin başına gelebilecek. Otokrat yönetimlerde hep böyle. Herşey tek adama kilitli. Partinin eskilerinden Arınç bunu şöyle ifade etmişti. Eskiden bana Erdoğan’ın siyasi yasağı kalkmazsa ne olacak diye sorduklarında 10 kişi sayabiliyordum en az demişti onun yerini dolduracak. Şimdi bir tane göremiyormuş. İşte Akape’nin durumu bu. O yüzden iyi baksınlar tek adama. Ondan sonra yokuş aşağı son gaz.

    Millet bu seçimde şahsını emekli edecek zaten. O da millet de rahata erecek. Merak etmesin, midesini de bozmasın hiç. Rahata ermeye az kaldı.

    • Cihanda bir nefes sıhhat gibisi olmadığını her konuşmasında vurgulayan Cumhurbaşkanımıza ömür boyu sıhhat dileriz.

  17. Reis’in rahatsızlığı dolayısıyla bütün parti genel başkanlarının geçmiş olsun dileklerini sunmaları takdire şayandır.
    Siyasetin dili yumuşatılmalıdır.
    Siyaset, kör intikamcı bir dilin ve kaskatı bir fanatizmin taşıyıcısı olursa kaybettirir.
    İnsani eksenden kopmamamız lazım.
    Diyalog kapılarını ardına kadar birbirimize açık tutmamız lazım.
    Kaybedenin dışlanmadığı ve ötekileştirilip baskılanmadığı bir Türkiye, hepimize kazandıran ve hepimiz sayesinde güçlenen Türkiye olacaktır.
    Birlikte Türkiye olduğumuzu unutmamamız lazım.
    Birimiz eksiksek hepimiz eksiğiz demektir.
    İlkel intikamcı duyguları bir yana iten kucaklayıcı ve kuşatıcı bir anlayışı eksene oturtan bir yeni siyasetin inşası, Türkiye Yüzyılı siyasetinin ana amacını oluşturmalıdır.
    Sosyal medyada Reis’in ölümünden medet umanların dili bizi elbette öfkelendiriyor.
    Lakin biz öfkemizin esiri olamayız.
    Onlar gibi hiç olamayız.
    Onlara benzediğimiz gün, varlık nedenimizi kaybederiz asıl.
    Ötekisi olmayan bir Türkiye Yüzyılı’nda buluşmak dileğiyle.

    • Biz de aynı şeyi söylüyoruz muhalefet tarafında. Reis çok yoruldun, gel seni emekli edelim diyoruz. Bunda alınacak kızacak ne var. Ayrıca herkes ölecek. Bundan kaçış da yok. Artık bu körü körüne tek adam sevdasından vazgeçin diyoruz. Ona da yazık, size de.

      • Cumhur İttifakı’nın ortak adayı Reis olduğuna göre artık Reis sadece AK Partililerin Reis’i değildir; kendisini yürekten seven ve destekleyen herkesin Reis’idir.
        Tabii kendisine oy vermeyenlerin de Cumhurbaşkanı’dır.
        Bu ittifak ruhu, particilik ruhunun üstünde tutulmalıdır.
        Evet, Reis kazanacak inşaAllah.
        Kazanan Türkiye olacak.
        Bırakalım o birileri intikamcı çığlıklar atmaya devam etsin.
        Biz kazanımcı olmalıyız.
        Kucaklayıcı ve birleştiren…
        Bu ülkenin tüm vatandaşlarını kendinden bilen bir anlayışın temsilcisi olmalıyız.
        Yeni bir AK Parti bu anlayış temelinde 14 Mayıs’tan sonra ete kemiğe bürünürse, Reis’in Türkiye’ye kazandıracağı en büyük siyasi miras bu olacaktır.

Yoruma kapalı.